Şili Vine del Mar

Şili Vine del Mar

Hem Şili’nin hem de tüm Latin Amerika’da, muhteşem sahilleriyle tanınır. Plajlarının yanı sıra, müzeleri, kaleleri, Milli Botanik Parkı ve kumarhaneleriyle turistik faaliyetleri çok zengin bir yelpazeye sahiptir.
Zaten bu yüzden: “La Ciudad Jardin” yani “Bahçe şehir” olarak adlandırılır.

Günümüzde, dünyaca ünlü tanınmış şarkıcıları şöhret yolunu açan “Uluslar arası Vina del Mar Şarkı Festivali” burada her yıl yapılmaktadır. Festival, her yıl “Şubat” ayında düzenlenmektedir.

Şili Vine del Mar

ULAŞIM

Santiago ve Vina del Mar arasında, sık otobüs seferleri bulunmaktadır. Yolculuk yaklaşık 90 dakika sürer. Otobüsler: Santiago şehrinde, Pajarito istasyonundan kalkar.

 

COĞRAFYA

Ülkenin Pasifik Okyanusu kıyısındaki bir şehridir. Başkent Santiago’nun sayfiye yeri olarak da bilinmektedir.

Uzun ve beyaz kumlu plajları: şehrin turistik önemini ortaya koymaktadır.

İklim özelliklerine gelince, yörede Akdeniz iklimi özellikleri görülmektedir. Yani, yazlar sıcak kışlar ılıman geçer, özellikle sonbahar ve kış aylarında yağmur yağışları görülür. Kar yağmaz.

Şili Vine del Mar

GEZİLECEK YERLER

19’ncu yüzyılda meydana gelen depremler, şehirdeki birçok tarihi binanın yok olmasına neden olmuştur. Bu yüzden, şehirde tarihi bir kalıntı aramamak gerekir. Şehirde en öne çıkanlar: deniz, kumsallar ve bakımlı bahçeler ve parklardır.

Şili Vine del Mar

LA QUİNTA VERGARA

Burası, şehir merkezindeki güzel bir bahçedir. Burada: yukarıda sözünü ettiği, yıllık müzik festivali “Festival de Vina” burada bulunan amfi tiyatroda düzenlenmektedir. Park içinde, ayrıca “Palacio Vergara” bulunmaktadır.

Şili Vine del Mar

Palacio Vergara

Burası: park alanı içinde bir anıt yapıdır. 1906 yılındaki depremde yıkılan evi yerine, 1910 yılında Venedikli Jose Francisco Vergara tarafından konut olarak kullanılmak için yaptırılmıştır. Yapının birçok mobilyası, Avrupa’dan getirtilmiştir. Yapı: 1941 yılında “Güzel Sanatlar Müzesi ve Okuluna” dönüştürülmüştür. Yapı içinde: Avrupa’nın önde gelen sanatçılarına ait 60 tablo sergilenmektedir.

 

Amfi tiyatro

1959 yılında inşa edilmiştir. Seyirciler, ahşap sandalyeler üzerinde oturarak, burada düzenlenen “Şarkı Festivali” ni izlemektedirler. Seyirci kapasitesi 16.000 kişidir.

Şili Vine del Mar

PLAZA DEL RELOJ-PARQUE RELOJ DE FLORES

Deniz sahiline yakın burada, özellikle çiçeklerden yapılmış saat ilgi çekmektedir ve bir anlamda şehrin simgesidir. Öte yandan şehirde en çok ziyaret edilen ve fotoğrafı çekilen yerdir. Buraya ait bir söylenti var: yeniden bu şehre gelmek isteyenler, bu saati fotoğraflamalıdırlar.
Çiçek saat: 15 Mayıs 1962 tarihinde: Şili Dünya Kupasının başladığı gün açılmıştır. Bitki türleri arasına yerleştirilen saat mekanizması: İsviçre’den getirilmiştir.

 

VALPARAİSO SPORTİNG CLUB

Burası, safkan yarış atlarının yarıştırıldığı bir hipodromdur. İngiliz kökenliler tarafından, 1882 yılında kurulmuştur. 80.000 seyirci kapasitelidir. Burada: yarışlar dışında: futbol, kriket, polo ve Rugby gibi çeşitli spor etkinlikleri de düzenlenmektedir.

Şili Vine del Mar

 

ANTİKA VERGER PARK

1906 büyük depreminin ardından yapılan park: 1915 yılında, Panama-Pasifik Fuarının ve Sergisinin düzenlendiği yerdir. Her yıl “Sausalito Sanat Festivali” burada yapılmaktadır. Bu park alanındaki 12 fil heykeli ve çeşme, özellikle turistlerin ilgisini çekmektedir ki, siz de görmelisiniz.

Şili Vine del Mar

 

FONC MUSEUM

Bu müzede: erken dönem Şili halklarına ait: takılar ve çanak-çömlekler sergilenmektedir. Ayrıca: Peru Moche, Chimu ve Nasca kültürlerinden gelen koleksiyonlar da görülebilir. Ayrı bir bölümde ise “Paskalya Adası” öğeleri sergilenmektedir. Bu bölümde, oyulmuş sihirli taşları görebilirsiniz.
Müzeyi gezmek için yaklaşık 1 saat ayırmanızı öneririm. Giriş: 4 dolardır.

Moai heykeli

Bu “Paskalya Adası volkanik kayaları”ndan yapılmış bir heykeldir. Fonk Müzesinin hemen giriş kapısı yanında, bahçededir.

Şili Zapallar

ZAPALLAR

Şehir merkezine 71 km. uzaklıkta: Pasifik sahilindedir.
Bölge: kıyı rüzgarlarına karşı korunaklı bir konumda, tepelerle çevrili küçük bir kapalı koydur. Ancak, yörenin en güzel tatil beldelerinden biri olarak bilinir.
Burada: çam ormanları, güzel bahçeler ve parklar bulunmaktadır. Papudo Cachagua kaplıcaları da buraya yakındır. Plajlara gelince: buranın plajları, diğer plajların aksine, doğal liman durumundadır.

Şili Quintero

QUİNTERO

Şehir merkezine 39 km. uzaklıktadır. Buranın plajlarında: rüzgar sörfü, su kayağı ve dalış yapılabilmektedir. Bölgede: su sporları için uygun, 20 plaj bulunmaktadır.

Şili Paskayla adası gezi yazım için Paskalya Adası

Şili Ne yenir Ne içilir

Şili Ne yenir Ne içilir

Balıkların ve deniz kabuklularının çeşitliliği, bu açıdan zengin bir mutfağın olmasına imkan sağlamıştır. Deniz kabukluları: çiğ ya da pişmiş tüketilmektedir. Modern sanayi gelişiminin bir sonucu olarak, kidonya, küçük ve büyük yengeç, paburya, istiridye gibi deniz ürünleri konserve olarak da satışa sunulmaktadır.

Kılıç, ton, eşkina, migra ve somon gibi balıkları ızgara, tava, buğulama usulü ayrıca çorbalarda çok çeşitli olarak tatmak mümkündür.

Bu ülkeye yolunuz düşerse: özellikle “Deniz yosunlu somon dolması” yemenizi öneririm. Bunun içinde: somon, eşkina filetoları ve utte yosunu bulunuyor.

“New Yort Times” gastronomi köşesi yazarlarından biri, “Şilililer için tutku, Şili böreği (Empanada) olarak ifade edilir” diye Şili böreğini yorumlamıştır. Kuşbaşılı Empanadalar, milli yemek olarak kabul edildiği gibi, kokteyllerde tadımlık olarak, caddelerde ya da yol üzerindeki dinlenme tesislerinde ve restoranlarda, kısaca hemen her yerde servis edilirler.” Diye de eklemiştir.

Yazı da, ayrıca eski Cumhurbaşkanı Salvador Allende’nin “vahşetsiz bir devrim ancak kırmızı şarap ve empanada ile yapılır” dediğinden söz etmektedir.

Chiloe adasının tipik yemeği olan “Curanto” : domuz, tavuk etleri, sosis, patates ve çeşitli deniz ürünlerinin karışımından yapılır. Bu yemek bin yılı aşkın bir süredir yapılmakta olup Büyük Okyanusun besleyici ve zengin mutfağına güzel bir örnek teşkil etmektedir.

 

EN ÖNEMLİ İÇKİSİ

Pısco içkisi: damıtılmış Moskatel üzümlerinden yapılan Şili’nin 3 ve 4’ncü bölgelerinin (La Sarena, Elqui, Limari) tipik bir içkisidir.

Pisco: özellikle bu bölgelerdeki vadilerde mevcut Moskatel türlerinden elde edildiğinden, sahip olduğu “organoleptik” nitelikleri, onu diğer damıtılmış içkilerden farklı kılar.

Şili Tarih

Şili Tarih

Şili “Dünyanın bittiği yer” ya da “Aymara” yerlilerinin diline göre “denizin başladığı yer” dir.

Geçimini denizden kazananlar, ülkenin kıyılarında yaşıyorlar. Kuzeyde “changolar” vardı. Güneyde ise, güneyin soğuk sularının balıkçıları “chono, alacalufe” ve “yaganlar” bulunuyorlardı.

Tarımla uğraşan topluluklar “İnka imparatorluğu” ile yakınlıklarına bağlı olarak az ya da çok kalkınmışlardı. Tıpkı “Atacamenolar” ve “Diaultalar” da olduğu gibi, tarım tekniğinde “teras” sistemleri sayesinde, önemli gelişmeler elde etmişlerdi.

Orta ve Güney kesimlerde “Picunche, Hulliche ve Cuncolar”: hububat ve baklagiller elde etmek amacıyla toprağı işliyorlardı. Bu gurubun, en kalabalık ve en yayılmış ırkı “Mapucheler” di.

Mapuche kelimesinin anlamı: “toprağın insanı” demektir. Ayrıca “Mapucheler” de tıpkı bu kelimenin anlamına uygun olarak, yaşamlarını hayvancılık ve tarımla idame ettiren yerleşik bir toplumdu.

Diğer İspanyol dönemi öncesi toplumlar kadar ilerleme kaydetmemiş olmalarına rağmen, ayin ve inanışlarında bugüne kadar zengin bir çeşitlilik göstermişlerdir.

Bu yerlilerin savaşçı ruhu bazı şairlerde hayranlık yaratmış, nitekim İspanyol şairi !Alosso de Ercilla Zuniga!; 16’ncı yüzyılda yayınladığı “La Araucana” adlı epik şiirinde (destan) onların kahramanlıklarından, örf ve adetlerinden bahsetmiştir.

“And dağları”ndaki zorlu bir yolculuğun ardından: Peru’yu ilk fethedenler arasında bulunan “Diego de Almagro”; 1536 yılının Mart ayının son günlerinde; Şili-Copiapo vadisine ulaşır.

Oradan: Aconcagua ve Maipo vadilerine varana kadar, bölgeyi dolaşır. Her ne kadar “Almagro” Şili kaşifi olarak kabul edilse de Portekizli denizci “Hernando de Magallanes (Macellan)” 1520 yılında, adını verdiği Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusu arasındaki geçidi bulmuştur. Aslında, o ülkenin en güneyinde yer alan, sonraları onun anısına “Macellan” adı verilmiş olan boğazı keşfetmiştir.

Başlangıçta “Pizarro” ve “Almagro” arasındaki uyuşmazlıklar; Yeni Toledo diye tanınan yeni toprakların iskanının Asilzade Pedro de Valdivia tarafından gerçekleştirilmesine imkan sağlamıştır. 12 Şubat 1541 tarihinde “Mapocho vadisi”nde, “Santiaga del Nuevo Extremo” adıyla şehri kurmuş ve o günden sonra, ülkenin bugünkü başkenti gelişerek adını korumuştur.

O yıllarda: bu topraklardaki İspanyolların ilerlemelerini güçleştiren birtakım engeller ortaya çıkmıştır. Çeşitli entrikalar, ilk yerli saldırıları, İspanyol nüfusun az olması, Peru’daki fatihler (İspanyol komutanlarına verilen ad) arasında çıkan iç çatışmaların uzun sürmesi, bunlardan en önemlileridir. Buna rağmen “Pedro de Valdivia” büyük bir azimle, ülkenin kuzey ve güneyine doğru, yavaş yavaş şehirler kurarak ilerlemiştir. 1544 ve 1553 yılları arasında: sonraları birçok bakımdan önemli şehirlerin çekirdeklerini oluşturacak en az 7 tane yerleşim yeri kurmuştur.

“Valdivia” başlattığı bu ilk hareket “Mapuche” halkının, İspanyol ve Criollo varlığına karşı sürekli bir direniş göstermesine rağmen, sonraki yüzyıllarda hatta 19’ncu yüzyıla girene dek halefleri tarafından büyük bir kararlılıkla devam ettirilmiştir. Aynı zamanda barış adına yapılan ortak çabaların bir sonucu olarak ilan edilen ateşkes dönemleri (Parlamentolar olarak bilinen) ilişkilerin dönüm noktaları olarak tarihe geçmiştir.

Genel olarak 17’ncu yüzyıl keşifleri ve nüfusun yayılmasına imkan sağlamıştır. 18’nci yüzyılda ise ekonomik gelişmelerde önemli bir artış olmuştur. Bu yüzyıldaki ekonomik gelişmeler, 19’ncu yüzyılda ortaya çıkan ve oluşan politik sınıf ile tamamlanan süreç, geleceğin Şili’sinin, Cumhuriyet olarak doğuşunun temelini atmıştır.

19’ncu yüzyılın sonlarına doğru: tüm dünyada, yaklaşan yeni 1000 yılda belirgin olacak bir dizi olay meydana gelmiş, Şili toplumunun bir kesimi de, aydınlanma fikirlerinin etkilerine ya da Amerika Birleşik Devletlerinde, bağımsızlığın ilan edilişi gibi olaylara kayıtsız kalmamıştır. O dönemin tarihsel gerçekliği, gözle görülür değişimlere dayalı olduğundan; Şili’de bu durum, 18 Eylül 1810 yılında, Santiago’da, açık bir şehir meclisinde, ilk hükümet meclisinin kurulması şeklinde gerçekleşmiştir.

Bu olay: Hükümet Meclisi’nin üyelerinin “kanlarının son damlasına kadar bu krallığı savunacakları ve “Kral VII. Fernando adına bu krallığın muhafaza edilmesi gerektiğini beyan etmeleriyle” İspanyol Monarşisi’ni karşılarına almadan, ülkenin kendi hükümetini ilan etmesi anlamına geliyordu.

4 Temmuz 1811 tarihinde, ilk Millet Meclisi kurulmuştur. Bir süre sonra, bir dizi olaylar zinciri, bir asker olan “Jose Miguel Carrera” nın, iktidarın başına geçmesine ve 1811-1813 yılları arasında ülkeyi yönetmesine yol açacaktır. Bundan dolayı: Peru kral naibi Fernando de Abascal, Şili sömürge düzeninin dışına çıkılmış olmasından dolayı, Santiago üzerine 2000 askerden oluşan bir ordu yollanmasını emretmiştir. Bu olayla birlikte, savaşanlarla dolu ve “Reconquista” (Yeniden fetih) evresi olarak bilinen (1814-1817) bir dönem başlayacaktır.

1817 yılında: General Bernando O’Higgins’in, şehir Meclisinde yeniden “Üstün Milli Başkan” olarak seçilmesine kadar devam eden savaşlar, aslında eski düzenin yeniden oluşturulması çabalarının beraberinde getirdiği bir durumdu. 12 Şubat 1818 tarihinde, O’Higgins Şili’nin bağımsızlığını ilan etmiştir.

Sonraları; yeni Cumhuriyetin gelişimi her kurumun başlangıçtaki doğal dalgalanmaları ile devam eder, ancak ilk anlardan itibaren, ülkenin kültürel gelişimine öncelik verilmiştir. 1843 yılında: kurulan Şili Üniversitesi rektörlüğüne, Güney Amerika’nın o yıllardaki en önemli aydınlarından biri olan, Venezuella’lı Andres Bello getirilir. Daha sonra, 1888 yılında Şili Katolik Üniversitesi de kurulacaktır.

1828 ve 1833 Anayasalarının düzenlenmesiyle 19’ncu yüzyılın sonlarına doğru, Şili oturmuş bir Anayasal düzeni olan bir ülke olarak karşımıza çıkar.

20’nci yüzyılın başlarına gelindiğinde ise: dünyada gelişen bir takım olayların etkisiyle, Şili toplumu bir kez daha köklü değişimler yaşamıştır. Sanayinin gelişmesi, bir orta sınıfın ve işçi guruplarının ortaya çıkışı, ülkenin siyasi haritasını yeniden biçimlendirmiştir. 1920 yılında, “Arturo Alessandri”nin Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra, çeşitli politik guruplar arasında kutuplaşmalar ortaya çıkmasına rağmen “Alessandri” plebisit yoluyla Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesine imkan sağlayan bir anayasa hazırlamayı başarmıştır.

Bununla beraber, giderek artmakta olan gerginlik ve sonraki yıllarda zaman zaman da anarşik olaylar şeklinde tezahür eden sosyal çalkantılar eksik olmayacaktır. Alessandri’nin tekrar görevi devralması (1932-1938) ile günümüze kadar muhafaza edilen Cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde tekrar normal hukuk düzenini sağlamak mümkün olmuştur.

Kültürel dünyada; politik ve sosyal çatışmalardan uzak, 1920 ve 1938 yılları arasında ilk yapıtları yayınlanan yazarlardan, yeni bir kuşak oluşmuştur. Bunlar arasında: Pablo Neruda, Gabriela Mistral, Vicente Huidobro gibi şairler ve Eduardo Barrios, Gonzales Vera, Pedro Prado, Manuel Rojas ve Maria Luisa Bombai gibi romancıları saymak mümkündür.

1970’lerde: radikaller, komünistler, sosyalistler, MAPU ve sol Hıristiyan Partilerden oluşan Halk Cephesi (Unidad Popular), tarafından desteklenen sosyalist “Salvador Allende” Devlet Başkanı seçilir. Allende hükümetinin ülkede derin bir sosyal ve siyasi içerikli kutuplaşmaları beraberinde getirmesine rağmen, bakır madeninin kamulaştırılması, tarım reformunun genişletilmesi gibi önemli icraatlar gerçekleştirebilmiştir.

1973 yılında: Silahlı Kuvvetler anayasal ve politik kısıtlamalar getirip bir askeri cunta ile fiilen hükümete el koyar. Bu cunta sonraları General “Augusto Pinochet” in devlet başkanı olarak iktidara gelmesine yol açacaktır. O’nun, iktidarda olduğu dönemde neoliberal bir ekonomi politikası uygulanmıştır.

1980’li yıllarda: sonlara doğru, General Augusto Pinochet’nin 17 yıl süren hükümetinin son dönemlerinde, 1980 Anayasasına dayanarak, mevcut Pinochet hükümetine karşı “Hayır” cevabı ile çeşitli partilerin koalisyonunun galip çıkacağı bir halk oylaması yapılır.

Demokratik sistemin yeniden oturmasının ardından kurulan Patricio Aylwin Azocan’ın başkanlığındaki (PDC) ilk hükümet: sağlık ve eğitim hususlarında iyileştirme ve yoksulluk oranını düşürme konusunda önemli çalışmalar yapmıştır.

11 Mart 2006 tarihinde, Şili Cumhuriyetinde ilk defa bir bayan, Cumhurbaşkanlığı görevine getirilir. Doktor Michele Bachelet Jeria. İlk icraat olarak, ülkenin karşı karşıya kaldığı acil çözüm bekleyen sorunlar için 40 maddelik bir önlem paketi hazırlar.