Hollanda Alkmaar

Hollanda Alkmaar

Hollanda Alkmaar: Şehir: Kuzey Denizinden 10 km. uzakta, Kuzey Hollanda kanalı üzerinde kurulmuştur. Şehrin isminin kelime anlamı “baştan sona bataklık” veya “baştan sona deniz” anlamına gelir.

Hollanda Alkmaar

Alkmaar tarihindeki en önemli tarih “8 Ekim 1573” tarihidir. Bu tarihte: 80 yıllık savaş sonucunda, Alkmaardes, İspanyol ordusunu yenmiştir.

Alkmaar zaferi, her yıl 8 Ekim günü “Alkmaar Ontzet” sırasında kutlanmaktadır.

1254 yılında Alkmaar, şehir haklarını Hollanda Kontu II Wilhelm’den almıştır. O andan itibaren, Alkmaar nüfusu zenginleşir.

Şehir merkezinde karşılaşılan güzel tarihi cephelerin çoğu, Alkmaar’ın zengin bir ticaret yeri olduğu zamanlardan kalma yapılardır.

Hollanda Alkmaar

Kuzey Hollanda’da bulunan bu şehir: peyniriyle ünlüdür. Bu şehri ziyaret edecekseniz, mutlaka Cuma günü buraya gidin, çünkü peynir pazarını görmeniz gerekir. Ancak: şehirde bunun dışında, pek çok anıt, büyük alışveriş merkezi, çok sayıda kafeler, barlar ve tüm fiyat aralıklarına hitap eden restoranlar bulunuyor.

ULAŞIM

Hollanda Alkmaar şehri, Amsterdam şehrinin 100 km. kuzeyindedir ve trenle 40 dakikada ulaşılmaktadır. Bu ulaşım için, gidiş-dönüş tren ücreti 14 eurodur.

Almaar şehri ile Rotterdam şehri arasındaki uzaklık 81 km, Utrech şehrine 65 km, Lahey şehrine 70 km uzaklıktadır.

KAESKOPPENSTDA FESTİVALİ

1573 yılında Aklkmaar’a bir göz atmak isterseniz: Haziran ayında Alkmaar’ın Eski kent bölgesinde düzenlenen tarihi Kaeskoppenstad Festivalini ziyaret etmelisiniz.

Bu festivalde: Alkmaar’ın zaferini yaşadığı tarihe özel bir yolculuk yapılmaktadır.

Hollanda Alkmaar Alışveriş

ALIŞVERİŞ

Alkmaar şehir merkezinde başlıca alışveriş caddeleri: Langerstarat ve Laat’tır. Eşsiz konsept mağazalarının arasına yerleştirilmiş zincir mağazalarıyla alışveriş günü için harika bir başlangıç noktasıdır.

Örneğin: modern bir cam cephenin ardında ilginç bir giyim mağazası “Quenns and Man” e girebilir ve doğal malzemeler, güzel temel renkli özel baskılı giysiler bulup satın alabilirsiniz.

Eski şehir bölümünde, birçok küçük butik ve galeriler bulunur. Yine “Noorden Arcade” isimli alışveriş merkezleri, şehirde birçok yerde görülebilir. Her ayın ilk Pazar günü, dükkanlar saat: 12.00-17.00 arasında açık bulundurulur.

ESKİŞEHİR

Eskişehir, 19’ncu yüzyıldan kalma alışveriş ve zanaat merkezidir. Tarihi binaların ve eski tuğlalı yapıların bulunduğu karakteristik sokaklar görebilirsiniz. Mağazalar açısından, burada hem modaya uygun hem de yüksek kaliteli ve aynı zamanda eski ve ikinci el ürünler satılan birçok yer bulunmaktadır.

Eskişehir bölgesinin özellikle “Twin Arts Lifestyle” ilgi çeker. Mağaza anıtsal bir binada bulunur ve ilginç ürünlerle doludur. Burada evinize kişisel dokunuş katacak her şeyi bulabilirsiniz. Göz alıcı yastıklar, kokulu sabunlar, güzel lambalar ve aynalar, aynı zamanda giysiler ve çantalar.

PEYNİR

Peynir: Hollanda ülkesinde prehistorik dönemden bu yana üretilmektedir. Çünkü: ülkenin toprakları süt hayvancılığına çok uygundur. 19. yüzyılda peynir çiftlikleri kurulmaya başlanır.

Bu dönemde: Hollanda peyniri için bir kalite standardı getirildi, peynir yağı için doğru oranlar belirlendi ve bunlar kayıt altına alınarak, 1913 yılından sonra uygulanmaya başlandı.

Evet: burada yıllık üretilen 674 bin kg. luk peynir stoğu: 130 ülkeye ihraç edilmektedir. Hollanda ülkesinin en ünlü ve önemli peynir türü “Gouda” olarak isimlendirilir.

Bu yuvarlak ve yassı biçimli peynir, yaklaşık 12 kg. ağırlığındadır. “Yuvarlak Hollanda Peyniri” ise: 1.7 kg. ağırlığındadır ve yine en tanınmış küresel peynirdir.

Hollanda dışında, bu peynir “kırmızı sarıcı” ismiyle bilinir. “Delikli Hollanda Peyniri” : genellikle yuvarlak, üstü basık oval peynirdir. Delikler, peynir bakterileri tarafından yapılır.

GEZİLECEK YERLER

STEDELİJK MUSEUM ALKMAAR-ALKMAAR BELEDİYE MÜZESİ

Canadaplein 1 adresindedir. Giriş ücreti 12 Eurodur.

STEDELİJK MUSEUM ALKMAAR-ALKMAAR BELEDİYE MÜZESİ

Müze: Alkmaar şehrinin kültürel tarihini ve çevresindeki bölgeye ait objeler sergilenmektedir. Müze, ilk olarak 1873 yılında kurulmuş, 1968 yılında ikinci binasına taşınmış ve 2000 yılında, bugünkü yerine geçmiştir.

4 bölüme ayrılan bu müzede: Protestan devrimine ait tarihsel resim ve eserlerden oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır. Ayrıca: yine çeşitli Hollandalı sanatçıların resimleri sergileniyor. Geçici sergiler için, müzede ayrı bir oda bulunmaktadır.

HET BEATLES MUSEUM-BEATLES MÜZESİ

Pettermerstraat 12 A adresindedir. Giriş ücreti 7.5 Eurodur.

Yaklaşık 100 metre karelik sergi alanı bulunan müze: Beatles hayranlarından toplanan eserleri içermektedir.

Hollanda Alkmaar Beatles Müzesi

Müzenin sahibi “Azing Moltmaker” dir. Kendisi: ilk Beatles plağını 28 Temmuz 1973 tarihinde almış ve kendi Beatles koleksiyonunu başlatmıştır.

Koleksiyon, o zamandan beri dünyanın en büyük sergilenen özel Beatles koleksiyonu haline gelmiştir. Buradaki müze, 6 Haziran 1981 tarihinde açılmıştır.

Hollanda Alkmaar Beatles Müzesi

Öte yandan: John Lennon’un ilk gitarı: Alkmaar şehrinde yapılmıştır. Müzede: 1967 yılında Beatles imzalı orijinal kayıt sözleşmesi bulunmaktadır.

Ayrıca, müze alanında Beatles hayranlarının hoşuna gidebilecek birçok şey sergileniyor. Bodrum katında: Paul McCartney’in ölümü hakkında bir sergi bulunuyor.

Müzenin içinde özel bir hediyelik eşya mağazası da vardır.

Evet müzenin çevresinde bol miktarda park yeri bulunmaktadır. Müze ziyaretinizden sonra, arabanızı bırakıp müzeye 10  dakika yürüme mesafesindeki Alkmaar şehir merkezinde alışverişe gidebilirsiniz.

ST. ALKMAAR LAURENS KİLİSESİ

Koorstraat 2 adresindedir.

Hollanda Alkmahar ST.ALKMAAR LAURENS KİLİSESİ

Burası, şehir merkezinde etkileyici bir ortaçağ yapısıdır. 1440-1512 yılları arasında, mimar Anthony Mechelen tarafından yapılmış ve St. Lawrence’ye ithaf edilmiştir.

Hollanda Alkmahar ST.ALKMAAR LAURENS KİLİSESİ

Özellikle: çatıyı destekleyen 26 bağımsız sütun ilgi çekmektedir. Kilisede en ilgi çeken objeler: dünyaca ünlü iki orgdur. Bunlar: Van Covelens ve Van Hagerbeer orglarıdır. Bu eski orglar: 16.yüzyıldan bu yana çeşitli yaz konserlerinde kullanılmıştır.

ALKMAAR PEYNİR PAZARI

Şehirdeki peynir pazarının, 1365 yılından bu yana kurulduğu söyleniyor. İlk peynir pazarının ne zaman kurulduğu bilinmemesine rağmen, eski belgelerde peynir pazarının kesinlikle 1622 yılında kurulduğu yazılıdır. Ama peynir loncasının 1593 yılında kurulduğu da kayıtlarda geçmektedir.

Waagplein denilen yerde, demir parmaklıklarla çevrelenmiş alanda kurulan peynir pazarı: Nisan-Eylül ayları arasında: her Cuma günü saat: 10.00-12.30 arasında kurulmaktadır. Yani, şehri ziyaret edeceklerin özellikle Cuma günleri gelmeleri ve bu peynir pazarı kültürünü izlemelerini öneririm.

Bu peynir pazarını ziyaret ederseniz, peynir taşıyıcıları da görebilirsiniz ki, bunlar ilginç kıyafetleriyle ilgi çekiyorlar.

1593 yılından bu yana devam eden peynir taşıyıcıları loncasında: bir başkan ve otuz üye bulunuyor. Başkan: turuncu renkli şapkasıyla ve şık bastonu ile diğerlerinden ayrılıyor.

Hollanda Alkmaar Peynir Pazarı

Tahta üzerinde taşınan peynirlerin her birinin ağırlığı, 13.5 kilodur.

Taşıma sırasında yaklaşık 139 kg. lık peynir taşınır. Taşıyıcılar: özel bir peynir gemileri ile yürürler ve belli bir yürüyüş ritminde yürümeleri şarttır. Taşıyıcılar: beyaz pantolon, beyaz gömlek ve dört renkli (sarı, kırmızı, mavi, yeşil) şapka giyiyorlar.

Her takım: 7 kişiden oluşuyor ve özel taşıyıcılar: omuzlarına taktıkları askıların ortasında, tablalı kızaklarla peynirleri taşıyorlar. 7 kişilik her renk gurubunun da, iki yılda bir seçilen usta başısı bulunuyor.

Peynirler, sabah saat 07.00’de kamyonlarla buraya getirilir ve sayıları 800-900 civarında olan peynirler: uzunlamasına, şeritler halinde yerlere serilmiş bezler üzerine yerleştirilirler.

Üst üste iki katlı yerleştirilen peynirlerden, özellikle turuncuya kaçan renkleriyle: kocaman Gouda peynirleri ilgi çeker.

Yılda, yaklaşık 300 bin civarında turist çeken bu tören ise: saat 10.00 da başlıyor. Zaten, saat 10.00 olduğunda alanda büyük bir kalabalık ortaya çıkıyor ve insanlar, üç/dört sıra halinde töreni izlemeyi bekliyorlar. ( yani, buraya gitmek için saat: 10.00 olmasını beklerseniz, arkalarda kalabilirsiniz)

Saat: 10.00’da tören zil çalarak başlıyor. Zil: peynir konseyinin o günlü en ünlü davetlisi tarafından çalınıyor.

Daha sonra: törenin tarihçesi, peynirin Hollanda için önemi, uzun uzun anlatılan konuşma yapılıyor.

Bu sırada: şık giyimli konsey üyeleri ve alıcılar alanda dolaşırlar. Bu sırada: teftiş kurulu, peynirleri incelerler. Peynirlerden parçalar alırlar, rengine bakarlar, koklarlar, yağ ve nem oranı hakkında notlar tutarlar. Kalite onayından sonra: kilo başı fiyat konusunda anlaşma yapılır.

Peynir satışı olduğunda: en az 100 kiloluk kızaklar, peynir satıcıları tarafından tartım evine taşınırlar. Orada yine belli kurallara göre tartılan peynirler: ölçümleri yapıldığına dair damgalandıktan sonra, tekrar kızaklara konularak tartım evinin tam karşısındaki, meydanın diğer başındaki el arabalarına kadar taşınırlar.

Saat: 12.30 da tören bitiyor. Ancak: peynir tezgahları gece geç saatlere kadar açık kalıyor ve bir günde 3 ton peynir satıldığı söyleniyor.

Evet, meydanda bu peynir taşıyıcılar dışında: “Cheesemaidler” olarak isimlendirilen, Hollanda foklorik giysileri giyen güzel kızlar da bulunuyor. Bu kızlar: tören boyunca, güler yüzlü olarak meydanı dolaşıyorlar ve Hollanda peynirlerinin tarihçesini, çeşitlerini ve bu pazarı tanıtan “Kaaseksper” denilen bir dergiyi satıyorlar.

Törenden sonra: ziyaretçiler tartım evine girip, peynir tartılan düzenlerde tartılıyorlar ve sertifika alıyorlar.

Ayrıca: yine bazı ziyaretçiler, peynir taşıyıcıların kızaklarında, 1 euro karşılığında fotoğraf çektirmek üzere, kısa süreli bir yolculuk yapabiliyorlar. Tartım binasının üst katında, peynir müzesi bulunuyor.

Peynir pazarının kurulduğu meydanda: hediyelik eşya satılan tezgahları da gezebilirsiniz. Son bir not: şehirde akşam peynir pazarları da kurulmaktadır.

HOLMANDS KAAS MUSEUM-PEYNİR MÜZESİ

Waagplein 2 adresindedir. Müze peynir pazarı manzaralı tarihi Waag peynir tartım evinin 3 ve 3’ncü katlarında bulunmaktadır. Waagplein’in buradan olağanüstü bir güzel görüntüsü izlenebilir.

Bölgede 23 Nisan 1969 tarihinde Hollands Zuivel Arşiv Vakfı kurulmuştur. Bu vakfın amacı: sütçülüğün tarihçesi ve peynir hazırlanmasıyla ilgili objeleri ve araçları sergilemektir. Bu vakıf tarafından düzenlenen Hollanda Peynir Müzesi, 21 Nisan 1983 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Müze daha çok iki ünlü peynire odaklanmıştır. Bunlar: küçük yuvarlak “Edam” peyniri ve büyük yassı “Gouda” peyniridir. Müzede sergilenen objelerin çoğu, Süt Ürünleri Arşivinden ödünç alınmıştır.

Müzede: peynirle ilgili her türlü ilginç bilgiyi bulabilirsiniz. Tarihçesi, hazırlama yöntemleri ve peynir ticareti hakkında. Ayrıca: peynir üretiminde kullanılan geniş bir araç koleksiyonu bulunur. Çiftliklerde ve fabrikalarda peynir üretimi arasındaki fark gösterilir.

Müzenin koleksiyonunda: süt ürünlerinin üretimiyle ilgili: film ve görüntüler ve resimler bulunmaktadır. Ayrıca: 16. yüzyıldan kalma, 24 Hollandalı kadının portreleri de bulunmaktadır. Müze açılışından itibaren büyük ilgi çekmiştir. Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen, ortalama 35 bin kişi tarafından müze ziyaret edilmektedir.

VAN FOREEST COURTYARD

Alkmaar şehrinde ziyaretinizde kesinlikle “Courtyard” olarak isimlendirilen iç avluları görmelisiniz. Şehirde bir zamanlar 16 tane avlu vardı, ancak bunlardan sadece 6 tanesi günümüze ulaşmıştır. Bu avlulara şehrin hazineleri denilmektedir.

Bunlar. kapılarının ve etkileyici cephelerinin arkasına gizlenmiş huzur vahalarıdır.

Hollanda Alkmaar VAN FOREEST COURTYARD

Hofje Van Paling ve Van Foreest

Steijnstraat 14-70 adresindedir. Popüler bir alışveriş caddesindeki mağazaların arasında gizlidir.

Almaar şehrinde çok özel bir yerdir. Ortaçağ döneminde hayır kurumları ve özel şahısların, komşularına yardım etmek istemeleri nedeniyle bunlar ortaya çıkmıştır.

Burası: 1540 yılında, Pieter Claez ve eşi Josina tarafından yaptırılmıştır.

Hollanda Alkmaar VAN FOREEST COURTYARD

Başlangıçta ev, yalnızca Katolik kadınların ikametgahı olarak kullanılmıştır. Ancak 1670’den itibaren Reformcu kadınların da burada yaşamasına izin verilmiştir. Ancak ayrı yerlerde kaldılar.

Örneğin: Katolikler “De Geest” caddesindeki evlerde kalırken Reformcu kadınlar “Kanisstraat” daki evlerde kalıyorlardı. Burada kalmak için koşul: kadınların kendilerini Reform Kilisesine vermeleri ve erkek ziyaretine izin vermemeleriydi.

Günümüzde burada sadece bayanlar ve bakıcı bir çift yaşamaktadır. Ancak kurallar daha az katıdır, ancak burada yaşamaya izin verilmesi için yine bir komite tarafından kişinin müracaatının uygun görülmesi gerekir. Evet, burayı ziyaret edebilirsiniz.

ALKMAAR KANALLARI

Alkmaar kentinde de, Hollanda ülkesindeki diğer birçok kentte olduğu gibi, antik dönemden kalma kanallar bulunmaktadır. Bu su yolları: kanalizasyon ve savunma amacıyla kullanılmıştır. Günümüzde ise, bunlar dekoratif özellik taşırlar.

Hollanda Alkmraa Kanalları Tekne Turu

Ayrıca, yine bu kanallar üzerinde, güzel bir yolculuk yapabilirsiniz. Turlar: çok alçak bir mavna türü olan Giethoornse ile yapılmaktadır. Şehirde 22 tane küçük köprü bulunmaktadır.

Hollanda Alkmraa Kanalları Tekne Turu

Tur esnasında, köprülerin altından geçerken bazı köprüler son derece alçaktır ve eğilerek geçmek gerekir. Yaklaşık 45 dakikalık yolculuk sırasında, Alkmaar şehrinin nasıl geliştiğini görebilirsiniz. Turlara katılmak isteyenler, 6 euro ücret ödemek durumundadırlar.

Hollanda Alkmaar NATİONAL BİERMUSEUM DE BOOM-ULUSAL BİRA MÜZESİ

NATİONAL BİERMUSEUM DE BOOM-ULUSAL BİRA MÜZESİ

Müzenin adresi: Houttil 1. Giriş ücreti 5 Eurodur.

Müze ünlü Alkmaar Peynir Pazarının yakınında, eski De Boom bira fabrikasının tarihi binasında yer almaktadır. Nisan 1987 tarihinde resmen ziyarete açılmıştır.

Ulusal Bira Müzesinde, son 200 yılda: mayalanma aletleri, ekipman ve makineler aracılığı ile ziyaretçilere her şey anlatılıyor. Videolar ve filmler ile ziyaretçilere, o zaman ve günümüzde bir bira yapımı izlenimi veriliyor.

Bir el arabası ve bir buz kızağı gibi antika taşıma araçları, bira fıçılarının taşınmasının nasıl gerçekleştiği gösterilir. Posterler ve diğer reklam malzemeleri, bira şişeleri ve bira bardakları, birçok küçük ve büyük Hollanda bira fabrikası hakkında bir izlenim vermektedir.

Hollanda Alkmaar NATİONAL BİERMUSEUM DE BOOM-ULUSAL BİRA MÜZESİ

Müzede sergilenenler:

Müzede: bira ve toprak buluntuları sergisi vardır. Alkmaar şehir merkezindeki arkeolojik araştırmalar sırasında, bira ile ilgili birçok nesne bulunmuştur. Bunlar arasında: 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalma çeşitli bira sürahileri, cam eşyalar ve musluklar sergileniyor.

Hollanda Alkmaar NATİONAL BİERMUSEUM DE BOOM-ULUSAL BİRA MÜZESİ Tadım Odası

Tadım Odası:

Müze ziyaretinden sonra, aynı binada bulunan Proeflokaal De Boom’da güzel bir bardak biranın tadını çıkarabilirsiniz. Burada çok sayıda özel Hollanda birası mevcuttur. Yaz aylarında terasa: bir mavna demirlemektedir.

Her ayın son Perşembe günü, canlı caz müziği vardır.

Müze Dükkanı:

Bira bardakları ve diğer hediyelik eşyalar mevcuttur.

Hollanda Alkmaar DE SCHERMER MOLENS

DE SCHERMER MOLENS

Schermerhorn Noordevaart 2 adresindedir. Giriş ücreti 4.5 Eurodur.

Schermeer: 1633 yılında 52 değirmen tarafından oluşturuldu. Amaç: toprak ıslah edilerek su, tekrar karaya dönüştürülmek istendi. Schermeer gölü: oldukça büyük ve derin bir göl olmasına rağmen, yapılan operasyonla, değirmenlerin suları atması sonucu toprak alana dönüştürüldü.

Göl, 2 yıllık bir uğraşı sonucunda kurutuldu. İki yıl sonra çiftlik evleri hazırlandı. Toprak umulduğu kadar verimli olmasa da tarım yapılmaya başlandı.

Müze değirmeni: o değirmenlerden günümüze kalan bir değirmendir ve burayı ziyaret ettiğinizde görebilirsiniz.

Hollanda Alkmaar DE SCHERMER MOLENS

Değirmenin nasıl çalıştığını ve insanların değirmende nasıl yaşadıkları sergileniyor.

Değirmen müze, her yıl 1 Nisan-1 Kasım tarihleri arasında ziyarete açıktır.

400 yıllık fabrika hala çalışmaktadır. Rüzgar elverişli olduğunda değirmen dakika 60 bin litre su pompalar.

Yel değirmeninde, sekizgen iç bölümde, devasa 6 metrelik bir çark bulunur. Bu başlık, suyun yaklaşık 1 metre kadar pompalanmasını sağlar.

Yelkenler sayesinde, değirmenci değişen rüzgar kuvvetlerine cevap verebilir. Başlığı çevirerek, rüzgarın daralmasını ve açılmasını takip edebilir. Çünkü rüzgarı ne kadar iyi kullanırsa, o kadar çok su pompalayabilirdi.

Hollanda Alkmaar DE SCHERMER MOLENS

Maliyet ücretlerinin artması nedeniyle, 1924 yılında elektrik drenajına geçilmesine karar verildi ve son değirmenler 1929 yılında hizmet dışı bırakıldı.

Günümüzde, geri kazanılan topraklardaki su: elektrikli pompalarla boşaltılıyor.

Ancak: 1950’lerin başında, bir dizi değirmen işletmeye hazır tutuldu, sonuçta değirmenlerden 17 tanesi korunarak günümüze ulaştı. 400 yıllık bu değirmenlerden, 8 tanesi, hala günde 60 ton su pompalayabilmektedir.

MUSEUM IN T’HOUTEN HUİS

Tuingrach 13 adresindedir. Giriş ücreti 4.5 Eurodur.

Müze: bölgenin zengin tarihini, Schermerailand yani bir zamanlar: ringa balığı avcıları ve balina avcılarının bulunduğu bir ada. Suyun karaya dönüştüğü ancak ahşap evlerin kaldığı bir yerdir. Adada: gemi sahiplerinin ve tüccarlarının sağladığı zenginlikler ve Mennonitlerin inançları izlenebilmektedir.

Hollanda Alkmaar DE RİJP KÖYÜ

DE RİJP KÖYÜ

Kuzey Hollanda’da olan köy, Almaar şehir merkezine 10 km uzaklıktadır. Köy: Ringa balığı endüstrisiyle ünlüydü.

Güzel bir köy yürüyüşü yapmak isteyenler tarafından tercih edilmektedir. De Rjip köyünde, güzel mağazalar ve fotojenik kanallar bulunur.

Köyü keşfetmenin en iyi yolu, köyün içinden geçen yürüyüş yoludur. Burada yürüyüş yaparken eski ahşap evler görülür. Belediye binasında Turizm Ofisi vardır.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı

Kentin güneybatı bölümü, merkezden dışarıya doğru genişleyen bir yelpaze şeklinde açılıyor ve belli başlı müzelere ev sahipliği yapıyor.

BAŞLANGIÇ NOKTASI:

Amstel ile Singel kanallarının kesiştiği yerde bulunan “Muntplein” Buraya: tramvay ile rahatlıkla gidebilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Muntplein

MUNTPLEİN:

Pek çok tramvay hattının geçtiği, küçük bir meydan. Burada: çok güzel bir kule göreceksiniz. Muntorren (darphane) kulesi. Bu kule: kente girişin kontrol edildiği bir yermiş. 1619 yılında geçirdiği bir yangında hasar görmüş ve 1620 yılındaki yenileme çalışmalarında, saat kulesiyle taçlandırılmış.

1699 yılında, kuleye, çanlar eklenmiş ve günümüzde bu çanlar: 15 dakikada bir çalıyor. Darphane: 1672 yılında, Fransa ile yapılan savaş sırasında, kısa süre taşındığı bu kuleye, adını vermiş.

Kulenin gölgesiyle, kentin ortaçağ hendeklerinden biri olan Singel Kanalının üzerinde; bir çiçek pazarı var. İsmi: Bloomenmarkt. Bu günlük Pazar: çiçek satıcılarının rengarenk çiçeklerle yüklü tekneleriyle kanala geldiği, yüzyıllardır burada kurulmaktaymış.

Günümüzde, çiçek tezgahları, hala suyun üzerinde bulunuyor. Ama, artık kanal duvarlarına sabitlenmişler. Bu pazarda satılan çiçekler, en boğucu Amsterdam gününü bile canlandırmaya yetecek ölçüde güzel.

Konigsplein’e ulaşıncaya kadar, Pazar boyunca yürüyün. Konigsplein’den, aşağıya, Leidsestraat’a doğru yürüyün.

Burası: kentin en büyük meydanlarından birini, merkeze bağladığı için, en işlek caddelerden biridir. Leidsestraat caddesinde ilerlerken, kezersgrach caddesi ile kesişim yerine geldiğinizde: buradaki alışveriş merkezinde mola verebilirsiniz.

Bu alışveriş merkezinin ismi: Metz&Co. Kentin, en eski binalarından biri olan bu binanın üst katındaki kafede, kentin güzel manzarasını seyredebilirsiniz.

Leidsestraat caddesinin sonunda: kentin en işlek ve hareketli yerlerinden biri olan ”Leidseplein” var.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Leidse Plein

LEİDSE PLEİN:

Burada: meydana taşmış kafe ve barlar, her zaman ve her türden kalabalığı barındırıyor. Doğal büyüklükteki: iguana ve kertenkele heykelleriyle süslenmiş küçük parkı mutlaka görün. Meydan: meydana çıkan dar sokaklar, sinemalar, konser salonları ve canlı gösteriler yapan yerlerle dolu.

Burada: ayrıca kalabalık bir VVV Amsterdam Turizm Danışma Bürosu da var. Yazları: burası, sokak göstericileriyle dolu. Ama, bu gösterileri izlemek, cebinizdeki bozuklukları gözden çıkarmanız demek.

Ayrıca: enstrümanını çalan yetenekli, klasik müzik öğrencileri ya da geleneksel müziklerini yapan dünya çapında müzisyenleri de görebilirsiniz. Kışları ise, meydan paten yapanlarla doluyormuş.

Her şeye rağmen, hangi mevsim olursa olsun, güneş batar batmaz, neon tabelaların ışıldamaya başladığı meydan, günün erken saatlerine kadar, restoran, gece kulübü ve barları dolduran insanlar ile, büyük hareketlilik yaşıyor.

Leidse plain caddesinin batı yakasında: 1894 yılında yapılmış olan “Stadsschouwburg” (belediye tiyatrosu) bulunuyor. Tiyatro binası: kentin ilk opera binası olma özelliğini taşıyor.

Gezici guruplara ve Hollanda kumpanyalarının gösterilerine sahne oluyor. Binanın yanında güzel bir anıt olan, 1902 tarihli American Hotel görülüyor.

Evet, gezimize devam ediyoruz. Leids plein’i geçiyoruz, sola dönün ve Singelgrach kanalını geçin. Sağda: Stadhouderskade’yi geçince, Vondelpark’a giden, dar bir kapı göreceksiniz.

Sol yanınızda ise: Amsterdam Casino&Lido kalıyor.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Vondelpark

VONDELPARK:

Park, 1865 yılında kurulmuş. Amsterdam’ın akciğeri olarak anılıyor. Kentin, genellikle gecekondularında yaşayan kalabalık halkı için, böyle zarif ve yüksek tabaka bir park, görünce hayret edeceksiniz.

Parkın adı: Hollanda’nın ilk şairlerinden biri olan: Joost van den Vondel’e ait. Dönemin: İngiliz bahçeleri tarzında düzenlenmiş.

Günümüzde, 46 hektarlık bir alana yayılan parkta, yürüyüş yolları ve bisiklet parkurlarının yanı sıra, çiftlik hayvanları ve papağanlar var.

1881 yılında açılan geniş bir pavyon; 1991 yılında yenilenerek hizmete açılmış. İsmi: Nederlands Filmmuseum.

Gösteriler ücretsiz. Günümüzde, yazları açık hava gösterileri sunuluyor ve diğer sanatsal etkinliklere yer veriliyor. Ayrıca, yılda 1.000 civarında film gösteriliyormuş.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Vondel Park

Leidse plain’in güneyine doğru, 10 dakika yürüyerek, pek çok ziyaretçinin, Amsterdam’a geliş nedeni olan müzeler bölgesine ulaşabilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Museum Plein

MUSEUM PLEİN (MÜZELER BÖLGESİ):

Burada, Avrupa’nın en önemli üç sanat koleksiyonu, ziyaretçilerin birinden çıkıp diğerine girebileceği kadar birbirine yakın. Farklı tasarımlara sahip olan binalar, açık bir alanın çevresinde yeniden düzenlenmiş ve bu meydan “Museum plein “ adını taşıyor.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Rıjks Museum

RIJKS MUSEUM:

Hollanda’nın en büyük müzesidir. Ulusal Sanat Galerisidir. Koleksiyonda, ünlü ustaların eserleri var. Giriş ücretli, büyükler 9 Euro, çocuklar ücretsiz. (19 yaş altı) Burada: dünya çapında, en kapsamlı Hollanda sanatı barındırılıyor.

Tarihi bir binaya sahip olmasının yanı sıra, ülkenin en geniş koleksiyonlarına da ev sahipliği yapar. Müze binası: Victoria dönemi Gotik tarzının bir örneğidir.

1855 yılında açılan müzenin tasarımı PJH Cuypers’e ait. Birbirine bağlı, labirent gibi salonlardan oluşan müze, 1898 ve 1919 yıllarında yapılan eklentilerle genişletilmiş.

Müze: uluslararası arena da, açtığı sergilerin kalitesiyle tanınır. Her yıl, 1 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen müzenin, 45’i alanlarında uzman olmak üzere 400 çalışanı bulunmaktadır.

Sergi alanlarının özenle hazırlandığı müze projelerinde, her zaman önde gelen tasarımcılar çalışır.

Koleksiyonun en önemli parçaları: Philip kanadında halen sergileniyor. Ancak: koleksiyonun tümü çok kapsamlıdır.

Yine de, pek çok ziyaretçinin ana ilgisi, Flaman ustalara yöneliyor. 15 ve 17’nci yüzyıllar arasında, Flaman resim sanatının en güzel örneklerini bulabiliyorsunuz.

Bu koleksiyonda: aslında “Yüzbaşı Frans Banning Cocp ve Teğmen Willem van Ruytenburc “ adını taşıyan “Gece Nöbeti” gibi ünlü eserleriyle birlikte, Rembrandt’ın 20 tablosu yer alıyor.

Gece Nöbetinin devasa boyutları son derece etkileyicidir. Resmin orijinal olarak daha da büyük olduğu söyleniyor. Gece Nöbeti; 1715 yılında, Dam Sarayı’na götürüldüğü zaman, resmin, sergilenmesi düşünülen yere büyük gelmesi üzerine, tuvalin sağ tarafında bulunan üç figür kesilmiş ve resim kendisine ayrılan yere sığdırılmış.

Orijinal olarak, resmin sol tarafından iki önemli figür bulunuyormuş, günümüzde ise, Rembrandt’ın kompozisyonda ön plana çıkardığı yer değişmiş ve bu iki figür resmin merkezine oturtulmuş.

Evet devam ediyoruz.

Yüzbaşının, milis kuvvetlerinin betimlendiği tablo, gerekli resmiyetten uzak olduğu düşünülerek, yapıldığı dönemde hayli yenilikçi bulunmuştur.

Johannes Vermeer (1632-1675), müzenin en beğenilen eserlerinden biri olan, 1660 tarihli “Mutfak Hizmetçisi” adlı resminde de görülebileceği gibi, etkileyici ışık kullanımı öne çıkıyor.

Müzede, Flaman okulunun kurucusu olan Frans Hals’ın eserleriyle birlikte, bu okulun diğer önemli isimleri de görülebilir. Rembrandt; pek çok öğrenci yetiştirmişti ve onun tarzına son derce yakın resimler yapan öğrencileri nedeniyle, daha sonraki yıllarda, ustaya atfedilen bazı resimler de olmuştur.

Gerrit Adriaensz Berkcheyde adını taşıyan pek tanınmayan bir ressamın, 1672 yılında, büyük evlerinin yeni yapıldığı sırada Herengrach’ı betimlediği resmini mutlaka görün. Resimde: Centilmen Kanalının, ilk hali görülüyor.

Daha sonraki Flaman sanatçıların eserleri, 1800’lerin sonunda büyük bir ün kazanan ve en tanınmış isimleri arasında Jan van Huysum’un bulunduğu Lahey Okulu sanatçılarıyla birlikte sergileniyor.

Müzede: Rubens, Tintoretto, El Greco gibi Hollanda dışından sanatçıların eserlerinin yanı sıra porselen, mobilya, heykel ve el sanatları ile Güney Kanadındaki Asya sanatı koleksiyonu da bulunuyor.

Evet, harika bir yapı ve harika bir koleksiyon. Mutlaka gidin, mutlaka zaman ayırın.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Van Gogh Museum

VAN GOGH MUSEUM:

Gotik tarzın süslemeli bir örneği olan Rijks Museum’un arkasında bulunuyor. Ultra-modern çizgilere sahip olan bu müzede sanatçının 200 den fazla resim, 500 çizim ve taslak ve ayrıca Japon eseri bulunuyor. Giriş ücretli: yetişkinler 7 Euro, çocuklar 2 Euro.

Vincent Van Gogh’un eserlerinden oluşan dünyadaki en geniş koleksiyon, bu müzede sergileniyor. Bu ünlü ressamın eserlerine adanmış olan müze: 1973 yılında hizmete açılmış ve ana binanın tasarımı Gerrit Rietveld tarafından yapılmış.

Geçici sergilere ev sahipliği yapan, büyük dairesel kanat ise Kisho Kurokawa’nın tasarımı imiş ve yapımı 1999 yılında tamamlanmış.

Müzede; 19’ncu yüzyılda hiç tanınmayan sanatçının, 200’den fazla resmi ve 500 çizimiyle birlikte, en kapsamlı koleksiyonu sergileniyor.

Ana koleksiyon, kardeşi tarafından yazılan ve resimlerle birlikte ele alındığında, bu sanat eserlerine hayat veren 800 civarındaki mektubu da saklayan Theo Van Gogh tarafından oluşturulmuş.

Vincent’in kısa süren sanat hayatı, manik depresif dönemlerde yaşadığı kesintilerle iç içe geçmiştir ve resimlerinde, sanatçının ruh haline ilişkin ipuçları görülebilir. Van Gogh’un müzedeki eserleri: kronolojik olarak, hayatının ve işlerinin farklı dönemlerini yansıtan, beş döneme ayrılmış.

Netherlands, Paris, Arles, Saint-Remy ve Auversur-Oise. 1885 tarihli resmi, Patates Yiyenler, o dönemde, Van Gogh’un da aralarında bulunduğu yoksulların yaşamına dair gerçekçi bir bakış sunar. Arles’daki Yatak Odası ile Vazodaki Günebakanlar” son derece canlı renklerle keskin bir kontrast yaratır.

Bu iki resim de, sanatçının “Provenc”e taşındığı, 1888 yılında yapılmıştır. Van Gogh; aynı zamanda, diğer sanatçıların eserlerini yorumlamasıyla da tanınır ve müzede, sanatçının Rembrandt, Delacroix ve Millet gibi ünlü ustaların eserlerine dayanarak yaptığı resimler de görülebilir.

Van Gogh’un çok sevdiği kardeşinin oğlu olması ve adını “Vincent” koymaları üzerine, erken baharın müjdecisi olarak, çiçek açan badem ağaçlarını resmeder ve bu güzel tabloyu yeni doğan yeğenine adar.

Bu müzeye yapacağınız geziyle, sanatçının yaşadığı çeşitli dönemlerdeki değişimine ve gelişimine tanık olabilirsiniz. Müzede, Vincent Van Gogh eserlerinin yanı sıra, 19’ncu yüzyıl sanatına ait, birçok başka obje de sergileniyor.

STEEDERİNG MUSEUM:

Van Gogh Museum’un hemen yanındadır. Bu müzenin dış görünüşü, iç mekanda sunulan sanat eserlerinden hayli farklı bir tarzdadır.

Yapımı; 1895 yılında tamamlanan müze binasının; Neo-Klasik ön cephesi, aralarında mimar de Keyser’in de bulunduğu ünlü Hollandalıların figürleriyle bezenmiştir.

Özel sanat eserlerini; 1890 yılında kente hediye eden Sophia de Bruyn’un koleksiyonu nu barındırmak üzere inşa edilen müze, 1938 yılında, Modern Sanatlar Müzesine dönüştürülmüş.

Koleksiyonun bazı önemli parçaları: Centraal Station’daki TPG binasında “Stedelijk Museum CK” adlı geçici müzede sergileniyor.

Burada: Marc Chagall’ın “Sanatçının Yedi Parmaklı Kendi Portresi, Hamile Kadın ve Kemanlı Adam” gibi resimlerini mutlaka görmelisiniz.

Ayrıca: bu geçici müzede: Monet, Cezanne ve Matisse gibi ünlü ustaların eserlerinin yanı sıra Picasso’nun da bazı resimleri görülebiliyor.

Van Gogh Müzesinin de tasarımını yapan Gerrit Rietveld’in bazı çizimlerine sahip olan müze, Piet Mondrian gibi Hollanda’nın modern sanatçılarının çalışmalarına da ev sahipliği yapıyor.

Stedelijk Museum’dan sonra; isterseniz; Museum plein civarında bulunan mağaza ve dükkanlardan alışveriş yapabilirsiniz.

Van Gogh Museum’dan, Paulus Potter straat’a doğru yürüyün. Kentteki en eski evlerden biri olan “Coster Diamonds” yani “Coster Elmaslarının” mağazası hemen gözünüze çarpacak.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Coster Diamonds

COSTER DİAMONDS:

Burada elmasların nasıl tıraşlanıp kesildiğini izleyebilirsiniz. Hatta: bir-iki kıratlık elmaslarla bezenmiş mücevher satın alabilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Coster Diamonds

Museum plain’in batı kenarını oluşturan Van Baerl straat, kentin “Haute Couture” merkezidir. Biraz da, müziğe ilişkin bir şeyler görmek isteyenler için, Van Baerl Straat üzerindeki “Concertge bouw” var. Burada: aynı adı taşıyan orkestra müzik yapıyor.

Binanın mimarı: Van Gendt. Ana konser salonunun akustiğinin mükemmele yakın olduğu söyleniyor.

Müze turundan sonra: kente dönmek için; Rijks Museum’un merkezindeki açık avludan yürüyerek; merkeze doğru ilerleyin. Burada: Nieuwe Speigal straat caddesi var.

Burada yürümeye devam edin. Antika mağazaları ve sanat galerileriyle dolu olan bu merkezde, vitrinlere bakarak dolaşmak çok keyiflidir.

Ancak: dikkat, fiyatlar yüksek. Vitrinlere bakmak la yetinmekte fayda var. Evet: bu cadde boyunca, kuzeye yani merkeze doğru yürümeye devam edin.

Herengracht kanalının, en güzel noktasına çıkacaksınız. Burası ilk kazıldığında, arazilerin büyük kısmı satılmış.

Daha sonra, sağa doğru yönelip, Vijzels straat’ a doğru ilerleyin. Kanalın bu bölümü: kent ileri gelenlerinin geniş evleriyle doludur.

Bu nedenle: bu bölgeye “Altın Kavis” adı verilmiş. Günümüzde, binaların çoğu finans kurumlarına ev sahipliği yapıyormuş.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı

Evet, bu günkü geziye: alışveriş caddesi olan “Kalver straat” dan başlıyoruz. Kentin, kuzeybatı kesimi, merkeze yakın ve Amsterdam’ı kuzey-güney yönünde ikiye bölüyor.
Spu caddesine vardığınızda, solda kalan küçük meydana dönün.

Bu meydanda: Cuma günleri, güzel kitap pazarı kuruluyor. Meydanın kuzey tarafında, iki evin arasında uzanıyormuş gibi görünen yol, kent merkezindeki en huzurlu yer olan “Begijnhof” a çıkıyor.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Begijnhof

BEGİJNHOF:

Küçük bir meydanın çevresinde dizilmiş binalar topluluğu, 1346 yılında, manastır yeminleri olmadığı halde, Katolik Rahibeler Birliğinin üyeleri olan “Beguin” ler için yapılmış.

Basit bir hayat yaşayan rahibeler, barındıkları odaların karşılığında yoksulların eğitilmesi ve hastaların bakımı gibi işlerle uğraşıyorlarmış. 14’ncü yüzyıl tarihli evlerden, günümüze kalan hiç bir şey olmamasına rağmen, buradaki, 1488 yılı yapımlı “Het Houten Huis”, Amsterdam’ın en güzel binasıdır.

1680 yılından kalma şapel, yapılış amacını gizleyen bir tarzda inşa edilmiştir.

Vitray pencerelerde, Amsterdam mucizesi betimlenmiştir. Buna karşın, avlunun ortasında, şimdi İngiliz Presbiteryen Kilisesi olan, çok daha eski bir kilise bulunuyormuş. Alterasyon döneminden sonra; 1607 yılında burası İngiliz ve İskoç inananlara kiralanmış.

Yeni Dünya’ya doğru yelken açmadan önce, İngiltere’den Amsterdam’a gelen Öncü Göçmenler, burada dua etmişler.

Son Beguin; 1971 yılında vefat etmiş. Günümüzde bu evler, yalnızca Hıristiyan inancını taşıyan yalnız kadınlara verilse de, onlardan rahibelik yapmaları beklenmiyormuş.

Beginjhof’un arkasında:

Alterasyondan sonra kentin yetimhanesi olarak hizmet veren, eski St. Lucian Rahibe Manastırı var. Buraya çoğunlukla, zengin yetimler kabul ediliyormuş.

Bina, buraya bir kanat ekleyen de Keyser’in de aralarında bulunduğu çeşitli mimarlar tarafından genişletilmiş. 1975 yılında, bu büyüleyici kentin gelişimi üzerine, kapsamlı bir bakış sunan Amsterdam Historich Museum olarak açılmış.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Historich Museum

AMSTERDAM HİSTORİCH MUSEUM;

Amsterdam Tarih Müzesidir. Giriş ücretli. Yetişkinler 6 Euro ve çocuklar 3 Euro. Evet, bu müzede: planlar, haritalar ve yapımı tamamlanan kanal ve caddelerin resimleri var.

Müze, 1975 yılında açılmış. Bir bölümde: Amsterdam’ın dünyanın en zengin şehri olduğu dönemdeki “Altın Çağ” canlandırılmış.

Ancak: Nazilerin kenti işgali ve kentin korunması için yapılan çalışmalar ve 20’nci yüzyılın anlatıldığı bölümler harika. Müzede sergilenen tablolar, dökümanlar, objeler ve arkeolojik kalıntılar, Amsterdam’ın küçük bir kasabadan, nasıl dünyanın ünlü merkezlerinden birisi haline geldiğini gözler önüne seriyor.

Ayrıca; müzede porselen ve gümüş eser ve eşyalardan oluşan koleksiyon da izlenebiliyor. Bina kompleksinin iç kısımlarında sergilenen kalıcı koleksiyonlar: The Young City, The Might Cit, The Modern City gibi dönemlere ayrılmış.

Bunun yanı sıra, ziyaretçiler için, Amsterdam’ın tarihini anlatan büyük turlar düzenleniyor.

Kalver straat caddesinin girişinde bulunan küçük rölyefte: müzenin kuruluş amacını da görebilirsiniz.

 Müzeden çıktıktan sonra:

Kuzeye doğru yürüyün. Yolunuza kalver straat caddesinden devam edin.

Kalver straat caddesine paralel ilerleyen Rokin caddesini de kullanabilirsiniz.

Buradan giderseniz, kanalın hemen karşı kıyısında: kentin muhteşem arkeolojik koleksiyonuna ev sahipliği yapan “Allard Pierson Museum” görebilirsiniz.

Yine birkaç dakikalık yürüyüş uzaklığında, Amsterdamlıların “Dam” dedikleri “Dam Meydanı” yani kentin kalbi var.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Dam Meydanı

DAM MEYDANI:

Meydana: 1655 tarihli “Koninklijk Paleis yani “Kraliyet Sarayı” nın süslemeli ön cephesi hakimdir.

Bina, o dönemde gemi trafiğinin yoğun olduğu Damrak’a bakacak şekilde, Belediye Sarayı olarak inşa edilmiş. İskandinavya’dan deniz yolu ile getirilen keresteler, bataklıkta yapılacak binaların temellerinde kullanılmış.

Belediye Sarayının temelinde de, 13651 adet direk kullanılmış. Jacob van Campen’in klasik tasarımı, kentin Altın Çağda hissettiği, kendine güveni yansıtır nitelikte.

Omuzlarında dünyayı taşıyan “Atlas” heykeli binanın arkasında oturuyor ve görkemli iç mekanda, son derece kaliteli malzemeler kullanılmış.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Dam Meydanı
Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı

Napoleon’un kardeşi Louis Bonaparte, 1806 yılında, Hollanda kralı ilan edildiğinde, sahip olduğu mevki ye göre bir yerde kalmak istemiş ve Belediye Sarayını talep etmiş.

Binayı, zamanın en güzel eserleriyle dekore eden yeni kral, dört yıl sonra ülkeyi terk ederken, her şeyini arkasında bırakmış.

Bina, o dönemden beri Kraliyet Sarayı olarak kullanılıyor. Ama, Londra’daki Buckingham Sarayı gibi kraliyet üyelerine ev sahipliği yapmak yerine, yalnızca törenlerde kullanılıyor.

Sarayın hemen yanında:

Nieuwe Kerk, yani yeni kilise var. Ama adına bakarak kentteki en yeni kilise olduğunu sanmayın. Kilise, geçirdiği korkunç yangınlar ve Alterasyon sırasında sahip olduğu hazineleri yitirmiş.

Protestan inancına ait bir kiliseye göre, son derece süslemeli vaiz kürsüsü dikkat çekiyor.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Dam Meydanı Karşısı

Evet, Dam Meydanı karşısında;

beyazlığı ile dikkati çeken “Ulusal Anıt” bulunuyor. 1956 yılında, yerine yerleştirilen anıt, halkın topladığı paralarla yaptırılmış. Anıt: II. Dünya Savaşında, Hollanda’nın oynadığı rolü vurgulaması açısından öne çıkıyor.

Dam Meydanının güney kısmında, ünlü Londra mum heykellerinin şubesi olan “Madame Tussauds” müzesi bulunuyor. Müzede: müzik ve sinema yıldızlarının birebir kopyalarını yakından görüp, birlikte fotoğraf çektirebilirsiniz.

Burada, ayrıca, Amsterdam’ın Altın Çağını yaşatan bir panorama ile birlikte, müzenin üst katlarından meydanı izleyebilirsiniz.

Evet: Kraliyet Sarayından, kuzey kanal halkasına ulaşan Raadhusis straat’a doğru yürüyün.

Sarayın hemen arkasında: 1899 yılında, abartılı bir Gotik tarzda inşa edilen ana postane binasının yeri olan “Manga Plaza” bulunuyor.

Postane açıldığında, o dönemde, binanın böyle resmi bir kurum için gösterili olduğu düşünülmüş.

Ama bina, 1990 yılında, kentin tek alışveriş merkezine ev sahipliği yapmak için yeniden düzenlenmiş ve dekore edilmiş. Evet, büyük bir alışveriş merkezidir.

Evet: Raadhusis straat; tramvaylar, otobüsler ve arabalarla, son derece işlek bir cadde. Buradan, kolayca kentin ilgi çekici yerlerine gidebilirsiniz.

Ama bunun en sessiz ve sevimli rota olduğu söylenemez. Buradan: güneye yada kuzeye çıkan sokaklarda dolaşmak da çok keyiflidir.

Caddeyi devam ettiğinizde, sağınızda: Westerkek görülecek.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Westerkerk Kilisesi

WESTERKERK KİLİSESİ:

Burası: kendi adını taşıyan meydanda bulunan, ilgi çekici özellikleri olan bir kilisedir. Keyser tarafından, 1619 yılında tasarlanmış ve ünlü mimarın en son eserlerinden biri. Rembrandt’ın da bu kiliseye gömüldüğü söyleniyor, ne yazık ki mezarın yeri, tam olarak bilinmiyor.

Ünlü ressamın öğrencilerinden biri olan Gerard de Lairesse; 1686 yılında kiliseye eklenen org panolarını resimlemiş. Kentteki en yüksek kulelerden biri olan kilisenin 83 metre yüksekliğindeki kulesine tırmanıp, manzarayı izlemek mümkün. (kuleye giriş ücretli)

Çan kulesinin tepesindeki Kutsal Roma-Germen İmparatoru I. Maximilian’ın 1489 yılında kente sunduğu tacın bir replikası bulunuyor.

Kiliseden sola doğru dönüp yürüyün. Anne Frank Huis yani Anne Frank’ın evini göreceksiniz.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Anne Frank Huis

ANNE FRANK HUİS:

Her yıl, yaklaşık 1 milyon kişi, burayı ziyaret ediyormuş. II. Dünya Savaşı sırasında burada yaşananlarla ünlü olan hem ofis hem de ev olarak kullanılan, sıradan bir kanal binası. Bu küçük kızın ailesi ve yakınlarıyla birlikte, Nazilerin Amsterdam’ı işgali sırasında, yakalanıp toplama kampına götürülmemek için saklandığı yer.

Küçük Anne; ailenin yaşadığı hayatı anlattığı defterine, her gün bir şeyler yazmış. Bu günlük, ailenin yaşadığı yerin keşfedildiği güne kadar sürmüş. Tavan arasında saklanan, 8 kişiden, yalnızca Annenin babası hayatta kalabilmiş.

4 Ağustos 1944 tarihinde, saklanma yerinin ortaya çıkması üzerine, bu insanlar, toplama kamplarına gönderilmişler.

Anne, savaş bitmeden önce tifüsten ölmüş. Savaştan, yalnızca Anne Frank’ın babası Otto Frank canlı olarak kurtulabilmiş.

Savaş sona erdikten sonra, 1947 yılında babası, kızının, insanlığın yaşadığı zulmün bir simgesi olan dokunaklı günlüğünü yayınlamış.

1635 yılında inşa edilmiş olan ev; Annenin burada saklanarak yaşadığı yıllardaki haliyle korunmuş.

1960 yılında, bir müze olarak halka açılmış. Ailenin, gündüz saatlerini geçirdiği tavan arası, kasvetli ve çıplak.

Bir duvarda: dergilerden kesilmiş artist resimleri var. Ziyaretçiler, merdivenleri tırmanarak ailenin sığındığı yerin girişini gizleyen ahşap ve hareket edebilen, üzerinde kitaplar yerleştirilmiş, kitap rafını görebiliyorlar.

Aşağı katta:

Çalışma odaları ve 1999 yılında büyük paralar harcanarak yeniden düzenlenen, baba Frank’ın işlerini yürüttüğü ambarlar var. Yan yana iki bina müze tarafından satın alınarak yeniden döşenmiş.

O dönemi yansıtan fotoğraf ve eşyaların eşliğinde, işgal altındaki Amsterdam’ın ve Annenin hayatının anlatıldığı videoları izleyebilirsiniz.

Aynı zamanda bir eğitim merkezi olan Anne Frank Huis, günümüzde de baskıya karşı savaş veren siyasi ve felsefi guruplar için bir esin kaynağı.

Kafesi ve kitapçısı bulunan müzenin vestiyeri yok ve içeriye büyük sırt çantalarıyla girilmesine izin vermiyorlar. Müzeyi gezmek, yaklaşık 1 saat sürüyor. Anne Frank Evi’nde fotoğraf çekmek ve video kaydı yapmak yasak.

Dünyanın birçok yerinden, insanlar Anne Frank’ın evini ziyarete geliyorlar. İçeriyi gezebilmek için uzun kuyruklar oluşturan turistlerin en yoğun akın ettiği dönem, yaz sezonudur.

Haftanın her günü, saat: 09.00-21.00 arasında açık olan müze, sabah erken saatlerde ve akşam saatlerine doğru çok daha sakin, giderken, bunu dikkate alın.

Bu arada, yalnızca buraya gitmek isterseniz, burası Merkez Tren İstasyonundan, yürüyerek 15 dakika mesafede.

Prinsengrach kanalını geçerek: kentin “Jordoan” olarak bilinen bölgesine kadar yürüyebilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Jordan

JORDAN:

17’nci yüzyılın başında, çalışan kesim ve zanaatçılar için yaşama alanı olarak inşa edilmiş. Burası: Amsterdam’ın bir başka yüzüdür.

Çiçekli balkonları ile kanal boyunca sıralanan binalar ve kanal kenarındaki keyifli kafelerde, tüm gece boyunca oturabilirsiniz. Bu bölge, adeta kanal boyu evleri müzesi gibidir.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Jordan

Buradaki sokaklar, mis kokulu çiçeklerin adını taşır. Ama, burası en hareketli günlerinde, kentin en güzel kokan bölgesi değildir.

Burası, çok kalabalıkmış ve binaların zemin katlarında yürütülen kumaş boyama gibi sanayi dallarıyla, yaşama mekanı olarak son derece sağlıksız koşullar hüküm sürüyormuş. Bölgenin adının Fransızca Jardin sözcüğünden geldiği sanılıyor.

Çünkü, kendi ülkesindeki baskıcı yönetimden kaçarak gelen çok sayıdaki Fransız Huguenot (Fransız Protestanları) bu bölgede toplanmışlar.

Yine, bir ikamet bölgesi olarak moda olmuş. Bu civarda, pek çok güzel bar, restoran ve mağaza bulabilirsiniz.

Burada, ayrıca, ilgi çekici hediyelik eşya satan yerler de var.

Evet, bu günlük gezi de, burada bitiyor.