Çorum Boğazkale

Çorum Boğazkale

Çorum Boğazkale: Boğazkale, il merkezi Çorum’a 87 km uzaklıktadır. Boğazkale, Sungurlu arası uzaklık 30 km. Boğazkale, Yozgat arası uzaklık 40 km Boğazkale, Ankara arası uzaklık 197 km. Boğazkale, İstanbul arası uzaklık 644 km.

TARİHİ

İlçenin tarihi MÖ 5000’li yıllara kadar gitmektedir. Çünkü ilçe merkezinin hemen yanı başındaki Hitit İmparatorluğunun başkenti olan Hattuşaş bunun en büyük kanıtıdır. Bölgede ilk yerleşim Kalkolitik çağda başlamış, ilk Tunç Çağında Hattiler ve sonra Asur ticaret kolonileri tarafından yerleşilen bölge, Hititler döneminde başkent olmuştur. Hititlerden sonra bölgeye Frigler, Medler, Galatlar, Romalılar ve Bizanslılar hakim olur. 1071 Malazgirt zaferinin ardından ise, Melik Ahmet Gazi komutasındaki Danişmendli ordusu tarafından Çorum bölgesi fetih edilince, bölgeye Türk göçleri başlar. 16’ncı yüzyılda Boğazköy’ün 3 km kuzeyindeki Yekbaş bölgesine bir gurup Dulkadiroğlu yerleşir, 17’nci yüzyılın sonunda ise buradan Eski Hitit Başkentinin eteklerine taşınırlar.

Hattuşaş ve Yazılıkaya, 1834 yılında keşfedilmiş ve 1835-1894 yılları arasında çeşitli yabancı arkeologlar tarafından araştırmalar yapılmıştır. İlk planlı araştırma ise 1904 yılında Alman Doğu Kültürleri Araştırma Merkezi tarafından yürütülmüştür. 1939 yılından sonra ise, kazılar aralıksız sürdürülmektedir. Hattuşaş ve Yazılıkaya ören yerleri, 1998 yılında “Milli Park” statüsüne alınmıştır. Unesco tarafından da 1986 yılında “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilmiştir. İlçenin ismi Cumhuriyetin ilk yıllarında Boğazköy iken, 1936 yılında “Boğazkale” olarak değiştirilmiştir. 1967 yılında Belediye kurulmuş ve 1987 yılında ise İlçe olmuştur.

Çorum Boğazkale

 

GENEL

İlçe arazisinin büyük kısmı dağlıktır. İlçenin rakımı 1036 metredir. Bitki örtüsü, genel olarak steplerdir. İlçede karasal iklim hakimdir. İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılık üzerine kuruludur denebilir. Ancak bölgenin en büyük ekonomik etkinliği turizmdir, çünkü Hattuşaş, Alacahöyük ve Müze, birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir. Yine de, buranın yeterince tanıtılmadığı kesindir, çünkü buraya yolunuz düşerse kesinlikle turist olarak göreceğimiz toplulukların büyük çoğunluğunun yabancı olduğunu öğreneceksiniz, neden se, uzun yıllar büyük bir imparatorluğun başkentliğini yapan bu mekanlar gereken veya hak ettiği ilgiyi görmüyor, tanıtım şart. Yoksa hemen yanı başında böyle bir tarihi ve kültürel zenginlik varken, hala geçim kaynağı tarım ve hayvancılık demek ne kadar uygun, turizm burayı gerektiğinden fazla kalkındırır.

Çorum Boğazkale

 

GEZİLECEK YERLER

Yukarıda sözünü ettiğim gibi, burası Boğazköy adı altında küçük bir yerleşim yeri iken, Hattuşaş ve Yazılıkaya bölgelerinin turizme açılmasıyla, idari bakımdan geliştirilmesi düşünülmüş ve Boğazkale adı altında ilçe yapılmıştır. Dünyanın birçok yerinde bilinen Hattuşaş ve Yazılıkaya maalesef ülkemizde tanınmıyor, bilinmiyor veya ilgi çekmiyor. İnanıyorum ki, gereken tanıtım yapıldığında ve burayı ziyaret eden turistlere gereken ilgi ve alaka gösterildiğinde, alt yapı oluşturulduğunda, Boğazkale, hak ettiği kalkınmayı sağlayacaktır. Bu arada, Boğazköy ilçesinde Hattuşaş ve Yazılıkaya’dan başka anlatabileceğim gezilecek yer yok.

Çorum Boğazkale Hattuşaş

 

HATTUŞAŞ VE YAZILI KAYA

Hattuşaş ve Yazılıkaya hakkındaki ayrıntılı gezi yazımı, yine bu sitede bulabilirsiniz. (Hattuşaş Yazılıkaya yazarak arattırınız)

Hattuşaş ve Yazılıkaya tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Boğazköy müzesi tanıtımı yazım için.

Alacahöyük tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Kral Kroisos

Kral Kroisos

 

Antik dönem tarihinde önemli bir yeri olan Lydia kralı Kroisos’un ismi birçok yerde karşımıza çıkar.

 

Kroisos, günümüzden 2600 yıl kadar önce, Salihli yakınlarındaki Sardeis’te oturan Lydialı Mermnad Sülalesinin hükümdarı Alyattes’in (MÖ 619-560) in; Karialı bir anneden olma en büyük oğludur.

 

Prenslik yıllarında Adramytteion (Edremit) valiliğinde bulunduktan sonra, 35 yaşında tahta çıktı. (MÖ 560)

 

O, gerçekten eski çağın en varlıklı hükümdarlarından biriydi. Zenginliği ve cömertliğiyle antik dünyanın en saygın kişilerinden biri durumuna geldi. Daha o zamanlar, çok varlıklı kişiler “Kroisos gibi zengin” nitelemesiyle anılıyordu, Atinalı zenginler çocuklarına “Kroisos” adını veriyorlardı.

 

Ona olan hayranlığın başlıca nedeni “cömertliği” idi.

 

Kroisos paha biçilmez hediyeler gönderdikçe, Yunanlar da ona daha önce hiçbir ölümlüye göstermedikleri saygı ve sevgiyi gösteriyorlardı.

 

En görkemli hediyeler, başta Delphi Apollon Tapınağı olmak üzere, Efes Artemis ve Didyma Apollon gibi kehanet merkezlerine gidiyordu.

 

Dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen Efes Artemis Tapınağının inşasına büyük yardımlarda bulundu.

 

Kral Kroisos

 

Kroisos’un sonu

 

Kroisos’un sonu hakkında hangi öykü gerçek olursa olsun, Lydia krallığı MÖ 546 yılında, Büyük Kryors tarafından tarih sahnesinden silindi ve ülke MÖ 334’te Büyük İskender’in gelişine kadar, yaklaşık 200 yıl süre Pers Akhaimenid Krallığının egemenliği altında kalmıştır. Göründüğü kadarı ile, Lydia hazinesi olarak bilinen sanat eserleri, Kroisos’un zamanından günümüze ulaşan zenginliğin küçük bir yansımasını oluşturmaktadır.

 

Halen Uşak Müzesinde “Karun Hazineleri” (Lydia Hazinesi) başlığı ile sergilenen eserler: Uşak’a bağlı Güre köyündeki bir gurup tümülüs ile Manisa Kırkağaç ilçesindeki Harta tümülüsünde, kaçak kazılar sonucu ele geçirilmiş koleksiyondur.

 

450’nin üzerinde parçadan oluşan koleksiyon, büyük bölümü gümüş olmak üzere, altın, bronz, yarı değerli taşlar ve pişmiş toprak eserleri kapsar. 1960’lı yıllarda yağmalanan eserler, 1966-1968 yılları arasında, Jandarma tarafından el konulup Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesine teslim edilenler hariç, Amerika Birleşik Devletlerine kaçırılmıştır. Amerika’ya götürülen eserler, New York Metropoliten Museum of Art tarafından satın alınmış ve 1984 yılında düzenlenen bir sergiyle ilk kez tanıtılmıştır.

Kültür Bakanlığı, eserlerin Türkiye’ye getirilmesi için harekete geçmiş ve 1987 yılında New York Eyalet Mahkemesinde dava açılmıştır. Dava sürecinin sonlarına doğru Metropoliten Müzesi, hazineye ait tüm parçaların iadesini kabul etmiş ve eserler Ekim 1993 tarihinde Ankara’ya getirilmiştir.

Hazine Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilendikten sonra, 14 Şubat 1996 tarihinde, anayurdu Uşak’a nakledilmiştir.

 

Kral Kroisos Hazinesi

 

Dünyanın en mutlu insanı

 

Atinalı bilgin Solon, bir gün Kral Kroisos’u ziyarete Sarayına gelir. Zenginliğiyle gösteriş yapmayı seven Kral, Solon’u sarayında gezdirip hazinelerini, edindiği varlığı büyük bir keyifle gösterir. Sonra da, Solon’a sorar “Sevgili Atinalı bilge dostum Solon, senin engin bilgine dair çok şey duydum, bilginin peşinden tüm dünyayı dolaştığını biliyorum, peki söyle bana “Kimdir dünyanın en mutlu insanı?”

 

Solon, Kral’a hitaben “kendisinin, dünyanın en mutlu kişisinden sadece bir tanesi olduğunu” söyler.

 

Kral Kroisos bu cevaptan rahatsız olur. Diğer ölümlüler, nasıl muhteşem bir sarayı, devasa bir krallığı olan Kroisos’tan daha mutlu olabilirler?

 

“Neler diyorsun Atinalı dostum. Nasıl oluyor da beni bu basit ve ölümlü insanlardan daha az mutlu buluyorsun”

 

Solon şöyle der “Bugün işler iyi gidiyor diye, yarın da iyi gideceğini farz etme. Her an başına talihsizlikler gelebilir, bugün mutlu iken yarın da mutsuz olabilirsin. Senin mutlu bir insan olup olmadığını ancak ölünce anlayacağız.”

 

Bana ilginç geldi, paylaşmak istedim, demek ki mutluluk sadece zenginlikle bağlantılı değil denmek isteniyor, ama yoruma açık bence farklı düşünceler de olabilir, fakirlik, yoksulluk mutluluk getirir mi?

 

 

 

 

Sikke

Sikke

Gezilerimizde, birçok müzede; antik dönemde basılmış ve yüzlerce türü bulunan sikkeler karşımıza çıkmaktadır.

Bu sikkelerle ilgili bilgi sahibi olmak açısından kısa bilgiler aşağıdadır.

Sikke Basım Tekniği

İlk sikkeler, tek bir kalıp ile basılırdı. Bu kalıp, örs üzerine ters ve içbükey kazındığı gibi, ayrı bir blok olarak hazırlanıp örs üzerindeki yuvanın içine de konabiliyordu. Sikke olması istenen madeni pul, ısıtılıp yumuşatılarak örs üzerindeki kalıbın üzerine konulduktan sonra, ıstampa tam pulun üzerine denk gelecek şekilde tutulur ve ıstampanın yukarı ucuna bir çekiçle vurularak, örs üzerindeki kalıbın resminin metal sikke pulu üzerine bir kabartma olarak geçmesi sağlanırdı.

Sikke

Lydia Sikkeleri

İlk parayı yani sikkeyi, MÖ 7’nci yüzyılın sonlarında Lydialılar icat etti.

Kral Alyattes (MÖ 619-560) döneminde, Sardes’te basılmış ve satın alma gücü devlet tarafından garanti altına alınmış ilk sikkeler, bir altın ve gümüş alaşımı olan elektrondan yapılmıştır ve ön yüzlerinde, kabartma olarak bir aslan başı bulunurdu.

Alyattes’ten sonra Lydia krallığı tahtına çıkan zenginliğiyle ünlü oğlu Kroisos (MÖ 560-546) zamanında, elektron yerine Kroiseios staterleri denen altın ve gümüş sikkeler basıldı. Bu sikkelerin ön yüzünde karışık duran aslan ve boğa protomları (baş ve omuz kısmı) vardı, arka yüzlerinde ise kare bir çukur (İncus) yer alırdı.

Pers definesi

Pers Sikkeleri

Lydia krallığı, MÖ 546’da, Persler tarafından yıkıldı. Persler, kendi ana vatanları İran’da (Persia) uzun süre sikke basmadılar. Kroisos dönemi sikkelerini Sardeis’te bir süre daha darp edip kullanmayı sürdürdüler. İlk Pers/Akhaimenid sikkeleri, MÖ 6’ncı yüzyıl ortalarından itibaren Sardes’te basıldı. I. Dareios’un (MÖ 518-486) ilk hükümdarlık yıllarında Perslere özgü yeni bir sikke tipi ortaya çıktı.

Altın sikkeler “daneikos” (8.3 gram), gümüş sikkeler ise “siglos” (5.4 gram) olarak adlandırılıyordu. Ön yüzlerinde kralın, arkada ise kare veya dikdörtgen bir çukurun (incus) yer aldığı 699 adet siglos, Uşak’ın 10 km kadar doğusundaki Ortaköy’de bulunmuştur.