Adanın bir havaalanı yok. Feribot bağlantısı ise: Pire limanından yok. Yalnızca: Agios Konstantinos (4 saat) ve Volos (3 saat) limanlarından, feribot bağlantıları var.
GENEL ÖZELLİKLERİ
Alonissos’a diğer Ege adalarından çok daha uzun zaman önce yerleşilmiştir. Bu tarih, arkeologlara göre, MÖ.10’ncu yüzyıla kadar uzanmaktadır. MS.2’nci yüzyılda, Romalılar tarafından ve sonra Bizanslılar tarafından egemenlik kurulmuştur.
Bunlar: Chorio ve kale duvarlarını inşa etmişlerdir. Ancak: adada sık sık deprem olması nedeniyle, bunlar parçalanmış.
Ada’da üretilen şarap, yüzyıllar boyunca çok beğenilmiştir. Phylloxera salgını, bütün asmaları öldürmüş ve 1965 yılındaki büyük depremde, adanın önemli yerleşimleri yok olmuştur.
Alonissos, günümüzde,
Doğal güzellikleriyle ön plana çıkmıştır. Ada çevresindeki denizin büyük kısmı, bazı küçük adalarla birlikte, “Sporadlar Ulusal Deniz Parkı” adını taşıyan bir koruma alanı olarak ayrılmıştır. Burada, Akdeniz foku nüfusu ve diğer deniz hayatının yanı sıra, deniz yatağındaki arkeolojik kalıntılar da korunmaktadır.
Bu değerli doğa parkı; 1992 yılında kurulmuş. Yunanistan’ın ilk deniz parkı. Altı küçük adadan oluşuyor. Bu küçük adalardaki ıssız kayalıklarda: tehlike altındaki türler ve Akdeniz foku yaşam alanı oluşturulmuş.
Kısa süre öncesine kadar göç dolayısıyla nüfusu sürekli azalan Alonissos’ta, bugün bu durum, yerlilerin adanın hem halk geleneklerini hem de tabiat güzelliklerini korumak istemeleri sayesinde, tersine dönmüş.
Burada: Avrupa’nın nadir hayvanlarından, yalnızca yaklaşık 800 tanesi var. Balık, kuş, sürüngen ve memeli hayvanlar için önemli bir üreme alanı.
Ada: turizmde, yavaş bir hızla büyüyor, bakir ve sakin bir yer. Yüzeyi: 66 km. karedir ve nüfusu yaklaşık 2700 kişidir.
Ada: huzurlu bir yer. Dar sokakları ve pitoresk binaları ve evleriyle, tam bir Yunan köy hayatını yansıtıyor.
1965 yılındaki ciddi bir deprem sonrasında: ada, bütün kasaba halkı tarafından terk edildi ve daha kasaba, daha güvenli yeni bir alana inşa edildi.
GEZİLECEK YERLER
Patitiri:
Adadaki en büyük yerleşim yeri, adanın merkezinde, ulaşım hizmetlerine yakın, Yunan anakarası ve diğer adalar ile buranın bağlantısının yapıldığı yer. Buranın çevresinde: güzel yerler ve kiralık evler var.
Biraz yukarıda, ama yürüyerek uzak, otobüs ile beş dakikalık uzaklıktaki Chora tarihi merkezi, depremlerden çok ciddi zarar görünce, terkedilmiş ve merkez limanında bulunduğu Patitiri’ye taşınılmış.
Chora’daki eski evleri, yabancı yatırımla yavaş yavaş canlandırılmaya başlanmıştır. Bizans duvarlarından görülen manzara, göz alıcıdır. Ege denizine hakim bir tepede kurulu, parke kaplı dar sokaklardan birindeki kafede, güneş batımını seyredebilirsiniz.
Kıyı şeridinde, çok daha huzurlu: Rousoum köyü ve Votki köyü var. Buralar tam bir huzur cenneti yerler. Denize bakan, tipik kasaba evleri var.
TARİH VE FOKLOR MÜZESİ
Adada: tarihi süreç içinde: Bizans, Venedik ve Türkler tarafından birçok izler bırakıldı. Bu belirtiler; müzede sergileniyor. Bunlar, yani müzede sergilenen en ilginç eserler: 20’nci yüzyılın başlarından kalma bir fotoğraf, bazı eski haritalar.
Yol ağının sınırlı olmasına rağmen, en popüler plajların bulunduğu Kokkiokastro Yarımadasına, otobüsle gitmek mümkündür.
Küçük kayık filolarıyla, kıyı şeridindeki diğer uzak plajlara da gidebilirsiniz. Steni, adada bulunan başka olağanüstü bir yer. Tipik bir Ege balıkçı limanı olup, Patiriri’den 12 km. içeride bulunuyor.
Yunanistan Karpathos adası: Rodos ve Girit adalarının ortasında, neredeyse Ege’nin en aşağısında bulunan, dağlık ve yabanıl bir ada. Buraya gidebilmek için: Rodos’tan feribota binmeniz gerek. 3 saat süren keyifli bir yolculuktan sonra bu adaya varıyorsunuz.
Son yüzyıl içinde: yoğun ekonomik sorunlarla savaşmaktan yorulmuş ada halkının büyük bölümü, Amerika’ya göç etmişler.
Rüzgarların adası olarak biliniyor. 50 km. uzunluğunda ve 10 km. genişliğinde, ince-uzun bir ada. Türkiye ve Yunanistan ana karalarına çok uzakta. Ada; küçük olduğu için, sanayi de yok. Sonuçta ise: tertemiz bir hava ve deniz, adanın her yanına yayılmış, kaplamış.
Sanırım, buraya yolunuz düşerse, göreceğiniz ve yüzeceğiniz denizin temizliğini, dünyanın başka bir yerinde görme şansınız pek olmayacak. Yerleşimler: adanın kuzey ve güney ucunda yoğunlaşmış. Bu nedenle: orta bölgelere ulaşmanın tek yolu özel araç. Ama: adada, araç kiralayabileceğiniz çok sayıda ofis var.
Nüfus; kışın 5000 civarında. Bu sayı, turizmin hareketlenmesiyle artıyor. Adada kıyıda yerleşim: merkez konumundaki Pigadia dışında yok. Son yıllarda: turizm amaçlı, kıyılarda yapılaşma artsa da, asıl yerleşimler denize hakim olan yüksek yamaçlarda. Menetes, Arkasa, Mecochori, Spoa and Olympus gibi tipik Akdeniz köyleri, panoramik bir görüntüye sahip. Apela ve Ahata ise, adanın en güzel plajları.
Adanın kuzeyi ile güneyi arasında belirgin farklar var. Güney daha düzlükken, kuzey daha dik. Güney çorakken, kuzey ormanlıktır. En önemlisi de, adanın kuzeyinin insanları, bu yalıtılmışlıktan dolayı, farklı fiziksel ve kültürel özelliklere sahipler.
Ada kültürünün esasen etkileşim içinde bulunduğu yer ise Girit.
NE YENİR
Yunanistan Karpathos adası: mutlaka makarounes’in tadına bakın. En iyi yapan yer: Pigadia Limanındaki Taverna Beautifuul Karpathos isimli lokanta. Olimbos köyüne gidecekseniz, bu geleneksel yemeği orada da yiyebilirsiniz.
PİGADİA BÖLGESİ
Kalan nüfusun çoğunluğu: güneye, Yunan standartlarına göre hayli modern bir merkez olan, 19’ncü yüzyıl ortalarında kurulmuş olan “Pigadia” nın çevresine yerleşmiş. Adanın en kalabalık yerleşimi burada. Çok sayıda otel, pansiyon, lokanta ve bar bulunuyor. Gece eğlencesini sevenlerin, burada konaklaması uygun olur.
Merkezin çevresinde, göz alıcı meyve bahçeleri ve verimli tarlalar bulunuyor. Buraya 20 km. uzaklıkta bir plaj var. Damatria Plajı. Beyaz kumlu, bu plaj; Akdeniz’in en güzel plajlarındandır. Çocuklu aileler için idealdir. Araba veya motosiklet ile gidilebiliyor.
Adanın ortasında, adanın kuzey tarafını ayırarak, güneydeki gelişimden korunmasını sağlayan, 1200 metre yüksekliğindeki dağlar var.
FİNİKİ KÖYÜ
Yunanistan Karpathos adası; Güneydeki favori yerleşim yeri. Çok az turistin uğradığı Finiki, tapik bir balıkçı köyü. Burada: bol bol taze ve ucuz balık yiyebilirsiniz. Köyün hemen dışındaki küçük kumsal, size istediğiniz şekilde, özgürce denize girme imkanı veriyor.
Köyün limanındaki tepeden, kıyıdaki mavi boyalı kubbesiyle, çok hoş görünen küçük kiliseyi, limandaki rengarenk balıkçı kayıklarını ve köyün genel görüntüsünü keyifle izlerden, güneşi de bir şişe şarap eşliğinde uğurlayabilirsiniz.
Finiki: adanın kafa dinlemek ve romantizm için, ideal bir yerleşim yeri.
Burada: Sen Kamarakia veya ait Giorgis isimli güzel plajlar var. Plajlara yakın: Foinikion: temiz ve rüzgar almaması nedeniyle, küçük çocuklar için uygun.
LEFKOS
Karpathos adasının altın kumlu plajlarından biri. Burada yalnızca balıkçı barınakları var. Yan yana beş kumsal bulunuyor. Çiftler için cennet sayılabilecek bu kumsallar, özgürce ve eğlenceli vakit geçirmek, zamanın dışına çıkmak isteyenlere özellikle tavsiye edilir.
APATA
Adanın en güzel plajlarından biri. Burada: bir tane restoran var. Dokunulmamışlık, bozulmamışlık ne kadar da özlediğimiz bir şey, ülkemiz topraklarında.
APELA
Yunanistan Karpathos adası; Adanın en güzel ve en ünlü plajlarından biri. Burada: hiçbir şey yok.(restoran da yok) Ancak: hiçbir şey olmamasının getirdiği bir güzellik te var. Başkent Pigadia’ya 15 km. uzaklıktadır. Şehrin kuzeyindedir.
Plaj; kapalı bir koyda ve inanılmaz temiz ve mavi bir deniz sunuyor. Buraya: araç veya motosikletle gidebilirsiniz. Ayrıca: tekne gezileriyle de ulaşmak mümkün. Güneşten korunmak için birkaç ağaç dışında hiçbir şey yok. Yalnızca çok güzel kum ve deniz.
DİAFANİ GÜNEY RIHTIMI
Pigadia’dan teknelerle, araçların ilerlemekte zorlandıkları, küçük, güney rıhtımı “Diafani”ye insan ve malzeme taşınıyor. Rıhtımdan, geleneksel yaşam tarzına, sıkı sıkıya tutunan “Olimbos” köyüne doğru, dik bir yürüyüş yolu uzanıyor.
OLİMBOS KÖYÜ
Adanın kuzeyindeki en ilginç yerleşim, Olymbos köyü. Bir dağ köyü olan Olymbos, pitoresk görüntüsü ve halkının günlük yaşamını, hala yerel kıyafetlerle sürdürüyor olması, nedeniyle ilgi çekici. Merkez Pigadia şehrine, 80 km. uzaklıktadır.
Evet, bu köyün hala yolu yok. Yüzyıllardır her şeyden uzak bir şekilde yaşamanın getirdiği etsiyle olsa gerek. Olympus’lular geleneklerine sıkı sıkıya bağlılar. Tepelerde, keskin deniz manzarasıyla çoğunluğu beyaza boyanmış kutu kutu evler, insanın algılarını etkiliyor.
Köydeki birkaç dükkanda gerçekten nitelikli el işleri bulmak mümkün. Köyün kekik balının girişteki marangozdan alınması da, oldukça ilginç bir durum. İç mekan düzenlemelerinde ağaç işçiliğinin gelişmiş olduğu belli oluyor.
Köyün özel yemeği ise, kavrulmuş soğan ile sunulan, tereyağlı ev yapımı makarna. Bu yörelerde, uzun süren İtalyan egemenliğinin mutfak kültürüne doğal bir etkisi olsa gerek. Buradaki binalar eski tarz. İçleri nakışlar, dantel ve tığ işleriyle dolu.
Köyün yaşlı kadınları, hala geleneksel kıyafetler giyiyorlar. Genç kadın ve çocuklar, bu giysilere yalnızca festival günlerinde rağbet ediyorlar.
TRİSTOMO
Ada üzerinde, kuzeydeki bir köy. Medeniyete ve turizme uzaktır. Buraya ulaşmak için tek yol: bisiklet veya gemi kullanmaktır. Eğer burayı ziyaret etmek isterseniz: yanınızda yeteri kadar gıda ve sıvı almayı sakın unutmayın.
En yakın köy: Avlona. Tristoma’dan önce, bu yol ile Avlona köyüne kadar ulaşabilirsiniz. Buraya 10 km. uzaklıkta, başka bir plaj bölgesi daha var. Amoopi. Burası, ünlü turistik bir bölge. Küçük ve sakin bir yer. Beyaz kum, temiz su ve muhteşem güzel bir hava var.
VRYKOUNDA KÖYÜ
Kuzeyin geri kalan kısmı, cezp edici olmasına rağmen, adanın bu bölümünde gezinmek zor. Tek istisna Olimbos’un kuzeyinde kısa bir yürüyüşle erişilen ve her yıl 29 Ağustos’ta önemli ada festivalinin düzenlendiği “Vrykounda”daki “Vaftizci Yahya Mabedi”dir.
Kykladlar’ın en büyük adasıdır. Yunan ana karası ile Anadolu’nun tam ortasında, Ege denizinin geçiş orta noktasındadır. Efsanelerin birleştiği nokta, Naksos adasının, Anadolu’dan gelen göçmenler tarafından kurulduğu yönünde.
ULAŞIM
Havaalanı var. Uçakla gelmek mümkün. Gemiyle gelenlerin, limana yanaşırken, gözüne çarpan ilk şey “Büyük Kapı” anlamındaki “Portara” olur.
MÖ.6’ncı yüzyıldan kalma bu büyük kapı: mitolojide geleceği gören Güneş Tanrı Apollonun tapınağının günümüze kadar ulaşabilmiş tek kalıntısıdır.
GENEL ÖZELLİKLERİ
Yunanistan Naksos adası; Bölgenin: en sakin, en büyük ve en çekici adasıdır.
Tam bir karşıtlık cennetidir. Adada: hem kıraç tepe ve dağlar, hem de bolca üzüm ve zeytin sunan bereketli topraklar var. Yüzölçümü: 400 km. kare. Verimli topraklara sahip. Ada: zeytinlik ve badem ağaçları ile kaplı.
1010 metre yüksekliğindeki Zeus Dağı, yakınındaki tüm diğer adalara göre en yüksek tepedir.
Ada, uzun tarihi boyunca: mermer yataklarıyla, antik dünyanın büyük ilgisini çekmiş. Delos Aslanları da Naksos mermerlerinden yapılmış.
Adanın batı kıyısındaki göz alıcı kumsallar, son zamanlara kadar, gizli kalabilmişti. Ama; artık keşfedilmiş. Turizm burada, son on yılda büyük ölçüde gelişmiş.
Naksos: mitolojide: Ariadne ve Thesusus hikayesinde yer alır. Kahraman Thesus’a aşık olan Girit kralının kızı Ariadne; Thesus’un evlilik vaatlerine kanarak onu hapsedildiği labirentten kurtarır.
Fakat, Atina’ya kaçarlarken Thesus, Ariadne’yi Nassos’ta bir başına bırakarak terk eder.
Batı kıyılarında kilometrelerce uzanan kum plajları ile ünlü. Plajların arkasında “taverna” denilen lokantalar, bizim bildiğimiz tabak kırılan cinsten değil. Denizle ilgili aklınıza ne geliyorsa, onu pişiriyorlar veya çiğ olarak veriyorlar.
Örneğin: deniz kestanesi. Küçük kaşıklarla yiyorsunuz. Tadı bir tuhaf ama yeniliyor. Yemekten konu açıldı da. Örneğin: ıstakozlu makarna, hemen hemen her tavernada var. Ahtapot köftesi, yine aynı.
Evet: araba veya motor kiralayıp, adayı turlamak, sabahları vakit geçirmek için en iyi yöntem. Çünkü: ada doğal güzellik bakımından da ayrı bir çekiciliğe sahip.
Wind-surf ve yüzme için ayrı plajlar, tepelerdeki bazilikaları, adanın içlerindeki şirin köyleri, tarihi ve mitolojik hikayeleri, insanları, manzarası ve havasıyla çok çeşitli gezi olanaklarına sahip. Ada turuna çıkmayacaksanız, yalnızca liman bile, çok eğlenceli olabilir.
PLAJLAR
Naksos: Kıklad Adalarının en güzel ve en uzun plajlarına sahip adalardan biridir. Naksos kasabasının yakınındaki: Agios Georgios Plajı: adanın ana plajıdır. Çevresinde: birçok bar ve restoran bulunan plaj, uzun ve kumludur.
Suyu; uzun metreler boyunca oldukça sığdır. Dolayısı ile çocuklu aileler için mükemmel bir plajdır. Burada: sörf yapmayı öğrenebileceğiniz gibi katamaran kiralayarak su sporları da yapabilirsiniz.
Naksos kasabasındaki: Grotta Plajı; şınolkerli dalış için uygundur. Naksos kasabasından kalkan feribotlarla: 5 km. uzunluğundaki çıplaklar kampı: “Plaka” ve sörf yapılan: “Mirci Viagla”, 7 km. uzunlundaki: “Kastraki” gibi daha sakin plajlara da gidebilirsiniz.
Naksos’un en güzel plajları: Hora’nın güneyinde, korunaklı batı sahilinde bulunuyor. En ünlü iki plajı: Agia Anna ve kumluk Agios Prokopios’tur.
Adanın kuzeyindeki limana girişinizde, sizi birkaç büyük balıkçı gemisiyle, ufacık teknelerin oluşturduğu bir koy karşılar. Her adada olduğu gibi, bu limanda da feribot iskelesi, en büyük yeri kaplıyor. Karaya doğru baktığınızda, dikkati çeken ilk bina: Venedik kalesi.
YERLEŞİM YERLERİ
HORA
Naksos’un merkezi: Hora. Burada: Bourgos adında bir kıyı yerleşimi ve Kastro (kale) adındaki bir tepe yerleşimi vardır. Güneş battığında, partileriyle meşhur adalarda olduğu kadar büyük bir hareket burada yok. Ancak, yine de bazı bar ve diskolar, Naksas kasabasında, kanı kaynayanlar için elverişli ortamlar yaratıyor.
Kıyı: alışveriş, postane, internet vs. gibi ihtiyaçlarınızı görebileceğiniz, kafeler, barlar, plajlar açısından tatminkar bir yer konumundadır. Burada: nispeten rüzgarlı ama işlek bir liman var. Kafe ve restoranların dizildiği deniz kenarında, geniş bir gezinti alanı var.
Ana caddede yürürken; çiftliklerde üretilen peynir (xinotyro ve Mizithra) satıcılarına rastlayabilirsiniz. Daracık sokaklarda: ağaçların altındaki lokantalarda, insanlar yiyip-içiyorlar.
Kişi başına ödenecek hesap ise, muhtemelen en fazla: 20-35 Euro. Sahil boyunca dükkanlar sıralanmış. Hepsi de birbirinden ilginç ve eğlenceli. Deniz ile dükkanlar arasında 5-10 metrelik bir yürüme yolu var. Başlangıcında ise, büyük şemsiyeli güzel kafeler var.
Dinlenmek ve kitap okumak için ideal olan bu kafeler, sohbet etmek ve yemek yemek için de hem fiyat bakımından hem zevk bakımından çok uygun.
Kastro (kale) bölgesi ise: tarih severleri çağırır. Muhteşem eski kentin kalbi buradadır. Ortaçağ’da: Venedikliler in Dukalık kurduğu Nassos başşehri, o zamanlar tepedeki kale imiş.
Kale:
Adanın Venedik himayesi altında olduğu zaman yapılmış ve hala sapasağlam ayakta duruyor. Adayı sonradan ele geçiren medeniyetler de kalenin asıl sahiplerine herhangi bir zarar vermemişler, yalnızca adayı yönetme haklarını ellerinden almışlar.
Bu yüzden, şu anda koskoca kale bir ev halinde ve içinde Venedik soyundan bir aile yaşıyor.
Aile 13 kuleli kalenin tek bir kulesini kendilerine mekan seçmiş ve geri kalan bölümünü müze haline getirmiş. Ziyaret etmek isteyen herkes, son derece sıcak bir şekilde karşılanıyor.
Ev sahipleri, son derece hoşsohbet ve misafirperver, tıpkı adanın diğer sakinleri gibi.
Dönemeçli, dar sokaklarda gezerken, balkon ve bahçe kapılarından çiçekleri sarkan Venedik evlerinin çoğunda, ilk ev sahipleriyle ilgili armalar göreceksiniz. Eğer bu evlerin iç dekorunu merak ediyorsanız, Venedik Müzesine uğrayabilirsiniz.
Katedralin yanında, Naksos’un uzun tarihinin her döneminden kalma buluntuları barındıran; bir de eski bir okul binasında bulunan Arkeoloji Müzesi var. Erken Yunan ve eski Roma dönemlerinden kalan objeler görebileceğiniz bu müze, bir okul iken, öğrencilerinden biri de dünyaca ünlü Yunan edebiyatçısı Nikos Kazantzakis (Zorba the Grek’in yazarı) olmuş.
Eğer; 16’ncı yüzyıl katedralinin çevresinde bir Pazar sabahı gezinti yaparsanız, içeride ayin yapmakta olan koronun sesiyle çınlayan sokakta, bir an için ortaçağ’a gidip geldiğinizi sanabilirsiniz.
Küçük Bizans kiliseleri, sokak köşelerinde evlerle yan yana. “Panagia Theoskepastos” kilisesi: 14’ncü yüzyıldan kalma zarif bir ikonu barındırıyor. Katolik Katedralinde: 10’ncu yüzyıl tarihli Madonna ve Çocuk var.
KIYI KESİMİ YERLEŞİMLERİ
Amorgos ve Astipalya, bir gecelik hoş durak yerleri. Her ikisinin de , en yüksek yerinde eski şehirleri ve kaleleri var. Limanları ise çok hareketli. Mavi-beyaz örtülü tahta masalarda yemek yeniliyor.
APOLLONAS KASABASI
Bu kasabada: 10 metre yüksekliğinde, 2600 yıllık, dev-çıplak bir erkek heykeli var. Taş ocağında, bitmemiş durumda. Kasaba: plajları ve tavernalarıyla da aynı zamanda meşhur bir tatil beldesi konumunda.
Psaro (balıkçı taverna) tavernaları meşhur. Buralarda: khtapodi (ızgara edilmiş ahtapot) ile süslü zengin deniz ürünlerinden oluşan bir yemek yiyebilirsiniz.
APOLLON TAPINAĞI
Limana girişte, en çok dikkati çeken ve tarihi yapısını en derin vurgulayan eser, hemen şehrin girişindeki burnun tepesinde bulunuyor. 6’ncı yüzyılda yapımına başlanıp ta bitirilemeyen, hatta kullanılan taşların bir kısmı sökülüp kalenin yapımında kullanılan tapınak, günümüzde ziyarete açık.
Ve gün batımının en popüler mekanı. Bunun sebebi; tapınağın hemen üstüne çıkılınca, güneşin deniz ile birleştiği nokta, çok güzel ve romantik görülüyor. Güneşin batarken ne kadar yalnız ve gururlu olduğunu; bu anı izlerken anlayacaksınız.
Denizin ise, soğukkanlılığını ve masumiyetini, böyle heyecan verici bir durumda bile kaybetmediğini seyrederek ona bir kez daha saygı duyacaksınız.
Evet, bu tapınak: Ege’deki en büyük tapınak olarak planlanmıştı. Ama; hiçbir zaman bitirilememişti. Yalnızca: 5.5 metre yüksekliğindeki, dev taç kapısı yapılabilmişti.
Bugünün ziyaretçileri, kapıya bakarak, tapınağın tamamlanması halinde, ne kadar büyük ve gösterişli olabileceğini tasavvur edebiliyorlar.
Burada: ayrıca, kadın başlı, örgü saçlı kanatlı aslan var. Bu: Naksos sfenksi olarak isimlendiriliyor.
NAKSOS İÇ KESİMLERİ
Naksos’un iç kesimleri: Ege’nin diğer adalarında bulunmayan, bir dizi doğal güzelliklere sahip. Değerli su kaynakları ile verimli vadiler, kasabaların ve kumsalların sıcaklığından sonra serin ve mis kokulu bir kaçış olanağı sunuyor.
“Khalki” ve “Filoti” kasabaları arasında bulunan vadi: belki de benzerleri arasında en güzeli.
Buraya: Tragaia vadisi deniliyor. Khalkinin merkezinde, ilgi çekici bir Venedik Kulesi gizli (ismi Fragkopoulos kulesi) ve bütün vadi boyunca sevimli Bizans şapelleri dizilmiş. Khalki köyünde: şarap ve sipton üreticilerine uğramak, içki sevenler için ideal.
Çünkü: dilediğiniz içkinin tadına bakıp hakkında bilgi edinebiliyorsunuz. İçkiyi birinci kadehten almanın da tadı bir başka oluyor.
Daha sonra: altındaki yeşil vadiden yükselen kayalık “Zas Dağı”nın gölgesinde 1000 metre yükseklikte “Filoti” var. Zirveye tırmanmasanız bile, aşağı yamaçlarında gezilecek mağaralar ve zevk alınacak serinletici sularla yürüyüş ve bisiklet meraklılarının ilgisini çekebilecek güzel patikalar var.
Buraya:
Horadan binilen otobüsle, ulaşım çok kolay. Antik çağlardan kalan zeytinlikler, eşeklere ve keçi sürülerine ev sahipliği yapıyor. Uzun servi ağaçlarının altındaki asmalar, tipik bir ada manzarasını oluşturuyor.
Tragea Vadisinden, kuzeye doğru seyahat ederken, geçeceğiniz vadinin kenarlarına, tutunurmuş gibi duran “Keramoti, Kronos ve Korinada” kasabalarını görebilirsiniz. Her kasabada, geleneksel aile hayatından bir iz bulabilirsiniz.
Üzüm bağları olan, likörü ile ünlü dağ köyü: Komiaki, görülmeye değer.
Mermerlerle yapılmış sokakları olan: Apeirathos’u görmelisiniz.