Moskova gerçekten çok büyük bir şehirdir. Bu şehirde: kalış sürenize göre, size önerebileceğim gezi planını hazırladım.
Ancak: kalış sürenize ve ilgi durumunuza göre; kendinize daha radikal bir plan hazırlayıp, gezinizi ona göre sürdürebilirsiniz.
Size önereceğim gezi planı, elbette bir öneri, asıl planı, gerek zamanınıza ve gerekse ilgi derecenize göre kendiniz yapabilirsiniz.
1.GÜN
Moskova’da bulunduğunuz ilk gün: mutlaka: Kızıl Meydan ve Kremlin, gezmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Buralarda: büyük bir olasılıkla, tam bir gününüz geçecektir. Çünkü: gerçekten, görülmeye değer ve hissederek görmeniz gereken bir çok eser var.
Ayrıca: eserlere girişten önce, mutlaka bir süre sıra beklemeniz gerekecek ve dolayısı ile, birinci günün tamamını, Kızıl Meydan ve Kremlin için ayırabiliriz. Yorgunluğunuzu atmak için: GUM mağazalarının bulunduğu yerdeki cafeler düşünülebilir.
2.GÜN
Evet, Moskova’daki ikinci gününüzde: Kremlin ve Kızıl Meydanı çevreleyen; iki çevre yolundan, dışta olanı: yani, Bulvar çevre yolunu gezmenizi öneririm.
Bulvar çevre yolu üzerinde: özellikle görmenizi önereceğim yerler ise, şunlar: Bolşoy Tiyatrosu, Puşkin Müzesi, Kurtarıcı İsa Katedrali, Tretyakov Sanat Galerisi. Gezerken, mutlaka bu söylediğim yerlere daha bol zaman ayıracak şekilde planlamanızı yapın.
3.GÜN
Moskova’da üçüncü gününüzde, dün gezdiğiniz bulvar çevre yolunun bir diğer bölümünü gezmenizi öneririm. Eğer şehirde bulunacağınız zaman kısıtlı ise, ikinci ve üçüncü gün programlarını birleştirebilirsiniz.
Evet; bugünkü programda, özellikle, daha fazla zaman ayırmanızı önereceğim yerler şunlar: Çaya-Kofi magazin, Tverskoy Bulvarı, Cafe Puşkin, Modern Sanatlar Müzesi.
4.GÜN
Bugün, şehirdeki gezinizde, şehrin Kremlin ve Kızıl Meydanı çevreleyen, bahçe çevre yolu üzerinde ve yakınında bulunan yerleri gezeceksiniz. Bu gezinizde: özellikle zaman ayırmanızı ve mutlaka görmenizi önereceğim yerler; şunlar: Arbat caddesi, Lujnika park, Novodevicy manastırı.
5. GÜN
Moskova’nın yakın çevresinde, gerek metro ve gerekse otobüsler ile ulaşabileceğiniz yakın çevresinde, mutlaka görmenizi önereceğim yerler ise, şunlar:
Moskova’nın yakın çevresi.
Borodino Savaş Panaromik Müzesi.
Bütün Rusya Sergi Merkezi.
İzmailov Parkı.
Kuskova
Kolomenskoe
Rusya Moskova Kremlin: Evet, Moskova’daki birinci gün programınızda: Kızıl Meydan var.
Kızıl Meydan’da sizi ilk karşılayacak yapı: farklı mimarisi ile Kremlin Sarayı olacaktır.
Moskova şehrine ait bir haritaya baktığınızda, şehrin merkezinde “Kremlin” (iç kale) bulunduğunu ve bunun çevresinde, şehrin eş halkalar şeklinde yerleştiğini göreceksiniz.
En içteki halka: duvarlarla çevrili Kremlin’dir.
Kremlin ve Kızıl Meydan: UNESCO Dünya Miras Listesinde bulunmaktadır.
Çevresi surlarla çevrili yapının içinde, pek çok sayıda da kilise var.
Çevresindeki duvarlarda: 20 uzun kule bulunan saray kompleksi: geçmişte Moskova’yı içinde barındırıyormuş. Rusya’nın kalbine Moskova, Moskova’nın kalbine de Kremlin demek mümkündür.
Kelime anlamına gelince: “Kremlin”; “kale-hisar-şato” demektir.
Eski bir savunma kalesi olan Kremlin: 19 metre yükseklikte, kırmızı bir duvarla çevrilidir.
Bu duvarın çevre uzunluğu: 2250 metredir.
Duvarın giriş yerlerinde ve köşelerinde büyük kuleler var.
Biraz önce söylediğim gibi: toplam 20 kule var. En büyük kule: 72 metre yükseklikte.
Burada ilk yapı 14’ncü yüzyılda yapılmış ve daha sonra yeni ilaveler ile büyütülmüştür.
Evet: burada 20 tane kule var. Bu kuleler bazıları hakkında çok kısa bilgiler vermek istiyorum;
SPASSKAYA Kulesi
Rusya Moskova Kremlin: Kızıl Meydana bakan doğu duvarındaki ana kuledir.
Eski adıyla Frolovskaya (Frol ve Lavr kilisesinin yakınında bulunan) Spasskaya (Kurtarıcı) Kulesi, 1491 yılında mimar Pietro Antonio Solari tarafından inşa edilmiştir.
Kulenin isminin kökeni oldukça ilginçtir. Moskova’nın beyaz taş günlerinden beri var olan ve kutsal kabul edilen ana kapının üzerine inşa edildiğinden, kulenin kendisi, dikildiği andan itibaren Kremlin duvarı kompleksinin merkezi olarak kabul ediliyordu.
Halk ona özel bir saygıyla davrandı. Çünkü bu kulenin mucizevi güçlere sahip olduğunu ve Kremlin’i düşman istilasından koruduğuna inanılır.
Kimse Spasskaya Kulesinin kapısından at sırtında geçmeye cesaret edemedi. Erkekler şapkalarını çıkarmak zorunda kaldı. Bu nedenle kapının üzerine Smolensk’in Kurtarıcısı ve Edessa imgesi olmak üzere iki imge yerleştirildi.
16 Nisan 1658 tarihli kararnamesi ile Çar Alexei Mihayloviç, ona Spasskaya (Kurtarıcı) adının verilmesini emretti.
Mimari özellikleri
Spasskaya kulesinde 10 seviye olmasına rağmen, beş kattan oluşmaktadır. Ana kare katın köşelerinde yaldızlı rüzgar gülleri olan piramitler vardır.
Kulenin cepheleri, oymalı sütunlar, taretler ve fantastik hayvan figürlerinden oluşan beyaz taş dekorlarla süslenmiştir. Ancak Spasskaya Kulesinin ana özelliği ülkenin ana saati olan Kremlin çanlarıdır.
1491 yılında yeni inşa edilen kulenin tepesine Rus devletinin ana saati yerleştirildi. 1625 yılında kule yeni saati aldı. 18 nci yüzyılda bunların yerini büyük Hollanda çan saat aldı. Mevcut çanlar 1851-1852’de kuruldu Kulenin üç seviyesini (7-9) işgal ediyorlar.
Mekanizmanın toplam ağırlığı yaklaşık 25 tondur. Saatin her birinin çapı 6.12 metre olan dört kadranı vardır. Akrebin uzunluğu yaklaşık 3 metre, dakika 3.28 metredir. Rakamların yüksekliği 72 cm dir.
Çan kulesinin 10 katında, 17-18 nci yüzyıllarda Rus ve yabancı ustalar tarafından dökülen çanlar bulunmaktadır. Kulenin yüksekliği yakut yıldızı olmadan 67.3 metre, yıldızla birlikte ise 71 metredir.
Kulenin tepesideki kırmızı yıldız, 1936 yılında Stalin tarafından mevcut iki başlı kartalın yerine yerleştirilmiştir.
Spasskaya kulesi, Kremlin’in en güzel ve zarif kulesi olarak kabul edilir. Kulenin kapısı: Kızıl Meydanda yapılan resmi törenler ve geçitlerde kullanılır.
TaYNİTSkaya (gizemler) kulesi
Rusya Moskova Kremlin: İlk inşa edilen Taynitskaya kulesiydi. (1485) İtalyan mimar Antonio Fryazin (Antonio Gilardi) tarafından tasarlandı. Moskova nehrine giden gizli (tayniy) geçit nedeniyle bu adı almıştır.
18 nci yüzyılda Rus ustalar, kulenin tabanına, gözlem kulesi olan dört kenarlı bir çadırla taçlandırılan ek bir kemerli katman inşa ettiler. 18 ve 19’ncu yüzyıllarda kule defalarca yıkıldı ve restore edildi. 1930-1933’te kapı söküldü ve sır iyice dolduruldu.
NabATNAYA Kulesi
Rusya Moskova Kremlin: Nabatnaya kulesi 1495 yılında inşa edilmiştir. Adını Moskovalılara yaklaşan olayları veya tehlikeleri bildiren alarm zilinden sonra almıştır. Bir tepe üzerinde yer alan Nabatnaya kulesinden mahallelerin harika bir manzarası görülebilir.
Bekçiler bir şeylerin ters gittiğini fark ettiklerinde zili çalıyorlar ve köylüler kaleye ya da manastır duvarlarının içine sığınmak için koşuyorlardı. İmparatoriçe Catherine II, bu geleneğe son vermeye karar verdi.
1771 yılında Moskova’da veba isyanı patlak verdiğinde ve asi kasaba halkı, halkı Kremlin’e çağırmak için zili çalmaya başladığında, ayaklanmayı bastıran Catherina, zilin dilinin çıkarılmasını emretti.
30 yılı aşkın süredir Nabatnaya kulesinde dilsiz çan asılıydı. 1803 yılında kaldırıldı ve önce Arsenal’e, ardından 1821 yılında Armory’ye verildi.
KREMLİN
Rusya Moskova Kremlin: genellikle 1922-1991 yılları arasında: Sovyetler Birliği hükümeti, sekreteri, başbakanlar, cumhurbaşkanları ve bakanların çalışma yeri olarak kullanılmıştır. Günümüzde Kremlin, Rus devletinin sembolü olarak kabul edilmektedir.
Yani: Amerika’daki “Beyaz Saray” ile özdeştirilmiştir. Günümüzde de: Rusya Federasyonu Hükümeti, burada: Kremlin Sarayında çalışmalarını sürdürüyor. Bu nedenle: Kremlin Sarayı ziyarete kapalıdır.
Kremlin’in hemen yanı başında, Rusya karayollarının sıfır noktası var. Buraya: “0 km” deniyor. Bütün yollar, buradan başlatılıyor. Yani başka bir şehre olan uzaklığı öğrenmek istediğinizde, başlangıç noktası olarak Kremlin Sarayının yanı başında olan bu nokta dikkate alınıyor.
Ve ilginçtir ki, insanlar buraya dilek tutmak için de geliyorlar. İnanışlarına göre: burada tutulan dilekler kabul olunuyormuş. Bu sebeple de yerler bozuk paralarla dolu. Bu iş, en çok çevrede dolanıp duran dilencilerin işine yarıyor.
Evet, şimdi Kremlin’i gezmeye başlıyoruz.
Rusya Moskova Kremlin, Burası: 15’nci yüzyıldan günümüze kadar, hayranlık uyandıracak şekilde, hiç bozulmadan gelmiştir.
Günümüzde: Kremlin’de bulunan yapılar şunlardır:
1-Cephanelik odası
2-Meryem Ana’nın Göğe Kabulü Kilisesi
3-Başmelek ve Müjde Katedralleri.
4-Meryem Ana’nın Kutsal Cübbesini Döşeme Kilisesi
5-Oniki Havarili Patrik Sarayı.
Kutsal Üçleme (Aziz NikHolaos-nikolskaya) Kulesi:
Rusya Moskova Kremlin: St Nicholas kulesi, Kremlin surlarının doğu hattının kapı kulesidir.
Kremlin’e: Alexander bahçelerinin hemen yanındaki “Kutsal Üçleme (Aziz Nikoloas) Kulesinden” gireceksiniz.
Kremlin’in 15 metrelik çadır şeklindeki St Nicholas Kulesi, Kurtarıcı kulesinden sonra ikinci sırada yer alır.
1491 yılında komşusu Spasskaya kulesiyle aynı zamanda inşa edilen bu yapı Aziz Nikolaos manastırına giden yolun giriş kapısıydı.
Kulenin adı
Kulenin adı, savaş platformunun cephesine yerleştirilen Wonderworker Nicholas ikonunun yanı sıra bir zamanlar Nikolskaya Caddesinde bulunan St Nicholas Rum manastırıyla ilişkilendirilmiştir.
Tüm kapı kulelerinde olduğu gibi, hendek üzerinde yükselen bir köprü ve kapıların üzerinde koruma parmaklıkları (hers) vardı.
Dörtgenin içindeki geçit ve dövüş platformu silindirik tonozlarla örtülüdür. Kule ve dövüş platformu merdiven sistemi ve iki seviyeli koridorlarla iletişim kuruyor.
Nikolskaya kulesi antik mimari formunu diğer kulelere göre daha uzun süre korumuştur. 16 ve 17 nci yüzyıllarda kapıları esas olarak Kremlin’deki boyarların evlerine ve manastır çiftliklerine ulaşmaya hizmet ediyordu.
1730’larda, Kremlin’deki Arsenal ve Annenhof sarayı ile hemen hemen aynı şekilde Barok tarzda dekore edilmiştir. Böylece tek bir topluluk oluşturuyorlardı.
1780 yılında kule ilk kez yuvarlak bir çatı ve oldukça alçak bir çadırla yeniden inşa edildi.
1806’da L.Ruska kuleyi tamamen yeniden inşa etti. Dörtgenin üzerine, açık işlemeli süslemeler ve yüksek bir çadırda Gotik tarzda bir sekizgen yükseltti.
Mimarisi
Dört yüzlü bir şekle ve yakın bitişik, yönlendirilmiş bir savaş platformuna sahiptir ve geçidi Kızıl Meydan’a bakmaktadır.
1612 yılında Polonyalılarla mücadele sırasında Dük Pozharsky liderliğindeki bir Rus gönüllü ordusu, Kremlin’i düşman işgalinden kurtarmak için kulenin kapılarından içeri girdi.
Yangın, 1700’lerde kuleye zarar verdi ve Napolyon’un güçleri, 1812 yılında geri çekilirken kuleyi havaya uçurdu. 1816-1819 yılları arasında kule yeniden inşa edildi ve hasarlı çatı, delikli detaylara sahip, demirden yapılmış yeni bir Gotik çatı ile değiştirildi.
Kulenin tabanına, dört tane beyaz taşlı köşe kulesi eklendi.
Beyaz süslemeli ve yeşil sivri uçlu, kırmızı renkli, Gotik tarzdaki kule, Nikolsky veya St Nicholas Kulesidir. Kızıl Meydan’daki Tarih Müzesine en yakın kuledir.
Kule, adını bir zamanlar duvarlarını süsleyen Kutsal Mucize Yaratan Aziz Micholas İkonundan alır. Geleneksel olarak anlaşmazlıklar ve tartışmalar, bu simgenin altında çözülürdü.
Ekim devrimi sırasında, 1917 yılında Kremlin bombalanırken kule de ağır hasar gördü ve ancak bir yıl içinde onarıldı.
1935 yılına kadar kulenin tepesinde, çift başlı bir kartal bulunuyordu. Daha sonra onun yerini bir yıldız aldı, çerçevesi paslanmaz çelikten yapılmış ve yaldızlı bakırla kaplanmıştı. 1937 yılında kulenin tepesine yakut bir yıldız yerleştirildi.
Evet kulenin bugünkü uzunluğu 67.1 metredir. Yıldızla birlikte uzunluk 70.4 metredir.
Kremlin’e giriş:
Rusya Moskova Kremlin: Burada: yaklaşık 45 dakikalık bir sıra beklemeniz gerekiyor. Girişte: dikkat, sırt çantası içeri sokmuyorlar. Merdivenlerin altındaki emanete, çanta büyüklüğüne göre 40-80 ruble ödeyerek, çantanızı bırakmanız gerekiyor. Kremline giriş ise: 300 ruble.
Burası: 1495 yılında yapılmış ve Kremlin kulelerinin en yükseğidir. Yüksekliği: 80 metredir. Kulenin mahzenleri, yapıldığında cephanelik olarak tasarlanmış. 16 ve 17’nci yüzyıllarda ise: zindan olarak kullanılmış. Napolyon’un ordusu: Eylül 1812 tarihinde, Kremlin’e yine bu kapıdan girmiştir.
Tüm kapı kulelerinde olduğu gibi, hendek üzerinde yükselen bir köprü ve kapıların üzerinde koruma parmaklıkları vardır.
Surlardan içeri giriyorsunuz: kapının sol tarafında kalan bölge: ziyaretçilere ve halka kapalı. Eğer o tarafa yaklaşırsanız; Kremlin muhafızları sizi uyarır. Sizi: kaldırıma doğru yönlendirirler. Kulenin kuzeyinde:
1. Tophane,
2. Senato,
3. Yüksek Sovyet Prezidyumu var.
Tophane: sarı duvarları, yeşil çatıları, beyaz süslemeleri ve güzelce boyanmış yapıları ile dikkati çekiyor. Senato: kubbeli çatısı ile öne çıkıyor. Prezidyum ise: bugün Rus hükümetine ev sahipliği yapıyor.
Evet: kale içinde: sağ tarafta: Kongre Sarayı var.
KONGRE SARAYI (KREMLYOVSKJ DVORETS STEJDOV)
Rusya Moskova Kremlin: Dışı beyaz Ural mermerleri ve cam kullanılarak, 1961 yılında 16 ayda yapılmıştır.
Bir zamanlar: Komünist Parti toplantıları: bu sarayın 6000 koltuklu Oditoryumunda yapılırmıştır.
Ancak: aynı yerde, günümüzde, Halkın Temsilcileri Kongresi toplanıyor. Burası: ayrıca, konser salonu ve opera sahnesi olarak da halkın kullanımına açıktır. Zaten uzun yıllarda Bolşoy tiyatrosuna hizmet vermektedir.
Saray, mevcut repertuarın opera ve bale gösterilerine ev sahipliği yaptı ve seçkin solistlerin ve orkestraların katılımıyla Bolşoy Tiyatrosunun pıromiyeri oldu.
Günümüzde Kremlin Sarayının oditoryumu, dünyanın en iyilerinden birisidir. 2013 yılında ses ve aydınlatma ekipmanları kapsamlı bir modernizasyona tabi tutuldu, yetkili uzmanlara göre New York şehrindeki Carnegia Hall ve Irwın Plaza gibi dünyanın ünlü salonlarıyla aynı seviyeye ulaştı.
KREMLİN SARAYI
Rusya Moskova Kremlin: Tüm Kremlinlilerin anası olarak kabul edilen Moskova Kızıl Meydan’da bulanan Kremlin Sarayı, Avrupa’nın en büyük aktif kalesidir.
Yarı rejim statüsü, tüm kompleksin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almasını sağlamıştır. Ayrıca anıt Rusya Federasyonu Başkanının resmi konutu olarak bilinmektedir.
Projesinin Konstantin Tan çizmiştir. 1849 yılında inşa edilmiştir. Planlamasına bakıldığında, Kremlin Sarayı düzensiz bir üçgeni içermektedir.
Güney duvarı Moskova Nehrine bakmaktadır. Kuzeyin de Kızıl Meydan ve kuzeybatı bölümünde de Alexander Bahçesi bulunmaktadır. 14’ncü yüzyılda burada katedraller ve manastırlar inşa edilmiştir.
Ayrıca geçmişte Kremlin, Rus Ortodoks kilisesinin merkezi olarak bilinmektedir. 15 ve 16’ncı yüzyıllarda üç devasa katedral yapılmıştır.
İçinde: imparator ailesine ait odalar, muhteşem mobilyalarla döşeli kabul salonları, kristal ve porselen ev eşyaları bulunmaktadır.
Sarayın en önemli salonu olan Georgiyev’de: halen kabuller yapılmaktadır. Devlet Başkanı, devlet nişanlarını burada vermektedir.
Senato Binasının karşısında: Çar Topu var.
ÇAR TOPU (TSAR PUSHKA)
Ivanovskaya meydanının batı tarafında, Büyük İvan çan kulesi ve 12 Havari kilisesi arasındadır. Topçuluk ve dökme sanatına ait eski bir Rus eseridir. Dünyadaki en büyük çaplı toptur.
Çar Feodor Iannovich’in emri üzerine, seçkin Rus top dökümcüsü Andei Chokhov tarafından 1586 yılında Moskova Top Sarayında bronzdan yaratıldı.
Topun yüzeyi: döküm figürlü frizler, bitki süsleri, anıt yazıtlar ve Çar Feodor Ianovich’in atlı görüntüsü ile süslenmiştir.
Namlunun uzunluğu: 5.34 metre, çapı: 890 mm, namlu kalınlığı: 15 cm., namlusunun ağırlığı ise 40 tondur.
1835 yılında Çar Topu, Berdt Sen Petersburg’daki fabrikasında kendisi için özel olarak dökülmüş arabaya sabitlendi. Aynı anda, dört adet 1 ton ağırlığında, içi boş dekoratif gülle yapıldı.
Başlangıçta, Çar topu, Spasskiye kapısı yakınındaki Kızıl Meydan’a sabitlendi. 1706 yılında ise Kremlin’e taşındı. Önce Arsenal’in iç bahçesine, sonra da ana kapıya sabitlendi.
Fakat: Çar, topu hiç kullanmadı yani atış yapmadı. Tarihsel koşullar gereği, hiç bir zaman savaşta kullanılmamıştır. Çar topu, 1960 yılında bugünkü yerine konulmuştur.
Topu geçiyorsunuz ve Katedral Meydanının girişine geliyorsunuz.
KATEDRAL MEYDANI
Rusya Moskova Kremlin: en eski tarihi kısmıdır. Rus dinsel ve mimarisinin önemli bir anıtıdır. Meydanda: sağınızda: Çar Topu’nun arkasında: On İki Havari Katedrali ve Patrik Sarayı var.
PATRİK SARAYI VE ON İKİ HAVARİ KATEDRALİ(SOBOR DVENADTSAT APOSTOLOV-PATRIARCH’S PALACE AND THE TWELVE APOSTLES’CHURCH)
Patrik Sarayı, 17’nci yüzyılın ortalarında Moskova sivil mimarisinin en iyi anıtlarından biridir.
Saray: 1653-1655 yılları arasında Patrik Nikon’un emriyle Rus ustalar tarafından inşa edilmiştir.
Sarayın zemin katı, temizlik ihtiyaçları için kullanılıyordu. İkinci katta, Patriğin özel odaları bulunurken, birinci katta kamaralar vardı. Ana oda, Chrism odası olarak da bilinen Çapraz Oda (Krestovaya Palata) idi.
Kutsal Sinod’un yapıldığı, yabancı Büyükelçilerin kabul edildiği, tören resepsiyonları ve ziyafetlerin yapıldığı yerdi. Günümüzde Çapraz oda, ön antre, yemekhane ve 12 havariler kilisesi, 17’nci yüzyıl boyunca Rus kültürünün tarihini ve özelliklerini inceleyen sergiye ev sahipliği yapıyor.
12 Havari kilisesinde, 17 ve 18’nci yüzyıllarda oyulmuş ahşaptan yapılmış yaldızlı ikonostatis özellikle ilgi çeker. Bu oymacılığın harika bir örneğidir. Sergide ayrıca 17’nci yüzyılda ikon resminin gelişimini gösteren bir ikon koleksiyonu da bulunmaktadır.
İleride: meydanın ortasında: Meryem’in Göğe Çıkış Katedrali var.
MERYEM’İN GÖĞE ÇIKIŞ KATEDRALİ-GÖĞE KABUL KATEDRALİ (USPENSKJ SOBOR)-DORMİTİON KATEDRALİ
Rusya Moskova Kremlin: Katedral meydanının mimari topluluğu içinde özel bir yere sahiptir. Katedral meydanının kuzey tarafındadır.
Theotokos’un ölümüne adanmış bir Rus Ortodoks kilisesidir. Boyanmış yarım daire şeklinde çatıları ve 5 altın kubbesiyle duruyor.
Katedral ilk olarak 1326 yılında I İvan döneminde taş kullanılarak inşa edilmiştir. Daha sonra İtalyan mimar Aristotele Fioravanti’nin tasarımına göre, büyük prens III İvan’ın emriyle 1475-1479 yılları arasında yapılmıştır.
1547-1896 yılları arasında Rus hükümdarlarının taç giyme törenleri burada yapılırdı. Ayrıca katedral, Moskova Metropolitlerinin ve Rus Ortodoks kilisesi Patriklerinin çoğunun mezar yeriydi.
Aynı zamanda, Moskova Kremlin Müzelerinin bir parçası olarak hizmet vermektedir.
1968 yılı
1968 yılında arkeolojik araştırmalar, mevcut katedralin bulunduğu bölgenin bir Ortaçağ mezarlığı olduğunu gösterdi. 12’nci yüzyılda bölgede ahşap bir kilisenin var olduğu kabul edilmektedir.
Bunun yerini, tarihi kayıtlarda adı geçen 1326 yılı civarında inşa edilen kireçtaşından bir yapı almıştır. 14’ncü yüzyılda Metropolit Peter, Çar I İvan’ı başkent Vladimir’deki Dormition katedrali gibi, Moskova şehrinde de bir katedral inşa etmeye ikna etti.
Katedral, 1326-1327 yılları arasında yapıldı ve o dönemde Moskova, Vladimin Suzdal prensliğinin başkenti oldu. 15’nci yüzyıla gelindiğinde eski katedral harap hale geldi ve 1472 yılında Moskova mimarları Kryvtsov ve Myshkin yeni bir katedralin yapımına başladılar. İki yıl sonra, 1474 yılında bina deprem nedeniyle çökünce tamamlanamadı.
Felaketin ardından Çar III İvan, İtalya’nın Bologna kentinden ünlü bir mimar ve mühendis olan Aristotele Fioravanti’yi Moskova’ya davet etti ve katedralin Rus mimarisi geleneklerine göre sıfırdan tasarlanarak yapılmasını istedi.
Vladimir şehrindeki “Göğe Kabul Katedrali” bir kez daha bina için model olarak alındı ve bu nedenle Rioranvanti, Rus inşaat yöntemlerini incelemek için Vladimir şehrine gitti. Rönesans ruhunu Rus gelenekleriyle birleştiren aydınlık ve ferah bir şaheser tasarladı. Yeni katedralin temeli 1475 yılında atıldı ve 1479 yılında bitirildi.
Yapının içi fresklerle boyanmış ve aralarında Vladimir Theotokos ve Blachernitissa’nın da bulunduğu birçok ikonla süslendi.
Beş kubbeli (İsa ve Dört Evangelisti simgeler) yeni kilisenin tasarımı son derece popüler oldu ve Rusya’daki diğer birçok kilise için bir örnek olarak alındı.
1547 yılında ilk Rus Çarı, İvan’ın taç giyme töreni bu katedralde yapıldı. 1721 yılından itibaren Rus İmparatorlarının taç giyme törenleri de yine burada yapıldı. Rus Ortodoks kilisesinin metropolleri ve patriklerinin ritüel yerleştirmesi de bu katedralde gerçekleşti ve mezarları da burada bulunuyor.
Katedral: 1518, 1547, 1682 ve 1737 yıllarında yangınlar ve 1612 yılında Polonya-Litvanya Topluluğu orduları tarafından yağmalanma da dahil olmak üzere pek çok felakete maruz kaldı. Rusya’nın Fransız işgali sırasında yağmalandı ve at ahırı olarak kullanıldı.
Bolşevikler
1917 Bolşevik devriminin ardından, Rus Hükümeti, Moskova Kremlindeki bütün kiliseleri kapattı ve katedrali müzeye dönüştürdü. 1918 yılında Vladimir Lenin’in özel izniyle, son Paskalya Töreni düzenlendi. Kilise hazinelerinin çoğu, Kremlin Cephaneliğine devredildi veya yurt dışına satıldı. 1991 yılında ise Rus Ortodoks Kilisesine iade edildi.
Gelelim günümüze: içeride kilise dekorasyonunda fresk resimler ağırlıktadır. Devasa ikonostasisin 1547 yılından kalmadır. Ancak en yüksek iki kademesi, 1626 ve 1653 yıllarından sonra yapılan eklemelerdir.
İkonostasis: ayinle ilgili işlevi yanında, Rus Çarlarının fethettikleri şehirlerin en önemli ikonlarını koleksiyonlarına ekleyebilecekleri bir tür ganimet duvarı görevi görüyordu.
En iski ikonlardan biri olan “Aziz George” büstünün bulunduğu ikonalar, 12’ci yüzyıldan kalmadır ve 1561 yılında Veliky Novgorad şehrinin fethi üzerine Çar IV İvan tarafından Moskova’ya getirilmiştir. 1395 yılından 1919 yılına kadar katedralde saklanan Rus Ortodoks kilisesinin en önemli ikonlarından biri olan “Vladimir Theotokos” ise, Tretyakov Galerisinde bulunmuştur.
Ayrıca: kilisenin galerisinde 15-19’ncu yüzyıllara ait Rus ahşap heykel ve oymalarından oluşan kalıcı bir sergi vardır. Bu tür sanat eserlerinden pek fazla eser kalmadığından bu koleksiyondaki her parça büyük ilgi ve değer taşıyor.
Bu katedralin diğer önemli bir yanı ise: Rus çarlarının taht törenlerinin burada yapılmasıdır ve halen Çar Korkunç İvan’ın tahtı: hemen girişte durmaktadır.
Evet: Katedral: Napolyon ordularının, 1812 yılında geri çekilmeleri sırasında yağmalanmış. Bu yağmada götürülen: 5 tonluk gümüşün bir kısmı; daha sonra bulunarak iade edilmiş. Bu gümüşler: sonraki yıllarda katedraldeki onarım devam ederken, büyük avizenin yapımında kullanılmıştır.
Evet, katedralden çıkıyorsunuz. Hemen arkada: Emanet Cüppe Kilisesi var.
EMANET CÜPPE KİLİSESİ (STERKOV RİZPOLOZHENİYA)-CHURCH OF THE DEPOSİTİON OF THE ROBE:
Buradaki ilk kilise, 1451 yılında Moskova Metropoliti Jonah tarafından, eski bir kilisenin yerine inşa edilmiştir. Kilisenin adı: Meryem Ana’nın cübbesinin Filistin’den Konstantinopolis’e götürüldüğü ve şehri yok edilmekten koruduğu zamanı kutlayan, MS 5’nci yüzyıldan kalma bir festivale atıfta bulunmak için verilmiştir. (Örneğin: 860 yılında Rus-Bizans savaşı sırasında Patriğin Meryem Ana Cüppesini denize koyarak işgalci Rus gemilerini yok eden bir fırtınaya neden olduğu söylenir.)
Kilisenin inşası: 1484 yılında Pskov’lu ustalar tarafından, muhtemelen bitişikteki Müjde Katedralini inşa eden aynı mimar gurubu tarafından başlatılmıştır. Geleneksel Erken Rus tarzında inşa edilmiştir. Rus Metropolitlerinin ve Patriklerinin ev kilisesi olarak kullanılmıştır.
1627 yılında Nazary Istomin Savin tarafından yaratılan, dört seviyeli İkonostatis, kilisede korunmuştur. Ayrıca: 1644 yılında Ivan Borisov, Sidor Pospeev ve Semyon Abramov tarafından boyanmış fresklere sahiptir.
Tek kubbeli ve küçük beyaz bir kilisedir. İç mekandaki duvarlar, sütunlar ve kemerler, onarılarak orijinal parlaklığına kavuşturulmuş. Duvar resimleri Meryem Ana ve Acathistus’un yaşam öykülerini tasvir etmekte olup, inancın arması ve Tanrının önünde insanların koruyucusu olan Meryem Ana’nın onuruna söylenen ciddi bir ilahidir.
Kilisenin galerisinde, 15-17’nci yüzyıllara ait Rus ahşap oymacılığının eşsiz bir sergisi var. Sergide, genellikle uzak yolculuklarda ve askeri kamplarda kullanılan oyma ikonlar, haçlar ve katlanır küçük ikonlar yer alıyor. En eski heykel, Rus ordusunun koruyucusu Aziz Gegorgy’nin görüntüsüdür.
Evet, bu kiliseden çıkıyorsunuz. Hemen ileride: 11 altın kubbesi olan bir yapı görüyorsunuz. Burası: “Terem Sarayı“. (ziyarete kapalı)
Katedral meydanına: yukarıdan bakan taş duvarlar: Fasetalı Saray’a aittir.
İtalyan mimarlar: Marco Rufo ve Pietro Solario; burayı devlet törenleri, kutlamalar ve yabancı büyükelçilerin kabulü için büyük bir salon olarak inşa ettiler. Amaç o zamanlar ağırlıklı olarak ahşap olan Kremlin’i harap eden bir dizi yangının ardından taş bir saray inşa etmekti. Yeni saray 1492 yılında tamamlandı. Ardından burası Rus çarlarının ana ziyafet kabul salonu olarak kullanıldı.
Korkunç Çar İvan, Kazan Hanedanlığını fethini; 1552 yılında üç gün boyunca Facets Sarayında kutladı Çar Petro, 1709 Poltava muharebesinde İsveç’e karşı kazandığı zaferi ve Büyük Kuzey Savaşının sonucunu, yine bu sarayda kutladı.
Yangınlar
Yüzyıllar boyunca, saray defalarca büyük yangınlardan zarar gördü ve tarihinde bir kaç kez yeniden inşa edildi. Ancak Kraliçe II Elizabeth’in 1994 yılındaki resmi ziyareti de dahil olmak üzere, modern zamanlarda bile devlet resepsiyonları için kullanılmaya devam edildi.
Cepheden bakıldığında üç katlı, dikdörtgen bir yapı gibi görünse de aslında tek katlı, yarı bodrumlu bir yapıdır. Batı tarafından doğrudan Büyük Kremlin Sarayının merkez binasına bağlanmaktadır.
Burada, bu mimarlar: tek bir merkezi sütun üzerinde, dengelenmiş tonozlu bir tavanı olan ve renkli duvarlarla, bütünlük arz edecek şekilde zengince süslenmiş, kocaman ve büyüleyici bir salon yaratmışlar. Tonozlu ana salon yaklaşık 500 metre karelik alana sahiptir.
Kasanın tamamı ve duvarlar, Rus Ortodoks kilisesinin tarihinden çeşitli ayrıntılı temalı fresklerle süslenmiştir. Burası: 16 ve 17’nci yüzyıllarda Çarlar için taht odası, ziyafet salonu olarak kullanılmış olup halen resmi devlet resepsiyonları için kullanılmaktadır. Resimler, 1880’lerde Çar III Alexander’ın emriyle Palekh’li ikon ressamları tarafından restore edilmiştir.
Sarayın güney cephesinde korkulukları stilize aslan heykelleriyle süslenmiş bir dış merdiven olan Kızıl Sundurma bulunur. Çarlar taç giyme törenleri için Domition katedraline giderken bu merdivenden geçiyorlardı. Bu tür son geçit töreni 1896 yılında II Nicholas’ın taç giyme töreniydi.
1682 yılındaki Streltsy Ayaklanmasında, Çar Büyük Petro’nun asi akrabalarından birkaçı merdivenlerden aşağıya, Streltsy muhafızlarının mızraklarının üzerine fırlatıldı. 1930’larda Stalin tarafından yıkılan merdivenin yerine, Kremlin işçileri için bir kantin konmuştur. Ancak 1994 yılında merdiven yeniden inşa edilmiştir.
Günümüzde Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı tarafından resmi bir tören salonu olarak kullanılıyor ve bu nedenle giriş sadece önceden ayarlanmış turlarla sınırlıdır.
Bu sarayın hemen sol tarafında: Meryem’e Müjde Katedrali var.
Rusya Moskova Kremlin: Katedral, Meryem Ana’nın Müjdesine adanmış bir Rus Ortodoks kilisesidir.
Burası başlangıçta Çarların kişisel şapeliydi ve başrahibi 20’nci yüzyılın başlarına kadar Rus Kraliyet Ailesinin kişisel itirafçısı olarak kaldı.
Yapı, Büyük Dük III İvan’ın Moskova Kremlin’deki büyük yenileme planlarının bir parçası olarak 1484-1489 yılları arasında Pskovlu mimarlar tarafından inşa edildi. Yeni binada 15’nci yüzyıldan kalma bazı ikonlar yeniden kullanıldı. Yapı, 1547 yılındaki yangında ağır hasar gördü ve dönemin Dükü ve daha sonraki Çarı, Korkunç İvan tarafından restore edildi.
Çar III. İvan için inşa edilmiş. 9 adet, altın kaplamalı kubbesi var. Merkezdeki üç kubbe: 15’nci yüzyılda yapılmıştır. Diğer altı kubbe ise: 16’ncı yüzyılda eklenmiştir.
1572 yılındaki dördüncü evliliğinden sonra: Çar Korkunç İvan tarafından, ana girişin kullanılması yasaklanmış. Kendisi için, yeni bir giriş ve paravanlı bir şapel yaptırmıştır.
Kilise hazinelerinin çoğu, 1612 yılında Polonya-Litvanya topluluğu orduları tarafından Moskova’nın işgali sırasında yağmalandı. 1737 yılındaki büyük Kremlin yangınında da hasar gördü. 1812 yılında Moskova’nın Fransızlar tarafından işgal edilmesi sırasında katedral, kışla olarak kullanıldı ve çoğunlukla yağmalandı. 1815-1820 yılları arasında restore edildi. 1917 yılındaki Rus devrimi sırasında katedral yine hasar gördü ve daha sonra kapatıldı.
Çar Korkunç İvan’ın çar olarak taç giymesinden itibaren kraliyet ailesinin üyeleri burada ibadet ettiler, evlendiler ve çocuklarını vaftiz ettirdiler.
Gelelim mimari özelliklerine:
Müjde katedrali, Kremlin de bulunan diğer katedrallere nazaran daha küçük boyutlardadır. Katedral tuğladan inşa edilmiş, cepheleri beyaz kireçtaşından yapılmış ve süslenmiştir.
Katedralin içi: 16’ncı yüzyılda yan sunakların eklenmesiyle birlikte, merkezi ibadet alanı ve çevresindeki birkaç galeriden oluşmaktadır. Ana tonozda; büyük bir ikonostaz bulunmaktadır.
Sunağın arkasında 1894 yılında Orta Doğu’nun farklı yerlerinden gelen yaklaşık 50 azizin kalıntılarını içeren büyük bir gümüş kutsal emanet kutusu vardır.
BAŞ MELEK KATEDRALİ (ARKHANGELSKJ SOBOR)-ARCHANGEL CATHEDRAL
Rusya Moskova Kremlin: Yapı, Moskova Kremlin Katedral Meydanı’nın tüm topluluğu içinde en eşsiz anıttır.
Katedral: İtalyan mimar Aloisio Novy tarafından 1505-1508 yılları arasında yapılmıştır.
Oradaki silah ustalarının koruyucu azizi olan Başmelek Mikail’e adanmıştır.
Başkent St Petersburg’a taşınmasına kadar Rus çarlarının ana nekropolü idi.
Mevcut katedralin yerinde, daha önce, 1250 yılında inşa edilmiş ve daha sonra kiliseye gömülen ilk Rus hükümdarı olacak olan Büyük Dük İvan Kalita tarafından 1333 yılında taş bir kilise ile değiştirilmiştir.
Daha sonra ise, 1505 yılında yeni bir katedralin temeli atıldı. Bunun inşasını başlatan Dük III İvan, aynı yılın sonbaharında öldü ve gömüldü. Yeni katedral, 1509 yılında tamamlandı ve açıldı.
Büyük şehzadeler, savaşa gitmeden önce, yaptıklarına manevi cesaret aşılamayı umarak, buraya dua etmeye gelirlerdi. Şehzadelerin küçük kardeşleri, büyük şehzadelere sadakat yemini ederlerdi.
Taç giyme töreninin ardından çarlar, atalarına saygılarını sunmak için katedrale doğru ciddi bir geçit töreni düzenlerlerdi. Başmelek Katedrali, Moskova’nın büyük Prens hanedanları Ryurikidler ve Romanovların mezar yeri olmuştur.
Yeni bina İtalyan Rönesansının birçok unsurunu içeriyordu. Bu detayların çoğu Moskova standartlarına göre egzotik olarak değerlendirildi. Ancak daha sonraki onarımlar ve restorasyonlar sırasında ortadan kayboldu.
İç duvarlar, 1560’lı yıllara kadar fresklerle boyanmıştı. Katedralin içinde: Sırbistan Lazar’ını tasvir eden bir fresk, ayrıca: Aziz Sava, Stefan Nemanja ve Bizans İmparatoru VIII Michael Palaiologos’un tasvirleri, Korkunç İvan’ın Sırp kökleriyle bağlantısını kanıtlamaktadır.
1737 yılı yangını
Katedral, 1737 yılındaki Kremlin yangınında hasar gördü.
Rus ordusunun zaferleri, Başmelek Katedralinde kutlandı. Büyük Petro zamanına kadar tüm Rus çarları ve büyük prensleri ile birçok imparatoriçe ve prensler katedralin içine gömüldü.
Katedralde, 46 tane süslü beyaz taştan yapılmış mezar taşı ve bronzdan yapılmış sırlı kasalar ile 54 mezar bulunmaktadır. 17’nci yüzyıl başlarında oraya gömülen ve daha sonra kanonlaştırılan Korkunç İvan’ın oğlu Tsarevich demetrius’un mezarı dikkat çeker.
1917 yılındaki Rus devrimi sırasında, çatışmalarda katedral hasar gördü. Daha sonra ise Bolşevik rejim tarafından kapatıldı. 1992 yılından sonra bina Rus Ortodoks kilisesine aide edildi ve ara sıra dini törenler yeniden başlatıldı.
Gelelim mimari özelliklerine:
Beş kubbe (İsa ve Dört Evangelisti temsil eder) kullanımıyla, Göğe Kabul Katedralinin düzeni yansıtılır. Dış süsleme, kabuk şeklindeki süslemelere sahip karakteristik yarım daire biçimli nişler ve beyaz kireçtaşından yapılmış yay şeklindeki çerçeveli giriş kapılarıdır.
İç bölümde, 13 metre yüksekliğindeki büyük ikonostasisi 1678-1681 yıllarına tarihlenir. İkonotasisin en eskisi olan Başmelek Mikail ikonasının, Dimitri Donskoi anısına eşi Prenses Eudoxia için yaratıldığına inanılmaktadır.
Duvar freskleri, 16 ve 17’nci yüzyıllara tarihlenir.
Buradaki en etkileyici eser: ikonistlerin içindeki kapının sağ tarafında duran, 14 yada 15’nci yüzyıldan kalma olduğu düşünülen, Baş melek Mikail ikonudur.
Gezimize devam ediyoruz. Katedral meydanı üzerinde: zarifçe yükselen yapı: Büyük İvan Çan Kulesi’dir.
BÜYÜK İVAN ÇAN KULESİ (KOLONKOL’NYA İVANA VELİKOGO)
Rusya Moskova Kremlin: Büyük İvan çan kulesinin beyaz taş kompleksi, Katedral meydanının tamamına hakimdir ve dünyadaki en büyük çanlardan birkaçına ev sahipliği yapar. İki altın kubbelidir.
Farklı evrelerde inşa edilen, üç yapıdan oluşur. Bunlar: Büyük İvan çan kulesi, Varsayım çan kulesi ve Filaret Ek binasıdır.
En eski kısmı, bir zamanlar 14’ncü yüzyıldan kalma bir kilisenin çan kulesinin bulunduğu yere inşa edilen Büyük İvan çan kulesidir.
1505-1508 yılları arasında burayı yaptıran mimar Marco Bono adında bir İtalyandır. Başlangıçta daha alçak olan kısmı, bir kilise ve saat kulesi olarak yapılmıştır.
Başlangıçta yaklaşık 60 metre yüksekliğindeydi, sekizgen bir tabanı vardı ve tepesinde bir kubbe vardı.
1600 yılında da Boris Godunov, yapıyı şu anki yüksekliği olan 81 metreye çıkarmıştır. Böylece Çarların ufku tarama ve gözetleme uzaklığı 32 kilometreye çıkmıştır.
Çan kulesinin alt katı Aziz John Climacus’un tapınağı olarak yeniden inşa edildi. Bu nedenle, çan kulesine Büyük İvan (Yuhanna) adı verildi.
Daha sonra: ondan daha yüksek binaların inşa edilmesi yasak olduğundan uzun bir süre tüm Moskova’daki en yüksek yapı olarak kaldı.
Kulenin altından soğan kubbesi
Kulenin altından yapılma soğan kubbesi, hala Moskova’nın en ünlü yapılarından biridir.
17’nci yüzyıl sonlarında Göğe Kabul çan kulesine dönüştürülen kulenin hemen yanına 16’ncı yüzyılda bir kilise inşa edilmiştir.
Birkaç yıl sonra Filaret Ek Binası adı verilen ve onu yaptıran Patrik’in adını taşıyan kare tabanlı bir çan kulesi inşa edildi.
1812 yılında Napolyon ordusu Moskova’dan çekilirken kompleksi havaya uçurdu ve çoğunu yok etti. Ancak burada bir efsaneden söz etmek istiyorum. Napolyon, 1812 yılında Moskova şehrini ele geçirince, Müjde Katedralinin merkezi kubbesindeki haçın “som altından” döküldüğünü duyar ve hemen bunun kaldırılmasını emreder.
Ancak katedrali, sadece yaldızlı demir haçı olan Büyük İvan Çan kulesiyle karıştırır. Bu haç, Fransız teçhizatının ve mühendislerinin tüm çabalarına karşı indirilemez.
Ancak bir Rus köylüsü kubbeye tırmanır ve haçı, bir iple aşağıya indirir.
Bu köylü bir ödül almak için Napolyon’un yanına gittiğinde, Napolyon onu vatanına ihanetten hain olarak kurşuna dizdirir. Köylünün getirdiği haç ise, tahtadandı.
Sağlam yapısı sayesinde Büyük İvan Kulesi nispeten zarar görmeden ayakta kaldı.
Çanları
Büyük İvan çan kulesinin çanları, 1918 yılında Kremlin’in Sovyet iktidarının merkezi haline gelmesiyle susturuldu.
Diğer katedrallerden farklı olarak çan kulesi kompleksi müzeye dönüştürülmedi, bunun yerine marangozluk atölyesi ve depo olarak kullanıldı. Nihayet 1922 yılında çanlar yeniden çalmaya başladı ve kompleks, yaklaşık bir asırdır kapalı kaldıktan sonra 2007 yılında yeniden halka açıldı.
Elbette Büyük İvan çan kulesinin tepesinden görülen muhteşem manzarayı mutlaka izlemenizi öneririm. Kremlin tarihine dair ilginç serginin yer aldığı bu mimari şahaseri içeriden de hayranlıkla izlemek için 137 basamaklı merdiveni tırmanmaya değer.
Büyük İvan Çan kulesinde bulunan 21 tane çanın en büyüğü olan 64 ton ağırlığındaki çan, bitişikteki kısa kulededir. Bu çan, Çar Çanı olarak isimlendirilir. Bu çan, Londra’nın 13.5 tonluk Big Ben çanından çok daha büyüktür.
Ama tüm bunlar, dünyanın tartışmasız en büyük çanı olan 202 tonluk devasa Çar Çanının yanında oyuncak gibi kalır. Çan uzunluğu 6.14 metredir. Usta baba-oğul zanaatkarlar olarak ünlenen İvan ve Mihail Motorin, çanın dökümünü 1733-1735 yılları arasında iki yılda tamamlamıştır.
Fakat, çan daha döküm kalıbından çıkarılmadan önce, Kremlin’de büyük bir yangın çıkar. Yangın söndürme ekiplerinin, hala sıcak olan çan kalıbı üzerine iyi niyetle döktükleri su, çanı çatlatır. Çandan kopan 11 tonluk bir parça, bugün çan kulesinin ayağında, incelikle süslenmiş, devasa çanın geri kalan kısmının bitişiğinde desteklenmiş biçimde durmaktadır.
Katedral meydanının sonunda: Büyük Kremlin Sarayı var. Daha önce söylediğim gibi: burası ziyarete kapalı. Sarayın: ırmağa bakan, devasa ön cephesinin altından, sağa dönüp, yokuş aşağıya ilerleyin. Karşınıza: Devlet Silahhanesi çıkacaktır.
DEVLET SİLAHHANESİ (ORUJEYNAVA PALATA)-ARMOURY CHEMBER-CEPHANELİK MÜZE BİNASI
Rusya Moskova Kremlin: Burası, Büyük Kremlin Saray kompleksinin bir parçasıdır. Ünlü mimar Konstantin Ton tarafından 1851 yılında; 17’nci yüzyılda sökülen Ahır Avlusu yerine inşa edilmiştir.
Bina: günümüzde, devlet ve kilisenin asırlar boyunca edindiği servetin sergilendiği ve Rusya’nın en eski müzesi. Burada: Korkunç İvan’ın taçı var. Ayrıca: 16 ve 17’nci yüzyılda; Rus hükümdarlarının başlarını süsleyen: “Monomah Tacı” var.
Çariçe Büyük Yekaterina’nın gösterişli taç giyme töreni elbiseleri ve taç giyme töreni için Petersburg’dan Moskova’ya giderken bindiği fayton bulunuyor.
Ayrıca: Moskova’nın ilk metropoliti olan, Petro’nun 14’ncü yüzyıl resmi kıyafetleri, Godunov’un zırhı ve her Paskalya’da çar için yapılan dünyaca ünlü yumurtalar da dahil olmak üzere, Feberge mücevherleri de sergileniyor.
Müze koleksiyonları yüzyıllar boyunca Çar hazinesi ve Patrik’in kiler odasında saklanan değerli eşyalardan oluşuyor. Serginin bir kısmı Kremlin atölyelerinde yapılmıştır. Bir kısmı da büyükelçilik hediyesi olarak kabul edilir.
Müze adını, Kremlin’in en eski hazinelerinden birinden almıştır.
Devlet Cephaneliğindeki eserler
Devlet cephaneliği, 4’ncü yüzyıldan 20’nci yüzyıl başlarına kadar Rusya, Avrupa ve Doğu ülkelerinde yapılmış 4000’den fazla uygulamalı sanat eserini sunmaktadır.
Burada: eski devlet kıyafetlerini, tören kraliyet kıyafetlerini ve taç giyme elbiselerini, Rus Ortodoks kilisesi hiyerarşi kıyafetlerini, Rus zanaatkarlar tarafından yapılan en büyük altın ve gümüş eşya koleksiyonunu, Batı Avrupa sanatsal gümüşünü, tören silahlarını ve zırhlarını, arabaları muhafaza edilmektedir.
Rus devlet kıyafetleri koleksiyonu (Russian Stade Regalıa); 12’nci yüzyılın sonlarından ve 13’ncü yüzyılın ilk üçte birine tarihlenen 39 parçadan oluşmaktadır. Büyük olmasa da, diğer Rus müzeleri arasında neredeyse en değerli ve benzersiz olduğu düşünülür.
Silah ve Zırh Koleksiyonu: 11’nci yüzyıldan 20’nci yüzyıla kadar uzanan yaklaşık 8000 parçadan oluşuyor. Tarihsel olarak oluşturulmuş iki komplekse dayanmaktadır. Büyük Kraliyet Cephaneliği yani 16 ve 17’nci yüzyıllardaki Rus çarlarının cephaneliği ve İmparatorluk Rustkammer yani 18 ve 19’ncu yüzyılın başlarındaki silah koleksiyonudur.
Patrik Sarayında: Avrupa ve Rusya kraliyet saraylarında büyük değer gören, 17’nci yüzyıl Türk ustalarının eserleri sergileniyor. Rus devletinin Osmanlı imparatorluğu ile diplomatik ve ticari ilişkileri, 15’nci yüzyılın sonlarında ortaya çıkıyor.
Sonraki iki yüz yıl boyunca, sürekli elçilik ve ticari misyon alışverişiyle desteklendi. Osmanlı imparatorluğu elçileri tarafından Çar Aleksey Mihayloviç’e sunulan saray tören ziyafetlerinin objeleri olan ibrik ve kapaklı leğen, telkari tekniğiyle girift ve zarif bir süslemeyle süslenmiştir.
Çok renkli kabaşonlarla süslenmiş emaye çiçek rozetleri, telkari desenle güzel bir şekilde birleşiyor.
Bu zarif ve solmayan çiçekler, modern kuyumculara ilham kaynağı oldu ve zarif broşlara, küpelere, iğnelere ve kolye uçlarına dönüştü.
Giriş ücreti 1000 Rubledir.
İki kattan oluşuyor. Dokuz salon var.
Zemin katta:
6-14’ncü Salonlarda:
18’nci yüzyıla ait kilise cepheleri, resim ve süs nakışları, 16-20’nci yüzyıl başlarına ait Rus Kraliyet giysileri bulunuyor. Bunların çoğu: Moskova kiliselerinden ve manastırlarından geldi.
Bu değerli el yapımı kumaşlar, 16 ve 17’nci yüzyıllarda Doğu, Batı Avrupa ve Rusya’nın ustaları tarafından üretilmiş olup, günümüzde olağanüstü bir tarihi, kültürel ve sanatsal değer sunmaktadır.
En değerli obje: Büyük Petro’nun geçit töreni giysisidir. Bu kaftan, lüks devlet elbisesi ve meşhur siyah Hollanda takımı, ulusal Rus kıyafetlerinden Avrupa kıyafetlerine ani geçişin mükemmel bir örneğidir.
7-13 Salonlarda:
18’nci yüzyılın eski devlet teşvikleri ve tören nesneleri sergileniyor. Büyük Prens ve Çar hazinesinin en eski kısmı buradadır.
Taçlar, kraliyet arması, asalar, kürekler ve diğer nişanlar, hükümdarlık ortamı, diplomatik resepsiyonlar ve Rus çarlarından çıkış gibi resmi törenlerinin önemli bir parçasıydı.
Bu kıyafetlerin çoğu kalıtsal hale geldi ve kısa sürede siyasi semboller olarak önem kazandı. Rus hükümdarlarının eşsiz tahtları da koleksiyonun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
8-16’nci salonlarda:
Tören at koşumları var. Bu koleksiyonun temeli, Kremlin Ahırlarının atölyelerinde kraliyet tören alayı için yapılan nesnelerdir. Korkunç Çar İvan, Boris Godunov ve Michael Romanov’un eyerleri görülebilir.
Sergilenen tören at koşumları takımı parçaları (at örtüleri, eyerler, dizginler, at teçhizatının temel unsurları) Rus hükümdarları tarafından yönetilen alayların lüksünü gösteriyor.
Sergilenenler arasında, Rus, İran, Türk, Polonyalı ve Alman ustalar tarafından yapılmış çok sayıda tören at koşumu takımı yer alıyor. Diplomatik hediyeler yanı sıra Türkiye Sultanları tarafından İmparatoriçe Büyük Catherine sunulan iki altın tören at koşumu takımı seti, özel bir ilgi çekmektedir.
9-16’ncı salonlarda:
18’nci yüzyıl Kraliyet arabaları bulunuyor. Araba koleksiyonu, önde gelen Avrupalı ve Rus araba ustalarının yanı sıra mimarlar ve sanatçıların eserlerini de içeriyor. Rusya ve Batı Avrupa’da at arabalarının gelişiminin izini sürmeye olanak tanır.
En eskilerden (örneğin: Boris Godunov’un 16’ncı yüzyıldaki arabasından) 18’nci yüzyılın sonlarına kadar tören arabalarının biçim, tasarım ve dekorundaki değişiklikler görülebilir.
Yüzyılın zarif ve rahat olanları, İmparatoriçe Büyük Cathenine ait olanlardır. Müze koleksiyonunda toplam 17 araba bulunuyor.
Arabalar değerli bir hediye olarak görülüyordu. Cephenelik odasında, Kral Jacom I, Kral Frederic II ve diğerlerinin sunduğu arabalar var. Arabaları yapanların ve onlara sahip olan Rus hükümdarları ve aile üyelerinin isimleri yazılı.
1’NCİ KAT;
Salon 1;
Burada: 12 ile 17’nci yüzyıl başına kadar olan sürece ait Rus altın ve gümüş ürünleri sergileniyor. Müzenin en eski koleksiyonu buradadır.
14’ncü yüzyıla tarihlenen belgelerde, bazı parçaların büyük prenslerin ve Rus devletinin gücünün simgesi olduğu belirtiliyor. 12-13’ncü eserleri, Moğol öncesi Rusya’nın üst düzey işçiliğine tanıklık ediyor.
Birinci kattaki ilk iki salonda sergilenen eşyalar, çoğunlukla Moskova Kremlin ustalarının altın ve gümüş eşyalarından oluşuyor.
Ancak Kiev, Çernigov, Ryazan, Suzdal, Novgorat gibi diğer ünlü Rus şehirlerinden mücevher örneklerinin yanı sıra Bizans, Güney Slav ve Gürcü ustalarının eserleri de var. Vitrinlerden birinde Beloozero’lu Aziz Cyril ve Tsarevith Dmitry’nin türbelerinin kapakları görülebilir.
Salon 2:
Burada, çoğu Kremlin altın ve gümüş odalarında üretilen, 17’nci yüzyıl Rus gümüşçülerinin değerli sanat eserleri sergileniyor. Ayrıca taşra sanat merkezlerindeki ustalar tarafından yapılmış şahaserlerin yanı sıra, Moskova ve Sen Petersburg’un seçkin mücevher firmalarının 18’nci yüzyıldan 19’ncü yüzyıl başlarına kadar uzanan mücevher parçaları ve gümüş eşyaları bulunmaktadır.
Salonlarda sergilenen: ikonlar ve incillerin kapakları, ayinle ilgili kaplar ve değerli kilise eşyaları, gelişme döneminde Kremlin atölyelerinde hazırlanmıştır.
Sergilenen eserler arasında: sofra takımları, çeşitli mutfak eşyaları ve mücevherler özellikle dikkat çeker. Saray kuyumcusu Carl Faberge’nin dünyaca ünlü Paskalya Yumurtaları da dahil olmak üzere, sanat eserleri hem Rusya’da hem de yurt dışında büyük saygı görür.
Salon 3:
Avrupa silah ve zırhlarından oluşan Armory Koleksiyonu: 15 ve 19’ncu yüzyıllarda Batı Avrupalı zanaatkarlar tarafından yapılan saha ve turnuva zırh parçaları, tabancalar, ateşli silahları içeriyor.
Birkaç yüzyıl boyunca Avrupa’da çeşitli askeri teçhizat türlerinin gelişiminin tarihteki ana aşamaları görülebilir. Sergi aynı zamanda Doğu’nun önde gelen zırh üretim merkezleri olan İran ve Türkiye’deki doğulu imalatçıların mükemmel silah örneklerini de içeriyor.
Kalkanlar, hançerler, kılıçlar, miğferler, zincir zırhlar, altın, gümüş ve mücevherlerle süslenmiştir. Sergilenen birçok silah ve zırh, 16 ve 17’nci yüzyıllarda diplomatik hediye olarak Rusya’ya getirilmiştir.
Salon 4:
12-17’nci yüzyıllara ait miğfer, zırhlar ve soğuk çelik koleksiyonu bulunur. Eski Rus silahlarının temel türleri ve ulusal özellikleri hakkında fikir verir.
17’nci yüzyılda cephanelik ustaları tarafından yapılan sanat eserleri, yüksek teknolojik düzey ve zengin sanatsal dekorasyonla karakterize edilir. Silahlar, tabancalar ve tören silahları ve zırhlar bunların göstergesidir.
Rusya’da 18-19’ncu yüzyıllarda silah üretimi, Tula, Olenets, Sesetrorest, Sen Petersburg fabrikalarında üretilen örneklerle sunulmaktadır. Nişan ve nişan koleksiyonu, 18-19’ncu yüzyıllarda Rusya’nın tüm temel askeri ve sivil nişanlarını içermektedir.
Salon 5:
Cephanelik odasının en kapsamlı koleksiyonunda, Alman, Hollandalı, İngiliz, Polonyalı, İsveçli ve Fransız sanatçılarının sanat eserleri yer alıyor. Sergilerin çoğunluğu büyükelçilik hediyesi olarak Rusya’ya getirildi.
Sergi, birçok ülkenin sanatsal geleneklerini ve dekoratif ve uygulamalı sanatın özelliklerini incelediği için olağanüstü ilgi ve değere sahiptir. İngiliz Rönesans gümüş koleksiyonu hayranlık uyandırır. Alman kadehleri özgün tasarımı, uygulama ustalığı ve sıra dışı malzemelerle öne çıkıyor.
Sedef, kaya kristali, fildişi, Hindistan cevizi kabuğu kullanılmıştır. Akşam yemeği ve çay servisleri, Fransız ustalarının yaratıcılığını yansıtıyor. Sergi, Fransa’daki İmperial Sevres Porselen Fabrikasında yaratılan mükemmel eserlerden biri olan Olimpiyat Servisindeki eşyalarla tamamlanıyor.
Klasik mitoloji, resmin konularını ve dolayısıyla hizmetin adını sağladı. Napolyon Bonapart, bu değerli porselen seti 1807 yılında Tilsit Anlaşmalarının sonucunu kutlamak için İmparator 1 Alexander’e sundu.
Rusya Moskova Kremlin: içindeki yapıları gezdiniz.
Borovitski Kapısından çıkıyorsunuz. Kremlin’in batı duvarı boyunca uzanan ağaçlık bir bölge olan ve adını Çar I. Aleksandr’dan alan : “Aleksandr Bahçeleri”ne geleceksiniz.
ALEXANDER BAHÇELERİ
Rusya Moskova Kremlin: geziniz bittikten sonra: burada biraz dinlenme molası verebilirsiniz.
Burası: Kremlin’in arka batı duvarı boyunca uzanıyor.
19’ncu yüzyıl başında Manej Meydanı olarak da bilinen bu bölge, olduğu gibi “Neglinnaya nehri”nin su yatağı imiş. Tarihsel olarak nehir kıyısında halk şenlikleri düzenleniyordu. Suyu temizdi ve balıkçılıkla ünlüydü.
Napolyon’a karşı kazanılan bir zaferin anısına; Çar I. Aleksandr, nehrin 3 km uzunluğunda bir boru yardımı ile yer altına alınmasına ve bu bölgeye güzel bir bahçe yapılmasına karar vermiş.
1812 yangınından sonra Moskova’nın restore edilmesi planının bir parçası olarak mimar Osip Bove tarafından tasarlanmış, boşalan yerde bahçeler düzenlenmiştir. Bahçeler 1819-1823 yılları arasında inşa edilmiş ve başlangıçta Kremlin Bahçeleri olarak adlandırılmıştır.
1856 yılında II İskender’in taç giyme töreninden sonra bahçelerin adı İskender Bahçeleri olarak değiştirilmiştir.
Halen, bu nehir, o dönemde yapılan, yer altındaki gizli borulardan akıyormuş.
Bahçe parçaları
Bahçe: 3 parçadan oluşuyor. Aşağı bahçede: saat başı nöbet değişimi yapan askerlerin bulunduğu “Meçhul Asker” anıtı ve Sonsuz Meşale, orta bahçede: Grotto Harabeleri ve yukarı bahçede: Romonov Hanedanlığının 300. yılının anısına dikilen “Obilisk” bulunmaktadır.
Parkın ana girişi, Leningrad’da Mars alanından getirilen sonsuz alevin bulunduğu Meçhul Asker Mezarının bulunduğu yerdendir. Bahçenin dökme demir kapısı ve ızgarası, Rusya’nın Napolyon’a karşı kazandığı zaferleri anmak için tasarlandı ve bahçedeki kayalar, Fransızların Moskova’yı işgali sırasında yıkılan binaların molozlarından oluşuyor.
Üst bahçe
Üst bahçenin orta bölümünde Orta Arsenal Kulesinin altına inşa edilmiş sahte bir mağara bulunmaktadır. Mağaranın önünde, Romanov Hanedanının 300’ncü yıldönümünü kutlamasından bir yıl sonra 10 Temmuz 1914 tarihinde dikilen bir dikilitaş bulunur.
Finlandiya granitinden yapılan bu anıtta, tüm Romanov Çarları listeleniyor ve Rus eyaletlerinin armaları bulunuyor. Dört yıl sonra hanedan sona erdi ve Bolşevikler, İmparatorluk kartalını kaldırdılar ve anıtı, Lenin tarafından bizzat onaylanan 19 Sosyalist ve komünist filozof ve siyasi liderin yer aldığı bir listeyle yeniden oydular.
Başlangıçta aşağı bahçede bulunan bu yapı, 1966 yılında bugünkü yerine taşınmıştır. Lenin’inkinin kaldırılması ve orijinalinin kopyası olan bir dikilitaşın yeniden yerleştirilmesi konusunda tartışmalar sürmektedir.
Tüm Moskova halkı, eline içecek bir şeyler alıp, çimlere uzanıp dinleniyorlar. Sizde, onlara katılabilirsiniz.
Bahçenin kuzey kısmı, Manege Meydanındaki büyük yeraltı alışveriş kompleksinin bitişiğindedir.
Bahçenin kuzey ucunda: Tophane Köşe Kulesinin külahının altında; 1941 Moskova Savaşı sırasında; Hitler’in saldırısına karşı, kenti savunurken ölenlerin anısına yapılan: “Meçhul Asker Anıtı” var.
MEÇHUL ASKER ANITI
Rusya Moskova Kremlin: 1967 yılında oluşturulan bu anıtta, Büyük vatanseverlik savaşı sırasında Nazi Almanya’sı kuvvetlerinin Moskova’ya doğru nüfus ettiği en yakın nokta olan Leningradskoe Shose’nin 41’nci kilometresine düşen bir askerin cesedi bulunuyor.
Onur nöbetçilerinin nöbet tuttuğu bir numaralı karakol, eskiden Lenin’in mozolesinin önünde bulunuyordu. Ancak 1990’larda Meçhul Asker Mezarına taşındı.
Anıtın üzerindeki etkileyici kitabede “Adın bilinmez, yaptıkların ölümsüz” yazıyor. Moskova’da bir adet olarak: yeni evli çiftler, buraya, anıta çiçek bırakıp, hiç sönmeyen ateşin yanında fotoğraf çektirirler. Bu nedenle: burada bulunduğunuzda, böyle bir törene rastlayabilirsiniz. Burada: daima iki asker nöbet tutuyor.
Rusya Moskova Yeme-içme: Rusların yemekle arası pek iyi değildir.
Tabii, bunda Rusya’nın sahip olduğu coğrafi koşullar ve iklim, en önemli etkenlerden biridir.
Ancak, Rus mutfağının Avrupa ve Arap mutfaklarından etkilendiği söylenebilir.
Eğer yerel yemek tatlarını denemek isterseniz: şehirde bolca bulunan fast-foot restoranlarını deneyebilirsiniz.
Daha önceki yazılarımda söz ettiğim gibi: özellikle Mc.Donalts restoranlarının ürünlerinde domuz eti kullanılmıyor. (Çünkü: Yahudiler de domuz eti yemiyorlar)
Şehri gezerken göreceğiniz sarı renkli “M” harfleri: fastfoot restoranlarının işaretidir.
RUS MUTFAĞINDAN ÖZEL TATLAR
ZAKUSKİ
Bu bir nevi ordövr tabağıdır. Ancak: Rus mutfağının dünyaca tanınan, en ünlü yemeklerinden biridir.
Rusların, meze olarak adlandırdıkları bu tabak: aslında çeşitli soğuk ve sıcak büfe yemeklerinden oluşuyor.
Rus geleneklerine göre: en az 3-4 çeşit içeren Zakuski: tepsi içinde, masa ortasına konan zengin bir ordövr tabağıdır. İçinde: füme somon ya da mersin balığı, söğüş et, haşlanmış deniz ürünleri, çeşitli salatalar, soslu patates, domates, biber, patlıcan ve enginar dolmaları, yumurta, havyar ve çeşitli kızartmalar var. Beraberinde, Zakuski votka içiliyor.
SUPY
Rus mutfağında çorba her şey demek. Çünkü içeriğinde her şey var. Balıktan sebzeye, ete kadar değişik besinleri içeren çorbalar komple bir öğün sayılabiliyor. Özellikle: Borsc ve Sthtci. Balık ve etin yanı sıra pancar, lahana ve patates ile hazırlanıyor.
Her ikisinin de özelliği: Smetana denilen ekşi krema ile sunulması. Soljanka çorbası ise, mantar ya da balıkla hazırlanıyor. Bunun içinde: pancar ve turşu da var. Mutlaka deneyin. Acı sevenlere önerebilirim. Okroska: balık ve etle zenginleştirilmiş, soğuk bir çorba. Botwina: ıspanakla hazırlanan soğuk bir çorba çeşidi.
Günümüzde Rus mutfağında: haşlama, ızgara ve kızarmış etler tercih ediliyor. En ünlü et yemekleri: “Beef-Stroganoff” adlı et ve mantarla hazırlanan yemek.
TATLILAR
Risel ve Kompot: komposto meyve, jöle ve peynirle hazırlanıyor. Pahsa ve Kulic: Ortodoks Rusların Paskalya Bayramının geleneksel tatlıları olarak tanınıyor.
Pahsa, meyve şekerleriyle süslenmiş, piramit şeklinde bir pasta. Kulic ise, üzeri kremayla kaplı, büyük bir ekmek şeklinde kek. Pudin, İngiliz pudinglerine benziyor. Varenk: çilek, vişne ya da reçel içeren bir hamur tatlısıdır.
LAPŞA
Bizim erişteye benzer bir yemek cinsi. İngilizce ismi “noodle”. Muhteşem bir tadı var. Daha çok, Asya mutfağında yaygın olarak kullanılan etten sebzeye, farklı soslara kadar her şeyle zenginleştirilip, tadına tat katılan erişteyi, Moskova’da pek çok mekanda tatmanız mümkün.
Tavuklu ve karidesli olanı: 400 ruble, acılı, “mie tongseng” denilen, domatesli ve koyun etli kızarmış erişte ise: 430 ruble. Lapşa’yı en uygun yiyebileceğiniz restoran ismi: Daikon.
HAVYAR
Rus mutfağı denilince, akla ilk olarak havyar gelir. Havyar: dişi mersinbalığının döllenmemiş yumurtalarından elde ediliyor. Mersinbalığının bilinen 20 cinsinden, yalnızca 5’i, ülkenin kuzeyindeki soğuk denizlerde yaşıyor.
Dünya havyar pazarının, % 90’ı, bu balığın üç cinsinden elde ediliyor. Rus havyar çeşitlerinden Beluga, nadir bulunan ve en değerli havyarlardan biri.
Adını, nesli tükenmekte olan en büyük ve en vahşi mersin balığından almış. Osiortr havyarı: parlak gri renkte, fındık tadı ile tanınıyor. Adı, orta büyüklükteki mersin balığından geliyor.
Sevryuga: küçük taneli ve gri renkli bir havyar. Hafif keskin bir tadı var. Somon balığı yumurtalarından elde edilen, küçük ve portakal renkli taneli havyara, kırmızı havyar deniliyor.
Evet, havyar pahalı bir besin.
Çünkü, giderek kirlenen denizlerde mersin balığının nesli epey azalmış.
Moskova’da gidebileceğiniz birkaç mekan
TSENTRALNIY RESTORAN-KAFE
ABD elçiliği ile Hayvanat Bahçesi arasındaki ünlü Stalin Gökdeleni var. Bu bina: 1948-1954 yılları arasında yapılmış.
O büyük binanın altında, muhteşem sütunlu, bir müzeyi andıran havası ve inanılmaz fiyatlarıyla bir nostalji yaşayın. Kahvaltı: 80 ruble, borçç çorbası: 75 ruble, tavuk jülyen: 80 ruble, öğlen yemeği: 170 ruble. Sovyet yadigari, yüksek tavanlı muhteşem salonunun havasını soluyun.
GÜRCÜ YEMEK KÜLTÜRÜ
Moskova’da en ünlü yemek kültürü Gürcülere ait. Gürcü yemekleri ve mezelerini tatmak için, Moskova’da gidebileceğiniz pek çok yer var.
Özellikle: Abrat sokağındaki “Genatsvale”yi öneririm. Burada yemeğe: haçapuri (peynirli ekmek) ile başlayıp, patlıcanlı mezelerle (baklacan s orehemi) devam edebilir, daha sonra ise lüle kebap (Adana kebap benzeri) denenebilir.
MOSKOVA’DA İÇECEKLER
Moskova’da canınız içki içmek istediğinde, binlerce hatta milyonlarca küçük barlardan tutun da, Night Bars’lardan, Night Clublara, Dance Clublardan erotik şovlar yapan Clublere kadar her türlü eğlence anlayışına hitap eden, yer bulmak mümkündür.
Ülkenin ulusal içkisi: “votka”. Çeşitleri ise, saymakla bitmez. “Limonnaya” denilen limonlu votka, içine bir limon kabuğu ilave edilip, 2 hafta bekletildikten sonra içilir.
Servis anına kadar, kadehleriyle birlikte buzlukta donduruluyor.
Servis yapılırken, asla parmak değmemesi gerekiyor.
Çünkü bardakta parmak izi Rus geleneklerine aykırıdır.
Köpüklü votka “Pertsovka”: ardıç, zencefil ve karanfil aromalı votka “Ohotniçya” ve tatlı votka “Stolichnaya” akla gelen örneklerden birkaçı.
Votka: meze, havyar, füme balık ve et ile, salamura ürünler eşliğinde içiliyor.
“Pertsovka” denilen kırmızı biber aramalı votka. “Stolichnaya” denilen tatlı votka.
En popüler içecek ise çay. Moskova’da votkadan sonra en çok tüketilen alkolsüz içecektir.
Semaver denilen büyük metalik ya da bakır çaydanlıklarda hazırlanıyor.
Şekeri çayın içine karıştırmak yerine “kıtlama” yapılıyor.
Ruslar siyah çayı çok seviyorlar.
Rus geleneklerine göre, çay içimi bir merasimi andırıyor.