Uşak Eşme

Uşak Eşme

Ana karayolları dışında kaldığı için, öne çıkamamış şirin bir ilçemizdir.
Ama, Eşme denilince, akla ilk gelen kilimdir. Zaten, Belediye, simge olarak kilim kullanıyor. Çünkü: kilimcilik, burada geçmişi çok eskilere kadar giden ama son yıllarda Uzakdoğu ürünleri nedeniyle durgunluğa giren bir el sanatı olarak önem kazanıyor. Buraya yolu düşenler, mutlaka Eşme el dokuması kilimlerini görmelidirler.

Bir de, burada iken, size telefon gelip, nerede olduğunuz sorduklarında “Eşmedeyim” derseniz, bilin ki, karşı taraf büyük olasılıkla “Çeşme” de olduğunu sanacaktır.

Uşak Eşme

ULAŞIM

Eşme, il merkezi olan Uşak iline, 64 km. uzaklıktadır. Demiryolu uzaklığı ise, 69 km. dir. Eşme-Alaşehir arasındaki uzaklık: 50 km. Eşme-Kula arasındaki uzaklık: 45 km. Eşme-Güney arasındaki uzaklık: 39 km.

Uşak Eşme

TARİH

Eşme yöresinin ilk yerleşimcilerinin Frigler olduğu düşünülmektedir. MÖ.676 yılında Kimmerler, bölgedeki hakimiyeti ele geçirirler. Daha sonra ise, Lidyalılar ve Bergama krallığı ve takiben Roma ve Bizans egemenlikleri görülür.

1233 yılında ise, yöre, tamamen Türklerin eline geçer. 1300 yılında, bölge, Germiyanoğulları Beyliği hakimiyetine girer. 1429 yılında ise, bu kez, Osmanlılar görülür.
Bu dönemde: bölgenin ilk sakinleri “Esmeli” aşiretindendir. Aşiretin bu ismi: Eşme pınarlarından veya göç kafilelerinden almış olmalıdır. Eşmeli aşireti yanında, bölgede birçok aşiret konaklamış olmasına rağmen, özellikle Kocaeli yöresindeki bazı aşiretlerle kan bağı bulunan Eşmeli aşireti, yörede etkin olmuştur.

1920 yılında, bölge Yunanlılar tarafından işgal edilir ve 1922 yılında işgal sona erdirilir. Ancak, yine bu dönemde, Taymak köyü olarak isimlendirilen yerleşim yeri, ulaşım zorluğu nedeniyle, daha sonra günümüzdeki yerine taşınmış ve 1953 yılında kaza olarak, Uşak iline bağlanmıştır. Bu taşınmanın başkaca bir nedeni ise, yani Takmak köyünden, bugünkü yerleşime geçmenin bir başka nedeni de, Yunan işgali sonunda, Takmak köyünün Yunanlılar tarafından tamamen yakılıp yıkılmasıdır.

Uşak Eşme

GENEL

Yörenin büyüklüğü yani yüzölçümü: 1338 km. karedir. Merkezin denizden yüksekliği ise, 823 metredir. Yörede, Gediz nehrinden başka akarsu yoktur. Bunun dışında, kışın yağmur suları ile beslenen Güllü ve Eşme dereleri mevcuttur.
Yörede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak: kışlar çok soğuk, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Kışın fazla kar yağmaz.

Yöre insanının ekonomik faaliyetlerinin başında: tarım ve hayvancılık gelmektedir. Tarım ürünleri olarak: buğday, arpa, mısır, nohut, kuru fasulye, haşhaş, susam, soğan, sarımsak ve salçalık biber üretimi yapılır. Ancak, Eşme halkının büyük bölümü: yurt dışında, özellikle Almanya’da işçi olarak çalışmaktadır. Bu durum, Eşme halkının ve ilçenin gelişmesinde önemli katkıda bulunmuştur.

Yörede, son yıllarda, halk arasında “Ufo” görüldüğü hakkındaki söylentiler yoğunlaşmış ve bilahare, bölgede altın üretimi ve özellikle siyanürle altın üretimi artmıştır. Siyanürle altın üretimi, yörenin en büyük problemi olarak gündeme gelmektedir. Yani, Türkiye’nin en büyük altın madeni kaynakları burada bulunmaktadır.

Uşak Eşme Kilimleri

EŞME KİLİMLERİ

Eşme denilince, kilim çeşitleri başlıca 3 başlık altında toplanmaktadır. Bunlar:

Altınbaş Kilimi

Bunlarda: motif ve kompozisyon, ayrı bir özellik gösterir. Tek sıra halinde sıralanmış dikdörtgen toplar: kıvrım denilen tabana yerleştirilmiştir. Bunlar: eli belinde kız ve tavşan topuğu motifleriyle doldurulmuştur. Dikdörtgen dışında kalan kilim zemini ise, yine bu kilimlere has, çok zengin motiflerle süslenmiştir.

Ablaş Kilimi

Bu tür kilimlerde: zeminde altıgen toplar bulunur ve kenarlar birbirine bitişik sıralanmıştır. Altıgenler, bıçkır motiflerinde oluşur. Toplar dışında kalan zemin: yine çeşitli motiflerle doldurulur. Madalyonlar arasına: genelde, karagöz, bazen de çakmak motifi yerleştirilir.

Toplu Kilimler

Bunlar, genel olarak baklavaya yaklaşan iç içe kancalı, basık, altıgen madalyonlar şeklindedir. Top sayısı, kilimin büyüklüğüne göre değişir. Top sayısına göre, kilime ad verilir. Üç, beş yada yedi toplu kilim gibi.

Takmak Kilimi

Bu tip kilimlerde, genellikle zemin üçe bölünmüş, basık altıgen toplar bu bölümler içinde, tek eksende sıralanmıştır. Toplar dışında kalan zemin, çeşitli motiflerle doldurulmuştur. Madalyonlar arasına genelde, karagöz ve bazen çakmak motifleri yerleştirilmiştir.

ULUSLAR ARASI KİLİM FESTİVALİ:
Her yıl, Haziran ayında düzenlenir. Genellikle 3 gün süren festival etkinliklerinde, çeşitli spor yarışmaları, konserler ve diğer yarışmalar düzenlenmektedir.

Uşak Eşme Kilimleri

NE SATIN ALINIR

Eşme ilçesi ve çevresinde, yoğun olarak ve özellikle kış aylarında “kilim” dokumacılığı yapılmaktadır. Ancak, her ne kadar uzakdoğudan gelen kilimler, bu sektörü olumsuz etkilemiş olsa da, 1994 yılından bu yana, bölgede özellikle “Kilimcilik Festivali” yapılarak, kilimcilik sektörünün ayakta kalması için uğraş verilir olmuştur. Bu nedenle, buraya yolunuz düşerse, yörede dokunan kilimleri görün, beğendiklerinizi satın alabilirsiniz ki, bu el emeği, göz nuru ürünleri beğenmemek mümkün değil.

Uşak Eşme

GEZİLECEK YERLER

Uşak Eşme Kemer Dağı

KEMER DAĞI

Kemer dağı: Eşme ilçesinin eteklerine kurulduğu bir yükseltidir.
Burada, yapılış tarihi ve yapanları bilinmeyen büyük bir kemer bulunuyor. Ancak, ilginç olan, uzun yıllara rağmen, bu kemerin hala ayakta kalabilmiş olmasıdır.

Uşak Karahallı gezi yazım için  Karahallı

Uşak Karahallı

Uşak Karahallı

Karahallı denilince, akla ilk gelenler: dokuma sektörünün oldukça ileri olması ve hatta dokuma tezgahlarının seslerinde akşam uykularının, dokuma tezgahlarının sesleri ile olması ve bölgenin en önemli tarihi kalıntısı olan “Clandras köprüsü” dür.

Özellikle, bu köprü: bir zamanlar bir TRT televizyon ekibi tarafından görülmüş, fotoğrafı çekilmiş ve daha sonra, TRT televizyonunda her ara da, verilmeye başlanmış ve ülke çapında ün kazanmıştır.

Evet, bu yöreye yolunuz düşerse, tekstil ürünlerinden satın alabileceğiniz bir şeyler mutlaka çıkacaktır, bunun dışında, mutlaka gidin ve bu köprüyü görün, özellikle bulunduğu ortama hayran kalacaksınız.

ULAŞIM

İlçenin, bağlı bulunduğu il merkezi olan Uşak iline uzaklığı: 65 km. dir. Karahallı-Sivaslı arasındaki uzaklık: 29 km. Karahallı-Bekilli arasındaki uzaklık: 16 km. Karahallı-Çivril arasındaki uzaklık: 25 km. Karahallı-Dinar arasındaki uzaklık: 82 km.

TARİH

Yöre, ipek yolunun üzerinde bulunması nedeniyle, tarihi süreç içinde, pek çok medeniyet tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.
Yöre: 1907 yılında Belediyelik ve 1908 yılında ise nahiye haline gelmiştir.
Gelelim yörenin isminin kaynağına: söylenenlere göre, Karahallı ilçesini: Kara Halil adında bir Türkmen beyi: günümüzden yaklaşık 700 yıl önce kurmuştur. Hatta, Kara Halil oğulları, zamanla çevreye de yayılarak, civar bölgelerde de çeşitli yerleşim yerleri oluşturmuşlardır.

GENEL

Yörenin coğrafi konumu gereği, toprakları genellikle: tatlı meyilli ve hafif dalgalı alanlar ve düzlükler şeklindedir. Bulkaz dağının uzantıları, ilçe topraklarının doğu sınırlarını çizer ve bu dağın eteklerindeki yaylalarda, hayvancılık yapılır. Denizden yükseklik, 870 metredir.

Yörenin en önemli akarsuyu: Banaz çayıdır. Bu çay, Didim yakınlarında, Ege denizine dökülür.

Bölgede: karasal iklim hüküm sürer ve buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yoğun kar yağışlı geçer.

İnsanların ekonomik etkinliklerinin başında: tarım ve hayvancılık gelir. Ama özellikle, bağcılık çok yaygındır. Buna bağlı olarak, bol miktarda üzüm elde edilir. Bunun dışındaki tarım ürünleri ise, buğday, arpa ve nohuttur. Bunun dışında, yörede: elektrikli makinalar ile dokunan pamuklu dokumalar meşhurdur.

Günümüzde, Karahallının en önemli geçim kaynağı: tekstildir. Kara Halil yani kuruluş döneminde de yaygın olan ve çadırlarda dokunan tekstil, günümüzde modern teknoloji kullanılarak yapılmaktadır.

Hatta: tekstil hayatına giren Karahallılar, kumaş dokuma aletlerinin yetersizliği nedeniyle, yakınlardaki Denizli ve Uşak yörelerinden kumaş getirip, burada terzilik sanatını geliştirmişlerdir. Bu kumaşlardan yapılan hazır elbiseler, yakın yerleşim yerlerindeki pazarlarda satılmaktadırlar.

Bir ara, Uşak ilinden deri getirtilmiş ve ayakkabıcılık sektörüne de girilmiştir.
Evet, günümüzde yöredeki tekstil sektörü üretimini, bilgisayarlı makinalar ile yapmaktadır. Karahallı da, günümüzde her türlü tekstil üretimi yapılabilecek tecrübe ve bilgi birikimi oluşturulmuş ve ülkemizin önemli bir tekstil üretim merkezlerinden biri haline gelmiştir. İlçede tahminen 1000 civarında dokuma tezgahı bulunmaktadır.

KARAHALLI MESLEK YÜKSEK OKULU

Okul: 1993-1994 öğretim yılında açılmıştır. Uşak Üniversitesine bağlıdır. Okul bünyesinde: yörenin özelliğine uygun olarak: Tekstil teknolojisi, işletme yönetimi, pazarlama, muhasebe ve vergi uygulamaları eğitimi verilmektedir.

CLANDRAS FESTİVALİ

Karahallı, 28 Ağustos 1920 tarihinde Yunan işgaline uğramış ve 2 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtarılmıştır. Yörede, düşman işgalinden kurtuluş tarihi olan, 2 Eylül tarihinde, her yıl: Clandras Festivali düzenlenmektedir. Bu festival, aynı zamanda “Dokuma Festivali” olarak da bilinmektedir.

NE SATIN ALINIR

Karahallı yöresinde, her cumartesi günleri Pazar kurulur. Bu pazarda, çevre köylerden gelenler tarafından yöresel ve organik ürünler ve el sanatları satılır.

NE YENİR

Karahallı yöresinde, özellikle ciğerci Arif Ustanın yalnızca cumartesi günleri satışı yapılan, ekmek arası ciğer kavurmasından yemelisiniz. Bunun dışında, burada “kar şerbeti” içmeyi sakın ihmal etmeyin. Bu şerbette, yalnızca cumartesi pazarında ve yaz aylarında satılır.

Uşak Karahallı

GEZİLECEK YERLER

CILANDIRAS KÖPRÜSÜ

Banaz çayı üzerinde ve Karahallı Belediyesine ait Hidroelektrik santralının hemen yanında yer alan Cılandıras köprüsü, aslında bir su kemeridir. İlçe merkezine 35 km uzaklıktadır.

Hemen yakınında bulunan antik kente, nehirden su taşımak için kullanılan su kemeri, kanyonun en dar ve en sarp noktasında, su seviyesinden yaklaşık 24 metre yükseklikte yer alır. Kemer uzunluğu ise 17 metredir.

İki ucu, dağ kayalarının yarı beli üzerine oturtulmuştur. Köprünün eni ise 1.75 metredir. Kemerin taşları, kalemle işlenmiştir ve zıvanalı olarak birbirine kenetlenmiştir.

Helenistik devir mimarisi gösteren, oldukça dar ve tek kemerli bir yapı olup, şu anda kullanılmamaktadır.

Su kanalları, nehrin batıya doğru akıntısı yönünde, sağ tarafa akmaktadır. Kayaların yontulmasıyla bazen yan yana çift, bazen de tek kanal olarak kanyon içerisinde sarp kayalara oyulmuş durumda, nehir boyunca yaklaşık 3 km kadar devam eder.

Bir diğer söylentiye göre, köprü: Lidyalılar tarafından, kral yolu üzerinde çayı geçmek için yapılmıştır. Çünkü kral yolu buradan geçmektedir. Yapım tarihi olarak MÖ 600 yılı düşünülmektedir.

Doğal tahribat neticesindeki kesintilere uğramasına rağmen, kanalların restorasyonu mümkündür. Bununla birlikte, su kemeri 2014 yılında restore edilerek sağlamlaştırılmıştır.

Muhteşem güzel bir köprü, düşünün ki yemyeşil bir ortamda, günümüzden yüzlerce yıl önce, 2500 yıl önce yapılmış bir köprü. Günümüzde, yakınlarındaki elektrik santralından boşaltılan fazla sular, beton bir kanal ile köprünün hemen yanından, 17 metre yükseklikten dökülürken, tam bir şelale havası yaratılmıştır.

Bu arada, burada bulunan elektrik santralinin sosyal tesisleri de gerçekten çok güzel ve hatta yüzme havuzu da bulunuyor. Köprünün çevresi ise mesire yeri olarak kullanılıyor. Özellikle, yöre halkı Pazar günleri ve Hıdırellez gününde burayı piknik için yoğun olarak tercih ediyorlar.

 

 

HACI GEDİK KÖPRÜSÜ

Uşak-Karahallı karayolu üzerindedir.
Kitabesi bulunmamaktadır. Ancak, bazı kaynaklarda, 1880 yılında, Uşaklı Hacı Mustafa Efendi tarafından yaptırıldığı yazılıdır.

Hatta, köprünün yapılışı hakkında bir söylenti bulunmaktadır. Söylenenlere göre: Hacı Mustafa Efendi: halı tüccarıdır ve bir gün sırtında halılar ile, bu köprünün öncesinde burada bulunan köprüden geçerken, düşme tehlikesi geçirir ve bunun üzerine, kendi kendine söz verir “Allah’ım, beni zengin et ki, buraya büyük bir köprü yaptırayım”

Aradan yıllar geçer ve Hacı Mustafa Efendi zengin olur ve verdiği sözü tutarak, bu köprüyü yaptırır.

Köprü: kesme taştan yapılmıştır. Uzunluğu: 26 metre, genişliği: 4.5 metredir. Köprü, 1955 yılında Uşak Valiliği tarafından onarılmıştır.

Uşak Karahallı Pepuza Antik Kenti

PEPUZA ANTİK KENTİ

Karayakuplu köyü sınırlarındadır. Pepuza, Anadolu’nun Frigya bölgesi antik kentidir. Hıristiyanlığın kayıp mezhebi Montanism’in merkezi olarak kabul edilir. Antik dönem yazarı Epiphanios: şehrin yaklaşık olarak 377 yılında tek tanrıcıların saldırılarıyla yıkıldığını bildirir.

Fakat, bir başka antik dönem yazarı Hirokles’in buradan bir piskoposluk olarak bahsetmesinden, şehrin tamamen ortadan kalkmadığı anlaşılır.

Radet ve Ramsay, 6’ncı yüzyılda şehrin Iustinianupolis adını aldığını ileri sürerler. Hierokles’e göre ise, şehir Büyük Menderes nehrinin sağ kolu olan, antik dönemde “Glaukos” denen Küfü çayının aşağısında yer alıyordu.

Ancak bu bilgiler kesin olmadığı gibi, şehrin tam yeri hala bilinmemektedir. Hıristiyanlığın kayıp mezhebi Montanizmin ortaya çıktığı sanılan Pepuzanın, MS 150 yılında ortaya çıktığı sanılan Montanizmin kurucusu Montanus adında bir rahip ile Maximilia ve Priscila adında iki ruhani kadın tarafından kurulduğu düşünülür.

Uşak Müzesinde bulunan bir yazıta göre: Manisa Alaşehir tarafında kurulan Montanizm, kurucusu Montanus’un kendini peygamber ilan edip, bu kanyondaki Pepuza ile Tymion kentlerini de bu akımın merkezi haline getirmesiyle, kanyonun öneminin arttığı belirtilmektedir.

Yaklaşık 2500 yıllık Clandras köprüsü de esasen köprü niyetinden ziyade, bu şehirlere su taşımak için su kemeri olarak yapılmıştır.

Uşak Banaz

Uşak Banaz

Belediyenin simgesinde “çam ağacı” bulunuyor, yani: Banaz gerçekten yoğun ormanları ve çam ağaçları ve tarihi geçmişiyle önem kazanıyor.

Burada: antik dönemlerden kalma birçok Tümülüs var. Bunun yanında: kaplıcaları ve piknik-mesire alanları da gerçekten muhteşem, yani, Banaz tarih ve doğa güzellikleri olan bir yer.

Uşak Banaz

ULAŞIM

Banaz ilçesi, bağlı bulunduğu Uşak il merkezine, 30 km. uzaklıktadır.

TARİHİ

İlçe merkezine bağlı, Hanüstü ve Paşacık köyü bölgelerindeki Mercimekli tepesindeki höyüklerde, yerleşimin MÖ.5000-3000 yıllarına kadar gittiği öğrenilmiştir. Yani, buralarda, Bakır devrinde yerleşim olduğu düşünülmektedir.

Takip eden dönemde ise, özellikle Hititler zamanında, burada büyük medeniyetler kurulduğu tahmin edilmektedir. İmrez ve kedi yünü höyüklerinde, bu döneme ait kalıntılar görülmektedir.

Türklerin bölgedeki ilk görünmeleri, 1176 yılında, Germiyanoğulları Beyliği dönemine rastlamaktadır. Daha sonra, Osmanlılar gelirler. 1302-1429 yılları arasındaki Germiyanoğulları Beyliği döneminde, bu topraklar, Germiyan beyi şahının kızı Devlet Hatun ile evlenen Yıldırım Beyazıt’a, çeyiz olarak verilmiştir.

Kurtuluş mücadelesi öncesindeki Yunan işgali ve ardından kurtuluş ve cumhuriyetin ilanından sonra: 1953 yılında, Uşak yöresinin il olması sonucunda, Banaz, bu ilin bir ilçesi haline gelir.

Evet, gelelim, ilçenin isminin kökenine: antik dönemlerde burada yaşadığı düşünülen Hititlerin dilinde, Banaz kelimesinin anlamı “Su kenti, sulak kent, sulak yer” demektir.

Uşak Banaz

GENEL

İlçe merkezinin denizden yüksekliği, 914 metredir. Yörenin coğrafi konumunda ormanlar yoğundur ve ormanlar genellikle çam ormanı şeklindedir. İlçe merkezinin hemen yakınlarından başlayan çam ve meşe ormanları, çevredeki tepe ve dağları tamamen örter. Bu orman alanlarında görebileceğiniz yaşı 500-1000 yıl arasında olan ve Bahadır köyünde anıt ağaç görülebilir.

En yüksek dağ, 2300 metre yükseklik ile, Murat dağıdır. Banaz ovası ise, bölgenin en büyük ve en verimli ovasıdır.

Yörede, Ege ve İç Anadolu iklimleri egemendir ve buna bağlı olarak yumuşak ve sert iklim karakterleri, bir arada görülür. Yaz aylarında, yakıcı sıcaklar, kış aylarında ise, sert soğuklar görülmez, genellikle iklim şartları daha yumuşaktır.

Bölge insanının ekonomik etkinliklerinin başında, tarım gelmektedir. Tarım ürünlerinin başında ise, şeker pancarı ve haşhaş üretimi gelir.

UŞAK ÜNİVERSİTESİ BANAZ MESLEK YÜKSEKOKULU

2003 yılında açılmıştır. Okulda, ilk olarak “Seramik” ve “İşletmecilik” bölümleri açılmış olmasına rağmen, daha sonra Mobilya ve Dekorasyon bölümü de ilave edilmiştir. Halen okulda, 500 civarında öğrenci eğitim görmektedir.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Banaz tarafına yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: Düğün keşkeği, tarhana çorbası, katmer önerebilirim.

Uşak Banaz

GEZİLECEK YERLER

Uşak Banaz Akmonia-Ahat Köy

AKMONİA-AHATKÖY

İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır, bu yol yaklaşık 10 dakikalık yolculukla ulaşılabilir. Antik şehir: Ahat köyünün güney ucunda, üç tarafı derin yamaçlarla çevrili bir tepe üzerinde bulunuyor. Yüksek ve hakim bir konuma sahip olan tepenin üzeri düz olup oldukça geniştir.

Şehir, Frigler döneminde, Frigler tarafından kurulmuştur. Şehrin isminin kelime anlamı “taş” demektir.

Kale: tepede ve korunaklı bir yerdedir. Ancak, tepeyi çevreleyen kale surlarından, günümüze çok az kısmı sağlam olarak gelebilmiştir.

Mezarlıklar: kalenin bulunduğu tepenin eteklerindedir. Ancak, bu mezarlıklar, yıllardır sürdürülen kaçak kazılar sonucu, nerede ise tamamen kaybolmuşlardır.

Şehir: yaşandığı dönemde, çevresindeki diğer yerleşim birimleriyle, sıkı ekonomik ilişkiler içine girmiştir. Özellikle: Susuz köy yöresindeki Keramon-Agora şehri, buranın bir Pazar yeri konumundadır.

Ayrıca şehrin önemini ortaya koyan bir diğer neden : dönemin en güçlü iki imparatorluğu olan Pers ve Sard imparatorluklarının iki başkenti; Susa ve Persopolis şehirleri arasındaki ünlü “kral yolu” üzerinde bulunmasıdır.

Özellikle, bu durum, şehrin ekonomik yönden üst düzeye çıkmasına neden olmuştur. Takip eden Helenistik ve Roma dönemlerinde de, şehrin bu güçlülüğü devam etmiş ve bunun kanıtı olarak, sikkeler bastırılmıştır.

Ayrıca: ele geçen yazıtlardan anlaşıldığına göre: MÖ 3 ile MS 3 yüzyıllar arasında Yunan etkisinde kalmış önemli bir Yahudi yerleşimi olduğu ortaya çıkmaktadır. Öyle ki, İmparator Severus ve Coracalla, Yahudileri Akmonia’da devlet dairelerinin kontrol altında tutmalarına izin vermiş, Sulh yargıçlığını da Yahudilere bırakmıştır.

Ayrıca: MS 1’nci yüzyılda Akmonia’da güreş, voleybol ve boks gibi sportif oyunların yapıldığı ve yarışmalar için İskenderiye’den sporcuların geldiği, Gymnasion’daki taban mozaiklerindeki yazıtlardan anlaşılmıştır.

Şehrin tiyatrosu ise, kurulu bulunduğu tepenin güney yamacında, surların dibindedir. Ancak, tiyatro yapısı da oldukça harap durumda, günümüze ulaşmıştır.

Tiyatronun hemen yanında: darphane ve sağlık ocağı işlevi gören bir yer bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu yapı, büyük blok taşları ile yapılmış ve günümüze yalnızca temel taşları kalmıştır.

Zaten: antik kentten çıkan mermer mimari parçalar, Ahat ve çevre köylülerince yüzyıllardır taşınarak yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Kentteki yapı kalıntılarının neredeyse tamamı, toprak altında olup, görülebilecek anıtsal yapı kalıntısı yoktur.

Evet, bu antik şehirden çıkan eserler, günümüzde, Afyon ve Uşak Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. Özellikle, Roma dönemine ait taban mozaikleri ilgi çekmektedir.

KREMON AGORA-SUSUZKÖY

İlçe merkezinin güneyinde, Susuzköy sınırları içinde: kral yolu üzerinde bulunmasıyla önem kazanan bir antik dönem şehrine ait kalıntılar görülmektedir. Burası da, antik dönemde, ünlü kral yolu üzerinde bulunmaktadır.

HAMAMBOĞAZI KAPLICALARI

İlçe merkezine 7 km. uzaklıkta, Ankara-İzmir kara yolu kenarındadır. Bölge: 2004 yılında, Turizm merkezi olarak ilan edilmiştir. Kaplıca bölgesinde, 3 su bulunmaktadır. Bunlar: Sarı kız, Kara kız ve Gazoz olarak isimlendirilir.

Günde ortalama hizmet verilebilecek ziyaretçi sayısı: 12 bin kişidir. Bölgede günümüzde konaklama tesisi (bungalov evler ve termal otel odaları) bulunmamakta olup, ziyaretçiler günübirlik yararlanmaktadırlar. Osmanlı hamamı, tuz odası, açık ve kapalı yüzme havuzu vardır.
Kaplıca sularının şifalı geldiği söylenen hastalıklar: mide, karaciğer, bağırsak ve özellikle romatizmal hastalıklardır.

ANIT AĞAÇ

İlçe merkezine bağlı, Bahadır köyünde, Tepedelen mevkiinde, yamacın zirvesinde; 1870 metre yüksekliktedir.

Bu çam ağacının boyu:11 metre, çapı: 3 metre ve çevresi: 9.60 metredir. Yaşının ise, 500 ile 1000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Ağacın gövdesi: kollarını tamamen açmış, 7 kişi tarafından, sarılabilmektedir.

Bu anıt ağaç, Orman Bakanlığı tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Hatta: dünyanın en yaşlı karaçamı olarak kayıtlara geçmiştir.

EVREN DEDE MESİRE YERİ

İlçe merkezine, 2 km uzaklıkta, çam ormanları içinde, Orman Bakanlığının tesisleri, yüzme havuzu ve bekçi evi bulunan bir mesire yeridir.

Burada, günübirlik piknik yapılması için her türlü düzenleme sağlanmıştır. Bu arada, “Evren dede kimdir” diye düşünürseniz: kendisi, buraya Orta Asya’dan göç eden ve buradaki bir kıza aşık olan biridir.

Bu aşık genç, elinde “kopuzu” ile, dağlarda sürekli olarak müzik icra eder. Günler geçer ve bu Türkmen beyi bir gün ölür. Ancak, ölmesine rağmen, Türkmen beyinin kopuz sesi dağlardan duyulmaya devam eder.

ÇOKRAĞAN MESİRE YERİ

İlçe merkezine bağlı, Karacahisar köyündedir.
Burada: Çokrağan deresi bulunmakta olup, derenin çevresinde ise, çamlık vardır. Çokrağan deresi, Gediz ırmağının kaynağını oluşturur ve Banaz ilçesinin içme suyu ihtiyacını karşılar ve buradaki dağın eteklerinde, kayaların arasından, fışkırarak çıkar.

Uşak Eşme gezi yapısı hakkında Eşme