New York şehrinin, üçüncü büyük ilçesi olan: Brooklyn, ziyaretçileri için birçok etkinlikler sunmaktadır.
Latin kökenliler: Flatbush’a yerleşmişlerdir. Polonyalı guruplar ise: Greenpoint’te otururlar.
İtalyanlar ve Çinliler ise: “Sunset Park” bölgesinde yaşarlar. İspanyollar ve Yahudiler: Williamsburg’da görülürler.
Brighton Beach bölgesinde o kadar çok Rus bulunur ki, buranın “Küçük Odesa” olduğu söylenir.
Bölge: Amerika’nın ikinci en yoğun nüfuslu ilçesidir.
Lower Manhattan kasabasından, Brooklyn ilçesine metro ile 10 dakikada ulaşmak mümkündür. Ama bence manzaranın keyfini çıkarmak için: yürüyerek veya deniz taksisini kullanmalısınız. Gray Line tur otobüsü de düşünülebilir.
Brooklyn Köprüsü
Köprü: 486 metre uzunluktadır. Yapım 1870 yılında başlamış ve köprü: 1883 yılında hizmete açılmıştır. Yapım sırasında, 27 işçi ölmüştür. Köprünün açılış günü, şehirde tatil ilan edilir ve aynı gün 150 binden fazla insan köprüden geçerken, suya 1 cent atarlar.
Köprünün mühendisi John Roebling: daha projenin başında kaza geçirerek ölür. Aynı zamanda “tel kablo” mucidi olan Roebling: en büyük rüyası olan köprünün çizimini, 1865 yılında tamamlamıştır. Ancak, köprünün yerini tespit çalışmaları sırasında, geçirdiği bir kaza sonucu ayağı ezilir ve enfeksiyon kaparak, iki haftalık bir süreç sonunda ölür.
Projeyi oğlu Washington devam ettirir ancak o da, çalışma sırasında felç olur. Çünkü: köprünün kulelerinin yapılacağı su altı odalarında çalışırken vurgun yer ve yatalak olur. Karısı, gayri resmi baş mühendis olarak görevi sürdürür ve kendisi hasta yatağında inşaatı seyreder ve gerekli kontrolleri yaptırır ve karısı aracılığı ile inşaatın bitirilmesini sağlar.
Bu kaza ve şansızlıklara rağmen, köprü açılır. Hizmete açıldığında, köprü, dünyanın en geniş asma köprüsü idi. Köprünün kuleleri, birkaç yıl için, Amerika’nın en yüksek binaları olmuştur. Köprünün ana ayakları arasındaki açıklık: 486 metredir.
Evet: gotik tarzda yapılmış olan bu köprü, 19’ncu yüzyılda mühendisliğin doruk noktası olarak kabul edilir ve dünyanın 8’nci harikası olarak değerlendirilmektedir.
Köprü, günümüzde: Pazar ressamları ve fotoğrafçılara büyük ilham kaynağı olmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
İlçenin kuzey bölümünde “Bushwick” mahallesi bulunur. Mahallede oturanların büyük çoğunluğu: Latinler, Karayip adası Porto Riko veya Dominik Cumhuriyetinden gelenlerden oluşmaktadır. Ama son yıllarda, Meksikalı göçmenler de yoğunlaşmıştır. Ancak, mahalledeki çocukların % 75’lik bölümü yoksulluk içinde doğarlar.
BROOKLYN BOTANİC GARDEN-BOTANİK BAHÇESİ
1000 Washington Avenue.
Bu bahçe: 10 bin çeşit bitkiye ev sahipliği yapmaktadır. Bu bitkiler arasında öne çıkanlar: Japon bahçesindeki ünlü kırmızı çiçekler, yılda bir açan orkideler.
Parkta bunların dışında: Steinhard Konservatuvarı, Bonsai Müzesi, bitki evi ve 1 sanat galerisi bulunmaktadır. Park alanında bulunan koleksiyonlardan biraz söz etmek istiyorum:
Kiraz ağaçları
Park alanında, 200’den fazla kiraz ağacı bulunmaktadır. Bunlar: Japonya’dan gelmiştir. İlk kiraz ağacı, I. Dünya Savaşında, Japon hükümeti tarafından hediye olarak dikilmiştir. Her bahar döneminde, bu ağaçların, bir ay süren çiçeklenme dönemleri, ziyaretçiler tarafından ilgiyle izlenir. Hanami Sakura Matsuri denilen ve bir hafta süren bu kutlamalar; muhtemelen Mart-Nisan aylarında başlayarak, Mayıs ayı ortalarına kadar devam eder.
Japon Hill-Bahçe Göleti
Burası, Amerika’da oluşturulan ilk Japon bahçesidir. 1914-1915 yılları arasında inşa edilmiştir. Bahçe, 1907 yılında Amerika’ya göç eden Japon peyzaj tasarımcısı Takeo Shi tarafından düzenlenmiştir. Bahçe içinde: bir şelale, gölet ve bir ada ve yapay tepeler bulunmaktadır. Ayrıca, özenle yerleştirilmiş kayalar görülmektedir. Bunun dışında, ahşap köprüler, taş fenerler, ağ geçidi ve Şinto tapınağı bulunmaktadır.
Cranford Rose Garden
1927 yılında, bir gül bahçesi için, bir inşaat mühendisi, park alanına 15 bin dolar para bağışında bulunur. Bunun üzerine, 1928 yılında “Cranford Rose Garden” ziyarete açılır. Bahçe, parkın bahçıvanı tarafından tasarlanmıştır. Orijinal bitkilerin çoğu, günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bunlar, 1400 çeşit ve 5000 adet civarında olan, gül, yabani gül, melez güller, çay gülleri, minyatür güllerden oluşmaktadır.
Çocuk Bahçesi
1914 yılında açılmıştır. 1 dönümlük bu bahçe çocuklar için düzenlenmiştir. Dünya üzerinde benzer bahçeler için model özelliği taşımaktadır.
Evet, bu park alanında, daha birçok bahçe bulunmaktadır. Günümüzde, her yıl bu park alanı ve bünyesindeki bahçeler, 1 milyon civarında kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
CONEY ISLAND-ADASI
Bu ada, gerçekte yarımadadır. Manzarası muhteşemdir. Burada düzenlenen “Mermaid” geçit törenlerine rast gelirseniz, muhteşem bir şov izleyebilirsiniz.
Adanın, 1900’lerin başında ilk kurulum amacı: zenginler için bir oyun alanı geliştirmektir. Ancak, Amerika’nın ilk eğlence alanı olarak, özellikle 1927 yılında inşa edilen “Roller coaster” kurulması ile, büyük kalabalıklar buraya akın etmeye başlamışlardır. 1970’lere gelindiğinde, Coney Island’ın düşüşe girdiği görülür, ancak 2010 yılında yeni Lunapark yapılarak, hizmete açılmıştır. Muhteşem bir lunapark, buralara yolunuz düşerse mutlaka uğrayın.
PROSPECT PARK
Burası, 2.37 kilometre karelik bir alana yayılan kamu parkıdır. Central Parkı da tasarlayan; Frederick Lav Olmsted ve Calvert Vaux tarafından tasarlanmıştır. 90 dönümlük çayırlık alanda bulunanlar: bir ofis ve salon bulunan ev, piknik evi, hayvanat bahçesi.
Park alanında, yaz aylarında ücretsiz açık hava konserleri düzenlenmektedir.
Prospect Park Hayvanat Bahçesi
12 dönümlük bir alana kurulmuştur. 1890 yılında açılmıştır. Mevcut tesis ise, 1935 yılında bir hayvanat bahçesi gibi açılmıştır. 2007 yılından itibaren, hayvanat bahçesinde, 141 türden, yaklaşık 630 hayvan barınmaktadır. Yine aynı yıl, hayvanat bahçesi, 250 bin civarında kişi tarafından ziyaret edilmiştir.
NEW YORK AKVARYUM
Sruf Av. ve W 8th Street.
Burada: köpekbalıkları, penguenler, morslar ve su samurlarını izleyebilirsiniz. Evet, tüm deniz yaşamı burada gözler önündedir.
Evet, New York şehrinin akvaryumu: 1896 yılında, şehir merkezinde Battery Park bölgesinde açılmış ve 1957 yılında ise Coney Island bölgesine taşınmıştır. Yaban Hayatı Koruma Derneği tarafından işletilen akvaryum: Bronx Hayvanat Bahçesi içindedir ve 4 hayvanat bahçesiyle birliktedir.
BROOKLYN MÜZESİ
200 Eastern Parkway.
Burası: 1.5 milyon parça kalıntıya ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında öne çıkanlar ise: eski Mısır koleksiyonu ve Edgar Degas, Gerogia O’Keefe ve diğer bazı sanatçıların yaptıkları resimlerdir. Müzenin birinci katında, bir kafeterya ve hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır.
Müzeye giriş ücretlidir. Büyükler: 12 dolar ve öğrenciler 8 dolar ödeyerek müzeyi gezebilmektedirler.
BOORKLYN MÜZİK AKADEMİSİ-BAM
30 Lafayette Avenue.
Burası: ilk olarak 1861 yılında açılmış ve 1908 yılında ise bugünkü yerinde faaliyetine başlamıştır.
Burası: Boorklyn Filarmoni orkestrasına ev sahipliği yapar. Next Wave festivalleri burada düzenlenmektedir. Ayrıca: kompleks içinde: bir tiyatro ve sinema bulunmaktadır. Sanatsal yenilikler açısından, dünya üzerinde belirli bir üne sahiptir. BAM içindeki sanat yerleri şunlardır: 2109 seyirci kapasiteli “Howard Gilman Opera Hause”, 874 seyirci kapasiteli “Harvey Lichtenstein Tiyatrosu”.
HEİGHT GEZİNTİ YERİ
Burası, şehrin ilk tasarlanan bölgesidir. Başlangıçta “Brooklyn köyü” olarak anılır. 1834 yılından bu yana, ilçe merkezinde belirgin bir alan olmuştur.
Burada, dere boyunca yürümenizi öneririm. Sessiz sokaklar, Yunan tarzını canlandıran sıra sıra evler ve İtalyan tarzı sıra evleri görebilirsiniz. Buradan, şehrin manzarasını da izleyebilirsiniz.
DUMBO ART SCENE
30 Washington Street.
Yeni gelişen ressamlar: Arnavut kaldırımlı sokakları olan, butik, restoran, resim galerisi gibi yerler bulunan bu alanda bulunurlar.
Yıllardır Dumbo köprüsü Festivali kapsamında, yıllık sanat olayları burada düzenlenir. Bu etkinliklerde: güzel sanatlar, fotoğrafçılık, moda ve tasarım stüdyoları gibi kuruluşlar, kültür ve sanat merkezlerinde etkindirler. Burada, bir anlamda 24 saat yaşam sürmektedir.
ALIŞVERİŞ MEKANLARI
Eğer Manhattan’daki yoğun kalabalıktan biraz kurtulmak isterseniz, Brooklyn şehir merkezinin yakın mahallelerindeki butikleri ve ilginç mağazaları gezmenizi öneririm.
Pacific Street ve Ninth Avenue arasındaki “Fifth Avenue” ye gidebilirsiniz. Sonra Boerum Hill’deki “Atlantic Avenue” bölgesine bakabilirsiniz. Lafayette’de 200 satıcılı bir Pazar olan “Fort Green” de Pazar günleri kurulan “Boorklyn Flea” ilginizi çekebilir.
YEMEK-MOLA YERLERİ
Boorklyn Dondurma Fabrikası
Water Street ve Old Fulton Street arasındaki bu dondurma fabrikasında, muhteşem lezzetlerden tatmayı sakın ihmal etmeyin.
Junior’s
386 Flatbush Avenue.
Buranın özellikle peynirli kekini denemelisiniz.
Flatbush Farm
76 Saint Marks Avenue.
Bu restoran menüsünde mümkün olduğunca, üreticilerden günlük satın aldığı organik ürünleri kullanmaktadır.
Amerika Miami şehri hakkındaki gezi yazım için Miami
Amerika’nın genel özellikleri hakkındaki yazım için Genel
Burası, yaklaşık 4 milyon insanın yaşadığı ve Amerika’nın en eski şehirlerinden birisidir.
Şehir ilk olarak 1630 yılında kurulmuştur.
New England bölgesinin başkentidir. Amerika’nın 21’nci büyük şehridir.
Dünyanın yaşanılabilirlik sıralamasında, Boston şehri, 36’ncı sıradadır.
Amerika’nın en pahalı şehirlerinden birisidir. 70-80 yıllık binalarda bulunan evlerin kiraları, en az 1000 dolardan başlar.
New York şehri ile, Boston şehri arasındaki karayolu uzaklığı, 4 saattir.
Metropolitan alanda, 70 üniversite bulunmaktadır ve bunlar bölgenin “beyin endüstrisi” nin merkezidir. Özellikle, tıp bilimi açısından bir merkez konumundadır. Harward, MIT ve Boston Üniversiteleri, bunların başlıcalarıdır. Harward: ODTÜ, MIT ise Bilkent gibi düşünülebilir. Özellikle Harward, çok güzel bir okul. Zaten, 1636 yılından bu yana var olan bir okuldur.
Amerika’nın en iyi okulu olduğu ve hatta Başkan Obama’nın da buradan mezun olduğunu söylemeden geçmemek gerekir. Amerika ülkesinin en iyi 8 okulu, bu şehirdedir. Harward ile ilgili çok önemli bir not ile, konuyu bağlayacağım.
Okulun hemen önünde “John Harward” denilen kişinin heykeli bulunuyor. Bu kişinin “sol” ayağını okşarsanız, bu okula okumaya gelirsiniz diye bir inanış var. Zaten, şahsın sol ayağı aşınmış görülüyor.
Öte yandan, Harward Üniversitesinde okuyan öğrencilerin, geceleri bu heykele çiş yaptıkları da söyleniyor. Ona rağmen, bu sol ayak okşanır mı, bilemiyorum, tercih sizin?
Evet, burada öğrenim görmek isteyenler için bu küçük notu verdikten sonra, şehri anlatmaya devam edelim.
1845 yılında, buraya işçi olarak gelen İrlandalılar; Washington ve Beyaz saraya taşınan “Kennedy”lere tanıklık etmişlerdir.
İtalyanlar, şehrin kuzey bölümüne yerleşmişlerdir. Eski köleler ise: çoğunlukla “Rox-bury” ve “Dorchester” e yerleşmişlerdir.
Şehrin iklim durumu: kışlar soğuk, rüzgarlı ve karlı, yazları ise: genellikle sıcak, yağmurlu ve nemli özellikler gösterir. İlkbahar ve sonbaharda, genellikle hafif, ancak yaygın bir rüzgar vardır. En sıcak ay Temmuz, en soğuk ay ise Ocak aylarıdır. Bu şehir tüm güzellikleri yanında, soğuk havasıyla önem kazanmaktadır.
En güzel zamanı “Ekim” ayıdır. Çünkü: New England Eyaleti, yaprakların renk değiştirmesiyle ünlüdür. Yeşilin, sarının, kırmızının her tonunu bir arada görmek ve aslında ne kadar kısa süreli bir renk şölenine şahit olduğunuzu bilmek, işin en güzel yanıdır. Sonbahar, bence en güzel bu şehirde yaşanır.
Boston
Yürüyüş yapmak için ideal bir yerdir. Çünkü, şehrin birçok yerindeki dar sokaklar, araç kullanımını engeller ve araçlar için park yeri bulmak imkansızdır. Bu şehri ziyaret ederseniz, bence arabanızı şehir dışında bırakın ve kent merkezine giden metrodan yararlanın. Şehir merkezine yani “Boston Common” a giden metro “T” metrosudur.
Boston tarihi özellikleri olan bir şehir. Ama, buraya yolunuz düşerse, ben şahsen mutlaka bir “Red Sox” maçına gitmenizi öneririm. Maçlar “Fenway Park” da yapılıyor. Bostonlular, bu takım için tek yürek olmuş durumdadırlar.
TARİHİ
Boston şehrinin tarihi süreç içinde yaşadığı en önemli olay “Çay Partisi” olarak isimlendirilen olaydır. Şehrin tarihinde önemli bir yeri olan olayı kısaca anlatmak istiyorum.
16 Aralık 1773 gecesi: yüzleri kömür tozuyla boyanmış ve “Mohavk Yerlileri” kılığına girmiş, Sam Adams’ın özgürlük çocukları: 50’şerli guruplar halinde: çay kargolarını boşaltmak üzere, Griffin iskelesine demirlemiş, Dartmouth, Eleanor ve Beaver gemilerine binerler.
Kızılderili kılığındaki özgürlük çocukları: denize düşünce ıslanmaları için, çay kargolarının kasalarını açarlar ve bu faaliyetleri bir parti havasında gerçekleştirirler. Hatta: aynı anda kıyıdaki bir gurup neşeli insan da, bu partiye katılırlar. Evet, bu faaliyet, Boston tarihinde önemli bir yer tutar.
John Adams: anılarında şöyle yazar “Çayın imha edilmesi, o kadar cüretkar, kararlı, korkusuz ve inatçı bir hareketti ki; çok önemli ve uzun süre devam eden sonuçları olacaktı.”
Bu nedenle: bu hareket, sadece “Tarihi bir an” olarak kabul edilmiştir.
Şehrin tarihindeki diğer önemli bir olay “Boston Katliamı” olarak geçmektedir. 5 Mart 1770 tarihinde, İngiliz askerleri, 5 sivil Bostonluyu öldürürler. 6 kişinin de yaralandığı bu olay; bir İngiliz nöbetçi çevresinde, askerler ile Bostonlular arasındaki gergin ilişkiler nedeniyle çıkmıştır. 1 subay ve 8 asker, bu sivillerin öldürülmesiyle ilgili yargılanmışlar ve 2 asker mahkum olurken, 6 asker beraat etmiştir. Bu olay: daha büyük ve artan gerginliklerin habercisi olmuştur.
ALIŞVERİŞ
Heritage Shop’tan: eski Amerikan kaplarının birer kopyasını satın alabilirsiniz.
Faneuil Hall Marketplace: Burası: Hükümet Merkezinin kamu binaları ve yeni gökdelenler arasında inşa edilmiş, hoş bir sığınaktır. Bu merkezde: butikler, galeriler, restoranlar ve kafeler bulunuyor.
Hatta, ülkedeki en başarılı restoranların burada bulunduğu iddia edilmektedir. Çok güzel bir yer, buralara yolunuz düşerse mutlaka gitmenizi ve görmenizi öneririm. Aynalarla çevrili pasajlar ilginizi çekecektir. Yaz akşamlarında, bölge, balık fanusu şeklinde ışıklandırılan teras kafelere dönüştürülmektedir.
Merkezin ortasındaki kubbeli bina: gurme yemeklerinde uzmanlaşmış “Quincy Market” dir. “South Market” bölümünde ise: daha çok sanat galerileri, hediyelik eşya mağazaları ve mücevher mağazaları bulunur. “North Market” bölümünde ise: son moda butikler görebilirsiniz.
Eğer ünlü markalardan alışveriş yapmak isterseniz “Lechmere” bölgesindeki “Cambridgeside galleria” ya gitmelisiniz. Yine “Boylston” daki “Prudential” iyi bir seçim olabilir. Ama, iyi markaları ucuz fiyatlarla satın almak isterseniz, bu kez “Wrentham” bölgesindeki “Qoutlet” e gitmelisiniz ki, buraya ulaşım, yaklaşık 40 dolardır ama gittiğinize değecektir.
Boylston ve Newbury caddeleri bayağı uzundur. Boylston caddesindeki “Marchall” mağazasına mutlaka uğramanızı öneririm, çünkü, en gözde markalar, burada gayet ucuza bulunabiliyor.
GECE HAYATI
Boston şehrinde, bir gece bir şeyler içmek isterseniz “Cheers” barı önerebilirim. Burası, çok popüler bir mekandır. Blues müzik dinlemek isterseniz “Walley’s” e gitmelisiniz.
NE YENİR
Boston şehrinde bir restoran önermem gerekirse “Fire and İce” olacaktır. Bu restoranın açık büfe konseptinde: et, sos, makarna, sebze ve daha ne istiyorsanız çiğ olarak tabağınıza dolduruyorsunuz ve ortadaki kocaman fırının yanında duran elemana teslim ediyorsunuz. Eleman, gözünüzün önünde, yiyecekleri istediğiniz gibi pişiriyor ve pişmiş halde size servis yapılıyor.
Deniz ürünleri tatmak isterseniz, bu kez “Legal Sea Food Restoran” önerebilirim. Yine deniz ürünleri tercih edenler için “Tavern on the Water” önerebilirim. Menüsü genellikle deniz ürünlerinden oluşan bu restoran ve bar, Boston şehir manzaralıdır, özellikle akşamları muhteşem güzeldir.
NE İÇİLİR
“Samuel Adams” Boston şehrinin en büyük bira markasıdır. Aslında birçok bira çeşidi bulunmasına rağmen, bu markayı tercih etmenizi önerebilirim. Ayrıca “Blue Moon” da düşünebilirsiniz.
FESTİVALLER
Patriot’s Day
19 Nisan tarihine en yakın Pazartesi kutlanan bu günde: 1775 Bağımsızlık savaşlarının başlaması kutlanır ve uluslar arası “Boston Maratonu” koşulur.
Berkshire Müzik Festivali
Temmuz ve Ağustos aylarında kutlanılır.
Thanks giving Celebration
Şükran günü kutlamaları, Kasım ayının son Perşembe günü yapılır.
FREEDOM TRAİL
Bu bir turistik gezidir. Başlangıç noktasında, zeminde bir metal tabela bulunmaktadır.
Şehir merkezinden, Boston Commons Park yanındaki altın kubbeli “Massachusetts State House” den başlar ve Charles ırmağını geçerek, US Constitution gemisine kadar devam eder. Yaklaşık 4 km. lik bu turu, yürüyerek kendi başınıza da yapabilirsiniz.
Bu tur üzerinde: Quincy market ve Nord End gibi kiliseleri görebilirsiniz. Ayrıca, şehrin tarihi hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Çünkü; Bostonlular, İngiliz işgalinin ardından bağımsızlıklarını kazanırken büyük mücadele vermişler ve bunun ile gurur duymaktadırlar.
Evet: Freedom Trail, 2.5 km. uzunluğunda, kırmızı tuğlalı, 16 ulusal önemli tarihi yeri görmenizi sağlayan, iz boyalı bir yürüyüş yoludur. Bu yol üzerinde yürürseniz görebilecekleriniz: müzeler, kiliseler, toplantı evleri, parklar, gemiler.
Rehberli tura katılırsanız ücret: büyükler için 13 dolar, çocuklar için 7 dolardır.
DUCK TOUR
Bu da bir tur güzergahıdır. Bu turda, 1.5 saat içinde, bütün Boston şehrini gezmek mümkündür. Ama, gezide kullanılan araçlar muhteşem ilginçtir. 20 dakikalık nehir turunu da içine alan bu gezi: Normandiya çıkartmasında kullanılan tanklar üzerinde değişiklik yapılarak yeniden düzenlenen araçlar ile yapılıyor.
Araçların kaptanları gayet ilginç kişilerden oluşuyor. Kimisi korsan kılığına girmiş, kimisi caz söylüyorlar. Bu araçlara “Duck” denilmesinin sebebi, yolcuların her birine, ördek sesi çıkaran birer düdük dağıtılması ve yolcuların bu düdükleri tur boyunca çalmalarıdır. Evet, biniş ücreti 30 dolar. Ama değişik bir deneyim düşünenler için kesinlikle ilginç gelecektir.
BOSTON COMMON
Tremont, Boylston ve Beacon sokaklarının arasındadır. Company:burayı William Blackstone isimli şahıstan, 1634 yılında satın almıştır. Çünkü: Blackstone: Pürit bölgesinden geldiğinden beri burayı satmaya kararlıdır.
Burası: eski Püriten günlerinde, Bostonluların tütün içmelerine izin verilen, toplumsal yerlerden birisidir.
Günümüzde ise, burada beyzbol ve futbol maçları düzenlenmektedir. Güneşli bir günde “Dunkin Donults” dan kahvenizi alıp, burada çimlere uzanabilirsiniz. Hatta: sincapları izleyebilirsiniz. Amerika’nın diğer bütün yörelerinde olduğu gibi, burada da sokak hayvanları kedi-köpek değil, sincaplardır.
Evet, buraya giriş ücretsizdir.
BUNKER HİLL ANITI VE MÜZESİ
Boston National Historical Park alanı içindedir. Evet, 221 metrelik bu granit anıt, Amerikan Devriminin ilk büyük savaş alanını işaretlemektedir. Burada: 17 Haziran 1775 günü, İngiliz askerleri ve vatansever güçler, Charlestown yarımadası üzerinde savaşmışlardır.
Anıtın hemen karşısında “Bunker Hill Müzesi” bulunmaktadır. Müzede: savaşın hikayesini ve onun anısına yapılan anıtın hikayesini ve Charlestown toplumunun tarihini anlatan sergiler bulunmaktadır. Ayrıca; müzede 360 derecelik “Cyclorama” savaşı duvar resimleri görülebilir.
PUBLİC GARDEN
Common’un batısındadır ve 19’ncu yüzyılda, Charles ırmağının güneyindeki bataklıkların kurutulması sonucunda yapılmıştır. Buradaki küçük ve zarif çiçek bahçeleri, Amerika’nın ilk botanik bahçesini oluşturmuştur. Ortadaki yapay göl alanında ise, yazın tekneler ile gezinti yapılmaktadır. Kışın ise, yine bu yapay göl, buz pateni alanı olarak kullanılmaktadır.
PARK STREET CHURCH
Yapı: 1809 yılından kalmadır ve çan kulesi, beyaz rengiyle dikkat çeker. 1812 yılında, savaş sırasında, kilise barut deposu olarak kullanılmıştır. 1829 yılında ise, kölelik karşıtı “William Lloyd Garrison” un, buradaki kürsüden yaptığı konuşmalar, yapının geçmiş tarihinde önemli bir anı olarak hatırlanmaktadır.
Kilisenin çan kulesi 217 metre yüksekliktedir ve uzun yıllar, Boston şehrinin en yüksek noktası olmuştur.
Günümüzde, her Pazar yaklaşık 1500 kişi, buradaki ayine katılmaktadırlar. Ama, geçmişte, sosyal adalet ve insan hakları konularında, buranın büyük rolü olmuştur. Cezaevi reformu, eğitim, kadınların oy hakkı, kölelik karşıtlığı ile uğraşmak gibi birçok faaliyet burada şekillendirilmiştir.
1816 yılında, burada, okumak-öğrenmek için, çalışan çocuklara yönelik Amerika’nın ilk Pazar okulu açılmıştır. Ayrıca: Hayvan kurtarma ligi, yani Amerika’nın ilk hayvansever insan toplumu burada şekillendirildi.
OLD GRANARY BURİAL GROUND-ESKİ MEZARLIK
Kilisenin mezarlığında: Boston katliamının kahramanları ve Bağımsızlık Bildirgesini imzalamış kişiler yatmaktadırlar.
KİNG’S CHAPEL
Burası, kolonilerin ilk taş kilisesidir. İlk olarak 1686 yılında inşa edilmiştir ve New England bölgesinin ilk resmi kilisesidir.
Mevcut bina ise: 1754 yılında yapılmıştır. Dış mekanda: granit duvarlar ve kolonlu revaklar dikkati çekmektedir. İç mekan ise: kırmızı ipek kumaşlı oturma sıraları ve 1719 yılından kalan vaiz kürsüsü ile dikkati çekmektedir ki bu kürsüden günümüze kadar 31.000 üzerinde verilen vaaz verildiği söylenir.
Kilisenin eski konukları arasında bulunanlar şunlardır: Oliver Wendell Holmes, George Washington, Ben Franklin, John Hancock, Paul Revere.
OLD SOUTH MEETİNG HOUSE
Burası aslında bir kilise olarak yapılmış olsa da, günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Boston şehrinin işgali sırasında, İngilizler, kürsüyü ve sıraları yakarak, burayı binicilik okulu olarak kullanmışlardır. Ancak, yine de bir kısım ağaç işleri günümüze kadar kalmayı başarmıştır.
Yapının tarihi süreçteki önemi şudur: İngilizlerin çay vergisi üzerine, 5000 kızgın sömürgeci, bu vergiyi protesto etmek için, 16 Aralık 1773 tarihinde burada toplanmışlardır. Böylece, Boston Çay Partisiyle devrim başlamıştır.
Günümüzde burada görebilecekleriniz şunlardır: John Hancock’un portatif yazı masası, köle ve şair Philips Wheatley tarafından ilk baskısı yapılan 1773 kitap, ayrıca daha birçok devrimci eserler ve tarihi belgeler ile çay yapraklarıdır.
Evet, bu kilise, devrimci bir toplantı yeri ve konuşmalar için sığınak olmuştur. 1876 yılında yıkılma durumu ile karşı karşıya kalan yapı: ülkenin ilk başarılı koruma çabaları ile yıkımdan kurtulmuştur.
Giriş ücretlidir, büyükler 6 dolar, çocuklar 5 dolar ödeyerek girebilirler.
OLD STATE HOUSE
Washington sokağının sonunda, İngiliz valinin ikametgahı olarak kullanılan bu yapı bulunur. Yapı: günümüzde de “kraliyet armasının aslanı” ve tek boynuzlu atı ile süslüdür. Ancak, bunlar 1776 Bağımsızlık gününde yakılan orijinallerinin kopyalarıdır.
Boston katliamı: binanın “Congress Street” tarafında meydana gelmiştir. Devrimin ilk şehidi olarak kabul edilen, Afro-Afrikalı “Crispus Attuck”un vurulduğu yerde bir anıt bulunmaktadır.
Amerikan Devrimine giden ilk yıllarda, burası, Kraliyet hükümeti koltuğu, Massachusetts Meclisi ve Yüksek Yargı Mahkemesi gibi üç önemli devlet kuruluşunun buluşma yeriydi. Aynı zamanda, sömürge Boston deniz ticaretinin önemli bir borsası konumundaydı.
Giriş ücretlidir. Yetişkinler 7.5 dolar, çocuklar için 6 dolar ödemek gerekir.
FANHEUİL HALL
Boston National Historical Park alanı içindedir.
Burası: yaldızlı duvarları, rüzgargülü ve kırmızı tuğlalı mimarisiyle “Özgürlük Beşiği” olarak dikkati çekmektedir.
Vatanseverler, buranın ikinci katında, İngiliz işgaline karşı sık sık toplanırlarmış. Burası: 1761 yılında yanar ve 1742 yılında yeniden inşa edilir. 1763 yılında ise, vatansever Sam Adams ve arkadaşları, koloniler üzerindeki vergilerin kaldırılması için toplantılar düzenlemişlerdir.
Buradaki salonda konuşanlar arasında: Susan B. Antony, Frederik Douglass ve John F. Kennedy de bulunmaktadır. Susan Antony: burada hem kadınların hem de kölelerin köleliğine karşı bir konuşma yapmıştır.
NORTH END
Fan Hall’dan, Fitzgerald Expressway’ın altındaki Union ve Marshal sokaklarından geçerek yürüdüğünüzde, günümüzde, İtalyanların renkli bir merkezine ulaşmak mümkündür. Burada: çatı katları bahçeli, sevimli evlerin arasından geçerken; taze makarna, mağazalar, rengarenk manavlar ve pizza salonlarını görebilirsiniz.
PAUL REVERE HOUSE
1676 yılındaki korkunç yangından sonra inşa edilen ve Boston şehrindeki en eski ev olan, ahşap çerçeveli bu ev ilginizi çekebilir. Paul Revere isimli devrimci kahraman, tarihi yolculuğuna çıkmadan 5 yıl önce, yani 1770 yılında buraya taşınmıştır.
Burada: Revere ailesinin eşyalarını görmek mümkündür. Bir oda: ilk sahibinin zamanındaki eserlerle döşenmiştir. Ev: 20’nci yüzyıl başında restore edilerek, 1908 yılında ziyarete açılmıştır.
Giriş ücretlidir, büyükler 3.5 dolar, çocuklar 3 dolar ücret ödeyerek burayı gezebilirler.
USS CONSTİTUTİON
Amerika’nın ilk savaş gemisidir. Gemi ilk olarak, 21 Ekim 1797 tarihinde tamamlanmıştır. Amerika’nın büyüyen denizcilik çıkarlarını korumak için, George Washington tarafından siparişi verilen, 6 gemiden birisidir. Bu gemi: 1812 yılında, 4 İngiliz gemisini yenerek, Amerika için ulusal bir simge haline gelmiştir.
OLD NORTH CHURCH
Bina: 1723 yılında yapılmıştır. Boston şehrinin Mesih kilisesi olarak bilinmektedir. Boston şehrinde duran en eski kilise yapısıdır.
Paul Revere’nin evinin hemen arkasında bulunan kilisenin: 1954 yılındaki fırtınada yıkıldıktan sonra restore edilen kulesinde: 1755 yılında, İngilizlerin harekete geçtiğini haber vermek için kullanılan iki fener bulunmaktadır.
18 Nisan 1775 tarihinde yaşanan bu olay, Amerikan Devrimini tutuşturmakta yardımcı olması açısından önemlidir.
Kilise içinde, oturma yerindeki sıra arkalarının çok yüksek olması ilginizi çekecektir. Bunun sebebi: kışın, soğuk hava akımının bina içinde dolaşımını engellemektir.
Giriş ücretlidir, giriş ücreti 3 dolardır.
BEACON HİLL
Burası, Hükümet Merkeziyle Common arasında sıkışmış bir mahalledir. Burada şehrin en eski havasını yakalamak mümkündür. Özellikle: sedir ve kestane ağaçlarıyla dolu “Mount Vernon Street” ilgi çekmektedir. Amerika’nın ilk yerel mimarı olan Bostonlu Charles Bulfinch; 1790’larda burada Federal tarz evler geliştirmiştir. Bu kırmızı tuğlalı evler, sade ön cepheleriyle dikkat çekerler.
LOUSBURG SQUARE
Burası da bir mahalledir ve burada bulunan genellikle üç katlı olan evler; çitle çevrelenmiş bahçeleriyle Londra evlerini anımsatmaktadır.
BACK BAY
Public Garden bölgesinin batısındaki bir mahalledir. Burada, şehrin zengin tüccarları, Victoria döneminin mimari izlerini taşıyan binalarda oturmuşlardır. Denizin doldurulmasıyla elde edilen bu bölge: günümüzde, şık butikler ve sanat galerileriyle canlandırılmıştır.
JOHN HANCOCK TOWER VE PRUDENTİALNLERİ
Her iki yapının da en üst katlarında; mükemmel gözlem terasları bulunmaktadır. Ancak: mimari açıdan, I.M. Pei’nin şık tasarımı olan ve aynalarla süslü “Hancock Tower” daha önem kazanmaktadır.
Asansörle 30 saniyede çıkılan, 60’ncı kattan: çok uzaklara ve hatta New Hampshire dağlarına kadar olan manzara izlenmektedir.
TRİNİTY CHURCH
Copley Square bölgesindedir. Bu anıt: Amerika’da, 19’ncu yüzyıl Avrupa ortaçağ dönemini vurgulayan bir örnektir. Yapının mimarı Henry Hobson: yaptığı yapının, 11’nci yüzyıl Fransız Romanesk tarzının özgün bir örneği olduğunu söylemiştir.
Yapının batısındaki revak bölümünde “Provans”, ortadaki kulesinde ise “İspanyol, Salamanca” özellikleri görülmektedir. Genel olarak ise, mimari stil olarak “Richard Romaneski” olarak adlandırılmıştır. İç mekanın zengin dekorasyonu görülmeye değerdir. Hatta: ışıklan yandığında görüntü daha muhteşem olur.
BOSTON PUBLİC LİBRARY
Boyston Street üzerindedir. Yapı yaklaşık 150 yıllık bir geçmişiyle ilgi çekmektedir. Bu mimari ve sanatsal güzellik yanında, yapının içinde, 6-7 milyon civarında kitap bulunduğu söyleniyor. Avlusundaki havuz mutlaka ilginizi çekecektir.
Bunun dışında: Charles Follen McKim ve Philip Johnson gibi heykeltıraşların ve ressamların birçok eserinin görüldüğü turlar da düzenlenmektedir. Gönüllü rehberler tarafından verilen bu turlar ücretsizdir. Ancak randevu almak gerekir. Turlar: McKim binasının lobisinde başlar.
MÜZELER
Müze ve sanat seviyorsanız, bu şehre ulaştığınızda, en baştan, parayı verip bir “Cittypass” satın almalısınız. Bununla: Harvard Natural History Museum, Skywalk Observatory, Fine Arts Museum gibi pek çok müzeye, ucuz ücretler ödeyerek girebilirsiniz.
MUSEUMOF FİNE ARTS-GÜZEL SANATLAR MÜZESİ
465 Huntington Avenue bölgesindedir.
Burada, ülkenin en iyi koleksiyonlarından biri sergilenmektedir. Sergilenen eserler: Amerika, Avrupa ve Asya eserleri olarak bölümlere ayrılmıştır.
İSABELLA STEWART GARDNER MUSEUM
280 The Fenway bölgesindedir.
Buradaki muhteşem Avrupa eserleri koleksiyonu “Venedik” yapılarını anımsatan bir müze binasında sergilenmektedirler.
CHİLDREN MUSEUM-MUSEUM WHARF
Müze: 308 Kongre Street Çocuk Rıhtımındadır.
Burası daha çok çocuklara yönelik etkinliklerin olduğu bir müzedir. Çocuklar, burada: bir Japon evini ziyaret edebilirler, dev gibi kabarcıklar üfleyebilirler veya çok aşamalı bir labirente tırmanabilirler. Burada: ayrıca kapalı bir oyun alanı ve küçük çocuklar için bir “süpermarket” bulunmaktadır.
Giriş ücretlidir. Büyükler 14 dolar, çocuklar 14 dolar ücret ödeyerek girebilirler.
COMPURET MUSEUM
Çocuk müzesiyle aynı binada bulunmaktadır. Burada: bilgisayar tarihine bir bakış sunulmaktadır. Bu esnada ise: çok uygulamalı bir gezi yapılır.
BEAVER II. TEA PARTY SHİP
Burası: Fort Point Channel’de, Congres Street köprüsü üzerindedir.
Burada: çay üzerine konulan vergileri protesto etmek isteyen Bostonluların baskınına uğrayan, 3 İngiliz gemisinden birinin, gerçek ölçülerde bir benzeri bulunmaktadır.
Burada, canlı aktörler, ileri teknoloji, etkileşimli sergiler, otantik restore çay gemi, çoklu belgeseller duyup, olayı hissetmeniz sağlanıyor. Gemiyi keşfederken, sömürgecilerle tanışıyorsunuz ve 16 Aralık 1773 gecesi yapıldığı gibi, çay kutuları denize atılıyor.
Amerika New York Gece hayatı; Şehirdeki müzik, hemen hemen her yerde dinlenebilir.
Hatta: kaldırımlar üzerinde, taşınabilir CD çalarlar ile müzik dinletisi yapanlar görülür.
En önemli özellik ise: Times Meydanında, üzerinde yalnızca bikini bulunan bir bayanın gitarı ile bir şeyler çalmasını izlemek, öte yandan yine üzerinde yalnızca şort ve başında kovboy şapkası bulunan bir erkeğin, yine gitarı ile bir şeyler çalmasını dinlemektir.
Bunlar, önlerindeki şapkalar veya gitar kutuları içine, dinleyicilerden birkaç Cent toplayarak bu işi yapmaktadırlar ama ilginç olanı kıyafetleri.
Evet, bu ülkede, ayıptır gibisinden hiçbir kısıtlama yok.
Gece hayatı denilince: elbette bu şehirde her türlü gece hayatı etkinliği vardır. Ama, burası malum dünyanın kültür başkentidir.
İnsanlar, burada özellikle tiyatro, sinema ve konserlere ilgi gösteriyorlar ve zaten birçok ünlü film, gösteri gibi etkinliklerin ilk gösterimleri burada yapılıyor ve biletleri günler öncesinden tükeniyor.
New York şehrinde, yakın zaman öncesine kadar zaten gece sokaklarda bulunmak mümkün değilmiş, son yıllarda alınan emniyet önlemleriyle geceler hareketlenmeye, insanlar geceleri sokaklara çıkmaya başlamışlar.
İnanamazsınız, her yüz metrede bir polis göreceksiniz.
Bu ziyaretçilere güven veriyor. Ama yine de ben şahsen şehrin gece hayatını görüp yaşayamadım.
Umarım okurlardan bu konuda ayrıntılı bilgisi olanlar, yorum bırakarak bizleri aydınlatırlar.
Evet, gelelim şehirdeki eğlence mekanlarından birkaç tanesi hakkında kısa bilgiler vermeye:
Joseph Papp Public Theater
425 Lafayette Street. Buradaki birkaç tiyatroda: çeşitli ödüller kazanan oyunlar, müzikaller ve Shakespeare oyunlarını düşük fiyatla izleyebilirsiniz. Hatta, bazı oyunlar bedava sergilenmektedir.
Arturs Tavern
57 Grove Street. Burası tam bir müzik mekanıdır. Monday’s Dixiealand isimli müzik topluluğu her zaman program yapmaktadır. Bunun dışında, her akşam 19.00-21.00 saatleri arasında, caz müziği yapılır. Daha sonra ise, Blues müzik icra edilir.
Bowlmor
110 Univercity Place. Burası tam bir “bowling” merkezidir. Belli bir ücret karşılığında (20 Dolar) tüm gece Dj eşliğinde müzik dinleyebilir ve bowling oynayabilirsiniz.
The Carlyle
35 E 76th Street üzerindedir. Burası, müziğin yoğun olduğu bir yerdir. Eğer bir akşam müzik dinlemek isterseniz, burayı tercih etmenizi öneririm. New Orleans caz bandosuna ev sahipliği yapmaktadır. Eğlence programları zaman zaman farklılık gösterir.
Bowery Ballroom
6 Delancey Street. Burası, gelişmiş ses sistemi bulunan bir rock müzik mekanıdır.
The View
Burası, şehrin tek döner çatı restoranıdır. 1535 Broadway bölgesindedir. Times meydanındaki “Marriot Marquis”in en tepesine çıkın ve şehrin muhteşem manzarasını, gökyüzündeki yıldızlar altında seyredin, ama dikkat, fiyatlar çok yüksektir.
Birland
315 W 44th Street üzerindedir. Bu efsanevi kulübün en yeni sahnesinde, en iyi caz sanatçılarını dinlemek mümkündür. Şov zamanı: saat: 20.30 ile 23.30 arasındadır.
P J Clarks
915 Third Avenue bölgesindedir. Bu küçük salon, 1800’lerin ortalarından günümüze kalmıştır. Soslu çizburger denemelisiniz. Bir zamanlar buranın müdavimleri olan “Nat King Cole” ve “Frank Sinatra” nın resimlerini duvarlarda görebilirsiniz.
Pacha
618 v 46th. Street bölgesindedir. Hudson River boyunda olan bu 4 katlı diskoda, tüm gece dans edebilirsiniz.