Ankara Gecik Cami

Ankara Gecik Cami

Nazım Bey mahallesi, Ulucanlar caddesindedir.

Kitabesinde, 1443 yılında yapıldığı kaydedilmekte ise de kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.

Ulucanlar caddesinin seviyesi alçaltılmış olduğundan, Mescit, cadde yanında teşkil olunan bir platform üzerinde kalmaktadır. 9.70 x 6.60 metre ebadında, dıştan taş temeller üzerinde, ahşap hatıllı ve kerpiç duvarlı, çok basit ve ufak bir yapıdır.

Dış görünüş itibarıyla, hiçbir sanat değeri bulunmayan mescidin, kıble duvarındaki alçı mihrabı, tetkike değerdir.
İki sıralı, dikdörtgen pencerelerle aydınlatılan mekanı örten ahşap tavan da, pek fazla değer taşımıyor.

Tavan hizasına kadar yükselen bir sıra palmet ile nihayetlenen alçı mihrabı, beden duvarlarından hafif çıkıntı teşkil etmekte olup, niş yarım silindirik ve üzeri mukarnaslıdır.

Niş üzerindeki kısımlar ise, kabartma olarak geometrik motiflerle süslenmiş ve bütün çevresi, Kelime-i Tevhit yazılı bir kitabe ile çevrilmiştir. Kuzey kısmında, sonradan ilave edilmiş kadınlar mahfilinin ortası, ileri doğru bir çıkma meydana getirir.

Ankara MKE Kurumu Sanayi ve Ticaret Müzesi

Ankara MKE Kurumu Sanayi ve Ticaret Müzesi

Tandoğan meydanında, MKE Genel Müdürlüğü yerleşkesi içindedir.

Müze: 22 Mayıs 2013 tarihinde kurulmuştur.

Müze: Pazar hariç her gün saat: 09.00-17.00 arasında açıktır. Giriş ücreti yoktur.

Müzenin kurulmasının amacı: gelecek nesillerin, daha bilgili ve donanımlı olarak, geçmişle geleceği mukayese yapabilmelerinin sağlanmasıdır.

Müze koleksiyonunda 1278 obje vardır. Bunlar: Osmanlı, İmalat-ı Harbiye, Kurtuluş Savaşı, Askeri Fabrikalar dönemi ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu döneminde savaşlarda kullanılan işlevini yitirmiş silah, araç ve gereçler, üretim tezgahları, iletişim araçları vs sergilenmektedir.

Müze Binası

Müze binası, 19’ncu yüzyıl sonunda, II. Abdülhamit döneminde, batılılaşma hareketleri kapsamında yapılmıştır.

Kurtuluş savaşının ilk dönemlerinde cephane ve malzeme temininde, imalat-ı Harbiye fabrikalarının büyük çoğunluğu işgal altındaki İstanbul’da olduğundan, büyük güçlükler yaşanmış, askeri malzemeler İstanbul’dan kaçırılarak Anadolu’ya getirilmiş ve o zaman süvari kışlası olarak kullanılan bu bina ve çevresi atölye haline getirilerek ordunun ihtiyacı olan silah, mühimmat, harp araç ve gereçleri karşılanmıştır.

Müze binası, 20 Kasım 1922 yılında lokomotif bacasından çıkan bir kıvılcımla tamamen yanmıştır.

Yangın, Ankara’nın her yanından görülür. Gazi Mustafa Kemal Paşa da yangın yerine gelerek “hepinize geçmiş olsun, bunun daha iyisinden yüzlerce yapacağız” der.

Kısa bir süre içinde binanın inşaatı tamamlanır. Açılışa Gazi Mustafa Kemal Paşa’da davet edilir.

Eşi Latife Hanımla tesisleri gezer, emeği geçenlere teşekkür eder ve “Türk Öğün, çalış, güven” veciz sözlerini burada söyler.

Kurtuluş savaşını takiben bu bina ve çevresi, günümüze kadar ülkemiz sanayisinde birçok ilklere hizmet etmiştir.

Teknoloji Müzesi

İstanbul’un fethini takiben, Topçu Ocağı bünyesinde İstanbul’da Tophane-Amire’de kurulan entegre savunma sanayii tesisleriyle Türkiye’de sanayinin de temelleri atılmıştır.

1832 yılında Tophane Müşirliği, 1908 yılında İmalat-ı Harbiye Umum Müdürlüğü ve Kurtuluş Savaşını takiben Ankara’da 1923 yılında Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü ve 1950 yılında da, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu ile savunma sanayiinde gelinen yolda Kurumun kuruluşu ile birlikte sivil sanayiinde gelişmesinin temelleri atılmış ve bugünlere gelinmiştir.

Kurum Türk sanayinde ilkleri gerçekleştirmiş, yetiştirdiği insan gücüyle sanayide bir ekol olmuştur.

Ankara MKE Kurumu Sanayi ve Ticaret Müzesi: Kurtuluş savaşı boyunca, ordunun cephane ve malzeme ihtiyacı buradan karşılanmıştır. Uzun bir geçmişi olan, birçok muharebe geçirmiş bu nedenle köhneleşmiş 7.65 mm çaplı Mauser tüfeklerinin 7.9 çapına geçirilmesi işlemleri de burada yapılmıştır.

 

Kurumun 600 yıllık tarihinde yaşanan bu süreç, MKE Sanayi ve Teknoloji Müzesi’nin ana temasını oluşturmuş ve Türkiye Sanayine yön veren bilgi ve teknoloji, Tophane-i Amire’den bu yana müzede sergilenmeye çalışılmıştır.

Müze, 22 Mayıs 2013 tarihinde açılmıştır. 4500 metre kare kapalı ve 10 bin metre kare açık alanda olmak üzere, sanayi tarihinin yansıtılması, sanayideki sürecin izlenmesi, sanayi kültürünün oluşması ve gelişmesi çerçevesinde alınan yolu günümüze taşıyarak önemli bir görevi üstlenmiştir.

Gazi kovan

 

İstiklal Harbinde, 1.5 yıl içerisinde 8 kez doldurulan, 9 farklı cephede kullanılan ve kullanım sonrası tekrar atölyeye gelen gazi kovan, Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan 101 pare atışın en son atışı şerefini taşıyarak, Kurtuluş Savaşının destanı olmuştur.

Koleksiyon

1-Silah ve Mühimmat.

2-Üretim araçları,

3-Sivil üretimler,

4-Günlük yaşam,

5-Belgeler ve fotoğraflar.

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Atatürk Evi hakkındaki yazım için Atatürk Orman Çiftliği Atatürk Evi

Tunceli Çemişgezek

Tunceli Çemişgezek

Çemişgezek, Tunceli arasındaki uzaklık: 113 km. Çemişgezek, Hozat arasındaki uzaklık: 60 km. Çemişgezek, Pertek arasındaki uzaklık: 67 km. Çemişgezek, Arapkir arasındaki uzaklık: 86 km.

TARİHİ

Çemişgezek yöresinin, MÖ 4000’li yıllardan itibaren yerleşim yeri olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Selçuklular, 1200’lü yılların başında yörede yerleşmeye başlamıştır. 1518 yılında Çemişgezek, Diyarbakır iline bağlanır. 1858 yılında kaza olur ve Harput’a bağlanır. 1925 yılında Elazığ’a bağlanır. 1935 yılında Tunceli’ye bağlanır.

Peki neden Çemişgezek veya isim nereden kaynaklanıyor? İlçenin ismi, eski Bizans imparatoru Ioannes Timiskes’ten gelir. İmparator kısa boyludur, yüksek tabanlı papuç giyermiş. Bu yüzden Ermenicede “pabuçlu” anlamına gelen “Cmışkadz” lakabı takılmıştır. İmparatorun burada inşa ettirdiği kale de “Çmışkadzak” ismiyle tanınmıştır. İlçenin ismi de buradan gelmiştir.

GENEL

İlçe, nesli tükenmekte olan vaşak ve benekli semender gibi canlıların yaşadığı Tağar vadisindeki bir kayalık üzerine kurulmuştur. Yerleşimin güneyinde, Keban baraj gölü vardır. Yerleşim, Yılandağı eteklerinde kurulmuştur. Rakımı ortalama 975 metredir.

Munzur ve Murat nehri arasında kalan alandadır. İlçe merkezinden Tağar çayı geçer ve Keban baraj gölüne dökülür. Yüzey şekillerinin ekonomik faaliyetler ve özellikle tarımı sınırlandırması nedeniyle ilçe tarihi süreçte fazla genişleyememiştir.  

ÇEMİŞGEZEK DUT VE PEYNİR FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Haziran ayı sonu veya Temmuz ayı başında 2 gün süreli yapılır. Festivalde konserler düzenleniyor. Festivalde tanıtılan dut ve peynir, bu bölgede yaşayan insanların özel yeteneğidir, alın teridir, emeğidir, ekonomik değeridir. Festival etkinlikleri: Tekya çay bahçesi ve Belediye Garajında yapılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Tunceli Çemişgezek Yelmaniye Camii

YELMANİYE CAMİİ-MEDRESE CAMİİ

İlçe merkezinde, Hamamatik Mahallesindedir. Kente hakim bir tepede inşa edilmiştir. Bölgede, İslam dönemine ait en eski yapılardan birisidir. Selçuklu ve Osmanlı mimari tarzları arasında bir geçişi yansıtır.

Yapının çevresinde, bazı ek yapıların izleri görülür. Güney kısmındaki temel kalıntıları, caminin bir yapılar topluluğunun içerisinde bulunduğunu gösterir. Eski mekanların bir kısmı evler arasında kaybolmuştur.  Bu yüzden Yelmaniye Camisi olarak tanınan yapının ilk şekli bilinmez.

Yapının: Emir Taceddin Yelman bin Keykubat tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Yapılış tarihi olarak ise, Hicri 800-809 yılları arası düşünülür. İlk yapılış amacı “medrese” dir. Bu yüzden “Medrese Camii” diye de bilinir. Caminin giriş kapısı üzerinde “1404” tarihi yazılıdır.

Meyilli bir arazide bulunan camide, günümüze kadar ulaşan orijinal tek bölüm taç kapısıdır. Batıya açılan bu taç kapının taş işlemeciliği oldukça güzel ve görkemlidir. Taç kapının en dikkat çeken yerlerinden birisi de yazıtlarıdır.

Bu yazıtların biri girişin üzerinde, iki satır halinde yazılıdır. Yer yer bozulmuş olan bu yazıtın sadece küçük bir kısmı okunabilmektedir. Bu yazıtta, yapının Timur döneminde Taceddin Yalman tarafından yaptırıldığını göstermektedir. Ancak yazıtın tarih kısmı okunamamıştır. Muhtemelen 1397-1406 yılları arasında yapılmıştır.

Bu anıtsal kapının sağındaki pencere de, taç kapı ile bağlantılıdır. Bu pencere dışındaki bütün pencereler yalındır yani süslemesizdir.

Yapıdaki ikinci yazıt, sağ duvardadır. Ancak bu yazıt zamanla bozulmuş olduğundan okunamamaktadır. Bu yazıt muhtemelen mimarın adını vermektedir.

Caminin ilginç taç kapısından içeriye girilince, zeminin eğimli olması nedeniyle birkaç basamakla ana mekana çıkılır. Yapının içi de dışı gibi değişikliklere uğramıştır.

Tek kubbeli camide, mihrap çinilerle süslüdür. Mihrapta: Kur-an ayetleri, taşa kabartma olarak işlenmiş ve yeşil çinilerle süslenmiştir.

Caminin minaresi, tek şerefelidir ve süsleme unsuru yoktur.

Caminin bir de mezarlığı vardır. Bu mezarlıkta koç veya koyun şeklinde mezar taşları bulunmaktadır. Buradaki ilginç yazıt ve mezar taşının bir örneği de Belediye önündedir. Bu parça: buraya Oğuzlar köyünden getirilmiştir.

SÜLEYMANİYE CAMİİ

İlçe merkezinde, ilçenin en büyük yapısıdır. Kale mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Caminin büyük kısmı 18’nci yüzyılda elden geçirilmiştir. Ancak caminin bu tarihten çok daha önce yapıldığı bilinmektedir. Caminin ilk yapıldığında mevcut çinili minaresi, daha sonra yapılan onarımlar sırasında tamamen bozulmuş ve sıvanmıştır. Kaynaklarda, minarenin çini kaplamalı olduğu yazılıdır.

ESKİ HAMAM

İlçe merkezinde bulunan hamamlar, büyük ölçüde yapım tarihindeki özelliklerini koruyarak günümüze ulaşmıştır. İlçenin iki büyük hamamı vardır. Bunlardan: Eski hamam (Hamam-ı Atik) olarak bilineni, üzerindeki yazıta göre “Ebul Muzaffer Han “ tarafından yaptırılmıştır. Hacı Ali Ağa tarafından 1762-1763 yılları arasında onarım yaptırılmıştır.

 

YENİ HAMAM

İlçe merkezinde bulunan Yeni Hamam: 1701-1702 tarihlerini taşımaktadır. Bayram oğlu Hacı Hüseyin isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Plan bakımından, Eski Hamamın aynısıdır. Yeni Hamam, son yıllara kadar faal kalmış ve bu yüzden değişikliğe uğramadan günümüze ulaşmıştır. Giriş kapısının yan yüzlerindeki bezemeler, taş işçiliğinin güzel örnekleridir.

Tunceli Çemişgezek Uzun Hasan Türbesi

UZUN HASAN TÜRBESİ

İlçenin girişinde, bir kaya üstündedir. Bu yapı, halk arasında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Türbesi olarak bilinir. Yapı: 1572-1573 tarihlerini taşır. Bu yüzden ilçenin en eski tarihli eseridir. Yapının: külah ve bazı cephelerindeki kesme taşlar düşmüştür. Ama yine de üst kısmı ve mumyalık günümüze sağlam olarak ulaşmıştır.

HAMİDİYE MEDRESESİ

İlçe merkezinde, Medrese Mahallesindedir. Mahalleye ismini veren medrese günümüzde varlığını korumaktadır. Medresenin kitabesinde, Sultan II Abdülhamit zamanında yapıldığına dair yazı bulunmaktadır. Ancak medresenin temellerinin Selçuklu dönemine ait bir medreseden kaldığı öne sürülmektedir. Çünkü arşiv belgelerinde, 1526 yılında Süleyman Bey medresesi adlı bir yapıdan söz edilmektedir.

 

ÇEMİŞGEZEK KALESİ

Kale, ilçe merkezinde Tahar çayı kenarında bir tepe üzerindedir. Kalenin yapılışı: muhtemelen 13’ncü yüzyıldan önceki bir tarihtir. Günümüzde önemli bir kısmı yıkıktır. Sadece yer yer surlardan bazı parçalar günümüze ulaşmıştır. Süleymaniye Camii yakınındaki bir sur parçası: kalenin kesme ve moloz taşlardan yapıldığını gösterir.

İN MAĞARALARI (DERVİŞ HÜCRELERİ)

İlçe merkezinin batısında, Tağar çayı vadisindedir. Vadi, doğal sit alanı niteliğindedir, bozulmamış ekolojik bir yapıya sahiptir. Vadide dağ keçilerinden, su samurlarına kadar pek çok canlı yaşamaktadır. Burayı anlatmadan önce, şunu belirtmekte yarar var. Buranın “Hierapolis Tapınağı” olduğu tahmin ediliyor.

Vadide: sarp kalker kayalarında, konut amaçlı oyulmuş 20 oda bulunmaktadır. Bunların ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. 3 kat olarak düzenlenen odalar, sıralı haldedir. Aydınlatma için yapılmış büyük pencereleri ve uzun koridorları bulunur.

Odaların derinliği 1.7 metre, genişlikleri ise 2.5 metredir. Odaların su ihtiyacının karşılanması için: kayaların arasından sızan sular, sarnıçlarda toplanır. Yukarıdaki odalara ulaşmak için, kayalara oyulmuş merdivenler bulunur.

Odaların en üstünde: zor çıkılabilen ve diğerlerine göre daha büyük olan bir oda bulunur. Bu oda “Bey odası” olarak tanımlanır.

TAĞAR KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine 4 km uzaklıkta, Tahar çayı üzerindedir. Yörede yapılan düğünlerde gelin-damat fotoğraflarında genellikle Tağar köprüsü fonda yer alır, bu yüzden çok tanınmış bir köprüdür, hatta Bosna-Hersek’de bulunan Mostar köprüsüne benzetenler de vardır.

Köprü, 1807 yılında Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1902 yılında ise Diyarbakır Valisi Akif Paşa tarafından onarttırılmıştır. Köprü “Yusuf Ziya Paşa” köprüsü olarak da bilinir. Köprü tek gözlüdür. Aşağı Köprü ismiyle de tanınır.

ULUKALE CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Ulukale köyündedir. İlçe merkezine 32 km uzaklıktadır. Caminin kitabesi yoktur. Muhtemelen Diyarbakır’da valilik yapan Yusuf  Paşa’nın vakfıdır ve 1793-1794 yılları arasında yaptırılmıştır.

Cami: kesme taştan yapılmıştır. İbaret bölümünün ortasında üç kalın paye bulunur. Eğimli bir arazide bulunduğundan: batı duvarına pencereler açılmıştır. Doğu duvarındaki tek pencere, yukarıdadır.

Caminin minaresi, taş kaideli, çokgen gövdeli ve tek şerefelidir. Camiden daha sonraki bir dönemde yapıldığı tahmin edilmektedir.

Tunceli Pülümür hakkındaki gezi yazım için  Pülümür