İtalya Bari-Barium; Bari, Adriyatik denizinde bir liman ve üniversite şehridir. Güney İtalya’nın en büyük ikinci şehridir.
Şehir Adriyatik denizinde uzanan bir burun üzerindedir.
Şehir 4 bölüme ayrılmıştır.
Eski şehir bölümü: kuzeyde, iki liman arasında kalan bölümdür.
Şehrin modern merkez bölümü: güneydedir. Murattiano kasabası olarak isimlendirilen bu bölge büyük bir alışveriş bölgesidir. Ünlü Via Sparano ve Via Argiro buradadır.
Son bir not: Lonely Planet, Bari şehrini Avrupa’nın en iyi 10 destinasyonundan birisi olarak seçmiştir.
TARİHİ
Şehirde, MÖ 3’ncü yüzyıldan itibaren Roma etkisi görülür. Roma döneminde şehre Baryum ismi verilmiştir. Limanın MÖ 180 yılında burada bulunduğu bilinmektedir. Roma döneminde, Bari: sahil yolu ile Via Traiana arasında bir bağlantıydı ve balıkçılığın ana odak noktasıydı. Şehir, II Dünya savaşı sırasında büyük hasar gördü.
ULAŞIM
Bari’de uluslararası havaalanı var. İsmi “Bari Karol Wojtyla Uluslararası Havaalanı” dır. Yerel halk “Palesa Havaalanı” olarak bilir. Yıllık yolcu kapasitesi 4 milyon kişidir.
Şehir merkezinin 8 km kuzeybatısındadır. Bari şehir merkezine taksiyle 25 dakikada ulaşılır.
Veya hızlı trenle buraya ulaşmak mümkündür. Roma şehrinden Bari Centrale’ye yaklaşık 4 saatte normal trenle ulaşmak mümkündür. Bari tren istasyonu, tarihi merkeze sadece kısa bir yürüyüş mesafesindedir.
Bari-Brindisi arasındaki uzaklık: 117 km. Bari-Napoli arasındaki uzaklık: 263 km. Bari-Roma arasındaki uzaklık: 429 km.
NE YENİR
Burada yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, ilk tercih “orecchiette” olmalıdır. İrmik ve su ile yapılır. Özellikle Eski Şehir bölümünde, sokaklarda evlerinin önünde orecchiete yapan kadınları sık görmek mümkündür. Kadınlar, yoldan geçenlerle sohbet ederken oldukça hızlı ve pratik şekilde bu makarnayı yapmayı sürdürürler.
Özellikle kalenin hendeğinden yaklaşık 100 metre uzaklıkta, Bari Vecchia yani eski şehir kenarında Arco Alto olarak bilinen küçük kemerin civarında, taze makarna yapan kadınları görebilirsiniz. Küçük bir posta arabasıyla, kadınlardan yaptıkları makarnalar paketlenerek her sabah toplanır.
Gelelim şimdi madalyonun diğer yüzüne, bu makarnalar sokaklarda yani açık havada bu kadınlar tarafından yapılır da, Avrupa Birliği bunu kabul eder mi; elbette bu durum yani açıkta üretilen bu ürünler, gerek İtalya ve gerekse Avrupa Birliği standartlarına aykırı. Kadınlar: saç filesi takmak, makbuz vermek ve vergi ödemekten kaçınıyorlar.
Hatta şehir adli makamları, 2019 yılında orecchiette servis eden yerel bir restorana baskın yapmışlar, neyse sonuç olarak bu üretim devam ediyor, zaten kadınlar “ yaptıkları orecchieteleri alan olmazsa kendimiz yeriz” gibisinden şaka yollu bir söyleşide bulunuyorlar, bu durum bunları yapan kadınların aşırı kilolu olmasıyla çok orantılı.
Evet Bari Belediye Başkanı, bu makarnaları yapan büyükannelere, fazla dikkat çekmemeleri uyarısını yaparak konuyu bağlamış.
Bu Pulliese makarnası: yumurta kullanılmadan yapılır ve küçük kulaklar gibi şekillendirilir.
Yine bir makarna yemeği olan “Spagetti assassina” denenebilir. Sarımsak, zeytinyağı, acı biber, domates sosu ve domates suyu ile pişirilir.
BARİ ALDO MORO ÜNİVERSİTESİ-BARİ UNİVERSİTY-UNİVERSİTY OF BARİ ALDO MORO
Üniversite, 1925 tarihinde Bari Üniversitesi adıyla kurulmuştur. Bu okulda 1939 yılına kadar eğitim gören İtalyan devlet adamı Aldo Moro’ya (1916-1978) atıf yapmak üzere isim almıştır. Üniversite dünya sıralamasında ilk 500 üniversite arasında yer almaktadır.
12 fakülteye sahiptir. Devlet destekli bir eğitim kurumudur. Her yıl üniversitede yaklaşık 60 bin öğrenci eğitim görmektedir.
GEZİLECEK YERLER
PORT BARİ-YENİ LİMAN-CRUİSE PORTS-BLACK SEA CRUİSE PORTS
Burası: Yunanistan, Arnavutluk, Hırvatistan ve ötesine giden tüm feribotların kalktığı yerdir. Port Bari, İtalya’nın ikinci en büyük kargo limanıdır. Aynı zamanda büyük bir Adriyatik feribot limanıdır. Kruvaziyer limanı olarak ise, en büyük Akdeniz Kruvaziyer şirketleri olan Costa ve Msc’nin programlarına dahil edilmiştir.
Sonuç olarak yolcu gemileri Yeni Limana yanaşıyor. Yeni liman şehir merkezine yürüme mesafesindedir. Yeni Limanın, havaalanına uzaklığı ise 14 km dir ve araba ile 23 dakikada ulaşılır.
GELENEKSEL ESKİ LİMAN
Burada yaşam yüzyıllardır olduğu gibi sürmektedir.
Geleneksel balıkçı tekneleri avladıkları deniz ürünlerini doğrudan tekneden satarlar ve ağlarını tamir ederler.
Teknelerin arasında dolaşabilirsiniz.
LUNGOMARE
Eski Liman’da: “Lungomare” heybetli bir sahil kesimidir. Feribot terminallerinin ve Bazilikanın yakınından başlar ve güneye yönelir.
Bu sahil kesimi, Mussolini tarafından inşa edilmiştir. İtalya ülkesinin en uzun ve görkemli sahilidir. Yol üzerinde canlı barlar, restoranlar ve kafeler vardır.
Ayrıca şehrin en iyi kumlu plajları da buradadır.
BARİ VECCHİO-ESKİ ŞEHİR
Eski şehir bölgesini tanıtmadan önce, bir uyarıda bulunmakta yarar var. Bari şehrinin bu kısmı, geleneksel hafif suçlar ve suçlularla ünlüdür. Bu yüzden özellikle çantalarınızı ön tarafınızda ve kontrollü tutmanız şarttır. Zaten hırsızlığın burada uzun bir geçmişi var. 1087 yılında bir hac cazibe merkezi arayan Barese denizcileri, Anadolu’da Myra kasabasından Aziz Nikolaos yani Noel Baba’nın kemiklerini çalarak buraya getirmişler.
Yani: buranın şüpheli bir itibarı vardır ve özellikle hava karardıktan sonra bu bölgede bulunmamak önerilir. Ancak öte yandan şehrin turizm merkezi olduğunu da unutmamak gerekir.
Şehrin modern bölgesinin kuzeyindeki bir dizi sokak ve caddeden oluşur.
Eski Limana bakan bir yarımada üzerindedir. Şehrin surlarla çevrili bölgesi içindeki bölümdür.
Arnavut kaldırımlı sokaklar ve küçük meydanlar bir labirent gibi dolanır.
Kalın taş duvarların içinde: 40 kilise, 1 katedral ve Basilica St Nicholas vardır.
BASİLİCA OF SAİNT NİCHOLAS
Giriş ücretsizdir.
Liman yakınlarında eski Bari şehrinin merkezinde ve şehrin simgesidir.
Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nicholas’a adanmıştır. Aziz Nicholas: denizcilerin, gezginlerin ve çocukların koruyucu azizidir.
Katolikler ve Ortodokslar için önemli bir hac yeridir. Her yıl Mayıs ayının ilk ve birbuçuk haftasında hac ziyareti yapılır.
Doğu Ortodoksları ile Katolikleri bir araya getirmek için kullanılır. Zaten giriş üzerindeki tabelada “Doğu’nun Batı ile buluştuğu yer” yazmaktadır.
8 Mayıs 1087 tarihinde 62 Bari denizcisi, Anadolu topraklarımızda Myra kentindeki mezarını demir çubuklarla kırarlar ve San Nicola’nın kalıntılarını (kaburga kemiklerinden bazı parçalar) çalarlar ve buraya getirirler.
Ardından, Aziz Nicola’nın kalıntıları için 1087-1197 tarihleri arasında buradaki manastırı yaparlar. Papa II Urban: Ortaçağ döneminde Avrupa’nın en büyük hac merkezlerinden biri haline gelen bu tapınağı kutsayarak Aziz Nikolas’ın kalıntılarını mahzen sunağının altına koydu. Ana kilise toplam 10 yılda inşa edildi. Azizin kalıntılarını Bari’ye getiren denizciler öldüklerinde bazilika çevresine gömülür ve bazilika dış duvarlarındaki oymalarla hatırlanırlar.
Yapının mimari özellikleri:
Yapı Romanesk mimarinin güzel bir örneğidir. Diğer birçok kilise ve katedral için prototip olarak görülmüştür.
Dış kısmı karedir. Cephesinde iki büyük ama alçak kule vardır. Bu yüzden bir kaleye benzer.
Batı cephesi: heybetli, iri ve nispeten sadedir. Asla bitmemiş iki ağır kule ile çevrilidir. Cephe: iç mekanın nef ve yan koridorlarına karşılık gelen üç dikey bölüme ayrılmıştır.
İç kısmı ise altın tavanı gösteren kemer dizisiyle ilgi çeker. Altın tavan oldukça çarpıcıdır.
Sunağın üzerinde ayrıntılı bir taş kanopi ve Cattedral di Elia olarak bilinen mermer bir piskopos tahtı bulunur. Tahtın etrafındaki mozaik benzeri süslemede, bazıları tarafından tahtın yapılında kullanılan çok etkin işçiliğin kanıtı olarak yorumlanan “Allah” kelimesini taşıyan Arapça bir Kufi yazısı sergileniyor.
Piskopos tahtının hemen arkasında, Bari Düşesi ve Polonya Kraliçesi Bona Sforza’nın 16’ncı yüzyıl sonlarına ait mezarı bulunuyor. Kraliçenin kalıntıları, başlangıçta katedrale ama sonradan buraya gömüldü. Mezar; Bari ve Polonya’yı temsil eden iki yarı çıplak kadın figürü ile Aziz Nicholas ve Stanislavus’un iki resmi arasında durur.
Crypta:
Yan koridordaki iki geniş merdiven: azizin kalıntılarını barındıran mahzene iniyor. Mahzen yüksek sunağın altındadır.
Mahzende bir Ortodoks şapelinin varlığı, iki dinin bir arada var olduğunu göstermesi açısından ilginçtir. Gerçekte mahzen iki sunak barındırmaktadır. Biri Katolik ayinine diğeri ise Ortodoks ayinine adanmıştır. Bazilika, yüzyıllar boyunca önemli bir hac yeri olmaya devam etti. Dünyanın her yerinden, özellikle dindar Ortodokslar, Rusya’dan, Aziz Nikolaos’a saygı duymak için adanmışlar buraya geliyor.
1951 yılından bu yana, bazilika Dominik Rahiplerinden oluşan bir topluluğa ev sahipliği yapmaktadır.
1966 yılında mahzenin bir tarafına, Ortodoks ayinini yapılması için bir Ortodoks şapeli kurulmuştur.
2018 yılında Papa Francis: tüm Ortadoğu mezheplerinden dini liderleri Ortadoğu’da barış ve Suriye’deki çatışmanın sona ermesi için dua etmek üzere Bari’de buluşmaya davet etti. Bari “Doğu’ya açılan pencere” yi temsil ettiği ve aynı zamanda Batılı ve Doğulu Hıristiyanlar tarafından saygı duyulan St Nicholas’ın kalıntılarının evi olduğu için seçildi.
Ortodokslar, crpta alanına girmeden önce, kilisenin dışındaki hediyelik eşya dükkanından mum satın alırlar.
Manna:
Bu kilise dükkanında, azizin vücudunun yaydığına inanılan kutsal yağ sıvısı (manna) da şişeler içinde satılmaktadır. Bunlar azizin resimleriyle süslenmiş şişelerde satışa sunuldu. Yüzyıllar boyunca bu cam şişeleri boyama sanatı Apulia gelişti. Peki bunun çıkma noktası nedir? Aziz Nikolaos 346 yılında öldüğünde gömültü ve kalıntılarına kutsal emanetler olarak saygı duyuldu.
Ölümünden sonraki yıllarda, mezarının tatlı bir koku yaydığı ve ona dokunanları iyileştirecek gizemli bir sıvı salgıladığı söylenir.
Elbette bunun üzerine hacılar Myra’ya akın ettiler. Azizin kalıntıları çalınıp buraya getirdikten sonra, yeni bir mermer mezara konuldu ve Aziz Nikolaos “manna” olarak bilinen tatlı kokulu kutsal sıvıyı salmaya başladı.
İlk raporlarda petrol olarak tanımlanan, ancak daha sonra su olduğu ortaya çıkan bu manna’nın yaygın olarak her şeyi iyileştirdiğine inanılıyor. Yüzlerce yıldır, manna toplanmış, kutsal suyla karıştırılmış ve hacılara satılmak üzere aziz ikonlarıyla süslenmiş küçük cam şişelerde şişelenmiştir.
Hikaye bununla bitmiyor. 1953 yılında Bari Üniversitesi insan anatomisi Profesörü Luigi Martino başkanlığında yapılan bir çalışmada: mezar açılmış, iskeletin sığ bir sıvı havuzda durduğu görülmüştür.
Aziz Nikolaos’un kutsal manna koleksiyonu, her yıl 9 Mayıs tarihinde Bari şehrinde yapılır. Aziz günü ise her yıl 6 Aralık tarihinde kutlanır. Çünkü 6 Aralık ölüm tarihidir.
Son bir not: Aziz Nikolaos’un kalıntılarının bir kısmının Venedik şehrinde Chiesa di San Nicolo’da da bulunduğu iddia edilmektedir. Hatta Antalya Arkeoloji Müzesinde de bir kısım kalıntının bulunduğunu biliyorum.
Piazza del Ferrarese ve Piazza Mercantile
Eski şehirde burun boyundaki hoş meydanlardır. Meydanlar tarihi şehrin merkezidir. Burada: öğle yemeği molası verilebilir. Çünkü çeşitli restoranlar ve kafeler bulunmaktadır. Şehrin bu bölgesinde: konserler, sanat performansları ve özellikle Bari’nin koruyucu azizi San Nicola’nın onuruna yapılan festivaller düzenlenmektedir.
Piazza del Ferrarese
Meydan ismini: birkaç binanın sahibi olan ve 17’nci yüzyılda Bari’ye taşınan Ferrara isimli bir tüccarın isminden almıştır. Meydan: eski limanın karşısındadır. Auguste İmperatore sahiline bakar.
Sağ bölümde, 1840 yılında inşa edilen eski Balık Pazarı ve Venezia’ya erişim rampası, solunda ise bir yiyecek dükkanı olan günümüzdeki Sala Murat ve Vallisa Kilisesinin apsisi vardır. Meydanın arkasında: eski bir cephaneliğin kalıntıları üzerine inşa edilmiş Starite Sarayı vardır.
Piazza Mercantile
Bari şehir yaşamının merkezidir.
Bu bölge, 14’ncü yüzyıldan beri şehrin ticari kalbi iken, günümüzde çoğu ulusal ve uluslararası kültürel etkinlik için tercih edilen bir yerdir.
Meydan: bir zamanlar yerel aristokrasinin güç merkezini temsil eden birkaç tarihi bina ile çevrilidir.
Arka planda: 16’ncı yüzyıldan kalma bir saat kulesi olan Palazzo Sedile vardır. Kulenin inşaatına 1543 yılında başlanmış ve 19’ncu yüzyılda tamamlanmıştır.
Ayrıca yine arka planda, Palazzo della Dogana bulunur. Bu bina, muhtemelen 16’ncı yüzyılda Aragonlu Düşes İsabella Sforza tarafından yaptırılmıştır. Bu durum, binanın cephesine yapıştırılan taş amblemde görülür.
Meydan aynı zamanda, sert görünümlü bir taş aslanın yer aldığı, rezillik sütunu olarak da bilinen 13’ncü yüzyıldan kalma bir Adalet Sütununun varlığı, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Aslan heykeli oldukça yıpranmıştır. Küçük sütuna “Colona della Giustiza” denir. Bir zamanlar borçlu olup da borcunu ödemeyenler buraya bağlanır ve kırbaçlanırmış.
Günümüzde meydan, Bari halkı için bir buluşma noktasıdır.
FİERA DEL LEVANTE
İtalya’nın en büyük fuarlarından birisidir. Aynı zamanda Akdeniz’in en büyük kongre merkezidir.
Fuar Eylül ayında gerçekleşir ve sahile yakın konumdadır. Fuar alanında: 24 çok işlevli alan, 7000 seyirci koltuğu ve 30 bin metre kare hareketli duvar vardır.
Evet burada: toplantılar, konferanslar, kongreler, atölyeler, tek bir mega ortamda bile birkaç düzineden 7 bine kadar ulaşan, tiyatro tarzında koltuk kapasitesi bulunmaktadır.
BARİ CATHEDRAL-CATTEDRALE Dİ SAN SABİNO
Piazza dell’Odegitria meydanındadır.
Katedral: Canosalı Aziz Sabinus’a adanmıştır. Canosa Piskoposu Aziz Sabinus’un kalıntıları, 9’ncu yüzyılda buraya getirilmiştir.
Bari şehrinin ana kilisesidir.
Yapımına: 1034 yılında başlanmıştır. Ancak 1156 yılında: Sicilyalı Wicked olarak da bilinen I. William tarafından sakinlerini cezalandırmak için şehrin yağmalanması sırasında yıkılmıştır.
Yıkılan bu orijinal yapıdan günümüze sadece transept izleri görülebilir.
Katedral, 1170 yılında yıkılan eski Bizans dönemi katedralinin üzerine, Norman William Malo tarafından yeniden inşa edilmiştir.
Katedral 4 Ekim 1292 tarihinde kutsanmıştır. 18’nci yüzyılda kilisenin birçok bölümü, cephe, nefler ve Crypt dahil olmak üzere, Domenico Antonio Vaccaro tarafından, Barok tarzda yeniden yapılandırıldı. Ancak bu eklentilerin çoğu, 1950 yılı civarında bazilikanın orijinal görünümünü ortaya çıkarmak için kaldırıldı.
Üç portal kasıtlı olarak Barok dönemden kalmış olsa da yine de 12’nci yüzyılın antik portallarını bünyesinde barındırmaktadır.
Romanesk mimarinin en güzel örneklerinden biridir.
Yapı, kalıntıları günümüzde crypta bölümünde bulunan Piskopos San Sabino onuruna düzenlenmiştir. Mezarın yanında, antik Bizans dönemi kilisesinin unsurlarının, Roma kalıntılarıyla bir arada bulunduğu mozaik ve fresklerle süslenmiş, katmanlı bir tarihe sahip bir ortam olan succorpo bulunur.
Parlak kireçtaşı cephede: görkemli bir gül pencere, grotesk canavarlar ve hayali yaratıkların bulunduğu büyüleyici bir dekorasyon görülür. Özellikle gül pencere ilgi çeker. Çünkü her yıl 21 Haziran tarihinde, akşam saat 5 civarında, cephedeki gül pencerenin 18 diliminden giren güneş ışınları, gülün yapraklarıyla mükemmel bir şekilde eşleşir ve nefin zeminini süsler.
Sunağın yanında, katedralin içinde saklanan en değerli unsur olan ambo bulunur. Vaaz vermek için kullanılan ambo: bir kartalla süslenmiştir, kartalın pençelerinde bir insan başı bulunur. Tarz olarak 11’nci yüzyılı anımsatır. Apsisteki Piskoposun tahtı da benzer bir döneme aittir. Önceki Bizans dönemi kiliseni kalıntılarından çıkarılan parçaların bir araya getirilmesiyle yapılmıştır.
Yüksek ve sivri çan kulesi vardır. Yüksekliği 70 metredir.
Kilisenin önünde marnaridd yani küçük deniz adamı heykeli vardır.
Katedralin yanında Museo Diocesano var. Müzede: 16’ncı yüzyıldan 18’nci yüzyıla kadar olan eserlerin bir koleksiyonu vardır. Hazine odası: değerli malzemelerden yapılmış çeşitli ayinlerle ilgili objelerden oluşur. En eski nesne: 12’nci yüzyıldan kalma; yontulmuş ve kabartılmış yaldızlı gümüşten yapılmış bir çift haçlı bir Stauroteca’dır.
Ayrıca: 15’nci yüzyıldan kutsal yağlar ve 14’ncü yüzyıldan San Donato Piskoposunun büstü vardır. Napoliten üretimi San Sabino gümüş büstü de görülebilir. Paskalya kutlamaları sırasında, ambodan açığa çıkarılan ve açılan, ışıklı paschal ruloları, yani üç Exsultet, son derece değerli sanat eserleri arasında sayılmaktadır.
TEATRO MARGHERİTA
Piazza Quattro Novembre’dedir.
Deniz kıyısında, liman önündeki bu güzel antik yapı: Francesco De Giglio tarafından tamamen Liberty tarzında tasarlanmış ve 1912-1914 yılları arasında yapılmıştır. Kral Umberto I’in dul kraliçesinin adını taşımaktadır.
Bari şehrinde inşa edilen ilk binaydı. Hoş pembe cephesi ve süslü beyaz heykelleriyle ilgi çeker. İki güzel kulesi ve devasa kemerli penceresi ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır.
Yapı: 1980 yılına kadar sinemaydı. Ardından belediyesin satın alması ve son bir restorasyonla birlikte bozulma başladı. Pembe bir renge büründü. Evet günümüzde, tiyatrodan çok az bir kalıntı kalmıştır. Çünkü içeride bulunan eklentiler ve bağlantılı olanlarla birlikte sahnenin tüm izleri yok edildi. Ancak denizin ve teknelerin renklerini yansıtan geniş fuayenin pencereleriyle denizdeki görkemli konumu kaldı.
Evet, yapı restorasyonun ardından, günümüzde sanat müzesi olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca, günümüzde burada çeşitli sanat ve fotoğraf sergileri düzenleniyor.
PETRUZZELLİ THEATRE
Şehrin merkezinde, Corso Cavour’dadır.
İtalya’nın en büyük 4’ncü tiyatrosudur. Avrupa’nın en büyük özel tiyatrosudur.
Trieste’den tüccarlar ve gemi yapımcıları olan Onofrio ve Antonio Petruzzelli kardeşler tarafından yaptırılmıştır. Projenin mühendisi ise, Bari şehrinden kayınbiraderleri Angelo Cicciomessere’dir. Tiyatronun yapımına 1898 yılında başlanmış ve 4 yılda tamamlanarak 14 Şubat 1903 tarihinde açılmıştır. Koltuk kapasitesi 1482 idi.
II Dünya savaşı ardından Bari şehri müttefik askerleri tarafından işgal edilince, tiyatro Amerikan askerleri için bir eğlence merkezine dönüştürüldü.
27 Ekim 1991 gecesi Bellininin Norma isimli eseri icra edilirken spot ışıkları nedeniyle tiyatroda yangın çıktı ve tiyatro binası tamamen yandı. Bu yangının bir kundaklama sonrası çıktığı da söylenir.
2009 yılında tiyatro temel formundan itibaren tamamen yenilendi ve açıldı.
Tiyatro, İtalyan tarzı bir tiyatrodur. Saçaklıkta: bir friz ve tavan arasında Pasquale Durettin’nin “Apollo che figano la Musica” tasvir eden, çimentodan bir heykel gurubu ile dekore edilmiştir. 1889 yılında yerel sanatçı Raffaele Armenise büyük perdeyi yapmıştır.
1901 yılında ise kubbedeki resimleri yapmak için görevlendirilmiştir. Bu elemanların çoğu yangından sonra ustaca yeniden inşa edilmiştir.
Görkemli kırmızı cephe; üç beyaz giriş yolu ile süslenmiştir. Binanın tepesinde, büyük gümüş kubbenin önünde aslan ve insan figürlü heykeller vardır. Tiyatronun iç mekanında ise, süslü altın balkon katmanlarıyla çevrili kırmızı koltuk bloğu dikkat çeker.
Günümüzde bu dünyaca ünlü tiyatronun görkemli ortamında senfoni, opera ve bale performansları sergileniyor.
PALAZZO FİZZAROTTİ
Bari şehir merkezinde bir mimari anıttır.
Yapı: 1800’lerin sonlarında, girişimci ve bankacı Emanuele Fizzarotti tarafından mimar Bernich ve Corradini’ye yaptırılmıştır.
Her oda, her biri farklı bir tarihsel tarza göre tasarlanmış ve belirli bir amaç için inşa edilmiştir.
Odalar arasında Emanuele Fizzarotti’nin tutkulu olduğu canlı müzik için tasarlanan “Salone delle Arti e del Lavoro” vardır. Bu odadaki çalışmalar, sanat ve ekonomi arasındaki yakın ilişkiyi gösterir.
Tarih ve sanat açısından zengin, özel mülkiyete aittir.
19’ncu yüzyıl sonlarında, bankacı Emmanuel Fizzarotti tarafından yapılmış, Neo-Gotik Venedik tarzında bir yapıdır.
Cephesi güneye bakar ve beş sivri kemerli, sonunda iki kule ile çevrelenmiştir. Üzerinde ince kubbeler, altın varak mozaiklerle yükselen güneşi tasvir eder. Ön cepheyi süsleyen altın varaklı dört çok renkli mozaik madalyon, Fenike’yi temsil eder.
Diğer armalar: Şehrin efsanevi kurucusu “Barinon” ile Bari şehrinin eski arması, Fizzarotti ailesinin geldiği Lecce şehrinin arması, Emanuele Fizzarotti’nin imalı kişisel arması bulunmaktadır.
Balkonlar ve pencereler, tüm cephe gibi dantelli taştandır.
1989 yılında Palazzo Fizzarotti, ulusal anıt olarak ilan edildi.
1’nci Kat:
Etkinlik, sergi ve gösteriler için kullanılır. Günümüzde yapı: rehberli turlarla gezilebiliyor. Ayrıca özel etkinlikler için kiralanıyor. Etkinlik, sergiler ve konserler için tahsis ediliyor. Halka açık toplantılar yapılmasına izin veriliyor.
SWABİAN CASTLE-CASTELLO SVEVO-BARİ KALESİ
Deniz kenarında, halka açık heybetli bir Norman dönemi kalesidir. Eski şehrin dış kenarındadır.
Bari şehrindeki en önemli turistik yerlerden birisidir. Kale: St Nicholas Bazilikası, St Sabino Katedrali ve Piazza Mercantile ile birlikte şehrin tarihi merkezinin çoğu yürüyüş ve bisiklet turuna dahildir.
Norman-Hohenstaufen kalesi: Sicilya kralı Roger II tarafından 1131 yılında yaptırılmıştır. Kale, Bizans döneminden kalma konut binalarının üzerine inşa edilmiştir.
Kale: 1156 yılında yıkılmış ve 1233 yılında Roma İmparatoru Frederic II tarafından yeniden yaptırılmış ve genişletilmiştir.
16’ncu yüzyılda, kale: Aragonlu İsabella ve kızı Bona Sforza tarafından konut olarak kullanıldı. Bu dönemde kaleye kalın duvarlar ve hendek eklenmiş, böylece ağır topçuların gelişimine yanıt verecek şekilde kökten değiştirilmiştir. Ayrıca: 1501-1524 yılları arasında Bari Düşesi olan Aragonlu İsabel’in pitoresk bahçeleri bulunmaktadır.
Güney tarafında kuru hendek üzerindeki köprü: kalenin son sahipleri olan Bourbon arması ile süslenmiş giriş kapısına götürür. Bu kapı: orijinal ortaçağ çekirdeğinden önceki iç avluya erişim sağlar.
Ortaçağ kalesinin her köşesi: adı tarihi bir ana atıfta bulunan bir kule ile donatılmıştır. Örneğin: “Küçükler Kulesi”: eskiden bir çocuk hapishanesiydi ve Viscontina olarak da bilinir.
Sforza ailesi tarafından Gaspare Visconti tarafından yapılan inşaat çalışmaları hatırlanarak “Deniz feneri kulesi” veya “Deniz kulesi” bulunmaktadır. Donanmanın bir zamanlar terasa bir deniz feneri ışığı yerleştirdiği yerdir.
Batı yönünde, Küçükler kulesi yakınında, Frederic II tarafından yaptırılan bir kemerli zarif portal bulunur. Arşiv süslemesinde, pençelerinde avını sıkan bir kartal vardır. Bu, kale sahiplerinin kullandığı imparatorluk gücünü simgeler.
Takip eden uzun yıllar boyunca, kale: birkaç İtalyan soylu aileye aittir ve bir hapishane ve ordu kışlası olarak kullanılmıştır. Bu dönemde kale büyük ölçüde çürümeye bırakıldı.
2017 yılında binaların restorasyonu ve müze kullanımına dönüştürülmesi sağlandı ve kalenin tamamı halkın ziyaretine açıldı. Hatta kalenin aristokrat sahiplerinin kullandığı odalar da ziyarete açılmıştır.
Günümüzde, kalenin büyüleyici iç avlusunda, anıtsal merdivenlerde ve küçük müzede gezinmek mümkündür.
Aragon Odası: kalenin restorasyonu ve kurtarma tarihini anlatan kalıcı fotoğraf sergisine ev sahipliği yapmaktadır.
Angoina Odası: Burada 15-18’nci yüzyıllar arasında kalenin ortasındaki kazılarda elde edilen arkeolojik çömlek koleksiyonu sergileniyor.
Norman Odası: Minorenni kulesinin ilk katındaki küçük odada: mücevher ve diğer değerli eşyalar bulunmaktadır.
1’nci Katta: En büyük iki oda olan Bona Sforza Odası ve Frederich II Odası: geçici sergiler ve kültürel etkinlikler için kullanılıyor.
Şehrin ve denizin panoramik manzarasını görmek için: Hohenstaufen kulesini ve Aragon duvarlarına çıkmak gerekir.
Bari’s Gissoteca Müzesi
Kalenin içindeki bu müzede, üç büyük tonozlu salon bulunmaktadır.
Salonlarda: heykel parçaları, mimari motiflerin alçı kalıpları, mermer ve taştan dekorasyon malzemeleri bulunmaktadır.
Heykeller ve parçalar: bölgedeki en önemli kilise ve sarayların bazılarından gelmiştir. Antik çağlardan 18’nci yüzyıla kadar mimari tarzların izi sürülüyor.
Ayrıca kalenin zemin katında, Bizans döneminden kalma daha eski yapıları ortaya çıkaran arkeolojik kazıların yapıldığı iki küçük alan ziyaret edilmektedir.
ARKEOLOJİ MÜZESİ-MUSEO ARCHEOLOGİCO NAZİONALE
Kalede bulunmaktadır. Küçüktür. Yakınlardaki kazılarda yani Helenistik döneme dayanan Sannace dağından bazı önemli buluntulara ev sahipliği yapmaktadır.
PİNACOTECA PROVİNCİA Dİ BARİ-CORRADO GİAQUİNTO
Lungomare Nazirio sahilindedir.
Burası önemli bir resim sanat galerisidir.
12 Temmuz 1928 tarihinde kurulmuştur.
Galeride sergilenen eserler: 1875 yılında inşa edilen İl Arkeoloji Müzesinde bulunan Sanat Galerisinde korunmuş olan resimlerin çekirdeğinin, Napoli ve Roma Ulusal Galerileri tarafından temin edilen eserler ve Bari il idaresi tarafından satın alınan eserlerden oluşmaktadır. Ayrıca: Apulian kiliselerinde bulunan objelerde burada sergileniyor.
Koleksiyon; 1936 yılına kadar Hükümette barındırıldı.
Daha sonra ise, 1936 yılında mühendis Luigi Baffa tarafından yapılan Palazzo della Provincia’ya taşındı. 2002 yılından beri koleksiyonun sergilendiği yer: “Apulian ressam Corrado Giaquinto” adını almıştır. Palazzo della Provincia: uzaktan bile görülebilen etkileyici bir mimariye sahiptir. Aslında müzeyi barındıran bina, kıyı şeridinin ana sembollerinden birini temsil ediyor.
Burada: Luca Giordano ve Giovanni Bellini’nin eserleri de dahil olmak üzere, 11’nci yüzyıldan 19’ncu yüzyıla kadar olan döneme ait tablolar ve heykeller bulunmaktadır. Bu eserler: 22 odadan oluşuyor.
THE RUSSİAN CHURCH
20’nci yüzyılda Rusya Büyük Düşesi Yelizaveta Fyodorovna’nın Aziz Nikolaos’a ibadet etmek için Bari’ye gelen Rus hacıları kabul etme girişimiyle kuruldu.
Rus Mimar Alexei Shchusev tarafından tasarlanmış inşa edilmiştir.
1913-1917 yılları arasında Rus İmparatoru II Nicolas dahil olmak üzere dindarların bağışlarıyla desteklenmiştir.
Ancak: 1’nci Dünya savaşı nedeniyle çalışmalar tamamlanamadı. Rus –Filistin Cemiyeti üyesi Rus göçmenler, kilisenin bakımını yapacak paraya sahip olmadıkları için, tüm kilise binalarını 1937 yılında Bari Belediyesine teslim ettiler. 1990’ların sonlarında Bari yetkilileri, bazı kilise binalarını Rusya’ya geri verdiler. Ancak kilise Belediyenin kontrolünde kaldı. Bir süre önce, iki ülke devlet başkanlarının da katıldığı bir tören sırasında anıtın anahtarları Moskova Patrikliğine teslim edildi. Artık binanın mülkiyeti Rus Ortodoks kilisesine aittir.
THE CHARMİNG BOTANİC GARDEN OF BARİ
Bahçe şehrin eteklerinde, yaklaşık 10 bin metre karelik bir alanı kapsar. Dünyanın her yerinden bitki koleksiyonunun yanı sıra yerel orkidelerin bir koleksiyonuna sahiptir.
Bari Üniversitesi tarafından işletilen yaşayan bir müzedir.
1955 yılında kurulan bahçelerde, bir sera ve yaklaşık 40 bin örnek içiren bir herbataryum vardır. 1960 yılında halka açıldı ve 1964 yılında bahçedeki bitkiler iki katına çıkarıldı.
Evet: büyük, yemyeşil ve güzel hazırlanmış Bari Botanik Bahçeleri, sakin ve sessiz bir şekilde dolaşmak, serin bir sabah geçirmek için harika bir yerdir.
CHİESA Dİ SANTA CHİARA
Kaleye yakın çok eski bir kilisedir. Bari Vecchia ile komşudur.
Santa Chiara kilisesi ve manastır kompleksi: Santa Maria değli Alemanni’ye adanmıştır. Haçlı seferleri sırasında Cermen Tarikatının Şövalyeleri tarafından 13’ncü yüzyılda inşa edilmiştir.
Birkaç yüzyıl sonra, kilise Saint Clara-Santa Chiara’dan sonra yeniden adlandırılmış ve Clarisses’in evi olmuştur.
Günümüzde bu eski manastır: 4 kat yüksekliğinde, dikdörtgen bir tabanı olan paralel yüzlü, oldukça kompakt bir forma sahip, ancak 15’nci ve 20’nci yüzyıllar arasında yapılan aşamalı eklemeler sonucudur.
Yapı: Eylül 2016 tarihinden bu yana, Bari kenti Arkeoloji, Güzel Sanatlar ve Peyzaj Başkanlığının makamı olarak kullanılmaktadır.
İtalya Napoli şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.