Yunanistan Kavala

2017.07.29.Kavala.17a
Yunanistan Kavala

 

Buranın en büyük özelliği: Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın memleketi olmasıdır. Masmavi bir şehirdir.

2017.07.29.Kavala.16e
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.2b
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.12
Yunanistan Kavala

 

ULAŞIM

Selanik-Kavala arasındaki karayolu, yaklaşık 2 saat 15 dakika sürüyor. İskeçe’nin, 60
km. ilerisindedir. İstanbul-Kavala arasındaki uzaklık: 480 km. dir.

Kavala.Bizans kalesi.2
Yunanistan Kavala

 

GENEL

Şehir: Hilal şeklinde konumlandırılmış, küçük ve şirin bir sahil kentidir. En önemli geçim kaynakları: balıkçılıktır. Coğrafi yönden: doğal bir liman olma özelliği taşımaktadır.

Şehrin ekonomik hareketliliği: gübre üretimi, mermer pazarlama üzerine yoğunlaşmıştır. Tarım ürünlerinden öne çıkanlar: üzüm ve kuşkonmazdır. Buna bağlı olarak, bölgede 15 tane şarap üretim tesisi bulunmaktadır. Turizm açısından ise, bölgede, Selanik şehrinden sonra ikinci önemli turizm merkezidir.

2017.07.29.Kavala.20a
Yunanistan Kavala Ne Yenir
2017.07.29.Kavala.20b
Yunanistan Kavala Ne Yenir

 

 

NE YENİR

Kavala şehrine yolunuz düşerse, burada deniz ürünlerini tatmalısınız. Özellikle: balık ve yanında midyeli ve dere otlu pilav denemelisiniz. Elbette, bunların yanında, Yunan salatası almalısınız.
Özellikle, bu salatanın zeytinyağının tadına ve kokusuna doyamayacağınız kesin. Ayrıca: kabak kızartması ve kalamar ızgara da düşünebilirsiniz.
Bu veya benzeri bir menüyü, makul bir fiyatla alabiliyorsunuz. Bunun yanında: şehirde tam bir lezzet mekanı olan “Panos Zafira” ya uğrayabilirsiniz.

Burada, geleneksel yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Bir de şehir merkezinde “Midillini” restoran bulunuyor. Rehberin önerisiyle gidilen bu restoranda: hesap fişi tamamen Yunan harfleriyle geldiğinde bir şey anlamak mümkün olmuyor ve (örnek: biz hesap fişinde yemediğimiz bir yemeğin de işlendiğini daha sonrasında, hesap fişini rehbere gösterdiğimizde gördük, ama o an anlamak elbette mümkün değil, zaten anlasanız da derdinizi anlatamıyorsunuz, dil sorunu var) anlamsız bir hesap ödemek zorunda kalabiliyorsunuz.

Fikir edinmeniz açısından hesap fişinin resmini yukarıda görebilirsiniz. Ama tek bir gerçek var, burada mutlaka deniz ürünleri yemelisiniz, alkol kullananlar için, buranın şaraplarını, şişeler değil, çanaklar içinde getiriyorlar.

2017.07.29.Kavala.13
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.14
Yunanistan Kavala Ne Satın Alınır

 

NE SATIN ALINIR-KAVALA KURABİYESİ

Kavala yöresinden, buraya has ve çok meşhur “bademli kurabiye” satın alabilirsiniz. Kurabiye gerek Kavala merkezine yakın şehir dışında ve gerekse Kavala içinde, şehir merkezinde bolca satılıyor. Şehir merkezi yakınlarında “Neakarnavali” denen yerde kurabiye satılıyor ve tur gurupları, rehberler tarafından genellikle buraya yönlendiriliyor. Neakarnavali, Yunanca kelimelerden anlaşıldığı üzere, Karnavali denen yerin, yeniden kurulmuş, Yunanistan’da kurulmuş şeklidir. Karnavali yeri: günümüzde Kapadokya Güzelyurt olarak isimlendirilen yerin, eski adıdır.

Burada, mübadeleden önce yani 1924 yılı öncesinde çok sayıda Rum varmış ve bunlar mübadelede buraya göç edince, burada oranın ismine atfen “Neokarnavali” denen yeri kurarlar. Yani, aslında Kavala kurabiyesi, Kapadokya Güzelyurt bölgesinde eskiden yaşayan Rumlar tarafından yapılan bir tür kurabiyedir ve bu kurabiyeyi yapanlar buraya gelince, kurabiyenin ismi “Kavala kurabiyesi” olmuştur. Evet, birinci tercih Neokarnavali denen yerdeki, standart mağazadan kurabiye ve benzeri ürünler satın almaktır.

Burada satış yapanların 50-60 yıldır burada bulundukları söyleniyor, mağaza içinde Türk çayı ikramı ve tuvaletler var. Ancak ikinci tercih (bence bu daha uygundur) Kavala şehir merkezinde “Marmelato” denen yerlerde satılıyor. Burada satılan kurabiyeler, diğerlerinden farklı olarak tereyağı ile yapılmış ve tereyağı tadı hissediliyor.

Burada yapılan kurabiyenin içinde badem parçalı iken, Neokarnavali kurabiyesinin içindeki bademler bütün olarak konulmuştur. Fiyatlar ise aynıdır: 250 gramlık kutu 2.5 Euro, yarım kiloluk kutu 5 Euro ve kiloluk kutu 10 Euro’dur. Her iki yerde de kurabiyeyi satın almadan önce tatma şansınız vardır. Kurabiye: kavrulmuş un ve bademin mükemmel karışından yapılıyor. Pudra şekeri içinde bulunuyor.

Evet kurabiye dışında ne satın alınır. Özellikle, bilmelisiniz ki, Kavala şehrinde saat 19.00 dan sonra sadece hediyelik eşya satan birkaç yer açık kalıyor. Şehirde limana paralel iç bölgelerdeki caddelerin birinde, büyükçe bir market var, bu markette her türlü ürün bulunuyor ve fiyatları uygundur, marketin hemen yanında ise sadece içki satılan bir dükkan bulunuyor ve burada da fiyatlar uygundur.

2017.07.29.Kavala.17a
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.6b
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.16c
Yunanistan Kavala

 

GEZİLECEK YERLER

Kavala şehrine uzaktan baktığınızda: bir yarımada görüyorsunuz. Ancak, şehre yaklaştıkça: Osmanlı kalesi ve su kemerleri karşınıza çıkıyor. Su kemerlerinin altından geçerek: şehrin ana caddesinden, limana doğru ilerliyoruz. Su kemerleri: Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmıştır.

Kavala şehrinin en merkezi meydanında: yukarıda resmini gördüğünüz, büyükçe bir tabela bulunuyor. Bu tabelanın önünden her gün yüzlerce turist ve Kavalalı geçiyor ve Türk düşmanlığı inanılmaz bir inatla sergilenmeye devam ediliyor. Çok anlamsız, umarım bir gün bunu kaldırmak akıllarına gelir. Bu konu hakkında bir husustan daha söz etmek istiyorum.

Deniz kıyısında uzanan caddede, bir parkın kenarında bir anıt daha var. Mermerden yapılmış bu anıt, sanırım İsrailliler tarafından yaptırılmış, çünkü bu anıtın üstünde “II. Dünya savaşında, burayı işgal eden Nazilere, burada yaşayan 1240 civarındaki Yahudi’nin Kavalalılar tarafından teslim edilmesinin unutulmaması” yazılıdır.

Bu yol üzerinde: hemen sağda, günümüzde kiliseye çevrilmiş olarak kullanılan, İbrahim Paşa camisi (sonradan kiliseye çevrilmiştir) görülüyor. Burayı gezmek mümkündür.

Burayı gezdikten sonra: karşısındaki caddeye doğru yürüyün ve eski Kavala Mahallesine girin. Buradaki evlerin mimari görüntüsü: kendisiniz, bir Anadolu kasabasında hissetmenize neden oluyor. Buradaki cumbalı ahşap evlerin bulunduğu sokaklar gerçekten ilginizi çekebilecektir. En önemli yanı, bütün bu evlerin hepsinin, güzel konumlandırılmaları nedeniyle, denizi
görebilmeleridir.

Dar sokaklardan yürüyerek, yokuş yukarı, kaleye doğru çıkıyoruz.

Kale yolu üzerinde, yine bir cami görüyoruz, ancak perişan hali içler acıtıyor.

Kaleye çıktığınızda ise, Kavala şehrini kuş bakışı görme şansı oluyor. Kalenin arka yolu üzerinde yürüyün ve buradan hem denizi ve hem de Taşoz adasını görebilirsiniz.

Taşoz adası, Kavala şehrine gelirken, yol kıyısından da görülüyor. Son zamanların en turistik bu adasında deniz muhteşem, dalma merakı olanlar içinde Taşoz adası öneriliyor.

Buradan yürüdüğünüzde, Mehmet Ali Paşa’nın konağının bulunduğu yere geliniyor. Konak, günümüzde müze olarak kullanılıyor ama içine girmek mümkün değil, zaten mülkiyeti Yunanlılar da değil Mısırlılardadır.

Buradan sonra: limana bakan, Kavala şehrinin en önemli Osmanlı eserlerinden olan “İmarethane” ye uğrayın. İmarethanenin bakımlı hali ve ayakta olması, güzel. Şehri ziyaretinizde, özellikle, bu imarethaneyi mutlaka görmenizi öneriyorum.

Ancak imarethane günümüzde otel olarak kullanılıyor, yani özel mülk, içine girip gezmek kişisel olarak mümkün ama büyük guruplar halinde içeri almıyorlar.

Daha sonra, limana iniyoruz.

Limandaki kafeteryalardan birinde, bir kahve molası veriyoruz. Özellikle akşam saatlerinde mutlaka limandaki kafelerde oturun ve bir şeyler için, fiyatlar çok uygun, özellikle yakın zaman önce bir Yunanlı genç tarafından icat edilen, bir tür soğuk nescafe olan Yunan nescafesini deneyin. (bardak ücreti 2 Euro)

2017.07.29.Kavala.18
Yunanistan Kavala Kamares-Su Kemeri

 

KAMARES-SU KEMERİ

Şehrin su ihtiyacını karşılamak için, Mehmet Ali Paşa tarafından 1550 yılında, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmıştır. Kuzeydeki dağlardan, şehir merkezine su getirmekteymiş. 60 kemerden oluşan anıtsal yapı 52 metre yüksekliktedir. 20’nci yüzyılda 10 kemer onarılarak mülteciler tarafından barınmak için kullanılmıştır.

Kavala şehrinin doğu girişi, halen bu su kemerlerinin altından geçmektedir. Bu kemerler, İstanbul Unkapanı havası veriyor, kemerlerin altından geçiliyor.

2017.07.29.Kavala.9
Yunanistan Kavala İbrahim Paşa Camisi-Aya Nikola Kilisesi

İBRAHİM PAŞA CAMİSİ- AYA NİKOLA KİLİSESİ

Cami: su kemerine giden yolda ve kale kısmının hemen yakınındadır. Cami, son yıllarda televizyonda sıkça gündeme gelen bir dizinin kahramanlarından biri olan, Pargalı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Kavala şehrinin en büyük camisi olarak yaptırılmıştır. Nadir olarak yıkılmayıp kiliseye dönüştürülen camilerden biridir. Günümüzde kilise olarak kullanılmaktadır.

Dıştan görünüşü camiye benzemektedir. Adı ise: Saint Nikolas Kilisesi. Yanı başındaki minare yıkılmış ve yerine bir çan kulesi eklenmiştir. Arka tarafında da çirkin bir ek bina yapılmıştır. Ancak yine de günümüze kadar ulaşmış olması, büyük bir şans. Çünkü: kale içinde, minaresiz “Alaca camisi”  dışındaki tüm camileri yıkmışlar.

Kavala.su kemerleri.1
Yunanistan Kavala Kalesi
Kavala.Kale.1
Yunanistan Kavala Kalesi

 

KAVALA KALESİ

Eski şehir merkezinde, yukarıda bir tepenin altındadır. Limandan 15-20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılır ve giriş 2 Euro’dur. Kale: bir Bizans kalesi kalıntıları üzerine Osmanlılar tarafından 1425-1530 yılları arasında inşa edilmiştir.

1700’lü yıllarda hapis ve sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde yöneticiler yani Osmanlılar kalenin içinde, Yunanlı ve Yahudiler ise kalenin dışında yaşarlarmış. Bu yüzden kalenin içinde Osmanlı izleri çok görülür.

Denize doğru uzanan kale, muhteşem bir görüntü sunmaktadır. Günümüzde kalenin birçok duvarı ayaktadır. Ayrıca zindan kısmı da gezilebilmektedir. Kale içindeki cumbalı Türk evlerinin büyük kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak kaleye çıkmak için yokuş yukarı tırmanmak gerekiyor, gezmeyi düşünenler günün sıcak olmayan saatlerinde kaleye çıkmayı düşünmelidirler.

ALACA CAMİSİ

Kale içindedir. Harabe şeklinde, günümüze ulaşmayı becermiştir. Minaresi yıkılmış, ancak kiliseye çevrilmemiştir. Kubbesinin üzerindeki hilal duruyor. Ancak, dediğim gibi, tadilat yapılmamış, kendi kaderine terk edilmiştir.

Kavala.İmaret.2
Yunanistan Kavala İmaret

 

İMARET

Kalenin içinde, büyük Medrese olarak da bilinmektedir. 1718 yılında inşa edilen imaret, Mehmet Ali Paşa tarafından inşa ettirilen etkileyici bir yapıdır. 18 kubbeli yapının görüntüsü, dışarıdan muhteşemdir. Ancak arka tarafta yol üstünde ilerlerken yapılın arka cephesi görülüyor ve burada Osmanlıca yazıların bulunduğu mermer levhalar bulunuyor.

İmaret yani külliye, 3500 metre karelik bir alanı kaplamaktadır. Burada: bir dini okul, sosyal ve eğitim hizmeti veren yerler vardır. Bunlar: iki medrese, iki mescit, imaret, mektep, ofis ve yatak haneler bulunur.

İlk yapılış amacı, yoksul Kavalalılara yardım içindir. Burada her gün yemek servisi yapılır ve haftanın iki günü yemeklerde et kullanılırmış.

1858 yılı sonrasında, buradaki vakıf zararlı kabul edilmiş ve eğitim ve hayır amaçlı statü değiştirilmiştir. 1923 yılına kadar burada mültecilerin yaşadığı bir dini okul olarak çalışma devam etmiştir. 1924 yılında ise, mübadele sonucu Türkiye’den gelen Rumların büyük bölümü buraya yerleştirilmiştir.

1967 yılından sonra ise çöküş dönemine girilmiş ve ardından burası, mülkiyeti Mısır hükümetinde olması nedeniyle bir Yunanlı bayan tarafından kiralanmış, 22 aylık bir restorasyonun ardından otel olarak hizmete açılmıştır.

Yani binanın mülkiyeti Mısır devletine aittir. Otel müşterisi olmadan içeriye girmek ve görmek mümkün değil. Ancak mutlaka görmek isteyenler izin almayı deneyebilirler.

2017.07.29.Kavala.35a
Yunanistan Kavala Mehmet Ali Paşa
2017.07.29.Kavala.35e
Yunanistan Kavala Mehmet Ali Paşa
2017.07.29.Kavala.40c
Yunanistan Kavala Mehmet Ali Paşa

 

MEHMET ALİ PAŞA

Kavala şehri denilince, hemen akla ilk gelen “Kavalalı Mehmet Ali Paşa” dır. Kendisi: Osmanlı döneminde, ikinci bir devlet, güç olarak iktidar ortağı olarak tanınır. Kavala şehrinde doğmuştur ve bir zaman sonra İstanbul’dan uzaklaştırmak adına, Mısır’a Hidiv yani vali olarak gönderilmiştir.

Bu dönemde Kavala şehrine çok fazla yatırım yapmıştır. Ancak tarih sahnesinde en bilinen icraatı: Yunan isyanı çıktığında, Padişah’ın isyanın bastırılmasını Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan istemesiyle gelişir.

Paşa, Yunan isyanını bastırır, ancak karşılığında 3 şehir ister ve Padişah bu isteği kabul etmeyince, bu kere kendisi isyan eder ve ordusuyla birlikte Kütahya şehrine kadar gelir.

Bunun üzerine Padişah. Ruslardan yardım ister ve Ruslar donanmalarıyla İstanbul’a gelerek Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ilerlemesini engellerler ve Kütahya Barış Anlaşması yapılır. Bu sefer, Ruslar bunun karşılığında Osmanlıdan, burada yani İstanbul’da 8 yıl kalma hakkı isterler.

Bu 8 yıllık süreçte, sürekli olarak azınlık haklarını ileri sürerek çeşitli tavizler isteyen Ruslara karşı: Tanzimat ve İslahat Fermanları yayınlanır ve bu fermanlarda haklardan söz ederken, halk “herkez” olarak tanımlanır yani azınlıklar da halklara verilen haklardan yararlanacaktır. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.

Sonuçta: Kavalalı Mehmet Ali Paşa, burada doğmuş olması nedeniyle, idarede bulunduğu sürede de buraya fazlaca yatırım yapmış, önem vermiş, bu yüzden Kavala halkı tarafından çok sevilmiş ve sevilmektedir. Tabii bu sevginin temelinde, Paşa’nın Osmanlıya başkaldırması yani isyan etmesinin de özel yeri olduğu kesindir.

Evet, Kavalalı Mehmet Ali Paşa: İmaret dışında, burada bir evi ve evinin hemen önünde duran at üstündeki heykeliyle de bilinir.

Ev: kalenin Taşoz adasına bakan ucundadır. Tur gurupları ile buraya kadar çıkılıp geziliyor ve özellikle evin yan bölümünün arkasından, çam ağaçlarının gölgesinde muhteşem güzel bir deniz manzarası izleniyor. Mehmet Ali Paşa’nın bu evde doğduğu söyleniyor. Evin önünde Yunan ve Mısır bayrakları asılıdır ve içine girilmiyor, yani ziyaret mümkün değildir. Evin 1720 yılında inşa edildiği biliniyor.

Yunanlılar Mehmet Ali Paşa’yı bir Osmanlı paşası olarak değil, Osmanlıya baş kaldıran birisi olarak tanıyorlar ve o yüzden bu eve sahip çıkıyorlar. Evin önünde Mehmet Ali Paşa’nın bir heykeli bulunuyor. 2 Aralık 1940 tarihinde açılan heykel, heykeltıraş Dimitriadis tarafından yapılmıştır.

Heykelde: Paşa at üzerinde, Ege denizine bakar şekilde betimlenmiştir. Heykelin Mısır hükümetinin teşvikiyle yaptırıldığı söyleniyor. Hemen yan tarafta da küçük bir kilise bulunuyor. Kilisenin içine girip gezebilirsiniz. Evin yani konağın bahçesinde ise, Mehmet Ali Paşa’nın annesinin mezarı bulunduğu söyleniyor.

Kavala.Lazarist manastırı.1
Yunanistan Kavala Lazarists Manastırı

LAZARİSTS MANASTIRI

1888-1892 yılları arasında yapılmıştır. Başlangıçta Fransız konsolosluğu olarak kullanılan bina, daha sonra Katolik kilisesi olarak kullanılmaya başlanmış ve günümüzde de Katolik kilisesi olarak kullanılmaktadır.

Kavala.Wix konağı.1
Yunanistan Kavala Wix Konağı

WİX KONAĞI

Alman Baron Adolf Wix tarafından yaptırılmıştır. Town Hall binasına pekçok benzerlik göstermektedir. Kavala Belediyesi mülkiyetindedir.

Kavala.Liman.2
Yunanistan Kavala Liman

LİMAN

Kavala limanı, günümüze kadar şehrin gelişiminde önemli rol oynamıştır. 7’nci yüzyılda yapılan liman özellikle Anadolu kıyılarıyla olan ulaşımda kullanılmış ve Havari Pavlus, bu limandan Kavala şehrine gelerek, Avrupa genelinde Hıristiyanlığı yaymaya çalışmıştır.

Limanda 1920 yılında başlayan yenileme çalışmaları 1950 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde liman eğlence, ticaret, iş ve turistik aktivitelerin odak noktasıdır.

Kavala.Belediye Müzesi.2
Yunanistan Kavala Arkeoloji Müzesi
Kavala.Arkeoloji müzesi.0
Yunanistan Kavala Arkeoloji Müzesi

 

Kavala.Arkeoloji Müzesi.00
Yunanistan Kavala Arkeoloji Müzesi

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Kavala şehrinin ilk arkeoloji koleksiyonu, 1934 yılında oluşturulmaya başlanmıştır. Ancak Alman ve Bulgarların şehri işgali sırasında müze yağmalanmış ve birçok antik eser ya kaçırılmış ya da yakılmıştır. 1963 yılında inşa edilen günümüzdeki müze binası, Yunanistan’ın en önemlilerinden birisidir. Müzede özellikle antik Amfipolis’te ele geçen bulgular çok önemlidir. Birinci katta, Trakya bölgesinden gelen eserler sergileniyor.

Kavala.Belediye tütün deposu.1
Yunanistan Kavala Tütün Müzesi

 

TÜTÜN MÜZESİ

19’ncu yüzyılda başlayan tütün yetiştiriciliği, 150 yıldır şehrin tarihinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Aynı zamanda şehrin zenginliğinin sebebidir. Burada 160 tütün deposu kurulmuş ve 1918 yılından itibaren şehirde 50 tütün şirketi işletilmiştir.

Ancak 1929 yılında patlak veren dünya ekonomik krizi, tütün endüstrisinde büyük bir düşüş yaratmıştır. Tütün müzesi, Kavala tütün endüstrisinin tarihini anlatan ilginç müzedir ve sergilerde: tütünle ilgili araçlar, fotoğraflar ve nadir belgeler bulunmaktadır.

Kavala.Kıbrıs caddesi.1
Yunanistan Kavala Kıbrıs Caddesi

KIBRIS CADDESİ

Kavala şehrinin en güzel ve turistik caddesidir. Yürürken caddenin sağ tarafında: Lazarist Manastırı, Wix Mansion, Belediye Binası, Büyük Belediye Kütüphanesi, Tokou Konağı ve Belediye Folklor Müzesi görülür. Sol tarafta ise, Fallen Memorial, Belediye Bahçesi, II. Dünya savaşında ölen Yunanlı askerlerin anısına yapılan özgürlük anıtı görülür.

Kavala.Elçi Pavlus anıtı.1
Yunanistan Kavala Elçi Pavlus Anıtı

ELÇİ PAVLUS ANITI

A giou Nikolaou kilisesine yakındır. Havarının gelişini simgeleyen bir mozaiktir.

PHİLİPPİ ARKEOLOJİ MÜZESİ

Bu müzede bulunan koleksiyonda: Helenistik, Roma ve erken Hıristiyan dönemlerine ait, çevredeki şehirlerde bulunan buluntular sergileniyor.

DENİZ MÜZESİ

Deniz kültürünü ve geleneğini korumak için, 2005 yılında açılmıştır. Burada: çeşitli sergiler ve denizcilik faaliyetlerine ait etkinlikler, konferanslar düzenleniyor.

Yunanistan Kavala Plajları

 

KAVALA PLAJLARI

TOSCA: İl merkezine4 km. uzaklıktadır. Otobüs ile ulaşım mümkün.

BATİS: Şehir merkezinin batı ucundadır. Burada: kafeteryalar ve restoranlar var. Otobüs ile ulaşım mümkündür.

KALAMİTSA: Şehir merkezinin batısındadır. Yaz aylarında, yüzmek isteyenler buraya akın etmektedirler. Ziyaretçiler için, bölgede, tavernalar ve barlar bulunuyor.

PERİGİALİ: Şehir merkezinin 2 km. doğusundadır. 2009 yılından bu yana, burası, Mavi Bayraklı olması ile öne çıkıyor. Bölgede: tavernalar ve restoranlar bulunuyor.

TAŞÖZ ADASI

Ada, Kavala şehrinin bir parçasıdır. Yüzeyi: 393 km. karedir ve çevresi yaklaşık 100 km. dir.
Adaya ulaşım için: Kavala vapuru kullanılır ve yolculuk yaklaşık 1 saat sürer. Keramoti üzerinden ise, adaya ulaşım 30 dakika sürmektedir.

Adanın tarihi süreci incelendiğinde, ortaya çıkanlar, kısaca: İlk yerleşimciler Fenikelilerdir. Daha sonra, adaya Trakyalılar yerleşir ve adanın zengin mermer ocaklarını kullanarak güç kazanırlar. MÖ.7’nci yüzyılda ise, bu kez, ada: İyonlar tarafından ele geçirilir ve çevrede koloniler kuran İyonlar, hızla ilerlerler.

Arkaik dönemde, ada iyice güçlenir ve bütün Yunan dünyası ile ticari ilişkiler kurulur. Daha sonra: Persler, adayı ele geçirirler. Sonra: Romalılar görülür. 1204 yılında ise, bu kez Haçlılar adaya hakim olurlar.

Ada: doğal ve tarihi yönden zengindir. Genellikle: deniz kıyısında yoğunlaşan çam, meşe ve köknar ağaçlarıyla kaplıdır. Zeytinlikler ise; tüm kıyı boyunca yoğundur. Adanın diğer bir zenginliği de, mermer ocaklarıdır. Thassos beyaz mermeri olarak, dünya çapında ün kazanan mermerler: özellikle heykel yapımında hammadde olarak kullanılır.

Adanın en büyük zenginliği ise:

Tertemiz bir deniz ve berrak-turkuaz deniz sularıdır. Ada üzerinde, dağınık köyler ve küçük koylarda, güzel plajlardan denize girmek mümkündür.

Adanın 100 km. lik çevresindeki bu çakıllı plajlara ve dantel gibi işlenen koylara ulaşmak için araba kiralamanız veya tekne kiralamanız gerekmektedir. Bu plajların başlıcaları: adanın başkenti olan Port şehrinde: Glyfada, Makryammos, Neşter, Papalimanıdır.

Bunun haricinde: Skala Potamia bölgesinde berrak suların bulunduğu plajlar bulunuyor. Burada: denizde yüzmek ve sonra da tavernalarda güneşte kurutulmuş ahtapot yemeyi deneyebilirsiniz. Kinira, Alikes, Öfkeli ve Astrida bölgelerinde ise, yine yüzme keyfini tadabileceğiniz sonsuz güzellikteki koylarda, muhteşem güzel plajlar var.

Antik kalıntılar görmek isterseniz, Agora bölgesine gitmelisiniz. Burası: adanın antik dönemde, siyasi, idari ve dini merkezi olan anıtsal bir kompleksti. Buradaki yapılar, MÖ.6’ncı yüzyıla tarihlenmektedir.  

Adada, bir de Arkeoloji Müzesi bulunuyor. Müze binası: 1934 yılında yapılmıştır. Müzede, özellikle mimari heykel koleksiyonu ve seramikler sergileniyor.  

Yunanistan Gümülcine hakkındaki yazım için.

 

Yunanistan Xanthi-İskeçe

İskeçe.0
Yunanistan Xanthi İskeçe

Buraya: “bin bir rengin şehri” de deniliyor. Düzlük bir alanda kurulan şehir, eski ve yeni şehir olarak, iki kısımdan oluşuyor. Eski İskeçe: dağın yamacında kurulmuş, dar sokaklardaki Türk evlerinden oluşuyor. Her mahallede, bir cami var. Şehir merkezinde ise, 5-6 civarında cami bulunduğu söyleniyor.

Kavala-İskeçe arasındaki karayolu uzaklığı: 55 km. dir. Yol boyunca, kendinizi Anadolu’nun bir bölgesinde ilerliyormuş gibi hissedebilirsiniz. İskeçe şehrinin arka kısmındaki dağ üzerinde ilerleyen küçük yoldan gidildiğinde, birçok spor yapan insan ve kiliseler görebiliyorsunuz.

İskeçe ismi: “Eskice” sözcüğünden gelmektedir. Osmanlılar döneminde, burada iki tane yerleşim yeri varmış. Bunlar: Eskice ve Yenice olarak isimlendiriliyormuş. Yine aynı dönemde, Yenice denilen merkez, büyük bir yangın sonucu yok olunca, buradaki insanlar bugünkü İskeçe merkeze
taşınmışlardır. Bu yangın felaketine uğrayan Yenice, günümüzde bir köy olarak bulunmaktadır. Evlerinde ise, mutlaka balkon bulunmaktadır. Şehirde, balkonsuz ev bulunmuyor. Özellikle: bahar ve yaz aylarında, balkonlarından çiçekler sarkmaktadır.

Yunanistan ülkesinde: Gümülcine ve Dedeağaç ile birlikte, Türklerin en çok barındığı şehirlerden biridir. Ancak: Lozan Barış Anlaşması ardından, buradaki Türk nüfusun büyük bölümü, mübadeleye tabi tutulmuştur.

Günümüzde: İskeçe şehrinde: her yıl Şubat ve Mart aylarında: Karnaval düzenleniyor. Karnaval muhteşem güzel, buraya karnaval zamanı gitmenizi öneririm. Ayrıca: Eylül ayında, “Kasaba Festivali”  düzenleniyor. Ayrıca, her cumartesi günü düzenlenen kent pazarı da, çevreden gelenlerin ilgisini çekiyor.

TARİHİ

Şehrin tarihi geçmişi: MÖ.880 yıllarına kadar uzanıyor. Ancak, konumu itibarıyla, şehir, Batı Trakya’nın tüm savaşlarını ve yıkımlarını yaşamıştır.

1363-1912 yılları arasında ise, yüzyıllar süren Osmanlı egemenliği görülür. Osmanlılar: 1363 yılında Çirmen Zaferi sonucu burayı ele geçirmişlerdir.

1715 yılında, İskeçe, tütün üretimiyle önem kazanmıştır.

1829 tarihinde, iki büyük deprem, şehri olumsuz olarak etkiler. Bunun sonucunda, şehir yeniden yapılandırılsa da, birçok tarihi yapı eski özelliklerinden uzaklaşmıştır. Ancak, yine de, Yunanlılar, Avrupa Birliğinden sağladıkları fonlar ile, şehrin bu tarihi yapılarını ve diğer birçok yapıyı: özellikle cepheleri gayet güzel şekilde restorasyona tabi tutmuşlardır. Yani: muhteşem fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.

1920 yılında ise, referandumla, Yunanistan’a bağlanmıştır.

EĞLENCE

Şehirde, çok sayıda: restoran, taverna ve bar bulunuyor. Barlar sokağına gidebilirsiniz ve hatta meraklısı için, şehirde bir de  “Casino” var. Ama, tavernalarda genellikle garsonlar pek hareketli değildir.

NE YENİR

İskeçe bölgesinde, geleneksel lezzetlerden tatmak isterseniz: size önerebileceğim restoran “Peramsa” dır. İskeçe: tatlıları ve kuruyemişleriyle öne çıkan bir yer. Özellikle: şehir meydanında, tatlıcı dükkanları var. Burada, Yunan peynirleri de çok ünlü.

NE SATIN ALINIR

Buradan, mutlaka kurabiye satın almalısınız. Yukarıda sözünü ettiğim gibi, şehir meydanındaki tatlıcılara mutlaka uğramalısınız. Kurabiye ise, bademli un kurabiyesi denilebilecek türdendir.

Ama, unutmayın ki, bir pazar günü buraya gittiyseniz, her yerin kapalı olduğunu göreceksiniz. Hafta içi günlerinde ise: dükkanlar saat: 09.00 ile, öğleden sonra 2 arasında açık kalıyor. Yani: saat 14.00’den sonra siesta yapmaya gidiyorlar ve dükkanların hepsi kapanıyor.

iskeçe.1
Yunanistan Xanthi İskeçe

iskeçe.3
Yunanistan Xanthi İskeçe

İskeçe.1
Yunanistan Xanthi İskeçe

GEZİLECEK YERLER

Yunanistan Xanthi İskeçe İskeçe Meydanı

İSKEÇE MEYDANI

Dar sokaklardan geçerek, İskeçe meydanına ulaşın ve burayı gezin. Burası, şehrin tam ortasında, genişçe bir meydandır. Bu meydanı süsleyen görkemli bir saat kulesi var. Meydanda, çok miktarda kafeterya ve restoran bulunuyor. Meydandaki mekanlardan birinde oturup, Türk kahvesi içmelisiniz ki, Yunanlılar buna Yunan kahvesi diyorlar.

Meydanın hemen batı yönünde, bir kilise var.

Yunanistan Xanthi İskeçe Saat Kulesi

İskeçe.saat kulesi.2
Yunanistan Xanthi İskeçe Saat Kulesi

iskeçe.saat kulesi.1
Yunanistan Xanthi İskeçe Saat Kulesi

SAAT KULESİ

Şehirde, Osmanlı döneminden kalma yapıdır. Aslında, şehirde Osmanlı döneminden kalma, iki tane saat kulesi bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi: Pazar Yeri Camisinin yanındaki saat kulesidir ki, bu kule, 1943 yılında Bulgarlar tarafından yıkılmıştır. Günümüzde, bu kulenin yalnızca resimleri görülmektedir. Diğer saat kulesi ise, şehir meydanındadır ve günümüzde
ayaktadır. Bu saat kulesi: 1870 yılında, İskeçe’nin önde gelen ailelerinden, Hacı Emin Ağa tarafından yaptırılmıştır.

İskeçe Belediyesi: 1972 yılında, Şehir Meydanındaki bu saat kulesini: Türk-Osmanlı kültür mirası olması nedeniyle,  yıkmaya kalkmış, ancak halkın tepkileri sonucu, yıkılma engellenmiştir. Ancak, kule yıkılamamış olmasına rağmen, kitabeleri yok edilmiştir.

Yunanistan Komotini-Gümülcine

Yunanistan Komotini Gümülcine

 

E-90 karayolu üzerindedir. Ayrıca, şehrin güneyinden Egnatia otoyolu geçmektedir.

Batı Trakya bölgesinin en merkezi şehridir. Deniz kıyısında değil, içeride kalıyor. Şehrin Gümülcine isminin: bölgeye ilk yerleşen insanlardan olan “kömürcü nine” den geldiği söylenmektedir.

Diğer bir söylentiye göre: Yunan hekimlerinden Bilkos: cüzam hastalığına yakalanan kızı Rumçine’yi, bu şehre gönderir. Gümülcine şehrinin havası ve suyu, kızın hastalığını iyileştirir ve Rumçine’de, bu şehri imar ettirir. Yunanlılar, bu şehre, Rumçine adını vermişlerdir. Osmanlı-Türk yönetiminde ise, bu isim, Gümülcine olarak değiştirilmiştir.

Geçmişte, şehrin merkezinden bir nehir geçmekte iken, bu nehrin yarattığı seller nedeniyle, daha sonra şehrin ana caddeleri değiştirilmiştir.

Nüfus, yaklaşık 40 bin kişidir. Ancak, nüfusun büyük kısmı Yunanlı olmasına rağmen, yine de bir Türk şehri olma kimliğini halen korumaktadır. Nüfusun % 40’ı Türklerden oluşmaktadır. Zaten: camilerin minarelerin silüetleri gökyüzüne yükseliyor ve ayrıca yollarda dolaşırken, rahatlıkla, geleneksel kıyafetleri içindeki Türkleri ve Türkçe konuşan insanları görebiliyorsunuz.

Şehir: Trakya Demokritos Üniversitesine ev sahipliği yapmaktadır. Üniversite, 1973 yılından beri, burada konuşlanmıştır.

Yunanistan Komotini Gümülcine

TARİHİ SÜREÇ

Gümülcine şehrinde, MS.4’ncü yüzyılda, İmparator I. Theodosius tarafından inşa edilen Bizans kalesinde, ilk yerleşimciler yerleşmiştir.

Şehir: 1361 yılında, Osmanlılar tarafından ele geçirilir ve 1913 yılına kadar olan yüzlerce yıl boyunca idare edilir. Aynı yıl: Bükreş Anlaşması gereği Bulgarlara bırakılır ve 1920 yılında imzalanan San Remo anlaşması gereğince ise; Yunanistan’a bırakılır.

Yunanistan Komotini Gümülcine Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER

Şehri, yürüyerek gezmek mümkündür.

 

ESKİ CAMİ

Şehirde, irili-ufaklı yaklaşık 20 cami bulunduğu söyleniyor. Bunlardan 3 tanesi şehir merkezinde ve diğerlerinden daha büyüktür. En gösterişli olanı ise, tek şerefeli mütevazi bir minaresi olan “Eski cami” dir. Gümülcine balık hali yakınında, Eski mahallededir.

Zaten, Eski Mahallede bulunması nedeniyle, Eski cami ismi verilmiştir. Oysa, diğer cami, yani Yeni cami, bu camiden 25 yıl önce yapılmıştır. Caminin güney kısmında, Gazi Evrenos Bey İmareti ve kuzeyinde de, yakın geçmişte yıktırılan bir tarihi hamam bulunmaktadır.

Cami: 1608-1610 yılları arasında yapılmış ve 1678 ile 1855 yıllarında onarım görmüştür. Özellikle: 1855 yılında, Sultan Abdülmecit dönemindeki onarım da, cami genişletilerek bugünkü görünümüne kavuşmuştur.

Caminin tek kubbesi: kiremitle örtülmüştür. Haziresinde ise, Sultan IV. Murat’ın torunu Mehmet Bey gömülüdür. 1912 yılına kadar, caminin tek şerefeli bir minaresi bulunuyormuş. Ancak, Bulgarlar bölgeyi işgal ettiklerinde, bu orijinal minare, kaidesine kadar yıkılmış ve çan kulesi haline sokularak, cami, kiliseye çevrilmiştir.

Ayrıca

Gazi Evrenos Bey İmareti gibi, bu camiyi de soymuşlar ve süslemeleri tahrip etmişlerdir. Sultan IV. Murat’ın torunu Mehmet Beyin mezarının üstünde bulunan, kurşun kaplı, zarif kubbeli türbeyi yıkmışlardır. Hatta: daha da ileri giderek, mezarı kazmışlar, çıkardıkları kemikleri toplayarak, Sofya’ya Bulgar kralı Ferdinand’a
göndermişlerdir.

Evet: cami, 6 yıl boyunca kilise olarak kalır. 1919 yılında, Trakya bölgesi Yunanistan’ın hakimiyetine girince, o dönemdeki azınlıkların müracaatı üzerine, Fransız Komutan General Sharpi tarafından tekrar Türk cemaatine verilir ve eski kaidesi üzerine, bugün görülen iki şerefeli minaresi yapılarak, cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yine, Balkan Savaşında, Bulgarların tahrip ettikleri iç süslemeler ise, 2002 yılında, Kütahya Çinileriyle yeniden yapılmıştır.

Bu caminin hemen yanında, eski Türk mimarisi özelliklerini gösteren, bir yapı daha var.

Yunanistan Komotini Gümülcine Gazi Evrenos Bey İmareti

GAZİ EVRENOS BEY İMARETİ

Şehir merkezinde, Eski caminin hemen arka tarafındadır. Osmanlı-Türk mimarisinin ilk örneklerinden sayılmaktadır. Gümülcine’nin, 1361 yılında, Gazi Evrenos Bey tarafından fethinin ardından: 1365-1385 yılları arasında yapılmıştır.

İmaret: kısaca “aşevi” yani ihtiyaç sahiplerinin ağırlandığı bir kurumdur. Bünyesinde: cami, okul, misafirhane bulunan bir komplekstir. İmaret, Osmanlı döneminden kalma olmasına rağmen, yıllarca: şehrin Elektrik İdaresi tarafından, santral olarak kullanılmış, büyük hasar görmüş ve günümüzde “Hıristiyanlık Müzesi” olarak kullanılıyor.

Bu müze içinde ise: Hıristiyanlık figürleri ve ikonalar sergileniyor. Yapı: kiremit çatılı, kubbeleri ve heybetli yuvarlak kirişleriyle dikkat çekiyor.

Yunanistan Komotini Gümülcine Yeni Cami
Yunanistan Komotini Gümülcine Yeni Cami

    

YENİ CAMİ

Şehir merkezinde, çarşının orta yerindedir. Bu nedenle, sosyal hayatın bir parçası olmuştur. Yapılış tarihi ve yaptıranı bilinmemektedir. Ancak, muhtemelen 16’ncı yüzyılın sonlarında ve Defterdar Ekmekçizade Ahmet Efendi Paşa tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Hatta: orta kapısı üzerinde bulunan kitabede: III. Murat döneminde, Defterdar Ahmet Paşa tarafından, 1585 yılında yaptırıldığı yazılıdır.

Kubbeli ve yanında, tek şerefeli bir minaresi görülüyor. Avlusunda ise, Osmanlı dönemi izlerini taşıyan, büyükçe bir mezarlık var. İçinde nadir İznik çinilerini barındırmaktadır. Motiflerle süslenmiş iç kısmı, muhteşem güzeldir. Türkiye sınırları dışında bulunan, en iyi korunmuş Türk çini sanatının örneğidir.

Bu arada: Yeni caminin hemen yanındaki, Osmanlı mimarisiyle yapılmış ;” Müftülük Binası” görülüyor. Ayrıca: yine külliyenin içinde: üstü kurşun örtülü kitaplık, ders odaları, oturma odaları, mezarlık, çeşme ve türbe bulunmaktadır.

 

SAAT KULESİ

Yeni caminin hemen yanında-bahçesindedir. Yapımına: Sultan II. Abdülhamit döneminde: 21 Ekim 1884 tarihinde başlanmış ve 10 Ekim 1885 tarihinde tamamlanmıştır. Yaptıran ise: Gümülcine Sancak Yöneticisi Abdulkadir Kemali Paşa’dır.

Bina: dört katlı bir yapıya sahiptir. Aşağıdan yukarıya doğru, her katta biraz daha daralmaktadır. Üçüncü katın üst kısmına yerleştirilmiş bir saat kadranı, zamanı göstermekte ve bugün hala çalışırlığını sürdürmektedir.

Kulenin orijinal kitabesi, halen üzerinde durmaktadır. En son olarak: 1997-1998 yıllarında onarımdan geçirilmiştir. Kulenin çevresindeki sokaklarda: Osmanlı mimarisiyle yapılmış dükkan ve evler görebilirsiniz.

Yunanistan Komotini Gümülcine Heart of The City

HEART OF THE CİTY

Şehrin orta yerindedir. Burada; yaprak dökmeyen ağaçların bulunduğu büyük bir park var. Parkta: 15 metre yüksekliğinde, kılıç şeklinde, “Kahramanlar Anıtı” görülüyor. Bu anıt, savaşlarda hayatını kaybeden Yunan askerleri anısına, 1967 yılında dikilmiştir.

Kılıç anıtının hemen karşısında, buraya kadar gelmişken, mutlaka uğramanızı önereceğim bir yer var. “Nedim Pastaneleri”. Evet, bunlar, tatlıları ile günümüzde, bütün Batı Trakya ve hatta Yunanistan’da meşhur olmuşlar ve özellikle sucuklu lokumları harika.

Özellikle geceleri, buradaki “Orta kare” yani “Plateia İrinis (Barış Meydanı)” öğrenciler tarafından hareketlendiriliyor. Bölgede: ayrıca mağazalar, dükkanlar, süpermarketler, sinema kompleksi, kafeterya ve restoranlar bulunuyor. Parkın diğer ucunda: küçük Aziz Paraskevi Kilisesi var.

 

BİZANS KALESİ

Gümülcine içinde: eski bir kalenin var olduğu, Gümülcineliler tarafından bilinmektedir. Bu kalenin içinde, II. Dünya Savaşından önce, Yahudiler oturuyormuş. Burada, bir de Sinegog’ları bulunuyormuş.

Edinilen bilgilere göre, bu kale: 380-385 yılları arasında, Bizans imparatoru I. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. Yan tarafta, kapısı üstünde, tuğladan örülmüş yazılar görülmektedir. Burada: Epidosio ismi yazılıdır. Kale hakkında başka bir söylentiye göre ki, bu Evliya Çelebi yazıtlarında öne sürülmektedir: “ Gümülcine kalesi, Gümülcin adında Çinli bir Yahudi tarafından yapılmıştır. Yahudi, buraya gelmiş, buranın havasını beğenmiş ve yaptığı kalenin çevresi, yerleşim merkezi olunca da, buraya Gülümcin’den “Gümülcine” ismi verilmiştir.

Kalenin kalıntıları, günümüze kadar ulaşmıştır. Harap bir durumdadır. Yahudi havrası da, harap bir halde, ayakta durmaktadır. Buradan çıkarılan eserler ise, Gümülcine Arkeoloji, Bizans ve Folklor Müzelerinde sergilenmektedir.