Peru Lima


Lima şehri Peru ülkesinin başkenti ve en büyük şehridir. Şehir Pasifik Okyanusuna bakan bir çöl kıyısında, Chillon, Rimac ve Lurin nehirleri vadilerinde yer almaktadır. Şehir: bitişiğinde bulunan Callao limanı ile birlikte, Lima Büyükşehir alanını oluşturmaktadır.

Şehrin denizden yüksekliği yani rakım 150 metredir. İklim: Birleşik devletler ve Avrupanın tam tersidir. Yaz dönemi: Aralık-Nisan ayları arasındadır. Ortalama sıcaklık: yaz ve kış aylarında 15-25 derece arasındadır.

Şehir yaklaşık 8 milyon nüfusu ise Peru ülkesinin en modern ve kozmopolit şehridir. Şehir iki farklı bölgeden oluşmaktadır. Bunlar: sahil ve dağlar (Andes) dır. Sahil normal şartlarda şehir merkezine 20 km uzaklıktadır. Sahilde, okyanusun 1000 metre derinliklerine ulaşılır.

Lima şehri: ülkeye giriş noktası olması yanında: tarihsel merkezi, arkeolojik siteleri, gece hayatı, müzeleri, sanat galerileri, festivaller ve popüler gelenekleri ile önemli bir turizm endüstrisinin merkezidir.

Lima şehri: Amerika Gastronomical başkenti olarak tanınır. Şehirde: göçmenler nedeniyle Afrika, Avrupa, Çin ve Japon yemek kültürleri egemendir.

Lima ve RIMAC ilçelerinden oluşan Lima Tarihi Merkezi: sömürge dönemine ait önemli mimari yapılar barındırdığından, 1988 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Peru Lima

Bu tarihi sömürge mimarisinin en önemli yapıları:
1.San Francisco Manastırı.
2.Plaza Mayor.
3.Katedral.
4.Santo Domingo.
5.Torre Talge Sarayı.

 

ULAŞIM

Lima şehri, Güney Amerika kıtasında “Pan-American Highway” yolu ile Ekvador ve Kolombiya ile Şili ülkelerine kadar bağlanmaktadır. Havayolu ise, şehirde “Jorge Chavez” uluslar arası havaalanı bulunmaktadır. Bu havaalanı ile, şehir dünyanın en büyük şehirleri ile havayolu ile bağlanır.

Havaalanı Callao bölgesindedir, şehir merkezine 10 km uzaklıktadır ve yolculuk yaklaşık 30 dakika sürer. 2014 yılında Güney Amerika’nın en iyi havaalanı seçilmiştir.

Havaalanından çıktığınızda çevrenizi hemen taksiciler saracaklardır ancak “Taksi CMV”, “Taksi Mitsu Remisse” veya “Taksi Verdes” gibi havaalanına kayıtlı taksileri kullanmanız önerilir. Gümrük alanını terk ederken, bunların küçük hizmet masaları var, oraya müracaat ederek uygun fiyatlı taksi bulabilirsiniz.

Bu taksilerin fiyat listesi, masanın yanındaki tahtada bulunmaktadır. Şehir merkezindeki herhangi bir yere muhtemelen 20 Dolar vererek bu taksilerle ulaşabilirsiniz.

 

LİMA ŞEHRİ TARİHİ

Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda, 8000 yıl önce Chivateros kültürünün varlığına dair bir kısım kalıntı tespit edilmiştir. Bu dönemde bölgede avcı ve toplayıcı topluluklar yaşıyordu. 6000 yıl önce ise, burada nüfus merkezleri inşa edilmeye başlanmıştır.

Bu dairesel konutlar: balina çubukları ile desteklenmiş, ot ve sazlıklarla kaplanmıştır. Bunlara en güzel örnek “Caral” denilen Supe vadisindeki yapılaşma ve yaşamdır.

2. ve 3. yüzyıllarda: Rımac vadisinde Lima Kültürü gelişmeye başlamıştır. Bu kültürün izleri olarak Maranga, Huallamarca ve Pucllana tapınakları görülür. Ardından bölge İnka imparatorluğu tarafından ilhak edilmiştir.

İnkalar: Cerro Azul’da bulunan Huayco Fortress ve Incahuasi ve Pachacamac Mamaconas tapınaklarını yapmışlardır.

1534 yılında Francisco Pizarro önderliğinde İspanyollar bölgeye gelmiş ve Lima şehrini kurmuşlardır. 18 Ocak 1536 tarihinde Amerika’daki ilk ulusal üniversite sömürge döneminde, Lima şehrinde kurulmuştur.

28 Temmuz 1821 tarihinde, Peru-Lima bağımsızlığını ilan etmiş ve General Jose de San Martin döneminde Cumhuriyet dönemi başlamıştır. 1879-1884 yılları arasında San Juan ve Miraflores savaşlarında, Peru, Şili kuvvetleri tarafından yenilince Lima şehri işgal ve yağmalanmıştır.

Bu çatışmanın ardından, takip eden süreçte şehir yeniden inşa edilmiştir. 1940 yılında Lima şehri: kerpiç ve saz evlerle tanınmaktadır çünkü çatışmaların yanında depremlerde şehri birçok kez tahrip etmiştir.
1950-1980 yılları arasındaki süreçte, eyaletlerden Lima şehrine büyük göç yaşanmış ve Lima, zengin bir kültürel çeşitliliğe sahip çok ırklı bir şehir haline dönüşmüştür.

 

İKLİM

Lima şehrinin bulutlu kıyıları, tüm yıl boyunca plajlardan güneş ışığını mahrum eder. Kışın yüksek nem oranı görülür. Genel olarak Lima şehri kuru ve sıcak bir iklime sahiptir. Yıllık en yüksek ortalama sıcaklık 29 derecedir ve en düşük 17 derecedir. Ancak “El Nino” dönemlerinde sıcaklık artar. Dağlık bölümde ise rakıma göre sıcaklık değişir.

 

NE YENİR

Eğer deniz ürünlerine meraklı iseniz, Lima şehrinin “Cevicherias” denilen restoranlarına uğramanız gerekir. Bu restoranlarda: “ceviche” isimli: marine edilmiş çiğ balık suşi, soğan ve biber karışımı ile servis edilir. Çiğ balık düşünmeseniz, çoğu menülerde pişmiş deniz alternatiflerini de bulmak mümkündür.

Peru Lima

GEZİLECEK YERLER

 

LİMA ŞEHRİ TARİHİ MERKEZİ

Burası: Peru’nun kuruluşundan itibaren, İspanyol valiliği merkezi olması nedeniyle kıta üzerinde önemli siyasi ve idari bir merkez olarak gündeme gelmiştir. Burada: bunun ifadesi olarak barok, Rönesans ve neoklasik çeşitli stillerde yapılar, kiliseler, manastırlar, zarif balkonlar ve konaklar görülmektedir.

Burada yapılacak gezide: her adımda şehrin modern ve antik mimari yapılarının karışımını görebilirsiniz. Ayrıca: müzik, dans, yemek ve diğer sanat formlarında da bu geleneksel özelliklerin korunduğu hissedilir.

Burada bulunan “San Francisco Manastırı”: 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Tarihi merkez de 1991 yılında korumaya alınmıştır.

Peru Lima Plaza de Armas

 

Plaza de Armas-Palaza Mayor-Ana Meydan

Bu meydan: Junin, La Union, Huallaga ve Carabaya denilen yerlerle çevrilidir. Burada tam anlamıyla tarih kokmaktadır.
Meydanın bizzat Pizarro tarafından çizildiği söyleniyor. Meydanda: Hükümet Sarayı, Lima Katedrali, Başpiskopos Lima Sarayı, Lima Belediye Sarayı ve Birlik Kulübü bulunmaktadır.
Meydanda 1940 yılında bir dizi tadilat yapılmıştır ama yine de 1650 yılından kalma bronz bir çeşme görülebilmektedir. Bu çeşme sömürge tarzı, revaklı görünümü ile ilgi çeker. Bu çeşme, şehrin ilk kurulduğu yeri temsil etmektedir.

Peru Lima Hükümet Konağı
Peru Lima Hükümet Konağı

 

Hükümet Konağı-Hükümet Sarayı-Devlet Palace

Plaza de Armas meydanının kuzey tarafındadır.
Rimac nehri kıyısında, San Cristobal tepesinde şehrin en yüksek noktası ile karşı karşıya bulunan burası Lima şehrinin kuruluşundan beri “Pizarro evi” olarak bilinir.

Çünkü: kendisinin burada çalışmış ve 1541 yılında ölümüne kadar burada yaşamıştır. Hatta: İnka döneminde, Lima şehrinin son İnka şefi Curazco Taulichusco da burada yaşamıştır. Bu yüzden buranın stratejik ve manevi bir anlamı bulunmaktadır.

Günümüzde görülen mevcut yapı: 1930’lu yıllarda Fransız yapılarından esinlenilerek yapılmıştır.

Yapının zarif cephesi ve simetrik kompozisyon vurguları nadir güzelliktedir. Genel anlamda, sömürge mimarisi süsleme elamanlarını içermektedir.

Günümüzde burada önemli resimlerin sergilendiği muhteşem salonlar bulunur. Bu salonlarda değerli mobilyalar, 19. ve 20. yüzyıl önemli sanat eserleri bulunmaktadır. İç bölümde, sayısız avluda, çinilerle kaplı çeşmeler görülür.

Ayrıca lüks odalar, güzel resimlerle dekore edilmiştir. Ayrıca Peru Cumhurbaşkanı burada yaşamaktadır. Her gün saat 11.45 de ön meydanda düzenlenen nöbet değişim törenini izlemenizi öneririm. Yoksa sarayın içini ziyaret etmek mümkün değildir.

Peru Lima Katedral
Peru Lima Katedral

 

Katedral

Başpiskoposluk sarayı yanındadır.
Buradaki ilk dini yapı: 1535 yılında Puma İnti isimli antik bir tapınak üzerine yapılmış, 1543 yılında Papa Paul II tarafından kutsanmıştır. 1564-1605 yılları arasında yapıda yenileme faaliyetleri görülür. 1746 yılındaki depremde ise, katedral yıkılır.

1748 yılında Cizvitlerin idaresinde yeniden yapılan katedral 1758 yılında tamamlanır. Son olarak 1940 yılında meydana gelen depremde hasar görmüş ve onarım ve tadilat yapılmıştır. Mimari stil Rönesans tarzındadır.

Katedral içinde barok şapel bulunur. Ayrıca ahşap koltuklar ve karmaşık oyma çalışmaları ilgi çekmektedir.

Birkaç yıl önce katedralin “Crypts” bölümündeki gömüler tespit edilmiştir. 1980 yılında tespit edilen Santa Ana Crypt bölümündeki bir lahitte: Francisco Pizarro’nun kalıntıları bulunmuştur. Burada ayrıca 1808 yılında Lima şehrinin ilk Belediye Başkanı olan Nicholas Rivera’nın da kalıntıları bulunmuştur.

Ayrıca: ilginç bir koleksiyon bulunan müze vardır. “Museo de Arte religioso de la Catedral de Lima” olarak isimlendirilen bu müzede: Kral V. Charles tarafından hediye edilen fildişi oyma kutu önem taşımaktadır. Ayrıca müzede: resim, heykel, mobilya, takı ve antika dini objeler, eski metropolitin elbiseleri gibi tarihsel nesneler sergilenmektedir.

Peru Lima Başpiskopos Sarayı

Başpiskopos Sarayı

Meydanın doğu tarafındadır. 16. yüzyıldan kalma bu saray, Lima şehrinin en güzel binalarından birisidir. Son zamanlarda: burada 17. ve 18. yüzyıllara tarihlenen geniş bir sanat koleksiyonu bulunan dini müze açılmıştır.

Saray: 1924 yılında Polonyalı Jaxa Ricardo Malachowski tarafından inşa edilmiştir. Lima başpiskoposunun resmi konutu ve Lima Roma Katolik Başpiskoposluğu karargahı olarak kullanılmaktadır. Farklı granit cephesi ve sedir balkonu dikkate değerdir.

Peru Lima Casa del Oidor

Casa del Oidor

Meydanın kuzeydoğu köşesindedir. Burada bir zamanlar sömürge döneminde Lima’nın hakimleri ikamet ediyorlarmış. Günümüzde burası ziyarete açık değildir ama özellikle sömürge dönemi balkonları ilgi çekmektedir.

Peru Lima Birliğin Sarayı

Birliğin Sarayı-Palacio de La Union

Meydanın batı tarafındadır.
1942 yılında açılan bu yapı: Club de La Union olarak isimlendirilmiştir ve Peru’nun en büyük askeri kahramanları tarafından kurulan bir derneğe ev sahipliği yapmaktadır.

Peru Lima Belediye Sarayı

Lima Belediye Sarayı-City Hall-Palacio Municipal

Meydanın batı tarafındaki bu yapı: meydanda Katedral ve Hükümet Sarayı arasındadır. Orijinal belediye sarayı 1549 yılında yapılmıştır. Ancak takip eden süreçte depremler nedeniyle sayısız tamir ve restorasyona uğramıştır. Günümüzdeki belediye sarayı 1943 yılında yapılmış ve 1944 yılında hizmete girmiştir.

Görkemli ve neoklasik tarz bu bina, büyük ve renkli sömürge dönemi balkonu ile dikkat çeker. Zemin katta Belediye Kütüphanesinin bulunduğu bir galeri vardır.

Peru Lima Merkez Havuzu

Merkez Havuzu

Plaza de Armas meydanının merkezindedir. 1578 yılında Francisco de Toledo isimli Peru’nun İspanyol valisi tarafından yaptırılmıştır.

Peru Lima Plaza San Martin
Peru Lima Plaza San Martin

 

San Martin-Plaza San Martin

Bu meydan, Ana meydandan 10 blok ileridedir.
Meydan: Augusto B.Leguia hükümeti döneminde, Peru’nun bağımsızlığının 100. yılı kutlamaları kapsamında yapılmış ve 28 Temmuz 1921 tarihinde açılmıştır. Meydan: General Jose de San Martin ve Peru’nun ikinci kurtarıcısı olarak kabul edilen ve Güney Amerika’da bağımsızlık mücadelesi lideri Simon Bolivar’a adanmıştır.

Kendisi 28 Temmuz 1821 tarihinde Peru’nun bağımsızlığını ilan etti ve yeni bağımsız milletin “Protector” u seçildi.

Meydan ise: güzel bahçeleri, banklar, mermer ve granit zemin, 4 havuz ve antika pirinç fenerleriyle popülerdir. Meydanın merkezinde “Jose de San Martin”anıtı bulunur. Anıt: İspanyol heykeltıraş Mariano Benlliure tarafından yapılmıştır.

Plaza San Martin: 20. yüzyılın başında, tipik Fransız mimari tarzından etkilenerek yapılmış ve iyi korunmuş Cumhuriyet binalarıyla çevrilidir.

Meydanda bulunan yapılar şunlardır: Colon Tiyatrosu ve Giacoletti binasıdır. Bunlar 1914 yılında inşa edilmiştir. 1924 yılında ise meydanda Hotel Bolivar inşa edilmiştir. 1929-1935 yılları arasında ise özel Milli Kulüb yapılmıştır ki Perulu aristokratların buluşma yeridir.

 

Grand Hotel Bolivar

1924 yılında Ayacucho Savaşı 100. yılı kutlamalarında şehre gelen ziyaretçileri ağırlamak için Augusto ve Fernando Wiese kardeşler tarafından yapılmıştır. Otelin bar kısmına uğramanızı öneririm.

Peru Lima Üniversite Park
Peru Lima Üniversite Park

 

Üniversite Park-Parque Universitario

Palaza San Martin’den 3 blok ileride Abancay ve Pierola Nicholas caddeleri arasıdaki eskiden Universidat Mayor de San Marcos’a ev sahipliği yapan konağın bulunduğu park alanı: 1867 yılında Lima kent duvarlarının yıkımının ardından yapılmıştır. San Marcos ulusal üniversitesi, Amerika’da ilk üniversite olarak kabul edilmektedir.

1990’larda ise yenilenmiş, süs havuzları yapılmıştır.

Burada göreceğiniz saat kulesi: 1921 yılında Peru’nun bağımsızlığının yüzüncü yılı onuruna, Peru’daki Alman toplumu tarafından hediye edilmiştir ve 30 metre yüksekliktedir. Her gün saat 12.00’de “Peru ulusal marşı” çalınır.

İlerleyen yıllarda, burada 3 anıt daha açılmıştır. 1922 yılında “Bartolome Herrera” heykeli, 1924 yılında “Sebastian Lorento” (bu kişi önemli bir Peruludur, milli eğitim alanında çalışmıştır, heykeli bronz ve mermerden yapılmıştır) ve 1931 yılında “Hipolito Unanue” heykeli (bu kişi bir öğretmen ve İspanyol tarihçidir) yapılmış ve meydana yerleştirilmiştir.

Parkın merkezinde, çitle çevrilmiş havuz ilgi çeker. Üniversite toplantıları ve gençlerin etkinlikleri burada yapılır.

 

Parque de la Reserva-Water Park-Sihirli Su Devresi

Lima şehrindeki bu park: 1929 yılında Pasifik Savaşında Lima savunmasında savaşanları anmak için açılmıştır. Ama 65 yıl sonra Parque de la Reserva: Lima şehrinin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri haline gelmiştir.

Özellikle Mayıs 2007 tarihinde Lima Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan “El Circuito Magico del Agua” yani “Sihirli Su Devresi” ilgi görmektedir. Özellikle ışıklı gece gösterileri muhteşem güzeldir ve 26 Temmuz 2007 tarihinde açılmıştır.

Park alanında 13 tane interaktif havuz koleksiyonu bulunuyor. Bunlarda fantezi ve heyecan dolu gösteri düzenleniyor. Bunlar ayrı ayrı isimlendirilmiştir. Bu arada, burası “Dünyanın en büyük çeşme kompleksi” olarak Guinnes Rekorlar Kitabına girmiştir.

“Fuenta de la Armonia” su ve ışıklar ile yapılan bir tür üçgendir. “Fuente Magica” isimli havuzda, orta fiskiye 80 metre yükseğe çıkıyor. “Fuenta de la Fantasia” burası müzik sesi ve suya yansıyan görüntüler ve lazerler eşliğinde yine muhteşem bir ortam yaratıyor.

Fonda bale müziği çalıyor. Bence en muhteşem yer: “Fuente Tunel de las Sopresas” denilen yer yani tüneldir. Burada bir tünele giriyorsunuz, sular çevrenizden yükselerek üstünüzden geçiyor ve bu tünelden geçerken ıslanmıyorsunuz, gerçekten muhteşem.

Ancak: bu gösteriyi izlemek isteyenlerin biraz ıslanmayı göze almaları gerekiyor. Yani, yanınızda mutlaka yağmurluk ve kuru giysiler bulundurmayı ihmal etmeyin, hatta kamera ve fotoğraf makinalarınız için plastik torba bile bulundurmalısınız.

Peru Lima Santo Domingo Church
Peru Lima Santo Domingo Church

 

Santo Domingo Church and Convent

Conde de Superunda ve Camana sokaklarının köşesindedir. Burası tamamlandığı 16. yüzyıl sonlarında şehrin ana kültür merkezi olmuştur. Yapı muhteşem rokoko kulesi ile ters düşen ön cephesinin sadeliği ile dikkat çekiyor.

Yapıda: saygı duyulan: Santa Rosa de Lima, San Martin de Porras ve San Juan Masias gibi Peru için kutsal kişilere ait sunaklar bulunmaktadır ve bu görüntülerin her birinin altında, aziz emanetler (Lima azizi Santa Rosa ve San Martin de Porres’e aittir) yani azizlerin kalıntılarını içeren bir gümüş kutu dikkat çeker.

Ayrıca: 17. yüzyıla tarihlenen önemli heykeller bulunuyor. Özellikle: 17. yüzyılda İspanyol çinileriyle süslenen arka bahçeyi mutlaka gezmelisiniz. Köşelerde fayansın üstünde dini sahneler tasvir edilmiştir.

Yapının pembe çan kulesi: mimari tarzı açısından Lima şehrinin en iyi korunmuş yeridir. Şehrin en yüksek kulelerinden birisidir.

Peru Lima San Pedro Church
Peru Lima San Pedro Church

 

San Pedro Church-Kilisesi

Kilise, 1638 yılında Cizvitler tarafından inşa edilmiştir. Ülkenin en iyi binalarından birisidir.
3 nefli ve kubbeli kilise, güzel çinileri ve Mağribi etkisi oymaları ile ünlüdür. Yapı dışarıdan çok basit görünmesine rağmen, içinde muhteşemdir. Son derece dikkat çekici dekorasyon içinde özellikle altın ile dekore edilmiş sunak ilgi çeker. Ayrıca sömürge dönemine ait birçok dini resim bulunur.

Peru Lima San Francisco Kilisesi
Peru Lima San Francisco Kilisesi

 

San Francisco Kilisesi ve Manastırı

Şehirde birçok güzel dini bina olmasına rağmen, San Francisco Manastırı, bunlar arasından sıyrılarak öne çıkmaktadır.

Şehrin en büyük dini kompleksi: 16. yüzyılda Constantino de Vasconcellos tarafından yaptırılmıştır. Kuleleri onun en belirgin özellikleridir.

Bu sömürge dönemi yapısı manastır, La Soledad ve El Milagro şapellerini içermektedir.
Yapıda: lojmanlar, giriş holü, dini sanat müzesi, Zurbaran odası (Hall Zurbaran) ve Kütüphane bulunmaktadır. Hall Zurbaran: isimli küçük şapel, farklı dini resimler ve güzel çinilerle süslenmiştir.

Tipik İspanyol tarzı küçük teraslar, güzel korunmuş ahşap merdivenler, ana merdiven üzerindeki etkileyici Magribi kubbe ve 25.000 üzerinde kitabın bulunduğu olağanüstü kütüphane, eski dönemlerin ihtişamı ve zenginliğini simgelemektedir.

17. yüzyılda “Diego de la Puenta” tarafından yapılmış “Son Akşam Yemeği” tablosunda, Avrupa yemekleri yerine, tipik Peru malzemeleri ve yemekleri gösterilmiştir.

Yeraltı galerilerindeki mezarlıklar, karmaşık koloniler sırasında kullanılmıştır. Bu mezarlıklarda Lima şehrinin ilk yıllarında gömülü 30 bin kişinin kalıntılarının bulunduğu söyleniyor.

Mezarlık 1808 yılına kadar kullanılmış ve ardından unutulmuş ve 1951 yılında keşfedilmiştir. Burada rahipler, kemik tiplerine göre kalıntıları düzenlemişlerdir.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi

 

Arkeoloji Müzesi-Museo Arqueologico Rafael Larco Herrera

1926 yılında kurulan müze: Kolomb öncesi 3000 yıllık tarihi geçmişe bakış sağlayan ve kronolojik sıra ile düzenlenmiş vitrinleriyle dikkat çekmektedir. Müze binası: 7.yüzyılda Kolomb öncesi dönemde mevcut bir piramit üzerine 18. yüzyılda inşa edilmiş kraliyet konağında bulunmaktadır ve özellikle güzel bahçeler dikkat çeker.

Evet, bu müze antik Peru ve ünlü erotik arkeolojik koleksiyonu ve altın-gümüş objeler ile dikkat çeker. Öte yandan, bu müzenin ilginç bir yönü daha var. Bu müzeyi ziyaret ettiğinizde isterseniz 45.000 obje sergilenen müzenin depolama bölümüne de girip gezebiliyorsunuz ki, ben birçok yer gezdim, böyle bir uygulamayı ilk kez bu müzede gördüm. Müzenin çeşitli bölümleri bulunuyor ve objeler buna göre sergileniyor.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Seramik Galerisi

 

Seramik Galeri

Bu bölüm: Kolomb öncesi zamanlarda seramik çalışmaları hakkında ayrıntılı ve kapsamlı fikir vermek için tasarlanmıştır. Buradaki koleksiyonda sergilenenler: kil, kaolin vazolar, vazoları boyamak için kullanılan renkler, heykeltıraşlar ve çömlekçilik, kalıplarda kullanılan kemik aletler, mezarlar ve pişirme teknikleri, pişmemiş seramikler.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Kültür Galerisi

 

Kültür Galerisi

Burada Kolomb öncesi Peru’da bulunan kültürler hakkında ziyaretçiye ayrıntılı bilgi vermek amaçlanmıştır. İspanyol fethinden önce, bölgede yerli sanatı MÖ.7000 yılına kadar gitmektedir. Salon 4 bölüme ayrılmıştır ve vitrinler, kültür sırasına göre düzenlenmiş, önemli kültürlerden gelen temsilci nesneler sergilenmektedir.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Erotik Galeri
Peru Lima Arkeoloji Müzesi Erotik Galeri

 

Erotik Galeri

Bu galeri: 1960’larda Rafael Larco Hoyle tarafından yapılan arkeolojik nesne koleksiyonunu ve Kolomb öncesi cinsel temalı sanat eserlerini sergilemektedir. Galeri Kasım 2002 tarihinde yenilenmiştir.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Altın ve Mücevher Galerisi

 

Altın ve Mücevher Galeri

And dünyası: güzellik ve metallerin dayanıklılığına ilahi değer vermiştir. Bu nesneler, İnkaların şiirsel dinlerini ve kozmolojik dünyalarını tanımlamalarına izin vermiştir. Onlar, kendi tanrılarına güzel süslemeler sunmak için metalleri güzel nesnelere dönüştürmüşlerdir. Bu nesneler, tanrı temsilcileri tarafından giyilirdi.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Litik Galeri
Litik Galeri

Burada günlük hayatta kullanılan: bıçak, kazıyıcı, mızrak gibi basit aletler sergilenmekte olup bunlar MÖ.2000-8000 yılları arasındaki tarihi dönemi kapsamaktadır. Sanatçılar litik parçalarla ilk tanrılarını ifade ettiler. Litik heykeller, aydınlanma çağı boyunca, eski Peru topraklarında büyük önem taşımaktadır. Ayrıca bu litik heykeller, mezar hediyesi olarak da kullanılmışlardır.

Peru Lima Metaller Galerisi

 

Metaller Galerisi

Eski Peru, metalurji, altın ve gümüş çalışmaları yanı sıra seramik sanatında hayli gelişmiştir. Farklı metal seçimi ve kullanımı: Peru kültürlerinin tören, dinsel ve savaşçı doğasıyla ilgilidir. Aynı zamanda, bireyler bunları kullanarak durumunu ve gücünü göstermiştir.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Vault Galeri
Vault Galeri

Bunlar, antik Peru’da olağanüstü mücevher işçiliğini göstermektedir. Bunlarda: sadece altın ve gümüş gibi metaller kullanılmamış, bunların yanında lapis, turkuaz, kuvars ve ametist gibi yarı kıymetli taşlar da kullanılmıştır. Bunlar: burun süsleri, tören vazoları, maskeler ve diğer minyatür nesnelerdir ve metal demirciliğinin sanatsal becerisi görülmektedir.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Depolama Galerisi

 

Depolama Galerisi

Tüm dünyada müzeler genellikle bütün koleksiyonlarının yalnızca % 20 lik bölümünü sergilemektedirler. Bu müze, ziyaretçilere gizli depolarına gitmek için izin veren dünyanın sayılı birkaç müzesinden birisidir. Depo bölümünde, kültür temasına göre yerleştirilmiş 45.000 civarında obje bulunduğu söyleniyor.

Peru Lima Arkeoloji Müzesi Tekstil Galerisi

 

Tekstil Galerisi

Tekstil etkinliği antik Peru’da geliştirilen ilk el sanatlarından birisidir. Burada göreceğiniz kalıntılar, sadece bükülmüş ya da rulo yapılmış bitkisel liflerden üretilmiştir. Ama MÖ.2000-8000 yılları arasına tarihlenmektedir.

Bunlar arasında önem kazananlar: ağlar, halatlar, çantalar bulunur. Daha sonra hayvan liflerinden ve pamuğun, boyaların ve dokuma tezgahlarının kullanımı ile (yaklaşık MÖ.1000 yılları) ve diğer aletlerin keşfi ile tekstil kademeli olarak gelişmiş ve başlıca ekonomik faaliyet olmuştur.

Son bir not, müzenin bahçesinde güzel bir restoran bulunuyor.

Peru Lima Müzesi

Lima Müzesi-Museo de la Nacional Arqueologia, Antropologia e Historia Peru-MNAAH

San Borja-Javier Prado Este Av. Adresindedir.
Burası Nisan 1826 yılında kurulmuştur ve Peru’nun en eski devlet müzesidir. Müzenin galerilerindeki vitrinlerde: İspanyol öncesi çok iyi korunmuş: seramik, tekstil, metal, organik malzeme ve litik objelere ait mükemmel bir koleksiyon bulunmaktadır.
Ayrıca: tarihi ve sanatsal değeri olan nesneler sergilenmektedir. Belgesel, fotoğraf ve bibliyografik koleksiyonlarla, Coloni ve Cumhuriyet dönemi Peru hikayesi anlatılmaktadır.
Müze binası: eski bir sömürge dönemi yapıda bulunmaktadır.

Peru Lima Müzesi Tarihçe Galerisi

 

Tarihçe Galerisi

Bu bölümde: resimler, heykeller ve dekoratif sanatlara ait yaklaşık 4500 eser bulunmaktadır. Bunlar 1905 yılından bu yana toplanmaktadırlar.

Peru Lima Müzesi İnsan Kalıntıları Galerisi
Peru Lima Müzesi İnsan Kalıntıları Galerisi

 

İnsan Kalıntıları Galerisi

Burada: MÖ.10.000 ile MS.1500 yılları arasındaki 15.000 yıllık süreçte, insanlara ait tam iskeletler, kafatasları ve iskelet parçalarından oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır. Bunlar arkeolojik kazı sitelerinde bulunmuştur.

Peru Lima Müzesi Organik Galeri

 

Organik Galeri

Burada 12.000 den fazla obje bulunmaktadır. Bunlar arasında bulunanlar: 2.3 metre boyunda ahşap tarım aletleri, Kolomb öncesi gemilerin dümeni, müzik aletleri ve ahşap putlar görülür. Bunlar organik malzemelerden yapılmıştır.

Peru Lima Müzesi Litik Galeri

 

Litik Galeri

Bu bölümde: Peru’nun farklı alanlarından alınmış yaklaşık 20.000 obje bulunduğu söyleniyor. İlk dini nesneler, avcılık ve toplayıcılık faaliyetlerinin geliştiği MÖ.12.000 yıllarında geliştirilmişti. Koleksiyonda: bıçak, kazıyıcı, balta, çapa, öğütme taşları, çekiç taşlar, seramik ve metal parçaların üretimi için kullanılan araçlar, küçük örs, çekiç ve muhtemel ritüellerde kullanılan süslü tanrı heykelleri, mitolojik varlıkların görüntüleri, kolye için boncuk ve hayvan ile bitki heykelleri görülür.

Peru Lima Müzesi Seramik Galeri

 

Seramik Galeri

Bu bölümde, çeşitli kültürlere ait 65.000 eser sergilenmektedir. Bunlar genellikle arkeolojik kazılar, bağışlar ve yakalama ile elde edilmiştir.

Peru Lima Müzesi Metal Galerisi

 

Metal Galerisi

Bu bölüm, İspanyol dönemi öncesinde yaklaşık günümüzden 11.000 yıl öncesine ait metal parçaların koleksiyonunu içermektedir. Bu parçalar, İnka uygarlığı VE And bölgesindeki metalurjinin gelişimini temsil eder. Koleksiyonda: Paracas altın süs eşyaları, San Lorenzo adlı portre kavanoz ve Vicus koleksiyonundan gelen eşsiz parçalardan oluşmaktadır.

Peru Lima Müzesi Tekstil Galerisi

Tekstil Galerisi

Koleksiyon, dünyanın ikinci en önemli tekstil koleksiyonu olarak kabul edilir. Çünkü tasvirlerin ikonografisi, sanatsal ve teknik kalitenin yüksekliği ve zenginlik: Paracas kültürlerinin en muhteşem parçalarının burada sergilenmesini sağlamıştır.

Peru Lima Peru Altın Müzesi
Peru Lima Peru Altın Müzesi

 

Peru Altın Müzesi-Museos Oro del Peru-Armas del Mundo

Aynı mekanda bulunan her iki müzede 25.000 civarında obje bulunduğu söylenir ve 1968 yılında Miguel Mujica Gallo tarafından kurulmuştur. Altın Müzesi: İnka öncesi altın işçiliğini gösteren objeler sergilenmektedir.

Ayrıca, tüm kültürlere ait dekoratif öğeler, kabartmalı ve kesme taş kolyeler, burun süsleri, kuş ya da maymun tasvirleri setleri bulunur. Eski Peru halkı muhteşem metallerle çalışmıştır. 8. yüzyılda Perulu ustalar tarafından, kabartma, laminasyon, gravür, kaynak ve alaşım teknikleri biliniyordu.

 

Silahlar Galerisi

Antik dönemde erkekler servetlerini silahlarla sergiliyorlardı. Silahlar: altın, gümüş, elmas, zümrüt, opaller, yakut ve firuzelerle dekore ediliyordu. Bunlar yetenekli ustalar tarafından elle işleniyordu.

Peru Lima Peru Altın Müzesi Seramik Galerisi

 

Seramik Galerisi

Müzede: Peru eserleri ve dünyanın seçkin eserlerinin seramik ve kumaş koleksiyonları bulunmaktadır.

Peru Lima Huaca Pucllana
Peru Lima Huaca Pucllana

 

Huaca Pucllana-Adobe Piramit Pucllana-Juliana

Peru’da tarihi siteleri ziyaret etmek isterseniz, şehir merkezinden fazla uzaklaşmanıza gerek yoktur.

Huaca Pucllana: MS.300 ile 700 yılları arasında inşa edilmiş, Lima kültürünü yansıtan büyük bir kerpiç tuğlalı piramittir ve Lima şehrinin en önemli antik eserlerinden birisidir. Ancak, günümüzde modern bir yerleşim alanının ortasında kalmıştır.

Burada bulunan küçük sitede: arkeolojik kalıntılar, site müzesi, atölye çalışmaları için bir alan, küçük bir hediyelik eşya dükkanı ve bir restoran bulunmaktadır.

Bu antik alan 19. yüzyıllardan beri gezginler tarafından incelenmiştir. Ama burada resmi kazılar 1981 yılında başlamıştır. Bu kazılar sonucunda buranın Lima kültürel gelişiminin merkezi olduğu, tören ve idari merkez olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.

Bölge: rahiplerden oluşan bir gurup tarafından yönetiliyordu. İki farklı bölüm, büyük bir duvar ile ayrıldı. İdari bölüm: kentsel bölge kontrolü ve üretim iyileştirme tartışmaları, muhtemelen kamu toplantıları için kullanılıyordu ve duvarın doğu bölümündeydi. Burada: binalar, meydanlar, rampalar, avlu ve depolama odaları bulunuyordu.

Duvarın batı kısmında ise, tören bölümü vardı. Burası 500 metre uzunluğunda, kerpiçten yapılmış 22 metre yüksekliğinde ve 100 metre genişliğindedir. Rahipler burada tanrılar ve ataları için dinsel törenler düzenlemişlerdir.

Arkeologlar buradaki kazılarda şunları bulmuşlardır ki, bunlar Lımenos hayatı hakkında önemli bilgiler vermektedir: ördek, balık, diğer yumuşakçalar, mısır, kabak, fasülye, meyveler, kemik, taş aletler, seramik, tekstil, alpaka.

Evler tarlaların yakınında genellikle su kanalları yanında inşa edilmiş ve kamış ve kerpiçten yapılmışlardır.

MS.700 yılı civarında, Peru sahilinde diğer tüm kültürleri devirmek üzere “Wari” gelişiyle birlikte bu yerleşim yeri de önemini kaybetmiş ve terk edilmiştir. Wari döneminde bu piramit bir defin yeri yani mezarlık olarak kullanılmıştır.

Ancak bu mezarlar daha sonra İnkalar tarafından tahrip edilmiştir. İnkalar buraya geldiklerinde, Pucllana’yı eski kutsal bir köy olarak kabul etmişlerdir.

20 Ekim 2010 tarihinde burada bir mezarlık keşfedilmiştir. Wari kültürüne ait bu mezar içinde, paketlenmiş 4 mumya bulunmuştur. Arkeologlara göre, bu mumyalar elit bir kadın ve ahirette ona eşlik etmesi için kurban edilen 3 çocuktur.

Huaca Pucllana’da bulunan seramik, tekstil, bitki ve hayvan kalıntılarına ait ilginç bir koleksiyon küçük bir müzede sergilenmektedir.

Antik kalıntılarda tur attıktan sonra, sitenin restoranında yöresel yemekleri tadabilirsiniz.

Peru Lima Miraflores
Peru Lima Miraflores

 

Miraflores-El Malecon

Burası Lima şehrinin en lüks mahallelerinden birisidir.

Burada: fantezi barlar, şık restoranlar ve diskolar bulunur.

Mahallede deniz istikametinde yürürseniz, kıyı bölgesinde modern heykeller, tertemiz parklar ve güzel sahil şeridini bulabilirsiniz.

El Malecon denilen yerde 6 kilometre boyunca deniz fenerinden başlayarak deniz manzarasını izleyerek güzel yürüyüşler yapılabilir. Kıyıda uçurumların olduğu yerden ise, günbatımını izlemelisiniz.

Burada: şehir ile deniz arasındaki bağlantıyı sağlayan “Kıng Edward” köprüsü bulunmaktadır. Köprü 1968 yılında yapılmıştır ve köprünün yüksekliği ve etkileyici mimari yapısı ilgi çekmektedir.

Burada yamaç paraşütü yapılıyor, yani gökyüzünde rengarenk paraşütleri görebilirsiniz.

Peru Lima Barranco

 

Barranco-Municipalidad de Barranco

Burası Lima şehrinin güney kıyısında: Miraflores bölümünde Pasifik Okyanusu kıyısında bulunan küçük bir ilçedir. 1874 yılında İspanyol yerleşimciler tarafından kurulmuştur. Burada genellikle kuyulardan su çekmek için yel değirmenleri kullanıldığından, ilk sakinleri buraya takma isim olarak “Yel Şehri” ismini vermişlerdir. Otoban aracılığı ile Miraflores ve Lima şehir merkezine bağlıdır.

Sömürge ve Cumhuriyet dönemlerinde, varlıklı aileler burada yerleşmişlerdir. 20. yüzyılın başlarında ise Perulu ünlü yazar ve sanatçılar burada ikamet etmeye başlamışlardır. 1940 yılında deprem burada önemli hasarlar vermiş, ardından kasaba yeniden inşa edilmiştir.

Ayrıca 18. yüzyıl mimarisinin en güzel örnekleri de buradadır. Lima şehrinin gürültüsünden kaçmak için insanlar bu sessiz yöreye gelirler. Şehir merkezi: dolaşmak ve eski sömürge ve cumhuriyet dönemi evlerini görmek için idealdir ve şaşırtıcı manzaralar içerir.

Güneş battığında ise: şehir dans ve partiler için hazır hale gelir. “Parque Municipal” yani “Belediye Parkı” çevresindeki sokaklarda: rahat ve mükemmel restoranlar, barlar, şık kafeler ve eğlence mekanları bulunur. Bunlarda: özellikle Peru folklorik müzik gösterileri sunulmaktadır.

 

Biblioteca Municipal de Barranco

Barranco kasabasında gezmek için ilk görülecek yer, Belediye parkının yanında bulunan 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş “Biblioteca Municipal de Barranco” yani Barranco Belediye Kütüphanesidir. Yapının benzersiz kulesi, 1911 yılında ilave edilmiştir.

 

Puente de Los Suspiros

Kasaba merkezinden okyanusa doğru giderseniz buraya ulaşırsınız. Burası yani “Ahlar köprüsü” ilçenin dönüm noktasıdır. Tahta köprü, 1876 yılında açılmış: Pasifik savaşı ve depremlere dayanmıştır. Ama birkaç kere tamir edilmiştir.

31 metre uzunluğundadır. Genç çiftler: Barranco kasabasında bu romantik yerde buluşmaktadırlar.

Burada geleneksel olarak “dilek” dilenir. Büyük Perulu sanatçılardan Chabuca Granda, şarkılarından birini buraya ithaf etmiştir.

Yerel bir efsaneden de söz etmek istiyorum. Zengin bir adamın kızı, bir sokak süpürgecisine yani çöpçüye aşık olur.

Ancak, bunu duyan babası kızın dışarı çıkmasını yasaklar ve kız evlerinin penceresinden ağıt yakar. Köprü üzerinde yürürken, insanların bu “iniltiyi” duydukları söylenir.

 

Iglesia La Ermita

Köprüyü geçtikten sonra buraya ulaşılır. Yerel bir efsaneye göre: bir gece, bir gurup Limalı balıkçı yoğun sis yüzünden denizde kaybolurlar. Onlar kurtuluş için dua ettiklerinde, kıyıya çapraz bir ışık onlara geri dönmeleri için rehberlik eder.

Ermita kilisesi, kıyıya çarpraz inşa edilmiştir ve o zamandan beri balıkçılar tarafından tercih edilen bir kilise haline gelmiştir. Kilise 1881 yılında Şili askerleri tarafından tahrip edilmesine rağmen, yeniden yapılmıştır.

Peru Lima Cerro San Cristobal
Peru Lima Cerro San Cristobal

 

Cerro San Cristobal

Lima şehrinin en önemli yerlerinden biri olan Cerro San Cristobal tepesi, şehrin kuzeydoğusundadır ve deniz seviyesinden 400 metre yüksektedir. Tepe: Rimac dağının bir parçasıdır.

Eğer şehrin panoramik bir manzarasını izlemek isterseniz, burayı ziyaret etmelisiniz. Buraya ulaşmak için bir taksi veya Plaza De Armas meydanından kalkan tur otobüslerini tercih edebilirsiniz.

Tepenin eteğinden yukarı yürümek de mümkündür, ama özellikle güvenli değildir.
Tepenin üstünde: şehrin ve denizin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak havanın açık olmasına ve sis olmamasına dikkat ediniz.

Tepede 20 metre yüksekliğinde bir haç bulunmaktadır ve geceleri ışıklandırılmaktadır.
1536 yılında: Pizarro yanında 500 kişilik kuvvetle burada bulunduğunda: İnka savaşçıları 25.000 yerli savaşçı ile buraya geldiler ama onlar nehri geçmeye çalışırken büyük bölümü boğularak öldüler (çünkü tam o sırada Rimac nehri, şiddetli akıyordu ve hatta sel olmuştu) ve geri kalan savaşçılar ise 14 Eylül günü geri çekildiler.

İspanyollar bu durumu “San Cristobal” mucizesi olarak nitelendirdiler ve bölgede bir şapel inşa ettiler, buradaki tepenin üstüne ise bir tahta haç diktiler.

1746 yılındaki depremde şapel yıkılarak yok oldu. Tepenin üzerine ise 23 Aralık 1928 tarihinde, 20 metre uzunluğunda haç yerleştirildi. Bu haç hakkında anlatılanlara göre: Los Descalzos manastırı papazı Francisco bir gece rüya görür ve rüyasının detaylarını arkadaşı Başkan Augusto Leguia’ya anlatır.

Papaz, rüyasında “tepede aydınlatılmış bir haç gördüğünü” söyler. Bunun üzerine, Başkan hemen 20 metre yüksekliğinde ve 22 güçlü spot ile aydınlatılmış bu haçı tepe üzerine diktirir.

Havanın açık olduğu bir günde, bu haç, Lima şehrinin birçok yerinden görülebilmektedir.

Her yıl Mayıs ayının ilk Pazar günü: geleneksel olarak buradaki Discalced manastırında dua edilir. Yani, burası birçok Perulu için bir hac yeridir ve kitleler halinde bu tepeye akın ederler.

Tepenin üst kısmında, tipik Peru yemekleri tadabileceğiniz yerler ve bir de küçük müze bulunmaktadır.

Meksika Mexico City yakınları

Meksika Mexico City yakınları

Mexico City yakınlarında: elbette birçok gezilebilecek yer var ama ben size özellikle 3 tanesini önermek istiyorum. Eğer zamanınız varsa, bunları öncelik sırasına göre mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Özellikle tarih meraklıları, buralardan muhteşem keyif alacaklardır.

 

XOCHİMİLCO

Burası 1987 yılında UNESCO tarafından “ekolojik rezerv” olarak Dünya mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmıştır. Mexico City şehri merkezinden 28 km güneydedir. “Xochimilco Nahuatl” Aztek dilinde “Çiçek bahçesi” anlamına gelmektedir.

Xochimilco kanalları ile Chimanpas kanalları arasında; tarım alanları bulunmaktadır. Sulak alanlardaki ekilebilir araziyi genişletmek için “chinampas” kullanılarak Aztek tarım teknikleri geliştirilmiştir. Bunlar: göl zemininde, dikdörtgen kamışlarla çevrili bölgelerde, 1 metreye kadar yükselen suda yaşayan yabani otlar, gübre ve toprak tabakaları doldurularak oluşturulmuştur.

Söğüt ağacı kökleri boyunca bunlar yapılır. Bu tarımsal teknik: Azteklerin marifetleri ve çevreye uyumlarının göstergesidir. Chinampas bataklık alanında, bu şekilde yoğun tarım yapılmıştır.
Xochimilco kanallarındaki geziler: “trajineras” denilen parlak renkli teknelerle yapılır.

Onlar: gondol benzeri düz tabanlı teknelerdir. Buraya yalnız veya birkaç kişi gelirseniz, başka bir gurupla birleşerek bir tekne kiralayabilirsiniz. Teknenin maliyeti saat başına 350 pesodur.
Meksika’da “Dolls Adası” olarak bilinen efsanevi ada da Xochimilco kanallarındadır.

Bu adanın arkasında, söylenenlere göre onun bakıcısı olan Don Julian Santana isimli bir kızın cesedi bulundu. Bu kızın kanalda boğulduğu düşünülüyor. Kısa bir süre sonra ise kanalda yüzen bir bebek bulundu.

Bu bebek boğulan kızın ruhuna saygı için bir ağaca bağlandı. Bunun üzerine, 2001 yılının ardından küçük adada, ağaçlarda çeşitli eyaletlerden gelenler tarafından asılan bebekler görülmektedir.

Meksika Mexico City yakınları Teotihuacan
Meksika Mexico City yakınları Teotihuacan
Meksika Mexico City yakınları Teotihuacan

 

TEOTİHUACAN

Mexico City şehrinin yaklaşık 50 km kuzeyinde bulunan büyük bir arkeolojik sitedir. Buradaki piramit ve saraylar, yaklaşık 30 kilometre karelik alanı kapsamaktadır.

Sitenin 5 girişi vardır. Sitede tam bir tur yapmak istiyorsanız sitenin güney ucundaki 1 nolu girişten girmelisiniz. Daha sonra 2 km uzunluğundaki Dead caddesini yürümek gerekir. Kısa tur için ise 2 nolu giriş kullanılmalıdır. Burada güneş piramidi seviyesinden tura başlanır. Zaman ve çok yürümek istemeyenler için bu giriş en uygundur.

Burası güneş ve aya adanmış büyük piramitler ile ünlüdür. Bu piramitler, Mısır’daki büyük piramitlerle karşılaştırılabilir. Ancak site aynı zamanda şehrin büyüleyici tarihini keşfetmek için idealdir. Ama aynı zamanda; güzel duvar resimleri ve oymaları görmek için yapılmış müzeler de görülebilir.

Site: bin yıl sonra çöküşüne kadar, MÖ.200 yılında iskan edildi. O zamanlar yani MS.1400’lerden önce, 200.000 kişilik nüfusu ile, batı yarımkürenin en büyük şehirlerinden biridir. İlginçtir ki, sitede hiçbir askeri yapı bulunmamaktadır.

Aztekler öncesinde, uzun süre terk edilmiş olsa da kutsal bir mekandır. “Teotihuacan” Aztekler tarafından siteye verilen isimdir.

Bu ismin Aztekcede kelime anlamı “Tanrıların kenti” demektir. Aztekler: mezoamerikada klasik dönemde kültür ve ticaret üssü olarak gelişen bu antik kentte evrenin yaratıldığına inanıyorlardı. Ancak antik kent gizemini günümüzde de korumaktadır.

Çünkü arkeologlar burada yaşayan insanların hangi etnik guruba ait olduklarını, nereden geldiklerini, niçin burayı terk ettiklerini ve ne dili konuştuklarını bilmiyorlar. Büyük ihtimalle MS.1. yüzyıl başında yakınlardaki Xitle yanardağının patladığı ve zamanın en önemli bu şehrinin hasar gördüğü ve bunun üzerine terk edildiği düşünülüyor.

Öte yandan: aşırı nüfus ve doğal kaynakların tükenmesinin de buranın 250 yıllık süreçte kademeli olarak terk edilmesine neden olması olasılığı üzerinde de durmaktadırlar. Hatta son yıllarda insanların kötü beslenmiş olması ve şehrin kasten yakıldığı da düşünülmektedir.

Hatta: yoksul sınıfların elitlere karşı bir iç ayaklanma yürüttükleri de düşünülmektedir. Ancak, arkeologlara göre buranın neden çöktüğü değil, uzun yıllar nasıl istikrar sağlandığı, sosyal, siyasi ve dini uygulamalar nelerdi araştırmaları yapmak gereklidir.

Devam eden arkeolojik kazılarda: bu kültüre ait bazı şeyler çıkarıldı. Burada yaşayanların: yıldızların ve gezegenlerin konumu ile ilgili çalışmalar yaptıkları anlaşılmıştır. Tören ritüelleri: sabah ve akşam yıldızı olarak Venüs görünümü esas alınarak uygulanmıştır. Venüs sembolü: tam veya yarım daire ile bir yıldız ya da yarı yıldız olarak görünür.

Ayrıca yine kazılarda: birçoğunun kurban edilen şehir sakini ya da savaş esiri olduğu düşünülen insan kalıntıları, takı, seramik ve günlük yaşam nesneleri bulunmuştur. Öte yandan, Teotihuacan’da birinci ilahın, herhangi bir ismi olmamasına rağmen “Büyük Tanrıça” adlı bir kadın olduğu anlaşılmıştır.

Yani: Aztek uygarlığı zamanında zaten Teotihuacan yüzlerce yıl önce terk edilmiş durumda idi. Ancak Aztekler, mitler ve efsanelerle dolu burayı kutsal bir yer olarak kabullendiler. Teotihuacan merkezindeki ana yol: neredeyse 1 ve hatta 1.5 km uzunluğunda ve yaklaşık 130 metre genişliğindedir.

Bu ölüler caddesini birçok bina çevrelemektedir. Güneş piramidi, yüksekliği 200 ayaktan fazladır ve alanın en etkileyici yapısıdır. Buraya zorlu bir tırmanış ile çıkmak mümkündür. Üstüne çıktığınızda nefes kesen bir manzara izleyebilirsiniz.

Teotihuacan’daki diğer dikkat çekici yapılar Ay piramidi, Quetzalcoatl Tapınağı ve Quetzalpapalotl ait bir Saraydır.

Evet, bugün burada sıva kaplı ve özellikle kırmızı renk kullanılan parlak freskler ilgi çekmektedir. Ayrıca kaba taşla yapılan üç piramit ve kurban sunak yapıları ve bazı büyük evler görülür.

Burada daha sonra gelen Aztekler: Toltek ve Teotihuacan’daki kalıntılardan büyülendiler ve onlar da aynı şekilde kendi sembol ve motiflerini katmışlardır.

Sitede gezinize başlamadan önce “Museo Teotihuacan” ı gezmelisiniz. Bu mükemmel müzede: piramitlerin maketleri ve cam zeminde interaktif sergiler bulunmaktadır. Ekranlarda insan iskeletleri ve simüle birkaç mezar da dahil olmak üzere son kazılar, buluntular ve yeni keşfedilen heykeller sergilenmektedir.

Gezide dikkatinizi çekmek istediğim hususlar: güneş pramidinin ön duvarı, ufuk noktasında ekinokslarda yılda iki kez güneş batarken tam diktir. Tören binaları, güneş piramidinin dik açısı dışında yapılmıştır.

Arkeologlar tarafından “Calzada de los Muertos” yani “Ölüler Caddesi” denilen ana cadde güneyden kuzeye uzanmaktadır. Bunun kuzey ucunda “Ay Piramidi” vardır ve güney ucunda ise “Ciudadela” yani “Citadel” bulunur.

La Ciudadel

Bu meydan, tüylü yılan piramidi ve Quetzalcoatl tapınağı için yapılmıştır. Quetzalcoatl tapınağı: daha büyük bir yapıda, bir piramit tarafından kaplanmıştı. Eğer Ciudadela merkezine doğru yürürseniz, tüylü yılan piramidine yaklaşırsınız. Sağda, iki yapı arasındaki dar bir geçitten, piramidin arkasındaki tapınağa geçilir.

Arkeologlar: tüylü yılan piramidi içinde, derin tünellerde hassas detaylı konumlarda defnedilmiş insan kalıntıları bulmuşlardır. Ancak bunların hiçbiri kraliyet şahsiyetleri değildir. Binanın her yüzeyi, tüylü yılan yüzleri ile kaplıydı. Quetzalcoatl tapınağında: büyük oyma yılanların başları taş duvarlara oyulmuştur.

Ölüler Avenue

Ölüler caddesi krallar ya da rahiplerin mezarları, caddenin iki yakasında sıralanan küçük tapınaklardadır ve bu yüzden Aztekler, buraya garip ve ürkütücü bu ismi vermişlerdir.
Eğer Ay piramidine doğru ölüler caddesi boyunca kuzeye yürürseniz: sağda modern bir oluklu çatı ile korunan duvarı göreceksiniz. Barınak altında, duvarda hala bir jaguar resmi görülür.

Güneş Piramidi

Bu piramit ölüler caddesinin doğu tarafında, dünyanın en büyük üçüncü piramidi olarak ilgi çekmektedir. Bu büyük piramit 220 metre yüksekliktedir. Piramit büyük kralın mezarı olarak inşa edilmiş olmasına rağmen, üstünde bir dizi halka açık olmayan kutsal mağaralar bulundurmaktadır.

Piramidin yapımına, büyük ihtimalle MÖ.1. yüzyılda başlanmıştır ve tapınak yaklaşık 400 yıl sonra, MS.300 yılında tamamlanmıştır. 20. yüzyıl başlarında keşfedilen piramitte restorasyon yapılmıştır. Çünkü tapınak kaybolmuş ve piramit çalılar ve ağaçlarla kaplı ve molozlarla dolu bulunmuştur.

 

Ay Piramidi

Ay piramidi caddenin kuzeyinde, bir plaza ile karşı karşıyadır. Plaza: küçük tapınak ve sol yanda Quetzalpapalotl sarayı ve Quetzal-Mariposa ile çevrelidir. Ay piramidi yüksek zemin üzerine inşa edilmiştir.

Çünkü onun büyük komşusu (Güneş piramidi) gibi Ay piramidinin üst bakışında aynı görüntü hakimdir. Burada insanların ve hayvanların diri diri gömüldükleri anlaşılmıştır. Çünkü kazılarda binlerce seyircinin tanıklığı ile kurban edilenlerin kalıntıları ortaya çıkmıştır.

Quetzalpapalotl Sarayı

Bu saray 1960’lara kadar harap haldeydi ve yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda: Quetzal-Mariposa (efsanevi ve egzotik kuş-kelebek) figürleri duvarlara boyanmış ve iç avlunun oymalı sütunları ortaya çıkarılmıştır. Saray bugün eski ihtişamını göstermektedir. Sarayın arkasındaki duvar resimlerinde Jaguar resimlerinin bulunduğu Jaguar sarayı bulunmaktadır.

Evet: bu kadar ayrıntılı geziden sonra, yiyecek bir şeyler düşünür ve şehirde gelirken yanınızda getirmedi iseniz, bu etkileyici antik kentin gölgesinde bir piknik yapabilir veya Museo Teotihuacan’daki “Las Piramides” isimli restorana müracaat edebilirsiniz.

Meksika Mexico City yakınları Basilica de Guadalupe
Meksika Mexico City yakınları Basilica de Guadalupe
Meksika Mexico City yakınları Basilica de Guadalupe

 

BASİLİCA DE GUADALUPE

Burası şehrin önemli bir Katolik hac sitesidir ve dünyanın en çok ziyaret edilen kiliselerinden birisidir. Her yıl 12 milyondan fazla kişi burayı ziyaret etmektedirler.

Vatikan Aziz Petrus Bazilikasından sonra, dünyada en çok ziyaret edilen ikinci kilisedir. Juan Diego, 2002 yılında ilk yerli Amerikan azizi olarak kutsanmıştır, sebebi birazdan anlatacağım.

16. yüzyıla tarihlenen “Guadalupe Our Lady” orijinal görüntüsü: bu bazilikada bulunmaktadır. “Virgin” görüntüsü, bina içinde herhangi bir noktadan görülebilecek şekilde yüksek bir duvar üzerinde; 1974-1976 yılları arasında inşa edilen yeni kilisede, dairesel bir planda bulunmaktadır.

Bu dairesel alanın yarıçapı 100 metredir ve 50.000 kişi kapasitelidir. Koro: sunak ve kilise arasında yer almaktadır. Yanlarda şapel bulunmaktadır. Üst kattada 9 şapel bulunur. Bunlar özellikle 12 Aralık tarihinde yani “Guadalupe Virgin” bayramında burada toplanmaktadırlar.

Söylenenlere göre: 1531 yılında 9 Aralık günü “Juan Diego” isimli bir yerli yoksul Meksikalı köylü: şehir dışında Tepeyac Tepesinde “Meryem” ile karşılaştı ve bu durumu şüpheci piskopos Zumarraga’a bildirdi. Ancak piskopos kendisinden delil istedi.

Birkaç gün sonra yani 12 Aralık günü: Juan Diego, yine buraya geldi ve yine karşısına Meryem çıktı. Juan, Meryem’e kendisini gördüğünü piskoposa kanıtlamasının gerektiğini söyler.

Bunun üzerine: Juan Diego’nun hemen ayaklarının dibindeki kayalık toprakta çiçeklenme başlar ve Meryem, buradaki gülleri toplaması için Juan’a talimat verir.

Juan gülleri toplar, pelerinini içine yerleştirir ve piskoposun yanına döner. Pelerinini açar ve çiçekler yere düşer ve bu sırada bez üzerinde Meryem görüntüsü görülür.

Piskopos hemen oracıkta bir kilise yapılmasını emreder ve onun tamamlanması üzerine, Meryem Ana’nın görüntüsü ile kumaş yani Juan Diego’nun pelerini: altın çerçeveli bir yerde asılı durmaktadır. O zamandan bu yana: dindar ve meraklı milyonlarca kişi, bu mucizevi görüntüyü görmek için burayı ziyaret ederler.

Birçok ziyaretçi dizlerinin üzerinde (bu bir tür Katolik geleneğidir, çünkü dizlerinin üzerinde gittiklerinde yaşadıkları acıyı hissetmek isterler) yüzlerce metre ilerleyerek buraya ulaşırlar.

Mevcut kilise bu yüzlerce ziyaretçiye kafi gelmeyince, Pedro Ramirez Vazquez tasarlanan yeni kilise: 1974-1976 yılları arasında inşa edilmiştir.

Yapıda inşaat tarzı olarak 17. yüzyıl Century kiliselerinden ilham alınmıştır. Bazilika tamamlandığında bazıları tarafından sirk çadırına benzetilmiştir.

Savunucuları ise inşa edildiği yumuşak toprak altı nedeniyle inşaatın bu şekilde yapıldığını iddia etmişlerdir.

Merkez kolon 42 metre yüksekliktedir.

Yeni bazilikanın hemen yanında 1695-1709 yılları arasında inşa edilmiş eski bazilika görülebilir.
Eski bazilikanın ardında dini bir sanat müzesi bulunmaktadır.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez

Meksika Mexico City Tarihi Merkez

1980 yılında Meksika hükümeti: 16. ve 19. yüzyıl mimarisinin örnekleri bulunan binaların bulunduğu 15 kilometre karelik alanı, Tarihi kent merkezi olarak ilan ederek koruma altına almıştır.

Önemli binaların bir kısmı, son yıllarda restore edilmiştir. Tarihi kent merkezine, 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası statüsü verilmiştir.

Çünkü: şehir eski Aztek başkenti olan Tenochtitlan isimli şehir kalıntıları üzerine, İspanyollar tarafından 16. yüzyılda kurulmuştur.

Bu kalıntılardan tespit edilenler: 5 Aztek tapınağı, 1 katedral (Amerika kıtasındaki en büyük katedraldir) ve Palacio de las Bellas gibi bazı 19. ve 20. yüzyıl kamu binalarıdır.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez
Meksika Mexico City Tarihi Merkez

Aztekler: Meksika vadisinde, Texcoco gölünde küçük bir adada kendi imparatorluklarının başkentini kurmuşlardır. Tenochtitlan isimli bu şehir: Aztek imparatorluğunun başkentiyken: kuleleri, kaleleri ve pırıl pırıl kanalları ile tam bir ada şehirdi.

Ancak İspanyollar buraya geldiklerinde, Tenochtitlan ada şehrini ve onu çevreleyen gölü tahliye ettiler. Onlar: eski şehir kalıntıları üzerine, bir Avrupa modeli şehir yani “saraylar şehri” yaptılar.

Katedral ve Güzel Sanatlar Sarayı: sömürge döneminin yani 19. yüzyılın en önemli mimari eserleridir. Templo Mayar yani Ana Tapınak olarak bilinen anıtsal kompleks ise, soyu tükenmiş bir medeniyetin olağanüstü kültürüne tanıklık yapmaktadır.

Evet şehrin bu bölümünde bulunanlar şunlardır:

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Zocalo
Meksika Mexico City Tarihi Merkez Zocalo

 

ZOCALO-PLAZA DE LA CONSTİTUCİON

“Zocalo” Mexico City şehri kalbinde bulunan büyük bir meydandır. Meydanın resmi adı “Plaza de la Constitucion” olmasına rağmen, yaygın olarak “Zocalo” denmektedir. “Zocalo” kaide veya stant anlamına gelmektedir. 1800’lü yıllarda Meksika bağımsızlık anısına meydanın merkezine bir anıt konulmuştur. Günümüzde Meksika’da birçok kasaba meydanına bu yüzden “Zocalo” denilmektedir.

1813 yılında 830×500 feet ölçüleriyle dünyanın en büyük meydanlarından biri olarak ilan edilmiştir. 100.000 kişi alabilmektedir. (Dünyanın en büyük meydanı Moskova-Kızıl Meydan)

Mexico City şehri Aztek başkenti Tenochtitlan üstüne inşa edilmiştir. Zocalo güneydoğu köşesinde bulunan yerde İspanyollar şehri ele geçirince Hernan Cortes ve Aztek İmparatoru Moktezuma 1519 yılında bir araya gelmişlerdir.

Ardından: Hernan Cortes: İspanyol geleneklerine göre burada bir kasaba planı kurmuş ve şehrin kalbindeki bu meydan: sömürge güçlerini temsil eden binalarla çevrilmiştir. Yani, erken sömürge dönemlerinde, meydan çeşitli amaçlara hizmet vermiştir.

Özellikle boğa güreşi arenası ve bir Pazar olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise burası festivaller, geçit törenleri ve gösteriler için kullanılmaktadır. Her sabah, meydandaki direğe büyük bir bayrak çekilmektedir.

Majestik Otel çatı terasından meydanın görünümü muhteşemdir. Meydanda büyük bir Meksika bayrağı dikkat çekmektedir.

Zocalo Meydanında bulunan siteler şunlardır

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Ulusal Saray
Meksika Mexico City Tarihi Merkez Ulusal Saray

 

Ulusal Saray-National Palace-Palacio Nacional

Saray: Zocalo meydanının doğu tarafında uzanmaktadır.
Cephe uzunluğu 200 metredir. Yapı kırmızımsı taştan yapılmıştır. Burası Cumhurbaşkanı resmi ofisi ve çeşitli hükümet ofislerine ev sahipliği yapmaktadır. Saray Mexico City şehrinin en önemli yapılarından birisidir.

Başlangıçta burada İspanyol fatih Cortes tarafından sömürge döneminde yaptırılan bir yapı bulunuyormuş. Ancak; şehrin bu en eski ve en önemli yapısı: 1692 yılındaki ayaklanma sırasında tahrip olmuştur. Yapı: 1920’lerde yenilenmiştir.

Büyük merkez kapı: Meksikalı ceket ve silah ile örtülmüştür.

Yukarıda 15 Eylül 1810 tarihinde Dolores Miguel Hidalgo tarafından kullanılan “Özgürlük Çanı” askıda durmaktadır.

Her yıl: saat 23.00’de; Meksika bağımsızlığını kutlamak için, gece yarısı Meksika devlet başkanı tarafından Ulusal Sarayın merkez balkonundaki bu çan çalınır ve başkan “Viva Mexico” diye bağırır. Zocalo meydanında toplanan kalabalık bunun üzerine “Viva” diye bağırarak cevap verirler.

Evet: ulusal sarayın çok sayıdaki odasının bir kısmı ziyarete açıktır. Girişte büyük bir avlu bulunur. Avlunun en önemli özelliği: duvar ressamı Diego Rivera tarafından merdiven ve birinci katta yapılan fresktir.

Bu fresk, toplamda 450 metrekarelik alanı kapsar ve 1926-1645 yılları arasında boyanmıştır. Bu fresk: yerli zamanlarından devrim zamanına kadar olan Meksika tarihini göstermektedir. Tarihsel olaylar ve onların başlıca aktörleri, kapsamlı şekilde Rivera tarafından tasvir edilmiştir.

Bir zamanlar, kuzeydeki, iç avlunun kapalı bölümü: Benito Juarez tarafından kullanılmıştır ve günümüzde bu odalar müze olarak düzenlenmiş ve ziyarete açıktır. Onun 1857 Anayasasını hazırladığı büyük salonlar ve odalardaki mobilyalar ve bazı özel eşyalar burada sergilenmektedir.

Bir diğer odada ise 1917 Anayasası sergilenmektedir.
Ulusal Saray içinde bulunan “Biblioteca Miguel Lerdo de Tejada” ülkenin en büyük ve en önemli kütüphanelerinden birisidir.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Metropolitan Katedrali
Meksika Mexico City Tarihi Merkez Metropolitan Katedrali
Meksika Mexico City Tarihi Merkez Metropolitan Katedrali

 

Metropolitan Katedrali-Cathedral Metropolitana

Ulusal Sarayın doğusunda, Zocalo meydanının kuzey tarafındadır. Burası: batı yarımkürede en eski ve en büyük kiliselerden birisidir. Bir zamanlar eski Aztec tapınağı: hemen güney-batı kısımda bulunmaktadır. Orijinal binanın yapımına 1525 yılında başlanmıştır.

Ancak daha sonra orijinal bina kısmen yıkılmış ve kısmen yeniden inşa edilmiştir. Dini yapı; 1563 yılında mimarlar Claudio de Arciniega, Juan Gomez de Mora ve Alonso Perez de Castaneda tarafından tasarlanmıştır.

Gri kumtaşından yapılan bina: 250 yıl içinde genişletilmiş ve binanın inşaatında çeşitli karışık stiller kullanılmıştır. Ancak yine de uyum hakimdir. Dış bölüm: ağırlıklı olarak Barok izlenim yaratmasına rağmen, kuleler neo-klasik stili sembolize etmektedir. Çan kuleleri 1793 yılında tamamlanmıştır. Guadalupe olarak bilinen çanlardan biri 5.5 ton ağırlığındadır.

Sonuç olarak, katedralin inşaatı ve dekorasyonu yaklaşık 300 yıl sürmüştür.

Gelelim katedralin içine: katedral bir ana nef ile iki tarafında iki yan koridordan oluşmaktadır. Uzunluk 118 metre ve genişlik 54 metredir. Yükseklik 55 metredir. Yanlarda 14 yan sunak bulunur. Dışı gibi yapının içi de sömürge dönemlerinin farklı mimari stillerini yansıtmaktadır.

Son bir not: Mexico City şehrindeki birçok bina gibi, bu yapı da yavaş yavaş toprağa batmaktadır. Bunun nedeni: şehrin yumuşak kil toprak altı ve katedralin önemli ağırlığıdır. 1990’larda başlatılan restorasyon çalışmalarında: batma tamamen durdurulmuş olamasa da kuleler düzeltilmiş ve katedral tamamen eşit batar şekilde düzenlenmiştir.

 

Nacional Monte de Piedad

Katedralin batı tarafındaki bina, sömürge döneminde birçok kez değişmiştir. Ama ilk olarak 1775 yılında Pedro Tomero de Terreros tarafından kurulmuştur.

 

Templo Mayor

Katedralin arkasında, Calles Arjantin ve Guatemala köşesindedir. Birkaç yıl önce keşfedilmiştir. Burada “Tenochtitlan” şehrinin tapınağının bulunduğu biliniyor.

1978 yılında Şubat ayında metro inşaatı sırasında bulunan bu taş obje: ay tanrıçası Coyolxauhqui’nin bir kabartma ve oyma heykelidir. Çapı 3.25 metredir ve ağırlığı 8.5 tondur. Bu anıt günümüzde Templo Mayor müzesinde sergilenmektedir.

Mexico city şehri, daha önce de belirttiğim gibi Azteklerin başkenti Tenochtitlan şehrinin üzerine kurulmuştur.

Bu buluntunun ardından kazılar devam ettirilmiştir. Çünkü o zamana kadar “Tenochtitlan” şehrinin ana piramidi: Zocalo altında gömülü kalmıştır. Son kazıların ardından: burada Aztek İmparatorluğunun dini ve siyasi merkezinin bulunduğu anlaşılmıştır.

Bu tapınak piramidi: kutsal bölgenin egemen yani hakim yapısı olmuştur. Piramidin güney bölümünde savaş tanrısı Huitzlipochtli ve kuzey bölümünde yağmur tanrısı Tlaloc kutsal alanları vardı. Bu durum: Azteklerde: savaş, ölüm, yaşam ve suyun ne derece önemli olduğunu temsil etmesi açısından önemlidir.

Kazılar devam ettiğinde yeni kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Duvarların yüksekliği: burada Aztekler öncesinde de eski tapınaklar bulunduğunu ifade etmektedir. 1428 yılında Aneahuac vadinin kontrolünü sağlamadan önce, muhtemelen burada bir tapınak dikilmiş olmalıydı. Farklı yapı katları arasında toprakta: kurban ve adakların kafatasları bulunmuştur.

Ancak burada bulunan nesnelerin çoğu Aztek kökenliydi. Yani, ilginçtir ki, diğer yerli halklara ait herhangi bir nesne bulunmamıştır. Muhtemelen bu yeni piramidin tamamlanmasından önce, burada bulunan sunular, Aztekler tarafından imha edilmiştir.

 

Museo del Templo Mayor

Burada sayısız buluntu ele geçirilince, kazı alanı yakınlarında yeni müze kurulmasına karar verildi. Daha önce “Antropoloji National Musemu” müzesini tasarlamış olan Pedro Ramirez Vazquez tarafından planlar hazırlandı ve yeni müze 12 Ekim 1987 tarihinde Kolomb’un Amerika’yı keşfetmesinin yıldönümünde açıldı.

Müzenin ön bölümü: kazı sitesinin görünmesini sağlayacak şekilde tamamen camlı yapılmıştır. Merkezi bir avlu çevresindeki 4 katlı bina: 1700 metre karelik bir alanı kapsamaktadır.

Burada 8 sergi salonu, oditoryum ve bir kütüphane vardır. Sergiler çoğunlukla camın arkasında çok açık standlarda görüntülenir. Farklı Aztek elyazmalarından sağlanan bilgiler: sadece İspanyolca yazılıdır.

 

Kurban Taşı

En etkileyici sergi “Kurbanlık Taş” tır. Bunda: Ay tanrıçası Coyolxauhqui’nin bir kabartma oyması bulunmaktadır. Bu baş: kollar ve bacaklar kopmuş, çıplak bir kadın formunu göstermektedir.

Efsaneye göre: Tula civarında Coatepec Serpents Tepesinde Savaş Tanrısı Huitzilopochli tarafından 400 insan kurban edilmiş ve tanrı öldürülenlerin kalbini yemiştir.

Müze ziyaretçileri: yukarıda tavandan bir delikten veya ana pencere önünde, düz uzandığı zemin katta: iki şekilde bu kurban taşını görebilirler. Taş: Huitzilopochtli tapınağının üstünde durmaktadır.

Esirler, piramidin yukarısında duran rahipler tarafından öldürülür ve kalpleri yerinden sökülür ve Coyolxauhqui taşına (kurbanlık taş) üzerine konur, cesetleri aşağıya atılırmış.

 

Güney Kanadı

Müze: piramit üzerinde bulunan iki tapınağı belirlemek için güney ve kuzey kanadı adı altında iki bölüme ayrılmıştır.

Güney kanat: Savaş tanrısı Huitzilopochli için ayrılmıştır. Burada 4 oda bulunmaktadır. Birinci oda: Aztek’lerin göçünü gösterir. İkinci oda: savaş ve tanrıları yatıştırmak için kurban odasıdır. Üçüncü oda: Aztek paralı sistemi ve ticaretle ilgilidir.

Dördüncü oda: sitede keşfedilen en büyük odadır. Piramidin üstüne çıkan merdiven: kartal kanatlı “kanatlı savaşçı” taş heykelleriyle çevrilidir. Yangın tanrısı Xiuhtecutli heykeli burada dikkati çekmektedir.

 

Kuzey Kanadı

Burada 4 oda bulunmaktadır. Burası yağmur tanrısı “Tlaloc”a adanmıştır. Birinci odada: timsah, kartal, puma, jaguar ve köpekbalıkları gibi kurban hayvanlarının iskeletleri görülür. Başka bir odada: doğum ve evrenin kendi vizyonuyla birlikte Aztek yaşam ve din kültürü çeşitli yönleriyle canlandırılmaktadır.

Son oda: İspanyolların gelişi ve Azteklerin ölümü üzerine yoğunlaşarak, fetihler ile ilgilidir.

 

Tzompantli

Museo del Templo Mayor girişinde bulunan bu duvar orijinal sitenin kuzey bölümünün bir parçasıdır ve avlunun ortasında durmaktadır. Duvar: Tenochtitlan Tapınağının İspanyol fatihler gelmeden önce neye benzediğini göstermektedir.

 

Kuzey Zocalo siteleri

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Santo Domingo

 

SANTO DOMİNGO-PLAZA DE SANTO DOMİNGO

Dominikliler buraya manastır inşa etmeden önce, Aztek imparatoru Cuauhtemoc Sarayı bulunuyormuş.

Evet, bu meydan: sömürge döneminde şehrin entelektüel merkezi olmuştur. Günümüzde ise, burada: Portal de los Evangelistas denilen bölge ilgi çekmektedir ki, bunlar eski moda daktilolar ile yazılar yazmaktadırlar. Dominik kilise eğlenceleri meydanda popülerdir.

Yıllar önce, burası daktilo yazan profesyonel yazarlarla doluymuş ve hala birkaç küçük matbaada çoğaltmalar yapılmaktadır. Uzun yıllar, biraz önce de söylediğim gibi profesyonel yazarlar tarafından işgal edilmiştir.

Örneğin: bir “aşk mektubu” yazdırmak isteyenler, ücreti karşılığında bunlara yazdırıyorlarmış. Ücreti karşılığında en iyi ve en romantik aşk mektubu, burada elektronik daktilo ile yazılıyormuş.

Evet: bu meydanda bulunanlar bir Dominik kilise ve bir heykeldir.

 

Kilise

Bu manastır: İspanyolların 1526 yılında buraya gelmelerinden kısa bir süre sonra kurulmuştur. Daha sonra yine burada yeni bir kilise kurulmuş ve bu yeni kilise 1590 yılında kutsanmıştır. Şehrin en eski kiliselerinden birisidir.

Kilise ve Santo Domingo manastırı: birkaç orijinal binadan oluşmaktadır. Mevcut kilisenin yani günümüzde görülen son kilisenin 1737 yılında tamamlandığı söyleniyor. Yapıda iki sütun arasında: St Augustine ve St Francis heykelleri ile iki büyük niş bulunuyor.

Özellikle: bir taş kabartma dikkat çekmektedir ki, bunda “St Peter; Aziz Dominic önünde diz çökmüş vaziyette cennet anahtarlarını almaktadır” Kilisenin içinde göze çarpan özellikler: barok kabartmalar ve neoklasik stildeki mihrap bölümüdür.

 

Memorial Josefa Ortiz de Dominguez heykeli

Bu kişi, Belediye Başkanının eşidir ve kendisi Miguel Hidalgo liderliğindeki bağımsızlık gurubuna yapılacak saldırıyı 1810 yılında gizlice haber vererek popüler bir bağımsızlık kahramanı olmuştur.

 

CENTRO CULTURAL DE ESPANA

Burası: 1990’lı yılların başına kadar Katedralin arkasında yıkık bir konak iken, hükümet tarafından burası İspanyol hükümetine devredilmiştir. Bu arazide: İspanyol fatih Cortes tarafından yaptırılan bir bina bulunuyordu.

Ancak mevcut bina 18. yüzyılda inşa edilmiştir.

Restorasyon çalışmalarının sonucunda 2002 yılında burası: İspanya Kralı ve Meksika Cumhurbaşkanı tarafından törenle hizmete açılmıştır. 2012 yılında ise tamamen yenilenmiştir.

Burada: İspanyol ve Meksikalı sanatçıların çalışmalarını içeren sergiler düzenlenmektedir. Ayrıca: yapının üst katında bir kafe ve alt katında bir hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır. Eğer, sanat sergilerine merakınız varsa, burayı gezebilirsiniz.

 

ANTİGUA ESCUELA DE ECONOMİA

Yapı: 1938-1954 yılları arasında İktisat okulu olarak kullanılmıştır.
Bina 1983-1988 yılları arasında Meksika İktisat Fakültesi Mezunları Derneği tarafından satın alınmıştır.

 

Güney Zocalo

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Saint Augustine Tapınağı
Saint Augustine Tapınağı

Manastır, cephesi üzerindeki bir madalyonda yazılı kitabesine göre 1699 yılında tamamlanmış ve 1722 yılında kutsanmıştır. Bu tapınak şehrin en geniş kilisesidir. Yapımına başlandığında, depremden zarar görmesini önlemek için kubbe ve çan kulelerinden yoksun kalmıştır.

Yapının iç zerafeti, cephe ve mihrabın ince ayrıntıları ilgi çekmektedir. 1860 yılında bina boşaltılmış ve “Oaxa Bilim ve Sanatlar Enstitüsü” tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Ancak 1893 yılında yeniden dini yapı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

 

Tlaxcoaque ve Conception Chapel

Tarihi merkezdeki bu kilise 17. yüzyılda yapılmıştır. Kilise ve plaza: geri kalan bölgeden izole edilmiş ve geniş sokakların yapımı nedeniyle çevresindeki 20. yüzyıl binalarından ayrılmıştır. Kilise kumtaşından yapılmıştır.

Günümüzde kilisenin bulunduğu bu bölge, şehirde suç oranının en yüksek olduğu yerlerden birisidir. Hatta, bu meydanda bulunan kilise bile 2001 yılında üç kez soyulmuş ve eski ahşap kapılar ve San Caralampio heykeli dahil birçok dini eser kaybolmuştur.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez San Bernardo Kilisesi
San Bernardo Kilisesi

Kilise ve eski manastır kompleksi eski bir Aztek tapınağı üzerine 16. yüzyılda sömürge döneminde inşa edilmiştir. Kilisenin içinde özellikle 16. yüzyıldan kalma nadir mihrap ilgi çekmektedir.

Batı Zocalo Siteleri

 

Palacio de Iturbide

Calle Madero adresindedir.
Yapı: 1780 yılında, Cordoba ailesi için inşa edilmiştir. Ama daha önce burada Don Gonzalo Juarez de Cordoba ve San Mateo de Valparaiso’ya ait konutlar bulunuyordu.

Mariana de Berrio: o dönemde bir yerel yöneticiyle evlenmiştir ve annesi onun için bu sarayı yaptırmıştır. Yani, kızı için bir düğün hediyesidir. Palermo şehrindeki bir kraliyet sarayının kopyası olarak yapılmıştır.

Sarayın ismi “Augustin de Iturbide” olarak kullanılmıştır. Çünkü: İspanya’dan bağımsızlığın kazanılmasının ardından Meksika imparatoru Augustin I; burada yaşamış ve taç giymiştir. Sarayın balkonunda, Meksika’nın ilk imparatoru Mayıs 1822 tarihinde Cumhuriyeti ilan etmiştir.

1821-1823 yılları arasında burada yaşamıştır. 19. yüzyılda bina “Madencilik Koleji” olarak kullanılmıştır. Daha sonra ise, 100 yıl boyunca otel olmuştur. 1965 yılında bina, Meksika Ulusal Bankasına satılmıştır.

1972 yılında ise “Kültür Vakfı” olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde burada yetişkinler ve çocuklar için geçici sanat sergileri düzenleniyor, ayrıca çeşitli sanat atölyeleri bulunuyor. Burası ziyaret edilebiliyor.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Latin Amerika Kulesi

Latin Amerika Kulesi-Torre Latinoamericana

Kule Pazar-Pazartesi günleri arasında saat 09.00-20.00 arasında açıktır. Giriş ücreti yetişkinler için 60 peso, çocuklar için 50 pesodur.

Şehrin gökdelenlerinden birisidir. Kule inşa edildiği 1956 yılında şehrin en yüksek binası olmuştur. 1972 yılında “Hotel Mexico” yapılınca 207 metre yükseklik ile burayı geçmiştir. Bu kulenin yüksekliği 138 metredir. İlaveten 44 metrelik anten bulunur.

Kule yapılırken birçok teknoloji kullanılmış ve birçok rekor kırılmıştır. Bu bina şehir sakinleri için bir gurur kaynağı olmuştur. Aynı zamanda güçlü depremlere direnmesiyle tanınır. 1957 ve 1985 depremlerinde bina herhangi bir hasar görmemiştir.

Günümüzde biraz önce de söylediğim gibi şehrin en yüksek binası olmasa da: şehir sakinleri arasında popüler bir konumdadır. Şehrin en önemli kentsel simgelerinden birisidir.

Evet: kulenin inşaatına 1949 yılında başlanmış ve 7 yıl sonra, yukarıda da belirttiğim gibi 1956 yılında 30 Nisan günü açılmıştır. Yapıda 3 bodrum ve 44 kat bulunmaktadır.

Cam ve alüminyum cepheli yapının 43. katında radyo ve televizyon sinyallerinin nakledildiği bir anten bulunmaktadır. Yapının son üç katında ise, şehrin mükemmel manzarası izlenebilen seyir terasları bulunmaktadır. 42.ve 43. katlarda camlı seyir terasları vardır.

38.katta: “Çağlar boyunca kent ve kulesi” isimli daimi bir fotoğraf sergisi bulunur. Burada kulenin yapım aşamaları gösterilmektedir. Ayrıca binanın temel kazısı sırasında bulunan tarihsel kent fotoğrafları ve arkeolojik parçalar da burada sergilenmektedir.

37.katta: hediyelik eşya dükkanı, 41. katta restoran, 43.katta geçici sergiler vardır. 44. katta açık ve bol rüzgarlı bir teras bulunmaktadır.

 

Museo Nacional de Arte-Munal

İtalyan mimar Silvio Katıda tarafından tasarlanan bu neoklasik bina: Ulusal Sanat Müzesinin 800 parçalık koleksiyonunun sergilenmesinde kullanılmaktadır. Bu çalışmalar 1810-1950 yılları arasında yapılmıştır. Meksika sanatının başyapıtlarını görmek isteyenler burayı ziyaret etmelidirler.

Müzede bu sanat eserleri yanında, büyük merdiven ve tavan freskleri de ilgi çekmektedir.
Müze: 1982 yılında kurulmuş ve 2000 yılında yenileme ve teknoloji yükseltme çalışmaları sonucunda yeniden kapılarını ziyaretçilere açmıştır.

Günümüzde müzenin önündeki plaza’da bulunan “El Cabillito” olarak bilinen “Carlos IV” ünlü heykeli çok popülerdir. Meydandaki bu heykel, 1979 yılında mimar ve heykeltıraş Manuel Tosa tarafından yapılmış ve buraya yerleştirilmiştir.

 

Plaza Tolsa-El Cabillito:

Manuel Tolsa isimli sanatçı, 1791 yılında Meksika’ya gelen ünlü bir İspanyol heykeltıraş ve mimardır. 1757-1816 yılları arasında yaşamıştır. Bu sanatçı özellikle: “Palacio de Mineria” isimli sokağın tasarımı, Büyükşehir katedrali tasarımı ve Charles IV bronz heykelinin yapımı ile tanınır.

Bu heykel: “El Caballito” olarak bilinen “küçük atlı” bir heykeldir. Başlangıçta “Zocalo” meydanına yerleştirilmiş ancak Meksika bağımsızlığını kazanınca, ülkenin ilk cumhurbaşkanı Guadallupe Victoria tarafından oradan çıkarılmıştır.

1979 yılında Plaza Tolso meydanına yani buraya yerleştirilmiştir. Yani, heykel buraya gelmeden önce farklı yerlerde ikamet etmiştir.

Heykelin arkasındaki etkileyici bina: 1911 yılında tamamlanmış ve 1982 yılından bu yana Meksika sanatına ait geniş bir resim koleksiyonu barındırmaktadır. (Museum Nacional de Arte buradadır)

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Meksika Posta Sarayı

Meksika Posta Sarayı-Postal Palace of Mexico City-Palacio de Correos de Mexico

Burası başlangıçtan itibaren postane merkezi olarak planlandı ve buna uygun olarak estetik ve teknolojiye sahip olarak 19. yüzyılda yapıldı. Yapı İtalyan mimar Adamo Boari ve Meksikalı mühendis Gonzalo Garita tarafından tasarlandı.

Özellikle Meksika’daki ilk asansörlerin burada kullanılması, buraya ayrı bir hava kattı. 1902-1907 yılları arasında sürdürülen inşaat faaliyetleri: tamamlandığında özellikle binanın iç unsurlarının güzelliği ortaya çıktı. Merkezi merdiven, tavan altın tonozları ve ince ayrıntılar iç güzelliği yansıtırken, dış cephede gotik unsurlar ve beyaz taş kullanıldı.

Yapı 4 Mayıs 1987 tarihinde ulusal sanat anıtı ilan edilerek koruma altına alındı. 4. katında “Deniz Tarih Müzesi” yerleştirildi. Cumartesi sabahları, burada oda müziği konserleri düzenleniyor, zamanı ve merakı olanlar gidebilirler.

 

Osmanlı Saati

Osmanlı saati olarak bilinen saat kulesi:1910 yılında tarihi merkezde Venustiano Carranza ve Bolivar sokaklarının kesiştiği yerde yapılmıştır. Çinilerle bezenmiş saat kulesinin üstündeki plakada, İsyanyolca “Osmanlı Cemaatinden Meksika’ya-Eylül 1910” yazmaktadır.

Saat kulesi, Meksika’nın bağımsızlığının 100. yılı anısına, Meksika’ya göç eden çoğu Osmanlı vatandaşı Lübnan ve Arap kökenli kişiler tarafından hediye edilmiştir. Kulenin açılışı 22 Eylül 1910 tarihinde dönemin Meksika Cumhurbaşkanı ve Osmanlı vatandaşı Antonio Letayf tarafından açılmıştır.

 

Casa de Azulejos-Fayans evi

Madero caddesi ve Mayo de Calle arasındaki bu yapı 18. yüzyılda yapılmış bir şehir sarayıdır. Erken Meksika mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir. Eve “talavera” denir.

Bunun en ilgi çeken yanı: güzel binanın mavi ve beyaz çinilerle kaplı olmasıdır. 1737 yılında Kont Orizaba Countess: evin tadilatı sırasında fayans yerleştirilmesini istediler. Fayansların Çin’de üretildiği ve daha sonra Meksika’ya sevk edildiği belirtilmektedir.

Cephede demir balkonlar ile birlikte göz kamaştırıcı tasarım, burayı ülkedeki en iyi barok yapılardan birisi haline getirmiştir.

1881 yılında yapı: bir özel erkek kulübü ve Jokey kulübü olarak görev yaptı. 1917 yılında ise yapının içine Sanborn isimli bir restoran ve mağazalar zincirinin şubesi açıldı.
Evet: yapının içinde bir restoran bulunmaktadır.

Restoran ortalama fiyatları ve iyi gıdalarıyla ünlüdür. Yapının iç duvarları: Jean Palcologue tarafından boyanmıştır. Mağribi varenda, anıtsal merdiven ve boyalı duvarlar görülmeye değerdir. Yapı 9 Şubat 1931 tarihinde ulusal anıt ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

 

The Mexican Military’s Museum of Drugs-Meksika Ordu Müzesi

Müze ilk olarak 1985 yılında açılmış ve defalarca genişletilmiştir. Batı yarımkürede, dünyanın en kötü uyuşturucu ile ilgili şiddet konulu başlıca müzesidir.

Meksikalı karteller: Kolombiyalı yetiştiricilerin yetiştirdiği “kokain” trafiğini kontrol etmektedirler. Ülkedeki yaklaşık 500.000 kişinin bu uyuşturucu trafiğinde doğrudan rol aldıkları beyan edilmektedir.

Müze: memurlar için uyuşturucu kaçakçılarının yakalanmasında bir eğitim aracı olarak kullanılmaktadır. İlk odada: dünyanın en güçlü suç örgütleri ve Meksika’da uyuşturucu kültürü betimlenmektedir. Ayrıca kaçakçıların uyuşturucu taşınmasında kullandıkları teknoloji ve uydu haberleşmesi anlatılmaktadır.

Özellikle kokain ile doldurulmuş bir ceset dikkat çekmektedir.

Evet, Meksika gerçekten büyük uyuşturucu potansiyeline sahip ve hükümet, bunlarla savaşmak için büyük çaba sarf ediyormuş ve bu müze bunun izahının yapıldığı yermiş. Müzenin amacının: “uyuşturucu ticaretiyle mücadelede en etkili yolu daha iyi anlamak” denilmektedir.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Üç Kültür Meydanı

 

Üç Kültür Meydanı-Plaza de las Tres Culturas-Plaza Santiago de Tlatelolco

Aztek, İspanyol ve modern yapıların bulunduğu bu meydan 1964 yılında oluşturulmuştur.
1473 yılına kadar Kolomb öncesi dönemde; Tenochtitlan şehri döneminde, bu meydan Tlatelolco şehrin ana meydanı olarak kullanılmıştır.

Söylenenlere göre, Aztek döneminde bu meydan her gün 60.000 kişi tarafından ziyaret edilen bölgenin en önemli pazarı yani ticaret alanı olmuştur. 1521 yılında İspanyollar tarafından Tenochtitlan şehri kuşatıldığında, bu meydan Aztekler tarafından son umutsuz standa sahne olmuştur.

Bu olay bir tablet anıt vasıtasıyla hatırlanır. Bu tablette şunlar yazılıdır “13 Ağustos 1521 tarihinde kahraman Cuauhtemoc tarafından savunulan şehir sonunda Hernan Cortes’in eline düşer, ancak bu ne bir zafer ne bir yenilgidir, bu bugünkü Meksika’nın melezlerden doğumudur”
Mario Pani tarafından tasarlanan meydan: üç farklı dönemlere ait binaların büyüleyici birlikteliğine hakimdir ve 1964 yılında tamamlanmıştır.

Meydanda: Aztek piramitleri ve tapınakları, bir İspanyol kilisesi ve modern bir kule blokları görülür. 1968 yılında polis, bu meydanda gösteri için toplanan kalabalığa ateş açmış ve yaklaşık 250 kişi ölmüştür. 1985 ve 1986 yıllarında depremde evsiz kalanlar için meydanda büyük bir çadır kurulmuştur.

Aztek piramitlerinin birinde, Aztek takvimine ait bazı işaretler görülen ince kabartmalar ilgi çekmektedir.

 

Camara de Senodores

Bunlar şehirde “ambulantes” olarak da bilinen sokak satıcılarıdır ve bunların geçmişi, İspanyol öncesi dönemlere kadar uzanır. 2007 yılında Meksika hükümeti bu sokak satıcıları ile mücadele etmeyi denedi ama başarılı olamadılar çünkü bu yasadışı kişilerin sayıları binlerce idi.

1003 yılında şehirde 200 bin civarında sokak satıcısı bulunduğu öğrenilmiştir. 1993 yılında tarihi şehir merkezinde sokak satıcılarının sayısının azaltılması için büyük mücadeleler verilmiştir.

Ancak yine de zamanla seyyar satıcıların sayısı büyümeye devam etmiştir. Son olarak 2007 yılı sonlarında, tarihi şehir merkezindeki birçok sokak satıcısı temizlenmiştir. Evet, tarihi şehir merkezinde 2013 yılında yaklaşık 25.000 sokak satıcısı bulunduğu söyleniyor yani tarihi şehir merkezini gezerken çok sayıda sokak satıcısı göreceksiniz.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Museo del Estenquillo
Meksika Mexico City Tarihi Merkez Museo del Estenquillo

 

Museo del Estanquillo in Mexico City

Müze: Meksika halkı için, eğlenceli olma umuduyla inşa edilmiştir. Onun kurucusu Carlos Monsivais’tir.

Müzede: film, müzik, heykel ve popüler sergiler bulunmaktadır. Ama aslında Meksikalılar müzede bulunan günlük objelerin çoğunu, popüler kültürlerinin bir nesnesi olarak tanımaktadırlar.

Müzede sergilenen 12.000 civarında nesne: Carlos Monsivais tarafından üç yıl boyunca toplanmış olup bunlar arasında bulunanlar: modeller, albümler, takvimler, müzik puanları, reklam ve ders kitapları, kayıtlar, minyatürler ve fotoğraflardır.
Müzenin üst katında: geniş ve rahat bir teras bulunmaktadır. Buradaki kafede mola verebilirsiniz.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez San Felibe Neri Temple

San Felibe Neri-Temple of San Felipe Neri “La Profesa”

Bu Katolik kilisesi 16. yüzyılda Cizvitler tarafından kurulmuştur. Yapı 17. ve 18. yüzyıllarda barok tarzında dekore edilmiştir. Kilisede önemli bir tarihi sanat koleksiyonu olduğu söyleniyor.

Doğu Zocalo Siteleri

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Museo de la Secreteria

Museo de la Secretaria de Hacienda Credito Publico-SHCP

1547 yılında, ilk İspanyol piskopos Fray Juan de Zumarraga: ikametgah için burayı seçti ve yapılan yapı, koloni boyunca, mütevazi ve orijinal yapısını korudu. Aslında: burada Aztek kültürünün savaşçı yer altı ve koruyucu tanrısının tapınağı yani piramidi bulunuyordu.

Saray, bugünkü görünümüne 18. yüzyılda ulaştı. Özellikle sütunları, taş oyma havuzları ve iki güzel avlusu popülerdir. Üst katta bir balkon görülmektedir.

Yapı 1994 yılında müze olarak açıldı. Burada iki sergi salonu bulunmaktadır. Müzede: aylık programlar ile müzik, tiyatro, dans, konferans, kitap sunumu, sergiler ve sanat atölyeleri etkinlikleri düzenlenmektedir.

 

La Santisima Church

La Santisima Trinidad kilisesinin olağanüstü cephesindeki Holy Trinity temsili resmi altındaki, kıvırcık bitki motifleri ve 12 havari dekorasyonu ilgi çekmektedir. Bu ilginç cephe 1755-1789 yılları arasında inşa edilmiştir ve şehir içindeki en iyilerin başındadır.

Yapımında Sagrario Metropolitano mimarı Lorenzo Rodriguez görev yapmıştır. Yapının diğer bir özelliği de papalık taçı şeklindeki çan kulesidir.

 

Jose Luis Cuevas Müzesi-Museo Jose Luis Cuevas

Cuevas 1934 yılında Mexico City şehrinde doğdu. Kendisi sayısız dergi ve kitapları resimlemesiyle tanınmaktadır. 1953 yılında Meksika duvar resimlerini kınayan makalesi yayınlandı. Çünkü sanatsal özgürlüğü savunuyordu.

Evet bu ünlü Meksikalı ressam: dünyanın çeşitli ülkelerindeki müze ve galerilerde kişisel sergiler açtı ve birçok ödül kazandı.

Müze: şehrin tarihi merkezinde bulunan Santa Ines manastırında 1992 yılında açıldı. Müzenin ilk müdürü, ölümüne kadar ilk eşi olan Bertha idi. 2000-2005 yılları arasında müzenin yönetimini ikinci karısı Beatriz del Carmen aldı.

Müzenin koleksiyonunda genellikle Latin Amerikalı sanatçılara ait 2000 civarında eser bulunmaktadır. Ana parçalardan biri ve en popüler obje: orta avluda bulunan “La Giganta” heykelidir. Bu bronz heykel 8 ton ağırlıktadır.

Kadın-erkek ikiliğini temsil eden yani çift cinsiyetli heykel, Charles Baudelaire’nin bir şiirden esinlenilerek 1991 yılında yapılmıştır. Müzenin “Erotik Oda” bölümünde, sanatçının gerçek ve kendi çizimleri bulunur.

 

House of the First Print Shop in the Americas

Burası Amerika’nın yani yeni dünyanın ilk matbaasıdır. Juan Pablos: 1539 yılında bu matbaada 35 kitap baskısına nezaret etmiş ve 1560 yılında burada Amerika’nın ilk katabı basılmıştır.
Matbaanın bulunduğu yapı: Templo Mayor kutsal alanının dış kenarında 1524 yılında Geronimo de Aguilar tarafından inşa edilmiştir.

1539 yılında Avrupa’dan getirilen ilk matbaa burada kuruldu. İlk olarak kilise ile ilgili belgeler yayınlanmaya başladı. Bu belgelerden birisi başpiskopos tarafından bizzat yazılmış “Meksika Dilde Kısa ve En kısa Hıristiyan Doktrini” başlıklı belgedir.

1847 yılında ABD askerleri, binayı işgal ettiklerinde içinde bulunan arşivleri de yok ettiler. Ardından bina 1989 yılına kadar siviller arasında birçok kez el değiştirdi. 1989 yılında ise UAM isimli kağıt ve baskı hizmetleri yapan bir kuruluş evi satın aldı ve restore etti.

Yapılan restorasyon çalışmalarında zemin yüzeyinde, 82 cm boyunda bir Aztek baş şeklindeki taş keşfedildi.

Günümüzde yapı konferanslar ve kurslar, çeşitli sergiler ve UAM için sürekli eğitim merkezi olarak hizmet vermektedir. 2008 yılında Meksika Kitap Müzesi, burada açılmıştır.

Cathedral Nuestra Senora de Balvanera ve San Charbey Sanctuary

Kilise ilk olarak 1573 yılında kurulmuştur. Daha sonra 1668 yılında bir manastır olmuştur. Ancak: rahibeler Reform Yasalarına karşı çıkınca, manastır ve kilise yıkılmış, diğer binalar boşaltılmıştır. Ana sunak 19. yüzyıldaki siyasi mücadeleler sırasında tahrip edilmiştir. Daha sonra yenilenen kilise: Meksika’da barok tarzdaki manastırların ortak özelliklerini gösterir. Çan kulesi karo kaplıdır.

Meksika Mexico City Tarihi Merkez Palacio de la Autonomia

Palacio de la Autonomia de UNAM

Yeni İspanyol darphanesinin ilk temsilcisi olan Luis Rivera: başlangıçta burada bir çiftlik evi inşa ettirdi, ardından burası Santa Teresa Manastırı ve ardından 19. yüzyılda Ulusal Öğretmenler birliği binası olarak yeniden inşa edildi.

1910-1924 yılları arasında burası Meksika Ulusal Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılmıştır. 1929-2004 yılları arasında ise burası üniversitenin bağımsızlık sarayı olarak kullanılmıştır.

 

Sagrario Metropolitano

Bu kilise katedralden bağımsızdır ve meydanın doğu bölümündedir. Yapı 1768 yılında Lorenzo Rodriguez tarafından tasarlanmıştır. Cephede geometrik süslemeler hakimdir. Yüksek sunak, 1829 yılında bir yerli öğrenci Manuel Tolsa tarafından yapılmıştır.

Ancak iç kısım 18. yüzyılda yangın ve deprem sonucunda tahrip olmuştur. Son bir not: yapı toprakaltındaki göl yerleşkesi sonucu olarak bir taraftan batmaktadır.