Portekiz Lizbon Genel

Portekiz Lizbon Genel

Burası: Akdeniz’de kıyısı olmamasına rağmen, tam bir Akdeniz şehridir.

Günümüzde şehirde 600 bin kişi yaşıyor. Şehir, Atlantik okyanusu kıyısında, Tejo nehrinin oluşturduğu haliçte bulunmaktadır. Yani bir anlamda, İstanbul’daki haliç gibi düşünülse de, aynı güzelliği burada bulmak mümkün değildir. Siz: şehirde okyanus manzarası izliyorum diye düşünürken, aslında Tejo nehrini izliyorsunuz. Okyanus, sadece köprünün ötesinden görülüyor.

Şehirde: her yer yokuş ama sık ve dik yokuşlar var. Roma ve İstanbul gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. Yani, bir anlamda “Yedi Tepeli Şehir” de denilebilir. Bu yüzden: şehirde yürüyerek gezerken, yanınızda çok eşya bulunmamasına dikkat etmek gerekir.

Portekiz Lizbon Genel

ULAŞIM

İstanbul-Lizbon arasındaki havayolu ulaşımı: yaklaşık 4 saat 50 dakika sürüyor.
Lizbon şehrindeki “Portella Havaalanı”; şehir merkezinden 7 km. uzaklıktadır. 2012 yılında havaalanı, 15.3 milyon yolcu tarafından kullanılmıştır. Havaalanında, ülkeye girişte “Freeshop” bölümü bulunmuyor. Pasaport kontrolünden sonra, yalnızca kahve satan birkaç dükkan bulunuyor.
Havaalanı ile şehir merkezi arasında, her yarım saatte bir kalkan servis otobüslerini kullanabilirsiniz. Bunlar, 3.5 euro ücret alıyorlar ve şehir merkezine, 25-30 dakika da ulaşıyorlar.
Taksi isterseniz, şehir merkezine ulaşmak için, muhtemelen 15-20 euro ödemeniz gerekir.

Portekiz Lizbon Genel

TARİHİ SÜREÇ

Şehir: Fenikeliler tarafından kurulmuş ve “Ulissipo” yani “güzel liman” adıyla anılmış ve ilk çağlarda: İber kabileleri tarafından yerleşilmiştir.

1255 yılında ise, şehir, Portekiz krallığının başkenti olarak seçilmiş ve ardından önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir.

Takip eden dönemlerde ise: 1290 yılında, ülkenin ilk üniversitesi bu şehre taşınmıştır. 1531 ve 1756 yıllarında meydana gelen depremler: şehri tamamen yok etmiştir. Bunun üzerine: Pambal Markisi isimli şahıs tarafından, şehir yeniden planlanmış ve yeniden yaratılmıştır.

Hatta: şehrin aşağı kısmına, Marki’nin anısına “Baixa” yani (Aşağı Mahalle) “Pombalina” ismi verilmiştir.

1755 yılındaki büyük depremde: şehirde, 100 bin civarında insan öldüğü söyleniyor.
II. Dünya savaşında ise, Lizbon, tarafsız bir liman olarak bilinir. Ancak: 1988 yılına gelindiğinde, şehirde, yine büyük bir felaket, yangın çıkar.

Portekiz Lizbon Genel

İKLİM

Lizbon şehrinde, soğuk pek etkili olmuyor. Gezginleri etkileyecek tek hava olayı yağmurlardır. Bu şehirde yıl boyunca hava sıcaklıkları nadiren 5 derecenin altına düşer. Zaten şehirdeki evlerde kalorifer tesisatı bulunmadığını öğrendim. Ortalama sıcaklık, 10 derecedir. Şubat ayında burada gayet güzel güneşli bir havada gezme şansı buldum.
Evet, Lizbon şehri, Avrupa’nın en sıcak başkentlerinden birisidir. Burada, tipik Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir.

Portekiz Lizbon Genel

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Lizbon şehrinde: yüzyıldan fazla zamandır kullanılan “tramvay” ve “feniküler” bulunmaktadır. Şehri gezerken, bunları kullanabilirsiniz. Ayrıca: şehirde, 4 hatlı metro sistemi bulunmaktadır. Lizbonlular yoğun olarak metroyu kullanıyorlar. Metro istasyonları: gayet güzel ışıklandırılmış ve sıcak yaz günlerinde klimalar ile soğutuluyor. Ancak: turistler yani ziyaretçiler, metro değil, genellikle “tramvay” kullanıyorlar ki, zaten bu sarı tramvaylar, şehre ait tüm hediyelik objelerde işlenmiştir.

Şehirde kalış süresine göre: “Lizboncard” alırsanız, bütün toplu taşım araçlarında, bu kartı kullanabilirsiniz. Bu kart, aynı zamanda bazı müzeler ve restoranlarda da indirim sağlamaktadır. Bu kart, 50 cent ödenerek satın alınıyor ve içine istediğiniz kadar para yükletebiliyorsunuz.

Ancak: otobüse veya tramvaya bindikten sonra, şöföre veya kondörtöre para ödeyerek de seyahat edebiliyorsunuz. Ayrıca: günlük seyahat kartı da satın alabilirsiniz. 4.60 euro ödeyerek alacağınız bu kart ile, bir gün boyunca, tüm metro, otobüs ve trenlere binebilirsiniz.

Şehirdeki en turistik hat ise “28” numara olarak biliniyor ve onun ücreti 2 eurodur. Turistik seyahat otobüsleri gibi, birçok turistik yeri, bununla gezebilirsiniz.

Şehirde, taksi kullanmak isterseniz, taksiler ucuzdur. Yani: genellikle 5-6 euro ödeyerek, birçok yere taksi ile ulaşabilirsiniz.

Portekiz Lizbon Genel
Portekiz Lizbon Genel
Portekiz Lizbon Genel

 

ALIŞVERİŞ

Alışveriş ile ilgili öncelikle şunu bilmeniz gerekir ki, şehrin birçok yerinde “kredi kartı” geçmiyor ve nakit alışveriş yapılıyor. Yani, bu şehirde gezerken, yanınızda mutlaka yeterli nakit bulundurun.

Şehrin ana alışveriş caddesi olan “Avenida da Liberdade”: Rossio’dan başlayıp, VII Eduardo Parkı’na kadar devam etmektedir. Bu cadde üzerinde: şık kafeler ve alışveriş mekanları bulunmaktadır.

“Chiado” ise: yine hoş mağazaların bulunduğu bir yerdir.

“Campo de Santa Clara” meydanında: cumartesi günleri, “Feira de Ladra” isimli, bit pazarı kurulmaktadır.

“Rua de Sao Pedro” da: hafta içi, her sabah erken saatlerinde balık pazarı kurulur.

Evet, peki bu şehirden ne satın alınır. Lizbon şehrinde en güzel hediyelik “el yapımı” mallardır. Antik döneme ve çağdaş döneme ait el boyaması fayanslar, lüks sabunlar, farklı bölgesel seramikler ve masa örtüsü, nakış gibi tekstil ürünleri bulup satın alabilirsiniz. Portekiz’de satılan altın objelerin hepsi, en az 19.2 ayardır.

Lizbon şehrinde, buraya has seramiklerden satın almak isterseniz: Praça Principe Real, 33 adresinde bulunan: Principe Real’i tercih edebilirsiniz. Burası, Portekiz’in en ünlü seramiklerini üreten fabrikanın malları satılır. Bir diğer adres ise, Chiado bölgesinde, Rua do Alacrim, 95 adresinde bulunan, Azulejos Sant’Ana olabilir. Burası da bir fabrika satış mağazasıdır.

Bunların yanında, Lizbon şehrinde alışveriş merkezi gezmek isterseniz: bu kez: Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezlerinden bazılarının burada olduğunu göreceksiniz. Colombo en büyük, Amoreiras ise en eski olanıdır.

Şehirde, özellikle yağmurlu bir günde, bu alışveriş merkezlerinde gayet güzel zaman geçirebilirsiniz. Bu alışveriş merkezlerinden, öncelikle önerim “Uptown” bölgesinde, Av Muh.Duarte Pacheco adresinde bulunan “Amoreiras” olacaktır. Şehrin en eski alışveriş merkezi göz alıcı post-modern kulesi ile ilgi çekmektedir.

Bir diğer öneri “Centro Vasco Da Gama” olabilir. Parque das Naçoes bölgesindedir. Popüler alışveriş merkezi: bir okyanus tema ile dekore edilmiştir. Mağazalar ise, uygun türe göre kümelenmiş, açık oturma alanları ve 10 sinema salonu ve fast-foot bölgesi bulunmaktadır.

Son öneri: “Colombo” olacaktır. Uptown bölgesinde, Av. Colegio Militar adresinde bulunan bu alışveriş merkezi de, Avrupa’nın en büyüklerinden birisidir.

 

NE YENİR-NE İÇİLİR

Burada: akşam yemeği çok geç saatte yeniliyor. Hatta: akşam yemeği için, fado söylenen bir restorana gitmenizi öneririm. Ama unutmamak gerekir, Fado müziği pek iç açıcı bir müzik türü değil, melankolik bir müzik. Ben gittim, bir daha gider misin derseniz gitmem, karar sizin.

Deniz kıyısında bulunması nedeniyle, Portekiz mutfağı, deniz ürünleri ağırlıklıdır. Daha doğrusu Portekiz mutfağının balık lezzetlerinin cenneti olduğu söylenebilir.

Evet: Portekiz, Avrupa’nın en çok balık yenilen ülkesi olarak biliniyor. Burada özellikle bir tür okyanus balığı olan “Bacalhau” denemelisiniz. Bu balık, genellikle şarap katılarak pişiriliyor. Diğer tür yemeklerde ise, genellikle zeytinyağı kullanılıyor. “Sardinhas assadas” isimli yemek, bir tür mangalda pişirilmiş sardalya balığıdır. “Pasteis de bacalhau” ise: balık kekleri olarak bilinir ve yine Lizbon şehrinin en popüler yemekleridir.

Yemek yeme yerleri için öneriler: Rossio meydanı ve Rua Agusto bölgesindeki restoranların fiyatlarının yüksek olduğunu unutmayın. Rua Agusto caddesinin bir arka paraleli olan Rua dos Sapateiros sokağındaki “A Licorista Bacelhoeiro” isimli restoranı düşünebilirsiniz.

Fiyat ve lezzet dengesi iyidir. Burada, tüm deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Ama özellikle ahtapot salatası yemelisiniz. Hatta: ülkemizde bulunmayan ancak Portekiz’in ulusal balığı olan “Codfish” yani “morina balığı” deneyebilirsiniz.

Yani bizim Karadeniz bölgesinde hamsi neyse, onlarda da aynısı. Bu balığın binbir çeşidini yapıyorlar.

Tatlı olarak ise “Pudin” denilen, kremalı tatlıyı denemelisiniz. Ayrıca: Belem kurabiyesini tatmayı sakın unutmayın. Sıcacık ve içi puding dolu, dışı çıtır çıtır ve üstü pudralı, muhteşem bir lezzet. Ama mutlaka Belem bölgesindeki pastaneden yemelisiniz.

Şehri ziyaret ederseniz: “Casa Brasileira Cafe” de oturmalı ve bol köpüklü bir “bica kahvesi” içmelisiniz. Gerçekten, bu kahve, lezzeti itibarıyla muhteşem bir kahve olarak hafızanıza yer edecektir. Otururken: hemen ön tarafta, ünlü Portekizli yazar Fernando Pessoa’nın heykelini de görebilirsiniz.

Yine, şehirdeki bir lezzet mekanı “Cafe Pastelaria Suiça” var. Petro IV meydanına bakan kafede, muhteşem lezzetli filtre kahve içebilirsiniz.

Bunun dışında: Porto şehrinde üretilen “brendi aromalı Porto şarabı” denemelisiniz. Ayrıca; Madeira şarabı ve Vinho verde şarabı da denenebilir. Zaten: Portekiz, kaliteli şarabıyla ünlü bir yerdir. Şarap: Lizbon mutfak kültürünün vazgeçilmez bir parçasıdır.

Portekiz Lizbon Genel Sardalya Balıkları

Sardalya

Sardalya, Lizbon’un simgesi olan bu balık, Lizbon şenliklerinde ekmekle yenir. Tutulduğu her ay lezzetli olan sardalya, özellikle Saints Popülaires sırasında lezzetlidir. Evet, ızgara sardalya, Lizbon yazının en sembolik yemeklerinden biridir.

Bir dilim ekmekle ya da közlenmiş biber ve haşlanmış patatesle yenen bu balık, yaz boyu mis kokularıyla Lizbon sokaklarını doldurur. En ünlü saldalyalar “Setubal” de bulunur.

Geleneksel mahallelerde de ızgaralar kurulur. Hediyelik olarak, şehirden sardalya konservesi alabilirsiniz.

Portekiz Lizbon Genel

FADO MÜZİĞİ

Fado müziği “kader” anlamına gelmekte ve Portekiz’in ulusal müziği olarak bilinmektedir. Portekiz müzik tarzı: Lizbon’un kültürü ve ruhunu meydana getirir.

Gitarın eşlik ettiği kederli söz ve nağmelerden oluşan bu müzik tarzı: derin duygularla bağlı bulunulan bir kimseye veya bir şeye duyulan özlemi anlatır. Yani: Fado, Lizbon şehrinin popüler kültürünün önemli bir parçasıdır. Denizin hikayesini anlatır.

En çok söylenen temalar: melankoli, nostalji, mütevazi mahallerde günlük yaşamdan küçük hikayeler ama özellikle kadercilik ve hayal kırıklığıdır.

Şarkılar genellikle bir erkek veya kadın tarafından, akustik gitar ve Portekiz’e özgü bir gitar eşliğinde söylenir.

2011 yılında, UNESCO tarafından Fado müziği “İnsanlığın somut olmayan kültürel mirası listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Lizbon şehrinin eski mahallelerinde çok sayıda küçük Fado evlerinde amatörler tarafından icra edilir. Ancak, Fado müziği dinlemek için en ünlü yerler: “Alfama” ve “Bairro Alto” bölgesidir.

Portekiz Lizbon Genel

TURİZM

Lizbon şehri, idari bakımdan, 6 bölgeye ayrılmaktadır. Bunlar:
1. Baixa bölgesi (burada, geniş meydanlar, 18’nci yüzyıl mimarisi ve desenli kaldırımlar, popüler kafeler bulunur)
2. Bairro Alto ve Chiado (Burada, canlı gece hayatı, klasik ve alternatif kültür, şık alışveriş yerleri, restoranlar bulunur)
3. Belem (Şehrin bu bölümünde: keşifler çağına ait görkemli anıtlar ve müzeler görülür)
4. Alfama ( Ortaçağ döneminden kalma cadde ve sokaklar, muhteşem ve görkemli bir kale, fado sesleri)
5. Uptown ( burada, müzeler ve alışveriş merkezleri bulunur)
6. Parque das Naçoes ( Tagus nehri tarafında, 21’nci yüzyılın modern mimarisi görülür)

Müzeler

Lizbon şehrindeki en iyi 10 müze, şöyle sıralanmaktadır.
1. Calouste Gulbenkian Müzesi. (Doğu ve Batıdan hazineler)
2. Berardo Müzesi. (Modern sanatın dünya standartlarında eserleri)
3. Antik Sanat Müzesi. (Büyüleyici Doğu ve Avrupa sanatı örnekleri)
4. Tasarım Müzesi. (Dünyanın önde gelen tasarım koleksiyonlarından birisi)
5. Çini Müzesi. (Cömert bir eski manastır sanat formu)
6. Orient Müzesi. (Asya’da Lizbon, Lizbon’da Asya)
7. Antrenör Müzesi.(Muhteşem kraliyet antrenörleri, dünyanın en büyük koleksiyonu)
8. Denizcilik Müzesi. (Dünya keşiflerinde Portekiz’in öncü rolü)
9. Chiado Müzesi. (Portekizce çağdaş sanat)
10. Medeiros e Almeida Müzesi. (Güzel sanatlara ait üstün bir koleksiyon)

Evet, Lizbon şehrini gezmek isteyen okurlar için, şehirde mutlaka görmenizi önereceğim yerler ise şunlardır: (Buralar ile ilgili kısa bilgiler vereceğim, ayrıntılı bilgileri daha aşağıda bölgelere ait bölümde bulabilirsiniz.)

1. Jeronımos Manastırı (Burası, ünlü kaşif Varco do Gama’nın dinlenirken kullandığı bir yer olarak biliniyor. 1500’lü yıllarda inşa edilmiş bir kilisedir. Odun dehlizleri, dünyanın en güzel yerleri olarak değerlendirilmektedir ve UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.)
2. Belem Kule (Lizbon şehrinin simgesidir. 1500’lü yıllarda inşa edilen bu süslü gözetleme kulesi, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.)
3. St George’s Kalesi (Bu kalenin eski surlarında yürürseniz, şehrin kuşbakışı muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Kalenin içinde küçük bir arkeoloji müzesi bulunmaktadır. )
4. Calouste Gulbenkian Museum (Burası, bir adam tarafından toplanan Doğu ve Batı’nın ve antik dünyanın hazinelerinden oluşan, dünyanın en iyi özel sanat koleksiyonlarından birini sergilemektedir. Koleksiyon içinde: Rubens, Rembrandt, Monet ve Rene Lalique gibi sanatçıların eserleri de bulunmaktadır.)
5. Parques das Nacoes (Burası bir semttir. Ancak, şehrin en eski mahalleleriyle zıt bir zemin oluşturan, Avrupanın en uzun köprüsünü de bir arada barındırmaktadır. Burada ayrıca bir akvaryum, bir kumarhane ve harika deniz kıyısı manzarası bulunmaktadır.)
6. Berardo Museum (Bir Portekizli milyarder Andy Warhold: Picasso ve Dali gibi sanatçıların eserlerinin de bulunduğu, Avrupa’nın en büyük modern sanat koleksiyonunu oluşturmuştur ve bu koleksiyon, bu müzede sergilenmektedir. )
7. Madre de deus Convent (Dünyanın tek ve en lüks manastırıdır. Aynı zamanda müze olan bu manastırda, dekoratif seramik sanatı objeleri görülmeye değerdir)
8. Sao Roque Kilisesi (Burası dünyanın en pahalı şapeli olarak bilinir. Sömürge döneminde, Brezilya’da bulunan altın sonucu şaşırtıcı derecede zengin olan Portekiz: bu şapelin içini Roma şehrinde tam bir Avrupa başyapıtı gibi yaptırmış ve daha sonra buraya getirerek şapel içine yerleştirmişlerdir.)
9. Antik Sanat Müzesi (Burada: büyüleyici doğu ve Avrupa sanatı, Portekiz sanatı eserleri bulunmaktadır. Bunların çoğu: Portekiz’in Asya ve Afrika’daki sömürgelerinden getirilmiştir.
10. Tasarım ve Moda Müzesi (Moda ve tasarım konusunda, üst düzey uluslar arası isimlerin yarattıkları kalıcı koleksiyon ve geçici sergilerin sunulduğu bir müzedir. Eski bir bankanın merkezinde, 2009 yılında açılan müze, dünyanın önde gelen tasarım ve moda müzelerinden biri olarak kabul edilir.

Portekiz Lizbon Genel
Portekiz Lizbon Genel

 

Plajlar

Lizbon şehri, Avrupa ülkeleri başkentleri içinde, kumlu plajlara en yakın başkent olarak da bilinir. Bu plajlardaki sular: güney denizlerindeki ve özellikle Akdeniz’deki kadar sıcak olmasa da, küçük koylar ve kumlu plajlar ilgi çekmektedir.

Bu plajların çoğu: “Mavi Bayrak” standartlarını taşımaktadır. Lizbon şehrinde iken, şehrin en iyi plajından denize girmek isterseniz “Portinho Da Arrabida” yı tercih etmeniz gerekir.

Portekiz Lizbon Genel

Portinho Da Arrabida

Burası Lizbon şehrinin en iyi plajıdır. Bu koydaki küçük plajda: yüzme ve dalış için mükemmel, mavi-yeşil sular bulunmaktadır.

Portekiz Lizbon Genel
Portekiz Lizbon Genel

 

Cascais

Demiryolu hattı üzerinde bulunan bu plaj bölgesi, özellikle Lizbon şehrindeki işçi sınıfını, tatil günlerinde çekmektedir. Özellikle, plaj futbolu oynamak çok yaygındır. Cascais merkezinde bulunan “Prala da Conceiçao” ve “Praia da Rainha” plajları ilgi çekmektedir. Praia da Rainha: uçurumlar ortasında gizli, küçük bir plajdır. Burayı bulmak için “Hotel Albatroz” u bulmalısınız.

Guincho

Burası, özellikle dünya çapında bir sörf alanı olarak bilinir ve şehir merkezine 20-30 dakika uzaklıktadır.

Portekiz Lizbon Genel

Meco

Avrupa’nın en iyi plajlarından birisi olarak bilinir.

Turistik Gezi Otobüsü

Şehirdeki gezi otobüsü: şehrin kalbi olan “Parque das Naçoes” den kalkar ve Tagus nehrini izler. Tur, yaklaşık 1 saat 45 dakika sürer. Her gün, saat: 09.45 ile 18.45 arasında, her yarım saatte bir hareket eder. Başladığı yerde biter. Yetişkinler 13.50 euro, çocuklar (4-10 yaş arası) ise 7.50 eurodur.

Portekiz Lizbon Genel

LİZBON SOKAK LAMBALARI

Eski, duvara sabitlenmiş, metal veya daha modern, sütun şeklindeki bu sokak lambaları, şehirdeki kamu aydınlatmasının hikayesini anlatır. Kraliçe D. Maria I tarafından taktırılan kandillerin yerini, gazlı sokak lambaları ve ardından 1878 yılında ilk elektrikli küreler aldı. Ferforje, dökme demir ve alçı yapılar, şehri süsleyen romantik ve modern tarzları temsil ediyor.

 

Moldova Kişinev

Moldova Kişinev

 

Yazının hemen başında ilginç bir hikayeden söz etmek istiyorum. Ülkenin ismi: burayı kuşatan atalarının başındaki şahsın köpeğinin isminden almaktadır ve Moldovalılar: vatanlarına bir köpeğin isminin verilmesinden hiç de sıkıntılı değillerdir.

Aslında tabii bu giriş: ülkenin isminin gerçekten anlamını izah etmek içindi. Halbuki: bizim ülkemizden, buraya giden birçok gezginin amacı: gezmek denemez, çünkü zaten burada çok büyük turistik özellikleri olan yerler yok.

Alışveriş deseniz o da yok, hoş ülke çok ucuz, içki ve sigara gerçekten çok ucuz ama ülkemizden buraya gidenlerin en büyük düşüncesi: aklınıza geldiği gibi, Moldova’nın sarışın ve mavi gözlü kızları. Hatta: iş o kadar ileri düzeyde ki, ülkemizdeki birçok firma: başarılı bayilerini ödüllendirmek isteyince, onları Moldova’ya Kişinev şehrine götürüyorlar.

Ama: elbette, bu geziler genellikle yalnız, yani bekar yapılıyor. Neyse: biz yine de, Moldova ülkesine ve özellikle Kişinev şehrine gidip te, bu şehrin tarihi ve turistik özelliklerini bilmek ve güzelliklerini gezmek isteyenler için: birkaç hususu belirtelim.

Ülke: genel anlamda “fakir” olması ile bilinir, kişi başına düşen milli gelir, yalnızca 417 Euro imiş, yani Avrupa Birliği ülkelerinin tümü arasında en düşük milli gelir, zaten bu yüzden, bazı Moldova vatandaşları, çalışmak üzere, ülkemize geliyorlar. Çünkü, kendi ülkelerinde, bir ay çalışıp 100 dolar kazanan insanlar, kendilerini diğer ülkelere atmak için büyük uğraş veriyorlar.

Moldova: Ukrayna-Romanya arasında bir ülkedir ve başkenti Kişinev’dir. Ülke: 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından, bağımsızlığını kazanmıştır. Ülkenin başkenti Kişinev’dir. Ancak: başkent Kişinev: hem Almanlar ve hem de Ruslar tarafından talan edilmiş ve her defasında yeniden inşa edilmiştir. Alman tehdidinin ardından, bölgede günümüzde de Rus ve Romanya etkinlik mücadelesini sürdürmektedirler.

Kişinev: Avrupa’nın yeşilliği en bol şehridir. Şehirde birçok park ve 23 tane göl bulunmaktadır.

Şehir: Dinyester nehrinin bir kolu olan “Bic” nehri kıyısındadır. Büyüklüğüne gelince, toprakları: 33.700 km. karedir. Denize kıyısı yoktur, ancak Karadeniz’e çok yakındır. Dünya üzerinde sırf karasal sınırları olan 42 ülkeden birisidir. Ancak: Rusya ve Ukrayna üzerinden Avrupa’ya aktarılan doğal gaz ve elektrik enerjisi, bu ülke üzerinden aktarılmaktadır ve bu yüzden, ülke stratejik konumdadır.

Ülkenin coğrafi konumunda en öne çıkan: tepelerdir. Moldova’nın en yüksek noktası “Balanesti” denilen tepedir. Bu tepenin yüksekliği, yalnızca 430 metredir. Bu kadar çok tepe olmasına rağmen, bunların hepsinin birbirinden farklı olması ilginçtir.

Bazı tepeler ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlardaki ağaçların yaprakları: yeşil, altın renkli ve bazen kırmızıdır. Özellikle: sonbaharda tam bir renk cümbüşüdür. Zaten: Moldova topraklarının % 9’luk bölümü ormanlarla kaplıdır.

Ancak, mevcut tepelerin birçoğu da, halk tarafından sürülerek tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Yani: Moldova, bir anlamda tarım ülkesidir denebilir. Ülke topraklarının % 55 lik bölümü tarım arazisidir. Tarımın büyük bölümü ise “üzüm bağları” şeklindedir.

Günümüzde Moldova Cumhuriyetinde çeşitli farklı etnik guruplar yaşamaktadırlar. Bunlar arasında: % 65 Moldovalılar, % 14 Ukraynalılar, % 13 Ruslar ve diğerleri bulunur. Kırsal alandaki nüfus, % 45’dir. Nüfusun büyük yoğunluğu, başkent Kişinev’de yaşamaktadır.

Moldova denilince, akla gelen bir diğer özellik şaraplardır. Moldova şarapları, dünya çapında üne sahiptir. Hatta, ülkede bazı ülkelerde, eski maden ocakları bile, şarap mahzenlerine dönüştürülmüştür.

Dünya üzerinde, en büyük yer altı şarap mahzenleri, bu ülkede bulunmaktadır. Bu şarap mahzenlerinin uzunluğunun, kilometrelerce olduğu söyleniyor. Bu yüzden ülkede konyak ve şarap oldukça ucuzdur. Ayrıca, kalite konusunda da oldukça iyiler.

Moldova Kişinev

TARİH

Moldova: bulunduğu coğrafi konum nedeniyle, tarih boyunca sık sık işgallere uğramıştır. Çünkü: Prut ve Dinyester nehirleri arasındaki bölge: “Besarabya” olarak bilinir ve çevredeki bütün ulusların ilgisini çekmiştir.

16’ncı yüzyılda, ülke toprakları Osmanlı egemenliğine girmiştir. 1812 yılında: Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan barış antlaşması sonucunda ise, Rusya’nın egemenliğine girmiştir. 1918 yılına kadar Rus imparatorluğunun hakimiyetinde kalan ülke: Rusya’nın Kırım savaşında yenilmesinin ardından, Romanya egemenliğine geçmiştir. 1874 yılında, Rusya, burayı yeniden ele geçirmiştir.

I. Dünya savaşından sonra bölge tekrar Romanya egemenliğine geçmiş, 1924 yılında ise Moldova Özerk Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur.

1939 yılında, Sovyetler, burayı yeniden ele geçirmiştir. 27 Ağustos 1991 tarihinde ise, Moldova bağımsızlığını kazanmıştır.

Evet, sonuç olarak şöyle özetlenebilir. II. Dünya Savaşında, Nazi Almanya’sı: bir dönem Sovyetlerin topraklarının içlerine kadar girmiştir. Ancak: daha sonra Sovyetler karşı atağa geçerek, batıya doğru sınırlarını taşımaya başlamıştır.

Bu sırada Romanya içlerine kadar dalmışlar ve savaş öncesinde Romanya toprağı olan bu bölge, savaş sonrasında Sovyetlerin elinde kalmıştır.

Ancak, Sovyetlerin dağılmasının ardından ise, tarihte olmayan ( eskiden buralar Boğdan olarak bilinirmiş) ve Moldova ismi verilen bu ülke ortaya çıkmıştır.

Bir aralar: burada yaşayanlar, yine Romanya’ya bağlanmak istemişler ama Sovyetler döneminde buraya yerleştirilen “Rus-Ukraynalı” azınlığın karşı çıkması sonucu bağımsız ama ne olduğuna tam olarak karar veremeyen bir ülke haline gelmişlerdir.

 

ULAŞIM-HAVAALANI

İstanbul-Kişinev havaalanı arasındaki havayolu yolculuğu, yaklaşık 1 saat 20 dakika sürmektedir.

Moldova havaalanında: şehir merkezine gitmek isterseniz, çevrenizi saracak taksi sürücüleriyle mutlaka fiyat konusunda anlaşarak taksiye binin, aksi halde büyük bir ücret ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Zaten şehir içinde de buna dikkat etmeniz gerekir ki, normalde 50 leu alınması gereken bir yolculuk için, yabancı olduğunuzu anlayan şöför sizden 100 leu isteyecektir.

Mutlaka ve mutlaka, taksiye binmeden önce pazarlık yapın, fiyat konusunda anlaşın. Hatta: Moldova’daki yaşamınızda, sürekli olarak bir turist olduğunuzu ve yerli halk tarafından bir şekilde “kazıklanacağınızı” aklınızdan çıkarmayın ve tetikte olun.

Moldova Kişinev

İKLİM

Deniz kıyısında olmamasına rağmen, denize çok yakın olması nedeniyle: burada ılıman iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazlar sıcak, kışlar ılık geçer.

Moldova Kişinev

PARA

Burada “Moldova Leus” kullanılmaktadır.
1 Amerikan Doları = 12.53 leus
1 Euro = 16.38 leus

1 Leus ise= 1.64 TL.

Alışveriş sırasında, şehirdeki dükkanların birçoğunda Amerikan doları ve Euro kabul edilmiyor. Ancak, Moldova Leus’u uluslar arası geçerliliği olan bir para birimi olmadığından, bozdururken az az bozdurun, yoksa elinizde kalınca, hani derler ya, para pul oluyor.

Moldova Kişinev

DİL

Kullanılan resmi dil Moldovacadır.

Romen ve Moldova dilleri büyük benzerlik göstermektedir. Ancak, tüm otel ve restoranların personelleri, az da olsa İngilizce biliyorlar. Yine de, burada halkın büyük çoğunluğu Rusça biliyor, yani İngilizceye güvenmemek gerekir. Halkın yalnızca okumuş ve zengin kesimi İngilizce biliyor.

Aslında: Moldova dili, tamamen Romanca diline benzemektedir. Ancak, Ruslar, bunları Romanya’dan tam olarak koparmak için “Kiril” alfabesi kullanmaları için zorlamışlardır.
Öte yandan: ülkenin eli-yüzü düzgün gençleri ve Gagavuz Türkleri: ülkemize gelip çalışmaktadırlar ve bu yüzden başkentte, bazı yerlerde Türkçe konuşan insanları duyabilirsiniz.

Moldova Kişinev

İNSANLAR

Yukarıda da söz ettiğim gibi, Moldova’da, Moldovalılar yanında Sovyet yönetimi sırasında buraya yerleştirilen Rus-Ukraynalı azınlıklar da bulunmaktadır.

Bayan nüfusunun muhteşem güzel olan bu halkın: % 65 Moldovalı, % 14 Ukraynalı, % 13 Rus ve % 4 Gagavuz Türklerinden oluşmaktadır. Gagavuz Türkleri: ülkenin güneyinde, kendilerine ait bölgede, otonom yönetim altında yaşamaktadırlar.

Gagavuz Türkleri: Hıristiyan Türklerdir.
Bayanları: sarışın ve mavi gözlü ve çok güzel olmasıyla bilinir ve tanınır. Manken gibi güzeller ve onların gözünde Türkiye: zengin bir ülkedir.

Öte yandan: Moldova insanının bir özelliğinden daha söz etmek istiyorum. Kendinizi hazırlayın: burada, her türlü hizmetin karşılığında “bahşiş” adı altında rüşvet isteniliyor. Yani, bu gayet normal kabul ediliyor.

Hatta ve hatta: havaalanında uçaktan indiğiniz anda, pasaport kontrolü, bagaj kontrolü derken: bir bakıyorsunuz, bir polis gözünüzün içine baka baka “bahşiş” istediğini rahatlıkla söylüyor ve bence 1-2 dolar veya birkaç sigara vermekten imtina etmeyin.

Çünkü şehrin sokaklarında bile dolaşırken, yabancı olduğunuz anlaşıldığında, polis yol ortasında pasaport kontrolü yapabiliyor ki, bunun amacı, yalnızca bahşiş adı altında rüşvet istemektir. Hatta: gece sokağa çıkarsanız, yanınıza mutlaka pasaportunuzu alın çünkü polis mutlaka yol kesip pasaport kontrol yapıyor. Konuyu bilin ve istenen rüşveti verin ki, rahatınız keyfiniz kaçmasın.

Moldova Kişinev

NE YENİR-NE İÇİLİR

Moldova mutfağında farklı yemekler ve lezzetler tatmak mümkündür. Çünkü, geçmiş tarihi süreçte, buradan birçok farklı kültür geçmiştir. Bunlar: Ukraynalılar, Ruslar, Yahudiler, Almanlar ve diğerleri.

Ancak: ülke genel anlamda: üzüm, meyve, sebze, koyun yetiştiriciliği ve tavukçuluk ile bilinir. Ülkenin favori yemekleri: beyaz peynir, polenta (mısır unundan yapılan bir tür püredir), sebze, meyve ve et yemekleridir.

Koyun yetiştiriciliği çok popüler olduğundan: beyaz peynir ve keçi peyniri, 17’nci yüzyıldan bu yana ülkede yaygın olarak yapılır. Ulusal mutfakta, farklı yemeklerin hazırlanmasında, peynir hep baş köşede bulunur. Ayrıca: meze olarak da kullanılır.

Biraz önce söz ettiğim “Polenta” (mamaliga) ise: tamamen pişmiş mısır unu, beyaz peynir, süt, kırmızı pancar çorbası, tuzlu balık ile servis edilir.

Moldova mutfağında diğer ana yemeklerde ise: geleneksel sığır eti (mititei) ve domuz eti (cirnetei, costita, mushka), tavuk eti (zama), koyun eti (ciorba) ve balık kullanılır.

Moldovalıların en favori mahalli yemekleri: “mititei” yani “ızgara et” dir. Ayrıca: “costita” (sebzeli et yemeği). Jöleli tavuk (racituri), lahana dolması ( bunun yöresel ismi “sarmale” dir ve dikkat ederseniz, Türk yemek kültüründen geçmiş olduğu isminde de anlaşılmaktadır) ve tavuk çorbasıdır.

Etli yemeklere, bu ülkede, kayısı ve ayva gibi meyveler de ekleniyor. Ayrıca: soslara şarap ve domates suyu kullanımı çok yaygındır. Bu soslar eti yumuşatır.

Evet, neredeyse bütün yemeklerinde “patates” bulunuyor. Yerel lezzetleri tatmak isteyenler, mutlaka “borç” çorbası içmelidirler. Ancak, burada çok fazla “domuz eti” tüketildiğini de bilmeniz gerekir, buna dikkat edin.

Burada: “konyak” yani “divin” özellikle meşhur ve birçok farklı çeşidi üretiliyor. Öte yandan: Moldova şaraplarının ünü de, bütün Avrupa’da yaygındır. Ülkedeki üzüm bağlarının çokluğu, bu ülkenin şaraplarının kalitesini olumlu etkilemektedir.

Şaraplar, hemen hemen her yemeğe eşlik etmektedir. Koyun eti yemekleri, genellikle beyaz veya kırmızı şarap ile servis edilir. Sığır eti ve kümes hayvanlarının etinden yapılan yemekler, beyaz şarap ile servis edilir. Baharatlı et yemekleri, likör ve alkol oranı yüksek içkilerle servis edilir.

Moldova Kişinev

ALIŞVERİŞ

Bu ülkede satın alınabilecek başlıca buraya has hediyelik eşya “şarap” ve “konyak” olacaktır. Alkolle arası olmayanlar ise: açık Pazar yerinde, eski Sovyet dönemine ait objeleri bulup satın alabilirler, hatta “matruşka” bile bulup satın alabilirsiniz.

Ama unutmayın, alışverişte pazarlık esas, yani turist olduğunuzu anladıklarında hemen kazıklamayı düşünüyorlar, pazarlık yapın. Ayrıca: para bozdururken, büyük meblağlar bozdurmayın, çünkü paralarının uluslar arası geçerliliği yok, fazla para bozdurursanız dönüşte elinizde kalır, hatıra olarak duvara asar, sonra çöpe atarsınız.

Kişinev Souvenir Bazaar

Şehrin ana Pazar yeridir. Burada: el yapımı objeler, resimler bulup satın alabilirsiniz.

Unic

Sovyet tarzı ürünlerin satıldığı bir alışveriş merkezidir.

Moldova Kişinev

Moldova Kişinev

Moldova Kişinev

Moldova Kişinev

GEZİLECEK YERLER

Moldova Kişinev HOLLY GATES

HOLLY GATES

Bu mimari anıt: 1846 yılında, I. Zaushkevich tarafından inşa ettirilmiştir. Yapılış amacı: Osmanlının burada bıraktığı toplardan dökülecek bir çanın buraya asılmasıdır. Çan: 6.4 ton ağırlığındadır. Anıtın inşaatı: beyaz taştan yapılmış, 4 dikme şeklindedir.

Burada, Korint düzeninde 16 yan sütun bulunmaktadır. Büyük çan ve saat mekanizması: tavan seviyesinde oluşturulan taş kemerler üzerine yerleştirilmiştir. Bu seviyenin üzerinde, ikinci bir taş korniş görülür.

Anıtın üzerindeki bir mermer levhada: 29 Ağustos 1944 tarihinde, Alman-Romen işgalcilerden, şehrin Sovyet güçleri tarafından kurtuluşu hakkında bir yazı bulunmaktadır.

 

MOLDOVA ULUSAL TARİH MÜZESİ

31 Ağustos 1989 caddesindedir. Yani, şehrin tam merkezindedir.

Müze, 1983 tarihinde kurulmuştur. Binanın ilk yapılış amacı: bölgesel erkek lisesidir.
Müzenin önünde: Romus-Romulus ve ünlü Roma kurdu heykeli görülüyor. Binanın içinde ise, 10 sergi salonu bulunuyor.

Burada: eski çağlardan günümüze kadar olan sürece ait 300 bin civarında öğenin sergilendiği söyleniyor. Bunlar arasında: belge koleksiyonları, fotoğraflar, nadir el yazması kitaplar, haritalar, silahlar, askeri teçhizatlar vs bulunuyor.

Bunlar arasında en ilgi çekenler: 4-5’nci yüzyıllara tarihlenen Getae savaş arabası halkası, MÖ.4’ncü yüzyıldan kalma, bronz şamdan, Getae-Makedonya kaskı ve 1781 yılına tarihlenen F.Bauer tarafından yapılan Moldova haritasıdır.

Moldova Kişinev ETNOĞRAFYA VE DOĞA TARİHİ MÜZESİ

Moldova Kişinev ETNOĞRAFYA VE DOĞA TARİHİ MÜZESİ

ETNOĞRAFYA VE DOĞA TARİHİ MÜZESİ

Bu müze, Moldova’nın en eski müzesidir. Ekim 1889 tarihinde, Baron Stuart’ın girişimleriyle kurulmuştur. Başlangıçta “Tarım Müzesi” olarak düzenlenmiştir. Müzenin binası: 1903-1905 yılları arasında, mimar V.Tsigonkov tarafından hazırlanmıştır.

Günümüzde: müze, Beserabya bölgesi için önemli bir bilim ve kültür merkezi olarak bilinir ve tanınır.

Müze 2 bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm: Moldova topraklarında flora ve fauna için ayrılmıştır. Burada: doğanın nasıl değiştiği, yıllar öncesi ve bugün arasındaki farklılıkları ve doğanın gelişimi izlenir. Müzenin diğer kısmında ise, bu topraklarda yaşayan insanların, kendi gelenek ve görenekleri izlenmektedir.

Burada, bu insanlar tarafından kullanılan günlük yaşamdan birçok giysi, teçhizat ve günlük kullanım araçları görülmektedir. Geleneksel kostümler, geleneksel ev içi ve yerel düğün sahnesi ilgi görmektedir.

Müzenin, 1906 yılından kalma bir de botanik bahçesi bulunuyor. Bu bahçe, Beserabya bölgesinin ilk botanik bahçesi olarak ilgi çekiyor. Müzede sergilenen ürünler arasında önem kazananlar: günümüzden 5 milyon yıl önce yaşadığı sanılan bir dev dinozor iskeleti bulunmaktadır. Bu iskelet 1966 yılında bulunmuştur.

Moldova Kişinev NATİVİTY KATEDRALİ

NATİVİTY KATEDRALİ

Bu “Ortodoks” kilisesi, şehrin ana kilisesidir. Katedral: 1830 yılında: Prens Mikhail Semyonoviç tarafından yaptırılmıştır.

II. Dünya savaşında bombalanan katedral ve çan kulesi, 1962 yılında yerel komünistler tarafından tamamen tahrip edilmiştir. Yeni çan kulesi, 1997 tarihinde yeniden yapılmıştır.

Moldova Kişinev STEFAN CEL MARE PARKI VE ANITI

STEFAN CEL MARE PARKI VE ANITI

Park: ilk olarak, 1818 yılında, Rus döneminde mühendis Alexander I tarafından: yüzlerce akasya ve ıhlamur ağacı ve çiçek dikerek başlamıştır. Hatta: yine aynı dönemde, park alanına inek, keçi gibi hayvanların girmesini engellemek için, alanın çevresine çit çekilmiştir.

Bugün park: şehrin ana park alanıdır. Eskiden “Puşkin Park” olarak bilinen yer: 17 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Park, oldukça eski ağaçları barındırmaktadır ve başta dut ve akasya olmak üzere, 50 tür ağaç bulunduğu söyleniyor.

Stefan Cel Mare anıtı ise: aynı adı taşıyan bu parkın içindedir. Kişi ise: 15’nci yüzyılda Osmanlı saldırılarına direnmesiyle tanınmaktadır. Moldova’nın ulusal kahramanıdır.

 

ROSE VALLEY PARKI

9 hektarlık bu park alanında: 3 büyük göl ve çeşitli restoranlar bulunmaktadır. Aslında park alanı, eski Slav kabilelerinin yerleşim yerinde kurulmuştur.

Rus halkının efsanevi atası: Ros vadisinde yaşadığına inanılan Slav kabileleridir. Burada: birçok Slav tanrı ve atalarının heykelleri ve sunakları bulunmuştur. Bu pagan tanrılarına tapanlar: tatil günlerinde burayı ziyaret ederler, halk vadi ve göllerde şenlikler düzenlenmiş.

Günümüzdeki park alanı, 1950’lerde tamamlanmıştır. 1960’ların sonunda ise, yeni gelişmeler yaşanmıştır. Park alanı içinde, 1000 seyirci kapasiteli bir Açıkhava tiyatro salonu, içinde dönme dolapta bulunan bir eğlence parkı ve restoranlar bulunur.

Moldova Kişinev PUŞKİN MÜZESİ

PUŞKİN MÜZESİ

Müze: Anton Pann caddesi üzerindedir.
Rusya’dan sürgün edildiğinde, Puşkin’in 1820-1823 yılları arasında yaşadığı ev, günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Müze: şehrin kuzeydoğu bölümündeki parkların birkaç blok ötesindedir. 1982 yılında restore edilmiştir.

İlk açılışı ise, Şubat 1948 yılıdır. Rus imparatorluğundan uzak, ünlü yazar, bazı eserlerini burada yazmıştır. Evet, burayı ziyaret ederseniz, Puşkin’in yaşadığı küçük mekanda, objelerin güzel düzenlendiğini ve hayatından ilginç karelerin yansıtıldığını görebilirsiniz. İngilizce konuşma klavuzu yok, Rusça bilmek gerekiyor.

Moldova Kişinev MEMORİAL PARK

Moldova Kişinev MEMORİAL PARK

MEMORİAL PARK

1945 yılında: II. Dünya Savaşında Sovyet askerlerinin kazandığı zafer anısına yapılmıştır. Burada: sürekli yanan bir meşale de bulunuyor.

Yani bir anlamda “meçhul asker” anıtıdır da denilebilir. Parkın ortasında ise, 1990’lı yıllarda Moldova’nın bağımsızlığı çatışmalarında hayatını kaybedenler için yapılmış bir anıt görülüyor.
Parkın uzak kuzey ucunda ise, sivil bir mezarlık bulunuyor.

Moldova Kişinev

ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER

Moldova Kişinev SERPENİ

Moldova Kişinev SERPENİ

SERPENİ

Kişinev şehir merkezine 50 km. uzaklıkta bir anıttır. Anıt: 22 Ağustos 2004 tarihinde, ülkeyi Alman-Romen işgalcilerden kurtaran 12.000 Sovyet askerinin anısına, Moldova’nın kurtuluşunun 60’ncı yılında dikilmiştir. Çünkü: bu kurtuluş mücadelesinde en şiddetli çarpışmalar “Serpeni” köyü yakınlarında olmuştur.

Anıtın inşaatına, Sovyetler döneminde başlanmıştır. Anıt: 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm: mermerle dekore edilmiştir. Bu mermer üzerinde, 12.000 kahramanın, kabartma isimleri yazılıdır.

Orta ve üst kısımda bir haç görülür. 2 yüksek dikmenin altında ise, sonsuz ışık görülür. Bu sonsuz ışık: vatan savunulurken ölen, bu cesur askerlerin onuruna vardır. Ancak: bu sonsuz ışık, yani meşale: hafta içi yanmaz.

Anıtta, ayrıca, Dinyester manzaralı bir çan kulesi bulunur.
Evet, silüeti, çok uzaklardan da görülebilen bu anıtı, ziyaret etmeyi unutmayın.

Moldova Kişinev ORHEİ

Moldova Kişinev ORHEİ

Moldova Kişinev ORHEİ

ORHEİ ANTİK KALINTILARI

Şehrin 60 km kuzeydoğusunda, Orhei köyü yakınlarında bir açık hava müzesidir. “Orhei” kelimesi “sur” anlamına gelir. Altınordu devleti döneminde, “Shehr el-Cedid” şehri burada kurulmuştur. Kelime anlamı “yeni şehir” demektir.

Ancak, 14. yüzyıl ortalarında şehir tarih sahnesinden silinir ve kaybolur. 16’ncı yüzyılda, Orhei sakinleri: burada “Orhei” ismini verdikleri yeni bir şehir kurarlar.

Günümüzdeki arkeolojik şehir kalıntıları: mağaralardan oluşmaktadır. Zaten eski Orhei şehrine “Pestere” denilir ve bu kelimenin anlamı mağaradır. Bu kireçli kaya parçalarında onlarca geniş ve küçük mağara bulunmaktadır. Bu mağaralar ve çevrenin manzarası: harika görünüm ile ziyaretçileri etkilemektedir.

Özellikle: burada bulunan mağara manastır ilgi çekmektedir. Çünkü, bu manastır, erken Hıristiyanlık döneminin önemli manastırlarından birisidir. Dış dünyadan izole edilmiştir. Çünkü: o zamanlar, bölgeye gelen Hıristiyanlar, bu topraklarda yaşayan yerli kabilelerden uzaklaşmak ve korunmak için daha büyük mağaralar oluşturmuşlardır.

Zamanla Orhei mağaraları, bu erken dönem Hıristiyanları tarafından kullanılır olmuştur. Ortaçağ döneminde mağaralarda rahipler yerleşmiştir. Ayrıca, yeni mağaralar yapılmıştır.
Evet: günümüzde, aradan geçen süreçteki birçok depreme rağmen bazı mağaraların iyi korunmuş oldukları gözleniyor.

Burada, bir de kale kalıntısı bulunuyor. Gaetic kalesi olarak isimlendirilen kale: Butuceni burnu üzerindedir. Doğu ve Batı yönünde, oval ve uzun bir hattadır. Kale, dar bir geçitle çevresine bağlanır. Çünkü, bu dar geçit herhangi bir tehlike anında, tehlikeyi engelleyecek durumdadır. Kalenin MS.3’ncü yüzyılda yapıldığı sanılıyor. Çünkü: Germen ve Bastarnae kabilelerinin istilalarından korkuluyordu.

 

Çekya Prag

Çek Cumhuriyeti Prag

Evet: Osmanlı Çek Cumhuriyeti Prag a ulaşamadı. Ama günümüzde: ülkemizden Prag’a binlerce turist gidiyor. Prag’a geziye gidecek ziyaretçiler için: tam anlamıyla, bir bütün olarak, Prag ile ilgili tüm bilgileri tek bir yazı altında bulabileceğiniz yer. Evet; işte, Prag’ın tüm özellikleri, orada ihtiyacının olacak tüm bilgiler.

Çek Cumhuriyeti Prag

Tarihi binalarının muhteşem görüntüsü altında: Arnavut kaldırımlarında yürüyüş yapabileceğiniz: sessiz, sakin ve huzur dolu bir yer. Ayrıca: Prag için söylenecek ilk ve en önemli şey: ucuzluğu. Gerçekten çok ucuzdur.

Çek Cumhuriyeti Prag Ulaşım

ULAŞIM BİLGİLERİ

Türk Hava Yolları ve CSA uçakları ile gidiliyor. İstanbul-Çek Cumhuriyeti Prag uçak yolculuğu, yaklaşık: 2 veya 2.5 saat gibi sürüyor. Prag’daki: Ruzyni İnternational Havaalanı; Avrupa’nın en modern havaalanlarından biri olarak kabul ediliyor.

Havaalanına: araba, taksi, otobüs seferleriyle ulaşmak mümkündür. Prag şehir merkezinden: Kladno ya da Slan’a doğru, havaalanı işaretlerini takip ederek, kolaylıkla havaalanına ulaşılabilir. Terminaller arasında: otobüs, minübüs ve taksiler hizmet veriliyor.

VİZE

Schengen vizesine dahil olmasıyla birlikte, vize konusunda rahatlama oldu. Yalnızca Çek konsolosluğundan değil, Schengen vizesi veren herhangi bir konsolosluktan da vize almanız mümkündür.

Çek Cumhuriyeti Prag Ne Zaman gidilmelidir

EN UYGUN MEVSİM-NE ZAMAN GİTMELİ

Çek Cumhuriyeti Prag; Mayıs, Haziran ve Eylül ayları: hava şartlarının gezmeye elverişli olduğu aylardır. Nisan ve Ekim ayları arasında da, hava soğuk olmasına rağmen, gidilebilir. Kış aylarında kesinlikle gidilmemeli. Yaz dışında gittiğinizde, Prag’da: Rus, Yahudiler ve ülkemizden giden turistleri bolca görebilirsiniz.

Yazın ise, bu kalabalık: İngilizler’ den oluşuyor ve gerçekten bu insanlarla birlikte olmak, pek iç açıcı değildir. Çünkü: aşırı ve özellikle alkol aldıklarındaki davranışları, kesinlikle bizim kültür seviyemize uygun değildir.

Mevsim dedim ya; kış aylarında Prag gerçekten soğuk, hayır, soğuk ta üstünüze kalın bir şeyler giyip, olayı dengeleyebilirsiniz, ancak: kar yağdığında, mevcut o güzel mimari görüntülerin büyük çoğunluğu kar altında kalıyor ve sizler göremiyorsunuz.

Zaten, tur şirketleri bu yüzden, kış turlarının fiyatlarını, muhteşem şekilde aşağıya çekiyorlar. Unutmamak gerek, amaç seyahat etmek değil, gidilen yerdeki güzellikleri keşfetmek. Bu yüzden: kış aylarında Prag’a gitmenizi önermiyorum.

Hoş hangi mevsim giderseniz gidin, bu güzel şehirde, mutlaka kulağınıza Türkçe kelimeler çarpacak kadar çok Türk olduğunu göreceksiniz. Son bir not: Prag şehrine yaz aylarında giderseniz günler uzun olduğu için yani hava geç karardığı için daha çok zamanınız olacaktır. Kışın hava saat 16 gibi karardığından, gün ışığından yararlanma süresi kısalıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag

KONAKLAMA-OTELLER

Otellerin odaları iyi değil ve hizmetler de öyle çok güzel değil. Prag’daki butik otellerin durumunu: Aria Hotel’de görebilirsiniz. Henry Kalan tarafından yapılan otel: müzik temalı odalara, bir medya kütüphanesine ve film gösterimi için çeşitli salonlara sahip. Kentin diğer bir tasarım oteli: Josef.

Burası biraz daha steril. Hotel Elite’de: eskinin barok kışlaları atmosferi var. Hizmet anlamında gayet iyidir. Hotel İmperiyal: uygun fiyatlı ve etkileyici bir otel. 19’ncu yüzyıl kafesinin üstündeki orta kalitede odaları var. Hotel Apostolic Residence: eski şehir meydanının göbeğinde bulunuyor. Hotel Redlion: Prag kalesinden birkaç basamak aşağıda ve iyi restore edilmiş, üç aile konağının bir parçası. Otellerdeki kahvaltıda: Kabak çekirdekli ve haşhaşlı ekmekleri var. Bunların tadı harika.

Çek Cumhuriyeti Prag

KONUM-COĞRAFİ BİLGİLER

Prag (Phana): Çek Cumhuriyetinin başkenti ve en büyük şehridir. 7 tepenin üzerine kurulmuş bir şehirdir.

Tam ortadan: Vitala isimli nehir geçiyor. Nehir: 30 km. uzunluğundadır. Çek dilindeki adı, Praha “eşik” anlamına geliyor. Mistik bir şehir. Hakkında: birçok efsane ve masal var. 100 kuleli şehir olarak da anılıyor. Ayrıca: Altın Şehri, Doksanların Sol Bankası, Masal Şehri, Şehirlerin Anası ve Avrupa’nın kalbi gibi isimlerle de anılıyor.

DİL

Resmi dil: Çek dili. Prag halkının hemen hepsi, orta derecede İngilizce ve Almanca bilir. Restoranlarda, tarihi bölgelerde ve alışveriş yaparken, bu dilleri kullanarak anlaşabilirsiniz.

Çek Cumhuriyeti Prag

PARA BİRİMİ

Prag’da geçerli para birimi: belki şaşıracaksınız, ama Euro değildir.

Para birimi: Crown (Koruna)

Bu para biriminin, diğer para birimlerine dönüşümü ile şöyle: 25-30 Kuron, 1 Euro ediyor.

Paralarına önem veriyorlar. Yanınızda, Euro veya dolar bulunduğunda, nasılsa bunları da kullanabilirim diye düşünmeyin, çoğu yerde kabul etmiyorlar. Mutlaka, otel lobisinden, para bozdurun. Sokaklarda da, her yerde döviz bürosu bulmak mümkündür.

Ancak kazık yemek mümkün. Dikkat edin. Biraz önce yazdığım gibi: nerde bozdurursanız bozdurun, sonuçta, 1 Euro için, en fazla 30 kurona kadar çıkıyorlar. Yani: dalgalı kur. Burada en önemli husus, döviz bozdururken komisyon almaları ve bunu çaktırmadan alıyorlar. Yani, önce bozdurmak istediğiniz Euro veriyorsunuz, sonra size uzunca bir kağıt veriyorlar, Çekçe yazılı bu kağıdı imzalamanızı istiyorlar, ardından muhteşem yüksek bir komisyon alarak, Euronuzu bozuyorlar.

İstediğiniz kadar olmaz, vazgeçtim deyin, fayda etmez. Çünkü verdikleri hiç anlamadığınız dilden yazan kağıdı imzalamışsınızdır.

Bu yüzden: Euro bozdurmak istediğinizde, mutlaka, önce kağıda yazın, 100 Euro verdiğimde ne kadar bana vereceksin diye herhangi bir kağıda yazılı teyit alın, sonra paranızı verin ve bozmasını bekleyin, yoksa muhteşem bir komisyon kazığı yemek ve derdini hiç bir kimseye anlatamamak gibi bir durumla baş başa kalırsınız.

Daha önce Fas gezisinde yazdığım gibi: Çek Kuronu, her yerde geçerliliği olan bir para birimi değildir.

Yani: fazla bozdurup ta, yanınızda kalırsa, Türkiye’ye getirdiğiniz yalnızca duvara asıp, hatıra diye saklayabilirsiniz. Yani: Çek cumhuriyeti dışında, bu paranın geçerliliği yok. Paranızı az az bozdurun veya dönmeden önce, Otel Lobisinde (havaalanında değiştirmeyi düşünürseniz yanılırsınız) yine, geri vererek, Euro’ya dönüştürün. Bunu da, yapamazsanız, şöföre bahşiş, aman rehbere vermeyin, çünkü rehberler bozuk para verince bozuluyorlar.

Yazının en başında Prag’ın en önemli özelliğinin ucuzluğu olduğunu söylemiştim. Gerçekten çok ucuz. Çünkü: para birimi Euro değil. Örneğin: İtalya’da, herhangi bir şey alacaksınız, fiyatı Euro olduğu için, hemen onun fiyatını, bizim paramıza çevirirken ortaya pahalı bir fiyat çıkıyor.

Ama: Prag ucuz. Şöyle bir örnek verebilirim. İstanbul’da 20 TL. ye içebileceğiniz bir Mojito, güzel bir mekanda, yaklaşık 100 Çek Kronu, yani 4 Euro kadar.  

Çek Cumhuriyeti Prag

PRAG’DA KENT İÇİ ULAŞIM

Evet, Prag’da oteliniz şehir merkezine uzaksa, dert etmeyin. Çünkü, gayet güzel işleyen bir metro var. Şehrin her yerine, kolaylıkla varabilirsiniz. Hatlar kafanızı karıştırırsa, otobüsler de emrinize amade. Sanırım Prag’da en ucuz şey: ulaşım. Yok pahasına, istediğiniz yere gidebiliyorsunuz. Ancak, asla unutmayın. Prag’ın asıl keyfi, yürüyerek çıkıyor. Otelden şehir merkezine vardıktan sonra, ulaşım araçlarını hiç kullanmayın. Prag gerçekten yürüyerek gezilmesi gereken bir şehir. Her detayı böylece keşfedilebilir.

Çek Cumhuriyeti Prag

Metro

Prag Metro’su: 3 hattan oluşuyor. Her hat: farklı renkte bir harf ile tanınmaktadır. Hat A: Yeşil renklidir. Hat B: Sarı renklidir. Hat C: Kırmızı renklidir. Metro: her gün: saat: 05.00 ile 24.00 arasında işler. Çalışma günlerinde: her iki dakikada bir, diğer zamanlarda ise, dört ile on dakika ara ile seferler düzenleniyor. Yaygın metro ağı, sizi istediğiniz yere ulaştırıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag

Nostaljik tramvay

Beyoğlu ve Moda’da kullanılan araçların benzeridir.

Otobüs

Her gün, saat: 04.30 -24.00 arasında çalışıyorlar. Otobüs tarifeleri duraklarda bulunuyor.

Ulaşım fiyatları

Şehir ulaşımının tümü, bilet ile sağlanıyor. Ulaşım araçlarına binmeden önce, biletinizi almanız gerek. Otel, Dopravni Podnik İnfo Merkezleri , Gazete Bayileri, Seyahat Acenteleri ve Mağazalardan, bilet temin edebilirsiniz. Ayrıca: Metro istasyonunda bulunan: slot makinalarından da bilet temin edebilirsiniz.

Taksiler

Sarı renkli taksi aramayın. Genelde: renkli ve damalı bir şeride sahip oluyorlar. Prag’da her şey gibi taksilerde ucuz. Gece geç saatlerde, otelinize dönmek isterseniz, taksilere güvenebilirsiniz. Ancak: güvenilir taksilere güvenin. Prag’ın belki de en büyük sorunu: korsan taksiler. Caddelerde park halinde gördüğünüz taksilerin, çoğu korsan. Yani: taksimetresi olmayan taksiler.

Dünya üzerinde en acımasız taksiler, taksimetresi olmayanlardır. Prag taksileri, kazık atma becerisine en fazla sahip olanlar. Hiçbir güzergahın fiyatı belli değildir. Her şey taksicinin keyfine ve sizin ne kadar kalantor göründüğünüze kalmış. Taksiye binerken, mutlaka pazarlık yapın. Otele vardığınızda, her zaman alışkanlık haline getirmeniz gereken bir şey var:

Otelin adres kartlarından beş-altı tane almakTIR.

Taksiye binmek zorunda kalırsanız, bu otel adres kartını taksiciye gösterin ve mutlaka pazarlık yapın. Aksi halde, mecbur kalmadıkça taksiye binmeyin. Taksiye binmeniz gerektiğinde “AAA” işaretli olan taksileri seçin. Ya da: 257 257 257 numaralı telefonu arayarak, istediğiniz yere, ücretsiz olarak taksi isteyebilirsiniz.

Taksilerle ilgili bir örnek vermek istiyorum. Şehir meydanından kaldığım otele 10 dakikalık bir yolculuk için: ilk gün bir taksiye 400 kron verdim. Ertesi gün “AAA” işaretli bir taksi ile aynı yolu gittim ve yalnızca 130 kron verdim. Aradaki farkı görüyorsunuz.

Sonuç olarak: Prag’da kötü bir anı yaşamanız için tek neden, inanın taksiler ve taksiciler olacaktır. 10 dolarlık bir mesafeye, 10 bin dolar ödemediğiniz takdirde, dayak yiyerek 5 bin dolara razı olmak gibi “istenmeyen” durumlarda kalabilirsiniz. Yani, en iyisi baştan pazarlık yapmaktır.

Çek Cumhuriyeti Prag

PRAG İNSANLARI

Aslında soğuk ve kaba oldukları söylense de, ufak densizlikleri dışında, yardımsever insanlar. Peki Türkler hakkında ne düşünüyorlar? Karl köprüsündeki heykellerden biri, kötülüğü temsil eden yeniçeri heykeliymiş. Çekler: genel olarak sessiz insanlar. Tarih boyunca hep yönetilmiş olduklarından, tepkili insanlar değiller.

Erkekleri:

Bitkin ve yorgun görünümlüler. Biranın sudan ucuz olması, dünyanın en çok bira tüketen toplumu olmaları, onları da tüketmiş. Kadınları ise, bakımlılar. Genelde: çok sessiz insanlar. Ama, tüm bu iyi niyetli sözlerime rağmen, Astronomik saat kulesinin bulunduğu yerde biraz zaman geçirdiğinizde, birçok dilencinin sizden para istediğini görecek, ayrıca yine birçok insanın çöpleri karıştırıp yiyecek bir şeyler aradıklarına tanıklık yapacaksınız.

Prag güzel şehir ama sanırım Praglılar ekonomik sıkıntı içindeler, bu kadar çok dilenci ve çöplük karıştıranlarla karşılaşacağımı hiç sanmıyordum, hem de tam Avrupa’nın ortasındaki bir ülkede.

Sonuç olarak, bu kadar çok dilenen ve çöplük karıştıran görünce, ürktüm, bu insanların fakirliğinin boyutunu bilmediğimden, ne gibi tepkiler verebileceklerini, hani gasp, hırsızlık gibi tepkilerin olabilme olasılığının yüksek olduğunu düşünmemek ve korkmamak elde değil.

Çek Cumhuriyeti Prag

DİNİ YAŞAM

Prag, görkemli katedraller ve kiliselerle dolu. Her yerde, karşınıza, Hıristiyanlık ile ilgili heykeller veya resimler çıkıyor. Ancak, günlük yaşamda, dinin yaşama kimse önem vermiyor. Çünkü: burada, nüfusun % 55’nin ateist olduğu, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmış. Sanırım: komünist dönemden kalma bir alışkanlık olsa gerek. Evet, Çek Cumhuriyetinde, Hıristiyanlık için tesis çok, ama cemaat yok.

ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU

Ülkenin en büyük sorunu: bizim çingene, onların ise Roma insanı olarak tanımladığı azınlıklar. Aşırı sağ; bu insanların üzerine oynuyor ve toplumsal yaşamda, bariz bir ayırımcılık göze çarpıyor. Bir diğer azınlık ise, şaşırtıcı bir şekilde: Vietnamlılar. Ülkede: yaklaşık 45 bin Vietnamlı yaşıyormuş. Şaşırdınız sanırım. Evet, elbette bunun bir sebebi var. Çekoslovakya zamanında, “Komünist dayanışması” olarak Vietnam’dan, eğitim için getirilen yüzlerce öğrenci, daha sonra burada iş bulup kalmış. Onların: ikinci ve üçüncü nesil çocukları, burasını vatan olarak benimsemişler. Yolda yürürken veya alışveriş yaparken, bu çekik gözlü insanlara rastlarsanız, şaşırmayın.

Franz Kafka

FRANZ KAFKA

Çek’ler, bu ünlü yazarı pek sevmezler . Ama yabancılar hayrandır. Kafka; Değişim, Şato gibi kitaplarını Almanca yazdığından mıdır nedir, Çek’ler kendisini sevmiyorlar. Bu nedenle: bir Çek’e, Kafka’dan bahsederseniz, sizi soğuk karşılar.

Çek Cumhuriyeti Prag

TURİST

Her yıl, Prag şehrini, yaklaşık 3 milyon insan ziyaret eder.

Çek Cumhuriyeti Prag

TARİH

Kent, 870 yılında, Prag kalesinin kurulmasından, bugüne kadar geçen tarihi boyunca pek çok olaya şahit olmuş. Örneğin: 1346 yılında, Charles IV. Döneminde, burası Roma imparatorluğunun merkezi olmuş. İki yıl sonra da, dünyanın en eski üniversitelerinden biri olan Prag Üniversitesi, yani Charles Üniversitesi kurulmuş. 1583 yılında, kent bir kez daha Roma’nın merkezi konumuna gelmiş. Fransa’dan Prusya’ya, çok sayıda ülkenin işgaline uğramış. Bu yüzden zaten halk ile dalga geçiyorlar. Her gelen ülke, burayı kolayca işgal etmiş olması nedeniyle.

Evet: 1890 yılındaki büyük sel, güzelim kentte büyük bir yıkım yaratmıştır.

I. Dünya Savaşı sonunda kurulan Çekoslovakya, Prag’ı başkent seçmiş. Bu arada: 1938 yılında Nazilerle yapılan Münih antlaşmasının bir sonucu olarak, Prag’a tek bir bomba atılmıyor. Ancak: 1945 yılındaki “yanlışlıkla” gerçekleşen Amerikan bombardımanını unutulmamış. Alman işgalini, Sovyet ordusu sona erdirince, Çekoslovakya ve dolayısıyla Prag da, 1948 yılından itibaren Doğu Blokuna dahil olmuştur. 1960’lı yılların başlarında: Çekoslovak Sosyalist Cumhuriyeti ekonomisi dar boğaza giriyor.

1968 yılın başlarında ise: ülkede yönetimi elinde bulunduran, Komünist Partinin kontrolü; Alexander Dubcek tarafından ele geçirilir. Aynı yılın Nisan ayında: Dubcek: Sosyalizmden ayrılarak liberalleşme yönündeki ilk adımları atıyor.

Ancak: basının özgürleştirilmesi, tüketim maddelerine önem verilmesi ve hatta demokratik çok partili bir hükümet kurulması gibi, değişik ve önemli olan bu düzenlemeler, Varşova Paktı ülkeleri tarafından hoş karşılanmıyor. Ağustos ayında yapılan karşılıklı müzakerelerden de sonuç alınmayınca, 20-21 Ağustos tarihinde; Varşova Paktı ülkeleri orduları tarafından, Çekoslovakya, işgal edilir.

Çatışmalar sırasında: 72 Çekoslovak öldürülür ve yüzlercesi ise yaralanır.

Ayrıca; 300 bin civarında insan, Çekoslovakya’dan ayrılarak, Batı ülkelerine göç etmek zorunda kalır. 1990’lı yıllarda, görece “yumuşak” bir geçişle, Batı tipi bir demokrasiye dönen Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya adlı iki ülke haline gelir.

Prag, artık Çek Cumhuriyetinin başkenti ama bir dünya mirası ve kültür başkenti olarak, uluslar arası önemini koruyor. Bu kent için, mütevazi sayılabilecek bir “Praglılar Listesi” de, bu önemi açıkça ortaya koyuyor.

Şöyle ki: Prag’dan yetişen ve tarih sahnesinde yer alan ünlüler şunlar: IV. Charles, Franz Kafka, Wolfgang Amadeus Mozart, Antonin Dvorak, Vaclav Havel, Albert Einstein, Milan Kundera gibi.

TARİHİ MEKANLAR

Prag’ın en büyük özelliği: II. Dünya Savaşında, zarar görmemiş olması. Yani: Hitler, bu şehrin güzelliğine hayran olmuş ve şehri bombalatmamıştır. Bu yüzden: tarihi birçok ev mekan sağlam kalmış. Prag’ın tarihi kent merkezi: 1992 yılından bu yana; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun “Dünya Mirası” listesinde bulunuyor.

Ayrıca: 2000 yılında açıklanan, dokuz Avrupa Kültür Şehirlerinden biri olmaya hak kazanmış. Bu arada: “Prag’da gezilecek yerler neresi derseniz?” sitede, ayrı bir başlık altında, gezilecek, gezmeniz, görmeniz gereken, gezmeniz ve görmenizi tavsiye edeceğim, önereceğim yerleri ayrıntılı olarak anlatıyorum. Sitede ulaşabilirsiniz.

Çek Cumhuriyeti Prag

YEME-İÇME KÜLTÜRÜ-NE YİYEBİLİRSİNİZ-NE İÇEBİLİRSİNİZ

Prag tam anlamıyla bir pub ve bira şehridir. Ayrıca: yüzlerce, şarap evi ve restoranda bulunur. Ama: restoranlar, gece saat 22.00 den sonra yemek vermeyi keserler, unutmayın. En ünlü pubların arasında: Pivovar U Fleku isimli yer var. Burası, dünyanın en eski pub’ı olma özelliğine sahiptir.

Kuruluş yılı: 1499. Bu şehirde: buraya has içkiler de var. Denemek isterseniz: Becherovka gibi bir likör, Fernet gibi keskin içkiler, Slivovice gibi erik brendisi veya Pilsner Urpuell gibi biralar, sıcak Prag anılarında, hafızanızı canlı tutacaktır.

Özellikle: yerel içki Becherovka son derece popüler.

Çek mutfağı: et ve şarküteri ağırlıklıdır. Et olarak: domuz eti kullanılıyor. Domuz etini saymazsak: Avrupa’da Türk mutfağına en uygun damak tadı, burada var. Et: ya patates ile ya da üstte ağır bir sosu olan pilav ile servis edilir. Çorbalar için: sarımsak çorbasını deneyebilirsiniz. Ayrıca: bir çeşit mantı olan, dumplingler de, yemekte mutlaka servis edilir. Yemek için de bir de: gulaş denen bir yemek var. Bu: bizim ülkemizdeki tas kebabına benziyor.

Her ne kadar Macar asıllı olsa da, bu yemek Prag’da bayağı güzel yapılıyor. Dana etinden yapıldığı için, lezzeti de iyi. Evet, domuz eti değil, dana etinden yapılıyor. Bunun yanında, asıl geleneksel yemek: “Svickova” dedikleri et yemeği. Soslu dana eti, üzerine biraz krema ile servis edilen bu yemek, gerçekten çok lezzetli. Daha çok, geleneksel olarak düğün yemeği özelliğinde.

Zaten, Çek mutfağının en önemli yönü: Fransız ve Çin mutfağının aksine, ekmeğe, Türk mutfağında olduğu gibi çok önem vermeleri. Tüm yemekler, yanında Knedliky denilen ekmek içi ile geliyor. Yani yemekten sonra tabağı sıyırabiliyorsunuz. Hani: geleneksel özelliğimiz, ekmek olmadan doymak olmaz. Burada: ekmek var.

Daha önceden de belirttiğim gibi: her şeye sarımsak koyuyorlar.

Porsiyonlar inanılmaz büyük. Evet: Prag’da alacağınız her türlü yemeğin porsiyonu çok büyük. Yemeğinizi, ünlü Çek biralarından biriyle içmenizi, özellikle öneriyorum. Garsonlar: bira istenince, 1 Litrelik bira bardaklarını, önünüze koyuveriyorlar. Çünkü: yerel halk, birayı, bu kocaman bardaklarla içmeyi seviyorlar. Siyah birayı mutlaka deneyin, tadın. Size aksini söyleseler de, Prag’da kaliteli şarap yok, şarap içmeyi tercih etmeyin. Neden?

Çünkü: Çek Cumhuriyeti: Moravya ve Bohemya bölgelerinden oluşuyor. Prag: Bohemya’da kalıyor. Morovya: şarapları, Bohemya ise biraları ile ünlüdür.

Yani: Prag’da bira tadın. Çekler, en çok bira tüketen halk. Hatta: Alman ve Belçikalılardan bile daha fazla bira tüketiyorlarmış.

Çek Cumhuriyeti Prag da, 1500 tane birahane bulunduğu söyleniyor.

Ama: size önerim “U Zlateho Tygra” adlı birahane. Saat kulesinin bulunduğu meydanda, kime sorsanız gösterir bu birahaneyi. 1997 yılında ölen, ünlü Çek yazar, Bohumil Hrabal’ın da en sevdiği birahane olan bu birahaneyi, 1994 yılında ülkeye gelen ABD Başkanı Bill Clinton da ziyaret etmiş. Zaten, birahanenin orta duvarında, Hrball, Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel ve Bill Clinton’ın burada bira içerken çekilmiş fotoğrafları var. Bir bardak bira, yaklaşık 70 Kron, yani 2.5 Euro, 25 TL. civarında.

Çek Cumhuriyeti Prag
Prag’da: su ise tam bir sorun.

Onların su olarak kullandıkları madde, leziz değil. “Voda”, her türlü suyu nitelendiriyor ama buralarda su olarak kullanılan obje: maden suyu ve türevleri. Yani: normal, bizlerin bildiği pet şişe içinde su yok. Maden suyu benzeri bir su kullanıyorlar. Sadece, pembe kapaklı bir şişede satılan su: kuyu yani bizim bildiğimiz ve içtiğimiz sulardan.

Her yerde, “hot dogs” stantları var.

Ancak, domuz eti. Old Town’daki kafeler; genelde kalabalık ancak hoş ve “çok pahalı” olmayan mekanlar. Nerede güzel bir yemek yiyebilirim? Evet; Paris caddesi üzerinde, “Pravda” denilen güzel bir restoran var. Modern dekorasyonu ve gelen insanların şıklığı ile dikkati çekiyor. Buraya gidebilirsiniz.

Diğer bir restoran: “U Kalicha”. Duvarlarında yüzyıl önce bu restoran-birahaneye gelen ünlü yazar ve çizerlerin notları, resimleri, karikatürleri var. Oldukça büyük turist guruplarını içinde barındırıyor. Yemek başladıktan bir süre sonra; masalar arasında, orijinal kostümler içinde, müzisyenler dolaşarak müzik yapıyorlar ve misafirleri eğlendiriyorlar.

Diğer bir mekan “U Maltezskych rytirü”: Rosto ve biftekleriyle ünlü bir mekan. Rezervasyon yaptırmak gerek. Prokopska caddesi üzerinde. Bir başka mekan:” U Prince”: Tam meydanda, saat kulesinin önündeki alanda . Özellikle: akşamları yemek çok keyifli. Meydanda, sağa sola giden insanları izleyebilir, burada somonla yarattığı harika tatları deneyebilirsiniz.

BAHŞİŞ VE NEZAKET KURALLARI

Barlar ve birahanelerde: masalar, genelde yemekten önce, sizin gibi “Je tu Volvo? (ücretsiz mi?)” diye sorması gereken ve birbirlerine “dobrou chufi (afiyet olsun)” diyen, başka müşterilerle paylaşılır. Ancak: şehirdeki şık restoranlarda, mutlaka önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

Prag’da akşam yemeklerinde, belli bir kıyafet kuralı yoktur. Servis elemanları size çok kaba gelebilir. Nazik veya anlayışlı değiller. Ama bunun sebebi, sizi veya işlerini sevmemeleri değil. Eski bir komünist ve Doğu Bloku ülke olduğu için, hizmet sektörü, diğer ülkelerde olduğu gibi gelişmemiş.

Hizmet kalitesi yeterli düzeyde değil.

Yani, henüz bu işin sırrını öğrenememişler. Garsonlar, hesabınızı bir kağıt parçasına yazar ve gitme zamanı geldiğinde, bu kağıda bakarak, fatura kesilir. Hesabı, garsona değil, kol bandında katlanır cüzdan bulunan görevliye ödemelisiniz. (“Zaplatim prosim (hesap, lütfen))” Pek çok barda: az bir giriş ücreti alınır.

Ayrıca: süt, ekmek ve akerdeonla çalınan korkunç müzik için: ekstra ücret istenir. Hesabı: en yakın, 10 Krona yuvarlayarak bahşiş alma alışkanlığı vardır. Daha küçük yerlerde: 10-15 Kron bahşiş almak kural haline gelmiştir.

Çek Cumhuriyeti Prag

ALIŞVERİŞ

Çek Cumhuriyeti Prag, çok aşırı ucuz bir şehir değil. Kolilerle hediyelik eşya almayı planlıyorsanız, biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Çalışma saatleri içinde, ihtiyacınız olan her şeyi, her zaman bulabilirsiniz. İşin sırrı: ara sokaklardaki tuhaf ama harika mağazaları bulmaktır. Özellikle: kristal ve kukla mağazalarına girebilirsiniz. Ancak: yüksek fiyatlara satılan sıradan cam eşyalar dışında, kristalin kalitesi mükemmel. Prag’ın merkezindeki çoğu mağazada, istemeye istemeye de olsa, satıcılar; İngilizce konuşulur ve kredi kartları da yaygın olarak kullanılır. Ancak: gülümseyen yüzlere rastlamak zor. Satıcılar somurtgandır.

Çek Cumhuriyeti Prag

ALIŞVERİŞ YERLERİ

Çek Cumhuriyeti Prag şehir merkezindeki alışveriş yapılacak yerlerden uzak durmanızda yarar var. Özellikle: Hrcdcany ve Prag Kalesinin çevresindeki bölge için bu durum geçerli. Stare Mesto biraz daha iyi. Özellikle: Nove Mesto’ya doğru ilerledikçe ve arka sokaklara girerseniz, değişik mağazalar görebilirsiniz.

Moda ve pahalı ürünleri bulabileceğiniz Pariska’nın ağaçlı yolunun ve sizi kendine çağıran kafelerinin mutlaka tadını çıkarın. Na pikope’de bir alışveriş merkezi ve pek çok zincir mağazanın şubesini bulabilirsiniz. 

Alışveriş merkezleri, akşamları saat 19.00 a kadar açıktır. Cumartesi günleri ise, tüm mağazalar: saat 13.00 e kadar açık kalıyor. Pazarlıksız alışveriş yapmayın. Bohemya cam ve kristallerinden almadan dönmeyin. Stare Mesto Market isimli, açık pazarda, tahta oyuncaklar, seramikler, porselenler bulabilirsiniz. Buraya da, mutlaka uğramanızı öneriyorum.

Çek Cumhuriyeti Prag

NE SATIN ALINIR

Aslında Çek cumhuriyeti; tarihi “Bohemya kristalleri” nin üretildiği bir ülke. Fakat; Avusturya’nın başkenti Viyana’daki kadar canlı ve ışıltılı satış mağazaları yoktur.

Çek Cumhuriyeti Prag

Onun dışında, Prag’da: “kuklacılık” çok meşhur. “Baba yağa” tarzı tahta kuklalar oldukça ucuz. Ayrıca: ahşap oyuncaklar da çok bulunuyor. Özellikle: çocuklar, el yapımı oyuncakları çok beğeniyorlar. Zaten: Prag’da; yalnızca bunların satıldığı bir Pazar yeri de vardır.

Çek Cumhuriyeti Prag

Ayrıca: burada satılan resim ve gravürler de hoşunuza gidebilecek güzellikte. Becherovka denen bir likör var. Bunu da, hediyelik veya kendiniz için satın alabilirsiniz. Tekstil ve kozmetik ürünleri, Türkiye’ den ucuz. Özellikle, “Andet” durağının orada bir “Carrefour” mağazası var. Oldukça hesaplı, burayı alışveriş için öneriyorum.

LAL TAŞI VE KEHRİBAR

Lal taşı ve kehribar çok ünlü. Prag’da adına yakışır her kuyumcu, bu taşları bulundurur. Turistik eşya mağazalarını dolduran kristaller ve oyuncak bebekler arasında: lal taşı ve kehribar gözünüzden kaçmayacaktır. Lal taşı: ateş kırmızısı rengi ve ışığı yansıtma becerisiyle ünlüdür. Sahip olduğu varsayılan iyileştirme becerileri içinde: üzüntüyü giderme, takana canlılık ve neşe duyguları verme sayılabilir.

Lal taşı takma modasının geçmişi: mücevherler arasında, pek çok lal taşı kaplama örneğin yer aldığı İmparator Rudolf II’ye ve 1800 lü yıllardaki elbiselerini süslemek için lal kullanan Rus Çariçelerine kadar uzanır. Ancak: gerçek lal taşı almak durumunda: üzerinde bulunması gereken işaretleri (G, G1, G2) mutlaka kontrol edin ve üreticisinin belgesini sorun.

Kehribar

Baltıkların en ünlü taşı. Aslında bir mineral değil, tarih öncesinden kalma ağaçların reçinesidir. Kuzeyin altını olarak bilinen kehribarın tarihi, güneşin sembolü olarak bilindiği neolitik döneme kadar uzanır. Mısırlılar: kehribarı, koruyucu olarak mezarlarına koyarken, Romalı kadınlar bu taşı ellerinde tutarak, ebedi gençliğe kavuşmayı dilemişlerdir.

Kehribarın, aynı zamanda bazı iyileştirici özellikleri de vardır. Depresyonu azalttığı, neşe ve iyiliği arttırdığına inanılır. Prag şehrinin her yanında bulunan mağazalarda, çok sayıda sahte kehribar karşınıza çıkacaktır. Bu yüzden: gerçek kehribarın, tuzlu suya konulduğunda; bir kalıp sabun gibi, yüzebildiğini unutmayın. Gerçek kehribar: cam ve plastikten çok daha yumuşak olarak öne çıkıyor.

EĞLENCE

Çek Cumhuriyeti Prag, bütün gece ayakta kalan bir şehir. Kot pantolon ve tişörtle, hem klasik bir birahaneye hem de daha eski kulüplere girebilirsiniz. Mala Strana’da, en eski moda Bohemya publarından biri ve eskiden bir baron evi olan Baracnicka rychta bitişiğindeki oditoryumda, çılgın rock gurupları var.

Sokağın hemen aşağısında, U Maleho Glena’nın üst katında, genç gezginler, içki içerken, Çek ve uluslar arası caz ustaları, mahzende, program yapıyorlar. Prag’da gece hayatının bir bölümü: striptiz kulüplerinde yaşanıyor.

Başta: İngiliz ve Alman turistler olmak üzere, Avrupa’nın her yerinden, özellikle hafta sonları, birçok erkek gurubu, felekten bir gece çalmak için Prag’a geliyorlar. Kadınların çok rahat girebildiği bu kulüpler, Prag kentinin dışında bulunuyor.

Nasıl bulunacağına gelince, onlar sizi buluyor. Kentin meydanında: 24 saat, sizi kulüplere götürmek için sıraya giren insanlar var. Kent meydanı: özellikle gece yarısından sonra; değişik bir havaya bürünüyor. Bir çok limuzin, ücretsiz olarak striptiz kulüplerine dolmuş seferleri yapıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag şehri gezilecek yerler tanıtımı içi.