Ekmeğin anavatanıdır. Zaten girişte “Ekmeğin Anavatanına Hoş geldiniz” tabelası mutlaka dikkatinizi çekecektir. Evet, Vakfıkebir denince, bu iki kelimeden oluşan sözcük kullanılıyor.
Ayrıca: Vakfıkebir, Türkiye’nin 217 ve Trabzon’un 3.en gelişmiş ilçesidir. Burada: ilçe merkezinde, çarşıda gezinin, Vakfıkebir ekmeğini ve tere yağını mutlaka tadın ve hatta, şartlarınız uygun ise, satın alın, hediyelik veya kendiniz için.
Turizm olarak, burada başkaca bir şey bulamazsınız.
ULAŞIM
Trabzon il merkezine, 45 km. uzaklıktadır. İlçenin 8 km. doğusunda Çarşıbaşı ilçesi, 5 km. batısında Beşikdüzü ilçesi, 22 km. güneyinde ise, Tonya ilçesi var.
Samsun-Trabzon-Rize devlet kara yolu, ilçe merkezinden geçiyor.
TARİHİ
Vakfıkebir’in ilk adı: “Fol”. Bu isim: ilçenin, 44 km. güneyinden doğan ve ilçe merkezinden denize dökülen, aynı isimli ırmaktan geliyor. İlçenin tarihi süreç içinde kullanılan ikinci ismi “Büyükliman”.
Çünkü: ilçenin, doğusunda bulunan Fener Burnu ile, batısındaki Zeytin Burnu arasında kalan kısım, karayel rüzgarına kapalı, doğal bir limandır. İlçe, bu doğal limanın merkezindedir. Bu nedenle, buraya, uzun süre “Büyükliman” ismi de kullanılmıştır.
Bugünkü isim ise: Yavuz Sultan Selim’in annesi, Gülbahar Hatun’dan gelir. O yıllarda: Trabzon valisi olan oğlu, Yavuz Sultan Selim’i ziyaret etmek üzere: İstanbul’dan gemi ile, Trabzon istikametinde yola çıkan Gülbahar Hatun; içinde bulunduğu gemi ile, büyük bir fırtınaya yakalanır ve kurtulması halinde, karaya ayak basacağı toprakları Allaha vakfedeceğini adar.
Evet, düşündüğünüz gibi, gemi kurtulur ve Büyükliman bölgesinde karaya çıkarlar. Gülbahar Hatun, burayı vakfeder. “Kebir” büyük demektir. Vakfıkebir “Büyük vakıf” demektir, orada biriken paralarla buraya bir şehir inşa ettirilmiştir. Vakfıkebirliler, Akçaabatlılara takılırlar “Sizinki akçe abattı, bizden kalan akçelerle kurulmuş” derler.
Vakfedenin büyük olmasından dolayı, bu tarihten sonra, yörenin adı “Vakfekebir” yani “Büyük Vakıf” olarak kullanılmaya başlanır. Ancak: günümüzde, yöre hakkında “Fol” ve “Büyük Liman” isimleri de kullanılmaktadır.
Gelelim tarihi sürece. İlçenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmiyor, ancak çok eski bir yerleşim yeri olduğu düşünülüyor. Tarihi süreç içinde: Hitit, Pers, Roma, Bizans ve Trabzon Rum İmparatorluğunun hakimiyetinde kalan yöre, 1461 yılında, Fatih Sultan Mehmet’in ele geçirmesi sonucu, Osmanlı hakimiyetine girer.
Yörenin fethedilmesinden sonra, Osmanlı topraklarının değişik yörelerinden gelen Türk boyları, İlçeye yerleşirler. 1874 yılında, Trabzon vilayetine bağlı bir ilçe olarak göze çarpıyor.
20 Temmuz 1916 tarihinde, Rusların işgali var. 14 Şubat 1918 tarihinde ise, düşman işgalinden kurtuluş görülüyor.
GENEL
İlçe, genel olarak engebeli bir araziye sahiptir. Arazinin elverişsiz yapıda olması sonucu: erozyon ve heyelan ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda ise: bölgede, yerleşim, tarım, ulaşım problemleri oluşuyor. Dağınık yerleşimler ortaya çıkıyor.
İlçe merkezinde: Karadeniz’e dökülen: Fol deresi ve Kirazlık deresi, en büyük akarsular olarak öne çıkıyor.
Karadağ yaylası, ilçenin en önemli yaylasıdır. Yaylacılık turizmi; son yıllarda, yörede önem kazanmıştır. Yöreye has en büyük özellikler ise; Vakfıkebir ekmeği ve Vakfıkebir Tereyağı. Her yıl; “Ekmek Festivali” yapılır.
İklim olarak değerlendirildiğinde: ılıman iklim hüküm sürüyor. Yazlar orta sıcaklıkta, kışlar ılık ve her mevsim yağışlı geçiyor. Yağmurun en yoğun olduğu mevsim: sonbahar, ilkbahar ve kış. Kıyı kesiminde, bazen kar düşmeden kışın geçtiği de oluyor.
VAKFIKEBİR EKMEĞİ ÖZELLİKLERİ
Evet, tüm ülke satında meşhur olan ekmeğin özelliklerinden söz etmek istiyorum. Ekmek, gerçek doyurucu bir ekmektir. Büyük yapılması sonucu pişirme süresi uzar ve dış kabuk kalın, iç kısım yumuşak olur.
Ekmeğin bayatlama süresi uzundur. Uygun koşullarda saklanması halinde: 5-15 gün kadar, bozulmadan saklanabilir. Ekmek soğuduktan sonra: temiz bezlere sarılı olarak, tahta kutular içinde 5-10 gün, kağıda sarılı ve naylon poşet içinde, buzdolabında ise 10-15 gün saklanabilir.
Ancak makinede dilimlenirse bayatlar, ekmek buzdolabına konulmalı, kenarından kesip kesip yenilmelidir. (Bu ekmekten güzel tost olur)
Odun ateşinde piştiği ve ekşi maya kullanıldığı için, kendisine has bir lezzeti var. Ekşi maya: ekmeğin daha iyi kabarmasını ve geç bayatlamasını sağlıyor. Ekmeği ıslatıp dolaba koyduğunuzda, serin yerde “ekşi maya” olur. Vakfıkebir ekmeği, bu ekşi maya ile mayalanır.
Pişme süresi uzun olduğundan ve iyi piştiğinden, yenildiğinde midede şişkinlik yaratmaz. Keskin bıçak kullanıldığında: ufalanmaz.
Vakfıkebir yöresinde, ekmek ile ilgili bazı gelenek-görenekler var. Ben bunlardan, yalnızca bir tanesinden söz etmek istiyorum, sanırım, bu yalnızca yöreye ait bir gelenek-görenek değil, tüm ülkede uygulanması gereken bir alışkanlık olması gerektiğini düşünüyorum: “ Sofrada ekmek artığı bırakılmaz. Sofrada ekmek artığı bırakıldığında: kalan ekmekler, peşimizden ağlar”
EKMEK FESTİVALİ
Ekmek festivalinin etkinlikleri: Vakfıkebir ekmeği ve barış konulu resim yarışmaları, folklör gösterileri, bisiklet yarışmaları, taş fırın ekmeği seçimi, tereyağı ile birlikte ekmek sunumu, ekmek sinevizyonu, yüzme yarışması, futbol karşılaşmaları gibi, yarışma ve gösteriler düzenleniyor. Bunlar ile, yöre gençleri bir araya getiriliyor.
Bu şekilde, ekmek festivali ile birlikte: yörenin ve ekmeğin yöreye turizm ve ekonomik açıdan girdi sağlamak amacı ile tanıtım yapılıyor. Festivalin en büyük özelliği ise: ilçe dışında yaşayan Vakfıkebirlilerin, festival süresince, buraya geliyor olmaları. Böylece, yöre insanları birbirleriyle kaynaşıyorlar. Yöreye, bir hareketlilik, canlılık ve parasal girdi sağlanıyor.
Bu arada, festival, her yıl Ağustos ayında, 3 gün süre ile düzenleniyor.
VAKFIKEBİR TEREYAĞI
Vakfıkebir tereyağı: saf süt kremasından geleneksel yöntemlerle yapılıyor. Kendisine has, doğal sarılığı, güzel kokusu ve tamamen doğal yapısı var. Uygun koşullarda, 4 ay özelliğini ve lezzetini kaybetmeden saklanabiliyor. Yemeklerde rahatlıkla kullanılabiliyor.
NE YENİR
Vakfıkebir’de yöresel lezzetler şunlar: Yağlaş (mısır unu, peynir ve tereyağı ile yapılır), Hamsi Kuşu (mısır unu, maydanoz, hamsi, pırasa, yeşil soğan), Sarambula (mısır unu, pırasa, soğan, hamsi) sayılabilir.
VAKFIKEBİR TURİZM
Vakfıkebir’de, turizm denilince: antik dönemlerden kalma, kalıntılar yok. Burada turizm: deniz, yayla, yemek ve dinlenme amaçlı tesisler ile hizmete sunuluyor.