Peru Machu Picchu

Peru Machu Picchu

Cusco şehrinin 120 km kuzeybatısında bulunan Machu Picchu: Vilcanota nehri vadisine bakan, yeşil ve yüce dağlarla çevrili, dik bir yamaca sarılmış konumu ile dünyanın en önemli arkeolojik cevherlerinden birisidir. Cuzco bölgesinin en heyecanlı yeri burasıdır.

Ancak oldukça uzak ve erişilmez durumda olması nedeniyle uzun bir süre gözlerden uzak kalmıştır.

Peru Machu Picchu

 

Buraya ulaşmanın temel yolu: Aguas Calientes bölgesinin dik, dar ve zigzaglı toprak yollarında otobüs ulaşımıdır. Düzenli otobüs seferleri yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk için gün boyu çalışır. Ancak buraya giriş sorunludur.

Kesinlikle önceden internet ortamında bilet almanız gerekir. Çünkü günlük girişler 2 gurup halinde 200 kişi ile yani toplamda 400 kişi ile sınırlandırılmıştır.

Öte yandan, bu kayıp şehire 42 kilometrelik İnka yolunu yürüyerek ulaşmak ta mümkündür. Ancak bunun için, buraya 4 günlük zaman ayırmanız gerekir.

Cuzco’dan buraya karayolu ile ulaşmak için, 3.5 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmak gerekiyor. Tren düşünürseniz, Cusco şehri ile Aguas Calientes kasabası arasında 112 km demiryolu hattı bulunur ve tren yolculuğu 4 saat sürer.

Aguas Calientes kasabasına ulaştıktan sonra: otobüsle 20 dakikalık bir tırmanışın ardından, İnka imparatorluğunun bu en güzel şehrine ulaşılıyor. Buranın tadını çıkarmak için kalabalık turist guruplarının akın ettiği Temmuz-Ağustos aylarından kaçınılmalıdır.

Ayrıca Kasım-Nisan ayları arasındaki dönemde yağmur sezonuna da dikkat etmenizi öneririm.

Zaten: Machu Picchu’nun manzarasını ilk gördüğünüzde hayretten büyüleneceksiniz. Bu şehrin, o dönemin şartlarında 2400 metre yükseklikteki dağın tepesine nasıl kurulduğunu anlamak gerçekten çok zor.

Şehri üç yandan sarmalayan “Urubamba” nehrinin yarattığı puslu ortamda, Huayna Picchu dağı ile tropikal ormanı arkasına almış Machu Picchu şehrinin görkemine kayıtsız kalmak mümkün değil.

Yapının en etkileyici özelliği: mükemmel su kanalları ve su kaynakları sisteminin, herhangi bir harç kullanılmadan taş duvarların oyularak yapılmış olmasıdır.

1983 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Evet: şehir işlenmemiş doğal malzemeler kullanılarak inşa edilmiştir ve mimari açıdan dünyanın en muhteşem yerleşimlerinden birisi olarak kabul edilir. Kurulduğu bölgeye o kadar uyumludur ki, taraçalar, kocaman duvarlar ve taşlar, doğanın bir uzantısı gibidir.

Bugün burada soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok hayvan cinsi de yaşamaktadır. En gözdeleri ise “And ayısı” olarak bilinen gözlüklü ayı cinsidir.

Machu Picchu, aynı zamanda 420 kuş türünün yuvasıdır. Bu kuş türlerinin bazıları, sürekli olarak aynı kalan iklim yüzünden dünyada yalnızca burada yaşamaktadırlar.

“Machu Picchu” kelime anlamı “Eski Zirve” demektir.

Evet günümüzde, Güney Amerika’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Machu Picchu: korunması için çevreciler tarafından yoğun etkinlikler düzenlenmektedir.

Örneğin: buraya çıkmaya alternatif olarak önerilen “Aguas Calientes” kasabasından buraya doğrudan ulaşımı sağlayacak telesiyej projesi hayata geçirilmeden çevrecilerin tepkisiyle iptal edilmiştir.

Çünkü: projenin kutsal şehrin çevresiyle bütünlüğü ve uyumuna zarar vereceği ve ayrıca mevcut otantik halinin bozulacağı ileri sürülmüştür. Ayrıca, başta da söz ettiğim gibi, günlük ziyaretçi sayısı 400 kişi ile sınırlandırılmıştır.

Peru Machu Picchu

TARİHÇESİ

Peru İspanyollar tarafından ele geçirildikten sonra, isyancı İnka lideri Manco Capac II: gizlice gece Cusco şehrinden çıkmış ve kuzeybatıda bulunan Ollantaytambo’nun ilerisinde, Vilcabamba adında ormanın derinliklerindeki buraya yerleşmiştir.

Burası takip eden 36 yıllık süreçte, İnkaların İspanyollara saldırılarında üs olarak kullanılmıştır. 1572 yılında: İspanyollar İnkaların bu önemli direniş noktalarını yıkıp yok etmişler ve direniş kırılmıştır. Onlar Villcabamba kasabasına saldırmışlar ve isyancı lider yakalanmış ve Plaze de Armas meydanında asılarak idam edilmiştir.

Ardından İnka tahtına onun varisi ve üvey kardeşi Tupac Amor getirilmiştir. Tahtın diğer varisleri ise, idam edilerek yok edilmişlerdir.

Evet gelelim şehrin kuruluşu hakkında söylenenlere: İnka kralı Pachacutec tarafından, şehrin 1450 yıllarında kurulmuş olduğu düşünülüyor ama ne amaçla kurulduğu hakkında bilgi bulunmuyor. Panchacutec, 1438 yılında büyük İnka genişlemesinin başlangıç döneminin imparatorudur.

Anlatılan birçok söylentiden en akla yatkın olanı: buranın bir dini merkez olarak kurulduğudur. Çünkü arkeolojik kazılarda İnka dini ritüellerinde kullanılan parçalar bulunmuş ve buradaki taş işçiliği İnkaların diğer dini merkezlerindekilere benzemektedir.

Bir başka söylentiye göre ise, kralın burayı tamamen kendisi ve yakınları için yaptırmış olmasıdır. Çünkü burada bulunan yaklaşık 150 evin: kalabalık şehirlerin gürültüsünden ve yoğunluğundan kaçmak için kralın yanı sıra kraliyet ailesi ve elit kesim tarafından da kullanıldığı düşünülmektedir.

Bu tezi savunanların temel dayanakları: Machu Pacchu’da en fazla 750 kişinin yaşayabileceği ortam olması, evlerin normal evlerden daha lüks sayılabilecek şekilde yapılması ve ayrıca hizmetliler için daha basit yaşam yerlerinin ayrılmış olmasıdır.

Şehrin ilk sakinleri: doğal ve su kaynakları ile taraçalı tarım sayesinde kendilerine yetecek bir yerleşim oluşturmuşlardır. Aşağıdan bakıldığında görülemeyen, savunulması kolay bu yerleşim yerindeki yaşam, maalesef 100 yıldan fazla sürmemiştir.

İspanyollar gelmeden önce yöreye virüsler ulaşmış ve bunlara karşı bağışıklıkları olmayan yerliler başta çiçek olmak üzere bu hastalıklardan ölmüşlerdir.

Cuzco şehrinin 1533 yılında düşmesinden 40 yıl kadar sonra şehir tamamen terk edilmiştir. Ardından: geçen zamanda, bazı İspanyol tarihçilerin haritaları haricinde tüm dünya şehri unutmuştur.

Şehrin niye terk edildiğine gelince: çeşitli varsayımlar bulunmaktadır. İnkalar: şehri müttefikleri ve İspanyollardan gizlemek için gizli tutmuşlar ve İspanyol fatihler gelmeden önce burayı terk ederek unutturmuşlar ve şehir belleklerden silinmiştir.

Bir diğer varsayım: Pachacutec’in ölümünün ardından şehir terk edilmiş, kraliyet ailesi için başka bir yer merkez yapılmıştır. Veya şehrin su kaynaklarının kuruduğu ve bunun üzerine şehrin terk edildiği düşünülmektedir.

1909 yılında Yale Üniversitesinde felsefe ve tarih doktorası yapan Hiram Bingham: Simon Bolivar’ı izlerken, Peru’yu ziyaret eder ve şehirlerin anlatılan hikayelerine hayran olur. Ardından Yale Üniversitesi tarafından desteklenen 7 kişilik bir heyetle, 1911 yılında yeniden Peru’ya gelir.

Temmuz 1911 tarihinde Cusco şehrinden ayrılırlar ve Urubamba vadisinde, orman yönünde ilerlerler. Bu arada: Bingham birçok İspanyol yazarının: kayıp şehirler, İnka kalıntıları ve muhtemel hazineler hakkındaki yazılarını okumaktadır.

Ardından gurup: Patallacta adılı büyük bir İnka yerleşimini keşfederler. Bu harabe Cusichaca ve Vilcanota nehri kavşağındadır. Gurup: Vilcanota nehri vadisinde, bugünkü köyün birkaç kilometre ilerisinde kamp kurarlar.

Şans eseri: onlar yerel kişi Melchor Artega ile konuşurken, nehrin diğer tarafında yüksek tepelerde bazı kalıntılar bulunduğunu öğrenirler. Ertesi günü, Artega isimli bu yerli ile birlikte dağın dik yamacına tırmanmaya başlarlar ve kayıp şehre ulaşırlar.

Bingham: 3 yıllık süreçte bitki kalıntılarını temizlettirdi. Bu süre zarfında: çok sayıda seramik, taş eserler ve kemikler bulundu ve bunlar Amerika’ya götürüldü.

1948 yılında kalıntıların bulunduğu yere kadar ulaşan bir demiryolu yapımı tamamlandı. 1981 yılında Machu Picchu çevresi tarihsel alan ilan edilerek koruma altına alındı.

Peru Machu Picchu

GEZİLECEK YERLER

 

Manuel Chavez Balon Site Museum

Temmuz 2005 tarihinde açılan bu müze: Machu Picchu için arkeolojik bir Sit müzesidir. Machu Picchu’nun bulunduğu dağın dibinde yer almaktadır. Aguas Calientes denen yere, yürüyerek 25 dakika uzaklıktadır.

Nispeten küçük bu müze: sunum açısından son derece gelişmiştir ve büyük bilgiler sağlar. Çünkü müze: Machu Picchu bölgesinde yapılan keşifler, kazı ve tarih üzerine yoğunlaşmıştır.
Ziyaretçiler müzeye girdiklerinde öncelikle: Machu Picchu hakkında kısa bir video gösterisiyle karşılaşırlar.

Ardından ekranlarda: Henry Bingham fotoğrafları, Machu Picchu inşaatı ve İnkaların yaşamları konusunda tarihi fotoğraflar görülür. Müze dışında ise, nehir boyunca uzanan botanik bahçesi bulunur. Burada kısa parkurda etiketlenen bazı bitkiler görmek mümkündür.

Peru Machu Picchu

 

Kalıntılarda Gezinti

Şehir “U” şeklindedir. Kuzey bölümünde tapınakları içeren büyük dini bölüm güney de ise teraslar üzerinde evler ve atölyeler vardır.

Bilet standına giden düz yolu takip ederseniz: “Tarım alanları” olan birinci bölüme ulaşırsınız. Burası geniş bir taraça şeklindedir. Buradan Macha Picchu’nun ana bölümüne girilir. Burada şehir 2 bölüme ayrılır. Bu iki alan arasında belirgin olarak düşük bir otsu alan bulunur.

Sol alan

Kraliyet ve Kutsal Alanın bulunduğu bölgedir. Buradaki binalar: tören amaçlıdır ve soylular ile asillere tahsis edilmiştir. Sağa yönelen bölümdeki küçük binalar ise dini yapılardır. Papazlar burada yaşamışlardır. Şehrin genel nüfusu da burada yaşamıştır.

Bu bölümdeki “Kutsal Alan” bölgenin en muhteşem yeridir. Burada: tapınaklar ve ritüel taşları, tam olarak arkeolojik hazinelerdir. Bu bölgedeki: İntihuatana taşı, Üç pencereli tapınak ve Ana tapınak: Güneş Tanrısı “İnti” ye adanmıştır.

Peru Machu Picchu Güneş Tapınağı
Peru Machu Picchu Güneş Tapınağı

 

Güneş Tapınağı

Buradaki “Güneş Tapınağı Torreon” Cuzco şehrinde bulunan aynı isimdeki tapınağa benzer biçimde, eliptik bir formda; yarım daire şeklinde ve katı kayaya, 10.5 metre çapında, doğal eğrilerle uyumlu şekillendirilen granit bir blok üzerine inşa edilmiştir.

Her köşede iki trapez pencere bulunur. Kuzey tarafında heykel kapı dikkat çeker. Tapınağın batı bölümünde, tören kapısının yanında prizma şeklindeki alternatif bir dikdörtgen varenda da “Intıwatana” taşı bulunmaktadır.

Bu taş: birkaç terasla oluşturulmuş bir tepenin üzerinde yer almaktadır. Buraya ulaşmak için 78 basamaklı bir merdiven çıkmanız gerekiyor. Merdivenin sonunda: bir üst platforma ulaşılıyor. Burada: iyi durumdaki heykeller bulunan duvarlar ve granit kayanın bulunduğu bir üst platform görülmektedir.

Orta kesimde: 36 cm yüksekliğinde ve güneydoğu-kuzeybatı yönünde bir dikdörtgen prizma bulunur. Onun dört köşesinde: dört merkezi nokta vardır.

Intiwatana taşının: güneş ışığı ve gölgeyi kullanarak (gündönümü ve ekinoks dönemlerinde) ölçülen ve aynı zamanda sunak olarak hizmet verilen özel işlevi vardır.

“İntihuatana” İnka dilinde “güneşi bağlamak” demektir. İnkalar: astronomik gözlemlerde kullandıkları bu taşın: her yıl 21 Mart ve 21 Eylül tarihlerinde ekinoks dönemlerinde, güneşin hareketini durdurduğuna inanırlarmış.

Bu tarihlerde, güneş tam öğle zamanında, taşın bulunduğu sütunun üzerine gelir ve o anda hiç gölge oluşmazmış ve bu durum, İnkalar tarafından güneşin hareket etmemesi ve taşa bağlanması anlamına geliyormuş.

Bu taşlar: İnka imparatorluk topraklarında yaygın olarak kullanılıyormuş. Çünkü inanışlarına göre: insanlar alınlarını bu taşa dokundurarak ruhani dünyaya açılabiliyorlarmış.

Bu yüzden, taşların İnkalar için bu önemini bilen İspanyollar: ele geçirdikleri yerlerde, bu taşları imha etmişler. İnkalar: her güneşe bağlanma taşı kırıldığında, o tapınağın tanrılarının orayı terk ettiğini düşünürlermiş.

İspanyollar: Machu Picchu şehrini bulup talan edemediklerinden, bu şehirdeki “İntihuatana” taşı halen yerinde durmaktadır.

Kutsal Rock Gurubu

Bu kutsal kayanın dört tarafı odalarla çevrilidir ve onun tabanında 7 cm yükseklikte ve 3 cm genişlikte bir kaya heykeli bulunmaktadır. Kaidesi ise 30 cm. yüksekliktedir. Heykel kedigilleri andırmaktadır. Başka bir açıdan bakıldığında ise Machupicchu yakınlarındaki bir dağın profili görülmektedir. Bu üç taraftaki odaların: ritüeller için kullanıldığı düşünülmektedir.

Peru Machu Picchu Üç Pencere Tapınağı

Üç Pencere Tapınağı

Batı bölümünde ana meydanda bulunan büyük bir dikdörtgen zemindir. Yapı adını üç penceresinden almaktadır. Burası ana tapınak ile birlikte Machu Picchu’nun en etkileyici mimarisine sahiptir. Çatıya kadar uzanan merkez kolonda: büyük seren üzerinde cilalı kalıplar ve düzgün parçalar görülür.

Ana Tapınak

Ana tapınak, kutsal meydanın kuzeyinde, üç pencereli tapınağın hemen yanındadır. Ana tapınak 3 duvarlı, 11 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğindedir.

Kapılar

Kapılar aynı yamuk şekline sahip olmasına rağmen, doku-boyut ve mimari tarzlarda farklılıklar gösterirler. Bazılarında sadece bir seren ve kapı yüzü vardır, ama bazılarında iki seren bulunur. Mazı kapılar basit yapılmış iken, bazıları daha güvenli hale getirmek için bağ kirişleri, servis taş yüzükler, merkezi gövdeler ve diğer mekanizmalar gibi güvenlik mekanizmalarına sahiptirler.

Çeşmeler

Güneş Tapınağı ve Kraliyet Sarayı arasındaki karmaşık güney bölümde: Machupicchu sakinleri için hayati öneme sahip su kaynakları bulunmaktadır. İlk üç su çeşmesi gayet güzel heykellendirilmiştir.

Bu alandaki mimari yapılar: temelde biçimlendirilmiş ve yan duvarları süslemelerle güzelleştirilmiştir. Bu çeşmeler yer altı suyu ile beslenmişler ve ekinleri sulamak için kullanılan bir kanal yolu ile buraya su taşınmıştır.

Mezarlık

Güneş tapınağının muazzam taş bloğu üstünde son derece ustaca dekore edilmiş ve döşenmiş, daha sonra mezar olarak kullanılacak bir alt kısım, büyük çatlak vardır. Kapıda: tanrıça Mother Earth sembolü tasvir edilen bir oyma görülür. Mezarın içinde ise: mumyaların yerleştirildiği nişler, monolotik sütunlar ve diğer aksesuarlar bulunmaktadır.

Meydanlar

Burada farklı düzeyde 4 ana meydan bulunmaktadır. Ana meydan, tüm İnka şehirlerinde olduğu gibi dini ve sosyal fonksiyonlar için yapılmış ve diğerlerinden daha büyüktür. Dördüncü meydan: MÖ.1000 yılı Chavin kültürüne benzer erişim yolları ve teraslarla çevrilidir.

Sağ alan

Burası: depolar ve hizmetlilerin kaldığı, diğer bölgeye nazaran daha basit yapıların olduğu bölümdür.

Huayna Picchu ve Ay Tapınağı

Yerel rehberlere göre: dağın üst yüksek kısmında: Machu Picchu kalıntılarının sonunda; Waynapıcchu denen yerde: rahip ve yerel bakirelerin ikametgahı bulunmaktadır. Her sabah gün doğumundan önce, bunlar yeni günü burada karşılamışlardır. Burada ayrıca: Ay Tapınağı bulunmaktadır.

Buraya dik ve yorucu bir yokuştan tırmanılarak ulaşılır ve yürüyüş yaklaşık 1-2 saat arasında sürer. Son 20 metrelik bölümde, ip merdiven bulunmaktadır ve bunun üzerinden geçilir. Buraya ulaştığınızda: aşağıda mükemmel bir manzara göreceksiniz.

Teraslamalar, dağın üst kısmına kadar uzanır. Ay Tapınağı: zirvede bulunmaktadır. Tapınak aslında İnka taş işçiliğinin örneği olan doğal bir mağaradır. Mağara: ilkel taş işçiliği içerir.

Buraya inen çok dik yol üzerinde, bir ahşap merdiven bulunur. Ay Tapınağını ziyaret etmek isterseniz, 1 saat daha zaman ayırmanız gerekir.

Evet: genelde Machu Picchu’nun tüm alanlarında özgürce dolaşmak mümkündür.

Ama dar bir merdiven veya geçit: bazen biraz korkutucu olabilir.

Ayrıca: sinek sürüleri de ziyaretçileri ısırarak yoğun şekilde rahatsız etmektedir.

Brezilya Rio de Janeiro

Brezilya Rio de Janeiro

Rio de Janeiro şehrinde, daha önce sözünü ettiğim mahalleler dışında gezilecek belli-başlı ve aşırı ilgi çeken yerler hakkında aşağıda ayrıntılı bilgiler vereceğim. Sizler gerek şehirdeki zamanınız ve gerekse ilginizi çeken yerleri seçerek, kendinize bir gezi planı yapabilir ve bu muhteşem şehri en güzel ve tam şekilde gezebilirsiniz.

Brezilya Rio de Janeiro

 

LEBLON

Burası şehrin en lüks mahallelerinden birisidir ve tamamen sahil üzerindedir. Şehirde metrekaresi en pahalı bölgedir. Komşu mahalle Ipanema, ikinci sıradadır.

Yerel televizyon ve film yıldızları bu mahallenin restoran ve plajlarında görülebilirler.

Mahalle: dinlenmek ve güzel insanları seyretmek, butikler ve kitapçıları gezmek ve açık hava kafelerinde zaman geçirmek için idealdir. Şehirdeki en iyi restoranlar buradadır.

 

Leblon Alışveriş

Afranio de Melo Franco caddesindedir ve şehrin en iyi alışveriş merkezlerinden birisidir.

 

LEBLON BÖLGESİNDE GEZİLECEK YERLER

Brezilya Rio de Janeiro Casa de Sucos Bibi

Casa de Sucos Bibi

Bu markanın şehirdeki ilk şubesi, Leblon mahallesinde açılmıştır. Günümüzde 5 mağazası bulunmaktadır ve şehrin tüm Güney bölgesine yayılmıştır. Burası: tek gerçek taze meyvelerle içecek hazırlamaktadır. Menüde: meyve suları ve lezzetli atıştırmalık yaklaşık 50 farklı türden sandviç bulunmaktadır. Özellikle erik ve portakal suyu karışımını denemeniz önerilir. Yani karışık meyvelerin tuhaf kombinasyonları ilgi çekmektedir.

Brezilya Rio de Janeiro Leblon Plaj

 

Leblon Plaj

Burası: Ipanema veya Copacabana plajlarından daha mükemmel sörf yapılabilecek yerdir. Hemen batısındaki Ipenema plajı dururken buranın ünlenmesinin en büyük nedeni: yüksek sınıf tarafından kullanılan oteller, gurme restoranlar, sofistike barlar, alışveriş merkezleri ve lüks butiklerin bulunmasıdır.

Yani: Ipenema plajına nazaran daha lüks sınıfa hitap etmektedir.

Çünkü mahalle üst sınıf konumludur ve plaj ziyaretçileri bu yüzden genellikle üst sınıftır. Plajdaki kalabalık, Ipanema’dan daha sessizdir. Burada genellikle küçük çocuklu veya bebekli aileler görülür. Zaten plaj alanında çocuklar için çok büyük bir kapalı oyun alanı vardır. “Baixo Baby” denilen bu alan sayesinde büyükler plajın keyfini çıkarırlar. Burada birçok oyuncak bulunmaktadır.

 

Rua Dias Ferreira

Burası plaj bölgesinin kapalı eğlence mekanıdır. Burada: yerel sanatçılar ve yazarlar görülebilir. Livraria Argumento denilen kitapçıda, İngilizce kitaplar satılır. Ayrıca: “Afranio de Melo” denilen alışveriş merkezinde 200 mağaza, 4 sinema ve lagün bölgesinin muhteşem manzarası görülen hoş bir fast-food bölümü bulunur.

Brezilya Rio de Janeiro QUİNTA DA BOA VİSTA

 

QUİNTA DA BOA VİSTA

Brezilya imparatorları tarafından 19. yüzyılda kullanılan saray sitesidir. “Sao Cristovao Sarayı” olarak isimlendirilen bu yapı neoklasik tarzdadır. Bu sarayın bulunduğu yerdeki bahçedeki bu saray; I. Brezilya Cumhuriyeti zamanında 1889 yılında kurulmuş ve Brezilya imparatorluk ailesine ev sahipliği yapmıştır.

Günümüzde ise şehirdeki önemli bir halk parkıdır.

İsminin kelime anlamı “Güzel görünümlü park” demektir. Park alanında “Rio Hayvanat Bahçesi” bulunmaktadır.

Park: tamamen çim ve yüz yıllık ağaçlarla kaplı, İngiliz tarzındadır. Park alanına eğer yan kapılardan girmek isterseniz: ağaç kaplı Sapucaias caddesinden yürürsünüz ve bu yürüyüş esnasında imparatorluk bahçeleri, göller, mağaralar ve romantik yollar ilgi çekmektedir. Parkın ortasındaki gölün ortasında “Apollon Tapınağı” adı verilen küçük Greko-Romen tarzı bir yapı bulunmaktadır.

Parkta ayrıca: Çin tarzı pagoda çardak ve bir göl pergola ve göle bağlanan bir pitoresk köprü bulunur. Gölde kuğu şeklinde pedallı tekne kiralamak mümkündür.

Parkın açık alanlarında yaz aylarında popüler konserler düzenlenmektedir.

Parkın kuzey kenarında ise, bir zamanlar sarayın şapeli olarak kullanılan ve günümüzde ise restoran olarak kullanılan bir yer bulunur. Buraya yolunuz düşerse bir tür Brezilya lezzeti olan “Bahian balık güveç” yemenizi öneririm.

 

Rio Hayvanat Bahçesi

Burada 2000’den fazla hayvan bulunmaktadır. Hayvanat bahçesi 1945 yılında açılmıştır ve Brezilya’nın en eski hayvanat bahçesidir. Burada özellikle kuş ve maymunlar ilgi çekmektedir. Hayvanat bahçesi ana girişinde “Coade Taş” olarak adlandırılan bir tür “kil” anıt bulunur ve buraya İngiliz tarzı döküm kapıdan girilir. Bu kapı özel ilgi çekmektedir.

Hayvanat bahçesinde: filler ve zürafalar yanında, özellikle mavi papağan gibi Amazona özel yaratıklar ilgi çekmektedir.

 

Ulusal Müze

Müze: 1808 yılında buraya sürgün gönderilen Portekiz Kralı John tarafından kurulmuş ve 1891 yılında buradaki eski imparatorluk sarayına nakledilmiştir.

Müzenin en büyük koleksiyonu Brezilya imparatoru Petro II döneminde oluşturulmuştur. Müzenin koleksiyonunda: tarihi, etnolojik ve arkeolojik kalıntılar sergilenmektedir.
Ziyaretçiler: taht odası, büyükelçiler odası ve İmparatoriçe Teresa Christina odası gibi orijinal boyalı ve sıva dekorasyonlu odalar ilgi çekmektedir. Bu odalar orijinal parçaları dışında boş bulunmaktadır.

Neoklasik tarzdaki sarayın önündeki bahçe: geometrik çizgilerle çevrilidir ve tuğla sarayın uzantısıdır. Müzenin en ilgi çeken objesi: şimdiye kadar Brezilya’da bulunan en büyük meteor (5.4 tonluk) burada sergilenmektedir. Ayrıca Latin Amerika’da ortaya çıkan ve 11.000 yıllık olduğu tahmin edilen insan iskeleti “Luzia” görülebilmektedir.

Brezilya Rio de Janeiro

TİJUCA SEMTİNDE GEZİLECEK YERLER

Brezilya Rio de Janeiro MARACANA STADYUMU

 

MARACANA STADYUMU

Stadyum: Rio şehir merkezinin yaklaşık 5 km doğusundadır. Copacabana ve Ipanema plaj alanlarının ise 12 km kuzeyindedir. Yani stadyuma: metro ve tren ile rahatlıkla ulaşılabilir.
Dünyanın en büyük stadyumlarından birisidir. Burası şehirde bir milli müze olarak kabul edilir.
Stadyum 1950 yılında FIFA Dünya Kupası öncesinde açılmıştır. İnşaatın yapımına 1947 yılında 7 Brezilyalı mühendis tarafından başlanmıştır.

İlk taş 2 Ağustos 1948 tarihinde yerleştirilmiştir. İnşaatta günlük olarak 1500 ve bazen 2000 işçi çalışmıştır. İlk maç 16 Haziran 1950 tarihinde oynanmasına rağmen, inşaat o tarihte bitirilememişti, basın standı ve tuvaletler yoktu ve ancak tam olarak 1965 yılında bitirilmiştir.

Şehirde gezerken veya eğlenirken birçok Brezilyalının üzerinde ünlü Brezilyalı futbolcuların isimleri yazılı formaları görebilirsiniz. Özellikle plajlarda futbol oynayan çocuk ve gençlerin hareketlerin muhteşemliği mutlaka ilginizi çekecektir. Çünkü: plajda futbol oynamak, Brezilyalı futbolcuların bacak kaslarının gelişmesinde olumlu etki yaratıyormuş.

Stadyumda 2014 Dünya Futbol Şampiyonası maçları düzenlenmiş ve ayrıca 2016 Olimpiyat oyunları da açılış töreni dahil olmak üzere burada yapılacaktır.

Stadyum inşaatına 1948 yılında başlanmış ve ilk maç: 1950 yılında oynanmıştır. 1950 yılında burada düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında; Brezilya’nın Uruguay Milli Futbol Takımına 2-1 kaybetmesi, Brezilyalıların hafızalarında acı bir anı olarak canlanmaktadır. Bu maç yaklaşık 180.000 kişi tarafından izlenmiştir. Ancak daha sonra güvenlik nedeniyle stadyumun kapasitesi 78.000 kişiye düşürülmüştür.

Bu dünya kupasından sonra stadyum futbol kulüpleri maçları için kullanılmıştır. Aynı zamanda yerel futbol kupası finallerine de ev sahipliği yapmaktadır. Stadyum 2000 yılında seyirci kapasitesinin 103.000 çıkarılması için restore edilmiştir. 2007 yılında ise seyirci kapasitesi 82.238 kişilik oturma sırası şeklinde yenilenmiştir.

Sonuç olarak ise, stadyumun seyirci kapasitesinin 120.000 kişiye çıkarılması planlanmaktadır. Bu çalışmalarda stadyumun orijinal cephesine dokunulmamış, bir yağmur suyu toplama sistemi ile komple yeni bir çatı yapılmıştır.

Evet: günümüzde şehri ziyaret ederseniz, burada bir futbol maçı izlemeyi düşünün. Veya bir tura katılarak stadyumu gezin, soyunma odalarını görün. Stadyumun iç bölümündeki duvarlarda: Brezilya’nın kazandığı dünya kupası fotoğrafları görülüyor. Zaten futbolcuların sahaya çıkarken kullandıkları koridorlara, tirübünde bulunan seyircilerin sesi verilmiş ve yürürken tüyleriniz ürperiyor.
Günümüzde burada futbol maçları ve bir dizi konserler düzenleniyor.

Brezilya Rio de Janeiro PARQUE NACİONAL DA TİJUCA

 

PARQUE NACİONAL DA TİJUCA

Park alanı Rio şehir merkezinin güneyindedir.
Tijuca milli parkı: şehirde tamamen korumalı bir park alanıdır. Park alanı 33 kilometre karelik alanı kapsamaktadır. Bu miktar, Rio şehrinin % 3.5’luk kısmına denk gelmektedir. Yani yaklaşık 6 milyon nüfuslu bir şehirde, metropol merkezinde yeşil bir alandır.

En yüksek yeri, deniz seviyesinden 1022 metre yüksekliktedir. Park iklimi: kışın kuru dönemde bol yağmur şeklindedir ve 500 metre yüksekliğe kadar olan bölümde tropikal iklim görülür. Bu rakımın üstünde ise sıcak iklim tipi görülür.

Park 6 Temmuz 1961 tarihinde düzenlenmiştir ve yılda 2 milyon ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir. Yani, Brezilya’nın en çok ziyaret edilen milli parkıdır. Parkın ismi 1967 yılında “Tijuca Milli Parkı” olarak değiştirilmiştir. 2004 tarihinde parkın sınırları 39.51 kilometre karelik alana genişletilmiştir.

17. ve 18. yüzyıllar boyunca: park alanı, ciddi çevre sorunlarına muhatap olmuştur. Kereste çıkarmak ve özellikle kahve üretimi için alanda tahribatlar yapılmıştır. Ancak 1861 yılında Brezilya imparatoru Petro II: doğal bitki örtüsünün korunması için girişimde bulunmuştur. Özellikle: endemik nadir veya tehlike altındaki türler için koruma önlemleri aldırmıştır.

Öte yandan: parkta sunulan sayısız çevre hizmeti yanında, su kaynaklarının korunması da şehrin anahtarıdır. Erezyon kontrolü, sellerin önlenmesi, ısı değişiklikleri, yerel iklim düzenlemeleri, hava ve gürültü kirliliğinin azaltılması ve yerel doğal peyzaj estetiğinin sürdürülmesi park alanındaki diğer resmi düzenlemelerdir.

Park alanı: 4 bölüme ayrılmıştır. Bunlar

1.Tijuca orman.
2.Carioca,
3.Pedra Bonita/Pedra da Gavea
4.Siyah/Covanca

Evet: park alanı, doğal miras olarak kabul edilip, 400 yıl boyunca sürdürülen insan işgali sonucunda, günümüzde korunması gereken önemli bir koleksiyon olarak tarihi ve kültürel mirası oluşturmaktadır. Park alanında 1619 bitki türü bulunmaktadır ve bunlardan yaklaşık 433 tanesi tehlike altındadır. Ayrıca: park alanında sayısız böcek, örümcekler ve diğer bir kısım hayvanlar bulunur. Toplamda tehlike altında bulunan 16 amfibi, kuş ve memeli 328 tür hayvan bulunmaktadır.

Yollar boyunca: park alanı içinde: yollar, mağaralar ve şelaleler ile: spor ve doğa tutkunları için önemli bir rekreasyon alanı olmuştur. Ilımlı yürüyüşler ile, Pedra Bonita (693 metre), Pico Parrot (987 metre) ve Tijuca Peak (1021 metre) yüksekliklere çıkarak çevrenin muhteşem manzarasını izlemek mümkündür.

Biyoçeşitlilik “Chico Mendes Enstitüsü” tarafından yönetilmektedir.

 

Manguinhos Mahallesi 

Şehrin kuzey bölgesinde bulunan burası şehirde bir gecekondu mahallesidir. Mahallede şiddet yüksek düzeydedir. 2010 yılı nüfus sayımına göre 535 bin metre karelik bu alanda, yaklaşık 35.000 kişilik bir nüfus yaşamaktadır.
Mahallenin en iyi bilinen simgesi “Mağribi Pavilion” dur.

 

Daniel Little Beach-Aziz Daniel Kilisesi

Bölgenin önemli turistik bir kilisesidir ve mimar Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan kilise 2 Aralık 1960 tarihinde açılmıştır.

Evet fazla ayrıntıya girmeye gerek yok, burası Rio şehrinin en tehlikeli mahallelerinden birisidir ve bırakın turistleri, şehrin yerlileri bile buraya girememektedir ve bu yüzden daha fazla ayrıntıya girmiyorum, sadece bilgi mahiyetindedir.

Brezilya Rio de Janeiro BARRA DA TİJUCA

 

BARRA DA TİJUCA

Şehrin güneybatı kısmındadır.
Burası yaklaşık 30 yıl önce geliştirilen, Rio şehrinin genç mahallelerinden birisidir. Bu mahalle “Barra Alışveriş Merkezi” ve 17 km uzunluğundaki kumsalı ile ilgi çeker. Özellikle zengin ve varlıklı aileler için birçok lüks devremülk ve büyük ofis kompleksleri bulunmaktadır. Mahallede Amerikan yaşam tarzı görülmektedir. Yani ülkeye yeni bir yaşam tarzı tanıtmıştır. Burada özellikle: sörf, uçurtma sörfü ve vücut sörfü sporları popülerdir.

Barra da Tijuca: başlangıçta tarıma elverişsiz ve büyük bir plaj alanı olduğundan 20. yüzyıla kadar izole kalmıştır. 1900 yılında “Bölgesel Tarım Şirketi” bu araziyi satın almış ve onu geliştirmeye başlamıştır. Bölge altyapısı üzerinde durularak, istikrarlı büyüme sağlanmıştır. Lagoa-Barra karayolu, gelişimi daha da hızlandırmıştır. Barra’ya bağlı “Galeao Uluslar arası Havaalanı” kentleşmeyi tamamlamıştır.

Buranın plajları: şehrin sakinleri için çok popülerdir.

2007 Pan Amerikan Oyunlarında: Pan-Amerikan köyü burada kurulmuştur. Oyunlardaki bazı spor yarışmaları: Miecimo da Silva Spor Merkezinde bulunan Algodao Gymnasium ve Campo Grande İtalo del Cima Stadyum’unda düzenlenmiştir.

Brezilya Rio de Janeiro Barra Alışveriş Merkezi

 

Barra Alışveriş Merkezi

Burada 700 mağaza ve birçok restoran bulunmaktadır. New York City Center Alışveriş merkezine benzer. Ülkenin en büyük alışveriş merkezidir. Bu mağazalarda: şık butik moda ürünleri, takı, iç çamaşırı ve C&A gibi yüksek moda ürünleri satılır. Efsanevi bikini dükkanı “Bumbum” şubesi de buradadır.

Brezilya Rio de Janeiro Plajlar

 

Plajlar

Buranın plajları, şehrin batı bölgesinin en çekici plajlarıdır. Barra’nın plaj hatları 17 kilometreye kadar uzanır. Beyaz kumlu plajlar ve kaba yani dalgalı sular: gençler ve sporcular için çekicidir. Özellikle doğal ve bakir güzellikleriyle dikkat çeken “Grumari” ve “Prainha” plajları: erişimi zor olsa da sorun edilmez. Özellikle “Joatinga” plajı şehrin en güzel plajlarından birisidir. Ama yalnızca araba ile ulaşılabilir.

Brezilya Rio de Janeiro CORCOVADO DAĞI

 

CORCOVADO DAĞI

Corcovado dağı: başlangıçta Portekizli yerleşimciler tarafından “Temptation Pinnacle” olarak tanınıp bilinirken, daha sonra kambur şeklini ifade etmek için “Corcovado” ismi verilmiştir.
Carcovado dağına: teleferik, otobüs veya taksi ile ulaşmak mümkündür.

En iyi yol: bir taksi kiralamak ve etkileyici manzaranın tadını çıkara çıkara dağa çıkmaktadır. Hatta sürücü ile anlaşın ve zaman zaman durarak manzarayı izleyin. Çünkü yol boyunca gözlem güverteleri bulunmaktadır.

Eğer trenle çıkmayı düşünürseniz “Cosme Velho” caddesinden hareket eden trene binebilir ve buraya ulaşabilirsiniz. Tren: Tijuca ulusal parkı içinde muhteşem manzaralar içinden ilerliyor. Tren elektrikli olduğundan orman alanında herhangi bir kirlenmeye neden olmamaktadır. Bilet ücretlerinin bir kısmının

Ormanı korumakla görevli “Brezilya Çevre Enstitüsü”ne gittiği söyleniyor.

Yol boyunca çok keyifli, büyük ağaçların, tropik meyvelerin ve mini durakların içinden geçiliyor. Tren hattı: Brezilya imparatoru Dom Petro II tarafından 1884 yılında açılmıştır. Amaç: Brezilya’nın bağımsızlığının ardından, zirveye bir yol açılmasıdır.

Brezilya Rio de Janeiro

İlk açıldığında buhar motoru ile çalışıyormuş ve İsa heykelinden önce yapıldığı biliniyor. Çünkü tren aynı zamanda anıtın parçalarının tepeye taşınmasında da kullanılmıştır. Günümüzde tren 3824 metre uzunluğundaki demiryolu hattında, inşaat mühendisliğinin bir mucizesi olarak hareket etmektedir. 1979 yılında İsviçre’den ithal edilen daha güvenli ve daha modern trenlerle yenileme yapılmıştır.
Trenle buraya ulaşım için ödemeniz gereken ücret yetişkinler için 50 dolar, 6-12 yaş arası çocuklar için 25 dolardır. Ücret gidiş-dönüş tren yolculuğu için geçerlidir. 5 yaşına kadar olan çocuklar ücretsizdir. 345 yolcu kapasiteli trenler: her 30 dakikada bir hareket etmektedirler. Seyahat süresi yaklaşık 20 dakikadır.

Ancak bir çok ziyaretçi buraya çıkmak için teleferik tercih etmektedirler. Bu teleferiğe binmek için “Tijuca Orman” heykelinin yanındaki istasyona ulaşmanız gerekir. Teleferikle dağa çıkmayı düşünürseniz, bu kere “Tijuca Ormanı” gibi Rio şehrinin yine çarpıcı manzaralarından birini izleme şansı bulursunuz.

Tijuca ormanı; dünyanın en büyük kentsel ormanıdır. Onun ağaçlandırılması temelde kahve üretimi için gelişigüzel dikilen ağaçlarla 19. yüzyılda başlamıştır. 3200 hektarlık alanı kapsamaktadır.

Teleferikle çıkmayı düşünürseniz, bölmenin sağ tarafına oturmanızı öneririm. Teleferik her yarım saatte bir olmak üzere saat: 08.30-18.30 arasında çalışıyor. Buraya çıkmak için en ince husus: çıkmadan önce tepede bulut ve sis olup olmadığını öğrenmenizdir. Yani, tepeye mutlaka açık bir günde çıkmalısınız. Eğer tepede maymunları beslemek isterseniz yanınıza “muz” almayı unutmayın.

Bu dağda: İsa heykelini yakından görmek dışında, mükemmel bir Rio şehri manzarası ile karşılaşacaksınız. 710 metre rakımlı dağda “İsa heykeli” ve Brezilya’nın hamisi Saint Lady onuruna yapılan bir şapel bulunmaktadır. Şapel: 8 metre kaideli ve 30 metre yüksekliktedir. Dağ üzerinde bulunan İsa heykeli ise: 1145 kg ağırlığında ve 40 metre yüksekliktedir.

Brezilya Rio de Janeiro Christ Redentor İsa Heykeli

 

Christ Redentor-İsa Heykeli

Evet burası dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. “Christ Redentor” isminin kelime anlamı “günahtan kurtaran İsa” demektir.

Devasa İsa heykelinin bulunduğu Corvovado tepesine çıkabilmek için önce otobüse, sonra küçük bir trene biniliyor. Ama bir saat beklemek gerekiyor. Çünkü feci kuyruk oluyor.

Brezilya’da Hıristiyanlığın sembolü ve Rio’nun ikonu olan heykelin yüksekliği 30 metre, kaidesinin yüksekliği ise 8 metre uzunluğunda ve açılmış kollarının genişliği 30 metre genişliğindedir. Bu ölçü ile dünyanın en geniş heykeli denilmektedir. Heykelin toplam yüksekliği 39.6 metredir.

Heykelin başı 3.70 metre uzunluğunda, ağırlığı ise 3.5 tondur. Heykelin tümünün ağırlığı ise 1145 tondur. Üstü zarar görmesin diye özel bir madde ile kaplanmıştır.

Heykel: Fransız asıllı Polonyalı sanatçı Paul Landowski tarafından 5 yıllık bir çalışma sonucunda tamamlanmış ve ilk temel taşı 1922 yılında yerleştirilmiş ve heykel 12 Ekim 1931 tarihinde açılmıştır. Aslında heykelin yapılması için bir yarışma yapılmış ve Landowski bu yarışmayı kazanmıştır. Öte yandan: heykelin tasarımı 1921 yılında Carlos Oswaldo isimli bir Brezilyalı tarafından çizilmiştir. Çizimde “haç taşıyan İsa” düşünülmüştür. Ancak tasarım daha sonra değiştirilmiştir.

Baş ve kollar Fransa’da özel olarak yapılıp Brezilya’ya getirilmiştir.

Heykel 2007 tarihinde UNESCO tarafından “Dünyanın 7 harikasından biri olarak seçilmiştir. 2003 yılında heykele yeni aydınlatma sistemi yerleştirilmiş, en yüksek noktasına yürüyen merdivenler ve panoramik asansörlerle mekanik erişim hattı kurulmuştur. Öte yandan merdivenle ulaşım için 222 basamaklı bir merdiveni tırmanmak gerekir.

Uzun yıllar Portekiz sömürgesi olan Brezilya’da, özgürlüğün 100. yılı kutlamaları anısına yapılmıştır. Aslında aynı tarihte Brezilya Kralı Petro: buraya dikilmek üzere kendi heykelini yaptıracakmış, ama “beni bir süre sonra unuturlar, bunu asla unutmazlar” diyerek İsa’nın heykelinin yapılmasına karar vermiştir.

Sırtı şehrin fakir bölgelerine dönüktür. Brezilyalılar bunu şöyle yorumlarlar “İsa kollarını zenginlere açarken, fakirlere sırtını döner”. Kollarını açmasının anlamı olarak “insanları kucaklaması” demekmiş. Aynı zamanda bu durum “Brezilya insanının sevecenliğini” de ifade ediyormuş. Heykelin hemen arkasında bir kilise bulunuyor.

Kalabalık yüzünden rahat fotoğraf çekmek mümkün olmuyor. Çünkü heykel yılda 2 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor.

Corcovado tepesi şehre o kadar hakim ki, heykeli bir yana bırakın sadece manzarası için bile buraya çıkmaya değer. Ancak buraya çıkmadan önce hava durumunu mutlaka takip etmeniz gerekir ki, bazen öyle bir sis olur ki, bırakın şehri izlemeyi, heykelin başını bile göremeyeceğiniz hava durumu söz konusu olabiliyor.

Brezilya Rio de Janeiro Sugar Loaf Dağı

 

Sugar Loaf Dağı

Deniz seviyesinden 396 metre yüksekliktedir. Burası Rio şehrinin en yüksek tepesidir. Buraya bu ismin verilmesinin nedeni: “Portekiz için sevkiyata hazırlanan rafine edilmemiş koni biçimli şeker kamışı bloklarına” benzemesidir ve ismini 17. yüzyılda almıştır.

“Morro da Urca” dağı ise “balina” benzerliği nedeniyle bu ismi almıştır. Heybetli bir koni şeklinde yükselen dağ muhtemelen 600 milyon yıl boyunca atmosferik basınç ve sıcaklık ile kalıplaşmış, granit taş bloğudur ve yamaçlarında çok az bitki örtüsü bulunmaktadır.

Teleferiğin hizmete girdiği 1912 yılından bu yana dağ 37 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir ve her yıl 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmeye devam edilmektedir.

Brezilya Rio de Janeiro Teleferik

 

Teleferik

Buraya teleferikle nefes kesen bir yolculukla gidiliyor. Teleferiğe binmek için “Praia Vermelha” plajına gitmek ve oradaki istasyondan bilet alarak binmek gerekir.

Teleferik, her 20 dakikada bir hareket ediyor ve saat: 08.00-21.00 arasında çalışıyor. İstasyonda: birkaç hediyelik eşya satan dükkan bulunuyor. Teleferik ücretleri, yetişkinler için 53 dolar, 6-12 yaş arası çocuklar için 26 dolar ve 6 yaş altı çocuklar için ücretsizdir. Ancak bu teleferik bilet istasyonunda bir süre sıra beklemeniz gerektiğini unutmayın.

Teleferiğin hızı, saatte 21-31 km. arasında değişir. Her araç 65 yolcu kapasitelidir. Brezilyalı mühendis Augusto Ferreira Ramos (22 Ağustos 1860 Brezilya doğumludur) tarafından tasarlanan ve 1912 yılında tamamlanan teleferik sisteminin kabloları en son olarak 2002 yılında değiştirilmiştir.

Elektronik sistem ise 2009 yılında yenilenmiştir. Sistemde en son restorasyon 2008 yılında: yeni bir havalandırma sistemi, renkli ve parlamayı önleyici camlar ile yapılmıştır. Her ne kadar yolculuk biraz korkutucu olsa da, Sugarloaf teleferik sisteminin dünyanın en güvenilir teleferik sistemlerinden biri olduğu söyleniyor.

Teleferik yolculuğu 3’er dakika süren iki aşamalı olmaktadır.

Birinci aşama: 220 metre rakımlı “Morro da Urca” yani “Urca Hill” ve Praia Vermelha bölgesine gider. Gezinin bu bölümü yaklaşık 1 km. dir. Yolculuğun bu bölümünde: Copacabana, İsa heykeli, Niteroi köprüsü ve Guanabara körfezi seyrediliyor. Ayrıca farklı yüksekliklerde değişik ve kalın bitki örtüsü görülebiliyor.

Burada: sahilin güzel manzarası izlenir ve açık bir bar, restoran ve amfi tiyatro bulunmaktadır. Burada güzel doğa yürüyüşleri yapılabilir. Bu yürüyüşlerde: tropik bitki örtüsü, kuşlar ve zaman zaman maymunlar görülür. Burası özellikle hafta sonlarında akşam saatlerinde popüler yaz konserleri ile ünlüdür. Bu konserler bazen sabaha kadar devam eder.

İkinci aşama: büyük bir teleferik her 30 dakikada bir kalkar ve Morro da Urca’nın ardından Sugarloaf dağının 528 metrelik zirvesine çıkılır. Burada ana istasyon “Avenida Pasteur” bulunuyor.
Eğer teleferik istemesseniz, buraya ulaşım için otobüs veya taksi kullanabilirsiniz.

Brezilya Rio de Janeiro

Zirvedeki istasyona vardığınızda: Brezilyalıların “Cidade Maravilhosa” yani “Harikulade Şehir” dedikleri Rio ayaklarınızın altındadır. Burada bir de fast-food dükkanı bulunuyor.

Buradan: Rio şehri Guanabara körfezi ve Niteroi ve Atlantik okyanusunun mavi sularının muhteşem manzarasını izlemek mümkündür. Burayı ziyaret etmek için en iyi zaman güneş batışı esnasındadır. Alternatif olarak tepenin çevresindeki izleri takip ederek bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Ama biraz önce de belirttiğim gibi özellikle güneş batışını mutlaka izleyin. Aslında eğer kalabalıktan kaçmak isterseniz, burayı ya sabahın erken saatlerinde ya da öğleden sonra ziyaret etmelisiniz.

Kanada Victoria

vic.genel.1
Kanada Victoria

Kanada Victoria; Kanada ülkesinin, Pasifik Okyanusu kıyısında, İngiliz Kolumbiyası eyaletinin başkentidir. Burası tipik bir İngiliz kentidir. Tek farkı: Kanada sınırları içinde yer almasıdır. Ayrıca: kentin kurulu bulunduğu bölgenin, oldukça ılıman iklimi ve sunduğu rahat yaşam tarzı, birçok emekliyi kente çekmiş ve kentin oldukça önemli bir turizm merkezi olmasını sağlamıştır.

Şehir, başka bir zamana ve başka bir dünyaya ait gibi durur. Belki de, bütün Kuzey Amerika kentleri içinde, en soylu olanıdır.

Şehri daha iyi anlamanız için: şehir hakkında yapılan yorumlardan söz etmek istiyorum. Bir bar komedyeni: yaşlıların, buraya rağbet etmesinin sebebi olarak “Victoria, Tanrı’nın bekleme odasıdır. Dünyada, sokak lambaları olan tek mezarlık burasıdır” der. Kanadalı bir ekonomist ve mizahçı olan Stephen Leacock: “Victoria’da, insanlar, sabahları, gazetelerdeki günlük ölüm ilanlarını okumak için uyanırlar. Listede, kendi isimlerini bulamayanlar, tekrar sırt üstü düşer ve uykuya dalarlar.”

vic.genel.2
Kanada Victoria

Vancouver adasının, güneydoğu ucundaki korunaklı bölgede: her yanı çiçekler sarmış gibidir. Alışveriş merkezlerinin bulunduğu caddelerin, sokak lambalarının asılı olduğu sepetlerde: sardunyalar, evlerin bahçelerinde ortancalar ve güller, parklarda fundalıklar ve seralarda egzotik çiçekler. Evet, her yan çiçek ve yeşillik.

Şubat ayında

Kanada’nın geri kalan bölgelerindeki insanlar, hala odun ateşine ve kalorifer radyatörlerine yaklaşarak ısınmaya çalışırken, Victoria’daki insanlar: park ve bahçelerdeki çiçekleriyle meşgul oluyorlar. Ancak: ilginç bir özellikleri daha varmış. Victorialılar, her gün çiçeklerini sayıyorlarmış.

Şehirdeki çiçekleri tek tek sayıyorlar ve sayı her defasında 5 milyonu aşıyormuş. Victoria’nın yumuşak iklimi: çiçekleri sulamak için yeterli yağmuru sağlıyormuş. Güneş ise: yılda, ortalama 2183 saat, bu şehirde parlak ışıklarını saçıyormuş. Bunun sonucunda: bu şehirde, her şeyin parladığı söylenir.

Kentte:  zengin bir emekli topluluğu var. Liman ise: çalışma hayatından ziyade, eğlence hayatına hizmet ediyor. Liman: yolcu gemileri, feribotlar ve deniz uçaklarıyla dolup taşıyor.

Parlamento Binası: şehrin saygın geçmişini ve İngiliz Kolumbiyasının yasama başkenti olduğunu hatırlatıyor. Ancak: bu saygın duruş, yine de, beş çayı törenlerinin yapılmasını engellememiş. İngiltere’nin mitlerine bir saygı duruşu olarak kabul edilen bu alışkanlık, hala sürüyormuş.

vic.buchard garden.1
Kanada Victoria Gezi Planı

GEZİ PLANI

Evet, Victoria şehri, yürüyerek gezilebilecek kadar küçük bir yer. Ama arzu ederseniz: faytona veya Londra’da olduğu gibi: iki katlı, kırmızı otobüslere de binebilirsiniz. Victoria şehrinin: insanda uyandırdığı oyuncak kent izlenimi: en çok Parlamento Binasında,  dikkatinizi çekecek.

Kanada Victoria Parlamento binası

PARLEMENTO BİNASI

1897 yılında inşa edilmiş. Gerçekten de, İngiltere anılarını canlı tutmak isteyen, oyuncu bir düşüncenin ürünü. Tepesindeki büyük merkez kubbede : kaptan George Vancouver’in yaldızlı heykeli bulunuyor. Kemerli giriş, küçük kubbeli kuleler: yine İngiltere’deki birçok benzeri yapıyı andırıyor. Geceleri ise, ışıklandırılıyor ve tam bir peri masalı yapısını andırıyor.

İçine girebilirsiniz. Muazzam bir salonu var. Burası da: İngiltere’deki Avam Kamarasına benziyor. Büyük kubbenin altındaki: rotonda’da: ressam George Southwell tarafından yapılmış ve İngiliz Kolumbiya’sının 4 erdemliliğini belirten duvar resimleri asılı. Bu erdemler: cesaret, girişimcilik ruhu, emek ve adalettir.

Parlementoda, Kraliçe Victorianın da bronz bir heykeli bulunuyor. Buraya: İngiliz Kolumbiyası’nın adını vermiş. Meydanda, her yıl Eylül ortalarında, Britanya Savaşının anısına düzenlenen törenin odak noktası olan bir: “anıt mezar” var.

Parlamentonun doğusunda: Provincial Museum var.

Kanada Victoria Provincial Museum

PROVİNCİAL MUSEUM

İngiliz Kolumbiya’sının fauna ve florası ile yerli sanatına ayrılmış. Yaklaşık 55.000 adet fosil örneği bulunuyor. Koleksiyonda: kaplumbağalar ve dinozor kemikleri, ayak izleri, 50 milyon yıllık bitki ve böcek fosilleri, kuş kemikleri, bizon kemikleri var. Ayrıca: bir kısım madenlerin temsilcileri olan kaya ve mineral türleri de bulunuyor. Kaya ve mineral koleksiyonları, çoğunlukla eğitim programları için kullanılıyor.

Müzenin önünde, 62 çanı ile, Netherlands Carillon Tower bulunuyor. Ülkenin, en uzun çan kulesi. Hollanda kökenli Kanadalılar hediye etmişler. İsmi de oradan geliyor zaten.

En doğuda, bir park var.

Kanada Victoria Thunder Bird Park

THUNDER BİRD PARK

Şehir merkezindeki bu parkta: büyük evler ve totemler: 60 yıldır turistler tarafından ziyaret ediliyor. Şehrin, en önemli yerli oyma koleksiyonu burada. Buradaki figürlerin çoğunda görülen, gök gürültüsü kuşu (Thunder bird): gözlerinin ışığı şimşeğe, kanat çırpışları gök gürültüsüne dönüşen, mitolojik bir yaratıktır.

Buradaki heykel atölyelerinde: pek çok yerliyi, bu eski sanatı modern aletler kullanarak sürdürürken izleyebileceksiniz. Parktaki tahta oymaların çoğu: 19.yüzyılın ilk yarısından kalmadır. Fakat, havanın kötü etkilerinden korunmaları amacıyla, yeri değiştirilmiş ve restore edilmişlerdir. Ücretsiz bu parkı gezin, totem direkleri ilginizi çekecektir.

Dallas Road ve Douglas Street’in köşesi: Kanada otoyolunun başlangıç noktasıdır. 7800 km. lik bu yol, Newfoundland’da biter.

Kanada Victoria Beacon Hill Park

BEACON HİLL PARK

1882 yılından günümüze kadar uzanmaktadır. Çiçeklerle sarılı sedir ve meşe korularının, tepeden aşağı inerek, Pasifik’e kavuştuğu bir yer. Victoria’nın en güzel yeşilliklerini, burada görebilirsiniz.

Dünyada var olduğu düşünülen totemlerin en uzunu buradadır. Uzunluk: 38 metredir. Şef Mungo Martin tarafından oyulmuş bu totem  direğini mutlaka görmelisiniz.

Beacon Hill’in kuzey ucunda: Crystal Garden Serası var.

Kanada Victoria Crystal Garden

CRYSTAL GARDEN

1925 yılında kurulmuş. Burada tuzlu su havuzu ve çay salonu var. Tavan: cam. Buradaki üst terasta: tropikal bitkiler, egzotik kuşlar ve sürüngenler var. Bu hayvanlar: palmiyeli salonda verilen danslı çay partilerinde, insanlardan uzakta tutuluyorlarmış.

Daha kuzeyde: bir otel var.

Kanada Victoria Empress Hotel

EMPRESS HOTEL

1908 yılında hizmete açılmış. Kanada-Pasifik Demiryolları tarafından inşa edilmiş. Büyüleyici bir konumu var. Her gün, öğleden sonra, üç ayrı oturumda, çay partileri düzenleniyor. Bu partiler ile ünlü bir yer.

Otel: Kanada-Pasifik Demiryolunun, son durağına gelen yolcuların, feribotla karşıya geçtiklerinde konaklayabilmeleri için, 1905 yılında inşa edilmiş. Eski gar otellerinin tipik bir örneği.

Kanada Victoria Royal London Wax Museum

ROYAL LONDON WAX  MUSEUM

İç limanın yanında: Kanada-Pasifik Demiryollarının buharlı gemi terminalinde bulunuyor. Burada: Kraliçe Victoria’nın, balmumu bir heykeli bulunuyor. Kuzey Amerika’nın ilk balmumu müzesi sergisi. 1969 yılında kurulmuş.

Ayrıca: tarih öncesi eserler ve yerli sergilerine de ev sahipliği yapıyor.

Kanada Victoria İç Liman

İÇ LİMAN

Yatların ve deniz uçaklarının arasında dolaşıp, vakit geçirebilirsiniz. Hoş bir yer. Limandaki: Pasific Undersea Gardens: deniz seviyesinin altından izleyebileceğiniz, doğal bir akvaryum. Burada: enfes tropik örneklerin yanı sıra, devasa bir ahtapot da var.

Kanada Victoria Maritime Museum

MARİTİME MUSEUM

1954 yılında kurulmuştur. Burada: balina avcılarının kullandıkları gemiler, buharlı gemiler ve eskiden Hudson Körfezinde kullanılan, kürekli tekneler gibi, denizcilik malzemeleri sergileniyor.

Evet, burası: Bastion Square’deki eski mahkeme binasında bulunuyor. Sergilenen objelerin ilgi odağı: orijinal “Tilikum” dur. İçi oyulmuş kütükten yapılan, 3 yelkenli, 13. m. lik bu tekne, 1901 yılında, Kaptan J.C.Voss’un: 3 yıl süren, çılgın dünya turuna çıktığı teknedir.

Victoria şehrinden başlayan yolculuk: Avustralya, Yeni Zelanda, Brezilya, Ümit Burnu ve Azor Adaları yolu ile, İngiltere’de, bir sahil kasabası olan Margate’de son bulmuş.

Şehrin kuzeyine doğru, araba ile 22 km. gittiğinizde: bir masal dünyasına varırsınız.

Kanada Victoria Butchart Gardens

BUTCHART GARDENS

Burası, tam bir çiçekli masal dünyasıdır. Robert Pim Butchart: Portland çimentosu üretiminden büyük bir servet elde ettiğinde, tamamen boş büyük bir alan halindeki, bir kireçtaşı ocağı ile karşılaşır. Karısı, bu alanı, bir bahçeye dönüştürmesini ister.

Sonuçta ise: büyüleyici çeşmeleri, gülleri, ağaçları ve çiçekleriyle, hayranlık uyandıran bu bahçeler ortaya çıkmış.

Simetrik hayat ağaçları, jentiyanlar, taşkıran çiçekleri ve iberyalarıyla Sunken Garden var. Bol çiçekli güllere sahip olan ve en güzel zamanı Temmuz ayı olan: Rose Garden var.

Kanada tarihi hakkındaki yazım.