İspanya Valencia

İspanya Valencia

İspanya’da,, Katalan bölgesinde, Valensiya özerk bölgesinin başkentidir. Aynı zamanda, İspanya’nın Madrid ve Barselona’dan sonra en büyük üçüncü şehirdir. Valensia limanı ise, Avrupa’nın en büyük beşinci limanıdır.

Şehrin isminin anlamı “güç-kuvvet” demektir. Endülüs döneminde, şehre verilen isim “Balansiya” dır. Şehrin tarihi merkezi, 169 dönümlük yerleşim alanı ile, İspanya’nın en büyüklerindendir.

Şehir merkezinin rakımı: 113 metredir. Şehirdeki yeşil alanlar, parklar ve bahçelerin toplamı: 8.4 kilometre karedir. Yıllık ortalama sıcaklık: 18.7 derecedir. Ortalama nem ise: % 66’dır. Yılın 217 günü, güneşlidir. Bulutlu gün sayısı: 58’dir. Yıllık ortalama 25 derecenin üzerindeki sıcaklık egemen gün toplamı: 154 gündür.

İspanya Valencia

ŞEHİRDEKİ TATİL GÜNLERİ

1 Ocak Yılbaşı
22 Şubat San Vincente Martin günü
19 Mart San Jose günü.
5 Nisan San Vincente Ferrer, Paskalya
1 Mayıs İşçi Bayramı.
9 Ekim Milli gün-Sant Dionis
1 Kasım All Saints günü
6 Aralık Anayasa günü

İspanya Valencia

İKLİM

Bölgede Akdeniz iklimi yaşanır ve buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise ılıman geçer. Dolayısı ile, bu şehre gitmek isterseniz en uygun zaman: Nisan-Eylül ayları arasındaki dönemdir. Bu aylar arasında, güneşin en bol olduğu günler yaşanır. Ancak, bu turistik sezon haricinde de, bu şehri ziyaret edebilirsiniz. Yoğunluktan kaçmak isterseniz, zaten bu önerilir.

ULAŞIM

İstanbul-Valensiya arasında, havayolu ile yaklaşık 3 saatte ulaşım mümkündür. Özellikle, THY’nın buraya seferinin olması büyük avantajdır.

Şehirdeki havaalanı, şehir merkezinin yaklaşık 8 km. batısındadır. Ülkenin en büyük sekizinci havaalanıdır. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım olanakları şunlardır: Otobüs kullanmak isterseniz: havaalanı içindeki otobüs duraklarından, şehir merkezine ulaşabilirsiniz.

Terminal çıkışındaki otobüs durakları: her yirmi dakikada bir hareket eden otobüsler ile, havaalanından şehir merkezine 40-45 dakikada sizi ulaştıracaktır. Ücret 1.25 Euro’dur.
Havaalanı içinde, ayrıca iki metro hattı var. Bunlar ile de, yaklaşık 45-50 dakika bir yolculuktan sonra şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Ücret 2 Euro’dur.

Son olarak, şehir merkezine ulaşmak için taksi tercih ederseniz: çıkış terminalinin hemen yanındaki bölümde bulunan taksileri düşünebilirsiniz. Bunlar, burada sıraya dizilmiş halde duruyorlar. Özellikle şunu bilmenizi isterim ki, taksiler Avrupa’nın birçok yerine oranla uygun fiyatlıdır.

Trafik yoğunluğuna bağlı olarak, havaalanı ile şehir merkezi arasındaki taksi yolculuğunuz, muhtemelen 30 dakika civarında sürecektir. Taksi ücretleri, 20 Euro civarındadır.
Havaalanında, Turist Bilgi Ofisi var, buraya uğrayarak “VLC-Turist Kartı” satın alabilirsiniz. Bu kart ile, havaalanından başlayarak, toplu ulaşım araçlarına ücretsiz binebilirsiniz.

Valensiya şehrinin diğer bir kısım şehre olan uzaklığı şöyledir.
Valensiya-Alicante arasındaki uzaklık: 180 km. Valensiya-Barselona arasındaki uzaklık: 362 km. Valensiya-Bilbao arasındaki uzaklık: 747 km. Valensiya-Madrid arasındaki uzaklık: 356 km. Valensiya-Malaga arasındaki uzaklık: 622 km. Valensiya-Zaragoza arasındaki uzaklık. 325 km. Valensiya-Sevilla arasındaki uzaklık: 745 km.

İspanya Valencia

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Valencia şehrinde, şehir içi ulaşımı için “Valencia Tourist Card” satın alabilirsiniz. Katlar: 24.48 ve 72 saatliktir. Aileler için: “Valencia aile kartı” satın alabilirsiniz. Hatta: 5 farklı tür kart bulunmaktadır.
Bu kart ile: otobüs, metro, tramvay ve bir kısım müzelere ücretsiz girebilirsiniz. Ayrıca: bazı mağazalar, restoranlar, eğlence merkezleri ve turistik tesislerde indirimli ücretlerden yararlanabilirsiniz. Hatta: havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolculuklar da da kullanılabilir.
24 saatlik kart: 13.5 Euro, 48 saatlik kart: 18 Euro, 72 saatlik kart: 22.50 Euro’dur.
Gelelim otobüs seferlerine: şehirde her köşe başına ulaşan şehir içi otobüs seferleri bulunmaktadır. Otobüs seferleri, saat 04.00’de başlar ve 22.30 da biter. Tatil günleri, Cuma-Cumartesi ve Pazar günleri ise, gece saat: 03.30’da kadar devam eder. Normal zamanda ise, gece otobüs servisleri bulunmaktadır.

İspanya Valencia

TARİH

Şehir ilk olarak Romalılar tarafından kurulmuş ve devam eden tarihi süreçte, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bunlar arasında: Romalılar, Vizigotlar, Berberiler, Endülüs Arapları, Aragonlar sayılabilir.

1094 yılında, Rodrigo Diaz de Viar: şehri ele geçirir. Daha sonra, Murabıtlar ve ardından gelen Berberi hakimiyeti sonucunda, 1238 yılında, şehir Aragonlu James I tarafından ele geçirilir ve burada “Valencia” krallığı kurulur.

Şehir: 15 ve 16’ncı yüzyıllarda: Akdeniz kıyısında, önemli bir ticaret merkezi haline gelir. Bu dönemde, sanatsal faaliyetler de yoğunlaşır. 1874 yılında, Alfonso XII. Kuzey Valensia kralı seçilir.

İspanya Valencia

NE YENİR

Valencia yöresine yolunuz düşerse: deniz ürünleri, taze meyve ve sebzeler, pirinç kullanılarak yapılan yemeklerden tatmanız önerilir. Özellikle: “Paella” yemelisiniz. Çünkü: Valensiya mutfağının dünyaca ünlü spesiyalidir. Bu yemek: pirinç, sebze çeşitleri ve isteğinize bağlı olarak: deniz ürünleri, tavuk-balık-tavşan etinden yapılır. Odun ateşi üzerinde pişirilir. Oldukça lezzetli ve sağlıklı bir yiyecektir.
Şehir merkezinde denemenizi önereceğim birkaç restoran: La Lonja, Colon sokaklarında ve çevresinde ve Plaza de la Reina ve Del Puerto bulvarlarındadır.

NE İÇİLİR

Valencia şehrinde en ferahlatıcı yudum: Horchata’dır. Sadece bu şehirde yetişen bir meyveden yapılan bu içeceği içmenizi öneririm. Hatta, yanında: geleneksel “fartons” denilen bir tür bisküvi de deneyebilirsiniz.

İspanya Valencia

NE SATIN ALINIR

Valenciya şehrinin en popüler alışveriş merkezi: eski şehir bölgesinin güneyindedir. Alışverişin yoğun bulunduğu bazı sokaklar şunlardır: Jorge Juan, Colon, Cirilo Amoros, La Paz, Don Juan.
Şehirdeki en yoğun alışveriş mekanı ise, Mercado Central dır. Burada, 8 bin metrekarelik alanda kurulu çarşıda, her şeyi bulabilirsiniz.

Önerebileceğim bir diğer alışveriş mekanı ise: La Lonjadır. Şehirde satın alabileceğiniz en kaliteli ipek tekstil ürünlerini burada bulup satın alabilirsiniz.

Şehirden satın alabilecekleriniz: gümüş, mücevher, tığ işi örgüler, nakışlı ipek tekstil ürünleri ve özellikle el boyaması yelpazelerdir. Bu yelpazelerin fiyatları, 40-150 TL. arasında değişmektedir. Ayrıca, bu şehirden porselen satın almanızı öneririm. Dünyaca ünlü porselen firmalarından “Ladro” ya ait “Poeta Querol” caddesi üzerindeki fabrikadan, porselen ürünler satın alabilirsiniz.

YEREL ETKİNLİK-FESTİVALLER

Valensia şehrinde “Falles” festivali düzenlenmektedir. Bu: Saint Joseph anısına düzenlenen geleneksel bir etkinliktir.
Kutlamalar 5 gün, 5 gece sürdürülmektedir. Bu etkinliklerde: tarihsel alaylar, dini alaylar ve komedi alayları yani yürüyüş toplulukları oluşturulur. Kalabalık sokaklara dökülür. Havai fişek patlamaları, gün boyu duyulur.
Yine de, kutlamalar hakkında ayrıntılı bilgi vermek gerekirse: kutlamalar yukarıda belirttiğim 5 günlük süreçte: sabah saat: 08.00 de başlamaktadır. Canlı müzik toplulukları, her caddede yürümeye başlarlar. Arkalarındaki sokaklarda ise büyük havai fişekler atılır. Saat: 14.00 olduğunda, festival tüm mahallelere yayılır. Çanlar çalar, Belediye Başkanı Belediye Binasının balkonundan, özel giysilerini giymiş olarak festivale katılır.

İspanya Valencia

GEZİLECEK YERLER

İspanya Valencia

EL CARMEN-TARİHİ ŞEHİR

Şehrin bu tarihi bölümünde: birçok tarihi bina, kilise ve müze bulunmaktadır. Bu tarihi bina ve yapıların bir bölümü, günümüzde bar, kafeterya ve restoran olarak dizayn edilmiş ve kullanılmaktadır. Bu yüzden, buraya gece de gidebilirsiniz.
Özellikle: bu bölümün “La Reina” meydanında, fayton kiralayarak tarihi şehrin sokaklarında güzel bir gezintiye çıkabilirsiniz.
Gelelim bu bölgede görebileceklerinize:

İspanya Valencia
İspanya Valencia

Torres de Serranos

Serrano kapıları olarak bilinmektedir. Eski ortaçağ kent duvarlarında bulunan 12 kapıdan birisidir. Şehrin en iyi korunmuş anıtı olarak bilinmektedir. Kapı, 1865 yılında, vali II. Criilo Amoros zamanında yapılmıştır. Serranos kapıları, şehirdeki çeşitli etkinliklerde kullanılmaktadır. Özellikle: Şubat ayı sonlarında başlayan “Fallas Valencia” etkinlikleri, burada başlamaktadır.

Le Seu-Valensia Katedrali

1262 yılında, yapı bir cami olarak yapılmaya başlanmış ama daha sonra, bitirilemeden, bir Hıristiyan kilisesine dönüştürülmüş ve 1425 yılında tamamlanmıştır. Yapının bulunduğu yerde, daha önce bir Vizigot kilisesinin bulunduğu söyleniyor. Yapımı uzun yıllara dayalı olması nedeniyle, katedralin mimarisinde, birçok üslup kullanılmıştır.
Katedralin en ilgi çeken yeri: İsa’nın “son akşam yemeğinde kullandığı kutsal kase” nin muhafaza edildiği şapeldir.

Aslında bütün dünyada, Hıristiyanlar arasında bu kadeh ile ilgili çeşitli söylentiler olmasına rağmen, Valencia katedralinde bulunan kadehin, mevcut kanıtlar ile en olası aday olduğu söylenmektedir. Yine söylenenlere göre: Temmuz 2006 tarihinde, Papa Benedich XVI tarafından, bu 1’nci yüzyıldan kalma kadeh, katedrale hediye edilmiştir.

Bunun dışında, katedral içinde bulunanlar şunlardır: hazine odası, kutsal kase şapeli, tarihi ve dini belgelerin sergilendiği bir müze, resimler, dini duvar kabartmaları ve heykeller. Bu resimlerin 15’nci yüzyıldan günümüze geldiği, yerel sanatçılar tarafından yapıldığı bilinmektedir. 1931 yılında, kilise, İspanyol hükümeti tarafından, tarihi ve sanatsal korunması gereken eser olarak ilan edilmiştir.

Ama, İspanyol iç savaşı sırasında, yapının bir kısım dekoratif öğesi ortadan kaybolmuştur. Koro kısmı, 1940 yılında sökülmüş ve yüksek sunak altına taşınmıştır.
Katedralin çan kulesi olan “Miguelet” in en üst bölümünden, şehrin muhteşem güzel manzarası izlenebilmektedir.

Virgen de los Desamparados Bazilikası

Bazilika: şehrin en yüksek bölümündedir. Katedral ile birlikte, tarihi eski şehrin en önemli sitelerinden biridir.

Valensiya Modern Sanat Enstitüsü

İspanya ülkesindeki en başta gelen modern sanat enstitülerinden biri olan yapı: 1970’lerden günümüze kadar olan sürece ait, çeşitli sanatçıların koleksiyonlarını barındırmaktadır. Bunun dışında: özellikle, ünlü İspanyol sanatçı “Julio Gonzales” in metallerden yaptığı heykeller ve sanat eserleri bulunan koleksiyonu da ilgi çekmektedir.

La Lonja

Burası, tarihi ipek çarşısıdır. UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilerek koruma altına alınmıştır. İpek pazarı: 1469 yılında kurulmuştur. Pazarın kurulduğu yapı: şehrin en göz alıcı mimari eserlerinden biridir. Üslup olarak, gotik mimari tarz kullanılmıştır. İşin ilginci, tarihi yapı, günümüzde de bir alışveriş merkezi olarak faaliyetini sürdürmektedir. Özellikle: antika pul ve para koleksiyonu gibi bir merakınız varsa, bu tarihi alışveriş merkezi içinde, Pazar günleri kurulan pazarı ziyaret etmenizi öneririm.

İspanya Valencia
İspanya Valencia
İspanya Valencia

Mercado Central

Burası: egzotik bir alışveriş merkezidir. Yapı: 20’nci yüzyılın başlarında inşa edilmiştir. Ancak, günümüzde, yine de, Avrupa’nın en iyi çalışan gıda pazarlarından birisidir. Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, Pazar, yine her zamanki gibi canlıdır. Gerçek Valencia şehrinin günlük yaşamını ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, burayı ziyaret etmenizi öneririm. Burada: çeşitli restoranlar, tapas barları ve hediyelik eşya satan dükkanlar var.

İspanya Valencia

 

İspanya Valencia

Iglesia Convento del Carmen-Carmen Kilisesi

Şehirde, bu kiliseyi bulmak pek mümkün değildir, çünkü kilisenin büyük bir turistik statüsü yoktur ve ıssız ve otantik bir atmosferde gizlenmiştir. Kilise: sessiz bir meydanda, önünde kuleleriyle görülür. Cephesi klasik ve barok özellikler taşır. Büyük çan kulesine, Valencia şehrinin en eski binalarından biri denilebilir. Birçok ünlü İspanyol sanatçısı, bu tarihi bina üzerinde çalışmışlardır.
Evet, bu güzel yapı, 1281 yılında inşa edilmiştir. Günümüzde kilise etkin olarak kullanılmaktadır ve manastır içinde ise “Museo del Carmen” isimli küçük bir sanat sergisi mekanı bulunuyor.

Santa Catalina Kilisesi ve Çan Kulesi 

Santa Catalina meydanı üzerindedir. Valencia şehrinin simgesel yapılarından birisidir. Kilisenin içi: renkli ve küçük pencereler ile süslenmiştir. Yapı: 14’ncü yüzyıl da yapılmıştır.
Çan kulesi: hemen kilisenin yanındadır. Kule, yapıya 18’nci yüzyılda eklenmiştir.

İspanya Valencia
İspanya Valencia

CİUDAD DE LAS ARTES LAS CİENCİAS-SANAT VE BİLİM ŞEHRİ KOMPLEKSİ

Burası: Turia nehri yatağının ucunda: 1996-1998 yılları arasında yapılmış ve şehrin en önemli mimari sembollerinden biri olan yapılar topluluğudur. 1957 yılında bir sel felaketi sonrasında, Turia nehri boşaltılır. Eski bir dere yatağı, muhteşem bir park haline getirilir. Mimarları: Santiago Calaltrava ve Feliks Candela. Eğlence tabanlı bir kültürel ve mimari komplekstir. Biraz önce sözünü ettiğim gibi: 16 Nisan 1998 tarihinde açılmıştır.
Mimari stil: buranın ve mimarlarının dünya çapında ün kazanmalarına neden olmuştur. Bu kompleks içinde bulunanlar şunlardır:

İspanya Valencia

L’Oceanografic

Avrupa’nın en büyük okyanus akvaryumudur. 110 bin metrekarelik bir alana kurulmuştur. Mimari görünümü: “nilüfer” şeklindedir ve mimarı: Felix Candela’dır. Burada: 40 milyon litre su içinde, 500 civarında farklı türden, 45 bin su canlısı bulunduğu söyleniyor.
Dev akvaryumun içi: Akdeniz, Kızıldeniz, Kutup denizi ve Tropik deniz ekosistemleri olarak ayrı ayrı bölümlerden oluşmaktadır. Her bölümde ise, o eko sisteme ait canlılar yaşamaktadır. Burada, ayrıca sulak kuş türleri de bulunuyor.

İspanya Valencia
İspanya Valencia

 

L’emisferic

Burası, gökyüzü gözlem evidir ve yuvarlak göz şeklindeki kubbesiyle ilgi çekmektedir. Burada, aynı zamanda “lazer gösterileri” yapılmaktadır. Bir de sinema bulunuyor. Yapı: 13 bin metrekarelik alandadır. Sanat ve Bilim şehrinde, 1998 yılında tamamlanan ilk yapı olmuştur. Yapının tasarımında, çevresindeki su havuzunun ayrı bir yolu var. Havuzun altında bulunan cam bölüm, bir göz yanıltması yaratıyor. Yapının uzunluğu 110 metre ve genişliği 55 metredir. Yani, yarım bir küre şeklindedir.

El Palau de les Arts Reina Sofia

Burası, bir opera evidir. Yani, sanata ve müziğe ayrılmış bir yerdir. Yapı: 87 bin metrekarelik bir alana yerleşmiştir. Bu sanat merkezinde: tiyatro ve müzik gibi birçok etkinlik düzenlenmektedir. Bina iki destek üzerindedir. Uzunluğu 230 metre, yüksekliği 70 metredir. Dışında, metal bir dış çatı bulunmaktadır.

El Pont de I’Assut de I’Or

Burası, şehrin en yüksek noktası olan “Minorka Street” üzerindeki, güney bölümü buraya bağlayan 125 metre uzunluğunda bir köprüdür.

İspanya Valencia
İspanya Valencia

 

L’Agora

Burada, konser ve spor etkinlikleri düzenlenmektedir. Ayrıca, kongreler, uluslar arası spor toplantıları gibi etkinlikler de düzenlenir. Evet, şehrin birçok etkinliği burada düzenleniyor.

İspanya Valencia

El Museu de les Ciencies Principe Felipe-Prens Felibe Bilim Müzesi

Bu müzenin en ilgi çeken yönü: dev balina iskeletidir. İskelet: 40 bin metrekarelik bir alanı kapsar ve 3 katta sergilenmektedir.
Bunun dışında: yine geçici sergiler için 3 kat kullanılıyor. Birinci katta: Turia bahçeleri, güzel bir görünüm sunuyor. İkinci katta: Bilim Mirası isimli bir sergi bulunuyor. Üçüncü katta: yine çeşitli sergiler bulunuyor.
Binanın mimari üslubu: geometrik yapıdır. Malzeme kullanılırken, doğaya uygun malzeme kullanması ile önem kazanmaktadır. Yapının uzunluğu 80 metre, genişliğ ise 55 metredir. Yükseklik: 220 metredir. İspanya’nın günümüzdeki bu en büyük sergi alanını ziyaret etmenizi öneririm.

İspanya Valencia

L’Umbracle

Burada, şehre özgü bitki ve çiçeklerden oluşan büyük bir bahçe ve yürüyüş yolları bulunmaktadır. Ayrıca, bahçe içinde modern ressam ve heykeltıraşların eserlerinden oluşan bir açık hava galerisi bulunmaktadır. Burası: Sanat ve Bilim şehrinin girişi olarak tasarlanmıştır.
Burası: 55 kemerli, 18 metre yüksekliğinde, 320 metre uzunluğundadır. Bahçedeki bitkiler: mevsimlerin renklerine göre dikkatlice seçilmiş ve yerleştirilmiştir. Bahçede: birçok palmiye ve turunç ağacı bulunuyor.

LADRO PORSELEN MÜZESİ VE FABRİKASI

Valensiya şehri porselenleriyle ünlüdür. Bu ince ve zarif porselenler, dünyaca ünlüdür ve bazı parçalarının değeri çok yüksektir.
Porselen Fabrikasında, porselen yapımını görebilir ve bu işin ustası sanatçılarla tanışabilirsiniz. Fabrikanın hemen yanında bulunan ve müze olarak kullanılan yer ise: bu şirketi kuran ve ilk tasarımları yapan Ladro kardeşlere ait bir evin restore edilmesiyle oluşturulmuştur. Bu müze evin içinde: ilk porselen tasarımları yanında, 19 ve 20’nci yüzyıllara ait çeşitli ressamların resimleri de bulunmaktadır.

İspanya Valencia

BİOPARK

Burası bir tür hayvanat bahçesidir. 2008 yılında ziyarete açılmıştır. 10 bin metrekarelik bir alana yayılmıştır.
Bahçe: yapay bir göl kıyısında kurulmuştur ve burada, 250 farklı hayvan türünden, 4000 civarında canlı bulunduğu söylenmektedir. Park alanı, hayvanların doğal ortamlarında özgürce yaşamalarını sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Ancak, bu hayvanat bahçesinin en büyük özelliği: ziyaretçiler ile hayvanlar arasındaki engellerin ustaca gizlenmiş olmasıdır. Bunun sonucunda, ziyaretçiler, sanki hayvanların arasında dolaşıyormuş gibi bir duygu oluşturulur.

INSTTİTUT VALENCİA D’ART MODERN-IVAM

Burası: Modern Sanat Enstitüsüdür. 1989 yılında açılmıştır. Burada: geçici sergiler düzenleniyor ve güncel sanatın diğer alanlarıyla ilgili koleksiyonlar, tartışmalar, dersler, konferanslar, çalıştaylar ve konserler düzenlenmektedir.

İspanya Valencia

MUSEO ARQUEOLOGİCO E LA ALMOİNA-LA ALMOİNA ARKEOLOJİ MÜZESİ

Müze: Plaza de La Almoina bölgesindedir. Giriş ücretlidir, ücret 2 Euro’dur. Cumartesi, Pazar ve resmi tatil günlerinde giriş ücretsizdir.

İspanya Valencia

ŞEHİR DIŞINDA VE ŞEHİR MERKEZİNDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

ALBUFERA GÖLÜ

Şehir merkezinin 12 km. güneyindedir. Burası bir tatlı su gölüdür ve birçok farklı türden kuşu barındırır. Yani bir anlamda, kuş cenneti gibidir.
Gölün hemen yanında bir köy var. “El Parmar” isimli bu köyde yöreye özgü yerel tatlar-lezzetler tadabilirsiniz. Çünkü, burada birçok restoran bulunuyor. Hatta: İspanya ülkesinin en ünlü yemeği olan “Paella”nın ana vatanının burası olduğu söyleniyor ki, mutlaka tatmalısınız. Zaten köyün çevresi, paella yemeğinin ana maddesi olan “pirinç” tarlaları ile çevrilidir.

İspanya Valencia
İspanya Valencia

 

EL SALER-PİNEDO PLAJLARI

Şehir merkezinin 12 km. güneyinde, Albufera gölüne yakın bir yerdeki bu plajlar, mavi bayraklıdır. Yani, bölgenin en güzel kumsalı ve en temiz denizi buradadır.
Ama plajlar, yazın özellikle kalabalıktır. Plaj yakınlarında lüks otellerde konaklama imkanı da bulunmaktadır.
Denize girmek için burayı mutlaka denemenizi öneririm.

PLACA DE AJUNTAMENT

Şehrin en önemli meydanlarından birisidir. Burada: Belediye Binası, “La Filmoteca” yani “Sinema”, birçok bar ve restoran bulunmaktadır.

TURİA BAHÇELERİ

Burası bir parktır ve park alanı içinde: çocuk bahçeleri, spor kompleksleri ve bir çeşme bulunmaktadır.

İspanya Valencia
İspanya Valencia

 

PALACİO DE LA GENERALİTAT

Burası, Rönesans dönemi mimari özelliklerini taşıyan, altın süslemeli tavanları olan, doğu etkilerinin de gözlendiği bir yerdir.

Almanya Dresden Gezilecek Yerler

Dresden gezilecek yerler 1
Almanya Dresden Gezilecek Yerler

Almanya Dresden gezilecek yerler hakkında ayrıntılı bir liste hazırladım ve sizlere dresden şehrinde mutlaka tecrübe etmeniz gereken şeylerden bahsedeceğim.

Almanya, Saksonya Eyaleti merkezidir. Elbe nehri kenarında kurulmuştur. Çok sayıda sanat koleksiyonu barındırır. Augustus the Strong yani Güçlü Augustus, şehrin şu anki halini planlamış. II. Dünya savaşında şehrin dörtte üçü bombalanmış. Şehrin 800 yıllık geçmişi var. Berlin şehrine 2 saatlik uzaklıkta. Şehir geceleri çok sıkıcıdır.

Şehir 2 kısımdan oluşuyor.

1-Altstadt-Eski şehir

2-Neustad-Yeni şehir

Dresden Gezilecek Yerler Altstad Eskişehir

Tam bir turist yaşam parkıdır. Restore edilmiş Barok kiliseler, saraylar, Elbe nehrinin doğallığı, dünyanın en meşhur müzeleri ve doğu tarzı bir mimari var.

20160806_115515
Almanya Dresden Gezilecek Yerler

Zwinger

Dresden gezilecek yerler arasında en ilgimi çekenlerden olan Rokoko tarzındaki bu saray, şehrin en ünlü anıtıdır ve 1707-1728 yılları arasında Kral Augustus döneminde yapılmıştır. Kronentor denen kapıdan girilen devasa avlusu içinde: bahçeler, havuzlar, çeşmeler ve birbirine bağlı 5 köşk vardır. Bu yapılarda, bir müzik kompleksi, porselen koleksiyonu ve müzeler bulunuyor.

Porzelansammlung denin ve porselen koleksiyonunun bulunduğu yerin duvarında: her çeyrek saatte çalan porselen bir mekanizmaya ilginizi çekerim. Bu galerinin en büyük özelliği, dünya çapında kendi türünün en iyi koleksiyonu olmasıdır. Japon, Çin ve Kore porselenlerinin olağanüstü örnekleri burada sergileniyor.

Rüstkammer denen yerde: Semperbau ve Türckische Cammer bölümleri bulunmaktadır. Burada: Ortaçağ ve Rönesans dönemlerine ait zırhlılar ve savaş silahları sergileniyor. Türckishe denen bölümde ise, Osmanlı kültürüne hayran olan Kral Augustus tarafından toplanan ve Türkiye dışındaki en büyük Osmanlı eserleri koleksiyonu olduğu belirtilen bir koleksiyon sergileniyor ki, bu koleksiyonda çadırlar, kaftanlar ve Osmanlı dönemi silahları bulunmaktadır.

Gemaldegalerie Alte Meister denen müze: kompleksin kuzeybatı köşesindedir ve burada kraliyet sanat koleksiyonları sergilenmektedir. Paha biçilmez tablolar bulunmaktadır ve tam girişte, duvarda, II. Dünya savaşından kalma bir Rusça yazı dikkati çeker, bu yazıda “Müze kontrol edildi, mayın yok. Chautin tarafından kontrol edildi” yazılıdır. Buradaki en önemli tablo: Raphael’in “Üzgün duran Sistine Madonnası” dır.

Burası bir zamanlar, Elbe nehri görüntüsüne de sahipmiş. Ancak Opera Binası yapılınca nehir görüntüsü kapanmıştır. Günümüzde, burası tam bir Barok mimari panayırı gibi inşa edilmiş binalar göreceksiniz. Çünkü Almanlar, büyük yapılar yapma arzusundadırlar ve bu arzularını mimariye dönüştürmüşlerdir. Kral Augustus döneminde başlayan yapılaşmadaki gösteriş bir yandan zenginliği simgelerken kral öldüğünde bu alışkanlık terk edilmiştir. Evet, bu yüzden şehirde göreceğiniz yapıların oldukça süslü ve heykellerle bezeli olması sizi şaşırtacaktır.

Buranın kuzeybatı bölümündeki merdivenlerden çıkarak kralın balkonundan yani nehrin hemen kıyısından Elbe nehrini ve manzaranın güzelliğini yaşamalısın.

Residenzchloss-Dresten Kraliyet Sarayı

ime=”2016-08-18T16:50:16+00:00″> arasında tarih bakımından en ilgimi çeken yerlerden olan 1709-1722 yılları arasında yapılan bu saray, Saksonyayı yöneten Wettin ailesinin mensuplarının ikametgahı olarak kullanılmıştır. Sarayın ana girişine: Georgentor’dan geçilerek Georgenbau binasından ulaşılır. Tam teçhizatlı şekilde, silahla donatılmış Sakson Kontu George’un dev heykeli, avluyu süslemektedir. Gelelim sarayın bölümlerine:

Grünes Gewölbe-Green Vault: Bu bölümdeki müzede, Kral Augustus’un sanatı nasıl bir güç simgesi olarak gördüğüne dair örnekler vardır. Müzenin son kısmında: Kral Augustus’un oğlunun kraliyet ganimetlerinin tutulduğu mücevher odası bulunur ve her saat başı 100 kişilik guruplar halinde alınan ziyaretçiler burayı gezerler, yani önceden rezervasyon yaptırmakta yarar vardır.

Kupferstichkabinett ve Münzkabinett: Burası bir tür bozuk para müzesidir ve ilaveten yüzyıllar öncesine ait 500 binden fazla sanat eseri baskı ve çizimler sergilenmektedir.

Türckische Cammer-Türk Odası: Bu müzede, Sakson düklerinin, yüzyıllar boyunca topladıkları, Osmanlı eserlerinin oldukça geniş bir koleksiyonu sergilenmektedir.

Neues Grünes Gewölbe: Buradaki koleksiyonların hepsi: altın, gümüş, fildişi, kehribar gibi değerli metallerden oluşmaktadır. Kraliyet mücevherleri arasında 42 gratlık, dünyanın en büyük elmaslarından biri de bulunmaktadır.

 

Solda Opera Binası

Dresden gezilecek yerler arasında sanat bakımından en ilgimi çeken yerlerden olan Solda Opera Binası, sağda kale-Schloss Dresden ve hemen yanında yeşil kubbe-Grünes Gewolbe görülür. Yeşil kubbeli bina bir tür müzedir ve burada, şehre ait hazineler yani mücevherler sergilenmektedir. Yine burada görülen Opera binası, yapıldıktan sonra 3-4 kez yenilenerek günümüze ulaşmıştır.

20160806_120351
Almanya Dresden Gezilecek Yerler
20160806_120317
Almanya Dresden Gezilecek Yerler

 

 

Fürstenzug-Procession of Princes-Porselen Pano

Evet, Dresten şehrinin turizm açısından en önemli özelliğinin bulunduğu bölge burasıdır. Johanneum duvarının  dış kısmındaki burası, porselenden yapılmış, dünyanın en büyük mozaik resmi bulunmaktadır. 336 feet yani 102 metre uzunluğundaki ve 23 bin parça Meissener çinisi porseleninden oluşan bu mozaik duvar resminde: 1127 ve 1904 yılları arasında, Saksonya kraliyetine ait, 100’den fazla üyenin (krallar, lordlar ve dükler) ve yarısından çoğunun da at üzerindeki tasvirleri, bu devasa mozaikte sıralanmıştır. Mozaikteki parçalar: 1904-1907 yılları arasında, Wilhelm Walther tarafından boyanmıştır. Kişiler, kronolojik sıraya göre sıralanmıştır. İlgi çeken tasvirler arasında: 1694 yılında, Kral Augustus’un atı ile Protestan reformu ve Martin Luther’i temsil eden “gülü” çiğnemesidir. Diğer bir özellik ise, tüm bu mozaik resimlerde, sadece 1 tane kadın bulunuyor ve birçok tur rehberin haberi olmayan bu özelliği tespit etmek ve bu kadını bulmak için, çocuk gurubunun içine bakmanızı öneriyorum. Bu mozaik panonun karşısına geçip baktığınızda: belirtilen dönemlerdeki kıyafetlerin değişimi, yaşam stilleri, ulaşım araçları, silahlardaki değişimleri ve gelişimi görebilirsiniz. Mozaik resmin hemen karşısında, hediyelik eşyaların ve özellikle magnetlerin satıldığı tezgahları görebilirsiniz. Magnetler 2 eurodan satılıyor.

Brühische Terrasse

Burası da Dresten şehrinin turizm anlamında önem kazanan yerlerinden birisidir. Yine tur rehberleri tarafından pek üstüne düşülmese de, burası Avrupa’nın balkonu olarak kabul edilir. Nehirden yaklaşık 15 metre yükseklikteki, bu bölüm 500 metre uzunluğundadır ve şehrin eski bir simgesi olarak önem kazanmaktadır. Merdivenlerden çıkarak balkona ulaştığınızda, gölgelikten yürüyün ve balkonun sonunda, kaleye doğru inen uzun merdivenlerden aşağıya inebilirsiniz. Burada, Elbe nehrine nazır, sol kıyıda Rönesans, Barok ve Klasiszmin etkisinin hissedileceği binaları ve yapıları görebilirsiniz. Elbe nehri üzerindeki köprüler de ilgi çekiyor.

20160806_115353
Almanya Dresden Gezilecek Yerler

Frauen Kirche-Kadınlar Kilisesi

Burası bir kilisedir ve merkezde bulunmaktadır. Günümüzde “barışın simgesi” olarak değerlendirilmektedir. 1726-1743 yılları arasında yapılan kilise, II. Dünya savaşı bitiminde, şehirdeki bombardımanda en çok yara alan kilisedir. Bu muhteşem protestan kilisesi, II. Dünya savaşı ardından tamamen yerle bir olmuştur. Uzun yıllar boyunca, mevcut yıkıntılar el değmeden korunmuş ve anı olarak muhafaza edilmiştir. Daha sonra ise, sağlam olarak muhafaza edilen 3539 taş kullanılarak ve bunlara yeni taşlar eklenerek, kilise orijinal planına sadık kalınarak yeniden inşa edilmiştir. Yapıya baktığınızda eski taşların siyah ve yeni taşların beyaz olması nedeniyle eski ve yeni taşları görmek mümkündür. 1994 yılında onarılmaya başlanan kilise, 180 milyon dolara mal olmuş ve 2005 yılında hizmete açılmıştır. Kilise, kadınlar kilisesi olarak bilinir. Yapım aşamasındaki en büyük özelliği: kilisenin eski taşları, toz haline getirilerek buraya hatıra olarak yapılan saatlerde kullanılmış ve bu saatler satıldığında kilisenin onarımı için gereken paranın büyük çoğunluğu temin edilmiştir. Bu saatlerin yapımında, Türk ustaların çalıştığı söyleniyor.

20160806_121601
Almanya Dresden Gezilecek Yerler

Katholische Hofkirche

Burası, Saksonyanın en büyük Katolik kilisesidir. Aynı zamanda: St Trinitatis katedrali olarak tanınır. Kral Augustus II. 1733-1763 yılları arasında hüküm sürerken: İtalya’dan mimarlar ve ustalar getirtmiş ve burada, ilk Katolik luteren kilisesini inşa ettirmiştir. Yapının içinde: muhteşem hazineler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi: kraliyet heykeltıraşı Balthasara Permoser tarafından yapılan mermer kürsüdür. Ayrıca, çok büyük ve itina ile restore edilmiş, 250 yıllık kilise piyanosu da ilgi çekmektedir.

Semperoper-Opera Hause

Burası, Almanya’nın en meşhur tiyatrosudur. Ünlü besteci Strauss’un pek çok eseri burada sergilenmiştir. Savaş sırasında yıkılan bina, 1989 yılında orjinaline sadık kalınarak yeniden yapılmış ve hizmete açılmıştır. Operanın hemen önünde “Weber” in heykeli görülüyor.

 

German Hygiene Museum

Dresden gezilecek yerler arasında müzeler bakımından en ilgimi çeken yerlerden olan bu eşsiz ve maalesef çok kötü bir ada sahip olan müze, Sağlık ve Bilim müzesi olarak şehrin en ilginç yerlerinden biridir. Kişiler müzeye girip aktif olarak rol alabilecekleri sergiler var. Bina, Nazi Eugenics programına ev sahipliği yapmış ve bu program için hazırlanmış olan özel sergiye 12 yaşından küçük çocukların girmesi tavsiye edilmiyor.

 

Albertium

Burası bir kraliyet cephaneliğidir ve ismini 1884-1887 yılları arasında kendisi ve ailesinin topladığı ganimetleri saklamak için uygun bir yer haline dönüştüren Kral Albertten alıyor. Bina, dünyanın en muhteşem galerilerinden birine ev sahipliği yapıyor. Muhteşem bir koleksiyona sahiptir.

 

Augustus Brücke-Köprü

Elbe nehri üzerindeki bu köprü: II. Dünya Savaşında, Naziler tarafından müttefiklerin geçmesinin önlenmesi için havaya uçurulmuştur. Günümüzde görülen köprü ise, 17’nci yüzyılda yapılan ancak havaya uçurulan köprünün yeniden yapılmış halidir. Restore edildiğinde: Bulgar komünistlerinden Georgi Dimitrof’un ismi verilen köprü, komünizmin çökmesinin ardından, tekrar Augustus’un ismiyle anılmaya başlanmıştır.

 

Johanneum

Bir zamanlar kraliyet ahırı olarak kullanılan bu yapı: 16’ncı yüzyıl yapımıdır. Günümüzde “Ulaşım Müzesi” olarak kullanılıyor. Müzede: tarihi arabalar ve çok eski araba motorları sergileniyor. Eskiden atların eğitildiği açık arazide ise, 16’ncı yüzyılda aynı zamanda açık hava festivalleri düzenleniyormuş. Avludan yukarı doğru uzanan bir rampa sayesinde, kraliyet ailesinden olanlar atlarından inmeden üst katlara ulaşabiliyorlarmış. O dönemde en popüler spor: at üzerinde mızrak atmakmış. Ancak ondan sonra daha popüler olan bir oyun daha geliştirmişler. “Riggelstechen” denen bu oyun, at üzerinde son hızla giderken, ufak halkaları mızrakların ucu ile yakalamaya çalışılan bir oyunmuş ve çok tehlikeli olduğu söyleniyor. Çoğu zaman felaketle sonuçlanan kazalar meydana geliyormuş.

20160806_115132
Almanya Dresden Gezilecek Yerler

Müzeler

Şehir, bir anlamda Almanya’nın yani Saksonyanın Floransa’sı gibidir. Yani, burada sanat ve tarih içiçe bulunmaktadır. Eski şehir bölümünde birçok müze bulunuyor. Bu müzelerden özellikle bizimle ilgili olan bir tanesi ilgi çekiyor. Bu müze, uzun yıllar koleksiyonculuk yapan Kral Augustus tarafından toplanan Osmanlı eserlerinden oluşmaktadır. Bu müzede: Osmanlı kültürüne ait birçok eser (çadırlar, silahlar, kaftanlar gibi) sergilenmektedir. Müzeye girmediğim için içerisiyle ilgili yorum yapmak istemiyorum, ilgilenenler girebilirler. Söylenenlere göre, müzede 500 yıllık Osmanlı kültürüne ait eserler sergileniyormuş.

 

NE YENİR NE İÇİLİR

Şehirde: sosis yemeniz önerilir. Özellikle: Currywurst veya Bratwurst olarak çeşitlendirilen sosisleri deneyebilirsiniz, mülüm Alman sosisleri meşhurdur. Özellikle, Altstadt kısmında, Post Platz yakınlarında, dünyanın en acı sosislerinin yapıldığı söyleniyor. Eğer acı ile aranız iyi ise, Almanların meşhur sosislerinden tatmak istiyorsanız, burayı ziyaret etmelisiniz. Buradaki acı sosisin adı “Da Bomb Final Answer” olarak geçmektedir.

20160806_140325
Almanya Dresden Gezilecek Yerler

 

ALIŞVERİŞ

Dresten şehri, tam bir alışveriş cenneti gibidir. Eski şehirde: alışveriş caddesinde birçok mağaza ve alışveriş mekanları ve hatta AVM ler bulunmaktadır ki bunların içinde de her türlü arzu ettiğiniz ürünü bulabileceğiniz ve hatta uygun fiyatlı bulabileceğiniz mekanlar vardır. Alışveriş yapmak istiyorsanız, burada her türlü malı bulup rahatlıkla alışveriş yapabilirsiniz. Hatta, birçok mekanda, indirimli alışveriş imkanları bulacaksınız. Yani, Dresten şehri tarihi güzellikleri yanında alışveriş imkanları ile de öne çıkmaktadır. Peki buradan yöresel olarak ne satın alınır derseniz: “Die Berlemacher” denen yöresel peynirlerden satın alabilirsiniz. Bu peynir türü, sert ve top peynir şeklinde üretiliyor, hediyelik olabilir. Dresten şehrinin simgesi “tahta asker” maketleridir. Son bir not: Pazar günleri tüm alışveriş mekanları ve süpermarketlerin kapalı olduğunu unutmadan, şehir ziyaretini yapınız. Pazar günü şehri ziyaret ederseniz sadece müzeleri görebilirsiniz.

 

 

İsviçre Lugano

20180201_134720
İsviçre Lugano

İtalyanca konuşulan İsviçre kantonu Ticino’nun en büyük şehridir. Nüfusu yaklaşık 60 bindir. Şehrin başlıca geçim kaynakları: turizm, uluslar arası finans, çikolata, sigara, ipek ve makine imalatı dahil bazı sanayi kollarıdır. Şehir nüfusunun çoğunluğu İtalyanca konuşur ve Roma Katoliğidir.

Yazılı kaynaklarda, şehir ismi ilk olarak MS 6’ncı yüzyılda geçer. 1499 yılında şehir Fransızlar tarafından işgal edilir ve 1512 yılında İsviçre tarafından geri alınır. 1798-1803 yılları arasında Helvetic Cumhuriyetinin Lugano kantonunun merkezi olur. Ardından yeni kurulan Ticino kantonuna geçer. 1888 yılında piskoposluk merkezi olur. İtalyanca konuşan İsviçre üzerinden yargı yetkisine sahiptir. 1848-1866 yılları arasında Lombardiya’dan Avusturyalıları sınır dışı etme mücadelesi sırasında, Lugano, İtalyan milliyetçi lideri Giuseppe Mazzini’nin merkezi olur.

Göl kıyısındaki Gandria ve Morcote denen bazı köylere yüzlerce yıldır araba ile ulaşılmaz, sadece göl üzerinden teknelerle ulaşılır. Burada göl kıyısında özellikle ilginç ağaçlar dikkatimi çekti. Sanırım siz de burayı ziyaret ederseniz, bu ilginç ağaçları hayretle izleyeceksiniz, çünkü bu tür ağaçları başka bir yerde görmedim. Şehir, pahalı bir yaşam standardı sunuyor. İnsanlar, burayı fantezi butikler, yürüyüş, göle girme ve birçok palmiye ağaçları ve bahçelerde çiçekler arasında güzel zaman geçirmek için tercih ediyorlar. Şehrin manzarası heyecan vericidir.

Şehir merkezini rahatlıkla yürüyerek gezebilirsiniz.

San Salvatore ve Monte Bre feribot istasyonları, şehir merkezine 20 dakika uzaklıktadır.

İsviçre Lugano gölü
İsviçre Lugano gölü
İsviçre Lugano gölü

LUGANO GÖLÜ

Ceresio gölü olarak da isimlendirilir. Bu isim: MS 590 yılında Gregory of Tours tarafından verildi. Bu kelimenin “kiraz” dan türetildiği ve bir zamanlar burada çok fazla kiraz ağacının bulunduğu biliniyor.

Como gölüne çok yakındır.

Como ve Milano arasında, Alp trafiğinin kontrolü için 1218-1225 yılları arasında yapılan savaş bu bölgede olmuştur. Yani, gölün bulunduğu yer stratejiktir.

İtalya ve İsviçre sınırındaki bir buzul gölüdür. Göl: İtalya ve İsviçre arasında paylaşılır. Ama büyük bölümü: İsviçre’dedir. Gölün % 67 si İsviçre ve kalanı İtalya tarafındadır. Gölün kuzeydoğu ve güneybatı bölümleri, İtalya Lombardiya bölgesindedir.

Zaten Lugano şehrinde cadde plakaları bir “Strasse” olur bir “Via” olur ve meydan isimleri bazen Piazza ve bazen Platz olur.

Göl kıyısındaki şehirler: Lugano, Melide, Campione d’İtalia, Ponte Teresa dır.

Çevresi dağlarla çevrili ve mükemmel manzarası olan güzel bir göldür. Alplerin eteğine doğru uzanan bir masal diyarı gibidir.

Gölün uzunluğu 35 km dir. Genişliği, en geniş yeri 3 km dir. Ortalama derinlik 135 metre, maksimum derinlik ise 290 metredir. Göl çok sayıda küçük dağ akıntısı ile beslenir ve kısa Tresa nehri tarafından Maggiore gölüne boşaltılır.

İsviçre Lugano gezilecek yerler
İsviçre Lugano gezilecek yerler
İsviçre Lugano gezilecek yerler

GEZİLECEK YERLER

İsviçre Lugano Meleklerin Meryemi Kilisesi

Meleklerin Meryem’i kilisesi

Burası, göl manzarası eşliğinde kurulu bulunan, Meleklerin Meryemi kilisesidir. Bu kilise: muhteşem fresklerle süslenmiştir. En ünlü fresk dizisi: 16.yüzyıl başlarında, ünlü sanatçı Leonardo da Vinci’nin öğrencisi Bernardino Luini tarafından yapılmış olan “İsa’nın Çilesi” dir. Bu sanatçının eserleri bir çoğu , Leonardo’ya atfedilmiştir.

İsviçre Lugano City Park-Parco Civico Villa Ciani

City Park-Parco Civico Villa Ciani

En güzel İsviçre parklarından birisi olarak kabul edilir. Lugano şehrinin yeşil merkezi olan bu park alanı, turistlerin uğrak yeridir. Park alanı içindeki yollar: güzel çiçek yatakları, heykel ve çeşmelerle süslenmiş, bakımlı İngiliz tarzı çimlerle bezelidir. Park iki alana ayrılmıştır.

Villa Ciani’ye yakın olan ilk bölüm: göl kenarının ucundaki ana girişten başlar. Bu noktada, bahçenin özellikleri kısmen İtalyan, kısmen İngilizcedir. Geniş çiçek tarlaları, tüm dünyadan parlak yeşil çimler, ağaçlar ve çalılar görülür. Parkın ikinci alanı: rıhtımdan Cassarate nehrine kadar uzanır. Burada vahşi ve yerel bitkiler ve özellikle meşe, çınar ağaçları vardır. bunlar, Ticino bölgesinin ormanlık alanlarının tipik bitkileridir. Bu ağaçlık alanda, çocuk oyun alanı bulunur. Ciani park içinde, ayrıca Villa Ciani, Covention Merkezi “Palazzo dei Congressi”, rıhtım, Cantonal Doğal Tarih Müzesi ve Cantonal kütüphane vardır. Parkın merkezinde bulunan Villa Ciani, güzel sanatlar müzesini barındırır.

İsviçre Lugano

Şehrin manzarasını etkileyen bir de dağ var. San Salvatore dağı, yüksekliği: 912 metredir. Buraya: füniküllerle çıkılıyor.

Füniküler

Eski şehir: gezi yerleri ve parklarla sınırlanan Lugano gölünün üzerindedir. 1890 yılında buraya monte edilmiştir. Feniküler, eski şehri, yukarıdaki tren istasyonuna bağlar. Eğer buraya trenle gelirseniz, aşağı şehre ulaşmak için feniküler kullanmanız gerekiyor.

Grand Cafe al Porto

Burası şehirdeki en eski kafedir. 1803 yılında açılmıştır. 19’ncu yüzyılda, Giuseppe Mazzini ve diğer İtalyan vatanseverler, burada toplanıyorlar ve İtalya’yı birleştirmek için planlar yapıyorlarmış. Daha sonra, II. Dünya savaşı ertesinde, ABD İstihbarat subayı (daha sonra CIA Başkanı olmuştur) Allen Dules: burada Nazi ve İtalyan temsilcileriyle toplanmıştır. Daha sonraki yıllarda, ünlü yıldızlar (Clark Gable ve Sofia Loren) de buranın müşterisi olmuşlardır.

Piazza della Riforma

Burası Lugano şehrinin merkezidir. Yıl boyunca: Paskalya festivali, Jazz ve Blues konserleri, Sonbahar festivali ve Noel kutlamaları bu meydanda yapılır. Geçmişte bu meydanda çeşitli siyasi olaylar yaşanmıştır. 15 Şubat 1798 tarihinde, düşman Lugano partizanları tarafından şehirden itildi. 12’nci kanton Ticino’nun bağımsızlığı ilan edildi. 16 Şubat tarihinde Luganolular, Piazza Grande’de özgürlük ağacı diktiler. 1830 yılındaki Anayasa reformu sonucunda meydan günümüzdeki ismini aldı. Meydandaki dev sarı bina Belediye Binasıdır.

Eğer buraya turla giderseniz, büyük olasılıkla tur burada serbest zaman verecektir. Bu meydan hareketli bir yerdir, meydanda bir çanta mağazası var, uygun fiyatlı, özellikle bayanların orayı ziyaret etmesi önerilir. Ayrıca meydanın hemen yan tarafında büyük bir alışveriş merkezi daha doğrusu mağazası var. Ayrıca yine burada, Mac Donalts var, tuvaletini kullanabilirsiniz ve serbest zaman bitiminde, burası buluşma noktası olarak veriliyor.

Via Canova

Bu cadde, Belediye Binası yanından doğruca şehir parkına gider.

Museo Cantonale d’Arte

19 ve 20’nci yüzyıl sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapar. Giriş ücretlidir ve 8 İsviçre Frangıdır. Zaman zaman özel sergiler de açılır.

Piazza İndipendenza

San Rocco kilisesinin hemen ilerisinde bir park alanıdır. Burada bulunan dev başa benzer heykeller: Avrupa çapında meydanları süsleyen Polonyalı heykeltıraş Igor Mitoraj eseridir. Parkın sağ tarafından büyük bir kumarhane binası görülüyor.

Lugano Katedrali

Burada, 1078 yılında bir kilise kurulmuş olup, 1888 yılında katedral olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapı: 1905-1910 yılları arasında, kapsamlı bir yenileme faaliyeti görmüştür. Yapının ana cephesi: beyaz taştan yapılmıştır.

İsviçre Lugano Göl kıyısı
İsviçre Lugano Göl Kıyısı

Göl kıyısı

İleride, göl kıyısındaki araç trafiğinin yasaklanması düşünülüyormuş. Sanırım bu uygulama, göl kıyısının daha da popüler olmasını sağlar. Göl kıyısındaki bu cadde: Haziran-Ağustos aylarında, saat 20.30’dan sonra ve konserler ile etkinlikler düzenlendiğinde trafiğe kapatılıyor.

Göl kıyısında bolca dut ağacı göreceksiniz. Çünkü burada ipekçilik çok meşhur ve doğal olarak dut ağaçları da bolca görülür.

Gölün karşı kıyısında: kum renkli ve gece ışıklandırılan bir bina görülüyor. Burası: Mussolini tarafından verilen özel yasal ayrıcalıklar sonucu kurulan, Avrupa’nın en büyük kumarhanesi “Casino di Campione” dir. Burası: her yönden İsviçre ile çevrili olan İtalya’nın küçük bir bölgesi olan Campione d’İtalia’ya hakimdir. Ancak bu kumarhanenin ilginçtir ki sahipleri İsviçre frangı kullanır, İsviçre telefon numaraları ve plakaları kullanırlar ve İsviçre’ye vergi öderler. Ancak İtalyan pasaportu taşırlar.

Via Nassa

Lugano şehrinin ana alışveriş caddelerinden birisidir. 270 metre uzunluktadır. Cadde üzerinde tipik butikler ve mücevher mağazaları görülür. Sağ yanda Coop mağazasından çikolata satın alabilirsiniz. Malum bu mağaza bir süpermarkettin ve fiyatlar nispeten uygundur. Buranın üst katında kafeterya var, burada yemek yiyebilirsiniz.

Chiesa Santa Maria Angioli kilisesi

Bu göl kenarı kilisesi, 1499 yılından kalma bir manastırın parçasıdır. Kilisenin içinde, şehrin en iyi fireskoları görülebilir.

Ticino bölgesinin ve İsviçre’nin en iyi Rönesans fireskosu, kilise içinde nefi sunak bölümünden ayıran duvar üzerinde bulunan “İsa’nın Tutkusu ve Çarmıha Gerilmesi” sahnesidir. Bu eser: 1529 yılında Milano Bernardino Luini tarafından boyanmıştır. Kendisi “Kuzeyin Raphael” i olarak isimlendirilir. Eser: sembolizmle doludur. Örneğin: haçın tabanında, Adem’in kafatası ve kaburgasına (Havva’nın yaratıldığı yerden) dikkat edin. İbadet edenler bunu gördüler ve Adem ile Havva’nın ilk günahı olmaksızın hayat sürseydi, fireskonun geri kalanındaki korkunç eylemin hiçbirine gerek kalmazdı. Sanatçı Luini, 10 yıl boyunca bu firesko üzerinde çalışarak, boyalarını her geçen gün, bir bölüm olarak, ıslak sıvalı ince tabakalar üzerinde uyguladı.

Son bir not: buradaki fireskoları yapan Bernardino Luini, İtalyan olduğu için, buraya İtalyanlar da sahip çıkıyorlar.

Devasa fireskoya bakarken, sol tarafa bakınız. Burası, keşiş yemekhanesinin duvarından alınıp tuval üzerine konulan Luini’nin “Son Akşam Yemeği” tablosudur.

Giardino Belvedere

Bu keyifli küçük park, açık hava modern sanat müzesidir. Binanın karşısındaki bina, bir zamanlar bir manastırdı ve daha sonra Grand Otel olmuştur. Burası gölün, göle bakan ilk otelidir.

Lugano Üniversitesi

Bir kamu üniversitesidir. 1996 yılında kurulmuştur. Dört fakültesi bulunmaktadır. Üniversitede öğrenim gören öğrenci profili: 2157 öğrencinin, yarısı civarı: İsviçre ve kalanları, özellikle İtalya’dan olmak üzere, diğer ülkelerdendir.

İsviçre Lugano Gölde tekne turu
İsviçre Lugano Gölde tekne turu
İsviçre Lugano Gölde tekne turu

Lugano gölünde tekne turu

Gölün sularında ilk gemi dolaşımı yapan kişi, 1848 yılında Ticino’dur.

Günümüzde, Lugano gölünde: köyden köye giden basit yolculukların yanı sıra, daha bir dizi ayrıntılı turlar da yapılır. Bu turlar: öğle yemeği, muhteşem tur, İtalya’ya alışveriş gezisi ve akşam yemeği gezisi olarak sıralanır. En iyi tekne turu: gölde yapılacak 1 saatlik döngü gezisidir. Bu gezi, gölün bir ucundaki birkaç ıssız lokanta ve yerde durur ve sonra Gandria’yı (burası romantik manzaralı restoranları olan huzurlu küçük bir balıkçı kasabasıdır.) ziyaret edilir ve sonra Lugano’ya geri dönülür. Tekne sadece göl kıyısında İsviçre sınırları içindeki yerlerde dolaşır. Bazen saat yönünde, bazen saat yönü tersinde gezinti yapılır.

Ücret: gidiş-dönüş yolculuk 27 İsviçre frangıdır. Her hangi bir noktada inebilir, çevreyi gezebilir ve bir sonraki tekneye binebilirsiniz. Ama bunun için tekne sefer tarifesini iyi incelemek gerekir.

Gandria

İlginç ve popüler bir yerdir. İtalyan sınırından önceki son İsviçre köyüdür. Birçok ev, birkaç romantik otel ve birkaç restoran, gölün üstünde asılı gibi dururlar. Merkezde iyi korunmuş bina cepheleri göl sularına yansır. Ticino’nun en güzel göl kenarı kasabalarından biridir. Sık hizalanın binalara merdivenler ve ara yollarla ulaşılır. Evlerin bazıları: 16 ve 17’nci yüzyıllara dayanır ve freskler ve alçı süslemelerle bezelidir.

Nucleo tarihsel koruma merkezi, dünyanın birçok yerinden, bu küçük köye ziyaretçi çekiyor. Nucleo: MÖ.800 yıllarından, Keltler’den, günümüze: gizemli işaretler, büyük bir taş bulunuyor. Gandria dağının hemen dibindedir.

Feribot iskelesinin hemen üstünde, son derece romantik bir ortamda Miralago Gandria restoranda uygun fiyatlı yeme yiyebilirsiniz.

Gandria’dan yürüyerek veya otobüsle Lugano merkeze dönebilirsiniz. Yürümek isterseniz, Gandria’nın restore edilmiş, zeytin bahçeleri arasında yürüyerek Lugano merkeze 45 dakikada ulaşabilirsiniz. Çok dilli tabelalar, zeytin yetiştiriciliğini anlatır. Tekne ve otobüsü kaçırırsanız, buradan bineceğiniz taksi, Lugano merkeze yaklaşık 40-50 İsviçre Frangı ücret ister.

Gölün en uzak tarafındaki duraklar: Cantine di Gandria ve Museo Doğanale’dir. Cantine di Ganria’nın geleneksel trattoriası ve şarabı ünlüdür. Cantine di Gandria’nın durağında inerseniz, yürüyerek 5 dakika uzaklıktaki Museo Doganale’ye ulaşırsınız. Burada İtalyan sınırında bazı sergiler görünür. Tekneler burada dönüşümlü olarak dururlar.

İsviçre Lugano Morcote

Morcote

Göl ve dağlar arasında, kiliseleri, şapelleriyle küçük bir cennet gibi parkıyla 2016 yılında “En güzel İsviçre şehri” unvanını kazanmıştır. Göl kıyısında, Ceresio incisi olarak da adlandırılan bu güzel kasaba: bir balıkçı köyü idi. Aynı zamanda: ülkelerinden uzakta yeteneklerini bulan sanatkarlara ev sahipliği yapıyordu. Buraya yolunuz düşerse: göl kenarında yürüyüş yapın, sıva kaplı bir cepheye sahip olan Palazzo Paleari (Paleari Sarayı) ve eşi benzeri bulunmayan pencereleri koruyan Torre del Capitano (Kaptan Kulesi) gibi asil evlerinin yanında basit mimari tarzları keşfedin. Merkezi ve dar sokakları geçtikten sonra, uzun bir merdivenle (yaklaşık 400 basamak) Santa Maria del Sasso kutsal bölgesine doğru çıkabilirsiniz. Yol boyunca, güzel bir çeşme, birkaç şapel ve son derece eşsiz fresk ile Saint Antonio Abate’ye adanmış bir dini yapı göreceksiniz. Komşu sekizgen şapel ve anıtsal mezarlık tarafından, Santa Maria del Sasso kilisesinin oluşturduğu kompleks, güzel bir manzaraya sahiptir. Kilisenin içinde: farklı dönemlerden kalma freskleri, güzel kubbeyi ve 1600’lü yıllardan kalma organı görebilirsiniz.

Alpose Çikolata Fabrikası

Lugano yakınlarındaki Caslano kasabasındadır. Alpose, İsviçre’nin daha küçük ve daha az tanınmış bir çikolata üreticisidir. Ancak fabrika, ziyaretçilere açıktır. Fabrikanın yanındaki mütevazi müzede, çikolatanın yapım sürecini anlatan 15 dakikalık film izlenebiliyor. Ayrıca, yine burada bulunan dükkanda, düşük fiyattan taze çikolata satın almak mümkündür.

LUGANO GÖLÜ ÇEVRESİNDEKİ İTALYAN YERLEŞİMLERİ

Bısuschio

Lugano ve Varesa gölü arasında kalan bu köyde: yüzlerce yıldır sahip olduğu bir ailenin yaşadığı İtalyan görkemli bir ev olan Villa Cicogna Mozzoni’ye ait ev görülebilir. Burası aynı zamanda: Rönesans döneminin en iyi korunmuş birkaç yapısından biridir.

Sacro Monte

Bölgenin en çok turist çeken yerlerinden biri olan “The Sacro Manto” ya da “Holy Mountain”: 14 Rosary’nin Gizemlerini temsil eden heykeller bulunan, çakıl taş döşeli geniş bir dağ yolunun bulunduğu barok şapel vardır.

Varese

Burası: yemyeşil yapısı ile zengin aileler için Milano şehrinin Versailles ya da Windsor’dur. Burada: İtalya’da çağdaş sanatın en iyi koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan, 18’nci yüzyıl yapımı “Villa Panza” ve bazı çarpıcı villalar bulunur. Villa Panza’nın sahibi: Count Giseppe Panza di Biumo: 1960’lı yılların başından itibaren ABD minimalist sanat eserlerini toplamaya başladı ve 1996 yılında villanın bir bölümünü ve koleksiyonun bir parçasını: İtalya’nın Fondo Per L’Ambiente İtaliano’ya miras bıraktı.

Melide

Güneyde bulunan bu kasabanın özelliği: 100’den fazla ulusal anıtın küçültülmüş örneklerinin bulunduğu “Swissminiatur” bulunmasıdır. Burası; 1959 yılından bu yana, pek çok ziyaretçi tarafından gezilmiştir. Muhteşem güzel bir yer. Trenlere biniliyor. Trenler, tüneller ve  dağ eteklerinde ilerliyor ve bu ilerleyiş esnasında, muhteşem bir gösteri sunuluyor.