Burası, gezginlerin uğrak yeri olan güzel bir kent olarak öne çıkıyor. Her ne kadar ülkenin iç kesimlerinde ve ulaşım zor gibi görünse de, şehir merkezine 1 saat uzaklıktaki “Dali Havaalanı” nedeniyle, şehre gezginler sık sık uğramaktadırlar.
Dali kelimesinin anlamı: taş yani mermer. Çünkü, şehirde, inşaatlarda dekoratif objelerde kullanılan mermer üretimi yaygındır.
Kentin çevresinde, Ortaçağ döneminden kalan surlar var. Günümüzde, bu surların bir kısmı ayaktadır. Surların çevrelediği bölge, turistik bir merkez olarak restore edilmiştir.
Bu turistik bölgedeki eski evler: hediyelik eşya dükkanları, restoranlar, kafeler ve hostellere dönüştürülmüştür.
Özellikle: kafeler, şehirdeki yaşantıyı tatmak ve hissetmek için en uygun mekanlardır.
Buralarda: Bai yerlileri, şehir halkı ve diğer gezginlerle birlikte, sohbet ederek hoş vakit geçirebilirsiniz.
Kafelerde oturmaktan sıkılırsanız, şehirde gezilecek yerler de var.
Özellikle: Dali Old Town: şehirde yaşayan azınlıkların etnik kostümleri ile bulundukları, ilginç bir yer olarak öne çıkıyor.
Şehir merkezine, yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş uzaklığında bulunan: Erhai gölünü gezebilirsiniz. Göl; Çince, kulak şeklinde deniz anlamına gelir. Çünkü, görünüşü kulak şeklindedir.
Göl kıyısında: yerel köyler ve balçık yollar, ilginizi çekebilir. Göl üzerindeki: Putuo adasında ise, Budacı bir tapınak var.
Şehir merkezindeki en önemli yapı ise:
Üç Pagoda Tapınağı (Santasi). Erhai gölü ile karşı karşıyadır. Şehir merkezinin 1.5 km. kuzeyindedir.
Tapınak içinde, birbirine simetrik duran, üç eski pagoda bulunuyor. 1800 yıllık bir geçmişi olan bu üç pagoda, eski Dali şehrinin sembolik yapıları olmuştur.
Bu yapılar: tuğladan yapılmış ve beyaz çamur ile kaplanmıştır. Zarif, dengeli ve görkemli tarzları ile, şehrin turizm sembolleridir. Kilometrelerce uzaktan görülmektedirler.
Bunlar, başlangıçta: uğur olsun diye yapılmışlardır. Yapılış efsanesine göre: Dali şehri bir zamanlar, ejderhaların yaşadığı bir üreme alanı, bir bataklık imiş.
Ejderhalar, kasten doğal afetler yaratmaktadırlar ve insanlar, ejderhaların bu kasıtlı doğal afet yaratmalarını önlemek için, bu pagodaları inşa etmişlerdir.
Qianxum Pagoda:
Burası ana pagodadır. Kral Quan Fengyou tarafından, 823-840 yılları arasında yaptırılmıştır. 69.6 metre yüksekliktedir. Çin ülkesindeki en yüksek pagodadır. 16 katlıdır. Her cephenin merkezinde, Buda heykeli bulunmaktadır. Pagodanın gövdesi: 3.3 metrelik kalın duvarlarla çevrilidir.
Diğer 2 Pagoda:
Bunlar, iki kardeş pagodalardır. Ana pagodadan, 100 yıl sonra yapılmışlardır. Ana pagodanın kuzeybatısındaki pagoda: 42.19 metredir. 10 katlı ve sekizgendir.
Pagodaların arkasında, bir göl var. Bu göle, 3 pagodanın görüntüsü Yansı dağında, muhteşem bir görüntü ortaya çıkıyor.
Bölgede birçok deprem olmasına rağmen ayakta kalarak günümüze gelebilen pagodalar, gerçekten görülmeye değer. Bölgedeki en büyük deprem: 1925 yılında olmuştur. Bu depremde, şehirde yalnızca 101 bina ayakta kalmış, ama pagodalar hiç zarar görmemişlerdir.