Madrid şehrinin tarihi hakkında, size kısa bilgi verirken, İspanya tarihini de incelemek durumunda kalacağız.
Çünkü: Madrid şehrinin tarihi geçmişi, İspanya tarihinde, büyük bir yere sahip değil. Bu yüzden, tarihi süreç incelenirken, kısa da olsa, ülke tarihine değinmem gerek.
Evet, İspanya ülkesi, tarihi süreç içinde, ilk önce: Fenike, Kartaca ve Roma egemenliğinde kalmıştır.
Pön savaşlarından sonra, Romalılar, yarımada üzerinde, 600 yıl boyunca egemenlik sürdürürler. Ancak, ileri karakol olarak düşündükleri yarımada üzerinde, bolca eser bırakmazlar.
412 yılına gelindiğinde, Vizigotlar, Roma egemenliğini yıkarak, ülkedeki hakimiyeti ele geçirirler. 711 yılına gelindiğinde ise, bu kez, Kuzey Afrikalı Müslümanlar; Cebelitarık boğazını geçerek, yarımadaya girerler ve on yıl gibi kısa bir sürede, tüm ülkeyi ele geçirirler.
Bunların yarımadada 750 yıl süren egemenlikleri, özellikle “Endülüs” olarak bilinen bölgede, muhteşem bir kültürün yaratılmasına neden olur. Cordoba şehri, İspanya bölgesinin başkenti olur.
Aynı zamanda, döneminde, dünyanın en önemli kültür merkezlerinden biri haline gelir. Bilim, teknik ve tarım üretiminde, üst düzeylere ulaşılır. Görkemli camiler, saraylar ve anıtlar yapılır.
Madrid şehri hakkındaki bilgiler ise, ilk kez: 9.yüzyılda ortaya çıkar. Şehrin adı: “Pınarlar Mekanı ve su kanalı” anlamına gelen “Magerit-Mavrit-Magrit” olarak bilinir.
Günümüze ise, Madrid olarak gelir. Müslüman Araplar döneminde, şehrin yüksek kesimlerine; bir kayalık çıkıntı üzerine, “Alcazar” kalesi inşa edilir. Takip eden süreçte, yerleşim yerleri, bu kalenin çevresinde kurularak gelişir.
Bu dönem boyunca;
İspanya Madrid Tarih; Kuzey İspanya dağlarında, birkaç küçük Hıristiyan şehir, Arap egemenliğine direnebilmiştir. Bu küçük şehirlerin oluşturduğu güçler: 1083 yılına gelindiğinde, Kastilla krallığı, Madrid şehrini ve Alcazar kalesini ele geçirirler.
Şehir; çevresine duvarlar yapılarak koruma altına alınan bir Hıristiyan kasabası haline gelir.
1469 yılına gelindiğinde: kral II. Ferdinant ve kraliçe Isabella evlenerek, Kastilya ve Aragon krallıkları birleşir ve İspanyol krallığı kurulur.
Bu sırada: Araplardan ele geçirilen Madrid şehrinde, resmi toplantılar düzenlenir. İspanyol kralları, Madrid’i ziyaret etmeye başlarlar. Çünkü: bu yeni yerleşim yerinin zinde havası ve mükemmel av koşulları, kraliyet üyelerinin ilgisini çekmektedir.
Katolik hükümdarlar, kral Fernando ve İsabel, 1477 yılında, Madrid’i ziyaret ederler. 1492 yılında ise, yarımadadaki Arap hükümranlığı, tamamen sona erdirilir. Aynı yıl: kral Ferdinant ve İsabella; Asya ticaret yoluna alternatif bulmak üzere, Kristof Kolomb’u, Atlantik Okyanusuna gönderirler.
Yeni dünya (Amerika) nın keşfi üzerine, takip eden 100 yıllık süreç boyunca, İspanya ülkesine, muhteşem büyük bir servet akar. Sömürgecilik: Güney ve Kuzey Amerika, Asya ve Afrika kıyılarında yaygınlaştırılır. Böylece: tarihin en büyük imparatorluğu, İspanya kurulmuş olur.
1495 yılında,
Kanarya Adaları, İspanya topraklarının bir parçası olur. Yahudiler, ülke dışına sürülürler ve hatta bir kısmı öldürülür. Cordoba şehrinde, engizisyon vahşeti, Hıristiyan olmayan halk üzerinde, yoğunlaşır.
1556 yılına gelindiğinde, Carlos, tahtını oğlu II. Felibeye devreder. Kral II. Felibe: 1561 yılında, krallık sarayını Toledodan, Madrid şehrine taşıtır ve böylece, Madrid, dünyanın en büyük imparatorluğunun başkenti olur. Nüfusu bir anda hızla yükselir.
1588 yılına gelindiğinde: Yenilmez Armada olarak isimlendirilen İspanyol donanması; Fransa-Hollanda ve İngiltere donanmalarından oluşan gücü, yener.
II. Felibe: Leanto’da, Venediklilerle birleşip, Osmanlılara karşı giriştiği deniz savaşını kazanır ve itibar toplar. Ancak, 20 yıl sonra: İspanya’nın yenilmez donanması, küçük bir İngiliz donanmasına yenilir.
III. Felibe, tahtı teslim alınca: İspanya’nın yeni başkentine, yani Madrid’e sadık kalmaz. Kraliyet sarayını: Valadolid şehrinde tutar. Ancak, daha sonra Madrid şehrine geri döner ve şehirdeki en görkemli meydan olan “Plaza Mayor” un inşasını sağlar.
II. Carlos:
İspanya Madrid Tarih; 1700’lerde ölür. Taht kavgası başlar. Bunu: Bourbon V. Felibe kazanır. Alcazar: 1734 yılında, içinde birçok sanat eseriyle birlikte yanarak yok olur.
Bunun üzerine, V. Felibe: Madrid Palacio Real binasını yaptırır. Bu yapı: günümüzde de, halen İspanya kralı I. Juan Carlos tarafından, resmi törenlerde kullanılmaktadır.
III. Carlos’un kral olduğu, 1759-1788 yılları arasında, Madrid şehrinde: yollara kaldırım taşı döşenir, sokaklar aydınlanır, çeşmeler, bahçeler ve gezinti yerleri yaptırılır. Büyük bir gelişme yaşanır.
1800’lerin başlarında: İspanyollar-İngilizler ile, bağımsızlık savaşına girişirler. Takiben, Napolyon’un birlikleriyle karşı karşıya kalırlar. Napolyon: 1808 yılında, İspanya’yı işgal eder. Kardeşi Joseph’i: İspanya için, kral I. Joseph olarak ilan eder.
Madridliler, bu işgale karşı, 1808 yılının Mayıs ayında ayaklanırlar. İngilizlerin yardımıyla, işgalci Fransız güçlerini ülkelerinden kovarlar.
VII. Fernando,
1814 yılında, İspanya krallık tahtına oturur. Avrupa’da yayılan liberalizm ruhu, İspanya’ya da ulaşır. 1874 yılında, meşruti monarşi kurulur. 1898 yılındaki, İspanya-Amerika savaşı sonucunda, bir zamanlar altın çağını yaşamış olan İspanyol imparatorluğu küçülmeye başlar.
1920 yılına gelindiğinde: ekonomik kriz, ülkeyi iç savaşın eşiğine getirir. 1923-1930 yılları arasında, General Primo de Ribera: ülkede bir diktatörlük kurar.
1931 yılında, Belediye seçimleri: krallık karşıtlarının zaferiyle sonuçlanır ve kral, İspanya ülkesini terk etmek zorunda kalır. Aynı yıl, genel seçimlerini, Cumhuriyetçi Parti kazanır. 1936 yılında, ordunun büyük kısmı: General Francisco Franco komutasında, hükümete karşı ayaklanır.
Ülkedeki iç savaş büyür ve 20. yüzyılın en büyük ideolojik kavgalarından biri haline gelir. Savaşın büyük bir kısmında, Madrid şehri, Cumhuriyetçilerin elinde kalır. Ancak, 1939 yılına kadar süren milliyetçi kuşatma sonucunda, hükümet yerinde tutunamaz. 1936-1940 yılları arasındaki iç savaş sırasında, şehir ağır bombardıman (Alman savaş uçakları tarafından) altında yıkılarak harap olur.
Evet, İspanya tarihinde, 40 yıl süren bu dikdatörlük döneminde: açlık ve sıkıntılar, yaşama hakim olur. Bu iç savaşın ardından: her iki taraftan, 700.000 savaşçının öldüğü, 30.000 kişinin idam edildiği ve 15.000 sivilin bir şekilde öldüğü görülür.
Bu arada: Hitler’in tüm ısrarlarına rağmen, Franco, İspanya’yı, II. Dünya savaşının dışında tutmayı başarır. Franco: 1975 yılında ölür. Tahtın mirasçısı Juan Carlos’un taç giymesi, parlamenter demokrasinin yeniden inşasını da beraberinde getirir.
1980’lerin başında: Madrid, Franco döneminin baskısını reddeden ve la movida olarak bilinen, kültürel patlamayla birlikte, yeniden, gözde bir kent haline gelir.
1992 yılında, Barselona şehrinde, Olimpiyat oyunları düzenlenir. Sevilla şehrinde, Expo fuarı düzenlenirken, Madrid, Avrupa’nın kültür başkenti seçilir. 1 Ocak 1999 tarihinde, ulusal para birimi olarak Euro kabul edilir.
Bu dönemlerde: Katalonya ve Bask bölgeleri, daha fazla bağımsızlık talep ederler ve buna bağlı olarak bir kısım eylemler ortaya çıkar.
Madrid şehri: kültürel enerjisi, ülkenin başkenti olarak gelişen rolü açısından hayati bir önem kazanmaktadır.