Malezya Penang

Malezya Penang

Penang: Malezya’nın kuzeybatı ucunda bulunan bir eyalettir. Eyalet toprakları: hem Penang adasında ve hem de Malay yarımadası üzerinde yayılmıştır. Ama: Penang adası:13 km uzunluğundaki bir köprü ile: anakaraya bağlanmıştır.

Eyaletin başkenti: Penang adasında bulunan “Georgetown” şehridir. Eyalet: ülkenin en gelişmiş ve ekonomik açıdan rahat devletlerinden birisidir. Bu gelişmede turizm önemli rol oynamaktadır.

 

PENANG ADASI BÖLÜMÜ

Penang adası: Malakka boğazında, kuzeydoğuda küçük ve dar bir boğazla, anakaradan ayrılmaktadır ve kıyıya 4 km uzaklıktadır. Adaya: karayolu, demiryolu ve feribot ile ulaşım mümkündür.

Adanın havaalanı: Georgetown şehrinin18 km güneyindedir ve ismi “Lepas İnternational Airport” dur. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım taksiler ile sağlanır. Öncelikle, burayı ziyaret etmek için en uygun zamanın: şiddetli yağış dönemi dışında kalan Ekim-Kasım ayları olduğunu unutmayınız.

Adanın ismi aslında “Pulai Punang” olarak geçmektedir ancak kısaltılarak “Penang” olarak kullanılmaktadır ve “Hurma adası” anlamına gelmektedir. İngiliz sömürge döneminde adaya “Galler Prensi Adası” ismi verilmiştir.

Adanın başkenti olan ve kuzeybatı sahilindeki “Georgetown” şehrinin ismi ise: İngiliz Kralı George III’ den gelmektedir.

Günümüzde 1 milyon nüfusu barındıran ada: ülkenin sanayi merkezidir ve Malezya’nın en büyük ikinci eyaletidir.

Malezya Penang

Penang adası: güzel kıyıları ve muhteşem yemek kültürü ile turistleri kendisine çekmektedir. Hatta: Penang mutfağı Malezyalılar tarafından bile yoğun olarak tercih edilir.

Buraya yolunuz düşerse: özellikle: balık, tavuk, kalamar, karides, aromatik baharatlar ve pirinç ve köri ile yapılan “Nasi Kandar” yemenizi öneririm.

Öte yandan Penang bölgesinde: sokaklar Çin, Malay ve Hint gıda ürünlerini sunun yol kenarı tezgahlar ve kafelerle doludur. Buralarda her ırktan insanın yemek yemesini izlemek mümkündür. Büyük yerel restoranlar: genellikle Kimberley Street üzerinde bulunur. Burada: kuay teow, assam laksa ve rojak gibi yöresel lezzetleri tadabilirsiniz.

Malezya Penang

Burayı ziyaret ettiğinizde, özellikle tekerlekli çek-çek araçlarına binmenizi öneririm. Bu araçlar: otellere yakın konumlarda veya şehrin birçok farklı noktasında bulunmaktadır. Bunlarla yapacağınız 30 dakikalık bir yolculuk için yaklaşık 35RM ücret ödemek gerekir.

Ada ile ilgili son bir not: 2004 yılında bölgede yaşanan tusunami felaketi: Penang bölgesinde, bölgedeki diğer ülkelere nazaran daha etkili olmasına rağmen: yine de birçok can ve mal kaybı yaşanmıştır.

Adadaki hareketliliğin büyük bölümü şehir merkezindedir. Ama: adada denize girmek isterseniz, bu kez fünikülerle “Bukit Bendera” denilen yere gitmeniz gerekir.

Malezya Penang

 

GEORGETOWN ŞEHRİ

1786 yılında Kaptan Francis Light tarafından kurulan şehrin sokakları: UNESCO’nun kültür mirası listesinde yer almıştır.

Çünkü: sömürge döneminden gelen bu mimari mekanlar: gerek mimarisi ve gerekse tasarımı ile eşsiz güzelliktedir. Öte yandan: bu kamu binaları ve özel binalar özenle muhafaza edilmiş ve böylece şehir tam bir açık hava müzesine dönüşmüştür.

Buradaki her bina: Penang tarihinin ayrı sayfalarını temsil eder ve her sokak köşesinde anlatılacak ayrı bir hikaye vardır. Şehirdeki bu tarihi yapılar ve modern ve yüksek binalar: çarpıcı bir birleşim yaratmaktadır. Bu çeşitlilik zengin, güzel kokulu Çin tapınaklarından, bir yönetim, alışveriş ve eğlence merkezi olan 65 katlı “Komtar” (Tun Abdul Razak Comlex) e kadar uzanır.

Şehir sokaklarını gezmek için rehberli yürüyüşlere (50RM dir) katılabilirsiniz. Penang Heritage Trust tarafından düzenlenen bu turlarda eğer çek-çek kullanmak isterseniz, bu kez kişi başı 88RM ödemeniz gerekir.

Malezya Penang GEORGETOWN ŞEHRİ Tarihi Merkezi

 

ŞEHRİN TARİHİ MERKEZİ

Şehrin tarihi merkezini gezmenin en güzel yanı: bu yoğun bölgedeki birçok yere yürüyerek gitmenin mümkün olmasıdır.

Gezi için en uygun başlangıç noktası: Weld Quay denilen yerdeki feribot iskelesidir.

Malezya Penang
Malezya Penang Cheong Fatt Tze House
Malezya Penang Cheong Fatt Tze House

 

Cheong Fatt Tze House

Leith Street üzerindeki bu malikhane: 1860 yılında inşa edilmiştir. Çivit mavi yapı: Doğunun en zengin kişilerinden Cheong Fatt Tze tarafından ikametgah olarak kullanılmıştır. Kendisinin ardından da onun soyundan gelenler konağı kullandılar. İki katlı avlulu ev, aşamalı olarak inşa edilmiştir.

Tüm önemli etkinlikler: iş toplantıları, önemli konukların resmi selamlanması için ayrılan ön salon, konağın merkezi olarak kullanılmıştır. Arka salonlarda ise, atalara dua edilen yer, yemek ve aile odaları bulunmaktadır. Birinci kattaki odalar aile bireylerine ev sahipliği yaparken, aile üyeleri dışındakiler kanatlara taşındılar.

Fatt Tze: bölgede şarapçılık kurucusudur. Güney Çin’den getirilen ustalar tarafından yaptırılan yapıda: 5 avlu ve 18 oda, 7 merdiven ve 230 pencere bulunur. Giriş ücreti 16RM dir. Rehberli turlarla konak gezilebiliyor.

Yapı: 2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Öte yandan, günümüzde burası butik otel olarak kullanılmaktadır. Gezginler, burada bir veya daha fazla gece geçirebilirler. Odalar romantik, rahat ve otantik bir ortam yaratmaktadır.

Malezya Penang Palau Pinang Hall

 

Palau Pinang Hall

Padang Kota Lama adresindeki burası: sömürge döneminde İngilizler tarafından yaptırılmış ve günümüze kadar iyi korunarak gelmiş bir kamu yapısıdır. İngiliz yönetiminin en önemli binalarındandır. Açık bir alanın önünde yer almaktadır.

Yapının temeli: 1879 yılında atılmış ve 1883 yılında tamamlanmıştır. Yapı: bir hol, büyük bir balo salonu ve kütüphaneden oluşmaktadır. Penang kütüphanesi uzun süre burada bulunmuştur. 1903 yılında, yapıya üst kanat eklenmiştir. 1930 yılında ise ilave tadilatlar yapılmıştır.

Yapı: takip eden süreçte: onlarca yıl yerel sosyete ve elitler için: tiyatro gösterileri ve eğlence mekanı olarak kullanılmıştır. Burada kilise hizmetleri bile yürütülmüştür. Yerel yetkililer tarafından: yapının yıkılması gündeme getirildiğinde, halkın desteği sonucu buranın müze olmasına karar verilmiş ve 1993 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır.

Ancak, bina müze olması için teslim edildiğinde, harap durumda imiş. Bu yüzden uzun ve ayrıntılı bir restorasyon çalışması yapılmıştır.

Malezya Penang Chinese Water Village-Clan Jetties-Yüzer Köy
Malezya Penang Chinese Water Village-Clan Jetties-Yüzer Köy

 

Chinese Water Village-Clan Jetties-Yüzer Köy

Clan Jetties: Penang feribot terminaline yakındır.

Kıyı açıklarındaki bu su üstü köyünde: daha çok “Cian Piers” diye bilinir. Başlangıçta, bölge kalas ve odunlarla çevriliydi. 1882 yılında Quay limanının yapımı bittikten sonra, sahilde iskeleler yapıldı.

Yerleşimler bu temeller üzerinde büyüdü ve onlar malların yükleme ve boşaltma işlemleri için tekneleri buraya demirlediler. Ardından, yavaş yavaş her iskele bazı aşiretler tarafından kullanılmaya başlandı ve aşiretler hakimiyetleri altına aldıkları yerde kulübeler yapmaya başladılar.

Zamanla aşiretler arasında ilişkilerde uyuşmazlıklar çıktı ve bu uyuşmazlıklar sonucu genellikle acı kavgalar yaşandı. Burada her klanın evler arasında  bir de ibadethaneleri bulunuyor.

Evet: günümüzde, burada: suyun içine gömülen bambu direkler üzerine bonzai ağaçlarından yapılarak yerleştirilmiş ve birbirlerine ahşap geçitlerle bağlanan yüzlerce ev bulunmaktadır. Bu evlerde: her biri farklı sülaleye mensup, yaklaşık 2000 civarında kayıkçı ve balıkçı aile yaşamaktadır.

Bunlar 7 iskelede bağlı iken, bir iskele yanmış ve günümüzde 6 iskelede yerleşiktirler. Burası: adada eski Çin yerleşiminin son kalelerinden birisidir. Her dalgakıran, Çinli bir klanın adını alır. Chew iskelesi ise: genellikle turistlerin gezindikleri evlerin bulunduğu uzun geçit olarak bilinir.

20.yüzyıl başlarında dalgakıran yerleşimleri genişletilmiş ama gecekonduların su ve elektrik gibi temel ihtiyaçları karşılanmamıştır. Onlar: aydınlanma için gazyağı ve su ihtiyaçları için kovalar kullanıyorlardı. 1957 yılında Penang Belediye seçimlerinden sonra, bölge sakinleri modern çağın ihtiyaçlarına kavuştular.

Günümüzde: bunlar karada yaşamasalar da, vergi ödemek zorundadırlar. Burada yaşayanlar ağırlıklı olarak balıkçılıkla uğraşırken, 2006 yılından sonra şehirde çalışmaya başlamışlardır.

Burayı ziyaret ederseniz, bu evleri ilgiyle izlerken, koyun nasıl kirletildiğini de görebilirsiniz. Ahşap iskeleler arasında gezinebilirsiniz. Ama burayı ziyaret etmek için en iyi zaman, sabah saat 07.00 civarıdır.

Bu saatlerde burayı ziyaret ettiğinizde, insanların: ana girişteki tapınakta tapındıklarını, gıda hazırlama faaliyetlerini ve günlük sabah ritüellerini izleyebilirsiniz.

Malezya Penang Jam Besar-Jubliee Clock Tower-Penang Saat Kulesi

 

Jam Besar-Jubliee Clock Tower-Penang Saat Kulesi

Lebuh Light ve Lebuh Pantai caddelerinin kesiştiği kavşakta, Pengkalan Weld’in öbür ucunda, Fort Cornwallis’i çevreleyen duvarın bir köşesinde, Turizm Danışma Ofisinin karşısındadır.

İngiltere Kraliçesi Victoria’nın taç giymesinin 60.yılı onuruna: 1897 yılında yerel zengin Cheah Chen Eok tarafından Magribi tarzında yaptırılmıştır. Kulenin yüksekliği, Victoria dönemindeki her bir yıl için bir ayak olmak üzere hesaplanmış ve 60 ayak yani 18 metredir.

Malezya Penang Ford Cornwallis
Malezya Penang Ford Cornwallis

 

Ford Cornwallis

Kale, saat kulesinin bulunduğu yolun hemen karşısındadır.

Ada: Kedah Sultanına ait iken, 11 Ağustos 1786 tarihinde Prens Charles doğunca: kendisi Penang adası prensi olarak Pulau Pinang’a atanmıştır. Bunun üzerine: Kaptan Francis Right: buraya atanmış ve 11 Ağustos 1786 tarihinde kalenin bulunduğu yerde karaya çıkmış ve karaya çıktığı bu noktaya, yıldız şeklinde bu kaleyi yaptırmıştır.

İlk başta: kale hurma ağacı gövdeleriyle yapılmıştır. Ama daha sonra tuğla kale ile değiştirilmiştir. Eski resimlerinde: kalenin çevresinde bir hendek ile çevrili olduğu ve duvarlar içinde bir dizi binalar bulunduğu görülür.

O dönemden kalan bir Hıristiyan şapel ve barut deposu, hala yani günümüzde de görülebilmektedir. Bu nedenle: kale Malezya yarımadasında en iyi korunmuş kale olarak önem kazanmaktadır.

1805 yılında: buraya bir iç kale inşa edilmesi düşünülmüş ama mevcut kalenin ve ticari kasabanın yıkılması gerektiği için, bu plandan vazgeçilmiştir.

Evet: kale, Penang eyaletinde ilk Avrupa yapılarından birisidir. Hatta: dünyanın bu bölümünde İngilizler tarafından yapılan tek kaledir. Sir Francis: Fransız saldırılarından limanı korumak için kaleyi tasarlamıştır.

Çünkü o dönemde, İngiliz-Fransız rekabeti zirvedeydi. Öte yandan: Hindistan’dan gelen baharat ticareti yolu korsanlar tarafından da tehdit ediliyordu. Zamanla park ve bahçelerin yeşillikleri: zamanla ahşap olan ve 1810 yılında yenilenen kalenin savunma bölümlerini kaplamıştır.

Bunun üzerine bu stratejik hata nedeniyle yapının savunma bölümleri yeniden inşa edilmiştir. Daha sonra ise, kalenin çevresinde açılan büyük hendek: 1920’lerde sıtma salgınını durdurmak için toprakla kapatılmıştır.

Ancak, anglo-Fransız düşmanlığı 1816 yılında sona erdi. Ancak, bunun ardından, bu kale önemini kaybetti. Takip eden süreçte: Hindistan’dan sorumlu İngiliz Genel Vali Charles Cornwallis burada ikamet etmiştir.

Malezya Penang Seri Rambai Cannon

Seri Rambai Cannon

Fort Cornwallis içinde 17 tane top bulunmaktadır. Bunlar: Doğu Hindistan Şirketi tarafından satın alınarak 1809 yılında Sir Francis Light’a teslim edilmiştir. (söylenenlere göre, bu toplar İngilizler tarafından hiç kullanılmamıştır.)

Ancak: bu toplardan pirinçten yapılmış bir tanesi ilgi çekmektedir. Bu top: 1603 yılında yapılmış ve Hollandalılar tarafından Johor Sultanına hediye olarak sunulmuştur. Bununla birlikte: Acheen Kuala Selangor denilen yere monte edilmiştir.

Portekizliler sömürge döneminde 182 yıl boyunca bu topu Endonezya’da bulundurmuşlardır. Ancak, İngilizler tarafından ele geçirilmiş, buharlı bir İngiliz gemisiyle taşınarak 1871 yılında buraya getirilerek kalenin kuzeybatı köşesinde, denize karşı yerleştirilmiştir.

Topun üzerinde: yerel folklörik giysili bir kadın figürü bulunmaktadır ve ayrıca yerel halkın inanışına göre: çocuksuz kadınlar, topun namlusu içine çiçek yerleştirerek ve özel dualar sunarak tasavvur ederler. Bu nedenle: topun namlusunda sürekli olarak canlı veya kuru çiçek görmek mümkündür.

Günümüzde kaleyi ziyaret ettiğinizde görebilecekleriniz: tarih galerisi, el sanatları ve hediyelik eşya dükkanı ve yerel müzik ve dans festivallerinin sergilendiği bir açık hava anfi tiyatrosu. Ayrıca: bir şarampol hücresi görülür. Bu oda özellikle öğleden sonra sıcaklık nedeniyle çok bunaltıcı hale gelir. Başlangıçta topçuların kışlası olarak yapılmış olmasına rağmen, daha sonra hapishane hücresine dönüştürülmüştür.

Bir de barut deposu bulunuyor. Kalenin kuzeybatı köşesindeki burası 1814 yılında güçlendirilerek barut deposu haline getirilen bir bölümdür. Yine kale içinde görülen küçük şapel ise: aslında Penang adası üzerinde inşa edilen ilk Hıristiyan şapeli olarak önem kazanır. Yapımı 1799 yılına kadar gitmektedir ve Penang eyaletindeki en eski sömürge yapısıdır.

 

Jin Tun Syed Sheh Barakhbah-Esplanade

Bu bölüm: kale ile kıyı arasında uzanır. Esplanade: Jin Tun Syed caddesi yanında bir park alanıdır.

Bölgede: 19.yüzyılda sömürge döneminde inşa edilen, beyaz ve parlak renkli binalar görülmektedir. İngiliz yerleşimciler: bölgede “Lebuh Farquhar” denilen yerdeki “St George’s Church” te ibadet ederlermiş. Bu kilise: 1818 yılında inşa edilmiştir. Güneydoğu Asya’nın en eski “Anglikan” kilisesidir.

Yine bu bölgede: Francis Light’ın mezarı bulunmaktadır. Kendisi: Penang macerasına başladıktan 8 yıl sonra 1974 yılında burada sıtmadan ölmüştür. Aslında, bu mezarın bulunduğu mezarlıkta: mezar taşları şehirde yaşanan önemli gelişmeleri bir anlamda ortaya koymaları açısından ilginçtir.

Malezya Penang Penang Museum and Art Gallery

 

Penang Museum and Art Gallery

Francis Light’ın bir heykeli: Lebuh Farquhar ile Lebuh Light caddelerinin köşesindeki “Penang Museum” girişinde görülür. Ancak: Light’ın herhangi bir resmi olmadığından: heykel Güney Avustralya’da “Adelaide” şehrinin kurucusu olan oğlu William’ın bir portresine dayanılarak yapılmıştır.

Müze: Güneydoğu Asya’nın ilk İngilizce eğitim veren ve 1816 yılında kurulan “Penang Free School” binasında: 1896-1906 yılları arasında konumlanmıştır.

Müze: kalıcı sergiler ve geçici sergiler olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır.

Kalıcı sergide: Penang’ın tarihsel toplulukları ve bazı Penang tarihsel olaylarına adanmış galeriler bulunur. Bunlar arasında bulunanlar: fotoğraflar, haritalar, tarihsel kayıtlar bulunmaktadır. Çinli ama burada temsil edilen Malezya’nın guruplarının tümünün birleştirildiği yerleşimci guruplara ait nesneler sergilenir.

Burada ayrıca: Yüzbaşı Robert Smith tarafından toplanan sekiz tablo sergilenmektedir.

İlk odada: 1867 Penang ayaklanması ve bir Çinli yatırımcının evinin ana salonunun bir kopyası görülür. Ayrıca: oyulmuş bir yatak, sedef kakma ve ipekler gibi geleneksel süs kıyafetleri olan bir evlilik-gelin odası bulunur.

Geçici sergide: birinci kattaki bu sergide sanat galerisi bulunmaktadır. Burada: Malay denizcilik ve eski Penang resimleri sergilenmektedir. Bu resimler yerel sanatçılara aittir.

Sir Francis Light’ın dökme demir heykeli müzenin sağ dışında durur. Bu heykel: Penang şehrinin kuruluşunun 150. yıldönümünü anmak için yapılmıştır. Aslında: Sir Francis’in resmi bulunmamaktadır ve bunun üzerine oğlu modellenerek heykel yapılmıştır. Ayrıca: burada eski bir Japon kılıcı sergileniyormuş, ama II. Dünya savaşı sonunda işgal sona erdiğinde geri iade edilmiştir.

Müze içinde: Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm II’ye ait, 19.yüzyıldan kalma bir büst bulunmaktadır. Bu büst: müzeye gelmeden önce, söylenenlere göre Wellesley İlköğretim okulunda bulunmuştur, ama oraya nasıl gittiği konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

 

Eastern Oriental Hotel

Şehrin; sömürge döneminden kalan en büyük anıtıdır. 1885 yılında yapılmıştır. Otel: Lebuh Farquhar caddesi üzerindedir ve aslında iki kısma ayrılmaktadır. Bunlar: kordona bakan “Eastern” ve denize bakan “Oriental” bölümleridir. Otelin ilk olarak yapılması fikri ise: Singapur’daki ünlü “Raffles Hotel” i yapan ermeni kardeşler Martin ile Tigran Sharkies’ye aittir.

Günümüzde otel eski ihtişamına kavuşmuştur. Güneydoğu Asya’daki bir gurup kültürel miras otellerinden biri olarak kabul edilir. Akşam: otelden Malakka Boğazının manzarası muhteşemdir. Otelde kalmıyor olsanız bile, mutlaka girip gezmenizi öneririm.

Çevredeki ara sokaklara dalarsanız: bu kez, geçmişten günümüze gelen çok güzel korunmuş evler görebilirsiniz. Bunların çoğu: zarif oymalı, tik ağacından yapılmış pencere kafesleri ve girişleri altın sarısı ve siyah lakeli güzel isim levhaları ile donatılmıştır.

Bu kişisel evler haricinde: topluluk dayanışmasının merkezi olan ve yerel sorunların tartışıldığı klan evleri ve atalara ibadet edilen tapınaklar bir arada bulunmaktadır.

Malezya Penang Khoo Kongsi Klan Evi
Malezya Penang Khoo Kongsi Klan Evi

 

Khoo Kongsi Klan Evi

Khoo ailesinin bu klan evi: “Lebuh Cannon” denilen yerin ilerisinde bir ara sokaktadır. “Lebuh Cannon” ismi: 1867 yılında Penang ayaklanmasında; atılan top mermilerinin yolda açtığı delikler nedeniyle buraya verilmiştir.

Evin iç mekanında: Ch hanedanlığının ünlü genarali ve klanın reisi “Tua Sai Yeah” ın (MÖ.221-207) görülmektedir. Bu “Khoo Kongsi” olarak isimlendirilen klan: hükümet tarafından desteklenen tek klandır.

Evin yanındaki diğer yapılar: 19. yüzyıl ortalarından kalmadır yani 1836 yılında başlanan inşaat 1850 yılında tamamlanmıştır. Ancak: 1894 yılında yıldırım düşmesi sonucu çıkan yangın: yapıyı yok etmiştir. Çinliler bu durumu: yapının İmparatorluk saraylarına benzemesi nedeniyle tanrılar tarafından lanetlendiğine yormuşlardır.

Günümüzde görülen yapı: 1902-1906 yılları arasında inşa edilmiştir. Duvarlar ve sütunlar zengin bezemelerle süslüdür. Ahşap bölümler antik Çin sanatı ve mimarisini yansıtmaktadır. Ev içinde: klan geleneklerinin adlandırma kuralı tabloları bulunur.

Onların soyadı ardından ilk adını ve doğum tarihi yazılır ve buna göre nesilleri izlenir. Yani, klana bağlı olanların nesilleri bu tabloda görülebilmektedir.

Klan inananları genellikle “bambu” ağacı dikerler. Neden bambu dikilir? Bambu seçimi için özel bir neden yoktur. Bambu: kötü şansı geçiştirmek için güç olduğuna inanılır. Bu nedenle, klan evinde yalnızca fiziksel tehditlerden korunmak değil, aynı zamanda ruhsal korunma için bambu dikilir.

Evin içinde çeşitli Budha heykelleri bulunuyor. Bazı Budha heykellerinde bir kaşı çatık görülüyor. Gülen Budha heykelleri de bulunuyor. Gülen Budha heykelinin korkulukları altına sokulmuş sikkeler görülüyor. Bunun nedeni: bazı feng shui inanışlarıdır.

Malezya Penang

“Leong San Tong” isimli süslü eski tapınak: açık hava Çin operası ve tiyatrosu için kullanılan küçük bir alanın karşısında görülmektedir. Burası: Malezya’nın en farklı Çin klan derneklerinden birisidir. Bu klan dernekleri: 650 yıllık bir geçmişe sahiptir ve geniş soyları soy ağacı yapılarak izlenmekte, ayrıca cemaatlerinin savunulması için binalarının çevresi muhteşem duvarlar örülerek korunmaktadır.

Bu tapınak: şehrin güneybatı kısmındadır ve tapınak binası: kalabalık teras evler arasında gizlidir. Tapınağın solunda: “Refah Tanrısı”na adanan bir mabet bulunur.

Tapınağın sağında ise: klanın ruhami liderlerini onurlandıran “altın sinchoo” ların (ruh tabletleri) ve daha alçakgönüllü olan klan üyeleri için yapılmış basit ahşap panellerin bulunduğu salon görülür. Ancak giriş ücretlidir.

Malezya Penang Kuan Yin Teng Temple

 

Kuan Yin Teng Temple

Pitt Street üzerindeki burası şehirdeki en kalabalık tapınak olarak bilinir. Lebuh Pitt bölgesinde St George’s Church kilisesinin hemen yanındadır. Çin erken dönem göçmenleri tarafından 1801 yılında inşa edilen tapınak: Hindu bereket ve merhamet tanrıçası Bodhisattvası’ya adanmıştır. Bu tanrıça: geleneksel Çin inançları ile Budacılık arasında köprü görevi görür.

Ayrıca: Çin efsanelerine göre: o Nirvana olduktan sonra, insanlara sonsuz mutluluk getirmek için ve acı dünyasında kayıp ruhlara yardım etmek için görevlendirilmiştir. Şehrin en büyük ve en süslü tapınağı ve aynı zamanda en eski olanıdır. Şehirdeki “Taoistler”in ana tapınağıdır.

Ama özellikle, hem yoksul ve hem de varlıklı Malayları bir araya getirmesiyle bilinir. Ayrıca: yine bu tapınak yeni evli çiftlerin gözdesidir.

Yapıda: girişteki iki taş aslan ve çatıdaki ejderha figürleri mabedi korur. İç mekanın ağır havası: tütsü kokusu, ailevi sorunlarının çözülmesi için sunaklara bırakılan çiçekler, kokulu yağlar, meyveler, kekler ve kızarmış tavuklardan gelmektedir.

Yani yapının içinde çok duman olması normaldir, ama bu duman çoğu kez ziyaretçilerin gözlerini rahatsız etmektedir. Avluda ise güvercinler görülür. Bu avluda: büyük-devasa bir eski ağacın altındaki gölgelik alan: insanlar için bir toplanma yeri gibi görülüyor ve ağacın altındaki kırmızı yapı, tanrının türbesi olarak görülüyor.

Buraya yolunuz düşerse: kutsal nesneler üzerine yağ dökerek buhur yakmalısınız. Mutluluk dilerseniz,  tapınağa taze çiçek sunmanız gerekiyormuş. Servet sahibi olmak isteyenler, burada sahte banknot yakıyorlar. Ayrıca, bu kalabalık içinde çantanız, cüzdanınız ve diğer değerli eşyalarına iyi sahip olmanızı öneririm.

Burada daha önce bir dilek tutan ve dilekleri yerine gelenler: şükran jesti olarak dev joss çubuklarını yakıp, tapınağın tanrılarına saygılarını ifade ediyorlar. Şükran ifadesi olarak meyve ve çiçek te sunuluyor. Bazen ise: pişmiş sebze yemekleri, buharda pişmiş çörekler ve kekler de tanrılara sunuluyor ve biraz önce söylediğim gibi, kokular birbirine karışıyor.

Öte yandan: her kameri ayın birinci ve on beşinci günü: tüm yıl boyunca hacılar ve takipçileri, burayı ziyaret ederler. Mercy bayram günü: el kuklası gösterileri ve Çin operaları sergilenir. Sonuç olarak, burası her zaman hareketli bir yer olarak bilinir.

Tapınağın arka planında ise: tütsü, joss sopası, joss kağıdı, mum ve diğer dua eşyaları satan tipik dükkanlar bulunuyor. Kesme çiçek satan tezgahlar da görülüyor.

Çiçek stillerini kişiler kendileri seçiyorlar. (örneğin: buket, sepet, çelenk, gevşek çiçek,  potpuri yaprakları gibi) Çiçek cinsi olarak seçilenler ise: yasemin, orkide, krizantem, lotus çiçeği sapları. Pitaya, taze meyve ve meyve suları satan dükkan ise: yorgun gezginlerin susuzluğunu gidermek içindir. Burada özellikle tropikal meyvelerin tadına bakabilirsiniz.

Malezya Penang Capitan Kling Mosque

 

Capitan Kling Mosque

“Capitan” kelimesi belli topluluk veya gurup temsilcisi demektir. “Kling” kelimesi ise Malay dilinde “Hintli” insanlar demektir. Şehrin en iyi bilinen camilerinden birisidir. Penang devlet camisi yapımı başlamadan önce, bu cami Penang devlet camisi olarak kullanılmıştır.

Pitt Street üzerinde bulunan bu cami: 1801 yılında Hintli Müslümanlar tarafından yaptırılmıştır ve 200 yıldır Hint Müslüman toplumunun ibadet yeri olarak kullanılmaktadır. Zaten, şehrin bu bölümü küçük Hindistan olarak bilinmektedir.

Alan: renkli ve sayısız dükkanlar, Hindu tapınakları, Hint restoranları, baharat ve sandal ağacı ve köri satan dükkanlarla doludur. Bu bölgede dolaşırken, zaten bu kokuyu hemen hissedeceksiniz ve Hint müziği duyacaksınız.

Evet, cami; İngiliz sömürge dönemi ticari binaları, dükkanlar ve evler arasındadır. 18.yüzyılda bu cadde üzerindeki yapılar özellikle zengin Çinli tüccarlar tarafından satın alınmıştır. Bu yüzden, bu cadde üzerinde doğu ve batı kültürlerinin karışımını görmek mümkündür.

Yapı: Mağribi İslami etkileri yansıtan bir kubbe şeklindeki minare bulundurmaktadır. Son bir not: günümüzde görülen cami: 1916 yılında inşa edilmiştir. Cami çevresinde kuyumcular bulunur.

Burayı ziyaret etmek isterseniz, ayakkabılarınızı çıkarmanız ve bayanlar için başörtüsü takmanız istenir.

Malezya Penang Sri Mariamma Temple

 

Sri Mariamma Temple

Burası: şehirdeki en eski Hindu tapınağıdır. Tamil Hintliler: Penang yöresine ilk geldiklerinde, 1883 yılında burayı basit bir türbe olarak inşa etmişlerdir. Tapınak kapsamlı bir tadilattan sonra, Hindistan esnaf ve heykeltıraşları tarafından 1933 yılında genişletilmiştir.

Ayrıca: Arulmigu Sri Mahamariamman Tapınağı ya da Queen Street Hint Tapınağı olarak da bilinir. Şiva’nın oğlu ve kötülükleri ortadan kaldıran tanrı Subramaniam’a adanmıştır.

Tapınak: renkli dekorasyonu ile dikkat çeker. Cephenin parçası olarak elmas ve değerli taşlar kullanılmıştır. Hindu mimarisinin tipik bir örneğidir. Yapının büyük giriş kapısı etkileyicidir. 38 parlak renkli heykel: Hindu tanrı ve tanrıçalarının koruyucusudur.

Dört katmanlı kule: çiçek süslemeleriyle dikkati çeker. Kulenin tepesinde güvercinler görülür. Kule: gökleri temsil eder. Tanrıların dünyasındaki gök dağ betimlenmiştir.

Tapınağın içi ise: Rab Subramaniam heykeli ile dekore edilmiştir. Kubbe: 9 metre yüksekliktedir. Ayrıca yine tapınak içinde tanrılar ve aslan betimlenen 40 heykel görülür. Penang Thaipusam festivali: bu tapınaktan başlatılmaktadır.

Yılın ilk aylarında düzenlenen “Thaipuam” bayramının dinsel etkinlikleri burada yapılır. Ayrıca, her yıl Ekim ayında: bir tahta araba, Vijayadasami şenlikleri sırasında, bir sürücü ile tapınaktan ilahı alır. Tapınağın içinde dokuz gezegen ve tavandaki ahşaba oyulmuş Zodyak işaretleri sembolize edilmektedir.

Tapınak günümüzde: büyük ölçüde Hintlilerin hakim olduğu bir topluluğa hizmet vermektedir. Tapınaktaki ibadetler: sabah 07.30 ve akşam 18.30 da gerçekleştirilir.

Malezya Penang Chinatown

 

Chinatown

Şehirdeki “Chinatown” bölgesi: Lebuh Chulia ve Lebuh Campbell caddeleriyle çevrilidir.

Şehirdeki ucuz otel ve restoran arayanlar da burayı tercih ederler. Yani: burası sırt çantalı gezginlerin gözdesidir.

Burada: iki katlı mağazaların ve kalabalık sokakların ortasında: müşterilerin dikkatini çekmek için çırpınan işportacılar görebilirsiniz. Bunlar mallarını ortaya saçarak satış yapmaya çalışırlar. Chulia ve Campbell sokaklarında: orman yürüyüşleri için ideal deri ve kanvas giysiler bulmak mümkündür.

Ayrıca: bahis dükkanları, eski berber salonları ve egzotik ilaçlar satan dükkanlar da görülür. Burada bulabileceğiniz diğer nesneler: geleneksel kostümler, kristaller, otlar, geleneksel Çin ilaçları, antikalar.

Ayrıca: geleneksel fener yapımcıları, ayakkabıcılar, joss-sopa yapımcıları ve tabela oyma gibi çeşitli el becerileri gerektiren ürünler satılmaktadır.

 

ŞEHİR MERKEZİ YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER

Jalan Sultan Ahmad Shah denilen yerden; şehir dışına çıkarsanız: kauçuk sanayicilerinin, I. Dünya Savaşı boyunca hızlı büyüme sırasında yaptırdıkları görkemli neo-gotik ve palladio mimari stillerin hakim olduğu malikanelerini görebilirsiniz.

Malezya Penang Lorong Kulit

 

Lorong Kulit

Cumartesi ve Pazar günleri saat: 08.00-14.00 arasında açıktır. Sadece yağmur yağdığında açılmıyor, buna dikkat etmeniz gerekir. Çünkü: Pazar tezgahları malum açıkta,  yağmur yağınca tezgahlar kurulmuyor.

Şehrin ünlü bit pazarı: şehir stadyumunun yanında kurulur. Buraya ulaşmak için taksi kullanabilirsiniz.

Burada: eski giysiler, mücevherler, el aletleri, saatler, oyuncak bebekler, aksesuarlar bulmak mümkündür. Pazar ilk olarak 1970’li yıllarda hırsız pazarı olarak gündeme gelmiştir. Pazarda bazı çalınmış mallar satılır ama bunların diğer satışa sunulan mallardan farkı yoktur.

Hatta: camilerde ayakkabılarını kaybedenlerin, bu Pazar yerinde kendi ayakkabılarına rastladıkları söylenir. Her şeye rağmen, bugün bu Pazarda aynı zamanda yasal şekilde satılan mallar da görülür.

Özellikle: bazı biblolar ve mükemmel antikalar bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca: eski ütüler, eski pullar, sikkeler ve sepetler, tabaklar, kaşıklar, porselenler, eski saatler, kılıç, Budha heykelleri bulunur.

Özet olarak: burada adanın her yerinden toplanan ikinci el eşyalar satışa sunulmaktadır. Ama dediğim gibi, burada rastlayabileceğiniz bazı antikaların, değeri satış fiyatının çok üstünde olabilmektedir. Bu nesneler yanında pazarda bazı meyve tezgahları da bulunur.

Malezyalılar ve turistler arasında oldukça ünlü bu pazarı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Malezya Penang Penang Hill-Bukit Bendera

 

Penang Hill-Bukit Bendera

Şehirden çıkarken: Jalan Dato Keramat ve ardından Jalan Air İtam yolları takip edildiğinde: deniz seviyesinden 823 metre yükseklikteki bu tepeye ulaşılır. Tepeye ulaşmak için: eskiden atlar kullanılırken günümüzde, güzel bahçelerin ortasındaki bungalov ve villaların arasından geçerek ilerleyen ve yaklaşık 30 dakika süren feniküler hattını kullanmanız gerekecektir.

Aslında buraya ulaşım için ilk demiryolu hattı: 1905 yılında kurulmuştur. Ancak teknik arızalar ile bu hat işlemez hale gelince, ikinci demiryolu hattı 1909 yılında kurulur. 1924 yılında ise,2007 metreuzunluğundaki füniküler demiryolu hattı açılır. 2010 yılında ise sistem revize edilir. Füniküler, şehirden6 kmuzaklıktadır. (feniküler biniş ücreti, yetişkinler için 30RM.dir)

Tepe; yüzyılın sonunda bir sömürge yerleşimi olarak kullanılmış ve günümüzde ise: özellikle hafta sonu gezilerinde yerli halkın gözde bölgesidir. Penang Hill: Strawbery Hill, Halliburton Hill, Flagstaff Hill, Tiger Hill ve Batı Hill gibi birçok tepeden oluşur.

Bu tepelerin en yüksek noktası ise, biraz önce belirttiğim gibi deniz seviyesinden 823 metre yükseklikteki, Batı Hill tepesidir. Bu tepelerin arasında da, Penang bölgesinin büyük nehirlerinden birinin kolları, su toplama alanı yaratır. Tepenin en büyük özelliği: serin ve temiz havası ve tarihsel özelliğidir. Georgetown ve çevresindeki bölgelerde hava nemli ve sıcak iken, burada gayet serin bir hava bulunur.

Tepeden adanın panoramik manzarasını izlemek mümkündür. Penang adasının doğu kıyısından, Georgetown şehrinin en iyi panaaomik manzarası buradan izlenir. Crag Hotel’in kuzey kıyıları dahi görülebilir.

Günübirlik ziyaretçiler: bitki örtüsünü ve doğal yaşamı gözlemlemek için: yoğun bambu koruluğundaki gölgelik yollardan ve patikalardan yürürler. Burada: tropik meşe ağaçları ve ayrıca ilginç etçil sürahi bitkisi olarak çeşitli ilginç bitkiler görebilirsiniz. Jura döneminden beri, büyük ölçüde değişmeden kalmış eğrelti ağacı da ilgi çeker.

Eğer şanslı iseniz: gölgelikte beslenen dev siyah sincap görebilirsiniz. Hatta yaprak maymunları da görülebilir. Kuş gözlemcileri: mavi kuyruklu arı kuşlarını, nektar kuşlarını ve örümcek avcısı kuşları görmek için çevreyi gözlemlerler.

Tarihi özelliklere gelince: 1803 yılına tarihlenen eski bina, Penang tepesinde Asya ve modern mimariye, İngiliz sömürge mimarisinin etkilerini göstermesi açısından ilginçtir. Yapı günümüzde bungalov deposu olarak kullanılmaktadır.

 

Bird Park

Jalan Todak, Seberang Jaya denilen yerdeki park alanı: Malezya’da tektir ve tüm dünyada anakarada yaşayan 300 kuş türü bu park alanında görülebilmektedir.

Park: 1988 yılında 5 dönümlük alanda kurulmuştur. Parka giriş ücreti 29RM dir.

Malezya’da türünün ilk ve en büyük örneğidir. 300 kuş  türünün 150 den fazla türü Malezya’da yaşamaktadır. Bu kuşlar koruma için 150’den fazla kafeslere yerleştirilmişlerdir. Park alanı: bir bahçe konseptinde inşa edilmiştir ve orkide, bambu, süs bitkisi ve palmiye ağaçları arasına yerleştirilmiştir.

Çağlayan bir şelale ve doğal göletler arasında serbestçe dolaşan pelikanlar, flamingo, kuğular, balıkçıllar, leylek, ördekler görülür. Su alanları: nilüfer ve lotus çiçekleriyle bezenmiştir. Ayrıca: Çin tarzı ahşap köprüler ve dinlenmek için küçük Malay kulübeleri bulunur.

Ayrıca: rahat ve klimalı bir de restoran bulunmaktadır ki, yerel ve batı tarzı gıda hizmetleri verilmektedir. Parkın en ilginç canlılarından birisi: “fare deers” denilen dünyanın en küçük geyiğidir. Dev arapaima balık, piton ve dev timsah, kaplumbağa: park alanındaki yaban hayatının diğer canlılarıdır.

Park alanında gezerken: kuşları elle besleyebilir ve evcilleştirilmiş kuşları tutabilirsiniz. Devekuşları ile, onların doğal yaşam ortamında eğlenebilirsiniz.

Malezya Penang Botanical Garden
Malezya Penang Botanical Garden

 

Botanical Garden

Şelale bahçeleri olarak da bilinen bu bahçeler: Jalan Kebun Bunga boyunca bir vadide yer almaktadır.

Bahçe: 30 hektarlık bir alana yayılmaktadır. Yerli ve egzotik bitki türlerinin büyük bir çeşitlilik içeren iyi bir düzenlemesidir. Şehir merkezine yaklaşık 8 km uzaklıktadır. Her gün saat: 07.00-17.00 arasında açıktır.

1844 yılında, buranın yakınlarındaki tepelerden botanik örnekleri toplayan Charles Curtis anısına düzenlenmiştir. Yani ilk olarak İngilizler tarafından eski bir taş ocağı sitesinde 12 bölüm olarak kurulmuştur.

Günümüzde burada: birçok bitki çeşidi görülür. Hatta bazı bitki türleri, kilit altında bulundurulmaktadır. Misafirlerin güvenliği için şelaleler kordon altına alınmıştır. Bitki  türlerinden en ilgi çekenleri yani kaçırmamak gerekenleri: cannon ball ağacı, sengkuang ağacı, büyük payanda kökleri, penang adasının ismini aldığı pinang palm ve eşsiz morumsu siyah renkli çiçekler açan siyah zambak. Ayrıca: endemik terlik orkide ve zencefil, feoctachy penangensis.

Her ne kadar botanik bahçesi olarak bilinse de, burada: uzun kuyruklu macague ve yaprak maymunları gibi, pek çok yaban hayvanı görebilirsiniz. Bunlar: botanik bahçeleri içinde “Ay Gate” olarak isimlendirilen özel bir yol üzerinde görülürler. Bu yol 1 saatlik yürüyüş yoludur. Dik ama oldukça keyiflidir.

Burada çok hassas bir konudan söz etmek istiyorum: maymunlara dokunmak ve onları beslemek ceza nedenidir ve 500RM ceza ödemek durumunda kalırsınız. Ancak, yine de şunu bilmek gerekir ki, maymunlar oldukça arsız ve neşelidir. Yani açıkta yiyecek görürlerse, bunların maymunlar tarafından yağmalanacağını bilmeniz gerekir.

Yani yürürken herhangi bir şey yemeyin. Maymunlar ziyaretçilerin yanına yaklaştığında, park idaresi, onların korkutulmasını istemiyor. Burada maymunlar yanında: yaban hayatının diğer üyeleri olan siyah dev sincaplar, böcekler ve kelebekler de görülür.

Malezya Penang Wat Chayamangkalaram Temple-Yatan Buda Tapınağı
Malezya Penang Wat Chayamangkalaram Temple-Yatan Buda Tapınağı

 

Wat Chayamangkalaram Temple-Yatan Buda Tapınağı

Budacı tapınak, Lotong Burma Road adresindedir.

Tapınak, yerli halk tarafından “Sleeping Buddha”olarak bilinir. Bu Tay tapınağındaki yatan buda anıtının 33 metre olduğu ve uzanmış Budha’nın altın kaplı olduğu söyleniyor. Bu uzunluktaki Budha anıtının,  dünya üzerinde mevcutların en büyüğü olduğu belirtiliyor. Yatan Budha: dünyada tam bir barış sembolü olarak görülmektedir.

Tapınak: 1845 yılında Tay toplumuna, Kraliçe Victoria tarafından verilen 5 dönümlük arazi üzerine kurulmuştur.

Burayı ziyaret ederseniz: tapınak girişinde dışta iki heykel göreceksiniz.

Tapınağın içine girerken ayakkabıları çıkarmak gerekir. Tapınağın içinde: uzanmış Budha’nın ardında, birçok niş görülür.

Yapının meditasyon salonunun girişindeki sütunlarda: dev naga yılanları ve mistik yaratıklar: yeryüzünü cennete bağlamaktadırlar.

Malezya Penang Toy Museum-Oyuncak Müzesi

 

Toy Museum-Oyuncak Müzesi

Tanjung Bungah denilen yerdeki bu oyuncak müzesi: dünyanın en büyüğü olarak tanınır. Burada 100.000 oyuncak ve ilgili diğer koleksiyon bulunduğu söyleniyor. Müzenin 1973 yılında, kolleksiyoner Cheng Yalın tarafından toplanan koleksiyon ile oluşturulduğu belirtiliyor.

Kendisi 19 yaşında iken Londra Oyuncak ve Model Müzesini ziyaret ettikten sonra oyuncak koleksiyonu yapmaya başlamıştır. Günümüzde de koleksiyonun geliştirilmesine devam edildiği ve dünya üzerinde her türlü oyuncağın burada bulunduğu söyleniyor.

Müze: birkaç parçaya bölünüyor. Bu parçalar: Çizgi roman Heroes of Horror odası, Canavarlar odası, Fantasy odası.

Müzenin en pahalı oyuncağı: Japonya kökenli ve 1.8 metre boyundaki Gundam robotudur. Müzeyi gezerken: belirli bir bölümde çevredeki atmosferi geliştirmek için, hareket sensörleri ile ürpertici ve garip sesler ve hareket efektleri yaşanıyor. Müzenin duvarları: Büyük Sfenks ve Giza piramitleri gibi ünlü antik Mısır anıtları ile dekore edilmiştir.

Müzeye giriş, çocuklar için 6RM, yetişkinler için 10RM dir.

Malezya Penang Kek Lok Si-Cennet Tapınağı

 

Kek Lok Si-Cennet Tapınağı

Güneydoğu Asya’daki en büyük Budist tapınağı olarak tartışılan bu kutsal yapı: küçük Air Itam kasabasının yukarısında, Georgetown şehrine bakan bir  tepe üzerindedir. Tapınağın en yüksek kısmına bir teleferikle ulaşmak mümkündür. Tapınağın bu en yüksek kısmında Kuan Yin’in bir heykeli bulunur.

Tapınak inananları: 1887 yılında Çin’in Fujian şehrinden buraya gelen Çinli Budacı rahip Beow Leon tarafından toplanmıştır. Tapınak inşası 1890 yılında başlamış ve 15 yıllık süreç sonunda 1905 yılında tamamlanmıştır.

Yapının yüksekliği 30 metredir. Yapı: aslında çeşitli mimari tarzın bir aradaki uyumunu yansıtır. Çin’e özgü bir ana merkez ve Birmanya’ya özgü sivri uç bu durumu göstermektedir. Yapının: Tortoise Pound denilen bölümünde: ziyaretçiler kaplumbağaları sebzeler ve bisküvitlerle besleyebilirler. Zemindeki büyük kayalar: Budacı ve Konfüçyüsçü metinlerin Çin kaligrafileriyle kaplanmıştır.

Tapınağın içindeki mutluluk yayan “Gülen Buda” heykeli: inancın kurucusunun yeniden vücut buluşunu ifade eden “Sakyamuni Buda” heykeli ve Merhamet Tanrıçası “Kuan Yin” heykelleri önem kazanmaktadır.

 

Ada’nın Çevresinde Gezilecek Yerler

 

Klasik bir gezi turu

Şehrin kalabalığı ve hareketli sokakları ile sıcağından kaçmak isterseniz: adanın diğer kısımlarını kapsayan ve yaklaşık 74 km süren bir klasik tura katılabilirsiniz. Bu tur sırasında: balıkçı köylerinde ve kırsal alanlarda yaşayan Malaylarla tanışabilirsiniz. Yağmur ormanları ve nadir kauçuk, palmiye yağı, karabiber, Hindistancevizi, karanfil ve başka baharat plantasyonlarını görebilirsiniz. Ancak: kıyıdaki tatil tesisleri dışında, adanın diğer yerlerinde gece konaklama imkanları sınırlıdır.

 

Batu Ferringhi-Yabancının Kayası

Şehir merkezinin 15 km kuzeybatısında bulunan burası: kumluk plajları ve su kayağı, yelkencilik, rüzgar sörfü, binicilik ve diğer sporların yapılmasına imkan veren tesisleriyle tanınan bir tatil beldesidir. Ancak: plajlar ne kadar kumluk olursa olsun, adanın kuzeydoğu kıyı şeridindeki güzellikleri yansıtmamaktadır.

Evet, Penang adasının en popüler yerlerinden biri olan burayı ziyaret etmeyi unutmayınız. Hatta, burada gece pazarını mutlaka görünüz.

 

Sungei Penang

Burası küçük Çinli kasabasıdır. Burada özellikle restoranlar ünlüdür ve kavrulmuş tavuk kanadı tatmanızı öneririm.

Malezya Penang Pantai Aceh

 

Pantai Aceh

Burası: Penang adasının batı kıyısında küçük bir Çin balıkçı köyüdür. Jalan Pantai Acheh yolunun sonundadır. Köy yolu üzerinde “Şehy Tahir Gözlemevi” bulunmaktadır ve burası İslami astronomi merkezidir. Köyün tarihinde, 26 Aralık 2004 tarihindeki tusunai faciası ayrı bir yere sahiptir.

Köyde: hiçbir süpermarket ve alışveriş merkezi yoktur. Mangrov ormanları arasındaki köyün turistler açısından en büyük cazibesi yerel lezzetler olan Belacan ve tuzlanmış yumurtadır.

Köylüler: balık yakalama dışında, Belacan ( bu bir tür küçük karides ve tuzla yapılan yiyecek türüdür ve 28 gün süresince kurutulur), tuzlu yumurta ve kurutulmuş karides üretimi yaparlar. Bu onlar için gelir kaynağıdır. Turizm sektörünün gelişmesine rağmen, genç nüfus köyü terk etmektedir, yani köyde hep yaşlı insanlar görülür.

Malezya Penang Milli Park-Penang National Park

 

Milli Park-Penang National Park

Koruma altına alınan bu ulusal park alanı: adanın kuzeybatı bölümündedir ve yaklaşık20 km. karelik bir alanı (yani küçük bir parktır) kapsamaktadır. Parkın Malayca ismi “Taman Negaru Pulau Pinang”dır. Nisan 2003 yılında milli park olarak ilan edilmiştir.

Ancak, her ne kadar küçük bir alanda bulunsa da, parkın biyo çeşitliliği dikkat çekmektedir. Park alanında 1000 den fazla bitki, kuş, böcekler ve 30 memeli, 40 sürüngen yaşamaktadır. Ayrıca: Tukun nehri de sulak, mangrov bataklıkları, geniş yağmur ormanlarının  tepe, çamurlu deniz dibi, deniz granit, mercan resifleri, göl ve gölgelik yürüyüşleri gibi bir çok mekan ve etkinlik bulunur.

Plajlar: Park alanında birçok plaj bulunmaktadır ama bunlardan en ünlüsü “Monkey Plajı” dır. Pantai Kerachut ve Teluk Kampi: kaplumbağaların favori yuvalama yerleridir. Bu plaj alanlarında, büyük ihtimalle şişe burunlu yunusları görebilirsiniz.

Meromictic Gölü: Olağanüstü bir göldür. Asya kıtasında bu tür yalnızca iki göl bulunmaktadır. Göle gelen turistler: suyun iki farklı katmanını bir arada yaşayabilirler. Alt tabaka sıcak ve rahat, üst tabaka canlandırıcı ve serindir. Bu göl: denizle bağlantılı olmasına rağmen deniz suyu karışmaması ile bilinir. Göl kıyısında piknik yapılır ve ayrıca gölde balık avlamak mümkündür.

Boat: Parkın çevresinde mükemmel tekne yolculukları yapabilirsiniz. Teluk Bahang yanındaki ziyaretçi merkezinden tekne kiralamak mümkündür. Tekne yolculuğu sırasında, size bazı deniz su samurları eşlik edeceklerdir. Ayrıca, kaplumbağalar ve belki de bir timsah görebilirsiniz. İlginç kaya oluşumları da görebilirsiniz.

Park alanında konaklama imkanı bulunmamaktadır. Ancak parka yakın alanlarda oteller ve tatil köyleri bulunur. Çadırlı kamp yapmak isteyenler, önce park yönetiminden izin almalıdırlar. Park alanına motorlu araç girmesine de izin verilmez.

Çünkü: park alanında: yaban domuzu, uçan lemur, yaprak maymunu, makak ve siyah dev sincapları kendi doğal ortamlarında görmek mümkündür.

Bunları görmek için orman alanı içinde trekking yapabilirsiniz. Ancak bu yürüyüş sırasında dik ve ıslak bir sürü ağaç kökü ve gövdesi ve bazen de kayalıklarla karşılaşacaksınız. Parka giriş ücretsizdir.

Malezya Penang Muka Head

 

Muka Head

Adanın kuzeybatı ucunda; Milli Park alanı içinde; Teluk Bahang bölgesindeki burun: su altında avlanmak ve şınolkerle yüzmek için idealdir. Ancak, buraya ulaşım için bir tekne kiralamak gerekir. Burada “Pula Rimau” denilen bir deniz feneri vardır.

Bu deniz feneri: kalay madeninin üretiminin hızlanması sonucu buraya çok miktarda yelkenli ve buharlı geminin gelmesi üzerine inşa edilmiştir. 14 metre yükseklikteki bu deniz feneri, 1883 yılında İngilizler tarafından inşa edilmiştir. Penang milli park alanı içinde 227 metre yükseklikteki bir tepe üstündedir.

Bu tepeye ulaşmak için tek yol, batı ucundan tepeye “Maymun plajı” bölgesinden yürümektir. Bu trekking yürüyüşü: zor bir yolculuk değildir ve yaklaşık 1.5 saat sürer. Eğer tepenin üstüne geldiğinizde, fenerin sarmal merdivenlerine tırmanırsanız, muhteşem bir manzara ile karşılaşırsınız.

Burada bir de “USM Araştırma İstasyonu” bulunur. Bu istasyon: tropik deniz ve kıyı çalışmaları ile ilgili araştırmalar yapmak üzere 1996 yılında kurulmuştur. Bu istasyonda halen çalışmalar sürdürülmektedir, en son olarak bu istasyon tarafından yapılan araştırmalara göre, bu kıyılarda yaşayan bir istiridye soyunun tükenmiş olduğu tespit edilmiştir.

Günümüzde burada konaklamak için birkaç kötü bungalov bulunuyor, yani burayı ziyaret etmek isterseniz konaklamalı değil, günübirlik gitmeyi düşünün.

Malezya Penang Teluk Bahang ve Penang Cultural Centre

 

Teluk Bahang ve Penang Cultural Centre

Burası adanın kuzeybatı ucundaki bir balıkçı köyüdür. Köyün isminin kelime anlamı Isı dalgası körfezidir. Muhtemelen kıyıya gelen deniz melteminin yüksek sıcaklığını ifade etmektedir. Burası: Batu Ferringhi denilen turistik merkezden 5 km uzaklıktadır. Buranın özellikle balık restoranı dünyaca ünlüdür. Ancak bu restoran 2004 yılında tusunami tarafından tahrip edilmiştir. Günümüzde orada aynı isimle başka bir restoran bulunmaktadır.

Teluk Bahang: işyeri ve mekanların kanalizasyonlarının boşaltılması nedeniyle denizde yoğun deniz anası bulunması üzerine yüzmeye pek uygun değildir. Burada bir “Wet Market” vardır. Burası sadece meyve ve sebze satılır. Burada ve yöredeki diğer pazarlarda balık ve et satılmaz.

Mutiara Mutiara karşısında, 2007 yılında yenilenen “Pinang Kültür Merkezi” bulunmaktadır. Bu merkeze rehberli turlar düzenlenir. Her tür 2.5 saat sürer ve önceden randevu almak gerekir. Tur katılımcıları: geleneksel bir karşılama töreni gösterisi ile karşılanır, kültürel ve etnik şovlar, yerli oyunlar, Malay dövüş sanatları, el sanatları, bir yöresel yerli evi ve dans gösterileri yapılır.

 

Penang Butterflay Farm-Kelebek Çiftliği

Teluk Bahang’ın güney ucundaki burası: yüzlerce farklı kelebek türünün; ağla çevrili bahçede kanat çırptıkları bir yer olarak bilinmektedir. Georgetown şehrine yaklaşık 17 km uzaklıktadır. Ada turunda, turistler için en popüler yerlerden biri haline gelmiştir.

1986 yılında açılmıştır. 8 hektarlık alanda: kelebek türlerinin kutsal evleri yanı sıra diğer böceklerle ilgili geniş bir ürün yelpazesi görülür.

Kelebekler vahşi ve güzel yaratıklardır. Günümüzde burada: nadir Hint Leafl ve nesli tehlike altında olan Sarı Kuş Kanadı kelebekleri dahil, toplam 120 farklı türden 4000 Malezya kelebeği bulunmaktadır. Burası, tropik dünyada kurulan ilk tropikal kelebek çiftliğidir.

Giriş ücretlidir, yetişkinler için 27RM ücret ödemek gerekir.

Malezya Penang Tropikal Meyve Çiftliği

Tropikal Meyve Çiftliği

Jalan Teluk Bahang denilen yere, yalnızca 9 km uzaklıktaki bu bahçe, 10 hektarlık bir araziye kurulmuştur. Burada: 1992 yılından bu yana, yaklaşık 140 egzotik meyve ağacı yetiştirilmektedir.

Çitlik deniz seviyesinden 300 metre yükseklikte, Teluk Bahang denilen tepelik arazide kurulmuştur. Burası tropikal ve alt tropikal meyve ağaçlarının birçok türünün yetiştirilmesi için ideal ortam sunar. Amaç, her şeyden önce nadir ve egzotik meyve ağaçlarını korumaktır.

Günümüzde çiftlik alanı içinde, Orta ve Güney Amerika, Orta Afrika, Hindistan, Ortadoğu, Karayipler, Pasifik Adaları gibi dünyanın ücra köşelerinden çok nadir ve egzotik meyve ağaçları satın alınarak buraya getirilmiş ve çiftlik alanında 250 farklı türden meyve ağacı koleksiyonu oluşturulmuştur.

Çiftlikte yalnızca organik gübre kullanılmaktadır. Kimyasallar kesinlikle kullanılmaz. Bahçede hafif atıştırmalıklar, meyve suları ve hafta sonları ve resmi tatil günlerinde barbekü büfesi bulunmaktadır. Meyvelerin kralı olarak bilinen “Durian” burada ekilmektedir ki, bunu mutlaka tatmalısınız. Burayı ziyaret etmek isterseniz yanınıza mutlaka sivrisinek kovucu sprey almayı unutmayınız.

Malezya Penang Snake Temple-Yılan Tapınağı

 

Snake Temple-Yılan Tapınağı

Havaalanından sonra kuzeye döndüğünüzde: bu tapınak karşınıza çıkar ki, şehir merkezinin yaklaşık 15 km güneyindedir.

Tapınak: 1875 yılında yapılmıştır. Söylenenlere göre: 1873 yılında David Brown isimli bir İngiliz: bir hastalığa yakalanır ve kendisini Chor Soo Kong tedavi eder ve kendisi ona dua eder.

Bu şifacı kişinin 960-1279 yıllarında yaşadığı düşünülmektedir. David Brown: Chor Soo Kong’a saygı için, arazisinin bu bölümünü bir tapınak yapılması için bağışlar ve böylece tapınak yapılır. Evet, böylece tapınak hastalara şifa verme yeteneğiyle ünlü olan Çinli Budist rahip Chor Soo Kong’a adanmıştır.

Kendisi günümüzde de son derece saygı duyulan bir kişidir. Her yıl onun doğun gününde, onu onurlandırmak için Güneydoğu Asya’nın birçok yerinden ve özellikle Singapur ve Tayvan gibi yerlerden hacılar buraya ziyarete gelirler.

Tanrılaştırılan bu şifacı kişinin heykeli: bir keşiş tarafından Çin’den getirilir. Bu dindar keşiş: ormandaki yılanlar için, tapınağın yapılacağı yerde barınak tahsis eder ve bunun üzerine yılanlar tapınak tamamlandığında 1800’lü yıllarda buraya taşınırlar.

Tapınak dünya üzerinde türünün tek örneğidir. Çünkü: bütün dünyada nadir bulunan zehirli bir dizi yılan ile ünlüdür. Yılan çukurunda birçok engerek yılanı bulunur. Bu yılanlar: tütsülerin kutsal dumanı nedeniyle söylenenlere göre zararsızdır.

Çünkü: zehirli olmalarına rağmen, bu yılanların insanları ısırdığı görülmemiştir. Ağaçların üzerinde süzülen bu yılanların zehiri: yakıcı olmasına rağmen, insanlar için öldürücü değildir.

Ancak, yine de dikkatli olmakta yarar olduğu söylenir, çünkü onlar vahşi hayvanlardır. Tapınakta görülen bu yılanlar, Wagner pit engerek yılanı olarak bilinirler ve Güneydoğu Asya’ya özgü bir yılan türüdür.

Yılan tapınağı, günümüzde adayı ziyaret eden turistlerin gezi yerlerinden birisidir. Yılan tapınağı önünde: buhur yakmak adettir.

Tapınağın içinde: ana ibadet salonunda bazı insanlar, yılanlar felç olsun diye tütsü yakarlar ve bu yüzden ortam duman ile doludur. Tapınak ziyaretçilerine şu söylenir “onlara bakın tanrı ve kutsal olduklarını, zararsız olduklarını kabul edin”

Tapınak içinde: Mançurya hanedanı sırasında, yani 1886 yılında Çin’de yapılan bir çan, ana salonda hala asılıdır. Bu çan: Çin takvimine göre her ayın 1. ve 15. günlerinde çalınır. Çünkü: cennet ve cehennem sakinleri duaya çağırılır.

Tapınağın arkasında ise, bir yılan havuzu vardır. Ancak havuz suyla değil, meyve ağaçları ile doludur. İlk bakışta, burada hiç yılan görülmez. Görünen yılanlar da sanki oyuncak-plastik gibi görünür ama inanın hepsi gerçektir.

Yakından bakarsan ağaçların dallarına sarılmış yılanları görebilirsin. Her ne kadar zehirli olmadıkları söylense de, ısırdıklarında çok acı verdikleri belirtilmektedir. Bu yüzden, ziyaretçilerin yılanlara asla dokunmamaları söylenir.

SEBERANG PERAİ TENGAH BÖLÜMÜ

Eyaletin Malezya ana karasında kalan bu bölümü: adaya nazaran pek turistik özellikler taşımamaktadır. O yüzden, bu bölüm hakkında kısa bilgi vermek istiyorum.

Bu bölümün başkenti: Bukit Mentajam şehridir.

 

İran Meşhed Mashhad

iran.meşhed.imam rıza mezarı.1
İran Meşhed Mashhad

 

İstanbul-Meşhed arası uçak yolculuğu yaklaşık 3 saat 45 dakika kadar sürüyor.

Hava alanında pasaport işlemleri çok uzun sürmüyor.

Şehrin kelime anlamı “şehadet yeri” yani “ism-ı mekan” dır.

Şehir, İran ülkesinin ikinci büyük şehridir ve ülkenin kuzeydoğu köşesinde, Horasan olarak bilinen dağlık bölgede kurulmuştur.

Bu şehrin en büyük özelliği, büyüklüğü yanında şehrin kutsal sayılan bir şehir olmasıdır. Çünkü burada İmam Rıza’nın türbesi var. MS. 820 yılına kadar önemsiz bir yer olarak gelen yerleşim yeri, bu tarihte Şiilerin 8’nci imamı burada suikast sonucu öldürülünce, Meşhed yani şehitler mertebesi ismini alır.

Takip eden süreçte, 1400’lü yıllara doğru Moğollar buraya gelir ve şehri yakıp yıkarlar. Ardından, çevreden buraya gelen insanlar, türbenin çevresinde yerleşmeye başlarlar.

Meşhed, İmam Rızanın türbesi, 9. Yüzyılda yapılmıştır. Afganistan sınırına yakın, doğu İran da bulunan şehir, dini turistler için popüler bir yerdir. Her yıl, şehrin 12 milyon kişi tarafından ziyaret edildiği söyleniyor.

İmam Rıza, Şii İslam inancında 8 nci imamdır. Türbesi, dünyanın en büyük camisidir.

Mashdad Firdevs in mezarına, Şehname arkasında İran şair, ulusal epik ev sahipliği yapmaktadır.

Humeyni devriminden sonra, Meşhed bölgesine yerleşmek isteyen 2 ve 3 çocuklu İranlı ailelere ev yapmaları için devlet tarafından ücretsiz yer tahsis edildiği söyleniyor. Böylece bölgenin nüfusu hızlı bir şekilde artmış ve günümüzde burada 2.5 milyon insanın yaşadığı söyleniyor.

Şehir iklimi genellikle ılımındır, sadece sert geçen kışlar, burayı ziyaret için tercih edilmemelidir. Özellikle sonbaharda ziyaret edilmesi önerilir.

iran.meşhed.genel.en başa bunu koyalım.
İran Meşhed Mashhad

Ulaşım

Meşhed uluslar arası havaalanı ile İstanbul arasında direkt bağlantı vardır.

Karayolu düşünürseniz: Tahran 900 km uzaklıktadır. Tren düşünürseniz, Tahran Meşhed arasındaki tren yolculuğu 10-14 saat arasında sürmektedir.

iran.meşhed.genel.1
İran Meşhed Mashhad

 

Alışveriş

Şehirde para değişimi sokaklarda ve genellikle alışveriş alanlarının çevresinde yapılıyor. Birçok mağazada Amerikan Doları, İngiliz Sterlini ve Euro ve hatta Hint Rupisi değişimi rahatlıkla yapılabiliyor. Ancak kredi kartı, banka kartı kesinlikle kabul edilmiyor.

Şehirden almanızı önereceklerim şunlardır: kuru meyveler, tuzlu fındık, safran, akik gibi değerli taşlardan oluşan takı ve kolyeler, turkuaz, yakut ve zümrüt, 18 ayar altın takı (İran altınları kırmızı renklidir), parfüm, dini hediyelik eşya, eşarplar ve gümüş takılar, halı ve kilimler satın alabilirsiniz.

Çünkü Meşhed, halı dokuma endüstrisinin önemli bir merkezidir. Meşhed halıları, genellikle parlak ve akıllıca işlenen renkler nedeniyle, bir odaya hayat veren renkleri taşır. Onların renk şemaları, genellikle kırmızı ya da mavi tonlardadır.

En iyi yünlerle üretilirler. Düğüm sayısı değişir ve halı kalitesini ortaya koyar. Fiyatlarına gelince, Meşhed halılarının metre karesi genellikle 3-15 dolar arasında değişir.

Baharat olarak belirttiğim safran: dünyanın en pahalı baharatlarındandır. Safran elde etmek için, 70-250.000 arasında çiçek kurutmak gerekir. Ayrıca çiçeklerin tam olarak sonbaharda açması ve toplanması gerekir.

Ancak renk ve aroma vermesi için çok küçük bir miktar yeterlidir. Fazlası yiyecekleri acı yapar. Safran: ilaç, parfümler ve boya maddesi olarak antik Mısır ve Roma döneminde çok kullanılmıştır. 7’nci yüzyılda Çin’e ulaşmıştır. Ortaçağda ise Avrupa’da yayılmıştır.

Son bir not, şehirden kurutulmuş küçük kırmızı üzümler satın alabilirsiniz, bunları pilav üstüne koyarak tüketiyorlar.

 

Ne Yenir

Şehirde meşhur İran tatlıları olan “Gez” ve “Sohaan” mutlaka denemenizi öneririm. Ayrıca şehirde chello kebabı (pilav ve kızarmış köfteden oluşur) ve Chello Murgh (pirinç ve tavuktan oluşmaktadır) deneyebilirsiniz.

Şehrin birçok pastanesinde, İran’a özgü taze pişmiş ekmekler bulunur. Popüler içecek olarak: şekerli siyah çay tercih etmelisiniz.

Özellikle Hezardestan Geleneksel Çayevi İran ülkesinin en ünlü çay evlerinden birisidir. Burada arka planda canlı müzik çalar. Mekan İran antikaları ve kilimleri ile döşenmiştir.

Son bir not: İmam Rıza türbesinde bazen sofra düzenleniyor. Sade bir sofra olmasına rağmen yiyeceklerin lezzeti dikkat çekiyor.

Ama en önemlisi, lavaş ekmekle birlikte yenen pilav ve etli mercimek yanında, özellikle Hindistan ve dünyanın diğer yörelerinden gelen Şiilerin, ekmek parçalarını ve biraz pilavı bir poşete doldurmalarıdır.

Söylenenlere göre, bulundukları yerlerde hastalara şifa vermesi için böyle yapıyorlarmış. Ayrıca yine çıkış kapısında bekleyen kadınlar, sofradaki ekmek parçalarından kendilerine verilmesi için yalvarıyorlar.

iran.meşhed.genel.başa koyalım harita
İran Meşhed Mashhad

GEZİLECEK YERLER

iran.meşhed.imam rıza mezarı.2
İran Meşhed Mashhad
iran.meşhed.imam rıza mezarı.en başa koyalım
İran Meşhed Mashhad
iran.meşhed.imam rıza mezarlığı.3
İran Meşhed Mashhad

 

 

İmam Rıza Türbesi-İmam Reza Holy Shrine-Estan-ı Gods-Astan Kuds

Şehir, İmam Rıza türbesinin çevresine inşa edilmiştir ve kutsal türbenin çevresindeki kutsal alanlar “Bast” olarak bilinir. Bast: diktatörlerin zulmünden kaçanların ve zülüm altındaki insanlar için iyi bir sığınaktır.

Dünyanın birçok ülkesinden her yıl yaklaşık 15 milyon insan burayı ziyaret ediyormuş. Çünkü İmam Rıza’nın türbesini ziyaret edenlere “Meşhedi” unvanı veriliyormuş.

Şehirde bütün yollar bu türbenin bulunduğu yere bağlanıyor.

İmam Rıza Türbesi, Estanı Gods Rezavi Külliyesi denen bir yerdedir. Bu külliye içinde türbe ile birlikte iki müze, bir kütüphane, bir üniversite, cami ve medreseler bulunuyor.

Önce kısaca Hz Muhammed’in torunu, Hz Hüseyin’in torunu İmam Rıza’dan söz etmek istiyorum. Şiilerce kutsal sayılan 12 imamın 8’nci olan İmam Rıza, bu şehirde yaşamış ve yine burada 203 yılında Halife Me’mun tarafından zehirli üzüm yedirilerek öldürülmüştür.

Üzüm yedikten sonra zehirlenerek öldüğü için, Shiraz şehrinde üretilen dünyaca meşhur üzümlerin üretimi uzun süre durmuştur. Çok sonraları üzüm üretimi yeniden başlamıştır. (Shiraz şehri yazısında bu konudan söz ettim)

İmam Rıza’nın Halife El Me’mun emriyle zehirlendiği düşünülmektedir.

İmamın türbesi dünyada Şiiler için kutsal bir yer olarak kabul edilir. El Me’mun, babası Harun Reşit’i de Meşhed şehrine getirtmiş ve vefat ettiğinde buraya defnettirmiştir. İmam Rıza vefat ettiğinde, Harun Reşit’in mezarının yanına defnedilmiştir.

Günümüzde Şiiler kendisine kızsa da İmam Rıza türbesi, ilk olarak Emevi Sultanı El Me’mun tarafından yaptırılmıştır. 993 yılında Gazneli hükümdarı tarafından türbe yıkılmış ama 1009 yılında oğlu Gazneli Mahmut tarafından tamir edilerek genişletilmiştir.

Efsaneye göre: türbenin yapımı sırasında tuğla lazım olur. Ancak çalışanlar havanın çok sıcak olması nedeniyle tuğla yapımına ilgi göstermezler. Bunun üzerine, Şah Abbas, çamura altın sikkeler atar ve çalışanlar bunun üzerine, bu altın sikkeleri bulmak için çamuru o kadar iyi yoğururlar ki, çok sağlam tuğlalar elde edilir.

İmam Rıza türbesi, iki altın minaresiyle birlikte özel olarak inşa edilmiştir. Minareler, kubbenin iki tarafında kubbeye yakındır. Ancak iki minare, birbirlerine uzak yapılmıştır. İmam Rıza caddesinden Haram bölgesine girildiğinde minareler ve kubbe görülebilir.

Zaten bu durum bilerek yapılmıştır. Meydana yakın minare Şah Tahmasb Safavi tarafından yaptırılmıştır ve 40.5 metre yüksekliktedir.

Diğer minare, Nadir Şah zamanında yaptırılmıştır. Altın kubbenin yüksekliği 31.20 metredir. Büyük bir yazıt, Ali Rıza Abbasi tarafından yuvarlak yazılmıştır. Kubbe aynı zamanda Meşhed şehrinin sembolüdür.

Duvarlar 20 cm kadar mermerle, 92 cm kadar Sultan Sanjari fayansı olarak bilinen pahalı fayansla kaplıdır. Fayans üzerine, ayetler oyulmuştur. Ayrıca Safevi döneminin ünlü calligraphisti tarafından, 80 cm genişliğinde Kur-anı Kerim Suresi yazılıdır.

Kapıdaki görevliler içeri çanta almıyorlar. Üst araması yapılıyor, içeriye kesinlikle fotoğraf makinası, cep telefonu ve herhangi bir çanta sokulması kesinlikle yasaktır. Çantayı, fotoğraf makinası ve cep telefonlarınızı kilitli emanet dolaplarına bırakıp fiş alıyorsunuz. Giriş ücreti, 5000 riyal.

İçeride fotoğraf çekilmesi kesinlikle yasak. Ancak cep telefonu ile fotoğraf çekenleri görmek mümkün. İçerisi çok kalabalık. Çok büyük bir kompleks, çok güzel yapılmış ve süslenmiş. Bayanlar girişte “çador” denilen bir tür çarşaf giymek zorundalar. Yani İran’ın diğer bölgelerinde baş kapatılıp bir miktar saç görülmesine bir şey denmemesine rağmen burada tamamen kapanılmasını istiyorlar. Zaten kadın ve erkeklerin girişleri ayrı kapılardan yapılıyor.

Ara sıra 5-6 kişinin koşar halde ve tekbir sesleriyle, bir tabutu sırtlarında içeri götürüp tekrar yine koşar halde dışarı çıkardıkları görülüyor. Tabutun kapağı yok, cenazenin üstünde sadece bir örtü var.

Türbeyi ziyaret etmek isterseniz, mutlaka başınızı kapatmanız gerekiyor. Türbe içindeki kadın görevliler, başı açılmış olanları ikaz ediyorlar. Kadınlar ve erkekler ayrı kapılardan giriyorlar. İçeri girildiğinde ağlayanlar, feryat edenler göreceksiniz.

Türbenin içi tamamen kristallerle işlenmiş, dışı ise çini motiflerle süslenmiştir. Kubbe altın kaplamadır.

Muhteşem ve parıldayan altın kubbesi, altın parmaklıklarla çevrilmiş mezar alanında, ziyaretçiler ikişer sıra halinde dönerek dua ediyorlar. İran dışından, Hintli, Iraklı, Suriyeli, Pakistanlı Şiilerde burayı ziyarete geliyorlar.

Burada, ziyaretçiler taşlara ellerini, yüzlerini sürüyorlar ve şifalı olduğuna inandıkları suyu içiyorlar. Ayrıca pırıl pırıl ve mermer avlularda yerlere halılar serilmiş ve insanlar bunların üzerine oturarak dua ediyorlar.

Belirli yerlere herkesin alabileceği dua taşları konulmuş. Taşlar, kare veya yuvarlak, üzerlerinde cami resimleri, kabartma yazılar var. Burayı ziyaret edenler, bu dua taşlarını alıyorlar, secdede, alnı bu taşa değdirmek gerekiyormuş.

 

Kütüphane

Külliye içindeki kütüphane, İran’ın en büyük ikinci kütüphanesidir. (milli kütüphaneden sonra) Özellikle burada yazma eserlerin çok olduğu söyleniyor. İmam Zeynülabidin’den kalma Kur-anı Kerim varmış.

iran.meşhed.halı müzesi.1
İran Meşhed Mashhad

 

Halı Müzesi

Kompleksin içindeki bu müzede, gerçekten olağanüstü desenli halılar görebilirsiniz. Özellikle kabartma desenler, kutsal bina desenleri, renkler ve dokumalar muhteşemdir.

 

Nqqareh Khaneh-Davul Yeri

860 yılında İmam Rıza’nın şehirde bulunduğu yani Meşhed’e geldiği, davul çalınarak bildirilmiştir. O zamandan beri, bu uygulama, yas dönemi dışında gündoğumu ve günbatımından hemen önce yapılmaktadır.

 

Çarşı-e-Reza

İmam Rıza türbesinin yanındaki bu alışveriş mekanı, özellikle tekstil ve kumaş pazarı olarak tanınır. Çarşı 800 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğindedir. Şehirdeki ana alışveriş merkezlerinden birisidir.

Horasandaki bütün el sanatları burada temsil edilmektedir. Bunlar kürk pelerin, turkuaz ve altın yüzük, parfüm, safran, tespih gibi yerel hediyelik eşyalardır.

iran.meşhed.khaje rabi mozolesi
İran Meşhed Mashhad

Khajeh Rabi Mozolesi

Khajeh Rabi ile ilgili çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Bazı kaynaklar: Hz Muhammed’in arkadaşlarından biri olarak tanıtır. Bazı kaynaklar ise, İmam Rıza’nın kölesi ya da sekreteri veya refakatçisi olarak tanıtırlar.

Onun türbesi, Meşhed şehrinin turistik yerlerinden biridir. Türbede çınar ağaçları, ünlü Safevi hattat Reza Abbasinin yazıtları ile süslü büyük kubbe göze çarpar. Zarif, sekizgen türbe binası, uzun bir sokağın sonundadır. Meşhed sakinleri ve çevredeki kasaba ve köylerden gelenler burayı ziyaret ederler.

 

Park-ı Millet-Millet Parkı

Kuh-ı Sezgin’in hemen yanındadır. Kuh-ı Sezgin taşlı dağ demektir. Park aslında yüksekçe bir tepededir. Zirvesine çıkana kadar basamaklar oyulmuştur. Tepeye tırmandığınızda, 7 tane mezar göreceksiniz.

Bunlar İran-Irak savaşında şehit düşmüş meçhul askerlere (gumnam) aittir. Kim oldukları bilinmiyor ve yazmıyor. Buradan Meşhed şehrinin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Tam ortasında, İmam Rıza’nın makamı altın kaplamalı kubbesiyle parlar görülür.

Şehir düzlük boyunca uzayıp gidiyor. Şehirdeki hiçbir yapı, İmam Rıza’nın türbesinden daha görkemli yapılmamıştır.

iran.meşhed.goharhad camili.1
İran Meşhed Mashhad

Gowharshad Camisi

Türbenin hemen güneyindedir.

Cami, İran’ın en tanınmış camilerinden biridir. Gowharshad hatun, Timur’un büyük oğlu Shahrokh Mirzanın sanata çok düşkün olana eşidir. Cami, onun tarafından 1405-1418 yılları arasında yaptırılmıştır.

İslam tarihinin en önemli kadınlarından birisidir. Onun başkenti Herat olmasına rağmen, Meşhed şehrindeki bu cami, onun dehasının en iyi korunmuş kanıtıdır.

İki güzel minarenin yükseklikleri 40 metredir. Zamanın en iyi hattatları tarafından yazılı kitabe, sundurmanın solundadır.

Ceviz ağacından yapılmış sundurma, herhangi bir çivi ve demir kullanmadan 1243 yılında inşa edilmiştir. Camide ayrıca 34 bin civarında kitap olan bir kütüphane vardır.

 

Merkez Müzesi-Muze ye Markazi-Astaane Kudüs Müzesi

Şehrin en büyük müzesidir ve 3 katlıdır. Giriş katında: bir yüzü altın, bir yüzü gümüş kaplama işlenmiş kapı görülür.

Kapının hemen yanında, yüzlerce küçük inci ile işlenmiş ve 18’nci yüzyıldan kaldığı söylenen seccade ilgi çekiyor. Müzenin ilk katında, büyük minyatür sanatçısı Mahkud’un önemli eserlerinin orijinallerini görmek mümkündür.

Ayrıca Ali Rıza Abbasi tarafından yazılmış bazı yazıtlar, değerli nesneler arasında yer almaktadır. Müzenin en değerli eseri: 516 yılında kufi kabartma olarak yazıtı yazılmış İmam’ın ilk mezar taşıdır.

iran.meşhed.kuranı kerim müzesi.1
İran Meşhed Mashhad

Kur’an Müzesi

Astaane müzesi çevresindedir. Burada kutsal imamlar ve bazı yaldızlı el yazmaları, Glorious Kuran’ı değerli el yazmaları olarak muhafaza edilmektedir. En değerli eseri: 1’nci yüzyıla ait, geyik derisi üzerine yazılı kufi komut ve  1364 yılında kutsal imamlara atfedilen en eski el yazmasıdır.

iran.meşhed.pul müzesi.1
İran Meşhed Mashhad

Pullar Müzesi

Müze 1368 yılında Astaane Quds tarafından açılmıştır. Müzede İran’a ait 50.000 pul ve Kaçar döneminden ve ayrıca 18 yabancı ülkeden pullar sergilenmektedir.

 

Halı Müzesi

Müze 1998 yılında açılmıştır. Burada Kaçar döneminin örgü ve iğne çalışmaları ile  perdeleri vardır.

Müzenin en değerli eseri “Yedi Sevgili Şehrin Halısı” isimli halıdır. Bu halının işlenmesinde 10 bin kişinin çalıştığı ve halının 14 yılda tamamlandığı söyleniyor. Halıda 30 milyon düğüm bulunuyormuş.

iran.meşhed.nadir şah mezarı.1
İran Meşhed Mashhad
iran.meşhed.nadir şah mezarı.2
İran Meşhed Mashhad
iran.meşhed.nadir şah mezarı.3
İran Meşhed Mashhad
iran.meşhed.nadir şah mezarı.4
İran Meşhed Mashhad

 

Nadir Şah-Aramgah-ı Nadir

1747 yılında ölen Nadir Şah’ın mezarı ve müzesi, şehir merkezinde güzel bir bahçe içindedir. İmam Rıza türbesine yaklaşık 800 metre uzaklıktadır. Giriş ücretlidir.

Nadir Şah, Afşar hanedanının kurucusudur. Sert ve acımasız tutumu ile tanınır. Modern literatürde İskender, Timur ve Napolyon ile mukayese edilir. Köklü bir devlet geleneğinden gelmemişse de askeri dehası ve sert disipliniyle başarı kazanmıştır. Ancak askeri başarıları kalıcı olmamıştır.

Mezarı, İmam Rıza Türbesinin, kuzeyindedir. Nadir Şah, İran tarihinde önemli bir kişidir. 18’nci yüzyılda, Kafkas dağlarının kuzeyinden, Hindistan’a kadar uzanan bir imparatorluk yaratmıştır.

Kendisi ulusal bağımsızlık, İran’ın toprak bütünlüğünün sağlanmasında önemli gayretleri görülmesine rağmen, siyasi kargaşa ve kıskançlık nedeniyle 1747 yılında muhafız birliği komutanı tarafından öldürülmüştür.

Yaşarken, İmam Rıza Türbesini yaptırmıştır.

Türbenin önündeki bronz Nadir Şah heykeli, Abolhasan Sedighi eseridir. 1959 yılında tamamlanmıştır, at sırtındaki bir atlı komutan görüntüsündeki heykelde Nadir Şah büyük bir balta taşımaktadır, heykel 5 metre yüksekliğinde ve 14 bin ton ağırlığındadır. Heykeltıraş Sedighi, Bruni adında bir İtalyan heykeltıraş tarafından yetiştirilmiş ve İtalya’da yerleşiktir.

Burada bir de müze bulunmaktadır. Müzede: çoğunlukla Nadir Şah zamanında yani 1700 yıllarında kullanılan antika  silah, kılıç ve diğer askeri silahlar görülmektedir. Mezarın batısında küçük bir kütüphane vardır.

 

ŞEHİR DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

 

Hacı Rabi Mezarı

Şiilerin 12 imamından 1’nci imam olarak tanınır. Mezarı, şehrin 4 km kuzeybatısındadır. Mezar Şah tarafından yaptırılmıştır. İran-Irak savaşında ölen binlerce İranlının mezarı da bu bölgededir.

iran.meşhed.... mezarları.1
İran Meşhed Mashhad

 

Nişabur-Neishabur

Meşhed şehir merkezine yaklaşık 124 km uzaklıktadır. Otobüs yolculuğu yaklaşık 2.5 saat sürer. Otobüs bileti 10 bin riyal yani 1 dolardır. Terminalden Ömer Hayyam türbesi taksiyle 20 bin riyal, yani 2 dolardır.

Tahran’a ise 750 km uzaklıktadır. Otobüs yolculuğu 11-12 saat sürer.

İpek yolu üzerinde bulunan Nişabur şehri, tarih boyunca Horasan yöresinin kültür ve ticaret merkezi olmuştur. Özellikle Sasani döneminde altın devrini yaşayan şehir, Horasan bölgesinin Araplar tarafından fethinin ardından önemini yitirir.

Safeviler döneminde yine önemi artar ve Selçuklu Sultanlarının ikametgahı olur. Selçukluların eski başkentidir. 1220 yılındaki Moğol saldırıları ve 1280 yılındaki büyük deprem sonrasında şehrin büyük kısmı yıkılarak harap olmuştur.

Günümüzde bağlı ve bahçelik geniş bir ova üzerinde kurulu olmasıyla dikkati çeken orta büyüklükte bir İran şehridir.

Şehir: dünya edebiyatının iki büyük ustası Ömer Hayyam ve Feridüddin Attar ve meşhur ressamlardan Muhammed Gaffari’nin doğduğu yer olarak bilinir.

Ayrıca yine Mevlana’nın çocukluk hocası ve Mevlana’ya ilk ışığı gösteren Attar’da bu şehirdendir. Kendisi “Kuşların dili” denilen “Mantik-u Tayr” isimli eseriyle tanınır.

Burada Ömer Hayyam ve Mevlana’nın hocası Feridüddin Attar’ın mezarları vardır.

Son bir not, Nişabur şehri firuze taşlarıyla ünlüdür. Firuze dağından çıkarılan bu taşlar çok değerlidir. Firuzenin barışı, huzuru temsil ettiğine, baş ağrısı ve sinir rahatsızlıklarına iyi geldiğine inanılıyor.

Nişabur şehrinin çarşı ve pazarlarında firuze taşlarından yapılmış süs eşyaları ve takılar yapılmakta ve satışa sunulmaktadır. Hediyelik eşya satan yerlerde, özellikle turkuaz taşlar ilgi çekiyor. Çok güzeller, ancak çok pahalılar. 2 cm büyüklüğündeki çok güzel bir turkuaz taş, 350 dolar civarında. Kibrit çöpünün biraz daha büyüğü şeklinde, bir ağacın ucuna yerleştirilmiş olanların fiyatı 5 dolar.

 

Gezilecek yerler

Füsencan köyü

Meşhed-Nişabur arasındaki bu köy, Nişabur şehrine 20 km uzaklıktadır ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin doğduğu yerdir. Hacı Bektaş-ı Veli, 1209 yılında burada doğmuştur.

 

Kervansaray

Şehir merkezinde Ömer Hayyam meydanındadır.

Yaklaşık 450 yıllık olduğu söylenen yapıda özellikle girişteki otantik çay evine mutlaka uğramanızı öneririm. Moğol istilası, Timur saldırısı ve deprem afetinden korunmuş olarak günümüze kadar gelen Şah Abbas döneminden kalmadır. Nişabur şehrinin tarihi kimliğine, bu kervansaray şahitlik ediyor.

iran.nişabur.ömer hayyam.1
İran Meşhed Mashhad
iran.nişabur.ömer hayyam.2
İran Meşhed Mashhad

 

Aramgah Ömer Hayyam

Meşhur şair ve yazar Ömer Hayyam bu şehirde yaşamıştır. Hayyam kelimesi “çadırcı” anlamına gelmektedir çünkü Ömer Hayyam’ın babası çadırcılık yapmıştır. Ömer Hayyam günümüzde kullanılan Miladi ve Hicri Takvimlerden çok daha hassas olan Celali Takvimini hazırlamıştır.

Matematik, astronomi konularında dünyanın önde gelen bilim insanlarındandır. Şairliği yanında dünyayı anlamaya meraklı bir matematikçi, astronom, filozoftur.

Geniş bir bulvardan geçerek Ömer Hayyam’ın mezarına ulaşılır. Ömer Hayyam’ın anıt mezarının çevresindeki bahçe gerçekten muhteşemdir. İranlı yöneticiler, gerçekten Ömer Hayyam’a yakışır mezar yaptırmışlardır.

Mezarın kubbesi ve mimari stili, her an uzaya gidebilecekmiş gibi bir füzeyi veya rasathane kulesini andırmaktadır. Mozaik çini olarak yapılan anıt mezar bir anlamda ters dönmüş bir kadehe benzer.

Bu şeklin, onun hayat dolu ve neşeli kimliğini ifade ettiği söyleniyor. Bu kadehin altındaki granit mozole, çevresinde yarım daire şeklinde semboller bulunuyor.

Bu semboller ise, onun uzaya ilgisini ifade ediyormuş. Ömer Hayyam’ın şiirlerinin bulunduğu duvar tabloları buraya ayrı bir hava katmıştır.

Türbenin bulunduğu bahçe içindeki bir başka binada ise müze bulunmaktadır. Müzede Ömer Hayyam’ın hayatı, eserleri ve hizmetlerini anlatan resimler, kitaplar ve batılı bilim adamlarının Ömer Hayyam’la ilgili araştırmaları yer almaktadır.

Mezarın yüksekliği yaklaşık 10 metredir.

 

İmamzade Mahruk Türbesi

Hayyam’ın anıt mezarının hemen karşısındadır. İmamzade Mahruk, Peygamberimiz Hazreti Muhammed soyundan gelmektedir ve yakılarak şehit edilmiştir. Türbe turkuaz renkli çinilerin güzelliği ile önem kazanmakta olup 10’ncu yüzyılda yapılmıştır.

 

Kademgah köyü

Meşhed-Nişabur karayolunda, Meşhed şehrine 25 km uzaklıktaki bu köyün özelliği: 12 ehlibeyt imamından 8’ncisi olan İmam Rıza’nın bu köye uğrayarak konaklamış olmasıdır. Köy bu yüzden, birçok ziyaretçi çekmektedir.

Güzel ve geniş bir bahçede, İmam Rıza’nın konakladığı yer bulunuyor. Aynı zamanda, İmam Rıza’nın ayak izinin olduğuna inanılan siyah bir taş vardır.

Burada İmam Rıza’nın elini yere sürüp su çıkardığı ve içtiği pınar vardır, ziyaretçiler buraya da uğruyorlar. Hatta yanlarında getirdikleri bidonları doldurup, bu su ile abdest alıyorlar ve pınarın suyunu içiyorlar.

 

Ferüdittin Attar Türbesi

Attar bir şair olarak öne çıkmaktadır. Hayyam’ın çağdaşıdır. Ama aynı zamanda Mevlana’nın hocasıdır.

Rivayete göre: Attar, çocukluğunda babasının yanında ilaç, esans, parfüm satıp medrese eğitimi alırken, başından geçen bir olay tüm yaşantısını değiştirmiştir. Bir gün, bir derviş Attar’ın da çalıştığı dükkanın önünden geçerken içeri bakıp iç çeker. Attar, dervişe bunun sebebini sorar.

Derviş “Yüküm hafif, hırkamdan başka bir şeyim yok. Dünya pazarından kolayca geçerim. Sen bu yükle ne yaparsın” der. Geçip gitmenin anlamı sorulduğunda ise, hırkasını çıkarıp başının altına koyar, orada son nefesini verir.

İşte bu olaydan sonra Attar, kendini tanrıya ulaşmaya adar. Servetini dağıtır ve arayışını kuşların Kaf Dağına yolculuğunu anlattığı Mantıkut Tayr yani Kuşların Dilinde ölümsüzleştirir ve bu eseri ile gerek doğu ve gerekse batıda birçok yazarı etkiler.

Mevlana, babası ile birlikte 10 yaşında onun kapısını çalar ve Mevlana’nın yeteneğini ilk olarak o keşfeder. Mevlana, hocasının kendisine ithaf ettiği Esrarname’yi hayatı boyunca hiç yanından ayırmaz.

Uzun yıllar yaşamış olan Attar, Mısır, Irak, Şam, Mekke, Medine, Hindistan ve Türkmenistan gibi yerleri gezerek ilim ve irfan dağıtmış daha sonra yine doğduğu yer olan Nişabur şehrine dönmüştür. 1221 yılında Moğol istilası sırasında bir Moğol askeri tarafından şehit edilmiştir. Şehit edildiği yere gömülmüş ve buraya türbesi yaptırılmıştır.

Bakımlı ve güzel türbenin bulunduğu mekan, bir bahçe içinde, birkaç basamak merdivenle inilerek girilen yerdedir. Yani türbenin bulunduğu yerde bile tasavvuf ve mütevazilik hakimdir. Mezarın başındaki taş ve üzerindeki yapıtlar, görülmeye değer güzelliktedir.

Türbenin bulunduğu bahçede, girişte hemen sağda, meşhur İranlı şairlerden Muhammet Gaffari mezarı da bulunuyor. Gaffari, 1845 yılında Kaşan’a bağlı bir köyde doğmuştur. Dönemin ünlü ressamlarından olan amcası ile birlikte Tahran şehrine gidip medrese eğitimi görmüştür.

Kısa sürede yeteneği Şah Nasuriddin Kaçar tarafından fark edilmiş ve eserlerinden her biri için saray tarafından para ile ödüllendirilmiştir.

Bir süre sonra ise Avrupa’ya gitmiş, dönüşte Irak’a yerleşmiş ve 1940 yılında, 95 yaşında ölmüştür. Özellikle “Uyuyan Arap” ve “Kerbela Meydanı” gibi tabloları meşhurdur.

 

Ömer Hayyam Rasathanesi-Aflak Namaye

Burası Ömer Hayyam’ın temsili rasathanesidir. Gözalıcı çini ve süslemeleri, yapının güzelliğini ortaya koyuyor. Burası Ömer Hayyam mezarına yakın yapılmıştır.

 

iran.tus.firdevs.
İran Meşhed Mashhad

Tus-Tous

Meşhed şehir merkezine 25 km uzaklıktadır.

Şehir 1220-1250 yılları arasındaki Moğol istilaları sırasında tamamen tahrip edilmiştir. Şehirde günümüze sadece Firdevs’in mezarı ve Emeviler  döneminden kalma birkaç tarihi eser kalıntısı kalmıştır.

Şehrin en büyük özelliği: ünlü ilahiyatçı, hukukçu ve felsefesi Gazali ile şair Firdevsi’nin mezarlarının burada bulunmasıdır. Şehrin diğer sakinleri ise Selçuklu veziri Nizamülmülk ve İslam alimi Ebu Cafer Tusi’dir.

 

Fermesi Köyü

Meşhed-Tus şehri arasındaki karayolunda Fermes köyü denen bir yer vardır. Burası Ebu Ali Farmedi türbesiyle ünlüdür. Farmedi: (1016-1094) Gazali’nin hocasıdır. Köy, toprak damlı evleri, bağları, bahçeleri ve küçük dükkanlarıyla tam bir Anadolu kasabası görünümündedir.

Farmedi’nin mezarını ziyaret ederseniz, özellikle mezar taşlarının dik değil, mezarın üstüne yatay konulmuş olduğu dikkatinizi çekecektir.

iran.meşhed.firdevs mezarı.0
İran Meşhed Mashhad
iran.meşhed.firdevs mezarı.1
İran Meşhed Mashhad

 

Firdevs Mezarı

Firdevs: Şahname isimli büyük eserin yazarı ve dünya edebiyatında önemli bir isimdir ve Abul Quasem Firdevsi 411 yılında ölmüştür. Kendisi, Samaniler ve Gazneliler döneminde İran edebiyatının önde gelen şairlerindendir.

Bu yüzden İran yönetimi Firdevsi’ye çok önem veriyormuş. Çünkü o olmasaydı İranlıların Farsçayı bırakıp Arapça konuşmaya başlayacaklarını belirtiyorlar. Şahname ile Firdevsi, İranlılara Farsçayı sevdirmiştir.

Firdevs tarafından yazılan Shahnameh veya Kings Destanı,  dünyanın edebiyat klasiklerinden biridir. İran’ın milli destanı kabul edilmektedir. Firdevsi: 60 bin beyitlik Şehnamesinde, Hz Adem’den başlayarak İran tarihini anlatır ve Şahname’yi 1010 yılında Gazneli Mahmut’a sunar. Şahname, Firdevs tarafından 35 yılda tamamlanmıştır.

Anlatılanlara göre, Gazneli Mahmut, Sasanileri yenerek Tus şehrini ele geçirdiğinde, Firdevs’in ününü duyar ve Şahname’nin her beyiti için kendisine bir altın vereceğini söyler. Ancak Firdevs, Gazneli Mahmut’un huzuruna çıktığında, İranlılarla Türklerin savaşlarını anlatan beyitler okur ve bunun üzerine Gazneli Mahmut kızar, ancak sevilen bir kişiyi öldürtmek istemez, altın yerine kendisine 60 bin gümüş sikke verir.

Bunun üzerine Firdevs, bir daha geri dönmemek üzere Tus şehrini terk eder. Şahname, günümüzde hala İran’da okunan bir eserdir.

Evliya Çelebi, Şahname’nin Osmanlı ülkesinde kahvehanelerde meddahlar tarafından ezbere okunduğunu yazar.

Burada antik Pers kahramanlarının hikayeleri anlatılır. Kendisi bu şaheseri bitirmek için 30 yıl çalışmıştır. Bu çalışmanın önemli bir özelliği de Arapça bilim ve edebiyatın ana dili olarak bilinen o dönemde, Firdevs’in Farsça kullanmış olmasıdır.

Mezar anıt, şehir dışında, Nişabur yönünde şehir merkezine 24 km uzaklıkta geniş bir mesire alanındadır. Giriş ücretlidir. Burayı faytonlarla gezmek mümkündür.

Mezar anıtı, 1968 yılında tamamlanmıştır. Firdevsi’nin beyaz mermerden heykeli dikkat çekiyor. Ayrıca kitaplarda Zaloğlu Rüstem olarak adı geçen kahramanın heykelleri de görülüyor.

Anıtın batı kısmında bir müze vardır. Müzede, 73 kilo ağırlığındaki el yazması Şahname görülebilir. Ayrıca duvarlarda kitaptan yapılan canlandırmalar görülebilir. Yani burası bir türbe olması yanında bir müzeye dönüştürülmüştür. Duvarlardaki gravürlere bakarken, Şahname’den beyitler akla gelir.

 

Haruniye Medresesi

Firdevsi abidesinden yaklaşık 750-800 metre uzaklıktadır. Kubbeli bu büyük yapı, Haruniye Medresesi olarak bilinir ve Harun Reşit döneminden kaldığı ve zindan olarak kullanıldığı söylenmektedir. Buranın da girişi ücretlidir.

 

İmam Gazali Türbesi

Selçuklu döneminde yaşayan ve sadece Horasan değil, bütün doğa ve batıya etkilemiş bir alim olarak önem kazanmaktadır. Ömrünü İlim ve İslam hizmetlerine adamış bu kişi, 55 yıllık hayatında 450 kitap yazmış ve yine bu şehirde ölmüştür.

Günümüzde, şehirde İmam Gazali’den pek bir şey kalmamıştır. Öte yandan, mezarla ilgili hiçbir şey yapılmadığı, mezarın ilk bulunduğu gün gibi bırakıldığı görülüyor. Yol kenarında, üstü çinkolarla kaplanmış, çevresi tellerle çevrilmiştir.

Bu durumu, İmam Gazali’nin Sünni olduğu ve bu yüzden İran yönetimi tarafından göz ardı edildiği şeklinde iddialar öne sürülüyor.

Özbekistan Hiva

Özbekistan Hiva

Hiva, çok eski bir şehirdir. Ama 10. yüzyılda ipek yolu üzerinde önemli bir ticaret noktası olmuştur. Çin’den yola çıkan bütün kervanlar, bir zamanlar burada konaklıyormuş.

16. yüzyılda Harzemşahlar devleti burada Hiva hanlığını kurdular ve Özbek göçebe kabileler buraya yerleştirildiler. Ancak şehir hemen Hiva hanlığının merkezi olmadı. Ancak, 1598 yılında

Hiva devletin ana merkezi oldu. 19.yüzyılda Rusya, Hiva hanlığını ilhak etti. 1919 yılında ise son Han, tavsiye edildi ve şehir Sovyet Harezm cumhuriyetinin başkenti oldu. 1924 yılında ise modern Özbekistan ve Türkmenistan’ın bir parçası haline geldi.

Yazının hemen başında: Hiva ile ilgili anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum: Söylenenlere göre: şehir soğuk ve lezzetli bir su çevresinde büyümüştür. Buna “Hiva” denilir ve günümüzde, şehrin eski kısmında bu kuyu görülebilmektedir.

Çölde su arayan bitkin yaşlı adam, sopayla yere vurur ve orada bir kuyu bulur. Bunun üzerine sevinçle bağırdı ve sonraki sözleri “Hey Vah” idi. Sonra burada “Vah” şehri inşa edildi.

Özbekistan Hiva
Özbekistan Hiva

 

Evet, Hiva benzersiz bir şehir olarak Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. Çünkü döneminin otantik atmosferine sahiptir. Şehir tam bir açık hava müzesi gibidir. Antik duvarlar, dantelli kaba mozaiklerle süslenmiş, muhteşem minareler, taş döşeli sokaklar burayı 1990 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmasını sağlamıştır.

Özellikle: kapıları ve haremi yıkılmadan günümüze ulaşmış olan “Taş Kavli Sarayı”, 20.yüzyılın başından kalma Avrupa ve yöre mimarisini bünyesinde birleştiren “Dişa Kala”, çok güzel süslemeleri olan “Ragbanlı camii” ve “Pehlivan Mahmut Türbesi”, en büyük eğitim kurumlarından biri olan “Emir Han Medresesi” mutlaka görülmesi gereken yerler olarak öne çıkmaktadır.

Özbekistan Hiva

 

Hiva şehrinin sembolü 44 metre yükseklikteki “İslam Hoca” minaresidir. Bu minarenin, beyaz-turkuaz ve mavi mozaik çini süslemeleri ünlüdür. Cuma camisinde, en eskisi 10. yüzyıldan kalma farklı dönemlere tarihlenen 218 ahşap oymalı sütun ilgi çekmektedir.

Ama muhtemelen şehirdeki en çarpıcı yapı, sırlı turkuaz mavi ve beyaz çini mozaiklerle süslenmiş “Katla Minör” dir.

Özbekistan Hiva

Ebu Reyhan Beruniny, Ogahiy Al Khorezmi gibi dünyaca ünlü bilim adamları, Hiva şehrinde yaşamışlardır. Şehir: İskender, Amir Timur ve diğer imparatorlar tarafından fethedilmiştir. Ayrıca bir zamanlar şehirde Cengiz Han da görülür.

Gücünün zirvesindeki Harzemşah imparatorluğu, Kolhida topraklarına kadar ulaşmıştır. Hiva ve Türkmenistan geçmişleri birbiriyle kesişmektedir. Çünkü onların toprakları, Harzemşahlar imparatorluğunun parçası olmuştur.

Hivalı ressam ve mimarlar: ustalıkları ve estetiğe verdikleri önemle tanınmaktadırlar. Binaların ve depoların ahşap oymalarla süslemelerinin uyumu inanılmazdır. Şehrin tarihi merkezi olan “Itchan-Kale” bölgesi: 10 metre yükseklikte duvarları olan “Erk kale” içe çevrilidir.

Buranın içinde dar sokaklar, kerpiçte düz çatılı evler, camiler saraylar ve Orta Asya’nın başka hiçbir yerinde görülmeyecek sayıda minareler bir arada bulunmaktadır.

Özbekistan Hiva

 

Şehir, Özbekistan ülkesinde, Horezm bölgesindeki “Karakum Çölü” yakınlarındadır. Yukarı da da söz ettiğim gibi tarihi ipek yolu üzerinde önemli bir kavşak noktasıdır. Ama şehrin tarihi geçmişi daha da eskiye gider.

Efsaneye göre: Zerdüştlüğün kurucusu olan Zerdüşt burada doğmuştur. Zerdüştlük, burada MÖ.4. yüzyıldan başlayarak 1300 yıl boyunca varlığını sürdürmüş, Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam, hatta belki de Budizm bu dinden etkilenmiştir.

19. yüzyılda ise şehir, esir tüccarları, hırsız ve dolandırıcıların kol gezdiği bir yer haline gelmiştir.

Özbekistan Hiva

Şehrin nüfusu 53.000 kişidir. Bölgesel başkent olan Urgenç, buraya sadece 35 km uzaklıktadır, Türkmenistan sınırı ise 5 km uzaklıktadır. Şehrin denizden yüksekliği 100 metredir. Harzemşah vahasının incisi olarak kabul edilir. Başlangıçta şehre “Vah Selam” denilmiştir.

Burayı ziyaret etmek için en uygun zaman: ilkbahar ve sonbahar mevsimleridir çünkü yazları sıcak, kışları soğuk olur.

Özbekistan Hiva

 

Şehirde alışveriş yapmak isterseniz öncelikle “Hiva Suzani Merkezi” ne gitmenizi öneririm. Ayrıca, “Hiva ipek halı atölyesi” de düşünülebilir. Buranın amacı, doğal boyama sanatını yeniden canlandırmak için, 15. yüzyıl Timur dönemi halı sanatı yeniden yaratılmaya çalışılmaktadır. İpeğin boyanması için sadece doğal boyalar kullanılır ve motiflerde, bitki-mineral ve böcekler kullanılır.

Özbekistan Hiva
Özbekistan Hiva

 

GEZİLECEK YERLER

Hiva, Özbekistan ülkesinin en güzel şehirlerinden birisidir. Özellikle “Ichan-Kala” yani “İç kasaba” denilen yerdeki binalar özellik gösterir. Burada “Sheybanıdler” ve “Kungrat” hanedanları zamanında yapılmış çok sayıda medrese, cami ve hükümdür sarayı bulunmaktadır.

Doğu’da camiler, ilahi hizmetleri ve duaları yönetmek için yapılmışlardır. “Cami” kelimesi Arapça “maszhid” kelimesinden türetilmiştir.

Özbekistan Hiva Itchan-Kala: Açık Hava Müzesi
Özbekistan Hiva Itchan-Kala: Açık Hava Müzesi
Özbekistan Hiva Itchan-Kala: Açık Hava Müzesi
Özbekistan Hiva Itchan-Kala: Açık Hava Müzesi

 

Itchan-Kala: Açık Hava Müzesi

Hiva şehri: diğer doğu illerinde olduğu gibi üç parçaya bölünmüştür. “İtchan-kala” bölümü: “kale” demektir. Günümüzde burası bir açık hava müzesidir.

26 hektarlık bölüm, duvarlarla çevrilidir ve “Devlet Tarih ve Arkeoloji Müzesi” ne dönüştürülmüş ve şehrin egzotik görüntüsü korunmuştur.

Ancak, yine de burada günümüzde de el sanatları ile uğraşan 300 aile yaşamaktadır.

Itchan-kala, İran’a ulaşmak için çölü geçmeden önce kervanların son dinlenme yeriydi. Orta Asya’nın Müslüman mimarisinin tutarlı ve iyi korunmuş örneğidir.

Şehrin çevresindeki kil duvar ilgi çekmektedir. Bu duvarın kalınlığı 6-10 metre arasındadır ve uzunluğu 2 kilometreye kadar uzamaktadır. Duvarın 4 kapısı vardır. Batı yönündeki kapı: Ata Darwaza, Güney yönündeki kapı: Gate Bağcı, Doğu yönündeki kapı: Amu Deryadır.

Itchan-kala denilen bu bölgede yaklaşık 51 antik anıtsal yapı ve 250 konut sitesi bulunur. Bunlar arasında öne çıkan:

1.Djuma camii.
2.Op camii
3.Alla-Kulli Khan medresesi
4.Muhammed Aminkhon medresesi
5.Muhammed Rakhimkhon medresesi
6.Pahlavon Mohmoud Türbesi
7.Seyyid Allavuddin

Özbekistan Hiva Djuma Camii
Özbekistan Hiva Djuma Camii

Djuma Camii

Ichan-kala denilen bölgenin merkezindedir. Daha önceki inşaat kalıntıları üzerine, 18. yüzyılda inşa edilmiştir. Yapı 55 x 46 metre ebatlarındadır. Dört taraftan camiye girmek mümkündür. Şehrin ana caddelerinden birine bakan kuzey cephesinde caminin minaresi bulunur.
Binanın çevresi tuğla duvarlarla çevrilidir.

İç mekan 215 ahşap direk ile desteklenmiş, düz tavanlı salondan oluşmaktadır. Bu tek salonlu cami modeli, dünya üzerinde ender rastlanan bir mimariyi göstermektedir. Tavan: küçük açıklıkları ile ışık ve havalandırma sağlamaktadır.

Pencereler arasındaki boşluklar siyah ve kırmızı renklerde boyanmıştır ve dekorasyonda ağaçlar, çalılar kullanılarak Orta Asya anıtsal ve dekoratif sanatı temsil edilmiştir. Oyma kapılar ve cami sütunları özel ilgi çekmektedir. Çünkü farklı dönemlerde yapılmıştır.

İlk olarak 11. yüzyılda yapılan sütunlar ve 15. yüzyılda yapılan sütunlar üzerindeki geometrik bitki süslemeleri ve Arap yazısının kombinasyonu ilgi çekmektedir. Sütunların çoğunluğu 18. yüzyılda inşa edilmiş ve bazıları daha geç kökenlidir. Bazı sütunlar ve kapı üzerinde yapılış tarihlerini görmek mümkündür.

Salon Harzemşah oyma desenleriyle süslenmiştir, yarı karanlıkta duran sütunlar, yerel ustalar tarafından ortama ayrı bir hava katılmasını sağlamıştır.

Özbekistan Hiva Arap Muhammed Han Medresesi

Arap Muhammed Han Medresesi

Şehirde “Ichan-kala” denilen yerin merkezindedir. Mimari siteler arasında en eski medreselerden birisidir. Şehrin ülkenin başkenti olması onuruna Shaybanid Harzemşah hükümdarı Arap-Muhammadan han tarafından yaptırılmıştır.

Arap Muhammed-han: Harzem tarihinin en iyi bilinen kişisidir. O; 1603-1621 tarihleri arasında devleti yönetirken önemli başarılar elde etmiştir. Bu dönemde Hiva şehri, Harzem devletinin başkenti olmuştur.

Yine aynı dönemde, Hiva: Buhara ve Semerkant ile birlikte Orta Asya’nın en güzel şehirlerinden birisi olmuştur. Tüm bu gelişmelerin üzerine, kendisi 1616 yılında bir medrese inşa edilmesini emreder. Başlangıçta: bu bina, küçük bir medrese oldu, ancak Arap Muhammed, daha sonra medresenin çevresindeki toprakları da satın aldı.

Medrese dikdörtgen şekilli, tek katlı tuğla yapıdır. Giriş portalında geleneksel yazıt bulunur. Küçük minare, binanın köşelerindedir. Öğrencilerin çalışma odaları caminin yanındadır.
Medrese takip eden süreçte, yeniden inşa edilmiş ve birkaç kez yenilenmiştir.

1838 yılında bina çürümeye başlayınca, Harzem hükümdarı Allakulikhan: medresenin yeniden inşa edilmesini emretmiştir. Bu inşaat sırasında, yapıya ikinci bir kademe ilave edilmiş ve binanın portalı kısmen değiştirilmiştir.

Evet günümüzde bu medrese, şehre gelen turistler tarafından yoğun olarak ziyaret edilmektedir.

Özbekistan Hiva Ak-Maszhid

Ak-Maszhid

Burası kendisine özgü bir mimari yapıya sahiptir. Yapı, birkaç aşamada inşa edilmiştir. Yapının inşaatına, ilk olarak 1647 yılında Seybanid hanedanı döneminde Anush han tarafından yaptırılmıştır. Ancak bina Kungrat hanedanı zamanında 1838-1842 yılları arasında tamamlanmıştır.

Caminin ahşap oymaları: Hivalı ustalar Kalandar ve Nur Mukhammad tarafından yapılmıştır ve bu durum caminin kapısı üstündeki kitabede yazılıdır.

Bina üç galeriye bitişik bir kubbeli salon şeklindedir. Aşırı süslülük olmadan dekore edilmiştir. Caminin dekorasyonu, muhtemelen birinci sınıf ahşap oyma ile dekore edilmiş kapı ve pencereleridir. Pencereler ganj ızgaraları ile dekore edilmiştir. Mihrap caminin güney tarafındadır.

Caminin kare temeli, beyaz bir yarım küre kubbe ile örtülüdür. Dua salonu 6.33 x 6.35 metre ebatlarındadır. Duvarlar beyaz renklidir. Salonun üç tarafında ahşap sütunlar görülür. Küçük boyutuna rağmen Ak-Maszhid ortaçağ Hiva şehrinin en güzel anıtlarından birisidir.

Onun basit ama aynı zamanda özenli mimarisi, diğer eserlerden ayrılmasını ve öne çıkmasını sağlamıştır.

Özbekistan Hiva Allakuli Han Medresesi
Özbekistan Hiva Allakuli Han Medresesi

 

Allakuli Han Medresesi

Yapı 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Dekorasyon zenginliği, buranın bir anıt olarak kabul edilmesinin en büyük nedenidir. Siyah, beyaz ve mavi renklerin hakim olduğu süsleme önem kazanmaktadır. Medrese, inşaatı başlatan “Allakuli Han”ın ismine atfedilmiştir. Birinci katta Allakuli han tarafından kurulan şehir kütüphanesi bulunur. Kütüphane Hiva medresesindeki bütün öğrenciler için kitap sağlamaktaydı.

Özbekistan Hiva Kalta-minör-Kısa Minare
Özbekistan Hiva Kalta-minör-Kısa Minare

 

Kalta-minör-Kısa Minare

Kalta-Minör: şehrin gerçek bir sembolüdür. Onun büyüklüğü ve eşsiz tasarımı görenleri şaşırtmaktadır. Minarenin temelinde çapı 14.5 metre ve yükseklik 29 metredir.

Aslında ilk düşünüldüğünde minarenin yüksekliğinin 70 metre olması planlanmıştır. Ancak 1855 yılında Muhammed Amin Han öldürülünce minarenin inşaatı yarım kalır.

Mimar: dayanıklılığı arttırmak ve üst yükü azaltmak için geniş taban hazırlamıştır, ancak kule yarım kalmıştır. Günümüzde bu büyük ve sırlı varile benzeyen yapı “kısa minare” yani “Kalta-Minör” olarak anılmaktadır.

Evet minarenin yapımı ile ilgili çeşitli efsaneler bulunur. Bu büyük minarenin yapımı sırasında, insanlar minareye yakın yerde mırıldanmaya ve bir anlamda grev yapmaya başlamışlardır. Bunun üzerine Muhammed Amin-han: grevcilerin lideri Matyakub’u yakalatmış ve öldürülerek kulenin temeline gömülmesini emretmiştir.

Bir başka ilginç efsane: Buhara hükümdarı, böyle büyük bir minare yapıldığını öğrenince, daha yüksek minare inşa etmek üzere minareyi yapan mimarı: kendi hanlığına çekmek istemiştir.

Muhammed Amin Han bunu öğrenince, mimarı öldürtmeye karar verir, ama mimar kuleyi bitmemiş olarak terk eder ve kaçmayı başarır. Bu yüzden minarenin tamamlanmadığı da söylenmektedir. Ancak bilinen tek gerçek; Muhammed Amin Han ölünce, minarenin yapımının durduğudur.

Evet, bir yüzyıldan fazla kalan minare büyüklüğü ile görenleri şaşırtmaktadır. Eşsiz dekorasyonu ilgi çekmektedir. Hala gayet parlak görülmekte ve 1855 yılından kalan canlı fayans ve çinileri ilgi çekmektedir.

Özbekistan Hiva Hiva Kukla Tiyatrosu-Khorezm State figür tiyatrosu
Özbekistan Hiva Hiva Kukla Tiyatrosu-Khorezm State figür tiyatrosu

 

Hiva Kukla Tiyatrosu-Khorezm State figür tiyatrosu

Mustakilik str adresindedir. Gösteriler istek üzerine düzenlenmektedir, yani belli bir kalabalık olunca gösteri düzenleniyor.

Özbekistan kukla tiyatrosu geleneği: Achaemenids saltanatı sırasında MÖ.6 ile 4. yüzyıllar arasından kalmadır. Bu kültür, Timur döneminde 14.yüzyıla kadar devam etmiştir. Özbekistan kukla tiyatroları arasında, Hiva şehrinde bulunan Harzemşah bölgesinin “Devlet Kukla Tiyatrosu” özel bir yere sahiptir.

Burada hala ortaçağ çarşı performansı ruhunu hissetmek mümkündür. Yani: bu kukla tiyatrosu, yalnızca Özbekler üzerinde değil ülkeyi ve şehri ziyaret eden yabancılar arasında da popülerdir ve coşku ile karşılanır.

Hiva kukla tiyatrosu: 2011 yılında Bakü şehrinde “I. Uluslar arası Kukla Tiyatro Festivali” sırasında büyük ödülü kazanmıştır. 2013 yılında ise Frankfurt şehrinde yine büyük başarı elde edilmiştir.

Şehirde 1993 yılında, yerel yönetimin desteğiyle 289 kişilik kukla tiyatrosu Ichan-kala bölgesindeki bir tarihi binada açılmıştır. Onun ilk topluluğu, eski hobi gurup üyeleridir. Günümüzde ise, tiyatroda 20 genç ve yetenekli çocuk çalışmaktadır.

Sanatçı: yalnızca oyunu sahnelemez, aynı zamanda sahneyi hazırlar, bebek ve giysi diker, müzik aletleri, dans etmek ve şarkı söylemek gibi yeteneklere de sahiptir. Tiyatro repertuarı, yaklaşık 60 gösteriden oluşur.

En popüler olanlar “Hiva Lazgi” ve “Khon Kabuli” gösterileridir. Birçok performansta, kahraman olarak “Hoca Nasreddin” öne çıkmaktadır. Performanslar Özbekçe yapılmasına rağmen onların canlı aksiyonları, basit ve komik hikayelerin rahat anlaşılmasını sağlamaktadır.

 

Hoca Berdibai Medresesi

Bu medrese, 1688 yılındaki zengin ve saygın Hiva şehir hayatını yansıtması açısından önem kazanmaktadır. Hiva şehrinin doğu kapısındadır. Medrese bir dikdörtgen avlu şeklindedir.

Avlunun köşelerinde, medresenin öğretmenler ve öğrencilerinin mekanları bulunmaktadır. Geleneklere göre giriş kapıları, ahşap oymalarla süslenmiştir.

Medresenin iç dekorasyonu oldukça mütevazidir. Uzun köşede, öğrenciler için bir çalışma odası bulunur. Sadece pencerelerde boyalı ahşap ızgaralar görülür. Medrese oldukça küçük olduğundan, burada sadece 16 hücre yani öğrenci yaşam odası bulunmaktadır.

1834 yılında Hiva hükümdarı Allakulikhan, buraya büyük bir cami ve medrese yapımı başladır. Şehir duvarlarının bir kısmı yıkılır ve yeni medresenin yapımına başlanır. Böylece medrese iki bölüme ayrılmış olur ve bu bölüme “Hoca Berdibai” medresesi denilir.

 

Tozabog

Burası, şehir merkezinin yaklaşık 2 km güney batısında, Kungrat hanedanının yazlık sarayıdır. Saray 1897 yılında Hiva hanı Muhammed Rahimhan II emriyle yapılmıştır. Kendisi Kungrat hanedanının 11. emiridir.

1845 yılında doğmuş ve 1864 yılında iktidara geldikten sonra, Hiva şehrinde birçok cami, medrese, hamam, evler gibi sivil mimari çalışmaları yaptırmıştır. En ünlü anıtı Muhammed Rahimhan II Medresesidir.

Yazlık saray kompleksi, farklı boyutlarda yapılar saraylar şeklinde 1897 yılında inşaatına başlanmıştır. Her bahçede: oyma ahşap sütunlar ile desteklenen, dışları süslü, iki katlı evler bulunur.

Bu bahçelerde: han ve onun hizmetkarlarının sıcak yaz günlerinde dinlenmeleri için hazırlanan oyma korkuluklar ve bölümler görülür. Saray kompleksi çevresi boyunca: hizmetkarlar için müştemilatlar bulunur.

Saraylar, mimari özellikleriyle ünlüdür. İlk saray merkezinde; havuz dikkat çeker ve buna ek olarak Avrupa tarzında dekore edilmiş bir izleyici salonu bulunur. Bu salonun özelliklerinden birisi de, oryantal mimari için geleneksel olmayan büyük pencerelerdir.

Diğer bölümde ise: hanın kişisel odası ve haremi, yaz ve kış camisi, medrese, ahır ve diğer ev yapıları bulunur. Hepsi yarım Avrupa tarzında inşa edilmiştir. Çünkü Avrupa mimarisi, 19.yüzyıl sonunda Buhara ve Hiva mimarisinde yaygın olarak kullanılmıştır.

Çünkü Hiva ve Buhara hanlıkları bu dönemde Rus imparatorluğu etkisi altındadır.

Evet: saray, her ne kadar Doğunun en iyi mimari geleneklerini korumasına rağmen, binanın kendisi sıcak günlerde gölge ve serinlik sağlaması için güzel ve gölgeli bahçelerle çevrilidir.
Tozabog sarayı, tamamen yanmış tuğla ile inşa edilmiştir.

Duvarlar oyma ganch ile dekore edilmiş ve altınla kaplanmıştır. Salonların ve odaların kapıları, Rusya’ya özel ustalara sipariş edilmiştir.

Evet: Tozabag, Hiva emirlerinin yazlık sarayı olarak 19. yüzyılda kullanılmış, şehrin en iyi anıtlarından birisidir.

Özbekistan Hiva Muhammed Rahimhan II Medresesi
Özbekistan Hiva Muhammed Rahimhan II Medresesi

 

Muhammed Rahimhan II Medresesi

Orta Asya medreselerinin en büyüğüdür. Muhammed Rahim Han: iktidarı sırasında hanedanın en eğitimli temsilcilerinden birisi olarak, bir dizi reforma, önemli politik, ekonomik ve şehirlerde iyileştirilmeler sağlanmasına katkısı olan hükümdardır.

Özellikle eğitimde ama dini değil laik konulardaki eğitimde yeni tür Hiva okullarının açılmasını sağlamıştır.

Okullarda yani medreselerde: yalnızca din ve kur’an değil, aynı zamanda matematik, astronomi ve coğrafya gibi laik konuların eğitime de ağırlık verdirmiştir. Medrese öğrencileri, ilahiyat dışında çeşitli fen bilimleri de okumuşlar ve medrese öğrencileri arasında tartışmalar düzenlenmiştir.

Muhammed Rahim-han medresesinde eğitim süreci diğer İslam üniversitelerindeki geleneksel eğitimden farklıdır. Kendisi iyi eğitimli ve aydın bir hükümdardır ve Feruz takma adıyla şiirler yazmaktadır.

Hatta, bizzat medrese öğrencileri arasındaki tartışmalara katıldığı bilinmektedir.
Medrese inşaatı 1876 yılında tamamlanmış ve sonuçta Orta Asya topraklarının en büyük medresesi ortaya çıkmıştır.

Medrese yüksek giriş portalı ile 2 katlı binadır. Bahçe köşelerinde dört küçük kule bulunur. Ayrıca yaz ve kış camileri, geniş bir kütüphane ile birlikte 76 derslik bulunur.

Özbekistan Hiva Kunya-ark Kalesi
Özbekistan Hiva Kunya-ark Kalesi
Özbekistan Hiva Kunya-ark Kalesi

 

Kunya-ark Kalesi

Tarihi kayıtlara göre, 1686 yılında, Arang han: Ichan-kala bölgesinin batı kapılarında Kunya-Nuh gemisi yani kalesi inşaatına başlamıştır. Burada: Ark han: aile üyeleri ve ileri gelenlerin ikametgahı için bir ev tasarlamıştır.

Burada yapılan çok sayıda yapıdan, günümüze yalnızca 19. yüzyıl ve 20 yüzyıl başlarında yapılan birkaç bina korunarak gelebilmiştir. Onlar resmi resepsiyon salonu, bir cami, bir haremdir. Daha önce ise: bir cephanelik, değirmen, resmi bir bina, depo, mutfak ve bir geçit alanı varmış.

Kalede yapılar birbirine yakın sıkıştırılmış düzendedir. Yüksek iki sütunla eyvan, tamamen çini ile dekore edilmiştir. İran askerlerinin, 18. yüzyıldaki işgali sırasında kalenin birçok yapısı yıkılmış ve kurinishkhana hasar görmüştür. 19. yüzyılın başında Iltuzar-khan yenilenmiştir.

Bir taht salonu, khanın dairesi, hazine ve el yazması deposu yapılmıştır. Tavan ise kırmızı duvar resimleri, fayans plakalar ve mavi-beyaz, soğuk ve gök mavisi desenlerle bezenmiştir.

Hiva ustaları, özgürce süsler düzenlemişlerdir. Taht salonunun içi, oyma sıva ile dekore edilmiştir. Taht ise damgalı gümüşlerle süslenmiş ahşaptan yapılmıştır.

Asimetrik cami, ünlü Hiva ustaları Abdulla Jin ve Ibadulla tarafından yapılmıştır. Tavan, zarif altın desenlerle süslenerek boyanmıştır.

Kalenin kuzey kesiminde, 19. yüzyılın ikinci yarısında Mukhammad Rahim han tarafından yaptırılmış bir harem bulunur. Burada duvarlar basit sıva ile dekore edilmiştir ve parlak renklidir.

Korunarak günümüze gelmiş olan “hamam” 1567 yılında inşa edilmiş ve Anush han için adanmıştır. Bu yeraltı çok odacıklı yapının üst kısmını kubbe kaplamaktadır. Lobi, tek kemerli geçitler ile ana banyo salonuna bağlanmaktadır ve sıcak su havuzu etrafında dinlenme yerleri görülür.

Merkez salonda soğuk su rezervuarı vardır. Sıcak havanın geçtiği yerlerde kanal sistemi ile hamam ısıtılır.

18. yüzyılda Hiva hanlarının yazlık sarayı, Chadra-Hovli denilen şehrin banliyölerinde inşa edilmiştir. Bina 4 bölümden oluşmaktadır. Bunlardan ilk bölümü depodur. Merdivenler ile konutun ikinci katına çıkılır. Kuzey cephesinde dik olarak yerleştirilen üç pencere görülür.

Özbekistan Hiva Makhmud Pehlivan Mausoleum
Özbekistan Hiva Makhmud Pehlivan Mausoleum
Özbekistan Hiva Makhmud Pehlivan Mausoleum

 

Makhmud Pehlivan Mausoleum

Doğu mimarisinin sembolü olarak mavi kubbeler, genellikle Semerkant ve Buhara şehirlerinde görülürken, Hiva şehrinde yalnızca burada mavi kubbe görülür. Makhmud Pahlavan: 14. yüzyılın ünlü şairi ve savaşçısıdır. Burada onun mezarı bulunmaktadır. Onun gücü ve cesareti konusunda birçok söylenti mevcuttur.

Efsanelerden birine göre: Pehlivan Makhmud: Han ile konuşurken, kendisinin ne ödül istediği sorulur. Bunun üzerine, bir inek derisi içine uyabilecek mahkumların serbest bırakılmasını istediğini söyler.

Han, bunu kabul eder, o zaman da Pehlivan: bir inek deresini şeritler halinde ince ince keser ve tüm mahkumları bununla sararak serbest kalmalarını sağlar. Yani, Makhmud birçok kişiyi kölelikten kurtarmıştır.

Evet türbe: karmaşık taş kapılar üzerindeki kitabeye göre, sadece 1701 yılında inşa edilmiştir. Türbenin kubbesi yaldızlı top pırıltılı mavi çinilerle süslenmiştir. Başlangıçta türbe küçük ve mütevazi bir yer olmasına rağmen, zamanla camilerle süslü bir site haline gelmiştir. Türbenin duvarları mavi çinilerle dekore edilmiştir. İnsanlar buraya dua etmek ve kutsal su içmek için gelirler.

Özbekistan Hiva Muhammed Amin-han Medresesi
Özbekistan Hiva Muhammed Amin-han Medresesi

 

Muhammed Amin-han Medresesi

Itchan-kala bölgesinin ana manzaralarından birisidir. İki katlı bina, 72 x 60 metre ebatlarındadır. 260 öğrenci için tasarlanmıştır. 125 hücre yani khudjras bulunur. Her hücre iki odadan oluşmaktadır ve ikinci katta hücrelere bakan cephe, oda ve sundurmadan oluşmaktadır.

Medrese Hiva hükümdarı Muhammed Amin-han emriyle 1851-1854 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapının beş kubbesi ve yan kuleleri bulunur. Cephe sırlı tuğla ile zengin süslemelerle dekore edilmiştir.

Ahşap kapıda oyma süslemeler boldur. Kapıdaki Arapça yazıtta “bu muhteşem bina sonsuza kadar burada kalacaktır” yazılıdır.

Medresenin hemen karşısında, yine şehrin sembollerinden olan yarım kalmış Kalta-Minör bulunmaktadır. Bu da Muhammed Amin-han gözetiminde inşa edilmiştir. Onun yüksekliği 29 metre olmasına rağmen, 70 metre olarak planlanmıştır.

Günümüzde medrese, otel, döviz bürosu ve cafe olarak kullanılmaktadır.

Özbekistan Hiva Sayid Allauddin Türbesi

Sayid Allauddin Türbesi

Itchan-kala tarihi kısmındadır. Sayid Allauddin: Doğunun ünlü aziz ve tasavvuf şeyhlerindendir. Türbenin yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir, zaten birçok kez yenilenmiştir. Ancak tarihçilere göre, ilk olarak 14. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı düşünülmektedir.

Sayid Allauddin, 13. yüzyıl sonunda Hiva şehrinde İslam vaazları vermektedir. Kendisi 1303 yılında ölmüş ve elli yıl sonra mezarı üzerine türbe dikilmiştir. O zamandan bu yana, türbe inananlar tarafından ziyaret edilmektedir. Mozolenin mimarı olarak Amir Kulyal ismi geçmektedir.

Türbenin girişi kuzeydedir. Muhtemelen ilk binada bazı süslemeler bulunmaktadır, ama onlar korunamamıştır.

 

Shergazi-Han Medresesi

Bu medrese, Pehlivan Mahmud türbesinin önünde, Itchan-kala merkezindedir. Medrese: 1718 yılında, Horasan ve Meşhed bölgelerine yapılan baskın sırasında, Shergazi han tarafından ele geçirilen köleler tarafından yapılmıştır.

Han: medresenin inşası tamamlanınca kölelere özgürlük sözü vermiştir. Ama o, inşaatın tamamlanmasını geciktirdiği için, 1720 yılında öfkeli mahkumlar tarafından öldürülmüştür. Onun türbesi medresenin ana cephesinin batı köşesindedir.

Bu medrese: ünlü Türkmen şair Makhtumkuli ve Jawaharlal Nehru’nun okuduğu yerdir.