Dubai Tarih

Dubai Tarih

Tarihi süreç içindeki en büyük özellik: 1969 yılından sonra petrolden kazanılan gelirin, 21.yüzyılın başında kuruyacak petrol yatakları düşünülerek, geleceğe yönelik olarak yatırımlara dönüştürülmesi hamleleri olmuştur. Bu hamleler: yönetici Maktum Ailesi tarafından gayet olumlu bir şekilde gerçekleştirilmiş.

Öncelikle: serbest bölge stratejisi en iyi şekilde uygulanarak, yabancı yatırımcıların, bölgeye çekilmesi sağlanmış. Günümüzden önce: Dubai: gümrüksüz otomobil satışlarının yapıldığı ve petrol üretiminin etkin olduğu bir ülke konumunda idi. Ayrıca: lüks malların ihraç edildiği, uluslar arası bir liman idi.

Daha önceki  dönemlerden söz etmek gerekirse, şunlar söylenebilir. Bugün, bu bölge, tarih boyunca farklı adlarla bilinmiştir. MÖ.3000 yılda, güney Mezopotamyalı Sümerler: bakır cevheriyle ünlü olması nedeniyle, buraya “Magan” adını verirler.

MÖ.1000 yılda:

Dubai Tarih;

Persler tarafından bölgeye “Maka” ismi verilir. 5.yüzyılda yaşayan Yunanlı tarihçi Heredotos’a göre ise: bölgenin adı: “Mykoi” dir. Yaklaşık, bir yüz yıl sonra: İndus vadisinden dönerken, kıyıyı keşfeden Büyük İskender’in donanmasındaki denizciler, buraya “Ichthyaphagi” (balık yiyenler) adını verirler. Neyse; tüm bu isimler sonuçta, bugündü Dubai’nin geçmişte kalan isimleridir.

MS.4.yüzyıldan 7.yüzyıldaki İslam orduları işgaline kadar süren Sasani döneminde, burada yaşayan halkın çoğunluğu Hıristiyan imiş. Abu Dabi Emirliğine ait Seyr Bani Yas Adasındaki manastır, bu döneme aittir ve koruma altına alınmıştır.

Sasani döneminin sonunda:

Üzerindeki Jumeira bölgesinde, İslam öncesi dönemden kalma bir kervansaray var. Beach Park’ın arkasında bulunan, 8 hektarlık arazide yürütülen kazılarda: bir Sasani yöneticisinin sarayının temelleri, yalı taşından yapılmış kireç sıvalı evler ve bir pazaryeri, ortaya çıkarılmıştır. Bu yerleşim: İslam döneminin başında: Abbasiler tarafından genişletilir. Doğu ve Batı arasındaki ticaretin merkezi konumunda olan: Jumeira kıyıları, önce Sasaniler ve ardından Abbasiler döneminde, bakır cevheri, baharat, tütsü, sandal ve tik ağacı gibi lüks malların, deniz yolu ile, batıya: altın, gümüş ve değerli dokumaların ise doğuya gittiğine tanıklık etmiş.

18.yüzyılın Avrupalı kaşiflerine göre: bölge, günümüzdeki Resü’l Hayme’nin yakınında bulunan ve adı dönemin önemli bir limanından gelen efsanevi Arap denizci Ahmet İbn Macid’in doğduğu: Julfar sahilidir.

19.yüzyılda:

Kuzey emirliklerinden denizcilikle uğraşan Kavasim Kabilesinin, İngiliz gemilerine saldırması, bölgenin Korsan Kıyısı olarak adlandırılmasına sebep olur. 1820 yılında: yerel şeyhler ile ateşkes antlaşmasının imzalanmasının ardından: bölge, Ateşkes Kıyısı adını alır. Yedi Emirlik: BAE’nin 1971 yılında kuruluşundan önce, Ateşkes Umman ismi ile bilinmektedir.

Hindistan Keşmir-Ladakh

Hindistan Keşmir Ladakh

Burası Himalayalar üzerinde, ücra bir köşededir. İndus vadisinin merkezindedir. Önemli ticaret yollarının kavşak noktasında bulunduğu için, stratejik önemi vardır. Ancak, Çinli yetkililer tarafından, 1960 yılından sonra, buranın Tibet ve Orta Asya ile olan sınır bölümleri, geçişlere kapatılmıştır. Hint ordusu, burada büyük bir güç bulundurmaktadır.

Bölgenin en alçak yeri, deniz seviyesinden 3500 metre yüksekliktedir. Yüksek dağlar, muson bulutlarının, Hindistan içlerinden kuzeye ilerlemesine engel olur. Bu yüzden bölge yağışsızdır. Ancak, Kasım ayından, Mayıs ayına kadar olan sürede, burası dış dünyaya tamamen kapalıdır.

Yani, tam anlamıyla bambaşka bir dünyadır. Arazi şekilleri ve kültürü, Müslüman Keşmir’den ziyade, komşu Tibet’e benzerdir. Burada yaşayan insanların tek geçim kaynağı ise: kar sularıyla beslenen tarlalarda ekimi yapılan “arpa” dır.

Bölge halkının çoğu: Budisttir. Zaten şehre yolunuz düşerse, ilk görecekleriniz: parlak renkli dua bayrakları ve yamaçlarda görülen Budacı manastırlardır. Ancak, bu Tibetli Budistler yanında, Şii Müslümanlar da görülmektedir.

Şehir: 1975 yılından sonra ziyarete açılmıştır. Çünkü: Pakistan ve Hindistan arasındaki çatışmalara neden olan Keşmir bölgesi, yakın geçmişe kadar “Yasaklı bölge” idi.

Hindistan Keşmir Ladakh

TANGLANG LA

Burası, ülkenin en yüksek dağ geçitlerinden birisidir ve 5359 metre yüksekliktedir. Dünyanın ise, ikinci büyük geçididir.

Hindistan Keşmir Ladakh

PHYANG MANASTIRI

Şehrin 15 km. uzağında, Budist tapınağıdır.
Tapınak, 1515 yılında kurulmuştur. Manastır kompleksi içinde: birçok kutsal tapınak, kraliyet döneminden kalma freskler, 14’ncü yüzyıldan kalma bronz idoller görülmektedir. Bunlar: Keşmir bölgesinin en ünlü koleksiyonudur. Hatta, burada bir de müze var. Müzede ise, 900 yıllık eserler görülebiliyor. Bunlar arasında: Çin, Tibet ve Moğol kültürlerine ait silahlar sergileniyor.

Hindistan Keşmir Ladakh

THİKSE MANASTIRI

Şehir merkezinin 19 km. uzağında bulunan, Tibetli Budist tarafından yaptırılmış bir manastırdır. Manastır: 3600 metre yükseklikteki, İndus vadisindedir. Burada: 12 katlı kompleks şeklinde manastır yapıları bulunmaktadır. Özellikle: 14’ncü yüzyıldan kalma ve 1970 yılında, Dalay Lama tarafından ziyaret edilen, 2 katlı tapınak önem kazanmaktadır.

Hindistan Keşmir Ladakh

SANCHİ STUPA

Burası, Budistler için bir kutsal yapıdır. Budistler tarafından kullanılan kutsal emanetler var. Kutsal emanetlerin saklandığı sandık, Budistler için büyük önem taşımaktadır.

Hindistan Uttar Pradesh-Sarnath

Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath

Varanasi şehrinin 10 km. uzağındadır. Uttar Pradesh Eyaletinin Varanisi şehrinin bir ilçesidir.

Buranın önemi: Buda’nın, MÖ.530 yılında, 5 müridine, ünlü “Geyik Parkı vaazı” nı verdiği yer olmasından kaynaklanmaktadır. Mrigadava “Geyik Parkı” anlamına gelir. İsipatana olarak da kullanılır.

Bu vaaz ile, Budacılığın temeli atılmıştır. Bu nedenle: bölge, dünya üzerindeki Budacılar tarafından yoğun olarak ziyaret edilen ve hacı olunan bir yerdir. Özellikle: Japonya, Güneydoğu Asya ve Çin’den çok sayıda ziyaretçi gelmektedir.

Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath

Tarihi süreç içinde: İmparator Aşoka tarafından: burada, manastırlar, sütunlar ve çeşitli dini yapılar yaptırılmıştır. Ancak, bölge, 1195 yılında, Kutbeddin tarafından yağmalanarak harap edilmiştir. Burada, araya girip bir şey söylemek istiyorum. Hintliler, kendileri için kutsal olan bu sitenin “Türkler” tarafından yağmalandığını söylüyorlar. Daha sonra ise, 1836 yılında İngilizler tarafından arkeolojik kazı çalışmaları başlatılana kadar, site tamamen terk edilmiştir ve bu tarihten sonra, titizlikle restorasyon çalışmaları yapılmıştır.

Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath

GEZİLECEK YERLER

CHAUKHANDİ STUPA

Burası: 5’nci yüzyılda: Guptalar tarafından yapılmıştır. Yapının tepesinde: sekizgen bir kule görünüyor. Bölgede, ayrıca: MÖ.3’ncü yüzyıl ve MS.5’nci yüzyıl arasında yapılan, kırmızı tuğlalı 7 manastır görülüyor. Manastırlar tahrip edildiklerinde, tuğlaları, şehirdeki evlerin yapımında kullanılmıştır. Bu yüzden, günümüzde yalnızca, Buda’nın yöreyi ziyaretinde kaldığı yer olan, bir platform görülebilmektedir. Yani diğer yapıların hepsi harap haldedir.

Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath

MULAGANDHAKUTİ VİHARA

Burada, Buda’nın meditasyon sırasında ilk yağışlı sezonu geçirdiği yer işaretlenmiştir. Evet, 7’nci yüzyılda burayı gezen bir gezginin yazdıklarına göre: 200 metre boyunca uzanan duvarlar boyunca, Buda oymalarını içeren, 100 niş bulunmaktadır.

Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath

DEER PARK

Burası geyik parkıdır. Mulagandhakuti Vihara’nın hemen arkasındadır. Günümüzde de, burada geyikler görülmektedir.

Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath
Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath
Hindistan Uttar Pradesh-Sarnath

AŞOKA SÜTUNU

Mabedin batısındadır.
Bu sütunun, yukarıda sözünü ettiğim işgal ve yağmadan kurtulduğu, ancak arkeolojik kazılar sırasında kırıldığı söyleniyor. Tabanı: hala orijinal yerinde duruyor ve üzerinde, bazı ilginç oymalar var. Burada bulunan sütun, günümüzde müzede sergileniyor.

Günümüzde, kalıntılar demir parmaklıklar ile çevrilmiştir. Ancak, yine de, 2200 yıllık olduğu düşünülen granitin parlaklığı gözlerinizi kamaştıracak güzelliktedir. Sütunun bulunduğu yerdeki yazıtta:” keşişlerin düzeninde hiç kimse bölünmeye yol açamaz” ibaresi, liderliği altındaki halkı içinde, hiç kimsenin ulusal birliği bozmaması gerektiğini ifade etmektedir.

Bu sütunlar: Mauryan Kralı Ashoka tarafından, MÖ.3’ncü yüzyılda, saltanatı sırasında yaptırılmıştır. Başlangıçta pek çok oldukları bilinmesine rağmen, günümüze yalnızca 9 tanesi gelebilmiştir. Bunların da, çoğu harap vaziyettedir. Her biri 50 ton ağırlığında, 40-50 metre arasında yükseklikleri bulunan sütunların; Chunar’ın güneyindeki ocaklarda yapılmıştır.

En ünlü sütun: MÖ.250 yılında, İmparator Ashoka tarafından yaptırılan ve “aslan ayağı” olarak isimlendirilen sütundur. Burada: 4 aslan, arka arkaya oturur görülüyor. Günümüzde, bu sütun: Sarnath Müzesinde muhafaza edilmektedir. Bu sütun: günümüzdeki Hindistan ülkesinin “ulusal amblemi” ve Hindistan bayrağının “merkezindeki” şekildir.

Hindistan Uttar Pradesh Eyaleti Sarnath
Hindistan Uttar Pradesh-Sarnath

 

 

DHAMEKH STUPA

Şehir merkezine 13 km. uzaklıktadır.
Burası, bölgedeki harabeler içinde en kutsal olan yerdir. Çünkü, burası, MS.500 yılında; Mauryan Kralı Ashoka tarafından yaptırılmıştır.
İnanışlara göre, Buda’nın en ünlü vaazını verdiği yerdir. Buda: aydınlanmaya ulaştıktan sonra, 5 öğrencisine, ilk vaazını, bu “Geyik Parkı” nda, işaretli yerde vermiştir.

Aslında: MÖ.249 yılında, Buda, burada ünlü vaazını vermiştir ve büyük taşlarla çevrili, yuvarlak tepecikler bulunmaktadır. MS.640 yılında, burayı ziyaret eden Çinli gezgin Xuanzang: burada, 1500 civarında rahip bulunduğunu ve stupanın yüksekliğinin 91 metre olduğunu yazmıştır.
Günümüzde ise, Stupa: taş ve tuğlalardan yapılmış, 43.6 metre yükseklikte ve 28 metre çapında bir silindir şeklindedir. Üzerinde, taşlara yontulmuş çok narin ve güzel çiçek oymaları görülmektedir.

Hindistan Uttar Pradesh-Sarnath

SARNATH MÜZESİ

Burada: MÖ.3 ile MS.5’nci yüzyıllar arasından kalma, Hint heykelleri koleksiyonu sergilenmektedir. Müzenin en önemli parçası: hemen girişte bulunan, yukarıda söz ettiğim “Asoka sütunu” başlığıdır. Bu başlık: aslan figürlüdür. Frizin tepesinde: her biri, yaşam çarkı ile birbirinden ayrılmış, fil-boğa-at ve daha küçük aslandan oluşan hayvan figürleri bulunmaktadır.

Burada Budist eser koleksiyonu küçük ama hayranlık uyandıracak güzelliktedir. Sütun dışında, müzede görmenizi önereceğim kalıntı: 5’nci yüzyıldan kalma, güzel bir Buda heykelidir. Bu heykelde, Buda: derin bir meditasyon durumunda, gözleri üzgün bakar, bağdaş kurmuş vaziyette oturur olarak betimlenmiştir. Başının çevresinde ise “halo” bulunuyor.