Muratlı, küçük bir yer. Özellikle: bir zamanlar, burada göçmenlerin yerleşmiş olmasıyla tanınıp biliniyor. Bunun yanında: yine bölgede olduğu gibi, burada da yoğun fabrika yapılaşması var. Bunun doğal sonucu olarak, bu fabrikalarda çalışan işçilerin yerleştiği ve yaşadığı bir yer olarak biliniyor.
ULAŞIM
Muratlı ilçesinin bağlı bulunduğu Tekirdağ il merkezine olan uzaklığı: 23 km. dir. Muratlı-İstanbul arasındaki uzaklık: 150 km. Muratlı-Çorlu arasındaki uzaklık: 40 km. Muratlı-Lüleburgaz arasındaki uzaklık: 36 km.
TARİH
Osmanlı Sultanı I. Murat: bir sefer dönüşü, bu bölgeden geçerken, bu bölgeyi çok beğenir ve eski kara yolu köprüsü yanında, ordugah kurar. Bu sırada: yaveri, hükümdara: “Sultanım, bu beldeyi çok beğendiniz, buraya ne isim koyalım?” der. Bunun üzerine, Sultan Murat “Murat Eli olsun” der. Böylece, yöreye “Muratlı” ismi verilir.
Yörenin tarihi geçmişindeki diğer öne çıkan hususlar: Sultan II Beyazıt ile oğlu Yavuz Sultan Selim’in: bu topraklarda savaşmış olmalarıdır. Ayrıca: Yavuz Sultan Selim; Edirne istikametinde ilerlerken, Muratlı ilçesinin Yukarı Yeşilsırt köyü, Ulaz mevkinde ölmüştür.
Muratlı yöresi: küçük bir köy iken, 1870 yılında buradan demiryolu geçirilmiş ve bunun üzerine hızla gelişerek, 1910 yılında nahiye ve 1957 yılında ilçe olmuştur.
Özellikle, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında, çeşitli yerlerden (Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Yuğoslavya) getirilen göçmenler buraya yerleştirilmişlerdir.
GENEL
Yörenin büyüklüğü yani yüz ölçümü: 408 km. karedir.
İlçe arazilerinin büyük bölümü: sulanabilir durumdadır. Bunun sonucu olarak toprakların büyük bölümü, tarıma elverişlidir. Ama, orman yapısı, yok gibidir. Bölgenin iklim özellikleri düşünülürse: karasal bir iklim yapısına bağlı olarak, kış aylarının soğuk ve yağışlı, yaz aylarının ise sıcak ve kurak geçtiği görülür.
NE YENİR/NE İÇİLİR
Buraya yolunuz düşerse “Tekirdağ köftesi” yemenizi öneririm.
GEZİLECEK YERLER
İSTASYON BİNASI
İlçe merkezindeki istasyon binası: 1870 yılında, Avrupa-İstanbul demir yolu yapımı sırasında inşa edilmiştir.
İNANLI ÇEŞMESİ
1914 yılında yapılmıştır. İlçe merkezinin kuzeyindedir. 1914 yılından sonra, 1934 yılında, çeşmenin onarım gördüğü bilinmektedir. Bu çeşmenin en büyük özelliği: suyunun, uzun yıllar boyunca Tekirdağ iline getirilerek içme suyu olarak satılmış olmasıdır.
ATATÜRK TARAFINDAN ZİYARET EDİLEN GÖÇMEN EVİ
Burası: 1936 yılında, Büyük Önder Atatürk’ün, burada yapılan göçmen evlerini görmek üzere, bölgeyi ziyaret ettiğinde kaldığı evdir. Ev: günümüzde demir yolu boyunca Gazi caddesi üzerinde bulunmaktadır.
Aynı yıllarda, Bulgaristan ve Romanya’dan göç ederek buraya gelenler için, Kazım Dirik paşa tarafından, buraya göçmen evleri yaptırılmıştır.
Bu göçmen evlerinde, Atatürk tarafından ziyaret edilen evin bahçesinde bir anıt bulunuyor. Anıtın üzerinde, şöyle bir yazı bulunmaktadır.” Ey bahtlı göçmen, Unutma, üç Haziran, Yurdun en büyük insanı, Konuk oldu evinize, Sevgi sundu hepimize.”
Şehrin eski ismi “Akyar” olarak geçmektedir. Çevredeki diğer şehirlere göre, daha modern görünümlüdür. Coğrafi olarak: Kırım yarımadasının güneybatı ucunda bulunmaktadır. İlginç olan şu ki: burası, Ukrayna’da, bölgesinde bulunduğu Kırım Özerk Cumhuriyeti içinde sayılmıyor, daha genel anlamda, burası ayrı bir birim.
Nedeni ise, Rus ve Ukrayna Donanmalarının yani deniz kuvvetlerinin burada üslerinin bulunuyor olması ki, aşağıda daha ayrıntılı bilgi vereceğim. Çünkü: bu konu, bölgenin turizm potansiyeliyle doğrudan bağlantılı, buraya uzun yıllardır yabancı ziyaretçi girmesine izin verilmiyordu.
Son yıllarda, bu konuda daha esnek olmaya ve bölgeye yabancıların yani turistlerin girmesine izin verdiler. Öyle bir durum var ki: burada yaşayan yaklaşık 350 bin kişilik nüfusu, Kırım nüfusuna dahil etmiyorlar. Bölgenin kıyı bölümü, genellikle kayalık ve küçük ve doğal koylardan oluşmaktadır ki bölgede yaklaşık 30 civarında koy bulunmaktadır.
Bu şehirde: Tatar nüfus nispeten azdır. Çünkü: nüfusun % 97’lik bölümü Rus’tur. Bu yüzden, sık sık, şehir halkı Rusya’ya doğrudan bağlanma düşüncelerini gündeme getirirler. Çünkü: görüldüğü gibi, şehirdeki büyük çoğunluk Rus ve burada bulunan Tatarların oranı: yalnızca % 1 kadardır. Zaten: yukarıda da belirttiğim gibi: Rus ve Ukrayna Deniz Kuvvetleri Donanmasının üssü: bu şehirdedir. Ünlü Sovyet Donanması: şehirdeki haliçte konumlanmıştır.
Hatta: körfezin iç bölümünde: birçok savaş gemisinin demirlediği görülür. II. Dünya Savaşından sonra: bu şehre özel bir statü verilmiş ve Moskova’daki merkezi yönetime bağlanmıştır. Hatta: Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından: şehir için, Rusya ve Ukrayna arasında anlaşmazlıklar yaşanmıştır.
1994 yılında: Sivastopol Meclisi: Ukrayna Donanmasının şehri terk etmesi ve Rus Donanma üssünün şehirde kalmaya devam etmesi yönünde karar almıştır. Uzun süren müzakerelerin ardından ise: 1997 yılında: Ukrayna ve Rusya arasında imzalanan bir anlaşma sonucunda: Sivastopol şehrinde bulunan deniz üssünün bir bölümü: 20 yıllığına 100 milyon dolara Rusya’ya kiralanmıştır.
Sözleşme: bölgede Rus yanlısı hükümetin başa gelmesi üzerine: 2061 yılına kadar uzatılmıştır. Evet: konumuz turizm ve şehrin gezilecek yerleri, ancak bu şehirde, yukarıda söz ettiğim donanma konusu; buranın en önemli ve hassas durumunu yansıtmaktadır. Hatta: bu donanma üssü ve gizlilik nedeniyle, 1995 yılına kadar şehre yabancı uyrukluların girmesi yasaklanmasına rağmen, sonradan bu yasak kaldırılmış ve günümüzde şehir turist akınına uğramaktadır.
Yılda, ortalama 500 bin turist şehri ziyaret ediyormuş. Hatta: savaş gemilerinin bağlı bulunduğu limanın: Avrupa’nın en iyi haliçlerinden biri olduğu, derin olması nedeniyle, her türlü geminin kıyıya bağlanabildiği ve Rus ve Ukrayna donanmasına bağlı bu gemiler arasında: limanda ve körfezde turistik amaçlı gezilerin düzenlendiği görülüyor.
TARİH
Şehir: ilk olarak 1783 yılında bir deniz filosunun konuşlanması için kurulmuştur. 1784 yılında ise, Çariçe II Catherine: şehirde bir kale inşa edilmesini emretmiştir. Bu önemli deniz üssü: tarihi süreç içinde daha sonra önemli bir ticari liman haline gelmiştir. Şehir ilk kurulduğunda, ismi “Akhtiar” iken, 1826 yılında şehrin ismi “Sivastopol” olarak değiştirilmiştir.
Sivastopol şehri: 1854-1855 yılları arasında: İngiliz-Fransız-İtalyan ve Türk donanmaları tarafından kuşatılmıştır. Bu kuşatma ve Kırım savaşı, 11 ay sürmüştür. Ruslar: kuşatma sırasında, kaleyi terk etmişler ve kuzey bölümden kaleyi tahliye etmişlerdir. Kuşatma yapan askeri güçler: kaleye girdiklerinde, yalnızca, eski görkemli şehrin kalıntıları ile karşılaşmışlardır.
Kuşatma öncesinde, şehirde, düzgün imarlı 43 bin nüfuslu bir yapılaşma var iken, kuşatmanın ardından yalnızca 14 bin binanın ayakta kaldığı söyleniyor. 1941-1942 yılları arasında ise, şehir bu kez: Almanlar tarafından yoğun bombardımana maruz bırakılmıştır.
1942 yılında, 250 günlük kuşatmanın ardından, şehir Almanlar tarafından ele geçirilmiştir. 9 Mayıs 1944 tarihinde, bu kez, Sovyet Kızıl Ordusu tarafından Alman işgalinden kurtarılmıştır. Sovyet döneminde: şehir “kapalı şehir” olarak öne çıkmıştır.
Çünkü: şehirde Rus donanmasının bulunması nedeniyle, buraya yurt dışından gelen herhangi birinin girmesi yasaktı. 1993 yılına gelindiğinde ise: Ukrayna ve Rusya arasında, donanmalarının bulunması nedeniyle, şehre özel bir statü verilmiştir.
İKLİM
Şehir iklimi ılımandır ve buna bağlı olarak Ukrayna’nın en sıcak iklim bölgesidir. Yıllık ortalama sıcaklık 15-16 derece civarındadır. Temmuz ve Ağustos ayı sıcaklık ortalaması ise, 27-28 dereceye kadar çıkar.
PARA
Burada Ukrayna’nın diğer yerlerinde olduğu gibi “Grivna” kullanılıyor. 100 Amerikan Doları = 18.5 Gravni yapıyor. Buna göre değerlendirme yapabilirsiniz.
ALIŞVERİŞ
Buraya yolunuz düşerse, bilmelisiniz ki: burada üretilen şaraplar, yüksek kaliteli ve oldukça ucuzdur. Şehir yakınlarında bulunan bazı çiftliklerde, tadarak şarap satın almak mümkündür.
PLAJLAR
Şehirde: 8 tane plaj alanı bulunmaktadır. Bunların başlıcaları: Altın, Zafer Park, Omega, Sandy, Güneş, Kristil ve Fiolent Ukhkuevka’dır. Bunlar: genelde çakıllıdır. Yalnızca Uckhuevka plajının yarısı kum, yarısı çakıllıdır. Deniz temiz ve sıcaktır.
Temmuz-Ağustos aylarında: deniz suyu sıcaklık ortalaması 23-25 derece arasındadır. Fiyatlar ise Yatla şehrinden ucuz olması nedeniyle, burası daha çok ilgi çekmektedir. Gelelim, ayrı ayrı plajlar hakkında kısa bilgiler vermeye:
Uchkuevha
Şehrin en iyi plajıdır. Sahil şeridi, kumlu ve çakıllıdır. Ancak burada bir düzine disko ve bar bulunmaktadır ve buraya yakın yerde konaklayanlar için, yüksek sesli müzik nedeniyle gece uyku sıkıntısı olmaktadır. Gençler için bu eğlenceli ortam tercih edilse de, aileler için pek tercih edilmez, seçim sizin.
Sand Bay
Burası şehrin en eski ve en küçük plajıdır. Ancak, burası mükemmel derecede temizdir, cankurtaran, doktor ve ücretsiz tuvalet bulunmaktadır. Sahilde ise ince kum bulunur ve deniz birden derinleşmez.
Omega
Yuvarlık körfez kıyısında bulunan ikinci en popüler plajdır ve uzunluğu 700 metreyi bulur. Deniz hemen derinleşmez ve sığdır. Bu nedenle, küçük çocuklu aileler için idealdir. Burada: su sporları da yapılabilmektedir. Bunlar arasında: katamaran, muz, tekne ve yamaç paraşütü sayılabilir. Sahilde: birkaç kafe ve bar bulunuyor.
Fiolent
Kıyı şeridindeki en güzel sahne buradadır. Dik yollar boyunca, denize doğru aşağıya inilerek buraya ulaşılır. Deniz temizdir. Ayrıca: burada denize girerken, orman kokusunu da hissedebilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
1854-1855 PANORAMA MÜZESİ
İsmi “Panorama Müzesi” olarak geçen bu müze: gerçekten burayı ziyaret edenlerin kesinlikle görmesi gereken bir yer olarak önem kazanıyor. Müzenin yeri: tarihi bulvar girişindedir. Giriş ücreti 20 Grivnası ve ayrıca fotoğraf çekmek isteyenler için 5 Grivnası dir. Müzenin bulunduğu bina: anayol üzerinde ve park içinde bulunmaktadır.
Müzenin bulunduğu binanın dışı motifler ve resimlerle donatılmış, tarihi bir bina havasını yansıtmaktadır. Zaten bu bina: II. Dünya savaşı sırasında Almanlar tarafından bombalanmıştır. Savaş sonrasında ise, bina onarılarak bugünkü haline getirilmiştir. Binanın çevresinde: yine o döneme ve Kırım Savaşına ait birçok Rus-Osmanlı-İngiliz gemilerinden kalma çeşitli büyüklükte gemi çapaları sergileniyor.
Müzede bulunan panorama da ise: 1854 yılında yaşanan “Kırım Harbi” sırasındaki İngiliz-Fransız-Osmanlı askerleri tarafından kuşatılan Sivastopol şehri ve çevresinde yaşanan çarpışmaları ve önemli olaylar resmedilmektedir. Özellikle 6 Haziran 1855 tarihinde şehrin savunucuları ve saldırının yansımaları görülüyor.
Bu panoramayı oluşturan resimler: sanat profesörü Rubo önderliğinde yapılmıştır. Resimlerin alt uzantılarında ise: gerçek malzemeler kullanılarak, 3 boyutlu bir görünüm yaratılmıştır. Ankara Anıtkabirde de benzer bir müze bulunuyor.
Ziyaret edenler, Anıtkabir’de, Cumhuriyet tarihimizin üç önemli savaşının betimlendiği: gerek sesli ve gerekse görsel özellikler taşıyan müzeyi hatırlayacaklardır. Panorama da, işte böyle bir müzedir.
Resimler: toplam 115 metre uzunluk ve 14 metre genişliktedir. Evet: müzenin hemen girişinde çeşitli fotoğraflar, döneme ait giysiler ve çeşitli objeler sergileniyor ancak resim bulunan bölüme geldiğinizde, gözlerinize inanamayacaksınız, muhteşem bir panorama resmi yapılmış, bu kadar ince ayrıntı düşünülerek yapılmış, muhteşem resim ve rehberli turlarda, rehber resimler hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Ancak diğer ilginç bir husus: daha önce de belirttiğim gibi, Ruslar, bu ve takip eden Alman kuşatmasının ardından, şehri teslim ediyorlar, ama buradaki panorama müzesinde, kuşatmalarda başarılı olmuş gibi gösteriliyorlar.
Müzenin bahçesinde: Sivastopol şehrinin muhteşem bir manzarasını izleyebilirsiniz. Ayrıca, yine müzenin bahçesinde bulunan park alanı içinde, kısa at turları da yapılabilmektedir.
KROSHİTSKOGO SİVASTOPOL SANAT MÜZESİ
1927 yılında: toplam 500 eser ile açılmıştır. Müze ziyareti yetişkinler için 15 UAH ve çocuklar için 3 UAH dır. Salı hariç haftanın diğer günlerinde açıktır.
Günümüzde, burada: Rönesans dönemine ait 8000 den fazla eser sergilenmektedir. Bunlar arasında, özellikle 19’ncu yüzyıl Rus ve Ukraynalı sanatçıların eserleri, 17 ve 18’nci yüzyıl Fransız ve Hollandalı sanatçıların eserleri önem kazanmaktadır.
NAKHİMOV ALANI
Şehir merkezindeki Nakhimov meydanında: hatıra plakalarla süslenmiş bir anıt duvar bulunmaktadır. Buradaki hatıra plakalarında: 1941-1942 yıllarındaki Sivastopol savunması dahil, Karadeniz Filosu ve sanayi parçalarında ölenlerin isimleri oyulmuştur. Bu isimlerin yanında: duvarda bulunan kompozisyonda: düşman saldırısını yansıtan bir sahne betimlenmektedir.
Meydanın ortasında ise: Ekim 1854 tarihinde, Sivastopol şehrindeki ilk savunmanın kahramanlarından ünlü deniz komutanı Amiral PS Nakhimov’un bir anıtı bulunmaktadır ki, meydan ismini bundan almıştır.
Anıtın arkasındaki “Landing Pier” merdivenlerini takip ederseniz, bu kez denize ulaşırsınız. Denizin içinde, kıyıya yakın bölümde ise: Sivastopol şehrini simgeleyen, kanatlarını açmış kartal heykelini görebilirsiniz. Yeni yıl şenlikleri, bu meydanda düzenlenmektedir.
ADMİRALTY ST. VLADİMİRSKİ KATEDRALİ
1888 yılında yapılan bina: klasik mimari özellikleriyle ilgi çekiyor. Şehir merkezinde bir tepede bulunmaktadır. Bizans kiliseleri tarzında, 9 kubbeli bir yapıdır. 19’ncu yüzyılın seçkin mimari örneklerinden biri olan yapı: eşsiz bir iç tasarıma sahiptir. Duvarlarında ise, hiçbir simge bulunmamakta, yalnızca duvarlarda bulunan mermer plakalarda: şehri savunurken şehit olan kahramanların isimleri yazılıdır.
PETER VE PAUL KATEDRALİ
Şehir merkezinde, Lunacharsky sokakta bulunan bu dini yapı: 19’ncu yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olup Kırım Mimarisinin en önemli örneklerinden birisidir. Eski Yunan tarzında yapılmıştır ve Atina şehrindeki Pantheona benzemektedir. 1844 yılında kutsanan kilisenin girişi: Havariler Peter ve Paul’un mermer heykelleriyle süslenmiştir. Günümüzde, burada bir de kültür merkezi bulunuyor.
ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ
Kirov caddesinde bulunan kilise: 1357 yılında Cenevizliler tarafından bölgede yapılan ilk yapılardan birisidir. Böylece: 12 Havariler Kilisesi olarak kullanılan yapı: Kırım bölgesinin en eski Ortodoks kutsal yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir ve günümüze kadar gayet iyi korunarak gelmiştir. Ancak, günümüzdeki kilisenin duvarları incelendiğinde, bu yapının 1861 yılından kalma olduğu belirleniyor. 1875 yılında kilise kutsanmış ve Nicholas olan ismi, 1990 yılında 12 Havariler Saint olarak değiştirilmiştir.
MALAKHOV KURGAN
Burası: şehrin güneydoğu bölümündedir. Burası: tarih sahnesinde iki kez gündeme gelmiştir. Birincisi: 1854-1855 yılları arasındaki İngiliz-Fransız birliklerine karşı yapılan Kırım Savunması sırasında, Rus kuvvetlerinin savunmalarında. İkinci ise: 1942 yılında, Nazi işgalcilere karşı yapılan savunma sırasında.
Günümüzde ise: Malakhov Kurgan: şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinden birisidir. Tarih sahnesinde Sivastopollular tarafından özel bir yeri olan mekan: 1960’lı yılların başından sonra müze olarak ziyarete açılmıştır. Müze: haftanın her günü, saat: 09.30-17.00 arasında ziyarete açıktır. Çevresi bir park ile çevrilidir.
Parkın ana caddesine “Dostluk caddesi” ismi verilmiştir. Burada bulunan ağaçlar: yabancı ülkelerde bulunan Sovyet hükümet üyeleri, kozmonot ve burayı ziyaret eden çeşitli heyetler tarafından dikilmiştir. Burada görebilecekleriniz: 19’ncu yüzyıldan kalma, höyüğün üstünde bir savunma kulesi şeklindeki tahkimat. Bu tahkimatta: çatışmalarda kullanılan silahları görebilirsiniz.
KARADENİZ FİLOSU ASKERİ TARİH MÜZESİ:
Lenin str. de bulunan ve 1869 yılında açılan müze, dünyanın en eski müzelerinden birisi olarak kabul edilir. Müze binası: 19’ncu yüzyılda inşa edilmiş güzel bir binadır. Müzede: İmparatorluktan bu yana, Rus filosunun yaşam ve günlük faaliyetlerine ait objeler sergilenmektedir.
KONT’UN QUAY
Şehir merkezinde, güney kıyısında, Nakhimov caddesinde Marina’da bulunan bu yapı: şehrin en ünlü iskelesini süslemektedir. Surlarla süslü yapı: 1783 yılında inşa edilmiş ve 1787 yılında İmparatoriçe Catherine II’nin şehre gelişi anısına çevre düzenlemesi yapılarak, kendisine ithaf edilmiştir. Yapının ismi ise: Sivastopol askeri birlik komutanından gelmektedir.
DENİZ AKVARYUMU VE MÜZESİ
Ave Nakhimov bölgesindeki burayı ziyaret etmek isterseniz, her gün saat: 10.00-19.00 arasında açık bulunduğunu ve girişin 80 Grivinası (çocuklar 40 Grivinası) olduğunu bilmelisiniz. Burası: 1897 yılında, Güney Denizleri Biyoloji Enstitüsü binasının alt kısmında: ülkenin ilk deniz akvaryumu olarak oluşturuldu.
Bu nedenle, akvaryum, Avrupa’nın en eski akvaryumu sayılmaktadır. Bu akvaryumda, yalnızca Karadeniz deniz canlıları değil, aynı zamanda Kızıldeniz’in tropikal mercanları, Amazon, Afrika gölleri, Güney ve Doğu Asya tatlı-tuzlu su canlıları da bulunmaktadır.
SİVASTOPOL MERKEZ CAMİ
Günümüzde, şehirde faal durumda yani ibadete açık tek cami burasıdır. Cami: Rus Çarı III.Aleksander tarafından: 1912 yılında, Buhara Emirinin gönderdiği paralar ile yaptırılmıştır.
ŞEHİR DIŞINDA GEZİLECEK YERLER
BALACLAVA
Burası: rahatlıkla ve keyifle bir gün geçirebileceğiniz; Kırım yarımadasında, dağların eteklerine yuvalanmış küçük bir kasabadır. Şehir merkezinin güneydoğusunda, küçük bir körfezin her iyi yakasına kurulmuş bu antik lima kasabasına: şehir merkezinden teknelerle ulaşabilirsiniz. Ayrıca: otobüsler de var. Karadan, yaklaşık 5 km. uzaklıktadır.
Karayolu ile gitmek isterseniz, 5-8 Grivnas arasında ücret ödemeniz gerekir. Burada bulunan Ceneviz kalesinden muhteşem bir manzara izleyebilirsiniz. Öncesinde Ceneviz ticaret limanı olarak kullanılan kasaba: 1475 yılından itibaren Osmanlı egemenliğine girmiştir. Günümüzde, kalenin kalıntılarını görmek mümkündür.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi: burasının bir zamanlar balığın bol olduğu bir yer olduğuna dikkat çeker ve isminin buna bağlı olarak verildiğini belirtir. Yani, isminin Türkçesi “Balıklı Ova” dır.
Marina bölümünde ise: 1850 yılındaki Kırım Savaşı sırasında, kuşatma yapan İngiliz gemilerinin bulunduğu yer olarak hatıralarda canlandırılıyor. Ayrıca: yine bu kasabada, güzel plajlar bulunduğunda, yaz aylarında turistler burayı denize girmek için de tercih ediyorlar.
Özellikle “Gümüş” ve “Altın” plajları ilgi çekiyor. Bunlar: kum değil çakıllıdır. Bunlara gitmek isterseniz, tekne ile 10 dakika veya karadan gitmek isterseniz, bir saat civarında dar bir yolda yürümeniz gerekir.
Kasaba merkezinde ise, 50 metre uzunluğunda bir merkezi plaj bulunuyor. Ceneviz Kuleleri ve kalesi: 1357 yılında yapılan kuleler günümüzde de görülebilmektedir ve hala heybetini muhafaza etmektedir.
Kale
3 savunma duvarı bulundurur ve ele geçirilemez bir uçurumun üstüne kurulmuştur. Kuleler ise: düzensiz dörtgen şeklindedirler. Kalenin: daha önce burada bulunan Bizans surları üzerine inşa edildiği düşünülüyor.
Tüm tahkimat: yerel taş ve harç kullanılarak yapılmıştır. 1927 yılındaki depremde zarar görmeyen yapı, son derece güvenilir olmasıyla önem kazanmaktadır. Gerek Kırım Savaşı ve gerekse II. Dünya Savaşındaki Nazi kuşatmasında, burası Sivastopollular için şehirlerinin korunduğu bir yer olmuştur.
Günümüzde burayı gezmek isterseniz, yukarıda da belirttiğim gibi muhteşem bir manzara izleyebilirsiniz, öte yandan giriş ücreti 20 Grivnas’dır. Öte yandan: burayı ziyaret etmek isteyenler: bir çok merdiven basamağı ve yamaçtan tırmanmak zorunda kalacaklarını kabul etmelidirler.
Deniz Müzesi
Burası: 1956 yılında, Rus Konseyi tarafından, Ukrayna’ya bağışlanmış, ancak “Soğuk Savaş” dönemi boyunca muhteşem bir şekilde gizli kalmış bir deniz üssüdür. Burada: en son olarak, 1991 yılında üretilen denizaltı denize indirilmiş ve daha sonra: 1996 yılında, Denizcilik Müzesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde: 5100 metrekarelik bir alana sahip bu büyük yer altı kompleksinde: rehberli turlarla geziliyor. Dağlar kesilerek yapılan, rıhtımla bağlantılı 600 metrelik büyük bir geçitten geçilerek girilen alandaki gezide: nükleer silah çalışma atölyeleri, derin kanallar, kilitli odalar, toplantı salonu, boş cephanelikler görülüyor. Evet: burayı ziyaret etmek isterseniz, saat: 10.00-16.45 arasında ziyaret edebilirsiniz.
HERSONİSSOS
Şehir merkezine 3 km. uzaklıktaki burası: Kiev Prensi Vladimir’in aynı zamanda Hıristiyanlığı kabul ettiği eski bir Yunan şehridir. Burayı ziyaret ederseniz, 20 Grivnas giriş ücreti ödemeniz gerekir. Fotoğraf çekmek için ayrıca 5 Grivnas daha ücret alıyorlar.
Ancak: burası gerçekten ilginizi çekebilecek tarihi bir açık hava müzesi gibidir. Günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce, antik dönemde burada bir Yunan kolonisi kurulmuştur. 1827 yılında ise, bölgede arkeolojik kazı çalışmaları başlatılmıştırtır.
Günümüzde burayı ziyaret ederseniz: 1778 yılında, ele geçirilen Türk silahlarının ergitilmesi yolu ile yapılan döküm çan görebilirsiniz. Şehri çevreleyen surların uzunluğu 3.5 km. dir. Bunların genişlikleri 4 metre ve yükseklikleri 8-10 metre civarındadır.
Hatta: yüzmeyi seviyorsanız, burayı ziyaret ettiğinizde yanınızda mayonuzu götürün çünkü hemen yakınlarda güzel bir plaj bulunuyor. Evet, bölgede görebilecekleriniz:
Bazilika
Bölgenin en önemli bazilikası olan burası: 1935 yılında kazılarak ortaya çıkarılmıştır. Buranın, muhtemelen 6’ncı yüzyılda inşa edilen bir tapınağın yerine, daha sonradan yapıldığı düşünülüyor. Yani: Hıristiyanlığın ilk günlerinden kaldığı kesindir. Bazilikanın resmi: Ukrayna banknotlarında görülmektedir.
Müze
Bölge müzesinde: 5000 den fazla obje sergilendiği söyleniyor. Bunlar arasında önem kazananlar: sikke koleksiyonu, yer mozaikleri, eski seramikler, mimari parçalar, kabartmalar ve kabartma duvar resimleri bulunmaktadır.
İNKERMAN
Şehir merkezinin hemen yanında: 13 bin nüfuslu bir kasabadır. Tarihi süreç içinde “İnkerman Muharebeleri” önem kazanmaktadır. 5 Kasım 1854 tarihinde İngiliz-Fransız birliklerinden oluşan güçlü ordu ile Rus kuvvetleri burada karşılaşmışlar ve Rus kuvvetleri yenilmiş ve ardından Sivastopol kuşatması başlamıştır. Bu savaşta özellikle: sisli hava nedeniyle, birlikler kendi inisiyatifleriyle (başlarındaki komutanların komutası olmadan) muharebeye devam etmişler ve bu nedenle bu muharebeye “Askerin Muharebesi” ismi verilmiştir.
Burada: kale harabeleri ve mağaralar ilgi çekiyor. Özellikle: kayalara oyularak yapılmış bir manastır mağara olan “Aziz Kliment” mutlaka görülmesi gereken bir yer olarak önem kazanıyor. Şehrin ismi olan “İnkerman” yani “İnşehri” de: bu mağaradan gelmektedir.
Şehirdeki: Müslüman mahallesinde ise, bir zamanlar Evliya Çelebinin notlarından anlaşıldığına göre yüksek ve sağlam duvarlı, altı kubbeli bir kale, mescit, hamam ve saray bulunuyor iken: günümüze bunlardan yalnızca bir çeşme kalmıştır.
TÜRK ŞEHİTLİĞİ:
Sivastopol şehrinden Simperofol şehrine giden karayolu üzerinde, bir de Türk Şehitliği bulunuyor. Şehitlik: 2004 yılında, Kırım Savaşının 150’nci yıldönümünde açılmıştır. Şehitlik anıtının hemen arkasında ise: Kırım Savaşında şehit düşen Türk askerlerinin anısına sembolik bir mezarlık görülür.
Kırım bölgesinin, en iyi tatil yöresi burasıdır. Burası: Simperefol yani Akmescid şehrine: 65 km. uzaklıktadır. Bu şehrin en büyük özelliği: şehirde yoğun olarak görülen “Osmanlı” etkisidir. Öte yandan: şehir, meşhur Kırımlı ozan Aşık Ömer’in doğum yeridir. “Kezlev” kelimesi anlamı “Gözleve” demektir.
Rus işgali sonunda ise, şehre “Yevpatorya” ismi verilmiştir.
Konum olarak önemine gelince: şehir, Kırım yöresindeki en önemli karayolları, demiryolları ve deniz yollarının kavşak noktasında bulunmasıdır. Hatta: şehirdeki liman: Rusya ve Ukrayna’nın en önemli ihraç limanıdır.
Şehirde: güneşin yoğun yani fazlaca görüldüğü bir iklim türü egemendir.
Evet, şehirde en dikkat çeken yapısı: Mimar Sinan tarafından yapılan bir camidir. Bu cami: Kezlev Han Camisi olarak tanınır. Bu yapı hakkındaki ayrıntılı bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz.
Ancak: günümüzde buranın bir diğer özelliği: “Musevi Karaimler” in burada yaşıyor olmalarıdır. Bunlar: bir “Türk” kavmi olarak bilinirler ve şehirdeki ibadet mekanları “Karaim Sinagog”u olarak bilinir.
Şehrin diğer bilinen bir özelliği de çamur banyolarıdır ki, bunların şifalı olduğu söylenmektedir. Ayrıca: bir sağlık merkezi yani “Senatoryum” da bulunur. Burada: özellikle çocuk hastalıkları ve romatizmal hastalıklar tedavi edilmektedir. Hatta: dünyanın birçok yerinden tedavi olmak üzere buraya getirilen çocuklara, özellikle “yunus balıkları” ile yapılan terapi önem kazanmaktadır.
Bunların yanında, Karadeniz kıyısındaki şehrin: kumsalları ve gayet temiz denizi de önem kazanmaktadır. Bu kumlu plajlarda: özellikle çocuklu aileler denize girmeyi tercih ederler, çünkü: deniz fazla derin değildir. Evet, şehirde toplam 11 plaj bulunuyor. Bunlar arasında, Kezlev şehrinin en iyi plajı ise “Oren-Kırım” Senatoryum unun plajıdır. Şehrin en kötü plajları ise “Çayka” ve “Foton” plajlarıdır.
GEZİLECEK YERLER
KEZLEV HAN CAMİSİ
Bu cami: Mimar Sinan tarafından yapılması ile önem kazanmaktadır. Ancak: Mimar Sinan’ın İstanbul’da caminin planlarını hazırladığı ve caminin bir kalfası tarafından yaptırıldığı da söyleniyor.
Kırım Hanı I. Devlet Giray Han: 1552 yılında, Moskova’ya düzenlediği ve zafer kazandığı seferden dönüşünün ardından: Mimar Sinan’a bu camiyi yaptırmıştır. Cami: İstanbul’da bulunan Fatih Camisinin küçük bir benzeridir. Çünkü: Kırım Hanları: İstanbul’da gördüklerinin benzerlerini, kendi ülkelerinde yaptırmak istemişlerdir.
Evet: yapı: Kırım’da, mimari açıdan en gösterişli cami olarak bilinir. 2 minare: tam simetrik değildir ve yan duvarlara dayalıdır. Mekanın içine girildiğinde: genişlik ve ferahlık duygusu uyandırır.
Ancak: 1830 yılındaki depremde, caminin iki minaresi de yıkılır. II. Dünya Savaşında, Alman işgal güçleri tarafından: cami ve minareleri tamir ettirilmiştir. Ancak: 1944 yılında, Kırım Tatarları başka bölgelere sürgüne gönderilince, komünist yönetim sırasında, cami domuz ahırı olarak kullanılmıştır.
1970 yılına gelindiğinde ise, yeniden onarıma tabii tutulan cami: bir süre “Dinsizlik” yani “Ataizm” müzesi olarak da kullanılmıştır.
Gelelim günümüze: günümüze kadar ayakta kalabilen cami: Kırım Tatarlarının çektikleri birçok acıya tanıklık etmiştir. Cami avlusunda, sol tarafta bulunan sembolik mezar: 1918 yılında şehit edildikten sonra cesedi Karadeniz’e atılan “Numan Çelebi Cihan” a aittir.
Hemen yanında ise: babası Abdülkerim Çelebi ve dedesi Ali İbrahim Çelebi’nin mezar yerleri bulunmaktadır. Bunların yanındaki diğer kabirlerde ise, 1853-1854 yılları arasındaki Kırım Harbinde şehit düşen Türk Subaylarının mezarları görülür. 1991 yılına gelindiğinde: Cami, Kırım Tatarları tarafından teslim alınarak tamir ettirilmiş ve ibadete açılmıştır.
1994 SÜRGÜN ANITI:
1944 yılında sürgüne gönderilen Kırım Tatarları: 1989 yılından itibaren yeniden vatanlarına döndüklerinde, bölgedeki bütün şehirlerde, kendilerine uygulanan bu soykırımı gözler önüne sermek için “sürgün anıtı” dikmişlerdir. Bu anıtlardan birisi de, Kezlev şehrinde, Han camisinin hemen yanındaki parkta bulunmaktadır. Evet: şehri ziyaret edenler, bu anıtı da ziyaret ediyorlar.
TÜRK HAMAMI
Han camisinin hemen karşı sokağındadır. Kadın ve erkekler için iki bölüm olarak düzenlenen hamamın; 16’ncı yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Ancak, bu eser günümüze muhteşem şekilde tahrip edilerek ulaşmıştır, çünkü bu yöreye yerleşen Ruslar: hamamın mermerlerini ve tunç musluklarını sökmüşler ve kendi ihtiyaçları için kullanmışlardır.
KARAY KENESASI
Burası: yazının baş kısmında da belirttiğim gibi “Karay Türkleri” nin dini merkezidir. Hazar İmparatorluğu döneminden kalan “Musevi” Türkler: günümüzde, Kırım yöresinde yalnızca 700-800 kişi olarak yaşamaktadırlar.
Ancak: Karay Türklerinin, Kırım yöresindeki tek ibadethanesi burasıdır. Dünya üzerinde: günümüzde, toplam Karay Türk varlığının 2 bin civarında olduğu söyleniyor ki, bunlardan 50 kadarı da ülkemizde yaşıyormuş.
Günümüzde: burası aynı zamanda “Müze” olarak da kullanılmakta olup, şehri ziyaret ederseniz, burayı da ziyaret etmenizi öneririm. Niye müze: çünkü, günümüzde ayinlerini yönetecek din adamları bile kalmamış. Hatta: çoğunlukla “İbranice” alfabesiyle yazılı ve atalarından kalan yazıları bile okuyamıyorlarmış.
ODUNPAZARI CAMİSİ
Şehir merkezinde “Odunpazarı” semtinde: gösterişli olmayan sade bir yapıdır. Rus işgalinin ardından: burası bir kilise olarak düzenlenmiş ve günümüzde de: yapı “kilise” olarak kullanılmaktadır.
ODUNPAZARI KAPISI
Günümüzde bu kapıdan bir şey kalmamış olmasına rağmen: bilgi olması açısından birkaç kelime etmek istiyorum. Odunpazarı kapısı: Kezlev şehrinin ana kale kapısıdır ve 15’nci yüzyılın sonlarında inşa edilen kale kapısı: 1950’li yıllara gelindiğinde tamamen tahrip olmuş ve sonunda yok olmuştur. Daha sonraki tarihi süreçte ise, yaklaşık 4 yıllık çalışmalar sonucunda, Odun Pazarı kapısı yeniden yapılarak eski şehrin mimari görüntüsünün ayrılmaz bir parçası ve sembolü haline gelmiştir.
CUMA CAMİSİ-DERVİŞ TEKKESİ
Han camisinin birkaç yüz metre ilerisinde: surların içinde, eski Odunpazarı semtinde; Cuma Camisi ve Derviş Tekkesi bulunur. Bunların da 16’ncı yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. Ancak, özellikle Cuma camisi: günümüzde oldukça yıpranmış durumda görülmektedir. Caminin hemen yanındaki Derviş Tekkesi ise: biraz daha iyi durumdadır.
Söylenenlere göre: Çariçe II. Katerina döneminde: Ruslar camiyi tahrip etmişler ve Tekkedeki dervişleri idam etmişlerdir. 1944 yılında ise, gerek cami ve gerekse tekke: Ruslar tarafından bombalanmıştır. Takip eden süreçte: caminin hemen yanındaki bir su kuyusunda: birçok iskelet bulunmuştur.
TARİH MÜZESİ
Şehir merkezinde 16 tane müze bulunuyor. Tarih müzesi: 1921 tarihinde kuruluş olup, burada, Kezlev yöresinde bulunan objeler sergilenmektedir. Çarşamba ve Cuma günleri hariç, müze ziyaret edilebilir.
KORSANLAR MÜZESİ
Odaları eski gemiler gibi dekor edilen burada sergilenen objelerin büyük bölümü: Karadeniz’deki korsanlara ayrılmıştır. Karadeniz bölgesinde, uzun yıllar korku saçan korsanların eşyaları ve bunlar hakkındaki bilgiler, müzede ziyaretçilere sunuluyor. Müzede sergilenen 600 parça obje arasında: denizden çıkarılan arkeolojik buluntular da sergileniyor. Ayrıca: silahlar, paralar, sikkeler, batan gemi parçaları ve denizcilerin kişisel eşyaları sergileniyor.
MİNYATÜR PARKI
Şehir merkezinde, Femida SPA kompleksinde bulunan park alanında: 36 minyatür eser bulunuyor. Özellikle: Kırım bölgesindeki tüm sarayların: 1:25 ölçekli minyatürleri ilgi çekiyor. Ayrıca: New York şehrinde bulunan “Özgürlük Heykeli” minyatürü bulunuyor.
YUNUS TERAPİ MERKEZİ
Yunus Terapi Merkezinde: çağdaş tıp cihazları ve iki havuz bulunmaktadır. Burada: özellikle beyin felci ve otizm başta olmak üzere, yüzden fazla hastalığın tedavisinin yapıldığı söyleniyor. Hastalar ki, özellikle çocuk hastalar: psikologlar, nörologlar mesajcılardan oluşan ekip tarafından tedaviye tabii tutuluyorlar ve bu tedavi sırasında: iki yunus da kullanılıyor.