Yunanistan Atina Tarih

Yunanistan Atina Tarih
 
 

İsterseniz: Atina şehrinin tarihine, şehrin kuruluş öyküsü ile başlayalım. Her ne kadar “mit” yani bir efsane olsa da, bunun gerçekçiliği pek tartışılmıyor ve şehrin kuruluş efsanesi olarak kabul ediliyor.

Antik dönemde: Bilgelik Tanrıçası Athena ile Denizler Tanrısı Poseidon arasında, bir yarışma düzenlenir. Yarışmanın amacı: hangisinin ölümlülere yani insanlara, daha yararlı bir hediye verecektir.

Hakem: Atina şehrinin yarı insan- yarı yılan olan kralı: Kekrops. Yani: Kekrops, Atina şehrinin ilk kralıdır.

Şehre; önce Poseidon gelir ve Akropolis kayalıklarına, çatallı mızrağını vurur ve kayalıktan tuzlu su çıkmaya başlar. Daha sonra, Athena gelir. Athene, Akropolis kayalıklarına vurur ve kayalıktan “zeytin ağacı” çıkar. Hakem: zeytin ağacının, ölümlüler için daha değerli olduğuna karar verir ve Tanrıça Athena, şehrin özel koruyucusu olarak seçilir.

Zaten, günümüzde de, gerek Akropolis ve gerekse Atina’nın birçok yerinde, binlerce zeytin ağacı görülmektedir, hatta saçma-sapan yerlerde bile zeytin ağaçlarının çıktığı görülmektedir.

Bunun dışında

Yunanistan Atina Tarih; Şarap Tanrısı Dionysos tarafından, şehre “asma ağacı” hediye edilir. Böylece: şarap, ticaret ve yaşam, Atina şehrinin ayrılmaz bir parçası haline gelir.

Evet, antik kaynaklarda yazılı bu hikayeden sonra, Atina şehrinin yazılı kaynaklardaki tarihi geçmişine bakalım.

Atina şehri bölgesindeki ilk yerleşim: MÖ.3000 yıllarında, Mikenler tarafından yapılmıştır. Doğu Akdeniz ve Ege kıyılarında, büyük bir uygarlık sürdüren Mikenler, bu dönemde, Akropolis üzerinde büyük bir saray yaparlar. Ancak: devam eden tarihi süreçte, 10 yıl süren Truva savaşları, Miken uygarlığının zayıflamasına neden olur.

MÖ.1100 yıllarına gelindiğinde, kuzeyden Yunanistan ülkesine giren Dor savaşçıları: demir mızrak ve kalkanlarıyla, Tunç çağı silahları kuşanmış ve zayıflamış olan Miken savaşçılarını yenerler ve bölgeyi ele geçirirler. Böylece, burada, karanlık çağ diye isimlendirilen ve MÖ.1100-750 yılları arasındaki dönemi kapsayan, karanlık çağ yaşanır. Bu dönem hakkında, herhangi bir bilgi yok. Ancak, bölgedeki  tüm saray ve büyük yapıların talan edildiği ve yıkıldığı biliniyor.

Takip eden süreçte: bölgede şehir devletlerinin kurulduğu görülür. Ancak, Atina şehir devleti, bu dönem de, çok ta önem kazanan bir değilmiş.

Attika yarımadasında

Yunanistan Atina Tarih: Doğal kaynak ve verimli alanlara sahip olan tüm bölgeyi kaplar. Bunların yanında: Lavrion bölgesindeki gümüş yatakları ve İmittos ve özellikle Pendelli dağlarındaki mermer yatakları, sonradan görüleceği üzere, bölgenin imarında büyük rol oynayan etkenler olarak öne çıkar.

Evet, Pire ve Porto Rafi bölgesindeki doğal limanlar da, Atina şehir devletinin, bölgede zamanla büyük bir güç olarak öne çıkmasının en büyük nedenlerinin başında gelir. Sanat ve ticaret hızla gelişir. Bölgede üretilen: şarap ve zeytinyağları, İtalya, Mısır ve Anadolu’ya ihraç edilir.

Özellikle, bölgede “Pers” tehdidi, şehir devletleri için ortak bir sorun haline gelince, Atinalılar bundan bir şekilde yararlanırlar. O dönemde, Atina şehrinin belediye başkanı Perikles.

Perikles: şehir devletlerinin ilgililerini toplar ve hazinelerinin saklanması için bölgedeki en güvenilir yerin, Akropolis olduğu konusunda onları ikna eder. Bunun üzerine, çevredeki şehir devletleri, hazinelerini Akropolise gönderirler.

Ancak, Perikles, bu altınları kullanarak, şehri güzelleştirmeye  başlar. Özellikle: Agora’yı yaptırır. Mimarlar ve sanatçılar şehre akın eder. Bu arada: Atina Okulu’nu kurarlar ve böylece, şehre bilginler de gelmeye başlarlar.

Böylece, ticari yönden gelişen şehir, dünyanın önemli bilim ve kültür merkezlerinden biri haline gelir. Çünkü: birçok hazine ve ayak işlerinde kullanılan köleler, şehrin önde gelenleri tarafından, sadece felsefe ve sanat la uğraşılmasına fırsat yaratır.

Ancak, yine de bu  dönemde ortaya çıktığı söylenen demokrasi olayında: Atina şehrinin kadınları, yabancılar ve köleler oy veremiyorlardı ve oy veren miktar, halkın yaklaşık % 20’ sini oluşturuyordu.

MÖ.5’nci yüzyıla gelindiğinde

Yunanistan Atina Tarih: Atina savaşçı güçleri, ülkeyi işgal etmeye gelen Pers ordusunu yenerek, bölgeden uzaklaştırır.

Daha sonra ise: İonya (Anadolu) sahilindeki Yunan şehirlerinde, Anadolu Pers egemenliğine karşı olan ayaklanmaları destekler.

MÖ.498 yılında: Yunan güçleriyle destekli İonya ordusu, Anadolu topraklarında Sardes isimli Pers kentini yakıp-yıkınca, Persler, Atina şehrinden intikam almak için, MÖ. 490 yılında: tekrar, Yunanistan topraklarına girerler.

Atina şehrinin 45 km. kuzey doğusundaki “Marathon” düzlüğünde yapılan savaş, yine Atinalılar tarafından kazanılır.

Bu savaşta, zafer haberini Atina şehrine bildirmek üzere, 45 km. koşan asker, şehre vardığında,  zafer haberini verir ve yorgunluktan ölür. Askerin bu başarısı ve gücü, günümüzde “Marathon” yarışlarının doğmasına neden olmuştur.

MÖ.480 yıllarında

Persler, bu kez, Darius’un oğlu Xerxes idaresinde, Atinalıları yenerler ve şehri işgal ederek, Akropolisi yakıp-yıkarlar. MÖ.479 yılında ise, Sparta şehir devleti, bölgede en büyük güç olarak öne çıkar, Persleri, bölgeden atar.

MÖ.432-404 yılları arasında ise, bu kez: Atina ve Sparta şehir devletleri, kendi aralarında, Peloponnesos savaşları yaparlar.

MÖ.146 yılında, Romalılar, ülkeyi ele geçirirler. Ancak, Atinalılar, MÖ. 86 yılında, Anadolu’da ayaklanan Pontos Kralı Mithradates’i destekleyince, buna kızan Romalılar, Atina şehrini yakarak yok ederler.

MS.110 yılında: Romalılar şehri yeniden inşa etme faaliyetlerine girişirler. Özellikle, Roma imparatoru Julius Caesar tarafından, Atina Agorasının doğusundaki Roma Agorası, Hadrian tarafından ise Hadrianus kitaplığı yaptırılır. Ancak, 267 yılında, bu kez, kuzeyden gelen Heruliler tarafından, Atina şehri yeniden yağmalanır ve yakılır-yıkılır.

330 yılına gelindiğinde: Roma imparatorluğu ikiye bölünür. Bu dönemde: İstanbul, Bizans imparatorluğunun başkenti olarak hızla gelişir. Atina ise, 200 yıllık bir süreç boyunca: eğitim ve kültür merkezi olarak, bölgede ayrı bir yere oturur.

530 yılında: dindir bir Hıristiyan olan Bizans İmparatoru İustinianos, Atina şehrindeki bütün felsefe okullarını kapattırır. Böylece, 1000 yıllık bir gelenek biter ve Atina, diğer sıradan şehirlerden farksız hale gelir.

1204 yılında

Hıristiyan Bizans topraklarına karşı  düzenlenen, haçlı seferleri görülür. 1311 yılına kadar, şehir, Fransız haçlıları tarafından yönetilir.

1456 yılında: bu kez, bölgede Osmanlılar görülür. Akropolis, bir Osmanlı kasabası haline gelir ve şehirde birçok cami yapılır. Ancak, bu dönemde inşa edilen dört büyük camiden, sadece “Roma Agorası” bölgesinde bulunan “Fethiye Camisi” günümüze kadar ayakta gelebilmiştir. Halbuki, Osmanlılar, yöredeki kiliselere asla dokunmamışlar, bu ibadet yerlerine saygı göstererek, yıkmamışlardır.

1687 yılında: Osmanlı-Venedik savaşları ve savaştan galip ayrılan Venedikliler, Atina şehrini işgal ederler. 1688 yılında ise, veba salgını nedeniyle, Venedikliler şehirden kaçarlar ve 5 ay süren salgın, Atinalıların şehri terk etmesine neden olur. Böylece, şehir 3 yıl süresince boş ve ıssız kalır.

1700 yılında, Osmanlılar

Yeniden şehri ele geçirirler. 1721 yılında, günümüze sadece kapısı sağlam olarak gelebilen “Medrese” yapılır. 1759 yılında ise, Monastiraki meydanındaki “Trizderaki” camisi inşa edilir.

1821 yılında: Peloponnesos bölgesindeki savaştan yenik ayrılan Osmanlılar, Atina şehrini terk ederler. Ancak, 1826 yılında, şehir, Osmanlılar tarafından yeniden ele geçirilir. Bunun üzerine, Atinalılar, Salamis adasına göç ederler ve Yunan bağımsızlık savaşı başlatılır.

1827 yılında: Osmanlı deniz güçleri, Navarin bölgesinde, İngiliz-Fransız-Rus birleşik donanmasına yenilince, 1930 yılında bu ülkelerle imzalanan anlaşma gereği, Osmanlılar yeniden bölgeden çekilirler ve Yunanistan, bağımsız bir ülke olarak siyaset sahnesine çıkar.

1833 yılında

Son Osmanlı birlikleri, Atina şehrini boşaltırlar. 1834 yılında, Atina, resmen Yunanistan ülkesinin başkenti olarak ilan edilir. Ancak, bu dönemde, Akropolis bölgesinin kuzeyindeki dağınık evlerde, sadece 4000 kişi yaşamaktadır ve şehir, bu haliyle köyden farksızdır.

Aynı dönemde: Almanya-Bavyera bölgesinden ülkeye kral olarak getirilen 18 yaşındaki Otto, kentte bulunan bir tane, iki katlı eve yerleşir ve uzun süre burada oturur.

Daha sonra ise, Alman mimarlara, bir saray yaptırır. Sarayın aşağı bölümü ise, geniş bir bahçe olarak (günümüzdeki Sintigma Meydanı) düzenletir. Bu dönemde, şehrin büyümesi hızlanır.

1863 yılında; Danimarkalı genç bir Prens olan I. George krallığa getirilir ve 1967 yılındaki askeri yönetime kadar, ülke, bu aile tarafından idare edilir.

1907 yılına gelindiğinde, şehrin nüfusu 200 000 civarında idi. Omania Meydanının açılması ve Atina-Pire demiryolunun yapılması ile, büyüme hızlandı.

1915 yılına gelindiğinde: Yunan siyasi tarihindeki en büyük hata olan, Anadolu’nun işgali hamlesi yapılır. Ama, Anadolu topraklarındaki Yunan macerası, daha önce de olduğu gibi, yine hüsranla sonuçlanır ve Anadolu topraklarında yarattıkları vahşeti geride bırakarak, Ege denizi sularına gömülürler.

1922-1923 yıllarına gelindiğinde, Anadolu topraklarında yaşadıkları macera sırasında yarattıkları vahşet, yıkım ve katliam nedeniyle; yüzlerce yıldır, birlikte, barış içinde yaşayan Türk-Rum toplumları, birbirinden kopar.

Anadolu topraklarındaki Rumlar Yunanistan ülkesine, Yunanistan ülkesindeki Türkler ise, Anadolu topraklarına, zorunlu göçe yani mübadeleye tabi tutulurlar. Ancak: Yunanistan ülkesine göçen Rumlar, özellikle Atina şehri çevresindeki varoşlara yerleşirler ve şehir nüfusu ve yapılaşması, dengesiz ve plansız şekilde, birden artar, yükselir.

1940-1941 yıllarında

2’nci Dünya Savaşı arifesinde; Yunan askeri güçleri, İtalyan ordusunun, ülke içinde ilerleyişini durdururlar. Bu başarı ve kahramanlık, her yıl “28 Ekim” tarihinde, Ulusal Bayram olarak kutlanır.

Ancak, Nisan 1941 tarihinde: Nazi Almanya’sı tarafından ülke işgal edilir. Almanlar, ülkenin birçok yerini ele geçirirler, bu arada, Atina şehri: Almanların müttefiki İtalyanlar tarafından işgal edilir.

1944 yılında, Almanlar ve İtalyanlar ülkeden geri çekilirler. Ancak, bu dönemde, Yunanistan tam bir yıkıla uğramıştır. Ülke: bağımsızlık hareketine katılanlar tarafından, çeşitli guruplara bölünmüştür. Böylece iç savaş çıkar. İç savaş; 1949 yılında, komünistlerin yenilgisiyle sonuçlanır. Ancak, siyasi istikrarsızlık sürmeye  devam eder.

1967 yılında; ülkede, askeri yönetim idareyi ele geçirir. Krallık rejimine son verilir. Kasım 1973 tarihinde ise, bu kez, askeri idare rejimi biter.

Ülke; 1981 yılında, Avrupa Birliğine katılır ve hızla gelişerek, günümüze gelir.

Atina şehri genel özellikleriyle ilgili yazım için.

Yunanistan Atina

2017.07.28.c.Atina.Şehir içi.14
Yunanistan Atina

2017.07.28.c.Atina.1.Genel.6a
Yunanistan Atina

Bu yazıda: Atina şehir merkezinde, en güzel ve en yoğun gezilmesi gereken yerleri tanıtacağım. Yanınızda bir Atina şehir haritası bulunsun, yazdıklarımı harita üzerinden işaretleyin ve Atina şehrini gezmeye başlayın.

Şimdi gezeceğiniz bölge, Atina şehrinde, eski ve yeni şehir bölgelerini birbirinden ayıran, Ermou caddesinin hemen kuzeyi, yani antik Yunan Agorasının hemen kuzeyindeki bölgedir.

Burası: şehrin en canlı ve hareketli bölgesi olarak öne çıkıyor.

Bölgenin cadde ve sokaklarında: barlar, tavernalar, marketler ve hediyelik eşya satılan dükkanlar bulunuyor. Dükkan ve mağazalar, sattıkları giysileri, askılara takarak dükkan önünde sergiliyorlar, esnaf lokantaları, börekçiler, masalarını sokaklara yerleştiriyorlar.

Yani, bu bölgenin kalabalık olmasının en önemli nedeni bu mekanların bol olması. İnsanlar omuz omuza yürümek zorunda kalıyorlar. Zaten, bölgenin kafeleri de çok meşhur. Tüm bu özellikleri nedeniyle, bölgeyi, İzmir-Kemeraltı’na benzetmek te mümkün. Bölge, Atina şehrinin yükselen yeni bir yıldızı konumunda.

Pazar günleri ise, sokaklar dev bir bit pazarına dönüşüyor. Yani, ikinci el ürünlerin satıldığı, bizim tabirimiz ile, işportacılar yoğunlaşıyor. Bu satıcılardan, birçok ikinci el ürünü ve ıvır-zıvırı satın alabilirsiniz, ama benden size öneri, iyi ve sıkı pazarlık yapmayı sakın ihmal etmeyin.

Bölgenin bir başka özelliği de, burada insanların gece rahatlıkla sokağa çıkabiliyor olması. Atinalılar, Plaka bölgesini turistlere kaptırınca, özellikle hafta sonlarında ve tatil günlerinde, kendileri, bu semti tercih ediyorlar. Hatta diyorlar ki: “şehirdeki mekanları kepenkleri kapanırken, gece Monastiraki’de yeni başlar”.

Monastiraki bölgesi

Gezimize, Monastiraki Meydanından başlıyoruz. Bulunduğunuz yerden, herhangi bir şekilde, Monastiraki meydanına gelmelisiniz.

2017.07.28.c.Atina.Şehir içi.12
Yunanistan Atina Monastiraki Platia Meydanı

2017.07.27.c.Atina.1.Genel.3c
Yunanistan Atina Monastiraki Platia Meydanı

2017.07.27.c.Atina.1.Genel.3f
Yunanistan Atina Monastiraki Platia Meydanı

MONASTİRAKİ PLATİA MEYDANI

Akropolis yamaçlarının hemen dışındadır. Yani Akropolis gezisi yapanlar, ardından hemen buraya gelirler ve bu bölgeyi gezerler. Çok büyük bir meydan değil ama meydan çevresinde: dondurmacılar, dönerciler, restoranlar, seyyar satıcılar o kadar yoğun ki, muhteşem bir hareketlilik var.

Hemen yan tarafta, mavi hattın metro istasyonu bulunuyor. Bu metro istasyonu özellikle Pire’ye gitmek isteyenler tarafından kullanılıyor, buradan Pire’ye tramvay kalkıyor. Meydanın hemen arkasında “Temple of heaheastus” yani “Rüzgar saati” bulunuyor. Antik döneme ait bu yapı güzel, mutlaka yanına gidin görün. (Meydana 250-300 metre uzaklıktadır.)

Meydanın merkezinde ise: Pandanassa kilisesi görülüyor. Bu kilise: 17’nci yüzyılda kurulmuş. Yine, meydanın güneyinde, 1759 yılında yapılan bir cami var. Daha önce sözünü etmiştim, Atina şehrinde, sadece iki cami var. Diğer cami, Atina Agorasının bölgesinde, Fethiye camisi.

Ama, yine hatırlarsınız, her iki caminin de, ibadete kapalı bulunduğunu söylemiştim. Bu meydandaki cami, Osmanlı döneminde, şehrin valisi tarafından yaptırılmış ve günümüzde “Yunan Seramik Sanatları Müzesi” olarak kullanılıyor. Yani, cami işlevi yok, ama ben müze işlevini de göremedim, yani cami kapıları kapalıydı.

Evet, meydandaki gezimizden sonra, doğu yönü istikametinde, Ermou caddesi üzerinde yürümelisiniz. Burası şehrin en ünlü caddesidir. Zaten bütün Atinalıları burada görmek mümkündür.

Burada, bir kilise görülüyor.

2017.07.28.c.Atina.Şehir içi.16
Yunanistan Atina Kapnikarea Kilisesi

2017.07.28.c.Atina.Şehir içi.20a
Yunanistan Atina Kapnikarea Kilisesi

KAPNİKAREA KİLİSESİ

Bu kilise, 11’nci yüzyılda yapılmış bir Bizans kilisesidir. 1830 yılında, kilisenin yıkılmasına karar verilmiş, ancak Yunanistan’ın ilk kralının babası Bavyera Prensi Ludwig’in kişisel çabalarıyla yıkılmaktan kurtarılmıştır. 1950 yılında kilise restorasyona tabi tutulmuş.

Gezimize devam ediyoruz, Ermou caddesi üzerinde, geri dönüp, batı istikametinde yürüyoruz.

2017.07.28.c.Atina.Şehir içi.9
Yunanistan Atina Ermou Caddesi

2017.07.28.c.Atina.Şehir içi.10
Yunanistan Atina Ermou Caddesi

ERMOU CADDESİ

Bu cadde: Syntagma Meydanından sonra, yaklaşık 1 km. uzanıyor ve şehrin öne çıkan alışveriş merkezlerinin bulunduğu bir yer. Cadde üzerinde: Avrupa markalarının satıldığı, çok sayıda dükkan ve mağaza görebilirsiniz. Yani tam bir alışveriş cenneti denebilir. Mağazaların birçoğunda satıcılar Türkçe konuşmayı biliyorlar.

Cadde üzerinde, bir süre ilerledikten sonra, Keramikos Arkeoloji Bölgesine ulaşıyorsunuz.

Yunanistan Atina Keramikos Arkeoloji Bölgesi

KERAMİKOS ARKEOLOJİ BÖLGESİ

Burada, MÖ.478 yılında yapılmış, şehir surlarının bir kısmını görebilirsiniz. Bu surlar üzerinde, aynı zamanda, şehrin giriş kapısı da var. Bu kapı: “Kutsal Kapı” olarak biliniyor ve bu kapıdan, Akropolis bölgesine uzanan yol: “Kutsal Yol” olarak tanınıyor. Akropolis bölgesini anlatırken, hemen giriş bölümünde, dört yılda bir düzenlenen Panathenaia şenliklerinden ve bu şenliklerdeki şenlik alayından, alayın yürüyüşünden söz etmiştim.

İşte o şenlik alayı, yürüyüşüne, buradan başlıyor ve Akropolis’e kadar yürüyorlarmış. Bu nedenle, bu şenlik alayının malzemelerinin saklandığı ve şenlik alayına katılanların hazırlandıkları bir yapı: burada bulunuyor. Bu yapı: Pompeio binası.

Yunanistan Atina  Keramikos

Buranın asıl öne çıkan özelliği ise: antik dönem ve takip eden tarihi süreçte, burada çalışan çömlekçiler. Şehir surlarının iç kısmında kalan bölgede, kil yatakları varmış ve bu yüzden, şehrin ün kazanan çömlekçileri, burada yerleşmişler ve muhteşem seramik sanatı ürünleri üretmişler. Zaten, seramik kelimesi de, buranın isminden türemiştir. Antik dönemde, burada üretilen çömlekler, dünyanın birçok yerine dağılmış ve bu muhteşem sanat eserleri, günümüzde de, birçok müzenin en nadide eserleri olarak ziyaretçilere sunulmaktadır.

Surların içinde

Keramikos çömlekçileri var iken, surların  dışında ise, Atina şehrinin mezarlığı görülüyor. Yani, ölülerin sur içine gömülmesi yasak. Ama, yine de burada, yani sur içinde birkaç mezar görülebiliyor. Bunlar, MÖ.12’nci yüzyıldan kalmadır. Yunan tarihinin öne çıkan karakterleri, bu mezarlıkta gömülmüşler ve bunların gömüt eşyaları, yani gömüldüklerinde yanlarına konulan eşyalar, günümüzde, bu bölgede bulunan küçük bir müzede sergileniyor. Keramikos isimli bu küçük müze, surların dışında ziyaret edilebiliyor.

Evet, bu bölgeyi de gezdikten sonra, şimdi daha kuzeye çıkıyoruz. Hedefimiz: Omania Meydanı. Pireos caddesini takip ederek veya Monastiraki bölgesi içindeki ara sokaklardan geçerek, Omonia meydanına ulaşmak mümkündür.

Yunanistan Atina Omonia Square

OMONİA SQUARE (MEYDANI)

Burası, hem şehrin en eski meydanıdır ve hem de Atina şehrinin modern bölümünün kalbidir. Kelime anlamı: barış. Meydan, her zaman kalabalık, çünkü, burada kaliteli kafeteryalar, restoranlar ve bir kısım şirketlerin işyerleri bulunuyor. Ayrıca, satış marketleri, gıda marketleri, oteller ve Omonia metro istasyonu bulunuyor. Atina şehrinde, sporda herhangi bir başarı kazanıldığında, insanlar kutlamalar için bu meydanda toplanıyorlar.

Yunanistan Atina Omonia Square

Ancak, gece saatlerinde, bu meydanda aval aval çevrenize bakarak durur veya dolaşırsanız, hemen yanınıza bir kısım tipler gelebilir. Çünkü, bu meydan geceleri, şehrin uyuşturucu ve kadın ticaretinin yaygın olarak yapıldığı bir yer olarak öne çıkıyor. Yani, uyuşturucu ve uyuşturucu kullananların bol olduğu bir yer. Ama, bu durumu pek umursayan yok, çünkü meydanın hemen ilerisinde polisler duruyor. Polislerin bu duruma karışmadıkları görülüyor. Yani, sonuç olarak, akşam saatleri geldiğinde, Omania meydanında bulunmamanızı öneriyorum.

Omania meydanından, kuzeye doğru çıkarsanız (28 Th Octovrıou (Patıssıon) caddesinden), yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüş sonunda, tarih severler için muhteşem bir müze karşınıza çıkıyor. Müzenin önünde: Polytechnıc School of Athens Okulu bulunuyor.

Yunanistan Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi-National Archeologıcal Museum

ULUSAL ARKEOLOJİ MÜZESİ-NATİONAL ARCHEOLOGICAL MUSEUM

Müze, ilk olarak, 1829 yılında kurulmuş ve 1953-1960 yılları arasında genişletilmiştir. Müzeye giriş 1 Euro ve resim çekmek yasak.

Müzede, ülkenin birçok farklı bölgelerinden getirilmiş, Yunan eserlerinin bulunduğu zengin koleksiyonlar sergileniyor. Bu eserler: antik Yunan dünyasının yaşam tarzını, günümüze taşımaktadır. Bu bayağı büyük müzeyi gezmek için mutlaka zaman ayırın, hatta, bence 3-4 saatlik bir zaman ayırmanız gerekebilir.

Yunanistan Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi

3,4,5,6 Nolu Odalar

Burası; tarih öncesi dönem eserlerinin sergilendiği bir yer. Bu koleksiyonda: özellikle “Altın Agemennon Maskesi” ni mutlaka görmelisiniz. Maskeyi, tarihle ilgisi olanlar bilirler, ünlü hırsız arkeolog Alman Heinrich Schliemann bulmuş. Ama, çalamamış ve Yunan kültürü olarak bugün bulunduğu ülkede sergileniyor. Halbuki, bizim Truva bölgesinde bulduklarını, rivayet odur ki, karısının şalvarı içine saklayarak çalmış ve Anadolu toprakları dışına çıkarmış. Evet, bu maskeyi bulun yine o.

Yunanistan Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi

Bu odalarda

Ayrıca: Mykenai bölgesinde bulunan “hazine” de muhteşem. Miken Sanat Bölümü olarak isimlendirilen yerde: Miken uygarlığının: altın, bronz, taş ve seramik kapları var. Ayrıca: fildişi, cam ve fayans mühürler ve yüzükler. İki altın kupadaki, boğa yakalama sahnesini mutlaka görmelisiniz. Ama tüm bunlardan daha da önemlisi, biraz önce sözünü ettiğim, Miken Liderlerin yüzlerini kaplayan altın mezar maskeleri var.

Bunların arasında, en ünlüsü, elbette “Agamennon Maskesi” Bu maske: yaklaşık 1200 yıl süresince, kral Agamennon’un cesedi üzerinde yüzünü kapatmış. 1876 yılında bulunan mask, MÖ.1550-1500 yılları arasında yaşadığı bilinen, kral Agamennon’a ait. Maske: altın yapraklar ile kaplı. O dönemde, erkek savaşçılar, kendi silah varlıkları ile gömülüyorlarmış.

Yunanistan Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi

Bir de, MÖ.3. binli yıllardan kalma, bir “Kyklad” figürleri koleksiyonu bulunuyor. Kiklad Sanat Bölümü olarak isimlendirilen yerde: Ege adaları Delos ve Keros’tan getirilen ünlü mermer heykelcikler var. Ayrıca: MÖ.3000’li yıllardan kalma, bronz kaplar var.

Bu odalarda bulunan diğer kalıntılar: Mezar objeleri olarak kullanılan kadın formları ve genellikle pek rastlanmayan bir erkek figürü “Arp çalan erkek” görülüyor.

Yunanistan Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi

7 : 35 Nolu Odalar

Bu odalarda, genellikle heykeller var. Yani, büyük bir antik dönem heykel koleksiyonu bulunuyor. Heykeller: heykel sanatının kronolojik gelişimini gösterecek şekilde sergileniyorlar. Önce: MÖ.7 ve 5’nci yüzyıllara kadar uzanan döneme ait erkek ve kadın figürleri, daha sonra ise klasik dönem, Helenistik dönem ve takip eden Roma ve Mısır dönemi eserleri sergileniyor. Heykellerde, yaygın olarak Yunan tanrıları işlenmiş. Ayrıca, Roma imparatoru Augustus’un bronz heykeli var.

15.Nolu Oda

Buranın başlıca eseri: Poseidon heykeli. Bu heykel: MÖ.460 yılında yapılmış ve günümüze ulaşmış. Bu heykelde: Poseidon: 3 çatallı mızrağı elinde görülüyor. Burada: ayrıca: denizden çıkarılan “Artemision Jokeyi” heykeli var. Heykelde görülen jokey: bir atı sürüyor. At: ön ayaklarını bir engelin üstünden atlarcasına havaya kaldırmış görülüyor.

36:39 Nolu Odalar

Burada, tanrıların babası Zeus’un: efsanevi doğum yeri olan Girit adasındaki İdaean Mağarasında bulunan adak eşyaları ve bronz koleksiyonu sergileniyor.

40:41 Nolu Odalar

Burada, Mısırdan gelme eserler, firavunlar dönemine ait eserler sergileniyor. Mısır Sanat Bölümü olarak isimlendirilen burada: müze envanterinde bulunan yaklaşık 6000 eserden, sadece 1100 tanesi sergileniyor.

Ziyarete açık bölümde: nadir heykeller, araçlar, mücevherler, mumyalar, bronz bir prenses heykeli, bozulmamış kuş yumurtaları, üzerinden bir ısırık alınmış 3000 yıllık bir ekmek, MÖ.670 yılı civarından kalma hiyeroglifler, İskenderiye’nin güneyinde, 1880 yılında bulunan, 70 cm. yüksekliğindeki, cüppe giyen bir heykel.

Müzede, görmenizi önereceğim diğer objeler

Yunanistan Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi Maraton Boy  Heykeli

Maraton Boy Heykeli

Bronz bir heykel. 1925 yılında, bulunmuştur. MÖ.325-300 yılları arasında yapıldığı sanılıyor. Bir kolunun yukarıda olması ve sağlanan merkezi  denge öne çıkıyor. Ayrıca, kas yapısı da çok ayrıntılı.

Knidos Aphrodite

Antik dönem Yunan heykeltıraşı Praksiteles’in en önemli eserlerindendir. Heykel: çıplak kadın formu heykellerinin en güzelidir. Çıplak tasvir edilen bu heykel, Praksiteles in en ünlü eserlerinden biridir. Ancak, bu heykel bir kopya. Aslı kayıp.

Yunanistan Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi Artemesion Heykeli

Artemesion Heykeli

Tunç bir heykel. Artemision deniz tanrısı olarak bilinir. Heykel, 1926 yılında bulunmuştur. Bu yıl kazılan bir batıkta, MÖ.2.yüzyıla ait bir batıkta, bir dalgıç tarafından bulunmuştur. Heykelde: boş göz çukurlarına gümüş ile, kemik gibi kaşlar ve bakır ile,  dudak ve meme ilave edilmiştir.

Müzenin ikinci katı

Bu bölümde: çanak-çömlek ve bronz kaplar, duvar resimleri sergileniyor.

Evet, müze gezimiz bittikten sonra: şimdiki hedefimiz, Sintıgma meydanı. Ononia’dan yani müzeden çıktıktan sonra, Sintigma meydanına gidilen, birbirine paralel, 3 yol bulunuyor. Ama, bu yollardan; özellikle Stadiou caddesini seçmenizi öneririm. Çünkü, bu cadde üzerinde: pek çok büyük mağaza, lüks dükkan ve diğer çeşitli eşyaların satıldığı yerler bulunuyor.

Evet, Omonia meydanından, güneye, Stadiou caddesi üzerinden yürüyerek, ilerliyoruz. Bir süre sonra solunuzda, Klavthmonos Meydanı geliyor.

2017.07.28.c.Atina.Şehir içi.11
Yunanistan Atina Klavthmonos Meydanı

KLAVTHMONOS MEYDANI

Burada, 19’ncu yüzyıldan kalma kral Otto sarayı içine kurulan, Atina Şehir Müzesini (Museum of The City of Athens) görebilirsiniz. Meydanda Panepistimio Station metro istasyonu bulunuyor.

Bu meydanın hemen karşısında: Korai bölgesinden, hemen yandaki paralel caddeye, yani Panepistimou caddesine geçin. Burada: Atina şehrinin kültürel kalbine ulaşabilirsiniz. Buradaki yapılar: Ulusal Kitaplık, Atina Üniversitesi ve Yunan Akademisi. Üç bina da yan yana duruyor.

YUNAN AKADEMİSİ-ACADEMY OF ATHENS

Bu üç bina arasında yapım olarak en etkileyici olanıdır. 1859 yılında yapılmıştır. Mimarı Theophil von Hassen. Akademi binasının hemen girişinde: Platon ve Sokrates’in oturan figürleri görülüyor.

Evet bu üç yapıyı da gördükten sonra: güneye doğru, yani Sintagma meydanına doğru yürüyoruz. Ama, Panepstimou caddesi üzerindeyiz. Yolun ilerisinde, solumuzda bir müze var.

Yunanistan Atina Nümizmatik Müzesi-Nümismatik Museum

NÜMİZMATİK MÜZESİ-NÜMİSMATİK MUSEUM

Burası, Truva’nın ünlü hırsızı, Hendrich Schlieman tarafından kullanılan bir ev. Malüm: Schhieman, Truva hazinelerini çaldıktan sonra, Yunanlı karısının memleketine yani Atina’ya gelir ve bir süre burada kalır. Hatta, Truva hazinelerini önceleri Yunanlılara satmak ister, ancak Yunanlılar, bu hırsızın hırsızlık mallarını satın almaya yanaşmazlar.

Evet, bu ev günümüzde, Antik çağlardan, modern çağlara kadar uzanan döneme ait, yaklaşık 700.000 parçalık bir sikke koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Giriş ücretli, bence gereksiz. Bu müzenin hemen karşısında: Ulusal Tarih Müzesi (National History Museum) bulunuyor.

2017.07.27.c.Atina.1.Genel.3h
Yunanistan Atina Syntagma Meydanı

SYNTAGMA MEYDANI

Başkentin merkezindeki en büyük meydandır.

Kelime anlamı: Anayasa meydanı. Meydanda,  çeşitli binalar var. Pek çok yol, bu meydanda birleştiğinden, sürekli bir hareketlilik ve yoğun bir trafik görülüyor. Ayrıca, Syntagma metro istasyonu, hemen meydanın köşesinde. Ayrıca, şehrin önde gelen otelleri de, bu meydanda bulunuyor.

Hatta şehrin en pahalı ve yabancı devlet başkanlarının Atina şehrine geldiklerinde konakladıkları oteller bu meydandadır. Meydanın tam merkezinde bir park var ve parkın hemen yanında küçük bir havuz bulunuyor.

Park, ağaçların gölgesinde banklara oturup dinlenebileceğiniz bir yerdir. Ayrıca yine bu meydanda, şehrin sanki bir buluşma noktası gibi kullanılan “Mc Donalt Restoranı” bulunuyor. Buranın masalarına oturup, gelip geçen kalabalığı izleyebilirsiniz.

Meydanın arkasında yani Mc Donalts restoranın sağ yanından içeri girdiğinizde ise, bu mağazalar ve dükkanlarla dolu ve kalabalık cadde yani Ermou caddesi sizi geziye ilk başladığımız Monastıraki meydanına götürür.

Ermou caddesinin bu bölümünü de gezin, çok hareketlidir. Son bir not, bu meydanın en büyük özelliklerinden birisi de Parlamento binasının burada olması nedeniyle, halkın protesto gösterilerinin burada yapılıyor olmasıdır.

Meydanda en göze çarpan yapı: Yunan Parlamento Binası (Eski Kraliyet Sarayı) .

2017.07.28.c.Atina.Meçhul asker anıtı.0j
Yunanistan Atina Parlamento Binası-Eski Kraliyet Sarayı

PARLAMENTO BİNASI (ESKİ KRALİYET SARAYI)

Bu bina: 1842 yılında, bağımsızlığın ardından, kraliyet sarayı olarak yaptırılmıştır. Özellikle: ön cephesinin görkemli görünüşü gayet güzel. Yapının girişi: meydana bakan bölümde, pentelik mermerlerinden yapılmış, sütunlu bir giriş bölümü var.

Binanın önündeki istinat duvarında ise, savaşlarda hayatını kaybeden tüm Yunanlılar adına yapılmış olan “Meçhul Asker Anıtı” görülüyor. Anıt: modern bir kabartma ile dekore edilmiş, mermer üzerine yapılmış.

2017.07.28.c.Atina.Meçhul asker anıtı.0b
Yunanistan Atina Meçhul Asker Anıtı

2017.07.28.c.Atina.Meçhul asker anıtı.0c
Yunanistan Atina Meçhul Asker Anıtı

2017.07.28.c.Atina.Meçhul asker anıtı.0e
Yunanistan Atina Meçhul Asker Anıtı

MEÇHUL ASKER ANITI

Meçhul asker anıtının önünde; ponponlu çorapları ve fırfırlı etekleri olan Yunan askerlerinin nöbet tuttuğunu görebilirsiniz. Değişik bir tür kıyafet içindeki bu askerlere “Evzoneler” deniliyor.

Ellerinde tüfekler ile, simetrik bir şekilde yürüyerek, sanki gösteri yapıyorlar. Turistler yanlarından geçerken, onları güldürmeye çalışsalar da, vakur bakışlarını koruyorlar. Bunların nöbet değişim törenleri de ilgi çekici.

Bu askerlerin hepsi birbirine benzesin diye, aynı bölgeden, aynı boyda ve esmer olanlar seçiliyormuş. Çünkü askerlerin hepsi, birbirine çok benziyor. (Nöbet değişim törenini izlemek isterseniz, saat başını takip etmeniz gerekiyor.) Bu nöbetçi askerler hiç kıpırdamadan durdukları için, bir başka asker ara sıra elindeki mendille bunların terlerini siliyor.

Yunanistan Atina National Garden-Ulusal Bahçe

ULUSAL BAHÇE-NATIONAL GARDEN

Parlamento binasının hemen arkasında ise, kral Ottonun eşi, Kraliçe Amalia tarafından tasarlanan “Ulusal Bahçe” görülüyor. Atinalılar, bunaldıklarında, şehrin ortasındaki bu milli parkı ziyaret ediyorlar. Çocuklu aileler, parktaki ördekli havuzda ve çiftlik hayvanlarının bulunduğu minik hayvanat bahçesinde geziniyorlar.

Bahçenin güneyinde ise, 1878 yılında Ulusal Sergi Salonu olarak tasarlanmış, “Zappion Sergi Salonu” bulunuyor. Burası, günümüzde, konferans salonu olarak kullanılıyor.

Gezimize devam ediyoruz. Şimdi: Sintigma Meydanından güneye doğru ilerleyen Amalias caddesinde yürüyorsunuz ve yaklaşık 5-6 dakika sonra, Vasilissis Olgas caddesiyle kesişen yerde, bir antik kalıntı karşınıza çıkıyor.

Yunanistan Atina Hadrian’s Arch

HADRİAN’S ARCH

MÖ.132 yılında, Atinalılar tarafından, Roma imparatoru Hadrianus adına yapılmıştır. Hadrianus, tarih sayfalarına, gezgin imparator olarak geçmiştir. Anadolu’da da birçok yerde, bu imparator adına yapılmış eserler görmek mümkün. Antalya şehir içinde bile, Hadrianus kapısı var. Evet, kapının batı yani Akropolis bölgesine bakan yüzünde “Burası Thesos’un şehri Atina” yazısı var. Diğer tarafa bakan yüzünde ise “Burası, Theseus’un değil Hadrianus’un şehridir” yazılı.

Kapının hemen doğusunda ise, yine bir tapınak var.

Yunanistan Atina Zeus Olympias Tapınağı-Temle of Olympıan Zeus

ZEUS OLYMPİAS TAPINAĞI-TEMPLE OF OLYMPIAN ZEUS

Burası, Yunan toprakları üzerindeki en büyük tapınaktır. Tapınak, Yunan tanrılarının babası Zeus adına adanmıştır. Zeus’un isminin büyüklüğüne izafeten, tapınak gayet büyük boyutlarda yapılmıştır. Tapınak yapısının uzunluğunun 250 metre ve genişliğinin 130 metre ve yüksekliği 17 metredir. Tapınağın yapımına, MÖ.6’ncı yüzyılda başlanmış ve imparator Hadrianus döneminde tamamlanmıştır. Yani, bu tapınağın yapımı, yaklaşık 700 yıl sürmüş.

Altın ve fildişinden yapılmış bir Zeus heykeli bulunan iç tapınak çevresinde, 108 tane sütun bulunduğu söyleniyor. Bu sütunların başları, muhteşem güzel. Tapınak ilk yapıldığında, yani antik dönemde İlissos ırmağının kıyısında iken bu ırmak günümüzde, kent sokaklarının arasında kalarak kaybolmuştur.

Günümüzde, burada sadece, dev sütunlar görülüyor. Sütunlardan bir tanesi devrilmiş. Başkaca bir kalıntı yok. Ancak, tapınak bölümünde, arkada görülen Akropol manzarası ile birleşen görüntü, bu şehrin, bir zamanlar ne kadar görkemli olduğunu kanıtlıyor. Tapınak çevresinde, eskiden hamamlar varmış, ama daha gün ışığına çıkarılamamış.

Bölgede, dikkati çeken bir diğer yapı, bir stadyumdur. Hemen tapınağın arka tarafında, 4-5 dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

2017.07.27.c.Atina.2.Stadyum.1a
Yunanistan Atina Panathenaiko Olimpik Stadyumu-Kallımarmaro

2017.07.27.c.Atina.2.Stadyum.1d
Yunanistan Atina Panathenaiko Olimpik Stadyumu-Kallımarmaro

PANATHENAİKO OLİMPİK STADYUMU-KALLIMARMARO

Vasılıssıs Olgas caddesini takiben yürüdüğünüzde, Vasileos Konstantınou caddesiyle kesişim yerindedir. Stadyum ilk olarak: MÖ.330 yılında, Panathenaia oyunları için yapılmıştır. Daha sonra ise, Herodes Atticus tarafından, MS.140 yılında yeniden inşa ettirilmiştir.

1896 yılına gelindiğinde ise, bu kez George Averoff tarafından, burada düzenlenen ilk modern olimpiyatların anısına, stadyum yıkılarak yeniden yapılmıştır. Stadyum: 2004 yılındaki Atina Olimpiyat Oyunlarında, yine, Olimpiyatlara ev sahipliği yapmıştır. Ancak, asıl olimpiyat oyunları, kentin daha kuzeyindeki bir bölgede bulunan spor kompleksinde düzenlenmiştir.

Evet, bu bölgedeki gezimiz bitiyor.

Bu bölgeden sonra: önereceğim şu olabilir. Doğruca Sintigma meydanına (Parlamento binasının bulunduğu meydan) geri dönün. Bu meydanda, doğuya doğru ilerleyen “Vasılıssıs Sofias Ave” caddesinde yürüyerek ilerlemeye başlayın. Bu cadde, şehrin önemli müzelerinin topluca bulunduğu bir yer.

Cadde üzerinde yürürken 5-6 dakika sonra, solunuzda bir müze var.

BENAKİ MÜZESİ

Andonis Benaki tarafından sahip olunan bir koleksiyon, 1954 yılında devlete bağışlanmış olup, bu müzede sergilenmektedir.

Benaki: Mısır’da yaşayan, Yunan kökenli biri. Bu nedenle, bu müzede sergilenen eserlerin çoğu da Mısır kökenli.

MÖ.7000’li yıllara kadar uzanan bir eser koleksiyonu sergileniyor. Helenistik ve Roma dönemine ait anforalar, takılar, gündelik eşya koleksiyonları göz kamaştırıcı. Ayrıca: Hıristiyanlık dönemine ait ve Anadolu’dan getirilen ikonalar, haritalar ve geleneksel eşyalar da sergileniyor.

Modern Yunanistan bölümünde ise: El Greco isimli sanatçının tabloları var. Ayrıca: Yunanlıların, Anadolu macerasına ışık tutan belgeler ve son olarak “İsmet İnönü” tarafından, Venizelos’a hediye edilen “tavla” görülüyor.

Müze binasında, hediyelik eşya reyonu ve bir de kafeterya var. Güzel bir müze, görmenizi öneririm.

Hemen yanında bir müze daha var.

GOULANDRİS MÜZESİ-MUSEUM OF CYCLADICART

Burası, Ege denizinde, Kyklad adalarında bulunmuş eserler sergilenen bir müze. Ama bu eserler, MÖ.2000-3000 yılları arasından kalma. Çoğu kadınlara ait mermer figürler, daha çok o dönem insanının toprak ana dinine taptığının en büyük işareti olarak öne çıkıyor. Ayrıca, müzede, güzel bir bronz kap koleksiyonu var. Bu koleksiyon ile birlikte Helenistik ve Roma dönemlerine ait, yaklaşık 400 parçalık, obje de bulunuyor.

Caddenin karşısında yine bir müze görülüyor.

Yunanistan Atina Savaş Müzesi-War Museum

SAVAŞ MÜZESİ-WAR MUSEUM

Müze bahçesinde, II. Dünya Savaşı, tankları ve uçakları bulunuyor. Bina içindeki galerilerde ise, tarihi üniformalar, zırhlar ve silahlar sergileniyor. Müzenin üst katında ise, bazı savaşlara ait taktikler ve savaş planları sergileniyor.

Caddenin aynı hizasında, 3-4 dakika yürüyüşle bir müze daha görülüyor.

Yunanistan Atina Ulusal Sanat Müzesi-National Gallery

ULUSAL SANAT MÜZESİ-NATİONAL GALLERY

Evangelismos metro istasyonunun hemen arkasındadır. Müzede sergilenen kalıcı koleksiyonun büyük kısmı, 19 ve 20 nci yüzyıl: Yunan ve Bizans eserlerine aittir. Fakat: El Greco, Picasso ve Delecroix gibi sanatçılara ait birkaç eserde sergileniyor.

Bu müzeyi de gezdikten sonra, caddenin hemen karşısında Evangelismos Hospital yani bir hastane görülüyor. Bu hastanenin yanından, Alopekıs sokağını takip ederek sol tarafa doğru yürüdüğünüzde, yine Atina şehrinin önemli meydanlarından biri olan Kolonaki meydanına ulaşıyoruz.

Bugünkü gezimizin son durağı: Kolonaki Meydanı.

Yunanistan Atina Kolonaki Meydanı

KOLONAKİ MEYDANI

Burası, Likavittos dağının güney eteklerindedir. Atina şehir merkezinin en revaçta olan bölgesidir. Buraya yürürken biraz yani hafifçe yukarı doğru yürümek gerekiyor.

Burada: şık butikler, apartmanlar, lüks evler, güzel restoranlar ve tasarımcı mağazaları var. Atina şehrinin, dışarıda yemek yenebilecek en güzel restoranları, bu meydan ve çevresindeki ara sokaklarda bulunuyor. Güzel giyimli Atinalıları, burada sıkça görmek mümkündür.

Ayrıca, geleneksel Yunan tavernalarının en güzel örnekleri de, yine bu civarda. Özellikle, geceleri ışıklandırılan şık restoranlar, butikler, barlar ve geniş sanat galerileri ve müzeler, buranın güzellikleri olarak öne çıkıyor.

Evet, bu günkü uzun ve yorucu gezimiz, burada bitiyor, meydandaki bir restoranda veya tavernada zaman geçirebilir ve sonra kaldığınız yere dönebilirsiniz. Burada metro istasyonu olmadığından kısa bir yürüyüşle Syntagma meydanına inip, Parlamento binasının önündeki metro istasyonunu kullanabilirsiniz.

Yunanistan Atina Akropolis

2017.07.28.Atina.Akropol.0
Yunanistan Atina Akropolis

Akropolis kelimesinin anlamı: Yunancada “En yüksek nokta” demektir.

Akropolis: bulunduğu düzlükten, yaklaşık 90 metre daha yüksekte, sarp bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Çünkü bir saldırı anında buraya çekilmeyi düşünmüşlerdir.

2017.07.28.Atina.Akropol.10.Parthenon.2z
Yunanistan Atina Akropolis

ÖNEMİ

Buranın en büyük anlamı: binlerce yıldan bu yana gelen dini önemidir. Bu önem nedeniyle, bölge, Mart 2007 tarihinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.

Yunanistan Atina Akropolis

NE VAR

Buradaki tapınak kalıntıları, günümüz klasik Yunan mimarisinin özünü göstermektedir.

Yunanistan Atina Akropolis

GEZİ İÇİN ÖNEMLİ HUSUSLAR

Akropolis bölgesini gezmek için, öncelikle bazı önerilerde bulunmak istiyorum.

1-Burası günün her saatinde çok kalabalık oluyor. Tur gurupları yoğun olarak geldiklerinde, insanlar sanki omuz omuza yürümek zorunda kalıyorlar. Siz, sabahın ilk saatlerinde buraya gitmeyi tercih ederseniz, hem kalabalıktan hem de günün sıcaklığından korunmuş olursunuz.

2-Burası çok sıcak, özellikle yaz aylarında kavurucu güneş, bölgenin yüksek olması ve hiçbir gölge bulunmaması nedeniyle tam tepede, muhteşem bir sıcaklık veriyor. Öte yandan, yukarı tırmanmak da gerektiğinden, yorgunluk ve sıcak hava birleşince gezi yorucu olabiliyor. Yani yaşı ileri gezginlerin bunları dikkate almasını öneririm.

3-Ayağınızda rahat bir ayakkabı özellikle lastik tabanlı ayakkabı olmasını öneririm. Ayrıca: yanımızda su ve hatta güneş kremi bulundurun. Şapka şart, şemsiye diyeceğim ama kalabalıktan şemsiye açılmıyor, en iyisi şapka bulundurun.

4-Akropolis’te yürürken dikkatli olmanızı öneririm. Çünkü yüzyıllardır yürünerek aşınmış yerdeki kaya parçaları zaten pırıl pırıl parlıyor ve üstüne basıldığında, dikkat edilmezse kayarak kişinin düşmesine sebep oluyor. Özellikle gezginler buraya geldiklerinde heyecanla çevrenin resim ve videolarını çekmek isterken, bastıkları yere bakmıyorlar ve sonuçta yere düşmek çok görülen bir  durum, ayrıca yine aynı heyecanla çevrenin resimlerini, kendilerinin selfilerini çekmek için koşuşturan ziyaretçiler, çantalarına da dikkat etmiyorlar ve yoğun hırsızlık, yankesicilik olabiliyor, dikkatinizi çekerim.

5-Akropolis bölgesinde tuvalet sadece giriş bölümünde var ve ücretsiz. Yani, tırmanmaya başladığınızda düzlük platoya varmadan önce sağ tarafta tuvaletler bulunuyor. Ancak yukarıda yani Akropolis bölümünde tuvalet yoktur.

6-Gelelim en önemli hususa: Akropolis’e eğer tur kafilesiyle giderseniz, rehberiniz “benim burada rehberlik yapma yetkim yok” diyerek geri çekiliyor ve siz ve kafilenin diğer üyeleri eğer önceden araştırma yapmadı iseniz, kalıntılar arasında boş gözlerle dolaşıyor ve daha çok Atina şehrinin muhteşem manzarasını izlemekle zaman geçiriyorsunuz.

Ancak geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan buradaki kalıntıların elbette anlatılması, bilinmesi ve bilinerek gezilmesi daha uygun olacaktır. Rehber böyle bir yorum yapmasına rağmen, birçok tur kafilesinin: burada görevli ve Türkçe bilen yerel rehberlere ücret (150 Euro olduğunu duydum, kafiledeki kişi sayısına bölünce küçük meblağlar verilmesi gerekiyor) ödenerek, gezinizin bilinçli ve daha güzel geçmesi sağlanabilir. Tabii siz önceden bunu rehberinize sormalısınız.

Akropolis içinde yerel rehber tutulup tutulmayacağını sormalısınız, eğer tutulmuyorsa inanın Akropolis’i gezmek çok anlamsız olacaktır veya bu yazıdan bir çıktı alarak ve okuyarak gezinizi sürdürebilirsiniz. Yoksa benim yetkim yok diyerek geri çekilmek, ne kadar etik?

7-Tur gurubu içinde olup ta eğer Akropolis’e çıkmak istemezseniz veya toplanma yeri olarak otobüslerin park ettiği alandaki kafeleri kullanırsanız, bu kafelerdeki ücretlerin çok yüksek olduğunu unutmayın. Ancak tuvaletlerini kullanmak için başka çare de bulunmuyor. Menüyü kontrol ederek sipariş vermenizi öneririm.

2017.07.28.Atina.Akropol.10.Parthenon.3a
Yunanistan Atina Akropolis

2017.07.28.Atina.Akropol.90.Tabelalar.12
Yunanistan Atina Akropolis

GEZİ PLANI

Akropolis bölgesini gezmek için, bulunduğunuz yani konakladığınız yerden, herhangi bir araç ile, buraya gelmeniz gerek. Metro kullanırsanız Acropolis Station metro istasyonu buraya en yakın yerdir.

2017.07.28.Atina.Akropol.2.Giriş.4
Yunanistan Atina Akropolis

Akropolis bölgesine giriş ücretlidir. Ücreti (20 Euro ) ödeyip biletinizi satın aldıktan sonra bir patikadan yukarı tırmanmaya başlıyorsunuz. Buraya giriş bileti 20 Euro ama siz şehir içindeki 7 müzeye daha girmek isterseniz, paket program bileti veriyorlar ki, bunun fiyatı 30 Euro’dur. Bu 7 müzenin isimleri bilet aldığınız yerde yazılıdır, bakarak karar verebilirsiniz.

Bu patikanın bir özelliği var. Antik dönemlerde, her dört yılda bir, tanrıça Athena adına, Panathenaia festivali düzenlenirdi.

PANATHENAİA FESTİVALİ

Bu festivaldeki kutlamalar: atletizm ve binicilik yarışmaları ve müzik dinletilerinden oluşurdu. Yarışmalarda birincilik kazananlara: Atina şehrinin kutsal zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağı bulunan küçük şişeler hediye edilirdi.

Ancak, kutlamaların en önemli bölümü: şehir merkezinde, Kerameikos bölgesinden, Agora ve Akropolis bölgesinde bulunan Athena Tapınağına doğru uzanan yolda, oluşturulan bir yürüyüş alayının yaptığı yürüyüş idi.

Alayın önünde: rahipler ve rahibeler tarafından, itilerek yürütülen, tekerlekli bir gemi ve bunun üzerinde Athena Heykelini süsleyecek, nakışla işlenmiş bir elbise bulunurdu. Bu elbise: Athane Tapınağının kadın görevlileri tarafından örülür ve tapınağa gelindiğinde: önce hayvanlar kurban edilir ve daha sonra, heykel soyulmadan, getirilen yeni elbise, üzerine geçirilirdi.

İşte, siz, şu an, geçmişi binlerce yıla dayanan, bu yürüyüş alayının geçtiği, yol üzerinde yürümektesiniz.

AKROPOLİS’İN ÖNEMİ

Patika yürüyüşü biterek, düz platonun üzerine ulaşıyorsunuz. Burası: yaklaşık 320 x 130 metre ölçülerinde bir düzlük alan. Özellikle: Miken uygarlığı  döneminde, stratejik önemi olan bu kayalıkta, savunmak kolaymış ve su kaynağının bulunması, çevredeki alana hakim olması, buranın insanlar tarafından, binlerce yıl boyunca yerleşilmesine sebep olmuş. Ama bu yerleşmeler, genellikle, dini yapılar şeklinde olmuş. Şehir, Akropolis yükseltisinin çevresinde, yani platonun eteklerinde gelişmiş.

2017.07.28.Atina.Akropol.7-3
Yunanistan Atina Akropolis

2017.07.28.Atina.Akropol.9-1
Yunanistan Atina Akropolis

Platonun hemen yanında, sağ bölümde bir tiyatro bulunuyor. Tiyatronun hemen arkasında ise muhteşem bir Atina şehir manzarası görülüyor.

Plato üzerindeki ilk dini yapılar ise, MÖ.6.yüzyılda yapılmaya başlanmış. Ancak, bu ilk dini yapılar, MÖ. 480 yılındaki Pers istilasında, yıkılarak yok edilmiş.

Yunanistan Atina Akropolis Perikles

Atinalılar, yaklaşık 30 yıl boyunca, bu yıkık-dökük tapınak kalıntılarına dokunmamışlar. Ancak, MÖ. 450 yılına gelindiğinde, Atina şehri başkanı, devlet adamı Perikles’in: Atinalıları, buradaki tapınakların yeniden inşa edilmesi konusundaki ısrarları olumlu sonuç verir.

Pentelikon dağında bulunan mermer yataklarından yararlanılarak, Akropolis bölgesinde, yüzyıllara dayanan, yeni yapılanmalar başlar.

Romalılar, şehri ele geçirdiklerinde, Akropolis bölgesine dokunmazlar ve küçük eklemeler ile bölgeyi süslerler. Osmanlılar ise, stratejik önemi olan bu bölgeyi, bir kale gibi kullanmayı tercih ederler ve bu amaçla, yeni inşa edilen yerlerde, tapınak kalıntılarının taşlarını kullanırlar.

19’ncu yüzyıla gelindiğinde ise, yapılan restorasyon çalışmaları ile, Akropolis bölgesindeki antik tapınak kalıntıları yeniden ayağa kaldırılır ve arkeolojik çalışmalar başlatılır. Çalışmalar, günümüzde de sürdürülmektedir.

Evet, gezimize devam ediyoruz. İlk karşımıza çıkan, bölgenin giriş kapısı olarak da değerlendirilen bir yapı var. Burası: Propylaion yapısı ve hemen önünde, Beule kapısı var. Bu kapı, yani kentin tek giriş kapısı: Fransız bir arkeolog tarafından bulunur.

2017.07.28.Atina.Akropol.3.Giriş.4
Yunanistan Atina Akropolis Propylaion

PROPYLAİON

Beule kapısı: 3’ncü yüzyılda yapılmış bir Roma dönemi yapısı. Kapı: o dönemde yapılan Roma surlarının bir parçası imiş. Yani, surların tek açık yeri, bu kapı.

Buraya geçiş yolunda: 6 tane Dor sitili sütun bulunan bir yol var. Sütunları takiben, yürüyüş yolunun her iki tarafında, ikişer tane olarak yerleştirilen, dört simetrik oda var. Kuzey taraftaki ikinci oda; antik dönemde burayı ziyaret eden hacıların bekleme odası olarak kullanılmış ve aynı zamanda resim galerisi olarak da işlev görmüş.

Yürüyüş yolunun devamında: bu kez, İon sitili sütunlar görülüyor. Yani: gerek Dor ve gerekse İon sitili sütunların bulunması, aynı yapıda, bir arada kullanılmış olması ilginç. Bu özellikler, başkaca bir yapıda görülmüyor ve bu nedenle, bu yürüyüş yolu, benzersiz.

Yürüyüş yolunun devamında: antik dönemde, buraya gelen ziyaretçilerin heyecanını arttıran, ahşaptan yapılmış 5 ağır kapı var. Bu kapılardan geçerek, Propylaion yapısına ulaşılıyor.

Buranın yapımına: MÖ.437 yılında başlanmış. Ancak, asla bitirilememiş. Ama yine de, anıtsal yol üzerinde bulunması ve iç tapınak bölgesine geçişin hemen öncesinde bulunması, buranın önemini ortaya koyuyor. Yürüyüş yolu üzerinde ilerlerken, hemen solda, Athena Nike Tapınağı var. (Bu yapıyı, biraz sonra anlatacağım) Daha sonra: yürüyüş yolu “Propylaion” yani kutsal giriş yoluna ulaşılıyor.

Bu anıtsal geçiş: Akropolis bölgesini yapan mimar tarafından  dizayn edilmiştir. Yapımında ise: beyaz pantelis mermeri ve gri Eleusiniam mermeri ve kireç taşı kullanılmıştır.

Yapının dış taraflarında: yan yana iki kanat var.

Bu kanatlı yapının tam ortasından ise, biraz önce sözünü ettiğim, kutsal giriş yolu geçiyor. Aslına bakarsanız, burası, Akropolis’in girişini kontrol altına almak için yapılmış. Yani, insanların kutsal yerlere girişleri, bir şekilde kontrol altına alınmaya ve engellenmeye çalışılmış.

Zaten, tarih kısmını okuyanlar hatırlayacaklardır, Perikles, burayı yaptırdıktan sonra, çevredeki tüm şehir devletlerinin hazineleri için, buranın çok emniyetli olduğu konusunda, o şehir  devleti yöneticilerini ikna eder ve Akropolis dini yapılar yanında, birçok şehir devletinin hazinelerinin muhafaza edildiği bir yer haline gelir.

Ortaçağ döneminde: yapının yukarıda sözünü ettiğim kanatlarından, kuzeydeki bölüme, iki katlı bir yapı yapılır ve Rum Ortodoks piskoposları, burada ikamet ederler.

Evet, kapı ile, kutsal yol arasındaki yürüyüş yolunun hemen sağında , başka bir tapınak var.

Yunanistan Atina Akropolis Athena Nike Tapınağı

ATHENA NİKE TAPINAĞI

Bu tapınak yapısı: Muzaffer Athena adına ithaf edilmiş. Daha önceki, Miken sur kalıntılarının üzerine kurulan tapınak, MÖ.410 yılında, Kallikrates (inşaat: MÖ.424 yılında başlamış ve yaklaşık 14 yıl sürmüştür) tarafından yapılmış. Bulunduğu konumdan, çevrenin manzarası muhteşem.

Osmanlı döneminde: Venedik saldırıları nedeniyle, bölgeye bir savunma bataryası yapılmak istenir ve bu tapınak yıkılarak, taşları, batarya yapımında kullanılır. 1830 yılına gelindiğinde ise, Osmanlılar bölgeyi terk ettiğinde, burada yapılan çalışmalar sonucu, savunma bataryası ve altındaki tapınak taşları toplanır ve Athena Nike Tapınağı, büyük bir özenle, 1936 yılında yeniden inşa edilir.

Bu İon sitildeki tapınakta: Olympos tanrıları ve Yunan savaşçılarının cesur savaşlarının betimlendiği, dekoratif firizler var. Bunların bulunduğu alınlığı ise, 6 tane sütun destekliyor.

Bu tapınağı da gördükten sonra, yeniden, kutsal yola geçiyoruz.

Kutsal yol: Akropolis platosuna doğru uzanıyor. Antik dönemde, bu kutsal yolun bitiminde, girişin hemen arkasında, Propylaion arkasındaki açıklıkta: 9 metre büyüklüğünde, “Athena Promakhos” heykeli varmış. Pers savaşlarındaki askerlerin kahramanlıklarına adanmış heykel; Atinalı heykeltıraş ve mimar Phidias tarafından, fildişi ve altın kullanılarak, MÖ. 5’nci yüzyılda yapılmıştır.

Ancak, bu heykel günümüzde yok. Çünkü: takip eden dönemde, Bizans imparatoru Justinianos tarafından İstanbul’a götürülmüş ve 1204 yılında, İstanbul’un haçlılar tarafından yağmalanması sırasında kaybolmuştur.

Evet, açıklık alana çıktıktan sonra: platonun merkezine doğru yürürken, hemen sağda, yine bir yapı var.

2017.07.28.Atina.Akropol.5.Genel.3
Yunanistan Atina Akropolis Artemis Braurohia Tapınağı

ARTEMİS BRAUROHİA TAPINAĞI

Bu tapınak: MÖ.4’ncü yüzyılda yapılmıştır.

Boşluk alanda, doğruca ilerlediğinizde, karşılıklı iki yapı var. Sağ bölümde: Parthenon ve sol bölümde ise, Erekhtheion görülüyor.

2017.07.28.Atina.Akropol.10.Parthenon.2a
Yunanistan Atina Akropolis Parthenon

2017.07.28.Atina.Akropol.10.Parthenon.2z
Yunanistan Atina Akropolis Parthenon

PARTHENON

İşte, Atina şehrinin birçok yerinden görülen ve özellikle gece ışıklandırıldığında, muhteşem görüntülerin ortaya çıktığı, dünyanın en önemli tarihi yapılarından  biri. Yunanistan ülkesinin tüm turizm belgelerinde, bu yapının görüntüsü, ilk sırada yer alıyor.

Parthenon: tanrıça Athena’ya ithaf edilmiştir. Kelime anlamı: “Bakirenin Tapınağı”.

Atina şehrinin ve yakın çevredeki diğer şehir devletlerinin hazineleri: burada muhafaza edilirmiş. Böylece: aynı mekanda, ruhani ve dünyevi güçler, bir arada tutulurmuş.

Tapınak planı ve çizimleri, Perikles tarafından yapılmıştır. İnşa çalışmalarına ise, MÖ.447 yılında başlanır. MÖ.432 yılına gelindiğinde, yani 15 yıl sonra, yapı bitirilir ve Panathenaia Festivalinde, tanrıça Athena’ya adanır. Temel boyutlarındaki, uzunluk: 69.5 metre ve genişlik: 30.9 metredir.

Orijinal yapı

MÖ.480 yılında, Persler tarafından, işgal edildiğinde yıkılarak yok edilir. 6’ncı yüzyıla gelindiğinde ise, Romalılar döneminde, bir çan kulesi eklenir, ismi değiştirilerek (Agia Sophia-İlahi Bilgelik ) kiliseye çevrilir.

1460 yılında, Osmanlı döneminde ise, bu kez çan kulesi minareye çevrilir ve yapı, cami olarak kullanılmaya başlanır. Daha sonraki dönemde ise, barut deposu olarak kullanılır. 26 Eylül 1687 yılına gelindiğinde, Venedikliler, Atina şehrini kuşatırlar.

Bu çatışmada atılan bir havan topu mermisi: rastlantı sonucu, Parthenon’a düşer ve buradaki barutları ateşleyerek, büyük bir patlamaya neden olur. Bu patlama sonucu ise, pek çok sütun ve eşsiz firizler ve tapınağın merkezi yok olur.

Takip eden Osmanlı döneminde, İngiliz elçisi Lord Elgin ve adamları tarafından, Parthenon tapınağı bölgesinden toplanan ve yapıdan sökülen pek çok heykel, 1802-1811 yılları arasında, Londra-British Museum’ a satılır.

Günümüzde, bunlar, aynı müzede “Elgin Mermerleri” adı altında sergilenmektedirler.

Aslına bakarsanız, bu İngiliz, bu eserleri, dönemin Osmanlı sultanı III. Selim’den izin alarak toplamış ve Londra’ya götürmüş. Bizimkiler, kendi topraklarımız üzerindeki eserlere sahip çıkmamışlar ki, buradakilere hiç sahip çıkmadıkları kesin. Ancak, bunların bulundukları yerden sökülüp götürülmeleri çok eleştiriliyor.

Burada son olarak aldığım yeni duyumlardan söz etmek istiyorum. Yunanlı yerel rehberin söylediklerine göre: Lord Elgin, Osmanlı Sultanından heykellerin sadece çizimlerini yapmak için izin almış ve ardından, yani çizimler bittiğinde, Atina’nın Osmanlı valisine rüşvet vererek heykelleri Londra’ya kaçırmıştır.

Ben Londra British Müzesinde de gezdiğimde, bu heykeller için müzede büyük bir bölüm ayırdıklarını gördüm. Bu bölümün giriş kapısının hemen yanında, bu heykelleri para karşılığı satın aldıklarını belirten mektubu sergiliyorlardı. Heykeller gerçekten muhteşem, inanılmaz güzeller.

Yunanlılar heykelleri İngilizlerden istediklerinde, İngilizler bunları size versek koyacak yeriniz yok diye vermeyi kabul etmemişler. Yunanlılar daha sonra Akropol Müzesini yapınca, heykelleri verin işte müze yaptık demişler, İngilizler yine vermeyi kabul etmemişler çünkü eğer heykelleri verirlerse, British Museum’da bulunan ve dünyanın birçok yerinden getirdikleri heykelleri de geri vermek zorunda kalacaklar.

Dolayısıyla o güzel heykeller günümüzde burada yerinde yoklar, yerlerine sadece bir at başı kopyası konulmuş, inanın bu at başının gerçeğini görseniz, güzelliğine inanamazsınız. (Bu heykellerin orijinallerini görmek isteyenler, yine bu sitede Londra gezi yazısının British Museum bölümünü inceleyebilirler)

Bir not daha var: Yunanlılar Parthenon denen yeri onarmaya çalıştıklarında bazı durumlarla karşılaşırlar. Yerlerinden çıkan taşları incelediklerinde, tamamen bir yap-boz gibi buranın inşa edildiğini görürler. Yeni taşları monte etmek için teknolojik bağlantılar kullanırlar, bu bağlantılar iyi olunca eskileri de yenileyelim diye söktüklerinde, taşların birbirine bağlantılarının inanılmaz sağlam ve güzel yapıldığını görürler.

Aslında insan gözünün görmediği bu bağlantılar, Yunanlı sanatçıların insan gözü görmese de tanrılar görür diye düşünerek gayet ayrıntılı ve sağlam yapılmıştır. Evet, bu yapının taşları, bir yap-boz yapar gibi tek tek yerine yerleştiriliyor ancak yapının tamamen ortaya çıkarılmasının en az 25-30 yıl alacağı söyleniyor.

2017.07.28.Atina.Akropol.10.Parthenon.3a
Yunanistan Atina Akropolis Parthenon

Yapıda: ilk göze çarpanlar:

Alınlık ve frizleri destekleyen sütun serileri. Antik dönemde, burayı ziyaret eden hacılar, büyük olasılıkla, görkemli heykellerle dekore edilmiş muhteşem yapıyı görünce, etkileniyorlardı. Ayrıca, güçlü ve mermer bloklar tarafından kapatılmış, çini süslü, bir de çatı vardı. O dönemde, 69.5 metreyi bulan iç bölümdeki süslemelerde ise, eski savaşlar ve savaşçıların kahramanlıkları resmedilmiş.

Günümüzde geriye kalanlar ise, yapıda kullanılan çıplak pantelis mermerleri ve onu mimari bir güzellik haline getiren çizgiler ve biçimidir. Sütunlar ve iç tapınak kalıntıları arasında yürümek mümkün değil.

Çünkü, antik dönemde, tanrı  heykellerinin bulunduğu en içteki kutsal mekana, sadece, yüksek düzeydeki rahipler girebiliyorlarmış ve aynı uygulama, günümüzde de sürdürülüyor. Bu yüzden, iç mekanlara girmeye izin verilmiyor. Rahipler, iç mekanda, 12 metre yüksekliğindeki, fildişi ve altınla kaplanmış, büyük bir “Athena” heykeline tapınıyorlarmış.

Yunanistan Atina Akropolis Parthenon

Ziyaretçiler, 70 x 30 metre boyutlarında, sütunlarla çevrili, dış mekanda gezinebiliyorlar. İki yönlü tapınak, yanlarda 17 kolon tarafından taşınıyor. Dış bölümdeki sütunların uzunlukları: 1.9 metre ile, 10.4 metre arasında değişiyor. Köşe sütunlarının çapları büyüktür. Toplam sütun sayısı: 46 ve bunların 23 iç ayağı bulunuyor.

Tapınak yapısında, yerinde bulunmayan ve günümüze kalabilen kalıntılar; hemen aşağıdaki Akropol Müzesinde sergileniyor.

Yunanistan Atina Akropolis Erekhtheion

2017.07.28.Atina.Akropol.30.Erechtheion.5a
Yunanistan Atina Akropolis erekhtheion

EREKHTHEİON

Erikhtheion ismi: Tapınak yakınlarında gömülen, Yunan kralından gelmektedir. Bu kral hakkında: Homeros’un “İlyada” destanında söz edilmektedir. Bu kral, tanrı Poseidon ile yakın ilişkisi olan, ünlü Atina kralıdır. Yarı insan yarı tanrı olduğuna inanılan bu kralın, Erekhtheion tapınağı altında gömülü bulunduğuna inanılır.

Bu yapı: MÖ.421-406 yılları arasında: Perikles tarafından görevlendirilen, mimar Mnesicles tarafından yapılmıştır. Perikles tarafından, Akropolis bölgesinde tasarlanan ve yaptırılan, son yapıdır.

Yunanistan Atina Akropolis Erekhtheion

Tapınak: 3 değişik tanrıya ibadetin yapıldığı ve değişik mimari sitillerin uygulandığı bir yer olarak da önem kazanıyor. Bu tapınakta: Athena ve Poseidon’a, tek çatı altında tapınılmıştır. Bu tanrı ve tanrıçaya aynı mekanda tapınılmasının anlamı şu. Tarih bölümünü okuyanlar, Atina şehrine bu ismin verilmesi efsanesinde hatırlayacaklardır.

Burada, kısaca yine belirtmek istiyorum. Atina şehrinin koruyuculuğu elde etmek için bir yarışmaya giren tanrıça Athena ve tanrı Poseidon, kentte yaşayan ölümlüler için en yararlı şeyi vermeyi taahhüt ederler. Poseidon, elindeki çatallı mızrağını yere vurduğunda, kayaların arasından tuzlu su çıkar. Tanrıça Athena ise, kayalara vurduğunda, kayaların arasından, zeytin ağacı çıkar. Zeytin ağacını seçen ölümlüler, bunun üzerine, şehrin koruyucusu tanrısı olarak “Athena” yı seçerler.

Evet, bu tapınak, bu iki  tanrıya olan bağlılığı ifade etmek üzere kurulmuştur.

Yapı: kuzey-batı yönünde, güney-doğu yönünden, yaklaşık 3 metre daha aşağıdadır. Bu yüzden, bir yamaç üzerinde kurulmuştur. Yapımında: Pentelikon ve Eleusis mermerleri kullanılmıştır. Kapı ve pencerelerindeki oymalar, özenle yapılmıştır.

Yunanistan Atina Akropolis Caryatids Varendasi Heykelleri

Caryatids Varendası Heykelleri 

Bu tapınağın en göze batan bölümü: kuzey bölümünde, sundurmanın bulunduğu yerdeki, sütun görevi gören, bol dökümlü, altı kadın figürüdür. Sundurmanın çatısını, bir sütun gibi destekleyen bu heykeller, zarif kadınsı görünüm vermektedirler.

Bunlar: Peleponnesos şehrinden gelen ve tanrıça için dans eden bakirelerdir. Bu heykeller: ilk yapıldığında, 11 adet olarak bilinmektedir.

Ancak, günümüzde, sadece 4 tanesi Akropolis Müzesinde koruma altına alınarak sergilenmektedir. 1 tanesi, Londra-British Museum’da bulunan heykellerin, kalan 6 tanesi kayıptır. Burada tapınak üzerinde görülenler ise kopya heykellerdir.

Yunanistan Atina Akropolis British Museum’da bulunan kalıntılar

Bu verandanın yanında, kuzeyde de geniş bir veranda var. Kuzey verandası, yüksek bir temel üzerine oturtulmuştur. Buradaki binaların çoğu, Romalılar döneminde yapılmıştır.

Tapınağın tavanında ve yerde: tanrı Poseidon’un üç çatallı mızrağıyla vurduğu yeri göstermek için bir delik görülüyor. Tapınmaya gelenler, bu yerdeki deliğe, yiyecek bırakıyorlarmış.

Yukarıda, sözünü ettiğim gibi, aynı çatı altında, üç tanrıya tapınılan bu tapınakta, Athena ve Poseidon yanında, Zeus’a tapınılıyormuş. Bu nedenle, yapının bir bölümü de, Zeus altarı olarak oluşturulmuş. Zeus atlarının, Athena tarafından şehre verilen zeytin ağacının altında bulunduğuna inanılır. Roma döneminde, Zeus ve Poseidon mabetleri, feci bir yangın sonucu yanarak yok olmuş.

6’ncı yüzyıla gelindiğinde ise, Romalılar tarafından, tapınak kiliseye çevrilir ve Osmanlı döneminde ise, Atina Valisinin haremi olarak kullanılır.

Evet, gezimize devam ettiğimizde, bu kez, karşımıza: Roma ve Augustus Tapınağı ve bunların hemen sağında: Akropolis Tiyatrosu ve Müzesi geliyor.

2017.07.28.Atina.Akropol.70.Şehir görüntüsü.1b
Yunanistan Atina Akropolis Atina şehir manzarası

2017.07.28.Atina.Akropol.70.Şehir görüntüsü.2ba
Yunanistan Atina Akropolis Atina şehir manzarası

Evet, Akropolis tepesindeki gezimizin son durağı hemen uç kısımda ve üstünde Yunan bayrağı bulunan kuledir.

Buranın hikayesi var. Anlatılanlara göre: II. Dünya savaşında Naziler Atina’yı işgal ettiklerinde, buradaki Yunan bayrağının indirip yerine Alman bayrağı dikmek isterler. Ancak bir Yunanlı, buna tahammül edemez ve burada asılı Yunan bayrağını kendisine sararak aşağıya atlar.

Gezi bittikten sonra: Atina şehrinin muhteşem manzarasını, Pire’ye ve hatta denize kadar uzanan manzarasını, dört yönden seyredebilirsiniz. Burası sadece antik kalıntıları ile değil, Atina şehrinin muhteşem manzarası ile de beğenilen bir yerdir.

Günümüzden binlerce yıl önce, burada yaşayan insanlarla aynı yere basmak, aynı havayı solumak, inanın gerçekten muhteşem bir duygu, ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim, ülkemizdeki başka Efes olmak üzere birçok antik kalıntı, en az buradakiler ve hatta daha fazla güzel ve önemlidir. Buradaki önem ise: Yunanlıların burayı çok iyi pazarlamasıdır, inanın kalabalıktan adım atılmıyor.

2017.07.28.Atina.Akropol.7-3
Yunanistan Atina Akropolis Tiyatrosu ve Müzesi

2017.07.28.Atina.Akropol.7-6
Yunanistan Atina Akropolis Tiyatrosu ve Müzesi

AKROPOLİS TİYATROSU VE MÜZESİ

Akropolis bölgesinin güney yamacındaki tiyatro: MS.161 yılında yaptırılmıştır. Seyirci kapasitesi, 1000 kişiliktir. Sonradan onarılan bu yapı: günümüzde, tiyatro festivallerinde kullanılmaktadır.

Yapının hemen altında Akropolis Müzesi bulunuyor. Müzedeki en etkileyici eserler: Erechteum bakireleri heykelidir. Sütun yerine kullanılan bu heykellerden sadece, dört tanesi, Müzede sergileniyor. Bunların dışında: tapınakları süsleyen dekoratif alınlık parçaları ve iç tapınakta bulunarak buraya getirilen, Athena adakları görülüyor. Bunların dışında, müzede görebilecekleriniz:

1.Nolu Oda: Bu odada: MÖ.6.yüzyıldan kalma, “bir boğayı parçalayan aslan” görülen, muhteşem bir alınlık var.

2.Nolu Oda: Burada: üç başlı iblis alınlığı ve “buzağı taşıyıcısı adındaki bir erkek heykeli”(bu heykelde; tapınaktaki ayine, kurban edilmek üzere bir buzağı taşıyan genç bir adam betimlenmiş) görülüyor.

6.Nolu Oda: MÖ.480 yılında yapılmış, Kritikos Çocuğu ve Sarışın Çocuk Heykelleri görülüyor.

8.Nolu Oda: Parthenon yapısını süsleyen İon frizlerinden alınma paneller var.

9.Nolu Oda: Karyatidlerin asılları burada sergileniyor.

Geziniz bittikten sonra: müzenin kafeteryasında, mutlaka oturup bir şeyler yemelisiniz. Çünkü, Atina şehrinin en ucuz yemek yenebilecek yerlerinden biridir. Yemekler, oldukça lezzetli.

Evet, Akropolis merkezindeki gezimiz burada bitiyor. Şimdi: Akropolis çevresinde gezimize başlıyoruz.

2017.07.28.Atina.Akropol.80.Yamaçlar.1da
Yunanistan Atina Akropolis Akropolis Çevresi

AKROPOLİS ÇEVRESİNDE GÖRÜLECEK YERLER

Akropolis platosunun bulundu tepenin eteklerinde ve çevre tepelerde, bir takım arkeolojik kalıntılar bulunuyor.

Dönüş yolunda: kutsal yolun bulunduğu, Propylaion yapısını geçip, aşağı doğru yürüyoruz ve hemen sağ bölümde, bir anıt  temelleri görüyoruz.

AGRİPPA ANITI

Anıt: ilk olarak, MÖ.178 yılında, Panathenaia Oyunlarındaki galibiyetin anısına dikilmiştir. İki tekerlekli bir savaş arabası şeklindedir. MÖ.39 yılından, MÖ.31 yılına kadar geçen dönemde ise, burada.  Marcus Antonius ve Cleopatra heykelleri bulunuyormuş. MÖ.27 yılında ise, Atinalılar, kendilerine cömert davranan Roma ordusu komutanı Marcus Agrippa’nın heykelini buraya dikmişler.

Burada, bu yüksek anıtın temelleri görülüyor.

Daha sonra karşımıza, büyük bir anfi tiyatro çıkıyor.

Yunanistan Atina Akropolis Herodes Atticus Tiyatrosu

HERODES ATTİCUS TİYATROSU

Burası, antik dönem Atina şehrinin son büyük projelerindendir. Roma stilinde yapılmıştır. Seyirci kapasitesi, 5000 kişidir. MS.161 yılında, tamamlanmıştır. Yapının yaptıranı ise: Herodes Atticus isimli, zengin bir Romalıdır.

Ancak: MS.3’ncü yüzyıl  sonlarında, yıkılarak yok edilmiştir.

1950 yılına gelindiğinde ise, pantelik mermerleri kullanılarak restore edilmiş ve günümüzde, Atina Festivalinde, gösterilerin yapıldığı bir merkez olarak kullanılmaktadır

Yapının, 3 katlı, taş bir cephe duvarı var. Çatı ise, ahşaptır.

EUMENES STOA

Herodes Atticus Odeion ve Dionysos Tiyatrosu arasında kalan bölümdedir. Roma döneminde: uzun sütunlu bir yürüyüş yolu, Herodes Atticus ve Dionysos tiyatrolarını birbirine bağlarmış. Burası: 1060 yılında yapılmış, ancak günümüzde kalıntılarının çok azı görülebilmektedir.

Dionysos Tiyatrosuna gelmeden önce, burada yine bir yapı var.

ASCLEPEİON

Burası, antik döneme ait bir şifa kaynağıdır.

Dini bölgeyi ziyarete gelen hacılar: Akclepeion’a akın ederlermiş. Burada  bir gece uyuduklarında, ertesi gün rahip tarafından, hastalıkları için çareler bildirilirmiş. Bu çareler: banyoları ve spor salonlarını sık ziyaretler şeklinde geliştirilirmiş.

Aschepeion literatüründe, “yılan” kutsal olarak kabul edilir ve bu yüzden, bir çok şifa literatüründe, yılan kullanılırmış. Zehirsiz yılanlar, yaralı ve hasta yurtlarında, serbest bırakılır ve serbestçe dolaşırlarmış.

Yunanistan Atina Akropolis Dionysos Tiyatrosu

DİONYSOS TİYATROSU

Şarap ve eğlence tanrısı Dionysos adına yapılmıştır. Buradaki ilk yapı: MÖ.5’nci yüzyılda yapılmış ve MÖ.325 yılında ise: Roma imparatoru Neron döneminde geliştirilmiş, büyük bir açık hava tiyatrosudur. Eğimli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Seyirci kapasitesi: 17.000 kişidir.

Dionysos Tiyatrosu: Atina şehrinin altın çağında, komedi ve  dram ın doğum yeridir. Kentin siyasi ve sosyal kalbi, burada atıyormuş. Yapıdaki en önemli ayrıntı: önemli konuklar için, ilk sıralarda bulunan tahtlar. Bunlardan, aslan pençesi biçiminde ayakları bulunan taht, rahip Dionysios Elevherios için ayrılırmış.

Yunanistan Atina Akropolis Perikles Odeonu

PERİKLES ODEONU

Atina Odeonu olarak da bilinir. Dionysos  tiyatrosunun solundadır.

Bu yapı: ilk olarak, MÖ.435 yılında Perikles tarafından yaptırılmıştır.

Yapılış amacı: Panathenaea festivalinin, müzik yarışmalarının kötü hava koşullarında, burada yapılabilmesinin sağlanmasıdır.

BÖLGEDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

FİLOPAPPOS ANITI

Akropolis platosunun güneybatısındadır. Burası: son Kommagene yöneticisinin mezarı olarak, 115 yılında yapılmıştır. Kommagene ismi, tarihe meraklı olanlar tarafından hemen hatırlanmış olmalı, bu krallık, günümüzde “Nemrut dağı” bölgesinde, antik  dönemde kurulmuş ve MÖ.62 yılından, MS.72 yılına kadar geçen 134 yıllık sürede bağımsız olarak yaşamıştır.

Filopappos: Atina şehrinde yaşadığı sıralarda, Kommagene hakimiyeti kalmamıştı ama, kendisi bu şehri çok benimsemiş ve cömert davranmış, bunun sonucunda Atinalılar, onun için bu etkileyici mezarı yapmışlardır. Anıtın dış yüzünde: Filopappos’u: iki tekerlekli savaş arabasını sürerken ve Senatodaki görevlerini yürütürken gösteren bir friz görülmektedir.

PNYKS TEPESİ

Akropolis bölgesinin kuzeydoğusundadır. Burası: Atina Meclisinin toplanma yeridir. Pnyks kelimesinin anlamı: “kalabalık veya sıkıca doldurulmuş yer” demektir. Çünkü, antik dönemde, buranın nüfusunun oldukça kalabalık olduğu söyleniyor.

Pnyks toplanma yeri: tepenin zirvesindedir. MÖ.6’ncı yüzyılın sonlarında: şehirde demokrasi kurulduğunda, tartışma odası, Agora’dan, buraya taşınmıştır. Yani, Yunan devlet adamlarının konuşmalarını yaptıkları kürsü, burada bulunmaktadır. Karar oylamaları için ise, 5000 vatandaşın katılacağı düzenlemeler yapılırdı.

AREOPAGOS

Akropolis bölgesinin kuzeyindedir. Areopagos tepesi:; Akropolis giriş gişesinin kuzey çaprazına düşer. Areopagas Konseyi: bu tepede toplanırdı. 51 yılında, Aziz Paulus, burada, konsey üyelerine “Tanrı” üzerine vaazlar içeren konuşmasını yapmıştır. Bu vaazın Yunancasının yazılı olduğu bronz bir plaka, zirveye çıkan basamakların hemen yanındadır. Zirveden, şehrin manzarası muhteşem.