Ukrayna Lviv

Ukrayna Lviv

Şehir Ukrayna’nın batı bölümünde, Polonya sınırındadır. II. Dünya Savaşından önce, bu şehirde Polonyalılar ve Ukraynalılar birlikte yani bir arada yaşıyorlarmış. Yani, uzun süre Polonya şehri olarak kalmıştır. Ancak, Polonya sınırlarının daha batıya kaydırılması ile Ukrayna sınırları içinde kalmıştır. Şehir: eski ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle: geçmiş tarihi süreçte hızla zenginleşmiş ve dönemin önemli bir yerleşim yerlerinden biri haline gelmiştir.

Bu nedenle: yine döneminde farklı medeniyetler tarafından işgal edilmiş, sık sık el değiştirmiş ve bu el değiştirmeler sonucunda: farklı medeniyetler ve kültürler, şehirde izlerini bırakmışlardır. Evet: 14’ncü yüzyıldan kalan haritalarda, şehir “Aslan Şehri” olarak geçmektedir. Ukraynalılar, Polonyalılar, Almanlar, Yahudiler, Avusturyalılar: burada yüzyıllarca birlikte yaşamışlardır. Özellikle: doğudan gelen tüccarlar, şehri bir konaklama ve dinlenme ve hatta buluşma yeri olarak seçmişlerdir. Bu nedenle: şehir; doğu ile batı, Katolikler ile Ortodokslar arasında bir geçiş yeri olarak önem kazanmıştır.

Günümüzde şehirde, 900 bin civarında nüfus yaşamaktadır ki, bunların % 89’luk bölümü Ukraynalı, % 8’lik bölümü Rus ve % 1’lik bölümü Polonyalıdır. Öte yandan: şehirde büyük bir turizm potansiyeli hızla gelişmektedir ki, söylenenlere göre, şehre günde 200 bin kişinin giriş yaptığı söylenmektedir. Şehir halkının ise, büyük kısmı fakirdir. Halk içinde, genç nüfus genellikle yabancıları sevmemesine rağmen, özellikle yaşlılar, yabancılara daha yakın davranırlar. Şehir halkı hakkındaki son bir not: şehir halkının % 55’lik bölümünün bayan olduğu söyleniyor.

Ukrayna Lviv

ULAŞIM

İstanbul-Lviv şehri arasındaki hava ulaşımı, yaklaşık 2 saat sürmektedir. Buraya: yakın bir geçmişten bu yana THY ve PEGASUS uçak seferleri düzenleniyor. Şehrin havaalanı: şehir merkezine yalnızca 7 km. uzaklıktadır. Ancak, elbette şehre ulaşmanın tek yolu bu değil. Buraya ulaşmanın bir diğer yolu da Kiev şehrinden trene binmektir.

Normal tren yolculuğu yaklaşık 8-9 saat sürer ve ücreti 15 Amerikan Doları iken, hızlı tren ile bu yolculuk yaklaşık 5 saat sürüyor ve ücreti 50 Amerikan Doları civarındadır. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için taksi kullanırsanız, 60-70 Grivna ödemeniz gerekir.

Ukrayna Lviv

İKLİM

Şehirde: sürekli yağmurun egemen olduğu bir iklim hakimdir. Yılın büyük bölümü ve hatta yarısının yağışlı geçtiği söylenebilir. Ancak: Temmuz-Ağustos aylarında yalnızca geceler serin geçiyor. Kışın ise, ortalama ısı derecelerinin eksi 20 ler civarında bulunduğu görülüyor.

Ukrayna Lviv

PARA

Şehirde, para birimi olarak Grivnası kullanılıyor. 100 Amerikan Doları = 810 Grivnası’dır. 1 Türk Lirası ise, 4 Gravnası’dır. Bu nedenle: şehir bizim için ucuz geliyor. Özellikle: turistik mekanlar dışında gezerseniz, burada çok az parayla uzun zaman geçirme fırsatınız olur.

Ukrayna Lviv

DİL

Her ne sebeple olursa olsun, bu şehri ziyaret etmeyi düşünürseniz, birkaç kelime de olsa Ukraynaca öğrenmeniz de yarar var. Çünkü: İngilizce, Fransızca, Almanca da bilseniz, bu şehirde bu dilleri konuşanlar yok. Ayrıca: bu şehirde garip bir mikromilliyetçilik var ve bunun sonucunda Rusça konuşulmasına da feci bozuluyorlar.

Evet: Ukraynaca, yani Kril alfabesi ile yazılan bir dil olması, gideceğiniz adresi bulmanızda da sıkıntı yaratıyor ve şehri ziyaret eden yabancıların büyük bölümü, ilk anlarda bir kaybolma hikayesi yaşıyorlar ama yine de şehirliler bu konuda çok yardımseverler, dille anlaşamasanız bile, Tarzanca size gideceğiniz yer konusunda bilgi veriyorlar.

Ukrayna Lviv

TATİL GÜNLERİ-MİLLİ BAYRAMLAR

1 Ocak Yılbaşı

7 Ocak Ortodoks Noel

8 Mart Kadınlar günü

1-2 Mayıs İşçiler için kapalı bir gün

5 Mayıs Paskalya Pazar

6 Mayıs Paskalya

9 Mayıs Zafer Bayramı

28 Haziran Anayasa Günü

24 Ağustos Bağımsızlık Günü

Ukrayna Lviv

NE YENİR

Bu şehri ziyaret eder ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: vareniki denilen bir tür mantıyı denemelisiniz. Ayrıca: rendelenip kızartılmış patatesten oluşan “derunei” denilen bir yemek türü daha bulunuyor. Öte yandan “borç” çorbası, bu yörelerin yani Ukrayna’nın genellikle en tutulan yiyecek maddesidir. Bunun dışında: şehirde Habsburg kültüründen kalma “kek” yeme alışkanlığı devam ediyor. “Pyrohy” denen börekler: şehrin en geleneksel lezzetlerinin başında gelmektedir.

Ukrayna Lviv

NE SATIN ALINIR

Burayı ziyaret ettiğinizde gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için bir şeyler satın almayı düşünürseniz: el sanatları ürünlerini tercih edebilirsiniz. Özellikle paskalya zamanında “pysanky” denilen renkli boyanmış yumurtalar, vernikli kutular ve keten gömlekler ilginizi çekebilir. Ancak: şehirde bir şeyler satın alacağınızda, sakın pazarlık etmeyi unutmayın, yoksa turistik fiyatlar canınızı yakacaktır.

Birkaç örnek vermek gerekirse: bardak kupalar 30 grv, magnetler 20 grv. dir. Tekstil ürünleri satın almayın, çünkü onlar Türkiye’den gidiyor. Bunun dışında, bir alışveriş merkezi gezmek isterseniz: “Magnus” denilen yeri öneririm. Burası: Polonyalı mimar Felinsky tarafından 1912-1913 yılları arasında yapılmıştır.

Burası, Batı Ukrayna’nın en iyi alışveriş merkezlerinden birisidir ve birçok uluslar arası markanın ürünlerini bulmak mümkündür.

KAHVE

Şehirde, kahve içmek tam bir kültür özelliğidir. Kahve burada bu kadar sevilmesinin yanında, şehre kahveyi ilk getirenin, bunu Türklerden çalarak buraya getirdiği de bir gerçektir. Şöyle ki: 1683 yılında mükemmel Türkçe bilen bir tüccar olan Kulchytsky sayesinde: Viyana kuşatmasının başarısız olduğu söylenir. Çünkü: çok önemli casusluk operasyonu yapmıştır. Bunun sonucunda: Viyana merkezinde, kuşatmayı terk eden Türklerden kalma bir kamp alanında, Kulchytsky: 300 çanta dolusu kahve bulur ve bu kahveleri, Lviv şehrine getirir ve ardından, kahve Orta Avrupa’ya yayılır. Evet, günümüzde Lviv şehri tam bir kahve ve çikolata cennetidir.

Ukrayna Lviv

GECE HAYATI

Belki yazının en başında belirtmek gerekirdi, insanların ve özellikle Türklerin buraya gelmesinin en büyük nedeninin, burada yaşayan muhteşem güzel bayanlar olduğu söyleniyor. Hatta: şehrin turistik kapasitesinin arttırılması için, şehirdeki bayan nüfusunun genel nüfusu oranının % 85 gibi inanılmaz bir rakam olduğu söyleniyor. Şehre gittiğinizde ise, bütün kamu ve özel sektör hizmetlerinin bayanlar tarafından yürütüldüğünü görünce, şehirdeki bayan nüfusunun yüksek olduğu iddiasına inanıyorsunuz, ancak bu ölçüde yani % 85 ölçüsünde olduğuna inanmak mümkün değildir.

Hatta: havaalanında uçaktan indiğiniz anda bile, pasaport polisi olarak çalışanların hepsinin bayan olduğunu gördüğünüzde, bu yazılanlara hak veriyorsunuz. Öte yandan: gerçekten bu şehirdeki kızlar güzeldir. Fakir olmalarına ve fazla çeşit giyinememelerine rağmen, bu şehirde yaşayan bayanların/kızların güzelliği şüphe götürmez bir gerçektir. Elbette: bu durum söz konusu olunca, şehirdeki gece hayatından da söz etmek gerekiyor. Gece hayatı: bayağı renklidir. Birçok ve hoş: gece kulüpleri ve barlar bulunuyor. Özellikle: şehir insanı gerek eğlenmeyi ve gerekse eğlendirmeyi seviyorlar.

Özellikle: kızlar, eğlenmeyi seviyorlar. Şehirde Türkler tarafından işletilen “Metro Kulüp” denilen bir eğlence mekanı var ve buraya genellikle Türkler ve genç Lvivliler katılıyorlar. Evet, burası bayağı büyük ve geniş, ferah bir yer olarak önem kazanıyor. Öte yandan, şehirdeki orta sınıfın buraya gitmesi de, bir anlamda güzel bir ortam oluşturuyor. Buraya gittiğinizde veya şöyle demekte yarar var: şehirdeki eğlence mekanlarına gittiğinizde, turist olduğunuz anlaşıldığında ( bu zaten hemen anlaşılıyor) kızlar yanınıza geliyor ve kendilerine bir içki ısmarlamanızı istiyorlar. Bunu yaparsanız: mutlaka fiyatını bildiğiniz bir içkiyi ısmarlayın çünkü 19 Grn lık bir içki, bu durumda fatura edildiğinde 190 Grn ödemeniz isteniyor.

“Zanzibar” isimli kulüp ise “striptiz kulübü” olarak öne çıkıyor.

Şehrin en tanınmış kulüplerinden birisidir. Burada yalnızca eğlence değil, aynı zamanda görsellik te ön plana çıkıyor. “Millenium Club”: Chornovola Av. Bölgesinde bulunan burada, içeride gazino, tiyatro, bilardo ve video oyunları oynanabilen salonlar bulunuyor. Yani, burası her kesime hitap etmesiyle tanınıyor.

Özellikle: biraz Ukrayna dili veya İngilizce biliyorsanız (Rusça sakın konuşmayın, şehir halkı Rusça ve Rusça konuşanlardan nefret ediyor) burada gayet güzel zaman geçirmeniz mümkündür.

Son bir not: Rynek meydanında “Kriyifka” denilen ve gizli olduğu söylenen bir mekan bulunuyor. Ama aslında burası pek de gizli sayılmaz, çünkü önünde sürekli uzun kuyruk, insanlar bekliyorlar. İçeri girmek için ise, Ukraynaca bir parola söylemek gerekiyormuş ki, bunu da anlamadım, çünkü kapısında bekleyenlerin büyük çoğunluğunun şehir dışından geldiğini görüyorsunuz. Buraya gitmek isterseniz, bir şekilde bu parolayı öğrenmeniz gerekiyor ki, bu parolayı söyleyenleri içeri alıyorlarmış.

Ukrayna Lviv
Ukrayna Lviv
Ukrayna Lviv
Ukrayna Lviv

GEZİLECEK YERLER

Öncelikle şunu bilmelisiniz ki tarihi şehir merkezi, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Şehirdeki gezinize öncelikle; tarihi şehir merkezinden başlamanızı öneririm. Burada: kendine has mimari özelliklere sahip binalar göreceksiniz.

Öte yandan: şehrin farklı yerlerinde de, en az 4-5 etkinlik sürdürülmektedir ki, bunlar arasında: filarmoni orkestrası konserleri, sokak dansçıları, opera söyleyenler görebilirsiniz. Gezilecek yerler dışında, şehirde, turizmi etkinleştirmek için sık sık festivaller de düzenleniyor. İlkbaharda Virtuosi Müzik festivali ve Sonbaharda Zoloty Lev festivali düzenleniyor. Kasım ayında ise: Opera festivali yani Solomia Kryshelnytska düzenleniyor.

Ukrayna Lviv Old Town
Ukrayna Lviv Old Town

OLD TOWN

Bu tarihi şehir merkezi, 1998 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Zamovka tepesinin altında, Poltava nehrinin kıyısında bulunan buranın: Orta Avrupa, Baltık, Akdeniz ve Asya’yı birbirine bağlayan önemli ticaret yollarının kesişim noktasında bulunması nedeniyle, özellikle MS.5’nci yüzyılda büyük önem kazandığı belirtilmektedir. Bu önem nedeniyle: buradaki kasaba süratle gelişmiş ve 13’ncü yüzyılda refah üst düzeye ulaşmıştır.

Hatta: Kiev krallığı döneminde, şehir, Doğu Slav topraklarının ana şehri statüsüne ulaşmıştır. 1272 yılında şehir, Polonya tarafından ilhak edilir. Ancak: bu sırada şehirde Ereni ve Yahudi toplulukları, Katolik gurupları kendi kendini yöneten pozisyonundadırlar. Aralarındaki yoğun rekabet nedeniyle, birçok mimari ve sanatsal başyapıt yapılmıştır. 1772 yılında Avusturyalılar burayı işgal edince, şehir, yeni Avusturya eyaletinin başkenti olmuştur.

Avusturya yönetimi altında, şehrin surları tasfiye edilmiş ve birçok dini vakıf kapatılmıştır. Evet: şehrin kalbi, uzun yıllar boyunca: ortaçağ döneminde geliştirilen yüksek kale ve çevresindeki alandır. Bu alanda, kale yanında beş kilise bulunur ve bölgenin orijinal düzeni: o zamanlarda Doğu Avrupa’da şehir planlama sisteminin en güzel örneklerinden birisi olarak kabul edilmektedir. İnce Rönesans ve barok tarzı evler, özgün ortaçağ düzenini koruyarak, özellikle Rynok meydanı ve çevresinde günümüze kadar ulaşmıştır.

Ukrayna Lviv Rynok Meydanı

RYNOK MEYDANI

Özellikle “Rynok Meydanı” ilginizi çekecektir. Pazar Meydanı olarak da isimlendirilen bu meydanda: şehirdeki bütün etkinlikler sürdürülmektedir. Hatta: bu meydandan binebileceğiniz tramvay ile: şehrin her tarafını gezebilir ve önemli yerleri görebilirsiniz. Evet, 500 yıl boyunca, şehrin siyasi, kültürel ve ticari hayatının merkezi olan bu meydana, yolunuz düştüğünde, “Victorian Tea House” denilen yere uğramanızı da öneririm.

Burada, birçok ülkenin yerel çaylarını, böğürtlenli pastaları ve sandviçleri deneyebilirsiniz. Şehrin en kalabalık meydanı, günün her saatinde doludur. Meydanın tam ortasında; Belediye binasındaki kuleye çıkarsanız: şehrin güzel bir manzarasını izleyebilirsiniz.

Ama, yaklaşık 3 bin basamak tırmanmanız gerektiğini hatırlatırım. Ama, muhteşem güzel manzarayı izlemek için inanın değer. Aslında zaten 10 grv verdiğinizde bir süre asansörle çıkıyorsunuz ama son noktaya kadar asansörle çıkma imkanı yok. Asansörle çıktığınız yerden sonra da birçok merdiven basamağı tırmanmanız gerekiyor.

Ukrayna Lviv Shevchenko Bulvarı

SHEVCHENKO BULVARI

Şehirde: bütün ünlü mağazalar, kafeler, publar ve restoranlar, bu cadde üzerinde bulunuyor. Bu bulvarı mutlaka ziyaret etmelisiniz ki, şehirli bayanlar tüm güzelliklerini, bu bulvar üzerinde gezerek hani derler ya arz-ı endam ediyorlar.

Ukrayna Lviv Liçakiv Mezarlığı
Ukrayna Lviv Liçakiv Mezarlığı
Ukrayna Lviv Liçakiv Mezarlığı
Ukrayna Lviv Liçakiv Mezarlığı

LİÇAKİV MEZARLIĞI

Şehirdeki bütün turistik yerler arasında, aslında en çok ilgi çekeni, bu mezarlıktır. 1787 yılında kurulan bu mezarlık şehir merkezinde, yürüyüş mesafesindedir. Bu mezarlıkta: tüm politikacılar, yazarlar, oyuncular, dünya çapında tanınan opera sanatçılarının mezarları bulunuyor. Ancak, bu mezarların en büyük özelliği: hepsinin birer sanat şahaseri gibi düzenlenmiş, heykellerle zenginleştirilmiş olmasıdır.

Uçsuz bucaksız görüntüsü ve mermer heykellerle süslenen bu mezarlığın peyzajı: üniversitenin botanik bahçelerinin şefi Karol Bauer tarafından yapılmıştır. Bu nedenle şehre gelen her turist gurubu, buraya rehberli turlarla gidiyor. Evet, burada 400 binden fazla mezar bulunduğu söyleniyor.

Ukrayna Lviv Ecza Müzesi

ECZA MÜZESİ

Müzeye giriş, sadece 5 Gravinastır. Burada: eski eczane şişeleri, eski ahşap kavanozlar, antika terazi ve malzemeyi eritmek ve öğütmekte kullanılan havan ve ilaçlarını görmek mümkündür. Müze, 20 dakikalık bir rehberli turla gezilebiliyor. Her ne kadar müze denilse de, bu eczanenin hala işlediği de görülüyor. Evet, yaklaşık 100 yıl önce inşa edilen bu eczaneye küçük bir gezi yapabilirsiniz. Öte yandan, Lvivlilerin eczanelere düşkün olduğu bir gerçektir ve günümüzde de şehrin birçok yerinde, birçok eczane görebilirsiniz.

SANAT GALERİSİ

Şehir merkezindeki bulunan bu galeride: 24 salonda, Hollandalı, Fransız, İtalyan ve İspanyol ekolündeki birçok sanatçının 400 civarında eserlerini görmek mümkündür. Evet: Ukrayna’nın en büyük ve en iyi sanat müzesidir. Polonya sanat koleksiyonu: Polonya ülkesi dışında eşsizdir. Özellikle, burayı ziyaret ederseniz: I. Dünya savaşı öncesinde, Galiçya bölgesini gösteren sanatçılar Malczewski ve Mehoffer’in resimlerini görmenizi öneririm.

Ukrayna Lviv Potocki Sarayı
Ukrayna Lviv Potocki Sarayı
Ukrayna Lviv Potocki Sarayı
Ukrayna Lviv Potocki Sarayı

POTOCKİ SARAYI

Şehir merkezinde, Kopernika bölgesindedir. Potocki ailesi: bir zamanlar, Avrupa’nın en güçlü ailelerinden birisi olarak tanınırlarmış. Bölgedeki Polonya hakimiyeti bitince, Potocki ailesinin bireyleri, bölgede hızla yükselmişlerdir. 1880’li yıllarda inşa edilen Potocki Sarayı: Fransız mimar Louis Dauvergne tarafından yapılmıştır.

20’nci yüzyılın başında, bu özel mülke: Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti tarafından el konulmuştur. 1972 yılında için, burada büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır. 2000’li yılların başında ise, saray: Ukrayna Cumhurbaşkanı ikametgahı olarak tahsis edilmiştir. Ziyarete açık salonda: 1996 yılında ziyarete açılan sergi salonu gezilebilmektedir. Burası: resim galerisi olarak kullanılıyor.

Ukrayna Lviv Çikolata Fabrikası

ÇİKOLATA FABRİKASI

Şehirde mutlaka görmenizi önereceğim yerlerden birisidir. Buranın satış mağazasında: çeşitli tür çikolatalardan bir çeşit yaratabilirsiniz. Hatta: inanılması mümkün olmasa da, tuzlu çikolata bile yaptıklarını görebilirsiniz. Evet, 5 katlı fabrikada: cafe bar, mağazalar ve bir cafe bulunuyor. Bunlar: birinci ve beşinci kattadır. Burayı ziyaret ederseniz, içeriye girmek için bir süre sıra beklemeniz gerektiğini unutmayın.

Kapalı alan çok dar ve açık havadaki oturma alanı ise çok küçüktür. Buraya yolunuz düşerse, özellikle sıcak çikolata denemenizi öneririm. Çikolata satın almak isterseniz, fiyatları önceden değerlendirmenizi öneririm, biraz pahalı gibi.

Son bir not: şehirde her yıl 9-12 Şubat tarihleri arasında çikolata festivali düzenleniyor. Şehrin sanat sarayında düzenlenen festivalde: ustalar, çikolatadan minyatür şehir yapıyorlar. Ukrayna’nın yabancı ülkelerde nam salmış ünlü çikolata sanatçıları, bu festivallerde ustalıklarını gösteriyorlar.

Ukrayna Lviv Opera Binası
Ukrayna Lviv Opera Binası

OPERA BİNASI

Şehirde görülmesi gereken binaların başında gelmektedir. Bina, 1897 yılında yapılmıştır. Binanın mimari stili “Neo-Rönesans” tır ve Avrupa’nın en güzel opera binalarından birisidir. Svobody caddesindeki binanın özellikle “Aynalı Salonu” olarak bilinen bölümünü görmenizi öneririm. (yapının üst katındadır)

VİRMENSKA SOKAK

Ermeni toplumu: şehirde uzun yıllardır yaşamın içinde olmuştur. Sokak: eşsiz mimarisiyle önem kazanmaktadır. Özellikle Paskalya döneminde Hıristiyan kültürü burada üst düzeyde yaşatılmaktadır.

Ukrayna Lviv Yüksek Kale

YÜKSEK KALE

Buradan gerek şehri ve gerekse çevresinin muhteşem manzarasını görebilirsiniz. Evet, şehrin üzerinde yükselen bir tepe üzerinde, eski ve gölgeli bir park, eski bir kale kalıntısı ve görüntüleme platformu. Bu platformdan biraz önce belirttiğim gibi muhteşem bir manzara izlemek mümkündür. Ancak: buraya çıkmak gerçekten bir işkenceye dönüşüyor. Bayağı yorucu olduğunu unutmayın.

Ukrayna Lviv Ermeni Kilisesi

ERMENİ KİLİSESİ

Çok eski olmasıyla önem kazanmaktadır. Virmenska bölgesinde bulunan dini yapının 1363 yılında yapıldığı söyleniyor. Kubbe mozaikleri, Polonyalı Mehoffer tarafından, 1908 yılında yapılmıştır. Yapının içinde, Avusturyalı ressam Gustav Kilimt’in eserlerini görebilirsiniz.

Ukrayna Lviv St George Katedrali, Sobor Sviatoho Yura

ST GEORGE KATEDRALİ-SOBOR SVİATOHO YURA

Şehir merkezinde, St. Yura meydanındaki bu rokoko mimari stilindeki dini yapı: Avrupa’nın en göz kamaştırıcı yapılarından birisi olarak önem kazanmaktadır. Evet, bu muhteşem yapı: 1744-1761 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapının çan kulesinde bulunan çan: 1341 yılında yapılmış ve bu nedenle Ukrayna’nın en eski çanıdır.

Ukrayna Lviv Folk Architect Museum
Ukrayna Lviv Folk Architect Museum
Ukrayna Lviv Folk Architect Museum

FOLK ARCHİTECT MUSEUM

Burası: Shevchenko ormanı içinde, 60 hektarlık bir alan üzerine kuruludur. Bu alanda: 6 tahta kilise ve 120 yapı bulunuyor. Bunlarla: Ukrayna ülkesinde “Lemkos, Bukovyna, Transcarpathian, Boykos gibi bölgelerin yerel halkının yaşamı canlandırılıyor.

ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER

Ukrayna Lviv Olesko Kalesi
Ukrayna Lviv Olesko Kalesi
Ukrayna Lviv Olesko Kalesi
Ukrayna Lviv Olesko Kalesi
Ukrayna Lviv Olesko Kalesi

OLESKO KALESİ

Burası, bir müze kompleksi olarak önem kazanmaktadır. Yapı: 1390 yılında inşa edilmiştir. Bu nedenle: Ukrayna bölgesindeki en eski yapı olarak önem kazanır. Kale içinde bulunan sergi alanında: geçmiş dönemlerin kültürel atmosferi canlandırılmaktadır. Özellikle: burada bulunan ağaç heykel koleksiyonu ilgi çekmektedir.

PİDGİRTSİ KALESİ

Kale: 1635 yılında inşa edilmiştir. Avrupa’nın en güzel Rönesans saraylarından birisi olarak kabul edilir.

Ukrayna Lviv Zolochiv Kalesi

ZOLOCHİV KALESİ

1634-1636 yılları arasında inşa edilen kale: döneminde Polonya kralı III. John için ikametgah olarak yapılmış ve inşasında köle Kırım Tatarları kullanılmıştır. 1672 yılında, kale 6 günlük kuşatmanın ardından Türkler tarafından teslim alınmıştır. 19’ncu yüz yılda kale bir hastane ve kışla olarak kullanılmıştır. Stalin döneminde ise, kale bir hapishane olarak kullanılmıştır.

Kale duvarının dışında ise, bir şapel ve mezarlık bulunur. 1985 yılında: kale kompleksi, Lviv Sanat Galerisine bağlı olarak restorasyona alınmıştır. Günümüzde kale ziyarete açıktır ve buradaki sergilerde: Dinozor kemikleri, avizeler, kraliyet tacı sergilenmektedir.

Rusya Soçi

Rusya Soçi

Şehir: Rusya’nın güneyinde: Karadeniz kıyısındaki bir tatil şehridir. Ancak, aynı zamanda önemli bir ticaret merkezidir. Şehrin turizm yönü o kadar öne çıkıyor ki, Rusya Federasyonu Devlet Başkanının yazlık konutu bile, bu şehirde bulunmaktadır.

Yani: burası, Rus zenginlerin yazlıklarının bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor. Ama, Devlet Başkanının bu şehre karşı olan özel ilgisi sonucu: şehre, yoğun şekilde yatırımlar akıyor ve şehir yakın zamanlardan günümüze kadar olan süreçte, tam bir inşaat alanı haline gelmiştir.

Öte yandan, tatil yanında, şehirdeki spa tesislerinin ve kaynak sularının şifalı olması da, turist çekim alanı olmasını etkiliyor.

Her yıl milyonlarca insan gerek tatil ve gerekse şifalı sulardan yararlanmak üzere, buraya geliyorlar.

1961 yılından sonra deniz kıyı şeridi olan 140 km. lik alanda kurulan spa tesisleri; 1902 yılından sonra büyük gelişme gösteren şehrin gelişimini iyice hızlandırmıştır.

Giriş kısmı için son bir not

Bu şehir, genellikle ve özellikle bizim erkekler tarafından: yoğun tercih edilen bir yer olarak biliniyor ve şehrin birçok eğlence mekanında: Soçili kızlar ve Türk erkekleri görülebilmektedir.

Yani: buranın turistik yerlerinden öte, burayı ziyaret edenler: genellikle gece hayatını yaşamaya gidenlerdir. Zaten: buraya yapılan toplu turların hemen hemen hepsi: acenta ve bayi gezileri, yani erkeklerin kendi başlarına katıldıkları geziler olarak dikkati çekiyor.

Bunun yanında: ben yine de sizlere, şehrin gece hayatı dışındaki gündüzleri yaşanabilecek, gezilebilecek yerleri hakkında bilgi vermek istiyorum ki; gerçekten bu şehir Karadeniz kıyısındaki plajları, ılıman iklimi, spa kaynakları, şifalı içmeleri, çamur banyoları ve kaplıcaları ile de ilgi çekiyor.

Hatta

Bu ılıman iklim bölgesinin hemen yakınlarında, bu kez, tam bir kayak cenneti bulunuyor. Evet: Soçi ve yakın çevresi, gerçekten çok yönlü bir yer ve en büyük özelliği: ülkemizden buraya ulaşmanın kolay olması, öte yandan burada fiyatların da uygun olması, Avrupa’da bir ülkeye gittiğinizde, burada yaşayacağınız hayat için, en azından 4-5 misli paralar ayırmak, ödemek zorunda kalacaksınız.

Öte yandan: Ruslara gelince, tatil yapmak istediklerinde, bunlar Soçi yerine, Antalya’yı tercih etmektedirler.

Çünkü: Soçi’de tatil yapmak onlara pahalı geliyormuş, Soçi’ye gidiş-geliş uçak bileti parasına, Antalya’da bir hafta uçak ve konaklama dahil tatil yapabildiklerini öğrendim.

Rusya Soçi

TARİH

Soçi şehrinin tarihi denilince: ayrıntıya girmeye gerek kalmadan söylenebilecek birkaç cümle vardır. Burada, bir zamanlar yerli halk olarak “Ubıhlar” denilen bir ulus yaşıyormuş.

Bunlar: yörenin diğer bölgelerinde yaşayan Çerkezler gibi: bu topraklardan çıkarılarak daha güneye, gerek dağlara ve gerekse Osmanlı topraklarına zorla sürülmüşlerdir.

Bu insanların bölgeden sürülerek uzaklaştırılmasının ardından ise: 1897 yılından sonra: Ruslar tarafından, burada Soçi şehri kurularak yerleşime açılmıştır.

Evet, tarih konusunda daha ayrıntıya girmek istemiyorum, bilinen tek gerçek, burada bir zamanlar “Ubıhlar” denilen bir ulusun yaşadığı, Rusların bölgeye gelmesiyle bu insanların topraklarından başka yerlere sürgün edildiği veya imha edilerek yok edildikleridir.

Şehrin tarihi geçmişinde en büyük olay budur.

Rusya Soçi

ULAŞIM

Sochi havaalanı, Rusya ülkesinin en işlek 8’nci havaalanı olarak bilinmektedir. Şehir merkezine 30 km. uzaklıkta; Adler kasabasındadır. Burada Adler kasabası önemli çünkü 2014 Kış Olimpiyatları, orada yapılacaktır.

Buraya, 40 civarında havayolu şirketi, charter uçuşları yapmaktadırlar. 2012 yılında, havaalanının saatlik yolcu kapasitesi 2500 yolcu iken, Olimpiyatlar öncesinde bu kapasite, saatlik 3800 yolcuya çıkarılacaktır.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için çeşitli alternatifler bulunmaktadır. Taksi düşünülebilir, taksiler resmi kontrollüdür ve güvenilirdir.

Ayrıca: toplu taşıma araçları da düşünülebilir. Soci ve Adler arasındaki karayolunda, yerel otobüsler çalışmaktadırlar. Özellikle Olimpiyatlar döneminde: olimpiyat katılımcıları ve misafirler için, toplam 1300 otobüsün görev yapacağı belirtiliyor.

Evet: İstanbul-Soçi şehri arasında hava ulaşımı yapılmaktadır. 938 km. lik bu uzaklık: uçakla 1 saat 45 dakika sürmektedir ki, Soçi şehrinin tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi de bu yakınlığıdır. İstanbul-Soçi arasında: İstanbul’dan iki havayolu şirketi haftanın 5 günü sefer düzenlemektedirler.

Trabzon-Soci arasında ise, 12 saat süren bir deniz yolculuğu hattı bulunmaktadır. Ancak, özellikle kış döneminde Karadeniz’in çok dalgalı olması nedeniyle, bu deniz yolculuğunun keyifsiz olduğu söyleniyor.

Hatta, aynı dönemde vapurların çalışıp-çalışmayacakları bile son anda değişen kararlarla etkileniyormuş. Sonuç olarak: Trabzon-Soçi arasında sefer yapan vapurlar, genellikle Mayıs-Ekim ayları arasında sefer düzenliyorlar.

Öte yandan: Trabzon-Soçi şehri arasında haftanın iki günü olan uçak seferlerinin de bulunduğunu öğrendim.

Havayolu mesafesi: 289 km. dir ve uçak yolculuğu 1 saat sürmektedir. Karayolu mesafesi ise, 578 km. dir. Karayolu ile yolculuk tercih edenler, 8 saatten daha uzun süreli bir yolculuğu kabullenmek durumundadırlar.

Soçi-Moskova arasındaki uçak yolculuğunun da 2.5 saat sürdüğünü belirtmek isterim. Moskova-Soçi arasındaki tren yolculuğu ise, yaklaşık 30 saat sürüyormuş. Bilet fiyatları, 150-215 dolar arasında değişiyormuş.

Rusya Soçi Prometheus efsanesi

PROMETHEUS EFSANESİ

Bu yörede sıkça anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Efsaneye göre: “Olymposlular ve Titanlar: kendi aralarında yaptıkları savaşın ardından; Olymposlular savaşı kazanınca: evreni kendi aralarında paylaşırlar.

Daha sonra: ölümsüzlerle ölümlü insanlar “Mekone” denilen yerde toplanırlar. Ölümlüler tarafından kesilen her kurbandaki, tanrıların payı: bu toplantıda saptanmaya çalışılır. Ancak: Prometheus: bu toplantıda ölümlülerden yana olur.

Hatta: kurnazlığını gösterip, büyük öküzü keserek ikiye ayırır bir yana etini koyar, üzerini işkembeyle örter. Diğer yana ise kemiklerini koyar ve üstünü yağla kaplar.

Bu durumda seçici Zeus: kötü tarafı seçerse, aslan payı ölümlü insanların olacaktır.

Aksi olursa, bu kez, üstünlük tanrılarda yani ölümsüzlerde kalacaktır. Seçici Zeus: önüne konan paylardan iştah verici, yağlı olanı seçer ve yağın altındaki kemikleri fark edince Prometheus’a çok öfkelenir ve bir daha etlerini pişirmesinler diye, ölümlülerden ateşi saklar.

Ancak: kurnaz Prometheus bir kez daha Zeus’u kandırır ve Olympos’a çıkar, orada güneşin alev alev yanan tekerleğinden bir kıvılcım çalar ve bunu bir rezene kabı içine koyarak, insanlara götürür verir.

Bunun üzerine, Zeus: Prometheus’u bir dağa zincirler ve ona korkunç bir ceza verir. Her gün, bir kartal gelir ve Prometheus’un karaciğerini yiyormuş.

O gece, yeniden karaciğer oluşuyor ve yeniden oluşan karaciğer, ertesi günü kartalın yeni yemeği oluyormuş.

Bu bitmek tükenmek bilmeyen bir işkence imiş.

Ancak: Prometheus: bu işkenceler karşısında sakinliğini korumuş, çünkü insanlığın bilgi ile ateşi büyütüp, onu kurtaracaklarına inanıyormuş.

Rusya Soçi Olimpiyat Oyunları
Rusya Soçi Olimpiyat Oyunları

OLİMPİYAT OYUNLARI

2014 yılındaki Kış Olimpiyat Oyunları: Eylül 2014 tarihinde, Soçi şehrindeki Adler bölgesinde “Krasnaya Polyana” isimli küçük bir kasabada yapılmıştır.

Bu oyunlar: Rusya’da ilk kez, bu şehirde düzenlenmiş olması nedeniyle önemlidir.

Çünkü: Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in bu şehre karşı büyük bir sevgisinin olduğu, devletin bütün imkanlarının buraya yönlendirildiği ve Rusya’nın populitesinin artması için, bu Olimpiyatları almak için büyük gayret sarf ettiği söyleniyor.

Kasaba: deniz seviyesinden 538 metre yüksekliktedir. Karadeniz kıyısından ise, 39 km içeridedir.

Soçi havaalanı ve Adler bölgesiyle arasında modern karayolu bulunmaktadır. Buranın en büyük özelliği: popüler bir “kayak” ve “snowboard” merkezi olmasıdır. Özellikle: nemli hava olması nedeniyle, kayak alanlarının üstü iyi kar örtüsüyle kaplanmaktadır.

Yani: pist dışında da, arazide kayak yapılabilecek alanlar oluşmaktadır. Oyunların yapıldığı başlıca kayak merkezi ise: “Alpica-Service” denilen ve kasabaya 12 km. uzaklıkta, Esto-Sadok köyüne ise 8 km. uzaklıkta bir yerdedir.

Soçi’de Olimpiyatlar için 11 spor tesisi yapılmıştır. Tesisler: dağ ve kıyı şeridi olmak üzere, iki yerde kümelenmiş bulunuyorlar.

Aralarındaki 48 km. lik uzaklık: iki kümeyi birbirine bağlayan 8500 kişi kapasiteli demiryolu hattı ile sağlanıyor. Bu yolculuk, yaklaşık 1 saat sürüyor.

Ancak: gerek kayak merkezi ve gerekse pistler: Soçi Milli Parkı ve Kafkasya doğal biyosfer rezervine yakın olması nedeniyle: çevreciler tarafından protesto edilmiştir. Yine de; 2014 Kış Olimpiyat Oyunları: burada yapılmıştır.

Evet, Olimpiyat oyunlarının burada yapılacak olmasının bizimle olan yakın ilgisine gelince: spor tesislerinin yapılışında çok miktarda Türk işçisinin çalışmış olmasıdır. Son bir not: sırf kış olimpiyatları değil, 2018 yılında Rusya’da yapılan FIFA Dünya Kupası futbol maçlarının bir kısmı da: Soçi şehrinde yapılmıştır.

Rusya Soçi

İKLİM

Şehirde, subtropikal nemli iklim hüküm sürmektedir. Deniz, bölgenin ikliminde önemli bir yer tutar. Deniz: havayı, yaz aylarında ısıtır, kışın ise serinletir. Dağlar ise: soğuk kuzey rüzgarlarına kalkan görevi yapar ve kıyıyı korur.

Kış mevsiminde, yağışlar, yalnızca yağmur şeklinde görülür. Yazlar: sıcak ve nemlidir. Kışın: nadiren don ve kar görülür. Bu şehri ziyaret etmek isterseniz: özellikle deniz suyunun ısındığı: Temmuz-Ağustos aylarını tercih etmelisiniz.

Deniz önemli değil derseniz: Ocak-Şubat ayları hariç, bu şehri yılın her ayında ziyaret edebilirsiniz.

Evet, şehirde ortalama yaz sıcaklığı 26.5 derece, deniz suyu sıcaklığı 24.5 derecedir. Kış aylarındaki ortalama sıcaklık ise 8 derece civarındadır.

İNSANLAR

Şehirde yaşayan halkın dağılımı şu şekildedir: % 70 Rus, % 20 Ermeni, % 3 Ukraynalı, % 2’si  Gürcü’dür.

PARA

Rus şehri Soçi’de “ruble” kullanılıyor. Madeni para olarak, Rublenin bir küçüğü ise “Kapik” dir. 1 Ruble= 0.095 TL. dir. 100 TL = 1.052 Ruble ( Bu oranların değiştiğini unutmamak gerek.)

Rusya Soçi Maden Suyu Kaynakları ve SPA Tesisleri

MADEN SUYU KAYNAKLARI VE SPA TESİSLERİ

Şehir topraklarında akan nehir vadileri: Macesta, Agoura ve Hotsa bölgelerinde, zengin maden suyu kaynakları bulunmaktadır.

Bunlar: antik dönemden bu yana bir spa merkezi olarak kullanılmışlardır. Buralardaki suyun en büyük özelliği, en iyi “klorür sodyum su” olmasıdır.

Bu su: Matsesty bölgesindedir. Burada: 1902 yılında, ilk banyo tesisi hizmete açılmıştır. İlk SPA otel tesisi ise, Kafkas Rivierası bölgesinde, yani Soçi şehrinde 1909 yılında açılmış olup, ilaveten: laboratuvarlar, bir konser salonu, kumarhane, restoran, kafe, okuma salonu gibi yerler de bulunmaktadır.

Günümüzde, Soçhi bölgesinde: 50’den fazla maden suyu kaynağı ve içmece bulunmaktadır. En yaygın olarak ise “hidrojen sülfit ve bromlu su” kullanılmaktadır. Bunlar: büyük ölçüde birçok hastalık için söylenenlere göre, iyi geliyormuş.

Rusya Soçi

ALIŞVERİŞ

Soçi şehrinde alışveriş denince akla gelen başlıca alışveriş mekanları şunlardır: Central Market: Burası, taze meyve ve sebze pazarıdır. Burada özellikle “nibles churchkhela” yani “taze nar suyu” içmeden ayrılmayın.

Art Salon: Burası gelişmiş bir sanat topluluğuna sahiptir ve burada: tahta oyma objeler, resimler, simgeler ve seramik öğeler satılmaktadır.

Peterson Süpermarket: Şehirde ihtiyaç duyabileceğiniz her şeyi bu süpermarkette bulabilirsiniz. Peki: şehre özgü bir hediyelik var mı derseniz: buraya has özel bir hediyelik obje veya nesne yok.

Rusya Soçi Gece Hayatı
Rusya Soçi Gece Hayatı

GECE HAYATI-EĞLENCE

Soçhi şehrinde: dans ve eğlence dünyasına atılmak için birçok gece kulübü bulunuyor. Bunlar arasında öne çıkanlar hakkında kısaca söz etmek istiyorum. Adler bölgesinde “Voyage” isimli gece kulübü tercih edilebilir. Ayrıca “X-Taz” da iyi bir seçim olacaktır.

Bu bölgedeki bir diğer kulüp: Plazma olacaktır. Şehir merkezinde: “Saint-Tropez” isimli gece kulübü düşünülebilir. Yine şehir merkezindeki “Oskar” güzel yemekleri ve geniş içecek seçenekleriyle öne çıkıyor.

Yazının baş kısımlarında da söylediğim gibi: özellikle Türkler, buraya gece yani eğlence hayatı için gidiyorlar. Çünkü: bu şehirde gerçekten çok canlı bir eğlence hayatı vardır.

Rusya Soçi

TURİZM

Şehirdeki başlıca turizm etkinlikleri: plajlar, sıcak iklim ve maden suyu ile yoğunlaşmıştır. Şehrin hemen batısındaki “Colchis Virgin” ormanları: UNESCO tarafından, Kafkas Devlet Biyosfer Rezervi olarak “Dünya Mirası” ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Şehir: yaz aylarında, tedavi ve dinlenme için gelenlere hitap eden, 227 farklı ve yaklaşık 70 bin yatak kapasiteli oteller ve turistik merkezlerle doludur.

Bu yüzden, şehre, yıl boyunca yaklaşık 50 bin ziyaretçi gelir. Şehir gerçekten yalnızca seks turizmi için düşünülmemeli, Karadeniz kıyısındaki bu şehirde: deniz kıyısındaki plajlar ve kumsallar yanında, harika bir iklim ve spa yani kaplıca tesisleri bulunuyor ki, bunlar da değerlendirilmeli diye düşünüyorum.

Rusya Soçi

GEZİLECEK YERLER

MİCHAEL ARCHANGEL ANITI

Bu şahıs: şehrin koruyucu azizidir. Anıt: Esplanade caddesi üzerindedir. 2006 yılında buraya dikilen anıt: 7 metre uzunluğundadır ve bronzdan yapılmıştır. Bulunduğu kaide ise: kırmızı granit ve 24 metre betonarme bir kolon şeklindedir.

ALTIN POST ANITI

Altın post denilince, elbette bunun hikayesini bilen biliyor, bilmeyenler için, kısa bir açıklama yapmak gerekirse: bir bir Yunan efsanesine dayanmaktadır. Yunan mitolojisinde: Teselya kralının ikinci kez evlenince: oğlu Phriksos ve kızı Hele: kendilerinden nefret eden üvey annelerinin hışmından kurtulmak için: öz annelerinin kendilerine hediye ettiği “altın postu” uçan bir koçun sırtına bindirirler ve kendileri de üzerine çıkarak: Teselya’dan kaçarlar.

Ancak: yolculuk sırasında: Helle: Çanakkale boğazı üzerinde; denize düşer ve boğularak ölür. (Helle’nin düştüğü denize, daha sonraki dönemde, Yunanlılar tarafından “Helle denizi” denilmektedir.

Kardeşi Phriksos ise: Karadeniz’in doğu ucundaki Kolkhis ( günümüzdeki Gürcistan) e ulaşarak canını kurtarır. Kolkis kralı: Phriksos’a çok iyi davranır. Kızı Khalkiope ile evlendirir. Phriksos: kendisini ölümden kurtaran yolculuğu yaptıran koçunu: adak olarak tanrılar kralı Zeus için kurban eder.

Postunu ise: Kolkhis’te, bir ejderhanın nöbet tuttuğu bir koruluğa asar. Bu sırada: Teselya kralı ölür, yerine oğlu Aison geçer. Ama bir süre sonra: Pelias: Aison’u devirir ve tahta geçer. Aison’un oğlu İason: büyür ve Pelias’ın karşısına çıkıp, babasının tahtını geri isteyince: Pelias korkar ve genç adamdan kurtulmak için: kendisine bir öneride bulunur.

“ altın postu getirirse, krallığı ona bırakacağına söz verir ve İason bu anlaşmayı kabul eder, kısa süre sonra Yunanistan’ın dört bir yanından topladığı 50 yiğit insan ile, hızlı anlamına gelen “Argo” gemisiyle yola çıkar.

Bu kahramanlar: pek çok macera yaşadıktan sonra Kolkhis’e ulaşırlar ve kraldan altın postu isterler, ancak kral altın postu bunlara vermek istemez. Bunun için, 3 şart öne sürer.

Bunlar: “ İason: ateş püskürten iki korkunç boğayı çifte koşarak bir tarla sürecektir. Bu tarlaya, bir ejderhanın dişlerini ekecek ve sonunda her ektiği diş için topraktan fışkıran zırhlı savaşçıları yenecektir.”

Bu istekler zor olsa da, kralın küçük kızı Medeia, güçlü bir büyücüdür ve İason’a aşık olur. Medeia: büyü ve sihirler ile bu güç görevi başarması için İason’a yardımcı olur ve İason: altın postu ve Medeia’,yı da alarak Argo gemisiyle kaçar.

Bu efsanenin anısına: 2008 yılında, Sanat Müzesi yanında, bu anıt açılmıştır. Anıt: 5 ton ağırlığındadır.

Zarif sütunlar arasında: korkunç bir ejderha tarafından korunan, altın dökümlü-gerilmiş koyun derisi bulunmaktadır. Efsaneyi anlatırken sözünü ettiğim “Medeia” da: bu şehirde önemli bir simgedir.

Rusya Soçi Amfibius su parkı

AMFİBİUS-SU PARKI

Burası, Rusya ülkesindeki en büyük su parklarından birisidir. Aquapark alanı içinde, her yaştan insan için ilginç gelebilecek 15 farklı su kaydırağı bulunmaktadır. Su kaydırakları: en fazla 15 metreden, keskin dönüşler yaparak ve ziyaretçilerine büyük heyecanlar yaşatırlar.

Park alanında ayrıca 4 tane yüzme havuzu bulunmaktadır. Ana havuz, 120 cm derinliğinde ve varil şeklindedir. Tüm havuzlarda, çok iyi temizleme sistemleri bulunduğu söyleniyor.

Rusya Soçi Macesta Anıtı

MACESTA ANITI

Bu heykel: dünyaca ünlü “Macesta” nın kişisel portresidir ve aynı zamanda, şehrin en bilinen ve tanınan sembollerinin başında gelir. Söylenenlere göre: bölgedeki sıcak su kaynaklarının yüzeye çıkmasında yardımı olmuştur.

Anıt: 1967 yılında, Soçhili heykeltıraş Gusleva tarafından yapılmıştır. Heykel: mimar Serdyukov tarafından yapılan yere: uyumlu olarak monte edilmiştir.

Rusya Soçi State Circus
Rusya Soçi State Circus

SOCHİ STATE CİRCUS

Parlamento sokakta bulunan, bu sabit sirk: 19 Mayıs 1971 tarihinde kurulmuştur.

Sirkin bulunduğu yapı ise: SSCB Devlet ödülü sahibi Shvartsbreyna başkanlığındaki bir gurup mimar tarafından yapılmıştır. 1992 yılından bu yana: Soçhi Sirki: uluslar arası sirk yarışmalarında birçok ödül kazanmış ve sirk dünyası yıllıklarına adını yazdırmıştır.

Salon 2000 kişi kapasitelidir. Onarım için: Kasım 2013 tarihine kadar kapalı olan bu sirki: şehri ziyaret ettiğinizde, açık bulunduğunda mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Rusya Soçi Adler Sochi Utrishskiy Dolphinarium
Rusya Soçi Adler Sochi Utrishskiy Dolphinarium

ADLER SOCHİ UTRİSHSKİY DOLPHİNARİUM

Burası: yunuslar üzerine araştırmaların yapıldığı bir enstitü olarak bilinir. 1984 yılında açılmıştır. Eğlence tesisleri ise, 1997 yılında açılmıştır. Burada: 20 metre çapındaki ve 6 metre derinliğindeki havuzda: 1000 seyirci kapasiteli bölümde: balinalar ve yunuslar: 45-50 dakika süren gösteriler yapıyorlar.

13 yıldan bu yana: tesiste yapılan gösteriler 2 milyondan fazla kişi tarafından izlenmiştir. Evet: yaklaşık 1 ton ağırlığındaki bir deniz aslanının su da yaptığı kıvrak hareketler ilgi çekiyor.

Hatta: Karadeniz’e özgü: şişe burunlu yunuslar: büyük sanatçı edasıyla resim çiziyorlar ve bunlar Dolphinarium alışveriş merkezinde, ziyaretçiler tarafından büyük talep görüyor.

OCEANARİUM SOCHİ DİSCOVERY WORLD AQUARİUM

Burası: Rusya’nın en büyük ve dünyanın sayılı büyük akvaryumlarından birisi olarak bilinir. 17 Eylül 2009 tarihinde ziyarete açılmıştır. Her gün, saat: 10.00-18.00 arasında ziyarete açıktır. Lobiden bilet satın alarak girebiliyorsunuz.

Biletler ne kadar derseniz: yetişkinler 500 ovmak, 4-12 yaş arası çocuklar 250 ruble, fotoğraf ve video çekimi: 100 ovmaktır. Akvaryum tasarımı: 6000 metre karelik bir alanda: 5 milyon su kapasitesi bulunan 30 tank ile yapılmıştır.

Bunlarda: 200’den fazla farklı türlerde deniz ve tatlı su canlısı: toplam 4 bin tane bulunmaktadır. Ayrıca: yine burada 24 metre karelik bir akrilik pencere alanı ve 44 metrelik bir akrilik tünel bulunur.

Burada: dalış meraklıları için dalış yapmak mümkündür. 3000 deniz canlısı arasındaki bu dalış, yaklaşık 30 dakika sürüyor ve ücret olarak 3000 ruble ödeniyor.

Evet, şehir ziyaretçilerinin burayı mutlaka görmelerini öneriyorum. Yapıya girdiğinizde, ilk olarak tatlı su balıklarının bulunduğu akvaryumlar görülüyor.

Gölet üzerindeki köprüden ilerleyerek, yağmur ormanlarının içinde akan şelaleyi göreceksiniz. Açık sularda: yine Amazonlar, Avustralya ve Ekvator bölgesinden getirilen 100 farklı tatlı su canlısını görebiliyorsunuz.

Bunlar arasında özellikle: piranhalar, discus, gurami balıkları ilgi çekiyor. Daha sonra: 44 metrelik akrilik tünel var. Bu tünelden geçerken, üç tarafınızın sularla çevrili olması ve bu sularda gezinen deniz canlıları, değişik bir ortam yaratıyor.

Cam arkasında: görünüşte kırılgan (aslında camın kalınlığı 17 cm. dir) olan su yaşamında: güzel bitkiler, resifler ve kayalar, aniden yavaş yavaş yaklaşan köpek balıkları görülüyor. Son olarak: burada “temalı cafe”, “balık besleme” bölümü ve “hediyelik eşya mağazası” da bulunuyor.

SOCHİ SANAT MÜZESİ

Şehir merkezinde, Ave Resort adresinde: bir eğitim ve kültür merkezi olarak bilinmektedir. Müzenin bulunduğu yapı: 1936 yılında, Zholtovsky tarafından tasarlanmıştır ve mimari yapıt olarak, Rusya Federasyonunda, öneme sahiptir.

Müze sergi bölümünde: Rus, Sovyet ve yabancı sanatçılara ait, 3000 civarında: resim, heykel, çizim, dekoratif ve el sanatları ürünleri sergilenmektedir.

Rusya Soçi Loosky Tapınağı
Rusya Soçi Loosky Tapınağı

BİZANS KİLİSESİ KALINTILARI-LOOSKY TAPINAĞI

Burası: Sochi şehrinin Lazarev ilçesinde bulunan bir ortaçağ dönemi kalıntısıdır. Karadeniz kıyısından 1.5 km. uzaklıktadır. 1987-1997 yılları arasında burada yapılan arkeolojik çalışmalara göre: ilk tapınak inşaatı, 10-11’nci yüzyıllardan kalmadır.

15 ve 16’ncı yüzyıllarda ise, burası bir kale haline getirilmiştir. Günümüzde görülen tapınak kalıntısının “Bizans” dönemine ait olduğu düşünülüyor.

MARİNE STATİON-LİMAN

Burası: şehrin limanında bulunan bir istasyon olarak bilinmektedir. Yapı: 1955 yılında inşa edilmiştir. 2 katlıdır ve L şeklindedir. Binanın merkezinde: sivri bir kule bulunmaktadır ki, bu kule paslanmaz çelikten yapılmıştır.

Bu 3 katmanlı kulenin yüksekliği, 71 metredir. Üzerinde: heykeller bulunur. Bunlar: dört mevsimde, dört ana yönü işaret ederler. Hemen limanın önünde ise, Navigasyon tanrıçasına adanmış bir havuz bulunmaktadır.

Rusya Soçi Tren İstasyonu

SOÇİ TREN İSTASYONU

Bu yapı da, şehirdeki diğer bir kısım yapı gibi “Federal anıt” olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bina: 10 Eylül 1952 tarihinde hizmete açılmıştır. 3 katlıdır ve 3 avlu ile 55 metre yüksekliğinde bir katlı kuleye sahiptir.

ST SERGİUS CATHEDRAL

Burası bir “Ermeni” dini yapısıdır. 1993 yılında kutsanmış ve ibadete açılmıştır. Çan kulesi ise, 2004 yılında yapılmıştır.

SOCHİ MİLLİ PARKI

Burası, Bakanlar Kurulu kararı ile, 1983 yılında, milli park olarak ilan edilmiştir. Karadeniz kıyısındaki park alanında: eğlence, eğitim ve bilimsel amaçlı çalışmalar yapılmaktadır. Rusya’nın ilk milli parklarından birisidir.

Park alanı: nehir vadileri ve dağlarla kaplıdır. Karadeniz ise, park alanında dar bir şerit halinde kıyıda uzanır.

Söylenenlere göre: park alanında 40 nehir ve dere bulunuyormuş ve bunların tümü Karadeniz’e akıyor. Park alanı, ilginizi çekerse, 28 farklı yürüyüş yolu barındırıyor.

AKHUN DAĞI VE GÖZLEM KULESİ

Akhun dağının deniz seviyesinden 500 metre yükseklikteki zirvesinde: bir gözlem kulesi bulunuyor. 1932 yılında yapılan bu gözlem yani seyir kulesinde: hediyelik eşya satan yerler ve kafeteryalar bulunuyor.

Buraya çıkarsanız: gerek Adler, gerek Soçi ve gerekse Kafkas sıradağlarının muhteşem panoramasını izleyebilirsiniz.

Gürcistan Tiflis

Gürcistan Tiflis

Şehir: Gürcistan ülkesinin başkentidir. Zaten, ülkenin 4.469 bin kişilik nüfusunun 1.225 bin kişilik bölümü, Tiflis şehrinde yaşamaktadır.

Bu nüfusun: % 84’lük bölümü Gürcüler, % 6.5’luk bölümü Azeriler, % 5.7’lik bölümü Ermeniler, % 1.5’luk bölümü Ruslar ve geri kalanı çeşitli uluslardan oluşmaktadır.

Coğrafi olarak:

Şehir: toplam uzunluğu 1515 km. olan Kura nehrinin iki yakasında kurulmuştur. Bu yüzden nehrin her iki yakasında birçok restoran bulunur.

Hatta: Başkanlık Sarayı, Adalet Bakanlığı binası ve daha birçok kurumsal yapı da bu nehir kıyısındaki şeritte konuşlanmıştır. Zaten, burada görebileceğiniz Sovyet döneminden kalma devasa ve eski yapılar, olduğu gibi yani olanca kasveti ile duruyorlar.

Söylenenlere göre: o zamanlarda, yapının dışı ve merdivenleri devlete, içi ise özel kişilere aitmiş ve bu yüzden yapıların dışının onarılmadığı ve uzun yıllar öylece kaldığı söyleniyor. Öte yandan yine Rusça yazılar da, bu yapıların kasvetini arttırıyor.

Bir diğer duyduğum ise, Gürcülerin bu eski yapılara karşı bir saygı ifadesi olarak dokunmadıkları yönünde. Dışını aynı bırakıp içini yeniliyorlarmış, yani dıştan berbat bir yapı, içinde ise modern bir mekan.

Şehrin deniz seviyesinden yüksekliği: 380-600 metredir. Toplam alanı ise 500 km. karedir.

Şehrin en büyük problemi: ekonomik sıkıntılar. Her ne kadar bölgedeki komşularında, bol miktarda petrol ve doğal gaz bulunmasına rağmen, Gürcistan ülkesinde, petrol ve doğalgaz bulunmuyor ve enflasyonla mücadele de büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Bu yüzden, ülkenin geçim kaynakları: tarım, turizm ve özellikle şarap üretimidir.

Giriş kısmı için son bir not: şehirde kalacak yer aradığınızda, yanınıza yaklaşıp ta “guesthouse” diyerek, sizi bir yere yönlendirmeye kalkanlar olacaktır ki, bunları kesinlikle kabul etmeyin.

Çünkü: bu tür aracılar: genellikle kendi mahallesindeki bir komşusu veya bir tanıdığı, bir arkadaşının evini, size pazarlamaya çalışacaktır. Ama unutmayın ki, bu evler; şehirdeki orta karar bir otel için ödeyeceğiniz ücretten daha ucuz olmayacaktır.

Son olarak: bu şehri ziyaret edecekseniz, 2 veya bilemediniz en fazla 3 gün yeterlidir.

Gürcistan Tiflis

ULAŞIM

Tiflis, sarp sınır kapısından 450 km. uzaklıktadır. Tiflis havaalanı ise şehir merkezinin biraz dışındadır. (17.5 km. uzaklıktadır.)

2007 yılında inşa edilen havaalanı, bizim “TAV” denilen şirket tarafından işletiliyor ve bu nedenle, havaalanına inince pek yabancılık çekilmiyor.

Havaalanı işletmesinde, önemli konumdaki bütün personel Türk. Bu yüzden herhangi bir şey sormanız durumunda, aşırı yardımseverlik gösteriyorlar. İstanbul-Tiflis arasında direkt uçak seferleri bulunuyor ve uçuş süresi, 1 saat 40 dakikadır.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki taksi ulaşımında sizden 35-40 gel isteyeceklerdir, ancak vermeniz gereken ücret, en fazla 10 geldir. Daha açık bir örnek gerekirse: havaalanı ile şehir merkezindeki Mariot oteli arasındaki ulaşım için taksiye ödemeniz gereken ücret, azami 20-25 geldir.

Şehir merkezine otobüs ile ulaşmak isterseniz: Özgürlük meydanı ve Rustaveli Bulvarına ulaşan: 37 numaralı otobüse binmeniz gerekir.

Yolculuk yaklaşık 30-40 dakika sürer ve otobüs durağı: hemen geliş salonu önündedir ve otobüsler, her 20-30 dakikada bir şehir merkezine hareket ederler. Otobüsler, yalnızca para kabul ederler ve tek bilet 0.50 lari’dir.

Otobüsler, her gün saat: 07.00-22.00 arasında çalışırlar.

Son bir not: havaalanı ile şehir merkezi arasında tren ulaşımı da bulunuyor ki, çok seyrek olan bu trene binmek isterseniz, şehir merkezine çok daha ekonomik olarak ulaşabilirsiniz. Tren istasyonu: havaalanı terminaline yürüyerek 2 dakika uzaklıktadır.

Ana tren istasyonuna yolculuk yaklaşık 35 dakika sürer. Maliyeti 0.50 lari’dir. Ancak, gün boyunca sadece iki tren çalışır. Bunlar: saat: 08.45 ve 18.05 saatlerinde çalışırlar.

TARİH

Şehrin ilk kuruluşu hakkında bilinen bir efsaneden söz etmek istiyorum. Şöyle ki: şehir, günümüzden yüzlerce yıl önce, tamamen ormanlarla kaplı bir yer olarak bilinirmiş. Bir gün, bölgenin kralı: Kral Gorgasal: bu ormanlık alanda ava çıkar. Av sırasında: ormanlık alandaki sülün sürüsünün üzerine, av konusunda eğitilmiş atmacasını gönderir.

Ancak, aradan zaman geçmesine rağmen, ne sülün sürüsünden ne de atmacadan herhangi bir haber ve görüntü alamazlar. Aramalar sonucunda: sülün sürüsü ve atmacanın bir sıcak suya düştüğünü görürler ve kral: bu suyun bulunduğu yeri çok beğenir ve burada şehir kurulmasını emreder. Hatta: şehrin kurulduğu yerde bulunan sıcak suyun anısına şehre “tbilisi” yani “ılık su” adı verilir.

Evet, şehrin kuruluşuna ait Tiflislilerin anlattığı efsane bu, ancak şehrin bulunduğu yerde, MÖ.4000 binli yıllara kadar geriye giden yerleşimler bulunduğu da bilinmektedir. Ancak: yazılı kaynaklar, yukarıda söz ettiğim efsaneden itibaren şehrin kuruluşunu anlatırlar. Hatta: Tiflis şehrine ilk yapının yani kalenin, MS.4’ncü yüzyılda, Kral Bakur döneminde yapıldığı da yazılıdır.

MS.5’nci yüzyılda şehir

Kral Gorgasal tarafından ele geçirilir ve takip eden dönemde, şehir hızla kalkınır.
MS.6’ncı yüzyılda, Tiflis şehrinin: Gürcistan ve İberia denilen krallığın başkenti olduğu görülür.

Aynı dönemde: Doğu bölgelerini, Avrupa’ya bağlayan ticaret yolunun gelişmesiyle: şehir gittikçe daha önem kazanır ve hızla gelişimini sürdürür. Tüm Kafkasya’nın en önemli şehirlerinin başında gelmeye başlar.

Evet, şehir bu kadar önem kazanınca: elbette tarihi süreç içinde, birçok ulusun ele geçirmek için büyük uğraş verdiği bir yer olarak bilinir. Özellikle: Bizans, İran, Arap ve Selçuklu dönemlerinde, büyük güç mücadeleleri yaşanır.

570’li yıllarda: şehir İranlılar tarafından ele geçirilir. Takip eden dönemde, yine birçok medeniyet tarafından ele geçirilir ve özellikle 850-1050 yılları arasındaki Arap egemenliği, bunların en uzunu olarak bilinir. 1060 yılında ise, bu kez Selçuklular şehri ele geçirirler.

1122 yılında ise: Kral Davit, bu kez, şehri ele geçirir. Şehri, Gürcistan ülkesinin başkenti yapar. 12-13’ncü yüzyıllarda, Gürcistan’ın altın çağı yaşanır ve şehir bu dönemde iyice gelişir ve nüfus, 1 milyon kişiye yaklaşır. Aynı zamanda, şehir: kültür merkezi haline gelir.

1236 yılına gelindiğinde ise, bölgede Moğol istilası görülür. 1320 yılında Moğollar ülkeden çıkarılırlar ve Tiflis, yine Gürcü devletinin başkenti olur. Ancak: tarihi süreç içindeki işgaller yine devam eder ve şehir birçok kez yağmalanır.

1578 yılında ise, şehir bu kez Osmanlı yönetimine girer. 1603 yılında bu kez İranlılar şehri yeniden ele geçirirler. 1632 yılında, şehirde yeniden Osmanlı hakimiyeti görülür. 1723 yılında ise, bu kez Ruslar bölgeyi ele geçirirler. 1732 yılında, İranlılar, Tiflis şehrini yeniden ele geçirirler.

Ancak, İran baskısından yılmış olan kral Erekle: Ruslardan yardım ister ve 1801 yılında, Ruslar şehri ele geçirirler. 1850’li yıllarda, Tiflis yeniden bölgenin ticaret ve kültür merkezi haline gelir.

1917 yılında Tiflis şehrinin Gürcistan bağımsız Cumhuriyetinin başkenti olduğu görülür ancak 1921 tarihinde Rus kızıl ordusu şehri işgal eder. 1936-1991 yılları arasında: şehir, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin başkenti olur.

Ancak, takip eden tarihi süreçte, şehirde, Moskova yönetimine karşı sürekli olarak ayaklanmalar ve gösteriler düzenlenir ve bunlar her seferinde, Moskova yönetimi tarafından kanlı şekilde bastırılır.

İNSANLAR

Tiflisliler: kendilerini Gürcü olarak kabul etmiyorlar. Kendilerini “Tiflisli” olarak tanımlıyorlar. Bu arada: Rusları, İranlıları, Azerileri, Türkleri, Ermenileri sevmediklerini söylüyorlar.

Ama, bu sevgisizlik, şehirde herhangi bir güvenlik problemi yaratmıyor. Sokaklarda gündüzleri genellikle yaşlı insanlar görülüyor, gençler ise hava kararınca sokaklara çıkıyorlar.

Ülkede: işsizliğin yüksek boyutlarda olmasının en büyük sonucu: erkeklerin evlere kapanıp kendi yaptıkları şarapları içip sarhoş olmaları veya zengin erkeklerin kumarhanelerde zaman geçirmeleri olarak sonuçlanıyor.

Bunun doğal sonucu olarak: Gürcü kadınları, birkaç kişilik kadın gurubu şeklinde, kulüplerde eğlenmeye gidebiliyorlar. Yani, bir kulübe veya eğlence mekanına gittiğinizde, çevrenizde, kendi başlarına eğlenmeye gelmiş Gürcü kadınları görürseniz şaşırmamanız gerekiyor.

Öte yandan: Gürcistan’da, kadın nüfusun erkek nüfustan fazla olduğunu da söylemem gerek. Herhangi bir ortamda: Gürcü kadın gurubu bulunan bir masa gördüğünüzde: medeni bir şekilde yanlarına gidildiğinde, konuşmaktan çekinmiyorlar.

Zaten: Gürcistan’da yazının en başında da belirttiğim gibi, büyük bir ekonomik sıkıntı var.

Gürcüler: kendi geleceklerini Amerika ve Avrupa ülkelerine ve bu ülkelerden gelecek turistlerin bırakacağı gelirlere bağlamışlar. Yani: Amerikalı, Avrupalı veya Türk: konuşmaktan çekinmiyorlar. Ama, daha ötesi için herhangi bir şey söylemem mümkün değil.

Gürcistan Tiflis

DİL

Gürcü alfabesi: Latin harfleri kullanmıyor, bu yüzden özellikle kaldığınız otel veya konutun adresi bulunan bir kartı yanınızda bulundurun ki, taksi ile otele gitmek zorunda kaldığınızda, bunu yani kaldığınız yerin adresini Gürcü alfabesine göre izah edemezsiniz.

Gürcülerin bu kendilerine özgü kullandıkları dili: havaalanında uçaktan inip şehir merkezine giderken yol üzerindeki tabelalardan zaten hemen hissediyorsunuz.

Ermeni alfabesinden geldiği söylenen bu dilde: harfler, bizim karınca duasına benziyor. Yani, anlamak mümkün değil. Birbirine benzeyen ve yuvarlak harfler kullanılıyor. Ama yazıldığı gibi okunuyor. Sonuç olarak Gürcüce zor bir dil.

Gürcüler: pek misafirperver değiller. İngilizce konuştuğunuzda, çok mecbur kalmadıkça size cevap vermiyorlar.

Rusça veya Gürcü dili konuşmanızı bekliyorlar. Yani, İngilizce bilmek, bu ülkede ve şehirde, pek de geçerli bir durum olamıyor. İngilizce bilmemeleri sıkıntı yaratıyor. Sıkıştığınızda çevrenizdeki genç birine, İngilizce bir şeyler sormayı deneyin.

ELEKTRİK

Gürcistan ülkesinde, 220 volt elektrik akımı kullanılmaktadır. Tüm prizler: iki yuvarlak ayaklıdır.

Gürcistan Tiflis

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Şehir içi ulaşımdan söz etmeden önce, bu şehirde berbat bir trafik olduğunu söylemem gerekir. Kimse kurallara uymuyor ve şerit diye bir şey kullanılmıyor. Zaten bu yüzden, dikkatli baktığınızda, birçok arabanın hasarlı olduğunu görürsünüz.

Şehir içi nispeten küçük olduğundan, birçok yere metro ile ulaşabilirsiniz. Metronun gitmediği ücra ve sapa yerlere ise otobüsler gider.

Otobüsler: sarı renklidir ve her otobüsün ön tarafında gidilen yerlerin isimlerinin bulunduğu bir levha bulunur. Otobüslere orta kapıdan binilir. Eskiden şoföre ödeme yapılırken, 1 Şubat 2009 tarihinden bu yana: otobüs ve metro ücreti kontrollü kasa makinalarından yapılmaktadır.

Yani, sürücüye doğrudan ödeme yasaklanmıştır. Bilet almadan yolculuk yapanlardan, ceza olarak 15 gel alınmaktadır.

Her bir yolculuk için 0.50 lari ödenir. Aslında: Metromani denilen seyahat kartı da kullanabilirsiniz. Bu kartlara: her metro istasyonunda para yüklenebilmektedir. Kart ücreti olarak 2 gel ödenir.

Taksi

Taksiler, ülkemizdeki veya birçok ülkede olduğu gibi tek bir renk değil. Üstlerindeki “Taksi” yazısı ise oldukça küçüktür. Ayrıca, taksilerde taksimetre yoktur.

Herhangi bir durakları yok, elinizi kaldırdığınızda bir taksi bulabiliyorsunuz. Arabalar ise, eski Avrupa tarzı arabalardır. Şanslı iseniz Mersedes denk gelebilir.

Bu şehirde, taksiye binmeden önce, taksi şoförü ile mutlaka pazarlık yapmalısınız. Sovyet döneminde toplu taşıma sistemi oldukça gelişmiş olmasına rağmen, taksiler çok ucuzdurlar ama yine de turist olduğunuzu bilince fiyatları uçururlar.

Yine de, bir yerden bir yere gitmek istediğinizde, otobüslerde Gürcü alfabesi yani anlaşılmayan alfabe ile yazılı semt isimlerini anlamak zorunda kalmayın ve taksi kullanın derim.

Taksi ücretleri için, bir örnek olması açısından şunu bilmelisiniz ki: şehir içinde yakın mesafelerde 3-4 gel ve uzun mesafelerde 9-10 gel dışında ücret ödemeyin. Olur a, pazarlık yapmadan taksiye bindiniz, bu durumda: inmeden önce paranızı hazırlayın ve üstü kalmayacak şekilde, şoföre ücreti sormadan, siz peşin parayı verin ve taksiden inin. Gündüz saatlerinde en fazla 5 gel ödeyin ve inin.

Metro

1966 yılından bu yana kullanılan metro: nükleer saldırı ihtimali durumunda sığınak olarak kullanılmak için yerin çok altına yani derinlerine yapılmıştır. Yani, metro trenlerine binmek için yüzlerce metre derinlere iniyorsunuz.

Metro trenleri ise, 1960’lı yıllarda Ukrayna’dan alınmıştır. Metronun 3 hattı bulunmaktadır ve bunlar: yeşil, kırmızı ve mor hatlardır.

Bu metro istasyonlarından özellikle: Rustavi caddesindeki freedom square yakınlarındaki istasyon: belki de dünyanın en derin metro istasyonu olarak düşünülebilir, çünkü gerçekten yerin metrelerce altındadır.

Dakikalarca, yürüyen merdivenle aşağıya iniyorsunuz. Hızla ilerleyen yürüyen merdivenlerle, metroya yani yerin altına 3-4 dakikalık bir sürede ulaşıyorsunuz.

Yani, inanılır gibi değil.
Metrolar, sabah 06.00-24.00 arasında çalışırlar. Her yolculuk, 0.50 laridir. Günlük yolcu kapasitesi 300 bin kişidir. 22 tane metro istasyonu bulunur.

Şehirde, en büyük metro istasyonu, aynı zamanda bir otobüs terminali olan “diduba” dır.

Burası: maalesef hiçbir anlam taşımayan, gayet kalabalık ve aynı zamanda düzensiz bir otobüs terminalidir. Zaten, şehirdeki hangi istasyondan metroya binerseniz binin, sonuçta özgürlük meydanı durağına ulaşıyorsunuz ki, burası şehrin merkezidir.

Son bir not: genellikle her şehirde olduğu gibi, Tiflis şehrinde de, metro da suç oranının yüksek olduğu söyleniyor.

Minibüs

Bunlar “Marshrutkas” olarak isimlendirilirler ve hepsi sarı renklidir. İstediğiniz yerde durdurarak bu minibüslere binebilirsiniz, ancak daha önce de söylediğim gibi, bunların gidecekleri yerler, önlerindeki tabelalarda Gürcü alfabesiyle yazılıdır.

Her yolculuk, 0.80 laridir. Nakit veya Metromani kartları ile ödeme yapabilirsiniz.

Gürcistan Tiflis

ALIŞVERİŞ

Bu şehirde: sigara ve alkol gayet ucuzdur. Hatta: et bile ucuzdur. Şöyleki: burayı ziyarete gelen Türklerin: dönerken yanlarında içki ve sigara yanında, et de götürdükleri söylenmektedir. (Dana kıymanın kilosunun 10 gel olduğu, yani 10 TL. olduğu söyleniyor)

Hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz: buradan “Kantsi” denilen geleneksel boynuzları veya gümüş yada metal el yapımı bıçakları, Papakhi ve Teka denilen büyük kabarık yün şapkaları ve Gürcü şaraplarını tercih etmelisiniz.

Sebze-meyve ve yiyecek maddeleri almayı düşünenler için, şehirdeki “Populi” denilen marketler zinciri düşünülebilir. Çünkü: her yerde bunun bir şubesini bulmak mümkündür.

Mtkvari nehrinin kıyısında bulunan “9 MART” parkı ve “Dedaena” parkı arasındaki köprüde: “Digomi” ismi verilen bir bit pazarı kuruluyor ki, alışveriş meraklıları için bu pazarın kaçırılmamasını öneririm.

Bu pazarda: özellikle Sovyet ordusundan kalan malzemeler, ikinci el Rus kristalleri, antika fotoğraf makinaları, antika gümüş yemek takımları gibi nesneler bulup satın alabilirsiniz.

Bunun yanında, sanat meraklıları yani yağlı boya tablosu meraklıları için: Tiflis şehri bulunmazdır, çünkü bu şehirde, sanatçılar yaptıkları muhteşem yağlı boya tabloları, bizzat kendileri satıyorlar.

Şehirden kendiniz veya yakınlarınız için hediyelik şarap satın almak isterseniz: Leselidze bölgesindeki (metrodan Özgürlük Meydanı durağında inmeniz gerekir) “Wine Shop” iyi bir seçim olacaktır. Burada: Gürcü şarapları bulunur.

Özellikle: Saperavi şarabı ve vişne likörü almalısınız. Ayrıca: bunların dışında kendi ürünlerini de satıyorlar. Şarap barı ve tadım yeri de bulunuyor.

Gürcistan Tiflis

NE YENİR-NE İÇİLİR

Bu şehre yolunuz düşerse, özellikle “kolkheti” isimli restorana uğramanızı ve “hinkalı” (bu bir tür mantıdır ama boyutu çok büyüktür, neredeyse yarım yumruk büyüklüğünde diyebilirim ve zaten bunu yemek isterseniz, adet olarak sipariş veriyorsunuz, bir oturuşta 10 tane yiyebilirsiniz, önce bunu ısırıyorsunuz ve içindeki suyu içiyorsunuz, sonra kendisini yutuyorsunuz.

Gürcülerin milli yemeği olarak mutlaka denemelisiniz. Burada bir şey hatırlatmam gerek, bunun içine genellikle domuz eti koyuyorlar, ancak sebzeli ve peynirli cinsleri de var, sipariş verirken buna dikkat edin ) veya “haçapiri” (bu bir tür pidedir) denilen yerel yemekleri tatmanızı öneririm.

Haçapuri en çok satılan yiyecek maddesi olarak biliniyor. Şehirde her köşe başında bunun satıldığı mekanları görebilirsiniz. Özellikle: tereyağlı ve yumurtalı-peynirlisini yanında portakal suyu ile birlikte denemenizi öneririm.

Hatta: etli çorba veya mantar çorbası da denenebilir. Evet: Gürcistan’da et fiyatları ucuzdur. Burada yapılan et yemeklerinde de sürekli olarak sebze yer alıyor ve yemeklerin üzeri daima taze otlarla süsleniyor.

Gürcüler: hamur işi dışında, özellikle yemeklerinde soslar, baharatlar ve ceviz kullanmayı çok seviyorlar. Ceviz kullanılarak yapılan yemeklerinden birkaç örnek vermek gerekirse: cevizli yeşil domates, cevizli pırasa, cevizli kabak, cevizli fasulye, cevizli patlıcan, cevizli ıspanak sayılabilir.

Kolkheti denilen restoranın ortaçağ havası verilmiş dekorasyonu çok ilgi çekmektedir. Bu şehirde “peynir” ile harikalar yaratıyorlar. Geleneksel yemeklerinde et yanında: mantar, patates ve peynir kullanarak, muhteşem lezzetler yaratıyorlar.

Mantar, Gürcistan ülkesinde birçok farklı türden yetişiyor ve yemeklerde başarılı şekilde kullanılıyor. Bu muhteşem lezzetli yemeklerden sonra ise, yine bu ülkenin dünyaca meşhur ama bizdekilere nazaran daha tuzlu olan tadı ile maden suyu olan “Borjomi” tadılmalıdır.

Tüm bunların yanında, hazır yiyecek yani fast-food tatmak isterseniz, şehirdeki Mc Donalts restoranlarında, menü kavramının bulunmadığını, her aldığınız yiyecek ve içecek için ayrı ücret ödemeniz gerektiğini bilmelisiniz.

Bu arada: restoranlarda % 10-15’lik servis ücreti çoğu zaman faturaya dahil edilmektedir.

İçki denilince,

Bu ülkede “şarap” akla gelir. Burada, gayet ucuz fiyata, gayet güzel ve lezzetli şarap içmek mümkündür. Çünkü: şaraplar konusunda Gürcistan oldukça zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Kura nehrinin her iki yanında kurulu, geniş mekanlarda Gürcüler şarap içmeye bayılıyorlar.

Çünkü: şarap, Gürcülerin kutsal içeceği ve Gürcü kimliğinin en önemli parçasıdır. 1990 yılında Sovyetlerin çöküşünün ardından: Gürcü şarap üreticileri, şaraplarının uluslar arası piyasalardaki değerini öğrenmişlerdir.

Ülkede yetişen 530 çeşit üzümden üretilen şaraplar, günümüzde Gürcü-Fransız ortaklığındaki bir firma tarafından, Amerika ve Avrupa’da ve hatta Rusya’da birçok yere dağıtılıyor.

İyi bir şarap markası isteyenler için “Teliani” markası önerilir. Bunun kırmızı ve beyaz cinsleri bulunuyor. Şaraplar söylediğim gibi, çok fazla çeşitlidir. Ancak, kalite şarap düşünenler “mukuzani” üzümünden yapılma şarabı tercih etmelidirler.

Saperavi üzümünden yapılma şaraplar da tercih edilebilir. Son bir not: bu ülkede şarabın en popüler olanı: “saperavi” markasının “kırmızı” şarabıdır.

Bu şehirde: insanlar her yerde gerek sigara ve gerekse alkol kullanabiliyorlar. Hatta: cadde ve sokakların birçok yerinde, yerlerde, köşe başlarında bira şişeleri görebilirsiniz, ama bu bira şişeleri asla ve asla, içki içip sarhoş olan insanlar tarafından, başkalarını taciz etmek için kullanılmıyor. Yani, Gürcüler her yerde içiyorlar ama asla kokup bulaşmıyorlar diyebilirim.

Bu ülkede bira da çok meşhur ve yaygın, hatta fiyatı da çok ucuz olarak biliniyor. Özellikle: kazbeki ve nataktari markalı biralar tercih edilmelidir. Kazbekinin fabrikası, hemen şehir merkezinde nehir kıyısındadır ve biraz daha keskin ve buruk tatlıdır.

Bira fabrikasının şehir merkezinde olmasının en büyük faydası: insanların 5 litrelik pet şişelerle buraya gidip, bira doldurtmalarıdır ki, siz de şehirde uzun süre kalacaksanız bu yolu tercih edebilirsiniz. Birasını doldurtanlar, nehir kıyısında oturup bira içiyorlar.

YEMEK KÜLTÜRÜ

Gürcistan ülkesinde, bir tür yemek kültürü bulunuyor ve bundan söz etmek istiyorum. Olur da, bir Gürcü evine veya onların misafiri olarak bir mekana davet edildiğinizde, bu yemek kültürünü bilmenizde yarar var.

Gürcüler tarafından oluşturulan yemek sofralarında, mutlaka bir “tamada” denilen kişi bulunur. Bu kişi: sohbeti açan, sofrayı yöneten, ilk kadehi kaldıran kişi olarak, sofranın en görmüş geçirmiş, bilgili ve tecrübeli kişisidir.

Ancak, masada bir yabancı ülkeden gelen biri varsa: “tamaha” ilk kadehi, daima onun geldiği ülke ve Gürcistan ülkesi arasındaki dostluğun daim olması dileğiyle kaldırır.

Ardından kalkan kadehler ise: anne ve babalar, vatan, barış, ölen dostlar, akrabalar için kaldırılır. Kadehler her kaldırıldığında: erkekler tarafından o kadehteki içki bitirilmek zorundadır.

Kadınlar ise, genellikle bir iki yudum almak durumundadırlar. Ölenler için kadeh kaldırıldığında, masaya bir hüzün çöker. Tamada’nın burada görevi başlar ve takiben kadehini hayatın güzellikleri, tabiatın güzellikleri ve zenginlikleri adına kaldırarak bu hüzünlü havayı dağıtır. Evet: Gürcüler için, bu yemek kültürü bir anlamda, psikoterapi de sayılmaktadır.

Gürcistan Tiflis

PARA

Gürcistan ülkesinde kullanılan para biriminin ismi “gel” dir. Daha küçük para birimi ise, tetri olarak isimlendirilir ve 100 tetri, 1 lari (gel) e eşittir.
1 TL = 1 gel veya lari olarak isimlendirilir.

Kredi kardı, şehrin her yerinde geçiyor. Ayrıca: bankacılık sistemi de pek kötü değil, her yerde banka ATM leri görmek mümkündür.

Bu arada, para bozdurmak isterseniz, şehrin birçok yerinde bulunan döviz bürolarını göreceksiniz ama bunların bazılarında, döviz bozdurma sırasında sahte para verildiğini duydum, tabii bu olayın sonunda polis gündeme geliyor.

Siz bence otelinizin lobisinden veya banka şubesinden para bozdurun ve unutmayın ki, Gürcü parası uluslar arası geçerliliği olan bir para birimi değil, az az bozdurun, dönerken cebinizde kalan Gürcü paraları hatıra olur, herhangi bir başka yerde kullanamazsınız.

Gürcistan Tiflis Gece Hayatı

GECE HAYATI

Tiflis şehri: ziyaretçilerine gece hayatı konusunda çok fazla seçenek sunmuyor. Şehir merkezinde, sadece canlı müzik dinleyebileceğiniz bazı mekanlar bulunuyor. Hatta: bu caz müziği dinletisi bulunan mekanlarda çalan gurupların bazı üyelerinin ülkenin konservatuarında öğretim elemanı olduğunu bilseniz şaşarsınız.

Gürcistan ve Tiflis şehrini ziyaret edenlerin, gece hayatı konusundaki beklentileri elbette biliniyor.

Özellikle: gece kulüplerinde dansçı kızlar var. Bunlar, gece boyunca birçok farklı kostüm giyiyorlar ve geceye renk katıyorlar. Özellikle: bu tür yerleri düşünenler, “Cubic” denilen gece kulübünü tercih edebilirler.

Burada: yüksek volümlü müzik, karanlık ortam, güzel kızlar var. Gece hayatından ve eğlenceden söz edince, kumar tutkunları için de bir iki kelime etmekte fayda olabilir. Tiflis şehrinde casino kültürü yaşamak isterseniz:

“Adjara” otelinin casinosunu deneyebilirsiniz, bunun dışında, sokak ve caddelerde birçok bilgisayarlı kumar makineleri bulunuyor, ama bunlar pek önerilmiyor.

Son bir not: Özgürlük Meydanının bulunduğu yerde “Night Office” denilen bir gece kulübünün bulunduğunu ve burasının Tiflis şehrinin en gözde mekanlarından birisi olduğu söyleniyor. Striptiz kulübü var mı denince, “diva” isimli mekan, bunların başında gelmektedir.

Diğer söylenen yerlere gitmemeniz önerilir. Diva kulüp: Devlet Konser Salonu bölgesinde, otobüs duraklarının hemen sağındaki sokak üzerindedir.

İKLİM

Şehirde genellikle ılıman bir iklim hakimdir. Çünkü: şehrin dört tarafında bulunan dağlar: burayı korunaklı hale getirmiştir. Kafkasların sert hava şartları burada bulunmaz ve kış ayları, genellikle ülkemizdeki İç Anadolu kışlarına benzer ve hatta daha ılıman da denilebilir. Sonuç olarak: şehrin iklimi nispeten kışları soğuk, yazları sıcak geçmektedir.

Yıllık ortalama sıcaklık: 13 derece civarındadır. Ocak ayı, yani en soğuk ay sıcaklığı 1 derecedir. Temmuz yani en sıcak ay sıcaklığı ise, 24 derecedir. Kar: yılda ortalama 20-25 gün düşer.

TATİL GÜNLERİ

1 Ocak Yılbaşı
2 Ocak Bedoba günü
7 Ocak Noel
14 Ocak Eski yeni yıl
19 Ocak İsa Mesih Vaftiz günü
27 Ocak St Nino günü
8 Şubat St David günü
3 Mart Anneler günü
8 Mart Kadınlar günü
1 Nisan Palm Pazar
7 Nisan Duyuru
19 Nisan Paskalya
9 Mayıs Zafer Bayramı
12 Mayıs St Andria günü
14 Mayıs Kraliçe Tamar günü
26 Mayıs Bağımsızlık günü
1 Haziran Uluslar arası Çocuk günü
12 Temmuz St Petre ve St Pavle günü
19 Ağustos Tecelli
28 Ağustos St Mariam günü
21 Eylül Jvartamaghleba
14 Ekim svetitskhovloba
23 Kasım St. George günü
17 Aralık St Barbare günü
19 Aralık St Nikoloz günü

Gürcistan Tiflis
Gürcistan Tiflis

TURİZM

Turizm, burada fazla gelişmemiştir. Şehir merkezini tamamen yürüyerek dolaşabilirsiniz. Sadece, şehrin bir ucundan öbür ucuna gitmeyi düşünürseniz, bir arabaya ihtiyacınız olacaktır.
Şehir nispeten sakindir.

Yani, oldukça büyük sorunlar yaşanmıyor. Özellikle: yılbaşı öncesinde yılbaşı eğlenceleri için şehir cadde ve sokaklarını süslemede, büyük paralar harcandığı, şehrin tamamen ışıklandırıldığı ve süslendiği söyleniyor, yani Tiflis bir yılbaşı kutlaması için düşünülebilir.

Şehir: komünist yönetim sırasından kalma devasa binalar yanında, gayet mütevazi insanlarla doludur. Yeşil parklar: birer heykel müzesine dönüşmüştür. Botanik parkının muhteşem manzarası ve ortamı: insanı bambaşka bir havaya sokar.

Öte yandan: şehir gezinizde, sizi rahatsız eden, kolunuzdan tutup çekiştiren satıcılar göremezsiniz.

Şehirdeki müzelerin hepsinin giriş ücreti standarttır, giriş ücreti 5 gel, yani 5 TL. dir.

Gürcistan Tiflis
Gürcistan Tiflis

GEZİLECEK YERLER

ESKİ ŞEHİR MERKEZİ

GORGASALİS MEYDANI

Burada: zamanında büyük pazarlar kuruluyormuş.
Meydana geldiğinizde: Mtkvari nehri üzerindeki “Metekhi köprüsü” nü görebilirsiniz.

Gürcistan Tiflis Metekhi Köprüsü

METEKHİ KÖPRÜSÜ

Tiflis şehir merkezindeki köprü: ilk olarak 1821 yılında ahşap olarak inşa edilmiştir. Daha sonra 1870 yılında bunun yerine metal köprü yapılır. Günümüzde görülen köprü ise, 1950 yılında inşa edilmiştir.

Köprüden nehrin öbür yanına geçin.

Gürcistan Tiflis Metekhi Kilisesi
Gürcistan Tiflis Metekhi Kilisesi

METEKHİ KİLİSESİ

Burası, Tiflis şehrinin sembolüdür. Metekhi kelimesinin anlamı: saray çevresi” demektir.
Kilise ve çevresindeki bölgenin tarihi, MS.5’nci yüzyıla dayanmakta ve burası, Tiflis şehrinin en eski yerleşim yeri olarak bilinmektedir.

Kraliçe Tamara zamanında yapıldığı söyleniyor. Ancak: 1235 yılındaki Moğol işgali sonrasında: buradaki yapılardan, kilise dışındakiler günümüze kalmamıştır.

Kilise: kubbeli yapısı ile alışılmadık bir mimari stile sahiptir.

Sovyet döneminde (1988 yılında) kilise yakılmak istenmiş, ancak büyük bir halk direnişiyle karşılaşınca, bundan vazgeçilmiş ve yapı korunabilmiştir.

Kilisenin bahçesinde, görkemli bir heykel göreceksiniz. Bu heykel: Kral Gorgasali’nin ata binmiş heykelidir. 1961 yılında, heykeltıraş Amashukeli tarafından yapılmıştır.

Gürcistan Tiflis Abanotubani Semti

ABANOTUBANİ SEMTİ

Burada anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Hani en başta, tarih bölümünde şehrin kuruluşuna ait bir kral ve av durumundan söz etmiştim. Bu da ona benziyor.

Anlatılanlara göre: adı geçen kral burada avlanırken, bir geyik vurur ve geyik bir sıcak suya düşer, yarası hemen iyileşir ve hızla uzaklaşır.

Bunun üzerine, kral, bu noktada ve çevresinde bir şehir kurulmasını emreder ve böylece Tiflis şehri kurulur. Zaten şehrin isminin kelime anlamı da “sıcak sular” demektir.

Günümüzde, bu noktada: sıcak su hamamları bulunuyor.

Bu hamamlarda: 38-40 derece sabit sıcaklıkta ve sülfürlü suların: diğer minerallerle zenginleşmiş halde, özellikle: deri hastalıkları ve artrit gibi hastalıkların tedavisinde iyi geldiği söyleniyor.

Genellikle: halk, 5 x5 metrelik bu küçük havuzların bulunduğu odaları kiralayabiliyor ve bu hamamlara girip kükürtlü sıcak sularda şifa arıyorlar. Tuğladan örülmüş kubbeli damlardaki bacalardan tüten dumanlar: buraya gizemli bir hava veriyor.

Bu hamamlara girmeyi düşünürseniz, çıktıktan sonra, hemen yakınlarındaki kafelerde serinlemek için bir şeyler içebilirsiniz.

Evet, Metekhi kilisesini gördükten sonra, köprüyü kullanarak, yine nehrin öte yanına geçmelisiniz, çünkü, bu bölgede kilise dışında görülecek bir yer yok.

Gorgasalis Meydanından, Narikala kalesine doğru yürümeye devam edin.

ST. GEORGE ERMENİ KATEDRALİ

Katedralin özellikle tavan işlemelerini görmenizi öneririm.

Gürcistan Tiflis Harikala Fortress

HARİKALA FORTRESS-KALE

Girişin ücretsiz olduğu, burası, Tiflis şehrinin ana kalesi olarak isimlendirilir ve Tiflis şehrinin savunma sembolüdür. Kale: MS.4’ncü yüzyılda, şehirde kurulmuştur.

İlk yapıldığında “Shuris-tsikhe” olarak bilinmesine rağmen, sonradan “Narika kalesi” olarak isimlendirilmiştir ve bu ismi Farsça bir kelimeden türetilmiştir.

Başka bir teoriye göre: kalenin ismi, Moğollar tarafından verilmiştir ve kelime anlamı “küçük kale” dir. Kale: 7 ve 8’nci yüzyıllarda, Araplar tarafından genişletilmiştir. Araplar, kale duvarları içine “Emir Sarayı” inşa etmişlerdir.

11 nci yüzyıla gelindiğinde ise, kale bu kez, kral David tarafından genişletilmiştir. Kalenin 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalma surlarının büyük bölümü: 1827 yılındaki büyük depremde hasar görmüştür.

Günümüzde, kalenin yalnızca dış duvarları ayakta kalmıştır.

Kalenin içinde bulunan yapılar:

St Nikolas Kilisesi

Kale içinde, ayakta kalarak günümüze ulaşmış tek yapıdır. 12’nci yüzyıldan kalmadır. 1996 yılında yenilenmiştir.

Kilisenin duvarlarının üstüne çıkıp: Tiflis şehrinin muhteşem manzarasını mutlaka izleyin.

Kartin Deda-Gürcistan’ın Anası heykeli

Kiliseden çıkıp, tepeye doğru yürümeye devam ettiğimizde, Tiflis şehrinin birçok yerinden görülen bu heykele ulaşırsınız. Sololaki tepesindeki heykel, 1958 yılında inşa edilmiştir.

Heykel: konum olarak şehrin her yerinden görülebilecek bir yere yapılmıştır. Heykelde: kadın figürünün bir elinde kılıç, diğer elinde şarap kadehi bulunmaktadır.

Anlatılmak istenen ise: Gürcülerin kılıç ile, düşmana karşı sonsuz bir direniş gösterecekleri, şarap kadehi ise, dostlarına karşı sonsuz bir misafirperverlik göstereceklerinin ifadesidir. Heykel: bir anlamda, Gürcüleri anlatıyor. Burada son bir not aktarmak istiyorum.

Bu heykelin bir benzeri de “Erivan” şehrinde bulunuyormuş, ama Erivan şehrinde yani Ermenistan’da bulunan heykelin elinde yalnızca “kılıç” bulunuyormuş. Yani: dost olarak gelenlere ikram edecek şarapları yok galiba.

Evet, heykeli de gördükten sonra: Eski şehir bölümünde, eski Tiflis evlerinin bulunduğu ara sokaklardan ilerleyerek, yine yürüyüşe başladığımız Gorgasalis meydanına ulaşıyoruz.

Şimdiki hedefimiz “Tavisuplebis Meydanı”. Yani “Özgürlük Meydanı”

Gürcistan Tiflis Özgürlük Meydanı

ÖZGÜRLÜK MEYDANI

Burası, Gürcistan yakın tarihinde önemli olayların geçtiği bir yer olarak bilinir. Gürcistan ülkesinin bağımsızlığına kadar, meydan “Lenin Meydanı” olarak biliniyormuş.

Bağımsızlığın ardından ise, Özgürlük Meydanı olarak bilinmeye başlanmıştır.

Çünkü, 1990 yılının sonunda, ülkede bulunan son “Lenin” heykeli de yıkılıp yok edilmiştir.

Burada bulunan Lenin heykelinin yerine ise, Gürcülerin dini sembolü olan “St. George” heykeli konulmuştur.

Güzel Sanatlar Müzesi

Meydanda bulunan bu müzeyi mutlaka gezmenizi öneririm.
Özellikle “hazine” bölümü, kaçırılmaması gereken bir yerdir. Buranın en nadide eseri ise Kraliçe Tamarın: bir rastlantı sonucu bulunan tacıdır ve taç: yakut, zümrüt ve incilerle süslü olarak muhteşem bir güzelliğe sahiptir.

Bu müzede ayrıca: Gürcistan, Azerbaycan ve ülkemizin doğusunda bulunan, Gürcü kültürüne ait objeler sergilenmektedir.

Müzeden çıkınca, şehrin en önemli bulvarlarından birine ulaşıyorsunuz.

RUSTAVELİ GAMZİRİ

Bulvar, ismini ünlü Gürcü Şair Rustevi’den almaktadır.

Bulvar, yaklaşık 1.5 km. uzunluğundadır. Genişliği ise 100 metreden az değildir. Geniş kaldırımlar ve o geniş kaldırımdaki devasa ağaçlar, o ağaçların altındaki gölgeliklerdeki banklara oturan, gelip geçenleri izleyen insanlar göreceksiniz.

Hatta: her 50 metrede bir, yol kenarında veya apartman diplerinde bulunan heykelleri de görebilirsiniz. Boydan boya yürüseniz, 30 dakikada geçebilirsiniz. Ancak, Gürcistan ülkesinin en önemli caddesidir.

Bulvar üzerinde bulunan binalar: 19’ncu yüzyıl Rus ve Gürcü mimarisinin en güzel örnekleridir. Bu binalarda: klasik Sovyet mimarisi, kalın sütunlar ve duvarlar ile ince işlemeler görülür. Ayrıca, yine bu binaların çoğunda: bulvarla bağlantı sağlayan ara geçitler yani avlular bulunuyor.

Bulvar üzerinde trafik ışığı bulunmuyor. Bazı yerlerde, yayalar için yaya alt geçitleri yapılmıştır. Bu yüzden: bulvar üzerinde akıcı bir trafik işlemektedir. Yani, en yoğun saatlerde bile, burada trafik sıkışıklığı görülmez. Yemek olarak, Mc Donalt düşünenler, buraya gitmelidirler.

Gürcistan Müzesi

Bulvar üzerindeki bu müzede: Gürcistan tarihini izah eden objeler, kronolojik olarak düzenlenerek ziyaretçilere sunulmaktadır.

Parlamento Binası

Bulvarda, Gürcistan Müzesinden sonraki bölümdedir. Gül devriminin tipik görüntüleri, bu parlamento binasından dünyaya yansımıştır.

Bu binanın önünde, kutu şeklinde bir anıt göreceksiniz. Bu anıt: Rusya’ya karşı yapılan kurtuluş mücadelesinde ölen 14 kız adına yaptırılmıştır.

Yeni parlamento binası ise, 26 Mayıs 2012 tarihinde açılmıştır.

Kashveti Kilisesi

Parlamento binasının hemen karşısındadır.
Gürcü mimarisinin güzel bir örneği olan kilisede: pagan döneminden kalma semboller de bulunmaktadır. Kilisenin bahçesinde ise, ünlü Gürcü şair gömülüdür.

Rustaveli Milli Tiyatrosu

19’ncu yüzyılın son döneminde inşa edilmiş olan bu yapı: farklı mimari unsurları bir araya getiriyor. Özellikle, dış cephesindeki zengin rokoko süslemeler ve etkileyici genişliği dikkat çekiyor. Yapı, günümüzde de tiyatro işlevini sürdürmektedir.

Gürcistan Tiflis Paliashvili Operası

Paliashvili Operası

İtalyan bir mimar tarafından 4 yıllık inşaat süresi sonucunda yapı: 12 Nisan 851 tarihinde ziyarete açılmıştır. Aynı tarihte, bir İtalyan opera gurubu, üç ay süreyle burada 12 opera gösterisi yapmıştır. 800 seyirci kapasitelidir.

11 Ekim 1874 tarihindeki yangında, opera ve bale tiyatrosu tahrip olur ve 1990 yılında restorasyona alınır.

Bulvarın sonuna geldiğinizde: yine büyük bir meydanla karşılaşacaksınız. Bu meydan “tavisuplebis moedani” isimlidir. Bu meydanda “Saint George” yani Gürcistan ülkesinin kutsal koruyucusunun: at üzerinde, bir ejderhayı mızrakla öldürürken resmedildiği, 50 metrelik bir kaide üzerinde duran, altın rengindeki bir heykelini görebilirsiniz.

Bu meydanda ayrıca şehrin en lüks otellerinden olan “Mariot” bulunur.

Bu meydandan biraz daha yürürseniz, bu kez, bu bulvara ismini veren, ünlü Gürcü şair “Rustavelli” nin heykelini görebilirsiniz. Evet, bu meydan “Rustavelli” meydanı olarak biliniyor.

Bu meydanın hemen ilerisinde ise, şehrin üniversite semti olan “Vake” görülüyor. Vake bölgesinin diğer kenarında, yine ünlü “Vake Parkı” bulunuyor ki, bu park alanı gayet büyük ve üniversite gençleri bu parkta zaman geçiriyorlar, öte yandan bu parkın bulunduğu alan, Tiflis şehrinin en lüks ve pahalı semtlerinden birisidir.

JAVAKHİSHVİLİ TİFLİS DEVLET ÜNİVERSİTESİ

Yapı: mimar Svimon Kldiashvili tarafından tasarlanmış ve 1900’lü yılların başında tamamlanmıştır. 1918 yılında ise, devlet üniversitesinin kurulması üzerine, yapı üniversiteye devredilmiştir.

Gürcistan Tiflis Mtatsminda eğlence parkı

MTATSMİNDA EĞLENCE PARKI

Park: Mtatsminda dağının eteklerine kurulmuştur. Şehir merkezinden park alanına ulaşmak için taksi tutarsanız, sakın 10 gel üstünde ücret ödemeyin. Burası, şehir merkezine yaklaşık 20 dakika uzaklıktadır. Otobüs ile gitmek isterseniz: 124 numaralı otobüse binmeniz gerekir.
Yürüyerek buraya ulaşmak da mümkündür.

Güzel bir patikadan ilerleyerek ulaşılır ama yorucudur. Patika yol ise, düzenlenmiştir yani keçi yolu denilemez. Yol üzerinde: merdivenler, korkuluklar ve köprüler bulunur. Parkur boyunca ise, polis devriyesi bulunur.

Park alanında, televizyon kulesi de bulunmakta olup çok uzaklardan seçilebilmektedir. İçinde lunapark misali eğlence makineleri bulunan eğlence parkında, orman içindeki aletler, muhteşem güzel zaman geçirmenizi sağlayacaktır.

Özellikle roller coaster ilgi çekmektedir. Bu alet, 60 metre yükseğe çıkmaktadır. Ayrıca: video oyunları, su kaydırağı ve diğer bir kısım oyun aleti de bulunur.

Tepenin kenarında bulunan büyük dönme dolap binişi 2 laridir. Dönme dolaba binerseniz: Tiflis şehrinin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.

Yalnızca eğlence aletleri değil, burada restoran ve kafelerde bulunuyor, yani oturup zaman geçirebilirsiniz. Yeşillikli ve sessiz, sakin bir yerdir. Ama, hava kararınca burada pek kalabalık kalmıyor, bu yüzden buraya gündüz saatlerinde gitmenizi öneririm ki, mutlaka gidin, manzarayı da izleyin.

TİFLİS HAYVANAT BAHÇESİ

Kostava bölgesinde bulunan hayvanat bahçesinde, 300’den fazla, farklı türden hayvan bulunmaktadır. Giriş ücreti yetişkinler için 2 lari ve 3 yaş üstü çocuklar için 1 laridir. Buraya ulaşmak için metrodan, Teknik Üniversite istasyonunda inmeniz gerekir.

Ek bir ücret karşılığında: sürüngenler ve deniz canlılarının bulunduğu “Axotarium” denilen yeri de ziyaret edebilirsiniz.

MARJANİSHVİLİ CADDESİ

Bu cadde: şehirdeki Türk caddesi olarak da bilinmektedir. Şehirde sayıları azımsanmayacak ölçülere ulaşan Türk girişimciler, bu caddeyi kendilerine mesken tutmuşlardır.

Bu cadde üzerinde: birçok Türk restoranı, bakkalı, satıcısı, berberi bulmak mümkündür. Tiflis şehrinde yaşarken veya ziyaretiniz sırasında, canınız memleket hasreti çekerse, bu caddeyi ziyaret ederek bu hasreti rahatlıkla giderebilirsiniz.

Cadde: “Sit” alanı olarak koruma altına alınmıştır, çivi dahi çakmak yasaktır.

Bu cadde üzerinde, bir de Mc.Donalts restoranı bulunuyor.

SAMEBA KATEDRALİ

Şehre hakim bir tepe üzerinde ve şehrin her yerinden görülen bu devasa yapı: görülmeye değerdir. Yapının: 1995 yılında Gürcü birliği, dirilişi ve ölümsüzlüğünün sembolü olarak yapımına başlanmış ve 2003 yılında tamamlanmıştır.

Öte yandan: şehirde birçok yoksul ve birçok kilise bulunmasına rağmen, bu devasa yapının yapılmasını anlamak da mümkün değildir.

Yine de, 15 bin kişinin aynı anda ibadet yapabildiği bu kilise: Ortodoks dünyasının önemli yapıları arasındadır. ( en yüksek üçüncü katedraldir) Yükseklik 101 metreye ulaşır.

Özellikle: bahçesindeki çan kulesi ilgi çeker. Yapının tepesindeki haç ise, 30 kg. altın kullanılarak kaplama yapılmıştır.

Yapının içinde ise, ses sistemi bulunur ve okunan dualar, yankılanarak elektronik müzikten farksız bir ses duyulur.

GEORGİAN NATİONAL MUSEUM

Müzeyi gezmek için 2 saat ayırmanız yeter. Giriş 5 laridir.

Müzenin koleksiyonu içinde bulunanlar: binlerce yıl öncesine dayanan: karmaşık mücevherler ve altın-gümüş dövme eserlerdir. Diğer sergiler içinde ise: Afrika dışında bulunan, dünyanın en eski insan kalıntılarına ait fosillerdir.

Müze içinde en ilgimi çeken yer “Sovyetlerden Nefret Köşesi” idi. Müze zaten genel anlamda: Rusların ülkeye girip, işgal sırasında yaptıklarının anlatımı için dizayn edilmiş havasını veriyor.

Evet, “The Soviet Opression” yani “Sovyet Baskısı” olarak isimlendirilen bu bölümü mutlaka gezmelisiniz. Duygularınıza sahip olmanız da gerekiyor.

Gürcistan Tiflis Barış Köprüsü

BARIŞ KÖPRÜSÜ

2010 yılında açılan köprü: çelik ve camdan yapılmıştır. Köprü: modern Tiflis şehrinin sembollerinden birisidir. Köprü, 150 metre uzunluğundadır.

Çağdaş bir tasarım sunmaktadır. Tasarım: bir deniz hayvanının anımsatmaktadır.

Özellikle: geceleri led ışıkları ile ışıklandırıldığında: çelik ve cam gölgelik ışıl ışıl parlamaktadır.

AERİAL CABLE CAR

2012 yılında açılan teleferik: Narikala kalesi ile Kura nehrinin sol kıyısındaki Rike Park alanını birbirine bağlar. Teleferiğin büyük pencerelerinden, 360 derecelik bir açı ile, güzel manzara izleyerek yolculuk yapabilirsiniz. Yolculuk birkaç dakika sürer.

ŞEHİR ÇEVRESİNDEKİ GEZİLECEK YERLER

Tiflis şehri çevresinde: muhtemelen 1-1.5 saat uzaklıktaki mesafelerde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmış iki köy bulunmaktadır.

Gürcistan Tiflis Mtskheta

MTSKHETA

Tiflis şehir merkezinin yaklaşık 20 km. kuzeyindedir. Yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuk ile ulaşılır.
1994 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınan burası: Gürcistan ülkesinin eski başkentidir ve burada bulunan tarihi kilise: Kafkasya’da, Ortaçağ dini mimarisinin en seçkin örneklerinden birisidir.

Bu dini yapının yüksek sanatsal ve kültürel seviyesi, kurulan krallığın gücünü ifade etmektedir.

Svetitskhoveli katedrali ve Jvari Manastırından oluşan bu dini yapılarda: Gürcü alfabesinin erken dönem örnekleri bulunmaktadır.

Jvari Manastırı

Bu yapı: 6’ncı yüzyıldan kalma bir Gürcü Ortodoks manastırıdır. İsminin kelime anlamı Haç Manastırıdır. Aynı adı taşıyan bir diğer Gürcü manastırı: Kudüs şehrinde bulunmaktadır.

Svetitskhoveli Katedrali

11’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Sitenin çevresi, erken Hıristiyanlık gelenekleri ve efsaneleriyle doludur. Uzun yıllar, burası Gürcüler tarafından baş kilise olarak kabul edilmiş ve en saygı duyulan ibadet yerlerinden biri olmuştur.

Samtavro

11’nci yüzyıldan kalma bu manastır kompleksinde: ilk Hıristiyan kral Miriani ve eşi Nana gömülüdür.

Gürcistan Tiflis Sighnaghi

SİGHNAGHİ

Tiflis şehir merkezinin 100 km. doğusundadır.

Şehir ilk olarak: 1762 yılında: Gürcistan kralı Heraklius II tarafından: daha önce var olan kale yıkıntıları üzerine inşa ettirilmiştir. Yapılış amacı ise: Dağıstan kabilesi saldırılarına karşı bir kale görevi yapması içindir.

Sighnaghi isminin kelime anlamı “liman” demektir.

Sighnaghi ve çevresi: birçok tarihi ve kültürel anıtlara ev sahipliği yapmaktadır. Günümüzde: kasabanın çevresinde 18’nci yüzyıldan kalma sur duvarları görülür.

Günümüzde buraya “Aşk kasabası” da deniliyor ve burada düğünler yapılıyor.