Portekiz Sintra

Portekiz Sintra

Sintra: 1995 yılında: UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Çünkü: 19’ncu yüzyılda, Sintra, Avrupa Romantik mimarisinin ilk merkezi olmuştur. Ferdinand II, dönemindeki bu yeni duyarlılık: Gotik, Mısır, Fas ve Rönesans elemanlarının bir karışımı olarak gündeme gelmiştir.

Kale içindeki manastır, ağaçların yerel ve egzotik türleri, aynı çizgide inşa edilen yapılar Avrupa’da peyzaj mimarisinin gelişimini olumlu etkilemiş, parklar ve bahçeler ile benzersiz bir kombinasyon yaratılmıştır.

Tarihi süreç incelendiğinde, buranın ilk yerleşimcilerinin “Romalılar” olduğu görülür. Romalılar: burayı bir kült ayin ve ibadet yeri haline getirip, ay tanrıçasının ismini yani “Cynthia” adını verdiler.

Ayrıca: yemyeşil bitki örtüsüne hayran oldular ve tepenin üstüne bir saray ve şehrin çevresinde ise birçok yerde havuzlar yaptılar. Bölge, takip eden süreçte ise, Portekiz kraliyet ailesinin yazlık ikametgahı olarak seçildi ve aristokratlar için büyük bir konak ve villalar inşa edildi.

Portekiz Sintra

Lizbon şehrinde: Rua Augusta sonundaki Praça Dom Pedro VI meydanındaki “Rossio” istasyondan trene binerseniz, yaklaşık 40 dakika sonra buraya ulaşırsınız. Karayolu ile giderseniz yaklaşık 30 dakikada ulaşırsınız.

Gidiş-dönüş tren bileti, 4.5 Euro’dur.
Tren yolculuğunun bitiminde Sintra bölgesinde trenden indiğiniz yer: Sintra ilçesinde yaşayanların ikamet alanıdır.

Burada gezebilecekleriniz:

Ancak buraya turla giderseniz, sadece Ulusal Sarayı gezebiliyorsunuz. Diğer yerler, zamanınız ölçüsünde gezmenizi önereceğim yerlerdir.

SİNTRA MUSEU DE ARTE MODERNA-MODERN SANATLAR MÜZESİ

Müzede, olağanüstü Berardo koleksiyonunun bir parçası bulunmaktadır. Koleksiyonun diğer büyük bölümü: Belem Kültür Merkezindeki müzede sergilenmektedir. Sintra’da bulunan bu müzede: Andy Warhol, Pollock, Francis Bacon, Miro ve Picasso’nun eserleri bulunmaktadır.

Evet: tren istasyonunun önündeki otobüs durağından kalkan 434 numaralı otobüs, Sintra bölgesinde gezilecek yerler arasında ring seferleri yapıyor, yani buradan otobüse binerseniz, gezilecek yerlerde inip, sonra yine aynı otobüse binebiliyorsunuz. Ancak: eğer Cabo de Roka bölgesine, yani Avrupa’nın en batı ucuna gitmek isterseniz, farklı bir otobüse binmeniz gerekiyor ve yolculuk yaklaşık 45-50 dakika sürüyor.

Biz: 434 numaralı otobüs güzergahı üzerinde gezilecek yerlerden söz edelim.

Portekiz Sintra
Portekiz Sintra
Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CASTELO DOS MOUROS-MOORİSH CASTLE

Burası: bir tepe üzerinde, dağlık bir uçurumun kenarında, 9’ncu yüzyılda yapılmış ve Arap dönemi kalesidir. Kalenin surlarından: muhteşem bir manzara izlenmektedir.

Kale, ilk olarak 9’ncu yüzyılda: Arap işgali döneminde yapılmıştır. 1147 yılında ise, Lizbon şehri teslim olunca, kale, bölgeyi ele geçiren Hıristiyanlara, teslim edilmiştir.

1383 yılında kale terk edilmiş, ancak kale içinde bulunan şapel kullanılmış ve şapel de, 1493 yılında terk edilmiştir. Sintra şehrini ziyaretimde kaleye çıkmadım.

Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

Portekiz Sintra
Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

 

PENA SARAYI

Buraya ulaşmak için, Pena Bahçelerinin aşağı girişinde bulunan otobüs durağında inmek gerekiyor. Bu bahçe: 1995 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Park alanı ve saraya giriş ücreti 11 Euro’dur.

Bahçe içinden ister yürüyerek, isterseniz 2 Euro ücret ödeyerek küçük bir tren ile tepe üzerine çıkılıyor. Ancak: ben sizlere, burada mutlaka trene binmenizi öneriyorum, çünkü tepeye çıkış bir hayli zorludur.

Evet: 1840 yılında kral Ferdinand II tarafından başlatılan çalışmalar sonucunda: bahçe içinde: çeşitli tarihsel figürler, özel bitki türleri, küçük gölcükler, farklı mimari stildeki havuzlar, çeşmeler, mağaralar, şapeller, 1840 yılı yapımı bronz bir kral heykeli ve en tepedeki gözlem alanında, 529 metre yüksekliğe konulmuş bir büyük “haç” görülüyor. Park alanı ve kale dahil olmak üzere, bütün park alanı: taş bir duvar ile çevrilidir.

Park alanının, yaklaşık 2200 hektar olduğu söyleniyor. Yerli bitki örtüsü yanında, pek çok egzotik türler bulunmaktadır. Kral: park alanında dikilen ağaçların, uzak sömürgelerden getirilmesini sağlamıştır.

Bunlar arasında: Avustralya ve Yeni Zellanda’dan getirilen eğrelti otları ve ağaçlar, Çin’den Ginkgo, Japonya’dan Cryptomeria sayılabilir.

Ayrıca: park alanı içinde, doğrudan saraya bağlanan labirent benzeri yollar, patikalar ve tüneller de bulunmaktadır. Yüksek alanlar ise: meşe, selvi, çam ormanları ve daha klasik bahçelerle kaplıdır.

Bu bahçelerin en önemli özellikleri arasında: Kamelyalı Bahçe ve İngiliz Bahçesi bulunmaktadır. Park alanındaki bütün yapılar; 1755 yılındaki depremde tahrip olmuştur.

Park ve saray: aynı dönemde oluşturulmuştur.

Portekiz ulusal anıtlarından biri olan Pena Sarayı: parkın tam ortasında bulunuyor ve Portekiz ülkesinin yedi harikasından biri olarak kabul ediliyor.

Park alanında bir tepe üzerinde bulunan saraydan, açık havada, Lizbon şehrinin görülebildiği söyleniyor.

Saraydan önce, buradaki manastırda: yüzyıllar boyunca az sayıda rahip yaşamış, sakin ve küçük bir dini ibadet yeri olarak kullanılmıştır. 1755 yılındaki depremde manastır harabeye dönüşünce, 1838 yılında, kral Ferdinand II: eski manastır ile Magribi kalesi arasındaki bölümü, yeniden düzenlettirmiş ve buraya, kraliyet ailesi için bir yazlık saray yaptırmaya karar vermiştir.

Disneyland’daki masalımsı şatolara benzeyen sarayda, mimari stil olarak: manulin yani Portekiz mimari tarzının bir kopyası gibi: kubbeler, mazgallar, kuleler ve karmakarışık pastel renklere sahiptir. Avrupa’da bulunan diğer ortaçağ şato ve sarayları ile karşılaştırıldığında: burası, Avrupa’nın en muhteşem sarayı olarak seçilmiştir.

Sarayın içi ise: 1840 yılında: kral Ferdinand tarafından, Alman mimar Baron Eschewege’ye yaptırılmıştır. 1940 yılında, kraliyet ailesi Portekiz’den kaçtıktan sonra, saray, olduğu gibi, yani o günkü haliyle korunmuş olarak günümüze ulaşmıştır.

Bu iç bölümde: abartılı Victoria ve Edward dönemi mobilyaları bulunmaktadır. Zengin süs eşyaları, resimler ve paha biçilmez porselenler korunmuştur.

Son Portekiz kraliçesi Amelia: sürgüne gitmeden önce, son gecesini burada geçirmiştir. Saray, 1910 yılında Cumhuriyetin ilanının ardından, ulusal anıt kategorisine alınarak koruma altına alınmıştır.

Gelelim sarayın ayrıntılarına: Saray karmaşık görüntüsüne rağmen, çok büyük değildir. İki geniş iç avlu bulunmaktadır. Cephesinde: tam bir karmaşa hakimdir. Ancak: konumu iddialıdır. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, bulunduğu konum nedeniyle geniş bir ormanlık alana hakimdir ve buna bağlı olarak muhteşem bir manzaraya sahiptir.

Sarayın iç dekorasyonunda: Magribi etkisi hakimdir. Ziyaretçiler tarafından: rehberli turlar ile: sarayda; Kraliçe ve kralın odaları, aile odaları, teras, çalışma odası, şapel, büyük salon ve mutfak gezilebilmektedir.
Bu gezide: en ilgi çekenler ise: türbanlı Magribi heykelleri tarafından tutulan elektrikli avizelerdir. Bu heykellerin türban benzeri kafalarına takılanlar: Osmanlı kavuklarına da benzemektedir.

Sarayın: diğer muhteşem bölümleri: geniş balo salonu, Arap room ve etkileyici 16’ncı yüzyıl kilisesidir.

Evet: saray gezimizden sonra, yine küçük trene binerek aşağıya park alanının kapısına gidiyoruz. Duraktan otobüse binerek, bu kez tarihi Sintra Merkezine gidiyoruz.

Portekiz Sintra

PALACİO NACİONAL-ULUSAL SARAY

Sintra şehrini ziyaret ederseniz, bence burayı mutlaka görmelisiniz. (Zaten turlar, ekstra ücret karşılığı ziyaretçilerini buraya mutlaka götürüyorlar, bence gidin ve görün.)

Burası dünyanın en büyük sırlı çini ve azilejo koleksiyonunu barındırır. Ancak, özellikle yaz döneminde kapıda büyük kalabalıklar olduğunu unutmayın ve sabah erken saatlerde gitmeye çalışın.

Rehberli turlarda genellikle yerel rehberler kullanılıyor. Yine de aşağıda yazdıklarımı özellikle sarayı gezerken mutlaka yanınızda bir not olarak bulunmasını öneriyorum. Çünkü, aşırı kalabalıkta zaten rehbere yakın olamıyorsunuz.

Portekiz ülkesinin en eski ve en iyi korunarak günümüze ulaşmış saraylarından biridir.

Tarihi geçmişi

10’ncu yüzyılda Magribi coğrafyacı Ali Bakri, sarayı şöyle anlatır. Tepelerin yüksek zirvelerine yerleştirilen ve bugün Magribi kalesi olarak adlandırılan kale ile sarayın bağlantısından söz eder.

1147 yılında Lizbon Kralı Afonso Henriques, bölgeyi ele geçirir ve Sintra yöresinde 300 yılı aşkın süren Magribi egemenliği biter, teslim olurlar.

Sarayın bulunduğu yerde bulunan yapıda: o zamanlar, muhtemelen Magribi valilerin ikamet etmektedir. Ancak o dönemden kullanılan yapının kalıntıları günümüze ulaşmamıştır.

Evet, 13 ve 20’nci yüzyıllar arasında birçok kral ve kraliçe burada yaşarlar. Çünkü, bölgede avlanma bolluğu, yaz aylarında iklimin serinliği ve veba dönemlerinde başkente yakın bir sığınma yeriydi.

Portekiz kral ve kraliçeleri, Sarayda, kendi yaşamlarına dair, kendi izlerini ve anılarını geride bırakmışlardır.

1281 yılında burada sarayın varlığına ait yazılı kayıtlar var.

O dönemde, Kraliyet Sarayı, mevcut sarayın sadece üst kısmına ve Sintra’da ibadet edilen kutsal bir şapele kadar uzanıyordu.

Sintra sarayı ve kasaba ile çevresindeki topraklar, 1287 yılında, Kral Dinis tarafından Kraliçe Elizabeth’e bağışlandı.

Takip eden 100 yıl boyunca, Sintra’nın Kraliçelere hediye edilmesi geleneği devam etti.

1356-1433 yılları arasında, Kral Joao döneminde, sarayda oldukça geniş kapsamlı yenileme yapıldı.

Yeni saray, merkez avlu çevresinde yapılandırıldı. İki devasa konik baca ile tamamlanan mutfak yapıldı.

15’nci yüzyılda, Kraliyet ailesi sarayda daha fazla zaman geçirmeye başladı. Sintra kasabasındaki saray, Portekiz krallarının evi haline geldi.

1822 yılında meşrutiyetin kaldırılmasının ardından, birkaç oda, kraliyet ailesinin yeni işlevlerini barındıracak şekilde yeniden düzenlendi. Sarayda yaşayan son Portekiz kraliçesi Maria Pia’dır.

Saray 1910 yılında Ulusal Anıt olarak ilan edilerek koruma altına alındı.

Mimari özellikleri

Sarayın mimari stili: görkemli bir gotik-manulin karışımıdır. Yapının en ilgi çeken özelliği: dış cephesinde, ne olduğu konusunda net fikir sahibi olunamayan iki konik bacadır.

Bunların muhtemelen: mutfak bacası olduğu tahmin ediliyor. Sarayın odalarında: renkli sırlı çiniler kullanılmış olup, bunlar ilgi çekmektedir. Saray içinde, rehberli turlarla geziler düzenleniyor ve bu gezilerde: sarayın için ve tablolarla kaplı odalarını görebilirsiniz. Sintra Müzik Festivali burada yapılmaktadır.

Sala Dos Archeiros-Okçular Odası

16’ncı yüzyıl öncesinde, bu alan, Saray’ın en büyük salonundan önce gelen, üstü kapalı bir varendaydı. Burası bir oturma odasıdır. Zeminde, üç farklı renk kullanılmıştır. Birkaç ahşap ve cam kapı var. Burada eskiden okçular olarak adlandırılan tören muhafızları bulunurmuş. Saray muhafızları, seçkinlik sembolü olan bir tür silah “teberle” dururlarmış.

Sala dos Cisnes-Kuğular Odası

Burası, büyük oda olarak adlandırılır. Sarayın ana odalarından biridir. Burası, 19’ncu yüzyılda saray mensuplarının toplandığı ve ziyafetlerin verildiği, umumi davetlerin, dini bayramların ve hatta cenaze törenlerinin yapıldığı bir odadır. Adını tavan panellerinin dekorasyonundan alır. Ancak yapılış tarihi bilinmez.

Muhtemelen 14’ncü yüzyılda, Kraliçe Filipa de Lencastre tarafından yönetimi sırasında yapıldığı düşünülüyor.

Kuğuların boyunlarında taç var. Taçlı kuğu: Kraliçenin kardeşi İngiltere kralı IV Henry tarafından kullanılan bir amblemdi. 1755 yılındaki Lizbon depreminde duvarlar ve tavanın bir kısmı yıkılmış ve çökmüştür.

Ancak kısa süre sonra yeniden inşa edilir. Bu sırada, tavanın tamamı boyanmış ve çeşitli konumlarda kuğu resimleriyle süslenmiştir.

Duvardaki şömine

15-16’ncı yüzyıllara tarihlenir.

Avize

17-18’nci yüzyıllara tarihlenir. Bronzdur.

Kuğular odasının diğer ucuna kadar takip edip gidin.

Patio Da Audıencıa

Burada, önde 15’nci yüzyıldan kalma Rönesans sütunlar var. Magribi çinileriyle süslenmiş bir bank ve taht var. Burası, muhtemelen 16’ncı yüzyılda toplantılar veya seyirciler için kullanılmıştır. Başlangıçta tamamen açıktı, sonradan kapatılmıştır.

Sala Das Pegas-Saksağanlar Odası

Burası saraydaki ikinci odadır. Kral ve seyirciler için kullanılmıştır.

Duvarlar

Sevilla’da yapılmış, 16’ncı yüzyıldan kalma çinilerle süslüdür.

Tavan

Bu odanın tavanındaki tablo, 136 saksağanın (dünyadaki en zeki türlerden biri olarak kabul edilen, karga ailesinden kuşlar) resmedildiği, sarayın en eski tablosudur. Her tabloda, bir gül bulunur ve iyilik ifadesidir. Çünkü Kraliçe Dona Filipa de Lencestre’nin evinin simgesi güldür.

Efsane

Kral Jaoa I (1385-1433) sarayda, bir gün, düşmek üzere olan bir hanımın elini tutar ve öper. Herkes kralın bir fahişeyi öpmesine şaşırır ve sarayda hızla dedikodu yayılır. Kral, iyi niyetli olduğu bahanesiyle kraliçeyi ikna eder ve kendini haklı çıkarır.

Sonra, buranın tavanını, saygı duyulması gereken sağduyu düzeyini unutmamaları için, 136 kollu (o sırada saraydaki hanımların sayısı kadar) saksağan resmiyle boyatır.

Yer halısı

Sandalye ve gölgelik bulunan odanın, kralla birlikte seyirciler yani saray efradı tarafından kullanıldığı sanılıyor. 19’ncu yüzyılda, kraliyet seyircileri önemini kaybetmiş ve bu salon ziyafetler için kullanılmaya başlanmıştır.

Devasa halı, 16 ve 17’nci yüzyıllar arasında, en lüks halıların üretildiği günümüz İran’da üretilmiştir.

Bu halı, Kral ve kraliçenin seyircilere tahsis ettiği odada, kraliyet majestelerinin alanını işaretlemeye hizmet ediyordu. Yani, sadece kral ve kraliçe bu halının üstüne çıkabiliyordu. Halıya çıkmak, hiyerarşinin tepesindekilere yaklaşmak anlamına geliyordu.

Şömine

Mermer şömine, 1515 yılında Papa X Leon tarafından Kral D. Manuel I’e hediye edilmiştir. Eski Paço de Almeriim’de yapılmıştır. Şömine, 1898 yılında bu odaya yerleştirilmiştir. Çünkü burası ziyafet salonu olarak kullanılmaya başlanmıştır.

CAMARA DO OURO-ALTIN ODASI

Burası Sarayın üçüncü odasıdır. Avusturya Kraliçesi Catarine (1507-1578) ve kral, önemli kişileri burada kabul etmişlerdi. Burası aynı zamanda, kralın yatak odası olarak kullanılıyordu ve D. Sebastio odası olarak da bilinir.

Adını: 15 ve 16’ncı yüzyıllarda, odanın altınla kaplanmış olmasından alıyor. 19’ncu yüzyılda mekan, yemek odası olarak kullanılmıştır.

Yatak

17 ve 18’nci yüzyıl başlarında üretilen yatak başlığı, mitolojik sahnelerin resmedildiği madalyonlarla süslenmiştir. Kırmızı gölgelik var. En üstte, gümüş kaplı pirinçten, eski sahipleri olan Sabugal Kontlarının arması görülüyor. Yatak eski sahipleri Sabugal Kontlarının bir armağanı olarak, 20’nci yüzyılda buraya getirilmiştir.

DENİZ KIZI ODASI-GARDROP-SALA DAS SEREİAS

Sarayın dördüncü odasıdır. Kral ve kraliçeler için, giysiler, mücevherler, gümüş eşyalar ve diğer eşyalar gibi önemli eşyaları sandıklarda saklamakta kullanılıyordu. Odanın mavi duvarları, 16’ncı yüzyıldan kalma mavi ve yeşil renkte çinilerle dekore edilmiştir. Yerler, kabartmalı karolarla döşenmiştir. Tavan, deniz kızı tasarımıyla dekore edilmiştir.

GİYİNME ODASI

Burası giyinme odası olarak kullanılıyordu.

Portekiz Sintra

Sezar ve Spurina Goblen-Tepeçaria de Julio Cesar:

17’nci yüzyıl Flaman duvar halısı, yün ipektir. Halıdaki resimde: kahin Spurina’nın Roma İmparatoru Julies Ceasar’ı, suikasta kurban gideceği tarih olan Mart ayına dikkat etmesi konusunda uyarması resmedilmiş.

Duvar halıları, soylu bir hanedeki en gösterişli ve pahalı tasarımlardı. Klasik tarih ve mitolojiden bölümler bulunurdu. Goblen halı, 1939 yılında saraya getirildi.

Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

Gök küre-Globe da Camara do Ouro

Yer küreyi temsil eden bu obje, iki tane olarak yapılmıştır. Ancak diğeri kayıptır. Sarı metal ve demirden yapılmıştır. Evrenin 16’ncı yüzyılda anlaşıldığı şekliyle görülür. 1575 yılında Almanya’da Christopher Schissler tarafından yapılmıştır. Aynı dönemde, evren hakkındaki en gelişmiş bilgileri ortaya koymaktadır. Bu 16’ncı yüzyıl küresi, Portekiz’de bulunan en eski küredir.

Çalışma masası

Fildişi ve kaplumbağa kabuğu işlemelidir. Masa üzerindeki sahneler: müjde, Babil kulesi, İsabet ve Joaquim ve bir baş melek vardır. 17’nci yüzyıl İspanya yapımıdır.

Duvardaki Tablolar

Bunlar 17’nci yüzyıl İtalyan, Portekiz ve Hollanda yapımı yağlı boya tablolardır.

Vazo

Çin porselenleri 1662-1722 King hanedanı dönemine aittir. 16’ncı yüzyılda bu tür malzemeler, Portekiz’e sömürgelerden gelmeye başladı.

Yürümeye devam ediyoruz ve merdivenlerden yukarı çıkıyoruz.

Portekiz Sintra

TAÇ ODASI

Oda, mavi tonda çinilerle ve yeşil ve sarı detaylarla dekore edilmiştir. Küçük oda, adını boyalı ahşap tavandan alır.

Portekiz Sintra

Bu tavanda bulunan merkezi arma, 18’nci yüzyıl sonlarında yapılmıştır.

Portekiz Sintra

SALA GRANDE-SALA DAS GALES-YÜRÜYÜŞ ODASI

16’ncı yüzyılda, Kral Jaoa III tarafından yaptırılmıştır. Torunu Kral Sebastio, buraya şekerleme yapmak ve efendileriyle sohbet etmek için gelmiş olmalıdır.

Tonozlu tavan ve gemiler

Portekiz, Osmanlı imparatorluğu ve Hollanda kadırgalarını gösteren tavan, 19’ncu yüzyıldan kalmadır. Bu kadırgalar, uzun ve kapaksız savaş gemileriydi. Bu kadırgalar, önemli bir olayı anmak için yapılmış olmalıdır, ancak anlamı bilinmiyor.

Portekiz Sintra

Duvardaki tabaklar

Bunlar, İspanya’nın Valensiya bölgesinde 15 ve 18’nci yüzyıllar arasında üretilen Magribi seramik parçalarıdır. Bu örneklerin çoğu, Kral II Fernando (1816-1885) tarafından bir araya getirilmiş ve aslen Pena Sarayında sergileniyordu. Sonradan buraya taşınmıştır.

Bir araya toplandıkları dönemde, Hıristiyan ve Müslümanlar arasındaki birkaç kültürün buluşmasının olumlu bir ürünü olarak tanımlanan Portekiz kültürünü özdeştirdikleri görülmüştür.

Bu aradaki bölümde, 15’nci yüzyıldan kalma Portekiz kraliyet silahları ve Flaman duvar halısı var. Bu goblen halının önü camla kaplıdır.

Portekiz Sintra

SALA DOS BARASOES-ARMALAR ODASI

Burası, Sarayın en etkileyici odasıdır. Avrupa’nın sanatsal açıdan en önemli hanedan odalarından biridir. Bir söylentiye göre, buranın Magribi döneminde cami olduğudur.

Oda: 16’ncı yüzyılda, Kral Manuel I tarafından yaptırılmıştır. Kulenin alt katını tamamen kaplar. Bir kenarı 12 metre olan, kare şeklindedir.

Portekiz Sintra

Kubbe

Kral Manuel I’in, hükümdarlığındaki ideal monarşinin en yüksek ifadesini temsil ediyor. Oda, 1517-1518 yılları arasında inşa edilirken, bu kubbe yapılır.

Kubbede, tepede, Kral Manuel I’in arması var. Kendisini hiyerarşik bir yapının merkezi ve tepesi olarak tasarlamıştır. Bunun çevresinde Kralın 8 çocuğunun arması bulunur.

Gücü soyluların desteğine bağlıydı ve onlar, konumları için gerekli olan sosyal ayırımı kraldan aldılar. Aşağısında ise, Portekiz soylularından 72 ailenin arması var. Armalar, ilişkili bireylerin kimliklerini aktarır ve açık bir sosyal ayırım biçimi sağlar.

Kral, en yüksek yargıç olarak ortaya çıkar ve bu düzeni sağlamakla yükümlüdür. Aile armalarından bir tanesi silinmiştir. Çünkü Tavore ailesinin arması, Kral I Joseph’e karşı komplo kurduktan sonra silinmiştir.

Yazıt

Odanın çevresini dolaşan yazıtta: ataları tarafından sağlanan hizmetlerin anıları hatırlatılır.

Portekiz Sintra

Karolar-Çiniler

Oturma odasının duvarları, 1710 ile 1715 yılları arasında boyanmış, mavi ve beyaz çinilerle kaplıdır. Çinilerde, geyik ve ayı avı ile soylular boş zamanlarında ve dışarıda eğlenirken görülüyor.

Portekiz Sintra

LEİTO DA CAMARA DE AFONSO VI-AFONSO VI ODASI

Sarayın en eski kısmıdır. 1430-1440 yılları arasına tarihlenir. Kral, Sintra topraklarını Kraliçenin yetkisine devrederek, köyün yönetimini ona bırakır. Kraliçelerin odası, Sarayın en ulaşılmaz olan bu bölgesindeydi.

Odanın zemini 15’nci yüzyıldan kalma, sarayın en eskisi olan seramik zemindir.

Sürgündeki Kral

17’nci yüzyılda, Afonso VI, erkek kardeşi tarafından sürgüne gönderilir. Afonso VI, 1647 yılına kadar, 9 uzun yıl, ölümüne kadar, bugün hala adını taşıyan bu odaya hapsedildi ve 300 asker tarafından korunarak hapsedildiği bu odada zamanını geçirdi.

Sadece bir yardımcısı vardı ve başka bir kimse ile konuşması yasaktı. Sadece bir gün, ayin günü kiliseye gitmesine izin veriliyordu.

Odanın zemini oldukça aşınmış görünür, söylenenlere göre, kral sürekli odada yürümekten zemin aşınmıştır.

Portekiz Sintra

Yatak

Odada sergilenen yatak, 17’nci yüzyıldan kalmadır. Gül ağacından ve yaldızlı metalden yapılmıştır. Lizbon şehrindeki Ajuda Ulusal Sarayından, 1939 yılında buraya nakledilmiştir.

Portekiz Sintra

ŞAPEL

Şapelin orijinali, 13’ncü yüzyılda D. Dinis ve Aragonlu İsabel döneminde yapılmıştır. 15’nci yüzyılda Afonso V döneminde, Kral şapeli genişletti. Şapelin tavanı, karmaşık geometrik desenlerle, İber-Müslüman tarzı unsurları bir araya getiren Mudejar mimari tarzına sahiptir.

Zemin seramik ve poligonal mozaik tekniğiyle yapılmıştır. Çeşitli renklerde, geometrik desenlere sahiptir. 18 ve 19’ncu yüzyıllarda şapel değiştirildi.

Portekiz Sintra

SALA DOS ARABES-ARAP ODASI

Kral I Manuel döneminde (1495-1521) duvarlara geometrik çiniler yerleştirilmiştir. Merkezinde, ortada Magribi tarzı beyaz mermer bir kurna var. 16’ncı yüzyıldan kalma bu havuzun üzerinde, içinden suyun aktığı, mitolojik deniz figürlerinin bulunduğu, geç döneme ait bir heykel takımı bulunuyor.

Burası yargıçlar ve danışmanlar için, toplantı odasından önce gelen bekleme odasıdır.

Takip eden oda, toplantı odası. Burada, kralın koltuğu, danışmanlardan daha yüksektedir.

Portekiz Sintra

MUTFAK

Merdivenlerden aşağı katta bulunan mutfağa iniliyor. Mutfak, Kral Joao I tarafından, tüm saraya hizmet etmek için yaptırılmıştır. Yani, sarayı oluşturan ve ziyafetlere katılan yüzlerce kişiye hizmet etmek için, sürekli hareket halindeydi.

Avusturya Kraliçesi Catarina’nın tüm yardımcı personel, şekerlemeciler, fırıncılar ve peynircilere ek olarak 29’dan fazla aşçısı vardı. Mutfakta sürekli su, yakacak odun ve yiyecek bulunuyordu. 15’nci yüzyılın başından beri, borulu su kullanılmıştır.

Bir küçük demir ocak var. Bu demir ocak, yiyecekler hazırlandıktan sonra servis edilmek üzere masalara götürülene kadar sıcak tutmak için kullanılmıştır. Burada kocaman bakır tavalar ve büyük ahşap mobilyalar görülür.

Avlanan bütün geyikler, şişlerde kızartılarak yeniliyordu.

Bu gerçek, Portekiz krallarının 15’nci yüzyılda sahip oldukları yaşam tarzı hakkında fikir veriyor ve onların büyük şövalyeler ve avcılar olarak ünlerini doğruluyor.

Portekiz Sintra

Arma

Sarayda yaşayan son kraliçe D. Maria Pi ( 1847-1911) nin arması, 1895 yılında buraya yerleştirildi. Üzerinde Portekiz ve Savoy’un kraliyet arması bulunuyor.

Bacalar

Sarayın dıştan görüntüsünde en dikkati çeken, iki bacası işte buradan çıkıyor. Mutfağın üzerinde, Kral Joao ve Kral Filipa de Lencaster döneminde yapılmış iki baca var.

Bunların uzunluğu 33 metredir.

Çünkü, özellikle geyikler pişirildiğinde yoğun dumanın saraydan uzaklaşması böyle sağlanıyordu. İki beyaz baca, saray mimarisinin en dikkat çekici özelliklerindendir.

 

MUSEU DO BRİNQUEDO-OYUNCAK MÜZESİ

Burası, çocuklu ziyaretçiler için ilgi çekicidir. Müze: Jao Arbue Moreira isimli bir şahıs tarafından toplanan ve kendi ürettiği oyuncaklardan oluşmaktadır.

Müzenin birinci katında, özellikle: 3000 yıllık, Mısır taş oyuncaklarını görmelisiniz. Ayrıca: 1930’lu yıllardan kalma trenler ve Alman oyuncak arabaları, oyuncak askerler, sömürgelerden gelen tahta oyuncaklar ilgi çekmektedir. Müzede, toplam 20 binde fazla oyuncak bulunduğu söyleniyor.

Tarihin merkezin biraz dışına doğru yürürseniz, bu kez, bir saray daha göreceksiniz.

Palacio da Regaleira

Burası, Sintra bölgesinin en süslü yapılarından birisidir. 19’nci yüzyılda, zengin bir Brezilyalı için yapıldığı söyleniyor.

Tarihi şehir merkezinden sonra: tren istasyonunun önündeki otobüs durağından: 435 numaralı otobüse binerseniz, bu kez: başka bir saraya gidebiliyorsunuz.

Monserrat Sarayı

Burası, Sintra şehir merkezinin bayağı dışında kalıyor. Saray: 1793 tarihinde, ünlü İngiliz mimar Sir Francis Cook için tasarlanmıştır.

Sarayın bahçesi, 1000’den fazla farklı bitki türü ile bezenmiştir ve bu bahçeler daha ünlüdür. Bahçeler: yarı doğal meşe ormanı ile çevrilidir.

Saray: bazen burada kalan İngilizler tarafından ünlü hale gelmiştir. Mimari stil olarak: yapı Hindistan mimarisi ve neo-gotik mimari özellikleri birleştirmektedir.

Evet: tren istasyonunun önündeki otobüs durağından: 403 numaralı otobüse binerseniz: Cabo de Roca’ya gidebilirsiniz. Yolculuk sırasında: park alanındaki ormanlık alandan geçtikten sonra, okyanusa yaklaştıkça, iklimin sertleştiğini ve bitki örtüsünün değişerek: ormanlık alanın: yosun, liken, çalılık tipine dönüştüğünü görebilirsiniz.

Portekiz Sintra
Portekiz Sintra

Cabo de Roca

Cascais ve Sintra arasında yer almaktadır. Sintra şehrine 18 km ve Lizbon şehrine 40 km uzaklıktadır.

Evet, burası Lizbon kayası olarak da bilinir.  Atlantik Okyanusuna bu kadar yakın olmanın tek sıkıntısı, kuvvetli rüzgardır.

Burası: “Karaların bitip denizlerin başladığı yer” olarak tanımlanır.

14’ncü yüzyıl sonlarına kadar, buranın dünyanın ucu olduğuna inanılıyordu.

Portekiz’in en ünlü şairi Luis Vaz de Camoes, burayı ölümsüzleştirmiştir.

Burada: bir kafe, bir restoran, hediyelik eşya mağazası ve bir deniz feneri ile turizm ofisi var. Bu turizm ofisine müracaat ederek, 11 Euro karşılığında, Avrupa’nın en batı ucunda bulunduğunuzu gösteren, adınız yazılı bir sertifika alabilirsiniz.

En uç nokta, Okyanus kıyısından 140 metre yüksekliktedir. Derin bir yar üzerindedir. Buradan Okyanusu seyrederken, her ne kadar okyanus sakin görünse de, aşağıda kıyıdaki kayalara vuran dalgalar, okyanusun gücünü ve şiddetini hissettirir.

Burayı ziyaret edenlerin en merak ettikleri konu: hemen karşıda Amerika’nın olup olmadığıdır, hatta Amerika’yı görmeyi düşünenler bile olabiliyor ama elbette karşıda Amerika olmasına rağmen, arada oldukça fazla bir uzaklık var.

Deniz Feneri

1772 yılında faaliyete geçmiştir. Deniz seviyesinden 160 metre yüksekliktedir. Kulenin yüksekliği ise yerden 22 metredir. Son derece parlak ışığı, denizde 46 km uzaktan fark edilir.

Taş Anıt

Üstünde haç işareti bulunan taş anıtın ön cephesinde: ünlü Portekizli şair Camoes’in kısa bir şiiri kazınmıştır. Portekizce “Burası karanın bittiği ve denizin başladığı yer” yazılıdır.

Taşta ayrıca, Cabo da Roca’nın koordinatları, deniz seviyesinden yüksekliği ve Avrupa’daki en batı noktası olduğu yazılıdır.

Taşın üzerinde bulunan armada, iki yanda ay-yıldız göreceksiniz. Bu ay-yıldız, buranın bağlı bulunduğu Sintra ilçesinin simgesidir.

Sintra ilçesinde bulunan kalede, sık sık gökyüzünde ay ve yıldız bir araya geliyormuş ve bu yüzden şehrin simgesi ay-yıldız imiş ve buraya da o yüzden kazınmış.

Praia da Adraga

Kuzeydeki bu plaj: Avrupa’nın en güzel ve bozulmamış, en büyük 20 plajından birisidir.

Son bir not: Sintra bölgesinde, buraya has bir tür yiyecek olan “quaijades” denemelisiniz. Bu, Sintra’ya özgü bir tür pastadır.

Portekiz Guimares

Portekiz Guimares

 

Şehir, 2012 yılında “Avrupa Kültür Başkenti” seçilmiştir. 2011 yılında ise “The New York Times” tarafından “Dünya üzerinde gidilecek 41 yerden biri olarak” seçilmiştir.

Şehir bir vadide bulunur. Tepelerle çevrilidir. Denizden uzak olduğu için kışlar normalden daha soğuk ve yağışlı geçer.

Belediyenin tarihi alanları, 2001 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Şehir genellikle, Portekiz’in doğum yeri veya beşik şehir olarak anılır. Çünkü Portekiz’in ilk kralı Alfonso Henriques burada doğmuştur. Ayrıca, bu yakınlarda yapılan Sao Mamede savaşı, Portekiz krallığının kuruluş yıllarındaki ilk olaydır.

Günümüzde şehir duvarlarında “Aqui Nasceu Portugal” yazılı var. Bu yazı “Portekiz burada doğdu” demektir.

 

Ulaşım

Porto-Guimares arasındaki uzaklık 43 km dir. Porto şehrinden Sao Bento tren istasyonundan buraya tren kalkıyor ve yaklaşık 70 dakikada ulaşıyor.

 

Ne yenir

Guimares şehrinde, yumurta temelli tatlılar meşhurdur. Özellikle “Dentro” başta gelir. Ayrıca “Toucinho do Ceu” ve “turtalar” çok talep görür. Şehrin tarihi merkezinde, Casa do Arco’nun hemen yanındaki “Divina Gula” ya uğrayarak, şehrin en ünlü hamur işleri ve tatlılarını tadabilirsiniz.

 

Turistik Özellikleri

Şehirde, Ortaçağ kalesi, Portekiz mimarisine özgü eserler olan kiliseler, muhteşem bahçeler ve tarihi sokaklar var. Bunları yürüyerek gezebilirsiniz.

Portekiz Guimares

GEZİLECEK YERLER

MONTE LATİTO TEPESİ

Burada birbirine oldukça yakın ve Portekiz ülkesinin sembolü olan 4 simge yapı var.

Portekiz Guimares

Guimares Kalesi

Giriş ücreti 2 Euro.

Kale: Guimares şehrinin kutsal dağı olarak bilinen “Latito dağın” dadır. Kale, 10’ncu yüzyılda burada bulunan bir manastırı korumak için yapılmıştır. Daha sonra bir süre hapishane olarak kullanılmış, sonra terk edilmiş ve nihayet 1940 yılında restore edilerek yeniden ziyarete açılmıştır.

12’nci yüzyılda Portekiz’in bağımsız bir ülke olarak kurulmasında önemli rol oynamıştır. Burası, Kral Alfonso Henrique’nin doğum yeridir. Çünkü, birçok tarihçiye göre, Alfonso Henrique’nin ebeveynleri ve Portucale kontlarının, kaleyi ve Guimares şehrini üs olarak kullandıklarını ve Alfonso Henrique’nin burada doğduğunu ileri sürerler.

Kale, dört kule ile güçlendirilmiş duvarlara sahiptir. Merkez kulede: Portekiz’in tarihi ve Guimares kalesinde dünyaya gelen ülkedeki ilk kral Alfonso Henrique’yi anlatan küçük bir sergi var. Günümüzde Guimares kalesi, Portekiz’in 7 harikasından biri olarak kabul edilmektedir.

 

Convento de Santo Antonio dos Capuchos Manastırı

Hemen kalenin yanındadır. İlk olarak 1662 yılında, bir manastır olarak yapılmıştır. 1842 yılında burada bir hastane kurulur. 1995 yılına kadar hastane işlevini yürütür. Önünde bir park olan ve iyi korunarak günümüze ulaşmış yapıda, halen bir müze bulunmaktadır. Müzede, Portekiz’in sağlık tarihine ait belgeler var.

 

Sao Miguel do Castelo Kilisesi-Igreja de S. Miguel

Bu kiliseden bahseden ilk belge 1216 yılına aittir. 1285 yılında kilise Sante Margaride olarak bilinir. Portekiz’in kurucu kralı Alfonso Henrique’nin bebekken vaftiz edildiği iddia edilen küçük bir kilisedir. Orijinal vaftiz yeri, kilisenin içinde korunarak günümüze ulaşmıştır.

Portekiz Guimares

Paço dos Duques de Baraganca-Dükler Sarayı

Giriş ücreti 5 Euro.

Latino tepesindeki Guimares tarihi merkezindedir. Saray, birkaç yaya yolu ile kesişen, ormanlık bir park ve yeşil alanla çevrilidir. Bu heybetli saray 15’nci yüzyılda Dom Alfonso tarafından inşa ettirilir. Kısa bir süre çocuklar ve torunlar için ev olarak hizmet etmiş, sonra 20’nci yüzyıla kadar kaderine terkedilmiştir.

1959 yılında yapılan büyük bir restorasyonun ardından müzeye dönüştürülmüştür. Müzenin öne çıkan özelliklerinden bazıları: İran kilimleri, Flaman halıları, tablolar ve güzel salonlarıdır.

Ziyaret salonu tavanı: Portekizlilerin denizcilik hünerlerine saygı duruşunda bulunan bir karavelanın gövdesinin inşasını gösterir. Ayrıca 17’nci yüzyıldan kalma mobilyalar ve duvar halılarından oluşan büyüleyici bir koleksiyon bulunur.

Portekiz Guimares

D.Alfonso Henrique Heykeli

Bu Portekiz’in kurucusunun heybetli bir heykelidir. 1887 yılında bronzdan döküm olarak yapılmıştır. Yapan ise, ünlü Portekizli heykeltıraş Antonio Soares dos Reis’dir.

 

Rua de Santa Maria

Meryem Ana’ya adanan bu uzun cadde, yüzlerce yıllıktır. Ortaçağ’da ilk olarak düzenlendiğinde, Guimares kalesini, günümüzde şehrin tarihi merkezinde bulunan önemli bir manastıra bağlıyordu. Günümüzde, Rua de Santa Maria caddesi boyunca, birçok güzel tarihi bina ve el yapımı hediyelik eşyalar satan ilginç dükkanlar var.

 

Praça de Sao Tiago

Burası şehrin en güzel tarihi meydanlarından biridir. Yerel restoranların masalarıyla dolu, Arnavut kaldırımlı bu meydanı çevreleyen renkli cepheler ilgi çeker. Burası, Ortaçağ döneminde Compostela’ya giden hacıları ağırlamıştır.

Portekiz Guimares

Largo da Oliveira

Burası taş döşeli küçük bir meydandır. Şehrin tarihi binalarının birçoğu buradadır. Meydan, pek çok yerel lokantanın masalarıyla doludur. Burada bir şeyler atıştırmak ve oturup çevreyi seyretmek gerçekten muhteşem bir duygu.

 

Zeytin Ağacı

Evet, buraya adını veren, merkezinde yetişen bir zeytin ağacıdır. Anlatılanlara göre: burada bulunan zeytin ağacı bir dönem kurur. Daha sonra ise, kemerin altına haç dikilince, zeytin ağacı yeniden yeşermiştir.

Portekiz Guimares

Kemer

Burada meydanda bir de kemer var. Bu kemer, 1340 yılında birleşik Portekiz-Kastilya ordusunun, Granada Emirliği ordusunu, Salado savaşında yenmesi onuruna, Kral IV Alfonso tarafından diktirilmiştir.

 

Meryem Ana Kilisesi

Meydanda bir de kilise var. Gotik Meryem Ana kilisesi, Kral Joao I tarafından, 1385 yılında kazanılan Aljubarrota savaşında verdiği yeminin yerine getirilmesi için yaptırılmıştır. Bu savaşta, Kral Joao I tarafından kullanılan zırh, günümüzde kilisede muhafaza edilmektedir.

 

Largo do Toural

Burası, şehrin orta çağdan kalma tarihi merkezine açılan bir kapı görevi gören meydandır. Meydanın merkezinde, büyük bir havuz var ve bir tarafında Sao Pedro kilisesi ve diğer tarafında yüksek binalardan oluşan uzun bir duvarla çevrilidir.

Binaların cepheleri, sonsuz uzun pencere sıralarından oluşur. Pencerelerin arasındaki ve altındaki dar duvar şeritleri, Azuejos denen geleneksel Portekiz çinileriyle süslenmiştir. Bunlar, buraya çok zarif bir görünüm verir.

Bu meydanın en özel yanı ise, yukarıda sözünü ettiğim “Aqui nasceu Portugal” yani “Portekiz burada doğdu” yazısıdır. Bu sembolik tabela, Ortaçağ savunma duvarının bir kısmına asılıdır ve 12’nci yüzyılın ilk yarısında, Portucale isimli ilçenin tam olarak Gumares şehrinde, bağımsız Portekiz krallığı haline geldiğini ilan eder.

Meydanın çevresinde küçük lokantalar ve geleneksel dükkanlar var.

Portekiz Sintra hakkındaki gezi yazım için  Sintra

 

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

Burası, şehrin en eski semtidir. Mahallenin dar sokaklarında: birçok dükkan ve mağaza bulunmaktadır. Bu ilginç ve değişik semtte, yürüyüş yaparsanız Çin ve Batı kültürünün güzel örneklerini görebilirsiniz. Hong Kong şehri, son yüzyılda çok değişmiş olsa da, bu bölge yani Batı bölgesi, çok az değişmiştir.

Hong Kong Western District

Bölge: kurutulmuş balık tüccarları, bitkisel ilaç dükkanları, kuş yuvası ve köpek balığı yüzgeci satan dükkanlar, geleneksel Çin işletmeleri olan sokakların bolluğu ile bilinir. 19’ncu yüzyılda: şehirde, büyük bir veba salgını ortaya çıkar. Salgın üzerine, şehrin tıp mirasının önemli parçası olan binaların bir çoğu, günümüzde de burada görülebilmektedir.

Veba: etkilenen alanın çoğunun yıkılması ve temizlenmesiyle sonuçlandı. Vebanın bir başka sonucu ise: şehrin sokaklarının, bir ızgara deseni biçiminde düzenlenerek yapılan “kentsel planlama” ile ortaya çıktı.

Hong Kong Western District

Yine, bölgede yapacağınız yürüyüşte: varlıklı bir Çinli ailenin konağını ( günümüzde müze olarak kullanılmaktadır), ünlü tapınak ve büyüleyici geçmişi, Güney Çin geleneksel sokaklarını, antika dükkanlarını, sanat ve el sanatları merkezlerini, kumaş pazarını ve yemek mekanlarını, eski et ve sebze pazarını görebilirsiniz.

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

 

GEZİLECEK YERLER

Western District Heykel Meydanı

Heykel Meydanı

Bir zamanlar Kraliçe Victoria’nın heykeli burada iken, günümüzde Victoria Park’a taşınmıştır. Şimdi, burada “Cenotaph” heykeli var. Bu heykel: 1923 yılında, I. Dünya savaşında ölenlerin anısına dikilmiştir.

 

CRC Mağaza

Burası, Çin ürünlerinin satıldığı en popüler merkezlerden biridir. 6 katlı mağazada, tüm ucuz Çin eserleri, giyim eşyaları, ginsenk kökü ve boyalı enfiye şişeleri gibi pahalı ürünler de bulunmaktadır.

 

Hillside Escalator-Mid-Levels

Dünyanın en uzun açık hava yürüyen merdiveni olarak önem kazanmaktadır. Yürüyen merdivenler “Connaught Road” yolu (Central Market yakınından) başlıyor ve “Victoria Peak” bölgesine kadar uzanıyor ve “Conduit Road” yolunda bitiyor.

1993 yılında tamamlanan bu merdivenler, 32 milyon dolara yapılmıştır. Eğer, şehrin dar sokaklarını ve apartman bloklarını görmek isterseniz, bu 800 metre uzunluğundaki yürüyen merdivenleri mutlaka kullanın. Yürüyen merdivenler, işe gidip-gelmek üzere kullanan, 34 bin kişiye hizmet vermektedir.

 

Staunton Street

“Conduit Road” bölgesinde, yürüyen merdivenlerin son durağına varmadan önce, bir yürüyüş turu başlatmak için “Staunton Street” denilen yerde inin. Hong Kong şehrinin yeni kafe kültürünün oluşturulduğu “Soho” denilen yere ulaşmak için: Hollwood Road, Staunton Street ve Shelly ve Elgin Street sokaklarını takip edin.

Bu bölgede “Staunton Cafe” bir kahve içmek için iyi bir tercih olacaktır. Yine bu bölgede: Dr Sun Yat-sen tarafından kurulan, devrimci örgüt “Çin Derneği” nin eski merkezi görülebilir. Burası, kırmızı ile işaretlenmiştir ve Çin ülkesinde “Qing” hanedanının devrilmesine ithaf edilmiştir.

Western District Hollywood Road

Hollywood Road

Burası: enfiye şişeleri, porselenler, black wood sandıkları, antika ve mobilya satan mağazalarla doludur. Bu dükkanların çoğu, başka antika ve mobilya mağazaları gibi değildir. Tozlu raflarda, iyi araştırma yapmak gerekir ki, orijinal antikaları çok pahalı fiyatla satarlar. Ama, siz burada yine de posterler ve Başkan Mao rozetleri veya bibloları bulup satın alabilirsiniz.

Western District Hollywood Park

Hollywood Road Park

Bu park alanı: göletler ve pavyonlar ile Çin tarzında inşa edilmiştir. Parkta, sessiz ve huzurlu bir ortamda, dinlenmek için oturma yerleri bulunmaktadır.

Western District Man Mo Templer

Western District Man Mo Templer

Man Mo Temple

“Hollywood Road” batısındadır. Tapınak, 1842 yılında inşa edilmiştir. Tapınak: kalabalık ve düzenli kullananlar dışında, şehir ziyaretçileri tarafından da yoğun olarak ziyaret edilmektedir. Büyük tütsü spiralleri, tavandan sarkıtılmaktadır ve bunun sonucunda, tapınak yoğun duman ve kokulu bulutlar eşliğinde gezilmektedir.

Gelelim tapınağın ismine: “Mo” dövüş sanatları ve savaş tanrısını ve “Man” memurların ve edebiyatın tanrısını temsil eder. Ana odada: iki pirinç getiren geyik heykeli var. Tapınak dışında ise, efsanevi sekiz ölümsüzler heykeli var ve tapınak dışında nöbet tutuyorlar.

Tapınağın girişinde hemen sol yanda bulunan “altın kaplamalı tahtırevan”da, bir zamanlar, dinsel törenlerde, tapınağın adandığı tanrıların heykelleri taşınıyormuş.
Tapınak dışında: falcılar ve hediyelik eşya dükkanı ilginizi çekecektir.

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

 

Ladder Street-Cat Street

Bu sokak, 300 metre uzunluğundadır ve 1841-1850 yılları arasında yapılmıştır. Adını: dikliği ve merdivenlerden almaktadır. Zaten, aynı zamanda “merdiven sokağı” olarak da bilinir. Burada: evler, evlerin ayrıntılı oymalı ahşap balkonları ve eski kepenkli binaların çevrelediği bir yerdir. Bu sokakta merdivenlerden indiğinizde, dükkanlara ulaşırsınız.

Bu dükkanlarda: gerçek ve sahte antikalar ve biblolar satan dükkanlar bulunmaktadır. Bu dükkanlardan alışveriş yapmak isterseniz, pazarlık yeteneğinizi göstermeniz gerekir.

Yürüyüşe devam ettiğinizde ise, bu kez “Cat Street” sokağı ile karşılaşırsınız ki, bu sokağın ismi “bir zamanlar, çaldıklarını burada satan hırsızlardan” gelme imiş. Burası: 19’ncu yüzyılda: afyon bağımlısı, fahişeler, hırsızlar ve kumarbazlar tarafından doldurulan ve Batılılar için “no-go” alanı olanı olmuştur. Buranın isminin başka bir söylentiye göre ise anlamı kedi eti satılmasıdır.

Hong Kong Western District

 

Museum of Medical Sciences

Evet, merdivenlerden yukarı çıktığınızda “Caine Lane” denilen yere ulaşırsınız. Edward üslubunda yapılan bu ilgi çekici bina: 1906 yılında açılmış ve 30 yıl boyunca süren veba salgınında, Patoloji Enstitüsünü barındırmak için yapılmıştır. Enstitünün, günümüze kadar korunan laboratuvarı: tıp biliminin Hong Hong şehrindeki tarihsel gelişimine ışık tutmaktadır. Ayrıca: yine burada Çin ve Batı tıp biliminin kesiştiği noktalar sergilenmektedir.

Patoloji Enstitüsü, 1960 yılında buradan taşınmış olmasına rağmen, şehrin ilk halk sağlığı ve tıbbi laboratuarı olarak, 1970 yılına kadar aşı üretmeye devam etmiştir.

Bina ise, şehrin en iyi korunmuş “Edwardian” sömürge tarzı binalarından birisidir ve 1990 yılında “ulusal anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

 

Blake Garden

Tıp Bilimleri Müzesinin aşağısındadır. Bahçe: 1898-1903 yılları arasında şehri yöneten vali Sir Henry Blake tarafından yapılmıştır. 1894 yılında, veba salgınından sonra, bahçenin bulunduğu bölgede bulunan yoksul ve sağlıksız yaşam şartları altında yaşanan apartmanlar yıkılmış ve bu bahçe oluşturulmuştur.

Veba anısına bir plaket “Kiu Ying Fong” bahçenin yakınlarındaki girişine konulmuştur. Günümüzde, bahçe, popüler bir mesire yeri olarak kullanılmaktadır ve yöre insanı, burada “tai-chi” egzersizleri yapmaktadırlar.

Hong Kong Western District

Tung Wah Hastanesi

Hong Kong şehrinde 1872 yılında açılan ve geleneksel Çin tıbbi bakım usullerinin uygulandığı ilk hastanedir. 1896 yılındaki veba salgınının ardından, Batı tıbbi tedavi yöntemleri de, uygulanmaya başlamıştır. Hastane: 1902-1934 yıllarında yeniden inşa edilmiştir.

Hong Kong Western District Queen Road West & Des Voeux Road West

Hong Kong Western District Queen Road West & Des Voeux Road West

 

Queen Road West & Des Voeux Road West

Bu iki sokak: özellikle Çin kağıt fener ve tütsü satan, aromatik Çin tıbbı ürünlerini satan dükkanlarla doludur. Ayrıca: yine bu sokaklarda: pirinç tüccarları, geleneksel gelinlik satan mağazalar da bulunmaktadır. Yine buradaki dükkanlarda: kurutulmuş deniz ürünleri, köpekbalığı yüzgeçleri de bulup satın alabilirsiniz.

Kurutulmuş balık, pirinç, kuru meyveler, konserve et, pilav ve erişte ile doldurulmuş sepetler, kaldırımlar üzerinde bulunur. Sokak: genelde, kutular, boş eşya paketleri ile darmadağınıktır. Dükkanlar, sabahın erken saatlerinde açılırlar.

Hong Kong Western District

Hong Kong Western District

 

Wing Log Street

Burası: Des Voeux Road kavşağından önce bulunan bir sokaktır. Bu sokağın en büyük özelliği: kuş yuvası ve köpek balığı yüzgeci çorbasının meşhur olmasıdır. Yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, yıllardır, burada bu işi yapan dükkanları ziyaret etmeniz gerekir.

Western District Possession Street

 

Possession Street

25 Ocak 1841 tarihinde, İngiliz Kraliyet Donanması, afyon savaşlarının ardından, burayı işgal edince, İngiliz bayrağı, bu sokakta göndere çekilmiştir. Günümüzde İngiliz bayrağı yok ama, bu olayı belirlemek için, bayrağın çekildiği yer işaretlenmiştir.

 

Man Wa Lane

Bonhan Street ve Jervois Street yollarının birleştiği ve “Man Wa Lane” olarak isimlendirilen yerde: geleneksel Çin sanatı icra edilmektedir. Burada: fildişi, yeşim taşı ve ahşap küçük bloklardan yapılmış: kadın ve erkek figürleri yapılıp satılır. Ayrıca: yine burada, hattatlar, yeşim oymacılar, opera kostümleri yapanlar, çanak şekillendirenler bulunur.

Hong Kong Western Market

 

Western Market

Connaught Road ve Morrison Street köşesinde, kırmızı tuğlalı bir binadır. Yapı: 1906 yılında açılmıştır. Bir gıda pazarı olarak faaliyet göstermektedir. 1991 yılından sonra ise, bir alışveriş merkezi haline dönüştürülmüştür. Günümüzde 4 katlı binada: el sanatı ürünleri, kumaşlar, hediyelik eşyalar satılmaktadır, yapının en üst katında ise, bir Çin restoranı bulunur. Bu restoranın özelliği: her öğleden sonraları, burada salon dansı yapılmasıdır.

Hong Kong Üniversitesi

Honk Hong Üniversitesi

Üniversite yerleşkesi “Bonham Road” a yayılmıştır. 1912 yılında, üniversite ilk açıldığında, toplam 72 öğrencisi bulunuyormuş. Günümüzde ise öğrenci sayısının 15 bin civarında bulunduğu söyleniyor. Üniversite bünyesinde 10 fakülte bulunmaktadır. Üniversitenin sloganı bilgelik ve erdemdir. Öğretim dili İngilizcedir.

 

Fung Pink Shan Museum

Burası, Üniversiteye aittir. Müzede, önemli bir koleksiyon bulunmaktadır. Bu koleksiyonda: MÖ.3 bin yıllarından kalma bronzlar ve özellikle “Han hanedanı” döneminden kalma “mezar çömlekleri” ve “seramikler” bulunmaktadır. Ayrıca: “Yuan hanedanı” döneminden kalma, dünyanın en büyük “Nasruti haçları” da burada sergilenmektedir.

Disneyland

Hong Kong Guangzhou

Hong Kong Stanley

Hong Kong Repulse Bay