TEŞVİKİYE
Tanzimat Fermanı ile, Padişah Abdülmecit tarafından yabancılara özel mülk edinme hakkı verilince; Sultan Abdülmecit, bu bölgede bir yerleşim oluşturulmasını istediği, benzer iki taş üzerine “Eser-i Avatıf-ı Mecidiye Mahalle-i Cedide Teşvikiye” yani “Abdülmecid’in karşılıksız iyilikseverliğinin eseri olan yeni Teşvikiye Mahallesi” yazısı bulunmaktadır.
Günümüzde bu iki taştan bir tanesi: Teşvikiye caddesi üzerinde eski Nişantaşı Karakolu yanındadır. Diğer taş ise: Rumeli ve Valikonağı caddesinin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır.
Semte bu ismin verilmesiyle ilgili olarak bir söylenti daha vardır. Şöyle ki, Sultan Abdülmecid, eskiden çayırlık olan ve askerlerin talim yapmak için geldikleri bu bölgeyi imara açmak için: cami, yol ve karakol yaptırarak yerleşime teşvik etmek istemiştir. Bu durumu etkileyen bir faktör de: Osmanlı ailesinin Topkapı Sarayından Dolmabahçe sarayına taşınmasıdır.
Evet, günümüzde Teşvikiye, İstanbul’un birçok ünlü semtine yürüme mesafesindedir. Nişantaşı, Beşiktaş, Osmanbey yürüme mesafesindedir. Levantenlerden kalma eski yapılarıyla göz doldurur. Teşvikiye caddesinde: 1920 ve 1930’lardan kalma oldukça ilginç ve güzel apartmanlar bulunmaktadır.
Bunlar arasında öne çıkanlar “Ralli Apartmanı”, “Belveder Apartmanı” ve “Maçka Palas” dır. Günümüzde burada bulunan tüm apartmanların alt katları kafe ve restoranlarla dolmuştur. Ayrıca semt oldukça yüksekte olduğundan, havası temizdir.
Teşvikiye Camii
18’nci yüzyılda yani daha önce caminin bulunduğu yerde bir mescit vardır. Bu mescit 1794 yılında Sultan III Selim tarafından yaptırılmıştır. Padişahın gezileri sırasında namaz kılması için ahşaptan yapılan bir mescittir.
Ancak zamanla harap olunca 1853 yılında Padişah Abdülmecid tarafından cami yapılmıştır. Caminin mimarının Krkor Balyan olduğu tahmin edilmektedir.
Osmanlı mimarisinde batı etkilerinin görüldüğü son ve en güzel örneklerinden birisidir. Dış görünüşü, mimari estetik açısından bir konağa benzemektedir. Çünkü camiye kuzey cepheden bakıldığında, camiden ziyade dönemin resmi yapılarının karakteristik görüntüsü vardır.
Günümüzde cami, Teşvikiye caddesine cephelidir. Cami bir avlu içinde inşa edilmiştir. Eğimli bir araziye yapıldığı için güney kesiminde bir alt yani bodrum katı vardır.
Caminin harim bölümü boyutları: 13 x 12 metredir. Kareye yakın dikdörtgen caminin içi padişah ve çevresine ayrılmış, giriş katında cemaatin geri kalanı için yer ayrılmıştır.
Özellikle caminin giriş cephesi ilginçtir. Çünkü klasik düzenlemenin dışında farklı bir şekilde tasarlanmıştır. Bu tasarım cinsi, Batı mimarisinde yaygın şekilde görülen “portik” düzenlemesidir. Girişte, başlıklı mermer sütunların taşıdığı bölümün üstünde: kemerle çevrili bölümün ortasında içinde bayrak ve kılıç olan tuğralı bir arma görülmektedir. Ana eksen üstünde bulunan iki kanatlı kapı, son cemaat yeri işlevini gören mekana açılır. Cami son olarak 1891 yılında Dolmabahçe ve Ortaköy camisiyle birlikte yenilenmiştir. Günümüzde cami, ünlü kişilerin cenaze namazlarının kılındığı bir protokol camisi haline gelmiştir.
Caminin bahçesindeki Nişantaşı
Caminin avlusunda iki tane nişan taşı bulunuyor. Bu taşlar, ok veya tüfekle atış yapıldığında bir rekor kırıldığında dikilirlerdi. Taşlardan birincisi tam kapı girişinde: Sultan III Selim tarafından 1790 yılında diktirilmiştir. Çünkü Sultan Selim 1620 gezden (yani adımdan) tüfekle bir su testisini vurmuştur. Taşlardan ikincisi ise, Sultan Mahmut tarafından 1811 yılında yapılan bir atışın anısına dikilmiştir. Tabii bu arada bir konudan söz etmek gerekir. Bu bölge 1789-1807 yılları arasında yani yerleşime açılmadan önce avlanma ve askerlerin talim sahası imiş.
Şişli Bilim Merkezi
Teşvikiye caddesindedir. Burada: birçok farklı deney ünitesinde deneyler yapılabilmektedir. Ayrıca: sergiler, atölyeler, seminerler ve bilim şenlikleri düzenlenmektedir.