17.yüzyılda, şehrin tam merkezinde yapılmıştır. Popüler bir dinlenme alanıdır. İnsanlar buraya yoğunlukla geliyorlar ve oyun (özellikle satranç) oynuyorlar.
Tuileries Garden
Şehir merkezindeki bu bahçelerde: kafelerde oturup bir şeyler içmek ve rahatlamak mümkün. 21 Haziran ve 25 Ağustos tarihleri arasında, buradaki parkta, küçük bir lunapark kuruluyor. Bu lunaparkta, döner dolaba binildiğinde, güzel bir şehir manzarası izlemek de mümkün. Ayrıca, bahçede bulunan: Musee de I’Orangerie: Claude Monet’in büyük nilüfer tablolarına ev sahipliği yapıyor ki, mutlaka görmelisiniz.
Paris 3.Nolu Bölge; Civardaki dar sokaklarda bulunan üçgen çatılı binalar ise, sanat galerileriyle doludur.
ARCHİVES NATİONALES
Burası bir müze. Diğer deyişle, Fransa Ulusal Arşivleri burada muhafaza ediliyor. Fransa’da arşivlerin çoğunun yönetimi, tek ve büyük bir kuruluş olan: Fransa Arşivler Müdürlüğüne (Le Direction des Archives de France) bırakılmış. Bu müdürlüğü bağlı olan arşivlerin en önemlileri: Paris şehrindeki Milli Arşiv (Archives Nationales) dir. Burası: 1897 yılında kurulmuştur. Arşiv kayıtları ise: 1789 yılından bu yana tutulmaktadır. Günümüzde: Musee de I’Hıstoire de France (Tarih Müzesi) olarak kullanılmaktadır.
HOTEL DE SOUBİSE
Yapı: Ortaçağ’da, 1705-1708 yılları arasında inşa edilmiş büyük bir sitedir. Zaman içinde: bazı usta sanatçılar tarafından (Boucher, vann Loo ve Lemoyne) dekore edilmiştir. Özellikle: oval salon ve prenses özel dairesi görülmeye değerdir.
LE MARAİS
3-4 bölgelere yayılmış bulunmaktadır. Burada: geçmiş mimari çok iyi korunmuştur. Kültürel yönden çok zengin bir yerdir.
Burası: 1789 Fransız Devriminden sonra, kraliyet mensupları tarafından terk edilmiştir. 1960’lardan sonra buraları: küçük kafe, fırın ve esnaflar doldurmuştur ve gözde bir yere dönüşmüştür. Burada aynı zamanda: Yahudi, Çin ve eşcinsel topluluklar yaşıyor. Buradaki gey mekanları: Londra’ya kıyasla çok daha çeşitliymiş.
Şehir; Fransa’nın güneydoğu kıyısında, Alplerin eteğinde, Akdeniz’de bulunan Fransız Rivierasında’dır. Bu şehirde, güneş yılda yaklaşık 300 gün gökyüzünde parıldar. Deniz kıyısındaki bu şehirde, arkada yükselen dağlar ve tepecikler şaşırtıcı güzellik sunar. Çünkü şehrin çevresi, Alplerin görkemli dağlarıyla çevrilidir. Şehir: İtalya’nın 30 km uzağındadır. Fransa’nın 5’nci büyük şehridir.
Akdeniz kıyısında, Marsilya’dan sonra Fransa’nın 2’nci büyük şehridir. Alpes-Maritimes bölgesinin başkentidir. Şehrin nüfusu, 2014 sayımına göre 343.895 kişidir. Elbette bu sayı, yaz aylarında iki ve hatta üç katı olmaktadır. Şehrin Latince sloganı “Güzel, en sadık şehir” demektir. Fransa’da IBM’nin “Akıllı şehir” ödülünü alan tek şehirdir. Şehirdeki tarihi doku, oldukça iyi korunmuştur.
ULAŞIM
Nice-Paris arasındaki uzaklık, yaklaşık 1000 km dir ve bu mesafenin çoğunluğunda hızlı tren hattı olduğundan yolculuk yaklaşık 5-6 saat sürmektedir.
Nice Cote D’Azur Havaalanı: Fransa’nın en işlek havaalanlarından birisi olmasına rağmen: oldukça mütevazi ve küçüktür. Paris’ten sonra ülkenin ikinci büyük havaalanıdır. 2017 yılındaki yolcu kapasitesi 13.3 milyon yolcudur.
Şehir merkezine 7 km uzaklıktadır. Havaalanı ile şehir merkezindeki ana tren istasyonu arasında: otobüs seferleri vardır. 98 ve 99 numaralı otobüslere biniş ücreti 4 Euro’dur. Yolculuk: trafik durumuna göre yaklaşık 15-30 dakika sürer. Otobüsler, her 16 dakikada bir hareket eder. İstanbul-Nice arasındaki uçuş ise, yaklaşık 3 saat sürüyor.
TARİHİ
Şehirdeki ilk yerleşim, MÖ 350 yıllarında, Yunanlıların Akdeniz kıyısında bir yerleşim kurmasıyla başlar. Yine bir söylentiye göre: şehir İzmir-Foça’dan yola çıkan denizciler tarafından kurulmuştur ve günümüzde şehirdeki en ünlü yerlerden birisi; “Avenue des Phoceens” yani “Foçalılar Caddesi” olarak bilinir.
Şehre Yunan Zafer Tanrıçası Nike’ye atfen Nikaia ismini vermişlerdir. Bu isim muhtemelen: şehir ilk kurulduğunda komşu Ligurians’a karşı kazanılan bir zaferin şerefine verilmiştir. Bu zaferin ardından, şehir: kısa sürede Ligurya kıyılarında en yoğun ticaret limanlarından biri haline gelmiştir.
Ancak, bu sırada bölgede yine bir rakip şehir vardı. Bu rakip şehir: Lombard istilalarına karşı varlığını sürdüren Roma Cemenelum şehridir. (Cemenelum şehrinin kalıntıları, günümüzde Nice şehrinin bir semti olan Cimiez’de görülebilir.)
Zamanla bölgenin önemli bir liman kenti olan şehir, 7’nci yüzyılda: Ligurya şehirleri tarafından kurulan “Ceneviz Birliği” ne katılır.
859 ve 880 yılları arasında, Saraces’liler, şehre saldırır ve şehri yakarlar.
Ortaçağ dönemi boyunca: şehir İtalya egemenliği altında kalır. Pisa şehrinin müttefiki olarak Cenova şehrinin düşmanıdır. 13 ve 14’ncü yüzyıllarda: şehir birçok kere Cenovalı Provence kontlarının eline düşer, ancak yine de bağımsızlıklarını kazanırlar. Yine ortaçağ döneminde, eski şehir surlarla kuşatılır. Kara tarafı: Paillon nehri tarafından korunurken, burası sonradan örülmüştür. (Günümüzde Akropolis’e giden tramvay rotasının bulunduğu yol)
Şehrin doğu tarafı ise, Castle Hill’deki surlarla korunuyordu. Castle Hill’in doğu tarafındaki liman alanının da surlarla korunduğu o dönemden kalan bir gravürde görülür.
1388-1860 yılları arasında, şehirde Savoy Dükleri hükümdardır. 1561 yılında Savoy Dükü: Latinceyi idari dil olmaktan kaldırır ve İtalyan dilini, şehirdeki hükümet işlerinin resmi dili olarak ilan eder.
1543 yılında şehir tarihinde ilginç bir olay yaşanır.
15 Ağustos 1543 günü, Nice kalesi ve şehir, Barbaros Hayrettin Paşa komutasında bulunan Osmanlı-Fransız (Francis I. komutasında) donanmaları tarafından kuşatılır. Türk birlikleri, Garibaldi meydanının güney batısındaki Porte Pairoliere ve Sincaire kulelerini ele geçirirler.
Kulenin tepesine tırmanan bir asker, zafer işareti olarak altın ve yeşil renkli bir bayrak diker. Bir çamaşırcı olduğu söylenen Catherine Segurane: yeniçeri askerinin elindeki bayrağı alıp parçaladı ve böylece direniş güçlendi ve kuşatma bozuldu.
Şehir tahrip edilir, 2500 tutsak alınır ama Nice kalesi teslim alınamaz.
Gelelim sonucu: bazı kaynaklar, Catherine Segurane’nin varlığının tartışmalı ve sadece efsanevi bir kahraman olduğunu yazarlar. Örneğin: kuşatmanın tarihçi tanıklarından olan Jean Badat (1516-1567) onun katılımından bahsetmez. Öte yandan, kuşatma sırasında surlar üzerinde birçok kadın bulunduğu ve bunlardan birisinin cesaret eylemi yapmış olabileceği de söyleniyor.
Sonuç olarak: günümüzde liman yakınlarında “Catharine Segurane” anıtı bulunuyor. Her yıl 25 Kasım günü “St Catherine Günü” yani zaferlerini kutluyorlar. Çünkü Catharine Segurane, kilise tarafından şehrin koruyucu azizesi seçilmiştir.
Son bir not: bu Osmanlı kuşatmasından hatıra, şehir içinde bir duvarda, bir Osmanlı top güllesi bulunuyor.
1890 yılına gelindiğinde, İngiliz aristokrasisi yani zengin İngilizler, iklimini çok beğendikleri bu bölgeye yerleşmeye başlarlar.
Buranın ideal bir kış tatili yeri olduğunu keşfederler. Böylece İngilizler şehre damgasını vurdu. İngilizlerin, Nice şehrinin peyzaj mimarisine yaptıkları katkılar: İngiliz aristokrasinin bir parçası olan, mali sponsorlukla inşa edilmiş ünlü “Promenade des Anglais” tarafından özetlenebilir. Sahildeki eski kum sahası üzerinde bu gezi yolunu yaptılar ve şehirliler tarafından hızla benimsendi.
Aynı zamanda, özellikle buraya yerleşen sanatçıların, eserlerinde sürekli Rivierayı kullanmaları, ulaşım şartlarının gelişmesi ve Nice ve çevresinin, 20’nci yüzyılda hızla gelişmesi ve kalkınmasını sağladı.
20’nci yüzyılın ikinci yarısında: Nice şehri sadece zenginler için uygun bir tatil beldesi olarak ün kazandı. II. Dünya Savaşı sonunda, Nice şehrinin turist profili çarpıcı bir şekilde değişti. Bu bağlamda yapılan değişimler, Nice turizminin yüksek kalite standardını etkilemedi. Şehir, uluslararası düzeyde en çok tercih edilen tatil merkezlerinden birisi oldu.
Katliam
17 Temmuz 2016 tarihinde, Promenade des Anglais üzerinde kalabalık bir gurup “Bastille” günü kutlamaları sırasında yapılan havai fişek gösterilerini izliyordu. Bir araç, kasıtlı olarak kalabalığın üstüne sürüldü ve polis tarafından vurularak öldürülen failin de aralarında bulunduğu 84 kişi öldü, 202 kişi yaralandı.
Bu olayın ardından, Fransız polisi, şehirde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Ancak bunlar pek gözle görülmez, gözle görülen başlıca önlem, trafiğe kapalı yaya bölgelerine, araç girişini önlemek için koyulan büyük beton bloklardır. Bu beton blokları şehirde birçok yerde göreceksiniz, sebebi güvenlik önlemedir.
İKLİM
Şehirde tipik Akdeniz iklimi hakimdir ve buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve yağışlı geçer. Kışın sıcaklık 4 derecenin altına düşmez, genellikle 8-9 derece civarındadır. Yazın hava sıcaklığı ortalama 22 derece civarındadır. Sonbaharda yağış oldukça azdır. Bahar, burayı ziyaret etmek için en iyi mevsimdir.
İNSANLAR VE DİL
Fransa’nın birçok bölgesinden farklı olarak, burada insanlar asık suratlı ve soğuk değiller ve sürekli gülümsüyorlar ve yardımseverler. Ayrıca: İngilizce antipatileri yoktur. Yani ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi, sadece Fransızca konuşurum sıkıntıları yok, buradaki insanlar özellikle İtalyanca ve genellikle İngilizce biliyorlar ve konuşuyorlar, bir yer sorduğunuzda yardım ediyorlar.
TURİZM
Nice şehri, Fransa’da Paris’ten sonra en çok ziyaret edilen ikinci şehirdir. 19’ncu yüzyılda ortaya çıkan tatil beldelerinden biri olan şehir, turizmden yıllık 1.5 milyar Euro gelir sağlıyor. Yıllık turist miktarı, yaklaşık 5 milyar Euro’dur. Avrupa’da her 100 gezginden biri, Nice şehrinde mutlaka en az 1 gece kalmıştır. 200’den fazla işyeri ve 10 bin odaya yaklaşan kapasite ile Fransız Rivierasının üçte birini oluşturan en yüksek sayıda otel odası, Paris’ten sonraki en kalabalık konaklama imkanı sunar. Şehirde 19 müze ve sanat galerisi vardır.
KARNAVAL
Her yıl “Şubat” ayında şehirde karnaval düzenleniyor. Geçmişi 13’ncü yüzyıla kadar uzanan bu karnaval: uluslar arası düzeyde yapılıyor ve büyük figürlerin geçit töreni, cadde partileri, her yerin çiçeklerle süslenmesiyle devam ediyor. Yine her yıl “Temmuz” ayında düzenlenen “Caz Festivali” ise yine çok sayıda uluslar arası sanatçının katılımıyla gerçekleşiyor.
KUMARHANELER
Şehirde iki kumarhane bulunmaktadır. Bunlar: Le Meridien Oteli içindeki Casino Ruhl ve Palais Mediterranean bünyesindedir.
GECE HAYATI
Şehir, heyecanlı bir gece hayatı yaşamak için uygundur. Promenade des Anglais ve şehir merkezi: barlar ve diskoların, Casinolar’ın ve konser salonlarının yoğun olduğu yerdir. Turistlerin gece hayatını keşfetmeleri için, şehrin toplu taşıma sistemi Noctambus isimli bir gece servisi kurmuştur. Bu servis, 4 otobüs ve bir tramvay hattından oluşur.
SAHİLLER-PLAJLAR
Şehirde 7 km boyunca uzanan ve denize girilen birçok yer bulunmaktadır. Tercihinize göre: 15 özel ve 20 kamu plajı vardır ve bunlar arasında seçim yapabilirsiniz. Burada: deniz suyu, ulusal standartlardadır ve Mavi Bayraklıdır. Yani deniz son derece temizdir.
Tüm özel plajlarda: Nisan-Ekim ayları arasındaki dönemde, minder, şemsiye, soyunma kabinleri ve duşlar bulunur. Ancak bunların fiyatlarının pahalı olduğunu bilmeniz gerek, yani bir şezlong günlüğü yaklaşık 20 Euro civarındadır. Şehir içindeki plajlar “Promenade des Anglais” bölgesi boyunca yerleşmiştir. Bunlardan bazıları:
Villefranche-Sur-Mer
Kumlu değildir. Uygun otoparkı bulunması sebebiyle, özellikle Fransız ve İtalyan aileler başta olmak üzere çok ziyaretçi çekmektedir. Plaj bölümünde: mükemmel restoranlar vardır, tuvalet ve duş olanakları mevcuttur.
Cap Ferrat
Kumlu değildir, kayalık bir yarımadanın ortasında, zenginlerin villaları ve jet sosyetenin kullandığı otellerin gözdesi bir yerdedir. Ama bu özel ve küçük plaj çok pahalıdır.
NE SATIN ALINIR
Şehirde: giysilerden, gıda maddelerine, sanat eserlerine ve antikalara kadar birçok ürün bulup satın almak mümkündür. Özellikle: Apolo heykelinin hemen arka sokaklarında, ikinci el ürünlerin satıldığı, özel markaların uygun fiyatlı ürünlerini bulup satın alabilirsiniz. (ilginç bir detay, bir çanta ikinci el 700-1000 Euro fiyat görünce şaşırmayın, orijinali 5000 Euro imiş. Bence bu ikinci el dükkanlarını boş yere aramayın)
Şehirdeki başlıca alışveriş merkezleri arasında: Promence des Anglais sayılabilir. (Ayrıntılı bilgi aşağıdadır.)
Şehirdeki bazı moda butikleri şunlardır:
Faconnable
Şehirde biri erkek ve diğeri erkek ve kadın kıyafetleri konusunda uzmanlaşmış iki mağazası vardır. Her ikisi de “Rue Paradis” üzerindedir. Giysi ve satışa sunulan aksesuarlar, firmanın logosunu taşır ve moda ruhuna uygundur.
Chanel Boutique
Burada satılan şık giysiler, ayakkabılar ve aksesuarlar yanında, mücevher ve parfüm koleksiyonları da ilgi çeker.
Zara
Avenue Jean Medecin üzerindeki mağazanın koleksiyonlarında erkek ve kadın giyimleri yaygındır.
Hermes
Giysi dışında, parfüm ve mücevher satılıyor.
Ancak: tüm bunları yazmama rağmen, bunların hepsindeki fiyatların çok yüksek olduğunu da belirtmek gerekir. Özellikle: Avrupa’nın birçok şehrinde olduğu gibi Nice şehri de, ucuz bir yer değildir, bence ülkemizde bolca bulunan ve uygun fiyatlı tekstil ürünleri tercih edilmelidir. Yine de meraklısı için yukarıdaki notları yazdım.
Gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik düşünürseniz, bence Saleya yani Çiçek Pazarı’na gidin ve oradaki lavantalı ürünlerden uygun fiyata satın alın.
NE İÇİLİR
Şehir özellikle şaraplarıyla ünlüdür. Bölgenin en leziz şarabı “Bellet” bağlarında üretilen üzümlerden yapılır. Bellet şaraplarından “beyaz” ve “gül” şarabını mutlaka öneririm.
NE YENİR
Şehirdeki yöresel lezzetler, Fransız mutfağının Akdeniz etkileriyle etkileşimi sonucu oluşmuştur. Bunlar genellikle: deniz mahsulleri, balık, sebze ve meyve ağırlıklıdır. Bölgesel mutfağın en önemli özelliği: defne yaprağı, fesleğen, kekik, kekik gibi hafif otların eşliğinde ve kısmen de olsa sarımsağın geniş ölçüde kullanılmasıyla oluşur. Mutfakta zeytinyağı da sık kullanılır.
Geleneksel lezzetlerden öne çıkanlar şunlardır:
Salata Nicoise-Pissaladiere
Bu salatanın kökenleri tam olarak tanımlanmamıştır. Nicoise salatası: çok çeşitli versiyonları, pişirilme şekilleri ve bileşenleri açısından oldukça kafa karıştırıcıdır. Ama genel olarak salata: domates dilimleri, haşlanmış yumurta dilimleri, haşlanmış patatesler ve buğulanmış yeşil bezelye karışımına, marul katılarak yapılır. Tüm salatanın üstü: ton balığı konservesi veya kıvırcık veya konserve hamsi ile kaplanır.
Socca
Bir tip yassa, mayasız nohut unu ve zeytinyağından yapılır ve sıcak servis edilir. Aslında: mükemmel bir hızlı atıştırmalıktır. Nice şehir sokaklarında: Socca satan yiyecek tezgahları sık görülür.
Ratatouille
Bunun pişirilmesi hala tartışılmaktadır. Ancak içeriği: sebze ve otların (kekik, defneyaprağı, havuç, soğan, sarımsak, patlıcan, kabak, domates) bir karışımıdır.
Ratotouille
Genellikle bir yan garnitür olarak servis edilir. Örneğin: omlet ile ilişkilendirilir.
Soupe au Pistou
Bu bölgede popüler bir yemek türüdür ve pistou ile zenginleştirilmiş fasulye çorbasına benzer. Pistou: zeytinyağı ile karıştırılmış, fesleğen ve sarımsak eklenmiş bir tür sostur. Sosu, farklı çeşit sert peynirlere (örneğin permesan veya pecorino) ilave etmek, isteğe bağlıdır.
GEZİLECEK YERLER
Her zaman olduğu gibi, ben size Nice şehrinde mutlaka görmenizi önereceğim yerlerden başlayarak, özellik gösteren ve turizm yönü ağır basan yerleri anlatacağım. Siz, şehre ulaştığınızda bir şehir haritası alınız (tren garından ücretsiz şehir haritası alabilirsiniz), bu yazdıklarımı harita üzerinde işaretleyiniz, şehirde bulunacağınız zamanı düşünerek gezeceğiniz yerleri planlayınız. Tabii tercihleriniz de bu planda önemlidir.
Evet: Şubat 2018 tarihinde bu şehirde 2 gün kaldım. Kış mevsimi olmasına rağmen hava gayet güzeldi, ama elbette buranın en güzel zamanı yaz dönemi, çünkü insanlar denize giriyorlar.
Apollon heykelini kendinize hareket noktası seçerseniz, hemen arkasında Eski Şehir bölümü ve Saleya yani Çiçek pazarı denen yeri gezin, oradan hemen deniz kıyısına inin ve deniz kıyısındaki banklarda oturup denizi ve şehrin uzaktan panaromik manzarasını izleyin, deniz kıyısında yürüyün, sonra tekrar Apollon heykeline dönün, onun hemen sağındaki park alanına girin, burası güzel bir park, daha sonra Apollon heykeli önünden devam eden caddeye girin, bu cadde çok canlı ve hareketli, burada birçok mağaza var, caddenin ara sokaklarına da girin.
PROMENADE DES ANGLAİS
Şehrin en sembolik caddesidir.
Sahil boyunca, batıdaki havaalanına kadar uzanan bu koridor cadde, şehirdeki önemli yaya bölgelerinden biridir ve cadde: giyim eşyaları satan zarif dükkanlarla doludur. Buranın yakınlarındaki “Rue de France” (ayrıntılı bilgi aşağıdadır) : moda meraklılarının tercih ettikleri bir yerdir. Ancak bu mağazalardaki fiyatların şehrin diğer yerlerindeki mağazalara nazaran daha yüksek olduğunu bilmelisiniz.
Şehrin “Baie des Anges” isimli çakıllı kıyısı ve plajları boyunca uzanan bu yürüyüş yolu: bölgeyi meşhur eden İngilizler tarafından bu isimle anılıyor.
Yol: 1822 yılında burada bulunan küçük bir patikanın yerine, İngiliz konsolos Lewis Way tarafından yine İngilizler’den sağlanan para desteğiyle yapıldı. Daha sonrasında ise “Chemin des Anglais” olarak isimlendirilmiştir. O zamanlar Kraliçe Victoria’nın oğlu olan Connaught Dükü burayı, kraliyet tarzında bir açılış töreniyle açmıştır.
1931 yılında yol, iki ayrı yol daha eklenerek genişletilmiştir.
Bu efsanevi sahil yolu: saray benzeri zengin binalar ve palmiye ağaçları ve şık bahçelerle çevrilidir.
Günümüzde bu yol trafiğe kapalıdır, trafik yolun altındaki yer altı tünelleriyle sağlanır. Cadde gezinti yeri olarak düzenlenmiştir. Niceliler, burada bisiklete biner, koşar, paten yaparlar. Kafelerde, özellikle krep ve içecekler muhteşemdir. Öte yandan, burası elbette sadece bir gezinti bölgesi değildir. Yaz döneminde burada birçok özel plaj açılıyor ve bu özel plajlardan yararlanmak mümkündür. Ancak bu özel plajlarda şezlong ve şemsiye kiralamak için bir hayli yüksek ücret ödemek gerektiğini unutmayın.
Rue De France
Burası trafiğe kapalı bir yaya bölgesidir. Burada çok sayıda sokak göstericileri vardır. Ayrıca gıda maddesi satılan dükkanlar, çok lüks giyim mağazaları, gazete bayileri, kitapçılar ve daha birçok dükkan ve mağaza vardır. Buradaki bir kafede: dünyanın en lezzetli “kep” ini tatmanızı öneririm. Veya bir İtalyan restoranında, İtalyan lezzetlerini deneyebilirsiniz.
La Cadran Solaıre
Promenade des Anglais’i bağlantı noktasına bağlayan Quai Rauba Capeu’da: zeminde ilginç bir güneş saati vardır. Gölgelerle günün saatini anlamak mümkündür.
Le Negresco-Hotel Negresco
Promenade des Anglais üzerindedir. Sahilde en göze çarpan yapıdır.
Saray: Romen işadamı Hengi Negresco için 1912 yılında, Edouard Nierman tarafından Belle-Epoque tarzında tasarlanarak yapılmıştır. Düğün pastasına benzer, pembe kubbesi ilgi çeker.
Bina: 2003 yılından sonra müze ve otel olarak kullanılmaktadır. Müze kısmında: 500 sanat eserinden oluşan birinci sınıf bir sanat koleksiyon sergileniyor. Sarayın otel kısmında ise: her biri kendi dekorasyonuna sahip 121 oda ve 24 suit daire bulunur.
Bu dekorasyonlar: Fransız sanatının en parlak dönemi olan XIII Luis döneminden modern sanata kadar, Fransız sanatındaki en parlak dönemin stillerini yansıtır. Otel kısa süre önce 5 yıldızlı kategoriye terfi ettirilmiş olup, dünyanın en iyi otelleri arasında kabul edilir.
Villa Massen-Museo D’Art De Histoire Palais Messena
Tarihi yapı: günümüzde bir sanat müzesidir. Yapı: Fransız bahçeleri bulunan muhteşem bir parkla çevrilidir. Bu güzel bahçeler: Monte-Carlo Casinosu bahçelerini de tasarlayan 19’ncu yüzyılın tanınmış peyzaj bahçevanı Edouard Andre tarafından düzenlenmiştir. Messena Sarayı: 1898-1901 yılları arasında Hans-Georg Terslin tarafından tasarlanmıştır. Yapı: 1921 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Müzede bulunan yirmiden fazla sergi salonunda: Nice şehri tarihi, mobilyaları, süsleme ve diğer sanat eserlerinden oluşan 15 bin parçalık bir koleksiyon bulunmaktadır.
Casino Ruhl
Şehir merkezinde: kumarhane-Casino bulunan iki otelden biridir. Şansını denemek isteyenler burayı düşünebilirler.
Musee Departemental Des Arts Asiatiques-Asya Sanatları Müzesi
Şehirdeki en yeni müzelerden birisidir.
Anglais bölgesindeki bu yapı: ünlü Japon mimar Kenzo Tange tarafından tasarlanmıştır.
Müze olarak kullanılan yapı: Asya sanatı ve Batı kültürü arasındaki değişimleri bir arada bütünleyen bir mekan olarak tasarlanmıştır.
Beyaz mermer ve camdan yapılan binanın bahçesinde yapay bir göl bulunur.
Müzenin misyonu: Asya sanatının özelliklerini, kapsamlı bir şekilde ziyaretçilere sunmaktır. Bunun için: yüzler ve hatta binlerce yıl öncesine dayanan eserlerin bulunduğu koleksiyonlar bir araya getirilmiştir. Yapıtlar: hem güzel sanatlar, hem sahne sanatları ve hem de görsel sanatlara aittir.
Müzede: Asya, Hindistan, Güneydoğu Asya, Çin ve Japon medeniyetlerine ait çağdaş eserler sergileniyor. Ayrıca: geçici sergiler ve bazı etkinlikler de düzenleniyor. Müzenin ilginç bir yeri: Çay törenlerinin yapıldığı çay pavyonudur. Özellikle: Asya sanatçılarının güncel eserlerini görmek için: “Gestes d’Asie” kategorisindeki etkinlikler düzenlendiğinde, bu müzeyi ziyaret etmek uygundur.
VİEUX NİCE-OLD NİCE-VİEİLLE VİLLE BÖLGESİ
Burası: hem gezginler hem de uzmanlar tarafından sevilen bir mahalle köşesidir.
Bölge: Colline du Chateau (Castle Hill) batı ucundan başlar ve Jardin Albert I, Place Messena ve Promenade du Paillon gibi geniş bulvarlarla sınırlandırılır.
Burası: Ortaçağdan kalma dokusu, küçük dükkanları, restoranları, meydanlara açılan dar sokakları, canlı müzik yapılan diskoları ve barlarıyla ünlüdür. Dar ve labirent gibi pare taşı döşenmiş sokaklar İtalya’yı anımsatan canlı bir havaya sahiptir. Bu yüzden: turistler buraya çok rağbet ederler.
Dar sokaklarda yürürken: ev eşyaları, şaraplar, giyim eşyaları satılan dükkanlar görebilirsiniz. Ma özellikle muhteşem lezzetli dondurmalardan tatmanızı öneririm.
Eski şehrin güney ucunda: balıkçıların taze ürünlerinin satıldığı Cours Saleya’daki “Ponschettes” pazarı tezgahları vardır.
Cours Selaya-Çiçek Pazarı
Rue Saint François de Paule bölgesinde, 18’nci yüzyıl başlarındaki şehir surlarının söküldüğü yerdedir. Apollo heykelinden 5 dakikalık bir yürüyüşle buraya ulaşılıyor.
Eski şehir bölgesinin tam merkezindedir. Trafiğe kapalı bir yaya alanıdır. Fransa’da kurulan en güzel 100 pazardan birisidir.
Burada: her gün pazar kurulur. Haftanın 6 günü kurulan çiçek pazarına “Marche aux Fleurs” (Çiçek Pazarı) denir.
Pazarda: çiçek, sebze, meyve ve antikalar satılır. Ama bunların yani satılan ürünlerin en başlıcası: lavanta ve lavanta ürünleridir. Lavantalı sabunlar, içi lavanta dolu keseler bulup satın alabilirsiniz. (Lavanta sabunları 1 euro, lavanta paketleri 10 euro, küçük lavanta keseleri 3 euro civarındadır.) Buraya alışveriş için giderken yanınızda çanta götürmeyi unutmayın, çünkü satıcılar poşet vermiyorlar. Evet, burada lavanta ürünleri yanında: zeytinyağı, öğütülmüş Fransız sabunları (lavantalı yanında birçok çeşit vardır), takı, şarap, mutfak eşyası. Burayı yani çiçek pazarını ziyaret etmenin en güzel zamanı: saat 08.00-09.00 arasında gitmektir.
Pazartesi günleri, burada antika pazarı kuruluyor ve satıcılar ellerindeki antikaları pazarlıyorlar. Çiçek pazarının yanında, bazı otantik Fransız restoranları ve mağazaları vardır. Yani: Matisse’nin balkonunun altında: bir kahve içebilir veya bir öğle yemeği yiyebilirsiniz.
Ancak özellikle akşam saatlerinde bu bölgenin güvenli olmadığı söyleniyor. Ama gündüz saatlerinde buraya mutlaka gidin ve ziyaret edin.
Cours Saleya çevresindeki bölge: birçok kültürel cazibe merkezine sahiptir. Bunlar: Galeries des Ponçhettes (Musee Dufy), Musee Alexis et Gustav-Adolf Mossa’dır.
Cours Saleya’nın kuzeyindeki Eski Şehri keşfederken: Palais de la Prefecture, Nice Katedrali ve 17’nci yüzyıldan kalma bir Barok kilise görülür.
Daha kuzeyde: “Palais Lascaris” görülür.
Palais de la Prefecture-La Palais des Rois Sardes
Bu görkemli neoklasik yapı, 17’nci yüzyıl Savoy Düklerinin sarayıdır.
Ancak Fransız ihtilali sırasında bir hastane olarak kullanılmış ve 1860 yılından sonra, Fransız döneminde birkaç kez yenilenmiştir.
Bugün farklı işlevlere sahip olduktan sonra, Alpes-Maritimes bölümünde, Prefet’in evi ve Old Town bölümümde önemli bir dönüm noktası olarak kalmaya devam ediyor.
Cathedral of Sainte Reparate-Saint Reperate Katedrali
Place Rossetti bölgesindedir ve Eski şehir bölümünün en büyük kilisesidir.
17’nci yüzyıldan kalma yapı, Roma erken dönem Barok kiliselerinden esinlenilerek, Latin haçı planına göre düzenlenmiştir. İç mekan, zarif şekilde dekore edilmiştir. Şapellerin ve koronun dekorasyonu, özellikle lükstür ve Roma’daki Aziz Petrus Bazilikasından esinlenilmiştir. Şapellerden “Eglise Saint-Jacques” etkileyici heykellerle ve nadir fresklerle süslüdür ve ödüle layık görülmüştür.
Korint sütunlar, yaldızlı ayrıntılar ve yapının büyük bölümünü çevreleyen frizlerde çok sayıda figür bulunur.
Palais Lascaris
1648 yılından kalma bu barok saray Lascaris-Vintimille ailesinin konutudur.
Sivil barok mimarisinin olağanüstü güzel bir örneği olarak kabul edilir.
Bu tarihi yapı: restore edilerek günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Müze: 17 ve 18’nci yüzyılların sanat ve müziğine odaklanır. Müzede: Antoine Gautier mirasından kalan resim, gravür, hatıra, mobilya ve müzik aletleri sergileniyor.
Görkemli sarayın en güzel yeri, zemin kattaki görkemli giriş holüdür.
Sarayın manzaralı odalarında 17 ve 18’nci yüzyıl mobilyaları bulunur.
Odaların tavanlarında ise, İtalyan okulu ressamlarının tavan resimleri ilgi çeker. Sarayın içinde, 1738 yılından kalma eczane bölümünü gezip görmenizi öneririm. Müzede: sık sık bölgenin sanatsal mirası, düzenli sergilerle sergileniyor.
Şehir çok sıcak olduğunda, Palais Lascaris, sıcaklardan kaçmak için mükemmel bir yerdir. Güzel tabloları ve ilginç eski müzik aletlerini, klimalarla serinletilen ortamda gezip görebilirsiniz. Çünkü giriş ücretsizdir. Burayı gezmek, en fazla yarım saatinizi alır.
Place Messena-Apollo Heykeli
Meydanın: yerel yönetimlerin, şehrin Old Town denen bölümünde: mimari manzarayı süsleme ve genişletme isteği sonucu, 19’ncu yüzyılın ilk yarısında yapılmıştır. Eski ve yeni şehir arasında uzanır. Trafiğe kapalıdır.
Meydanın kuzey kesiminin kare şeklindeki mimarisi: İtalyan Piedmont etkisinde yapılmıştır. Şehrin en etkileyici neoklasik yapıları, kırmızı cepheli binaları buradadır. Binaların kırmızı kil cepheleri beyaz pencere çerçeveleriyle süslenmiştir.
Meydanın özellikle yer döşemeleri dikkat çeker. Birkaç ana bulvarın çıkış noktası burasıdır. Şehrin tramvayı geçerken meydanı ortadan ikiye böler.
“Fontaine du Soleil ismi verilen havuzun üstünde: Apollo’nun anıtsal heykeli vardır.
Bu heykel: bir dönem, estetik sıkıntılar nedeniyle buradan kaldırılmıştır.
Hatta, burada bulunan havuz bile: zaman içinde tekrar tekrar sökülmüş, yerinden edilmiş ve hatta tümüyle çıkarılmıştır.
Sadece: “Fontaine du Soleil” denen havuzun kenarlarını kesen 5 bronz heykel zamanla korunmuş ve günümüzde, yüksek su fıskiyesinin fonunda görülen orijinal tek süsleme unsurudur.
Meydanın hemen yan bölümünde, büyükçe bir dönme dolap bulunuyor ve şehri tepeden izlemek isteyenler buna binebilirler.
Evet: Nice şehri ziyaretçileri burayı mutlaka görürler. Ayrıca: meydan, Jardin Albert Opera de Nice ve Cathedral of Sainte Reparate gibi cazip turistik merkezlere yürüme mesafesindedir.
Burası: Şubat veya Mart aylarında yapılan ünlü Nice Karnavalı için toplanma yani buluşma yeridir.
Jardin Albert Parkı
Bu yemyeşil park alanı: Avenue des Phoceens ve Avenue de Verdun arasındadır.
Geniş bahçeler: Place Messena’ya Fontaine du Soleil’e kadar uzanır.
Park alanı: hoş bir Açıkhava tiyatrosu (Thearte de Verdure) ve çam ve palmiye ağaçlarıyla çevrilidir.
İlkbahar ve yaz aylarında, bu açık mekanda müzik konserleri yapılıyor. Kış aylarında da pak alanı canlıdır. Park alanında, yemyeşil çimler üzerinde özellikle gençler zaman geçiriyorlar, top oynuyorlar. İnsanlar banklarda oturuyorlar. Parkın hemen sonunda “Davut” heykeli var. Park alanının en büyük özelliği: zeminden zaman zaman suların yukarı doğru fışkırdığı ve gece ışıklandırılan bölümdür ve burası özellikle yaz döneminde insanların serinlemek amacıyla kullandıkları yani bilerek ıslandıkları bir yerdir.
Şehrin başlıca alışveriş caddelerinden olan Avenue Jean Medecin, buraya kısa bir yürüyüş mesafesindedir.
Avenue Jean Medecin
Burası uluslararası zincir marka mağazaların, Galeries Lafayette ve Centre Nice, Nice Etoile gibi alışveriş merkezlerinin bulunduğu güzel bir alışveriş caddesidir. Cadde çok canlıdır, insanlar gerek ana cadde ve gerekse arka sokaklarında dolaşıyorlar, cadde üzerindeki kafelerde oturuyorlar. Cadde üzerinde: iki tane çok büyük süpermarket var, şehri ziyaret ederseniz bu süpermarketlerden alışveriş yapabilirsiniz, elbette yine zincir hamburgerciler de bu cadde üzerindedir.
Caddenin bitiminde, büyük üst köprü göreceksiniz, bu köprü, caddede yön duygusunu kaybetmemek için iyi bir işarettir.
Basilique Notre-Dame
Medecin caddesi üzerindedir. Şehrin en büyük kilisesidir.
Fransız hükümranlığına geçince, şehirde yapılan ilk dini yapıdır. 1864-1868 yılları arasında yapılmıştır. 19’ncu yüzyıl vitray pencerelerinin güzelliği ilgi çeker. Gül penceresinde: görkemli tasarım sahneleri betimlenmiştir. Kuleler, Angers katedralinin iki kulesinden esinlenilerek düzenlenmiştir.
Jardin Albert Opera de Nice
Rue Saint François de Paule bölgesindeki şehir operası, güzel ve tarihi bir binadadır. Denizin hemen karşısında, kent dokusuna uygun olarak tasarlanan Opera binası, daha önce yangında yok olan tiyatro binasının yerine yapılmıştır. Yapının mimarı François Aune, tasarımda özellikle barok stiller kullanmıştır.
Musee D’Art Moderne Et D’Art Contemporain-Modern ve Çağdaş Sanatlar Müzesi
Promenade des Arts bölgesindedir.
1990 yılında açılan müzenin şık binası: mimar Yves Bayard ve Henri Vidal tarafından tasarlanmıştır.
Yapının dört kulesi: İtalya’da Lucca şehrinin kuzeyinde, Carrara’daki taş ocaklarından getirilen Carrara mermerlerinden yapılmıştır. Ayrıca yapıda çatı katı terası ve cam geçitler vardır.
Müzenin avlusunu tuhaf bir sanat eseri süslüyor.
Müzenin koleksiyonu: 1960’lardan 1970’lere kadar olan dönemi kapsıyor. Yeni gerçekçilik, pop sanat ve benzeri gibi pek çok güzel sanat kesimleri temsil ediliyor.
Müzede yaklaşık 1200 parça eser vardır. Müzenin kalıcı koleksiyonunda bulunan eserlerin sahibi olan sanatçılar şunlardır: And Warhol, Sol Lewitt, Niki de Saint Phalle, Alain Jacquet, Davit Tremlett ve Arman’dır. Yves Klevin’in eserleri de burada sergileniyor. Özellikle dikkat çekici olan: 1928 yılında Nice’de dünyaya gelen Nouveaux Realistes hareketinin öncüsü Yves Klein’in sergilenen eserleridir. Bu sanatçının eserleri: Nice şehrinin nefes kesen manzaralarına hakim, çatı teras katındaki bir odada sergileniyor.
Müze ayrıca, birçok geçici sergiye ev sahipliği yapmaktadır.
La Place Garibaldi
Eski şehrin kuzeyinde, Place Garibaldi’nin ilk uzantısıdır. Çağdaş Modern Sanatlar Müzesine kısa bir yürüyüş mesafesindedir. Şehrin en büyük meydanlarından biridir.
Görkemli Barok yapılar bulunan meydan: 18’nci yüzyıl sonlarında tasarlanmıştır. Günümüzde modern bir kent hissi barındırıyor.
Meydanı: Niceli, İtalyan özgürlük savaşçısı Garibaldi’nin heykeli süslüyor.
La Place Rossetti
Eski şehir merkezindeki bu meydan: çeşmeler, çiçeklerle süslenmiş balkonlar, barok katedral ve kafelerle doludur. Hareketli bir yaşam görülüyor. Burada dondurma tatmanızı öneririm.
CİMİEZ TEPESİ BÖLGESİ
Şehir merkezinin dışındaki bu yeni yerleşim yerinde: şehrin hareketli sokaklarından uzaklaşma fırsatı bulabilirsiniz. Şehrin en şık semtidir. Semt: panaromik manzaralı bahçeleri ve müzeleriyle ünlüdür.
Ancien Hotel Regina
Cimiez bulvarındadır.
Bu eski otel: İngiliz aristokratlar ve aslında Kraliçe Victoria için 1897 yılında yapılmıştır. İnşaat sadece 17 ay sürmüştür. Yapının silüeti etkileyicidir.
Musee De Matısse-Matisse Müzesi
Cimiez bölgesindedir. Müze girişi ücretsizdir.
Müze: Henri Matisse’nin hayatı ve eserleri hakkında ziyaretçilere bilgiler sunar. Ancak bu sanatçının eserlerinin büyük bölümü, halen ABD dedir.
Ünlü sanatçı 1917 yılında Nice şehrine taşındı ve zeytinlikler içindeki bu villada yaşadı.
37 yıl sonra ise 1954 yılında burada öldü, mezarı müze binasının hemen arkasındadır.
Eserlerinin bir kısmı: yaşarken Matisse ve öldükten sonra mirasçıları tarafından Nice şehrine bağışlandı.
Müzenin bulunduğu yapı: 17’nci yüzyıldan kalma, havadar bir Ceneviz dönemi villasıdır ve görkemli, İtalyan tipi bahçelerle çevrilidir. Dış cephesi: kırmızı kehribar renklidir.
Müzede: sanatçının Nice şehrinde kalırken yarattığı eserler bulunmaktadır. Bunlar arasında: Vence’deki şapelin süslemeleri için çizdiği eskizler, 68 resim, 236 desen, 218 çizim ve 56 heykel vardır. Matisse’nin hemen hemen tüm heykelleri buradadır.
Sanatçı: yaptığı resimlerde genellikle canlı renkler ve çizgiler kullanmıştır. Sadece evinin balkon penceresinden bakarak yaptığı bu resimlerde, genellikle Riviera kıyısındaki yaşamın izlerini görmek mümkündür. Ayrıca sanatçının kişisel eşyaları da sergilenmektedir.
Kalıcı koleksiyonların yanı sıra, geçici tema sergileri de burada düzenleniyor. Ayrıca yine burada sanat filmleri gösterimleri ve konferanslar düzenleniyor.
Müzenin hediyelik eşyalar satılan bölümünde sanatçının eserlerinin baskılarını bulup satın almak mümkündür.
Musee D’Archeologie de Nice-Site de Cemenelum
Matisse müzesinin hemen yanındaki arkeolojik araştırma/kazı alanı, arkeolojik bir sitedir.
“Cemenelum” şehri, Alpes Maritimae bölgesinde, antik Roma eyaletinin başkentidir.
Burası 1989 yılında ziyarete açılmış olup: Cemenelum şehrindeki kalıntılar ve yaşam yerleri bulunmaktadır. Bunlar: amfitiyatro, 3’ncü yüzyıldan kalma hamam, taş döşeli sokaklar ve 5’nci yüzyıldan kalma Paleo-Christian kompleksidir.
Ayrıca: Tunç çağı ve Ortaçağ arasındaki döneme ait: seramik, cam, sikke, takı ve heykel koleksiyonu bulunuyor.
Monastere Notre-Dame-De-Cimiez-Monastere Francıscaın De Cimıez
Matisse müzesinin yakınında, antik Cimiez kalıntılarının üstündedir.
Güzel bahçelerle çevrili bir yerdedir.
Roma hamamları ve amfitiyatroda, ilginç höyükler vardır.
Başlangıçta bir Benedictine vakfı olan manastır: 16’ncı yüzyılda Franciscans tarafından ele geçirilir ve 17’nci yüzyılda büyütülür.
Mevcut görünüşü: 1850 yılında Gotik modellere göre yapılan restorasyon sonucu olur.
Kilisenin içinde: Niceli gotik ressam Louis Brea tarafından yapılan: yuvarlak tahta oyma, anıtsal bir sunak parçası önemlidir.
Ayrıca: 1475 yılından kalma bir haç, zırh içinde bulunuyor.
Manastırda: Nice şehrindeki Francisken keşişlerinin 13 ve 14’ncü yüzyıllar arasındaki yaşamını gösteren objelerin bulunduğu bir müze vardır. Bu müzeyi ziyaret ettiğinizde: Francisken keşişlerinin yaşam tarzı hakkında fikir sahibi olabiliyorsunuz.
Parc Des Arenes De Cimiez
Cimiez manastırının karşısındaki bu park alanında 100 yıllık zeytin ağaçları vardır. Güneşli bir günde, parkın bahçe yollarında doğa yürüyüşü yapanları görebilirsiniz. Ancak burası sadece doğa severlere değil, aynı zamanda tarih meraklılarına da hitap eder. Parkta: ağaçların ve çimlerin arasında, antik Roma dönemi Cemenelum şehrinin arkeolojik katıntıları görülebilir.
Musee Ulusal March Chagall
Cimiez tepesinde; Avenue Docteur Menard adresindedir. Öncelikle bilmelisiniz ki, Müzeye Fransız vatandaşları ehliyet gibi kimlikle, yabancılar ise pasaport ile girebiliyorlar yani pasaport yanınızda olmalıdır. Müzeye giriş ücretlidir, yetişkinler 8 euro, çocuklar 6 eurodur.
Marc Chagall: Rus kökenli Yahudi bir sanatçıdır ve 1887-1985 yılları arasında yaşamıştır. Kendisi: 20’nci yüzyılın Kübizm, Sembolizm ve Sürrealizm gibi en şık trentlerinden bazılarının kurallarını benzersiz şekilde ifade eden orijinal eserler yaratarak Avrupa’nın sanatsal sahnesinde yol aldı.
Müze bir manastır yapısında bulunuyor. Eserler: yeşillikler ve zeytin ağaçları içinde, sıcak ve sakin bir atmosferde sunuluyor. Mimar Andre Hermant tarafından tasarlanan yapıda, sergilenen eserler, gerçek bir kaide üzerine yerleştirilmiştir.
Müzenin kalıcı koleksiyonunda bulunanlar: sanatçının 1960-1970 yılları arasında, İncil üzerine yaptığı çalışmalar sonucu yarattığı 17 eser, ayrıca 400’den fazla tablo, suluboya, mürekkep çizimi ve pastelden oluşan parçalardır. Koleksiyonda, İncil temalı duvar halıları da görülür.
Özellikle: Oditoryum bölümü yani konser salonu: Chagall’ın sanatsallığının muhteşem bir örneği olan vitraylı cam bir duvara sahiptir.
Müzenin içinde üç bölüm bulunur.
İlk bölümde: Eski Ahit, Genesis ve Exodus; yani kutsal kitaplarla ilgili 12 büyük resim görülür.
Altıgen şeklindeki ikinci bölümde: “Süleyman” teması üzerine yaptığı beş kompozisyon görülür.
Ayrıca, bir oditoryumda: tutkulu ressamın hayatına ait bir film izleniyor. Bu oditoryumda, düzenli olarak müzik konserleri de düzenleniyor.
CASTLE HİLL BÖLGESİ
Parc De La Colline Du Chateau-Le Chateau-Colline Du Chateau-Castle Hill Parkı
Buraya yürüyerek ulaşmak mümkündür veya Place Garibaldi’den asansör kullanarak çıkabilirsiniz. Asansör kullanırsanız yolun % 75’lik bölümünü geçersiniz.
Şehrin kıyı şeridine bakan bir tepede bulunan “Castle Hill” sitesi: uzun yıllar önce, Yunanlıların yaşadığı ilk Nice bölgesidir. Yani antik dönemde kurulan ilk şehir sitesidir. Daha sonra burada ortaçağ kenti kurulur. Ancak ilk kurulan ve “Castle Hill” olarak isimlendirilen şehirden, günümüze sadece birkaç temel ve duvar parçası kalmıştır.
Buranın Fransızca isminin anlamı “kalenin bulunduğu tepe” dir. Büyük kısmı çökmüştür, çünkü burada bulunan kale: 1706 yılında, Fransa kralı Louis XIV askerleri tarafından tahrip edildi.
Günümüzde, burası bir park olarak kullanılıyor. Bu park alanında: yeşillikler, gölgeli ağaçlar ve şelaleler vardır. Buradan izlenen panaromik manzarada: Baie des Anges (Melekler körfezi) , Vieille Ville ve Nice limanları görülebiliyor. Gezginler ve seyahat uzmanları: şehrin ve biraz önce sözünü ettiğim yerlerin panaromik görüntüsü için, tepeye yani 300 metre yüksekliğe merdivenle tırmanmayı öneriyorlar.
Parkın içinde: iki eski kilise kalıntıları, butikler ve restoranlar vardır. Ayrıca: yapay şelalesi, piknik ve çocuk oyun alanları bulunuyor. 11’nci yüzyıldan kaldığı söylenen bir katedral kalıntıları da bulunuyor. Yürüyüş yolları, 20’nci yüzyıl yapımı mozaiklerle süslüdür.
Geceleri burada özel aydınlatma yapılıyor.
Parkta gezindikten sonra: Tour Belanda yolu takip edilerek Bastion Saint-Lambert (16’ncı yüzyıl yapımı) kulesi görülebilir. Hector Berlioz’un “Kral Lear” operasını bestelediği bu kulede Musee Naval yani Deniz Müzesi bulunuyor.
Anıt Aux Morts
Castle Hill tepesinin yamaçlarında, eski ocaklara oyulmuş ve 1928 yılında açılmış bu anıt: I. Dünya savaşında ölen 4000 Niceli asker için yapılmıştır.
Musee Des Beaux Arts-Güzel Sanatlar Müzesi
Üniversite semtindedir.
Nice şehrinin ilk Belediye Müzesidir. Müze binası: 19’ncu yüzyıla ait görkemli bir villadır. Bu villa Ukraynalı bir Prenses için yapılmış özel rezidanstır ve 1928 yılında bina müze olarak hizmete açılmıştır.
Napolyon III tarafından teşvik edilen: 15 ile 20’nci yüzyıllar arasındaki dönemi kapsayan, kapsamlı bir eser koleksiyonuna sahiptir.
Koleksiyon: Fransız, İtalyan ve Flamen eserlerinden oluşur.
Önemli noktalar: 17 ve 18’nci yüzyıl Fransız resimleri, 19’ncu yüzyıl tabloları ve heykelleri içerir.
Temsil edilen sanatçılar arasında: Carpeaux ve Rodin’in heykelleri ve Picasso’nun seramik parçaları ve ayrıca: Cheret, Fragonard, Braque, Carriere, Chagall, Degas, Monet ve Sisley vardır. Ünlü heykeltıraş Rodin’in “Öpücük” heykeli burada görülebilir.
Russe Saint-Nicolas Katedrali-Aziz Nicholas Katedrali
Nikolas II bölgesindedir.
Katedral, 1912 yılında Rus Çarı II. Nicholas tarafından, şehirde yaşayan zengin Ruslar için yaptırılmıştır. Şehirdeki birkaç Rus yapısından biridir.
Rusya dışındaki en güzel Ortodoks katedralidir.
Muskovit tarzından esinlenilerek yapılan katedral, pek çok süs ikonuna, duvar resmine ve oyma ahşap işçiliğe sahiptir. İç mekan zengin bir şekilde dekore edilmiştir. İç mekanda: kargaşa döneminde Rusya’dan getirilen tarihi ve dini nesneler vardır. Katedralin ahşap bölümleri, freskleri ve ikonları, İmparatorluk Rusya’sında yaptırılarak buraya getirilmiştir.
Dışarıdan bakıldığında: arka planda geleneksel 6 tane Rus soğan kuleleri görülüyor. Ön planda ise, tropikal palmiye ağaçları bulunuyor.
Katedral günümüzde de ibadet yeri olarak kullanılıyor. Ziyaretçi kabul edilir, ancak bazı kurallara uymak gerekiyor. Erkekler çıplak göğüslü ve şortlu olarak kabul edilmiyor. Kadınlar için mini etek ve şort yasaktır. Omuzlar ve kafa kapatılmalıdır. Katedralin 45 dakika süren rehberli turları, her gün İngilizce, Fransızca ve Japonca olarak devam ediyor.
Nice Port-Liman
Burada, şehrin en revaçta gece kulüpleri bulunur. Gündüz saatlerinde burayı ziyaret ederseniz, Korsika feribotlarının kalkış-dönüşlerini izleyebilirsiniz.