Tanzanya Zanzibar

Tanzanya Zanzibar

 

Zanzibar hakkındaki yazıma başlamadan önce, şunu bilmenizde yarar var.

Buraya gitmeyi düşünürseniz: beş yıldızlı otel konforu, lüks bir yaşantı aramamanız gerekiyor.

Bunlardan öte, maalesef burada hijyen de büyük sorun.

Yani: burayı ziyaret edecekler, muhteşem bir doğa, harika bir deniz, kumsallar ve baharatlar ile karşılaşacak olsalar da, kesinlikle burada özellikle yiyecek meyve dışında, hijyen nedeniyle, pek yenecek bir şey bulunmadığını göreceklerdir.

Yine de, adada yaşam çok ucuz, doğası henüz bozulmamış, bu yüzden, burası ziyaret edilebilir.

Ancak: Müslüman bir ülkede bulunduğunuzu unutmayın ve özellikle kıyafetlerinize dikkat edin.

Bu ülkenin en büyük özelliklerinden birisi de, size hizmet eden her türlü kişinin “bahşiş” beklemesidir.

Bunlara, küçük bir miktar bahşiş vermeyi ihmal etmeyin.

Bu arada: “Jambo my brother” diye yanınıza yaklaşan yerel halktan insanlara sakın güvenmeyin, sizi alakasız yerlere götürecekler ve uğraştıracaklardır.

Son zamanların gözde “balayı” mekanı olan bu ada “Maldivler” den daha yakın ve aynı özellikleri barındırıyor, yani deniz, güneş, kumsallar muhteşem güzel, ama ada halkının tamamen Müslüman olduğunu ve İslam dinine aykırı gelecek davranışlardan kaçınmanız gerektiğini (özellikle alkol konusunda) unutmamanız gerekiyor.

Ada cumhuriyeti: Hint okyanusunda bulunuyor. Ada: Tanzanya’ya bağlı olmasına rağmen, kendi içişlerinde özgürdür ve yerel hükümet tarafından yönetilmektedir ve iki adadan oluşmaktadır.

Ada: bir kanal ile, Afrika ana karasından ayrılmış olup, bu kanalın en dar yeri: 36.5 km. dir. Adanın uzunluğu 85 km. ve genişliği 39 kilometredir. En yüksek nokta: Unguja olarak isimlendirilen 120 metre yükseklikteki tepedir. Esas adaya zaten “Unguja” ismi verilir.

Pembe ada olarak isimlendirilen ikinci yani diğer ada ise: esas adanın güney ucundadır. Bu ada da bir kanal ile Tanzanya ana karadan ayrılmış olup, kanalın en geniş yeri 35 kilometredir. Adanın büyüklüğü 980 km. karedir. Uzunluğu yaklaşık 68 km. ve genişliği 22 kilometredir. En yüksek noktası, 95 metredir.

Adanın başkenti “Stone Town” şehridir.

Adanın en büyük özellikleri: turkuaz mavisi denizi, bembeyaz kumsalları, tropik meyveleri, birçok baharat çeşitleridir.

Adanın tarihi süreç içindeki gelişimi incelendiğinde:

ilk yerleşimcilerinin İran’dan gelen göçmenler olduğu görülür. Adı: “zencilerin sahili” anlamında, Farsça “Zangi bar” kelimesinden türemiştir.

1502-1700 yılları arasındaki yaklaşık 200 yıllık süreçte ise, burası Portekiz tarafından sömürge olarak kullanılmıştır.

1700 yılında ise Umman Sultanlığının denetimine girmiştir. 1840 yılında, Umman Sultanlığının başkenti, adadaki “Stone Town” şehrine taşınmıştır.

1861 yılında ise, Umman Sultanlığı, iktidar çatışmaları nedeniyle ikiye bölününce, ada sultanlığı, 1890-1963 yılları arasında, Birleşik Krallık tarafından atanan valiler tarafından yönetilmiştir.

19 Aralık 1963 tarihinde ise, ada bağımsızlığını kazanmıştır. 26 Nisan 1964 tarihinde ise, ada, Tanzanya’ya bağlanmıştır.

Ancak, adanın tarihi geçmişinde en öne çıkan konu: buranın bir köle ticareti merkezi olarak kullanılmasıdır. Söylenenlere göre: Afrika’nın çeşitli yerlerinden toplanan köleler, satılmak üzere buraya getirilirlermiş.

Burada: küçük hücrelere tıkılan kölelerin büyük bölümü ölür, ölmeyenler ise ağaca bağlanıp kırbaçlanırlar, bağırmayanlar ve ağlamayanlar yüksek ücretlerle satılırlarmış.

Uzun yıllar devam eden bu acımasız etkinlik: Nil nehrinin kaynağını aramak için bölgede dolaşan bir İngiliz misyoner tarafından görülür ve kendisi tarafından başlatılan büyük bir kampanya sonucunda, 1964 yılında, bölgedeki “köle ticareti” yasaklanır.

Gelelim günümüze:

Günümüzde ada halkının yani yerli halkın aşırı yoksul olduğu görülüyor. Çok küçük bir bahşiş verdiğinizde, bu insanların çok mutlu olduklarını görebiliyorsunuz. Fakir yerli halk: kıyılarda deniz çekildiğinde, para kazanmak için uğraş vermeye başlıyorlar ki, bu uğraşlar: sıradan balık tutmak.

Halkın çoğu Müslüman demiştim ya, Afrika’nın kuzeyindeki Müslüman ülkelerde olduğu gibi, bunlar fotoğraflarının çekilmesinden veya birlikte fotoğraf çekilmekten sıkılmıyorlar.

Çünkü, bunun karşılığında küçük te olsa bir bahşiş alma şanslarının bulunduğunu biliyorlar ki, inanın küçük bir bahşiş verdiğinizde çok mutlu olduklarını gördüğünüzde, zaten siz isteyerek bahşişi veriyorsunuz.

 

Tanzanya Zanzibar

İKLİM

Adayı ziyaret ederseniz, iklim olarak bilmeniz gereken ilk özellik: kuzey yarımküredeki iklimin tam karşıtı bir iklimle karşılaşacak olmanızı bilmenizdir. Yani, ülkemizde kış varken, burada yaz hüküm sürer. Ekvator’a yakın olması nedeniyle, adalarda, yıl boyunca sıcaklık yaşanır. Mart-Nisan-Mayıs aylarında ise, bölgede muson yağmurları görülür.

Sıcaklık ortalamaları yıllara göre: Ocak ayı: 32, Şubat ayı: 33, Mart ayı: 33, Nisan ayı: 30, Mayıs ayı: 29, Haziran ayı: 28, Temmuz ayı: 28, Ağustos ayı: 28, Eylül ayı: 29, Ekim ayı: 30, Kasım ayı: 32, Aralık ayı: 32.

Tanzanya Zanzibar

EKONOMİ

Zanzibar’da ekonomik etkinliklerin başında, özellikle Pemba adasında üretilen “karanfil” üretimi gelmektedir. Burası, bir zamanlar dünyanın önde gelen karanfil üreticisi olmuştur. Ancak, karanfil satışları, son yıllarda düşmüştür. Bunun yanında, ülkenin diğer en önemli ekonomik etkinliklerinin başında, yine baharat üretimi gelmektedir.

Özellikle: çeşitli baharatlar ve yosun ihraç edilir. Balıkçılık için kano üretimi yaygındır. Turizm ise, son yılların en gözde gelir kaynağıdır.
Evet: 1800’lü yılların başında gelen baharat: ada iklimine uyum gösterince, verimli topraklarda uzun süre baharat üretimi ve ihracatı yapılmış ve adanın kaderi değişmiştir.

Tanzanya Zanzibar

DİN

Ada nüfusunun çoğunluğu Müslümandır. % 97’lik Müslüman çoğunluğun yanında, geriye kalan % 3’lük bölüm Hıristiyan’dır.

Tanzanya Zanzibar

DİL

Adalıların büyük bölümü İngilizceyi gayet güzel konuşuyorlar. Ancak, yerel dil “Kiswahili” dilidir. Doğu Afrika’da zaten bu dil, yaygın olarak konuşuluyor. Ancak, söylediğim gibi, ada halkının birçok kişisi “İngilizce, Fransızca ve İtalyanca” konuşabiliyor.

Tanzanya Zanzibar

ULAŞIM

Adaya ulaşmak için, Dar-es Salam şehrinden sonra yeniden uçağa binmeniz gerekiyor. Zanzibar havaalanına ulaştığınızda ise: pasaport ile birlikte “sarı humma” aşısı olduğunuza dair belge ibraz etmeniz isteniyor.

Buraya ulaşmak için, İstanbul-Tanzanya/Dar es Salaam havaalanı ve sonrasında 15 dakikalık bir uçuştan sonra, adanın havaalanına iniyorsunuz. Bu uçuş süresi, uçaklara göre değişiyor.

Yalnız Tanzanya’dan adaya kalkan uçaklar genellikle, sabah saatlerinde kalkıyor ve Tanzanya’ya gece saatlerinde ulaşırsanız, havaalanında, uzunca bir süre beklemeniz gerekiyor. Buraya ulaşım için feribot ta bulunuyor.

Tanzanya Zanzibar

TURİZM

Ada: doğal güzelliklerine ziyaretçilerine cömertçe sunuyor. Yerleşim yerlerinde, halkın çok fakir olduğundan yukarıda da söz etmiştim. Bu insanlar, küçük bir miktar bahşiş karşılığında size her türlü yardımı yapmaya hazırlar.

Bu arada, yerleşim yerlerinde sokak lambalarının bulunmadığını bilmelisiniz. Hava, saat 19.00 gibi kararmaya başladığında, sıkıntı çıkıyor. Çünkü, otellerde bile elektrikler sık sık kesiliyor. Burada geçen gecelerinizde, ay ışığının ne kadar güçlü olduğunu hissedeceksiniz.

Turizm ile ilgili, bu bölümle ilgili son not: 2012 yılı sonlarına doğru: burada, özellikle şehir merkezinde yani Stonetown denilen yerde, isyanvari halk hareketleri olmuştur.

Bu hareketlerde: şehrin yağmalandığı, dükkanların tamamen kapandığı, turistlere sokağa çıkma yasağı konulduğu, insanların barlar ve alkol satan dükkanları talan ettiği, özgün Zanzibar İslam Cumhuriyeti kurulmasını istedikleri gündeme gelmiştir.

Yani: burasının tamamen Müslümanlar tarafından yaşanılan bir yer olduğunu unutmamak gerekir ve elbette buna göre davranmak ve özellikle alkol ve alkol alınan yerlerden kaçınmak gerekiyor ki, ziyaretçiler bunu unutmamalıdırlar.

Evet Zanzibar, herkesin koşa koşa gittiği “Maldivler” den daha güzel deniz ve kumsallara sahip ama, adanın bu özelliğini unutmamak gerekir.

 

YEME-İÇME

Adada yeme-içme çok ucuzdur. Ancak: hijyen bulunmadığını bilmeniz gerekir. Yani: kesinlikle açıkta satılan yiyecek ve içecekleri kullanmamanızı şiddetle öneririm.

Zaten: bu ülkeye giderken “sarı humma” aşısı olmak zorunlu. Adada, özellikle: harika kokulu “papaya” ve “mango” yiyebilirsiniz. İçki konusunda yani alkol konusunda ise, kesinlikle dikkatli olmakta yarar var, çünkü ada halkının büyük bölümü Müslüman ve alkol kullanımı pek hoş karşılanmıyor.

NE SATIN ALINIR

Burayı ziyaret ederseniz: genellikle Hint ve Çin malları bulacaksınız. Dükkanlarda “safari” ve “Afrika” temalı ürünler bulup satın alabilirsiniz.

Taş şehirde: “Memories” isimli, 2 katlı bir alışveriş mağazası bulunuyor. Burada: fiyatlar oldukça uygun ve ürünlerin üzerinde fiyat etiketleri var, yani pazarlık yapılmıyor.

Buradan: kahve, çay ve baharatlar ve yerel özellik taşıyan hediyelikler satın alabilirsiniz. Özellikle, muz kabuklarından yapılan tablolar tercih edilebilir.

Ayrıca “tanzanit” taşından yapılmış mücevherler ve takılar da satın alabilirsiniz.

Tanzanya Zanzibar

DENİZ

Adanın kuzey sahillerinde günde 2 kere muhteşem bir doğa olayı yaşanıyor. Evet: gel-git veya diğer adı ile med-cezir. Bu olay sırasında, sabah denizin bulunduğu yer, öğlen saatlerinde, bulunduğu yerden yaklaşık 250-300 metre kadar geriye çekiliyor ve birkaç saat öncesinde denizin bulunduğu yerde: şimdi her türlü deniz kabuklusu, deniz yıldızı, deniz kestanesi, ahtapot vs. bulunuyor ve yerli kadınlar, bunları topluyorlar.

Ziyaretçiler ise, bu muhteşem manzaranın fotoğraflarını çekiyorlar. Öğleden sonra, saat 14.00-14.30 gibi ise, uzaktan denizin sesini duyuyorsunuz ve deniz, yine eski yerine kadar kıyıya geliyor.

Tabii bu durumun en büyük tehlikesi: denize girmek için niyetlendiğinizde, bir bakıyorsunuz, deniz geriye gitmiş, bir süre yürüyorsunuz denize ulaşmak için, ancak denize ulaştığınızda, derinlik ancak dizlerinize kadar geliyor, daha da kötüsü, denizin geriye gelmesi sırasında ileride yakalanırsanız, bu kez, kıyıya dönmeniz sorun yaratıyor.

Bu nedenle: yerel halk ve ziyaretçiler kıyıdan kiraladıkları, düz altlı teknelerle denize ulaşıyorlar ve tekne yanlarında bulunduğu için yüzerken tehlike yaşamıyorlar.

Aksi halde, burada denize girip yüzmek isterseniz, çok dikkatli olmanız gerekiyor, çünkü denizin gel-gitlerine dikkat etmeseniz sorunla karşılaşabilirsiniz.

Tanzanya Zanzibar

UNGUJA ADASI

Ada ismini: bir zamanlar isyancı kölelerin getirilip zincirlendiği bir zindanın kalıntılarından almaktadır.

Burada, özellikle “Zanzibar Kırmızı Colobus” ları olarak isimlendirilen ve günümüzde sayıları yaklaşık 1500 civarında olan, bir tür nadir Afrika maymunları görülür.

Bunların, yaklaşık 1000 yıldır, yani son buz devrinden bu yana adada yaşadıkları bilinmektedir. Bunların üçte birlik bölümü “Jozani Ormanı” denilen yerde yaşıyorlar.

Bunların yanında, adada yine yerli hayvan türü olarak Zanzibar Leoparı yaşıyor olması gerekiyor ancak bunun soyunun tükenmiş olduğu söyleniyor. Yani, leopar görmek mümkün değil deniliyor.

Jozani ormanında: aslında o kadar yeşillik ki, insan ürküyor, maymun, domuz, küçük antilop, misk kedisi gibi hayvanlar görülebiliyor. Ama dediğim gibi çok yeşillik ve her an sanki bir vahşi orman canlısı çıkacak gibi bir his yaratılıyor.

Tanzanya Zanzibar

Stone Town- Taş Şehir

Burası, Zanzibar adasının başkentidir ve Afrika ile Arap kültürünü buluşturan bir açık hava müzesi gibidir. Şehir: Doğu Afrika’daki eski kıyı ticaret şehirlerinin en güzel örneklerinden birisidir.

Günümüze kadar olan süreçte, şehir dokusunu ve el değmemiş doğasını korurken, Afrika, Arap, Hint ve Avrupa kültürlerinin farklı bölümlerini, bin yıldan uzun bir süre harmanlayarak, oluşturduğu kendisine has “shawili” kültürünü yansıtan muhteşem yapılarla doludur.

Şehir, 12’nci yüzyılda ilk kurulduğunda, aslında bir balıkçı köyü imiş. Kentleşme faaliyetleri ise, 1530’lu yıllarda başlamıştır. Bu dönemden, 17’nci yüzyılın sonuna kadar geçen sürede Portekiz yönetimi altında kalan şehir, swahili yöneticilerinin denetimindeki küçük bir şehir devleti olarak varlığını sürdürmüştür.

Ayrıca: yine bu şehir UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: şehir inanılmaz eski ve bakımsız binalarla doludur ve bu binaların bulunduğu sokaklarda gezerken, güzel ve renkli fotoğraflar çekebilirsiniz.

Şehirde en meşhur ve popüler cadde kır caddesidir. Bu cadde, eski Zanzibar ile yeni ve modern Zanzibar şehrinin bulunduğu bölgeleri ikiye ayırıyor.

Şehir içi ulaşımında “dala dala” denilen bir araç kullanılıyor. Bu araç, kamyonetin arkasına oturak koymuşlar, ne cam, ne kapı var, bir tür ilkel ulaşım aracıdır. Ama, fiyatı gayet uygundur, bu araç ile şehirde bir yerden bir yere gitmek, bizim paramız ile, 30 kuruş.

Taş şehir: adanın Afrika ana karasına bakan tarafında bulunuyor. Şehirde: genellikle, belli bir düzen bulunmadığından, gecenin ilerleyen saatlerinde, dışarıda bulunulmasını pek tavsiye etmiyorlar.

Şehir gezinizde: sahilde liman, House of Wonders ve her akşam kurulan tezgahlardan oluşan Pazar yerini ziyaret etmelisiniz. Bu tezgahların bulunduğu bölgede, ayrıca, her gün yüzlerce çeşit meyvenin satıldığı “Frodhan Bahçesi” bölgesini görebilirsiniz.

Burası: meyveler yanında yerel yemekleri de tatmak isteyenler için uygun bir ortam yaratıyor ama daha önce de söylediğim gibi, hijyen yok. Karanlık çökünce burada birçok yemek tezgahı kuruluyor.

Tanzanya Zanzibar

Şehrin sokaklarında gezerken: bir statü sembolü olarak, muhteşem ahşap oymalar şeklinde yapılmış ev kapıları mutlaka ilginizi çekecektir. Bölgedeki evlerin çoğu: 19’ncu yüzyılda inşa edilmiştir. Dünya üzerinde ahşap oyma kapı örneklerinin en güzellerini burada görebilirsiniz. Kapıların tipine göre, evde oturanın Hintli mi Arap mı olduğunu anlamak mümkündür.

Özellikle: 1984 yılına kadar,

Zanzibar Sultanının annesinin oturduğu evin kapısı özel ilgi çekiyor. Bu kapının üzerinde, diğer statü kapılarında bulunduğu gibi, aslan, çift başlı kartal ve yılan kabartmaları, ahşaba işlenmiş olarak görülüyor.

Hintlilerin evlerinin önünde “baraza” denilen taştan banklar bulunuyor. Bu taştan banklar üzerine yatanlar, denizden gelen meltem rüzgarının getirdiği deniz kokuları ve okyanus dalgalarının hışırtısını dinleyerek, dinleniyorlar.

Zanzibar’da Hintliler, genellikle balkonlu binalar yapmışlar. Birkaç katlı evlerin alt katlarında dükkanlar, üst katlarında ise oturma yerleri bulunuyor. Arap kökenlilerin evlerinde ise, balkon bulunmuyor. Bu evlerde, serinlik yaratmak için avlu yapılmıştır.

Kadınlar ise:

Rengarenk ve ipekli kumaşlardan giysiler giyiyorlar. Özellikle: “pareo” denilen ve rengarenk ve birbirinden güzel desenlere sahip kumaşlar ile başlarını örtüyorlar ve üstlerine elbise yapıyorlar. Bu kumaşların her birinin üzerinde, birbirinden farklı “yazılar” var. Örneğin “evlilik hayatında mutlu ol” gibi. Kadınlar için, kıyafetlerinin allı-pullu ve renkli olması çok önemliymiş.

Taş şehri gezerken, bu güzellikler yanında: giriş bölümünde söz ettiğim üzere, burada uzun yıllar yapılan köle ticaretinin izlerini de görmek mümkündür.

Şehir merkezinde: Fredy Mercury ( Quinn gurubunun solisti, dünyaca ünlü, yakın bir zaman önce aids hastalığı nedeniyle öldü) nin evini de görebilirsiniz.

Fredy Mercury: hiç ölmemiş gibi adada yaşatılıyor, kendisi İngiliz sömürge döneminde, burada bir İranlı anne-babadan olmadır. Müzikleri, bizim Türk sanat müziğini anımsatan çalgı aletlerine ve benzer tınılara sahiptir.

Şehir merkezi ziyaretinizde, bir Hint restoranına uğrayıp, bol baharatlı ve acılı Hint yemeklerinin tadına bakmanızı öneririm.

Tanzanya Zanzibar

Hakunamatata Spice Tour-Baharat Turu

Şehirde, bir sürü baharat çiftliği bulunuyor.
Bu turda: baharat tarlalarında dolaşılıyor. Bu turda: ağaçlardan Hindistan cevizi düşürüp içebiliyorsunuz.

Hatta: yaklaşık 30 metrelik Hindistan cevizi ağaçlarına, tırmanan gençleri görebiliyorsunuz. Ayrıca yine birçok çeşit ve günlük hayatımızda kullandığımız baharatı: doğal yetiştikleri ortamda görebiliyorsunuz.

Hatta: ağaç yapraklarından yaptıkları çeşitli şeyleri (taç, yüzük, kolye gibi) size hediye ediyorlar. Bunların dışında: örneğin armut meyvesine benzeyen bir tür meyveleri bulunan ağacı sorduğunuzda, bunun bir tür baharat olduğu ve yöresel yemeklere katıldığı söyleniyor.

Burada en popüler bitki ise, karanfildir. Karanfil oldukça önemli bir yere sahiptir. Karabiber ise, ağaçta yetişiyor ve önceleri yeşil olan, sonra kırmızı olan ve toplanıp güneşte kurutulduktan sonra rengi kararan ve karabiber olarak sofralara gelen bir baharat türüdür.

Vanilya ise, bir ağacın çevresine dolanan bir sarmaşık gibi, yapraklar büyüyor ve vanilya oluyor. Tarçın ise, tarçın ağacının gövdesinden bıçakla kesilerek alınıyor, kurutularak toz haline geliyor.
Turun sonunda ise, tropik meyvelerden oluşan bir ikram faslı var. Evet, tura katıldığınızda, büyük bir baharat çiftliğine gideceğinizi hayal etmeyin, nisbeten basit bir baharat çiftliğine gidiyorsunuz.

Tanzanya Zanzibar

Jozani Forest

Kelebek merkezinin yakınındaki bu ormanlık alanda, özellikle “kırmızı colobus maymunları” görülebiliyor. Bunlar “kırmızı” sırtlı ve dört parmaklıdır. Ayrıca: Mangrove ağaçları da ilgi çekiyor.

Maymunlar: dünya üzerinde yalnızca Zanzibar adasında yaşamaları ile biliniyor, yani bunları dünyanın başkaca bir yerinde görme şansı yok. İnsanlara alışmışlar, yakınlarına kadar gidip fotoğraflarını çekmek mümkündür. Çünkü, bu maymunlar doğal ve vahşi ortamda yaşamalarına rağmen, nispeten elcilleşmiştir.

Ormanlık alanda gezerseniz hiç görmediğiniz ağaç türleri görebilirsiniz. Hatta: evlerimizde büyütmeye çalıştığınız “aşk merdiveni” isimli bitkinin, burada devasa boyutlarda, her yerde bulunduğuna şahit olacaksınız.

Öte yandan, bu ormandaki ağaçların çok sağlam olduğu ve bu yüzden balıkçı teknelerinin bu ağaçlarla yapıldığı ve uzun yıllar kullanıldığı söyleniyor.
Ormanın bir diğer özel yanı ise, burada bulunan büyük boyutlu karıncalardır. Bu karıncalar ormanda ölen ağaçların kalan köklerini yiyorlarmış ve bitince de üzerine yuvalarını kuruyorlarmış.

Tanzanya Zanzibar

Nungwi Plajı-Langi Langi Beach Bungalowsa

Burası, adanın kuzeybatı sahillerinde bir yerleşim yeridir. Burada sahil boyunca dizilmiş pek çok otel bulunuyor. İnsanlar buraya denize girmek için geliyorlar. Denizin rengi, tam turkuaz renktir. Burada muhteşem güzellikteki yani Maldivleri andıran kumsalları ve denizi görebiliyorsunuz.

Tanzanya Zanzibar

Kendwa Plajı

Burası: Nungwi plajına, yaklaşık 3 km. uzaklıktadır ve daha sessiz ve sakindir.

Tanzanya Zanzibar

Prison Island

Ana adaya 35-40 dakika uzaklıktaki bu şirin adaya gitmek isterseniz, deniz kenarındaki küçük tekne sürücüleriyle pazarlık yapabilir ve muhtemelen kişi başı 35 dolara gidebilirsiniz. Başkaları ile aynı tekneyi kullanmak isterseniz, kişi başı ödeyeceğiniz tutar, düşüyor. Ama, 25 dolardan aşağıya düşmez. Antik dönemden kaldığı sanılan bu ahşap tekneler ilk başta pek güven vermese de, gayet güzel bir yolculuk yapılıyor. Adaya vardığınızda: burada günübirlik güneşlenmek veya denize girmek mümkündür.

Masmavi deniz ve bembeyaz kumsallarda yürüyüş yapabilirsiniz. Ancak bu adanın başka bir özelliği daha var. Adada bulunan bir çevresi kapalı park alanında: 90-100 yaşında ve hatta daha fazla yaşlı kaplumbağaların bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor. Bu dev boyutlu kaplumbağaları: yapraklarla besleyebiliyorsunuz ve onları sevebiliyorsunuz. Bu kaplumbağalar, ilk olarak 1920 yılında buraya gelmişler ve daha sonra üreyip çoğalmışlardır. Burada: kaplumbağalar yanında, ceylanlar ve tavus kuşları da bulunuyor.

Bu adanın bir diğer özelliği: 1900’lü yıllar öncesinde, Afrika’dan toplanan zenci kölelerin, buradan Orta Doğu bölgesine transfer edilmeleriymiş. Yani, burası “karantina adası” olarak kullanılıyormuş. Daha sonraki yıllarda ise, burada bulunan köle hapishanesi, hastane olarak kullanılmıştır. Bugün, adayı ziyaret ederseniz, demir parmaklıkları ve hapishaneyi görebiliyorsunuz.

 

Dini Yapılar

Zanzibar’da bugün 48 tane cami bulunduğu söyleniyor. Az sayıdaki Hıristiyan ise, 1873 yılında yapılan Anglikan katedralinde dini ibadetlerini yerine getiriyorlarmış. İşin ilginci, bu katedralin hemen yanında bir cami bulunuyor, yani cami ve kilise bir arada, bu durum Zanzibar’daki hoşgörünün en büyük ifadesidir.

Tanzanya Zanzibar

Slave Market

Burası da, eskiden köle ticareti yapılan ve günümüzde kilise olarak kullanılan bir yerdir. Bu köle ticaretinin yapıldığı yerin üstünü kapatmak ve zenci kölelere yapılan işkenceleri gizlemek için, alanın tam üstüne daha sonradan kilise yapıldığı söyleniyor.

Kilisenin ismi Christ kilisesidir. Burada: yine de kölelerin tutulduğu, insanın tüylerini ürperten odalar görülüyor. Boyunlarından zincirle bağlanan 100 civarında, kadın ve çocuktan oluşan köleler, bu deliklerde bir süre tutulup, daha sonra Arap ülkelerine satılıyorlarmış. Erkek köleler ise, hadım edilip satılıyorlarmış.

Günümüzde, bu kölelerin satıldığı yer yani “köle pazarı”: o günlerin unutulmaması için bir anıt ile canlandırılıyor. Kölelerin satılmadan önce bekletildikleri hücreler görülüyor. Bu hücrelerde, ellerinden, kollarından, boyunlarından zincirlenen köleler, duvarlara bağlanıyorlarmış. Bu hücreleri gezebiliyorsunuz.

 

Forodhani Bahçesi

Taş şehirde, burayı da ziyaret etmelisiniz. Burası yerel bir pazardır. Ancak: ortaçağdan kalma bir görüntü sergiliyor. Özellikle: mahalli yemeklerin yapıldığı buradaki et ve tavuklar, sağlıksız ortam sunmaları nedeniyle, ziyaretçiye ilginç gelebiliyor. O kadar ilginç meyveler ve yiyecekler var ki, şaşıracaksınız. Çok büyük boyutlu muzlar var.

Yöre halkı bu muzları, fillere yediriyorlarmış, kendileri yiyecekleri zaman ise, şeker ve süt ilave ederek bu muzları kızartıyorlar ve sonra yiyorlarmış. Burada kırmızı kabuklu muz göreceksiniz ki, mutlaka tadın, tadı muhteşem güzeldir. Bir de dünya üzerinde sadece Zanzibar’da yetişen bir meyve türü bulunuyor. Portakala benzeyen bu meyvenin suyu sıkılarak içiliyor ve özellikle ağız yaralarına iyi geliyormuş.

Tüm bunların yanında, çarşıda, et pazarı, kötü görüntüler ile hafızalara kazınıyor. Bu et pazarında buzdolabı kültürü bulunmadığından, etler açıkta işleniyor ve satılıyor, tabii bunun sonucunda ortaya istenmeyen görüntüler çıkıyor.
Bu yöresel pazarlar: her gün saat: 06.00 da kuruluyor ve akşam saat 18.00 de kapanıyor.

 

House of Wonders

Burası bir müzedir. Müzede pek bir obje yok ve genellikle yazılar ve fotoğraflar sergileniyor.

 

Arap Kalesi

Burası, müzenin hemen yanındadır. Kalenin Portekizlilerden kaldığı da söyleniyor. Kale: gayet sağlam durumda, surların üstünde toplar bulunuyor. Ama, kalenin en ilginç yanı: gündüzleri kalenin iç avlusunda kurulan tezgahlar ve bu tezgahlarda, yöresel el sanatı örnekleri ziyaretçilere satılıyor. Ayrıca: kale, yörede yapılan festivallere, konserlere ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyormuş. Kalede bir de dövme-kına yapan kadınlar var.

Zanzibar’da, özellikle yeni evlenen kadınların ellerine ve kollarına, yöresel motifler bulunan kınalar yakılıyormuş. Kalenin içinde ve çevresinde bulunan bir kısım yöre kadını ise, gelen ziyaretçilerin ellerine ve kollarına, bu motiflerin bulunduğu kınaları yakmak ve para kazanmak için uğraşıyorlar. Gerekli hijyen olmadığı için, tercih etmemenizi öneririm.

 

ZBC-Butterfly Centre-Kelebek Merkezi

Taş şehrin dışındaki burada: sera şeklinde düzenlenmiş yerlerde, yöreye has kelebekleri görüp izleyebilirsiniz.

 

Kizimkazi-Yunuslar

Zanzibar adasının en güneyinde Kizimkazi denilen yerde: doğal ortamlarındaki yunus balıklarını izlemek mümkündür. Bu ada, merkeze yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. Bu ada halkının en büyük geçim kaynağı balıkçılıktır. Kıyıdaki tekneler eski ama yıllarca hiçbir şey olmuyor gibi sağlam ve çalışır durumdalar. Eğer buraya günün ilk ışıklarında gelirseniz, doğal ortamlarındaki yunus balıklarını görmek mümkündür.

Yunusları görmek için, kıyıdan bir tekne kiralıyorsunuz ve tekne ile masmavi sulara açıldığınızda, dalgaların arasından yunusları görebiliyorsunuz. Hatta: yine doğal ortamlarındaki yunus balıklarına dokunmak, onlarla birlikte yüzmek gerçekleşebiliyor.

Ancak: sabahın ilk ışıkları ile başlayan bu turda: bir tekneye biniyorsunuz, bu tekne ile yunusların yanına yaklaşıyorsunuz, denize atlıyorsunuz, ama yunuslar kaçtığında yeniden tekneye çıkıyorsunuz ve yine yunuslar takip edilmeye başlanıyor, yani biraz zahmetli bir tur. Bu arada yunuslara rastlar ve denize atlarsanız, kocaman bir yunus ile baş başa-göz göze gelebiliyorsunuz ve ürkmemeniz gerekiyor.

Tanzanya Zanzibar

PEMBA ADASI

Pemba adası: derin kanallar ile Unguja adası ve Afrika ana karasından ayrılmıştır. Pemba adası ile Afrika anakarası arasında kalan ve Pemba kanalı denilen derin çukur: dünyanın günümüzdeki en iyi dalış alanlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Yumuşak ve sert mercan kayalıklarına sahip olan duvar ve resifler: özellikle Temmuz/Ağustos aylarında, güney denizlerine göç eden balina köpek balıklarının geçiş noktası olarak bilinir. Ayrıca, yine bu geçiş noktası: değişik cinsteki köpek balıklarının sıklıkla rastlandıkları yer olarak önem kazanır.

Ada: özellikle “fox” lara ve yunuslara ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor.
Ada: Zanzibar’ın yaklaşık 80 km. kuzeyinde bulunmaktadır. Düz ve kumluk olan Zanzibar’ın aksine, burada ormanlar ve verimli topraklar çoğunluktadır ve Zantibar’ın toplam baharat üretiminin % 75’lik bölümü burada yapılmaktadır.

Tanzanya, Genel

Tanzanya, Dar-es Salaam

Tanzanya, Dodoma

Mısır Assuan

assuan.genel.1
Mısır Assuan

Mısır’ın en güneyinde yer alan Assuan kenti: uzun tarihi boyunca, her zaman önemli bir rol oynamıştır.

Eskiden; güneydeki Nübye ile sınırı belirleyen Assuan: altın, fildişi ve baharat gibi Afrika mallarının kervan ticaret yolu üzerindeydi.

Assuan: antik Mısır dilinde: ticaret ve pazar anlamlarına geliyor. Bu da, buradaki etkinliğin önemini gösteriyor.

Kent nüfusunun önemli bir bölümünü: Nübyeliler oluşturuyor.

Bu insanlar: Mısır toplumuyla, tamamen bütünleşmiş olmalarının yanı sıra, farklı kültürel kimlikleriyle de gurur duyuyorlarmış.

Mısır İmparatorluğunun çöküşüyle: İskenderiye’deki ve Kahire’deki güç merkezlerinden uzak kalan Assuan, arka planda kalmış.

Turizmin öne çıkmasıyla, tekrar gelişmeye başlamış. Ama: asıl Assuan Barajının inşasıyla gelişmiş.

Assuan; Barajının inşası ve Nasır Gölünün yapılması için: Nübye’nin bütün nüfusu yerinden edilmiş. Pek çok eski hazinenin yeri değiştirilmiştir.

asuan.genel.1
Mısır Assuan

Ülkeyi, sürekli zor duruma sokan yıllık taşkınları kontrol altına almak ve sanayinin gelişmesi için, hidroelektrik enerji üretmek üzere planlanan muazzam bir proje.

Projenin gerçekleştirilmesinde: 2000 Sovyet mühendis çalışmış. 1972 yılında tamamlanan baraj: her iki amaca da hizmet ediyor. Ama: su taşkınlarının getirdiği bereketten yoksun kalan tarım alanları: eski verimliliğini yitirmiş.

Muazzam bir mühendislik başarısına tanık olmak ve nehrin önüne set çekilmesiyle oluşan, uzunluğu 500 km. kareyi bulan ve Sudan ile sınır oluşturan Nasır Gölünde gezmek için, baraja gidebilirsiniz. İlk baraj: 1902 yılında yapılmış.

Daha sonra; 1912 ve 1934 yıllarında, baraj yükseltilmiş ve 44 metre yüksekliğe erişmiş. Son olarak 1971 yılında resmen açıldı.

Eski barajın, 6 km. güneyinde bulunuyor.

Barajın büyüklüğünü gözünüzde canlandırmanız için: burada tutulan su yüzeyi, Belçika ülkesi kadar. Dünyanın dördüncü büyük barajı. Yani: yalnızca gölde gezinti. Bu size ilginç gelirse, gidin.

assuan.genel.2
Mısır Assuan

Antik Mısırlılar için Assuan; Nil’in yıllık taşkınlarının başladığı yerdedir. Çağlayanlar nedeniyle: nehrin yukarı kısmına seyahat etmek mümkün değil. Nehrin Afrika’nın kalbinden doğduğu daha önce bilinmiyormuş.

Hayat kaynağı Nil’e tapılıyordu ve burada Nil tanrısı Hapy ve yaratıcı tanrı Khnum için tapınaklar inşa edilmiş.

Kent: en güzel tapınakların yapımında kullanılan taşların çıkartıldığı, ülkenin en büyük, yüksek kaliteli granit taş ocaklarına yakın olması nedeniyle, firavunlar için de önemli bir yerdi.

Büyük bloklar, nehrin yukarı kısmına taşınmak nehir kenarlarına çekiliyordu.

asuan.taş ocakları.yarımkalmış dikilitaş.1
Mısır Assuan Antik Taş Ocakları

ANTİK TAŞ OCAKLARI

Şehrin hemen dışındaki taş ocaklarını ziyaret edebilirsiniz. Buralarda: Antik Mısırlıların taş işletmeciliği ile ilgili bazı sırlarını görebilirsiniz.

Firavun III. Tutmosis; başta Karnak olmak üzere, bütün tapınaklarda, üzerlerinde adının ve tanrılara olan şükranlarının kazındığı birer dikilitaş dikilmesini istemiş.

Mısır’daki granit yoğunluğunun merkezi olan Assuan’da, yekpare taşlar bulunup, yerlerinden söküldükten sonra, ağaç tomruklar üzerinde, yuvarlanarak Nil kıyısına kadar taşınıp, orada da özel olarak yapılmış, büyük teknelere bindirilerek, kuzey Mısır’daki yerlerine gönderilmişler.

Eski Mısırlılar, hemen her şeyde olduğu gibi, bu konuda da dahiliklerini göstermişler. Mükemmel bir denge sağlayıp alabora olmalarını önlemek için, teknelerin boş gövdelerini, mercimek, buğday, bakla türünden zahireyle doldurup, üzerlerine tonlarca ağırlıktaki bu taşları yatırmışlar.

Bu taş blokların yerlerinden sökülüp, çıkartılmaları da bir başka mühendislik harikası.

Aynen, Hititlerde olduğu gibi: özellikle; sıcak mevsimlerde, bulunan büyük taşların üzerine, birbirine eşit aralıklarla, tek bir çizgi üzerinde, on-yirmi santim derinliğinde delikler açılıp, bu deliklerin içine: abanoz, sedir, gürgen gibi, sert ağaçların kazık şeklinde kesilip hazırlanmış parçaları sıkıştırılıyordu.

Daha sonra da muntazam şekilde, içlerine su doldurulan deliklerdeki ağaç parçacıkları, taşı sıkıştırıp patlatıyor, boydan boya, düz bir çizgi üzerinde ayrılan blok, yerinden kolaylıkla sökülüp çıkarılıyordu.

Siz, bu taş ocaklarına gittiğinizde: eski Mısırlıların taş blokları patlattıkları yerlerin izlerini tüm açıklığı ile göreceksiniz.

Büyük “bitmemiş dikilitaş” boylu boyunca yerde uzanıyor. Anıt: yanlış bir hattan kırılmış ve MÖ.1500 yılında terk edilmiş. Eğer tamamlanmış olsaydı, Mısır’daki en büyük dikilitaş olacakmış. Şu anki ölçüleri: uzunluğu 42 metre ve ağırlığı ise muhtemelen 1100 ton. Bu arada: günümüzdeki en büyük dikilitaş, halen Roma’da bulunuyor.

KURNİŞ

Assuan kent merkezinin nehir kenarı: Kurniş. Gezebileceğiniz ve gelip geçeni seyredebileceğiniz güzel bir yer.

Caddenin güney ucunda: Old Cataract Hotel var. Otel: Winston Churchill ve burada kaldığı sırada “Nil’de Ölüm” adlı sürükleyici romanını yazan “Agatha Christie” gibi ünlü simalara ev sahipliği yapmış. Otelin terasından, muhteşem nehir manzarası görülüyor.

Güzel bir öğleden sonra, çay veya kokteyl içmek için buraya mutlaka çıkın. Güneşin batışını mutlaka izleyin, Zorunlu olarak, minimum iki bira ücreti kadar, yani 30 EP. Ödemeniz gerekecek.

Çok fazla insan gelmemesi için düşünülmüş, yani fiyatın yükseltilmesi bir önlem sanırım.

Yolun güney yönünde: otelden, birkaç dakikalık yürüme mesafesinde: 1997 yılında açılan, Nübye Müzesi var.

NÜBYE MÜZESİ

1997 yılında tamamlanmış. Mimarı: Mahmoud El-Hakim. Sponsor: UNESCO.
Çok etkileyicidir. Dans ve müzik gibi, Nübye geleneklerinin tanıtılması amacıyla kurulan kütüphane ve araştırma merkezinin yanı sıra, 1970’lerde “Nasır Gölü” nün sularının altında kalan arkeolojik bölgeden kurtarılan bazı kalıntılar da burada görülebilir.

Evet: bu arada, Nil nehrinde “felukka” ya binmek, Assuan’da yapabileceğiniz en keyifli etkinliklerden biridir.

FELLUKA

Beyaz yelkenli, alçak bordalı tekneler, nehirde kolayca süzülür ve bu geleneksel teknelerle gezerken : şehirde bulunan ilgi çekici pek çok yeri görme fırsatını bulabilirsiniz.

Nil’in batı kıyısında: çölde: 7’nci yüzyıldan kalma Aziz Simeon Kopt Manastırının kalıntıları var. Manastıra yürüyerek veya Kral Mezarlarından, deveye binerek gidebilirsiniz.

ORJİNAL YERİNDEN BAŞKA YERE TAŞINAN ANITLAR

Assuan Yüksek Barajının yapımının ardından: Nasır Gölünün düzenlenmesi; sosyal ve siyasi, pek çok tartışmaya yol açmış. Ancak: bu endişeler elbette yersiz değil. Çünkü: barajda su toplanınca, bazı anıtların su altında kalması gerekiyordu. (bizdeki Hasankeyf aklıma geldi.)

Bunların en önemli üç tanesinin, güvende olacakları yerlere taşınması gerekiyordu. Bu çok büyük ve masraflı projeyi: UNESCO finanse etti.

philae tapınağı.1
Mısır Assuan Philae Tapınağı

PHİLAE TAPINAĞI

Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Taş taş sökülerek, Assuan’ın 5 km. güneyinde kalan bir adaya taşındı.

Güzelliği kadar, bulunduğu çevre nedeniyle de “Mısır’ın İncisi” olarak bilinen tapınak: MÖ.4’ncü yüzyılda, kültü burada, her yerden daha uzun süre, MS. 4’ncü yüzyıla kadar devam eden, tanrıça İsis’in onuruna yapılmış.

Tapınak, daha sonra Kopt kilisesine dönüştürülmüş.

Kapı ve pencere pervazlarına oyulmuş Hıristiyan haçlarını göreceksiniz.

Ama: tapınak yüzyıllar boyunca çok az değişmiş ve etkileyici dış pilon: MÖ.2’nci yüzyılda inşa edilmiş.

Philae:

Buranın isminin kelime anlamı; “son” anlamına gelir.

Mısır’ın güney sınırında tamamlanmamıştır. Tapınak; Tanrıça İsis ve Horus’un annesine tahsis edilmiştir.

Efsaneye göre: Tanrı Osiris, erkek kardeşi Seth tarafından öldürülür ve parçalanır. İsis: parçaları aramaya başlar ve zamanla parçaları bulur ve onları biriktirir.

Bir büyü ile, Osiris’i yaşama döndürür. Bu arada: İsis, Horus’u doğurur. Osiris, tanrı olur. Horus, zamanla büyür ve Seth ile dövüşünde, onu öldürerek babasının intikamını alır.

Ön taraftaki, “Nektabis Köşkü”nde (MÖ.381-362): yerel tanrılara adanmış küçük mabetler ve Basamaklı Piramidin zamanla tanrılaştırılan mimarı İmhotep’in tapınağı bulunuyor.

Ana tapınağın içindeki doğum odası, yani mammisi, yeni doğan oğlu Horus’u kucağında tutan İsis kabartmalarıyla süslenmiştir.

philae tapınağı.ess
Mısır Assuan Philae Tapınağı

İkinci planda: XIII. Prolemaios’un, Osiris ile Horus’un arasında, İsis’e sadakatini sunması betimlenmiş.

Romalılar kendilerine özgü özellikler ekleyerek, Philai kültünü sürdürmüşler. Çiçeklerle süslü sütun başlıkları ve zarif sütunlarıyla “İmparator Traianus’un Köşkü”, Mısır tapınak tasarımlarıyla göze çarpan bir zıtlık oluşturuyor.

1960 yılında, Philae Tapınağı, sular altında kayboldu. Tapınak, Mısır Hükümetiyle UNESCO işbirliğiyle kurtarıldı. Bütün ada: baraj ile çevrildi. Tapınağın tüm taş duvarları etiketlendi. Tüm proje 10 yıl sürdü ve harap edilmeden Mısır’ın çok güzel tapınaklarından biri korunmuş oldu.

Philai’deki ses ve müzik gösterisini izlemek için, Assuan’da bir gece kalmaya değer. Gösterinin saatleri değişebilir, kaldığınız otele veya turizm danışma bürolarına sorabilirsiniz. Mutlaka izleyin, harika bir gösteri.

Mısır ülkesi hakkındaki genel hususlar yazısı.

Abu Simbel tanıtım ve gezi yazısı.

Karnak tanıtım ve gezi yazısı.

Sakkara tanıtım ve gezi yazısı.

Luksor tanıtım ve gezi yazısı.

 

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

 

Burası, Tanzanya ülkesinin en eski ve en popüler milli parkıdır. 2013 yılında, milli park: Afrika’nın 7 harikasından biri olarak seçilmiştir. Masai yani yörenin yerlilerinin dilinde, burası “Siringiti” olarak yani “toprağın sürekli hareket halinde olduğu yer” olarak biliniyor.

Serengeti Milli Parkı: 1981 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Milli parkın bulunduğu yer:1 milyondan fazla yaban hayvanının göç yolu üzerinde bulunmasıyla önem kazanmaktadır.

Her yıl: söylediğim gibi 1 milyondan fazla yaban hayvanı: kuzey-güney arasındaki yaklaşık 1000 kilometrelik bir göç yolculuğu yaparlar. Bu göç yolculuğundan önce: burada, günde 8.000’den fazla buzağı doğar ve büyük bir nüfus patlaması yaşanır. Ardından ise, büyük göç başlar.

Bu göç sırasında: 200.000 den fazla zebra, 18.000 Afrika geyiği, 300.000 den fazla ceylan: açık ovalarda, taze ot için büyük sürüler halinde hareket ederler. Bunların yanında: milli park alanı içinde, büyük buffalo sürüleri, fil ve küçük guruplar halinde zürafalar yaşar.

Hatta: Afrika geyiği, impala, ceylan türleri de görülebilir. Tüm bunlarla birlikte: park alanı içinde avcı, altın yeleli aslanlarda bolca ve bir kısım leopar da yaşamaktadır.

Akasya ağaçlarında ise, Afrika çakalları, benekli sırtlanlar yerleşiktir. Ama, burada yaşayan hayvanları tanımlamanın en iyi yolu: büyük beşli (fil, buffalo, aslan, leopar, gergedan) buradaki geniş bozkırlarda yaşamaktadır denilebilir.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Serengeti’de leoparlar:

Genellikle gözlerden olabildiğince uzak kalmaya çalıştıkları için diğer yırtıcılara göre daha iyi gizlenirler. Milli park alanında bir leoparla karşılaşma olasılığı çok düşüktür, çünkü genelde onlar ağaç tepelerinde yaşarlar.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Serengeti’de siyah gergedanlar:

Siyah gergedanların sayısı bir zamanlar bayağı fazla olmasına rağmen, boynuzları, özellikle Uzakdoğu’da çeşitli ilaç yapımı ve Arap ülkelerinde ise kama sapı yapımında kullanılmaya başlanınca: yasal olmayan avlanmalar sonucu sayıları hızla düşmüştür.

Günümüzde de, halen bu tür talepler yoğundur ve parkın silahlı muhafızları, kaçak avcılığı önleyebilmek için büyük uğraş vermektedirler.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Serengeti’de mandalar:

Serengeti mandası, 19’ncu yüzyıl başlarında çok sayıda bulunmasına rağmen, 1890’lı yılların başında, bölgede çıkan “veba” sonucu, sayıları hızla azalmış ve günümüzde, 65 bin rakamlarına ancak ulaşmışlardır.

Bu dönemden sonra ise, yakın geçmişten bu yana: bu kez kaçak avcılık bu hayvanların sayısını da hızla azaltmıştır ve 1990’lara gelindiğinde park alanı içindeki sayıları, 15 binlere kadar düşmüştür.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Serengeti’de filler:

Serengeti bölgesinde filler, uzun zaman öncesinden bu yana yaşamlarını sürdürmektedirler ki, bölgedeki ilk fillerin, 1900’lü yıllar öncesinde buraya yerleştikleri bilinmektedir. Ancak: 1880-1890 yılları arasında fildişi nedeniyle fillerin katliamı hızlanmıştır.

1900’lü yılların başından itibaren ise, filler yeniden bölgeye yerleşmeye başlamışlardır. 1970’li yıllara gelindiğinde park alanındaki fillerin sayısı, 2500 civarına yükselmiştir.

Ancak fildişi ticareti hiç bitmemiş ve filler yine katledilmiş ve 1990’ların başlarına gelindiğinde, park alanındaki fillerin sayısı, yalnızca 500 civarına düşmüştür. 1989 yılında, dünya çapında fildişi ticaretine getirilen kısıtlama nedeniyle, park alanındaki fillerin katliamı nispeten durmuştur ve günümüzde, park alanındaki fil sayısı, 2000 civarına yükselmiştir.

Serengeti parkında filler, ağaçların en büyük düşmanlarıdır. Çünkü: park alanının volkanik alan olması nedeniyle ağaçların kökleri çok derinlere inemiyor ve bu yüzden, filler ağaçları köklerinden söküyorlar. Genellikle filler park alanında “sosis ağacı” denen ağaçların yanlarında bulunuyorlar.

Bu ağacın meyveleri sosise benzediğinden sosis ağacı olarak isimlendiriliyor, öte yandan bu ağacın meyveleri bir miktar uyuşturucu özellik taşıyor ve bunları genellikle yiyen filler, park alanı içinde çakır keyif dolaşıyorlar.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Bu arada: fildişi ve gergedan boynuzunun ticareti hakkında kısa bilgi vermek istiyorum. Söylenenlere göre: 1970’li yıllara göre, burada fildişinin kilosunun fiyatı en fazla 10 dolar iken, günümüzde avcılığın yasaklanması ile fildişinin kilosu 2.000 dolara kadar yükselmiştir. Bu arada gergedan boynuzu da, yoğun tercih edildiğinden ve avlanması yasak olduğundan çok pahalıymış.

Açık otlak alanlarda büyük bedenli deve kuşları, siyah kartallar ve 500 civarında kuş türü görülür. Kuzey Serengeti bölümünde ise: yüksekliği 4 metreyi geçebilen ağaçların bulunduğu ormanlık alanlar vardır. Bu ormanlık alanlarda, en yaygın olarak bulunan ağaçlar, dikenli akasya türü ağaçlardır.

Uzun boylu ağaçların altında ise, bodur bitki örtüsü ve çalılıklar serpiştirilmiştir. Ormanlık alanlarda: zürafa, impala, fil gibi hayvanlar yaşarlar. Ayrıca, bir kısım maymun ve kuşlar da ormanlık alanları tercih ederler.

Evet, Serengeti milli parkı hakkında bu kadar genel bilgi verdikten sonra: gelelim parkın özelliklerine:

Park alanı: 15 bin kilometre karedir. Yani: Ankara ve İstanbul topraklarının büyüklük toplamı kadardır.

Batıda Victoria gölü kıyısında, Arusha şehrinden 335 km. uzaklıktadır. Park alanının bir kısmı, kuzeyde Kenya ülkesi sınırları içinde kalır. Çünkü: daha önce de söz ettiğim gibi, burası yaban hayvanlarının göç yolları üzerindedir. Bu göç yolu üzerinde, Tanzanya-Kenya sınırı, yalnızca birkaç nöbetçi kulübesi ile belirlenmiştir.

Evet: her yıl, özellikle Eylül ayında, park alanı turistlerle dolup boşalıyor. Çünkü: Tanzanya Milli Parkları: kuzey komşusu Kenya ülkesindeki milli parklara göre daha sıkı tedbirler alınarak korunuyor ve günümüzde, Tanzanya Milli Parklarında, çölleşmiş alanlar bulunmuyor.

İzin almadan milli park alanlarına girmek kesinlikle mümkün değildir. Hatta, bu milli park alanlarında, yaban hayvanı nüfusu daha fazladır. Buna örnek vermek gerekirse: fil sayısı Kenya’da 40 bin iken, Tanzanya’da 130 bin imiş. Aslan sayısı Tanzanya’da 17 bin civarındadır ve bu sayı, Afrika kıtasındaki tüm aslan varlığının % 40 kadardır.

Tanzanya milli parklarında söylediğim gibi kurallar çok sıkı: belirlenmiş parkurlar dışına ciplerin safari sırasında çıkmasına asla izin verilmiyor. Parklar: Tanzanya’da, Kenya’dakilere oranla daha temiz ve düzenli ve ziyaretçiler kontrol altındadır.

Ciplere sürat sınırı uygulanıyor. Parklarda, hayvanların üreme bölgeleri ziyarete kapalıdır, hayvanların burada kendilerini güvende hissetmeleri için tedbir alınmıştır. Ama, Kenya ülkesinde, ciplerin ve safari araçlarının her yere girebildiklerini duydum. Hatta: safari araçlarından yiyecek atıldığı ve hayvanların bu yolla araçlara yaklaştırıldığı söyleniyor ki, bu durumlar Tanzanya milli parklarında yasak.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Ulaşım

Serengeti Milli Parkına ulaşmak için: Arusha şehrine yapılan charter uçuşlarını kullanmak mümkündür. Arusha şehrinden ise, karayolu ile buraya ulaşılır.

Bir diğer ulaşım yolu ise: Kilimanjaro havaalanıdır. THY: İstanbul-Kilimanjaro havaalanı arasında direkt uçuşlar yaptığı için, buraya ulaşmak için en büyük alternatif budur. Kilimanjaro havaalanı ile Serengeti Milli Parkı arasındaki uzaklık: 400 kilometredir.

 

Ne zaman gidilmelidir

Serengeti Milli Parkına: göç hareketliliğini görmek için Aralık-Temmuz ayları arasındaki dönemde gidilmelidir. Eylül, Ekim ve Ocak: en sıcak aylardır. Yağışlar Kasım-Aralık aylarında düşer.

Ancak yine de göç yolu ve zamanlamasının önceden kestirilemediğini bilmek gerekir. Eğer mutlaka göç olayını izlemek istiyorum derseniz, park alanında en az 3 gün geçirmeniz gerekir.

Öte yandan, park alanındaki yırtıcıları görmek isterseniz Haziran-Ekim arasındaki dönem tercih edilmelidir. Yırtıcıları mutlaka görmek isterseniz, park alanında daha fazla yani 3 günden daha fazla kalmanız gerekebilir.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Konaklama

Park alanı içinde: 6 tane lüks çadır kampı, kamp alanı dışında 2 çadır kampı bulunmaktadır. Yine kamp alanı içinde oteller de bulunuyor.

Oteller: kopjes denilen granit kaya bloklarından oluşan tepeler üzerine yapılmıştır. Otellerde, çevreyi duvar veya tel çit ile kapatmak yasak olduğundan, genellikle “ranger” adı verilen silahlı korumalar, yaban hayvanlarının otellere girmesini engellemek için nöbet tutuyorlar.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Ne yapılır

Serengeti milli park alanı girişi: “kopjes” ismi verilen granit bir kaya çevresindedir. Ngrongoro’daki volkanik faaliyetler sonucunda, günümüzden milyonlarca yıl önce, yerin altındaki bu granit kayalar yeryüzüne çıkmıştır.

Girişin devamında “Naabi Hill” ismi verilen bu “Kopje” tepesine çıktığınızda, çevrenin muhteşem bir manzarası ile karşılaşacaksınız. Ancak: tepenin çevresindeki birkaç ağaç dışında, bölgede hiçbir yeşillik görülmüyor.

Park alanın ve çevredeki bu granit kayalardan oluşan yüksekliklere “Kopje” denilmesinin nedeni: Afrikalılar tarafından şöyle belirtiliyor otlak denizindeki ıssız adalar.

Bu ıssız adaların yani kayaların çevresinde: kertenkele, yılan, yarasa gibi canlıları görmek mümkündür. Ayrıca: park alanı içindeki leopar ve çıta gibi hayvanlar, bu tepelere çıkarak çevrede avlarını gözetliyorlar. Yani, bu tepeler üzerinden, çevredeki büyük bir alan görülebiliyor.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Evet, biz girişe gelelim. Girişten sonra: milli park alanı içinde ilerlerken: büyük olasılıkla önünüze bir antilop sürüsü çıkabilecektir. Bu antiloplar ilginç hayvanlar, öyle ki, bir antilop 3 metre yüksekten, 10 metre uzaklığa kadar zıplayabiliyorlar. Bu arada park alanındaki bir kuraldan da söz etmek istiyorum.

Şöyle ki: park alanında öncelik hayvanlarda. Yani: siz bir araba ile ilerlerken yoldan bir hayvan sürüsü geçerse, onları beklemek zorundasınız veya yol üzerinde bir aslan yatıyorsa, korna çalarak veya gürültü yaparak yoldan kalkmasını isteme hakkınız yok, o aslanın yerinden kalkıp gitmesini ve yolun boşalmasını beklemek zorundasınız.

Evet: park alanı içindeki araç safarisi bu şekilde yürütülüyor. Araçlara binip, düzlüklerde ilerlerken, birçok vahşi hayvanı doğal yaşam ortamında görmek mümkündür. Özellikle: aslanlar insanın içini ürpertiyor. Daha sonra ise, yine park alanında çok bulunan antilop sürüleri görülüyor.

Antilopların yavruları, doğduktan 3 dakika sonra ayağa kalkıyor ve 5 dakika sonra hızlı bir şekilde koşabiliyormuş. Yine de, antiloplar park alanı içindeki aslanların en favori yiyecekleri arasında biliniyor.

Park alanı içinde rastlayacağınız diğer ilginç bir hayvan türü ise “sekreter kuşu” dur. Bu kuş türü: farklı bir yöntemle yılan avlayarak besleniyor. Kuş: yılan gördüğünde gagası ile değil, pençeleriyle yılanı yakalıyor, zehirli olup olmadığını anlamak için birkaç tüyünü yılanın ağzına sokuyor ve yılanın zehrini akıtmasının ardından, yılanı yakalıyormuş.

Sonra bir ağacın üzerine tünemiş, yüzlerce akbaba görebilirsiniz. Daha sonra ise, geziniz, bir su aygırı sürüsünün yaşadığı yere uğruyor. Burada, küçükleri 600 kilo civarında bulunan su aygırlarının büyükleri ise 2 ton geliyormuş. Devam eden gezi de, dünyanın en uzun boylu hayvanı olan zürafalarla karşılaşacaksınız. Ardından yine su kenarına gidiliyor ve su kenarındaki oynaşan filler görülüyor.

Gezi sırasında: bir başka hayvana yem olmuş ve tamamen iskeleti kalmış hayvanlar da görebilirsiniz.

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Tanzanya Serengeti Milli Parkı

Evet park alanındaki diğer bir etkinlik: sıcak hava balonu ile park alanı üstünde safari turudur. Balon yoluculuğu: güneş yükselirken yani şafak vakti başlar ve Serengeti ovaları üzerinde muhteşem güzel bir tur yapar. Yani, balon turu, saat: 04.30 gibi başlıyor.

Balon pilotu: bu inanılmaz alanda, balonla gezinmek için değişen yüksekliklerde havanın etkilerini kullanır. Özellikle, görülebilecek hayvanları garanti etmek imkansız olsa da: balon safari gerçekten benzersiz oluyor.

Bu balon uçuşlarının bir diğer özelliği de: yaklaşık 1 saatlik uçuşun ardından, binilen bölgede kahvaltı verilmesi ve şampanya ikram edilmesidir. Çünkü: uçuşa katılanlara bir belge veriliyor. Kahvaltının ardından, balon safariye katılanlar, alındıkları yerlere geri götürülüyorlar.

Park alanında, bu balon safari dışında: yine belirlenmiş alanlarda yürüyüş safarileri, piknik ve yaban hayatı izleme turlarına katılabilirsiniz.

Evet: dünya üzerinde, yaban hayatını ve yaban hayvanlarını, kendi doğal ortamlarında yaşarken, en fazla bu kadar serbestçe izleyebilirsiniz. Daha önceleri, birçok hayvanat bahçesinde izlediğimiz bir çok hayvan: burada kendi doğal ortamlarında izlenebiliyorlar.

Av

Okurlardan merak edenler olabilir. Tanzanya milli parklarında: devlete ait özel bölgelerde, gözcüler eşliğinde av yapılabiliyor. Ancak elbette bunun muhteşem yüksek bedeli var. Av kotaları, özel şirketlere satılıyor ve bu şirketler de özel turlar düzenliyorlarmış.

Aslan, fil, leopar gibi yaban hayvanlarının avlanması için duyduğuma göre, 3 haftalık zorunlu konaklama ve 40-50 bin dolar arasında ücretler ödenmesi gerekiyormuş.

Öte yandan, ülkenin fil nüfusunun son üç yılda, % 30 azaldığı söyleniyor, çünkü, yasal izin yanında kaçak avlanmanın da yoğun olduğu söyleniyor.

 Zanzibar

Tanzanya, Genel

 Dar-es Salaam