Bartın Ulus

Bartın Ulus

Bartın ilinin deniz kıyısından içeride kalan ilçesi, burada yaylalar yoğun ve ünlü.

ULAŞIM

Bartın Ulus: Ulus, il merkezi olan Bartın’a 37 km. uzaklıktadır. Ulus-Safranbolu arası uzaklık: 62 km. Ulus-Amasra arası uzaklık: 53 km. Ulus-Pınarbaşı arası uzaklık: 55 km.

TARİHİ

Yörenin tarihi: MÖ.3000 yıllarına kadar dayanır. MÖ.800-2000 yılları arasında: bölgede, Hititler bir süre barınmışlardır. Bu dönemlerde: burada kurulan “Paflagonya” devletinin başkenti olarak “Ulus” bölgesini kullanıldığı söyleniyor.

1392-93 yıllarında ise, bu kez Yıldırım Beyazıt tarafından bölge ele geçirilerek Osmanlı topraklarına katılır. Ancak, Osmanlı döneminde, ilçe küçük bir yerleşim yeri olarak kalır.

1944 yılında ise, ilçe olarak, Zonguldak iline bağlanır. 1991 yılında ise, bu kez Bartın şehrine bağlanır.

Ulus ismini: bir Türk aşireti olan “Bozulus” tan almıştır.

Bartın Ulus

GENEL

İlçe merkezi vadide kurulmuş olup, deniz seviyesinden yüksekliği: 200 metredir.

İlçe çok geniş bir orman örtüsüne sahiptir. Bu yüzden ilçe ekonomisinin temeli, orman ürünlerine bağlıdır. Kerestecilik ve maden ocaklarında istihdam edilen işçiler, ekonomik getiri sağlarlar.

Yörede: çok sulu ve lezzetli karpuz yetiştirilir. Ayrıca: ince kabuklu cevizi ünlüdür. Bir de, mürdüm eriği. İlçedeki birçok bahçede, mürdüm eriği ağacı görebilirsiniz.

NE YENİR-NE SATIN ALINIR 

Ulus yöresinde, keten tohumu, keten yağı ve mürdüm eriğinden yapılmış pestil tatmalısınız. Ulus pazarından, rahatlıkla bulabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

Bartın Ulus

ULU YAYLA

İlçe merkezine 27 km. uzaklıktadır. Buranın ortalama yüksekliği: 1200 metre civarındadır. Gitmek isterseniz, burada sizi: muhteşem bir orman, rengarenk çiçekler, pınarlar, mağaralar ve yaban hayvanları karşılayacaktır.

Muhteşem doğal güzelliklerin olduğu bir yer. İlan edilmemiş olmasına rağmen, bir Milli Park görünümündedir. Yörede: bol miktarda yaban hayvanları (karaca, geyik gibi) görülüyor. Özellikle, sık sık domuz av partileri düzenleniyormuş.

Her yıl: Ağustos ayı içinde, bir hafta süreyle, burada, “Ulu yayla Şenlikleri” düzenleniyor.

Bartın Ulus

ULUKAYA ŞELALESİ

Burayı mutlaka görmelisiniz. İlçe merkezinin 17 km. uzağında, Ulukaya köyünün doğusunda, Ulus çayı üzerindedir. Şelale: 10 metre genişliğindeki bir kaya içinden çıkıyor ve 20 metre yükseklikten aşağıya akıyor. Şelalenin döküldüğü yerde, 30-40 metre genişliğinde bir gölet oluşmuş.

Yazın: şelalenin suyunun debisi azalır ve hatta, bazen kuruduğu bile görülmüştür. Ancak, kışın, şelalenin suları adeta coşar ve vadi içinde, çağlayandan aşağıdaki gölete dökülen sular, ortamda bir sis etkisi yaratarak, muhteşem görüntüler ortaya çıkarır.

Ancak, tüm bu güzelliklere rağmen, burada ve hemen yakındaki Ulukaya köyünde, gerek konaklama ve gerekse yemek olanakları yok.

Şelalenin ağzından çıkan suyun bir kısmı; Ulus ilçe merkezinin su ihtiyacının karşılanması için kanallarla ilçe merkezine gönderiliyor.

ÇAĞLAYAN VADİSİ-KANYON

Göletten sonra suyun akıntısı devam ediyor ve akarsu yatağı, bir kanyon oluşturuyor. Bu kanyon: yaklaşık 1 km. uzunluğunda ve kanyonun her iki yanında, duvar gibi yükselen kayaların yüksekliği ise: 30-35 metre civarındadır. Vadi boyunca: birçok mağaralar, pınarlar ve ahşap evler görmek mümkün.

ARDIÇ YAYLASI

İlçe merkezine 33 km. uzaklıktadır. Yaklaşık yükselti: 1500 metre civarındadır. Ardıç kuşlarının burada çok görülmesi nedeniyle, Ardıç yaylası ismi verilmiştir. Buraya gitmeyi düşünenler için; Kasım-Nisan ayları arasında, yani yılın altı ayının, burada karlı olduğunu unutmamaları gerek.

GEZEN YAYLASI

İlçe merkezine bağlı, Kumluca beldesindedir. Ardıç yaylasına 8 km. uzaklıktadır. Diğer iki yaylaya nazaran daha küçüktür.

Ankara Ulus Taşhan ve Sümerbank

 

Ankara Ulus Taşhan ve Sümerbank

Ulus meydanına gittiğinizde, hemen sol yanda, meydana komşu tarihi bir yapı ile karşılaşacaksınız.

Günümüzde: Sümerbank ve diğer bazı kurumlar tarafından kullanılan bina: görünüm olarak zaten görenleri geçmişin derinliklerine götürmektedir. Bu yüzden: bu yapının geçmişi hakkında araştırma yaptım ve aşağıda sizlere kısa bilgi veriyorum.

Öncelikle “Taşhan” dan söz etmek gerekir, çünkü Sümerbank binası, bu Taşhan yıkıldıktan sonra aynı yere yapılmıştır.

Ankara Ulus Taşhan ve Sümerbank

TAŞHAN

Taşhan: 1895-1902 yılları arasında, Ankara Valisi Abidin Paşa’nın mektupçusu Ankara Vilayeti Meclisi İdare Başkatibi İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. Ancak, arazide bir mescit bulunması yüzünden hemen inşaata başlanamamış, Ankara Valisi Abidin Paşa’nın yardımı ile 1888 yılında Niğdeli bir kalfa tarafından yapılmaya başlanmıştır.

Yapı: Hızırlık  dağından getirilen pembe kalker taşlardan inşa edilmiştir ve bu yüzden halk arasında “Taşhan” olarak tanınmıştır. Hanın iç kısımlarında ise, kerpiç ve ahşap malzeme kullanılmıştır.

1892 yılında Ankara şehrine demir yolu gelince, Taşhan Meydanı: istasyon ile ilişkisi nedeniyle, simgesel bir kamusal alan olarak anlam kazanmıştır. Bu yüzden: Ulus Meydanının ismi “Taşhan Meydanı” olarak bilinmektedir. Taşhan’ın da bulunduğu tozlu-topraklı meydana, ancak 1924 yılında parke döşenmiştir.

Taşhan, yapıldığında Ulus’un en büyük binasıdır.

Bu 2 katlı ve 100 odalı han: bölgeyi gezen seyyahların uğradığı ve konakladığı bir yerdir. Hatta, çevre köylerden gelenlerin kağnıları için ayrılmış bir alan, ağıl ve mescit de vardır.

Kurtuluş Savaşı yıllarında cepheden gelen yaralıların tedavi edildiği 150-200 yataklı bir hastaneye dönüştürülmüştür.

1920’li yıllarda, özellikle TBMM açıldığında, Ankara dışından gelen delegelerin büyük bölümü, burada kalmışlardır. Çünkü o dönemde şehirde mevcut diğer hanlardan farklı olarak, burası konaklama ve turizm amaçlı olarak kullanılıyordu.

1928 yılına gelindiğinde ise, burası “Taşhan Palas Oteli” (bir diğer ismi “Hotel d’Angora) olarak faaliyetini sürdürmüştür.

Hanın arka bahçesinde: bir lokanta kurulmuş ve ismi “İmren Lokantası” imiş. İmren Lokantası diye tabela asılmış. Ancak 1928 yılında kurulan bu lokanta: Bolşevik ihtilalinden kaçarak İstanbul’a yerleşen Rus Georges Karpovich tarafından işletiliyormuş ve bunun ismine ithafen zamanla “Karpiç Lokantası” diye anılmaya başlanmıştır.

Lokantanın ilk garsonu da, yine Rus Sergiyev idi. (Bu garson lokantanın kapanmasının ardından, kendi lokantasını “Süreyya Lokantası” ismiyle açmıştır.)

Karpiç Lokantası, Ankara şehrinin kuruluş yıllarındaki en modern lokantası olarak önem kazanmıştır. O dönemde: burası otelin resmi ve özel davetlerinin yapıldığı, Ankara’nın tek müzikli lokantasıydı.

Han: 1933 yılında; sahibinin bankaya borçlarını ödeyememesi nedeniyle banka (İş bankası) tarafından haciz edilir ve icra yolu ile satılır. Hanı, Sümerbank satın alır ve Kaprovich: Merkez Bankasının yanındaki meşhur “Karpiç Restoranı” açar, bu yeni yer de uzun süre Ankaralılar için önemli ve sık tercih edilen bir yer olma özelliğini korur.

Ankara Ulus Taşhan ve Sümerbank

SÜMERBANK

1933 yılında kurulan Sümerbank: özel bütçenin temelini oluşturan katma bütçeli idare uygulamasının ilk ve en önemli örneği olarak dikkati çekmektedir. Çünkü: ticari nitelikli mal üretmesi için kurulmuştur.

Bu kuruluşa: 11 Temmuz 1933 tarihinde Atatürk tarafından “Sümerbank” ismi verilmiştir. Halk tasarrufu ile oluşturulmuş Sümerbank, Türkiye’nin ilk modern tekstil kuruluşu olarak büyük bir üne kavuşmuştur.

SÜMERBANK BİNASI YAPILMASI

1928 yılında: Taşhan’ın yıkılarak yerine yeni ve modern bir banka binası yapılması için proje yarışması açılır. Yarışmaya pek çok yerli ve yabancı mimarın projesi katılır ve mimar Seyfi Arkan’ın projesi kazanır.

Ancak bir neden gösterilmeden bu projenin uygulanması iptal edilir ve yarışmaya katılmayan Alman mimar Martin Elsaeser’in proje yapması ve bunu uygulaması kabul edilir.

Hatta, Cumhuriyetin ilk yıllarında, yabancı mimarlar çalışırken, yanlarında Türk mimar çalıştırma gibi bir zorunluluk olmasına rağmen, Elsaeser, burada çalışırken yanında Türk mimar çalıştırmamıştır, sebebi belirsiz.

Bu arada: Ankara İmar Planı yarışmasını kazanan ve Plan Danışmanı olan Prof. Hermann Jansen: Taşhan’ın yıkılmasını istemez, ancak itirazlarına rağmen, Taşhan yıkılmıştır.

Yeni yapı 1937-1938 yılları arasında inşa edilmiştir. Dairesel formda yapılan yapıda, mimar Elsaeser tarafından modern mimari anlayışı uygulanır.

Betonarme iskelet sistemi uygulanan yapının öndeki alçak kütlesi dıştan ve girişi “Pembe Ankara taşı” ile kaplanmıştır.

Yapının eliptik giriş holü: en etkileyici bölümüdür. Bu giriş holüne: anıtsal bir merdivenle ulaşılan ana kapıdan girilir ve bu merdivenin üstü: dairesel bir saçak ile kapatılmıştır. Eliptik giriş holüne göre simetrik olarak planlanmıştır.

Bu planda, yapı arkaya doğru genişleyerek açılmış, öndeki Sümerbank satış mağazası ve banka kısmı alçak düzenlenmiştir. Yuvarlatılmış köşeleri, merdiveni ve pirinçten sütunları ile, ana giriş, burada simetri aksı üzerine yerleştirilmiştir.

Arkada, genişleyen bölümde: zemin üzerinde beş büro katı bulunmaktadır ve öndeki alçak kısımdan oldukça farklıdır.

Yapıda: tek, üçlü ve dörtlü olarak yerleştirilen pencerelerin ortasındaki gölgelikler: yüzeylerde gölge-ışık etkisi yaratmaktadır.

Yani: bina bittiğinde, Ankara’nın en modern binası ortaya çıkar. Tren garından gelen aksın bakış açısını oluşturacak şekilde tasarlanmıştır.

1988 yılında Sümerbank’ın özelleştirilmesiyle Sümerbank’a ait binanın ismi “Sümer Holding” olarak değiştirilmiştir. 2000 yılında binanın ön kısmı, bir hazır giyim markası tarafından mağaza olarak kullanılmaya başlanır ve daha sonra Özelleştirme İdaresi tarafından Kültür Bakanlığına devredilen bina, Sümer Holding’in genel merkezinin Atatürk Orman Çiftliğine taşınmasıyla birlikte, özel bir üniversiteye devredilir.

Sümerbank Binası içindeki “Oturan Atatürk Anıtı”

İlk önemli Atatürk heykelleri ve Türkiye Cumhuriyeti ulusal anıtları, Heinrich Krippel tarafından yapılmıştır. Avusturyalı Krippel, ilk olarak 1925 yılında, Ankara’daki “Zafer Anıtı” için açılan yarışmayı kazanmış ve Türkiye’ye gelmiştir.

Bundan sonra: İstanbul, Konya, Samsun ve Ankara’da heykeller tasarlamış ve gerçekleştirmiştir. Kendisi 13 yıl boyunca, düzenli olarak Viyana’dan Türkiye’ye seyahat etmiştir. Çünkü eserlerini Viyana’daki atölyesinde üretiyor ve Viyana Birleşik Maden İşletmelerinde dökümünü yaptırıyordu.

Krippel, Atatürk’ü sivil bir kişi olarak tasvir etmiştir. Krippel’in burada bulunan Atatürk anıtı da, taşlar yontularak yapılmıştır. Anıtta, devletin kurucusu Atatürk, merkezi holden yüksekte, taht benzeri bir koltukta otururken görülmektedir.

Atatürk, kollarını bu koltuğun kolçaklarına yaslamış ve bacakları açılı bir halde oturmaktadır. Bakışları, sağa doğru, uzaklara yöneliktir. Anıtın alt kısmına işlenmiş kitabesindeki “inanıyoruz ve yapıyoruz” sözleri, muhtemelen Kemalist yönetimin ekonomik politikasına dikkat çekmektedir.

Böylece, yeni Cumhuriyetin geleceğe yönelik potansiyeli, Krippel’in kendinden emin Atatürk figüründe ifade edilmeye çalışılmıştı.

Evet sonuç olarak Sümerbank binalarında, günümüzde bir üniversite bulunmaktadır. Son olarak üniversitede görevli bir arkadaşımı ziyaret ettiğimde, binayı bana gezdirdi. Binanın önemli bir özelliklerinden birisi de, bir zamanlar bu binanın dönemin hükümetine ev sahipliği yapmasıdır.

Başbakan Adnan Menderes’in makam odası buradadır. Daha da ilginç olanı, yine bir zamanlar devletin Hazine Dairesinin burada bulunmasıdır.

Ziyaret esnasında Hazine Dairesini de gezdim, hatta hazine dairesinin bir müze olarak düzenleneceğini ve ziyarete açılacağı konuşulmuştu, inceledim Hazine Müzesi açılmış, yine bu sitede Hazine Müzesiyle ilgili yazımı bulabilirsiniz. 

 Ankara Hazine Müzesi gezisi hakkındaki yazım için Hazine Müzesi

Ankara kalesi gezi yazım için  Kalesi

 Ankara Resim Heykel Müzesi hakkındaki gezi yazım için  Resim-Heykel Müzesi