Güzelbahçe, İzmir il merkezine 24 km uzaklıktadır. İlçe: İzmir-Çeşme otoyolu ve karayolu üzerindedir.
TARİHİ
Yöredeki yerleşimin ismi, MÖ 7’nci yüzyılda yine buralarda kurulu olan “Klazomenia” şehri kurulmuştur. Yerleşim yeri olarak seçilen bölge, aynı zamanda 12 İyon kentinden biridir. Bu isim daha sonra halk dilinde “Klizman” şeklinde kullanılagelmiştir.
1893 yılında Girit’te yaşayan Müslümanların bir kısmı muhacir olarak Güzelbahçe’ye gelip yerleşmişlerdir. 1912 yılında yapılan mübadele sonucu Rumlar gönderilmiş, yerlerine Girit’ten gelen Müslümanlar yerleştirilmiştir. 1919-1922 yılları arasında bölge Yunan işgaline uğrar. 12 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılır. 1936 yılında ilçe Bucak müdürlüğü olarak Urla’ya bağlanır.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, 1936 yılında yöreyi ziyaret eden Vali Kazım Direk “Bu yörenin toprağı kızıl ve Kurtuluş Savaşı sırasında buralarda çok fazla şehit kanı döküldü, buranın ismi artık “Kızılbahçe” olsun” demiş ve bu önerisi kabul görmüştür.
Ancak takip eden dönemde, (1958 yılında) “Kızıl” kelimesine karşı gelişen tepki üzerine, 1954 yılında Belediye kuruluşu sırasında ilçenin ismi “Güzelbahçe” olmuştur. 1984 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi kurulunca, Güzelbahçe merkez ilçe belediyesine dahil edilmiştir. 1993 yılında müstakil ilçe olmuştur.
GENEL
Güzelbahçe ilçesinin kuzeyinde İzmir körfezi, doğusunda Narlıdere ve Konak, güneyinde Menderes ve Urla, batısında yine Urla bulunmaktadır. İlçe, İzmir şehrinin batıya doğru hızla büyüdüğü bir hat üzerindedir. Hızlı kentleşmenin getirdiği sorunlar yoğundur. İlçe düzlük bir alanda bulunmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 50 metredir.
İlçede tipik Akdeniz iklimi hakimdir. Bitki örtüsü, yüksek yerlerde çam ormanı, alçak bölgelerde ise maki toplulukları şeklindedir. İlçede 23 tane sanayi kuruluşu vardır. Ayrıca küçük el sanatları işletmeleri de vardır. Sahil şeridi nedeniyle, ilçede balıkçılık ta yoğun yapılmaktadır.
110 tane balıkçı teknesi bulunmaktadır. Bölgede oldukça büyük bir balık pazarı vardır. Peki balık yemek isterseniz önerim, Yalı Mahallesine gidin, orada balık lokantaları bulunuyor. Yalı Mahallesinde yaz döneminde her akşam “Gece Pazarı” kurulmaktadır.
SAHİL ŞERİDİ VE PLAJLAR
İlçede 6-7 km uzunluğunda sahil şeridi vardır. Bu kadar sahil şeridi olup ta denize girmemek olur mu? Güzelbahçe ilçesinde denize girilebilecek beş yer vardır. 7300 metrelik sahil şeridinde, Belediye, plaja şemsiyeler dikmiş, piknik alanları oluşturmuştur.
Bunlardan en güzeli: İzmir’e en yakın konumda (şehir merkezine 35 km uzaklıktadır) bulunan “Siteler” semtindeki plajdır. Ayrıca: Gece Pazarı yanında ve Maltepe Sahil şeridinde de plajlar bulunmaktadır. Ayrıca 1968’den beri hizmet veren “Oba Dinlenme Tesisleri” bulunmaktadır.
PAYAMLI BARDACIK FESTİVALİ
Her yıl geleneksel olarak Ağustos ayında iki gün süreli yapılmaktadır. Festival kapsamında konserler veriliyor, halk oyunları gösterileri düzenleniyor. En iyi bardacığın seçildiği yarışmalarda üreticiler ödüllendiriliyor. Payamlı köyünün otantik sokaklarında kurulan tezgahlarda yöreye özgü organik ürünler ve el işi ürünler satılıyor.
GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI FESTİVALİ
2014 yılından bu yana her yıl geleneksel olarak düzenlenmektedir.
MALTEPE ASKERİ LİSESİ
Ülkemizde bulunan 4 askeri liseden biri olan (İstanbul Kuleli Askeri Lisesi ve Deniz Lisesi, Bursa Işıklar Askeri Lisesi) “Maltepe Askeri Lisesi” buradadır. Buradan özellikle Hava Harp Okuluna öğrenci yetiştiriliyordu, çünkü halen kapalı bulunduruluyor.
BALIKÇI BARINAĞI
İlçe merkezindedir. Aynı zamanda balık hali olarak da kullanılıyor. Halk arasında “Balıkçılar çarşısı” olarak biliniyor. Balık hali içerisinde, oldukça güzel balık restoranları bulunuyor. Bu restoranlarda: Ege denizinin güzel manzarasına karşı balık türlerini tadabilirsiniz. Balık halinin hemen arkasında balıkçı barınağı vardır.
Burada, sağ taraftaki mendirek yolunda yürüyüş yapabilirsiniz. Bu yolun sonunda deniz feneri bulunuyor.
GEZİLECEK YERLER
ANIT AĞAÇ
İzmir il genelinde bulunan 10 anıt ağaçtan, 3 tanesi ilçe sınırları içerisindedir. Bunlardan bir tanesi de: Yarendede bulunan Fıstık Çamıdır. Anıt ağaç Yaka Mahallesindedir. Yarendede Fıstık çamı 1995 yılında Tabiat anıtı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Ağacın muhtemelen 150 yaşında olduğu tahmin edilmektedir. Çapı 1.30 metre, genişliği 4.10 metredir.
YASSICA ADASI
Urla açıklarındadır. Buraya Koyun adası, Alman adası gibi isimler de veriliyor. Çünkü burada bir Alman, uzun süre yaşamış, ancak kimdir ne zaman yaşamıştır, net bilgi yoktur. Burada: İzmir Büyükşehir Belediyesinin tesisleri bulunuyor. İzdeniz gemileri aracılığı ile buraya günübirlik geziler düzenleniyor. Yaklaşık 1.5 saat süren bir deniz yolculuğunun ardından, adadaki Sosyal Tesislerde oldukça güzel zaman geçiriliyor. Denize girilebiliyor. 400 metrelik kumsalda güneşleniliyor.
ÇİÇEK ADALARI
Güzelbahçe ilçe merkezine 20.5 km uzaklıktadır. Yassıca adanın karşısındadır. Doğal plajlardan bazılarında cilde çok iyi gelen ince killi bir kum vardır. Söylentilere göre, Akdeniz’de keşfe çıkan güzelliğine düşkün Kleopatra, bu killi kumun namını duyarak adaya uğramıştır. Çiçek adalarında yerleşim yoktur, kıyılarında balıkçılık yapılmaktadır.
Çiçek adaları takımı şunlardan oluşur
Taş ada
Buraya Güvercin ada da denilir.
Pita adası
Üzerinde fener bulunmaktadır.
Eşek adası
Çeşmealtı bölgesinin önüne düşer. Burada eskiden bolca tavşan bulunuyormuş. Ama zamanla hem eşekler hem de tavşanlar yok olmuş.
Adacık
Taş adaya benzer. Üzerinde sadece iki tane Pırnar ağacı bulunur. Çeşmealtı’na yakındır.
UZUN ADA
Uzun ada, en büyük adalardan birisidir ama birinci derece askeri bölge olup, ulaşım yasaktır.
LİMAN TEPE KAZI ALANI
İzmir körfezinin güney sahilinde bulunan Liman Tepe, günümüzde Urla’nın İskele mahallesindedir. Antik Klazomenia kenti de aynı alanda ve Karantina adasında bulunmaktadır. Bu ada bilindiği gibi, Klasik çağda anakaraya bağlanmıştır. Bu nedenle, Liman Tepe bir yerde rahatlıkla “Prehistorik Klazomenai” şeklinde de tanımlanabilir.
Evet, Liman Tepe, Karantina adasının tam karşısında bir yarımada üzerindedir. Bu yarımada günümüzde en kuzeyde bulunan yüksek kayalık alandan, güneye doğru tedrici olarak alçalmakta ve kıyı ovası ile bütünleşmektedir. Ancak zaman içinde, Liman Tepe üzerine yazlık evler inşa edilmiş ve dolayısıyla höyük üzerindeki arkeolojik açıdan değerlendirilecek alanlar büyük ölçüde tahrip edilmiştir.
Ayrıca İzmir-Çeşmealtı yolu da Liman Tepe’yi doğu-batı istikametinde kat etmektedir. Tüm olumsuzluklara rağmen, bugüne kadar yürütülen çalışmalarda Liman Tepe’de en eski kültür olarak Kalkolitik Çağ tespit edilmiştir. Yani MÖ 4 binli yıllar söz konusudur.
Liman Tepe, MÖ 4 binli yıllardan, 2 binli yıllara kadar tüm kültürlerin kesintisiz olarak yerleştiği bir bölgedir. Antik Klazomenia kenti düşünüldüğünde, bu alanın Klasik Çağın sonuna kadar kültürel sürekliliği sürdürdüğü anlaşılır.
Bu özellik, Batı Anadolu’da sadece Liman Tepe’de görülür. Liman Tepe’de tespit edilen güçlü bir ekonomik yapı, Ege dünyasını aşarak tüm Doğu Akdeniz Balkanlar ve hatta Kafkasya’ya kadar ulaşmıştır.
Evet, aslında Liman Tepe kazısı hakkında sayfalarca yazı yazmak mümkün ancak şu anda burada görebileceğiniz bir şey yok, buradan elde edilen buluntular İzmir Arkeoloji Müzesine götürülüyor ve orada sergileniyor, umarım ileride burası ziyarete açılır.
KLAZOMENİA ANTİK KENTİ
Antik kentin kalıntıları, günümüzde Urla ilçesine bağlı İskele Mahallesindedir.
Sahilin paralelindeki tarlalarda ve kıyı ile bağlantılı Karantina adasındadır.
Antik dönemde, yarımadada bulunan kent, günümüzde doğu ve batı körfezlerinin dolmasıyla kaybolmuştur.
Roma ve Helenistik dönemde, kentin bulunduğu ada 18 ve 19’ncu yüzyıllarda İzmir’e uğrayan gemilerin karantina amaçlı bekletildiği zamandan kalma ismiyle “Karantina Adası” olarak bilinmektedir. Önceleri Yolluca ada ve İoannis adaları isimleriyle de bilinen adada, günümüzde Urla Devlet Hastanesi bulunmaktadır.
Klazomenai yerleşim alanı, doğuda Smyrna (İzmir) sınırlarına kadar gitmektedir. Balçova yakınlarında Agamennon Kaplıcalarının bulunduğu tahmin edilen Apollon Tapınağının, Klazomenai yerleşim alanı içinde olduğu tahmin edilmektedir.
Yerleşim alanının doğusundaki Güzelbahçe köyünün, günümüzde Kilizman olarak isimlendirilmiş olması da alanın buraya kadar uzandığının göstergesidir.
Alessandros’un Klazomenai arazisindeki bir noktada yapılacak bir kanal sayesinde yarımadayı adaya çevirme planlarından söz edilir.
Bu plan için ise en uygun yerin İçmeler’in güneyindeki vadidir. Söz edilen alanda tarihi kaynaklara göre: Aleksandros şerefine Aleksandria oyunlarının yapıldığı bilinmektedir.
Sığacık körfezi yakınlarında arkeolojik bulgulara göre Arkaik dönemlerde iskan gördüğü düşünülen Yaren Tepe’nin Klazomenai alanı içerisinde kaldığı ve Klazomenai’nin MÖ 5’nci yüzyıl tarihinde Daphnous denen bölgede bulunduğu sanılmaktadır.
Ünlü antik dönem yazarı Strabon tarafından: İzmir körfezinde bulunan sekiz adada Klazomenaililer tarafından tarım yapıldığı aktarılmaktadır.
Bugün 6 ada bilinmektedir. Bunlardan Drymoussa (Kösten adası, Uzun ada, Makronisi), Pele (Kiliseli, Hekim adası, İatronisi) ve Marathousa (Aprenisi, Çiçek adaları) önemlidir.
Bu adalarda, henüz arkeolojik araştırmalar yapılamamıştır. İzmir körfezinin kuzeyinde, Klazomenaililerin koloni kurduğu Leukai yerleşim alanın, Üç Tepeler Klazmanı adıyla anılmaktadır.
Tarihte ilk zeytinyağı fabrikası Klazomenai şehrindedir. Bu zeytinyağı işliğinin MÖ 6’ncı yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir.
Yine aynı dönemlerde: Doğu’dan Batı Akdeniz kıyılarına kadar yayılan yabani zeytin ağaçları ıslah edilmiştir.
Zeytin ağaçlarından daha çok yağ elde edilmesi için, teknolojik ve mekanizma açısında çok gelişmiş teknikler kullanılmıştır. Bu yeniliklerin başında gelenler: zeytin ezme taşının kayalardan yontulmuş ve ağır silindirlerden oluşan bir mil yardımı ile etrafında dönülebilerek yağ sıkımının kolaylaştırılmasıdır.
Büyük çapta üretim sağlamak için büyük pres/baskı ve bunun zorunlu bir sonucu olarak pres/baskı sırasında bocurgat kullanılmasıdır.
Zeytinyağı teknolojisin tarihsel süreci içinde MÖ 6’ncı yüzyılda Klazomenai işliğinde, ilk defa uygulanmaya başlanan bu buluşlar ulaşılan teknolojik yeniliklerdir.
Bu teknikler, günümüzde, pek çok zeytinyağı üretim yerinde hala kullanılmakta olan teknolojilerin temelini oluşturmaktadır.
Kazı çalışmaları
Klazomenai şehrinde yapılmış tek bilimsel kazı 1921-1922 yılları arasında olmuştur. Savaş koşullarında yarım kalan çalışmalarda elde edilen buluntular, maalesef kazıyı yapan Yunan arkeolog tarafından çalınarak Atina Milli Müzesine götürülmüştür.
Bunlardan: bir lahit ve bazı seramikler dışında kalan hepsi tamamen kaybolmuştur.
Bu çalışmalarda: adanın batı kıyısında kuzey-güney doğrultulu döşenmiş bir yol ve doğuda, zeminleri mozaik döşeli bazı Geç Roma yapıları açığa çıkarılmıştır.
Anakarada yapılan çalışmalarda ise Monastirakia adlı bölgedeki arkaik nekropolisinde 80 civarında gömü incelenmiştir. 1970 yılında ise İzmir Müzesinden bir uzman tarafından Kalabalık mevkiinde yapılan bir kurtarma kazısında, klasik tipteki bir Klazomenai lahdi bulunmuştur.
Günümüz
En üstte de söz ettiğim gibi Klazomenai kentinin kalıntıları, günümüzde Urla İskele mahallesinde denize komşu tarlalar ve kıyıya yakın Karantina adasında bulunmaktadır. Buranın en büyük kalıntısı, İlk Çağ Zeytinyağı işliğidir.
Buranın bir Zeytinyağı Teknoloji Müzesine dönüştürülmesi düşünülüyormuş, umarım en kısa zamanda böyle bir düşünce gerçeğe dönüşür, çünkü bu kalıntının dünya üzerinde başka bir benzeri yok.
İNKAYA MAĞARASI
İlçe merkezine bağlı Yelki mahallesinin batısındaki Kocadağ doğu yamacındadır.
Mağaranın yakınına kadar arazi taşıtı veya traktörle gidilir, sonra dik ve makilik bir yamaçta 20 dakika daha yürümek gerekiyor. Yani ulaşım biraz zor, göze alıyorsanız gidiniz.
Mağaranın uzunluğu 220 metredir. Ağzına göre, en derin yeri 30 metredir. Genelde yatay, kısmen dikey ve kuru olan İnkaya Mağarasının Ekim ayındaki ısısı, salon kısmında 19, son kısımda ise 22 derecedir. Mağaranın içi, dik bir inişten sonra, geniş bir salona açılır.
Bu salonun genişliği 21, yüksekliği ise 5 metredir. Salondan güney istikametinde ilerleyen galeri, 7 metre derinlikteki bir kuyuya ulaşır. Mağarada bugüne kadar çeşitli kazılar yapılmış, çanak-çömleğe rastlanılmıştır.
Muhtemelen MÖ 7-6’ncı yüzyıllarda mağarada iskan olduğu düşünülmektedir. MS 19 ve 20’nci yüzyıllarda ise, buranın tapınma amacıyla kullanıldığı düşünülür. Çünkü salonda beyaz kalkerli kaya yüzeyinde bulunan Yunanca ibare ve Meryem’e ait bir fresko bulunmaktadır.
İzmir Gaziemir gezi yazım hakkında Gaziemir