Çek Cumhuriyetinin bu şehri, 1992 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Prag şehrine 174 km uzaklıktadır.
Şehrin isminin kelime anlamı “Çarpık Çayır” demektir. Çünkü şehir, Vitara nehrinin oluşturduğu menderes üzerinde kuruludur.
Avrupa’nın en güzel ortaçağ kasabasıdır. Avrupa’da görülmesi gereken 15-20 yer arasında, daima ilk 5 içinde kabul edilmektedir. Dokunulmamış bu tarihi kasabaya girdiğinizde, sanki zaman durmuş gibi hissedeceksiniz.
Tamamen, 17’nci yüzyıl başında nasıl yapıldıysa öyle duruyor. Burayı ziyaret etmenizi öneririm. Çünkü gerçekten tam bir doğal güzellik gözler önüne geliyor. Özellikle: kaleye çıktığımızda, yüksekten bu güzellikleri görme şansına sahip oluyorsunuz.
Cesky Krumlov kalesi: Bohemya bölgesinin ikinci büyük kalesidir. Bohemya’nın en güçlü ailelerinden Schwarzenberg ailesine aittir ve şu an da müze olarak kullanılmaktadır. Vitara nehrinin sarmaladığı şirin kasabaya yukarıdan bakıyor.
Kalenin çevresindeki bahçeleri gezebilirsiniz. Kale yüksek olmasına rağmen küçük bir rampadan çıkılıyor yani yorucu bir yolculuk yapmak gerekmiyor. Kalenin tepesine çıktığımızda, seyir teraslarından aşağıdaki Vitara nehrini ve şehrin mimarisi gözler önüne seriliyor.
Yani, kaleye mutlaka çıkmanızı öneriyorum. Kalede gezerken: birçok hediyelik eşya dükkanı ile karşılaşacaksınız, restoranlar ve kafeler var. Özellikle nehir kıyısındaki kafe veya restoranlara oturup güzellikleri seyretmenizi öneririm.
Nehirde: insanlar kanolara biniyorlar. Burayı ziyaret edenler için: Çek Cumhuriyetinin bir tür sokak tatlısı olan, hamur ve toz şeker ile yapılan yiyecekten tatmalarını öneririm.
Karlovy Vary Prag arası 130 km uzaklıkta. Prag şehirler arası otobüs terminali olan Florenc’e tramvayla gidin ve tur fiyatının beşte birine aldığınız biletlerle yola çıkın. Yol yaklaşık 2-2.5 saat sürüyor.
Yolda, Çek Cumhuriyetinin diğer köy ve kasabalarını da görebiliyorsunuz. Daha sonra, Çek cumhuriyetinin hatta eski doğu blokunun en ünlü kaplıcalarının bulunduğu Karlovy Vary’a varıyorsunuz. Vardığınızda, hemen dönüş biletini alın, yoksa dönüşte, bilet bulamama durumu oluyor.
Şehrin efsanesine göre,
Kral bir geyik vurmuş ve geyik yaralı olarak kaçmayı başarmış. Geyiğin şifalı sulardan içerek iyileştiğini gören kral, burada bir yazlık saray kurmuştur. Alman kralı Carl, sıcak ve şifalı suların bulunduğu bu köye adını vermiş ve köşkler yaptırmış.
Derken, bunu duyan diğerleri de koşarak buraya gelince, o devrin en güzel konak ve otelleri, buraya inşa edilmiş.
Şehir adını, Charls’tan, yani Karl’dan almış. Şehirde sıcaklıkları 30-70 derece arasında değişen 12 termal kaynak bulunuyor. Bunlar: her türlü hastalığa şifa olmaktaymış.
1918 yılında, Atatürk’ün tedavi amacıyla gittiği, Sigmund Freud, Karl Marx, Beethoven ve Mozart gibi birçok ünlünün de dinlenmek için tercih ettiği bir şehir, daha sonra koruma altına alınmış. Bu kasabanın havası o kadar temiz ki, sokakta bile sigara içilmesine izin verilmiyor.
Bu yüzden, sigara içenlerin bu kurala dikkat etmelerini öneririm. Sigara, sadece izin verilen kafelerde içilebiliyor.
Karlovy Vary Gezilecek Yerler
Karlovy Vary şehri, bir vadide kurulmuştur. Yani, ortadan bir nehir geçiyor ve nehrin iki yanında, sıra sıra evler var ve hemen arkalarında yükselen tepeler var. Bu evler 1700-1800’lü yıllarda yapılmıştır.
Çünkü daha öncesindeki yapılanma, buradaki büyük bir yangın nedeniyle yok olup gitmiş ve ardından, günümüzde görülen düzenli ve renkli, bu cıvıl cıvıl yeni yapılar, evler oteller yapılmıştır. Hatta, her evin önündeki bir plakada, evin yapıldığı tarih yazılıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün şehirdeki hatırası
Hemen şehrin dışındaki bir otoparkta duruyor ve buradan, şehrin başlangıç noktasına ücretsiz belediye otobüsü ile 2-3 dakikada gidiliyor. Şehrin başlangıç noktasındaki büyük bir otelin önünde otobüsten indikten sonra, ilk görülmesi gereken, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir zamanlar tedavi (böbrek rahatsızlığı varmış, çünkü buraya gelmeden önce bulunduğu yerde iki kere sıtmaya yakalanmış ve bundan kurtulmak için yoğun kinin aldığında böbrekler rahatsızlanmış) için buraya gelip 38 gün kaldığı oteli görüyoruz.
Aslında daha fazla kalması gerekiyormuş ama şehzade Vahdettin Padişah olunca tedaviyi kesip erken yurda dönmek zorunda kalmıştır. Diğer ilginç bir olay ise, Atatürk’ün burada kaldığı sürede tuttuğu günlüklerdir ve bu günlükleri, yurda döndüğünde Afet İnan’a vermiş ve öldüğünde basılmasını istemiştir. Bu günlüklerde, büyük önder, Karlovy Vary’de geçirdiği günleri yazmıştır.
Kendisi, sadece 3 kere yurt dışına çıkmıştır.
Bu yüzden, Karlovy Vary günlükleri özellik arz etmektedir. Bu günlüklere internet ortamında ulaşıp okumak mümkündür. Benim ilgimi çeken, o dönemde savaş olduğundan buraya tedaviye gelenler, yanlarında bazı gıdalar getirirlermiş. Doktoru, Atatürk’e ne getirdin diye sorduğunda, Atatürk bundan haberi olmadığını, bu yüzden bir şey getirmediğini söyler, bunun üzerine doktoru, senin yerine ben bunu karşılayacağım şeklinde bir yardımda bulunur.
Evet: Atatürk’ün o zamanlar kaldığı küçük otel, hemen birinci katında, bir pencere yanında, Çekler güzel bir plaket asmışlar. Aslında burada hep bir plaket varmış ama 1981 yılında yani UNESCO’nun o yılı Atatürk yılı olarak kabul ettiği yılda, Çekler buraya gayet güzel ve mermer bir plaket asmışlar. Plaket üstünde “Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Kemal Atatürk, burada kalmıştır” yazılıdır.
Öğrendiğime göre, otel idaresi, Atatürk’ün kaldığı bu odayı müşteriye açmıyor, öylece muhafaza ediyormuş. Odada, Atatürk ile ilgili fotoğraflar varmış, sadece bazı özel durumlarda, para karşılığı bu odayı özel guruplara açıyormuş yani genel ziyarete açık değildir. Atatürk’ün kaldığı otelin hemen yanındaki otelde ünlü Sigmond Fireud kalmış ve bu da plaket le belgelendirilmiştir.
Sonra, nehir kıyısından yürümeye devam ediyoruz.
Hemen solda, hediyelik eşya satış mağazaları, restoranlar, kafeler, oteller görülüyor. Hediyelik eşya satış mağazaları arasında, porselen ve kristal eşyaların satıldığı yerler de görülüyor, ama fiyatlarının pahalı olduğu bellidir. Yürüyerek ilerlediğimizde: bir süre sonra, yani yaklaşık 15 dakika sonra, ilk su termal kaynaklarına ulaşıyoruz. Burada, açıkta bir havuz var ve fıskiyesi ile ortama güzel bir hava katıyor. Hemen yanında, kapalı bir alan var ve camlarla kaplı bu alanın içinde, 3 tane asıl su kaynağı yani çeşme bulunuyor.
Buradaki kaynaklar yani çeşmelerin hepsinin üstünde numara ve suyun sıcaklığı yazılıdır. Çünkü, suyu görünce pat diye elini süren birçok kişi, suyun aşırı sıcak olması nedeniyle bir an yangı hissi yaşıyorlar halbuki suyun sıcaklığı, çeşmenin üzerinde açıkça yazılıdır. Hatta çeşmeler numaralandırılmış, size … numaralı çeşme nerde gördünüz mü şeklinde soru soran bile olacaktır.
Bu kapalı alan, suyun yeryüzüne çıktığı yer olarak önem kazanıyormuş. Burada, 3 çeşme dışında, yine hediyeliklerin satıldığı dükkanlar ve tuvaletler var. Tuvaletler elbette paralıdır.
Buradan çıkıp, hemen sol yana baktığımızda, yine bir tören alanı görülüyor.
Yunan tapınak mimarisi tarzında yapılan bu alanda törenler düzenleniyormuş, yine buranın hemen kapısında, bulunduğum döneme has, bir sanatçı tarafından yapılan kum heykel görülüyor.
İçeride sol yanda yazının hemen başında belirttiğim ve buranın efsanesini anlatan bir pano görülüyor, panonun hemen altında ise yine bir çeşme, numarası ve suyunun sıcaklığı yazılıdır.
Ardından yürümeye devam ettiğimizde, sağ yanda hediyelik eşyaların satıldığı büfeler ve sağ yanda dükkanlar görülüyor. Zaten, bir süre sonra yani yaklaşık 20-25 dakikalık yürüyüşten sonra, cadde bitiyor.
Cadde bitiyor ama hani iç caddeler ve sokaklara gireyim ne var diye düşünmeyin, bu ana caddenin dışındaki cadde ve sokaklar, gerek meyilli olması yani yokuş yukarı olması ve gerekse size yani turistlere hitap edecek bir şeyler bulunmaması ile önem kazanıyor yani ana caddeden ayrılmayınız.
Zamanınız varsa, dönüş yolunu nehrin karşı kıyısından yaparak değişik bir yerler veya nesneler görebilirsiniz demek isterim ama orada da çeşitli dükkanlar var ve pek de ilginç değildir. Çünkü, buranın zaten en büyük özelliği, insanların buraya tedavi için gelmeleri, yani burası bir alışveriş mekanı veya tarihi bir mekan değildir.
Eğer zamanınız varsa
Nehrin sağ kıyısından giderken, küçük bir meydanlık alanda, büyükçe bir otelin önündeki alanda, yerdeki plakalara bakın, bu plakalarda, buraya gelen ünlülerin ismi ve geliş tarihleri yazılıdır.
Hemen burada, sol yanda bulunan kafe, Atatürk’ün günlüklerinde yazdığı üzere sık sık gittiği bir kafedir ve bu kafede, bence mutlaka oturup bir kahve için, bir pasta yiyin, mutlaka keyif alacaksınız, fiyatları makuldür ve hatta bu esnada tuvaletini ücretsiz kullanabilirsiniz.
Bu arada, bir Rus zengini tarafından, tepeye nefis görünümlü bir kilise yaptırıldığını göreceksiniz. Yine tepede bir İsa heykeli, şehri koruması için dikilmiştir.
Tüm bunları yazınca, belki okurlar merak edeceklerdir, burayı ziyaret ettik, peki kaplıcalara girebilirmiyiz diye.
Burası kaplıca yeri değil, burası içmeler diye tabir edilen bir tür tedavi yeridir. Yani, buraya tedaviye gelenler kaplıca türü yıkanma veya suya girme değil, mevcut suları içerek tedavi oluyorlarmış. Suların içilmesine gelince, kükürtlü ve bol mineralli bu suların içilmesi için doktor önerisi gerekiyor.
Her türlü hastalık için, ayrı reçete yazan doktorlar, hangi çeşmeden, hangi saatte, hangi gün, ne kadar su içilmesini, hastalara reçete ediyorlarmış. Buna uymak gerekiyormuş, aksi halde tedavi gerçekleşmiyormuş. Sırf bu yüzden, insanlar, ellerinde bardak, kupa veya şişelerle çeşme çeşme geziyorlar.
Turistik ziyaret için buraya gelenler de, sulardan az oranda içmelidir çünkü aşırı içildiğinde ishal olma durumu söz konusudur. Zaten suyun tadını alınca, buruk tat, fazla içmenizi önleyecektir, yine de birazcık ta olsa tadına bakmalısınız.
Alışveriş
Becherovka
Karovy Vary denince, bu içki akla geliyor. Yeşil renkli şişesiyle gerek Prag ve gerekse burada buna bolca rastlayacaksınız. Söylenenlere göre, bir doktor ilaç yapımı ile uğraşırken 40 çeşit bitkiyi karıştırarak bu likörü bulmuş ve yine söylenenlere göre sindirim sistemine iyi geliyormuş. Size bunun fiyatı hakkında bilgi vermek istiyorum.
Çünkü, gerek Prag ve gerekse burada birçok değişik fiyat alternatifiyle karşılaşacaksınız. Genelde 50 cc lik şişesi 8 Euro, 70 cc lik şişesi 15 Euro ve 1 litrelik şişesi 17-18 Euro civarında satılıyor. İlaveten, yanında 2 kadeh ile satılan hediyelik şişeleri, 2-3 Euro daha fazla satılıyor.
Bu söylediğim rakamları destekleyecek fiyat bulduğunuzda gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik olarak satın alabilirsiniz. Hediyelik olarak düşünenler, söylediğim gibi, yanında 2 kadeh bulunan hediyelik paketi tercih edebilir. Bunun en ucuz satıldığı yer olarak, Karlovy Vary şehrinde, nehir kıyısında, yine bunun yeşil şişesi benzeri bir küçük yerde satıldığını gördüm.
Yani bu yüzden, Prag şehrinden değil, eğer Karlovy Vary’i ziyaret edecekseniz, buradan satın almanızı öneririm, çünkü daha ucuzdur. Evet burada yani paragrafın sonunda bir şey söylemek istiyorum, bunun tadına baktım, rezalet bir tadı var, sakın almayın, aynen Mesir Macunu gibi bir tat var, yani bitki ağırlıklı bir tat, yani berbat bir tat var, almayın.
Kağıt Helva
Karlovy Vary şehrinde: bir tür kağıt helva satılıyor. Ama gerçekten çok ince ve içinde çikolata, limon, fındık ve benzeri şeyler bulunuyor. Fındıklısı, ısıtılarak yeniyor. Diğerleri olduğu gibi yani soğuk yenebiliyor.
Tanesi 0.40 cent, paket olarak satın alırsanız 1.40 cent. Zaten eğer tur ile buraya gittiyseniz, rehber tüm hediyelik eşyaları satın alabileceğiz bir yere sizi götürüyor ve orada, bu kağıt helvadan birazcık tatma şansınız oluyor, bence satın alın, çünkü değişik bir lezzet, ama çikolatalısını tercih etmenizi öneririm.
Bardak-Kupa
Yukarıda bolca sözünü ettiğim çeşmelerden şifalı olduğu söylenen suları içmek için, insanlar ellerinde bir tür bardak-kupa ile dolaşıyorlar. Bu kupanın özelliği, hemen kulp bölümünde bir orijinal pipet olması, yani bardağınızı çeşmeden doldurduğunuzda, bu pipet yardımı ile suyu rahatlıkla içebiliyorsunuz.
Çünkü: bu suların bazıları çok sıcak ve bu sıcak suları yudum yudum içmek gerekiyor, bu yüzden sadece ve sadece burada bulunan bu orijinal pipetli ve yüzlerce değişik tip ve resmi bulunan bardak-kupalardan gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hatıra veya hediyelik satın alabilirsiniz. Fiyatları, 5-6 Euro civarında, çeşit o kadar çok ki, fiyatları beğeninize göre değişecektir.
Şehirdeki diğer başlıca hediyelik, gözüme çarptığı kadarı ile, bayanlar için tırnak törpüsü, ama bu törpü, metal değil, seramikten yapılmış, gayet süslü ve gösterişlidir.
Evet, gezi bittiğinde, en başta belirttiğim gibi, şehrin girişindeki büyük otel önünden, belediye otobüsüne binerek, 2-3 dakikalık bir yolculuktan sonra, Prag otobüslerinin park ettiği otopark bölümüne gidebilirsiniz.