Karadeniz’in ismi “Pontus Euxinus” olarak geçer. Yani “konuk sevmez” denizdir. Gerçekten konuk sevmez. 5 dakikası 5 dakikasına uymaz, bilmiyorsanız burada yelken açamazsınız. Ondan dolayı konuk sevmeyen deniz denmiştir. Her yıl, Karadeniz’de onlarca insan boğularak ölür. 0
Diğer adı ise “konuk sever, çok iyi huylu” denizdir. Tam tezat olarak söylenir, sevilsin diye düşünülür. Karadeniz aslında bir tatlı su gölüdür. Binlerce yıl önce bir tatlı su gölü iken, depremlerle beraber boğazlar açılır, boğazlardan çok fazla tuzlu su girişi olur ve Karadeniz 120 metre yükselir.
Buna “Karadeniz tufanı” denir. Ancak bu tufan sadece Karadeniz’de mi idi, yoksa Doğu Anadolu’ya kadar komple sular yayıldı ve sonra çekildi mi? Kesin belli olmamasına rağmen, Nuh Tufanı buna atfedilir. Deniz 120 metre yükselince üst tarafta tuzlu sular, alt tarafta ise tatlı sular kaldı. Tatlı suda yaşayan canlılar dibe çöktüler.
Tuzlu su ve tatlı su karıştı. Ancak aslında bunlar karışmaz, bir çizgi şeklinde birbirlerinden ayrılırlar ve bu durum, birçok yerde ırmakların denize karıştığı yerlerde net olarak görülür. Ancak sonuçta tuzlu ve tatlı su, dipte karışır ve tam bu noktada bir gaz ortaya çıkar. Hidrojen sülfür gazı zehirlidir ve dibe doğru çöker.
Yani Karadeniz’in 200 metre altı zehirlidir, yaşam yoktur, dip ölüdür. Her şey dibe doğru çökünce denizin dibi karanlıktır ve üste koyu bir mavilik yansır ve böylece denize “Karadeniz” ismi verilir.