Kemer Çıralı: Ulupınar Çıralı Mevkiindedir. Çataldağ’ın kuzeydoğu yamacındadır.
Çıralı Yanartaş: Kemer ilçe merkezine 42 km, Kumluca merkeze 34 km dir. Olympos merkezden buraya yürüyerek çıkmak mümkündür, yorucu yol yaklaşık 1 saat sürer.
Çıralı Yanartaş Mesire alanına: kuzeydoğu yönünden arabanız ile çıkabilirsiniz. Burada giriş için bilet aldıktan sonra: yaklaşık 1 kilometrelik bir tırmanış ile tepeye ulaşabilirsiniz. Ancak tırmanılan bu patika yol bozuktur.
Bölge ile ilgili efsaneler şunlardır:
1’nci Efsane:
Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes: bir av partisi sırasında kardeşi Belleros’u öldürür. Bunun üzerine kendisine “Bellerophontes” yani “Belleros’u yiyen” ismi verilir ve Ephyra’dan sürülür.
Bellerophontes, Argos kralına sığınır. Argos kralı, kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendisine yakıştıramaz ve onu Likya Kralına gönderir.
Likya Kralı: bu genci öldürmek istemez, onu Olympos dağında yaşayan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir.
Chimera: aslan başlı, keçi gövdeli, yılın kuyruklu ve özellikle ağzından alevler saçan bir canavardır.
Bellerophontes: kanatlı atı Pegassos’a binerek, Chimera ile dövüşmeye gider.
Chimera kendisine saldırdığında, atı Pegassos havalanır ve Belleprophontes yere inerken mızrağıyla canavarı yerin 7 kat dibine gömer.
Fakat Chimera, yerin 7 kat dibinden alevler saçmaya devam eder.” Yani, bugün Çıralı’da görülen alevler, yerin 7 kat dibinden yeryüzüne fışkıran alevlerdir.
Evet, efsane devam ediyor: Bellerophontes’in zaferini kutlamak için Olympos’da bir yarışma yapılır. Yarışmaya katılan atletler, Chimera kutsal ateşiyle meşalelerini tutuştururlar ve Olympos kentine koşarlar.
Böylece, günümüzde olimpiyat oyunlarında yakılan “Meşale” Chimera’nın sönmeyen ateşinin ifadesi olarak tarihe geçer.
2’ncü Efsane:
Homeros tarafından aktarılan bir efsaneye göre:
Argos kentinde Bellerophontes adında, tanrısal güzellikle bir delikanlı yaşarmış. Bu delikanlı uçan at “Pegasus” a sahip olmayı çok istermiş ve dağ-bayır demeden, günlerce Pegasus’un peşinden koşmuş.
Ama başarılı olamamış.
Bir gün, rüyasında tanrılar, kendisine uçan ata sahip olacağını belirtirler. Kısa bir süre sonra, yine bir gün, atın su içtiği yerde, tanrılar tarafından kendisine verilen altın gem ile, bir anda atı yakalar.
Aradan günler geçer, bir gün Bellerophontes yanlışlıkla birini öldürür. Bunun üzerine, Argos şehrinden ayrılmak zorunda kalır. Tiryns Kralı Proitos’un Sarayına sığınır. Kraliçe, çok geçmeden, bu yakışıklı gence aşık olur.
Fakat Bellerophontes, konuk olduğu evin sahibine saygısızlık etmek istemez ve kraliçeyi reddeder. Bunun üzerine, Kraliçe kocası Kral’a “gencin kendisini zorla elde etmek istediği” hakkında yalan söyler.
Kral, öfkelenirse de, konuğunu öldürmek istemez ve onu, bir mektup yazarak, öldürtmek için kayın babası olan Likya kralına gönderir.
Bellerophontes, Likya’ya ulaşır.
Kral, onu “Kanthos Nehri” yakınlarında karşılar. Dokuz gün misafir eder. Dokuzuncu günde, damadının gönderdiği mektubu açar ve öldürülmesi gerektiğini okur. Ancak, genci öldüremez.
Bölgede ikisi de yeraltı yaratıkları olan Typhon ve Ekhidna’nın birleşmelerinden olan “Khimeira” adında bir canavar yaşamaktadır. Khimeira: söndürülmez ateşi üfler, korkunç ve büyük, hızlı ve güçlüdür.
Bir yerine, üç kafası vardır. Biri azgın bakışlı aslan kafası, öteki keçi ve diğeri yılan, ejderha kafasıdır.
Aslında, bu canavarı tasvir etmekte kullanılan hayvanlardan keçi ve yılan, Toros dağlarında bol bulunan hayvanlardır. Aslan ise ateşin gücünü temsil eder.
Evet, genci öldüremez ve onun Khimaira’yı öldürmesini ister. Bellerophontes, tanrıların isteği ve kanatlı atı Pegasus yardımıyla, Khimaira’ya saldırır.
Oklarının ucuna kurşun koyar. Canavar, ağzından fışkıran ateşte kurşunlar erir ve canavarın etini dağlayıp yakar.
Korkunç ejderha da böylece can verir. Sonra Kral Bellerophontes’e, daha birçok zor işler verir ancak delikanlı hepsinin hakkından gelir.
Bunun üzerine, kral, onun tanrı soyundan geldiğine inanır. Ona birçok armağanlar verir ve kızı ile evlendirir. Bellerophontes, Poseidon soyundan gelmektedir. Bu evlilikten, 3 çocuğu olur. Bunlardan kızı Laodameia, baş tanrı Zeus ile birlikte olur ve bu birliktelikten sonra “Sarpedon” doğar.
Sarpedon büyüyünce, Likya kralı olur. Troya savaşına katılır ve orada savaşarak ölür.
Evet, işte Bellerophontes’in uçan atı Pegasus ile birlikte öldürdüğü Khimaira, son nefesini verirken bile, ağzından ateşler çıkararak ölmüştür. Bugün, tabii gazların, kayalar arasından çıkıp yanması, işte bu efsaneye bağlanmaktadır.
GELELİM GÜNÜMÜZE:
Dağdaki deliklerden, kendiliğinden çıkan alevler günümüz bilim adamlarını da, en az eski dönem insanları kadar hayrete düşürmektedir.
Gerçekçi bir bakış açısından: alevlerin en mantıklı nedeni: kayalıklardaki çatlaklardan çıkan doğal gaz olarak görülmektedir.
Ancak, günümüzde hala, bu gazların kaynağı tespit edilememiştir.
Öyle ki, dağda yer yer yanan ateş, denizden bile görülür, bir zamanlar denizcilere kılavuz olurmuş.
Günümüzde Yanardere vadisinin güney yamacında, 3 ayrı gaz çıkış yeri vardır. Bu 3 tane yanartaş mevkileri arasında sarp ve zorlu bir yamaç vardır. Bu yüzden, en çok ziyaret edilen “Yanartaş 2” olarak gösterilen yer burasıdır.
Burası: Yanardere vadisinin batı yakasındadır.
Deniz seviyesinden 165 metrede başlar ve 180 metreye kadar yükselir bir konumdadır.
80 metre uzunluğundaki, meyilli arazi üzerinde, 4 ayrı seviyede, sürekli yanan gaz çıkışı vardır.
Ziyaretim sırasında: en üstte yanar durumda 3 ocak, 30 metre aşağıda 2 ocak, 20 metre aşağıdaki vadide, dik bir çizgi üzerinde, 10 ocak ve onun yaklaşık 30 metre aşağısında ise 2 ocak olmak üzere toplam 17 ocak yanar vaziyetteydi.
Yine antik çağdan günümüze aktarılan bir efsaneye göre, “Yanartaş mevkii: Hephaistos (Demirciler Tanrısı, Ateşler Tanrısı) kült merkezidir. Buraya Hephaistos tapınağı kurulmuştur. Bu tapınağa ait bazı yazıtlar ve sunak kalıntıları, günümüze kadar ulaşmıştır.
YANARTAŞ BÖLGESİNİ ZİYARET:
Ayrıca: Yanartaş’ın mitolojik efsaneleşmiş özelliklerini yaşamak için, buraya gece tırmanmak önerilir. Çünkü havai fişek görüntüsüne benzeyen görüntüler, karanlık saatlerde en etkileyici hale gelmektedir.
Ancak, gece tırmanış için yanınıza mutlaka fener veya baş lambası almanız gerekir.
Gündüz saatlerinde giderseniz, alevlerin büyüsü ile birlikte, aşağıda bulunan Likya harabelerini, aynı anda görmek mümkündür.
ÇIRALI PLAJI:
Çıralı, Antalya merkeze 70 km uzaklıktadır. Çıralı, Kemer merkeze ise, 28 km uzaklıktadır.
Kemer-Kumluca yolundan giderken, Çıralı için ana yoldan sapılır ve yaklaşık 10 dakika toplam 7 kilometre dönemeçli ve dar ama asfalt yollardan ilerleyerek Çıralı ya varılır.
Çıralı, Olympos arası 3 km dir ve yürüyerek 20 dakikada ulaşılır.
Burayı tanıtmadan hemen önce bildirmekte yarar var. “Çıralı Plajı”; İngiliz “The Guardian” gazetesi tarafından, Avrupa’nın en iyi 30 plajından birisi olarak seçilmiştir.
Evet iki yanı yemyeşil dağlar-tepelerle çevrili koyun, sağ yanı Olympos plajı, sol yanı ise Çıralı plajıdır. İki plaj arasındaki uzaklık yürüyerek 10 dakikadır. Ancak Olympos plajı Kumluca ilçesine, Çıralı plajı ise Kemer ilçesine bağlıdır.
Çıralı, Olympos’a nazaran daha sakindir. Yani burada gece hayatı, eğlence yoktur
Havası Antalya’ya göre daha serindir. Ancak özellikle Temmuz-Ağustos aylarında nem oranı çok yüksektir ve bu durum çadırda kalanları olumsuz etkiler, gece uyumak mümkün olmaz. Hatta, burada konaklamak isterseniz, kalmak istediğiniz yerde klima olup olmadığını mutlaka sorun.
Özellikle hafta sonlarında, tatil günlerinde aşırı kalabalık olmaktadır. Bu yüzden hafta içi gitmenizi öneririm.
Burası caretta caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanıdır. Nesli dünya çapında tehdit altında bulunan deniz kaplumbağalarından Caretta Carettalar, Çıralı kumsalını üreme alanı olarak seçmişlerdir. Bu yüzden, Çıralı plajı, 1’nci derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Bu yüzden: burada sadece ahşap ve bungalov tarzı yapılanmaya izin verilmektedir. Bu tür birçok pansiyon vardır. Ancak: garip bir şekilde, sahile inen belirgin bir yol yoktur. Aralardan yürüyerek plaja inmek mümkündür.
Sahilde, restoranlar yan yana sıralanmıştır. En güzel yanı, bu restoranların hepsinin önünde, menüdeki yemek fiyatları listesi bulunmaktadır.
Plaj:
Plaja girmek ücretsizdir. Yemyeşil iki dağ arasında, 3.2 kilometrelik egzotik, muhteşem dağlar arasında sonsuzluk hissi veren bir plajdır. Karaip adalarına benzetenler vardır.
Plaj: Mavi Bayraklıdır.
Plajda: denize yakın yerler ince çakıllı, geride kalan 50-100 metrelik alan ise kumluktur.
Plaja gittiğinizde, kendi şezlong, şemsiye veya sandalyenizin olmasında yarar vardır. Aksi halde, şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz.
Sit alanı olduğu için, plajda, tuvalet, duş ve kafe bulmak biraz zordur. Konakladığınız yerler yürüme mesafesinde olduğu için, oraların duş ve tuvaletini kullanmak gerekiyor. Günübirlik gelenler ise, yine yeme-içme yeri olarak kullandıkların tesislerin duş ve tuvaletlerini kullanabiliyorlar.
Bölge Sit alanı olduğu için, hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor. Caretta Caretta kaplumbağaları nedeniyle, gece saat 20.00’den sonra sahile girmek, sahilde oturmak yasaktır.
Deniz:
Deniz çakıllıdır, ancak çok temizdir, berrak, duru ve dalgasızdır. Kısmen bölgedeki dere suları nedeniyle deniz suyu soğuktur. Deniz birden derinleşir, bu yüzden yüzme bilmeyenler ve çocuklu ailelerin tedbirli olmaları gerekir.
Kiriş-Çamyuva gezilecek yerler