Ortaköy ismi, ülkemizde oldukça yaygın kullanılan bir isim, özellikle Ortaköy olarak arattığınızda umarım İstanbul Ortaköy’ü aramadınız, burası Aksaray ilimizin şirin ilçesi Ortaköy.
İl merkezine 53 km uzaklıktadır. Ortaköy, Nevşehir arası uzaklık: 67 km. Ortaköy, Kırşehir arası uzaklık: 52 km.
TARİHİ
İlçenin geçmişi Hititlere kadar uzanır, Frig, Pers ve Roma hakimiyeti altında kalmıştır.
395 yılında yörede Bizans hakimiyeti başlar. Ortaköy ve çevresinde, bu dönemden kalma madeni paralar, pişirilmiş toprak kaplar, içme suyu şebekeleri, harçlı mesken kalıntıları, mezarlar ve çeşitli maden işletmeleri bulunur.
7’nci yüzyıl başlarından itibaren ise, Sasani ve Arap istilaları görülür. Bu dönemde ise, bölgedeki geçitler tutulmuş ve yeni kaleler inşa edilmiştir. 1071 Malazgirt zaferinin ardından ise, Anadolu’ya giren Büyük Selçuklu devleti komutanlarından Melik Ahmet Danışmend, Aksaray ve çevresini fetih ederek buraları Türk yurdu haline getirdi.
Azerbaycan ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinden getirilen Türkmen oymakları buralara yerleştirildi, bunlardan birisi de “Eyüp” ilidir ve Ortaköy bu köyün kalıntıları üzerine kurulmuştur. 1470 yılında bölge Osmanlı hakimiyetine girer. Ortaköy 1957 yılında Niğde iline bağlı bir belediye olmuştur. 1989 yılında ise Aksaray iline bağlanmış bir ilçe merkezidir.
Aksaray Ortaköy
GENEL
İç Anadolu’nun Orta Kızılırmak bölgesinde yer alır. Burada ceviz üretimi yaygındır.
YUNUS EMRE ANMA ETKİNLİKLERİ
Her yıl Ekim ayında, Yunus Emre’yi anma etkinlikleri düzenleniyor. Aksaray ve Kırşehir valilikleri tarafından dönüşümlü olarak düzenlenen etkinliklere, her iki ilin protokolü ile yurt dışından ve yurt içinden gelen vatandaşlar katılıyorlar.
ORTAKÖY MESLEK YÜKSEK OKULU
Aksaray Üniversitesine bağlıdır. 1994 yılında kurulmuştur. 1058 öğrencisi vardır, toplam yurt kapasitesi 770 öğrencidir. Yurtta kalan öğrenci sayısı, 338 dir.
Aksaray Ortaköy
GEZİLECEK YERLER
Aksaray Ortaköy Ozancık Yeraltı Şehri-Ersele
OZANCIK YERALTI ŞEHRİ-ERSELE
Ozancık kasabası sınırları içinde bulunan yeraltı şehri, Bizans dönemi yapısıdır. Ancak günümüze gelene kadar birçok medeniyet tarafından mekan ve çeşitli amaçlar için kullanılmıştır.
Ersele höyüğünün güneyinde, kırk gözler mevkii yaklaşık 2.5 km karelik bir alana yayılmıştır. Üst kısmı mezarlık alanıdır. En az 7 tane girişi tespit edilmiştir. Çevresinde ve iç kısımlarında bulunan havalandırma bacalarından, buranın en az 5 katlı bir yeraltı şehri olabileceği düşünülmektedir.
Kapladığı alan itibarı ile çok büyük bir yerleşim alanına sahiptir. Şehrin içende karakteristik tırhaz taşları ve mekanlar, depo odaları ve kurumuş su yolları çevresinde stilize mezar kabartmaları vardır.
Aksaray Ortaköy Ozancık Yeraltı Şehri-Ersele
Yeraltı şehri, resmi makamlarca 1990 yılında tescil edilerek koruma altına alınmış, 1997 yılında küçük çapta bir kazı çalışması yapılmıştır. 2004 yılında ise temizlik çalışması yapılmıştır. Ersele yeraltı şehri, diğerlerinden farklı özellikler gösterir. Yüksek iç mekan, uzun ve geniş koridorlar ve büyük odaları ile benzerlerinden farklıdır. Yeraltı şehrinde peynir ve şarap üretiminin yapıldığı özel alanlar da bulunur.
YUNUS EMRE TÜRBESİ
Anadolu Selçuklu Devletinin son yıllarında, büyük Türk mutasavvıfı Yunus Emre’nin türbesi Sarıkaraman kasabası yakınlarında Ziyaret tepesindedir. İlçe merkezine 20 km uzaklıktadır.
Aksaray Ortaköy Yunus Emre Türbesi
Türbenin bulunduğu tepe, halk tarafından Ziyaret Tepesi olarak bilinir. Türbe son olarak 2012 yılında yenilenmiş, eski türbe yıkılmış ve günümüzdeki türbe yapılmıştır.
Sultanhanı, Aksaray arası uzaklık: 44 km. Sultanhanı, Konya arası: 108 km. Sultanhanı, Nevşehir arası: 116 km. Sultanhanı, Ürgüp arası: 138 km. Sultanhanı, Kapadokya arası: 299 km. Sultanhanı, Antalya arası: 409 km.
TARİHİ
Selçuklular, Çinin Siang kentinden başlayan ve Anadolu’yu geçerek İstanbul’a ulaşan tarihi İpek Yolu üzerinde, 100 civarında kervansaray yapmışlardır. Develerin günlük 30-40 km mesafe yürüyebileceği düşünülerek, yol üstünde bu binalar inşa edilmiştir. Sultanhanı da onlardan biridir. Ama en görkemlisidir. Buraya gelen kervanlara, 3 gün süresince konaklama ve yeme-içme hizmetleri, Sultanhanı Vakfı tarafından karşılanıyordu.
Günümüzde ise, Sultanhanı, Kapadokya bölgesi içinde kalmıştır, turistik güzergah üzerindedir. 2017 tarihinde Sultanhanı, ilçe olmuş ve Aksaray iline bağlanmıştır.
Aksaray Sultanhanı
GENEL
İlçe, Hasan Dağı, Karacadağ ve Tuz gölü arasındadır. İlçenin girişi, Konya-Akrasay ana hat üzerinde, sağ taraftadır. Eşmekaya beldesinden hemen sonra gelir. İlçenin girişi karşısında Yeşiltömek yaylası bulunur. Bölgede karasal iklim hakimdir. Yağışlar çok azdır. Açık bir alanda olup, evlerin de seyrek olması nedeniyle serin bir havası vardır. Yaylacılık faaliyetleri yoğundur.
Aksaray Sultanhanı
SULTANHANI HALI SEKTÖRÜ
Dünyanın dört bir yanından gelen, yüzlerce yıllık halılar, Sultanhanı ilçesindeki atölyelerde aslına uygun olarak restore ediliyor. Yani, burası bir anlamda “Dünya Halı Restorasyon Merkezi” gibi bir yer olmuştur. Halı sektörü, ilçede 1970’li yıllarda, el dokuması halı üretimi ve halı restorasyonu ile başlamıştır. Böylece kısa sürede, ilçedeki ustalar halı alanında isimlerini duyurmuşlardır. Uzakdoğu sektörünün dokuma halı sektörüne girmesiyle, ilçedeki halıcılar halı üretimi değil, halı restorasyonu işine yönelmişlerdir. İlçede irili ufaklı 50 civarında halı atölyesi bulunmaktadır. Birçok ülkeden yıpranmış halılar, tamir için buraya getiriliyor.
GEZİLECEK YERLER
Aksaray Sultanhanı
SULTANHANI
İlçe merkezindedir. Aksaray il merkezine 42 km uzaklıktadır. Konya il merkezine ise 100 km uzaklıktadır. Giriş ücretsizdir.
Sultanhanı, 1229 yılında, Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Anadolu’nun en büyük kervansarayıdır. Yapıldıktan sonra, bir yangın geçirir ve 1278 yılında Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında onarımı yapılır ve genişletilir. Çok itinalı kesme taş yapısı olan han, daha sonra yapılan büyük kervansaraylara her bakımdan ideal bir örnek oluşturmuştur.
Avlu kapısındaki kitabesine göre, binanın mimarı Suriye-Şam’dan gelen Muhammed bin Havlan El-Dimaskı’dır. Kendisi Konya şehrindeki Alaaddin Camisinin de mimarıdır.
Anadolu’daki ilk sultan hanıdır. İpek Yolu üzerinde kervanların güvenli bir şekilde konaklamasını sağlamak için yaptırılmıştır. Buraya gelenlerin bütün malları, eşyaları ve can güvenliği Selçuklu hükümdarlığı tarafından teminat altına alınıyormuş. Buraya gelenler 3 gün boyunca yeme ve içmeden ücretsiz yararlanıyormuş. Handa konaklayan kişi, eğer zengin ise hana bağış yapıyormuş. Fakir olanlara da diğer hana gidecek kadar yemek veriliyormuş. Hayvanına da yem veriliyormuş.
Aynı zamanda, bir dönem, Moğol saldırılarına karşı kale olarak da kullanılmıştır. Söylenenlere göre, Moğollar tarafından 3 aylık bir kuşatmanın sonunda ele geçirilebilmiştir. Zaten düz bir araziye inşa edilmiş bir kaleyi andırıyor.
Han, birçok film için de plato olarak kullanılmıştır.
Aksaray Sultanhanı
Mimari
Yapı, özellikleri itibarıyla, Sivas’taki Gök Medreseye benzer.
Birbirine bitişik, uzunlamasına iki bloktan oluşur. Öndeki bloğun doğu tarafındaki duvarında kapı vardır. Cephesinin orta kısmında, zengin geometrik şekiller ve ince süslemelerle bezeli bu kapı, ak mermerden yapılmıştır.
Türkiye’de kapısı mermer olan tek handır.
Türk geleneklerine uygun olarak, doğu yönüne bakar. Bu kapı o kadar görkemlidir ki, Bizans’tan esinlenilmiş, mimari yapısı göze çarpar. Genişliği 10.70 metredir. Kapıdaki kitabeye göre, hanın mimarı Muhammed bin Havlan-el Dimaski’dir.
Sadece doğu cephesinde, birkaç mazgal pencereyle delinmiş duvarları ve payende kubbeleriyle, kaleye benzer bir yapısı vardır. Toplam 4800 metre karelik bir alana oturtulmuştur. Büyük blok, yazlık, küçük blok ise kışlık olarak kullanılmıştır. Dıştan boyu 117 metredir.
Hanın yazlık kısmında, muhteşem bir portal vardır. Portal geometrik şekillerle süslenmiştir. Ayrıca akşamları ışıklandırılınca daha da etkileyici oluyor.
Sivri kemerin altında “Elminnetül Lillah” yani “Kudret Allahındır” duası yazılıdır.
Kervansarayın ilk kitabesi: dış portal nişini çeviren süs kemerinin, iki tarafında, altıgen madalyonlar içindedir.
Gezi
Kuzeydeki Portalden (kapıdan) girilir. Taç kapının her iki yanında, alt kısımları kare, gövdesi yarım daire sütunlardan oluşan kuleler bulunur. Taç kapı, kısmen yıkılmış olsa da klasik Selçuklu taç kapılarından farklı olarak, bu kuleler arasındaki anıtsal görünümüdür. Taç kapı: bulunduğu cephenin tam ortasına açılmamıştır. Çünkü, kervansarayın batı bölümündeki yapılar, doğu bölümündekilere göre daha geniştir. Taç kapının her iki yanında birer oda vardır. Bu odalar, kervansaray bekçilerine veya kapı görevlilerine aittir.
Girildikten sonra uzun bir dehliz geçilir. Bu aralığı yıldızlı bir kubbe örter. Bu aralıktan, avluya geçilir. Dikdörtgen avlunun, doğusu ve batısında, yedi kemerli bir revak çevirir.
Avlunun; doğu bölümünde: aynı zamanda arabalık ve ahır hizmeti görebilen, üstü örtülü, önü açık ve genişliği, hanın dış duvarına kadar uzanan bir revak vardır.
Avlunun; batı bölümünde: revağın arkasında, 4 oda ve kubbeleriyle hamam bulunur. Hamama, sağdaki revağın kuzeybatı köşesinde bulunan kapısından girilir. Hamam içinde: önce giriş holü, soyunma yeri ve daha sonra kurnalı ve kubbeli yıkanma yeri vardır. Hamam tabandan ısıtılır. Su deposu, dikdörtgen planlı ve tonozludur.
Yine batı bölümde, hamam ile aynı sırada: odalar bulunur. Bunlar kervansarayın diğer hizmetlileri için ayrılmış ve ayrıca özel misafirleri ağırlamak için yapılmıştır.
Aksaray Sultanhanı
Avlunun doğu ve batı bölümünü gördükten sonra kervansarayın en güzel taş işçiliği olan bölümü olan mescide geliyoruz. Avlunun tam ortasında kare planlı köşk mescit vardır. Bu mescit, dört kaide üzerine oturur. Mescide, kuzey yönündeki iki taraflı merdivenden çıkılır.
Mescit cephesi ve kemer yüzlerinde: geometrik, rozet, çift düğümlü bordür ve ağızları birbirine bakan ejder tasvirleri görülür. Bunların tümü zengin taş işçiliğini gösterir. Mescit: yan iki pencere ile aydınlatılır ve güney duvarında, mihrabı vardır, üstü köşeli kubbe ile örtülmüştür. Köşk mescidinin içindeki bir nişten, yukarıya uzanan bir merdiven vasıtasıyla ezan okunan terasa çıkılır.
Avluya doğru, yaklaşık 2 metre çıkıntı yapan ihtişamlı bir iç taç kapıdan güneyde bulunan büyük salona girilir.
Bu iç taç kapı da, yan cepheleri süslemesiz olmasına rağmen, ön cephede bulunan zengin süslemeler ile, dış taç kapı gibi anıtsal bir görüntü verir. Taç kapının ön cephesinin dış çerçevesinde geometrik süslemeler bulunur. Girişinin üstünde ise, dokuz sıralı mukarnas vardır. Giriş kapısı basık kemerlidir.
Girişin tam karşısında: orta nef, kenarlarda ise altı sıralı 24 adet kare ayaklı, tonozlu yüksek kemerler bulunur. Kemer ayaklarında: insanların ve hayvanların kaldığı mekanları birbirinden ayıran, 60-70 cm yüksekliğinde sekmeler vardır. Duvar dipleri hayvanlara, orta nefa yakın olan mekanlar yolculara ayrılmıştır. Orta nef ise, ara hizmetler için ortak yer olarak kullanılmıştır.
Bu bölünün kubbesi 6 metre genişliktedir.
Kışlık bölüm
Kışlık bölüm, tamamen tonozlarla çatılanmıştır. Uzunluğu: 42 metre ve genişliği 29 metredir. Çok yüksek orta sahın genişliği 6 cm. dir. Aydınlık kubbesi ve iki tarafa açılan, yedişen tonoz kemeri oldukça etkileyicidir. Doğu ve batıda, iki yan sahın bulunur. Her bir yan sahın, sivri tonoz çatı ile örtülmüştür. Her tonoz çatı, bir sivri kemere dayanır. Kemer ayaklarında, insanların ve hayvanların kaldığı mekanları birbirinden ayıran 60-70 cm yüksekliğinde sekiler vardır. Duvar dipleri hayvanlara, orta sahına yakın olan mekanlar yolculara ayrılmıştır.
Sonuç
UNESCO tarafından, 2014 yılında Dünya Kültür Mirası Geçici Listesine dahil edilerek koruma altına alınmış olan Sultanhanı’nı mutlaka ziyaret edin, gittiğinizde inanın içerideki ziyaretçilerin yüzde 90 bölümünün yabancı olduğunu göreceksiniz, kendi ülkemizdeki bu muhteşem güzellikteki eserleri gidelim, görelim, buralardan geçerseniz, yolunuzu değiştirin, gidin görün. Gurupla gitmezseniz, rehberiniz yoksa, yukarıda yazdıklarımı okuyarak hanı gayet güzel gezebilirsiniz. Son dönemde kervansarayda: yorgan, çanak ve çömlek atölyeleri yapılmış, daha sonra çarık, bıçak, kılıç ve halı dokuma atölyeleri de yapılacakmış, bunlar elbette yabancı turistlerin ilgisini çekiyor, bol bol fotoğraf çekiyorlar.
Her şey iyi hoş da; 800 yıllık tarihi hana, kapalı bölümde yerler kazılarak yerden ısıtma yapılması, pencerelerine pvc doğrama yapmak ve camla kapatmak, kalorifer döşeyip orijinal tuvalet bölümüne fayans döşeyip klozet koymak hangi akla hizmet, tuvalet elbette gerekli, ihtiyaç ama neden han dışında bir yere yapılmaz. Tabii bu soruların cevapları yok, neyse siz yine de gidin bu güzelliği görün.
Eskil, il merkezi Aksaray’a 67 km uzaklıktadır. Eskil Konya arası 115 km. dir. Eskil, Konya arası uzaklık: 114 km. Eskil, Ankara arası uzaklık: 219 km. Eskil, Niğde arası uzaklık: 171 km.
TARİHİ
Bölge Eski Tunç, Demir çağı, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde yoğun bir şekilde iskan görmüştür. Bu durum bölgede bulunan çeşitli yerleşmeler ve höyüklerden anlaşılır. Adının eski kaynaklarda daha çok “Eski il veya Eskiil” olarak geçtiği, sonradan bugünkü halini aldığı anlaşılmaktadır.
Eskil’in ilk kurulduğu alan, bugünkü yerleşim biriminin kuzeyinde Tuz gölü yakınındaki Gavurönü olarak bilinen mevkidir. Rivayete göre, II. Kılıçaslan döneminde (1156-1192) bugünkü köyün bulunduğu alana taşınmıştır.
Bazı kaynaklarda ise, Eski-il’in Koçhisar gölü kıyısına yakın yerde kurulduğunu belirtir. Halk arasında ise Eski-il’in bugünkü şehrin kuzey tarafında “İğneağzı” denen ören yerinde kurulduğu, bugün hala adı geçen yerde birtakım yapı kalıntılarının bulunduğu söylenir. Eskil 1929 yılında belde statüsüne kavuşmuştur. 1990 yılında ise ilçe olmuştur.
Aksaray Eskil
GENEL
İlçe bölgenin önemli bir değeri olan Tuz gölünün güneyinde kalır. Tamamen düz bir ova üzerinde kurulmuştur. İpek yolunun kuzeyinde kalır. İlçenin kuzeyinde Tuz gölü bulunur. Tuz gölüne doğru düz bir ovalık saha hakim, güneye gidildikçe hafif eğimli platoluk saha vardır.
Geçmişte bataklıklar ve göllerin oluşturduğu saha, günümüzde yeraltı sularının azalması sonucu kurumuştur. İlçede karasal iklim hüküm sürer, buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer.
Orman ve yeşil alan bakımından fakir bir bölgedir. İlçe merkezinin kuzeyinde, Tuz gölüne kadar olan geniş alan bataklık ve sazlıktır.
NE YENİR
Buralara yolunuz düşerse “sıkma” isimli gözleme ve kaymak böreği yemenizi öneririm.
ESKİL MESLEK YÜKSEK OKULU
Aksaray üniversitesine bağlıdır. 2016 yılında eğitime başlamıştır. Hali hazırda Veterinerlik bölümü, Laborant ve Veteriner Sağlık programları sürdürülmektedir.
Aksaray Eskil
GEZİLECEK YERLER
Aksaray Eskil Ulu Cami
ULU CAMİ
İlçe merkezinde Eski Mahallededir. Oldukça büyük bir bahçededir.
Eserim yapım tarihi belli değildir ama Selçuklulardan kaldığı bilinmektedir. Giriş kapısı üzerinde, taştan 50 x 35 cm ölçülerinde bir kitabe vardır. Arapça yazılı kitabenin son satırında, muhtemelen 1734 tarihi yazılıdır. Kitabenin sadece ilk satırı ve son satırı okunabilmiştir. Yörede yaşayanların söylediklerine göre cami: 1926-1970 ve 1984 yıllarında üç kere onarım geçirmiştir.
Yapının ilk minaresi hakkında bilgi yoktur. Bugünkü minaresi kesme taştan, 1963 yılında Kemalpaşalı Mehmet Yüzüak tarafından yapılmıştır. Mihrap ve minber, orijinal değil geç dönemden kalmadır.
Caminin en önemli özelliği, ahşap sütunlu olması ve kalem işi süslemeleridir. Harimin ahşap tavanını 47 ahşap sütun taşımaktadır. Bu ahşap sütunların bir kısmı daire, diğer kısımları ise kare kesitlidir.
Bu sütunların bazıları ikişer olarak kullanıldığından, ayak sayısı 32 dir. Bu sütunların bir kısmı yan yana dizildiğinden ikiz sütun şeklinde görülür.
Aksaray Eskil Ulu Cami
Kaynağı cami altında bulunan bir su mahzeni ve bu su mahzeninin üzerinde, caminin önünde şadırvan bulunur. Cami halen ibadete açıktır.
Aksaray Eskil Böget Köyü
BÖGET KÖYÜ
Böget köyü: ilçe merkezine 10 km ve Aksaray il merkezine 50 km uzaklıktadır.
Köyün ismi suyun önüne kurulan bent anlamına gelen Böğet’ten gelir. Köyün ününün ise su değirmenlerinden geldiği bilinir. Bu köyde, köyle aynı ismi taşıyan Böget Höyük ile mezarlık alanı ve Hitit barajı olarak anılan sahalar bulunur.
Bunlara ilaveten köy camisinde bulunan antik döneme ait devşirme malzemeler görülür. Köyde bulunan höyük, köyün merkezi konumundadır. Yüksekliği yaklaşık 28 metredir. Çapı 200-250 metredir. Höyük üzerinde sadece seramik parçaları bulunur, herhangi bir mimari yapıya ait kalıntı yoktur.
Köy camisinin beden duvarlarında, Geç Antik döneme ait devşirme malzemeler kullanılmıştır. Ayrıca cami avlusunda, Geç Antik döneme ait sütun kaideleri bulunur.
Köyün dışında, Böğüt höyüğün yaklaşık 200 metre doğusunda Roma mezarı olarak adlandırılan bir yer bulunur. Burada, düzgün olmayan blok veya levha şeklinde, ince uzun mezar taşlarının olduğu görülür. Ancak bunların hiçbirinin üzerinde herhangi bir yazıt veya resim yoktur.
Bu yüzden mezarlık hakkında bilgi mevcut değildir. Köy merkezi dışında “Hitit Barajı” olarak isimlendirilen yerde ise, sadece set olarak inşa edildiği anlaşılan duvar kalıntısı dışında bir şey bulunmamaktadır.