Güney Afrika Johannesburg

Afrika Güney Afrika Johannesburg

 

Cape Town ve Johannesburg arasındaki yolculuk için: üç seçenek bulunmaktadır. Tren, araba kiralama veya uçak. Ama bence: zamanınız varsa, bu iki şehir arasındaki yolculuğu: araba ile yapmanızdır. Böylece: ülkeyi daha fazla tanıma şansınız olacaktır. Kara yolunu tercih ederseniz, iki günlük keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. (iki şehir arasındaki uzaklık 1608 km dir.)

“Büyük Karoo” olarak isimlendirilen ve uçsuz bucaksız çöllerin hakim olduğu bölgede: gerek demiryolu ve gerekse kara yolu ile yolculuk yaparak: burayı görme şansınız olabilir.

Özellikle: yağışsız olan bu bölgede yine de yetişen bitkilerin ve açtıkları çiçeklerin güzelliklerine hayran olacaksınız. Ayrıca yine bu kurak bölgede koyun sürüleri göreceksiniz ki, bunlar açılan sondaj kuyularından elde edilen sularla yaşatılmaktadır.

Araba ile yolculuk yapıyorsanız. Kimberley denilen şehri görmelisiniz.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Kimberley

Şehrin : elmas madencilik geçmişi nedeniyle ve II. Boer savaşı sırasındaki kuşatma nedeniyle önemli tarihsel önemi vardır. Burada: Cecil Rhodes ve Barney Barnato ve De Beers geçmişinin izleri görülür. Johannes De Beer: Afrika’da ilk olarak elması keşfeden kişidir ve kendisi Kimberley’de gömülüdür.

Günümüzde ise, burası madencilik ve tarım sektörü merkezidir.
Burada özellikle bir çukur dikkati çekmektedir. Uzaydan görülebilecek kadar büyüktür. “Big Hole” denilen bu çukurun derinliği yaklaşık 215-705 metre arasında olan bu çukurun çevresi 1.5 km. dir. Su derinliği 41 metre ile 134 metre arasındadır.

Bu çukurdan: 1870-1914 yılları arasında: milyonlarca kırat elmas çıkarılmıştır.

Elmas madenciliği çoğu zaman elle yapılmıştır.
Kasaba merkezinden 30 km uzakta bulunan burası: Afrika’nın ilk maden merkezidir. Ama günümüzde de buradan elmas çıkarılmaya devam edilmektedir ve 2023 yılına kadar devam edileceği belirtilmektedir.

Burayı ziyaret ederseniz: rehberli turlarla: önce Afrika’daki Kimberley konumu ve elmas madenciliğinin geçmişi hakkında 17 dakikalık bir film izleyebilirsiniz. Daha sonra Big Hole görebilmek için yüksek bir platform üzerinde yürünür ve bir sahte maden şaftı gezilir.

Daha sonra küçük bir müzede kilitli kasada elmaslar görülür. Bu müzede: elmas madenciliğinin tarihinin hikayesi anlatılır ve ilk günlerden itibaren eserler sunulur.

Kasabanın diğer tesisleri ise: bir kafe, hediyelik eşya ve takı mağazalarıdır.
Şehrin ürkütücü boş sokaklarında yürüyebilir ve De Beers ailesinin yaşadığı mütevazi evi görebilirsiniz.

Ayrıca: kölelik 1834 yılında kaldırılmış olmasına rağmen, madencilerin çoğunun hiçbir özgürlüğü olmadan, kötü şartlarda nasıl yaşadıklarını görebilirsiniz. Küçük kulubeler madencilerin konutu olmuştur.

Öte yandan: Kimberley’de bulunan elmasların ticaretinde: elmas satın alma, kesme ve denizaşırı ülkelere gönderme işlemleri: burada görülen tek odalı ofislerde yürütülmüştür.

Güney Afrika Johannesburg

 

JOHANNESBURG

GENEL

Johannesburg: Güney Afrika’nın en kalabalık ve büyük şehridir. Afrika’nın ise, Kahire ve Lagos şehirlerinin ardından üçüncü büyük şehridir. THY ile yaklaşık 10 saatlik bir uçuşun ardından, İstanbul-Johannesburg şehirleri arasındaki ulaşım sağlanıyor.

1998 yılında: şehirde 3.3 milyon yaşında insan iskeleti bulunmuştur ve bu dünyada bulunan en eski insan türü iskeletidir. Bu yüzden şehrin tarihinin çok eskilere kadar gittiği ve hatta insanlık tarihiyle eş olduğu söylenir. Şehirdeki hızlı yaşam ise 1886 yılında altın çıkarılmasıyla başlamıştır.

Altın çıkarmaya gelenler burada çadırlar kurarak ilk yerleşimi başlatmışlardır. Ancak: 1 ton topraktan 2 gr altın çıkarıldığını duydum ve bugüne kadar buradan 1200 ton altın çıkarıldığını düşününce, ne kadar toprak hafriyatı yapıldığını düşünmek bile zor geliyor. Yani: bu bölgenin altı tamamen oyulmuş ve hatta şehrin altında Van gölü büyüklüğünde boşluk alanlar bulunduğu söyleniyor.

Ardından uzun süre İngiliz hakimiyetinde kalan şehirde, daha sonraki süreçte ünlü Güney Afrikalı Lider Nelson Mandela uzun yıllar yaşamıştır.

Şehrin altından bir nehir geçmektedir. Bu yer altı nehri: yetersiz otlaklara sahip şehrin zamanla Güney Afrika’nın en büyük şehrine dönüşmesini sağlamıştır ve günümüzde burada 3 milyon insan yaşamaktadır.

Şehri ziyaret etmek için en uygun zaman: Kasım-Mart ayları arasındaki dönemdir. Çünkü bu dönem, ülkede “yaz” sezonudur. Sıcak ve güneşli yaz havası, bazen öğleden sonraları çıkan ani fırtına nedeniyle olumsuz etkilenir. Şiddetli yağan yağmur bir den kesilir ve şehir tertemiz ve yemyeşil olarak ortaya çıkar.

Güney Afrika ülkesinin diğer şehirlerinde olduğu gibi, burası da ırk ayrımcılığından oldukça etkilenmiştir. Bu politikalar sonucu binlerce Asyalı: şehir banliyölerinden “Lenasia” ya yerleşmişlerdir. Öte yandan şehirdeki siyahlar da yine şehir banliyölerine sürülmüşlerdir.

“Soweto” denilen banliyöde, 2 milyon kişinin yaşadığı söylenir ve bunların birçoğu şehir merkezinde çalışmaktadırlar.

Şehirde sıcaklıklar şehrin yüksek irtifası nedeniyle Ocak ayında ortalama 26 derece civarındadır. Haziran ayında ise ortalama sıcaklık 16 derecedir. Kışın gündüzleri ılık, geceleri ise serin geçer. Şehir musluk suyu temizdir ve içmek güvenlidir. Ancak, tercih edenler için şişe suyu da bulunur.

Şehirdeki yemek kültürünün merkezinde özellikle “Malay” yemek kültürü etkindir. Bu yemeklerden özellikle sizlere önerebileceklerim: Samoosa, Bobotie ve Chakalaka’dır. Bunlar genellikle baharatlı olmaları ile tanınırlar.

Şehrin en eski restoranı olarak “Melville” bilinir. Saxon Hotel restoranı ise yine şehrin en ünlü ve güzel restoranıdır ve Nelson Mandela genellikle burada yemek yemiştir. Şehrin Melrose Arch bölgesi de pek çok restoranı barındırmasıyla tanınır.

Johannesburg şehrine yolunuz düşerse: en büyük alışveriş merkezi olan “Sandton City”den aradığınız birçok şeyi bulup satın alabilirsiniz. Diğer alışveriş yerleri ise: Northgate, Cresta, Rosebank, Eastgate.

Rosebank Flea denilen yerde, her hafta Pazar günü: Afrikalı kadınlar ve erkekler: kendi yaptıkları el ürünlerini satışa sunarlar. Yine: Bruma ve Panorama pazarlarından ucuz el ürünleri bulup satın alabilirsiniz.

 

ŞEHİR MERKEZİ

Güney Afrika Johannesburg

Kyalami Pisti

Şehir pek çok uluslar arası organizasyona ev sahipliği yapar. Ayrıca: her yıl Formula-1 yarışları burada düzenlenir. Pist 1960 yılında açılmıştır. 1990’lı yılların başında buradan Formula yarışları kaldırılmıştır. Takip eden süreçte, burada motor sporları yarışları yapılmıştır.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

SMAL STREET

Burası: trafiğe kapalı bir alışveriş alanıdır. Şehirde sokak satıcılarına karşı herhangi bir kısıtlama tedbiri uygulanmadığından, burada yüzlerce seyyar satıcı sokaklara sergi açarlar ve mallarını yayarak, gezginlere satmaya çalışırlar. Burada aklınıza gelebilecek her şeyi bulup satın alabilirsiniz.
Burada bulunan alışveriş merkezleri şunlardır:

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

MTB-Carlton Centre-Merkez Ticaret Bölgesi

İnşaat: 1967-1973 yılları arasında sürmüştür. 223 metre yüksekliğiyle Güney Yarımkürenin en yüksek binası olarak önem kazanmıştır. Merkezi kompleksteki yapı: beş yıldızlı, 30 katlı Carlton Hotel olmuştur.

Otel 1997 yılında kapılarını kapattı ve 1999 yılında devlet nakliye şirketi Transnet tarafından satın alındı ve popüler bir alışveriş merkezi haline getirildi. Ayrıca, burada çok sayıda ofis ve suit bulunmaktadır.

50 katlı bu binanın seyir terasına yani “Top of Africa” ya çıkarsanız, şehrin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Hatta: şehrin doğusundan güneyine ve batısına doğru uzanan kum rengi artıklardan oluşmuş dağları takip ederseniz: altın resiflerini görebilirsiniz.

Buraya çıkmak ücretlidir. Yetişkinler için 15R ve 12 yaş altındaki çocuklar için 10R ödemek gerekir.
Bu yapının bulunduğu komplekste: alışveriş merkezi, büyük bir otel, buz pisti ve büyükçe bir otopark vardır.

Güney Afrika Johannesburg

 

Oriental Plaza

Newton pazarının yanında, Bree Street üzerindeki bu mekan, 1970 yılından bu yana burada bulunan büyük bir alışveriş merkezidir. Burada indirimli fiyatlarla egzotik çeşitli kumaşlar satılır. Burada bulunan 360 mağazada yerel ve uluslar arası markalar da ucuz satılmaktadır. Doğu piyasalarında olduğu gibi pazarlık yapabilirsiniz.

Her ay 1 milyondan fazla kişi burayı ziyaret ederler.

Öte yandan, burada birçok çeşitli baharat satılmaktadır. Avlularda ise, Hint restoranları, barlar ve dükkanlar bulunur.

1893-1915 yılları arasında: evrensel insan hakları savunucusu Hindistanlı Mahatma Gandhi: burada yaşamış ve Afrika’da siyahlara yapılanları protesto etmek için pasaportunu bu meydanda yakmıştır. Bu olay, dünya tarihine geçmesi açısından önemlidir.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Rissik Street Post Office

Yapımına 1897 yılında başlanan bina, mimar Sytze Wierdman tarafından tasarlanmış ve bölgedeki en eski ve güzel tarihi yapılardan birisi olarak kabul edilir. Cumhurbaşkanı Paul Kruger: 1880’lerde Avrupa’da gezerken o orada gördüğü görkemli binalardan etkilenmiş ve hükümetin gücünün kanıtı olarak aynı derecede büyük binalar inşa ettirmeye karar vermiştir.

Bunun üzerine 1890 yılında Raadsaal ve 1897 yılında Pretoria Adalet Sarayı ile birlikte burası yaptırılmıştır. 1905 yılında bu bina zar-zor açılmıştır.

Postanenin bulunduğu meydan: şehrin ilk Pazar meydanıdır ve burada uzun yıllar yoğun ticaret yapılmıştır ve 1974 yılında Pazar başka yere taşınmıştır.

İngilizler Boer savaşının ardından bölgeyi ele geçirince, bu tarihi ve kırmızı tuğlalı binaya, yeni bir kat ve saat kulesi eklemişlerdir. Yapı 1996 yılından bu yana boştur. Boş kaldığı sürede: binada büyük hırsızlık olmuş ve saat, çan, ahşap korkuluklar ve bağlantı parçaları çalınmıştır.

1978 yılında bina “Ulusal Anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Şehre ait bina 1996 yılında postanenin kira sözleşmesinin bitmesi üzerine postane tarafından boşaltılmıştır ve Eyalet Hükümeti binayı teslim almıştır.

Güney Afrika Johannesburg

İmpala Stampede

Postanenin arkasında zarif bir anıt bulunuyor. Bu anıt: Ernest Oppenheimer parkındadır. Bir havuz üzerinde bulunan zarif kemer: 17 impaladan oluşmaktadır ve sanatçı Herman Wald tarafından yapılmıştır. Ancak impalaların kafaları ve bacakları kesilerek heykel tahrip edilmiştir. Daha sonra ise heykel yapan Wald’ın oğlu Michael tarafından restore edilmiş ve Main Street Anglo American binası dışındaki alanı süslemeye başlamıştır.

Güney Afrika Johannesburg

Johannesburg Halk Kütüphanesi

Şehir merkezinde, Market Street üzerindedir.
Belediye Sarayının arkasında, küçük bir parktadır. Ülkenin en büyük kütüphanesidir. Yapının zemin katında: altın ve elmas filizleri ve jeolojik örneklerin sergilendiği küçük bir koleksiyon bulunmaktadır. Kütüphanenin koleksiyonunda 1.5 milyon kitap ve 250.000 den fazla üyesi bulunmaktadır.

Güney Afrika Johannesburg

Newton Kültür Merkezi

Bree caddesinin yukarısındadır. Burasının daha önceleri meyve-sebze pazarı olduğu söyleniyor. Günümüzde burada sanatçılar, stilistler, aktörler ve müzisyenler toplanmaktadırlar. Oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır.

1920’lerde Belediye Başkan Yardımcısı Mary Fitzgerald tarafından kültür merkezine dönüştürülen mekanda: bir takvim yılı içinde caz festivalleri, Çin yeni yıl kutlamaları, dans ve havai fişek gösterileri düzenlenmektedir.
Kültür merkezinin içinde: Afrika Müzesi bulunmaktadır.

Güney Afrika Johannesburg

 

Afrika Müzesi

Burada; ülkenin ilk yerlileri olan: San ve Koikoiler ile ilgili küçük bir bölümde, Afrika tarihi ve kültürü üzerine birçok sergi bulunuyor.

Sergilenenler arasında bulunanlar; mutfak gereçleri, küçük bir kabile kulübesi, silahlar, giysiler vardır. Yine sergide bulunan ve “Bushman” mağarasında bulunan: “Taş Dönemi” resimlerinde ise: büyük bir incelikle avcılar ve hayvanlar betimlenmiştir.

Müzenin diğer bir bölümünde: Kap gümüşleri ve bölgenin öncüllerinin kullandıkları mobilyalar sergilenmektedir. Bunlar, bölgenin yerleşik beyazlarının tarihini göstermektedir. Victoria döneminde kullanılan bir pub ve eczane yeniden inşa edilerek ziyaretçilere gösterilmektedir.

Müzede özel bir bölümde: Mahatma Gandhi’nin ayrımcılığa karşı verdiği mücadele ile ilişkin binalar ve yerler gösterilmektedir. Kendisi 1893 yılında Londra’da okuduktan sonra, bir avukat olarak çalışmak için Güney Afrika’ya gelmiş ve 1904-1913 yılları arasında Johannesburg şehrinde yaşamıştır.

 

Tren istasyonu ve çevresi

1960’lı yıllarda inşa edilen tren istasyonu: Afrika’nın en büyük tren istasyonudur. Irkçılık yasaları kaldırılmadan önce: Melezler ve siyahlar, binanın özel bir bölümünü kullanıyorlar ve farklı vagonlarda seyahat ediyorlardı. Günümüzde ise: her gün 200.000 kadar siyah: Soweto denilen banliyöden şehir merkezine gelirler.

Güney Afrika Johannesburg

Güney Afrika Taşımacılık Müzesi-James Hall Museum

Güney Afrika’da en büyük ve en kapsamlı müze Şubat 1964 tarihinde kurulmuştur.
Tren istasyonunun eski girişinde bulunan müzenin önünde: 1890 model bir lokomotif bulunmaktadır.

Müzenin içinde ise model tren, uçaklar ve gemiler sergilenmektedir. Sergilenenler arasında diğer bulunanlar: platform bilet makinesı fenerler, yemek vagonunda kullanılan nesneler ve demiryolu makası kontrol panelleridir.

Kısacası, burada ziyaretçiler Johannesburg şehrinin ulaşım tarihini görürler. Muhteşem koleksiyon içinde: hayvanlar tarafından çekilen araçlar, bisiklet ve motosikletler, yangın motorları ve ekipmanları, buharla çalışan araçlar, tramvay ve troleybüsler bulunur.
Müzenin ismine gelince: James Hall: 1964 yılında bir müze kurdu.

Hall: eski modellerden özellikle otomobillere tutkundu. Onun en eski otomobili 1900 yılı yapımı Clement Panhard idi. Oğlu Peter Hall Aralık 2012 yılında müze başkanı oldu. Peter da, eski arabaları toplayıp koruyarak babasının mirasını genişletti.

Günümüzde müzenin koleksiyonunda 2500 parça nesne bulundurmaktadır. Güney Afrika’nın kendi alanında en büyüğüdür. Özellikle 1905 yılı Marryweather buhar pompası ve 1959 yılı Belediye Başkanlığı Rolls Royce yangın söndürme araçları ilgi çeker.

 

Johannesburg Sanat Galerisi

İstasyonun doğusunda: şehrin en eski parkı olan “Joubert Park” alanında bulunan bu galerinin binası: Sir Edwing Lutyens tarafından yapılmıştır.

Sanat galerisinin koleksiyonunun çekirdeği ilk olarak Kasım 1910 tarihinde atılmıştır. Koleksiyonun büyük bölümü: Güney Afrika sanat eserlerine yöneliktir.

Müzede sergilenen koleksiyonda eseri bulunan bazı sanatçılar şunlardır: El Greco, Dante Gabriel Rossetti, Raffaello, Sir John Millais. Koleksiyon 17.yüzyıl Felemenk ressamlarının eserleriyle başlar, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarına kadar olan dönemi kapsar.

Empresyonizm ve Post-Emresyonizme ayrılmış bölümde ise: Sisley, Pissaro gibi sanatçıların eserleri görülebilir.

Müzede, Güney Afrika sanatına ayrılmış küçük bir bölümde de: özellikle Jan Pienneef isimli sanatçının güzel manzara resimlere görülmeye değerdir.

Güney Afrika Johannesburg

Madenciler Anıtı-The Miner’s Monument

Tren istasyonundan birkaç blok kuzeyde, Rissik Street üzerinde, devasa bir anıt bulunur. Bu anıtta: büyük bir delgeçle çalışan: biri siyah, ikisi beyaz üç altın madeni çalışanı betimlenmiştir. Anıt; heykeltıraş David McGregor tarafından yapılmıştır.

1936 yılındaki bir gurup madenci temsil edilmektedir. Onların yüzü 1886 yılında keşfedilen Langlaagte yani batıya dönüktür. Anıt 1964 yılında Johannesburg belediyesine sunulmuştur.

 

Citty Hall

Rissing Street üzerindeki bu görkemli yapı: Edward tarzında inşa edilmiştir. İlk taşı 29 Kasım 1910 tarihinde Strathern dükü tarafından konulmuş ve 7 Nisan 1915 tarihinde Vali general Lord Buxton tarafından açılmıştır. Binanın önünde kalan boşluk: sivil ve askeri siyasi nitelikli çok sayıda toplantılar için kullanılmıştır. Yapı 1979 yılında “Ulusal Anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Güney Afrika Johannesburg

Witwatersrand Üniversitesi

Braamfontein bölgesi, Smuts Avenue adresindedir.
Burası Afrika kıtasında İngilizce eğitim veren en büyük üniversitedir. Bu üniversitenin kütüphanesinde: Portekizli kaşif Bartolomeu Dias’ın: 1488 yılında Port Elizabeth yakınlarında sapladığı “haç” bulunmaktadır.

Güney Afrika Johannesburg

Nelson Mandela Müzesi

West Soweto-Orlando adresindedir.
Şehirde en fazla turist çeken yerdir. Giriş ücretlidir ve Afrikalı yetişkinler için 40R, uluslar arası yetişkinler için 60R, öğrenci ve çocuklar için 20R.dir. Güney Afrika’nın diğer yerlerinde olmayan bir uygulama, eğer Afrikalı iseniz burayı daha ucuza gezebiliyorsunuz, hayır, çok saçma olmuş, bu tür bir uygulama çok saçma.

Bence burayı ziyaret etmeyin.

Mandela evi Soweto Heritage Trust: eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela Rolihlahla ve ailesi: 1946-1990 yılları arasında burada yaşamıştır. Daha sonra ise, bu evi: Soweto Heritage Trust için bağışlamıştır ve ev 1997 yılından itibaren müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1999 yılında ev “Ulusal Anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Evin orjinali, bu bölgede inşa edilen yüzlerce evle aynıdır. Standart teneke çatı, beton zemin, dar bir mutfak ve arkasında kova tuvalet bulunur. Sokak lambaları olmasına rağmen evlerde henüz elektrik yoktur ve parafin lambaları kullanılır. Yatak odasındaki çift kişilik yatak, neredeyse bütün zemini kaplayacak ölçüde yatak odası küçüktür.

Güney Afrika Johannesburg

Apertheid Müzesi

Burada: Afrika’nın 20. yüzyıl tarihini izlemek mümkündür. 2001 yılında açılmıştır. Müze binası: Gold Reef City denilen özel firma tarafından yaptırılmıştır. Müze: ilk ırkçılık faaliyetlerinin yükselişi ve düşüşünü göstermektedir.

Sergilerde: film çekimleri, fotoğraf, metin panelleri bulunur. 22 kişisel sergi alanı: ırk ayrımcılığı ve bu zorbalığı devirmek için çoğunluğun mücadelesine dayalı bir devlet yaptırımı sisteminin dramatik hikayesi anlatılmakta ve ziyaretçiler duygusal bir yolculuğu çıkarılmaktadırlar. Güney Afrika gerçeği, bu müze ziyaret edilince anlaşılmaktadır.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Hector Pieterson Müzesi

Soweto bölgesindeki bu müze: önemli kültür alanlarından birisidir. Burada: ırkçılığa karşı mücadelede ülke öğrencilerinin rolü anılmaktadır. İki hatıra sitesi, 12 yaşındaki Hector Pieterson’un 1976 yılında vurulduğu yerden yalnızca birkaç blok ötededir.

16 Haziran 1976 tarihinde, Soweto Lisesi öğrencileri, siyah orta dereceli okullarda eğitim dili olarak Afrikans kullanımı zorunluluğuna karşın, barışçıl bir protesto için sokaklara dökülürler. Öğrenciler stadyuma giderken, polis yürüyüşü bitirmeleri için onları uyardı. Şiddetli çatışmada öğrenciler polislere taş attı, polis öğrencilere ateş etti.

Soweto olaylarında 550 den fazla kişi öldü ve bu ayaklanmaların ülke çapında yayılmasına neden oldu ve 16 Haziran tarihinde Pieterson öldü. Pieterson’un ölüsü kızkardeşi Antoinette Sithole tarafından taşınırken Sam Nzima tarafından çekilen fotoğraf Johannesburg Dünya gazetesinde yayınlandı ve bu fotoğraf apartheid rejimi baskısının bir grafik resmi olarak bütün dünyada tanındı.

Evet bu müze 1976 ayaklanmasının anılması için yapılmıştır. Sözlü tanıklar, fotoğraflar, görsel-işitsel görüntüler bulunmaktadır.
Müzeye giriş ücretlidir, yetişkinler için 30R, öğrenciler için 10R ödemek gerekir.

 

ŞEHİR MERKEZİNİN KUZEYİ

 

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

JG Strijdom Tower-Hillbrow Tower

40 yıllık bu kule: canlı gece hayatının hızla yaşandığı “Hillbrow” bölgesindedir. Kulenin “JG Strijdom” ismi: aslında bir Güney Afrikalı eski başbakandan (1954-1958) gelmektedir. Başbakan görevden ayrıldıktan sonra kule: Telkom Joburg kulesi” olarak bilinir.

Burası: Güney Afrika’nın en yüksek yapısıdır. Kulenin yüksekliği 269 metredir ve fonksiyonel tasarımında bir de gözlem terası düşünülmüş ve yapılmıştır. 3 asansör bulunmaktadır. Kule yapıldığında Güney Yarımkürenin en yüksek yapısı olarak bilinirken, Avustralya’da bulunan 270 metre yükseklikteki Mount Isa Baca yapısı, Nisan 1971 tarihinde kulenin rekorunu ele geçirmiştir.

Kulede bulunan bir döner restoran ile gözlem terası: 1981 yılında güvenlik gerekçesiyle kapatılmıştır. Çünkü: o yıllarda ülke çapında stratejik noktalara gerilla saldırıları düzenleniyordu.

Kulenin duvarları, zemin seviyesinde 84 cm kalınlığında ve en üstünde ise 38 cm kalınlığındadır. Gözlem güvertesi 200 kişi kapasitelidir ve 24 büyük penceresinden şehir ve çevresinin 360 derecelik bir görünümü sağlanır. Restoran katında ise, saatin tersi yönünde, saatte 3 kez tur atılmaktadır. Tam kapasite ile 64 ton ağırlığında olsa da, bu düzgün hareket yalnızca üç beygir gücünde bir motor tarafından yaratılır. Rüzgarlı bir günde, kule tam bir sallanma ile 8 saniye sallanmış ve bu sallanmaya direkler uyum göstermiştir.

2010 yılında, Güney Afrika’nın ev sahipliği yaptığı FIFA Dünya Kupası için, kulenin 96.metre yüksekliğine, 35 ton ağırlığında bir futbol topu eklenmiştir. Bu futbol topunun 2014 yılına kadar kulenin bir parçası olduğu söyleniyor, yani sanırım 2014 yılı içinde bu futbol topu oradan kaldırılacaktır.

Ancak: Hillbrow bölgesi: ülkedeki en karışık ırkların bir arada yaşadığı yer olarak bilinir ve özellikle akşam saatlerinde burasının kesinlikle güvenlikli olmadığı söylenir.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Ulusal Askeri Tarih Müzesi

Sawonvold bölgesinin kuzey banliyösünde “Herman Ekstein” park içinde, hayvanat bahçesinin yanındadır.
Müzeye giriş ücretlidir, yetişkinler 30R, öğrenciler 25R ve yaşlılar 15R vererek müzeye girebilirler.

Müze, resmen Güney Afrika’nın Başbakanı, JC Smuts tarafından 29 Ağustos 1947 tarihinde açılmıştır. 1975 yılında müzenin ismi “Askeri Tarih ve Güney Afrika Ulusal Müzesi” olarak değiştirildi.

Kapsamı ise: Güney Afrika’da yapılmış tüm askeri çatışmaların tarihini kapsayacak şekilde genişletildi. Aynı zamanda: konferans ve diğer işlevler için popüler bir mekan olarak hizmet vermektedir. Müze, aynı zamanda Güney Afrika’da asker ve gaziler için manevi bir sembol olarak kabul edilmektedir.

Müzede: üniformalar, madalyalar, savaş bayrakları ve eski toplardan, II. Dünya savaşında kullanılan tanklara kadar birçok askeri malzeme sergilenir. Bunlar arasında: Anglo-Boer savaşları, Anglo-Zulu savaşları içinde kullanılmış silahlar da bulunur.

Müzenin bir diğer popüler özelliği: dünyada kendi türünde tek olarak bazıları iki dünya savaşında da kullanılmış savaş uçakları koleksiyonudur. Özellikle: dünyanın ilk savaş jeti olan ve çok ender rastlanan “Messerchmidt 262” versiyonu ilgi çekmektedir.

Güney Afrika Johannesburg

 

Sandton City Alışveriş Merkezi

Bu alışveriş kompleksi: Güney Yarımkürenin en büyük ve en gösterişlisi olarak tanınır. Yapı 1970’lerin başında Rapp ve Maister tarafından inşa edilmiş ve 1973 yılında açılmıştır. 4 katlıdır. Burada her şeyi bulup satın alabilirsiniz, kesinlikle uğramanızı öneririm.

 

ŞEHİR MERKEZİNİN GÜNEY BATI BÖLÜMÜ

 

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Soweto

Şehrin bu en büyük metropol ilçesi: ayrımcı planlamanın bir ürünüdür. 1903 yılında kurulmuştur. Şehir merkezine uzak bu alanda: şehir içindeki sektörlerde çalışan siyah emekçiler yaşamaktadırlar. Ancak daha sonra, burası beyaz işgali için ayrılmıştır. 1976 yılında öğrenci ayaklanması olduğunda, ülkede birçok siyasi kampanyanın merkezi hale gelmiştir.

Bu ayaklanmada: 176 öğrenci öldürülmüş, 1000 den fazla sivil yaralanmıştır.

Ayrıca: iki Nobel Barış ödülü sahibi Nelson Mandela ve Desmond Tutu gibi birçok siyasi kişi burada oturmuştur. Bunların yanında, yine Soweto denilen bu yerde, birçok ünlü spor ve bilim adamı da oturmuştur.

Ancak, yüksek işsizlik oranı bölgede yasadışı örgütlerin oluşumuna neden olmuştur. 1930’lardan bu yana: genç ancak okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, okul ve iş dışında buraya gelip gitmişlerdir.

1985 yılında ayaklanmalar yeniden alevlenmiş ve Nisan 1994 tarihinde ırkçılığın kaldırılması ile özgür seçimler yapılmıştır.

Son yıllarda Soweto yolları asfaltlanmış ve kasaba yeşillendirilmiştir.

Burası şehirde modern kuzey banliyölerine göre çok büyük tezat oluşturur. Burayı görmek isterseniz, özel seyahat acentalarının rehberli turlarına katılmanız önerilir. Nelson Mandela’nın yaşamının bir bölümü burada geçmiştir.

Pek çok halk hareketinin merkezi de burası olmuştur. Bu bölgede, küçük evlerde yaklaşık 2 milyon Afrikalı yaşamaktadır. Suç oranları yüksek olduğu için bu organize turlardan kesinlikle ayrılmamalısınız.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Gold Reef City

Şehrin güneybatısında: şehir merkezine 8 km uzaklıkta, Alamein yolunda bulunan bu bölgedeki açık alanda, restoranlar ve pek çok dükkanla, barlar ve boş bir otel ile 1890’lar canlandırılmıştır. Çünkü: Johannesburg denilince akla “altın” gelir ve hatta şehrin, som altından olduğu bile söylenir. Birçok cadde ve sokak ismi “altın” ile ilgilidir. Altını bulmak için koşuşturanların bir kısmı: hala bu şehirde yaşamaktadırlar.

Evet burası: şehrin eski bir maden ocağı üzerine kurulu, şehrin en büyük tematik eğlence parkıdır. Burada birçok eğlence ünitesi bulunuyor.

Burada: gerçek bir altın madeninde: 40 dakika süren gezintiye katılabilirsiniz. Bu gezintide: sizlere koruyucu kask ve madenci lambası verilecektir. Gezide: yerin 200 metre altındaki galeriye inilir. Küçük çocukların inmesine izin verilmeyen bu galerilerde: en yoğun zamanında 30.000 kişinin çalıştığı söyleniyor. Ancak zengin maden cevheri bitince: “Güney Afrika Madenciler Odası” burayı: “Madencilik Müzesi” haline getirmiştir.

Müzede: ilk madencilerin yaşadıkları kasabanın bir kopyası bulunur. Ayrıca: altın işleme sistemi ve altının öyküsü canlandırılır. Ayrıca, müzede: 25 kg olan külçe kalıbına dökülerek eritilen gerçek altın yapımını görebilirsiniz. Çeyrek milyon dolar değerindeki bu altın külçesi soğuduktan sonra, ellemenize de izin verilir.

Güney Afrika’nın çeşitli zengin altın madenlerinde çalışan binlerce maden işçisi: her Pazar günü, farklı bölgelerden gelerek, özel kıyafetleriyle: buranın amfitiyatrosunda “kabile dansları” sergilemektedirler.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Pilanesberg Ulusal Parkı

Şehir merkezine 150 km uzaklıktaki burası: Afrika kıtasının en önemli park alanlarından birisidir. Burada “Big Five” yani “Beş Büyük” olarak isimlendirilen hayvan türlerini görmek mümkündür. Bunun dışında: 350 tür kuş, 65 tür sürüngen ve 103 tür memeli hayvan da görülebilir.
Parkın ortasına doğru “Mankwe” barajı inşa edilmiştir. Parkın merkezindeki “Thabayadiotso” dağının ismi “gururlu dağ” anlamına gelmektedir.

Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg
Güney Afrika Johannesburg

 

Cradle of Humankind

Şehrin 25 km batısındaki bu alan 1999 yılında keşfedilmiştir ve yukarıda söz ettiğim gibi, burası: modern insanın atası olarak kabul edilen ve 2 ile 3 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan bir yerdir. Dünyanın bu en zengin insanımsı sitesi, dünyanın insan atasının fosillerinden % 40 civarındaki bölümüne ev sahipliği yapmaktadır.

Fosillerin çoğu ölü hayvan ve bitkilerin yardımı ile bulunduğu yerde ve zamanda muhafaza edilmiştir. Bunlar bize yeryüzünde canlıların zamanla nasıl değiştiğini öğrenmemize yardımcı olurlar.

Fosil kanıtlardan: paleoantropologlar, belli dönemde belirli bir ortamda yaşayan yaratıklar ve bitkiler hakkında bilgi ediniyorlar.

Burada ilk insanların yaşadığı çok sayıda (200 civarı) mağara görebilirsiniz. UNESCO burayı Dünya Kültür Mirası Listesine dahil ederek koruma altına almıştır.

Bu mağaraların bulunduğu yere giriş ücretlidir, yetişkinler için 20R ve çocuklar için 10R ödemek gerekir.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı

Afrika kıtasının güneybatı ucunda bulunan burası: daha önceleri “Cape Yarımadası Milli Parkı” olarak bilinmektedir. Park alanı içinde: Masa dağı ve özellikle nadir bitki örtüsü ilgi çekmektedir ve Mayıs 1998 tarihinde bölge: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Çünkü masa dağı milli parkı ve Cape Floristik bölgesi: dünyanın en zengin ve tek floristik bölgesidir. Buradaki bitki örtüsü içinde: 460 farklı bitki türü bulunduğu söyleniyor. Nadir ve nesli tükenmekte olan bitkiler, bu alanda biyo çeşitlilik yaratırlar. Bazı çok özel ve nadir bitkiler parkta çoğu yerde görülebilirler.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı
Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı

 

Öte yandan: yine burada yabanıl hayvan türleri de görülüyor ve bunlar arasında bulunanlar: Dassies, kirpiler, mongooeses, kemerli kertenkele, yılan ve kelebeklerdir. Birçok kuş türü arasındakiler ise: sığırcık, kaya kerkenezleri ve su kuşlarıdır.

Ama park alanının en ünlü sakinler: Boulder Beach bölgesinde bulunan Jackass Penguenleridir. Ağustos ve Ekim ayları arasındaki dönemde ise: açıklarda kambur balinalar görülebilir.

Masa dağının zirvesinde: Table Mountain Cafe dükkanı ile Oniki havariler tepesi arasında turlar düzenlenir. Yürüyüş turları 3 terminallidir. 15 dakikalık Dassie yürüyüş turu: kuzey, batı ve güney bölümlerine ait manzaraları içerir.

30 dakikalık Agama Walk yürüyüş turu: Cape Town ve Cape yarımadasının muhteşem manzarasını izletir. En uzun Klipspringer yürüyüş turu ise: platonun kenarından ilerler ve Platteklip George üstünde biter.

Plato boyunca: restoranlar ve piknik masaları bulunmaktadır.

 

Table Mountain Bölümü

Bu bölüm: Signal Hill, Aslan Başı, Masa dağı gerisindeki Şeytan Tepe, Oniki havari tepe ve Orange Kloof denilen yerden oluşmaktadır.

Masa dağı: 1857 yılında “Ulusal Anıt” olarak kabul edilerek koruma altına alınmıştır. Güney Afrika’nın en çok ziyaretçi çeken yeridir. Burası aynı zamanda milli bir parktır.

Masa dağı; güneyde Cape Point, kuzeyde Signal Hill bölümüne kadar uzanır ve aynı zamanda dünyanın en küçük, ama en farklı çiçeklerinin bir arada bulunduğu bir yerdir.

Masa dağının üst düzlüğünü sık sık örten beyaz sis tabakasına “masa örtüsü” denir. 1085 metre yükseklikteki MacLear Beacon tepesi: Masa dağının en yüksek noktasıdır. Masa dağı yerel dilde “Khoekhoe” olarak anılır ve yerli sakinler bunu “Hoerikwaggo” olarak söylerler, yani “deniz dağı” demektir.

Dağ: 1086 metre yükseklikte ve yaklaşık 3 km genişliktedir. Masa dağı: yaklaşık 260 milyon yaşındadır. Karşılaştırma açısından bakılırsa: Himalayalar 40 milyon yaşında, Alpler 32 milyon yaşındadır.

Dağ: daha küçük dağlarla çevrilmiştir. Şehirden bakıldığında: sağ yanda “Lions Head” (Aslan kafası) ve “Signal Hill” görülür. Sol tarafta ise “Devils Peak” (Şeytan Tepesi) bulunmaktadır. Signal Hill (Sinyal Tepesi): bir zamanlar denizdeki gemilerle iletişim kurmak için bir sinyal noktası olarak kullanılmıştır.

Günümüzde de, buradan her gün öğle saatlerinde top atışı yapılmaktadır. Özellikle: akşam saatlerinde Signal Hall tepesine giderseniz: Masa dağının karşısında, Cape Town şehrinin ışıklandırılmış, muhteşem romantik görünümünü izleyebilirsiniz.

Masa dağının batı yüzü: “Twelve Apostles” (Oniki Havari) denilen bir dizi belirgin kaya oluşu bulunmaktadır.

Bölgede: fauna ve flora önemlidir. Çünkü masa dağı: 1500 çeşit nadir bitkiye ev sahipliği yapmaktadır. Dağın doğu yamacında: ünlü “Kirstenboch National Botanical Garden” bulunuyor.

Mevsim ne olursa olsun; burada mutlaka şaşırtıcı çiçekler görülmektedir. Hatta: muhteşem yabani orkideler ve gümüş ağacı bu şaşırtıcı bitkilerin bir kısmıdır.

Dağda: çeşitli yabani hayvanlar da bulunmaktadır. Bunlar arasında: kaya tavşanları, oklu kirpiler, geceye özgü küçük bir antilop türü olan grbok ve Habeş maymunları sayılabilir.

Dağda: 300’den fazla patika bulunmaktadır. Eğer dağda bir yürüyüş planlıyorsanız: bu yürüyüşleri düzenleyen çeşitli şirketlerle irtibat kurmanız gerekir.

1998 yılında Dünya Çevre Gününde, Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela: Masa dağını “Dünya’ya bir hediye” olarak ilan etti. 2004 yılında ise: burada bulunan inanılmaz 8200 çeşit bitki türü nedeniyle, bölge UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine” dahil edilerek koruma altına alınmış, Doğal Dünya Mirası olarak kabul edilmiştir

Restaurant

Masa dağı üstünde self-servis hizmet verilen bir restoran bulunmaktadır. Burada: sıcak kahvaltı, menüler, kahve bar, sıcak yemekler gibi değişik bir yelpaze sunulmaktadır. Restoran 120 kişi kapasitelidir.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı Silvermine Bölümü
Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı Silvermine Bölümü

 

Silvermine Bölümü

Silvermine denilen burası, şehir merkezine 10 dakika uzaklıktadır. Bu bölümde: iyi işaretli parkurları kullanarak dağ bisikleti gezisi yapabilirsiniz. Ayrıca doğa yürüyüşü yapmakta mümkündür. Özellikle: hafta sonlarında yerli halk ve turistler burayı ziyaret ederler.

Buradan kısa yürüyüşler ile: False Bay ve Cape Point denilen yerlere ulaşmak mümkündür.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı Cape Point-Cape of Good Hope Bölümü
Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı Cape Point-Cape of Good Hope Bölümü

 

Cape Point-Cape of Good Hope Bölümü

Buraya giriş ücretlidir. Yetişkinler için 105R ve çocuklar için 50R ödemek gerekir. Feniküler için ise: yetişkinler için 52R ve çocuklar için 22R ödemek gerekir. Buraya ulaşmak için bir araba veya otobüs ile 40 dakika yolculuk yapmanız gerekir.

Burası, en güney bölümü kapsamaktadır. Cape Point ve Cape of Good Hope uzanır.
Buranın en büyük özelliği: en güney uçta olmaları ve Atlantik ile Hint Okyanuslarının birleşme yeridir. Cape Town: Cape yarımadasının 60 km güneybatı ucundadır. Cape Point: milli park alanı içinde bir doğal rezerv alanıdır ve güney bölüme düşer.

Burayı ziyaret ederseniz, Ümit Burnu denilen yeri görebilirsiniz. Zaten, daha önceki ismi “Fırtınalar Burnu” olan bu mekan: aynı zamanda çok sayıda batık gemi barındırmaktadır ve bunlar özellikle: batıdan doğuya “Cape Litters” sahilindedir ve bu bölgede 26 kayıtlı batık görebilirsiniz.
Bölgede ayrıca: Vasco da Gama ve Bartolomeu Dias gibi kaşiflerin anıtları da görülebilir.

UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Zengin ve çeşitli flora ve fauna: 7.750 hektarlık alanı kapsamaktadır. Bu bölgede: babunlar ve zebraların yanı sıra 250’den fazla kuş türü bulunmaktadır. Yani: Cape Point: doğa tutkunları için bir cennettir. Dünyanın başka hiçbir yerinde büyümeyen 1.100 yerli bitki türü görebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz.

1859 yılında burada ilk deniz feneri (Da Gama Peak) tamamlandı ve günümüzde de deniz seviyesinden 249 metre yukarıda durmakta, Güney Afrika kıyısındaki tüm deniz fenerleri için merkezi izleme noktası olarak kullanılmaktadır.

Bu tarihi binaya ulaşmak isterseniz, deniz seviyesinden 127 metre yükseklikteki alt istasyona gelen tekneler ile, 3 dakikalık bir feniküler yolculuğu yapmanız gerekir. Bu yolculuk sonunda: eski deniz fenerinin altındaki izleme noktasına ulaşabilirsiniz.
Bölgedeki ikinci deniz feneri: birkaç metre uzakta 87 metre yüksekliktedir ve 1914 yılında inşa edilmiştir.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı False Körfezi

False Körfezi

Buranın gizli koyları ve iki feneri: bu olağanüstü yarımada boyunca: dağ zebra ve cesur babun maymunları ile karşılaşabilirsiniz. Ayrıca: su samuru, kertenkele, yılan, kaplumbağa, böcekler de görülebilir.

Boulders Simonstown pitoresk köyü yakınlarında: tenha koylar ve plajlar dizisi görülür. Simon bölgesinin kayaları ve güneyindeki bu plaj bölgesi: büyük bir Afrika pengueni kolonisini barındırmaktadır. Plaj bölümü: dev mermer şeklindeki kayalarla: rüzgar, ağır dalgalar ve akıntılara karşı koruma sağlamaktadır.

Aynı zamanda: burası Atlantik kıyılarına nazaran daha sıcaktır. Bu koloni: dünya üzerinde yalnızca birkaç penguen kolonisinden birisi olarak önem kazanmaktadır. Plaj: bir koy bölümünde kaldığından özellikle çocuklar için idealdir. Ama: penguenlere dokunmak ve onları beslemek uygun değildir.

Çünkü: onlar şirin ve sevimli görünmelerine rağmen, gagaları jilet gibi keskindir ve onlar kendilerini tehlike altında hissettiklerinde, parmak veya burun ısırmak konusunda tereddüt etmezler.

Yüksek ses çıkarmaları nedeniyle “Jackass penguenleri” olarak isimlendirilen bu sevimli kuşların yuvalama sezonları: Şubat-Ağustos ayları arasındaki dönemdir. Dünya üzerindeki penguen sayıları ilk olarak 1956 yılında sayıldıklarında 150.000 damızlık çift var iken, 2009 yılında sayıldıklarında yalnızca 26.000 çift damızlık penguen kaldığı görülmüştür. Yani sayıları hızla azalmaktadır.

Bu kayalıklardaki penguen kolonosi ile buraya 1983 yılında yerleşmiştir. 2005 yılı sayımlarına göre, burada 3900 kuş bulunuyor iken, 2011 yılında kuş sayısının 2100 olduğu görülmüştür. Bu sayısal düşüşün temelinde: aşırı avlanma, petrol sızıntıları, deniz kirliliği, habitat tahribatı ve sorumsuz turizm faaliyetlerinin olduğu düşünülmektedir.

Kumların üzerinde piknik yapabilir ve yüzebilirsiniz. Dünya üzerinde penguenlerle yüzme şansının olduğu başka bir yer yoktur. Ancak biraz önce de söylediğim gibi gerek penguenlerin keskin gagaları ve gerekse gel-git için tedbirli olmanızı öneririm.

Evet, park alanını tanıttıktan sonra: buraya ulaşımda kullanılan teleferik hattı ile ilgili bilgi vermek istiyorum.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı Cableway-Teleferik
Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı Cableway-Teleferik

 

Cableway-Teleferik

Masa dağı teleferiği: zirveye ulaşım için gereken zorlu yürüyüş ve tırmanış için güzel bir çözüm olmuştur. Teleferik sistemi: 1929 yılında hizmete girmiştir. Ancak: daha sonraki süreçte, günlük yolcu sayısı 600.000 kişileri ulaşınca, yoğun talebi karşılamak üzere teleferik sistemi: 4 Ekim 1997 tarihinde İsviçre’den ithal edilen ve son teknoloji kullanılan sistemle değiştirilmiştir.

Günümüzde: hava durumu izin verdiği sürece, her gün düzenli olarak çalışır. Teleferik kullanım ücretleri: yetişkinler için 105R, 18 yaş altı çocuklar için 100R, 4 yaş altı çocukla için ücretsizdir. Sıra beklemek istemiyorsanız, önceden internet üzerinden bilet satın almanızı öneririm. Yoksa: uzunca bir sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz.

Kalkışlar: “Lower Cable Station” denilen yerden yapılır. 65 kişilik kabinle yapılan yolculuk yaklaşık 6 dakika sürer. Teleferik saniyede 10 metre hızla ilerler. Rüzgarlı havalarda: teleferik kabininin tabanı su ile doldurulur ve denge sağlanır. Kabinler: hızla ilerlerken aynı zamanda 360 derece dönerek, yolcularına muhteşem manzarayı izleme fırsatı sunarlar.

Üst teleferik istasyonu: deniz seviyesinden 1067 metre yüksekliktedir. Şehri 1000 metre yüksekten izleme şansı bulacağınız zirveye ulaşıldığında: burada “Masa dağı posta damgasını taşıyan mektuplar gönderebileceğiniz ve hediyelik eşyalar satın alabileceğiniz bir mağaza bulunur.

Ayrıca: çok sayıda seyir platformu bulunur. Açık havada: teleferik istasyonunun bulunduğu alanın çevresindeki bu seyir platformlarının bulunduğu plato boyunca yürürseniz: kuzeyde Waterfront ve Masa dağı körfezi; batıda Camps körfezi ve Twelve Apostles: doğuda Stellenbosch Cape burnu olmak üzere şehrin birçok yerini görebilirsiniz.

Teleferik sistemi, günümüze kadar olan süreçte 22 milyon insanı: Masa dağı tepesine ulaştırmıştır.

Buraya bir gezi yaparsanız: dağın zirvesinden kuşbakışı olarak çevrenin mükemmel bir manzarasını izleme şansı bulursunuz. Buradan: Cape Town hayatının bütün varlıkları, aşağıda minyatür halde görülür. Ayrıca: körfezdeki sayısız gemiler, tarihi binalar, yükselen gökdelenler, varlıklı banliyölerin güzel evleri, hoş plajlar ve kasvetli gecekondular görülür.

Ancak: buraya çıkmadan önce, mutlaka hava durumunu takip etmeniz önerilir. Çünkü: dağın tepesinde hava her an değişebilir. Bir an parlak güneş ışığı varken, ardından kısa sürede: gökyüzü bulutlarla kaplanabilir ve dağın zirvesinde, tepede duran, eteklere kadar yayılan ve “Masa Örtüsü” denilen görüntü ortaya çıkabilir. Ancak: buraya çıkmayı düşünenler için altın kural “Zirveyi görebiliyorsanız, zirveye çıkın”

Güney Afrika Cape Town Alışveriş

Güney Afrika Cape Town Tarih

Seyşeller Yemek kültürü

Seyşeller Yemek kültürü

 

Evet: Seyşeller yemek kültürü bakımından zengindir. Çünkü: ülkenin geçmişinde Fransız, İngiliz, Afrika ve Arap yemek kültürleri ve öte yandan Hint yemek kültürü bulunmaktadır.

Ama burası bir ada ülkesi olduğu için elbette yemek kültürünün temelinde balık ve deniz ürünleri bulunmaktadır.

Ayrıca, köri ve pilav da bu ülkenin yemek kültürünün temeline oturmuştur.

NE YENİR

Seyşeller’de dışarıda yemek, romantik-rahatlatıcı ve egzotik bir deneyim olabilir. Ancak aynı zamanda bazı büyük oteller, kendilerine bağlı restoranlarda yemek için tercihinizi değerlendirirler ancak bu son derece pahalı olacaktır.

Yani dikkatli düşünürseniz, istediğiniz yerde ve muhteşem deniz manzarasına sahip bir restoranda uygun fiyata yemek yemek mümkün olmamaktadır.

Akşam üstü: yemek saatlerinde Seyşeller’in havası sarımsak ve baharat kokuları ile dolar.

Seyşeller Yemek kültürü

Yemek Saatleri

Sıcak ülke insanlarının aksine Seyşeller’in yemek saatleri Akdenizlilerden farklıdır. Kahvaltı erken yapılır, öğlenleri saat ikiye kadar öğle yemeği yenmiş olur ve akşam yemeği de erken yenir. Akşam yemeğinin hava kararmadan yenilmesi alışkanlığı elektrik olmayan dönemlerden gelmedir.

 

Ne Yenir

Seyşeller mutfağı genel olarak Fransız ve Hint geleneklerinin bir karışımıdır. Sık sık yemeklerde curry ve hindistancevizi sütü kullanılır. Ayrıca: zerdaçal, kimyon, kişniş gibi baharatlar da kullanılır. Diğer malzemeler ise, balık ve deniz ürünleridir.

Tavuk, meyveler ve egzotik meyveler yemeklerde sık görülür. Popüler yemeklerde ana malzeme olarak domates kullanılır. Çoğu yemek pilav eşliğinde ikram edilir.

Bu ülkede yaygın olarak “kerevit” yeniliyor. Öte yandan: körili balık, pilav, ahtapot ve deniz kabukluları da olabilir. Ama köri  düşkünü iseniz, burası tam size göredir çünkü köriyi özellikle pilav ve deniz ürünlerinde bolca kullanıyorlar.

 

Kahvaltı

Seyşeller’de kahvaltıda: papaya, guava ve mango gibi egzotik meyveler eklenir.

 

Öğle Yemeği

Bölge halkının öğle yemeği, genellikle iş yerinde veya koştururken yenilen bir sandviçten ya da hazır yemekten ibarettir. Bazen öğle yemeği öğünü atlanır.

Akşam Yemeği

Günün en önemli öğünüdür. Aslında sahilden uzaktaki  restoranların birçoğu yalnızca akşamları açılır. Bazı restoranlar saat 18.30 gibi açılır ve dolar, ama genelde restoranlar saat 19.00 da hizmet vermeye başlarlar ve saat 22.00-22.30 gibi kapanırlar.

 

Nerede Yenir

Restoranların yemek kalitesi neredeyse aynıdır. Hepsi gayet iyidir ama ücretleri genellikle şarap ya da başka alkollü içki siparişiyle yükselir. Restoranların servisleri ve dekorasyonları farklıdır. İngilizce ya da Fransızca karşılıklarının yazılı olduğu mönüleri okurken zorlanmasınız.

Seyşellerde en iyi yemek seçenekleri

Mahe, Praslin veLa Digueadalarındadır. Bunlar seçkin bir atmosfere sahip Lemuria Resort ve Legend gibi resort restoranlar barındırmaktadır.

Mahe adasında Creole uluslar arası yemeklerin geniş bir yelpazesini sunmaktadır.

Daha mütevazi bütçe ile bir şeyler yemek isterseniz bu kez fast-food ve atıştırma seçeneklerini tercih edebilirsiniz. Yemek menüleri, Hint ve geleneksel yemekler içerir. Hafta ortasında büfeler de bir seçenek olabilir.

Sahilde bir şeyler yemek isterseniz: burada yerel gıda, taze yakalanmış deniz ürünleri kullanılarak yapılan yemekleri bulabilirsiniz. Daha sıra dışı yemekler, ahtapot ve papağan balığı biftek yemekleridir.

Cerf Island resort adlı “1756 Restaurant”; zarif denize bakan uçurumların tepesindedir ve geleneksel Creole ve uluslar arası mutfaklardan güzel yemekler sunar.

 

Balık ve Deniz Ürünleri

Seyşeller mutfağının spesiyalitesinin balık olması hiç şaşırtıcı değildir. Çevrede binlerce mil Okyanus olduğundan Seyşeller her zaman taze ve en lezzetli balıklara kolayca ulaşmış ve bunları basit bir ton balığı ızgarasından acılı, egzotik körili balık yemeğine kadar çeşitli şekillerde pişirmiştir.

Genel olarak “Kreol” başlığı altında toplansa da, Seyşeller mutfağı eşsizdir. Yakındaki Mauritius’dan bile farklılık gösterir. Fransız, Çin, Hint, hatta balık ve patates kızartmasını hayatlarına sokan İngiliz mutfağından bile izler taşır.

Ancak, patatesin yanında morina balığı değil, genellikle egzotik papağan balığı (kakatwa) olur.

Birçok kaliteli restoran balık yemeklerinde daha incelikli bir yaklaşık sergiler. Örneğin: misket limonuyla tatlandırılmış çiğ balık (genellikle yelken balığı ya da kılıç balığı) veya lezzetli bir başlangıç olarak tütsülenmiş yelken balığı deneyebileceğiniz en iyi yerlerden biri Seyşellerdir.

Diğer bir sıra dışı yemek acı soslu köpekbalığı, yani satini’dir. Öğütülmüş köpek balığı eti, zerdeçal ve küçük salatalığa benzeyen ekşi bir meyve olan bilimbi ile pişirilir.

Bourzwa, bazen Fransızca bourgeois da denir, mercan balığıdır. Genellikle taze misket limonu suyuyla haşlanan beyaz etli balık sarımsak, domates, soğan ve acı biber doldurularak sıcak kömürde ızgara yapılarak servis edilir.

Uskumru gibi balıklar da genellikle bu yöntemle bütün halinde servis edilir. Balığı tabakta bütün halinde görmekten hoşlanmıyorsanız, balık ızgaranın (pwason grille) kafası ve kuyruğuyla servis edildiği aklınızda bulunsun.

Restoranların birçoğunun mönüsünde deniz ürünleri bulunur. Yerel karides ve yengeç harikadır. Istakoz genellikle ithal edilir. Buraya özgü iki tür kabuklu deniz canlısı yenir. Palaurd sarımsaklı yağla servis edilen küçük bir  tür midyedir. Çorbası yapılan “tektek” ise daha küçük bir diğer midye türüdür. Genellikle içine konulan tektek kabuklarıyla servis edilir.

 

Et Yemekleri

Balık ve deniz ürünleri sevmiyorsanız, balıktan başka seçenekler de vardır. Mönüde her zaman et yemekleri bulunur. Tavuk, sığır eti, koyun eti, domuz eti, sıklıkla keçi eti ve geleneksel olarak yeşil mercimekle güveçte pişirilen yöresel sucuk.

İthal sığır etinin kalitesi yüksektir. Yerli domuz eti, özellikle de körili olanı, biraz yağlıdır. İyi restoranlarda tavuk fileto yiyebilirsiniz.

Ayaküstü bir büfede daha sağlıklı, günlük yiyecekler bulabilirsiniz ama etin kalitesi biraz düşük olabilir. Buralarda çeşitli sulu yemekler ve körili çeşitler bulunur. Daha ucuz mekanlarda tavuk küp küp doğranır ama kemiğinden ayrılmaz ve genellikle tavuğun daha az etli yerlerini de içerebilir. Bu nedenle tavuk köri yemek biraz zahmetlidir.

 

Acılı Yiyecekler

Yöresel köriler kuşkusuz acıdır ama turistlerin sıkça gittiği restoranlarda daha az acı kullanılır. Seyşeller körisinin eşsiz tadı daha çok tanınan Hint körisinden daha farklıdır. Seyşeller acı biberini benzersiz kılan şeyse boyutları küçüldükçe acının yoğunluğunun artmasıdır.

Yağın ya da sirkenin içinde yemekle birlikte servis edilen ince ince doğranmış acı biberlere  temkinli yaklaşmakta yarar vardır. Bir lokması bile midenize gidene kadar sizi epeyce zorlayabilir. Denemeye değer özel bir spesiyal olan “kari koko” hindistancevizi sütüyle yapılır, kremi kıvamındadır ve çok lezzetlidir.

Aynı şekilde hazırlanan ahtapot ve tavuk da çok lezzetli olur. Daha önce ahtapotu lastiğe benzeyen sakız gibi dokusu nedeniyle beğenmediyseniz, Seyşeller’de kendinize bir şans daha tanıyın. Burada ahtapotu hazırlamanın püf noktasını biliyorlar ve yerken neredeyse ağızda eriyor.

Yemeklerin çoğu gibi körili yemeklerde sade pilav, salata ve acı sosla birlikte servis edilir. Çiğken rendelenmiş yeşil papaya, mango, sarı elma ve havuç ya da misket limonu ve biber sosu kullanılmış mezeler acılı köriyle birlikte iyi gider. En acı körili yemeğin yanında bile, size bir  de doğranmış acı biber tabağı isteyip istemediğiniz sorulacaktır.

 

Sebzeler

Çok fazla sebze yemeği çeşidi yoktur ama yöresel sipesiyaller arasında ince patlıcan dilimleri koyulan, ince bir hamurun yağda kızartılmasıyla yapılan patlıcanlı börek, yöresel olarak yetiştirilen biberli suteresi, çeşitli bred’ler (Çin pırasası ya da burada yetişen bayır turpunun yaprakları olan bred mourogn gibi her çeşit yeşil yapraklı sebze), bir de havuç ve patates vardır.

Seyşellerde gezinizden keyif aldıysanız, dönmeden önce mutlaka ekmek ağacı meyvesini de tadın.

İnanışa göre, bu meyveyi tadarsanız muhakkak buraya tekrar gelirsiniz. Geleneksel bir yöntemle pişirilir. Ekmek ağacı meyvesi fırınlandıktan sonra tuz ve tereyağı ile servis edilir. Ayrıca, ada sakinleri bu meyveden cips de yaparlar.

Yöreye özgü palmiyelerden birinin filizleri bir zamanlar palmiste veya Milyoner Salatası (bunu elde etmek için ağacın tamamı kesilirdi) adıyla servis edilirdi, ancak bu bitkiler artık koruma altında olduğundan onların yerine yaygın bulunan hindistancevizi palmiyesinin yumuşak iç çekirdeği kullanılır. Genellikle aperatif olarak misket limonu suyuyla veya daha doyurucu bir yemek olarak peynir sosuyla hazırlanır.

 

Tatlılar

Tatlı seçenekleri arasında: dondurma, şerbet veya meyve salatası olduğu için eğer çok fazla meyve sevmiyorsanız tatlı için midenizde yer ayırmayın. Bu tatlılardan üçüde lezzetlidir. Krema yerine hindistancevizi sütü kullanılan bu tatlılarda jamalac, guava, mango ve çarkıfelek meyvesi gibi egzotik tatları deneyebilirsiniz.

Meyve salatası bazen nugat ya da karamelize hindistanceviziyle birlikte yenir. Hindistancevizli ve limon otlu gibi sıra dışı seçenekleri de bulunan dondurmalar ve şerbetler lezzetlidir. Birçok mönüde yer almayan otantik tatlı “daube” hindistancevizi sütüyle kaynatılarak pişirilen muzlu ya da ekmek ağacı meyvesiyle yapılan bir sütlü tatlıdır. Restoranlara göre otellerin mönülerinde biraz daha fazlı tatlı çeşidi bulunabilir.

 

Ne İçilir

Körili yemeğinizi sindirmek için nefis yerli biralardan (Seybrew ve Eku) birini veya yine Seyşeller’de lisanslı olarak üretilen bir Guinness içebilirsiniz. Taze sıkıldığı zaman daha lezzetli olan çeşitli meyve sularını deneyin.

Bir bardak tuz ve şekerle tatlandırılan taze sıkılmış misket limonunun lezzeti ve ferahlatıcı etkisi karşısında ziyaretçiler çoğunlukla şaşırırlar. Eninde sonunda size bir “kokotann” yani içindeki hindistancevizi suyunu içebilmeniz için tepesi kesilmiş bir yeşil hindistancevizi ikram edilir.

Bu, suyu andıran ama tamamıyla benzersiz bir tada sahip renksiz bir sıvıdır. Egzotik kokteyllerde kullanılan daha yoğun ve krema kıvamındaki hindistancevizi sütüyle karıştırılmamalıdır.

Her yerde şişe suyu bulabilirsiniz. Sıvı kaybını önlemek için her zaman yanınızda su bulundurun. Biraz daha klorlu olan musluk suyu da içilebilir. Kristal berraklığında olsa dahi derelerden su içmeyin, çünkü akıntıyla yukarıdan ne karıştığını bilemesiniz.

Şarap ve alkollü içecekler ithal edilir ve tüm oteller ve restoranlarda yüksek kar marjıyla satılır. Yerli mayalı içkiler her yerde bulunmaz ama bunlar “kalou” (palmiye toddy’si), “baka” (mayalanmış şekerkamışı suyu) ve şekel katıldığında mayalanan her türlü şeyle yapılan hararetli bir içki olan “kapire” dir. Bunların hepsi ağır içkilerdir ve dikkatli bir şekilde tüketilmelidir.

Seyşeller’de içtiğiniz hazır kahvenin tadı sizi hayal kırıklığına uğratabilir ama filtre kahve genellikle lezzetlidir. Kahve tutkunuysanız sipariş vermeden önce restoranda hangi tür kahve sunulduğunu sormalısınız. Dağlarda organik olarak yetiştirilen Seyşeller çayı, özellikle koyu değilse, hoş ve hafif bir lezzete sahiptir.

Eğer değişik harmanlı bir çay içmek isterseniz, seçenekleriniz ne yazık ki çok kısıtlıdır. Yöresel çayın içine vanilya tohumları eklenerek hazırlanan vanilya çayı yerel bir spesiyaldir.

Yemeğinizi sonlandırmak için harika bir diğer seçenek ise hem sindirimi kolaylaştıran hem de ferahlatıcı etkisi olan bir fincan “sitronel” yani limon otu yaprağı çayı içmektir.