Kazlıçeşme’den sonra, Zeytinburnu’na gelinir.
Roma ve Bizans dönemlerinde, Zeytinburnu bölgesinde yoğun bir yerleşim yoktur. Burası bir geçiş güzergahı olarak kullanılmıştır. Via Egnatia yolu, bu bölgeden geçer. Yaklaşık 1120 km uzunluğundaki bu yol, Roma ve Bizans’ın Batı Avrupa’daki hakimiyetinin sembolüydü. Osmanlı idaresinde de, bu önemli güzergah, Balkanlardaki Osmanlı hükümranlığının önemli bir dayanağı oldu.
Bizans döneminde, 5’nci yüzyılda burası gözde bir yaşam merkezi haline gelmiştir. Bu asrın ikinci yarısında, İmparator I. Leon tarafından yaptırılan Panayia Kilisesi ve hemen yanındaki Balıklı Ayazması bunu göstermektedir.
9’ncu yüzyılda, İmparator I. Basileios tarafından yine Balıklı civarında inşa edilen Piyi Sarayı, burayı cazibe merkezi bir muhit haline dönüştürmüştür.
Osmanlı döneminde ise, fethi müteakip Fatih Sultan Mehmet tarafından burada Yedikule Hisarı yaptırılır ve Kazlıçeşme’de tabakhaneler tesis ettirilir. Böylece Zeytinburnu bölgesinin tarihi değişir.
Zeytinburnu: 1949 yılında sanayi bölgesi olarak seçilmiştir. 1950’li yıllarda, burada hızlı şekilde gecekondulaşma başlamıştır. Özellikle: Balkanlardan gelen göçmenler ve Aksaray istimlakında evlerini kaybedenler, buraya gelip yerleştiler. Bu gelişmelerin ardından, 1957 yılında Zeytinburnu ilçe oldu. Zeytinburnu arazisini, batıda Çırpıcı deresi, doğuda ise Zeytinburnu’nu tarihi yarımadadan ayıran kara surları sınırlar.
Kudüslü Papazlar
Fetihten sonra, bu bölgeye “Kudüslü Papazlar” denen bir topluluk yerleşmiştir. Çünkü, şehir fetih edildikten sonra, şehirdeki Rumlar arasında anlaşmazlık çıkar ve bir kısım Rum “Kudüslü Papazlar” adı altında, bu bölgede deniz kıyısına yerleşirler. Buraya yerleşen papazlar, İstanbul içinde kalanlardan daha dindardır. Bir süre sonra, Kudüslü Papazlar, zeytin ve türlü tarım ürünleri yetiştirmeye başladılar. Zeytin yetiştirmeye bile müsait olan iklim, bu yörenin bir dinlenme ve gezinti yeri olmasını sağladı.
Zeytinburnu ismi
“Zeytin” kelimesi, Kudüslü papazların yaşadığı dönemde, ilçenin güneyinde uzanan kıyı şeridinde yetiştirilen zeytin ağaçlarından gelir. “Burun” kelimesi: Marmara Denizi kıyısında, Yedikule ile Bakırköy arasında bulunan ve ilçenin güneyinde denize doğru hafif çıkıntı yapan, küçük burundan gelir. Önceleri “Zeytinli Burun” olarak anılmakta iken zamanla “Zeytinburnu” olarak anılmaya başlanmıştır.
Zeytinburnu Belediyesi çalışmalarını: Kazlıçeşme Abay caddesi üzerinde bulunan ve geçmişte askeri hastane olarak kullanılan tarihi binada sürdürmektedir.
ÇIRPICI ÇAYIRI
Eskilerin kısaca Veli Efendi diye andığı, Hattat Şeyhülislam Veliyüddin Efendinin çiftliği olarak bilinen, günümüzde ise Veliefendi Hipodromunun kuzeyinde, surların dışındadır. Eski İstanbul’un en ünlü mesire yerlerinden birisidir. Çırpıcı Çayırı olarak ünlenen bu yer, kara surlarının dışındadır.
Bu çayırın ortasından akan derenin üstünde, birkaç tarihi köprü vardı. Derenin kenarında, I. Dünya savaşı sırasında Almanlar tarafından açılan artezyen kuyularına, sonraları çevredeki sanayi tesislerine yenileri eklenmiştir. Yani 1945 yılından sonra özellikle çevresinde kurulan sanayi tesisleri yüzünden, mesire alanı olma özelliğini kaybetmiştir.
Çırpıcı çayırının günümüze ulaşan kısımları, 1999 yılından sonra, Belediye tarafından eski hüviyetine uygun şekilde, yeşil alan olarak yeniden düzenlenmiştir.