Zorunlu Seyahat Sigortası

Zorunlu Seyahat Sigortası

Yazıya başlamadan önce, öncelikle şunu bilmeniz gerek: Zorunlu Seyahat Sigortası ayrı, Seyahat Sağlık Sigortası ayrı. Yani, bu ikisi birbirinden farklı. Sağlık sigortası, sizin yurt dışındaki sağlık sıkıntılarınız için, zorunlu seyahat sigortası ise, seyahat acentenizin size taahhüt ettiği ve yapmadığı işler için. Özellikle, ödeme yaparken, yaptığınız ödeme içinde, zorunlu seyahat sigortasının bedeli ( 8 euro) pat diye kesiliyor ama genellikle yaptırılmıyor ve bu bedel, seyahat acentenizin kasasına giriyor.

Sorduğunuzda ise, genellikle seyahat sağlık sigortası, zorunlu seyahat sigortası ile aynı gibi yanıltıcı bilgiler verilebiliyor. Evet, bunlara dikkat edin, ikisi birbirinden farklıdır.

2007 yılı başlarında; gezginlerin haklarını korumak için, bir yasal uygulama gündeme geldi.

Bu kanun: “sigorta yaptırmayan acentenin faaliyetine son verilir “ hükmüne sahiptir. Daha ayrıntılı bakmak gerekirse, şunlar yazılı: Seyahat acentalarının düzenledikleri paket turlara ilişkin olarak, paket tur sözleşmesi kapsamında, müşteriye, taahhüt edilen hizmetlerin, acentenin iflası da dahil olmak üzere herhangi bir nedenle verilmemesi veya taahhüt edilen şekilde verilmemesi nedeniyle doğacak zarara karşılık olmak üzere, paket tur bedeli kadar sigorta yaptırmaları zorunludur.

Müşteri, sigorta kapsamındaki zararını, doğrudan sigorta şirketinden talep edebilir. “

Ama, maalesef birçok gezgin, bu uygulamadan habersiz.

Seyahat acenteleri ise, bu uygulamadan haberdar olmalarına rağmen, bazıları bunu yaptırmıyorlar,

Bu arada: sizleri bilgilendirmek adına: Seyahat Sigortası ile Sağlık Sigortasını karıştırmamak gerekiyor.

SEYAHAT SAĞLIK SİGORTASI

Ulaşım yollarından herhangi birini kullanarak, yurt içinde, yurt dışında veya yurt dışından ülkemize seyahat edenleri, seyahatleri esnasında karşılaşabilecekleri sağlık risklerine karşı koruyan özel bir sigorta türüdür.

Sigortacı: seyahat sırasında, poliçenin geçerlilik tarihleri arasında, meydana gelen bir kaza veya önceden mevcut bir duruma bağlı olmayan hastalık hali sonucunda, planlanan seyahat süresi dışında meydana gelmemesi kaydıyla, sigortalıya, poliçede belirtilen teminatları sağlamakla yükümlüdür.

Sigortanın süresi: yurt dışına yapılan seyahatler için, ülkemiz sınırlarından çıkıldığının pasaportla tespit edildiği an başlar. Ülkemiz sınırlarına girildiğinin pasaportla tespit edildiği an biter. Yurt içinde yapılan seyahatlerde ise, sigortanın süresinin başlangıç ve bitiş tarihleri, sigorta poliçesinde belirtilir.

Evet: yurt dışında, gittiğiniz ülke ve kaldığınız süreye göre yapılan ve orada, sağlıkla ilgili sıkıntılarınızda, bu sıkıntıların bir kısmını karşılayan, bir sigorta uygulamasıdır. Bu sigorta uygulaması, özellikle Avrupa ülkelerine gitmek isteyenler ve Schengen vizesi almak durumunda olanlar için zorunludur.

Vize evrakları istenirken, bu sigorta da isteniyor. Ama dediğim gibi, bu sigorta bunun dışında zorunlu değil. Burada ince bir ayrıntı, bu sigortayı, seyahat acentenize değil, bir sigorta acentesine yaptırın ve inanın yarı yarıya kar edin.

Çünkü, bu sağlık sigortası, seyahat acentalerinde, 20 Euro civarında yapılırken, herhangi bir sigorta acentesinde aynı sigortayı, 10 Euro’ya rahatlıkla yaptırabiliyorsunuz.

ZORUNLU SEYAHAT SİGORTASI

Seyahat Sigortası ise, daha farklı. Ancak, bu zorunlu olmasına rağmen, seyahat acenteleri, bu sigortayı yapmaktan imtina ediyorlar. Sizler, müşteri-tüketici olarak bunu talep etmek zorundasınız.

Bunun ücreti de, inanın öyle büyük rakamlar değil, öğrendiğime göre: 8-10 Euro civarındadır.

SİGORTANIN AMACI

Seyahat acenteleri, müşterilerine sattıkları ve taahhüt ettikleri hizmetleri yerine getirmezlerse veya daha farklı durumlar ortaya çıkıp, örneğin iflas ederler ise: kişilerin mağdur olmaması için, sigorta devreye giriyor. Bu konu o kadar geniş kapsamlı ki; inanın, insanların mutlaka takip etmeleri gereken bir durum alıyor.

Örneğin: Tur şirketi ile, bir anlaşma yaptınız ve uçakla, size ismi ve konumu bildirilen bir otelde tatilinizi planladınız ve ödemenizi yaparak, mutlu bir şekilde, tatil gününüzü beklemeye başladınız.

Tatil günü geldi, şirketle görüştüğünüzde, sizi uçakla değil, otobüsle gönderebileceklerini söylediler. Sineye çekip otobüs ile otelinizin bulunduğu yere gittiniz, bu kez, size daha önce ismi, özellikleri ve konumu belirtilen otelde değil de, daha düşük seviyeli bir otelde sizi konaklatabileceklerini söylediler.

Hatta: nadir de olsa, bazı durumlarda, parasını ödediğiniz bir tatile çıkmak istediğinizde, tur şirketinin otele veya ulaşım aracına gerekli ödemeyi yapmadığını veya tamamen ortadan kaybolduğunu bile görebilir, öğrenebilirsiniz.

Bunun dışında, zorunlu Seyahat Sigortasının size sağlayacağı imkanlar: seyahatin iptali teminatı, bagaj teminatı gibi teminatlardır. Ancak, sizinle yapılan seyahat sözleşmesinde, bu zorunlu seyahat sigorta bedeli kesilmesine rağmen, poliçeyi almaz iseniz, ödediğiniz 5 Euro, sigorta acentesinin kasasına girer, yani sigortanız yapıldı denmesine rağmen, yapılmaz.

Tüm bu sıkıntılar, elbette, tatilinizin zehir olması için yeterli nedenler. Ancak: siz bu perişanlıkları yaşadıktan sonra, tur şirketinizi veya acentenizi cezalandırmak istediğinizde, elinizdeki en büyük koz: “Seyahat Sigortası” olacaktır.

Tüketici yani sizler, herhangi bir durum nedeniyle mağdur olursanız: zararınızı sigorta karşılıyor.

ACENTALARIN SORUMLULUĞU

Seyahat acentelerinin tümü, bu sigortayı yapmakla yükümlüdür. Çünkü: Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, bu zorunluluk getirilmiştir. Ayrıca: yapmadıklarında, Türsab tarafından çalışma ruhsatları da iptal edilmektedir.

Ancak, tur şirketleri ve seyahat acentelari, maliyetlerini arttırdığı bahisle, bu seyahat sigortasını yaptırmıyorlar. Özellikle de, küçük ölçekli seyahat acenteleri, bundan imtina ediyorlar.

KİŞİLERİ DÜŞEN GÖREV

Seyahat acentelerinden, paket tur satın aldığınızda, mutlaka seyahat sigortasını da isteyiniz. Çünkü: seyahat acentesi biraz önce de söylediğim gibi, bu sigortayı yapmak ve sigorta poliçesini müşterisine yani size vermek zorundadır.

Acente, istediğiniz halde, seyahat sigortası poliçesini size vermez ise, bu kez: durumu derhal “Türsab” ve “Kültür ve Turizm Bakanlığına iletmelisiniz. Çünkü: bu kurumlar, anılan seyahat acentesi hakkında, birçok cezai yaptırımlar uygulamaktadırlar.

Siz, aylardır planladığınız tatilinizde perişan olacağınıza, görevi olduğu halde seyahat sigortasını yapmayan ve poliçenizi size vermeyen acente, bunun sonuçlarına katlanmalıdır.

Aksi halde, herhangi bir durumda, mağdur olduğunuzda, ne kadar sinirlenseniz ve isyan etseniz de, resmen herhangi bir hak sahibi olma durumunuz yok. Zaten, seyahat sigortanızı yapmayan tur şirketi, her türlü riski göze almış durumdadır.

SEYAHAT SİGORTANIZI TALEP ETMENİZ HALİNDE, BUNU YAPMAYAN ACENTALAR İÇİN YAPTIRIMLAR

Sigorta yapmayan acente ile karşılaşırsanız: bu durumu “Türsab” a bildirmelisiniz ki, Türsab, bu tür acentelerin, yani seyahat sigortası yaptırmayan acentelerin: çalışma ruhsatlarını iptal etmektedir.

Seyahat acenteleri: kar etme uğruna, sorumsuzca bu sigortayı yapmıyorlar. Sizler, bilinçli hareket edip, sigortanızı mutlaka isteyin. Acente vermemekte direnirse, tek muhatabınız “Türsab” olacaktır. Türsab’da gerekli işlemleri yapmaz ve acentenin çalışma ruhsatını iptal etmez ise, bu kez muhatabınız Kültür ve Turizm Bakanlığıdır.

Hepinize iyi tatiller. Lütfen tatile çıkarken, yurt dışı için seyahat sigortası ve sağlık sigortalarınızı yaptırın. Yurt içi tatilleriniz için ise, mutlaka seyahat sigortanızı yaptırın.

Hamburger

Hamburger

Gezici misafirlerimiz için Hamburger ile ilgili küçük bir not.

Yurt dışında bir çok ülkede, malum Türk yemek kültürüne alışmış bizler için, tamamen farklı yemekler gündeme gelmekte.

Özellikle, yediklerimiz içinde gerek dini ve gerekse sindirim sistemimizin kabul etmediği domuz eti ve yan ürünlerinin bulunup bulunmadığını öğrenebilmek, bizler için büyük handikap ve çoğu zaman bunu tam olarak öğrenme şansımız olmuyor ve yediklerimiz sindirim sistemimizi olumsuz olarak etkiliyor ve gezilerimiz felakete dönüşüyor.

Domuz eti bulunup bulunmadığın soruyoruz, yok deniyor, ama domuz yan ürünleri örneğin domuz yağı oluyor ve elbette sindirim sistemimiz alışkın olmadığından tatilin bir bölümünü tuvalette geçirmek zorunda kalıyoruz.

Bu yüzden: yurt dışında bence en sağlam öğün dünyaca ünlü zincir marketlerin bayilerinde hamburger yemektir. Çünkü bunlarda temel ilke olarak asla domuz eti ve yan ürünlerinin kullanılmadığını duydum. Çünkü Yahudiler de domuz eti ve ürünlerini asla yemezler.

Gezginler için Genel Kültür yazıları

Gezginler için Genel Kültür yazıları

1. İslam Dünyasında niye Resim Yapılmamıştır:

Gezginler için Genel Kültür Yazıları; Kutsal mekanların bezenmesinde; kutsal kitabı öykülemek imkansızdı. Çünkü: Tanrıya eş koşmak, en büyük günahtı. Tanrı’nın sözlerini resimlemek ise, onun sözlerini yetersiz bulmak anlamına gelecekti.

Dahası, tüm eski din metinlerinden gelen ” Önce söz vardı ” ilkesine, en çok İslam düşüncesi bağlı idi.

Resim yasağı: mimarlıkta görsel etki yapan her şeyin kavramsız varlıklara yani geometrik şekillere dönüştürülmesine sebep oldu. Ancak, burada şu ince ayrıntı ortaya çıkıyor. Geometrik bezeme; soyut resmi andırır.

İzleyicide, mantığı değil, duygu organlarını harekete geçirir. Yani; İslam mimarisinde sıkça görülen geometrik bezemenin mantıkla açıklaması olmaz. Oysa, resim ve heykel; her ne kadar duyguları hedeflese de, anlam yönünden mantığa seslenir. Bunun sonucu olarak ise; İslam ve Hıristiyanlık yapıları, birbirine kökten karşıttır.

2. Kültür etkileşimleri:

Müslüman olmalarına rağmen Selçukluların, 12 hayvanlı Çin takvimini kullanmaları ilginçtir. Şöyle ki, bu takvimdeki hayvanları, camiler dışında her yere kazımışlardı.

Ayrıca; Selçuklular tarafından sıkça kullanılan çift başlı kartal; köken olarak Doğu Roma yani Bizans tarafından sıkça kullanılan bir simgedir.

Sanırım bu çift başlı kartalın, Selçuklular tarafından da kullanılması bir kültür devamlılığını ortaya koyuyor. Selçuklulara ait en güzel çift başlı kartal motifi; Konya İnce Minareli Medrese Müzesinde görülebiliyor.

Gezginler için genel kültür yazılarına devam ediyoruz.

3. Çanakkale, Gelibolu’da 25 Nisan: Her yıl; 25 Nisan yaklaşınca; Gelibolu’da gözle görülür bir turist artışı görülür.

Gezginler için genel kültür yazıları.

Otobüsler, adeta konvoylar oluşturmaya başlarlar. Kimileri özel tırlar organize etmiş, içini ev gibi döşemiş ve bir aylığına Gelibolu’ya gelmiştir. Kimileri de, motosikletlerle ya da karavanlarla gelirler. 25 Nisan yaklaştıkça, kalabalık artar.

Gelenlere yaklaşıp, kim olduklarını sorguladığınızda, hemen çoğunun; Avustralyalı ve Yeni Zellanda’lı olduklarını görürsünüz. Onlar, kendilerinden yaklaşık 100 yıl önce, buralara gelerek, bu topraklarda kalan dedelerini aramaya gelmişlerdir.

Niye; bu tarihi seçerler? Çünkü; bu tarihte, yani 25 Nisan günü; atalarının, İngilizlerin emriyle, Arıburnu’na kara çıkartması yaptıkları tarihin yıldönümüdür. Ama; bu zavallı insanlar; İngiltere’nin menfaatleri uğruna, burada ölüme gitmişlerdi.

Bugün ise; Gelibolu’ya gelecek bir Anzak torunu; tatile gidiyormuş gibi hazırlanmıyor.

Onlar, 24 saati aşan uçak yolculuğuna katlanarak; buralara dedelerini ziyarete geliyorlar. 25 Nisan tarihinden önce gelirler ve bu tarihe kadar; Gelibolu’nun savaş yapılmış bir çok yerini gezerek ve devamlı okuyarak; savaş ve savaş yerleri hakkında, ayrıntılı bilgi alırlar. Zaman zaman; geceleri sahile gider ve atalarının çıkarma yaptıkları yerlerden; uzun uzun kıyıyı seyrederler. Bu manzarayı kafalarında canlandırmaya çalışırlar.

Ve; bekledikleri o günün arifesi gelir. 24 Nisan akşamı; hepsi, sözleşmiş ce sine, Anzak Koyunda toplanır. Sayıları; binleri bulur. Ellerinde; kutsal kitapları İncil bulunur.

Gecenin karanlığında; saatlerce ayin yaparlar. Saat: 04.30 sularında, aynen atalarının, 25 Nisan 1915 sabahı, bu saatlerde yaptıkları gibi, elbiselerinin paçalarını sıvayarak, suya girerler.

Su; neredeyse bellerine geldiğinde, sırtlarını denize vererek, yüzlerini karaya çevirirler ve atalarının, yıllar önce çıkartma sandallarından inerek, burada kıyıya doğru ağır ağır ilerlemeleri gibi, onlarda, karaya doğru ilerlerler. Bir nevi, o günlerin canlandırmasını yaparlar.

Kimilerinin başlarında atalarının o günlerde giydiği şapkalar vardır. Kimileri de, asker elbisesi içindedirler. Bu yaptıkları ile de; dedeleri ile aynı ruh durumu içine girer ve onların buradaki ruh durumlarını anlamaya çalışırlar.

İşte; Anzaklar, her yıl 25 Nisan tarihinde, ülkemize geldiklerinde, Gelibolu’da bunları yaparlar. Peki; bizler ne yapıyoruz?

Bu adamlar; binlerce kilometre uzaklardan gelip, hem de savaşta yenilmiş olmanın gurur kırıklığı ile atalarını anıyorlar. Peki, bizler. Savaşı kazanan, düşmanın topraklarımızı işgal etmesini önleyen atalarımız için bizler ne yapıyoruz?

Lütfen kendinizi sorgulayın. Eyer hala içinizde, Gelibolu’da savaşın geçtiği yerleri görmeyenleriniz varsa veya siz görüp te, kendi çocuklarınızı buraya götürmediyseniz veya bir yetkili iseniz, mahiyetinizdeki insanların Gelibolu’yu görmesini sağlamadı iseniz, fırsat yaratmadı iseniz, düşünün bakalım, şu andaki özgür ve hür ortamı kime borçlusunuz?