Avusturya Viyana Genel

Avusturya Viyana Genel

Avusturya Viyana Genel:

Sakin bir insanım, huzur ve güven arıyorum diyorsanız, Viyana şehri, tam size uygun bir yer. Eğlenmeyi, hareketli bir yaşamı severim, geceleri uyumayan bir şehir istiyorum diyorsanız, Viyana’dan hoşnut kalmayacaksınız.

Şehrin adı: Almanca “Wien” olarak okunuyor. Bunun dışında, tarihi süreç içinde; şehre verilen diğer isimler şunlar: Venia, Wienne, Vedunia. Bu kelimelerin anlamı: orman akışı. Habsburg hanedanlığı: Osmanlının en güçlü olduğu dönemde: Osmanlıya kafa tutan ve defalarca kuşatılmasına rağmen, düşmeyen bir şehri yüzyıllarca yönetmiş. Bu nedenle: hanedanlık “Bütün Dünya Egemenliği Avusturya’ya Aittir” sözünün Latince karşılığının baş harflerini “armasına” yazmıştır.

Şehir: 16.yüzyıldan günümüze, Avrupa’nın müzik başkenti olarak biliniyor. Müzik, bu şehirde, günümüzde de önemini koruyor. Johann Strauss’un valslerini, şehirdeki gezinizde, birçok yerde duyabileceksiniz.

Viyana: birçok yıl, dünyanın yaşanılacak en iyi şehirlerinin başında seçilmiştir. Tabii bu sözlerimi Viyana’ya gittiğinizde hatırlayıp ta, nerden uydurduğumu düşüneceksiniz. Ama, unutmamak gerekir ki, bu söylediklerim, Avrupa basınındaki ciddi yayın organlarının yaptıkları araştırmalar sonucu elde edilen veriler.

Zaten: dünyanın yaşanılacak en iyi şehri seçiminde, belli kriterler ön plana çıkıyor. Bu kriterler: güvenli, düzenli, ulaşımı rahat, eğitim ve sağlık sistemi gelişmiş, konumu özel olmak. Viyana; tüm bu kriterler değerlendirildiğinde, rakiplerinden öne çıkıyor. Özellikle: bu şehirdeki güven duygusu had safhada.

İnsanlar, birbirlerine o kadar güveniyorlar ki, şaşırmamak elde değil.

Evet, şehir güvenli bir yer. Burada: bir şeyiniz çalınmaz, ancak, siz bir şeylerinizi düşürüp kaybedebilirsiniz. Özellikle: pasaport öne çıkıyor. Bu yüzden, değerli eşyalarınızı ve özellikle pasaportunuzu yanınızda taşımamanız önerilir.

Benden size bir öneri: ülkeden ayrılmadan önce pasaportunuzun ilgili sayfalarının bir fotokopisini çektirin ve pasaportunuzu yanınızda gezdirmekten se, bu fotokopi sureti yanınızda bulundurun. Hatta, tüm yurtdışı seyahatlerinizde, bu iyi bir yöntemdir. Yoksa, pasaport kaybolduğunda, çok büyük sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız.

Mimarisi

Muhteşem bir şehir. Tarih ve sanatın muhteşem eserlerini görebilirsiniz. Görkemli heykelleri, düzenli yaşamı, az ama kültürlü nüfusu ile, Avrupa’nın kalbinde, ziyaretçilerin ilgisini çeken bir şehir.

Avusturya ülkesinin toplam 8 milyonluk nüfusunun, yaklaşık 2.5 milyon kişisi, burada yaşıyor. Bu şehir nüfusunun, büyük bölümü ise, öğrencilerden oluşuyor. Bir zamanlar: 50 milyon nüfuslu ve Habsburg hanedanlığı tarafından yönetilen Avusturya-Macaristan imparatorluğunun başkentliğini yapmıştır.

Yüzölçümü açısından düşünüldüğünde ise

Şehir 414 kilometrekarelik yüzölçümü ile, Avusturya’nın en küçük eyaletinin başşehri durumundadır. Kaplamış olduğu alanın, % 30’u yeşil alan.

Şehir meydanlarının birçoğunda: saatler var ve bunlar çalışır durumda ve zamanı doğru olarak gösteriyorlar.

Sokaklar ve caddeler çok temiz. Avrupa’nın en temiz suyu: Avusturya’daymış. Sular: Alplerden geliyor ve musluklardan akan sular içilebiliyor.

Şehirde: her şeyin olumlu olmasının yanında, bazı olumsuzluklar da yok değil. Örneğin: yazın bolca bulunan sivrisinekler. Özellikle, bir parkta otururken, gökyüzüne baktığınızda, sivrisinek bulutlarını görebiliyorsunuz. Bunun sonucunda, elbette ki, sivrisinekler tarafından ısırılıyorsunuz ve kaşıntılarınız başlıyor.

Viyana’da bulunduğunuzda: yaşadığınız yerin pencerelerini açtığınızda: muhteşem bir uğultu duyuyorsunuz. Sanırım: sokakların darlığı, apartmanların yüksekliği nedeniyle, böyle bir akustik oluşmuş. Sokakta olup biten her şey, bulunduğunuz yüksek katlara kadar, büyük bir uğultu halinde ulaşıyor.

2001 yılında, Innere Stadt (İç kent) bölgesi

UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmış. Ancak, burası listeye alınan tek yer değil. 1996 yılında, Schloss Schönbrunn bölgesi de, Dünya Mirası Listesine alınmıştır.

Avusturya Viyana Genel

ULAŞIM

İstanbul-Viyana arasındaki uçak yolculuğu, yaklaşık 2 saat sürüyor. Ama, ülkemizden hareket eden turların çoğunluğunda olduğu gibi, Prag-Viyana şehirlerinin birlikte bulunduğu bir tur paketi seçerseniz veya kendi başınıza giderseniz, bilin ki, Prag-Viyana arası, karayolu yaklaşık 4 saatlik bir zaman gerektiriyor ve bence bu yolu, kesinlikle gece yapın.

Çünkü, gündüz zaman kaybetmeye değecek bir yol değildir. Öte yandan, tura katıldınız, seçme hakkınız yok, gündüz saatlerine denk gelirse uyuyarak gidersiniz, çünkü yol keyifli değil, otobandır.

HAVAALANI

Viyana şehir havaalanı ismi: Wien-Schwechat. Havaalanı şehir merkezine, 20 km. uzaklıktadır. Modern olanaklara sahip bölgede, gelen yolcu katında: Turizm Danışma Bürosu da bulunuyor.

Bu ofisten: Viyana şehrine ait: broşür ve harita temin edebilirsiniz. Havaalanı düzenli, polisler sıkıntı yaratmıyor, pasaport kontrolünden çabuk geçiliyor ve hemen ardından bagaj alım bölümüne ulaşılıyor ve kapıdan çıkınca, dışarıda araçların park yeri vardır. Yani, düzenli bir havaalanıdır.

Bu arada, havaalanında bulunan satış mağazalarına yani free shop mağazalarına aldanmamanızı öneririm, çünkü: hava alanında satılan ürünleri, şehir merkezinde daha ucuza bulma şansınız var. Ancak, bu hava alanında diğer birçok yerde görmediğim bir özellik gördüm.

Bu hava alanında iki tane süpermarket var. Spar ve Billa olarak isimlendirilen bu süpermarketlerden özellikle Spar çok büyük, çeşit bol, fiyatlar uygun ve hemen merkeze yakın, yani zaman kaybetmezsiniz. Bence Viyana’dan almayı düşündüğünüz birçok şeyi, giderken yani geri dönerken hava alanındaki bu süpermarketlerden alın, fiyatlar uygun, hatta et ürünleri bile var ve uçak için gayet iyi paketliyorlar.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım bağlantıları için çeşitli alternatifler var. Bu alternatifler: ulaşım süresine ve ücretine bağlı olarak değişiyor. Tercih sizindir.

İlk seçenek

CAT (City Airport Train) denilen bir ulaşım aracı. Bu araç, her 30 dakikada bir hareket ediyor ve 16 dakikada şehir merkezine varıyor. Ücreti: 10 Euro. İkinci seçenek: Şehir hatları treni. Bu araç: 25-30 dakikalık bir yolculuktan sonra, şehir merkezine ulaşıyor. Ücreti:  3 Euro. Diğer bir seçenek: otobüs. Havaalanından şehir merkezine giderken, toplam: 3.40 Euro’luk bilet kullanmanız gerekiyor.

Çünkü: şehir merkezi ve havaalanı bölgeleri, birbirinden farklı ve bu nedenle, yani aynı bölgede bulunmadıklarından, çift bilet kullanılması gerekiyor. Ancak: şehir içi ulaşımı yazısında belirttiğim gibi, 72 saat boyunca tüm ulaşım araçlarından ücretsiz yararlanmanızı sağlayacak “Wienne Card” denilen pasoyu kullanırsanız, böyle bir sıkıntı yaşamanızın gereği kalmayacak. Bu kart: havaalanındaki Turizm Ofisinde satılıyor.

TURİZM

Evet, daha önce söylediğim gibi: Viyana şehrine gidenler, genellikle: Prag-Budapeşte-Viyana paket tur programını satın alıp ta, buraya uğrayan ziyaretçilerden oluşuyor. Prag ve Budapeşte: tarihi süreç içinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun iki şehri ve Viyana bu imparatorluğun başşehri olmasına rağmen: günümüzde Prag ve Budapeşte: mimari yapılarının bozulmaması, doğa ve tarihin uyum içinde olması ile, Viyana’nın önüne geçmiş durumdalar.

Yani: Prag ve Budapeşte şehirlerini gören ziyaretçiler, Viyana şehrine gelince, bu şehri önceleri pek beğenmiyorlar. Viyana, daha çok yeni bir görüntü sergiliyor ve turizm açısından pahalı bir şehirdir. Prag ve Budapeşte ise daha çok tarihi binaların bulunduğu, tarihin daha çok egemen olduğu ve özellikle alışverişlerin ucuz olması açısından Viyana’dan üstündür. Ama, Viyana şehri de kendine has kültürü ve yapısı ile insanların ilgisini çekiyor, burada sadece gezin gezin gezin, sakın alışveriş yapmayın.

İKLİM

Şehir: nemli bir karasal iklime sahiptir. Kış mevsimi ve özellikle, Mart ayları: genellikle kar yağışlı geçiyor. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri: hafif serin geçiyor. Yaz sıcakları: genellikle 22 derece civarında seyrediyor. Bu şehri gezmek için: kış aylarını tercih etmeyin. Kışın şehrin havası, muhteşem şekilde dondurucu.

Kışın bu şehre giderseniz, beş dakika gezersiniz, beş dakika bir kafede oturup ısınmanız gerekir ve bu şekilde, zamanınız geçer. Hani derler ya, “ayaz” yani “soğuk doğu rüzgarları”; havayı iyice soğutuyor.

Hani, kendinize güvenip de, “soğuk bana işlemez “ gibisinden düşünür ve kışın giderseniz, büyük olasılıkla pişman olacaksınız. Şehirdeki en güzel mevsim: ilkbahar. Yani: bu şehri görmek için, seçmeniz gereken en güzel zaman: Mayıs-Ekim ayları arasındaki dönem. Bu dönemde: özellikle, ilkbaharda: kestane ağaçları, beyaz leylaklar ve rengarenk açan çiçekler görebilirsiniz.

Ama: ilkbahar ve yaz başlarında, yine de, havanın kesin bir garantisi yok. Soğuk olmasa da, gündüzleri yağmur görülebiliyor ve akşamları, serinlik etkiliyor.

Bir bakıyorsunuz güneş açıyor, bir bakıyorsunuz yağmur ve yine güneş, sonra yine yağmur. Bu şehirde: Temmuz ve Ağustos ayların dışında, mutlaka yanınızda yağmurluk ve kalın giysiler bulundurmanız şart.

Kışın elbette yünlü giysiler şart ama bunun dışındaki zamanlarda, şehir gezinizde; sizi, akşam serinliğinden koruyacak bir kısım giysiyi yanınızda bulundurmanız şart. Sıkça yağmur yağıyor ve yağmur yağdığında, her yeriniz sırılsıklam olsa da, yerlerde asla su birikintisi oluşmuyor.

Çünkü: şehrin alt yapısı mükemmeldir. Temmuz ve Ağustos aylarında ise; Viyanalılar, şehirlerini, geçici olarak ziyaretçilere terk ediyorlar ve kendileri, tatile çıkıyorlar. Zaten: Temmuz ve Ağustos aylarında, şehir iyice ısınıyor ve muhteşem sıcak oluyor. Özellikle: merkezi bölgelerde bulunan bina, taş ve asfalt: sanırım şehrin aşırı sıcak olmasına neden oluyor.

GİYİM

Viyana şehrinde: doğu rüzgarları çok etkin. Bunlar: kışın ayaz şeklinde ve aşırı dondurucu olabiliyorlar. Bu yüzden, kışın bu şehre gidecek olanların, sıkı giysiler götürmelerini öneririm. Bunun dışında ise: gündüzleri sıcak olsa da, akşamları serinlik çıkıyor ve bu nedenle, akşam gezilerinizde, yanınızda mutlaka ilave bir üst giysisi bulundurmalısınız.

Ayrıca: çok ve belirsiz zamanlarda yağmur yağan bu şehre giderken, mümkünse, yanınızda mutlaka yağmurluk bulundurun. Bu arada: giyimden söz ederken, eğer bu şehirde: opera, tiyatro ve konser gibi sanat etkinliklerine mutlaka katılmayı düşünüyorsanız ki ben kesinlikle önermiyorum, giderken, yanınızda koyu renk bir takım elbise ve kıyafet götürmenizi öneririm. Çünkü, bu tür etkinlikler için, kıyafet zorunluluğu var.

DİL

Şehirde: “Almanca” resmi dil olarak kullanılıyor. Bunun  dışında ise, en yaygın dil “İngilizce” Şehirde, herkes İngilizce anlayabiliyor. Adres sorduğunuzda, insanlar size yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ama yine de İngilizcenin yaygın konuşulduğunu sanmayın, örneğin bir süpermarkete girdiğinizde eleman İngilizce den hiç anlamıyor.

DİN

Şehirde yaşayanların, çoğunluğu: % 50 kadarı: Katolik’tir ki hem de koyu Katolik’tir. Bunun dışında: % 8 Müslüman, % 6 Ortodoks bulunuyor.

Avusturya Viyana Genel

İNSANLAR

Yapılan bir araştırmaya göre: bu şehirde yaşayanların % 44’ü yabancı kökenliymiş. Üstelik bu araştırmaya, 1960’lı yıllardan sonra, bu ülkeye çalışmaya gelenlerin torunları, yani üçüncü nesil dahil edilmemiştir. Tabii, ortaya büyük bir göçmen nüfus çıkıyor. Ama: bunlar, Viyanalılar tarafından sevilmiyorlar. Viyanalılar; genellikle çok sakin ve kibar insanlar. “Merhaba” ve “Hoşça kalın” anlamında kullanılan “Servus” sözcüğünün anlamı; bu ülke insanları tarafından “hizmetkarınızım” gibi kabul ediliyor.

Yani: bu derece kibar insanlar. Siz de, bu şehirdeki gezinizde, bu kelimeyi yani “Servus” sözcüğünü kullanmaktan kaçınmayın. Yani: Viyanalılar yardımsever insanlar. Şehirde: birçok Türk ile karşılaşmak mümkün. Bunların çalıştırdıkları yerlerde ise, ülkemizden getirtilen birçok gıda ürününü bulabiliyorsunuz. Ancak, elbette fiyatları çok yüksek. Bunun yanında: metro istasyonlarında “tezgahtar aranıyor” türünden, Türkçe yazılı ilanlar görürseniz, şaşırmayın. Hatta: metrodan çıktığınızda, karşınıza “Denizbank” ve  “Vakıfbank” çıkabiliyor.

Bu iki banka şubesinin arasında ise “Topkapı Kebap Salonu”. Yani: bu derece yoğun Türk etkisi görülen bir şehir. 1529 yılındaki kuşatmada yapılamayanı, günümüzde göçmen işçilerimiz ve devam eden nesilleri sanırım yapmışlar ve şehirde yaşayan büyük bir Türk nüfusu ortaya çıkmış. Ama, bunlar yaşayış tarzı bakımından, yerel kültürlerinden asla vazgeçmiyorlar, yaşam tarzlarından taviz vermiyorlar ve yerli Viyanalılara değişik geliyor ve göçmenleri sevmiyorlar.

Özellikle: zenciler ve Hintliler, akşam saatlerinden yani saat: 19.00’dan sonra şehri ele geçiriyorlar. Şehirde yaşayan özellikle genç kesim, oldukça yardımsever ve İngilizce konuşma konusunda sorun çıkarmıyorlar. Ama, orta yaş ve üstü kesim, “Almanca” konuşma konusunda kararlılar. Çok da yardımsever değiller. Kısa ve net cevaplar vererek, başlarından savmayı tercih ediyorlar. Ben şehirde kaldığım sürede, Viyanalılarla ilgili bir problem yaşamadım, yani genelde sessiz ve sakin insanlar, herkes kendi ayarında, kimse kimseye sataşmıyor.

BAHŞİŞ

Oteller ve restoranlarda, hesap pusulasına dahil edildiğinde, bahşiş vermek zorunlu değil. Ama, yine de hesabın % 10 kadarı, bahşiş olarak verilebilir. Bir yerde yemek yediğinizde hesap fişine bakın, en altında bahşiş yani tip hesaba eklenmiş ise belirtilir, aksi halde hesabın % 10’u kadar bahşiş vermek gerekir.

ELEKTRİK

Şehirde ve otellerde: 230 volt elektrik akımı kullanılıyor. Fişler ise: yuvarlak-delikli. Tıraş makinası prizleri, genellikle çift voltajlıdır.

TUVALETLER (TOİLETTEN)

Şehirde, halka açık tuvaletler: genellikle, önemli cadde veya meydanların yakınlarında ve yaya alt geçitlerinde bulunuyor. Bunun dışında, acil durumlarda, kafelerdeki tuvaletleri de kullanabilirsiniz. Ancak genel yerlerde bulunan tuvaletlerin hepsi paralıdır.

Ya bir görevli oturur ve sizden 0.5 Euro para ister ya da tuvaletin kapısı şifrelidir veya tuvaletin kapısı, yine 0.5 Euro atılarak açılan bir düzenekle korunmuştur.

Yani, tuvalete girmek için yanınızda sürekli olarak 0.5 Euro bulundurmanızı öneririm. Bu arada, fast food restoranlarının tuvaletlerini ücretsiz olarak kullanmayı düşünenlere de, bu tuvaletler de ücretli, yine 0.5 Euro veya görevli tarafından para verilerek kullanılıyor. Bunu değerlendirirken, bir kafeye oturup birkaç Euro vererek bir şeyler içmek ve ardından ücretsiz tuvaleti kullanmak da bir alternatif olabilir.

Avusturya Viyana Genel

TUNA NEHRİ

Tuna, şehrin merkezinin kuzeyinden yani bir anlamda ortasından geçiyor, ama şehirle tam uyumlu bir yapısı yok. Özellikle: Tuna nehri üzerindeki köprüler, güzel veya mimari özellikleri yansıtan köprüler değil. Bunun yanında: Tuna nehri kıyısına: “Donaustadt” yani “Tuna şehri” isimli bir ilçe yapmışlar. Tarih kokan bir nehir yanında, tarihle pek ilgisi olmayan bir ilçe.

Hatta, bazı söylentilere göre: bu Avusturyalılar, şehirlerinin mimarisine o kadar güveniyorlarmış ki, şehrin içinden geçen Tuna nehrine, sırtlarını çevirmişler. Yoksa, koca nehir, niye öyle kendi başına salına salına akıyor, anlamak veya bunu herhangi bir şeyle izah etmek mümkün değil diye düşünüyorum.

Tuna nehri boyunca gezmek isterseniz, gezinti teknelerine binebiliyorsunuz.

VALS (DANS)

Vals, bir Alman dansı olarak biliniyor. Ancak, Viyanalılar tarafından, canlı bir dönüş hareketine dönüştürülmüştür. İlk kez: 1819 yılında görülüyor. Küçük bir müzik gurubu yöneten: Joseph Lanner, vals dansını, dans salonlarına taşıyor. Özellikle: Johann Strauss isimli kemancı, bu guruba katıldıktan ve gurup bir orkestraya dönüştükten sonra: vals, büyük bir gelişim ve değişim gösterir. Ancak, takip eden süreçte, Strauss, guruptan ayrılır ve kendi orkestrasını kurar. Bu gelişme üzerine: Lanner (Ayrılık Valsi)’i besteler.

Daha sonra: Lanner ve Strauss, şehrin kafelerinde, halk önünde, uzun yıllar vals müziği savaşları sergilerler. Özellikle: Strauss tarafından, Lanner’in cenaze töreninde bile vals çalınması, ilginç bir anı olarak tarihe geçer.

Avusturya Viyana Genel

MOZART

Aslında, Almanya-Salzburg doğumlu olan Mozart: burada en geniş şekilde kullanılıyor. Çeşit çeşit Mozart çikolataları, konserleri, restoranları, evi, cd’leri. Bunların tümünün, Avusturya ekonomisine üst düzey katkı sağladığı kesin. Hatta ve hatta, ünlü sanatçının, Osmanlı Mehter Marşından etkilenerek bestelediği, “Türk Marşı”, günümüzde bizim bile gururumuz olmuş. Ülke, tanıtımında kullanıyoruz. Sağlığında yeteri kadar değer bulamamış bu ünlü müzik adamının isminden, günümüzde, Viyanalılar had safhada yararlanıyorlar.

Avusturya Viyana Seegrotte

DSC06381
Avusturya Viyana Seegrotte

Avusturya Viyana şehrine yaklaşık 2 saatlik uzaklıkta bir maden, daha doğrusu eski bir maden, bu madenden alçı taşı çıkarılıyor ve inşaatlarda kullanılıyormuş, günümüzde burayı gayet iyi pazarlıyorlar, maden olarak kullanımı bitmiş ama gayet iyi pazarladıkları için gayet iyi kazanmaya devam ediyorlar.

Alçı taşı, günümüzde bu taşın çok fazla yeri kalmadığı için inşaat sektöründe kullanılan bir malzeme değildir. Bu yüzden, birçok maden kapatılmış, bazılarının üzerinde çökmeler yaşanmış, ama burası sahip olduğu gölden dolayı sürekli bakım halinde tutuluyormuş.

Zaten madendeki gezi, güvenlik şeridi oluşturulmuş bölgede yaptırılıyor. Aslında: genel anlamda düşünüldüğünde madencilik dünyanın en zor ve tehlikeli işlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle ülkemizdeki madenler ve maden kazaları ve ölen insanlar düşünüldüğünde, bu maden gördüğünüzde hak vereceksiniz, bir lunapark gibi karşımıza çıkacaktır. Yani: tehlikesi olmayan, patlama riski olmayan bir yer.

Aslında ilginç bir yer, zaten pazarlamanın ilk kuralı da insanları malum ilginçliklere yöneltmek, dünya üzerinde böyle bir başkaca yer bulunmadığını söylüyorlar ki, haklılar, gerçekten dünya üzerinde ben şahsen böyle başkaca bir yer duymadım ve rastlamadım ama gitmeye, görmeye değer mi, gidin veya gitmeyin şeklindeki yorumlarımı yazının sonuna saklayıp, Seegrote denen bu yeri tanıtmaya başlıyorum.

Viyana şehrinden, yaklaşık 2 saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra buraya varılıyor. Bir tepenin eteklerinde, giriş kapısının daha doğrusu giriş biletlerinin satıldığı bir yer, hemen yanında içerideki bölümleri tanıtan bir pano, biraz ileride hediyelik eşya satan küçük bir dükkan ve hemen ilerisinde tuvaletler, bu boşluk alanda banklar da var, sanırım girmeyenlerin oturup beklemesi için konulmuş.

Kapıda pek fazla kalabalık yok. Aslında rehberler yıllık ziyaretçi sayısının 400-500 bin kişi olduğunu söylüyorlar ama şahsen biz gittiğimizde, bizden başka gurup yoktu yani bu rakam gerçek mi anlamak pek mümkün değil, daha doğrusu burası sadece rehberli turlarda ziyaret edilen bir yer olarak önem kazanıyor. Yani, Viyana şehrini ziyaret eden veya buralara yolu düşenlerin yolunu değiştirip te hadi burayı da göreyim dedikleri bir yer değil, yani her şeye rağmen yoğun ziyaretçi alan bir yer olduğunu sanmıyorum.

DSC06374
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06380
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06376
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Hemen kapının yanındaki tanıtım panosu önünde, önce içerideki gezi ile ilgili bilgiler veriliyor. Burada fotoğraflar var, uçakla ilgili fotoğraflar, tarihi anlamda siyah beyaz fotoğraflar görülüyor.

Sonra biletler satın alınıyor. (Giriş bilet ücreti 10 euro) ve ardından bilet satış yerinin arkasındaki bölümden içeriye giriliyor. Öncelikle burayı ziyaret edecekler için şunu önermekte yarar var.

Buranın başlıca özelliklerinden birisi, içeride hava sıcaklığının sıcaklığının standart sürekli 9 derece olması, bu yüzden içerde üşümek mümkün, bu yüzden burayı ziyaret edeceklerin giysi olarak tedbirli olmaları şart. Aksi halde, hemen girişte 0.5 cent yani yarım Euro ödeyerek emanet battaniye türü bir şey kiralıyorlar.

Bunu kullanabilirsiniz.  Bir diğer öneri: burası bir maden ve tünellerden yürüyeceksiniz, eğer kapalı yer fobiniz varsa veya kapalı yerlere girmek sizi sıkıyorsa, sakın girmeyin, burası size göre değil. İçerideki tur yaklaşık 40-45 dakika sürüyor.

Battaniyemi de aldıktan sonra içeri giriyorum. Malum burası bir maden ve hemen bir tünelle karşılaşıyoruz. Tünellerde yürümeye devam ediyoruz, öncelikle karşılaştığımız tüneller, pek fazla geniş ve büyük değil.

DSC06387
Avusturya Viyana Seegrotte

İlerlerken bir kapıdan geçiyoruz. Buraya “İngiliz kapısı” deniyor. Aslında madencilik dilinde, bu tarz kapılara İngiliz Kapısı deniyormuş. Çünkü, işçiler kendi aralarında “Neredesin” diye konuşurken “İngiliz kapısındayım” tarzında, bulundukları yeri belirten deyimler kullanıyorlarmış.

Ardından galerilerden geçmeye devam ediyoruz.

Galerilerde: bütün madenlerde olduğu gibi, vagon sistemi var ve bu vagonların hareket etmesi için yerlere ince demirler şeklinde raylar döşenmiş. Taşların taşındığı vagonlar bu rayların üzerinde hareket ediyormuş.

Kenarlarda yani tünelin duvarlarında oyuklar var. Büyük oyuklar, vagonlar geldiğinde raylardan kaçmak isteyen işçilerin sığındığı yerlermiş. Küçük oyuklar ise, aydınlatma için kullanılan gaz lambalarının yani ışıkların konulduğu yerlermiş.

Bütün maden bölümü içinde sıcaklık standart 9 derece olmasına rağmen, sadece bu odanın bulunduğu yerde, sıcaklık 14 derecedir. Bu yüzden, işçiler bu odada toplanır, yemek molası verirlermiş.

Yürümeye devam ettiğimizde, Fast Sall denen bir salon bölümüne geliyoruz. Her yıl 4 Aralık tarihi “Dünya Madenciler Günü” olarak kutlanır. Ama eskiden, Aralık ayının ilk Pazar günü yani dini ayin yapılan gün, bu kutlama yapılır, buranın sahibi olan kişi, o gün işçilere izin verir ve burada, küçük bir ziyafet tertip edilirmiş. Burada yemek yenir, içki içilir, kutlama yapılırmış.

DSC06391
Avusturya Viyana Seegrotte

Galerilerde yürümeye devam ettiğimizde, daha büyük ve geniş galerilerin bulunduğu yerlere ulaşıyoruz. Burada ilk karşımıza çıkan yer atların tutulduğu alandır. Hemen girişteki panoda siyah beyaz resimlerde de görüldüğü üzere, burada madende çalışan atlar tutuluyormuş. Bu atlar “dolap beygiri” sistemiyle çalışıyormuş.

Katana cinsi Macar atları, gayet güçlü olan bu atlara çok iyi bakılıyormuş. Çünkü hayvanlar maden için çok önemli, ama bu atlar için zamanla büyük bir sorun ortaya çıkıyor. Bu atlar, dolap beygiri olarak çalıştırılırken gözleri bağlanıyor, arkasından hayvanlar karanlık yerde sabaha kadar tutuluyor ve hayvanların ışıkla olan göz teması minimum düzeye iniyor ve bir süre sonra, gözleri yetisini kaybetmeye başlıyor.

Hayvanlar neredeyse kör olacak hale geliyorlar. Ama dediğim gibi atlar madenlerin çıkarılması için çok önemli, hayvanlara çok iyi bakıyorlar. Burası atların dinlendirildiği bölümdür.

20160804_092758
Avusturya Viyana Seegrotte

“3 Silahşörler” filmleri birçok bölüm halinde çekilmiş ve sinema severlerin beğenisine sunulmuştur. Bunlardan bir tanesi de, bu madenin galerilerinde çekilmiştir. 1993 yılında, 3 Silahşörler Zegrotta denen filmde bir kral kurtarma sahnesi vardır. Gelirler ve buradan kralı kurtarırlar, arkasından aşağıdaki göle inerler, ejderha kafası olan tekne ile beraber yer altı gölünden okyanusa, açık denize çıkarlar, filmin belli bölümleri burada çekilmiştir.

Galerilerin sonunda, göle ulaşmadan hemen önce, merdivenlerden indiğinizde, merdivenlerin sonunda, hemen sol duvarda büyük bir çerçeve görülüyor, bunun içinde filmin afişi ve fotoğrafları var. Oyuncuların isimlerini not alırsanız, filmi bulup seyrettiğinizde, burada görmüş olduklarınızı filmde görme şansı yakalarsınız.

20160804_091213
Avusturya Viyana Seegrotte

Gezimizin bu bölümünde, üst taraftaki galerilerde kalmış tek su birikintisi gölle karşılaşıyoruz. Burada bir göl göreceksiniz. Buna “mavi göl” deniyor. Küçük bir alan olarak kalmış, aslında bir havuz gibi. Aşağıdaki gölde yapılan tekne turunda, bu gölün altında dolaşılıyor. Madendeki taşın özelliği nedeniyle yani taşın suyu sızdırmaması nedeniyle, bu göl burada kalmış ve aşağıdaki göle karışmamıştır.

DSC06409
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06397
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Ardından, madenin biraz daha büyük ve geniş alanlarına girmeye başlıyoruz. Burada karşımıza küçük bir şapel çıkıyor. Bu görülen şapel, 1868 yılında yani maden açıldıktan 20 sene sonra yapılmıştır.

Yapılma amacı: işçiler işe başlamadan önce ve işlerini bitirdikleri zaman, dua etmeleri içindir. İşçiler, buraya gelirler, kazasız belasız bir gün geçirelim diye dua ederlermiş.

Burada ve madenin diğer bazı bölümlerinde 2 harf dikkatinizi çekecektir. Bunlar: G ve A harfleri. Bunlar Almanca bir kelimenin ilk harfleri olarak dikkat çeker ve “İyi Şanslar” anlamına gelir.

Çünkü bu insanların şansa ihtiyaçları var ve birbirleriyle selamlaşırken, böyle selamlaşırlarmış. Madenlerin giriş ve çıkışlarında ve diğer bazı yerlerinde de bu kelime veya bu harfler sıkça görülür.

Şapelde: bir resim var, bu resim Azize Barbara resmidir. Azize Barbara: madencilerin azizi olarak geçer. Kendisi bir madenci kasabasında doğmuş ve kendini tamamen bu insanlara yani madencilere yardıma ve dine adamış bir kadındır.

İlginç bir özellik: Meryem Ana dışında hiçbir kadın karakterin ismi, katedrallere verilmezken, Azize Barbara’nın ismi bazı katedrallere verilmiştir. Çünkü çok büyük maden şehirlerinde yapılan katedraller, madenlerden gelen paralarla yapıldığı için, bu katedrallere madencilerin azizesi olan Barbara Katedrali ismi verildiği olmuştur.

20160804_092021
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06376
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Yürümeye devam ettiğimizde, daha büyük galerilere ulaşıyoruz. Burada: II. Dünya Savaşında Naziler tarafından yapılmaya çalışılan jet uçağının parçaları görülmektedir. Buraya, II. Dünya savaşı sırasında 2 bin civarında insan çalışmak üzere getirilmiş.

Bu insanları seçerken öncelikle teknik bilgisi olanları yani elektrik, uçak, motor mühendisleri ve teknisyenlerini seçmişler, ardından yine binlerce insan, çalıştırılmak üzere buraya getirilmiştir.

Bu insanlar buradaki malzemelerin çıkarılması, buranın temizlenmesi gibi işlerde ve 9 derece sıcaklıkta yani soğuk ortamda zor şartlarda çalıştırılmışlardır.

Burada bir yazı ile karşılaşıyoruz. “Nazi diktatörlüğü altında toplama kamplarından buraya getirilip 1944-1945 yılları arasında çalışmaya zorlanan insanlar anısına”

Ardından burada yapılmaya çalışılan uçak parçalarının bulunduğu bölüm görülüyor. Bunlar yanmış ve kırılmış uçak parçalarıdır. II. Dünya savaşı sırasında, 1944 yılı itibarı ile ortaya çıkarılmaya çalışılan jet uçağının parçaları ve modeli görülüyor.

Model incelendiğinde günümüzdeki jet uçaklarına benzerliği fark ediliyor. O zaman savaş dönemine bakılırsa, hakim uçaklar bombardıman ve avcı uçaklarıdır. Çok daha hızlı hareket eden ve bomba taşıyan uçak planlamışlar.

Bu plan, ilk Nazi Almanya’sının oluşmaya başladığı yani kendilerini savaşa hazırladıkları dönemde ortaya çıkmış ama her zaman öncelikli farklı amaçlara yönelmişler, tanklar yapılmış, savunma alanları yapılmış, bombardıman uçakları yapılmıştır.

Ama bakıyorlar ki 1944 yılında cephe kaybediyorlar, bu sefer aktif bir uçağa ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar, arkasından en doğru yer olarak burayı buluyorlar, çok büyük alanlar, tam bir fabrika gibi ama yerin altında ve gizli.

Gövde bir yerde, kanatlar bir yerde, kokpit bir yerde, elektrik aksamı bir yerde, motor en aşağıda, günümüzdeki gölün bulunduğu ama o zamanlar kuru olan alanda üretiliyor. Amaç, hepsini dışarıda birleştirmek ve uçakları bir şekilde havalandırmaktır.

Amerikalılar, bir şekilde savaşın son döneminde, burayı tespit ediyorlar ve bombalamaya başlıyorlar. Naziler, en hazır uçağı birleştirip tepedeki piste çıkarıp havalandırıyorlar, bu uçak birkaç uçağa zarar veriyor ama sonrasında düşüyor.

Amerikalılar burayı öğrenince, Naziler, ellerindeki tüm kalıntıları ve dökümanları yakıyorlar. Yine de, söylentilere göre: Amerikalılar, burayı ele geçirdiklerinde Nazilerin “Salamander” ismini verdikleri bu uçağa ait birçok bilgiye ulaşıyorlar ve “Sparrov” adını verdikleri ilk jet uçağını üretiyorlar.

Öte yandan, bu projede çalışan bazı kişilerin de, savaş sonrası Amerikaya sığınmış olmaları, uçağın Amerika da gelişimini sağladığı söylenir.

DSC06408
Avusturya Viyana Seegrotte

Ardından: madende çalışan işçilerin günlük faaliyetlerinde kullandıkları eşyalar ve cihazların bulunduğu bölüm görülüyor. Burada: su içtikleri testiler, aydınlatma için kullandıkları fenerler, kazmalar, kürekler, çanlar görülüyor.

Eskiden telefon bulunmadan önce, çanlarla haberleşiyorlarmış. Sonrasında telefon sistemi kurulmuştur. Gün içinde ihtiyaç duyulan ve kullanılan malzemeler burada sergileniyor.

DSC06399
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06398
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Daha sonra, tören alanına ulaşıyoruz. Burası geniş bir sahadır. Burada, sol tarafta madenin kurulmasını sağlayan ilk kişinin isminin yazılı olduğu bir pano var. Az önce sözü edilen Azize Barbara figürü de burada görülüyor.

Burada mumlar var. En kalabalık törende, burada 1500 kişinin toplandığı söyleniyor. Bu tür törenlerde: kilise korosu, din adamları, Madencilik Derneğinden gelenler, madende çalışanlar yani birçok kişi bir araya gelirmiş.

Yani, bir anlamda küçük bir kilise gibi düşünülebilir. 4 Aralık Dünya Madencilik günü törenleri burada yapılıyormuş.

20160804_092927
Avusturya Viyana Seegrotte

Yürümeye devam ettiğimizde, madenin en ilgi çeken bölümüne ulaşılıyor. 45 derece eğimli merdivenlerden (120 basamak kadar) aşağıya iniliyor. Sağ ve sol yanda merdivenler var. Sol yandakiler iniş, sağ yandakiler çıkış içindir.

Merdivenler ıslak olabilir ve kayma riskine karşı dikkat edin. Sol yandaki merdivenlerden aşağıya indiğinizde, sonda, duvarda 3 Silahşörler filminin afişi görülüyor. Hemen karşıda ise, ilginç bir ejder başlı tekne var.

Bu tekne filmde kullanılmış ve ekip tarafından buraya hediye olarak bırakılmıştır. Daha sonra: hemen kıyıda, 26 kişi kapasiteli bir tekneye biniliyor. Basit bir tekne, karşılıklı oturma yerleri var, arkasında bir sürücü bulunuyor.

Tekne hareket ederken, altı düz olduğu için, kişilerin oturdukları yerden kalkmaması gerekiyor çünkü teknenin dengesi bozuluyormuş. Bir de tekneyi süren kişinin yüzüne doğru flash patlatarak fotoğraf çekilmesi istenmiyor çünkü sürücü dar galerilerde, gölün üzerinde tekneyi sürerken dikkatli olması gerekiyor.

Göl: daha önce söylendiği gibi, maden burada faaliyette iken, bir bölümden su çıkması nedeniyle oluşmuş ama o kadar büyük miktar su çıkmış ki maden kapatılmış ve bu göl ortaya çıkmış. Gölün suyu, doğal kaynak suyu olduğu için dışarı çıkarken topladığı minerallerden dolayı oksijen içermiyor ve içinde canlı yaşamıyor.

Gölün derinliği 1 veya 1.2 metredir. Yani, çok derin bir göl beklemeyin. Sadece bir yerde, bir kuyu gibi yerde derinliğin 14 metre olduğu söyleniyor. Gölün derinliği ve gizemi, ışık oyunlarıyla etkileniyor.

Bir anlamda, gölün altındaki alçı taşlarını da görmek mümkündür. Ama bazı yerlerde ışık oyunları, sanki gölün gayet derin olduğu izlenimi yaratıyor. Hatta, gölün suyu o kadar berrak ki, ayna gibi yukarıdaki görüntüyü aynen yansıtıyor.

Zaten gölün bir bölümü, bu yansıtma nedeniyle “Ayna göl” olarak isimlendirilmiştir. Hatta “Küçük Alpler” denen bölümde, burada bir şekilde ışık oyunları ile “Alp dağları” silüeti, gölün yüzeyine yansıtılmış ve göle bakarken, sanki Alp dağlarını gördüğünüzü sanıyorsunuz.

Suyun halen çıkmaya devam ettiği ve basıncı dengelemek ve sistemi ayakta tutmak için suların bir şekilde pompalarla dışarı atıldığı söyleniyor. Tekneye biniyoruz ve gayet yavaşça hareket eden tekne, (tekne yolculuğu 4 dakika sürüyor) galerilerden hareket ederken, suyun altındaki ışıklar açılıyor.

Bu arada, madende suyun ilk patladığı ve ardından çelik ve betonla duvar örülerek kapatılan yer görülüyor. Evet, başlangıçta pazarlama taktiği olarak gayet havalı şekilde anlatılan bu tekne turu: yaklaşık 4 dakika sürüyor ve ardından, tekneden inmeden önce rehber tarafından şu sözleri duyuyorsunuz “Tekneci arkadaş, bizi kazasız belasız dolaştırdığın için teşekkür ederiz” derken bir alkış kopuyor ama daha bitmedi, tekneden inerken, avucunu açan tekneci arkadaşa, bozukluk vermeyi unutmayın şeklinde yine bir uyarı ile karşılaşıyorsunuz.

Ardından, hani içerde üşüyeceğimizi düşünmüştük ya, dik merdivenlerden ter içinde çıkıyor ve kendimizi dışarı atıyoruz.

Gelelim değerlendirmeye: Avrupa’nın en büyük yer altı gölü, galerilerinde Naziler uçak yapmışlar, göl de tekne gezintisi yapılıyor. Pazarlamanın en muhteşem ve can alıcı noktaları bunlar.

Ama burayı ziyaret etmek isterseniz çok şey ummayın, yani hani derler ya gitmezsen çok fazla şey kaybetmezsin. Tercih sizin. 40-45 dakika süren bu tur ilginç olabilir, ama bu yazdıklarımı önceden bilseydim ben şahsen gitmezdim.

Avusturya Viyana Gezi planı

Avusturya Viyana Gezi planı

Avusturya ülkesi 8 milyonun biraz üstünde nüfusa sahiptir. Ülke federal bir cumhuriyettir ve 9 federal bölgeden oluşur. Viyana hem başkent, hem de federal bölge özelliği taşır.

Viyana şehri ortalama 1,7 milyon nüfusa rağmen, yüzölçümü açısından: Ankara’dan daha küçük ve nispeten toplu. Eyalet olarak Viyana’nın nüfusu 2,5 milyon civarındadır.

Yani: günün erken saatlerinde başlayacağınız bir tur: büyük olasılıkla, gece geç saatlerde tamamlanabiliyor.

Yani: zaman sıkıntınız varsa, bu şehri gezmek için, bir gün bile yeter. Ancak: elbette, müzeler ve alışveriş merkezlerinin, akşam saat: 19.00’da kapanacağını dikkate almanız gerekiyor.

Bu saat: Cumartesi ve Pazar günleri, yani tatil günleri, bazen 18.00 olabiliyor. Bu belirttiğim saatlerden sonra, şehirde bir tane alışveriş merkezini açık bulamasınız.

Ekonomik olarak çok yüksek konumdadırlar. Kişi başına düşen milli gelir, 45-46 bin dolar civarındadır.

Ekonomik kaynaklar ise: endüstriyel anlamda çok önemli yatırımlar, otomotiv sektörü, silah sektörü, kimyasal ham madde, plastik ham madde sektörleri başı çeker.

Birkaç markaları dünyaca ünlüdür ki, başta “Redbull” denen enerji içeceği, silah sektöründe “Glock” benzin daha doğrusu petrol rafineri sektörü önem kazanmaktadır.

Ülkemizdeki Petrol Ofisinin sahibi Avusturyalılardır.

Turizm ülke için inanılmaz bir değerdir. Bu turizmde, yaklaşık 10-11 milyon insan ülkeyi ziyaret eder.

Özellikle: kültür turizmi yanında, doğa turizmi, Alp dağları, göller bölgesi ve bunların hepsi toplandığında, ülkeye yıllık 20 milyon turist gelir.

Nüfusu 8 milyon olan ülkeye gelen 20 milyon turist, iyi bir turizm geliri yaratmaktadır. 171

Viyana şehri, günümüzde 23 bölgeden oluşuyor.

Avusturya Viyana Gezi planı;

Örneğin: Innere Stand bölgesine, aynı zamanda “1. Bölge” deniliyor. Şehir: 1850 yılında, bugünkü 1. Bölgenin büyük bölümünü oluşturan tarihi kent içinde kurulmuş. İmparator Franz Joseph döneminde, kentteki ilk genişleme yapılır.

Kentin yakın çevresindeki varoşlar, kentin bugünkü 9. bölgesine kadar olan ilçeleri oluşturacak şekilde, kente dahil edilir. 1892 yılında ise, kent tekrar genişletilir ve toplam 19 bölge oluşur.

1900 yılında, 2.bölgenin kuzey kesimi, 20 bölge haline gelir. Bölge isimleri, cadde ve sokak tabelalarında rakamla ifade ediliyor.

Günümüzde: kentin 1. bölgesinde: şehrin zengin ve itibarlı kişileri oturuyor. 3.bölgesinden itibaren ise: yabancılar (Macarlar, Sırplar, Slovaklar, Türkler, Yunanlılar gibi) oturmaktadırlar.

Viyana şehrini, en fazla 3 günde tamamen gezebilirsiniz. Ancak, genelde, paket programlarda, Viyana şehrine, bir tam gün veriliyor. Şehir içinde, her ne kadar ulaşım sıkıntılı olmasa da, ben size kesinlikle yürüyerek gezmeyi öneriyorum. Bu şekilde, şehirdeki tüm güzellikleri keşfedebilirsiniz.

Havaalanı

Hava alanında, gelen yolcu katında bulunan “Turizm Ofisi” veya başka bir yerden, mutlaka Viyana şehir haritasını edinin. Benim yazılarımı okuduktan sonra, şehirdeki zamanınız ve ilgi düzeyiniz, tercihlerinize göre, görmek istediğiniz yerleri belirleyin ve bunları şehir haritası üzerinde işaretleyerek, en uzaktan başlayarak, şehir merkezine doğru, kendinize bir gezi planı yapın.

Bu şekilde, şehri gayet güzel gezebilirsiniz. Ulaşım İstanbul-Viyana arasında, yaklaşık 2 saat sürüyor yani uçak havada 2 saatlik bir yolculuktan sonra Viyana’ya ulaşıyor.

Viyana havaalanı gayet düzenli ve güzel, polisler sıkıntı yaratmıyor, pek fazla sıra beklemeden pasaport kontrolü yapılıyor ve ardından yine hızlı şekilde bavulların yani bagajların alındığı bölüme geçiliyor. Viyana havaalanında, başka yerlerde pek rastlanılmayan bir özellik gördüm. Hava alanında 2 tane süpermarket var.

Özellikle Spar isimli süpermarket çok büyük, bol çeşitli, uygun fiyatlı ve merkezi bir yerdedir. Viyana’dan almayı unuttuğunuz bir şeyler varsa, buradan rahatlıkla satın alabilirsiniz, hatta et ürünleri dahi satılıyor.

Son olarak: sizleri şu konuda uyarmak istiyorum. Viyana, genelde pahalı bir şehirdir. Özellikle: turistik yerlerini gezeceğim diye, birinci derece yerlere  takılırsanız, süper para harcarsınız. Öyle ki, gezinizin ikinci günü, ne kadar para harcadığınıza baktığınızda, ortaya çok yüksek rakamlar çıkabiliyor.

Özellikle

yiyecek konusunda dikkatli olmanız şart ve burada geçireceğiniz birkaç gün: fast-food restoranlarına giderek, gıda ihtiyaçlarınızı ucuz yollu karşılayabilirsiniz.

Ama bu fast food restoranlarının da ucuz olduğunu düşünmeyin, bir hamburger menü, 5-8 Euro civarındadır, yani şehir pahalıdır. Şehirde alışveriş yapmak istiyorsanız, mutlaka süpermarketleri tercih edin.

Şehrin birçok yerinde “Billa” ve “Spar” isimli süpermarketler var ve bunların fiyatları ucuz, ancak bunlara giderken yanınızda naylon veya bir tür çanta bulundurmayı unutmayın, çünkü alışverişin ardından bizdeki gibi çanta veya poşet vermiyorlar veya para ile satın almak zorunda kalıyorsunuz, bence yanınızda birkaç küçük poşet veya çanta sürekli bulundurun.

Bir önemli husus ta, bu süpermarketler, saat 19.00 da kapanıyor.

Yoksa; şehirde, bir şişe su: 2.5 Euro’ya satılıyor. Fakat, bir kadeh şarap: 1 Euro bile değil. Yani: hani derler ya “sudan ucuz” diye, burada bu gerçek. Ancak su pahalı dedim de, bir özellik daha var, Viyana şehrinde çeşmelerden akan sular rahatlıkla içilebiliyor, hatta çeşmeden akan suyun, şişede satılan sudan daha temiz ve lezzetli olduğunu söyleyenler de var, yani bence çeşmeden akan suları rahatlıkla içebilirsiniz.

Şehrin bazı yerlerinde çeşmeler var, insanlar bunlardan kendi şişelerini doldurup içiyorlar. Yoksa şişe suyu gerçekten pahalı.