Hollanda Amsterdam Genel bilgiler

Hollanda Amsterdam Genel bilgiler

GENEL

Amsterdam; Hollanda’nın başkentidir. Ama hükümeti barındırmaz. Yani idari başkent değildir. İdari başkent: Lahey’dir. Amstel nehrinin Zuider Zee’nin tuzlu sularla buluştuğu yerde kurulmuştur.

Şehri bölen kanallar nedeniyle, şehre “Kuzeyin Venedik” i tanımlaması oldukça uygundur. Dünyada görülebilecek en ilginç kentlerden biridir.

Venedik’ten daha çok kanala, Paris’ten daha çok köprüye sahiptir. Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biridir. Dünyanın en ünlü sanatçılarının eserlerinden, esrar tarihi müzesine kadar uzanan, 16-17 ve 18’nci yüzyıldan kalma, 6000 civarında binaya kurulmuş, 50 den fazla müze, bütün kültür meraklılarının susuzluğunu dindirecek kapasitededir.

Hollanda isminin anlamı: “Holl”. Bu kelime, eski Dutch dilinde: “Wooden” (ağaç, orman) anlamına geliyormuş. Yani: “Woodenlands” olarak ülke ismi geçiyor.

Evet; şehir merkezi, küçüktür. Geçmişten kalan mimari mücevherlerin çok azı, günümüze kadar gelmiştir.

TARİH:

Ren nehri boyunca ilerleyerek, burada bir yerleşim yeri kuranlar: eski bir Germen kabilesi olan “Bataviler” di. Daha ilk günlerden bu yana: suyun kontrol edilmesi gerekmişti.

Böylece: baraj kurma çalışmaları ve nehirlerin akışını düzenleme ve taşkınlar başlamış oldu. O günden bu yana da, su her zaman bir sorun olmuştur.

1200 civarında, terp denilen yapay tepeler üzerine, ilk ağaç evler yapıldı. Kasaba: düşman derebeylerine ve deniz sularına karşı düzenlendi. Günümüzde: Dam Meydanı olan Amstel Nehri üzerine, baraj inşa edildi.

Baraj, yalnızca gel-gitleri kontrol etmekle kalmadı, aynı zamanda, deniz aşırı gemilerin, nehir boyunca yüklenmesini engelleyerek ticarete de yön verdi.

1345 yılında, kasabada manevi bir olay meydana geldi. Ölmek üzere olan bir kişiye, komünyon ekmeği verildiğinde, adam bunu yutamadı. Ekmek ateşe atıldığında yanmayınca, bu olay, bir mucize olarak herkesçe duyuldu ve birkaç yıl içinde, Amstelredamme, gözde bir hac yeri haline geldi.

1452 yılında, kentte büyük bir yangın yaşanınca, bina inşaatlarında ahşabın kullanılması yasaklandı ve yerine tuğla kullanılmaya başlandı.

1600-1700 yılları arasında, Hollanda’da altın çağ yaşandı. Doğuyla yapılan ticaret ile zenginleşen Hollanda, Doğu Hindistan Kumpanyası sayesinde, dünyada yayılan bir imparatorluk kuruldu. Amsterdam’da, kanallar inşa edildi. Rembrant gibi ustaların eserleriyle, sanatta büyük ilerlemeler görüldü.

1889 yılında, Merkez İstasyon (Centraal Station) açıldı.

1940 yılında, Almanya, savaşta tarafsız kalan Hollanda’yı işgal ettir.

1986 yılında, “Stopera” kompeksi (Stadhuis ve Opera) tamamlandı.

1999 yılında: Van Gogh Museim’un yenilenme ve genişletilmesi çalışmaları tamamlandı.

Hollanda Amsterdam Genel bilgiler Coğrafi Konumu

COĞRAFİ KONUMU:

Hollanda’nın kuzeyinde bulunan Amsterdam, Amstel nehrinin Zuider Zee’nin tuzlu sularıyla buluştuğu noktaya kurulmuştur. Üzerine yerleşilecek bu kadar az kuru toprakla, burada yaşamaya gelen ilk yerleşimcilerin neden burayı seçtiklerini anlamak pek mümkün değil. Yine de bunun yerinde bir karar olduğu söylenebilir.

Çünkü; Amsterdamlılar, yani “Amsterdammers” kısa sürede nehrin akışını kontrol etmeye ve nehir boyunca ticaret yapmaya başlamışlardır. Devasa Hollanda İmparatorluğunun merkezinde bulunan Amsterdam, tartışmasız bir şekilde, 17’nci yüzyılda, dünyanın en zengin kentlerinden biriydi.

Burada, diğer pek çok ürünle birlikte baharat, rom ve şeker kaşımı ticareti yapılırdı. Çünkü: kent sakinleri, her şeyin en iyisini talep ederlerdi. Bu dönemde “Altın Çağ” ını yaşayan Amsterdam, günümüz kentinin de kalbini oluşturur.

Evet, kent yürüyerek dolaşabileceğiniz kadar küçüktür. Kanalların kenarındaki sokaklar, tur otobüslerinin giremeyeceği kadar dardır. Böylece, görülmesi gereken yerleri hızla geçip gözden kaçırmazsınız.

Burada gerçekle aranıza bir otobüs penceresi girmez. Amsterdam’ı görmek için dışarı adım attığınız anda, yaz güneşinin sıcaklığını hissedebilir, buz gibi bir kış havasında, soluğunuzun buharını görebilirsiniz.

Eğer olur da bir kanal turuna katılırsanız, kendini suyun akışına bırakıp sessizce ilerleyen bir tekneyle, modern dünyadan uzaklaşma olanağı bulabilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Genel bilgiler Ne Zaman Gidilmeli

AMSTERDAM’A NE ZAMAN GİDİLMELİ:

Amsterdam’a yağmursuz bir zamanda gitmek isterseniz: Haziran-Ekim ayları arasındaki dönemi tercih etmeniz gerekiyor. Ayrıca: ünlü lale festivalini görmek isterseniz, Nisan-Mayıs ayları arasında gitmeniz gerekiyor.

Eğer: şehre hafta sonu giderseniz: Cuma günleri, pek çok müze, saat: 21.00 e kadar açık. Rahatlıkla gezebilirsiniz. Ayrıca: meydanlarda, açık hava konserlerini de izleyebilirsiniz.

Hollanda’nın iklimi, soğuk ve yağmurlu kışlar ile sıcak ve yağmurlu yazlardan oluşuyor. Yine de yıl boyunca güneşli günlere rastlamak mümkün. Amsterdamlılar ise genellikle, kışın ayazını özlerlermiş.

Böylece: çok sevdikleri kış sporlarını yapabiliyorlarmış. Paten kaymak onlar için büyük bir keyif. Ama; biz ziyaretçiler için, elbette havanın güzel olması en büyük tercih sebebi. Hava sıcaklıkları: özellikle Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında artıyor ve yaklaşık 20 derece civarında.

En soğuk aylar ise: Aralık-Ocak-Şubat. Ben bu aylarda, Hollanda’ ya gitmenizi kesinlikle önermiyorum, muhteşem bir soğuk var.

Dışarıda gezmek çok zor. En olumlu aylar: Nisan-Mayıs. Bu aylarda, gerek havanın nispeten ılık olması ve gerekse yağmurların az olması büyük avantaj.

Sonuçta: Hollanda’ya gelirken yaz aylarında bile gelseniz, yanınızda çeşitli türlerden giysiler almanızı öneriyorum. Genellikle kat kat giyinmek en iyi sonucu verir.

Bu şekilde, hava sıcaklığına bağlı olarak vücudunuzun ısısını dengeleyebilirsiniz. Ne zaman giderseniz gidin, yanınızda mutlaka su geçirmez bir yağmurluk ve şemsiye bulundurun.

Kalın bir palto ya da mont, rüzgarın ısıracak denli sert estiği kış mevsimi için ideal. Ilık yaz günlerinde: kısa kollu buluzlar ve tişörtler kullanışlı olabilir.

Rahat ayakkabılar, yılın her zamanı ve her mevsim için zorunlu.

Hollanda Amsterdam Genel bilgiler Turizm

TURİZM:

Amsterdam, dünya üzerinde en çok ziyaret edilen 5’ci yerdir. Yıllık: 4.2 milyon turist ülke dışından, bu şehre gelir. Toplam 350 otel ve 45 bin yatak kapasitesi vardır.

TURİZM DANIŞMA BÜROLARI:

Çok az şehir Amsterdam kadar, turistlere yardımcı olacak donanıma sahiptir. Aslında Hollanda’nın genelinde, kapsamlı bir turizm büroları ağı bulunuyor.

Bir kamu kuruluşu olan Vereniging Voor Vreemdelingen-verkeer (Yabancı Trafiği Kurumu), fey-fey-fey olarak okunan: VVV dir. Ayrıca; Dutch Tourist İnformation Office (Hollanda Turist Danışma Bürosu) da ziyaretçilere yardımcı olur.

VVV ile ilgisi olmayan turizm bürolarına ve otel acentelerine dikkat etmelisiniz. Önerdikleri oteller: pahalı, kalitesiz ve bazen de hoş olmayan bölgelerde olabilirler.

Amsterdam’da 3 ve Hollanda’da 450’ye yakın, VVV bürosu vardır. Görevliler: cuzi bir miktar karşılığında: turistik yerler, eğlence, ulaşım, yürüyüş, tur ve etkinlikler hakkında, ayrıntılı bilgiler verir ve döviz bozup: otel, oyun, gösteri, konser ve geziler için adınıza kayıt yaptırabilirler.

VVV kitapçıkları ve haritaları, müze ve gazete bayilerinde bulunuyor. Yolculuğa çıkmadan önce, bilgi edinmek istiyorsanız, NBT nin (Hollanda Turizm Bürosu) bastırdığı broşür ve haritaları kullanabilirsiniz.

PARA:

Diğer Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi, Hollanda’nın para birimi Euro’dur. Yabancı ülkelerin paraları, bankalarda ve döviz bürolarında değiştirilebilir. Bunlar: Central Station, Leidseplain ve diğer alışveriş bölgelerinde yaygındır.

Döviz bürolarının çalışma saatleri, bankalardan daha uzundur. Central Station’da 24 saat açık, bir döviz bürosu var.

Bu işletmelerin camlarında: döviz kurları ve komisyon oranları belirtilmiştir. Belli başlı kredi kartları: otellerde, restoranlarda ve mağazalarda genellikle kabul ediliyor.

Mağazalarda, kredi kartıyla ödemelerde, bir alt sınırlama var. Şunu unutmayın, ki: fiyatları kendi ülke paramıza çevirmek gayet kolay. Doğrudan, iki ile çarpmanız yeter.

DİN:

Hollanda’da: Protestanlık ve Katoliklik başta olmak üzere, Hıristiyanlığın çeşitli mezhepleri yaygındır.

Ancak, son zamanlarda düzenli olarak kiliseye gidenlerin sayısında büyük düşüş yaşanmıştır ve buna bağlı olarak, aralarında Amsterdam’daki belli başlı kiliselerin de bulunduğu pek çok kilisede: artık, ayin düzenlenmemektedir.

Kentte, düzenli olarak ayinlere katılan küçük bir Yahudi topluluğu da varmış. Kent nüfusu barındırdığı çeşitlilik ölçüsünden, farklı din ve tarikatlara inananlar içinde çeşitli olanaklar sunmaktadır.

DİL:

Dünyada, 30 milyon kişinin konuştuğu Flemenkçe, Güney Afrika’daki “Afrikaner” dili ve Belçika’da konuşulan Flamancaya yapısal olarak benzer. Almanca ile ortak yanları vardır ama Flemenkçe’nin grameri daha kolaydır.

Hollandalılar, genellikle çok iyi İngilizce bilirler. Diğer dilleri ise, şöyle böyle konuşabilirler.

GÜVENLİK:

Amsterdam, istatistiki olarak Avrupa’nın en güvenilir şehirlerinden biridir. Ama, yinede yankesicilik ve turistlere yönelik bagajların çalınması gibi suçlar gündeme gelmektedir.

Özellikle, havaalanı transferlerinde, Centraal Station’da ve otelinize giderken; çanta ve valizlerinize sahip olmalısınız. Kalabalık meydanlarda ve özellikle Kırmızı Fener Mahallesinde, eşyalarınıza göz kulak olmalısınız. Gerekli olmayan değerli eşyalarınızı, otelin kasasında bırakabilirsiniz.

Akşam hava karardıktan sonra, iyi aydınlatılmamış, ıssız yerlerden uzak kalmanızda yarar var. Eğer herhangi bir hırsızlık olayı ile karşılaşırsanız, mutlaka hemen polise bildirin.

TUVALETLER:

Kentte bulunan genel tuvaletlerin sayısı sınırlıdır. Mağazalarda ve Manga Plazalardaki tuvaletleri kullanabilirsiniz. Kullanım ücreti, genellikle 50 cent civarındadır. Bar ve kafeler de bu iş için kullanılabilir, ama tuvalete gitmeden önce, bir kahve ya da bira ısmarlamanız beklenir.

BAHŞİŞ:

Bütün bar, restoran ve otel faturalarına, hizmet bedeli dahil ediliyor. Ama yine de servisten memnun olduğunuzun göstergesi olarak, küçük bir miktar bahşiş bırakmak adettendir. Bar ve kafelerde, para üstünü masada bırakmak, alışılmış bir tutumdur. Aşağıdaki miktarlar, isteğinize bağlı olarak değişebilir.

Taksi ücreti: tutarı yuvarlayın. Otelde taşıyıcı: çanta başına, 1 Euro olabilir. Tuvalet görevlisi: 0.5 Euro. Tur rehberi: % 10-15.

Hollanda Amsterdam Genel bilgiler Amsterdamlıların Genel Karakterleri

AMSTERDAMLILARIN GENEL KARAKTERLERİ:

Amsterdam kozmopolit bir şehir olduğu için, Amsterdamlılar, birden fazla dil bilirler ve hem de çabuk kaynaşmayı severler.

Çok çalışkan ve gayretlidirler. Onlar da, en az ziyaretçiler kadar: galerileri ve müzeleri gezmekten keyif alırlar. Zaten, bu nedenle, gösterimler için bilet bulmakta zorlanacaksınız. Hafta sonlarında parklarda piknik yapmaya giderler.

Guruplar halinde kent dışına çıkarak, bisiklete binerler. Restoranlar ve kafeleri doldururlar. İnsanlar, biraya gelmekten zevk alırlar. Ünlü “Kahverengi Barlar” koyu sohbetlerin yapıldığı yerlerdir.

Yazları: meydanlara ya da sokak kenarlarına atılan masalar, etrafı seyrederek bir şeyler içenlerle dolup taşar. Bir masada oturduktan sonra, çok geçmeden, kendinizi bir Amsterdamlı ile sohbet ederken bulabilirsiniz.

Birde gençlerde bir alışkanlık var. “Vuurwerk” adında bir nevi patlayıcı. Atom bombasının küçüğü denebilir. Çok feci ses çıkarıyor. Gençler o patlayınca çok seviniyorlarmış. Aslında bir tür havai fişek.

İLK BAKIŞTA GÖZE ÇARPANLAR:

Kuşkusuz, ilk bakışta, tarihi binalar göze çarpıyor. Sevimli çatıları ve pencereleriyle daracık, uzun binalar, ağaçların dizildiği kanalların kenarında yan yana sıralanmıştır. Binalar: 300 yıldır neredeyse, hiç değişmemiş, demir köprüler ve taş döşenmiş yürüyüş yollarıyla birbirine bağlıdır.

Ki, bu yollarda bir zamanlar: Rembrant gibi sanatçılar ile adını Tasmanya’ya vermiş olan Abel Tasman gibi gezginler yürümüş.

AMSTERDAM SOKAKLARI:

Sokak adları ve numaralarıyla belirtilen resmi adres sistemi: 1795 yılından beri kullanılıyormuş. Ondan önce, ticari binaların amacını ve evlerin yerini bildirmek için çatı taşları ve duvar plakaları kullanılıyormuş.

Adreslerde “Red Fox’dan sonraki üçüncü ev” ya da “yazan el işaretinin bittiği” gibi ibarelere rastlanıyormuş. Bu levhalar, o dönemde olduğu gibi, bugün de eski yerlerinde duruyor. Kanal boyunca dolaşırken, binaların cephelerine dikkatli gözle bakmayı ihmal etmeyin.

Unutmayın ki, şehir yürüyerek dolaşılabilecek kadar küçüktür. Kanalların kenarlarındaki sokaklar: tur otobüslerinin giremeyecekleri kadar dardır. Böylece: görülmesi gereken yerleri hızla geçip, gözden kaçıramazsınız.

Yalnızca: siz de kent sakinleri gibi, yumuşak ve rahat ayakkabılar giymelisiniz. Çünkü: kentin taşlık yollarında dolaşmak yorucu oluyor. Bir de, yağmurlu havalara karşı, ayakkabılarınızın su geçirmeyen bir cins olmasına dikkat edin, yoksa tatil sıkıntılı geçer.

Amsterdam’lılar, kendi sorunlarına, herkesi memnun edecek bir takım çözümler bulmuşlar. Toprakta yerleşilecek yeterince yer kalmayınca, kanallarda ve tekne evlerde yaşamaya başlamışlar. Günümüzde, kentin su yollarında, 2500 den fazla tekne ev bulunuyormuş.

CİNSELLİK VE UYUŞTURUCU:

Yakın geçmişe kadar, büyük ölçüde önem verilen iki konu arasında: cinsellik ve uyuşturucu var. Amsterdamlılar, bu konulara pratik çözümler getirmeye ve iki konuda da, bir orta nokta bulmaya çalışmışlar. Buna karşılık, kent, bir fesat yuvası haline gelmemiş.

Bunun yerine: bazı konuları, kontrol edilebilir bir sınırda tutmaya çalışmışlar. Amsterdam’ı ziyaret ederken, bu tür serbestlikler aklınızda bulunmalı.

Ama yine de durum, sizin ya da sizinle beraber olan kişilerin bir zarar göreceği anlamına gelmiyor.

UYUŞTURUCU-MARİHUANA VE KENTTE KABUL EDİLEN MİKTARLAR:

Amsterdam’da; yetkililer, kentteki belli kahve evlerinde, marihuana tüketilmesine izin vermişlerdir. Bu uygulamayla: uyuşturucu tüketiminde, sözde yumuşak kimyasalların sert maddeler ile bağımlılık yaratan uyuşturuculardan ayrılmasını hedeflemektedirler.

Rastlantı sonucu girdiğiniz bir bar ya da kafede; bu tip bir manzarayla karşılaşmayı ummayın. Smokey Joe’s ya da Bad Man Smokey gibi adlar taşıyan bu tür “ Caffe Shop”ları, dış cephelerindeki renkli yazılardan, hatta buram buram tüten kokularından tanıyabilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Genel bilgiler Gezi Planı

GEZİ PLANI:

Kent merkezi, ilk bakışta, hiçbir plana sahip olmayan, minik cadde ve kanallardan oluşmuş bir labirent gibi görünebilir. Aslında: kentin planı, daha çok örümcek ağının hatlarını andırır. Yapının nasıl olduğunu anlarsanız, çok rahat dolaşırsınız.

Ama: sürekli yürüyeceğiniz için, yanınıza mutlaka rahat bir ayakkabı almanız gerekir. Ayrıca: özellikle kanallar bölgesinde, yerlerde kaldırım taşları ve oyuklar bulunduğundan, mutlaka önünüze bakarak yürüyün.

Elinde fotoğraf makinesi ve video kamerası ile çekim yaparak dolaşanlar; büyük olasılıkla, yere düşüyorlar.

Asıl merkez: Dam Meydanıdır. At nalı şeklindedir ve geniş caddelerden ve dar sokaklardan oluşur. Bu bölge: kanallarla kuşatılmıştır. Büyük çemberler oluşturan bu kanallar ağına: “gracht” denir.

Zamanla genişletilen kanallar ağının içten dışa sıralanışı şöyledir:

1. Heren grancht (Centilmen kanalı)
2. Kaizers grancht (İmparator kanalı)
3. Prinsen grancht (Prenses kanalı)

Kanallar bölgesinde kaybolursanız: kanalların bu dizilişi aklınızda kalsın, yolunuzu bulabilirsiniz. Hatta: baş harflerini unutmasanız yeter: H, K,P (Heren grancht, en içteki kanal)

Küçük caddeler (straats): köprüler ile kanalların üzerinden geçip, merkezden, dışa doğru yayılırlar.

Hollanda Amsterdam Genel bilgiler

Kentte gezinize başlamadan önce: mutlaka bir şehir haritası edinmelisiniz. Rahatlıkla gezebilmeniz için kenti 4 bölüme ayırdım.

Bu bölümleri: Amsterdam’da bulunacağınız bir gün olarak düşündüğümüzde, sanırım bu şehri dört gün de tamamen gezebilirsiniz.

Daha az bir zamanınız varsa veya tercihlerinize göre, gezi planında ayrıntılı olarak belirttiğim yerleri; bir yere yazın ve planı kendiniz de yapabilirsiniz.

Ama şehir merkezinde özellikle: gezmeniz ve görmenizi önereceğim yerler, şunlar:

1. Van Gogh Müzesi.
2. Anne Frank Evi,
3. Rembrant Evi,
4. Rıjk Museum. (Ulusal Sanat Galerisi)
5. Dam Meydanı
6. Jordan,
7. Madam Tussaud Müzesi,
8. Artis Zoo
9. Kanallarda tekne gezintisi.
10. Yel değirmenleri
11. Çiçek pazarı
12. İlginç ve özellikleri olan bir yer olarak, tercih sizin: Wallerjet. Kırmızı Fener Mahallesi (Ziyaretçilerin büyük çoğunluğu, buraya bir den öte, birkaç kez gitmektedirler, ancak elbette çocuklar için pek uygun bir ortam değil, hatırlatırım)

Amsterdam şehrinin yakın çevresinde: gitmenizi önerebileceğim yerler:

1. Volendam
2. Marken
3. Edam,
4. Haarlem ve Keukenhof lale tarlaları.
5. Alkmaar ve peynir pazarı.

Evet, Amsterdam’da iyi tatiller, mutlu geziler.

Fas Turizm Alışveriş Ne Satın Alınır?

Fas da turizm, alışveriş, ne satın alınır

Fas Turizm, Alışveriş, Ne Satın alınır:

Fas’ta; büyük sanayi yatırımları yok. Ayrıca; enerji kaynakları, yani kömür, doğal gaz, petrol de yok. Fas’ın başlıca geçim kaynağı: turizm.

Ülkeye, yılda yaklaşık 7 milyon turist giriyor. Ama, bu yedi milyon turistten elde ettikleri turizm geliri, bizim ülkemize giren 20 milyon turistten elde ettiğimiz turizm gelirinden fazla.

Yani: Faslı, turizmin zengin yönü ile ilgileniyor. Ülkeye, para harcayan turistin girmesini istiyor ve bu şekilde düzen kurulmuş.

Özellikle; Fransız turist bol.

Sonra: İspanyollar. Türklerin pek yoğunluğu yok. Çünkü: uzaklık ve tur fiyatlarının yüksek olması ve beklentilere cevap verilememesi dezavantaj.

Bu ülkede bulunan, eski şehir yani “Medinalar” bizim ülkemizdeki kapalı çarşı benzeri düzenler. Yani; buralar, bir Fransız, bir İspanyol için orijinal ve ilginç olabiliyor ama bizim için, yani Türkler için çok büyük özelliği olan mekanlar değil. Sonuç olarak; 4.5 saatlik uçuş süresi de, bu ülkeye, Türkiye’den olan talebin yükselmesini engelliyor.

Fas da Turizm

Faslı, turizmde üçüncü boyuta geçmiş, yani: turist rahat değil, fiyatlar rahat değil. Asla; pazarlık yapmadan bir malı satın almayın. Dini açıdan; ülkede, faiz haram, ama pazarlık helal.

Fas da Alışveriş

Bir malın fiyatını sorduğunuzda; satıcı fiyatı verir. Bakar; ilgi göstermediniz, sizin fiyatınızın ne olduğunu ısrarla sorar. Kesinlikle; verdiği fiyatın, dörtte birini teklif edin. Kabul etmez gibi görünse de, siz kapıya veya çıkışa yöneldiğinizde, büyük olasılıkla, arkanızdan koşup, malı sizin istediğiniz fiyattan satmayı kabul ettiğini söyleyecektir.

Tek sorun: asla, satın almayacağınız malın pazarlığını yapmayın. Yani; bir malın fiyatı için pazarlık yaptığınızda, eyer satıcı, sizin verdiğiniz fiyatı kabul eder ise, o malı almak zorunda gibisiniz.

Yani; bir anlamda, almalısınız.

Almadığınızda, çok bozuluyorlar. Bu nedenle; pazarlık yaptığınızda, verdiğiniz fiyatı satıcının kabul etmesi halinde, malı almayı düşünerek, pazarlığınızı yapın. Bir olasılık ta, verdiğiniz fiyatın satıcı tarafından kabul edilmemesi ve hani demiştim ya, çıkarken kapıdan arkanızdan koşuşturmaması.

Bu durumda, yani kesin olarak almayı kafaya koyduğunuz bir mal için; satıcıya, onun söylediği fiyatın yarısını teklif edin, inanın kesin olarak o malı alırsınız.

Merrakech ve diğer şehirlerde, satıcılar nispeten uyumlu.

Ama; özellikle Casablanca şehrinde, gerek insanlar ve gerekse satıcılar, biraz fevri yani streslidir.

Bunun sebebinin bu şehre dışarıdan gelen göçmenler olduğu söyleniyor. Yani; Casablanca dışında, kıran kırana pazarlık yapabilirsiniz, ancak Casablancada alışverişte lütfen dikkat.

Örneğin; Merrakech şehrinde, bir yağlı boya resmin fiyatını sordunuz.

Satıcı 650 dirhem dedi. Siz, 150 dirhem teklif edin. Satıcı önce surat buruşturup kabul etmez görünür, tam siz ayrılıp giderken, arkanızdan resmi getirir yani 150 dinarı kabul eder. Bu  sefer siz kabul etmezseniz, adam feci şekilde bozuluyor. Bunu göze almanız lazım, yani pazarlık yaparken ağzınızdan çıkacak rakamı ödemeye hazır olun, çünkü büyük ihtimalle o rakamı kabul edecektir.

Medinalar

Bunun dışında: eski şehir yani Medinalardaki dükkanlarda ve özellikle Merrakech şehrindeki, felaket meydanında; satıcılar sıkıntılı.  Kolunuzdan tutup çekiştiren, önünüzü kesip bir sürü saçma-sapan ve anlamadığınız sözler söyleyen insanların bulunduğu bir ortam. Aslında bu görüntüler, bizlere pek yabancı gelmiyor gibi, belki bu görüntüleri bir yerlerden hatırlamamız mümkün olacak ama yaşamayınca, bu kadar kötü olduğu hiç aklıma gelmemişti gerçekten. Gerçekten sıkıntı veriyor ve içinizden diyorsunuz ki: ” yedi milyon turist ” nasıl olur? Özellikle de, zengin turist? Anlamak mümkün değil. Ama sanırım onlar için, bu tutum ilginç geliyor, yine de yanınızda bir bayan varken, bu tür tutumları hiç hoş olmuyor. Doğal olarak içinizi bir ürküntü kaplıyor.

Ayrıca; yemek yemeye gittiğinizde, önünüze konulan tarife ile, yerli halka sunulan tarifenin farklı olduğunu göreceksiniz.

Hesabı istediğinizde, hesap yapılan tarife ile, size sunulan tarifenin farklı olduğunu göreceksiniz ve tüm bunlara şaşıracaksınız.

Kısa bir gezinti düşünüp, faytona bindiğinizde, sürücünün, faytonu bir sokak arasında durdurup, sizi indirdiğini, kolunuzdan tutup bir dükkana soktuğunu, dükkanda her ne kadar istemediğinizi söyleseniz de, bir halı-kilim şovuna muhatap kalacağınızı, şov sonucu satın almadığınız takdirde geride bir sürü asık suratlı insan bırakarak kaçar gibi mekandan ayrılmak zorunda kaldığınızda
şaşıracaksınız.

Yemek yemek için, bir restorana oturduğunuzda,

birden fazla kişi iseniz ve yalnızca bir veya birkaç kişinin yemek yeme durumu söz konusu olduğunda, restoranda sizlere servis yapılmadığını görüp yine şaşıracaksınız. Yani, 4 kişi bir restorana oturdunuz, 3 kişi yemek istedi, hayırrrr, servis yapmıyorlar.

Faslı satıcı, işi o kadar ileri götürmüş ki; yanınıza yaklaştığında, ilk sorduğu soru: ” hangi ülkedensin?” çünkü mensup olduğun ülkeye göre, birkaç kelime söyleyip, gönlünüzü fetih edebileceğini düşünüyor.

Örneğin: Türk dediğinizde,

hemen ” Tarkan, Şıkıdım, Hasan Şaş, Galatasaray ” muhabbetleri başlıyor. Bu arada; kolunuzdan çekiştirmeyi de ihmal etmediğini hatırlatmalıyım. Bu sırada, büyük olasılıkla, diğer yanınızdan da, başka bir satıcı veya dilenci, kolunuzu çekiştiriyor.

Fas turizm, alışveriş ne satın alınır

Türklere bakış açıları

Yani; hani derler ya, Faslının Türklere bakış açısı nedir? Bence, Müslüman bir halk olmamızdan dolayı, Faslının düşünsel yapısında, ayrı bir yerimiz olduğunu sanmıyorum veya öyle bir duygu hissetmedim. Faslı her ülke vatandaşına eşit yaklaşıyor, onun için sanırım önemli olan alışveriş yapmak, para kazanmak. Sanırım bu yazdıklarımı hayal bile edemiyorsunuz, ama yaşanan gerçek bunlar. Gittim, gördüm ve bunları yazıyorum. Umarım; siz gittiğinizde, eyer gitmeyi düşünürseniz ve giderseniz, bu tür şeylerle karşılaşmazsınız, ama kesinlikle, bu söylediğim mümkün değil, karşılaşmamanız imkansız.

En iyisi hazırlıklı olmak.

Çok ülke gezdim ve birçoğunda karşılaşmadığım bir durumdan söz etmeden geçmek istemiyorum. Şöyle ki, şehirde gezerken bir ara kaybolduk, hani derler ya, Fas’ın dar sokaklarına dalın ve kaybolun. Bende kayboldum ve çıkış yolunu sorduğum bir çocuk, bana yolu tarif edebileceğini söyledi, takıldım peşine, o önde ben arkada, bir süre gittik, yaklaşık 5 dakika, istediğim yere vardığımda, teşekkür etmeyi düşündüm, çocuk para istedi.

Para; bu ülkede baş faktör olmuş.

Şaşırmamak elde değil. Yol gösteren, yol tarif eden insanın para istemesi, belki inanamayacaksınız ama giderseniz, karşılaştığınızda hak vereceksiniz. Dikkat, az para verirseniz, verdiğiniz paranın kabul edilmeme riski de var, unutmayın.

Hani, diyebilirsiniz ” paramı verilir, ben vermem”. Hayır, yabancı bir ülke, yabancı dil, yani konuşarak anlaşacak durum yok, çevrede polis, devlet gücü gibi bir unsurda yok, hadi bu şartlar altında vermeyin, sanırım başınıza ne gelebileceğini hayal bile etmek olanaksız. Ama sıkıntı olacağı kesin.

Hafta sonu her yer kapalı.

Hafta içinde ise; dükkanlar, saat: 10.00 gibi açılıp, öğle arası dışında, saat: 18.30 gibi kapanıyor. Cuma namazı saatlerinde ve sonrasında; dükkanlar yine uzunca süre kapalı. Çünkü; cuma namazı sonunda, mutlaka evlerine gidip geleneksel kuskus yemek ve sonra bir süre uyku, Faslının geleneği. Bu saatlerde, yani cuma namaz saatlerinde, restoranlar bile kapanıyor, yemek düzeninizi buna göre ayarlamanızda yarar var.

Fas turizm alışveriş ne satın alınır

Neler satın alınır

Alışveriş sokaklarda yaşanıyor. Küçük el işi atölyeleri ve küçük dükkanlar göreceksiniz. Fas’a ait: orijinal ve satın alabileceğiniz objeler şunlar olabilir: ağaç/ahşap işlemeli objeler, rengarenk Fas terlikleri, porselenler. Ancak; porselenlerin el işlemesi olduğu söylenmesine rağmen, birçok şehir ve dükkanda, hep aynı model ve cins porselenleri gördüğünüzde, bunların el işlemesinden ziyade, fabrikasyon olduğunu düşünmemek elde değil. Yine de: irili ufaklı birçok porselen obje mutlaka beğeninizi kazanacaktır, satın alabilirsiniz. Ahşap işlemeli objeler ise; yöreye özgü: minik ve çok çeşitli kutular, özellikle develerin işlendiği çeşitli hayvan çeşitleri, büyük boyutlu ve pahalı vazolar, sehpalar alınabilir.

Berberi kültürünü yansıtan; halı-kilimler satın alınabilir.

Deriden yapılmış objelerde çok bulunuyor. Bunlar; el işçiliği ürünü; çeşitli çantalar, cüzdanlar, kemerler vs. Yün örgü; rengarenk takkeler satın alınabilir. Bunların fiyatını sorduğunuzda, 20 dirhem duyacak, ama sonuçta bunları 10 dirheme satın alabileceksiniz.

Bazı internet sitelerinde yazıldığı üzere; kumaş, hayır ben hiç görmedim.

Bunun dışında; tekstil ürünleri çok fazla, özellikle: çok çeşitli cins ve renklerde şallar var. Ama; şunu düşünmeden geçmemek gerek. Burada satılanların çoğunu, aynı fiyata, bizim ülkemizde de bulmak mümkün. Bu düşünce söylenince, Fas ve Fas ta yaşayanlar, tamam bizim ülkemizde de var, ama buradakiler farklı diye bir yorum yapıyorlar. Örneğin; bir baharatçıdan, dere otu alın deniliyor, peki, bizim ülkemizde de dere otu var denildiğinde ise, buradakinin farklı olduğu söyleniyor. Yani; bizim ülkemizdeki dere otu, ikinci sınıf dereotu mu ki, buradaki farklı. Sonuçta; zaten alışılmış bir lezzet, tat var. Yani; dünyanın bu ucundan, dere otu alıp ta, ülkeme getirmem. Buradaki alışverişlerde; önemli olan, ülkemizde bulunmayan bir objeyi bulup satın almak veya ülkemizde de bulunabilen bir objenin burada daha ucuz bir fiyata bulunması sonucu satın alınabilir özelliği ortaya çıkar.

Fas da alışveriş, dükkanlar
Bu tür yaklaşımlara uygun objeler mutlaka göreceksiniz,

ama inanın, fiyatını sorduğunuzda, fiyatının çok da uygun olmadığını duyacak ve şaşıracaksınız. Yine de; alışveriş, turizmin gereği, hiç bir şey almasanız da, yakınlarınız, arkadaşlarınız hediyelik birkaç parça düşünür, sizin de buna istinaden düşünmeniz gerekir ise; ufak tefek mutlaka alabilecek birkaç şey bulacaksınız. Özellikle: ahşap, porselen, deri hediyelik objeler bulabileceksiniz. Fiyatlara gelince, nispeten uygun, ama Türkiye’de bulabileceğiniz objelerin fiyatları, bizim ülkemizdekinden daha uygun değil. Baharatçıda, bir kilo incir için 8 TL. vermeniz gerek, bizim ülkemizde de, incirin kilogram fiyatı buna yakın. Peki fark ne? Yani; buradaki incir güzel ve lezzetli de, bizim ülkemizdeki ve özellikle Aydın civarından satın alabileceğiniz incir, lezzetli ve güzel değil mi?

Buna yazarken, bir kısım anlayışı kıt okuyucu, Fas ülkesine incir almaya mı gittin gibi yorumlar bırakmışlar.

Değerli okurlar, elbette “incir” yalnızca bir örnek, nasıl bir örnek, Fas ülkesindeki fiyatlarla, kendi ülkemizde ki fiyatları karşılaştırmanız için bir örnek.

Yine de, Fas ülkesinde güzel birkaç gün geçirdim, gerek Fas ve gerekse Faslılara sevgim ve saygım elbette sonsuz. Yoksa yazdığım olumsuz yorumlar, tamamen tarafsız, keşke yetkilileri okusa da önlem alsalar. Yani, ben yazmamış olsam, Merrakesh şehrinde cehennem meydanında, satıcılar veya dilenciler rahatsızlık verici bir ısrarla kolunuzdan tutup çekiştirmeyecekler mi, bunlar ben yazınca mı insanlar rencide oluyor? Hayır, bunlar gerçek, gittiğinizde göreceksiniz, yaşayacaksınız. Ama dedim ya, Fas insanına, saygımız sonsuz.

Fransa Marsilya

Fransa Marsilya

Şehri anlatmaya başlamadan önce, 2013 yılı için “Avrupa Kültür Başkenti” olarak seçildiğini belirtmek istiyorum. Ayrıca: 2012 yılında, şehir: 1996 yılından bu yana “Dünya Su Başkenti” seçilmiş ve 2012 Dünya Su Forumu burada toplanmıştır. Bir zamanlar “Massalia” olarak isimlendirilmiştir.

Şehrin: 2500 yıl kadar eskilere giden tarihi bir geçmişi söz konusudur. Günümüze yakın dönemde ise, yine bu şehir: bataklık ve uyuşturucu ticaretiyle anılır olmuştur. Çünkü: şehir, “kenevir” üretimi ve ticaretinde, dünya üzerinde ilk sıralardır. Kenevir denilince esrar yanında: askı ve halat üretimi de yaygındır.

Ancak, son dönemlerde, şehirde ve limanda yapılan yenilikler ve tasfiyeler sonucu, şehir, özellikle büyük limanı nedeniyle, deniz yolculuğu yapanların akınına uğramaya başlamıştır. Liman: Avrupa genelinde dördüncü, Fransa ve Akdeniz genelinde ise, birinci büyüklüktedir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Şehrin tarihi geçmişindeki en anlamlı olay: 1792 yılında, Fransa devrimi ve devrimci hükümeti savunmak için, buradan, Paris şehrine 500 gönüllü gönderilmesidir. Marsilya ve Paris arasındaki bu yürüyüşlerde söylenen “devrim için toplanma çağrısı” sonraki dönemlerde “Le Marseillaise” olarak bilinen “Fransa ulusal marşı” haline gelmiştir.

Evet: şehir

Fransa’nın güneydoğusunda, Provence-Alpes-Cote d’Azur bölgesinin başkentidir. Fransa’nın nüfus yoğunluğu açısından, ikinci büyük şehridir. Şehir nüfusu: 860.365 kişidir. Avrupa’nın ise, en büyük kara alanına sahip şehridir. Deniz kıyısı: Calanques bölgesinde 20 km . olmak üzere, toplam 57 km. dir.

İklim değerlendirmek gerekirse, burası sıcak bir yer, yıllık güneşli gün sayısı 300 civarındadır. Ortalama sıcaklıklar, yaz döneminde 25 derece, kış döneminde ise, 12 derecedir. Buna göre şehri ziyaret dönemini planlayabilirsiniz.

Fransa Marsilya

Şehirde

Ülkenin en büyük kuruvaziyer limanı bulunmaktadır ki, bu limanın yıllık yolcu kapasitesi: 705.000 kişidir.

Marsilya: bir film şehridir. Marsilya filmleri ve sineması: ülkede Paris’ten sonra üst düzeydedir. 1 Temmuz 2009 tarihinde kurulan “Belle de Mai” multi-medya merkezi: film endüstrisinin büyümesi yönünde önemli bir atakta bulunmuştur.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Şehirde: 450.000 öğrenci, 70’den fazla konsolosluk ve Fransa ülkesinin ikinci büyük araştırma merkezi bulunmaktadır. Şehir: neredeyse “Cezayir” kökenli, kuzey Afrikalı insanların bulunması nedeniyle, zenci-Arap karışımı bir insan toplumunu barındırmaktadır. Yani, şehirde bolca esmer insan göreceksiniz.

Giriş kısmı için, son ve önemli bir not;

Stadyum: üzeri tamamen örtülmüş ve 67.000 seyirci kapasiteli hale getirilmiştir. Yenileme projeleri kapsamında: mağazalar, oteller, evler, ofisler ve spor klinikleri de yapılmıştır.

GÜVENLİK

Evet, ulaşım bölümünden önce, güvenlikten söz etmek istiyorum. Bu şehir: İtalya’da Napoli şehrini görenler varsa, ona benzer bir yer olarak dikkat çekiyor, yani hiç uzatmadan, bu şehrin güvensiz olduğunu söylemem gerekir.

Napoli şehrinde, şehirliler, arabalarının kapılarını kilitlemezler diye duymuştum, çünkü: hırsızlar arabayı soymaya kalkarsa, arabanın camını kırıp, kapısını bozmasınlar diye. İşte: bunun bir benzeri, Fransa ülkesinde “Marsilya” Yukarıda da söz etmiştim, bir zamanlar büyük uyuşturucu şebekeleri ve Mafya faaliyetlerinin yürütüldüğü bu şehir, her türlü önlem alınmasına rağmen, hale pek tekin denilemez.

Öte yandan, 2013 yılı Avrupa Kültür Başkenti ve 2016 Yılı Avrupa Futbol Şampiyonası, binlerce, milyonlarca kişi, buraya, bu şehre gelecekler. Ama, bir yandan da, şehirde, motosikletli kapkaççılar kol geziyor.

Araba kiralayıp, ışıklarda durduğunuzda, bu kapkaççılar, hiç sıkılmadan, arabanızın kapılarını zorlayabileceklerdir.

Evet, bu şehirde, mutlaka dikkatli olmanız, özellikle zencilere karşı aşırı dikkatli olmanızı öneririm. Sizden sigara filan istediklerinde, sakın çantanızı açıp vermeye kalkmayın, açık çantadan mutlaka bir şeyler çalmayı düşünecekler ve davranacaklardır.

Hatta: bir bankta otururken, çantanızı bile çalmaya kalkabilirler. Üzerinde kötü elbiseler, başında takke bulunan yaşlılardan bile çekinmeniz gerek.

Özellikle, bayanların, geceleri yürürken yanlarında mutlaka bir erkek olması gerekir. Çünkü: sokakta yaşayanlar çoğunluktadır. Dışarıdan her şeyi normal görülen bir otel, fuhuş oteli çıkabiliyor.

Gündüz vakti metroya bindiğinizde: bir elinde darbukası, diğer elinde esrarlı sigarası ile, sarışın bir Arap vagonunuza binip, bir sonraki istasyonda bütün vagonun boşalmasına sebep olabilmektedir.

Evet, son bir not: dediğim gibi, sokaklarda Araplarla çok karşılaşacaksınız ki, inanın burayı sanki Araplar istila etmiş diyeceksiniz.

Fransa Marsilya

ULAŞIM

“Marseille Provence Airport” isimli havaalanı, şehir merkezinden 30 km. uzaklıktadır ve Marsilya havaalanından hareket eden otobüsler, yolcularını, şehir merkezindeki Saint Charles Tren Garına getirirler. Buradan da, taksi yada metro ile, istediğiniz yere ulaşabilirsiniz. Otobüsler: 05.10-00.10 arasında, her 20 dakikada bir hareket ediyor. Yolculuk süresi, 25 dakika sürüyor ve ücreti, 8.50 Euro.

Havaalanı ile şehir merkezi arasında taksi tercih ederseniz, muhtemel ödeyeceğiniz ücret, gündüz için 40 Euro, gece için ise 50 Euro’dur.

Evet, Fransa ülkesinin dördüncü büyük havaalanı ile, 27 ülkeden, 89 şehre bağlantı yapılıyor. Paris-Marsilya arası uçuşları, 1. saat 20 dakika sürüyor. Marsilya-Paris arasında hızlı tren tercih ederseniz, yolculuk 3 saat sürüyor.

Yine, Marsilya ile diğer bazı şehirler arasındaki, hızlı tren ile ulaşım süreleri şunlardır: Marsilya-Lyon arası, 1 saat 50 dakika, Marsilya-Lille arası: 5 saat, 20 dakika, Marsilya-Bruxelles arası: 5 saat 20 dakika, Marsilya-Toulouse arası: 3 saat 20 dakika, Marsilya-Geneve arası: 4 saat 45 dakika.

St.Charles Garı

Birçok Fransız filmine mekan olan bu yapı: şehrin yüksek tepelerinden birinin üzerine kurulmuştur. Garı, şehir merkezine bağlayan “Boulevard d’Athenes” caddesi üzerinde, alçalarak ilerleyen merdiven basamakları üzerinden, şehrin muhteşem manzarası izlenebilmektedir.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

2 tane yer altı metro hattı var. Bu hatlarda: M1-Mavi çizgi: genellikle doğu-batı yönünde hareket eder. M2-Kırmızı çizgi ise, güneyden kuzeye çalışır. Her iki hat: Castellane bölgesinin güneyinde kesişirler. Onlar üzerinde: 30 otobüs hattı ve iki tramvay hattı bulunmaktadır. Metro vagonları klimalıdır ve duyurular “İngilizce” ve “Fransızca” olarak yapılır.

80 civarında otobüs ve tramvay hattı ve çok sayıda bisiklet kiralama otomatı bulunuyor. Metro, her gün: saat: 05.00-22.30 saatleri arasında faaliyettedir. Cumartesi-Pazar günleri, metro hattını: saat: 00.30 ile 05.00 arasında “fluobus” denilen sistem devralıyor.

Tramvaylar, her gün saat: 05.00-00.30 arasında faaliyet sürdürmektedir. Bilet sistemi şöyledir: yolculuk başına tek bilet, 10 yolculuk için kart, 3 günlük sınırsız kart. Bu karta “Special visite” ismi veriliyor.

Fransa Marsilya

GENEL TATİL GÜNLERİ

Aşağıda belirteceğim günlerde: bankalar, mağazalar ve diğer mekanların birçoğu kapalıdır. Ziyaretinizi buna göre düzenlemenizde yarar var.
1 Ocak Yeni yıl günü
Nisan Paskalya günü
1 Mayıs İşçi bayramı
8 Mayıs 1945 zafer günü
14 Temmuz Milli bayram
15 Ağustos
1 Kasım
11 Kasım Ateşkes günü
25 Aralık Noel günü

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

ALIŞVERİŞ

Şehirdeki mağaza ve dükkanlar, genellikle: saat: 10.00-19.00 arasında, kapanmadan gün boyu açıktırlar. Peki ne satın alınır? Marsilya zeytinyağlı sabunları çok ünlüdür.

Büyük oranda zeytinyağı içeren bu sabunlar, her ne kadar Marsilya sabunu olarak bilinip ünlense de, bir zamanlar bu sabunların, gemilerle “Halep” ten geldiği söylenmektedir.
Siz yine de “lavanta ve Marseille sabunu” alın.

Şehir Merkezi

Burada: herkes için, küçük el sanatları satılan butikler, mağazalar ve hediyelik eşya satan dükkanlar bulunur. Ayrıca: büyük markalar ve mağazalar geniş bir yelpaze sunmaktadırlar.

Genellikle “Moda sokağı” olarak anılan “Rue Saint-Ferroel, Rue de la Tour” ve “Cours d’Estienne” denilen yerlerde, gerek alışveriş ve gerekse yemek ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Bölgeyi çevreleyen sokaklarda: mutfak ve yemek gereçleri, ev mobilyaları, şekerciler ve geleneksel dükkanlar, kuyumcular, kitapçılar, moda mağazaları ve aksesuarcılar bulunur.

Rue Paradis ve Rue Grignen

Burası: lüks eşya mağazaları ve tüm önemli markaların satıldığı bağımsız butiklerle dolu bir bölgedir.

Centre Bourse

Burada: 200’den fala mağaza var ve alışveriş severler için, genellikle şık ve daha rahat tarz giyim ürünleri satılıyor.

Bölgedeki hediyelik eşya (sabun, zeytin yağı vb. gibi) ve hediyelik eşya dükkanları: Eski Liman ve Le Panier arasındaki bölgede bulunmaktadır. Bu bölgedeki mağazalarda (Galeries Lafayette vb. gibi) geleneksel ürünler ve yine bu bölgede “Marsilya temalı” ürünler bulup satın alabileceğiniz yerler var.

Old Town Bölgesi

Son birkaç yıl içinde: “Le Penier” denilen bölge: sanatçıların stüdyoları ile dolu bir yer haline gelmiştir. Buradaki sanatçılar el sanatları (resim, heykel, seramik, ahşap gibi) yapıyor ve galerilerde satıyorlar. Ayrıca: gastronomi ürünleri (çikolata, zeytin yağı gibi) bulup satın alabilirsiniz.

De la Republique Rue

Şehir merkezi yenileme çalışmaları sırasında, bu bölge, Hausssman isimli mimar tarafından tasarlanmıştır. Burada: büyük ulusal ve uluslar arası zincir mağazalar, geniş ve ağaçlıklı kaldırımlar vardır ve kruvaziyer limanından, şehir merkezine doğru ilerlemektedir. Burada, 2014 yılında bitirilmesi planlanan, büyük bir eğlence merkezi yapılmaktadır.

Cours Julien ve Notre Dam edu Mont

Eski Limanın hemen yakınındadır. Bu bölge: gölgeli teraslar bulunan mahalleleri, yaya sokakları, çeşme ve havuzları ve restoranları ile, ziyaretçilere birçok imkanlar sunmaktadır. Ayrıca: yine burada tasarımcı ve moda butikleri, kitap mağazaları, saç tasarım stüdyoları, sanat galerileri, tiyatrolar bulunmaktadır.

Belsunce ve Noailles

La Canebiere’nin iki yanında bulunan bu bölgede: toptancılar, baharat satıcıları, çay salonları bulunmaktadır. Daha çok, oryantal bir çarşı atmosferi yaratılmış.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

NE YENİR- NE İÇİLİR

Marsilya denilince, yemek kültürünün temelinde: zeytinyağı ve sarımsak bulunur. Marsilya: yabancı mutfakları benimsememesi ile bilinir. Buraya has bir şeyler tatmak isterseniz: baharatlı yemekler, balık, kabuklu deniz ürünleri yemelisiniz. Bunların yanında bazı spesiyaller bulunur. Bunların başında bulunanlar şunlardır: boullabaisse, soupe au pistou, pieds et paques, Marsilya pizzası.

Restoranlar

Marsilya şehrinde: her ne kadar etkilenmedi denilse de güçlü bir İtalyan etkisi görülür ve buna bağlı olarak oryantal yemekler ve Akdeniz yemekleri ve elbette deniz ürünleri spesiyalleri, şehrin birçok restoranında sunulmaktadır. Bu restoranlar iyi dekore edilmiştir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

TURİZM

Marsilya şehri: sanat ve kültür dolu bir şehirdir. Zaten, en başta belirttiğim gibi, 2013 yılı için Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmiştir.

Şehir: yüzyıllardır her bir kültürün kurduğu yerleşimin üstüne yenisi kurularak günümüze kadar gelmiştir. Yunan ve Roma kökeninden başlayan yolculuk, Ortaçağ dönemine ait dini vakıflar, 16’ncı yüzyıla ait tahkimat, 17 ve 18’nci yüzyıllara ait zengin yapılar ve 19’ncu yüzyılda yapılan prestijli binalar, şehir ziyaretçilerini, geçmişin çok uzun bir sürecinden günümüzün modern zamanlarına doğru muhteşem bir yolculuk yaptırmaktadır.

Şehir: anıtlar ve müzeler açısından zengindir. Şehirde, 21 tane müze bulunmaktadır. Şehirde: deniz ve tepeler arasındaki boşlukta ve Calanques bölgesinde ise, olağanüstü bir doğal ortam bulunmaktadır. Yani: şehir alanının yarısı, kamu parkları ve bahçelerin bulunduğu, 400 hektarlık bir yeşilliktir.

Fransa Marsilya

LE GRAND TOUR

Bu açık bir üst güvertesi bulunan 80 yolcu kapasiteli otobüs: şehrin fantastik ve benzersiz görünümünü sunan bir gezi turu yapmaktadır. Tur yaklaşık 1 ile 1.5 saat arasında sürmektedir. Tur esnasında, 13 durak üzerinde, herhangi birinde inebilirsiniz. Rehber, tur sırasında birçok dilden anlatımda bulunuyor.
Tur ücretleri: yetişkinler için, 18 Euro, çocuklar için 9 Euro’dur.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

PETİT TRAİN-LİTTLE TRAİN-TURİST TRENLERİ

Marsilya şehrini ziyaret ettiğinizde, küçük ve renkli trenler göreceksiniz. Bunlar: beyaz/mavi şeklinde, Marsilya üniforması renklerine boyanmışlardır.

Bu trenler ile: Eski Liman-Notre Dame de la Garde arasında seyahat edebilirsiniz. Veya: Panier bölgesinin eski ve dar sokaklarını dolaşabilirsiniz.
Tren ücretleri: yetişkinler 7 Euro, çocuklar 4 Euro’dur.

Notre-Dame de la Garde Bazilikası önünden hareket eden tren: Nisan-Aralık ayları arasında: her gün saat 10.00-16.20 arasında çalışır, eski Liman kale, Corniche Pharo, Notre-Dame de la Garde hattını izler, tur yaklaşık 45 dakika sürer.

Eski Marsilya Little Train: eski liman bölgesinden hareket eder, katedral ve Vielle Charite boyunca ilerler, Panier semtinden geçer, tur yaklaşık 1 saat 5 dakika sürer.

Friol Archipelago Little Train: Liman Frioul ile St.Esteve arasında hareket eder, yalnızca Temmuz/Ağustos aylarında çalışır, yetişkinler için 4 Euro, çocuklar için 2 Euro ücret alınır.

Fransa Marsilya

PAVİLİON M

Villeneuve Bargemon yakınındaki City Hall’in hemen yanındaki burası: Marsilya-Provence 2013 fuar merkezi olarak düzenlenmiştir ve 2013 yılı boyunca halka açıktır. Burada: şehrin ve 2013 yılı kültürel etkinlik programlarının tanıtımı yapılır.

Burada: bölgedeki tüm etkinlikler için rezervasyon veya bilet satın alabilirsiniz. Programlar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Konaklama, yeme-içme, ulaşım hakkında pratik bilgiler edinebilirsiniz. Şehirdeki geçici sergileri burada izleyebilirsiniz.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

 

PLAJLAR

Marsilya sahil şeridi, kuzey ve güney yönünde bir hilal şeklinde uzanır ve plajlar: kaya, kum ve çakıllıdır.

Prado Sahil Parkı

1975 yılından önceki dönemde, Marsilya şehrinin deniz sahili: 42 km. uzanmaktadır. Ancak, deniz sahilinde, herhangi bir tesis bulunmamaktadır. Prado sahil parkının oluşturulması ile: yaklaşık 2 km. uzunluğundaki kum ve plajlar: 26 hektarlık yeşil alan içinde, 10 hektar olarak uyumlu bir şekilde uzanmaktadır.

Denizden kazanılan 40 hektarlık bir alan üzerine yapılan böyle bir tesisin tamamlanması ile: denizdeki fırtınalar, rüzgarlar, mistral ve kirlilik önlenmiştir. Her yıl, 3-3.5 milyon insan: çimler üzerindeki bu park alanında, gerek oyun alanlarından, gerekse dinlenme alanlarından yararlanmaktadırlar.

Ayrıca: burada, uluslar arası üne sahip, muhteşem bir “kay-kay” pisti var. Kaykay parkının hemen yanında: Bonneveine Cove ve Vieille Chapelle plajları bulunuyor. Bu plaj bölümünde: yaz aylarında ilk yardım ve cankurtaran hizmeti var. Ayrıca: tuvaletler, duş alanları, oyun alanları, dinlenme stantları var.

Kuzey bölümü

Bu bölümde: L’Estaque’den sonra Corbiere plajları bulunuyor. Burası: Belediyeye ait su sporları merkezidir. Burası, da denizden kazanılan alan üzerine düzenlenmiş bahçeler arasındadır. Kısmen gölgeli ve ince kum olan bu plaj bölgesinde: tuvaletler, duşlar ve giyim mağazası bulunmaktadır. Deniz çok derin değildir. Plaj voleybolu oynanmaktadır. Aynı zamanda, Marsilya şehrinin çok güzel manzarası izlenmektedir.

Bain des Dames-Bonne Brise

Bu koylara ulaşmak için 19 numaralı otobüs hattını kullanmanız gerekir. Şehre yakındırlar. Bunların küçük kum plajları vardır, ancak buralarda sabit hiçbir tesis bulunmamaktadır. Buralardan, Marsilya Limanının muhteşem manzarası görülebilir.

Pointe Rouge

Burası, aynı adı taşıyan limana bitişiktir. Plaj kumludur. Burada: duşlar, giyim mağazaları, restoranlar, tuvaletler ve oyun alanları vardır. Yaz aylarında ilk yardım hizmeti bulunmaktadır. Buraya ulaşmak için 19 numaralı otobüs hattı kullanılır.

Diğer plajlar: Port Pin, En-Vau, Sugiton, Morgiou, Sormiou, Phoceens Cove, Sablettes Cove, Samena, Mont Gul Cove.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

GEZİ PLANI

Şehirdeki gezi planımızı, şehir merkezi ve çevresi olarak, iki bölümde hazırladım. Siz, şehirdeki kalacağınız zamana ve tercihlerinize göre, bunların arasından seçim yapıp, edineceğiniz bir şehir haritası üzerinde, kendinize bir gezi rotası oluşturabilirsiniz.

Fransa Marsilya

ŞEHİR MERKEZİ

La Canebiere Caddesi

Şehrin eski bölgesinin tarihi bir sokağıdır ve 1 km uzunluğundadır ve ilk olarak 1666 yılında yapılmıştır. 1928 yılında ise: Eski Limana kadar uzatılmıştır. 1852-1870 yılları arasındaki dönemde: bu cadde, yoğun entelektüel ve iş faaliyetleri, kafeler ve yüksek sınıf otel ve mağazalarla dolmuştur.

Özellikle: 1871-1940 yılları arasında caddenin güzelliği en üst düzeye ulaşmış ve dünya çapında tanınmış, Marsilya ve limanın bir sembolü haline gelmiştir. Zaten, cadde üzerindeki bazı binalar da “Ulusal Miras” olarak kabul edilerek koruma altına alınmıştır. Fransız sömürgeleri: bağımsızlıklarını kazandıktan sonra, cadde üzerinde bulunan: büyük oteller ve kafeler kapatılır.

Bu sokak tarihi süreç içinde önemli bir yere sahiptir. 1934 yılında, Yugoslavya Kralı Alexander: burada öldürülmüş ve aynı saldırıda, Fransa Dışişleri Bakanı yaralanmıştır. 1938 yılında ise, yine burada bulunan “Galeries” mağazasında çıkan yangında 75 kişi ölmüştür.

Bu ilginç sokağın, Latincede isim karşılığı “kenevir/esrar” dır. “Canebiere” denilince, aynı zamanda bir “bira” markası da akla geliyor. Çünkü: buradan hareket eden denizciler, bunu birçok yere taşıdılar.

Evet gelelim cadde üzerindeki yapılardan bir kısmını tanıtmaya:

Alla Turca Kafe

Cadde üzerindeki ilk kafelerden biri: 1850 yılında; Prince de Beauvau sokağında oryantal gezginler için açılmıştır. Burası; şehirde, Türk, Çin ve Arap kültürleriyle olan bir bağlantı noktasıydı. Görkemli dekoru ve atmosferi, ziyaretçileri etkiliyordu.

Grand Theatre-Opera Binası

Marsilyalılar: tiyatro ve operaya karşı hep bağlı olmuşlardır. Bu yüzden, şehrin çeşitli yerlerine, çeşitli tiyatrolar inşa edilmiştir. Ama: şehrin en büyük tiyatrosunun inşaatı; 1781 yılında başlar ve 1787 yılında açılır.

Mimar: Benard’dır. Neo-klasik tarzda yapılan yapıyı: bir müzik ve dans tapınağı olarak tasarlamıştır. Devrimin ardından: birçok büyük opera sunumu olmuştur. Ayrıca: önemli opera eserleri Fransız prömiyeri, burada verilir.

Ancak: 1919 yılındaki elektrik tesisatından çıkan bir yangında, tiyatro ve sahne tamamen yanarak yok olur, sadece temel duvarları ve sütunları kalır.

1921-1924 yılları arasında, Raymond Ebrard tarafından, bu kez, art-deco tarzında, Opera yeniden yapılır. 1800 seyirci kapasitelidir.

Tüm alanlarda, yaratıcı sanatçılar ve teknisyenler tarafından yapılan resim, heykel, mozaik ve ferforjeler kullanılır. Özellikle: sahne tarafında, heykeltıraş Antoine Bourdelle tarafından yapılan büyük bir friz ilgi çekmektedir.

Yapının ön tarafında bir yazı göreceksiniz ki bu yazının anlamı “Afrodit güzellik, Apollo ritim, Pallas denge, Dionysos hareket ve hayat”

Fransa Marsilya
Hotel du Louvre et de la Paix

Günümüzde burada bir mağaza bulunmaktadır. Yapının ön tarafında: 4 kıtayı temsilen anıtsal yapılmış zengin figürlerin bulunduğu bir giriş bulunuyor. Otel yapısında: 250 oda, 20 salon ve 2 restoran bulunmaktadır. Otel: Fransız Deniz Kuvvetleri tarafından 1941 yılında satın alınıncaya kadar otel olarak açık kalmıştır.

Savaştan sonra, Deniz Kuvvetleri: kendi ofislerine döndü ve 1977 yılında, bu odalar, resmi etkinlikler için kullanılmaya başlandı. 1980 yılında, bina satıldı. Bundan sonra: yapının sadece birkaç yeri sabit tutuldu ve 1984 yılında, burada, günümüzde görülen mağaza açıldı.

Buraya yolunuz düşerse: yapının içinde, soldaki merdivenlerin ve mağazanın arka tarafındaki kapıların, Hotel du Louvre et de la Paix döneminden kaldığını görebilirsiniz.

Fransa Marsilya
L’hotel de Noailles

Bu yapı: 1865 yılında, mimar Berengier tarafından tasarlanmıştır. Çok lüks bir otel olarak kullanılmış ve 1979 yılına kadar, birçok ünlü ve siyasetçiyi konuk etmiştir. Günümüzde, bina: ofis binası olarak tahsis edilmiş, ama yine de prestij adresi olmaya devam etmektedir.

Anıt aux Mobilises

Bu anıt: 1870 savaşında ölen Marsilyalı askerleri anmak için 1894 yılında yapılmıştır. Anıt: eski Limana doğru, caddeden aşağıya yönelen gösterilerin ilk hareket noktasıdır. Göstericiler burada toplanırlar ve buradan Town Hall ve diğer idari binaların bulunduğu bölüme kadar yürürler. Her yıl 14 Temmuz günü de, burada kutlamalar için büyük kalabalıklar toplanır.

Fransa Marsilya
St.Paul-St.Vincent Kilisesi-Reformes

Bu site: 14’ncü yüzyılda kurulmuştur. 16’ncı yüzyılda ise, burada bir manastır inşa edilmiştir. Ancak, Fransız Devrimi sırasında, manastır rahipleri dağılırlar. 1803 yılına gelindiğinde, yeniden faaliyete geçilir. 1625 yılında, Saint Vincent de Paul isimli bir rahip tarafından kurulan cemaat kilisede toplanmaya başlar.

Evet: neo-gotik tarzdaki yeni kilisenin inşaatının mimarı Reybaud’dur ve yeni kilise, 1888 yılında kutsanır. 1998 yılında, 69 metre yükseklikteki çan kuleleri eklenir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Vieux-Port. Eski Liman

“La Canebiere” caddesinin sonundadır. Burası: antik dönemlerden bu yana yani MÖ.600 yıllarından bu yana; şehrin doğal limanı olarak kullanılmıştır. Özellikle: şehir büyüdükçe, limanda önem kazanmış ve deniz halatının yapımında kullanılan “kenevir” üretimi artmıştır. 1800’lerin sonlarına gelindiğinde: Marsilya limanından, yıllık 1000 geminin geçtiği söyleniyor.

Ancak: zamanla buhar; yelkenin yerini devralır. Bunun üzerine, bu liman çok sığ olduğundan (limanda denizin derinliği 6-20 metre arasındadır), buharlı gemilerin yanaşabilmesi için “La Joliette” bölgesindeki yeni rıhtım inşaatına başlanır.

Yani, sonuç olarak, günümüzde, bu liman, yalnızca gezi tekneleri, yatlar için kullanılır olmuştur. 3500 yat kapasiteli ve 14 marina bulunan burada, ayrıca geleneksel balıkçı tekneleri ve diğer bir kısım küçük tekne barınmaktadır.

Eğer: Frioul adaları veya Chateau bölgesine gidiyorsanız, liman bölgesinde, limanın sonunda “Quai des Belges” bölgesinde, balıkçıları, tuttukları balıkları satarken izleyebilirsiniz. Liman: iki büyük kale (Fort St Nicolas ve Fort Saint Jean) tarafından korunmaktadır.

Günümüzde: 2013 Avrupa Kültür Başkenti uygulaması öncesi hazırlıkları kapsamında: liman bölgesi, yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda: tamamen yayalar için ayrılmıştır. Burada: eğlence organizasyonları yapılmaktadır.

Animasyonlu barlar, restoranlar, teraslar ve rıhtım üzerinde diğer birçok dükkan bulunsa da, bölgenin ana mimarisi korunmuş, bölge tarih ve kültür merkezi haline getirilmiştir. Eski liman bölgesinde bir yürüyüş yaparsanız: içki, yemek, balık, güneş gözlüğü satan seyyar satıcılar görebilirsiniz.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fort Saint Jean ve Fort Saint Nicolas

Eski Liman girişinde, Louis 14. tarafından, 1660 yılında inşa edilmiş: birbirinin karşısında bulunan kalelerdir. Kalelerin yapımında: imparator tarafından: kalelerin Marsilyalı isyancılara karşı değil, şehrin dışarıdan gelecek tehlikelere karşı savunulması için inşa edildiğini belirtmek üzere, toplar, içeriye değil, dışarıya doğru yerleştirilmiştir. Fransız Devrimi sırasında ise, kaleler: bir hapishane olarak kullanılmıştır.

Fransa Marsilya
Fish Market-Marche aux Poissons

Buradan, günlük taze balık satın almak mümkündür. Bunlar: beklerken sizin için temizleniyorlar. Ama, saat 13.30 da kapanıyor.

Fransa Marsilya
Craft Market-Les Artisanales du Vieux-Port

Burada: özellikle Marsilya sabunu, provençal bal ve zeytin ve zeytin ürünleri bulup satın alabilirsiniz.

Santos Market-Foire aux Santons

Burası Noel pazarıdır ve eski bir geçmişe sahiptir. Burada, ilk Noel pazarı, 1803 yılında açılmıştır. Burada: kil figürler satılıyor, ilginizi çekebilir.

Fransa Marsilya
Flea Market-Le Marche aux Puces

Burası, şehrin bit pazarıdır. Burada: ağırlıklı olarak Arap meyve, sebzeleri ve el üretimi objeler satılmaktadır. Öte yandan buranın bir başka özelliği daha var. Ucuz pizza, kuskus, kahve, Kuzey Afrika pasta ürünleri ve kebap tatmak isterseniz, buradaki küçük yemek yerlerini denemeniz gerekir.

Fransa Marsilya

Hotel de Ville-Belediye Binası

Burası: 17’nci yüzyıldan kalma, Barok mimari özellikler taşıyan bir binadır. Eski limanın tam merkezindedir. 1943 yılındaki Alman işgali sırasında, nadiren zarar görmeden günümüze ulaşmıştır.

Yapılış amacı: denize bakan, ihtişamlı bir cephe oluşturmak ve üzerinde bulunan kraliyet makamını temsil eden gemi maketleriyle, kıyıda bir ihtişamlı yapı oluşturmaktır. Bina: Fransız Devrimi sırasında da yıkımdan kurtulmuştur. Yapı: 1948 yılında, Ulusal anıt ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Palais du Pharo-Pharo Sarayı

Açık denizden ayrılan koyun adı “Pharo” olarak geçmektedir. Koy üzerinde bulunan höyük, ilk olarak 14’ncü yüzyılda dikkat çekmiştir. Daha sonraki tarihi süreçte: Cumhurbaşkanı Louis-Napolyon, Eylül 1852 tarihinde, burayı ziyaret ettiğinde, “su kenarında bir ev olması” arzusunu dile getirir. Yılın sonunda, kendisinin ikameti için bir yer yapmak üzere, mimar Vaucher görevlendirilir. La Reserve ve Pharo: kendi adına, seçilen kendisine ait siteyi bağışlamaya karar verir ve bağış kabul edilir ve saray yapılır.

Ancak: saray İmparator tarafından hiç kullanılmamıştır. Napolyon’un ölümü üzerine, İmparatoriçe Eugenie: sarayın tek sahibi olur ve sarayı şehre bağışlar. 1904 yılına gelindiğinde ise, yapı: Tıp Fakültesi haline dönüştürülür.

Bu yapı: olağanüstü konumu sayesinde, limana güzel bir görünüm kazandırmıştır. Ayrıca: yıllık 60.000 kişi kapasiteli bir konferans merkezi bulunmaktadır. 900 kişilik bir oditoryum, 1200 m. karelik sergi salonu, 500 m. karelik restoran bulunmaktadır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Saint-Victor Abbey

Roma döneminden kalma eski bir manastırdır. Yerel ve aziz bir asker şehit olan “Victor” adına yapılmıştır. 1040 ve 1200 yılında yeniden inşa edilen yapıdan, günümüze kalan parçaları, 1934 yılında Papa tarafından küçük bir bazilika haline getirilmiştir. Ana sunak: 1040 yılında takdis edilir. Tamamen Romanesk mimari tarzda inşa edilmiştir.

11 ile 18’nci yüzyıllar arasında: Katalonya denilen ve İtalya ile Akdeniz bölgesindeki birçok Hıristiyan üzerinde: Saint Victor’un etkisi görülür. Ancak: geçen zamanla, yavaş yavaş manastıra ilgi azalır ve 1739 yılında Papa’nın emriyle laikleştirme uygulanır.

Fransız Devrimi sırasında ise, manastır: önce yem deposu, daha sonra hapishane ve kışla olarak kullanılır. Böylece yıkımı önlenir. Daha sonra ise, yeniden kilise olarak kullanılmaya başlanır ve 19’ncu yüzyılda restore edilir.

Burada, her yıl 2 Şubat günü, dini bir tören-kutlama yapılır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Phare de Sainte Marie

Passe de la Joliette’nin kuzeyindeki burası bir deniz feneridir. Deniz feneri inşa edilen liman “Phare St Mary Limanı” olarak bilinir.

1855 yılında, yerel kireçtaşından yapılmıştır ve 21.3 metre yüksekliktedir. Silindirik yapı, bir taban kaidesi üzerinde durmaktadır. Fenerin gövde boşlukları vardır. Silindirik yapı içinde: bir galeri ve yeşil metalik fener bulunmaktadır.

Dış yüzeyi: boyanmamış beyaz taşlıdır.
1922 yılında elektrikli aydınlatma düzenine geçilen fener, günümüzde devre dışıdır.
Evet, şehrin popüler bir turizm çekim merkezi olan feneri görmenizi öneririm.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

La Vieille Charite Panier

Bu önemli bina: Puget kardeşler tarafından tasarlanmıştır. Mimari açıdan önem kazanmaktadır. Başlangıçta imarethane olarak inşa edilen yapı, daha sonra ve günümüzde: Asya ve Afrika sanatı eserlerinin sergilendiği bir arkeoloji müzesi, kafeterya ve kitapçı olarak kullanılan bir galeriye ev sahipliği yapmaktadır.

Evet: bölgenin merkezindeki bina etkileyicidir. Merkezde bir şapel, çevresinde, üç katlı bir bina vardır. Merkezdeki bu şapel: 1679-1707 yılları arasında Pierre Puget tarafından inşa edilmiştir.

Şapelin oval kubbesi: barok İtalyan mimari tarzının mükemmel bir örneği olarak görülmektedir. Cephesinde ise: yavrularını besleyen iki pelikan, çevresinde muhtaç çocuklar teması işlenmiştir.
Üç katlı binada, 17’nci yüzyılda dilenciler barınıyormuş.

Çünkü: Marsilya Kent Konseyi: yoksulların barınması için bir yer ayırmaya karar vermiş ve yapı: 1749 yılında bitirilmiştir.

Burada: dilenci ve yoksulların barındırılması, yaklaşık bir yüzyıl boyunca sürmüştür.
19’ncu yüzyılda, Devrimden sonra burası, yazının başında da belirttiğim gibi, çocuklar ve yaşlılar için bir bakımevi haline gelmiştir.

1905 yılında, bina ordu tarafından işgal edilir ve daha sonraki süreçte ise, yine yoksullar için bir barınak olarak kullanılır. Son bir not: yaz aylarında, Marsilya Açık Hava Festivali, burada yapılmaktadır.

E Vieille Charit-Akdeniz Arkeoloji Müzesi-MAAOA

Burada: Afrika sanatları, Pasifik Adaları, Kızıldereli kültürlerine ait objeler bulunur. Ayrıca: geçici sergi salonları bulunur. Müzede bulunan eski Mısır eserleri koleksiyonu, Fransa’da, Louvre Müzesinde bulunan koleksiyonun ardından en muhteşem ikinci koleksiyondur.

Marsilya Uluslar arası Şiir Merkezi-CIPM

Bu merkezin tesisleri, buradadır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Palais de la Bourse

Burası: 19’ncu yüzyıldan kalma tarihi bir binadır ve 1599 yılında oluşturulan ve şehrin ticaret çıkarlarını savunmakla görevli ticaret odası olarak kurulmuştur. Yapı: 1860 yılında, Napoleon III’ün şehri ziyareti sırasında açılmıştır.
Günümüzde, burada: bir müze bulunuyor.

Musee de la Marine et de L’Economie de Marseille-Maritime Museum

Bu müze: Marsilya tarihinin denizcilik geçmişini, derinlemesine yansıtır. Müzenin büyük merkezi: Bourse salonu ve Ticaret Odası kenarı b oyunca, iki uzun koridorda yer almaktadır.
Bu koridorlar boyunca: ülkemizde de tanınan “Jacques Cousteaiu” ile ilgili fotoğraflar ve objeler, 1930 yılına ait yelkenli ve buharlı gemiler, deniz haritaları, gravürler ve dalış ekipmanları görülür.

Fransa Marsilya
Mediterranee Moda Müzesi

Kompleks içinde, 1991 yılında mimar Jean Michel Wilmotte tarafından yenilenen bir binada bulunmaktadır. Müze: birçok bağış ile zenginleştirilmiştir. 400 kostümlük bir koleksiyona sahiptir. 1945 yılından günümüze kadar olan sürece ait moda panoraması sunan koleksiyonlar, iki eksen çevresinde düzenlenmiştir. Sergiler 600 m. karelik alanda sunulur. Ayrıca, müze duvarları dışında da geçici sergiler düzenlenir. Evet, burada moda ve tasarımın tarihçesi sergileniyor.

Fransa Marsilya

St.Marie-Majeure Katedrali-La Majör

Aslında birçok kişi: Notre Dame de la Garge manastırının, Marsilya şehir katedrali olduğunu düşünürler. Ancak, bu yanlıştır. Aslında Sainte Marie Majeure; eski ticaret limanının hemen yanında konumlandırılmıştır ve Marsilya şehir Katedralidir.

2’nci yüzyılda: Fransa’da inşa edilecek ilk katedral: Sainte Marie Majeure adıyla bilinir. Çünkü: kendini halka sevdirmeyi amaçlayan Prens Louis Napolyon Bonapart: Marsilya şehrinde böyle bir yapının yapılmasına karar verir.

1852 yılında katedralin yapımına başlandığında, aynı dönemde birçok yapı da, şehirde hızla yükselmeye başlar. Ancak: yapı için yeterli para bulunamaz ve yapı bitmeden mimar ölür. Bu kez işin başına, şehirdeki diğer birçok binada imzası bulunan mimar Henri Esperandieu geçer ve yapı 1893 yılında tamamlanarak, 1896 yılında kutsanır.

Bizans ve Gotik mimari stillerin karışımı olan yapı: bu görkemli dönemin refahını yansıtır. Kubbe: dünyanın en büyük altıncı kubbesidir ve yüksekliği 70 metredir. Uzunluk ise, 142 metredir. 3000 kişi kapasitelidir.

Evet, günümüzde, her yıl 15 Ağustos tarihinde, burada dini bir kutlama yapılmaktadır. Bu kutlamada “Meryem” in altın heykeli, tören alayı tarafından taşınır.

Musee des de I’Europe et de la Mediterranee-MuCEM

Burası: Fort Saint Jean yanında; 17’nci yüzyıldan kalma bir site içinde: 2013 yılında açılması planlanan: Avrupa ve Akdeniz Uygarlıkları Müzesidir. Müze: Avrupa ve Akdeniz medeniyetlerine adanacaktır. Müze binası ise: mimar Rudy Ricciotti tarafından tasarlanmış olup “taş, rüzgar ve su” temaları işlenmiştir. Müze içinde: 500 koltuklu bir oditoryum, kitapçı ve restoran bulunmaktadır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

 

MÜZELER

     

Musee d’Art Contemporain de Marseille-MAC

Haifa 69 Avenue bölgesindedir.
Burası, bir çağdaş sanat müzesidir ve 1995 yılında açılmıştır. Müzedeki eserler: Avrupa ve Amerika olarak iki bölüme ayrılarak ziyaretçilere sunulmuştur. 1960 yılından, günümüze kadar olan süreçteki sanat eserleri bulunmaktadır.

Fransa Marsilya

Musee de la Faience de Marseille

Adres: Kale Pastre, 157 Avenue Montredon.

Burası: şehrin güneyinde; Chateau Pastre Avenue bölgesindeki: bir seramik müzesidir. 1995 yılında ziyarete açılmıştır. Müze binası: Eugene Pastre ve eşi Celine de Beaulincourt Marles tarafından konut olarak kullanılmak üzere, 1860 yılında Parisli mimar Jean Charles Danjoy’a yaptırılmıştır. Pembe tuğlaları ve beyaz taşları ile güzel bir görünüm sunmaktadır.

Porselen ve fayans: Marsilya şehrinde, 16’ncı yüzyıldan bu yana yapılmaktadır. 1526 yılında, şehirde ilk seramik atölyesi kurulmuştur. Sonraki dönemde toplanan objeler: 1995 yılında, büyük kolleksiyoner Pierre ve Lison Jourdan tarafından, koleksiyonlarının şehre bağışlanması ile burada sergilenen eserler oluşturulmuştur. Evet, müze, Avrupa’da fayans koleksiyonu olarak tektir. Müzede, ayrıca, çağdaş cam ve 1950 yılından günümüze kadar olan döneme ait seramik koleksiyonu da bulunmaktadır.

Son bir not, bu müze halen kapalı ve Haziran 2013 tarihinde ziyarete açılacaktır.

Musee d’Historie de Marseille

Centre Bourse bölgesindedir. Burada: Yunan ve Roma kalıntıları yanında, dünya üzerinde benzeri olmayan, 2’ncı yüzyıldan günümüze en iyi korunarak gelmiş bir tekne gövdesi bulunmaktadır. Zaten: 1967 yılında, buradaki kazılar sırasında arkeolojik buluntular tespit edilince, 1983 yılında burada, Fransa’nın ilk şehir tarihi müzesi açılmıştır.

Günümüzde, müzede bulunanlar: 18’nci yüzyıl Marsilya şehri görüntülerine ait kalıcı bir sergi, biraz önce de sözünü ettiğim 2’nci yüzyıldan kalma ve en iyi korunmuş bir gemi gövdesi kalıntısı, Antik Yunan ve Roma Massilia limanı dönemine ait kalıntılar, Ortaçağ çömlekçilik atölyesi ve ilk Fransız Fabrikasının 13’ncü yüzyıldan kalma ürettiği fayanslar, 1720 yılındaki büyük veba salgınına ait objeler ve fotoğraflar.

Fransa Marsilya

Musee Cantini

Şehir merkezinde, Palais de Justice yakınlarındaki bu müzede, modern sanat ürünleri sergilenmektedir.

Bunlar arasında önem kazananlar ise, ünlü ressam Picasso’nun eserleridir. Eserler: 1888 yılında Jules Cantini tarafından satın alınan ve 1916 yılında şehir yönetimine devredilen “Hotel Particulier” isimli binada sergilenmektedirler.

Evet, bu küçük müzede: 20’nci yüzyıl sanatının, küçük ama hoş bir koleksiyonu bulunmaktadır.

Musee de la Moto-Motorcycle Museum

Cantini Müzesiyle aynı blokta bulunan bu müzenin koleksiyonunda: 150’den fazla motosiklet, yarış makineleri, hız sanatının 19’ncu yüzyıldan günümüze kadar olan pırotatif modelleri görülebilmektedir.

Preau Des Accoules-Çocuk Müzesi

Monte des Accoules’de bulunan eski kubbeli müze binasında: özellikle çocuklar için tasarlanmış objeler bulunmaktadır.

Fransa Marsilya

ŞEHİR MERKEZİ DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Notre Dame de la Garde

Kiliseye ulaşmak için: Vieux Limanından hareket eden turist trenine binebilirsiniz. Ayrıca otobüsler var. Öte yandan: buraya ulaşmak için uzun bir merdiven bulunan “Nouvelle” bölümünü de kullanmak mümkündür. Söylenenlere göre: güçlü hacılar, elleri ve dizleri üzerinde, bu merdivenlerden yukarı tırmanıyorlarmış.

Şehre bakan büyük bir kilisedir. Öte yandan şehrin simgesidir ve özellikle geceleri, ışıklandırıldığında, koy üzerinde muhteşem bir görüntü verir.

Bu kilisede, eski balıkçılar teknelerini kutsuyorlarmış. Ayrıca: balıkçı eşleri, eşlerinin balığa çıktıklarında sağ-salim geri dönmeleri için buraya tırmanıp dua ediyorlarmış.

Günümüzde de, kilisenin çevresinde asılı, birçok küçük tekne modeli görebilirsiniz.
Yapı: eski limanın güneyinde: 150 metre yükseklikte, kalker bir kayalık üzerinde bulunan yapı: ilk olarak 1214 yılında yapılmıştır. Ancak: 1524 yılında, Kral V. Charles: şehri korumak için, burada bir kale yapılmasını emreder ve bir çalışma başlatılır. Bu çalışma sırasında, kale surları arasında, 1853 yılında bir bazilika da bulunur ve bazilika, 1864 yılında kutsanır.

Özellikle terasından, şehrin muhteşem panoramik manzarasını izlemeyi sakın unutmayın. Ancak: 14-15 Ağustos tarihinde buraya gitmenizi önermem, çünkü bu tarihlerde özel bir dini etkinlik düzenleniyor ve çok kalabalıktır.

Stade Velodrome

Şehrin futbol takımının stadyumu olarak kullanılmaktadır ve ilk olarak, 1937 tarihinde açılmıştır.

1998 FIFA Dünya Kupası finalleri burada yapılmıştır. UEFA Europe 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası burada yapılacak olup; stadyum tadilata alınmış ve seyirci kapasitesi 67.000 kişilik olmuştur.

Musee Boutique de L’om-Om Müzesi ve Mağazası

Efsanevi, yerel futbol takımının geçmişine ait izler bu müzede sergilenmektedir. Müze: stadyumun avlusu içinde, mal satan büyük mağazanın köşesindeki cam dolaplarda sergilenen objelerden oluşmaktadır.

Burada, bazı kararmış kupalar, ünlü yıldızların formaları, kalecilerin eldivenleri ve ayak izleri görülebilir. Ayrıca, burayı ziyaret ederseniz, muhteşem çeşitliliği bulunan hediyelik eşyalardan mutlaka bir şeyler bulup satın alabilirsiniz.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Gare Saint-Charles

Burası, şehrin ana tren istasyonudur. 1848 yılında hizmete açılmıştır.
Çatı bir kubbe çevresinde “U” şeklindedir. Küçük bir tepe üzerinde bulunan istasyon, anıtsal merdivenlerle şehir merkezine bağlanmıştır.

Merdivenlerin iki yanında, heykeller bulunmaktadır. Bu heykellerde: Doğu ve Marsilya’nın Yunanca kökenlerini simgeleyen kadın figürleri bulunur. Merdivenler, ilk olarak 1925 yılında açıldı, ancak heykeller 1927 yılında tamamlandı.

Günümüzde, bir çok çevredeki Fransız kasabasına buradan ulaşılmaktadır. Ayrıca, yüksek hızlı trenin güney ucu da buraya kadar uzatılmıştır. Hemen bitişiğindeki otobüs istasyonundan ise, yine çevredeki birçok yere ulaşım sağlanır.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

Palais Longchamp

İsmine rağmen, burası bir saray değildir. Bu anıtsal bina 3 bölümden oluşmaktadır ve iki bölümünde, iki müze bulunmaktadır. Hemen arkada ise, yapıldığı dönemde yani 1864 yılında, dünyanın en büyüğü olma özelliği taşıyan planetaryum ve küçük bir gözlem evi bulunmaktadır.
Bölgeyi çevreleyen bahçe (Parc Longchamp) Fransa Kültür Bakanlığı tarafından, Fransa’nın en önemli bahçelerinden birisi olarak seçilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Park alanında bulunan havuz: figürleriyle ilgi çekmektedir. Su: havuzlar ve gölet arasında, bir şelale gibi akar. Üzerinde ise: dört büyük boğa ve üç kadın heykeli bulunur. Anıtın kurulması nedenine gelince: bir dönem, şehirde büyük bir kuraklık yaşanır. Ardından, 1834 yılında kolera salgını başlar. Bunun üzerine, Durance nehrinden kanallarla şehre su getirilmesi çalışmaları başlar.

Bu sırada: 1830 yıllarında, yeni ticaret yollarının açılması, Cezayir’in işgali ve diğer sömürge faaliyetleri başlamıştır. Sonuçta 15 yıllık bir süreçte, 18 su kemeri ve 80 km. lik su kanalları inşa edilir ve 1849 yılında açılır. Bunlar: 1970 yılına kadar, şehrin ekonomik büyüme ve refahının önünü açarlar. Bunun üzerine: bu durumu kutlamak için görkemli bir anıt yapılmasına karar verilir ve bu anıt tasarlanır.

Günümüzde: bir zamanlar burada açılan ve sonra kapatılan hayvanat bahçesine ait, hayvanların barındıkları pavyonları ve kafesleri de görebilirsiniz. Örneğin: oryantal zürafa evi, günümüzde çocuk tiyatrosu haline getirilmiştir. Her yıl “Temmuz” ayında, burada geleneksel “Beş kıtada Caz Festivali” etkinlikleri düzenlenir.

Musee des Beaux-Arts de Marseille

Palais Longchamp binasında bulunan müze: güzel sanatların sergilenmesi için kullanılmaktadır. Şehrin ana müzelerinden birisidir. 16 ile 19’ncu yüzyıllar arasındaki: resim, heykel ve çizimlere ait koleksiyonlar görülebilir.

Müzede bulunan eserlerden öne çıkanlar: Pierre Paul Puget ve Auguste Rodin tarafından yapılan heykellerdir.

Fransa Marsilya

Museum d’histoire Naturelle de Marseille-Doğa Tarihi Müzesi

Burası da: Palais Longchamp binası içindedir. Müzede: 85.000 civarında hayvansal örnek, 200.000 civarında botanik örnek ve 80.000 civarında fosil ve yine binlerce mineral ve 300 doldurulmuş hayvan örneği sergilenmektedir.

Bunlar: müze içinde bulunan 4 alanda sergileniyorlar. Müzede, ayrıca konferanslar ve geçici sergiler düzenleniyor.

Musee Grobet-Labadie

Palais Longchamp karşısındadır. Burada: Avrupa kıtasındaki istisnai müzik aletleri koleksiyonu bulunmaktadır. 1919 yılında: Marsilyalı işadamı Alexandre Labadie’nin kızı Marie Grobet: aile sanat koleksiyonunu, şehre bağışlamış ve bunun üzerine, müzeye ismi verilmiştir. Müzenin daimi koleksiyonunda: ahşap oymalar, halılar, çini ve resimler de bulunmaktadır.

Les Docks de Marseille

Docks: eskiden teknelerin yükleri için depo olarak kullanılmış, beş büyük binadır. Bunlar: rıhtım üzerindedirler. Gustave Desplaces tarafından, 1858-1863 yılları arasında yapılmışlardır. Şehirdeki ilk hidrolik asansörler, burada kullanılmıştır. Londra ve Liverpool şehirlerinden etkilenilmiştir.

Günümüzde, şehrin iş bölgesi olan “La Joliette” merkezinde bulunan bu depolar restore edilmiştir. Kapalı yüzme havuzları, zeminler, yürüyüş yolları, tepe aydınlatıcıları ve üst ofisler oluşturulmuştur.

Günümüzde, bu binalarda: yaklaşık 4000 kişiyi istihdam eden, 250 firma tarafından kullanılmaktadır. Çeşitli şirketler, restoranlar, bölgesel şubeler bulunur.

Fransa Marsilya

Musee des Docks Romains-Roma Docks Müzesi

Marsilya şehrindeki arkeolojik kazılarda bulunan Roma dönemi objeleri sergilenmektedir. Özellikle: su altı arkeolojik çalışmaları sonucu çıkarılan amphoralar, donanım elemanları ve gündelik hayata ait nesneler ilgi çekmektedir.

Fransa Marsilya

Parc Borely

Prado bölgesindedir.
Şehirdeki en çok ziyaret edilen, bir kamu parkıdır. 1775 yılında, mühendis ve mimar Embry tarafından inşa edilmiş ve Fransız Kültür Bakanlığı tarafından, koruma altına alınmıştır.
17 hektar büyüklüğündedir. 3 farklı bahçeden oluşmaktadır.

Bir göl çevresindeki parkın, batı yönünde: bir İngiliz peyzaj bahçesi, heykeller, havuzlar, bir çağlayan ve oyun alanları görülür. Burada, aynı zamanda, Notre Dame de la Garde’nin bir minyatürü, bazilika bulunmaktadır.

Parkın sokaklarında gül bahçeleri arasında dolaşmanın keyfini sürebilirsiniz. Sitenin diğer özellikleri: su, iskele, kafeterya ve restoranıdır. Ayrıca: çocuklar için iki oyun alanı bulunur.

Fransa Marsilya

Jardin de la Colline-Garden Hill Puget

Rue Abbe’D’Assy blgesindedir.
1801 yılında, Marsilya şehrinde oluşturulan ilk kamu bahçesidir. Şehir surlarının güneyindeki sitede oluşturulmuştur. Park alanı içinde: 1878 yılında dikilmiş “Pierre Puget” büstü bulunmaktadır.

Fransa Marsilya

Saint Benezet Köprüsü

Avignon köprüsü, Saint Benezet girişimiyle inşa edilmiş ve onun adını almıştır. 1226 yılında, Fransa kralı 8 Louis; Avignon şehrini kuşatır ve ele geçirdikten sonra, köprü kısmen tahrip edilir. Takip eden süreçte ise, yeniden onarılır.

Romanesk köprü: 22 kemerli ve 947 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğindedir.
Rhone nehri üzerindedir. Evet, bu köprü Avignon için bir simgedir ve turistler tarafından ziyaret edilmektedir.

Fransa Marsilya

Les Baux de Provence

Provence bölgesinde, en çok ziyaret edilen köylerden biridir. Hatta, Fransa ülkesinde, en çok ziyaret edilen ikinci köy olduğu söylenir. (birinci köy: Mont-Saint-Michel)

Evet, bu köy, yılda yaklaşık 1.5 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Çünkü: köyün peyzaj manzarası muhteşem güzeldir. Deniz seviyesinden 245 metre yükseklikte, bir kayalık plato üzerinde kurulmuştur. Tarihsel ve kültürel açıdan, zengin bir merkezi konumu bulunmaktadır.

Günümüzde ıssız olan köy: 19’ncu yüzyıl boyunca: şairler ve ressamlar tarafından kullanılmıştır. Köyde, araba bulunmaz, araba girmesine izin verilmez. 22 bina, Ulusal Miras olarak koruma altındadır. Özellikle büyük kale ve kale kalıntıları: ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Çünkü, kale, bir kartal yuvası gibidir ve 10’ncu yüzyılda inşa edilmiştir.

Fransa Marsilya
Fransa Marsilya

FRİOUL ADALARI

Sahile yakın bu adalar: 1971 yılından bu yana Marsilya şehrine aittir ve 4 tanedir ve isimleri: Pomegues, Ratonneau, Tiboulen, Calanques. 1974 yılında: sahilde, küçük bir köy olan “Liman Frioul” kurulmuştur. Burada: birçok restoran bulunmaktadır ve çok sayıda ziyaretçi ağırlanmaktadır.

Adalar: plajları, kumlu dereleri ve etkileyici kayalıkları, güneş kalitesi, suyun berraklığı ile ilgi çekerler. Ayrıca: yine adalardaki nadir 350 civarında bitki türleri, adaların mikro klima özelliklerinin ürünüdür. Bunların yanında: adalardaki, bölgeye has “Mistral” rüzgarı güzel etkiler yaratır.

Adalar: tarih boyunca, Akdenizli denizciler, savaşçılar ve maceraperestler için durak olmuştur. Ratonneau adasındaki Caroline Hastanesi, sarı humma hastalarının tedavisi için yapılmıştır.
Adalarda ne yapılabilir?

Adalarda, birçok dere vardır ve bunların yakınlarında uzun yürüyüşler yapılıp güzel plajlara ulaşılabilir. Bu plajların önem kazananları: Maison des Pilotes (kumluktur), le Havre de Morgiter (taşlık ve kayalıktır), Saint Esteve (kumluktur).

Gelelim, bu adaların en büyük özelliğine

16’ncı yüzyıla kadar, ıssız bir ada ve balıkçılar için cennet olan bu bölgede: 1516 yılında, bölgeyi ziyaret eden kral François 1 tarafından, stratejik önemine atfen, bir kale inşa edilmesi gündeme gelir ve kale yapılır.

Çok kısa bir süre içinde, kale amacını değiştirir ve bir hapishane olarak kullanılmaya başlanır. Hapishanede: isyancılar, haydutlar ve daha birçok insan, uzun tutukluluk süresi yaşarlar. 1689 yılına gelindiğinde ise, birçok “Protestan” bu ada kalede bulunan sağlıksız zindanlara topluca atılırlar.

Ancak, ada kaledeki hapishanede, seçkin tutuklular için, özel şartlar ve yerler yaratılmıştır ve buranın en ünlü mahkumu “Alexander Dumas” dır ve ünlü eseri “Monte Cristo Kontu” nu: burada yazarak ölümsüzleştirir.

1848 yılına gelindiğinde ise, adadaki kale, hapishane özelliğini kaybeder ve 1890 yılında, halkın ziyaretine açılır. Evet, günümüzde bu ada kaleyi ziyaret etmek mümkündür, yolunuz düşer de giderseniz burada: bir zamanların ünlü konuklarına (Edmond Dantes, Monte Cristo gibi) ait kaldıkları ve yaşadıkları yerleri görebilirsiniz, hatta: bir hücre duvarı içinde açılmış delik, hala görülebilmektedir.

Chateau’dan buraya düzenli tekne servisleri var ve her yıl, ada kale yaklaşık 90.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.