Viyana şehrinde: gece hayatı denilince, akla hemen: opera, tiyatro, müzik dinletisi gibi etkinlikler geliyor.
Yani: buradaki gece hayatının yoğunluğu: genellikle opera ve klasik müzik konser dinletileri üzerine kurulu.
Şehre geldiğinizde: yeterli zamanınız varsa, mutlaka bir opera deneyimi yaşamalısınız. Bu operanın: Mozart yada Wagner olmasına özellikle dikkat edin. Bu tür bir opera izleyebileceğiniz mekanların başında: Straatsoper gelir.
Ancak: bu tür bir gösteriye giderken, mutlaka gece kıyafeti giymeniz gerektiğini de hatırlatmam şart. Tabii bu nedenle, turistler, genellikle operaya gitmeyi tercih etmiyorlar. Kıyafet sıkıntı yaratıyor.
Şehirde: opera yanında: klasik müzik dinlemek isterseniz, bilmelisiniz ki, Viyana, klasik müzik konusunda muhteşem bir şehirdir. Mükemmel konserlerin verildiği başlıca mekanlar: Belvedere, Musikverein (Dumba St.) ve Konzerthaus (Lothringes St.). Mozart, Haydın, Schubert ve Beethoven gibi ünlü sanatçıların eserleri: “Sala Terrana” isimli konser salonunda, sıkça sergileniyor.
Ayrıca: unutulmamalıdır ki, Wiener Philarmoniker;
Dünyanın en iyi klasik müzik orkestralarından biridir. Müzik denildiğinde: Hofburg Sangerknaben deki “Wiener Sangerknaben” yani “Viyana Çocuk Korosu” da; ilgilenenlerin, mutlaka izlemesi gereken gösteriler sunuyorlar. Şehirde yetişen tüm ünlü müzisyenler, bir zamanlar, bu orkestra da bulunmuşlar.
Evet, şehirde, elbette: opera ve klasik müzik dinletileri dışında: eğlenilebilecek yaklaşık 6000 civarında: bar, gece kulübü, diskotek ve kabare var.
Bunların çoğu: günün ilk ışıklarına kadar, müşterilerine hizmet veriyor.
Keyifli bir bar ortamı ararsanız: Stephansdom bölgesinin kuzeyinde, Ruprecht Platz Seitensteetengasse ve Rabensteig.
Buralar: Viyanalıların tabiriyle “Bermudadreieck” yani Bermuda Üçgeni olarak isimlendiriliyor. Karntner St. bölgesindeki gece kulüpleri ise, daha çok zengin kesime hitap ediyor.
Son olarak: şehir de, hoş bir ortamda, müzik dinlemek isterseniz: Straus’un neşeli valslerini dinleyebileceğiniz, şarap evleri var. Heuriger denilen bu mekanlarda: keman, gitar ve akerdeon eşliğinde, şarap yudumlayarak, hoşça zaman geçirebilirsiniz.
TİTANİC
Theobald St. bölgesindedir. Burası: canlı bir dans kulübüdür. Genellikle: sporcular ve Amerikalı öğrenciler, buraya geliyorlar. Dans mekanları: günün ilk ışıklarına kadar açık.
Üst katında bulunan restoranda: Meksika ve İtalyan yemeklerini bulmak mümkün. Restoran bölümleri ise: saat: 02.00’ye kadar açık bulunuyor.
ROCKHAUS
Adlbert St. bölgesindedir. Viyana şehrinin en büyük gece kulüplerindendir. Canlı rock müzik var.
MOSAİQUE
Postgasse bölgesindedir. Popüler bir mekan. Genellikle gençler tarafından tercih ediliyor.
PALMENHAUS
Goethagasse bölgesindedir. Pahalı bir yer. Daha çok zengin ziyaretçiler tarafından tercih ediliyor.
PRATERDOM
Burası, Avrupa’nın en büyük 3.diskosudur.
AUSTRALİAN PUB
Kartner Ring üzerindedir. Burada, oturup, bira içip, sohbet edebilirsiniz.
GÖSTERİLER
Evet, tüm bunların dışında: Viyana şehrinde, daha önceden zamanı programlanan değişik sanat gösterileri düzenleniyor. Bunlar hakkında da, kısa bilgiler vermek istiyorum ki, Viyana şehrinde bulunduğunuz dönemlerde, denk gelirse, bunları da izleyebilirsiniz.
Ocak-Şubat aylarında: Opera Binasında “Opernball” denilen bir gösteri düzenleniyor. Bunlar kaçırılmayacak gösteriler. Bulunduğunuz dönem uygunsa, düşünmelisiniz.
Musikverein’de “Philharmoniker Ball” denilen bir gösteri düzenleniyor. Dans ve müzik ağrılıklı. İlginizi çekebilir.
Zuckerbackerball: bu bir şekerciler tarafından düzenlenen gösteri.
Kaffeesiederball: kahve onuruna düzenlenen bir gösteri.
Mayıs ayında: AIDS yararına “Life Ball” denilen bir gösteri düzenlenir ve bu gösteriye, uluslar arası birçok ünlü katılır.
Viyana şehrinde, yeme-içme konusuna ayrıntılı olarak girmeden önce, burada, size tanıdık gelecek bir koku ve görüntüden söz ederek, başlamak istiyorum. Şehre girer-girmez “döner kebap” kokularını hissedecek ve kebapçı dükkanlarını göreceksiniz. Buralarda: olup da, döner kebap yemek isterseniz: fiyatları, muhtemelen 2.5-3 Euro civarında.
Ancak, kebapçılar, saat: 24.00’de kapanıyor. Zaten, bu saatten sonra, Viyana şehrinde, yiyecek bir şeyler bulmanız mümkün değil. Her ne kadar kebap kokularından söz etsem de, Viyana daha çok “Pastaneleri” ile öne çıkan bir şehir. Hatta, dünyada, içinde pastane bulunan “Mc. Donalts” fast-food restoranı, Viyana’da bulunuyor. Ama büyük olasılıkla pastaları beğenmeyeceksiniz, çünkü, ilk anda gerek pahalı olmaları ve gerekse damak tadımıza uygun gelmemeleri, antipatiktir.
Evet, yerel Viyana mutfağı: Orta Avrupa ülkelerinin mutfağının bir karışımından oluşuyor. Meşhur: Macar gulaşı, burada da güzel yapılıyor ve tercih ediliyor. Et suyu katılan çorbaları gayet güzel. Ama, et yemeklerini tercih ederseniz, çoğu yerde bu et yemeklerinde “domuz eti” kullanıldığını unutmamalısınız.
İsterseniz, kahvaltı ile başlayalım. Özellikle, cumartesi günleri kahvaltı için en popüler mekan: Nachmarkt. Burada: birçok kafe bulunuyor ve kahvaltıda: kahve ve tatlı çörekler yeniliyor. Çay, yumurta, domates, salatalık, peynir de bulunabiliyor. Ama, bu türlerin bulunduğu kahvaltı, genelde, maalesef “Yunan kahvaltısı” ismi ile servis ediliyor. Bu arada otellerde çıkan kahvaltılardan söz etmek gerekirse: bizdekine benzer türden, peynir, zeytin, yumurta, reçel gibi ürünler sunuluyor. Tabii bir tür yuvarlak ekmek, haşhaşlı kek, meyve suyu, çay ve kahve var, yani otellerdeki kahvaltı doyurucu ve yeterlidir.
Schnitzel
Şehirde en sık karşılaşacağınız ve özellikle tatmanızı önereceğim yiyeceklerin başında: Wiener Schnitzel ve Backhendl Schnitzel geliyor. Ama: her ne kadar bizim ülkemizde de bilinse de, Şinitzel burada farklı yapılıyor. Hatta, bizim ülkemizde tavuktan yapılırken, burada dana etinden de yapılıyor ve çok daha muhteşem lezzetli oluyor. Yani dana etinden yapılanı yemenizi önemle tavsiye ediyorum.
Şöyle ki: yumurta ve ekmek kırıntısına bulanıp, sote edilen, ince bir dilim dana-tavuk eti. Yalnız: bir kısım ucuz restoranlarda, şinitzel, domuz etinden yapılara, sunuluyor. Herhangi bir yerde, şinitzel yemek istediğinizde, içindeki eti mutlaka sorun.
Zaten şinitzel fiyatı sorduğunuzda eğer 10 Euro altında bir fiyat verirse, kesinlikle domuz eti olduğunu anlayabilirsiniz ve tercih etmeyin. Bu arada: şinitzel yanında: limon dilimi veriyorlar. Başkaca bir şey isterseniz, ilave para ödemek durumundasınız. Örneğin: bir salata ve bir bira isteyebilirsiniz.
Wiener Schnitzel
Biraz önce sözünü ettiğim gibi hazırlanan, dana etinin ismi budur. Avusturyalılar buna “kalb şinitzel” de diyorlar.
Backhendl Schnitzel
Yukarıda sözünü ettiğim gibi hazırlanan, ancak tavuk eti kullanılan cins budur.
Tafel Spitz
Şehirde, en çok tercih edilen bir diğer yemek çeşididir. Son imparator Franz Joseph tarafından çok tercih edilen bir yemek cinsi olması nedeniyle, günümüzde “Milli” bir yiyecek ve hatta “bir nevi Tanrı yemeği” olarak kabul edilerek sunuluyor. Bunun özü: haşlanmış sığır eti. Buna: kök sebze ve baharatlar ekleniyor. Servis edilirken, yanında: genellikle bir dilim ekşi krema ya da patates sunuluyor.
Macar Gulaşı
Yine, şehre has bir lezzet. Ama kökleri, Macar mutfağına dayanıyor. 9.yüzyılda, Macar çobanlarının yediği bir haşlama yemeğiymiş. Zaten, yemeğin adı: Macarcada “sığır güden kişi, çoban” anlamına geliyor. Bu yemekte: sığır eti, soğan, sarımsak, kırmızı biber, domates ve kerevizle ağır ateşte pişirilerek hazırlanıyor ve servis ediliyor. Günümüzde, gulaşın vazgeçilmez baharatı olarak kabul edilen “kırmızı biber”, yemeğe 18.yüzyılda eklenmeye başlamış.
Knödel (Hamur Köftesi)
Bu da, yöresel lezzetlerden biridir. Unlu, mayalı veya patatesli çeşitleri bulunuyor. Ana yemeklerden ve çorbalardan önce servis ediliyor.
Viyana Sosisi
Şehirde yaşayan: her gelir seviyesindeki, her tür insan: bolca bulunan sosis stantlarında buluşup, birçok çeşidi bulunan sosislerden tadarlar. Zaten, şehrin çoğu yerinde, bu sosis stantlarından göreceksiniz. Buradaki standart ürün çeşitleri şunlar: Debreziner (ince ve baharatlıdır), Bratwurst (kızarmış ve kalındır), Kasekrainer (etli ve peynirli olup, kalın bir cinstir). Evet, bu saydıklarımdan, arzu ettiklerinizi sizde deneyebilirsiniz. Ama önermem, lezzetleri rezalet, bizim damak tadımıza uygun değiller.
TATLILAR
Viyanalılar, her zaman tatlıları ile övünürler ve bunların güzelliklerini dünyaya kanıtlarlar.
Palatschinken
Bu bir tür “Macar” tatlısıdır. İçi reçel veya fıstık dolu, krepe benziyor. Söylediğim gibi, Macar kökenli bir tatlı. Daha çok krepe benziyor. Buğday unu, süt, tuz ve tereyağı ile tavada kızartılarak yapılıyor. Öğle ve akşam yemeklerinde sunuluyor. Geleneksel olarak: kayısı reçelli, çilek reçelli ve üzerine pudra şekeri serpilerek servis ediliyor.
Sachertorte
İşte Viyana şehrinin en meşhur tatlısı budur. Bu pasta, iki kattan yapılıyor ve kayısı reçeliyle tatlandırılıyor. Daha açıkçası, çikolatalı bir kek. 1832 yılında, Franz Sacher tarafından ilk kez yapılmış bir tatlı çeşidi olarak öne çıkıyor. Yani: orijinal Viyana şehrine ait bir tatlı türüdür. Kek: geleneksel pasta (iki katlı yoğun çikolata ve aşırı tatlı pandispanya), ince bir tabaka kayısı ve üstü, koyu çikolata ile kaplanıyor.
Apfelstrudel
Bir tür: elmalı turta denilebilir. İnce dilimlenmiş, elma, kuru üzüm ve tarçın dolu, kat kat pasta. Ama ön büyük özelliği, çok şeffaf olması.
Bunu mutlaka denemenizi ve üzerine vanilya sosu koydurmanızı öneririm.
Kaisersschmarren
Bu: Avusturya’nın milli bir tatlısı olarak öne çıkıyor. Çünkü: son imparator Franz Joseph için geliştirilmiş bir tatlı. Muhteşem bir lezzet. Bilinen en iyi Avusturya tatlısıdır. İçinde: fındık, kiraz, erik reçeli ya da elma, küçük parçalar halinde kuru üzüm ve kıyılmış badem bulunuyor.
İÇECEKLER
BİRA
Gösser
Viyana şehrinde, bira meraklıları için, en tercih edilen marka: Gösser.
KAHVE
Viyana denilince, akla hemen buradaki yaygın kahve kültürü geliyor. Şehirde, sonsuz çeşitlilikte kahve bulabilirsiniz. Siyahtan, beyaza, her renk ve her tonda, her tat da kahve bulmanız mümkün. Türk kahvesi dışındaki, bütün kahveleri gayet lezzetli yapıyor ve sunuyorlar. Türk kahvesi yapmayı beceremiyorlar.
Peki, bu kahve kültürü şehre nasıl gelmiş?
Bu konuda: çeşitli söylentiler var. Birincisi: Kuşatmadan sonra, Osmanlının bıraktığı, kahve çuvallarından, şehre kahve kültürü gelmiş. Diğer bir söylentiye göre ise: 17.yüzyılda, bir tüccar, Osmanlıdan ele geçirdiği bir miktar kahve stoku ile şehre gelir ve ilk kahve evini açar ve böylece kahve kültürü, şehre yayılır. Zaten, özellikle: İmparatoriçe Maria Theresa zamanında: bu kahve evleri şehirde yayılır ve insanlar, buralarda bir araya gelirler. Hatta, batı ünlü yazar ve müzisyenler, bu tür kahve evlerinin müdavimi olurlar.
Kapuziner
Viyana şehrine özgü, üstünde bol kreması bulunan bir çeşit kapuçino.
Ein Türkischer
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, “Türk Kahvesi”. Bakır cezvede, hafif tatlı olarak hazırlanıyor ve servis ediliyor. Ama, biz bunun gerçek tadını bildiğimizden, bu ülkede yapılan ve “Türk kahvesi” ismi verilen bu kahve, bizim damak tadımıza pek uygun gelmiyor.
MEKANLAR
YEMEK MEKANLARI
Figl-müller
Stephanplatz meydanına yakındır. Yani katedrale hemen birkaç dakika uzaklıktadır, yeşil bir tabelası var, kolay bulabilirsiniz. Şehir içinde, birkaç yerde şubesi bulunuyor. Yapı: Amerikanvari tarzdadır. Yüksek tavanlı bir yer. Burası, şinitzel’in en güzel yapıldığı yer olarak öne çıkıyor. Yani: burada, yalnızca şinitzel yiyebiliyorsunuz.
Her ne kadar biraz kalabalık olsa ve sıra beklemeniz gerekse de, bu devasa boyutlu olarak servis edilen şinitzellerden mutlaka tatmalısınız. Kapıya geldiğinizde, doğrudan masalara geçemezsiniz, bekleyin, garsonlar sizi yönlendirecek, sizden önce bekleyen varsa onları alacaklardır. Ben burayı ziyaret ettiğimde, fazla beklemedim, çünkü yemek saati dışında gittim ve aşağı kata beni aldılar.
Burada daha önce sözünü ettiğim gibi tavuk ve dana şinitzel yapıyorlar. Dana şinitzelin porsiyonu 22-23 Euro civarındadır. Tabakta, iki parça şinitzel var, başkaca bir şey yok, sadece limon veriyorlar. Sipariş verdikten sonra, yaklaşık 30-35 dakika beklemek durumunda kalıyorsunuz.
Yani porsiyonlar büyük, iki kişi gittiğimizde kesinlikle iki porsiyon istemeyin, önce bir porsiyon isteyin, doymazsanız, ikinci porsiyonu istersiniz, çünkü bir kişiye bir porsiyon fazla gelebiliyor. Tavuk şinitzel fiyatı, dana şinitzel fiyatından 2-3 Euro daha ucuzdur ama tavuk şinitzel ülkemizde var, burada dana şinitzeli deneyin.
Restaurant Steirereck
Şehir merkezinde, stadtpark (şehir parkı) içindedir. Kaliteli bir yer. Yalnız, fiyatları pahalı. Kişi başı, yaklaşık 70-80 Euro civarında çıkabilirsiniz. Buranın hemen altında ise: Meierei isimli bir kafe bulunuyor. Burada: değişik peynir çeşitleri ve mezeler eşliğinde, şarap çeşitlerini tadabiliyorsunuz.
Plachutta
Tipik bir Avusturya restoranı olarak öne çıkıyor. Öğlen veya akşam gidebilirsiniz. Şinitzel ve şarap, tatlı olarak da, Kaisersschmarren yemelisiniz. Çünkü, bu tatlı, Avusturya’nın milli bir tatlısı. Wiener Schnitzel yiyecekseniz, mutlaka buraya gitmeniz gerekli. Mekan: biraz pahalı. Ama, yinede yer bulmak büyük sorun. Rezervasyon yaptırmadan giderseniz, büyük olasılıkla yer bulamasınız. Benden size öneri, saat: 21.00’den sonra gidin, çünkü Viyanalılar o saatte uyuyorlar, yer bulmak sorun olmaz.
Blau Stern
Burası: şehrin en popüler mekanlarından biri. Merkezde, sağ tarafta bulunuyor. Yoğun saatlerde, burada yer bulmak zor. Özellikle, hafta sonlarında, buraya erken saatte gitmeniz şart. Yoksa, güzel bir kahvaltı yapabilmek için, bir süre sıra beklemeniz gerekebilir. Menüsünde, klasik kafe içeceklerinin yanı sıra, farklı içecekler de bulunuyor.
TATLI MEKANLARI-PASTAHANELER
Demel
Kohlmarkt bölgesindedir. İmparator ve krallara tatlı hizmeti veren, meşhur bir yer. Burada, dünyanın en lezzetli kek ve pastalarını bulabilirsiniz. Burada, mutlaka bir Viyana kahvesi içmenizi ve tatlı yemenizi öneririm.
Hotel Sacher
Şehirde, en iyi tatlıların sunulduğu bir mekandır. Operanın hemen karşısındadır. Sacher turtası, burada yapılıyor. Ancak, turta deyip geçmemek lazım. Çünkü, bu turta, 1880 yılından bu yana yapılıyor ve tarifi gizleniyor. İçinde: kayısı reçeli var ve dışı çikolata kaplı. Öyle ki, bu turtayı, dönüşte evinize götürmek isteyebileceğinizi düşünmüşler ve ahşap kutular içinde de, satışını yapıyorlar.
HEURİGER (ŞARAP EVLERİ)
Şarap elbette her yerde bulunabiliyor. Ancak, Viyana’da: öyle muhteşem bir ortam yaratmışlar ki: ılık akşamlarda, yıldızların altında şarap içilebiliyor. Bu yerlere: “Huriger” yani “Şarap Evi” deniliyor. Yani, şarapların tadından öte, içildiği ortamın da güzelliğine özen göstermişler.
Bunlar: şarap üreticilerinin, kendi ürettikleri ürünleri, doğrudan müşterilerine pazarlamaları için izin verilen mekanlardır.
Üretimden yeni çıkmış, taze şarap bulunduğu: kapılara asılan “Ausg Steckt” yani “Açık” ibareli, çam dalları asılarak duyurulur. Taze şarap bittiğinde ise, bu çam dallarının kaldırılması zorunludur.
Evet, bu şarap evleri: genellikle öğlen saatlerinden açılır ve akşamın geç saatlerine kadar, biraz önce söylediğim gibi, taze şarap bitene kadar açık kalır. Ancak: bu şehirde, şarabı, tatlandırıcılar ile servis ediyorlar. Şarap meraklıları için, şarap servisinden önce, şarabın sek getirilmesini, görevliye hatırlatmalarını öneririm.
Evet, bu “Heuriger” mekanlarının en popüler olanı: Grinzing Heuriger.
Burada: geleneksel Avusturya kültürünü yansıtan, çoğu birer-ikişer katlı binalar ve restoranlar var. Burada bulunan şarap evlerinde şarap içerken, daha önce de sözünü ettiğim gibi, bazı şarapların maden suyu ile karıştırıldığını göreceksiniz. Ayrıca: şarabın yanında getirilen “zencefil” şaraba bambaşka bir tat veriyor, mutlaka denemelisiniz.
KAHVE MEKANLARI – KAFELER
Viyana şehrinde: birçok kafe yanında, “Starbuck kafe” de bulunuyor. Ama, Viyanalılar buraya gidenleri, zevksiz olarak düşünüyorlar. Çünkü: diğer kafelerde, daha lezzetli kahvelerin bulunduğuna inanıyorlar.
Cafe Hawelka
Şehirde oturanlar tarafından tercih edilen bir yer. Sadece kahve çeşitleri bulunuyor. Çok tutuluyor, mutlaka uğrayın,
Cafe Demel
Şehir merkezinde, Graben denilen yerde bulunuyor. Ama, yer bulmak zor, biraz beklemeniz gerekebilir. Özellikle, pastalarını tatmanızı öneririm. Biraz kalabalık ve yer bulmak zor ama beklemeye değer. “Schwarzwalder” isimli “kara orman pastasını” özellikle öneriyorum.
Cafe Landtmann
Rathaus platz (Belediye Meydanı) bölgesine, yaklaşık 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Her ne kadar ismi cafe olsa da, burada lezzetli yemeklerde bulmak mümkün. Birçok ülke yemek kültürünü burada tadabilirsiniz. Ayrıca: Viyana şehrine özgü şarapların bolca bulunduğu, şarap mahzeni de var. Müzik var, yemekler güzel. Fiyatları ise nispeten makul sayılabilir. Kişi başı, yaklaşık 35-40 Euro civarında ücret ödemeniz söz konusu.
Cafe Central
Innere Stadt bölgesindedir. Şehirdeki en eski ve en popüler kahve mekanıdır. 1860 yılında hizmete açılmıştır. Dünya Savaşından sonra ise uzun süre kapalı kalmış ve 1975 yılında yapılan restorasyondan sonra: yeniden hizmete açılmıştır. Günümüzde, burası, hem turistik bir yer ve hem de popüler bir kafe olarak öne çıkmaktadır. Akşamları: burada caz müziği de çalınıyor.
Sakin bir insanım, huzur ve güven arıyorum diyorsanız, Viyana şehri, tam size uygun bir yer. Eğlenmeyi, hareketli bir yaşamı severim, geceleri uyumayan bir şehir istiyorum diyorsanız, Viyana’dan hoşnut kalmayacaksınız.
Şehrin adı: Almanca “Wien” olarak okunuyor. Bunun dışında, tarihi süreç içinde; şehre verilen diğer isimler şunlar: Venia, Wienne, Vedunia. Bu kelimelerin anlamı: orman akışı. Habsburg hanedanlığı: Osmanlının en güçlü olduğu dönemde: Osmanlıya kafa tutan ve defalarca kuşatılmasına rağmen, düşmeyen bir şehri yüzyıllarca yönetmiş. Bu nedenle: hanedanlık “Bütün Dünya Egemenliği Avusturya’ya Aittir” sözünün Latince karşılığının baş harflerini “armasına” yazmıştır.
Şehir: 16.yüzyıldan günümüze, Avrupa’nın müzik başkenti olarak biliniyor. Müzik, bu şehirde, günümüzde de önemini koruyor. Johann Strauss’un valslerini, şehirdeki gezinizde, birçok yerde duyabileceksiniz.
Viyana: birçok yıl, dünyanın yaşanılacak en iyi şehirlerinin başında seçilmiştir. Tabii bu sözlerimi Viyana’ya gittiğinizde hatırlayıp ta, nerden uydurduğumu düşüneceksiniz. Ama, unutmamak gerekir ki, bu söylediklerim, Avrupa basınındaki ciddi yayın organlarının yaptıkları araştırmalar sonucu elde edilen veriler.
Zaten: dünyanın yaşanılacak en iyi şehri seçiminde, belli kriterler ön plana çıkıyor. Bu kriterler: güvenli, düzenli, ulaşımı rahat, eğitim ve sağlık sistemi gelişmiş, konumu özel olmak. Viyana; tüm bu kriterler değerlendirildiğinde, rakiplerinden öne çıkıyor. Özellikle: bu şehirdeki güven duygusu had safhada.
İnsanlar, birbirlerine o kadar güveniyorlar ki, şaşırmamak elde değil.
Evet, şehir güvenli bir yer. Burada: bir şeyiniz çalınmaz, ancak, siz bir şeylerinizi düşürüp kaybedebilirsiniz. Özellikle: pasaport öne çıkıyor. Bu yüzden, değerli eşyalarınızı ve özellikle pasaportunuzu yanınızda taşımamanız önerilir.
Benden size bir öneri: ülkeden ayrılmadan önce pasaportunuzun ilgili sayfalarının bir fotokopisini çektirin ve pasaportunuzu yanınızda gezdirmekten se, bu fotokopi sureti yanınızda bulundurun. Hatta, tüm yurtdışı seyahatlerinizde, bu iyi bir yöntemdir. Yoksa, pasaport kaybolduğunda, çok büyük sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız.
Mimarisi
Muhteşem bir şehir. Tarih ve sanatın muhteşem eserlerini görebilirsiniz. Görkemli heykelleri, düzenli yaşamı, az ama kültürlü nüfusu ile, Avrupa’nın kalbinde, ziyaretçilerin ilgisini çeken bir şehir.
Avusturya ülkesinin toplam 8 milyonluk nüfusunun, yaklaşık 2.5 milyon kişisi, burada yaşıyor. Bu şehir nüfusunun, büyük bölümü ise, öğrencilerden oluşuyor. Bir zamanlar: 50 milyon nüfuslu ve Habsburg hanedanlığı tarafından yönetilen Avusturya-Macaristan imparatorluğunun başkentliğini yapmıştır.
Yüzölçümü açısından düşünüldüğünde ise
Şehir 414 kilometrekarelik yüzölçümü ile, Avusturya’nın en küçük eyaletinin başşehri durumundadır. Kaplamış olduğu alanın, % 30’u yeşil alan.
Şehir meydanlarının birçoğunda: saatler var ve bunlar çalışır durumda ve zamanı doğru olarak gösteriyorlar.
Sokaklar ve caddeler çok temiz. Avrupa’nın en temiz suyu: Avusturya’daymış. Sular: Alplerden geliyor ve musluklardan akan sular içilebiliyor.
Şehirde: her şeyin olumlu olmasının yanında, bazı olumsuzluklar da yok değil. Örneğin: yazın bolca bulunan sivrisinekler. Özellikle, bir parkta otururken, gökyüzüne baktığınızda, sivrisinek bulutlarını görebiliyorsunuz. Bunun sonucunda, elbette ki, sivrisinekler tarafından ısırılıyorsunuz ve kaşıntılarınız başlıyor.
Viyana’da bulunduğunuzda: yaşadığınız yerin pencerelerini açtığınızda: muhteşem bir uğultu duyuyorsunuz. Sanırım: sokakların darlığı, apartmanların yüksekliği nedeniyle, böyle bir akustik oluşmuş. Sokakta olup biten her şey, bulunduğunuz yüksek katlara kadar, büyük bir uğultu halinde ulaşıyor.
2001 yılında, Innere Stadt (İç kent) bölgesi
UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmış. Ancak, burası listeye alınan tek yer değil. 1996 yılında, Schloss Schönbrunn bölgesi de, Dünya Mirası Listesine alınmıştır.
ULAŞIM
İstanbul-Viyana arasındaki uçak yolculuğu, yaklaşık 2 saat sürüyor. Ama, ülkemizden hareket eden turların çoğunluğunda olduğu gibi, Prag-Viyana şehirlerinin birlikte bulunduğu bir tur paketi seçerseniz veya kendi başınıza giderseniz, bilin ki, Prag-Viyana arası, karayolu yaklaşık 4 saatlik bir zaman gerektiriyor ve bence bu yolu, kesinlikle gece yapın.
Çünkü, gündüz zaman kaybetmeye değecek bir yol değildir. Öte yandan, tura katıldınız, seçme hakkınız yok, gündüz saatlerine denk gelirse uyuyarak gidersiniz, çünkü yol keyifli değil, otobandır.
HAVAALANI
Viyana şehir havaalanı ismi: Wien-Schwechat. Havaalanı şehir merkezine, 20 km. uzaklıktadır. Modern olanaklara sahip bölgede, gelen yolcu katında: Turizm Danışma Bürosu da bulunuyor.
Bu ofisten: Viyana şehrine ait: broşür ve harita temin edebilirsiniz. Havaalanı düzenli, polisler sıkıntı yaratmıyor, pasaport kontrolünden çabuk geçiliyor ve hemen ardından bagaj alım bölümüne ulaşılıyor ve kapıdan çıkınca, dışarıda araçların park yeri vardır. Yani, düzenli bir havaalanıdır.
Bu arada, havaalanında bulunan satış mağazalarına yani free shop mağazalarına aldanmamanızı öneririm, çünkü: hava alanında satılan ürünleri, şehir merkezinde daha ucuza bulma şansınız var. Ancak, bu hava alanında diğer birçok yerde görmediğim bir özellik gördüm.
Bu hava alanında iki tane süpermarket var. Spar ve Billa olarak isimlendirilen bu süpermarketlerden özellikle Spar çok büyük, çeşit bol, fiyatlar uygun ve hemen merkeze yakın, yani zaman kaybetmezsiniz. Bence Viyana’dan almayı düşündüğünüz birçok şeyi, giderken yani geri dönerken hava alanındaki bu süpermarketlerden alın, fiyatlar uygun, hatta et ürünleri bile var ve uçak için gayet iyi paketliyorlar.
Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım bağlantıları için çeşitli alternatifler var. Bu alternatifler: ulaşım süresine ve ücretine bağlı olarak değişiyor. Tercih sizindir.
İlk seçenek
CAT (City Airport Train) denilen bir ulaşım aracı. Bu araç, her 30 dakikada bir hareket ediyor ve 16 dakikada şehir merkezine varıyor. Ücreti: 10 Euro. İkinci seçenek: Şehir hatları treni. Bu araç: 25-30 dakikalık bir yolculuktan sonra, şehir merkezine ulaşıyor. Ücreti: 3 Euro. Diğer bir seçenek: otobüs. Havaalanından şehir merkezine giderken, toplam: 3.40 Euro’luk bilet kullanmanız gerekiyor.
Çünkü: şehir merkezi ve havaalanı bölgeleri, birbirinden farklı ve bu nedenle, yani aynı bölgede bulunmadıklarından, çift bilet kullanılması gerekiyor. Ancak: şehir içi ulaşımı yazısında belirttiğim gibi, 72 saat boyunca tüm ulaşım araçlarından ücretsiz yararlanmanızı sağlayacak “Wienne Card” denilen pasoyu kullanırsanız, böyle bir sıkıntı yaşamanızın gereği kalmayacak. Bu kart: havaalanındaki Turizm Ofisinde satılıyor.
TURİZM
Evet, daha önce söylediğim gibi: Viyana şehrine gidenler, genellikle: Prag-Budapeşte-Viyana paket tur programını satın alıp ta, buraya uğrayan ziyaretçilerden oluşuyor. Prag ve Budapeşte: tarihi süreç içinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun iki şehri ve Viyana bu imparatorluğun başşehri olmasına rağmen: günümüzde Prag ve Budapeşte: mimari yapılarının bozulmaması, doğa ve tarihin uyum içinde olması ile, Viyana’nın önüne geçmiş durumdalar.
Yani: Prag ve Budapeşte şehirlerini gören ziyaretçiler, Viyana şehrine gelince, bu şehri önceleri pek beğenmiyorlar. Viyana, daha çok yeni bir görüntü sergiliyor ve turizm açısından pahalı bir şehirdir. Prag ve Budapeşte ise daha çok tarihi binaların bulunduğu, tarihin daha çok egemen olduğu ve özellikle alışverişlerin ucuz olması açısından Viyana’dan üstündür. Ama, Viyana şehri de kendine has kültürü ve yapısı ile insanların ilgisini çekiyor, burada sadece gezin gezin gezin, sakın alışveriş yapmayın.
İKLİM
Şehir: nemli bir karasal iklime sahiptir. Kış mevsimi ve özellikle, Mart ayları: genellikle kar yağışlı geçiyor. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri: hafif serin geçiyor. Yaz sıcakları: genellikle 22 derece civarında seyrediyor. Bu şehri gezmek için: kış aylarını tercih etmeyin. Kışın şehrin havası, muhteşem şekilde dondurucu.
Kışın bu şehre giderseniz, beş dakika gezersiniz, beş dakika bir kafede oturup ısınmanız gerekir ve bu şekilde, zamanınız geçer. Hani derler ya, “ayaz” yani “soğuk doğu rüzgarları”; havayı iyice soğutuyor.
Hani, kendinize güvenip de, “soğuk bana işlemez “ gibisinden düşünür ve kışın giderseniz, büyük olasılıkla pişman olacaksınız. Şehirdeki en güzel mevsim: ilkbahar. Yani: bu şehri görmek için, seçmeniz gereken en güzel zaman: Mayıs-Ekim ayları arasındaki dönem. Bu dönemde: özellikle, ilkbaharda: kestane ağaçları, beyaz leylaklar ve rengarenk açan çiçekler görebilirsiniz.
Ama: ilkbahar ve yaz başlarında, yine de, havanın kesin bir garantisi yok. Soğuk olmasa da, gündüzleri yağmur görülebiliyor ve akşamları, serinlik etkiliyor.
Bir bakıyorsunuz güneş açıyor, bir bakıyorsunuz yağmur ve yine güneş, sonra yine yağmur. Bu şehirde: Temmuz ve Ağustos ayların dışında, mutlaka yanınızda yağmurluk ve kalın giysiler bulundurmanız şart.
Kışın elbette yünlü giysiler şart ama bunun dışındaki zamanlarda, şehir gezinizde; sizi, akşam serinliğinden koruyacak bir kısım giysiyi yanınızda bulundurmanız şart. Sıkça yağmur yağıyor ve yağmur yağdığında, her yeriniz sırılsıklam olsa da, yerlerde asla su birikintisi oluşmuyor.
Çünkü: şehrin alt yapısı mükemmeldir. Temmuz ve Ağustos aylarında ise; Viyanalılar, şehirlerini, geçici olarak ziyaretçilere terk ediyorlar ve kendileri, tatile çıkıyorlar. Zaten: Temmuz ve Ağustos aylarında, şehir iyice ısınıyor ve muhteşem sıcak oluyor. Özellikle: merkezi bölgelerde bulunan bina, taş ve asfalt: sanırım şehrin aşırı sıcak olmasına neden oluyor.
GİYİM
Viyana şehrinde: doğu rüzgarları çok etkin. Bunlar: kışın ayaz şeklinde ve aşırı dondurucu olabiliyorlar. Bu yüzden, kışın bu şehre gidecek olanların, sıkı giysiler götürmelerini öneririm. Bunun dışında ise: gündüzleri sıcak olsa da, akşamları serinlik çıkıyor ve bu nedenle, akşam gezilerinizde, yanınızda mutlaka ilave bir üst giysisi bulundurmalısınız.
Ayrıca: çok ve belirsiz zamanlarda yağmur yağan bu şehre giderken, mümkünse, yanınızda mutlaka yağmurluk bulundurun. Bu arada: giyimden söz ederken, eğer bu şehirde: opera, tiyatro ve konser gibi sanat etkinliklerine mutlaka katılmayı düşünüyorsanız ki ben kesinlikle önermiyorum, giderken, yanınızda koyu renk bir takım elbise ve kıyafet götürmenizi öneririm. Çünkü, bu tür etkinlikler için, kıyafet zorunluluğu var.
DİL
Şehirde: “Almanca” resmi dil olarak kullanılıyor. Bunun dışında ise, en yaygın dil “İngilizce” Şehirde, herkes İngilizce anlayabiliyor. Adres sorduğunuzda, insanlar size yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ama yine de İngilizcenin yaygın konuşulduğunu sanmayın, örneğin bir süpermarkete girdiğinizde eleman İngilizce den hiç anlamıyor.
DİN
Şehirde yaşayanların, çoğunluğu: % 50 kadarı: Katolik’tir ki hem de koyu Katolik’tir. Bunun dışında: % 8 Müslüman, % 6 Ortodoks bulunuyor.
İNSANLAR
Yapılan bir araştırmaya göre: bu şehirde yaşayanların % 44’ü yabancı kökenliymiş. Üstelik bu araştırmaya, 1960’lı yıllardan sonra, bu ülkeye çalışmaya gelenlerin torunları, yani üçüncü nesil dahil edilmemiştir. Tabii, ortaya büyük bir göçmen nüfus çıkıyor. Ama: bunlar, Viyanalılar tarafından sevilmiyorlar. Viyanalılar; genellikle çok sakin ve kibar insanlar. “Merhaba” ve “Hoşça kalın” anlamında kullanılan “Servus” sözcüğünün anlamı; bu ülke insanları tarafından “hizmetkarınızım” gibi kabul ediliyor.
Yani: bu derece kibar insanlar. Siz de, bu şehirdeki gezinizde, bu kelimeyi yani “Servus” sözcüğünü kullanmaktan kaçınmayın. Yani: Viyanalılar yardımsever insanlar. Şehirde: birçok Türk ile karşılaşmak mümkün. Bunların çalıştırdıkları yerlerde ise, ülkemizden getirtilen birçok gıda ürününü bulabiliyorsunuz. Ancak, elbette fiyatları çok yüksek. Bunun yanında: metro istasyonlarında “tezgahtar aranıyor” türünden, Türkçe yazılı ilanlar görürseniz, şaşırmayın. Hatta: metrodan çıktığınızda, karşınıza “Denizbank” ve “Vakıfbank” çıkabiliyor.
Bu iki banka şubesinin arasında ise “Topkapı Kebap Salonu”. Yani: bu derece yoğun Türk etkisi görülen bir şehir. 1529 yılındaki kuşatmada yapılamayanı, günümüzde göçmen işçilerimiz ve devam eden nesilleri sanırım yapmışlar ve şehirde yaşayan büyük bir Türk nüfusu ortaya çıkmış. Ama, bunlar yaşayış tarzı bakımından, yerel kültürlerinden asla vazgeçmiyorlar, yaşam tarzlarından taviz vermiyorlar ve yerli Viyanalılara değişik geliyor ve göçmenleri sevmiyorlar.
Özellikle: zenciler ve Hintliler, akşam saatlerinden yani saat: 19.00’dan sonra şehri ele geçiriyorlar. Şehirde yaşayan özellikle genç kesim, oldukça yardımsever ve İngilizce konuşma konusunda sorun çıkarmıyorlar. Ama, orta yaş ve üstü kesim, “Almanca” konuşma konusunda kararlılar. Çok da yardımsever değiller. Kısa ve net cevaplar vererek, başlarından savmayı tercih ediyorlar. Ben şehirde kaldığım sürede, Viyanalılarla ilgili bir problem yaşamadım, yani genelde sessiz ve sakin insanlar, herkes kendi ayarında, kimse kimseye sataşmıyor.
BAHŞİŞ
Oteller ve restoranlarda, hesap pusulasına dahil edildiğinde, bahşiş vermek zorunlu değil. Ama, yine de hesabın % 10 kadarı, bahşiş olarak verilebilir. Bir yerde yemek yediğinizde hesap fişine bakın, en altında bahşiş yani tip hesaba eklenmiş ise belirtilir, aksi halde hesabın % 10’u kadar bahşiş vermek gerekir.
ELEKTRİK
Şehirde ve otellerde: 230 volt elektrik akımı kullanılıyor. Fişler ise: yuvarlak-delikli. Tıraş makinası prizleri, genellikle çift voltajlıdır.
TUVALETLER (TOİLETTEN)
Şehirde, halka açık tuvaletler: genellikle, önemli cadde veya meydanların yakınlarında ve yaya alt geçitlerinde bulunuyor. Bunun dışında, acil durumlarda, kafelerdeki tuvaletleri de kullanabilirsiniz. Ancak genel yerlerde bulunan tuvaletlerin hepsi paralıdır.
Ya bir görevli oturur ve sizden 0.5 Euro para ister ya da tuvaletin kapısı şifrelidir veya tuvaletin kapısı, yine 0.5 Euro atılarak açılan bir düzenekle korunmuştur.
Yani, tuvalete girmek için yanınızda sürekli olarak 0.5 Euro bulundurmanızı öneririm. Bu arada, fast food restoranlarının tuvaletlerini ücretsiz olarak kullanmayı düşünenlere de, bu tuvaletler de ücretli, yine 0.5 Euro veya görevli tarafından para verilerek kullanılıyor. Bunu değerlendirirken, bir kafeye oturup birkaç Euro vererek bir şeyler içmek ve ardından ücretsiz tuvaleti kullanmak da bir alternatif olabilir.
TUNA NEHRİ
Tuna, şehrin merkezinin kuzeyinden yani bir anlamda ortasından geçiyor, ama şehirle tam uyumlu bir yapısı yok. Özellikle: Tuna nehri üzerindeki köprüler, güzel veya mimari özellikleri yansıtan köprüler değil. Bunun yanında: Tuna nehri kıyısına: “Donaustadt” yani “Tuna şehri” isimli bir ilçe yapmışlar. Tarih kokan bir nehir yanında, tarihle pek ilgisi olmayan bir ilçe.
Hatta, bazı söylentilere göre: bu Avusturyalılar, şehirlerinin mimarisine o kadar güveniyorlarmış ki, şehrin içinden geçen Tuna nehrine, sırtlarını çevirmişler. Yoksa, koca nehir, niye öyle kendi başına salına salına akıyor, anlamak veya bunu herhangi bir şeyle izah etmek mümkün değil diye düşünüyorum.
Tuna nehri boyunca gezmek isterseniz, gezinti teknelerine binebiliyorsunuz.
VALS (DANS)
Vals, bir Alman dansı olarak biliniyor. Ancak, Viyanalılar tarafından, canlı bir dönüş hareketine dönüştürülmüştür. İlk kez: 1819 yılında görülüyor. Küçük bir müzik gurubu yöneten: Joseph Lanner, vals dansını, dans salonlarına taşıyor. Özellikle: Johann Strauss isimli kemancı, bu guruba katıldıktan ve gurup bir orkestraya dönüştükten sonra: vals, büyük bir gelişim ve değişim gösterir. Ancak, takip eden süreçte, Strauss, guruptan ayrılır ve kendi orkestrasını kurar. Bu gelişme üzerine: Lanner (Ayrılık Valsi)’i besteler.
Daha sonra: Lanner ve Strauss, şehrin kafelerinde, halk önünde, uzun yıllar vals müziği savaşları sergilerler. Özellikle: Strauss tarafından, Lanner’in cenaze töreninde bile vals çalınması, ilginç bir anı olarak tarihe geçer.
MOZART
Aslında, Almanya-Salzburg doğumlu olan Mozart: burada en geniş şekilde kullanılıyor. Çeşit çeşit Mozart çikolataları, konserleri, restoranları, evi, cd’leri. Bunların tümünün, Avusturya ekonomisine üst düzey katkı sağladığı kesin. Hatta ve hatta, ünlü sanatçının, Osmanlı Mehter Marşından etkilenerek bestelediği, “Türk Marşı”, günümüzde bizim bile gururumuz olmuş. Ülke, tanıtımında kullanıyoruz. Sağlığında yeteri kadar değer bulamamış bu ünlü müzik adamının isminden, günümüzde, Viyanalılar had safhada yararlanıyorlar.