Amsterdam:750.000 kişilik bir nüfusa sahip olmasına rağmen, göz alabildiğine uzanan kırlara çıkmak için, 10 dakikalık bir yolculuk yapmanız yetiyor.
Kentin çevresini dolaşmak ve sevimli kasabaları görmek için, mutlaka arabayla dolaşmak gerekmiyor. Halk otobüslerinin sunduğu kolay ve anlaşılır ve ucuz hizmetten de yararlanın.
Amsterdam’ın kuzeyinde bulunan küçük kasabalar; hem kent manzarasıyla büyük bir zıtlık yaratıyor ve hem de böylece Kuzey Hollanda’daki tarımın kalbini görmüş olabiliyorsunuz.
Manzara; zaman zaman dar drenaj kanallarıyla bölünerek dümdüz uzanıyor. Arada: otlayan koyunları ve inekleri görebilirsiniz. Hatta, bazen balıkçıllar gibi su kuşlarına rastlamak bile mümkün. Ama: yüz metrede bir, tek katlı, birkaç ambarın yanında, bir çiftlik evi görülüyor.
BROCK İN WATERLAND:
Kentin çevresindeki ilk yerleşim yerlerinden biridir. Sevimli ama biraz eski, ahşap evler, kanallar ve doğal su kaynaklarıyla çevrelenmiş bir yer.
MONNİCKENDAM:
Biraz daha kuzeyde bulunuyor. 1932 yılında, Afsluitdijk tamamlandıktan sonra, asıl fonksiyonunu kaybeden Zuider Zee üzerindeki büyük balıkçı limanlarından biriymiş.
Bir zamanlar: balıkçıların yaşadığı ahşap barakalar olan sevimli çatılara sahip binalar: ana caddenin iki yanına dizilmiş. Küçük liman, halen balıkçı gemilerine hizmet veriyor.
Bunların pek çoğu, artık özel kişilerce işletiliyormuş, yaz sezonunda gezi tekneleri olarak da kullanılıyorlarmış. Ayrıca, güneşli hafta sonları, denize açılan yelkenli teknelerle dolan özel bir marina da var.
Eski limanın çevresini dolaşarak, geleneksel yaşam biçimine dair izlenimler edinebilirsiniz. Bazı aileler, hala, rıhtım boyunca uzanan küçük “fabrikalar” da, tuttukları yılanbalıklarını işliyorlarmış.
Yazları; kasaba tezgahlarında satışa sunulan günlük balıklardan satın alabilirsiniz. Limanda bulunan balık restoranlarına da gidebilirsiniz.
MERKEN:
Monnickendam’ın 5 km. ilerisindedir. Bu yol üzerinde: yazları binlerce kuşun barınağı olan açık denize kadar yaklaşabilirsiniz. Yerel balıkçıllar, ördekler ve sutavuklarının yanı sıra, yazları kuzeye göç edip, kış yaklaşırken güneye gelen göçmen kuşları da görebilirsiniz.
Bu dümdüz uzanan yolda, aynı zamanda bisikletle dolaşmak ve yürümek de büyük keyfdir.. Issız bir kayalığa kurulmuş, eski deniz fenerine doğru güzel bir yürüyüş yapılabilir.
Evet, Merken kasabası: Hollanda’daki en sevimli kasabalardan biridir. Burada yaşayan Kalvenci Hollandalılar; gelenekleri yüzyıllarca geriye giden bir tarihe sahip olmakla övünürlermiş.
Bu kapalı toplumun yaşlı üyeleri, gündelik hayatlarında geleneksel Hollanda kıyafetleri giyiyorlar.
Köy; 1957 yılına kadar, dış dünyadan kopuk bir adada bulunuyormuş. Köyü anakaraya bağlayan yolun açılması, köyün sakinlerinin hayatlarını büyük ölçüde değiştirmiş. Merken’de: günümüz ziyaretçileri, memnuniyetle karşılansa da, arabaların, köyün eteklerinde bulunan geniş otoparkta bırakılması tercih ediliyor.
Geleneksel boyalı evler ile son derece sevimli bir limanın bulunduğu köyde dolaşabilirsiniz. Rıhtım boyundaki küçük müzede sergilenen denizcilik ve balıkçılık dünyasına ait koleksiyon görülmeye değer.
VOLENDAM:
Amsterdam’ın 40 dakika uzağında. Bunun için, merkez tren istasyonun bulunduğu yerde: otobüs bileti almalısınız. 110 numaralı otobüs bileti: gidiş-dönüş 8 Euro. Giderken: yol üstünde tarlalar, çiftlikler ve birçok köy benzeri mekandan geçeceksiniz.
Bu sayede, başka tip yaşam şartlarını da görmeniz mümkün oluyor. Yolun ortasında: bir peynir fabrikası var. Otobüsten inip, Hollanda peynirlerinin yapılışını izleyebiliyorsunuz.
Ayrıca, orada yaşayan kasaba insanları da çok cana yakın. Merken ve Monnickenden’ım kuzeyinde bulunan bu kasaba; Merken’in Katolik karşıtı. Yani burada yaşayanlar, Protestan.
Buradan: hediyelik peynir almayı unutmayın. Evet, Volendam kasabasına vardığınızda: önce marinaya gidin. Sahil tarafında kısa bir tur atarak, şehri tanıyabilirsiniz. Rıhtımda dizilmiş kafeler ve hediyelik eşya mağazaları, turistleri çok etkiliyor.
Birçok hediyelik eşyanın satıldığı mağazalara girip çıkabilirsiniz. Sonunda ise, yorgunluğunuzu bir balıkçı restoranında atabilirsiniz.
Evet: bir balıkçı restoranında ne yenir? Yemekten önce, karides ve şarap olabilir. Harika karidesten sonra: Fried Soles adı verilen ve Volendam’a has, meşhur dilbalığı düşünün. Balık sevmeyenler bile, bu güzel balığın tadına doyamazlar.
Yemek ile birlikte; kişi başına gelen 3-4 çeşit meze, masada oturan herkesin yeterinden fazla doymasını sağlıyor. Evet, bu tür bir yemeğin maliyeti, kişi başı yaklaşık 60 Euro.
EDAM:
Burası: 1592 tarihli Kaaswaag (peynir tartı evi) ve peynirleriyle ünlü. Edam’daki, en dar ve eski köprü olan Kwalkelbrug adını taşıyan, tek kişilik köprüyü bulmaya çalışın, çok ilginç.
Alışılmadık şekilde döşenmiş olan, kasaba merkezi Damsiuis, 1540 tarihli Captain’s House yani Kaptanın Evinin biraz aşağısında kalıyor.
Kente geri dönmeden önce, güzel bir öğle yemeği yiyebileceğiniz, sevimli restoranları olan kasaba, dünya çapında tanınmasına karşın eski güzelliğini de korumayı başarmış.
ST. BAVOKERK KİLİSESİ:
Muhteşem bir Gotik başyapıt olan St. Bavokerk kilisesi; 1735 yılında kurulan Avrupa’nın en güzel orglarından birine sahip. Yazları, Perşembe günleri öğleden sonra, kilisedeki resitallerde kullanılan orgun, bizzat Mozart ve Handel tarafından çalındığı söyleniyor.
Kiliseden çıktıktan sonra: Lepel straat’ı geçince; seksen yaşlarında bile resim yapan, kasabanın ünlü evladına adanmış “Frans Hals Museum” var. (Giriş ücretli) 1913 yılında açılan müze: 1603 yılından kalma Viesshall (et pazarı) ile kasabanın ileri gelenlerinin binasının bulunduğu yere açılmış.
Spaarne Nehri kıyısında, 1778 yılında, ipek tüccarı Pieter Teyler van der Hulst tarafından kurulan “Teylers Museum” bulunuyor. Buraya da giriş ücretli. Müzede sergilenenlerin, Hollanda’nın en eski halk koleksiyonu olduğu düşünülüyormuş.
Mirasçısı olmayan Teyler, kazandığı serveti sanat ve bilimin ilerletilmesi için, ülkesine hediye etmiş. Müzede: diğer el yapımı ürünler ile birlikte, ilgi çekici bir bilimsel araçlar koleksiyonu da sergileniyor.
Ayrıca: minerallerden, fosillere, madalyalardan sikkelere kadar uzanan koleksiyon, görülmeye değer.
Her yıl: Nisan ortalarından Mayıs sonuna kadar; Haarlem ile Amsterdam arasında, göz alabildiğine uzanan tarlalar; gökkuşağının renklerine bürünüyor.
Ünlü Hollanda laleleri, binlerce ziyaretçiyi büyüleyerek kendisine çekiyor.
Lille Kasabası yakınlarında “Keukenhof Bahçeleri” var. 28 hektarlık bir alana yayılan çiçek bahçeleri, kapılarını halka açıyor.
Çiğdem, sümbül ve nergis çiçekleri ve yalnızca hayallerinizde görebileceğiniz renkli laleler yan yanalar. Yer yer sevimli yel değirmenlerini de görebiliyorsunuz.
Burada: lale soğanı, çiçekler ve diğer Hollanda’ya özgü hediyelik eşyaların satıldığı bir mağazada bulunuyor.
Hemen yakınlarında bulunan; Legmeerdijk’teki “Bloemenveiling” yani “çiçek müzayedesi” ne de gidebilirsiniz.
Burada ; her gün açık arttırmayla satılan binlerce çiçek, birkaç saat içinde, dünyanın dört bir yanına dağıtılıyormuş.
Müzayedeyi izlemek çok keyifli, çünkü çiçekler alıcıların rahatça görebilmesi için, mini bir trenle müzayede salonuna getiriliyor.
Duvardaki büyük bir elektronik tabelada, açık arttırma oranları gösteriliyor. Bütün bunlar; birkaç dakikada bir tekrarlanıyor. Müzayede salonunun devasa boyutları var, izleyicilerin yürüyüş yolunun uzunluğu: 1.6 km.
Şehir, Hollanda ülkesinin en kalabalık kalbidir ve Hollanda’nın dördüncü büyük şehridir.
Nüfus olarak ise, 2011 yılı sayımlarına göre, 312 bin kişinin yaşadığı görülür.
Ren nehri kıyısındadır. Güzel kanallara ve parklara, canlı restoranlara, ilginç müzelere ve özel tarihi binalara sahiptir.
Kuzey Hollanda’nın en önemli ticaret merkezidir. Aslında Hollanda altın çağına kadar ülkenin en önemli şehriydi ama daha sonra bu önceliğini Amsterdam şehrine kaptırdı.
Ancak şehrin en büyük özelliği, 8’nci yüzyıldan bu yana, Hollanda ülkesinin dini merkezi olmasıdır.
Burada: kafeler ve suya bakan teraslar ve güzel kanallar görülür. Şehir: ortaçağdan kalma iki kanalın (Nieuwegracht ve Oudegracht) kesiştiği yerde kurulmuştur. Evet, burasının tam bir kanal şehri olduğu söylenebilir, öte yandan kanallar içinde bulunan restoranlar da ilgi çekmektedir. Kanalların hemen yanındaki bu restoranlarda: yemek yerken sanırım deniz özlemlerini gideriyorlar.
Şehir: Dom kulesinin çevresinde inşa edilmiştir. Dom kulesi dışında, şehirde antik üniversite de ilgi çeker.
Şehir merkezini yürüyerek keşfedebilirsiniz. İklime gelince: şehirde genellikle yağmurlu, rüzgarlı ve sert bir hava hakimdir. Yani, havası tam anlamıyla dengesizdir.
Şehirde büyük bir üniversitenin varlığı nedeniyle 20-30 yaş aralığında birçok genç nüfus bulunmaktadır.
Şehirde yaşayan insanların hemen hemen tamamı İngilizce konuşabilmektedirler. Zaten şehir bir öğrenci şehri olarak gündeme gelmektedir.
ULAŞIM
Şehir, Hollanda ülkesinin tam ortasında bulunmaktadır. Bu nedenle: buradan, ülkenin her yerine trenle gitmek mümkündür. Amsterdam-Ultrecht arasındaki ulaşım ise, trenle yaklaşık 20 dakika sürüyor.
Şehrin tren istasyonu ise, tam bir devasa yapıdır ve özellikle yanındaki alışveriş merkeziyle birleştirilince iyice büyümüştür. Ama, bu büyük tren istasyonunun bir diğer özelliği de: şehirdeki bütün yolların bu tren istasyonuna çıkıyor olmasıdır.
TARİHİ
MS 50 yılında burada bir Roma şehrinin varlığı biliniyor. Roma döneminde Utrech kalesinin adı Traiectum idi. 275 yılında Cermen kabileleri saldırınca Romalılar şehri terk ettiler.
7’nci yüzyıl başlarında misyonerler burada yerleşik Frizyalıları, dinden döndürmek için yola çıktılar. Papa, Frizyalıların lideri Willibrordus’u piskopos ilan etti. 723 yılında yörede yerleşik Frank lideri Maratel, Utrech şehrindeki kaleyi ve çevresindeki toprakları, piskoposların üssü olarak bağışladı. O andan itibaren, Utrech şehri Katolik kilisesi için en etkili iktidar koltuklarından biri oldu.
850 civarında Utrech şehri yörenin en büyük ticaret merkezidir. Utrech doğumu Boeyens, 1522 yılında Papa seçilince, şehir Hıristiyanlığın başkenti haline geldi.
EĞLENCE
Burada: eğlence için seks etkinliği arayanlar: su kanalında bulunan botlardaki “Red Light District” denilen yeri tercih edebilirler. Bunun dışında, şehir 24 saat canlı ve hareketlidir. Çünkü: başta da belirttiğim gibi, şehirde 40 bin öğrenci barınıyor. Yani: Hollanda’nın en büyük öğrenci kapasiteli şehri olarak biliniyor.
UYUŞTURUCU
Hollanda’nın diğer şehirlerinde olduğu gibi, burada da: hafif uyuşturucu sınıfına dahil olan esrar, marihuana gibi uyuşturucu maddeler serbestçe satılıyor. Bunlar:”Koffieshop” denilen kahvehanelerde satılıyor ve içilebiliyor.
Ancak: satılması ve içilmesi serbest olan bu hafif uyuşturucular yanında: satışı ve kullanımı yasak olan diğer bir kısım ağır uyuşturucular da yine aynı mekanlar veya önlerinde satılıyor. Bu yüzden: özellikle gece geç saatlerde uyuşturucu satıcılarına dikkat etmekte yarar vardır.
ALIŞVERİŞ
Şehirde, geniş bir mağaza yelpazesi ve butikler bulunmaktadır. Bunun dışında Hollanda’ya özgü: lale, yel değirmeni ve tahta terlikler ve bunların minyatürlerinden satın alabilirsiniz.
YEMEKLER
Şehirde, en tanınmış yiyecek “patates” olarak biliniyor. Kızarmış patatese: Patat ismini veriyorlar. Hollandalılar çarşıya çıktıklarında: patat ve balık yiyorlar. Bir külah patates: 5 Euro dur ve külahlar içinde satılan porsiyonlar doyurucudur.
GEZİLECEK YERLER
UTRECHT CATHEDRAL VE DOM KULESİ
Eski Roma kalesinin içindeydi. Mevcut bina, daha önceki ve bir yangın sonucu yok olana yapının yerine inşa edilmiştir. İnşaat 1254 yılında başlar ve 200 yıl sürer. Ancak parasızlık nedeniyle, katedral hiçbir zaman tam olarak bitirilememiştir. Hollanda Gotik mimarisinin muhteşem bir örneğidir.
İç mekan son derece sadedir. Çünkü 1580 yılında İkonoklazma sırasında yapının içindeki heykeller yıkılmış ve tüm Roma Katolik unsurları kaldırılmıştır. İç mekanın bu sadeliği, dışarıdaki zarif süslemelerle tezat oluşturur. Katedralin içinde günümüzde birkaç antik mezar ve İmparator Condrat II ve Henry IV mezarları bulunmaktadır.
Dom Kulesi;
Kule, Sen Martin katedralinin bir parçasıdır. 2000 yıl önce Utrech şehrinin kurulduğu noktadadır. 1321-1382 yılları arasında inşa edilmiştir. 14’ncü yüzyılda Avrupa’da inşa edilen en büyük kulelerden biridir.
Utrech şehrindeki kilisenin gücünü göstermek için planlanmıştır. Kule tamamlandığında yani 1382 yılında 109 metre yükseklikteydi. Ancak, 1910 yılında yapılan restorasyon sırasında yükseklik arttırıldı. Bugün kulenin yüksekliği 112 metredir. Hollanda’nın en yüksek kilise kulesidir. 1674 yılında “nef” yıkıldığında, Dom kulesi, bağımsız bir kule olarak kalmıştır.
Evet, kule üzerinde çok daha hafif bir fener bulunan iki kare bloktan oluşmaktadır. Bir çan kulesi olmasının yanı sıra, birinci katta Utrech başpiskoposunun özel bir şapeli vardır. Aynı zamanda gözetleme kulesi olarak da kullanılmıştır.
Alt kare bloğunun ikinci katında ise, kule muhafızları bulunuyor. Günümüzde kulenin tepesine 465 basamakla tırmanmak mümkündü. Asansör yoktur. Kulenin tepesinden açık bir havalı günde, hem Rotterdam hem de Amsterdam şehirlerini görmek mümkündür.
Çanlar
Kulede 32 ton ağırlığında 14 zilden oluşan bir çan vardır. İlk çanlar 1505 yılında yerleştirilmiş, sonra 1982 yılında yeni çanlar eklenmiştir. En büyük çanın ağırlığı 8200 kilodur.
Nef
Katedralin nefi, hiçbir zaman tam olarak bitirilemedi. 1674 yılındaki bir fırtınada, katedralin bu bölümü yok oldu. Ancak kule hasar görmedi. Daha sonra kule ve katedral hiçbir zaman yeniden bağlanamadı. 1836 yılındaki bir fırtınada kulenin üst katı ağır hasar gördü.
KANALLAR:
Şehir tamamen kanalize edilmeden önce, Ren nehrinin bir kısmı şehir merkezinden geçiyordu. Şehri bu kadar benzersiz kılan özelliklerin birisi de, iki seviyeli kanalardır.
11 ve 14’ncü yüzyıllardan kalan Oudengracht yani eski kanal ve Nieuvengrach yani yeni kanal; kanalları alt katta 13’ncü yüzyıldan kalma depoların bulunduğu yerlerdir. Su seviyesinde günümüzde restoran ve kafeler bulunuyor.
Eski Kanal
Güneyden kuzeye, tüm şehir merkezi boyunca uzanan kanal, 2 km uzunluğundadır. Eski kanal boyunca uzanan şehrin bu bölgesinde, eskiden tüccarlar tarafından depo ve kiler olarak kullanılan bir çok mahzen vardı. Ancak günümüzde bu binalar: barlar, restoranlar ve mağazalara dönüştürülmüştür.
Eski kanal kıyısında yürüyerek şehrin en güzel ve hareketli bölgelerine ulaşmak mümkündür. Kanalda tekne gezintileri de yapılıyor, üstü camlı bu teknelerde 1 ve 1.5 saatlik turlar düzenleniyor, ücret 15.50 euro.
ÜNİVERSİTE
1636 yılında kurulan üniversite, sadece ülkenin en eskilerinden değil, aynı zamanda Avrupa’nın en büyüklerinden biri olarak kabul edilir.
RİETVELD SCHRÖDER EVİ
Burası: mimar Gerrit Rietveld tarafından tasarlanmış ve Truus Schröder-Schrader’e konut olarak kullanılmak üzere yapılmıştır. Yapılış tarihi: 1924 yılıdır. Bu ev: 2000 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Evet burası erken modern dönemin bir örneği olarak önem kazanmaktadır. Evin esnek alanlarında, renkler ve çizgiler ile nasıl oynandığını görebilirsiniz. Evi ziyaret etmek isterseniz, rehberli turlara katılabilirsiniz, tur yaklaşık 1 saat sürüyor.
DİCK BRUNA HUİS
Burası, tamamen “Miffy” ve onu yaratan “Dick Bruno”ya adanmıştır. Bu beyaz tavşan hakkındaki hikayeler: 40 farklı dile çevrilerek yayınlanmış ve bu kitaplar, dünya çapında 85 milyondan fazla satılmıştır.
Bunun dışında: müzede, Dick Bruno’nun resimli kitap kapakları, afişler, haritalar ve grafik tasarımlar bulunmaktadır ki, bunların sayısı 120 dir. Evet: ülkemizde pek tanınmasa da, hem çocuklar ve hem de yetişkinler “Miffy” yi seviyorlar.
CATHARİJNECONVENT-VREDE UTRECHT
Burası, şehir merkezinde eski bir ortaçağ manastırıdır. Burada: Hollanda’da, Hıristiyanlığın tarihi hakkında bilgi edinebilirsiniz. Hıristiyanlığın dünü, bügünü ve geleceği: tarihi eserler ve multimedya ile açıklanmaktadır.
Dünya üzerinde, bu müzeyi ilginç kılan bir diğer özellik: Protestan ve Katolik toplama objelerinin bir çatı altında sergilenmesidir.
Ayrıca: azizlere ait altın ve gümüş heykelleri içeren koleksiyon önem kazanmaktadır. Daimi koleksiyon yanında, müzede, İncil temaları ve birçok geçici farklı koleksiyonlar sergileniyor.
CENTRAL MUSEUM
Şehir merkezindeki bu müze: her insana hitap eden sanat eserleri ve çeşitlilik taşıyan koleksiyona sahiptir. Müzede bulunan koleksiyon içinde öne çıkanlar şunlardır: Miffy yaratıcısı Dick Bruna’nın yaratıcı çalışmaları, Utrech şehrinde yaşamış eski ustaların eserleri, Utrech şehrinin tarihine ait objeler, çağdaş moda, tasarım ve sanat eserleridir.
SPEELKLOK MÜZESİ
Burası: dünyanın en müzikal müzesi olarak bilinir. Buranın daimi koleksiyonunda: müzik kutuları, organ saatler, piyanolar, sokak ve panayır müzik aletleri ve dans müzik aletleri gibi çeşitli müzik aletleri sergilenmektedir.
Müzeyi ziyaret ederseniz, rehberli turlarda: müzenin müzik koleksiyonunu ve özelliklerini görebilirsiniz. Müzede sergilenen objeler arasında: şarkı ve müzik yanı sıra, müzik kutularının işçiliklerine de dikkat etmenizi öneririm.
LEPELENBURG PARKI
Bu park: şehri çevreleyen kanallar boyunca yer almaktadır. İlk zamanlar, burası, şehrin savunma bölgesi olarak görev yapmıştır.
Ancak: geçmiş yüzyıllarda bir eğlence yeri olarak kullanılmıştır. Tamamen çim kaplı olan park alanında, Utrechliler yazın güneşlenmektedirler. Ayrıca: öğrenciler, aileler: yaz günlerinde, burada piknik yapıyorlar. Parkın merkezinde bulunan kırmızı-beyaz bando: bazen müzik yapıyor, Pazar günleri canlı müzik dinleyebilirsiniz.
KANALLAR-YUVARLAK S İNGEL UTRECHT
Bu kanallar: 12. yüzyılda şehri savunmak için inşa edilmişlerdir. Kanallar üzerinden şehre giriş bağlantısı: 4 kapı üzerinden olur. Kanallar, ayrıca surlar, duvarlar, kuleler ve kaleler ile güçlendirilmiştir. Evet, bu savunma sistemi: 19. yüzyıla kadar geliştirilerek varlığını sürdürmüştür.
19. yüzyılda ise: Jan David Zocher isimli bir mimar: kanalları ve çevresini cazip bir park haline getirdi. Sökülen ağaçlar ve çalılar yerine, İngiliz tarzı peyzaj yapıldı ve Utrecht şehrinin çevresi, tamamen değişti. Evet, yeşil kanallarla çevrili şehirde: rehberli turlara katılarak gezebilirsiniz. Bu turlar, 5 km. uzunluğundaki kanallar boyunca, şehrin en güzel noktalarını gezerek sürüyor.
TRAJECTUM LÜMEN
Burası: ulusal ve uluslar arası sanatçılar tarafından: tarihi şehir merkezi boyunca ışıklandırılan bir yer olarak önem kazanıyor. Ünlü binalar, köprüler ve sokaklar: burada, akşamları muhteşem güzel bir görüntü oluşturuyorlar. Bu hat boyunca yapacağınız bir yürüyüşte: tarihi yerlerin, binalar ve cephelerinin değişik vurgularla ışıklandırılmış halini görebilirsiniz.
Kendiniz yürüyebileceğiniz gibi, rehberli bir yürüyüş turuna da katılabilirsiniz. Bu tur: 10 Euro’dur ve yürüyüşte: Flemenkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca ve İspanyolca tanıtım yapılmaktadır.
DEMİRYOLU MÜZESİ
Bu müze: 1927 yılında kurulmuştur. Bulunduğu binaya ise, 1954 yılında geçmiştir. 21. yüzyılın sonunda ise, müzede yeni ve modern binalar inşa edilerek yenileme yapıldı. Yani: Maliebaan istasyonu: bekleme salonları ve iki restoranı ile müze olarak tanzim edilmiştir.
Müzede: buharlı lokomotifleri ve Hollanda’da ilk kullanılan treni ziyaret edebilirsiniz. Müze: Salı-Pazar günleri arasında, her gün saat: 19.99-17.00 arasında açıktır.
UTRECHT PAZARLARI
Şehir merkezinde, haftanın her günü: meyve-sebze pazarı, kumaş pazarı ve çiçek pazarı olarak bölümlere ayrılan Pazarlar kuruluyor. Bu pazarların: 400 yıldır kurulu bulunduğu söyleniyor.
Her cumartesi günü, saat: 08.00-13.00 arasında kumaş ve bez pazarı kuruluyor. Çiçek pazarı ise: iki yerde kuruluyor. Janskerkhof’da bulunan büyük çiçek ve bitki pazarı: her Cumartesi günü, saat: 07.00-17.00 arasında kuruluyor.
Aynı zamanda: Old Canal köprüsü ve devamında Baker üzerinde de bir çiçek pazarı kuruluyor. Burada, çiçekler ve buketlerin satıldığı 12 tezgah bulunuyor. Genel Pazar ise: Vredenburg denilen yerde kuruluyor.
Burada: balık, et, sebze-meyve, ekmek, kemer, ceket, aksesuar ve elektronik cihazları bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca: ringa balıklı sandviç, taze şeker pekmezi, meyan kökü de tadabilirsiniz. Pazar: her Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri kuruluyor ve özellikle Cumartesi günü çok kalabalık oluyor.
OUDAEN
Bu yapı: 1280 yılında varlıklı bir aile tarafından inşa ettirilmiştir. Taş ev: Dom kulesi inşa edilmeden önce, şehrin en yüksek binası olarak bilinmektedir ve bu özelliği, yaklaşık bir yüzyıldan fazla sürmüştür. 1758 yılında, kale ev: yoksul insanların barınması için Protestan kilisesi tarafından satın alınmıştır.
Günümüzde burayı ziyaret edebilirsiniz. Burada: rehberli bir tura katıldığınızda, tur, içkili bir akşam yemeği ile birleştiriliyor. Bunun dışında, yine bu taş evde: çoğu zaman toplantılar ve düğünler düzenlenir.
UTRECHT KALE
Şehirde, 8 tane kale bulunmaktadır. Özellikle güzel yerde bulunan Ultrcht kaleye ilgi büyüktür. Kale: su hattında bulunmaktadır ve su hattı, savunmanın bir parçasıdır.
UTRECHT SHOP SİNKEL
Burası, Hollanda ülkesinde açılan ilk mağazadır. Eski kanal boyundaki bu mağazayı: Sinkel bölgesinde bulabilirsiniz. Mağaza: 1839 yılında açılmıştır ve aklınıza gelebilecek hemen hemen her şey satılmıştır. Böylece, Hollanda genelinde ünlü olan mağaza: günümüzde görkemli bir kafe ve restoran ve akşamları kulüp olarak kullanılmaktadır.
Dükkanın bulunduğu yapı: 19. yüzyıl başında, İngiltere’de yapılan dört büyük heykelle süslenmiştir ve ülkenin başka bir yerinde böyle bir yapı yoktur. Dükkan hakkında “Anton Sinkel” tarafından bestelenen bir şarkı da bulunuyor.
AKADEMİ BİNASI
Katedral meydanında bulunan bu bina: Utrcht Üniversitesinin ünlü ana binasıdır. Bina: törenler, söylevler, mezuniyet, konferanslar, akşam yemekleri ve kültürel etkinlikler için kullanılmaktadır.
Bina: 19.yüzyıl başlarında gotik tarzda inşa edilmiştir. Tavan ve duvarlarda, cephe ve resimlerde zengin süslemeler dikkat çekmektedir. 2010 yılında, Üniversitenin ilk kadın öğrencisinin (Maria van Schurman) onuruna: özel yüksek çan sesi bulunan yeni saat yapıya eklenmiştir.
KASTEEL DE HAAR
Şehir merkezinin yaklaşık yarım saat dışında bulunan kale: Hollanda’nın en büyük kalesidir. Kale: kuleleri, hendekleri, kapıları ile her şeye sahiptir. Buna ek olarak, onun güzel bahçeleri, bir şapel, birçok sanat hazinesi bulunmaktadır.
Kaleyi ziyaret etmek mümkündür. Bir uzman rehber eşliğinde yapacağınız bu ziyarette: inşaat ve iç tasarımın detayları hakkında bilgi alabilirsiniz. Evet burayı ziyaret ederseniz, ortaçağ döneminin yeniden canlandığını görebilirsiniz.