Yalova

Yalova


1999 yılı depreminin olumsuz etkilerini kısa zamanda gideren ve günümüzde; özellikle termal kaplıcaları ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir şehir.

Yalova

ULAŞIM

Yalova, İstanbul-Kocaeli-Bursa illeri arasında, karayolu bağlantısıyla, üçgenin kesişme noktasındadır. Yalova-İstanbul arası uzaklık: 174 km. Yalova-Bursa arasındaki uzaklık: 69 km. Yalova-Kocaeli arasındaki uzaklık: 63 km. Yalova-Gölcük arasındaki uzaklık: 50 km. Yalova-Gemlik arasındaki uzaklık: 43 km. Yalova-Karamürsel arasındaki uzaklık: 30 km. Yalova-Orhangazi arasındaki uzaklık: 21 km.dir.

Yalova-Bursa bağlantılı karayolu, Samanlı dağlarının üzerinden geçtiği için: hem virajlı ve hem de iniş-çıkışlıdır. Oldukça işlek olan bu yolun, genişletilmesi çalışmaları halen sürdürülüyor.

Ankara-Yalova arası uzaklık: 407 km.dir. Güzergah: Ankara-Bolu üzerinden.

Yalova



GENEL ÖZELLİKLERİ

Yalova Depremi


DEPREM

Yalova: 1999 depreminden etkilenen yerlerden biri. Yalova’da resmi rakamlara göre: 2504 kişi deprem sonucu hayatını kaybetmiş. 15946 kişi, uzun yıllar boyunca, prefabrik evlerde barınmış. Her ne kadar birçok bina,, depremden zarar görse de, depremin kötü etkilerini en kısa zamanda silip atan ve yeniden normal yaşamın sürdürüldüğü bir yer olması nedeniyle; öne çıkan bir yöremiz.

Yani: depremden etkilenmiş olmasına rağmen, depremin olumsuz etkileri kısa zamanda temizlenip, normal yaşama dönülmüş. Bir de, Yalova’da bulunduğunuzda, çok miktarda “Yaşar Okuyan” ismi bulunan tabelalı tesisler göreceksiniz. Sanırım: bu insanın buraya çok hizmeti geçmiş ve yöre insanı, bu hizmetleri takdir etmiş ki, birçok tesise, ismini vermiş.

Yalova

KONUMU

Yalova, doğu kıyılarındaki düzlükler dışında, dağlık bir araziye sahip. Güneydeki dik yamaçlar: gür bir orman örtüsü ile kaplı. Orman alanlarının genişliği bakımından, Türkiye’nin sayılı illerindendir. İklim olarak: yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve bol yağışlı geçer. Yalova’nın bence konum olarak en büyük özelliği: İstanbul’a yakın olması.

SAHİL ŞERİDİ

Yalova’nın sahil şeridi: 110 km. dir.

SÜS BİTKİCİLİĞİ

Yalova’nın en önemli özelliklerinden biridir. Seralarda süs bitkileri yetiştirilip, tüm ülkeye gönderilmektedir.



NE SATIN ALINIR

Yörede, halı dokumacılığı ve özellikle Sugören köyünde oldukça önemli bir geçim kaynağıdır. Burada dokunan ipek halılar, İstanbul’da ve Avrupa’da birçok alıcı bulmaktadır. Ayrıca: İl’de, çam ağacından ve ıhlamur ağacından yapılan, “gumuz” adlı bir çalgı aleti de bulunmaktadır.

 

TARİHİ


Yalova yöresinde yerleşim, çok eski tarihlere kadar gider. Önceleri bataklık bir alan olan, bugünkü il merkezinde, yerleşim ise daha sonradır. Kent merkezinde bulunan kaplıcalar, Antik çağda, Pythia Thermai olarak adlandırılmıştır.

İlk çağdan beri yararlanılan şifalı sıcak maden suyu kaynaklarında, tesislerin kurulması ve geliştirilmesi, kentin de büyüyüp gelişmesinde rol oynamıştır.

Yalova yöresi: tarih içinde: Bitinya, Roma, Bizans toprakları içinde yer almıştır. Yerleşmenin antik dönemdeki adı tam olarak bilinmemekle birlikte yöreye “Pylopyhtia ve Xenodochion denildiği, çeşitli kaynaklardan öğrenilmektedir.

11’nci yüzyılın sonlarında, bölgede Türkler görülmeye başlanır. Bu da, yöredeki sosyal ve kültürel yapıyı kökten etkileyen olay olur. Ancak: 1137 yılında Yalakonya Kalesi ve Çoban Kale düştükten sonra, Yalova yöresi, Emir Ali tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.

15 ve 16’ncı yüzyıllarda, yöre için Yalakova ve Yalakabad adlarının kullanıldığı görülüyor. Yöre, Osmanlı topraklarına katıldığında, yörede Rum ve Ermeni nüfus hakimdi.

Bundan sonra da, Müslüman Türk nüfus giderek arttı. Özellikle: Balkanlardan çok sayıda göçmen bölgeye geldi.

Yalova

 

YALOVA İÇİNDE GEZİLECEK YERLER

BOTANIK-KARACA ARBORETUMU

1980 yılında, TEMA Vakfı kurucusu Hayrettin Karaca tarafından; 13.5 hektar arazi üzerine kurulmuştur.

Yalova-Termal kara yolunun üzerinde, il merkezine 5 km. uzaklıkta, Samanlı Köyü içinde bulunmaktadır. Burada: kaya bahçeleri, bitki bahçeleri, gül bahçeleri, minyatür bitkiler, Türkiye doğumlu bonsai bitki koleksiyonları ve diğer birçok örnek görebilirsiniz.

Tahminen 5 bin odunsu ve bir o kadar da otsu ve soğanlı bitki mevcuttur. Evet, gezmek isterseniz, burası Pazar günleri 13.00-18.00 arasında halka açık. Bunun dışında: gurup ve okullara, haftanın diğer günleri de, randevu alınması koşuluyla açıktır.

Gezi, rehber eşliğinde 1.5 saat sürüyor. Ziyaretin karşılığında ise, TEMA Vakfına makbuz karşılığı bağış yapma koşulu var. Yılda, yaklaşık 15.000 civarında yerli ve yabancı ziyaretçi, buraya giriyor.

Buranın günümüzdeki faaliyetleri: Üniversite öğrencilerine staj imkanı sağlamak ve halkın konuyla ilgili bilgisini arttırmak, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapılan botanik bahçelerine bitki materyali sağlamak, bahçıvan eğitimi vermek, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan arboretum ve botanik bahçeleriyle tohum değişimi yapmak, bitki koleksiyonunu genişletmeye devam etmek. Tüm bu faaliyetlerin finansmanı; Karaca

Arboretum’da bulunan, Karaca Arboretum Fidanlığı faaliyetleriyle sağlanıyor. Yani: fidan satışından elde edilen gelirle sağlanıyor

Yalova Atatürk’ün Yürüyen Köşkü
Yalova Atatürk’ün Yürüyen Köşkü

ATATÜRK’ÜN YÜRÜYEN KÖŞKÜ

Cumhuriyetin kurucusu Atatürk, tarımda modern teknikleri kullanması, çevre üreticilere örnek olması ve onların nitelikli fide, damızlık ihtiyaçlarının karşılanması için, kişisel mülkü olan Yalova’nın doğusundaki Millet Çiftliğini, bu amaca uygun olarak düzenletmiştir.

Çiftlik içinde, deniz kıyısında ikameti için, 1929 yılında, bir çınarın yanında, iki katlı, mütevazi bir köşk yaptırmıştır.

Ulu Önder Atatürk, Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde ve deniz kenarında bulunan köşke geldiğinde, bahçıvanı: köşkün hemen yanındaki büyük bir ağacın dallarını kesmeye çalışırken görür. Hemen bahçıvanı yanına çağırır ve bunun nedenini sorar.

Bahçıvan da “ ağacın dalları köşkün duvarına kadar uzanmıştı” der. Bunun üzerine Ulu önder “Ağacın dalını kesmeyin, Köşkü kaydırın” emrini verir. Görev: İstanbul Belediyesi Fen İşleri Yollar-Köprüler Şubesine verilir.

Sorumlu Baş Mühendis Ali Nuri Anlar, binanın temellerini açtırır. Temellerin altına, zor ve çok yavaş ta olsa, raylar döşenir. Bina, rayların üzerinde doğuya doğru 4.80 metre kaydırılır. Atatürk, 11 Ağustos 1936 tarihinde yapılan bu işlemi: kız kardeşi Makbule hanım, Afet İnan hanım, Yunus Nadi Abalıoğlu, Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe, Yaver Binbaşı Nasuhi Bey ve diğer ilgililerle birlikte, baştan sona izlemiştir.

Atatürk: 11 Haziran 1937 tarihinde, şahsına ait bütün taşınmaz mallar gibi, bu köşkü de Türk Milletine bağışlamıştır. Günümüzde, diğer tüm köşkler gibi, Yürüyen köşkte, halen müze olarak korunmaktadır.

Atatürk’ün bir dalının bile kesilmesini istemediği Ulu Çınar ve yanındaki köşk, ağaç sevgisi ve çevre bilincinin de bir anıtı olarak ziyaretçilerini beklemektedir. Yürüyen köşk: “Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü” arazisi içindedir.

Enstitü: Atatürk’ün 1920’li yıllarda gösterdiği Türk tarımının ileri tekniklerle donatılması amacı doğrultusunda: bilim, hizmet ve nitelikli materyal üretim amaçlı hizmetlerini sürdürmektedir.

Daha önce de söylediğim gibi: Atatürk her ne kadar buradan büyük keyif almakta idiyse de, ölümcül hastalığının ilk teşhisi burada konulmuştur. Yalova kaplıcalarına; bu bölgede gerek kendisi huzur bulduğu için ve gerekse bölge halkının o yıllardaki, temizlik gereksinimlerini karşılamak için, büyük önem vermiş ve kaplıcaların gelişmesini, büyümesini, imarını sağlamıştır.

Evet, buyurun köşkün içini gezelim. Köşkün en büyük özelliği: kullanıldığı zamanki eşyaları ile birlikte muhafaza edilmesi ve günümüze ulaşmış olması. Binaya girdiğinizde: bu eşyaların halen yerli yerinde bulunması hemen dikkati çekiyor.

Öyle ki, tuvalette kullanılan tuvalet kağıdı bile, aynen olduğu gibi duruyor. Köşkün arkasında, zemin altında, ısıtma tertibatının bulunduğu bölüm var. Burada: büyük bir kuzine sobası bulunuyor. Ayrıca: ön cephede, zemin katta, tamamen deniz manzaralı olan, binanın ön bölümüne ulaştırılan, bir taraça bölümü var.

Burası da muhteşem, burada toplantılar yapılıyormuş. Ayrıca: kenarda, o dönemde Atatürk tarafından dinlenen plaklar hala duruyor. Atatürk’ün yattığı yatak, üstündeki yorganla birlikte muhafaza edilmiş. İçeri girdiğinizde, sanki uzun yıllardır temizlenmemiş ve her yanı toz tutmuş, bir yere girdiğinizi düşünüyorsunuz.

Ama, bir yandan da, bu ev ve eşyaların, Atatürk tarafından bizzat kullanılmış olduğunu düşünüyor ve bambaşka hayallere dalıyorsunuz. O büyük insanın yaşam tarzını, yaşadığı yerleri gezmek, başka bir alemde gibi olacaksınız.

Yalova yöresine gidip te, bu köşkü görmeden ayrılırsanız, inanın büyük eksiklik. Atatürk’ün doğa ve ağaç sevgisini de yansıtan ve bu sevginin büyüklüğünü ortaya koyan, bu köşk’e mutlaka gidin.

Yalova Açık Hava Müzesi

AÇIK HAVA MÜZESİ

Yaşar Okuyan Bulvarı Sanat Sokak köşesindedir. Kültür Bakanlığı tarafından kurulmuştur. 6000 yıllık geçmişe sahip, Yalova’nın çeşitli yerlerinden çıkan ve değişik yerlerde muhafaza edilen tarihi eserler toplanarak, burada sergilenmektedir.

2003 tarihinde açılan bu müzede: Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler bulunuyor. Ayrıca: Yalova’nın çeşitli bölgelerinde bulunan eserlere ait maketler de bulunuyor.

2005 yılı sonu itibarıyla, Yalova’da çeşitli tarihlerde çıkarılan 46 adet mevcut tarihi eserlerin envanter bilgileri hazırlanmış. Tarihi eserlere ilginiz varsa, ziyaret edebilirsiniz. 

 

Yalova Altınova

Yalova Altınova

Yalova Altınova; İl merkezine 27 km uzaklıktadır. E-5 karayolu üzerindedir. Bursa ve Kocaeli illerine ulaşım bu yoldan sağlanmaktadır. İstanbul ulaşımı, Topçuhisar-Eskihisar feribot hattından yapılmaktadır.

TARİHİ

Altınova, 1929 yılında Bulgaristan Rusçuk şehrinden göç eden 40 aile tarafından Altunizade Çiftliğinin satın alınmasıyla kurulmuştur. 1930 yılında burası, Karamürsel ilçesine ait bir köy statüsü kazanmıştır. 1987 yılında ise Belediye olmuştur. 1995 yılında Yalova iline bağlı bir ilçe olmuştur.

Yalova Altınova

GENEL

İzmit körfezinin en dar yerindedir. E-5 karayolu ile antik hac ve ticaret yolu yani ipek yolunun kesiştiği yerdedir. Sahil kenarında denize sıfır konumda kurulmuştur. Son derece verimli topraklara sahiptir. En önemli akarsu Yalakdere’dir. Altınova ve çevresinde, Karadeniz ve Akdeniz arasındaki bir geçiş sahası halinde, farklı iklim özelliklerine sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Ülkemizde üretilen dış mekan ve süs bitkilerinin yüzde 60’a yakın kısmı Altınova ilçesi sınırları içinde üretilmektedir.

TERSANELER

Altınova denilince ilk olarak akla tersaneler gelir. Çünkü bölgede bulunan 29 tane tersanede binlerce kişi çalışmaktadır. Bu tersaneler, 2004 yılında, Hersek bölgesindeki deniz doldurularak oluşturulan alanda (300 metre genişlik ve 4.5 km uzunluğunda) kurulmuştur. Tuzla’da bulunan tersaneler, buraya taşınmış ve taşınmaya devam etmektedir. Türkiye’nin gemi ve yat sektöründeki ihracatının yaklaşık yarısı buradan yapılıyor.

ALTINOVA MESLEK YÜKSEKOKULU

Yalova Üniversitesine bağlıdır. Altınova Meslek Yüksekokulu: sanayi ve yerel yönetim işbirliği çerçevesinde, il ve bölgedeki imalat sektörü başta olmak üzere, iş dünyasının talep ettiği yeterliliklere sahip nitelikli bireyler yetiştirmek vizyonu ile kurulmuştur.

Yalova Altınova Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER

HELENAPOLİS

Hersek civarındadır. Körfez köprüsünün tam altındadır. Kent, Bizans imparatoru Constantinus tarafından kurulmuş ve annesi Helena’nın ismine atfen “Helenapolis” ismi verilmiştir. Ancak kentin ismiyle ilgili başka bir varsayım daha bulunmaktadır. Helenopolis gerçekte Luwi dilinden gelme “Elena” adının yani “Ela-na” “Boğaz-sal”, “Geçit-sal” adıdır. Helen dilinde Polis, kent sözcüğünden türetilmiştir. Dolayısı ile şehrin ismi “Boğaz/Geçit kenti” anlamına gelmektedir. Çünkü Bizans öncesinde bu bölgenin geçiş yeri olarak kullanıldığı biliniyor ve bu açıklama coğrafi konuma uyuyor. Doğu Roma İmparatorluğunun merkezi Costantinopolis olduktan sonra, imparator Iustinianos devrinde, İstanbul’a sadece 100 km uzaklıktaki Helenopolis şehri, İstanbul-İznik yolu üzerinde bulunduğu için önem kazanmıştır. Kent, döneminin büyük metropol kentlerinden biridir. Ancak kent halen toprak altındadır, herhangi bir resmi kazı çalışması yapılmamıştır.

Yalova Altınova Çobankale-Koyun Hisar

ÇOBANKALE-KOYUN HİSAR

Çobankale stratejik bir konumdadır. Çünkü, gerek Roma, Bizans ve Selçuklu ve gerekse Osmanlı dönemlerinde, İstanbul’dan başlayıp Anadolu içlerine giden en önemli yolun hemen kenarında ve yolu kontrol eder hakim bir konumdadır. Yalakdere denen vadideki yolu kontrol eden Çobankale, tarihte Bizans ve Osmanlı arasında yapılan “Bafeus Savaşı” (1302) na tanıklık etmişti. Osmanlılar bu savaştan sonra aşiret olmaktan çıkarak kendisine katılanlarla birlikte, hızla devlet düzenine geçmiştir. Çobankale: Yalova-Altınova ilçesi, Karadere köyü, Çobankale mahallesi, Yalakdere vadisi üzerinde, Hersek’e yaklaşık 7 km uzaklıkta, Soğuksu köyünün 2 km güneyindedir.

Kale 150 metre rakımlı bir tepede kuruludur. Ölçüleri 180 x 120 metredir. İlk olarak kim tarafından inşa edildiği bilinmiyor. Ancak Cenevizliler tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Hatta Clive Foss (İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Araştırmacı kuruluşu) tarafından, İmparator Alexius tarafından 1087 yılında yapıldığı öne sürülmektedir. Öte yandan, kalenin isminin anlamının “Çobanların buraya sürülerini dinlendirmek için geldiklerinden buraya Çobankale ismi verildiği” söylenmektedir. Yapım tarihi olarak ise 11-14’ncü yüzyıllar arası tarihlenmektedir. Kalede herhangi bir resmi araştırma ve kazı yapılmamıştır.

Yalova Altınova Dilburnu Deniz Feneri Müzesi

DİLBURNU DENİZ FENERİ MÜZESİ

Hersek köyündedir. Yığma tuğla örgülü, kagir yapılı ve tek katlıdır. 1863 yılında Fransızlar tarafından inşa edilmiştir. Ancak günümüze kadar birkaç defa yıkılıp yeniden yapılmıştır. Yerden 9 metre yüksekliktedir.

Yalova Altınova Dilburnu Deniz Feneri Müzesi

Deniz feneri ve müzesinin mülkiyeti Kıyı Emniyet Müdürlüğüne aittir. Müzede: binanın mimari tarihi, deniz fenerlerinin çalışma prensipleri, fener çalışanlarının gündelik yaşam hikayeleri vardır. Bunlar: grafik anlatımlar, objeler ve interaktif uygulamalarla desteklenerek ziyaretçileri sunulmaktadır.

Yalova Altınova Dilburnu Su altı kalıntıları

DİLBURNU SU ALTI KALINTILARI

Hersek köyündedir. Helenepolis (Hersek) ile Lybissa (Dilovası) arasındaki ulaşım için yapılmış iskele veya deniz feneri kalıntısıdır. Kalıntılarda Horasan harcı izleri görülür, başkaca bir iz yoktur.

 

GEYİKDERE

İlçenin en yüksek tepelerindedir. Bu yüzden güzel manzaraya sahiptir. Çam ağaçlarıyla çevrilidir. Burada kuş sesleri arasında, İzmit körfezinin manzarasını seyredebilirsiniz. Piknik alanları bulunuyor. Dağ ve doğa yürüyüşü yapabilirsiniz.

Yalova Altınova Hersek Lagun Gölü

HERSEK LAGUN GÖLÜ

Hersek köyünün doğusundadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülcaze Vakfı mülkiyetindedir. 1994 Uluslararası Ramsar (Sulak alanların korunması) sözleşmesiyle belirlenen sulak alan tanımlamasına uyar. Ender bulunan bir jeomorfolojik oluşum gösterir.

Su bitkileri, kuş ve balık türleri bakımından önem verilerek 1’nci derece Doğal Sit alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Burada, Manyas Kuş Cenneti gibi, 1000 farklı kuş türü barınmaktadır. Göçmen kuşların geçiş güzergahındadır. Göl ve çevresinde: mesire yeri, kamp alanları ve halka açık sosyal tesisler bulunmaktadır.

 

KUŞ GÖZLEM KULESİ

Kuş gözlem kulesinde ziyaretçiler, dürbünlerle tüm alanı gözlemleyebilirler. 16 metre yüksekliğindeki kule, Hersek Lagününün tamamına hakimdir. Kuş gözlem kulesinin bulunduğu yerde, ayrıca 2 katlı Doğa Tanıtım ve Eğitim Merkezi bulunuyor. Eğitim merkezinde: küçük bir eğitim salonu, güvenlik odası, tuvaletler bulunmaktadır. Eğitim merkezini ziyaret edenlere: eğitimli personel tarafından Hersek Lagünü ve kuş türleri hakkında bilgiler verilir.

Yalova Altınova Değirmen

DEĞİRMEN

Subaşı köyü, Zeytinlik Mevkiindedir. Kalıntıların çevresindeki parseller, genellikle zeytinlik olarak kullanılmaktadır. Kalıntılardan anlaşıldığına göre, söz konusu değirmen: un değirmenidir ve sadece temizlenen bölgedeki kalıntılardan oluşmadığı anlaşılmaktadır. Değirmenin güney arka kısmında muhtemelen un değirmenine su taşımak için kullanılan, su arkı bulunur.

Yalova Altınova Değirmen

Su değirmenine göre, daha yüksekte bulunan bu arkın, un değirmenine bağlantısı bir çeşit metal veya ahşap boruyla sağlanmıştır. Değirmen: doğu-batı doğrultusunda, enine dikdörtgen planlıdır. Yapımında taş ve tuğla malzeme birlikte kullanılmıştır. Üstü kiremit örtülüdür. Dar kenarı 6-7 metre, uzun kenarı ise 12-13 metredir. Mevcut kalıntılardan ne olarak anlaşılmasa da, yapının girişi doğu veya kuzey cephedendir. Ahşap bir kapıdan girilir. Halen ahır ve samanlık olarak kullanılmaktadır.

Yalova Altınova Hersekzade Ahmet Paşa Camii

HERSEKZADE AHMET PAŞA CAMİİ

İzmit körfezi kıyısında, Karamürsel ve Yalova arasındadır. Cami, aslında küçük bir külliyeye aittir. Evliya Çelebinin bu külliyeye ait olduğunu bildirdiği: mektep, medrese ve handan iz kalmamıştır. İmaret bugün temel seviyesine kadar yıkılmıştır, hamamı ise ayakta ama harap vaziyettedir.

Sultan II. Beyazıt ve I. Selim dönemi vezirlerinden Hersekzade Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Vakfiyesi Aralık 1511 tarihlidir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Evliya Çelebi Eylül 1648 yılında uğradığı Hersek kasabasında, Ahmet Paşa’nın gaza malıyla 700 hanelik bir yerleşim yeri kurulduğunu yazar. Cami, 22 Mayıs 1766 tarihindeki İstanbul depreminde harap olmuştur.

Yalova Altınova Hersekzade Ahmet Paşa Camii

Bu felaketten 8 yıl sonra, Kemankeş İsmail Ağa tarafından tamir ettirilmiştir. Kitabesinde tamir tarihi 1773 yılı yazılıdır. Ardından yine 1965 yılına kadar harabe halinde olan cami, Vakıflar idaresi tarafından restore edilmiştir. Cami, dıştan 16 x 16 metre ölçülerindedir. Kare planlıdır, kesme taştan yapılmıştır. Mermerden yapılan mihrap ve minber, ilk yapıdan kalan orijinal unsurlardır. Minare, kesme taştan yapılmıştır. Bodur gövdesi ve kavisli profilli şerefe çıkması ile 1773 yılındaki tamirde yapılmıştır.

Yalova Altınova Hersekzade Ahmet Paşa Hamamı

HERSEKZADE AHMET PAŞA HAMAMI

Hersek köyündedir. Harap durumda küçük bir hamamdır. Hamam, aynı ismi taşıyan caminin güneydoğusundadır. Ana kapı doğudadır. Giriş uzun dikdörtgen bir soğukluk bölümüne açılır. Buradan kuzeydeki kubbeli mekana geçilir. Yapının sıvaları oldukça çok tahrip olmuştur. Çevresinde defineciler tarafından çukurlar kazılmıştır. Güneydeki kubbeli bölümün arkasındaki ateşlik kısmı tamamen tahrip olmuştur.

ACIÇEŞME BİZANS DÖNEMİ KALINTILARI

İlçe merkezine bağlı Tavşanlı köyü Acı Çeşme mevkiindedir. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılanlar arasında bir Bazilika vardır. Bazilika: doğu-batı doğrultusunda ve 3 neflidir. Yapının beden duvarları belirgin olup 90 cm kalınlığındadır. Ancak kuzey beden duvarlarından sadece birkaç sıra taş örgü kalmıştır. Buna rağmen, narteks, güney nef ve apsis duvarları korunmuştur. Kilisenin taban döşemesi fazlaca tahrip olmuştur. Yer yer ufak mermer plakalardan oluşan taban döşemesine rastlanır. Kilise doğu-batı yönünde 20 metre, kuzey güney yönünde 11 metredir.

Yalova Altınova Kagir Ev

KAGİR EV

İlk anda pek anlamsız geliyor ama, önemli bir özelliği vardır. Köşkün bulunduğu alanda, şu anda sadece zemin katına ait buluntular görülüyor. Göl Beyi Refik Arslan Bey, burada Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ağırlamıştır. Yığma olarak inşa edilen yapının üst katı ve çatı katına ait bilgiler yoktur. Oldukça harap durumdadır.

Yalova şehir merkezi ve gezilecek yerlerin tanıtımı yazım için.