Razgrad şehrinin 42 km. kuzeydoğusunda, Sveshtari köyü yakınlarındaki bu mezar alanı: 1982 yılında, yüksek Glinina höyüğü kazıları sırasında bulunmuştur. Mezar alanı: Sveshtari köyünün 2.5 km. güneybatısındadır.
Yapının Yapılış tarihi ve Kime ait olduğu
Yapının: MÖ.3’ncü yüzyılın ilk yarısında, bir Trakya kralının mezarı olarak yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü: burası, Trakya kült binalarının temel yapısal ilkelerine sahiptir.
Hatta: burada büyük olasılıkla “Drumihed Getic” hanedanına ait, muhtemel bir kralın gömülü bulunduğu söylenmektedir. Ancak: burası tek bir mezardan ibaret değildir, bu alanda, çeşitli boyutlarda 26 mezar daha bulunmuş olup, bunlar yaklaşık 2 kilometrelik bir şerit boyunca yerleşmişlerdir.
Yapının önemi
Yapının en büyük özelliği: eşsiz bir sanatsal başarı olarak görülen: yarı insan, yarı bitki figürlü duvar resimleri ve benzersiz bir mimari dekorasyona sahip olmasıdır.
Duvarlardaki dekorasyonda: yüksek kabartma ile oyulmuş 10 kadın figürü bulunmakta olup, bunlar Trakya topraklarında, günümüze kadar olan süreçte bulunmuş tek örnek olmaları ve günümüze kadar iyi korunarak gelmeleri nedeniyle önem kazanmaktadırlar.
Bu nedenle: bu mezar alanı, 1985 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak: soyguncuların daha önce burayı soymuş oldukları düşünülüyor, çünkü mezar bulunduğunda hiçbir değerli maden ve değerli madenden yapılan obje bulunmadığı söyleniyor.
Yapının mimarisi ve özellikleri
Mezar: 11.5 metre çapında ve 70 metre yükseklikteki bir Tümülüs altında, bir eyvan ve iki dikdörtgen cenaze odası ve anıtsal bir girişten meydana gelmektedir.
Anıtsal girişin ardından: bir koridor ve 3 kare oda bulunur. Dekorasyon: çağdaş Helenistik özellikler gösterir.
Anıtsal giriş
İon başlıklı, 2 dikdörtgen sütun ile süslüdür. Muhtemelen: hediyeler ve kurban sunuları, yani adaklar, bu girişin yanında yapılıyordu. Sütunların üstünde: stilize sığır başları, rozet ve çelenklerde oluşan kabartma firizler görülür. Buradaki “kadın figürleri” ise eşsizdir.
Caryadids heykelleri
Tonoz altında bulunan bu kadın figürleri: 1.20 metre boyunda, meme altında ince bir kemer bulunan, kolsuz elbiseler giyen figürlerdir ve cepheden görünürler. Giysilerin kenarları: çiçek gibi betimlenmiştir. Saçları ise: kıvırcık buklelidir. Başlarının üzerinde: kahverengi, kendilerine özgü bir sepet görülüyor.
Saç, yüz ve kıyafette: koyu kahverengi boya izleri bulunduğuna bakılırsa, yapıldıklarında renkli oldukları düşünülüyor. Ancak, yine de bazılarının acele yapıldığı, kollarının kabaca oyulmasına bakılarak yorumlanmaktadır. Bu durum: resimlerde de görülmekte olup, büyük ihtimalle, mezar sahibinin ani ölümüne bağlanmaktadır.
Mezar Odası
Mezar odasının, ilk yapıldığında gayet zengin objelerle donatıldığı düşünülüyor. Ancak, yukarıda da söz ettiğim gibi, mezar daha önce mezar soyguncuları tarafından soyulmuştur.
Çünkü: Trakya inanışına göre: ölen kişinin, kendisine ahrette eşlik etmesi için kendisiyle birlikte bazı şeylerin gömüldüğü bilinmektedir. Burada da: 5 ata ait kemikler bulunmuştur. Ayrıca: yine mezar odasında, iki taş yatak üzerinde, iki insana ait kemikler ve bir kısım mezar hediyeleri bulunmuştur.
Buranın tonoz altında kalan yarı silindirik duvarında ise: ölen kişinin kutsallaştırılması resmedilmiştir. Bu resimde: onun arkasında, 2 zırh taşıyıcı, ona hediyeler sunan 4 kadın ve altın bir çelenk resmi görülmektedir.
Evet: Trakyalılar kültürünün, en güzel örneklerinden olan “Caryadids heykelleri” gerçekten görülmeye değer birer sanat eseri olarak, burada ziyaretçilerini bekliyorlar, yolunuz buraların yakınlarına düşerse, bence, mutlaka burayı ziyaret edin.
Stara Kagora Kazanlak bölgesindeki bu mezar: 1979 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Mezarın Yeri
Buraya nasıl ulaşılır? Kazanlak Bulgaristan ülkesinin tam merkezinde kalmaktadır. Başkent Sofya ile, Kazanlak arasında, günde 3 kez tren hareket etmekte olup, yolculuk yaklaşık 3.5 saat sürmektedir. Tren değil otobüs isterseniz, bu kez 2.5 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmanız gerekir.
Ancak: buraya gittiğinizde, mezarın orijinalini göremiyorsunuz. Çünkü: orijinali kapalı, yalnızca kopyasını gezmenize izin veriyorlar, bunu da bilmeniz gerek. Aslında, orijinal mezarı da ziyarete izin verdiklerini duydum, ama giriş ücreti çok yüksekmiş ve kısıtlı sayıda kişiyi içeriye sokuyorlarmış.
Mezarın Bulunması
19 Nisan 1944 tarihinde, burada hava savunması için bir uçaksavar silahı mevzii kazılırken, tesadüfen bu mezar yeri bulunmuştur. Mezarın bulunduğu höyüğün çapı 40 metre ve yüksekliği 7 metredir. Höyüğün üzerinde: kurban izleri ve iki kurban sunağı bulunmuştur ki, bunlar pagan dönemi kurban ve ölü kültü ile yakından ilişkilidir ve Trakyalıları dini inançlarına bağlanmaktadır.
Mezarın Dönemi ve Kime Ait Olduğu
Bir rastlantı sonucu bulunan mezarın: MÖ.4’ncü yüzyıl sonlarında, Helenistik dönemde yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü: bu bölge, aynı zamanda: büyük bir Trakya Nekropol yani mezarlık alanının parçasıdır. Trakya kralı Seutes III: başkenti olarak “Seutopolis” şehrini seçmiş ve şehrin Nekropol alanı, bu bölgedir. Yani, bu mezarlık alanda, çok sayıda mezar höyük (500 civarında) bulunmuştur. Zaten biraz önce de söylediğim gibi, Seutopolis şehri nedeniyle, burada yoğun bir Trakyalı nüfus barındığı bilinmektedir.
Bu insanlar: özellikle 3 ile 5’nci yüzyıllar arasındaki dönemde, büyük bir kültürel kalkınma ve refah seviyesi yakaladılar.
Mezar Bloku ve mezar odaları
Burada bulunan mezar anıtı: kayalık bir tepe üzerindedir ve derin temelleri bulunmaktadır.
Bunların yaşam tarzları dışında, bölgede bulunan diğer mezarlardan yola çıkarak hazırlanan “mezar kültü” gereği: mezarları 3 odadan oluşmaktadır.
Bu odalar: bir ön oda, bir küçük oda, dar bir koridor ve yuvarlak mezar odasıdır. Bu üç ve birbirine bağlı oda: farklı şekiller ve boyutlarda yapılırdı. Koridor: 1.95 metre uzunluğunda, 1.12 metre genişliğinde ve 2.24 metre yüksekliğindedir. Tüm bu mimari stil: “arı kovanı” mezar odası olarak isimlendirilir.
Ölüm sonrasındaki hayatı için: ölü adamın atı, arabası ve hatta kölesi: ön odaya konulurdu. Gerekli diğer şeyler ise, küçük odaya yerleştirilir ve koridoru takiben gelen odada ise: ölü kişinin vücudu bulunurdu, yani mezar odası burasıydı. Kazılar sırasında: mezar odasında kemikleri bulunan iki kişinin: büyük olasılıkla, Trakya soylusu bir ailenin fertleri veya bir Trakya kralı olduğu düşünülmektedir.
Burada, yani mezar alanında bulunan birçok “altın nesne, şarap, amfora ve kralın savaş zırhlı” müzede sergilenmektedir. “Iskra Müzesi” tarihsel ve sanat bölümü olarak iki kısma ayrılmıştır. Tarihi bölümünde: özellikle kral Seuthes III’e ait olduğu tahmin edilen altın maske ilgi çekmektedir. (Çok komik, bu maske de orijinal değil, kopya, maskenin orijinalinin Sofya Müzesinde bulunduğu söyleniyor.)
Ayrıca: yine 2004 yılındaki arkeolojik kazılarda bulunan “bronz kafa kopyaları” da görülmesi gereken objelerdir. Diğer ilginç bir parça ise, 3’ncü yüzyıldan kaldığı ve Roma imparatorluğundan geldiği düşünülen “altın çelenk” dir. Sikke koleksiyonunda ise: sayısız sikke görülür. Müze giriş ücretli olup, yetişkinler için 3 leva (sanat bölümü için ilave 5 leva), öğrenciler için 1 leva istenilmektedir.
Mezar odalarının mimarisi
Yapıda “tuğla” kullanıldığı görülür. Ancak, tuğla yanında, kireç ve kumdan oluşan harç izleri de görülmektedir ki, Romalılar, tuğlayı, buradan 200 yıl sonra ilk olarak kullanmışlardır. Yani, buradaki uygarlık gerçekten üst düzeydir.
Mezar Odaları Duvar Boyamaları
Mezar odalarının en büyük özelliği: duvar boyamalarıdır. Bu resimler: Trakya mezar kültürünü yansıtmaktadır. Traklar’ın: günlük yaşam tarzı, silahları, dış görünümleri betimlenmektedir. Aynı zamanda: Helenistik dönemden kalan, Bulgaristan’ın en iyi korunmuş sanat eserleri olarak bilinirler ve dünya üzerinde, türünün tek örneğidirler.
Resimler, mezar odasında, toplam olarak 40 metre karelik bir alanı kapsamaktadır ve uzak ve gizemli bir dünyayı tanıtmaları açısından önem kazanırlar.
Resimlerin genelinde: beyaz, siyah, kırmızı ve sarı renkler kullanılmıştır. Lobinin duvarı ise, kil ile sıvanmıştır. Tüm resimlere bakıldığında, bu duvar resimlerini yapan sanatçının tam bir usta olduğunu söylemek mümkündür. Hacim, mekan ve ölçülülük: mükemmel kullanılmıştır ve son derece iyi korunarak günümüze ulaşmışlardır.
Koridordaki resimler
Günümüzde: bu dekorasyonun yalnızca küçük bir bölümü, antre ve doğu duvarının yüksek bölümlerinde korunabilmiştir.
Burada, birçok figürlü savaş sahneleri tasvir edilmektedir. Hemen girişte: koyu hardal sarısı çerçeve görülür.
Gerçekten: mezar odasına girmeden hemen önce, duvarlarda bulunan bu r esimler, ciddi bir atmosfer yaratmaktadırlar. Bu resimlerde: koyu mavi çizgiler ve hafif hardal sarısı renk hakimdir.
Doğu duvarlarındaki firizde
İki ordu arasındaki toplantı gösterilmektedir. İki savaşçı: merkezi konumda, karşı karşıya görülür. Biri: kısa ve kırmızı ceket giymektedir ve başını sarı renkli bir kask ile örtmektedir. Kırmızı ayakkabılarının ucu ise sivridir. Diğer asker ise, ayağa kalkmıştır. Onda da, mavi kısa bir ceket, açık mavi pelerin görülür. Başında toprak rengi bir kask bulunur. Ellerinde, her ikisi de kavisli bir bıçak ve iki uzun mızrak taşıyorlar.
Batı duvarındaki firizde
doğu duvarının firizi içindekine benzer bir resim bulunmaktadır. Ancak, burada, bir asker, sol ayağı ile diz çökmüş olarak betimlenmiştir.
Mezar Odasındaki resimler
Tonozlu mezar odasına girildiğinde ise, sanat doruklara çıkar. Buranın yüksekliği 3.25 metre ve taban çapı 2.65 metredir. Girişi güneydoğu tarafındadır. Ana firiz duvar resimleri: iki süslü kemerde toplanmıştır. Bunlarda “cenaze töreni” betimlenmektedir ki: benzersiz güzellikteki resimlerde: oyuncular, müzisyenler, korumalar, görevliler ve ölenin eşi görülür.
Zemin kırmızı renklidir. Mimari motifler, renkli bir çerçeve içinde, tüm kompozisyonları içine alarak, olağanüstü bir güzellik ortaya koyar. Bu kompozisyon merkezinde: Trakyalı asil ve evli bir çift görülür. Adam: renkli bir yastık üzerinde oturmaktadır ve ciddi ve huzurlu bir duruş sergilemektedir. Saçları, uzun buklelidir. Kadın, onun yanında sandalyede oturmaktadır.
Saçları, hafif dalgalı ve iyi istiflenmiştir. Kocasının karşısında olarak: yüzünde kederli bir ifade tasarlanmıştır. Kompozisyonun önemli yönü: Trakyalı asilin, kahraman olduğunu işaret eden bir defne çelenginin varlığıdır. Kompozisyonun çevresindeki iki ana bölümde: pek çok kadın ve erkek tasvir edilmiştir. Bazıları: hizmetçi, müzisyen, seyis olarak görülüyorlar. Dört güçlü ve güzel görünümlü at: muhtemelen ölen kişiye aittir. Kubbenin üst kısmında ise, üç ana bölüm bulunur. Her bölümde: bir kasırga gibi dörtnala ilerleyen süvariler görülür. Ayrıca: pelerinlerinin arkasında çırpınan, genç arabacı figürleri de vardır.
Gül Festivali ve Gül Müzesi
Burayı ziyaret ederseniz: Kazanlak bölgesinin bir diğer özelliğinden daha söz etmek istiyorum ki, burası tam bir “gül” diyarıdır. Bulgaristan’da: gül yağı, parfüm, çikolata ve diğer nesnelerin üretiminde yoğun olarak kullanılır. Kazanlık bölgesinde ise, her yıl Haziran ayında, geleneksel kıyafetler giyilerek danslar yapılır ve geçit töreni ile “Gül Festivali” etkinlikleri düzenlenir.
Burada, 330 yıldır gül yağı işlendiği söyleniyor. Özellikle: 1984 yılında açılan “Gül Müzesi” ni ziyaret etmenizi ve buradaki satış mağazasından: gül yağı ağırlıklı kozmetik, çay ve reçelleri denemenizi öneririm. Bu arada, Gül Müzesi: şehrin 3 km. kuzeyindedir. Oraya ulaşmak için otobüs kullanmanız gerekir.
(Isparta bölgemizin de elbette gül konusunda yoğun ve çeşitli bir üretim potansiyeli var, ancak, tarihi bir anekdot olması açısından: ülkemize gül: gerek Isparta ve gerekse diğer yörelere, Bulgaristan’dan, göçmen soydaşlarımız tarafından getirildiğini söylemem gerek)
Burası bir kayak merkezi, ama 2014 yılı Kış Olimpiyatları seçmelerinde, burası, olimpiyat düzenlemeyi kıl payı kaçırmıştır, yani muhteşem tesisler bulunmaktadır.
Evet: burada her zorluk derecesine uygun kayak pistleri bulunuyor. Burada kayak yaparken: muhteşem doğanın da tadını çıkarabilirsiniz.
Burası, tam bir kayak cennetidir, kayak severler, çok uygun fiyatlarla, burada kayak yapabilirler.
Gerek fiyatların uygun olması ve gerekse pistlerin mükemmelliği: özellikle Avrupa’nın birçok yerinden yıllardır ve son yıllarda ülkemizdeki kayak severleri, buraya çekiyor.
Gelelim Bansko’nun yerine
Bansko, Bulgaristan’ın güneybatı bölümünde bulunan bir kayak ve dağ beldesidir. Kasaba: Prin dağının eteğinde, Glazne nehrinin iki yanında kurulmuştur. Pirin dağı: tipik bir Alp dağıdır ve en yüksek noktası, 2914 metrelik Vihren tepesidir. Bansko merkezi, deniz seviyesinden 925 metre yükseklikte iken: kayak alanlarının rakımı 2000-2600 metre arasında değişmektedir. “Ulusal Pirin Parkı”: Mesta ve Struma vadileri arasında, Bulgaristan’ın güneybatı kesiminde yer almaktadır. Park birkaç kez büyütülmüş ve en son olarak 41 hektarlık bir alan üzerine yerleştirilmiştir.
ULAŞIM
İstanbul-Bansko arasındaki karayolu yaklaşık 610 km. dir. Bu yolculuk muhtemelen 10 saat sürüyor.
Sofya havaalanı, buraya 95 km. uzaklıktadır. Bu mesafe, yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk gerektirir. Yani, isterseniz uçakla da buraya ulaşmak mümkündür. Yani, buraya gerek turlar ve gerekse kendi başınıza rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
VİZE
Buraya ulaşmak için: Schengen vizesi sahibi olmanız gerekiyor. İşin kötüsü, bu vize, yaklaşık 10 günlük bir bekleme süresi sonunda çıkıyor yani, buraya gitmeyi düşünenlerin vize konusundaki sıkıntıları kabullenmeleri gerekir ki, Schengen vizeniz yoksa, vize için mutlaka bir süre beklemeyi göze almalısınız.
Gümrükten geçerken Bulgar polislerinin rüşvet taleplerini uzaklaştırmak istiyorsanız: sağlık sigortanızın bir fotokopisini ve kalacağınız otelin adresini yanınızda bulundurmanız gerekiyor.
GENEL
Pistlerin uygun yerlerine yerleştirilen 44 adet teknoalpine yapay kar makinası ile, karın yetersiz olduğu zamanlarda bile, kayak keyfinden mahrum kalmak mümkün değil. Yine de: buranın her yıl Aralık-Mayıs ayları arasında resmen açık olduğunu bilmenizde yarar var.
KONAKLAMA
Bansko bölgesinde: beş adet, 5 yıldızlı otel bulunuyor. Bunlar: Premier Luxury Mountain Resort, Lucky Bansko Otel, Prin Golf Hotel, Regnum Apart ve Kempinski Grand Arena oteldir.
Bunların dışında, birçok 4 ve 3 yıldızlı otel de bulunuyor. Ayrıca, pansiyonlar da bulunuyor. Konaklama tesisleri arasında, Türk işletmeciler tarafından işletilen oteller de bulunuyor. Farklılık düşünmeseniz, bunları da tercih edebilirsiniz.
Konaklamayı düşünürsen, bence en önem vermeniz gereken kural: pistlere yakın olmaktır. Eğer oteliniz pistlere uzak ise, her gün, sabah-öğlen-akşam, elinizde kayak ekipmanları ile uzunca bir yol yürümek, sıkıntı yaratabilir.
Böyle bir durumda, yanınıza su veya pratik yiyecekler almanızı öneririm. Sonuç olarak: kaldığınız otel ile gondola arasında transfer yapan bir oteli tercih edin derim.
Özellikle otogara yakın otelleri sakın tercih etmeyin, dediğim günü gününüz yürümekle geçer, hani burası bir kasaba ama, küçük bir yer değildir.
NE YENİR
Burada: Mehana denilen restoranlarda, Bulgar yemeklerinin tadına bakabilirsiniz. Yemeklerde, içki olarak “rakia” kullanabilirsiniz. Ama buranın en meşhur yiyeceği ne derseniz, tek kelime “kuzu çevirme” denilmektedir. Ayrıca: “kaşkaval pane” de tadılmalıdır.
PARA
Burası, sonuçta bir Bulgar kasabası olarak geçiyor ve burada: kredi kartı birçok yerde geçmiyor. Yani, yanınızda mutlaka nakit Euro bulundurmanızı öneririm. Kredi kartı süpermarketlerde geçiyor.
Restoranların da, hepsinde olmasa da, birçoğunda geçiyor. Ama kasabada bulunan döviz bürolarında döviz bozdurmak isterseniz: mutlaka fiyatları karşılaştırın, çünkü döviz büroları farklı kur uyguluyorlar.
Hatta: her Euro değişiminde, 2 leva komisyon aldıklarını görebilirsiniz. Leva dönüşüm isterseniz, özellikle zincir sisteminde olan “4x” denilen büroları tercih edebilirsiniz. Ama dediğim gibi, az da olsa komisyon alıyorlar.
Bunun yanında: taksiler içinde aynı durum, yani turist kazıklama durumu söz konusu olmaktadır. Bir yere ulaşmak istediğinizde, taksi, kafadan 10 leva fiyat veriyor, yani taksimetre açma diye bir alışkanlıkları yok, en uzak mesafenin ücretini veriyor, gideceğiniz yer yakın ise, düşünün artık nasıl turist kazıkladıklarını. Ama, bu durum bizim ülkemizde olmuyor mu, bunu da düşünmemek elde değil.
NASIL ZAMAN GEÇİRİLİR
Kayak dışında, burada yapabileceğiniz bazı eğlence alternatifleri bulunuyor. Kumarhanelerde güzel zaman geçirebilirsiniz.
Gondol denilen teleferikle çıkabileceğiniz pistlerin yanı başındaki kafelerde, sıcak içeceklerinizi yudumlarken muhteşem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Kayak dışında “Spa” tesislerinden yararlanabilir, bowling oynayabilir, İngiliz tipi publarda zaman geçirebilirsiniz. Buralarda içki ucuzdur. Özellikle: balkanlar ve doğu bloku kökenli içkiler bayağı ucuzdur.
Birkaç tane gece kulübü var, bunlarda hareketli olmasa da geç saatlere kadar eğlence sürdürülüyor. Hatta: striptiz kulüplerinde “dans” eden bayanları bile seyretmek mümkündür. Yani, erkeklere yönelik erotik barlar bulunuyor.
KAYAK KİRALAMA
Malzemeler kaliteli ve ülkemizdeki fiyatlarla aşağı-yukarı aynıdır. “Gondola” yani kayak pistlerine götüren teleferik yanında: kayak kiralama yerleri bulunuyor.
Ancak: buralar, yörenin en popüler yeri olduğu için, fiyatlar biraz yüksek ve kredi kartı kabul etmiyorlar, kayak kiralamak için, Gondola’nın hemen yakınındaki yani 5 dakikalık yürüyüş mesafesindeki yerleri tercih etmenizi öneririm.
Kayak odalarından, ekipman kiraladığınızda kalitesine göre günlük 5-20 Euro arasında ücret ödemeniz gerekir. Ayrıca: pazarlık yapmayı da sakın unutmayın. Bu arada: pantolon, mont, gözlük gibi ekipmanlar kiralanmıyor.
Kiralık ekipman olarak yalnızca: kayak, baton, bot kiralanıyor. Pazarlık yaparsanız, bunların günlük kira bedeli, 40 levaya kadar düşebiliyor.
KAYAK EĞİTİMİ
Evet, burada kayak bilmeyenler için gayet güzel eğitim şartları bulunuyor. Hocalar, gerek kişisel ve gerekse gurup eğitimlerinde: kayak yapamayanlarla tek tek ilgileniyorlar.
Birkaç günlük bir süreçte, günde 4 saat kayak eğitimi aldığınızda, çok dik olmayan pistlerden rahatlıkla inebilecek düzeye geliyorsunuz.
Kayak bilmiyor ve öğrenmeyi düşünmüyorsanız: telesiyeje binerek zirveye çıkabilir ve muhteşem doğa manzaralarını izleyebilirsiniz. Çünkü: telesiyejle aşağı da inebiliyorsunuz.
Zaten kayak ekipmanınız yoksa, görevli, telesiyeji durdurarak inmenizi sağlıyor. Kayak eğitimi almak isterseniz, eğitmen için 25 Euro ödemeniz gerekir.
PİSTLER
Merkezin yüksekliği: 925 metredir. En yüksek kayak alanı ise, 2600 metreye kadar çıkmaktadır. Kayak pistlerinin toplam uzunluğu: 65 km. dir ve 17 farklı seçenek bulunmaktadır. En uzun pist: yokuş aşağı 16 km. uzanan “Combo” pistidir.
Kros pisti ise, 5 km. dir. Yamaçlarda yön “kuzey” istikametindedir.
Kayak pistlerinde: herkesin zevkine ve yeteneğine uygun koşullar bulunmaktadır. Yeni başlayanlardan başlamak üzere, uzmanlık seviyesine kadar değişen zorluk derecesinde kayak pistleri bulunmaktadır.
Yeni başlayanlar: 2047 metre uzunluğunda ve 487 metre eğim bulunan “Shiligarnika” pistini kullanabilirler. Zirvede, 3 numaralı olarak belirlenen bu pistin fazla bombesi yoktur ve eğitim güzeldir.
Ayrıca: pist yeterince uzun ve yeni başlayanlar için kayak eğitimini ilerletmek için idealdir. Uzman seviyesinde olanlar ise, 2567 metre uzunlunda, 925 metre eğim seviyesi bulunan “Tomba” pistini kullanırlar.
Pistler: zorluk derecesine göre: mavi, kırmızı ve siyah olarak nitelendirilirler. Biraz önce sözünü ettiğim gibi: ismini ünlü Alberto Tomba’dan almış “Tomba” pisti en zorlusudur. Siyah ve 9 numara ile tanımlanır. 16 numaralı pistte gayet zor ve bu pistte eğim % 74’dür.
Bu arada pistlerin en büyük özelliği: hiçbir kolay pist, kendiliğinden zor bir piste bağlanmıyor. Kolay nitelendirilen bir pistte: en üst noktadan en aşağıya kadar rahatlıkla inebiliyorsunuz, yani sürprizlere yer bırakılmamıştır. Kendinizi birden zor bir pistte bulma ihtimali yoktur.
Banderishka Polyana ve merkez arasındaki yol: akşamları ışıklandırılmaktadır ve bu 7 km. lik pist: saat: 18.30-21.30 arasında, gece kayak yapmak isteyenler için harika koşullar sunmaktadır.
Snowboardcılar için “Funpark” bölgesinde gelişmiş bir parkur bulunuyor.
Çocuklu aileler için ise: Kayak Öğrenme Parkı bulunuyor. Burada: 4-7 yaş arası çocuklara kayak eğitimi veriliyor.
TELEFERİK-TELESİYEJ
Bansko bölgesinde, 25 km. lik bir parkurda hareket eden teleferikler şunlardır: 6 koltuklu telesiyej 1 gondol lift. 1 ağaç sandalyeli telesiyej 4 çapa tipi çekici asansör 3 tek çekme asansör 10 çocuk dragger.
Tüm bu ekipmanlar, maksimum konfor sağlayacak şekilde düzenlenmiştir ve merkezden temin edilen bir chip kart ile kullanılabilirler.
Bu kartlar yani biletler: (ski-pass) günlük, iki günlük, dört günlük olmak üzere hazırlanmıştır ve fazla günlük alınınca, fazla bir indirim söz konusu olmuyor.
Bu yüzden: biletlerinizi günlük almanızı öneririm. 4 günlük pist kullanımı, sınırsız 100 Euro civarında oluyor. 3 günlük ski-pass ücreti ise 180 leva civarında tutuyor. 1 günlük ski-pass ise 60 levadır.
En uzun hat: 6315 metre, en kısa hat 410 metredir. En yüksek nokta 705 metre, en az yükseklik ise 50 metredir.
Birçok insan kaymasına rağmen: liftlerde sıra bekleme durumu yok, çünkü çok hızlı hareket ediyorlar.
GEZİLECEK YERLER
Meryem Kilisesi
Bu dini yapı: 6. yüzyılda inşa edilmiş, 8.yüzyılda restore edilmiştir. Kilisede: 19. yüzyıldan kalma ikonalar ilgi çekmektedir. Buranın 30 metre yüksekliğindeki çan ve saat kulesinin görülmesi gerekir.
Velyanova Kashta
Burası: Rönesans döneminden kalma bir evdir. Ama: evin zengin fresk dekorasyonu ve ince tahta oymacılığı ilgi çekmektedir.
Ayrıca: evin bir metre kalınlığındaki taş duvarları, dar ve karanlık tünelleri, pencerelerindeki demir teller ve ağır kapılar da görülebilir.
1835 yılında inşa edilen bu yöresel mimari özellikler taşıyan evi ziyaret edebilirsiniz.
Son bir not: burayı ziyaret ederseniz: kayak dışında, hemen yakınlardaki Sofya şehir turuna da katılmanızı öneririm. Sofya gezisi ilginç gelecektir.