Çin ülkesi çok büyük hatta muhteşem büyük bir ülkedir. Bu ülkede, gezmek için birçok alternatif var. Ama bizim ülkemizden buraya giden ziyaretçilerin sanırım en büyük düşünceleri: egzotik bir ortam görmek, tarihi yerleri görmek ve alışveriş yapmak denebilir.
Çünkü: bu ülkede alışveriş imkanları muhteşem. Her türlü malın ve cihazın burada, aslına çok benzeyen sahtesini çok uygun fiyatlar ile satın alabilmek mümkündür. Bu arada hemen bir şey anlatmak istiyorum.
Bir arkadaşım, ülkeye gittiğinde, yakınlarından birinin çocuğunun isteği üzerine, 8 gb. lık bir flash bellek satın almak ister. Ülkede bir satıcıya gittiğinde, birçok flash bellek çeşidi içinden 8 gb. Lık bulunmadığını, 16 gb. Lık flash belleğin de uygun fiyata satıldığını görür ve bunu satın alır.
Ancak,
Ülkedeki sahteciliği bildiğinden, dükkandan çıkmadan önce flash belleği, dükkan içinde bilgisayara takarak kapasitesini görmek ister, satıcı flash belleği bilgisayara takar ve 16 gb lık olduğu ekranda görülür ve benim arkadaş, bunu içi rahat bir şekilde satın alır. Günler geçer ve Türkiye’ye geldiğinde, komşu çocuğuna flash belleği verir ve bir süre sonra, çocuk geri gelir ve flash belleğin üzerinde 16 gb yazmasına rağmen, aslında 1 gb lık bir kapasiteye sahip olduğunu söyler.
Tabii benim arkadaşta muhteşem bir şaşkınlık, hemen bilgisayarlar açılır kontrol edilir ve evet, gerçekten flash bellik, 1 gb lık tır. Ancak, sahtecilik o derece üst düzeydedir ki, ekran açıldığında flash belleğin 16 gb lık kapasitesi olduğu görülür ancak içine bilgi yerleştirilmeye sıra gelince, 16 gb lık bilgi almaz. Büyük olasılıkla, satış anındaki kontroller için, bilgisayar ekranında, flash belleğin kapasitesinin 16 gb olarak görünmesi için ilave bir program yüklenmiş.
İşte böyle, sahteciliği düşünün. Yani, Çin ülkesinde, bir şey satın almak için bir dükkana girdiğinizde, kesinlikle unutmayın ki, o dükkanda gördüklerinizden yalnızca “satıcı” gerçek, diğer tüm ürünler sahtedir.
Elbette,
Normal bir ürünü almak istediğinizde, muhteşem bir fiyatlar karşılaşıyorsunuz ve bu ülkede aynı ürünü görüp satın almak istediğinizde size söylenen muhteşem düşük fiyat, insanı tahrik ediyor ve fazla düşünmeden, bu sahte ürünleri satın almanıza neden oluyor. Tercih sizin, orijinal ürünün sahtesini alıp, bir süre kullanıp, bozulduğunda çöpe atmak ta var, ama aynı ürünün gerçeğini çok yüksek fiyatlara satın alıp, uzun yıllar kullanmak ta var.
Evet, bu küçük anıdan sonra, biz yine ülke hakkında, gezi planı ve rotası hakkında bilgiler vermeye devam etmek istiyorum.
Yazının başında belirttiğim gibi, ülke çok büyük. Ben kişisel olarak, elbette bu ülkenin küçük bir bölümünü gezdim-dolaştım ve bunun dışındaki bölümleri hakkında: çeşitli yayınlardan, kitaplardan okuduğum bilgileri size anlatacağım. Çünkü, bu büyük ülkenin tamamını gezmek, en azından benim açımdan mümkün değildi.
Sizlere: bu gezi planında, ülkenin eyaletlerini ve bu eyaletlerdeki özellik arz eden şehirleri, tek tek anlatacağım. Sizler, bunları okuduktan sonra, ilginizi çeken şehirleri tek tek belirlemeli ve bunların birbirine yakınlıklarını da değerlendirerek, kendinize bir gezi planı oluşturmalısınız.
Çünkü, her zaman söylediğim gibi, bir ülkeye giderken, insanların o ülkeden beklentileri çok farklı oluyor. Bir kısım ziyaretçi tarihi yerleri sever ve tercih ederken, diğer bir kısım ziyaretçi tarihi yerleri asla sevmiyor, alışveriş veya doğal güzellikleri tercih ediyorlar.
Sizler, bu tercihleriniz doğrultusunda, yazılarımı okuduğunuzda, kendinize güzel bir gezi planı-rotası yapabilirsiniz.
GANSU EYALETİ:
Buradaki şehirler: Lanzhou, Dunhuang.
Lanzhou şehri: Burası, nispeten ıssız ve sakin bir bölgedir. Bu yüzden de ulaşımı zordur. Ama, burada ki dazu kaya oymaları muhteşem güzellikleriyle, buraya gelen ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Duhnuang şehri: Burası, ülkenin doğusunda, Uygur bölgesinde ve nispeten ıssız ve ulaşımı zor bir yerdedir. Ama, bu şehirde muhteşem bir heykel ve kalıntı geçmişi var ve görülmeye değer “Mogao mağaraları” var.
GUANGDONK EYALETİ:
Buradaki şehirler: Guanzzhou (Kanton)
Kanton şehri: Hong Honk’un hemen yakınında bulunması, buraya olan ilginin artmasına neden oluyor. Ülkenin ilk büyük limanı olarak öne çıkıyor. Ülkenin büyük yerleşim yerlerinden biridir ve gezilecek yerleri yoğundur.
GRANVİN EYALETİ:
Buradaki şehirler: Guilin,
Guilin şehri: Vietnam sınırına yakın olması nedeniyle, şehirde azınlıklar çoğunlukta ve bunların yarattıkları kültürün etkileri görülüyor. Buranın en önemli özelliği: gökyüzünün altında, dünya üzerindeki en güzel nehirler ve tepeler olarak öne çıkmaktadır.
Yani, Çin ülkesinin birçok kartpostalında görülen bu görüntüleri, burada kendi gözlerinizle izleyebilirsiniz. Muhteşem bir doğal görüntü güzelliği var. Bu şehirde, Li Jiang nehri üzerinde, tam gün süren tekne turuna katılabilirsiniz. Ayrıca: Fil hortumu vadisi ve Reed Flute mağarasını mutlaka gezmelisiniz.
HEBEİ EYALETİ:
Buradaki şehirler: Pekin, Chengde, Dandong.
Pekin: bütün Çin ülkesi turlarında, başkent olması nedeniyle, görülecek ilk yerlerden biridir. Burada: ayrıntılı bilgi vermeden önce, kısa notlar şeklinde gezilecek yerler şunlardır:
Pekin şehrinde: yemek olarak “pekin ördeği” mutlaka tadın ve Çinli akrobatların muhteşem gösterilerinin sergilendiği “akrobasi show” gösterilerini mutlaka izleyin.
HENAN EYALETİ:
Buradaki şehirler: Luoyang,Şaolin
Luoyang şehri: Burası, günümüzde gelişmiş endüstriyel yapılarıyla dikkat çekiyor. Ama, diğer öne çıkan özelliği, İmparatoriçe Wu Zetian tarafından da çok sevilen ve yörede yaygınlaştırılan “Şakayık” çiçekleridir.
Şaolin şehri: Buranın manastırı önem kazanmaktadır. Çünkü, bu manastırda, dönemin keşişleri, dövüş sanatlarını geliştirmişlerdir.
HUBEİ EYALETİ:
Buradaki şehirler: Wuhan
Wuhan şehri: Yanzte ve Han nehirlerinin birleşim noktasında bulunması ve Yanzte nehri üzerinde yapılan turistik gemi yolculuklarında önemli bir durak noktası olarak dikkati çekmektedir. Özellikle, Yangzte nehri üzerindeki iki katlı köprü, Çin ülkesinin gurur kaynağı olarak görülmektedir.
HUNAN EYALETİ:
Buradaki şehirler: Changsha.
Changsha şehri: Bu şehir, özellikle Çinli lider Mao’nun memleketi olarak önem kazanıyor.
JİANGSU EYALETİ:
Buradaki şehirler: Şanghay, Nanjing.
Nanjing şehri: Ülke içinde, nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu şehirdir. Yanzte nehrinin kıyısında olması, ayrı bir önem kazandırıyor. Şehir, eski ve yeninin iç içe geçtiği ve birlikte yaşandığı bir yer olarak öne çıkıyor.
Şanghay şehri: İşte ülkenin en meşhur şehirlerinden biri. Yaklaşık 18 milyon nüfusu ile, dünyanın en büyük şehirlerinden biridir. Huang nehrinde güzel bir tekne gezintisi yapabilir ve ayrıca, Çin akrobatların akrobasi gösterilerinden birine gidebilirsiniz.
ŞEHİRDE GEZİLECEK YERLER:
Liman ve Kordon Boyu-Bund bölgesi.
Nanjing caddesi.
Shangay şehir müzesi.
Pearl Tower televizyon kulesi
Yu Yuan Bahçeleri
Fransız bölgesi-Xintland bölgesi.
Yeşim Buda Tapınağı.
SHANXİ EYALETİ:
Buradaki şehirler: Datong.
Datong şehri: Ülkenin doğusunda, yüksek bir platoda kurulmuştur. Sert bir iklimi var. Yungang mağaraları, görülmeye değerdir.
SAHDONG EYALETİ:
Buradaki şehirler: Jinan, Qingdao, Qufu.
Jinan şehri: Buraya, yağmurların bol olduğu yaz döneminde ortaya çıkan bir çok su kaynağı nedeniyle, pınarlar şehri adı verilmiştir. Ayrıca: Taishan yani Tai dağı, bölgede bulunmaktadır. Taishan, ülkenin en önemli tepesidir. Taoculuk felsefesinin burada ortaya çıktığı bilinmektedir. Yani, dünyanın en çok tırmanılan bu tepesi, dini özellikleri öne çıkan bir yer, bir anlamda haç yeridir.
Qingdao şehri: Sarı deniz kıyısında bir liman ve tatil merkezi olarak öne çıkmaktadır. Şehirdeki Alman kültürünün izleri dikkati çekiyor. Hatta, burada üretilen bira çok meşhur.
Qufu şehri: Burası, ünlü düşünür Konfüçyus’un doğum yeri olarak önem kazanmaktadır. Tapınaklarının bolluğu ile, bir zamanlar Pekin şehir merkezindeki Yasak şehir ile yarışır hale gelmiştir.
SHAANXİ EYALETİ:
Buradaki şehirler: Xi’an.
Xi’an şehri: İşte, ülkenin tarih severler açısından en önemli şehirlerinden birisi. Pekin şehrine, uçak ile, 1.5 saatlik uzaklıktadır. Toprak savaşçılar ve atlar müzesi burada bulunuyor. Son yıllarda, Çin ülkesinde ortaya çıkarılan en büyük kültür mirası, tarihi güzellik ve muhteşem bir güzellik. Bu ülkeyi ziyaret edenlerin mutlaka ve mutlaka görmesi gereken bir yer.
ŞEHİRDE GEZİLECEK YERLER:
Şehir surları,
Çan kulesi,
Davul kulesi,
Büyük cami,
Büyük ve küçük Yaban Kazı Pagodası.
Banpo köyü,
Toprak Savaşçılar ve Atları Müzesi.
SİCHUAN EYALETİ:
Buradaki şehirler: Chengdu, Chonqing, Leshan.
Chengdu şehri: yumuşak ve nemli iklimi ve dört mevsim çiçeklerin açtığı bir yer olarak biliniyor. Yani, doğa severlerin ilgisini çeken bir yer. Özellikle, bu şehirde dev pandaları görebilirsiniz. Yani, dünya üzerinde panda denilince, bu şehir akla geliyor.
Changqing şehri: Buranın en büyük özelliği, tarihi yapıları bulunmasa da, Yangzte nehri üzerinde yapılacak tekne gezilerinin başlangıç noktası olmasıdır.
Leshan şehri: Burası, Buda felsefesinin doğduğu, Emei dağı ile ilgi çekiyor. Ayrıca, nehir kıyısında, büyük bir Buda heykeli görülmeye değer.
YUNNAN EYALETİ:
Buradaki şehirler: Kunming, Lijang, Dali
Kunming şehri: Buranın en öne çıkan özelliği, ılıman iklimidir. Bunu s onucunda, burası Çin ülkesinin çiçek bahçesi gibi bir yöresi olarak önem kazanmaktadır.
Lijang şehri: Bir dağ yamacında kurulmuş olan şehir, otantik görüntüsüyle ilgi çekiyor. 1999 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine alınması, bunun en büyük kanıtı.
Dali şehri: Burası, gezginlerin bir uğrak yeri olarak öne çıkıyor.
ZHEJANG EYALETİ:
Buradaki şehirler: Hangzhou.
Hangzhou şehri: Bu şehir, Xihu gölü ile öne çıkıyor. Ayrıca, bu şehir ülkenin ipek ve çay üretim merkezidir. Buraya yolu düşenler, ipek ve çay almalılar.
Bugünkü gezimize: halicin denize birleşmeden önce, yay çizdiği bölümden yani Deira’nın karşısındaki bölümden başlayacağız.
Bur Dubai denilen bu bölüm: kentin ticaret merkezidir. Buradaki en eski iş merkezi: Beit Al Wakeel; 1930’lu yılların başında: İngiliz acenteleri ve ticaret misyonlarının ofisleri olarak inşa edilmiş. Aynı zamanda: 1946 yılında kurulan; kentin ilk bankası British Bank of the Middle East’in genel merkezi de burada.
AL FAHİDİ FORT
Burası bir kale. Kenti: kara saldırılarına karşı korumak için: 1787-1799 yılları arasında yapılmıştır. Bu büyük kalede: Portekiz etkisi görülür. Geçmişte: saray, askeri garnizon ve hapishane olarak kullanılmış.
Bir süre de: Emir’in ikametgahı ve yönetim merkezi olarak da kullanılmış. Ama: herhangi bir saldırı durumunda: kıyı sakinleri, burayı sığınak olarak kullanmışlar.
Evet kalenin içinde gezimize devam ediyoruz. Kalenin yanında bulunan açık alanda: inci avlarında kullanılan, ahşap bir “dhow” teknesi var.
Kalenin içinde bir müze var.
DUBAİ MUSEUM
Haliç kıyısından içte kalıyor. Al İbn Talip Street üzerindedir. 1971 yılında, kale içinde bu müze hazırlanmış. Köşe kuleleri: çamur sıvalı. Basit ve yüksek duvarlı, kare bir yapı. All Fahidi Street üzerinde bulunuyor. Cadde üzerindeki modern apartman bloklarının ve iş yerlerlerinin arasında: hemen gözünüze çarpacak bir yapı.
Müze: 2 bölümden oluşuyor. Bahçede: eski Dubai yaşantısından günümüze kalan; kayıklar, ev örnekleri ve silahlar sergileniyor. Ama müzenin asıl önemli bölümü: kalenin altında yapılan ve soğutmalı yeni müze bölümü. En son teknolojik olanaklar kullanılarak, Dubai’nin geçmişten bugüne, bütün geçirdiği aşamalar burada, ışık ve foto gösterimleriyle, adım adım anlatılıyor.
Çöl yaşamından, geleneksel Arap evine, camilere, çarşıya, hurma bahçelerine varana kadar, Dubai ile ilgili her şey, kalenin altında yapılan müze bölümünde sergileniyor. Çölde yapılan arkeolojik çalışmalar, bir köşede anlatılıyor. Bir başka köşede: balmumu heykeller, Dubai’nin ilk kurulduğu yıllarda başlayan, Bedevi kabilelerinin yaşantılarını gözler önüne seriyor.
Tüm bunların yanında: yer altı galerilerinde; eşsiz parçalar da sergileniyor. Burada sergilenen nesneler arasında: El Ghusais ve Jumeira’da yürütülen arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan: Demir Çağı buluntuları ve 6’ncı yüzyıldan kalma parçalar var.
En sonda ise: bir alışveriş merkezi var. Burada: Dubai ile ilgili, aklınıza gelebilecek her türlü hediyelik eşya bulmanız mümkün. Peçeli yüzleriyle kadın görüntülerinin bulunduğu buzdolabı süsleri, Burj Al Arap oteli süsleri, en ilgi çekenler.
Müzeden çıkınca: hemen karşıda, her türlü ipek ürünü bulabileceğiniz bir yer var. Çünkü: Hintliler, en kaliteli Hint ürünlerini burada satıyorlar. Her dükkanda: farklı güzellikle: sariler, ipekler, elbiselik kumaşlar görecek ve inanın kendinizi alışveriş yapmamak için zor tutacaksınız ama aslında alışveriş yapmamak mümkün değil.
Kale ve haliç arasında: bir cami var.
JUMA GRAND MOSQUE
Kentin simgesi. Hemen haliç kıyısında, Dubai Museum önündedir.
En eski camilerden biri. İlginizi çekerse girebilirsiniz. Yalnızca, Müslümanların girmesine izin veriyorlar. Caminin: 9 büyük ve 45 küçük kubbesi var. Minaresi: 70 metre yüksekliğinde ve kentteki en yüksek minare özelliğine sahip. 1900’lü yıllarda yapılan cami: 1200 kişi kapasiteli ve 1998 yılında, yeniden inşa edilmiş.
BURJ DUBAİ HALİFE
Yeryüzünün en yüksek binasıyla, Arap dünyasını da onurlandırmış oldular. Sanırım uzun süre de bu onuru muhafaza edecek. Çünkü: dünyada, şu anda yapımı süren gökdelenlerin hiçbirinin bu yüksekliği geçeceği planlanmamış. Zaten: Mısır piramitleri 400 yıl, Amerika-Chicago’daki Sears Tower; 20 yıl süresince, dünyanın en yüksek yapıları olma özelliklerini korumuşlar.
828 metrelik yüksekliği ile, dünyanın en yüksek binası unvanına sahip. İğneye benzeyen, çelik ve camdan oluşan gövdesi ile “dikey şehir” olarak anılıyor. Dünyanın, kendi başına ayakta duran en yüksek binası. İnşaat: toplam, 1325 günde tamamlanmış. Maliyeti: 4.1 milyar dolar.
Burj Dubainin baş mimarı: George Efstathiou.
Ağırlığın dengeli bir şekilde dağıtılması için: 3 kanat halinde “Y” şeklinde inşa edilmiş. Yapımında: 33 bin metreküp beton ve 31 bin ton çelik kullanılmış.
Rüzgarlarda: 1.8 metreye kadar esneme özelliğine sahip. Ayrıca: çeliğin güneşte genleşmesi nedeniyle de, 0.9 metreye kadar genişleyebileceği belirtiliyor.
Kulenin, en yüksek ve en alt noktaları arasındaki sıcaklık farkı: 10 dereceye ulaşabiliyor.
Kulenin tepesi: yaklaşık 96 km uzaklıktan görülebiliyor. Binanın 124. katındaki gözlem yerinden: 80 km. uzaklıktaki İran toprakları görülebiliyor. Evet, bina, dünyanın gözlem bölümü en yüksekte bulunan binası özelliğine de sahip.
Evet, binada 200 kat var. 160 kat yerleşim yeri olarak kullanılırken, diğer katlar hizmetler için ayrılmış. 122. katta restoran, 123.katta jimnastik salonu ve 143.katta gece kulübü bulunuyor.
Binada kullanılan klimaların, günde 12 ton uzu eritecek kadar güçlü olduğu ve su sisteminin günde 250 bin galon su sağlayacağı belirtiliyor.
Kuledeki 57 asansör, 1044 daire ve ofislerin yer aldığı 49 kata servis sağlıyor. Asansörlerin çalışmaması halinde: kulenin tepesine, 3000 basamak merdivenle çıkılıyormuş. Asansörler: dünyanın en uzun asansörleri özelliğine sahip. 2 dakikada 500 metre hızla yol alıyorlar.
Otel kısmı ise
7 yıldızlı ve 160 odalı. İsmi: George Armani. İtalyan modacı Armani tarafından döşenen otelde: 8 restoran, spa, yüzme havuzu, kütüphane, jimnastik merkezi ve toplantı salonu ve ziyafet salonları bulunuyor. Tabii: fiyatları, muhteşem uçuk.
BASTAKİYA
Müze ile haliç kıyısı arasında kalan bölge: Burası: 1990’ların ortasına kadar, az sayıda insanın bir arada yaşamak zorunda kaldıkları, yıkık-dökük evlerle dolu, harap bir yerleşim alanıymış. Ancak: Dubai Belediyesi Tarihi Yapılar Müdürlüğünün yürüttüğü restorasyon çalışmaları sonucunda: yeni bir görünüm almış ve kentsel dönüşüm konusunda, Arap dünyasına örnek olmuş.
Buradaki dar sokaklar: fotoğraf çekmek için ideal yerler.
Evet, burası: haliç kıyısında ve Emiri Divan (Yönetici Sarayı) civarında bulunuyor.
Burada göreceğiniz, 15 metreye kadar yükselen rüzgar kuleleri: daha çok İran’da kullanılan, eski bir havalandırma yöntemidir. Kare şeklindeki kulenin, açık dört tarafı, rüzgarı yakalayıp, ev halkının yemek yediği, oturduğu ve uyuduğu, aşağıdaki odalara yönlendirir. Evlerin: gözenekli yapısı nedeniyle, ısı etkinliği düşük olan mercan taşı duvarları içindeki ısıyı; en düşük seviyede tutar.
Zemin katta: mahremiyet ve güvenlik nedeniyle: birkaç havalandırma deliği dışında, pencere yok. Bu delikler: kahverengi sıvalı binaların arasındaki dar sikka yollarına, ayrı bir hava veriyor.
Tarihi Bastikiya evleri arasında: özellikle şunlar ön plana çıkıyor.
MAJLİS GALLERY
Bir İngiliz göçmeni olan Alison Collins’in; 1989 yılında, kendi evinde kurduğu bir mekan.
XVA GALLERY
Huzur verici avlusunun çevresinde; bir kahve dükkanı var.
BASTAKİAH DİSTRİCT
Ortadoğulu avangard tasarımcıların ürünleri sergileniyor. Eski bir Dubai, geleneksel binasıdır. Sanat galerileri ağırlıklı. Bölgenin en eski ve en büyük evlerinden biri. Burada aynı zamanda, 2005 yılından bu yana hizmet veren bir Arap-İran restoranı var.
ARABİC CALLİGRAPHY MUSEUM
Yine bir müze.
STAMP MUSEUM
Bir pul müzesi.
Evet, Bastakıya bölgesindeki gezimiz bitiyor. Haliç kıyısındaki yolu takip ederek, Juma Grand Mosque’nin hemen yanındaki, bir alışveriş merkezine gidiyoruz.
BUR DUBAİ SOUK
Halice paralel şekilde, Al Fahidi Fort ve Juma Grand Mosque’tan; aşağıya doğru uzanıyor. Dokuma dükkanları ve tezgahların arasında: kentin ilk iş hanı olan “Beit Al Wakeel”i göreceksiniz.
BEİT AL WAKEEL
Bina: 1930 yılında Şeyh Said tarafından yaptırılmış. İngiliz deniz nakliye şirketi buraya yerleşince, adı: Gray Mackenzie Building olarak anılmaya başlamış. 1995 yılında restore edilmiş ve geleneksel bir sahil restoranı olarak, günümüzde faaliyetini sürdürüyor.
DUBAİ OLD SOUK ABRA STATİON
Hemen Bur Dubai Souknun yanında. Haliçteki yoğun tekne trafiğini seyredebileceğiniz, güzel bir yer. Buradan: bir abra (deniz taksisi) ya binebilirsiniz. (ücreti 1 dirhem) Bu abra ile: halicin Deira kıyısındaki Al Sabkha Abra Station’a gidebilirsiniz.
Evet, bu deniz yolculuğu boyunca: haliç kıyısının korunmuş binalarının, muhteşem manzarasını görebilirsiniz. Deira bölgesine geçmek için, buradan abrolara binmek gerekiyor.
Evet gezimize devam ediyoruz.
Daha modern ürünlerin satıldığı “Al Fahidi Street” : bütün elektronik markaların da bulunduğu ve uygun fiyatla satıldığı bir yer. Burada ayrıca: Hint yarımadasından gelen çeşitli ipekli kumaşlar ve dokumalarla dolu dükkanlar var.
İç tarafta kalan, Bur Dubai anayolu “Khalid Bin Al Waleed Road” üzerinde: bilişim teknolojisine yönelik dükkanlar var.
AL-AİN CENTER
Burada: özellikle bilgisayar ürünleri satılıyor. Bilgisayarla ilgili aradığınız her şeyi buradan bulabilirsiniz. Her türlü aksesuar, PC, harici sabit diskler, USB gibi ürünleri bulabilirsiniz. Ayrıca: dijital fotoğraf makinaları da bulabilirsiniz.
Evet, burası bilgisayar tutkunları için tam bir cennet. Zaten diğer adı: Computer Plaza. Kime sorsanız gösterir.
Bu cadde üzerinde ilerleyin, Trade Centre Road ile kesişen kavşakta, yine büyük bir alışveriş merkezi var. Burası: Dubai’nin en büyük alışveriş merkezi.
BURJUMAL CENTRE
It Halid bin El yakınlarındadır. Bölgenin en nezih alışveriş merkezidir. Diğerleri: nispeten daha kozmopolit.
Çok büyük bir yer, gez gez bitmeyecek bir yer. Bu alışveriş merkezinde: genellikle lüks butikler var. Bunlar: Dolce&Gabbana, Cartier, Calvin Klein ve Tiffany gibi. Premium marka ve mağazalar ve lüks butikler, burada müşterilerini bekliyor.
Özellikle: yiyecek bölümü çok iyi. Bütün dünya mutfaklarını tatma şansınız var. Çin, Japon, Tayland, Kore, İran mutfakları, fast-food markaları, hepsi burada.
Bu alışveriş merkezinin önünden: Dubai’nin en sıra dışı gezi araçlarından olan “Wonder Bus” hareket ediyor.
AL SEEF ROAD
Burası: balıkçılar, yürüyüş severler ve koşu yapanlar için ideal bir yer. Burada: 125 metre yüksekliğinde “National Bank of Dubai Building” bulunuyor. Uruguaylı ünlü mimar Carlos Ott tarafından tasarlanmış. Yelkenli biçimindeki, ilgi çekici cam ön cephesi: özellikle gündüzleri güzel bir görüntü oluşturuyor.
Güneş ışınları ön cam panellere vurduğunda: göz alıcı bir parlaklık oluşuyor.
Bankanın hemen yanında: mavi renkli: Dubai Chamber of Commerce Building var.
Tokyo; nüfus ve coğrafi olarak, dünyanın en büyük şehridir. Şehrin kuzeyden güneye uzunluğu: 24 km. iken, doğudan-batıya olan uzunluğu ise: 88 kilometredir. Yani: bir soğan gibi, sayısız katmanları olduğu söylenir.
İdari yapı olarak, merkezde 23 bölge bulunmakta olup, bunlarda yaşayan nüfus; 8.5 milyondur. Bu 23 bölge: iç şehir: şi (şehirler), ço (ilçeler) ve son (köyler) olarak ayrılan kalabalık banliyöler ve kırsal alanlarla çevrilmiştir.
Bu muhteşem yayılma sonucu: 33 milyondan fazla nüfusu ile ülkenin % 26’lık nüfusunu barındırır ve dünyanın en büyük şehri özelliğini kazanır.
Şehrin en büyük özelliği: birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi; şehre hakim mimari stillere aykırılık teşkil edecek ve uyumu bozacak anıtsal bir merkez bulunmamasıdır.
Şehrin: her yeri gökdelen doludur. Özellikle akşam olduğunda, bu gökdelenler görünmez olur ve bu kez: parıltılı neon ışıkları ile: alışveriş merkezleri ve kültür kompleksleri görünür hale gelir.
Evet, Tokyo şehrinin en önemli özelliklerinden birisi de: dünyanın en pahalı şehri olmasıdır.
HAVAALANI
Tokyo şehrinde: uluslar arası uçuşlar için 2 tane havaalanı bulunmaktadır. Bunlar: Narita ve Haneda havaalanlarıdır.
Her iki havaalanının altından kalkan JR Narita Express trenleri: Tokyo istasyonuna gider ve buradan istediğiniz yere rahatça ulaşabilirsiniz ama bu trenler, akşam saat: 22.00 ye kadar çalışıyorlar ve bilet fiyatları, otobüslere göre biraz daha pahalıdır.
İstanbul’dan uçağa bindiğinizde, muhtemelen 11 saat sonra Tokyo şehrine varıyorsunuz. Ancak: bu süre hava durumu ve pilota bağlı olarak, bazen 12-13 saate kadar çıkabiliyor. Dönüş ise, dünyanın dönüsü nedeniyle gidişten daha kısa sürüyor. Tabii 9000 kilometrelik bu uzaklığı, aktarmalı yapayım derseniz, ulaşım saatleri iyice uzamaktadır.
Narita Havaalanı-NRT
Tokyo şehrinin en büyük havaalanıdır.
Kuzeydoğuda, Narita kasabasındadır ve şehre 80 km. uzaklıktadır. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki uzaklık, yaklaşık 120 dakikadır. Taksi ile havaalanından şehir merkezine ulaşmak isterseniz muhtemelen 30.000 yen ücret ödemeniz gerekebilir.
Bunun dışında, Narita havaalanından kalkan Airport Bus ve Airport Express Bus otobüsleri, şehir merkezine giderler. Bu otobüslere, üzerinde kalkış saati yazan biletlerle binebilirsiniz ki, biletler gümrük bölümünde satın alınır. Şehir merkezine ulaşmanın en ekonomik yolu bunları kullanmaktadır.
Haneda Havaalanı-HND
Tokyo şehrinin bu havaalanı, şehir merkezine 16 km. uzaklıktadır ve aynı zamanda tüm Asya kıtasının en işlek havaalanı olarak da bilinir.
Burada bulunan “Monoray” ile, Tokyo şehrinin birçok yerine ulaşabilirsiniz. Şehre ulaşmanın en ucuz yolu ise, tek raylı tren hattını kullanmaktır. Bunlar: Tokyo şehrinin Hamamatsu istasyonuna, 20 dakikada ulaşırlar.
İKLİM
Şehirde: yazlar sıcak ve nemli, kışlar ise ılık geçer. Ağustos: yılın en sıcak ayıdır. Bu ayda, ortalama sıcaklık 27.5 derecedir. Ağustos ayında, sıcaklık ve nem, en üst düzeydedir.
Ocak ayında ise, ortalama sıcaklık 6 derecedir ama kış aylarında kar yağışı da görülür. . Hani iklim nispeten yumuşak ve ılıman dedim ama, öte yandan, Tokyo şehrinde, genellikle her yıl “Tayfunlar” da görülebilmektedir.
Tokyo şehrine gitmenin en iyi zamanı: Nisan ortasından, Haziran ayı ortasına kadar olan zamandır. Ayrıca: Ekim ayı da iyi bir tercih olacaktır.
Haziran sonu ile Temmuz ortası arasındaki dönem, Tsuyu denilen yağmur sezonudur. Ağustos ayı, yukarıda da söz ettiğim gibi, sıcak ve fazla nemlidir. Kış ise, kazak ve palto gerektirecek kadar soğuk geçer ama genellikle fazla kar yağışı olmaz.
Son bir not: Tokyo’nun iklimini düşünürseniz, şöyle bir değerlendirme yapılabilir. İstanbul’un ikliminden, 3 hafta gerideki iklim şartlarını düşünün.
ELEKTRİK
Tokyo şehrinde, standart elektrik akımı 110 volttur. İki yassı uçlu fişler kullanılır. Otel odalarında, toprak hatlı üçlü prizler bulunmaz. Yanınızda mutlaka adaptör bulundurmanız veya ilk fırsatta adaptör satın almanızı öneririm.
PARA
Tokyo şehri: modern bir şehir olma statüsüne rağmen, hala büyük ölçüde nakit ekonomisi üzerine çalışır. Oteller ve üst düzey restoranların bir çoğu kredi kartı kabul ederler, ancak: birçok yerde kredi kartı kabul edilmez ve nakit ödeme tercih edilir, bu yüzden yanınızda kesinlikle belli ölçülerde nakit bulundurmanızı öneririm. Zaten, şehir yeterince güvenlidir, yani yanınızda nakit bulundurmak sorun yaratmaz.
Peki ne kadar nakit taşımak gerekir derseniz: günlük harcamalarınız için (yemek, tren, ulaşım masrafları): 5000-8000 yen arasında nakit bulundurun. Evet: Japonya’da: “yen” kullanılmaktadır.
Banknot yani kağıt para olarak: 1000-2000-5000-10000 yen kullanılır. Demir para olarak ise: 1-5-10-50-100 yen kullanılır. Bronz renkli 5 yen ve gümüş renkli 50 yen üzerinde: ortasında açılmış bir delik bulunur.
ATM lere gelince: Tokyo şehrinde birçok yerde, ATM bulunmasına rağmen, bunların birçoğu yabancı ülkelerden alınmış kredi kartlarını kabul etmezler. Master Card veya Visa logoları bulunmasına rağmen, dediğim gibi, Japonya dışından alınan kredi kartlarına işlem yapmıyorlar.
DEPREM
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu: Japonya ve çevresindeki adaların: “tektonik” plakalar üzerinde bulunduğunu belirtmektedir. Bu alan 2200 km. uzunluğundadır. Bölgedeki bu karmaşık yapı: depremlere sebep olmaktadır ve bu depremler, genellikle yerin, 40-60 km. derinliklerinde meydana gelmektedir.
Evet: 1900’lü yılların başından bu yana: Japonya ülkesi, bu şekilde birçok depremden etkilenmiştir. 1933 yılında: 8.4, 2003 yılında 8.3 ve 2011 yılında: 9 büyüklüğündeki depremler, bu sarsıntıların en öne çıkanlarıdır.
Bu ülkeyi ve Tokyo şehrini ziyaret edenlerin de, deprem olasılığını hep akıllarında bulundurmaları şart, sonuçta depremin ne zaman olacağı belli değil, ama ziyaretçilerin de, yıllardır eğitilen bir Japon gibi deprem anında ne yapacaklarını bilmelerinde yarar var.
GÜVENLİK
Şehrin en büyük özelliği: muhteşem bir güvenlik ağının bulunmasıdır. Günün hangi saatinde olursa olsun, şehrin herhangi bir bölgesine gittiğinizde: bir hırsızlık veya gasp olayıyla karşılaşmayacağınıza emin olabilirsiniz.
Çünkü: şehirde “koban” denilen küçük polis karakolları, bir ağ şeklinde merkezi sarmıştır. Bu polis karakollarında, 24 saat üzerinden, en az 2-3 polis bulunur.
Şehirde: her 2 kilometre kareye: bir polis düşmektedir. Hatta: alışveriş ve eğlence mekanlarında, bu polis yoğunluğu daha da artar. Ancak, öte yandan, şehirde nadir olarak polis arabası görülür. Çünkü: bu polisler, genellikle caddelerde dolaşırlar. Hatta: şehirde yolunuzu kaybettiğinizde, bu polislere rahatlıkla yol danışabilirsiniz. Zaten: bu karmaşık şehirde, mutlaka kaybolacaksınız.
İNSANLAR
Japonya’nın birçok yerinde: üç kuşağın birlikte yaşadığı evler veya konutlar görülmez, ancak yalnızca “Şitamaçi” bölgesinde bir istisna söz konusu dur ki, burada ebeveynleriyle birlikte yaşayan çok sayıda insan bulunmaktadır.
Ancak: nüfustaki yaşlılık oranı sürekli olarak artmaktadır ve buna bağlı olarak: şehirdeki bina ve yapıların tümü: tekerlekli sandalye kullanan insanlara uygun şekilde yapılmıştır. Kaldırım kenarları, metro platformları, istasyon tuvaletleri gibi birçok yerde, bu özelliği yani fiziksel engelli insanlara yardımcı olacak bu özellikleri göreceksiniz.
Evet: şehirde, gezintiye çıkmış insan göremezsiniz. Herkes: bir yerlere yetişme telaşı içindedir.
Şehrin dış semtlerine çıkarsanız: burada göreceğiniz insanlar, genellikle: herhangi bir yerde doğmuş-büyümüş olabilirler.
Özellikle: “Şitamaçi” bölgesindeki insanlar “Edokko” olarak nitelendirilirler. Edokko insanları: en az üç kuşaktan bu yana (yani 300 yıllık bir süreç) “Tokyo” şehrinde yerleşiklerdir.
Bunlar: açık yürekli, hareketli ve konuşkan olarak tanınırlar. Öte yandan: aynı zamanda “savurgan” olarak da bilinirler. Duygusallık ve kayırmacılık ve şefkat diğer özellikleridir.
TOPLU TAŞIMA
Şehirde: 13 adet metro hattı bulunur. Bu hatlar ilaveten: “Yamanote” dairesel demiryolları hattı, şehri bir uçtan öbür uca geçen “Çuo” ve “Kanagava”, “Saitama” ve “Şiba” gibi, özel “feribot” hatları bulunur. Bu hatların kesiştiği noktalarda ise: şehrin ticari, kültürel ve eğlence merkezleri bulunur.
Özellikle: 8 metro ve tren hattının kesiştiği “Şincuku” istasyonu: günde yaklaşık 3 milyon insana hizmet vermesiyle önem kazanır.
Evet, genel olarak söz etmek gerekirse, şehirde mükemmel bir toplu ulaşım sistemi bulunduğunu söylemek gerekir. Bu ulaşım sistemi: renk kodlaması yapılmış ve iyi işaretlenmiştir. Otobüsler hariç, yabancı ziyaretçiler, bu sistemi rahatlıkla anlayabilirler.
Trenler
Japon demiryollarının (JR olarak kısa isimlendirilir) Yamanote hattı trenleri: gümüş renkli ve yeşil şeritlidir. Bu trenler: merkezin çevresindeki hatta: yaklaşık 35 km. lik parkurda sürekli sefer yaparlar. Bu hat üzerinde, 29 istasyon bulunur ki, bunlardan ana istasyon olanlar: Şibuya, Şincuku, Ueno’dur.
JR Çuo olarak isimlendirilen turuncu hat ve Sobu olarak isimlendirilen sarı hat: Tokyo şehir merkeziyle uzaktaki banliyösü Takao güzergahı boyunca, doğudan-batıya ilerler.
Keihin Tohoku olarak isimlendirilen mavi hat: kuzeydeki Saitama bölgesini, güneydeki Kanagava bölgesine birleştirir.
Tren biletleri, otomatik makinalardan satın alınır ve alındığı gün geçerlidir. Biletler gittiğiniz istasyondaki turnikelerden çıkarken, turnike tarafından yutulur. Ön ödemeli kartlar ise: Suica olarak bilinir ve 500 yen karşılığında yine istasyonlardan satın alınabilir.
Otomatik makinaya, kartı sokup gideceğiniz istikametin düğmesine bastığınızda, ücret, otomatik olarak kartınızdan kesilecektir. Bazı trenler, bazı istasyonlarda durmayabilirler.
Metrolar
Tokyo şehrinde, 13 tane metro hattı bulunur. Metrolar: her gün saat: 05.00’den, gece yarısına kadar, her 5 dakikada bir sefer yaparlar. Her istasyonda, İngilizce metro haritası bulunur. Her istasyonda: en yakın bina, cadde ya da kavşağı gösteren numaralı çıkış tabelaları bulunur. Birçok istasyonda İngilizce tabelalar ve asansör de görülür.
Otobüsler
Tokyo şehrinin otobüs hatları, oldukça karışıktır ve bunlarda İngilizce harita veya yol şeması bulunmamaktadır. Bu yüzden: kesin olarak bilip tanımadığınız otobüs hattını kullanmamanızı öneririm.
Taksi
Tokyo şehrinde taksi ücretleri aşırı pahalıdır. Hatta: her gün saat: 23.00-05.00 arasında, ücretler, % 30 daha pahalıdır. Ancak: taksiler temiz ve rahattır. Şöförler gayet kibardır ve taksilerin üzerindeki ışıklar, içinde yolcu bulunup bulunmadığını belirtir. Yeşil yandığında yolcusu vardır, kırmızı yandığında ise boştur.
ÇİÇEKLER
Mevsim hangisi olursa olsun, Tokyo şehrini ziyaret ettiğinizde çiçek görebilirsiniz. Tsubaki (Japon gülleri), ume (Japon kayısıları), karin (ayva ağaçları) kış sonunun donukluğuna renk katarlar.
Mart ayı ile birlikte: bahar gelir ve yollar, bembeyaz sakura (kiraz) çiçekleri bulunan ağaçlarla şenlenir. Tsutsuci (açelyalar) ve mor fuji (salkımlar) açtıktan sonra, yağmur sezonunda şobu (süsenler), kuçinaşi (gardenyalar) ve acisai (ortancalar) çıkar.
Yaz ortasında ise: tapınakların göletlerinde nilüferler (hasu) ve evlerin önlerinde asagao (gündüz sefaları) görülür.
Kasımpatıların (kiku) açmasıyla birlikte gelen sonbahar mevsiminde, özellikle kızıl akça ağaçlarının ve parlak sarı gingkoların sararan yaprakları muhteşem güzellik yaratır.
Hatta yerlerin karla kaplandığı kış mevsiminde bile, küçük saçaklar altında şakayıkları (botan) görebilirsiniz.
SUMO
Sumo güreşleri bir dinsel törendir. İlk kez bir karşılaşma izleyen kişi: bunun bir sanat gösterisi olduğunu hemen kabullenir.
Bu spor dalı: yaklaşık 4.5 metre çapında, kum pistte yapılır. Güreşçiler birbirlerine saldırırlar ve ringden ilk çıkan ya da ayak tabanı dışında, herhangi bir yerini yere dokunduran güreşçi yenik sayılır.
Ağırlık sınırlaması olmayan güreşçiler: mücadele sırasında belden aşağıya vuramazlar, yumruk atamazlar, diğerinin saçını çekemezler. Bunların dışında, her şey serbesttir.
Evet: Sumo yarışmaları, ülkenin çeşitli yerlerinde, çeşitli tarihlerde düzenlenen turnuvalar ve gösteriler ile gündeme gelir. Her güreşçi: emekli bir güreşçinin kurduğu ve “heya” denilen bir “ahır” mensubudur. Ahırlar, Tokyo şehrinde: Kokugikan’dan, yürüyüş mesafesinde bulunan “Sumida Nehri” nin iki yakasındaki “Asakusabaşi” ve “Ryogoku” bölgelerinde bulunurlar. Bu ahırlar: her sabah saat: 07.00-11.00 arasında, antreman yapan güreşçileri izlemeye gelenlerle doludur.
Her yıl: Ocak-Mayıs-Eylül aylarında turnuvalar düzenlenir. Bu dönemlerde: caddelerde, tahta ayakkabıları ve kimonolarıyla dolaşan Sumo güreşçileri görebilirsiniz.
Evet, bu spor ile ilgili el sanatı ürünleri, sumonun tarihi ve adetleri, Kokugidan bölgesinde bulunan Sumo Müzesinde sergilenmektedir.
Bir turnuva sırasında, Tokyo şehrinde iseniz: sumo güreşi seyretmek için “Ryogoku”da, Sumida Nehri’nin batı yakasındaki “Kokugidan” denilen Ulusal Sumo Stadyumunda bulunmanız gerekir.
TURİZM
Tokyo şehrinde, turizm: ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Örneğin: 2007 yılında, şehre, 4.81 milyon yabancı ziyaretçi, 430 milyon Japon ziyaretçi giriş yapmıştır.
Şehir gezinizde, şehri iyi anlamak için: şehri ikiye ayırarak gezmenizi öneririm. Bu iki bölüm: Ginza ve İmparatorluk Sarayı olabilir. Aralarında kalan “Marunouçi” finans merkezi olarak önem kazanır.
Her iki bölgede de: farklı mimari yapılar ile değişik yaşam tarzları görmek mümkündür. Hatta: gece ve gündüz bile, ayrı farklılıklar gösterir.
Şitamaçi bölgesinin arka sokaklarında, geçmişi hissedebilir ama şehrin öte yanında ise geleceği yaşarsınız. Süper hızlı trenler ile birlikte, tek raylı trenler, gökdelenlerin arasından geçerek şehri dolaşırlar. Kavşaklarda, dev video ekranlarını görebilirsiniz.
Evet bu şehri ziyaret ettiğinizde: geleneksel “sumo” güreşlerini izleyebileceğiniz gibi “Kabuki” tiyatrosunu da özleyebilirsiniz. Hatta: huzurlu tapınaklar ve geleneksel çay törenlerini de görebilirsiniz. Burası: doğu ile batının harmanlandığı bir yerdir.
Evet: bu şehirde, Japon devleti tarafından “Ulusal Servet” ilan edilerek koruma altına alınmış yapı-bina ve objeleri mutlaka görmenizi öneriyorum ki, yazılarımda, ulusal servet ilan edilenleri mutlaka belirteceğim.
FESTİVALLER-ETKİNLİKLER
Tokyo, birçok uluslar arası festival ve etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Bu festivaller yerel kültür hakkında ziyaretçilere iyi bir fikir verir. Evet: Tokyo şehri, yıl boyunca çok sayıda festivale ev sahipliği yapar. Asakusa Tapınağında düzenlenen Sanno ve Sanja Festivalleri, şehrin dört bir yanından gelen insanları bir araya getirir.
Mayıs ayında yapılan Kanda Matsuri, iki yılda bir gerçekleştirilir. Matrusi: ülkenin birçok şehrinde düzenlenen festivallere verilen ortak bir isimdir. İlkbaharda kiraz ağaçlarının çiçek açmasıyla, yüzbinlerce insan, kiraz ağaçlarını görmek ve görüntülemek için parklarda toplanırlar. Gelelim, ayrıntılı bir yıllık festival ve etkinlik takvimine:
Ocak
1-3 Ocak: İnsanlar “Shogatsu” yılbaşı kutlamak için, ibadethaneler ve Senso-ji ve Maiji-Jingu tapınaklarına akın ederler. Yani, yeni yıl ziyaretleri yapılır.
2 Ocak: İmparatorluk ailesi, saray bahçesinde halkı kabul ederler.
6 Ocak: Harumi bölgesinde geleneksel itfaiyeciler geçit töreni yapılır.
Ocak ayının ortasında: Yılın ilk “sumo” turnuvası düzenlenir.
Seijin-no-Hi: Meiji-Jingu de: geleneksel okçuluk yarışmaları, 15 Ocak tarihinde yapılır.
Şubat
3-4 Şubat tarihlerinde, baharın ilk günü etkinlikleri düzenlenir.
3 Şubat: Setsubun yani kışın son günü festivali düzenlenir. Bu festivalde: büyük tapınak ve mabetlerde fasulye atma törenleri yapılır.
Mart
3 Mart günü: Hina Matsuri (Kızlar günü) etkinlikleri düzenlenir. Mart sonu veya Nisan ayı başında ise: Tokyo Uluslar arası Anime Fuarı düzenlenir.
Nisan
Nisan ayı başında, şehir genelinde, kiraz çiçeği görüntüleme partileri düzenlenir. Yine bu ay içinde: Tokyo Sanat Fuarı açılır. Bu fuarda: Japonya ve Asya ve diğer ülkelerden gelen sanatçılar eserlerini sergilerler.
17 Nisan: Ueno’daki Toşogu Tapınağında törensel müzikler ve danslar tertip edilir.
21-23 Nisan tarihleri arasında: Yasukuni tapınağında bahar festivali düzenlenir.
Mayıs
5 Mayıs tarihinde: Boys Day günü kutlanır. Mayıs ayı ortalarında ise, 3 gün süreli: Sanja Matsuri etkinlikleri düzenlenir ve bu etkinliklerde: kalabalıklar sokaklarda yürürler. Mayıs ayı ortalarında ise: tasarım festivali yapılır. Sanatçılar, bu festivalde, tasarımlarını sergilerler.
Mayıs ayı ortasında: Sumo turnuvası düzenlenir.
Mayıs ayı sonunda: Sanca Matsuri tapınağında renkli şenlikler başlar ve geleneksel danslar ve müzikler tertip edilir.
Haziran
Bu ay içindeki en canlı etkinlikler, ağaçların çiçeklenmesidir ve bahçelerde bu çiçeklenme kutlanır.
10-16 Haziran tarihleri arasında: Akasaka’ki Sanno Hiecica tapınağında, Sanso Matsuri etkinlikleri düzenlenir, geçit törenleri yapılır.
Temmuz
Temmuz ayı sonlarında, Fuji Rock Festivali, düzenlenir. Bu festivalde, ormanlık alanda, açık hava konserleri verilir. Temmuz ortalarında: Tokyo Uluslar arası Lezbiyen ve Gay Film Festivali düzenlenir. Temmuz ayının son Cumartesi günü ise, Sumide nehri üzerinde havai fişek gösterileri yapılır.
Ağustos
Ağustos ayının son Cumartesi günü, Asakusa Samba Festivali düzenlenir ve bu etkinliğe yarım milyon izleyici katılır. Ağustos ayı ortalarında ise, Tokyo Pride Parade denilen etkinlik düzenlenir ve sokaklarda geçit törenleri yapılır.
Çeşitli yerlerde: O-bon yani Tüm ruhlar dansları düzenlenir.
Eylül
25 Eylül tarihinde, bebek isteyen çocuksuz çiftlerin katıldığı, Ningyo-Kujo denilen etkinlik düzenlenir.
Eylül ayı ortalarında: Kokugikan stadyumunda, 15 günlük sumo turnuvası düzenlenir.
Ekim
Ekim ayı sonunda, 10 gün süreli Tokyo Uluslar arası Film Festivali düzenlenir. Ekim ayı ortalarında ise, Koyo etkinlikleri düzenlenir ki, bu etkinlik, sonbahar yaprakları görüntüleme etkinliğidir.
17-19 Ekim tarihleri arasında: Yasukuni tapınağında sonbahar festivali düzenlenir.
18 Ekim tarihinde: Sensoji tapınağında, Asakusa Kano Matsuri etkinlikleri düzenlenir.
31 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında: Meiji Tapınağında, yıllık festival düzenlenir.
Kasım
15 Kasım tarihinde yapılan Shinchi-Go San etkinliğinde, tapınak ve türbeler ziyaret edilir.
Asakusa yakınlarındaki Otorijinca’da Tori no festivali düzenlenir.
15 Kasım tarihinde: 3-5-7 yaşındaki çocuklar, kimono giydirilerek takdis edilirler.
Aralık
23 Aralık tarihinde imparatorun doğum günü kutlama etkinlikleri düzenlenir.
31 Aralık tarihinde: Coya-no-kane bölgesindeki Budist tapınaklarındaki çanlar, 108 kez çalarlar.
BÖLGELER
Şitamaçi
Bu bölge: şehrin kuzeyi ve doğusu boyunca uzanır. Burada: şehirdeki geleneksel yaşama tutunmaya çalışan işçi sınıfı, atölyeler ve küçük fabrikalar bulunur.
Burada: bir yada iki katlı ahşap evler ve dükkanların oluşturduğu diziler: arka arkaya dizilmiş yatay bloklar halindedir. Özellikle: bunların birçoğunun, 1945 yılındaki bombalamadan önceki görünümleri esas alınarak yeniden inşa edilmiştir.
Öte yandan: şehirde, halka açık hamamların birçoğu bu bölgede bulunur.
Yamanote
Şehrin: batı ve güney bölümlerinde bulunan bu bölgede: elçilikler, güzel restoranlar, lüks oteller, konser salonları, butikler, çarşılar, devlet kurumları ve güzel kafeler bulunur. Ancak: tüm bunların yanında, bu bölgenin en büyük özelliği: gökdelenleridir.
İnsanlar: genellikle devasa bu gökdelenlerde yaşarlar, alışveriş yaparlar ve hatta çalışırlar. Yani: bütün hayatları, bu gökdelenlerde geçer.
Bunun yanında: yine şehirdeki tapa barları, eğlence kulüpleri, evcil hayvan otelleri de buradadır.
Şincuku-Roppongi Semtleri
Bölgedeki bu semtler: uyumayan yerler olarak bilinir. Buralardaki: diskolar ve barlar; sabahın ilk saatlerine kadar açık kalırlar.
Asakusa
Burası: Taito ilçesinin bir bölümüdür ve tapınaklarıyla ünlü bir yerleşim alanı olarak bilinmektedir. Burada bulunan “Asakusa Kano) şehrin en ünlü ve büyük Budist tapınağıdır. Tapınak: hem yerli ve hem de yabancı turistler için önemli bir ziyaret yeridir.
Evet; Tokyo şehrinde çok sayıda ulusal park da bulunmaktadır. Zaten: çiçek düzenleme sanatı “ikebana” ve Japon bahçesi peyzaj alanında, dünyaca ünlüdür. Şehirdeki önemli parklar arasında: Taito-ku bölgesinde bulunan “Ueno” park başta gelmektedir.
Burada, ayrıca çok sayıda tapınak ve müze bulunmaktadır. Japonya ülkesine has: kiraz ağaçlarının çiçeklerini görmek isteyenler, 1000’den fazla kiraz ağacı bulunan bu parkı ziyaret ederler. (Mart ayı sonu, Nisan ayı başlarında)
Mitaka-shi’de bulunan Ghibli Müzesi: özellikle karikatüristik mimari stildeki binasıyla öne çıkar. Müzenin içindeki sergiler, video gösterileri ve galeriler, ziyaretçileri hayran bırakır.
Taitö-ku bölgesinde bulunan: Tokyo Ulusal Müzesi, şehir ziyaretçilerinin mutlaka görmesini önereceğim yerlerden biridir ki, müzenin mükemmel koleksiyonu bulunmaktadır. Özellikle Japon ve Asya sanatına ait örnek çalışmalar, müzenin koleksiyonunda yaklaşık 70 bin obje bulunmasını sağlamıştır.
Turizm denilince, elbette gezme-görme yanında: kültürel etkinlikler ve eğlence de gelmektedir. Japon kültürü: oldukça zengin ve özgündür. Geleneksel el sanatları, geleneksel giysiler, dövüş sanatları ve festivaller, Japon kültürünün önemli özellikleridir.
Çok çeşitli otantik el sanatları, Tokyo kültürünün önemli yansımaları olarak öne çıkmaktadır. Murayama-Oshima Pongee (güzel desenlerle süslenmiş ipek ve pamuk elbiseler), Golden Hachijo (bir tür elbisedir), oyuncak bebekler, gümüş eşyalar, ipek iplikler, mihraplar, lake eşyalar, saç süsleri, fildişi eşyalar, kesme cam eşyalar, nakış işleri, oyma ağaç eşyalar ve Shamisens ( üç yaylı bir tür enstrüman) Tokyo şehrinin öne çıkan el sanatları olarak dikkati çeker ki, hediyelik eşya satın almak isteyenler için de, bu söylediklerim değerlendirilebilir.
Tokyo: Japon ülkesinin sahne sanatları merkezidir. Noh ve Kabuki gibi geleneksel Japon dramaları, şehir tiyatrolarında yaygın olarak sahnelenir.