İzmir Urla

İzmir Urla

Bir zamanlar, yine burada bulunan bir kamptaki eğitim çalışmaları nedeniyle, sıkça gitmek durumunda olduğum bu şirin yörede: ilk aklıma gelenler: Tanju Okan, muhteşem ve tertemiz bir deniz ve yemyeşil ama bir o kadar da konutlarla dolu bir yöre. Ama yine de biraz öte de ki, Çeşme’den daha sakin ve daha bakir.

Bunun dışında: Urla denildiğinde, 4 yıl süresince, her yaz: burada bulunan bir kamu kampında, yaklaşık 45 gün bulundum ve bu yöreyi gezdim. Her ne kadar tamamen yazlıkçı konutları ile dolu olsa da, her ne kadar tam bir beton yığını haline gelmiş olsa da, günümüzde, Urla yine de, cazip koyları ve temiz denizi ile ve İzmir gibi büyük-metropol bir ilimize yakın olması nedeniyle ilgi çeken bir yer olarak öne çıkıyor.

İzmir Urla

ULAŞIM

Urla merkezi, bağlı bulunduğu İzmir il merkezine, 38 km. uzaklıktadır. İzmir il merkezindeki Konak meydanı ise, yalnızca 35 km. uzaklıktadır. Yani, çok yakın.

Hatta: arada, İzmir-Çeşme otobanı var. 6 şeritli bu yol ile ulaşım  daha da kolaylaştırılmıştır. Urla’dan yarımada istikametinde devam ettiğinizde: Karaburun ve Çeşme var. Güneye doğru devam ederseniz, bu kez karşınıza Seferihisar çıkıyor. Otobandan giderken, Urla çıkışından çıkmanız gerekiyor.

TARİHİ

Yörenin tarihi, çok eski dönemlere dayanır. Takip eden  tarihi süreçte: kent devletleri, Persler, İskender, Roma, Bizans ve Selçuklular egemenlik kurarlar. 1081 yılına gelindiğinde, İzmir fatihi Çaka Bey tarafından kurulan İzmir Beyliğinin yörede de egemen olduğu görülür. Daha sonra ise, 1425 yılında, Sultan II. Murat döneminde Osmanlılar görülür.

I. Dünya Savaşı yıllarına gelindiğinde ise, bu kez: Yunan işgal yılları ve 12 Eylül 1922 tarihinde, işgalin sona erdirilmesi ve kurtuluş.

İlçenin isminin kökeni: yörenin isminin Latinceden geldiği ve “bataklık-sazlık” anlamında “Vurla” kelimesinden türetildiği düşünülmektedir. Evliya Çelebinin yazıtlarında ise, şehrin: Kıdafe kralının kızı Ulice tarafından kurulduğu ve buna istinaden, şehre “Urli” adı verildiği yazılıdır. Tabii bu kelime, zamanla değişerek, günümüze Urla olarak gelmiştir.

Evet, Cumhuriyet dönemindeki mübadele öncesi, yerleşik halkının büyük kısmı: Rum imiş. Tabii bu durum şu an için çok şey ifade etmiyor. Sonuçta, mübadele ile buradan ayrılmak zorunda olan ne kadar Rum varsa, unutulmaması lazım ki, aynı şekilde, Yunanistan’daki yüzlerce yıllık yaşam yerlerini terk ederek, Anadolu’ya göçmek durumunda kalmış Türkler  de var.

Aynı zamanda: Rumlar, bu topraklarda ekonomik ve diğer anlamlarda her ne kadar olumlu  davranışlarda bulunmuş olsalar da, unutulmaması gerekir ki, 1915 yılındaki Yunan işgalinde, Yunan askeri güçlerinin yanında, yörede yaşayan Türklere her türlü vahşeti yapmışlardı. Yani, sonuçta, buradaki halkın hepsi mübadele öncesi Rum’du, tamam, kabul, ama bu çok anlam ifade etmiyor.

Hatta: Yorgo Seferis isimli ve 1963 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bir Rum’da, buralıdır yani Urla İskelesindendir. 1900 yılında burada doğmuş ve 10 yaşında, ailesiyle birlikte Atina’ya göçmüştür. Yunan edebiyatının öncüsüdür. Ama, ünlü Türk Edebiyatçısı Necati Cumalı’da Urlalıdır.

Necati Cumalının evi, ölümünden sonra müzeye dönüştürülmüştür. Necati Cumalı’yı sizlere hatırlatacak en büyük eseri “Susuz Yaz” Susuz Yaz: beyaz perdeye aktarılmış ve film, yine burada “Bademler” köyünde çekilmiştir.

GENEL

İlçe, Urla yarımadasının başlangıç noktasında kurulmuştur. İlçe yerleşimi, 7 tepe üzerinde kurulmuştur.

İlçe merkezi, denizden 65 metre yüksekliktedir. Ancak, arazinin genel yapısı dağlık ve tepeliktir. Dağlar ise, ormanlık alanlarla kaplıdır.

Yörede: Akdeniz iklimi hakimdir ve buna bağlı olarak hakim bitki örtüsü: zeytin, defne, mersin ve makilerdir. Yerleşim olarak: Karaburun ve Foça’nın karşısında kalması nedeniyle, kuzeyden gelen rüzgarlara açıktır, yani sürekli bir esinti mevcuttur. Yaz dönemi sıcak, kış dönemi ise ılık ve yağışlı geçer.

Yörenin ekonomik etkinlikleri değerlendirildiğinde, büyük sanayi tesisi bulunmadığı ve genellikle, küçük işletmeler bulunduğu görülür. Bunların yoğunluğu ise, zeytin sıkım tesisleridir. Yani, zeytinyağı elde ediliyor. Bunun dışında: çiçek ve sebze üretimi yapılan seralar  da önemli yer tutuyor.

Ancak, yine de tarım alanları, yazlıkçılara konut alanı satış nedeniyle, oldukça düşüktür. Ama, yine de mübadele öncesinde, yani Cumhuriyetin ilk yılları öncesinde, burada muhteşem üzüm bağları bulunduğu söyleniyor. Hatta, bu yörenin, şarapçılıkta kullanılan üzüm üretimi için çok uygun iklim şartlarına sahip olduğu, bu konuda, ünlü Fransız-Bordeaux bölgesiyle aynı özellikleri taşıdığı söylenir.

Tabii, yazlıkçı konutları nedeniyle, zamanla bu üzüm bağlarının büyük bölümü yok edilmiş ve günümüze az sayıda üzüm bağı kalmış ve yılın belli zamanlarında “Bağ bozumu şenlikleri”  düzenlenmektedir.

Urla yöresindeki yerleşimciler değerlendirildiğinde ise: yerli halkın, genellikle kendilerine ait, iki katlı ya da tek katlı yığma taş binalarda yaşadıkları görülür. Kıyı kesimindeki alanlar ise, yerli halk tarafından dışarıdan ve özellikle İzmir yöresinden gelenlere satılmış ve böylece kıyı kesiminde sosyal statüsü yüksek ve bölgedeki evini ikinci konut yani yazlık olarak kullanan bir kesim oluşmuştur. Yörede, bu şekilde yaklaşık 4000 konut bulunduğu belirlenmiştir.

İzmir ilinin, Teknoloji Enstitüsü, Urla’da bulunuyor.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Urla yöresinde, yerel bir lezzet tatmak isterseniz: katmer deneyebilirsiniz. Bunun yanında, yine yerel bir lezzet, bir yemek derseniz: bu kez, buraya has bir yemek olan “bamya” önerebilirim. Ama, buranın bamya rengi yeşil değil, kırmızı, yani “kınalı bamya” olarak isimlendiriliyor. Son olarak: “kuzu döneri” diyorum.

NE SATIN ALINIR

Urla yöresine yolunuz düşerse, buraya has ve özellik taşıyan: zeytin ürünleri ve zeytinyağı satın alabilirsiniz.

KONAKLAMA

Günümüzde, Urla yöresindeki toplam yatak kapasitesi: 1200’dir.

Urla İskelesi bölgesinde, Tarih bölümünde sözünü ettiğim ünlü Yunanlı yazar Yorgo Seferis’in burada yaşadığı evi, daha sonra restore edilerek otel haline dönüştürülmüştür. Burası: konaklamak için çok uygun. İskele Mahallesi. Yalı Caddesi.No.47.

İZMİR TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

Enstitü; 1992 yılında : araştırma, üretim, eğitim, yayın ve danışmanlık yapmak üzere kurulmuştur. Kampüsün bulunduğu bölgede: zeytin bahçeleri, üzüm bağları, şelaleler, antik bir Roma hamamı, vadiler, tepeler ve Akdeniz bitki örtüsü olan maki toplulukları var.

Kampüs alanı: antik Klazomenai bölgesinden başlıyor ve yaklaşık 10 km. sürüyor. Kampüste: Mimarlık, Mühendislik ve Fen Fakülteleri bulunuyor.

GEZİLECEK YERLER

Özellikle: yaz döneminde, Urla yöresinin deniz kıyısında bulunan 40 km. lik sahil şeridi boyunca: bir çok özel tesis ve kamu kuruluşlarına ait 6 kamp tesisinde ve ilaveten çadırlık alanlarda: turizm faaliyetleri yaratılmaktadır.

Otoyoldan çıkıp, Urla ilçe merkezine ulaşabilirsiniz. İlçe merkezi, deniz kıyısında değil. Urla’nın deniz kıyısındaki yerleşimi: Urla iskelesi olarak konumlanmıştır.

URLA

Urla ilçe merkezinde,  turistik anlamda, gezip-görebileceğiniz bir yer yok. Ancak, Urla yakınlarında, muhteşem doğal güzellikleri bulunan yerler var. Tarih derseniz, bölgede iki tane, resmi arkeolojik kazı çalışması sürdürülüyor.

Bunlardan özellikle “Limantepe” kazısı önemli, çünkü: buradaki limanın, dünya üzerindeki ilk liman olduğu  tahmin ediliyor. Ayrıca: dünya üzerinde zeytinin ilk kez büyük üretime yönelik olarak işlendiği, bir zeytinyağı imalathanesi de bu bölgede bulunmuş durumda.

İzmir Urla İskelesi

URLA İSKELESİ

Urla ilçe merkezinin, deniz kıyısındaki yerleşim birimidir. İzmir il merkezine, 30 km. uzaklıktadır. Yaz döneminde, geceleri, burada incik-boncuk satılan Pazar kuruluyor. Burada denize girmeniz mümkün. Ancak, deniz çok sığ ve dibi yosunludur.

Bunun dışında: Urla iskelesinde küçük bir yat limanı var. Bu limanın çevresinde, restoranlar yerleşmiş  durumda, özellikle açık alandaki masa düzenleri çok güzel,  burada tercihinize göre, deniz ürünlerinin tadına bakabilirsiniz.

Kıyı bölgesinde, yürüyüş yapabilirsiniz. Özellikle: Karantina adasına giden yolun hemen solundaki dalga kıran, güzel ve sakin yürüyüşler için çok idealdir.

Urla İskelesinden sonra yola devam ederseniz: TCDD ve Polis kampları bulunuyor.

İzmir Urla Limantepe

LİMANTEPE ANTİK BÖLGESİ

Urla İskelesi bölgesinde: halen, resmi bir arkeolojik kazı çalışması sürdürülüyor. Limantepe bölgesinde. Burası: Urla İskelesinden, Çeşmealtı’na giden yolun tam içinden geçtiği bir kazı alanıdır. Hemen Karantina adasının karşısındadır.

Limantepe höyük bölgesinde yapılan kazılarda: yöredeki yerleşimin MÖ.4000’lere kadar; yani Tunç çağına kadar indiği tespit edilmiştir. Klazomenai ise: antik dönemin ünlü tarihçi yazarlarından Heredot tarafından, döneminin en önemli 12 kentinden biri olarak belirtilmektedir.

Heredot yazıtlarına göre: kent, MÖ.950 yılında kurulmuştur ve Helenistik  dönemde, bölgenin merkezlerinden biri olarak öne çıkmıştır. Ancak, bu önemli şehrin büyük bölümü, halen toprak altındadır. Şehrin limanı da, halen su altındadır. Sur ve bu limana ait kalıntılar, su altında görülebiliyor.

Tarihi süreç içinde, buradaki liman önemini kaybedince: yerleşim yeri de zamanla önemini kaybetmiştir. Evet, burada arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülüyor ve bulunan eserler İzmir Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Buranın en büyük özelliği: deniz altı arkeolojik kazı çalışmalarıdır.

Bu arada, burada 2007 yılında, deniz altında bir gemi bulunmuş ve geminin MÖ.7’nci yüzyıldan kaldığı tahmin edilmektedir. Ancak, geminin en büyük özelliği, tahta yani ahşaptan yapılmış çıpasının bulunmasıdır.

Kent kalıntılarının bulunduğu yerde, bugün görebilecekleriniz: saray yapısının bir bölümü, yüksekliği yer yer 6 metreye kadar yükselen şehir surunun bir kısmı.

Hatta: Urla İskelesi önündeki adalarda da, yoğun yerleşimler olmuştur. Hatta: Karantina Yarımadasında: mendirek, amfi tiyatro ve tapınak kalıntıları görülmektedir. Bunlar: aşağıda ayrıntılı olarak söz edeceğim, bu bölgede kurulan Klazomenia antik kentinin kalıntılarıdır.

İzmir Urla Karantina Adası

KARANTİNA ADASI

Hemen Urla İskelesindedir. Önceki yıllarda, İzmir şehrine gelen yabancılar, bulaşıcı hastalıklara önlem olarak, önce burada kontrol edilirler ve daha sonra şehre girmelerine izin verilirlermiş. O dönemlerde kullanılan karantina binası, günümüzde ayaktadır.

1800’lü yıllarda, veba, kolera ve cüzzam gibi hastalıkların kol gezdiği yıllarda: burada karantina hamamları kuruluymuş. Özellikle: Osmanlı döneminde, hacı kafilelerini taşıyan gemiler, burada yoğun kontrole tabii tutuluyormuş. Osmanlının bu ilk karantina bölgesi: burada, 1865 yılında kurulmuştur.

Yapanlar ise: Fransızlardır. Buradaki: bu karantina işlevleri: 1950 yıllarına kadar sürdürülmüştür. Bu karantina binası, günümüzde ayaktadır. Ancak, yine de kullanılmamanın verdiği sıkıntılar vardır. Bu nedenle, öğrendiğime göre, buranın bir “Tıp Müzesi” yapılabilmesi için uğraş veriliyormuş.

Evet, bunların yanında, günümüzde: dünyanın en güzel manzaralı on hastane binasından biri olarak öne çıkan “Urla Kemik Hastalıkları” hastanesi buradadır.

Burası her ne kadar ada olarak söz etsem de, uzun yıllar yarımada olarak kullanılmıştır. Çünkü: bir zamanlar, burada,  denizin içinde bir yol yaptırılarak, kara  ile bağlantı sağlanmıştır. Bu yolun taşları, anakara ile ada arasında hala görülebiliyor. Günümüzde kullanılan yol, bu antik yol ile paraleldir.

Hatta: bu antik yola paralel yeni yol yapılmış olması, niye antik yolun geliştirilmemiş olması, birçok insanın merakını çekmektedir.

Günümüzde, burada Sağlık Bakanlığının dinlenme tesisleri var. Yemyeşil bir ada. Zamanınız varsa, 1 km. lik ana kara ile ada arasındaki bağlantı noktasında bisiklete binebilir ve bu ada da küçük bir gezinti yapabilirsiniz.

Ancak, adaya giriş genellikle sınırlanıyor, yani gittiğinizde büyük olasılıkla “yasak” diyen bir görevliyle karşılaşabilirsiniz. Eğer adaya girebilirseniz: sizi adaya götüren yol, adaya varınca ikiye ayrılıyor.

Sağ yönde ilerleyen yol: Urla Devlet Hastanesine ve sol yönde ilerleyen yol ise: Sağlık Bakanlığı dinlenme kamp tesislerine gidiyor.

İzmir Urla Klazomenai

KLAZOMENAİ ANTİK KENTİ

Antik kentin bir kısmı: Karantina adası üzerindedir. Diğer kısmı ise: Karantina adasının hemen karşısındaki, Limantepe’nin batısındaki tepeler üzerinde kurulmuştur.

Helenistik döneme ait bir yerleşim ve kültür merkezi olarak dikkat çekmektedir. Burada yapılan resmi arkeolojik kazı çalışmalarında bulunan bir kısım heykeller: İzmir Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Hatta: burada, bir zeytinyağı üretim tesisinin izlerine de rastlanmıştır.

Yani: o dönemlerde, buradan deniz yolu ile zeytinyağı ihracatının yapıldığı kanıtlanmıştır. Günümüzde, Ege Üniversitesi tarafından, bu zeytinyağı atölyesinin bir benzeri kurulmuştur ve ziyaretçiler tarafından görülebilmektedir. Bu önemli, çünkü: burası dünyanın en eski ve ilk, zeytinyağı üretim atölyesi, daha doğrusu fabrikası olarak önem kazanıyor.

Yani, MÖ.6’ncı yüzyılda, burada zeytinyağı işçiliği söz konusu imiş. Bu önemli, çünkü Anadolu’da, yabani zeytin bitkisinin ne zaman ilk olarak işlendiği hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Buralarda, daha önce: zeytinin ezilmesi, içindeki su ve yağı: sıcak suda ayrıştırmaya yarayan toprak kaplar, zeytini ezmekte kullanılan dövme taşları ve el havanları bulunuyordu.

Ama, bu buluntular, burada: büyük miktarda yağ üretiminden çok, küçük hanelerin yağ ihtiyacının karşılandığını göstermektedir. Ancak: Klazomenia şehrinde yani burada bulunan atölyede, büyük üretim yapıldığı kanıtlanıyor. Çünkü: burada, kayalara oyulmuş, 15 çukur var. Yani: bugün kullanılan teknoloji, muhtemelen günümüzden 2600 yıl önce de kullanılmıştır.

Aslında: burada, birinci evredeki üretim, nispeten daha dar kapsamlı ve yakın çevrenin ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Ancak, ikinci evrede, dışarıya ihracat önem kazanmıştır.

Özellikle: buradaki kazılarda bulunan kuşak süslemeli amphoralar; zeytinyağı ve şarap üretimi,  depolanması ve ihracatının önemini ortaya koymaktadır. Tüm bunlar, bu kentin, MÖ.6’ncı yüzyılda, büyük bir ihracat hamlesi yaptığının göstergesidir.

Yerleşimin kuzeyinde: Karantina adası bulunuyor. Şehrin tanrısı: Apollo. Şehrin simgesi ise: kuğu. Zaten buralarda bulunan sikkelerde: kuğu ve Apollon resimleri görülmektedir.

İzmir Urla Çeşmealtı

ÇEŞMEALTI

Urla İskelesinden geçen yolu takip ettiğinizde, Çeşmealtı mevkiine varıyorsunuz. Yani: Urla merkeze 5 km. ve İzmir il merkezine (konak meydanı)  36 km. uzaklıktadır. Adından Çeşme’ye yakın olduğu düşünülebilir, ancak hayır. İzmir’e yakın ve bu yüzden, özellikle hafta sonlarında, İzmir’den yoğun ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Çeşmealtı Merkezinde: büyük bir mendirek ve teknelerin demirlediği liman var. Buradaki dalgakıran, yine sessiz, sakin gezintiler, yürüyüşler yapmak isteyenler için ideal bir yer. Bu rıhtımdan: yakın çevreye ve 12 adalara, günübirlik tekne-yat turları yapabilirsiniz.

Bunun dışında: yörede, bol miktarda, yazlık konut var. Ama: son yıllarda, burada birçok beach açılmıştır. Ayrıca: kamp alanları da var. Özellikle: geceleri burada: barlar, restoranlar, kafeler ve gece kurulan alışveriş mekanları, buraya ayrı bir hareketlilik kazandırıyor. Yani: birkaç yıl öncesine kadar, burası emekli mekanı olarak değerlendirilmesine rağmen, günümüzde, küçük bir Çeşme gibi olmuş.

Ayrıca: Güvendik tepesinden, gün batımını izlemelisiniz. Tepeden, denizin görüntüsü muhteşem. Çam ağaçlarının altında, karşınızda koy manzarası var.

Peki,  deniz ve kumsal? Yaz aylarında, genellikle bölge rüzgarlı olduğu için, deniz nispeten kirleniyor ve denize ilk giriş anında, bir süre çakıl taşları üzerinde ilerliyorsunuz ve daha sonra kumluk var. Sahilde ise, kumluk plaj bölümü fazla yok. Genellikle: taşlık ya da yarı kumluk.

Çeşmealtı dışına çıkmayı düşünürseniz: Çeşmealtı burnunun hemen sonunda, “Küpalan” bölgesi var. Onu takip eden yerde ise: İçmeler plajları bulunuyor. Burada: ayrıca, kaplıcalar da var. Ayrıca: denizin içinde, 58 derece sıcaklıktaki ılıca kaynakları bulunuyor. Hatta, bunların toplamının 200-250 kadar olduğu söyleniyor. İlginç olan: ılıca ve plajın aynı yerde bulunmasıdır.

Ilıca sularının muhteviyatı: potasyum klorür, sodyum klorür, magnezyum klorür. Bunların yararlı geldiği söylenen rahatsızlıklar ise: romatizmal hastalıklar, şişmanlık, gut ve metobolizma bozukluklarıdır. Ayrıca: kadın hastalıkları, karaciğer ve idrar yolları rahatsızlıklarnı da iyi gelmektedir.

İçmeler plajlarından hemen sonra ise, Karaburun-Mordoğan yolu, plajlar ve muhteşem güzel koylarla birlikte devam ediyor.

Son bir not, Çeşmealtı bölgesine giderseniz, mutlaka “tarçınlı lokma” tatlısını denemelisiniz.

İzmir Urla Özbek

ÖZBEK

Urla merkeze, yaklaşık 7 km. uzaklıktadır. İzmir il merkezine ise, 50 km uzaklıktadır. Köyün nüfusu, kış aylarında 2000 kişi iken,  yaz aylarında 15.000 kişiye ulaşmaktadır.

Özbek yöresi: sakinliği, yeşilliği, tertemiz denizi ve balık restoranlarıyla öne çıkan bir yerdir. Ancak: Özbek köyüne gitmek isterseniz, uzun süre yeşillikler içinde ilerliyorsunuz ve bir süre sonra, uzaklardan denizi görebiliyorsunuz.

Yani, aslında köy yerleşimi deniz kıyısında değil. Ama deniz kıyısı da, yazlık konutlar var. Burada: bir de köyün iskelesi var. Bu bölümde: güzel balıkçı restoranları bulunuyor. Bu restoranlarda, mutlaka balık yemelisiniz.

Burada: sahilde yürüyüş yapabilirsiniz. Hatta, deniz kıyısında balık tutabilirsiniz. Çünkü, buradaki alan, kapalı bir yer ve bu nedenle, balık bol. Zaten, Özbek köyünün balıkları ünlüdür. Hatta: İzmir balıkçılarında, Özbek köyü balıkları ayrı bir yer tutuyor.

İskele bölgesinde: tekne kiralayarak, yakın çevre gezileri yapabilirsiniz. Karşıda, uzun tepeler bulunması nedeniyle, güneş erken kayboluyor, ama inanın batışı muhteşem görüntüler oluşturuyor.

Karaburun tanıtımı.

Çeşme tanıtımı.

Seferihisar tanıtımı.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.