Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları

Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları

Norveç ülkesinde, UNESCO tarafından, kültür mirası kabul edilerek “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilen ve koruma altına alınan yerler hakkında, sizlere aşağıda kısaca bilgi vereceğim. Norveç ülkesine bir gezi düşünürseniz, bunlardan ilginizi çekenleri gezebilirsiniz.

Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları
Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları
Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları

 

ALTA ROCK ART

Burası: 1985 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Finnmark ilçesinde, Alta belediyesi bölgesindedir. Buraya ulaşmak için: E6 büyük karayolunu takip etmek gerekir. E6 karayolu boyunca “Alta Sentrum” için otobüs seferlerini kullanarak buraya ulaşabilirsiniz. Ancak, otobüs durağından itibaren, kaya resimlerinin bulunduğu yere ulaşmak için 2.5 km. yürümek gerekir.

Kuzey kutup dairesi yakınlarındaki bu “Alta Fiyordu” bölgesinde, milattan önceki dönemlere tarihlenen bir yerleşim izi bulunmaktadır. Resimler ve gravürler üzerinde yapılan incelemede, yaklaşık MÖ.4200-500 yıllarına tarihlendikleri görülür. Yani: Kuzey Kutup Dairesi yakınlarında, günümüzden yıllarca önce, bir insan yerleşimi bulunması ilginç ve burada, yani “Alta” bölgesinde, bu kaya çizimleriyle, bu kanıtlanıyor.

Bölgenin bulunmasına gelince: Alta ilk olarak 60 yıl önce keşfedilmiştir. Pippisteinen isimli küçük bir taş bulunduğunda: 1966 yılında Tromse Müzesine bildirilmiştir ve ardından ilk kaya resimleri bulunmuştur. Bölgede bulunan alanların her birindeki ilk keşifler, özel kişiler tarafından tesadüfler sonucu yapılmıştır.

Kaya çizimleri: deniz seviyesinden 26 metre yüksekliktedir. Resimlerde: ren geyiğini temsil edilmiş, ayrıca ayı, köpek ve kurt, tilki, tavşan, ördek, kuğu, kaz, karabatak, pisibalığı, balinalar ve somon balıkları betimlenmiştir. Ayrıca: avcılık, balıkçılık, yakalama, tekne, dans ve yine çeşitli ritüel eylemler resmedilmiştir.

Resimlerin, sert kumtaşı kaya üzerine: oyma bir çekiç ve keski olarak taş veya boynuz kullanılarak yapıldığı düşünülüyor. Daha sonra ise, çizgi yüzeyler tıraşlanarak düzleştirilmiştir. Çoğu boyalı olmayan resimlerin, boyalı olanları kırmızıdır.

Tüm resimler, 7 bölgeye dağılmış, 45 yerde görülmektedir. Binlerce resim ve gravür: kronolojik bir sıra dahilinde yapılmıştır. En büyük resim/gravür alanı ise “Alta Müzesi” bölgesindedir. Buradaki çizimler, 3000 civarındadır. Ayrıca, zaten yalnızca bu alan ziyarete açıktır.

Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları
Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları
Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları

 

ROROS MADEN KASABASI VE ÇEVRESİ:

Roros bölgesi: 1980 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültü Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Roros bölgesi: 3 siteden oluşur ve 1646 yılında: Danimarka-Norveç arasında yapılan bir anlaşma ile, ayrıcalıklı bir bölge olarak kabul edilmiştir.

Roros maden kasabası ve çevresindeki bakır madeni kaynakları: 17’nci yüzyılda kurulmuş ve 1977 yılına kadar, tam olarak 333 yıl boyunca işletilmiştir. Bu yüzden, bölge: sanayi ve kırsalın birlikte görüldüğü bir kültürel manzara göstermektedir. Bu manzara içinde: 2000 tane, tek ve iki katlı ahşap ev görülmektedir. Bu evler ve mevcut binalar: bölgeye tam bir ortaçağ görünümü vermektedirler.

Evet, 1646 yılında kurulan Roros Maden Kasabası gerçekten benzersizdir. Soğuk iklimli, yolları olmayan, ormanlar ve tarım alanları nedeniyle, marjinal büyüme koşullarından uzak bu bölge: madencilik faaliyetleri ve inşa, ulaşım ve yaşam biçimi ve bunların doğal çevreye uyumu ve adaptasyonu konusunda: burası, görülesi bir yer olarak önem kazanmaktadır.
Roros sokaklarında gezerken: el sanatları üreten esnafları görebilirsiniz. Bunlar: cam ve ahşap oyma üretirler. Ayrıca: gümüşcüler, demirciler, seramik sanatçıları, ressamlar görebilirsiniz.

Evet, gelelim burada gezmenizi önereceğim yerlere:

Roros Müzesi-Olavsgruve Mine

Burası, Roros madencilik tarihinin 300 yıllık bir geçmişinin izlerini barındırmaktadır. Buraya ulaşmak için: yüzeyden 50 metre ve dağın içinde 500 metrelik bir yürüyüş yapmanız gerekiyor.

Roros Yürüyüş Turu

Rehberli tur ile, bu küçük maden kasabasında insanların nasıl yaşadığını ve çalıştığını görebileceğiniz bir yürüyüş turu yapmak mümkündür. Yürüyüş: anıtsal cüruf yığınları, çiftlikler ve büyüleyici binalar arasından ilerler.

Roros Kilisesi-Bergstadens Ziir

Kilise: 1784 yılında inşa edilmiştir. Norveç ülkesinin en önemli kiliselerinden birisi ve dağ katedrali olarak kabul edilir.

Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları
Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları

 

STRUVE JEODEZİ ARK

Yazının başlığı “Norveç ülkesinin UNESCO değerleri” olmasına rağmen, burası hakkında farklı bir değerlendirme yapmak gerekir, çünkü: burası hakkında birçok ulusun egemenlik hakkı bulunduğu söyleniyor. Evet, burası ve devamındaki zincir yapılar, 2005 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahi edilerek koruma altına alınmıştır.

Evet: Struve Arc; 10 ülke arasında, 2820 kilometrelik, Norveç’ten başlayan ve Karadeniz’e kadar uzanan bir zincirin halkasıdır. Bu zincir: 1816-1855 yılları arasında, Astronom Friedrich Georg Wilhelm tarafından yapılan bir “meridyen” uzunluğu ölçüm sistemidir. Bu sistem: gezegenin şekli ve boyutunun hesaplanmasında ve yer bilimleriyle topografik harikaların geliştirilmesinde öncü olmuştur. Orijinal yay: 266 ana istasyon ve 258 ana üçgenden oluşuyor. Orijinal istasyonlar: farklı işaretlerle belirlenmiştir. Bunlar: kaya, demir haç, dikili veya delikli taş şeklindedirler.

Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları
Norveç UNESCO Dünya Kültür Mirasları

 

URNES STAVE CHURCH

Stavkirke diye de bilinen bu ahşap kilise: Sogn on Fjordane denilen yerde, doğal ortamında bulunmaktadır. Yapı: 12 ve 13’ncü yüzyıllarda, geleneksel İskandinav ahşap mimarisi tarzında inşa edilmiş ve o dönemin seçkin bir örneği olarak görülmektedir. Yapıda: Viking gelenek ve Romanesk mekansal özellikler dikkat çekiyor. Tarihi kilise, 1979 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

UNESCO Dünya Kültür Mirasları
UNESCO Dünya Kültür Mirasları
UNESCO Dünya Kültür Mirasları

 

VEGAOYAN-VEGA TAKIM ADALARI

Vega takımadaları: 2004 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Adalar: Kuzey Kutup Dairesinin hemen güneyindedir ve kültürel bir peyzaj oluştururlar. Bu soğuk ortamda: adalarda, balıkçılık ve ördek avı yapılır. Balıkçı köyleri: iskeleleri, depoları, evleri, tarım manzaraları, fenerleriyle dikkat çeker. Yapılan araştırmalara göre, 1500 yıldır burada yerleşim bulunduğu tahmin ediliyor.

Evet, burada 6500’den fazla ada, adacık bulunuyor. Kıyı dağlarının manzarayı süsleyen silüetinin önünde, deniz yüzeyinde neredeyse ağaçsız adalar, deniz ve kara parçası, bunlar muhteşem bir görüntü oluşturuyorlar. Norveç’in Kuzey Atlantik kıyısındaki bu adalar, oldukça iyi korunarak günümüze ulaşmıştır.

Çekya Krumlov

20160805_113026
Çekya Krumlov

Çek Cumhuriyetinin bu şehri, 1992 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Prag şehrine 174 km uzaklıktadır.

Şehrin isminin kelime anlamı “Çarpık Çayır” demektir. Çünkü şehir, Vitara nehrinin oluşturduğu menderes üzerinde kuruludur.

20160805_120803
Çekya Krumlov
20160805_112327
Çekya Krumlov
20160805_112323
Çekya Krumlov
20160805_112320
Çekya Krumlov

 

Avrupa’nın en güzel ortaçağ kasabasıdır. Avrupa’da görülmesi gereken 15-20 yer arasında, daima ilk 5 içinde kabul edilmektedir. Dokunulmamış bu tarihi kasabaya girdiğinizde, sanki zaman durmuş gibi hissedeceksiniz.

20160805_123810
Çekya Krumlov

 

20160805_112317
Çekya Krumlov

 

Tamamen, 17’nci yüzyıl başında nasıl yapıldıysa öyle duruyor. Burayı ziyaret etmenizi öneririm. Çünkü gerçekten tam bir doğal güzellik gözler önüne geliyor. Özellikle: kaleye çıktığımızda, yüksekten bu güzellikleri görme şansına sahip oluyorsunuz.

Cesky Krumlov kalesi: Bohemya bölgesinin ikinci büyük kalesidir. Bohemya’nın en güçlü ailelerinden Schwarzenberg ailesine aittir ve şu an da müze olarak kullanılmaktadır. Vitara nehrinin sarmaladığı şirin kasabaya yukarıdan bakıyor.

Kalenin çevresindeki bahçeleri gezebilirsiniz. Kale yüksek olmasına rağmen küçük bir rampadan çıkılıyor yani yorucu bir yolculuk yapmak gerekmiyor. Kalenin tepesine çıktığımızda, seyir teraslarından aşağıdaki Vitara nehrini ve şehrin mimarisi gözler önüne seriliyor.

Yani, kaleye mutlaka çıkmanızı öneriyorum. Kalede gezerken: birçok hediyelik eşya dükkanı ile karşılaşacaksınız, restoranlar ve kafeler var. Özellikle nehir kıyısındaki kafe veya restoranlara oturup güzellikleri seyretmenizi öneririm.

Nehirde: insanlar kanolara biniyorlar. Burayı ziyaret edenler için: Çek Cumhuriyetinin bir tür sokak tatlısı olan, hamur ve toz şeker ile yapılan yiyecekten tatmalarını öneririm.

Çek Cumhuriyeti Prag

İran Yazd

iran.yazd.genel.1
İran Yazd

Şehir, Tahran şehrinin 689 km güneydoğusundadır.

İranlılar bu şehir için “çölün incisi” diyorlar. Şehrin isminin anlamı “lütuf” demektir.

Şehrin 3000 yıllık geçmişi vardır. Sasani döneminden kalan (MÖ 224-651) antik bir şehirdir. Bu nedenle, burada zamandan geri bin yıllık bir süreçte seyahat edebilirsiniz.

UNESCO bu şehri “Dünyanın en eski 2’nci yerleşim yeri” olarak tescil etmiştir.

Marco Polo: 13’ncü yüzyılda, 14 yıl süren büyük Çin yolculuğuna çıktığında, Yezd şehrini ziyaret ettiğinde, bu şehir için “Eyaletin en asil ve güzel şehri” sözünü söylemiştir.

Şehir, İran’ın orta kısmında, Yezd Eyaletinin başkentidir. Diğer şehirlere göre biraz daha tutucudur.

Şehrin diğer özelliği, birçok eski şehir ve medeniyet nehirler yanında inşa edilmesine rağmen, bu şehir ülkenin bütün merkezini kapsayan en büyük çöl yanına inşa edilmiştir.

Zerdüşt dininin merkezidir. Şehirde halen Zerdüşt dinine inanan 15.000 kişi bulunduğu söyleniyor. İran ülkesinde 20 bin ve Hindistan’da ise 90 bin Zerdüşt bulunduğu belirtiliyor. Özellikle Humeyni devriminden sonra burada yaşayan Zerdüştlere büyük baskılar yapılmış.

Zerdüştler dışında, şehirde Yezidiler de yaşıyor ve ülkenin farklı etnik gurupları arasındaki yaşam tarzı ve inançları bir arada gözlenebiliyor.

iran.yazd.genel.12
İran Yazd
iran.yazd.genel.11
İran Yazd
iran.yazd.genel.0
İran Yazd

 

Mimari yapıları ve eşsiz ipekli el dokumaları ile ünlüdür. Şehirde her yerde eski yapılarda çamur kullanılmıştır. Bu yüzden gezerken yüzyıllar öncesinde geziniyor gibi hissedeceksiniz. Kum tepelerinin arasında dolaşıyormuş hissi veren şehirde, hiç sivri köşe yoktur.

Çünkü kenarlar, rüzgarın aşındırmasıyla yuvarlatılmış, birbirine yaslanmış evlerin arasındaki kemerler daralarak birden bire tünele dönüşmektedir. Kıvrılarak giden yollar, koyu sarı renkli duvarlar, ahşap kapılar mutlaka ilginizi çekecektir.

Mimariden söz açmışken, şehirdeki ahşap evlerin kapılarının tokmaklarından da söz etmek istiyorum.

Kapılarda 2 farklı şekilde metal tokmak var ve bunların sesleri farklı çünkü gelen misafirin kadın mı erkek mi olduğunu kapı çalındığında anlıyorlarmış ve buna uygun giyinerek kapıyı açıyorlarmış.

İranlı kızlar evlendiklerinde balayı için burayı seçerler, çünkü burayı ziyaret eden çiftlerin boşanma sayısı şaşırtıcı derece de azdır, yani sıfırdır.

Bu şehir insanının en büyük özelliğinin sabır olduğu söyleniyor. Zaten boşanma sayısının az olmasını da buna yani insanların sabırlı olmasına bağlıyorlar.

Şehirde, gezinizde ünlü rüzgar tutucular hemen dikkatinizi çekecektir.

 

İklim

Şehir bir çölde bulunduğundan yaz ve kış aylarında çok sıcak ve çok soğuk olur. Ziyaret etmek için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahardır.

iran.yazd.dokumacılar.1
İran Yazd

Ne satın alınır

Şehirde 12 tane farklı tarihi Pazar vardır. Özellikle kapalı çarşıda: kaşmir, ipek, yün ve şalların satıldığı yerler ilgi çeker. Ayrıca yine kapalı çarşıda kuyumcular ve ev eşyalarının satıldığı yerleri gezmelisiniz.

Bir şeyler satın almak isterseniz, el sanatları dükkanlarına uğramalısınız. Bir tablo veya bir torba gibi kullanılabilecek farklı şekillerde kil ve kumaşlardan yapılmış hediyelikler çok revaçtadır. Makul fiyatlı İran halısı arıyorsanız, buradan almanız önerilir.

 

Ne yenir

Şehirde tüm tatlılar ve şekerler bir hayli meşhurdur. Özellikle “Hacı Badom”, “Qotab” ve “Baqlava” kaçırılmamalıdır. Koz helvası ve kaju da tatmalısınız.

Özellikle 1796 yılı yapımı ve 1826 yılında onarılan, yerin 20 metre altında, eski bir hamamdan bozma restoranı mutlaka görmelisiniz.

 

 

GEZİLECEK YERLER

iran.yazd.rüzgar tutucu.2
İran Yazd Rüzgar Kuleleri
iran.yazd.rüzgar tutucu.1
İran Yazd Rüzgar Kuleleri

Rüzgar kuleleri-rüzgar tutucuları

Rüzgar alıcı da iki tünel vardır ve bunlarda yerçekimi çalışır. Tünellerden biri havayı yukarı emme ve diğeri ise aşağı itme görevini üstleniyor. Bunun sonucunda evin içinde bir klima etkisi görülüyor, evin içindeki serin havanın sirkülasyonu sağlanıyor.

Tünellerin birinde, yardımcı küçük bir su havuzu var. Özellikle tur rehberleriyle yapılan gezilerde, bu rüzgar tünellerinde mutlaka birkaç saat harcanıyor ama gerçekten ilgi çekici bir mimaridir.

Rüzgar kuleleri (Badgir) binlerce yıldır, sıcak, kuru ve nemli iklimlerde doğal klima olarak kullanılan geleneksel İran mimarisinin önemli unsurlarıdır.

Bu kuleler sadece sıradan evlerde değil, aynı zamanda su sarnıçları ve camilerin üstünde yükselir.

Sıcak, kuru bölgelerde rüzgar kulelerinin altında bulunan sarnıç, nemin dengelenmesine yardımcı olur.

Çöldeki birçok binada, rüzgar kuleleri bir lavabo üzerine inşa edilmiştir. Su buharlaştığında, rüzgar bunu diğer odaların içine serin hava olarak taşır.

İran rüzgar kuleleri, tarihsel olarak 4000 yıl öncesine kadar gider. Ülkenin sert iklimine karşı, İranlılar hala şehir ve vadilerde, sık ve şiddetli fırtınaların yaşandığı yerlerde bulunan alanlar haricinde, çeşitli çöl kasabalarında rüzgar kulelerini icat ettiler.

Rüzgar kuleleri, orta ve güney İran, yani Yazd, Keşan, Bam ve Basra körfezi kıyılarında köy mimarisinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Rüzgar kuleleri, her yönden rüzgarı yakalamak ve evin içine yönlendirmek için, dört yönlü olarak inşa edilmiştir. Rüzgar kulenin tepesindeki millerin üzerinden geçerek, yapının içindeki hava akımı yukarı ve aşağı, iki yönde geçer.

Bir binanın iç ve dışı arasındaki sıcaklık farkı, hava akımlarının oluşumu ile sonuçlanan basınç değişimlerine sebep olur.

iran.yazd.ateş tapınağı.2
İran Yazd Ataşgah-Ateş Tapınağı
iran.yazd.ateş tapınağı.1
İran Yazd Ateşgah-Ateş Tapınağı
iran.yazd.ateş tapınağı.3
İran Yazd Ateşgah-Ateş Tapınağı

 

Ataşgah-Ateş Tapınağı

Her turist, bu şehri ziyaret ettiğinde 3000 yıllık geçmişten günümüze gelen alışkanlıkları görebilir. Burası Yedz şehrindeki önemli ve en eski Zerdüşt tapınaklarından biridir. Tapınak küçük bir bahçe içinde, bir tepenin üzerindedir ve yaprak dökmeyen ağaçlarla çevrilidir.

Avluda büyük bir yuvarlak havuz vardır. Cephe üstünde kanatlı bir figür vardır. Bu figür “Zerdüştlük yüce tanrısının görsel temsili resmidir.”

Tapınakta yanan ateş “kutsal alev” olarak kabul edilmektedir. Yani bir anlamda ateş “sembol” olarak düşünülmektedir. Çünkü “iyiliği” temsil ettiğine inanılıyor.

Genelde düşünüldüğü gibi Zerdüştler, ateşe tapmıyorlar. Ateş tanrının ışığı sayıldığından, kutsal mekanlarda daima yakılıyor ve her türlü dua ve tapınmalar ateşin önünde yapılıyor.

Nevruz kutlamalarında, ateşin üzerinden atlayarak arınma inancı var. Ateş aynı zamanda aile ocağını temsil ediyor ve insanları kötülüklerden koruyor. Bu yüzden, kutsal ateş hiç söndürülmeden yakılıyor.

Öte yandan, Zerdüşt dini öğretilerinde doğruluk ve dürüstlük esas alındığından İran hapishanelerinde çok nadir Zerdüşt bulunduğu da söyleniyor.

Kalın bir camın arkasında yanan alevin, 470 yıldır yandığına inanılıyor. Ateş, 1474 yılında buraya getirilmiş. Ateşin şu anda bulunduğu bina ise, 1940 yılında inşa edilmiş.

Yine söylenenlere göre, görevli rahipler, badem ağacı veya kayısı odunları ile ateşi 24 saat destekliyorlarmış.

Tapınağın ve ateşin bakımı için bir Zerdüşt rahip görev yapıyor. Ateşe fazla yaklaşılmaz, çünkü insan nefesinin bile ateşi kirlettiğine inanılıyor.

Bu rahip, nefesini kutsal ateşe vermemek için, ağzını bir bezle örtüyor. Ateşin önünde cam olmasının sebebi de budur.

Tapınağın duvarlarında ise Zerdüştlük dinine ait resim ve yazıtlar var. Bu yazıtlar içinde en ilgi çekeni “İyi düşün, İyi konuş, İyi yap”

Buraya dünyanın dört bir yanından Zerdüştler ziyarete geliyorlar. Dünyanın dört bir yanından Zeştüştleri buraya çeken ateşin yüzlerce yıldır nelere şahitlik ettiği inanılmaz.

Son bir not, Zerdüştler burada yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle, kutsal ateşi Hindistan’a taşımayı düşünüyorlarmış.

 

Kültür Merkezi

Ateşgede’nin hemen yanındaki Kültür Merkezinde şehir halkı tarafından yapılmış hediyelik eşyalar (genellikle seramik), şehirle ilgili fotoğraflar, Zerdüşt dinine ait kitap ve semboller bulup satın alabilirsiniz.

 

Sessizlik kuleleri-Dakhma-Tower of Silence

Bunlar şehrin 2 km uzağında Dakhne denilen yerdedir. (Burayı ziyaret etmek için özellikle sabahın erken saatlerini tercih etmenizi öneririm)

Bunlar, Zerdüşt dini inancı gereği yapılan kulelerdir. Zerdüştler, inançları gereği ölülerini, şehrin yaklaşık 15 km dışında bir tepede bulunan ve sessizlik kuleleri olarak adlandırılan bu mezar yerine getirirler.

Ancak bu mezarlarda hiç ceset bulunmamaktadır. Çünkü Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta’ya göre: ölü bedenleri toprağa gömmek, beslendiğimiz toprağı kirletmek anlamına gelir. Yine ölü bedenleri yakmak ise, soluduğumuz havayı kirletmek demektir. Suya zaten bırakılması söz konusu bile olmaz.

Sonuçta: Zerdüştler, iki yüksek tepedeki kulelerin bulunduğu yere ölülerini getirip, dinlendirirler, yine aynı yerde bulunan derin su kuyusundan alınan suyla yıkarlar ve ardından kuvvetli biri, cesedi sırtında Sessizlik Kuleleri olarak adlandırılan yüksek tepelere çıkarır ve akbabalara sunarmış.

Bu sırada; ağıtlar yakılır ve ölülerin yakınları yine burada görülen bir evde toplanarak tepede biriken akbabaların cesetleri parçalamasını beklerlermiş. Bu sırada bedenin akbabalar ve vahşi hayvanlar tarafından parçalanmasına şahitlik eden bir rahip bulunurmuş.

Bu işlem kısa sürede biterse, ölenin günahlarından hemen kurtulacağına inanılır, hatta sol gözün, sağ gözden önce yenilip bitirilmesi, ruhun azap çekmesine işaret eder diye inanılırmış.

Sonuçta Zerdüştler, ölülerini, yüksek bir tepeye çıkarıp, üstü açık bir yapının içine bırakırlarmış. (Bu adet, yaklaşık 30 yıl önce yani 1980 yılında, İslam devriminden sonra terkedilmiş, yani daha önce uygulanıyormuş, şimdi ölülerini toprağa veriyorlarmış)

Evet, bir süre sonra ölünün kokusunu alan kartal, akbaba ve diğer leş yiyici ve yırtıcı kuşlar, gelip cesedi parçalarlar ve yok ederlermiş. Böylece ölülerin toprağı, havayı ve suyu kirletmediğine inanılırmış.

Daha sonra kalan kemikler yakılıyormuş. Kulelerden biri erkeklere, biri kadınlara ayrılmıştır.

Sessizlik kuleleri, bütün İran genelinde 5 tanedir ve bunlardan 2 tanesi Yezd şehrinde, 2 tanesi Kirman ve 1 tanesi İsfahan şehrindedir.

 

Su kemerleri

Yazd şehri bir çölde inşa edilmiş olmasına rağmen su sıkıntısı yaşanmıyor. Çünkü şehrin derinliklerinde kazılmış olan birçok su kemeri var.

Şehri ziyaret ederseniz, bu su kemerlerini mutlaka ziyaret edin. O sıcak ve kuru bölgede, uzun bir merdivenle aşağıya indiğinizde soğuk ve temiz su alanlarına ulaşabilirsiniz.

Şehirdeki su kanallarının 3.5 km uzunluğunda ve 100 yılda tamamlandığı söyleniyor.

iran.yazd.jameh camii.1
İran Yazd Cuma Camii
iran.yazd.genel.4
İran Yazd Cuma Camii
iran.yazd.cuma camii.1
İran Yazd Cuma Camii

 

Mescid-i Camii-Jameh Mescidi-Cuma Camii

Hemen dünyada 250.000 civarında Yezidi olduğu söyleniyor. Yezd şehrindeki Mescid-i Cuma ve 4 eyvanlı iç avlusu görülüyor.

Şehir merkezinde, 9’ncu yüzyılda yapılan Amir Chakhmaq meydanı (Emir Çakmak) daki bu cami, 1375 yılında Moğol hanı Abu Said tarafından yaptırılmıştır.

Daha önce, 12’nci yüzyılda burada Zerdüşt tapınağı bulunduğu ve caminin onun üzerine inşa edildiği söyleniyor.

Özellikle ilginç fayans işleri, yüksek ön parça, iki yazıtlı şanlı kapı pervazı, masmavi mozaik karolar ve iç duvar süslemeleri ilgi çekmektedir.

Yapının her iki yanında; İran ülkesinin en yüksek minareleri görülmektedir. Minaresinin yüksekliği 48 metredir.

Bu tarihi yapının yüksek minarelerinden birine çıkıp, şehrin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Çölün ortasında, çevresi surlarla çevrili ve çölle aynı renk olan şehir görülür. Özellikle burayı gece de ziyaret etmenizi öneririm çünkü aydınlatılıyor.

Burası 700 yıllık ve şehrin simgesi niteliğinde. Caminin en çok ilgi çeken yanı hikayesidir.

Bekar kızlar, çarşaflarına bir kilit takıp minareye çıkarlarmış. Kilidin anahtarını bu minareden aşağıya atarlarmış. Aşağıda bekleyen bekar gençlerden anahtarı yakalayan ile tatlı yemeğe giderlermiş.

Bu şekilde olan bir tanışmanın doğuracağı evliliğin hayırlı olduğuna inanırlarmış. Camiye bu nedenle halk çöpçatan camisi de diyormuş.

Caminin arka kapısından çıkınca, labirent gibi sokaklar başlıyor, yani kaybolma mümkün. Burada gezerken özellikle evlerin kapı tokmaklarına dikkat etmenizi öneririm.

Kapılarda iki tokmak var ve ses tonları farklı, bunlardan birisi erkek, diğeri kadınlar için. Böylece kapıyı çalanın cinsiyeti hemen anlaşılıyormuş.

 

12 İmam Türbesi

Şiilikte kutsal kabul edilen 12 imamın temsili cenaze törenleri burada yapılıyormuş. Yapı Selçuklu döneminde 11’nci yüzyılda (1037-1157) yapılmıştır. İmamların hiçbiri bu türbede gömülü değildir.

 

Dolatabad Garden

Buradaki Kerim Han Zand tarafından 18’nci yüzyılda yaptırılan bahçe içindeki köşk, güzel vitray pencereleri, karmaşık kafes çalışmalı güzel vitray pencereleriyle dikkat çekmektedir. Bahçenin peyzaj mimarlığı, sulama yöntemi ve yemyeşil bahçeler görülmeye değerdir.

 

Alexander Hapishanesi

Hemen 12 imam türbesinin karşısındadır. Yapı 1360 yılında Ziyaettin Hüseyin Rıza tarafından yaptırılmıştır. İlk yapıldığında medrese olarak kullanılmış, Sonradan İskender döneminde burası savaş esirlerinin tutulduğu bir yer haline dönüştürülmüştür. Yapının kubbeli çatısı ilgi çeker.

Şimdi ise içinde birçok hediyelik eşya, özellikle kilim satılan dükkanlar var. Daha doğrusu her oda, bir dükkan olarak kullanılmaya başlanmış. En alt katta ise bir kafe var.

 

Lari Evi

Geleneksel mimari, vitray pencereler, kapılar, zarif kemerler ve koltukları ile dikkat çeken yapı, Kaçar döneminde yaşamış bir yerel tüccarın evidir ve iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir.

 

 

Su Müzesi

Çölün ortasında, bir su müzesi görünce mutlaka şaşıracaksınız.

İranlılar, 2000 yıldır, sulama ve içme suyunu taşımak için yer altı kanalları yapmaktadırlar. Bunlara “Qanat” ismi verilir. Quanat için su arandığında, su kaynağı yaklaşık 100 metre derinlikte bulunur.

Kaynak bulunduktan sonra, su yukarı çekilir. Böylece hem su ihtiyacı karşılanır hem de yiyeceklerin saklanması için serin bir ortam yaratılır. Mezede Qanat yapımı için kullanılan cihazlar ve fotoğraflar görülmektedir. Ayrıca yine müzede 50 metre derinlikte Quanat görülebilir.

 

Emir Çakmak Kompleksi

Burası 14’ncü yüzyıldan kalmadır. Binanın hemen önündeki Nakhl Palmiye ağacı dikkat çekmektedir. Bu ağaç “3’ncü İmam Hüseyin” in tabutunu temsil ediyormuş. Aşure günü öncesinde bu ağaç kılıç, para ve aynalarla süslenir, insanlar ellerinde davullar ve zillerle ağıtlar yakarak, Kur-an’dan ayetler okuyarak kutlamalar yaparlarmış.

iran.yazd.abarkooh-cypress-tree
İran Yazd Abarkooh Cypress Ağacı

Abarkooh Cypress Ağacı

Ağaç dünyanın ilk on yaşayan en eski organizmaları arasındadır. Bir Rus uzmana göre, 4000 yıldan daha eski olduğu söyleniyor. Bir Japon bilim adamı, ağacın yaşının 8000 olduğunu iddia etmiştir. Ağacın yüksekliği yaklaşık 28 metredir. Bu ağacın önünde fotoğraf çektirmeyi unutmayın.

iran.yazd.kartal dağı.
İran Yazd Kartal Dağı

 

Kartal dağı

Yazd şehrinden otobüsle hareket ettiğinizde, muhteşem manzarası olan kartal dağını mutlaka görmelisiniz. Büyük dev kaya kütlesi, bir kartala benziyor. Oqhab-Kooh (Kartal dağı) olarak adlandırılan dağ, İslamieh tarihi köyünün yaklaşık 1.5 km yakınındadır. Deniz seviyesinden 2018 metre yükseklikte olan dağ, gerek dağcılar ve gerekse turistler için ilgi çekicidir.

 

Cham

Burası bir Zerdüşt köyüdür. Görünürde kimse yok. 2000 yıllık ağacın altında bir kapta ateş yanmaya devam ediyor. Köyün hemen ilerisinde ise, sessizlik kuleleri görülüyor.

 

Meybod

Şehrin 50 km dışındaki bir kasabadır. En çarpıcı tarihsel varlığı Narin Kalesinin tarihi MÖ.3’ncü yüzyıla dayanıyor. İran’daki en eski tuğla yapı olan kale, İran’ın İslam öncesi en önemli eserlerinden birisi. Halen restorasyonu devam ediyor. Kale girişi 2000 riyal. Kaleden şehrin görüntüsü muazzam.

 

Kervansaray

Şah Abbas’ın 999 kervansarayından biridir. İpek yolu üzerindeki kervansaraylar 50 km arayla inşa edilmiştir. Zira bir devenin bir günde alabileceği mesafe 50 km dir. Kervansaray içinde bir kilim müzesi var. Burada birkaç yüz yıllık kilimler sergileniyor.

Ayrıca kilim dokuma tezgahları da görülüyor. Kilimlere yapıldığı tarih ve ustanın ismi işleniyor. Kervansarayın hemen yanında, 300 yıllık bir postane binası var. İçinde o döneme ait fotoğraflar, kullanılan malzemeler, heykel tasvirleri bulunuyor.

Hemen karşısında ise buz evi var. Kışın evin önündeki havuzlara su dolduruluyor, gece donan sudan elde edilen buz, binanın içindeki devasa kuyuda depolanıyor.

Yazın bu buz satılıyor. Binanın yapısından dolayı sıcak havanın sürekli yukarı hareket ederek buzu koruduğu söyleniyor.

 

Chak Chak

Şehirden yaklaşık 52 km uzaklıktadır. Zerdüşt yerleşim yeridir. Kayalık bir tepeye konuşlandırılmış 1300 yıllık bu yer, Sasani Prensesi Nikbahun tarafından yaptırılmış. İsmi suyun kaynağından Tıp, Tıp (Chak Chak) şeklinde damlamasından geliyor.

Zerdüştler için önemli bir merkez olan burada binlerce kişi her yıl 14-18 Haziran tarihinde festival düzenliyor. Yani bir anlamda tüm dünyadaki Zerdüştler için bir haç yeridir.

Köyün tepelerindeki kaya tapınağında, sürekli yanan 3 ateş vardır ve her yıl 15-18 Ağustos tarihlerinde, 4 gün ve 4 gece boyunca burada ayin düzenleniyor. Beyazlar giyen Zerdüştler, bu ayinde tapınakta şarkılar söyleyip, tütsü yakıyorlar.

Orijinal yapıların neredeyse tamamen yok olduğu bu köy tekrar inşa edilmiş. Ancak tarihi hava yok olmuş. Daha çok terkedilmiş bir köy görüntüsü var. Tek ilgi çekecek yanı, belki de bulunduğu yer.