Malezya Sabah

Malezya Sabah

Sabah eyaleti: Malezya ülkesini oluşturan 14 eyaletten birisidir ve Malezya’nın ikinci büyük eyaletidir. Ülke başkenti Kuala Lumpur’a 2 saatlik uçuş mesafesindedir.

Eyalette: Kota Kinabalu ve Sandakan olmak üzere iki yerde havaalanı bulunmaktadır. Sabah eyaletinin resmi maskotu “orangutan”  dır. İnanılmaz insan benzeri bu yaratıkları görmek için Sepilok Orangutan Sanctuary denilen yere bu eyaletin en ilgi çeken turistik yerlerinden birisidir.

Borneo adasının kuzey ucunu kaplayan Sabah, Filipinler yönünden gelen kasırgaların, bölgeye zarar vermeden geçmesinden dolayı nesiller boyunca denizciler tarafından “Rüzgarların Altındaki Ülke” olarak adlandırılmıştır.

Güney Çin Denizi’ne bakan eyalet başkenti “Kota Kinabalu” dur ve (genellikle KK olarak bilinir) kuzeydoğusunda Sulu, güneyinde de Selebes Denizi vardır.

Kota Kinabalu, Güneybatı Asya’nın en yüksek dağı olan Kinabalu Dağı’nın (4095 metre) bulunduğu Crocker Sıradağlarının gölgesinde uzanır. Kinabalu National Park, eyaletin koruma altındaki altı alanından biridir. Başkent, mercan adaları ulusal parkına ziyaret için bir giriş kapısıdır.

Doğu kıyısındaki Sandakan, Turtle Islands Park ve Sepilok’un ünlü orangutan korunağını ziyaret etmek için ideal bir üstür.

Ziyaretçiler balık tutma, şnolkerle yüzme, derin su dalışı, Sabah’ı çevreleyen mükemmel sularda sakin bir tekne gezintisi ya da Kota Kinabalu’nun pazarlarını keşfetmek gibi seçenekleri değerlendirebilirler. Maceracı gezginler ise: güneydoğu Asya’nın en yüksek dağlarından birine tırmanabilirler.

Malezya Sabah

Eyaletin turizm destinasyonları şunlardır

Kinabalu Dağı ve Milli Parkı.

Poring

Tunku Abdul Rahman

Manukan Island.

 

Sipadan Adası

Eğer su altı dalış meraklısı iseniz: Sipadan adası tüplü dalış için dünyanın en iyi yerlerinden birisi olarak bilinir. Burada dalış sırasında: zarif kaplumbağalar, beyaz resif köpekbalıkları, papağan balıkları görmek mümkündür. Adada konaklamak da mümkündür. Dalgıçlar: kısa bir tekne yolculuğunun ardından anakara, Mabul veya Kapalai denilen yerlerde dalış yaparlar.

Malezya Sabah Manukan Island

Manukan Island

Buraya ulaşmak için, Jesselton limanından bir tekneye binerek 15 dakika yolculuk yapmak gerekiyor. Yani, şehir merkezine en yakın ada olarak bilinir. Adaya giriş için Malezyalılar ve Yabancılar için uygulanan tarife gereği giriş ücreti ödemek gerekiyor.

Ada üzerinde bazı lüks oteller, bir dizi restoran ve bir dalış merkezi bulunuyor.

Ayrıca; şınolkerle dalış da yapabilir ve muhteşem renkli balıkları izleyebilirsiniz. Burayı ziyaret etmek isterseniz, kuru sezonu yani yağmurların olmadığı bir zamanı tercih etmeniz önerilir.

Malezya Sabah Kona Kinabalu Şehri

KOTA KİNABALU ŞEHRİ

Sabah eyaletinin başkenti Kota Kinabalu şehri: dünyanın en etkileyici doğal ekosistemleriyle kaplıdır. Güzel kıyı plajları, yemyeşil ve yaban hayatı dolu yağmur ormanlarına rahatlıkla ulaşılabilir.

II. Dünya Savaşına kadar adı Jesselton (North Borneo Chartered Company’nin başkanı Sir Charles Jessel’den gelir) olan “Kota Kinabalu” işgalci Japonlar tarafından Api (ateş) olarak adlandırılmıştır.

Japon işgali sırasında Müttefik bombardımanının şehri yerle bir etmesinin ardından savaşın küllerinden yeniden inşa edilen Kota Kinabalu, giderek büyüyen üretim altyapısı ve 400.000’lik nüfusuyla hareketli bir liman şehridir.

Modern biçimde planlanan kent etkileyici doğal güzelliklerin ortasındadır. Ağaçlarla sarılmış mercan adası ve Kinabalu Dağı’nın batıdaki etkileyici fonu manzarayı tamamlar.

Kent, genellikle, çevredeki ulusal parkları gezmek için bir üs olarak kullanılır. Jayan Gaya’da eski bir postane binasından dönüştürülen “Turizm Danışma Ofisi” bulunur.

Malezya Sabah

Jalan Tunku ile Jalan Penampang caddelerinin köşesinde; Likas koyunda 2.47 dönümlük alanda yer alan ve altın renkli kubbesiyle dikkat çeken, büyük “State Mosque” havaalanından kente gelirken görülebilir. Yapı: çağdaş İslam mimarisinin güzel bir örneğidir. Deniz yakın konumdaki bu görkemli beyaz cami: Medine şehrindeki Nebevi Camiine benzer özellikler gösterir. Cami ziyarete açıktır, ancak kıyafet zorunluluğuna dikkat etmek gerekir.

Caminin hemen yanında “Sabah State Museum” ya da diğer adıyla Jalan Museum vardır. Murut ve Rungus uzun evlerinden (yöresel yerli evleri) örnek alınarak tasarlanan müzenin bahçesinde birkaç buhar makinesi görebilirsiniz. Tarihi fotoğraf koleksiyonu, kentin yıkıcı savaş öncesi günlerine ışık tutar.

Malezya Sabah

Müzenin bitişiğinde, “Science and Technology Cente” ve “Art Gallery” vardır. Borneo Sanat Galerisi: şehir merkezine yürüyüş mesafesindedir ve giriş ücretsizdir. Burada:  resim tutkunları için resimler sergilenmektedir. İkinci katta yer alan sanat sergisinde: ağırlıklı olarak yerel sanatçıların eserleri sergilenir. Birkaç vitrinde ise Filipinler ve Endonezya’dan sanatçıların eserleri görülür. Sergilenen resimlerin hepsi aynı  zamanda satılıktır.

Karşı tarafta ise, çeşitli tropik bitkilerin yetiştirildiği “Ethnobotanic Garden” görülür.

Malezya Sabah

1905 yılında inşa edilen “Atkinson Clock Tower”, Jalan Gaya’nın bir blok doğusundadır. Burası, turizm danışma ofisiyle birlikte savaştan sonra ayakta kalan birkaç yapıdan birisidir. Burası: Kota Kinabalu şehrinin en eski yapılarından birisidir.

Çünkü: eski karakola bitişik ve Signal Hill Road boyunca ilerlediğinizde görebileceğiniz bu saat kulesi: 1903 yılında tamamen ahşaptan ve çivi kullanılmadan, dönemin Kuzey Borneo ilk İngiliz yöneticisi Francis George Atkinson anısına yaptırılmıştır.

Ancak: Dünya Savaşında şehrin birçok yeri bombalanmasına rağmen, kule bu bombalanmadan etkilenmeden ayakta kalan nadir yapılardan birisidir ve günümüzde de zamanı göstermeye devam etmektedir.

Malezya Sabah

“Signal Hill Observatory”den manzaranın tadını çıkarmak için tepenin zirvesine yürüyün. Kentin en gözde pazarlarından biri olan “Jalan Gaya Street Market” (sokak pazarı) Pazar sabahları açılır. Gaya caddesindeki bu Pazar: her Pazar günü saat 06.30-13.00 arasında açık kalır. Şehir merkezindeki bu cadde, başlangıçta “Bond Street” olarak isimlendirilmiştir.

Buradaki ahşap dükkanlar: uzun yıllar boyunca kuşaktan kuşağa, babadan oğla geçen aile şirketleridir. Pazar nedeniyle, her Pazar sabahı cadde trafiğe kapatılır. Burada bulabilecekleriniz: batik, meyve ve çiçekler, sanat ve zanaat ürünleri, ayakkabı, antika, hediyelik eşya, hatta evcil hayvanlar ve otlar olabilir.

Gölgeli ağaçlar ve büyük boy şemsiyelerin altında alışveriş yapabilirsiniz. Şehirdeki yerel insanları izlemek ve hayatlarını görmek istiyorsanız, mutlaka bu Pazar yerine uğramanızı öneririm. Ama alışverişte pazarlık yapmayı unutmayın.

“Flipino Market” iskeleye kısa mesafede, genel pazarlar ve balık pazarlarının yanındadır.

Çok köşeli bir kaide üzerine oturtulmuş 30 katlı bir silindir biçimindeki, parıltılı “Sabah Foundation” binası, kentin kuzeyindedir ve tepesi kesik bir uzay aracını andırır. Kule; 1977 yılında yapılmıştır. Borneo adasının en yüksek ikinci yapısıdır. 30 katlı, dairesel cam yapı:123 metre yüksekliktedir. Kulenin 19.katında dairesel döner restoran bulunur ve 360 derecelik dönüş yapar.

Malezya Sabah

Şehir merkezine yürüyerek 5-10 dakika uzaklıkta “El Sanatları Pazarı” bulunur ve bu Pazar yeri: her gün saat 07.30-19.30 arasında açıktır. Jalan Fuad Stephens kıyısında yer alan “El Sanatları Pazarı”: yerli halk ve turistler için en uğrak yerlerden birisidir. Burada özellikle: muhteşem güzel pareolar, muhteşem inci takılar ve el sanatı ürünleri bulup satın alabilirsiniz.

Malezya Sabah Double Six Anıtı

Double Six Anıtı

Yine şehir merkezine yaklaşık 10 dakika uzaklıkta bulunan bir anıttan söz etmek istiyorum. Buraya taksi ile 15RM ödeyerek ulaşabilirsiniz. Burası: Sabah tarihinde trafik bir olayı işaretlemek için Sembulan bölgesinde yaptırılmıştır. 6 Haziran 1976 günü, Sabah Başbakanı Tun Mohd’u taşıyan uçak, yanında 6 bakan ile birlikte bu bölgeye düşmüştür ve bu anıt, bu ölümcül kazanın anısına yapılmıştır.

Malezya Sabah Akvaryum ve Deniz Müzesi

Akvaryum ve Deniz Müzesi

Şehir merkezine yaklaşık 3 km uzaklıktadır. Araba ile 10-15 dakikada ulaşılır. Otobüs veya taksi kullanabilirsiniz.

Çarşamba hariç her gün açıktır. Giriş ücretleri 10RM dir.

Burada bulunan deniz müzesi: Malezya Üniversitesinin Sabah kampüsünün bir parçasıdır. Borneo Deniz Araştırma Enstitüsü: eğitim, araştırma ve korunma ve deniz kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması için 1995 yılında kurulmuştur.

Enstitü kompleksi içindeki bu akvaryum ve deniz müzesi: Borneo adası üzerindeki en iyi akvaryum tesislerinden birisidir. Müze içindeki üniteler: açık su resifi, canlı sığ resif merkezi, mangrov yürüyüş, çağdaş Marine Denizcilik Müzesi, Multimedya interaktif bilgi bölümü ve derin dalış bölümü.

 

KOTA KİNABALU ŞEHRİNİN ÇEVRESİ

Şehir merkezinde: Jalan Tun Razak’ın yakınında yer alan otobüs terminalinden, kentten çok uzak olmayan yerlere düşük maliyetli geziler yapabilirsiniz.

Haftanın farklı günlerinde kurulan birçok tamu’dan (köy pazarı) birini mutlaka görün. (Kota Kinabalu turizm danışma ofisinden bilgi alabilirsiniz) En iyi köy pazarları “Tuaran”dadır. (kent merkezinden 33 km uzaklıktadır) Kota Belud’un kuzeyinde, Bajau köyleri, “Mengkabong” ve “Penambawan” bulunur.

Kampung Monsopiad, Kuai köyündeki (kent merkezinin Penampang Nehri’nden10 kmgüneyinde) Donggongon’dadır. En etkileyici özelliği düşmanlarının başını kesmek olan efsanevi savaşçı Monsopiad’ın anısına yapılmıştır. Savaşçının 42 “ganimeti” Cultural Village’de sergilenir.

Yakındaki tropikal ormanları görmek için “Beaufort”a ve “Agricultural Researc Station”ın bulunduğu Tenom kentine (40 km kuzeybatıda) trenle gidilir. Tren, Tanjung Aru’dan hareket etse de, Beaufort’a gitmek ve daha sonra Tenom’dan Kota Kinabalu’ya geri dönmek için bir taksi tutup zaman kazanabilirsiniz.

 

 

Beaufort İlçesi

Buraya ulaşmak için Rasa Ria Tren istasyonundan trene binmek gerekir ki, tren ücreti 4.80RM dir.

Burası, demiryolu hattı boyunca bulunan büyük yerleşimlerden birisidir. Şehir 1800’lerin sonlarında: Chartered Şirketi tarafından kurulmuştur. Bölgenin en değerli ürünü “yeşil portakal” dır. Burada, diğer meyveler de yetiştirilir. İlçede, Çinliler tarafından işletilen dükkanlar Padas nehri kıyısında sıralanır.

Kentin güneyinden, Crocker Sıradağları’na doğru giderek ulaşılan “Refflesia Centre” dünyanın en büyük çiçeği “rafflesia” ya ayrılmıştır ve burada 14 fafflesia çeşidi bulunur.

Malezya Sabah Tagal Sunai Moroli Kampung Luanti-Balık Masajı

Tagal Sunai Moroli Kampung Luanti-Balık Masajı

Başkent Kota Kinabalu şehrine, yaklaşık 30 dakika uzaklıktadır. Bir taksi veya araba kiralayarak buraya ulaşabilirsiniz.

“Tagal” kelimesi gelecek nesil yararına ekosistem yani çevreyi korumak anlamında kullanılır. Söylenenlere göre: Sazangiller familyasından gelen buradaki balıklar: özellikle şifa masajı yapmak üzere köylüler tarafından eğitilmişlerdir.

Özellikle “sedef” hastası olanlar, bu tedavinin iyileştirici etkileri olduğunu kabul etmektedirler. Düzenli balık masajı yaptıranlar: bir bebek gibi pürüzsüz cilde sahip oluyorlarmış. Çünkü: bu balıklar ölü deriyi kemiriyorlarmış. Burada konaklama imkanları da bulunuyor.

Malezya Sabah Balung River Eco Resort

Balung River Eco Resort

Buraya ulaşmak için: Balung Tawau kasabasından yaklaşık 40 dakika yolculuk yapmanız gerekir. Taksi tutarsanız 40RM ödemeniz gerekir. Buraya giriş için ise 3RM ödemek gerekiyor. Konaklama fiyatları ayrıdır.

Burası: bozulmamış tropik yağmur ormanları bulunan bir yer olarak bilinir. Tatilciler için mükemmel bir kaçış yeri ve gurup toplantıları ve kurumsal geziler için tercih edilen popüler bir alandır.

Burada: yerel keresteden inşa edilen dağ evlerinde konaklanır. Bu evler: zevkle döşenmiş, klimalı, rahat ve temizdir. Burayı ziyaret ederseniz: dağ bisikleti, kuş gözlemi ve orman patikalarında yürüyüş yapabilirsiniz.

 

 

Mercan Adaları

Tunku Abdul Rahman Park: 1974 yılında 5 mercan adasından oluşturulmuştur. Bunları gezmek için başkent Kota Kinabalu şehrinden başlayan kısa bir tekne yolculuğu yapmanız gerekir.

Bu tekne yolculukları: gurup ya da tek kişilik yapılabilir. Tekneler iskeleden, Hyatt Hotel yanından kiralanmaktadır.

Beş mercan adası: 8 km çapındaki bir alana yayılmıştır. Bu adalarda: muhteşem güzel plajlar ve yüzme ile şinolkerle dalış için kaçırılmayacak güzellikler bulunmaktadır. Öte yandan, adaların ormanlık iç kısımlarına ulaşan yollar, yürüyüş için kullanılır.

 

Pulau Gaya Adası

5 mercan adasının en büyüğüdür. Buradaki park merkezinden: sualtı, ormandaki bitki örtüsü ve hayvan varlığı hakkında bilgi alınmaktadır. Adanın kuzey kıyısındaki “Palice Beach” yüzmek ve su altı mercan resiflerini şinolkerle dalıp izlemek için mükemmeldir.

Adanın bir tropikal bataklık orman içinden geçen ahşap patika yürüyüş yolu ise: maymunlar, sakallı domuzlar ve alaca boynuz gagalı geyikleri görmek için en uygun yerdir.

Adanın en iyi patikası: kuzeybatı kıyısında bulunan “Pulau Sapi” patikasıdır.

Adanın en gelişmiş bölümü, güneydeki “Pulau Manukan Sapi” denilen bölümdür ve burası: bungalovlar, restoranlar, yüzme havuzları ve tenis kortlarıyla doludur. Adanın “Pulai Mamutik” denilen kuzeydoğu bölümünde ise: mercan resif bolluğu vardır ve bölge dalgıçlar tarafından yoğun olarak tercih edilir.

 

Pulau Sulug Adası

Burası: merkeze en uzak ve en az gelişmiş ada olarak bilinir ve buranın mercan resifleri ve zengin su altı varlığı ve sakin sessiz atmosferi önem kazanmaktadır.

Malezya Sabah Kinabalu Park
Malezya Sabah Kinabalu Park

 

Kinabalu Park

Serin ortam ve göz alıcı manzara, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan “Kinabalu Park”a yapılacak geziyi daha da değerli kılar. Kinabalu Park: Kinabalu dağının deniz seviyesinden 1585 metre yükseklikte bulunan bölümündedir.

Park alanı 745 hektarlık alanı kaplar ve Kinabalu dağının eteklerinde yerleşiktir. Kinabalu dağı: aslında yüzeyin kabuğu ile yukarıya itilmiş, granit bir masiftir. Müteakip erezyon: bu masifi ötrem kum ve taş tabakasını yerleştirmiştir. Evet, bu engebeli dağ, günümüze kadar Milli Parkın odak noktası olmaya devam etmektedir.

“Gunung Kinabalu” (4095 metre) Himalayalar ile Yeni Gine arasındaki en yüksek zirvedir. Adı, dağın alçak yamaçlarında yaşayan Kadazanlar için “kutsal ölüler evi” anlamına gelir.

Kota Kinabalu’dan 90 km uzaklıktaki parka karayolu ile ulaşılır. Bölgeye özel otobüs seferleri düzenlenir, otobüs dolduğunda kalktığı için erken gidin.

Geri dönüş 1.5 saat sürse de, parka gidiş en az 2 saat sürer. Kota Kinabalu ile Sandakan arasında düzenli işleyen otobüsler vardır. Kent merkezinden parka ve Crocker Sıradağlarına yapacağınız gezi boyunca alçak bölgelerdeki “dipterocarp” ormanlarından yüksek dağ yaylalarına kadar büyük bir orman ve manzara çeşitliliği görebilirsiniz.

754 kilometrelik bir alanı kaplayan parkta hava, sahilden çok daha serindir. Sıcaklık, park merkezinde 20 derece civarında olsa da, dağcıların gün doğumunda zirveye hareket etmeden önce geceyi geçirdikleri barınakta 0 dereceye düşebilir. Bu yüzden, hem park ziyaretçileri, hem de dağa tırmanacaklar için sıcak tutan ve yağmur geçirmeyen giysiler alınması şarttır.

Zirveye çıkma niyetiniz olmasa bile, park merkezinin çevresindeki manzara ile bitki ve hayvan varlığı doyurucudur. Gün doğumunda bütün görkemiyle beliren zirve, sabahları bulutlar yükseldiği için çoğunlukla sisler ardında gizlenmiş durumdadır. Güzel bir restoranı olan park, kulübelerden küçük otellere kadar geniş bir konaklama çeşitliliği sunar.

Zirveye çıkmayı düşünürseniz: özellikle Nisan, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında tırmanmak için Kota Kinabalu’daki “Sabah Park Headquarter”da önceden kayıt yaptırmanız gerekir. Yani önceden izin almak gerekiyor.

Tırmanış, başlangıç noktasındaki dağ kulübesinde bir gece kalış da dahil olmak üzere, iki gün sürer. Tırmanız sonunda 4090 metrelik zirveye ulaşılır. Her yıl dağlarda bir maraton (Climbathon) düzenlenir. Rekor, zirveye yalnızca 2 saat 42 saniyede çıkmayı başaran İngiliz Ian Holmes’a aittir.

Amatörler için tırmanış iki gün sürer. Bir gecelik molada yemekler ve konaklama dağ kulübelerinde sağlanır.

Park merkezinde dağ rehberi, taşıcılar ve tırmanışın başladığı istasyona ulaşıma ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Kendi olanaklarıyla tırmanmak isteyenler çoklu ortam ve dia gösterilerinin yanı sıra yol haritalarından (bazı yollar diğerleri kadar iyi işaretlendiğinden dikkatli olmalısınız) yararlanabilir.

Bünyesi dirençli olanlar yakındaki soğuk Liwago Nehri’nde yüzebilirler. Küçük ama kapsamlı “Mountain Garden” da, Kinabalu ormanında göreceğiniz bitki topluluğuna ilişkin fikir edinebilirsiniz.

Parktaki fiyatların hafta sonu ve hafta içinde farklı olduğu unutulmamalıdır. Yanınızda dağ sislerine karşı sıcak tutan ve yağmur geçirmeyen giysiler, bir cep feneri, enerji için muz ve çikolata gibi yiyecekler bulundurun. Sabah erkenden yola çıkacaksanız, tırmanış, düz bir yoldan sonra “Timpohon Gate”den başlar.

Tırmanış sırasında bambu korularından (ormanda 40 tür bambu bulunur) meşe, mersin ağacı, defne ağacı ve yosun kaplı çam ağaçlarına doğru değişime dikkat edin. Zirvedeki çorak granit düzlüğe yaklaştıkça ağaçlar daha biçimsizleşip bodurlaşırlar.

“Carson Şelaleleri”ndeki ilk barınak 1951 metrededir. Yolda suibriklerini görmek için en uygun yer 2134 metre yükseklikteki “Second Shelter” dır. Ama bunları toplamanın yasak olduğunu unutmayın.

Gece molası için 3353 metre yükseklikte bulunan “Laban Rata Resthouse,  Panar Laban Hut, Waras Hut” ya da “Gunting Lagadan” tesislerinden birini seçebilirsiniz. Malayca’da “Sunu Alanı” anlamına gelen “Panar Laban”da her yıl Kadazan dağcılar, kutsal dağın ruhları için yedi beyaz tavuk ve yedi yumurta sunarlar.

Gün doğumunda zirvede olmak için 02.00 civarında kalkmalısınız. Katmanlaşmış ve çukurlaşmış çorak bir granit düzlükte yukarıya doğru ilerleyeceksiniz.3811 metre yüksekliğindeki “Sayat Sayat Huts” zirveden önceki en iyi barınaktır.

Batıya, dokuz zirveden en yükseği olan “Low’s Peak” e (4101 metre) doğru yürüdüğünüzde, hemen kuzeyde “Donkey’s Ears” kayalıkları ve onların arkasında”Ugly Sister” ı görebilirsiniz. Perak’taki başarılı İngiliz Genel Vali Hugh Low zirve düzlüğüne 1851 yılında varmıştı.

Yükseklik nefes almanızı zorlaştırsa da, Crocker Sıradağları’na ve daha ilerideki Filipinler’e doğru uzanan manzarayı seyredebilirsiniz. Bölgede çok geçmeden, tecrübeli dağcılar için bile tehlikeli olan kuşluk vakti sisi görülür, bu yüzden zirvede uzun süre kalınmaz.

Dağdaki bitki varlığı arasında 3.800 metre kadar yüksekte bulunabilen 1.200 farklı orkide türü öne çıkar. Ayrıca, bölgede yüzlerce tür eğreltiotu ve 25 farklı ormangülü çeşidinin yanı sıra, 60 meşe ve kestane türü bir arada bulunur. En büyüleyici bitki örtüsü, pembe benekli, etobur suibriğidir.

Su İbriği

Bu bitki: açıldığında yukarı doğru dikilen bir kapağı olan minyatür bir çanak şeklindedir. İbriğin kapağı altındaki nektardan alan böcekler kurtulurken: ibriğin içindeki nektarı almak isteyen böcekler ibriğin içindeki yağmur suyu ve enzimlerin karışımından oluşan sindirim sıvısı içine düşerler ve bu yapışkan, pullu iç bölgeden çıkamazlar ve yavaşça bitki tarafından sindirilirler.

Bu arada: ibriğin ağzının içine ağ ören örümcekler: düşen böcekleri yakalayarak kendilerini beslerler. İbrik türleri içinde bölgede görülen en büyüğü: 46 cm büyüklüğünde ve 4 litre su tutabilen bir bitkidir. Bu türün kurbanları arasında farelerin bile bulunduğu söylenir.

Evet, park alanında vahşi ortamlarında yaşayan birçok hayvan türü de bulunmaktadır. Bölgesel ormanda yaşayan yaklaşık 100 tür memeliden çoğunu görmek mümkün olmayabilir. Örneğin, sayıları az olan orangutanlara nadiren rastlanır, ama en azından çığlık atan jibonları duyabilirsiniz.

Orman sambar geyikleri, cüce geyikler, sakallı domuzlar ve benekli leoparların yanı sıra birçok kuş türünü barındırır. Kinabalu’da kızıl nektarkuşu, beyazbaş örümcek avcısı, gri karga, tepeli yılan kartalı, beyaz kuyruklu shama ve Malezya ağaç saksağanının da aralarında olduğu 300’ün üzerinde kuş türü vardır.

 

Poring Kaplıcaları

Park merkezinden yaklaşık 35 km uzaklıkta bulunan bu Spa tesisleri: dağ inişlerinden sonra, dağcıların dinlenme noktası olarak kullanılmaktadır. Burada: rahatlatıcı kükürt banyoları bulunmaktadır ve bunlar II. Dünya savaşı sırasında burayı işgal eden Japonlar tarafından geliştirilmiştir.

Malezya Sabah Sandakan Şehri

 

SANDAKAN ŞEHRİ

Şehir: Borneo adasının uzak doğu bölgesinde, Sabah Eyaletinin ikinci büyük şehridir. Doğu Malezya’nın en kalabalık şehirlerinden birisidir.

Dik tepeler ve Sulu Denizi arasındaki dar bir şerit boyunca uzanan liman kentidir. Günümüzde, şehir ekonomisinin temel maddeleri olarak: hurma yağı, tütün, kakao, kahve ve diğer pek çok ürün sayılabilir.

Eskiden: İngiliz Kuzey Borneo bölgesinin başkenti olarak kullanılmıştır. Ancak: Kota Kinabalu şehri gibi, II. Dünya Savaşı sırasında yoğun bombalanmış ve şehirden geriye çok az iz kalmıştır.

Turtle Islands Park’ın, Gomtanong Caves’in ve Sepilok Orang-Utan Sanctuary’nin giriş kapısıdır. Canlı Waterfront Market, ziyaretçiler için güzel bir başlangıç noktasıdır.

 

Sam Sing Kung

İlk olarak 1887 yılında inşa edilen yapı Merhamet Tanrıçasına adanmıştır ve şehrin en eski binasıdır. Tapınak: “Üç azizin tapınağı” olarak da bilinir. Bu azizlerden kast edilenler genel doğruluk, balıkçılar ve öğrencilerdir. Buradan Çin toplumunda eğitimin ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Yenileme çalışmaları orijinal yapıdan çok şey götürmüştür.

1987 yılında, büyük bir maliyetle inşa edilen gösterişli “Puu Jih Shih Buddisst Temple” Sandokan şehrinin güneyinde yer alan Tanah Merah’ın yukarısındaki tepededir. Tapınak, kırmızı ve altın renkli ejderhalar, yaldızlı Buda figürleri, ateş böcekleri gibi ışıldayan lambalar ve yanan tütsülerin güzel kokusuyla ilgi çeker. Sabah eyaletindeki en güzel Çin tapınaklarından birisidir.

Malezya Sabah

Bölgede ayrıca, Amerikalı yazar Agnes Keith’in müzeye dönüştürülen evi ziyaret edilebilir. Burası: şehir merkezinden yürüyerek 20 dakika uzaklıktadır. Her gün açıktır, giriş ücreti 15RM dir. Ev: Borneo adasında İngiliz  sömürge döneminden kalmadır ve bu yüzden önem kazanır.

Land Below the Wind’in de aralarında bulunduğu üç romanda, yazarın savaş sırasında esir kampında yaşadıkları dahil, 1932-1934 yılları arasında Sandokan’daki yaşamı anlatmaktadır. Yazarın savaştan önceki evi yıkıldıysa da, kocasıyla 1946’daki dönüşü üzerine, aslına sadık kalınarak yeni bir ev inşa edilmiştir.

Ev içinde: sömürge dönemi mobilyaları ve antikaları görülebilir. Birinci kattaki galeride: evin sahibi olağanüstü kadının kitapları görülür ve ailesinin hikayesi anlatılır.

Savaş dönemiyle bağlantılı diğer yerler arasında; Tamam Rimba’da bulunan esir kampındaki “Australian Memorial Park” sayılabilir.

Parkta bulunan anıt: Japon işgali sırasında hayatını kaybeden Müttefik askerleri anısına adanmıştır. Çünkü: Buradaki Japon esir kampında tutuklu bulunan 1800 Avustralya ve 600 İngiliz askeri: Temmuz 1945 tarihinde Ranua denilen yere nakledilmeleri sırasında yaptıkları ölüm yürüyüşü sırasında ölmüşler ve yalnızca 6 Avustralya askeri kaçarak sağ kurtulmuştur. Anıtın bulunduğu yer, Japon esir kampının bulunduğu ölüm yürüyüşünün başlangıç yeridir.

Ayrıca, kasabaya yukarıdan bakan tepelerdeki eski mezarlığı bir köşesinde küçük bir Japon mezarlığı bulunur. Çin mezarlığının ötesinde bulunan bu mezarlık: şehirdeki etnik bulmacanın dokunaklı bir parçasıdır. Mezarlık 1890 yılında kurulmuştur.

 

Sandakan Dışında Gezilecek Yerler

 

Kamong Buli Sim Sim

Burası, şehir merkezinden yaklaşık 4 km uzaklıkta, doğuda bulunan bir geleneksel yerli köyüdür. Sandakan şehrinin ilk kuruluş yeri burasıdır. Buradaki yerliler: genellikle su üzerine inşa ettikleri evlerde yaşarlar.

Malezya Sabah Batu Agop Taluğ

Batu Agop Taluğ

Burayı görmek isterseniz: Sandakan’dan yaklaşık 1.5 saat yolculuk yapmanız veya Ladah Datu denilen yerden 45  dakika yolculuk yapmanız gerekir. Her gün açıktır ve giriş ücreti 15RM dir.

Burası yaklaşık 20-25 milyon yaşında, dik bir kireçtaşı falezidir. Yükseklik 39 metredir. Yöresel dilde “Agop” kelimesi anlamı “mağara” demektir. Ormanlık alanda, zeminden 12-15 metre yükselen bölümde, üç mağara alanı bulunmaktadır.

Orta ve üst mağaralarda: 200-250 yıl öncesine kadar tarihlenen ahşap oyma tabutlar bulunmaktadır. Ayrıca, yine mağaralarda yarasalar görülür. Buradan: Batu Putih Köyü de görülebilmektedir.

Mağaralarda bulunan tabutlara gelince: bunların yerli Orang Sungai inancına göre: farklı hayvanları andıran Çin kültürü eserleri olduğuna inanılır. Yani: bölgeye yerleşen Çinliler tarafından yapılmışlardır.

Malezya Sabah Güneş Ayı Koruma Merkezi

Güneş Ayı Koruma Merkezi

Buraya ulaşmak için Sandakan kasabasından yaklaşık 23 km yolculuk yapmanız gerekir. Giriş ücreti 30RM dir. Bunlar dünyanın en küçük ayısı olarak bilinirler. Burada merkezi bir gözlem platformu bulunmaktadır.

 

 

Kinabatangan Nehri Havzası

Sandakan’ın 80  km güneybatısındaki Kinabatangan Nehri havzası: cüce filler, boynuz gagalılar, dev kertenkeleler, makaklar ve orangutanların yanı sıra, nadir bulunan uzun burunlu maymunlar ve Sumatra gergedanlarının da aralarında bulunduğu bir vahşi yaşam çeşitliliğinden görüntüler sunar. Bu yüzden: Kinabatanga nehri üzerinde bir tekne turu yaparsanız: adanın ekvator ormanlarının bu bölümündeki güzel doğanın tadını çıkarırsınız.

Kinabatanga, vahşi yaşam tutkunları için doyurucu bir nehirdir ve Sandakan’daki tur acenteleri bölgeye turlar düzenlerler.

 

Danum Valley Conservation Area

Sabah’ın vahşi yaşamını gözlemek için bir başka nokta “Danum Valley Conservation Area”dır. Vadi, Sabah’ın doğu sahilindeki Lahad Datu’dan 80 km içeridedir. Burada; orangutanlar, leopar kediler, geyikler, Malay güneş ayıları, tüysüz su samurları ve 275 kuşun barındığı koruma altına alınmış ormanlardan geçen bir dizi patika vardır.

Malezya Sabah Sepilok Orangutan Sanctuary-SORC

Sepilok Orangutan Sanctuary-SORC

Arabayla Sandakan’ın 30 dakika batısında ( 25 km uzaklıktadır) bulunan koruma altındaki Sepilok Orangutan Sanctuary daha önce gözaltında olan yavru orangutanlara, onları ormanda yardımsız yaşamaya hazırlayan bir merkezdir.

Giriş ücretlidir, Malezyalılar giriş için 5RM öderken, yabancılar 30RM ödeyerek merkeze girebiliyorlar. Ayrıca yanınızda fotoğraf makinası veya video kamerası varsa 10RM daha ilave ücret ödemek gerekiyor.

Malezya’nın en büyük ve en iyi bilinen orangutan rehabilitasyon merkezidir. Sitenin toplam büyüklüğü 43 km karedir. Buranın bulunduğu bölge: 4.300 hektarlık “Kabili-Sepilok Forest Reserve” bölümünün bir parçasıdır. 1964 yılında kurulan bu merkezde, günümüzde burada 75 orangutan yaşandığı söyleniyor.

Ahşap yollar ve çamurlu patikalar, ziyaretçileri ormanın içinden bakım merkezine götürür.

Oyuncu, kızıl kahve kürklü maymunlar Sepilok yağmur ormanında üç düzeyde yaşarlar. Hayvanbilimcilerin bakımında evcil olarak, koruma alanının bakım noktalarında yarı evcil olarak ve meraklı insanların uzağında, ormanın içlerinde vahşi olarak, Orangutanların birçoğu, ziyaretçiler kadar meraklıdır.

Mat renkli nesnelerden çok parlak renkli şeyleri kapmayı tercih eden hayvanların gösteriş zevkleri ve iyi bir espri anlayışları vardır. Yağmurda şemsiye açan birini seyredip yaprakları ve ince dalları kullanarak bunu anında taklit ederler. Ayrıca, etraflarında iyi bir poz yakalamaya çalışan fotoğrafçıların tuhaf hareketlerine bıkkın bir dudak bükmeyle karşılık verirler.

 

Orangutanlar

Malayca’da orangutan, biyolojik olarak insana en yakın memeliye bir saygı göstergesi olarak “orman insanı” anlamına gelir.

Bu zeki, kızıl kahverengi iri maymunlar, Sabah ve Sarawak’ın bataklık ormanlarında yaşar. Kendi yollarına gitmeden önce meyvelerden oluşan akşam yemeğini paylaşmak için nadiren toplanan gayet bireyci hayvanlardır.

Bazı ziyaretçiler, onları benzer renkteki kızılyaprak maymunlarıyla karıştırırlar, ama maymunlardan farklı olarak onların kuyrukları yoktur.

Ancak: Borneo ve Sumatra adalarında on yıl önce 27.000 olarak bilinen sayıları günümüzde 15.000 e kadar düşmüştür. Malezya her ne kadar ormanlarla kaplı olmasına rağmen: 40 yıldan bu yana ahşap kereste temini ve tarım arazisi açılması amacıyla talan edilen ormanlar: orangutan nüfusunun da sayısının azalmasına neden olmuştur.

Malezya Sabah Selingan Turtle Island Park

Selingan Turtle Island Park

Sandakan şehrine 40 km uzaklıktadır ve buraya tekne ile ulaşılır. Tekne ile 1 saatlik yolculuk yapmak gerekir. Park alanına giriş ücretlidir ve kişi başı 60RM ödemek gerekir.

Kaplumbağa adaları milli parkı: 3 adadan oluşmaktadır. Bunlar: Selingan, Gulisan, Bakungan Kechil adalarıdır. Ancak: Selingan adası ziyaret edilebilecek tek adadır. Adada temel konaklama imkanları bulunur. Ancak, 25 oda olması nedeniyle her gece ancak 50 kişi konaklayabilir, önceden yer ayırtmak gerekir. Ayrıca: bir kaplumbağa kuluçka ve ziyaretçi merkezi bulunur.

Adanın çevresindeki sularda birçok kaplumbağa yaşamaktadır. Ancak yalnızca yeşil deniz kaplumbağaları, yumurtalarını bırakmak üzere adanın plajlarına gelirler ve yıl boyunca genellikle geceleri gelip, 50-80 guruplar halinde yumurtalarını bırakırlar.

Adada ziyaretçilerin denize genç yavruları serbest bırakmalarına izin verilir. Ancak bu durum hayatta kalmalarını sağlamak için gece yapılır. Zaten: ziyaretçilerin saat: 18.00-06.00 arasında Selingan plajlarında dolaşmalarına izin verilmez. Eğer ziyaretçiler tüplü dalış yapmak isterlerse, diğer etkinlikler gibi bu da gündüz yapılır.

Bir diğer etkinlik: “Bakkungan Kechil” denilen adadaki köpüren çamur volkanlarını ziyaret etmektir.

 

İngiltere Londra Tower of London

İngiltere Londra Tower of London

Pazartesi: 10.00-17.30, Cumartesi: 09.00-17.30, Pazar-Salı arasındaki günlerde: 09.00-17.00 arasında açıktır. Kule 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: devasa kule; krallık süresince Norman askeri mimarisinin tipik bir örneğidir ve kraliyet sembollerinden biri haline gelmiştir.

Fatih William, 1066 yılında kral olunca, Thames’den Londra’ya girişi tutmak için buraya bir kale yaptırdı. 1097’de dayanıklı taşlardan yapılan White Tower günümüzde, daha sonra eklenen binaların oluşturduğu kompleksin tam merkezinde durmaktadır.

Kraliyet ikametgahı, cephanelik ve hazine binası olarak kullanılan kule, kraliyet düşmanlarına hapishane olduğu dönemde ününün doruğuna ulaştı. Burada işkence görüp ölümü karşılayanlar arasında “kuledeki prensler” yani IV. Edward’ın oğulları ve mirasçıları da bulunuyordu.

Londra kulesi: 900 yıllık geçmişi boyunca herkese korku salmıştır. Monarşiye karşı gelen kişiler kulenin kalın duvarları arkasına kapatılırdı. Kısmen rahat şartlarda yaşayabilen birkaç şanslı kişi dışında, büyük çoğunluk korkunç acılar çekmiştir.

Bunların pek çoğu buradan canlı çıkmayı başaramamış ve yakındaki Tower Hill’de vahşice öldürülmeden önce işkence görmüşlerdir.

Bugün kule, Kraliyet mücevherleri ve diğer birçok sergiyi barındıran popüler bir ziyaret merkezidir.

 

Kuzgunlar

Kulenin küçük bir koloniden oluşan daimi sakinleri büyük ilgi görür. Bunların korunması için, Kral Charles II döneminde ısrarlı hikayeler oluşturulmuştur.

Kuzgunların buraya ne zaman yerleştikleri bilinmemekle beraber, kuleyi terk etmeleri halinde krallığın yıkılacağına dair bir inanış vardır. Aslında, kuşların kanatları bedenlerine tutturulmuş veya bir kanatları kesilmiş ve böylece uçmaları imkansız hale getirilmiştir.

Kuzgunlardan sorumlu bir Yeoman görevlisi onlara bakmaktadır. Her gün 170 gr. Çiğ et ve kana bulanmış kuş bisküvisi yemektedirler. Bu yüzden, ziyaretçilerin kuzgunları beslemelerine kesinlikle izin verilmez, buna dikkat etmenizi öneririm.

Kale hendeğinde bulunan bir anıt 1950’lerden beri burada ölen kuzgunlara adanmıştır.
Beyaz kule, gözlemevi olarak kullanılırken, astronom John Flamsteed bu kuzgunlardan şikayetçi olsa da, bu isteğine karşı çıkılmıştır. Kuzgunlar: Wakefield kulesinde konaklamaktadırlar.

 

Yeoman Warder Turları

Yeoman Warder muhafızları: 1509 yılından bu yana kraliyet koruması olarak görev yaparlar. Onların ilk kullanıldıkları dönem: Kral Edward IV (1461-1483) zamanına kadar gider.

Günümüzde Yeoman Warder olmak için, en az 22 yıl silahlı kuvvetlerde görev yapma şartı aranır. Gardiyanlar: Kuzey İrlanda, Fakland savaşı, Bosna, birinci ve ikinci körfez çatışmaları ve Afganistan’da görev almışlardır.

Simgesel, kalıcı ve eğlenceli bu kişileri: ayakta nöbette veya Londra kulesindeki turlarda görebilirsiniz. Kulede: bunlarla yapılan turlar keyiflidir. Bunlar tur sırasında: entrika, hapis, yürütme, işkence ve daha fazla çeşitli hikayeler anlatarak tura katılanları eğlendirirler.

Turlar: her 30 dakikada bir ana giriş yakınlarından başlar ve yaklaşık 60 dakika sürer.

İngiltere Londra Tower of London
İngiltere Londra Tower of London

 

KULENİN BÖLÜMLERİ

 

BEACHAMP TOWER

Yüksek tabakadan tutuklular, genellikle hizmetkarları ile birlikte hapsedilirdi.

 

TOWER GREEN

Tower Hill’deki kalabalıktan uzakta ünlü tutuklular idam edilirdi. VIII Henry’nin iki karısının da aralarında bulunduğu 7 kişi burada idam edilmiştir. Yüzlerce mahkum ise halk önünde idam edilmekten kurtulamamıştır.

 

ORTAÇAĞ SARAYI

Kral Henry III ve oğlu Edward I: kuleye bugünkü görünümü vermek için çok uğraştılar.

13.yüzyılda 1220 yılında kulenin savunması genişletildiği zaman, onlar buraya yeni bir lüks saray eklediler ve yüzlerce yıl: krallar ve kraliçeler bu odalarda kaldılar. Edward I; tarafından “Hainler Kapısı” eklendi.

Aziz Thomas kulesi: 1270 yılında Edward tarafından inşa ettirildi. Edward: burayı sık kullanmasa da, nadir ziyaretçileri ve önemli ziyaretçileri için burayı kullanmayı tercih etti.
Wakefield kulesi: yaklaşık 40 yıl önce, Edward’ın babası Henry tarafından yaptırıldı ve Edward’ın konsey odası olarak kullanıldı.

Lanthon kulesi

Hery ve Edward zamanındaki nadir nesneleri barındırmaktadır. Buradaki kurşun oyuncak şövalye: yaklaşık 1300 yıllıktır.

 

Hainler Kapısı

Büyük kısmı burada can verecek olan tutuklular, bir sandalla buradan kuleye getirilirlerdi.

 

KRALİYET HAZİNELERİ

Taç mücevherleri ve zırh koleksiyonunun ilk kez halka açıldığı II. Charles döneminden (1660-1685) bu yana, kule bir turistik çekim merkezi haline gelmiştir. Bu mücevherler kraliyetin gücünü ve zenginliğini hatırlatan simgelerdir.

 

Crown-Taç Jewels-Mücevherleri

Bunlar: taçlar, asalar, küreler, taç giyme törenleri ve diğer resmi törenlerde kullanılan kılıçlardan oluşur. Paha biçilmez olmalarının yanı sıra, krallığın dini ve tarihi yaşamında da büyük bir öneme sahiptir.

Taç mücevherlerinin çoğunun tarihi: 1649 yılında I.Charles’ın idamıyla, eski taç ve asaların parlamento tarafından yok edilmesinden sonra, II. Charles’in taç giyme töreni için yenilerinin yapıldığı 1661 yılına kadar uzanır.

Restore edilene kadar Westminster Abbey’deki ruhban sınıfı tarafından saklanan eski mücevherlerden sadece birkaçı günümüze kalmıştır.

Burada özellikle görmenizi önereceğim objeler şunlardır:

 

Coronation kaşık

Gümüş yaldızlı bu kaşık: 800 yıldan eskidir. Kaşık: hayatta kalma kutsal yağı için kullanılır. 1649 yılında tahrip olmaktan kurtarılarak satın alınmıştır.

 

Sovereign Asası ve Cullinan Elması

1661 yılı yapımı Sovereign Asası üzerine, 1910 yılında: Afrika’nın büyük yıldızı: muazzam 530.2 karatlık Cullinan I elması ilave edilmiştir. Bu dünyanın en büyük renksiz elmas kesimi olarak bilinir. Cullinan II elması ise 317.4 karatlıktır.

Bu iki büyük elmas, 1905 yılında çıkarılmıştır. Bugüne kadar bulunmuş en büyük ham elmas olarak bilinir. Elmasın ilginç bir buluntu hikayesi vardır. Premier Madeni yüzey müdürü: elmas bulunduğunda sevinçle bağırır ve tartmak üzere meslektaşlarını ikna etmek zorunda kalır, çünkü kimse ona inanmaz, bunun üzerine müdür elması pencereden dışarı atar.

Daha sonra tekrar ele geçirilen elmas: 3106 karat yani 621 gr.dır. Premier Mine Başkanı Thomas Cullinan’ın bu dev elması, uluslar arası boyutta büyük sansasyon yaratır. Tuzaklı sahte elmas orada dururken, gerçek elmas bir gemi ile Avrupa’ya gönderilir.

İşlenmemiş elmas, kesilmek üzere Amsterdam’a iletilir. 8 aylık yoğun bir çalışmadan sonra, parça kesilir ve 9 büyük elmas, 96 küçük pırlanta ve cilasız fragmanları ile 9 karat üretilir.

 

Koh-i-Noor Elması

Crown Jewels bölümünün bir diğer ünlü elması: 105.6 karatlık Koh-i-Noor elmasıdır. Kraliçe Elizabeth’in tacını süsleyen elmas, 1937 yılında takılmıştır. Bu elmasın: uzun ve kanlı bir geçmişi vardır ve erkekler tarafından kullanılması uğursuzluk olarak değerlendirilir.

Bu efsanevi elmas: orta güney Hindistan’da Golconne madenlerinde bulunduktan sonra, imparatorluk ganimeti olarak İngiltere’ye gelmeden önce: Babür prensleri, İranlı savaşçılar, Afgan yöneticiler ve Pencap Maharajas’ları tarafından ele geçirilmiştir.

Ancak, farsça “Işık dağı” anlamına gelen bu elmas, Pencap Anglo-Sih savaşçıları tarafından, kraliçe Victoria’nın temsilcilerine 1849 yılında teslim edilmiştir.

1851 yılında Londra’da görüntülenen elmas, geleneksel gül kesimi ile daha ışıltılı hale gelmiştir. Ertesi yıl, elmas, oval parlak olarak yeniden kesilmiştir.

 

St Edward Crown

St Edward taçı: 1661 yılından bu yana: Westminster Abbey hükümdarları tarafından giyilmektedir. Bu som altın taç: Ortaçağ aziz krallarından Edward döneminde, 1066 yılında yaptırılmıştır. 2.23 kg. ağırlığındadır.

Son olarak, 1953 yılında Kraliçe Elizabeth II tarafından taç giyme töreninde kullanılmıştır.

İmparatorluk Devlet Tacı

1937 yılı yapımı taç: her yıl parlamento açılışında, Kraliçe tarafından giyilir. Taç üzerinde, çok büyük taşlar dizisi görülür. Ancak bu tacın platinden yapıldığı söylenmektedir.

 

Taç Giyme Töreni

Bu görkemli ve gizemli törenin pek çok kuralı Dindar Edward döneminden kalmadır. Hükümdarın kendi kılıcını temsil eden devlet kılıcıyla (dünyanın en değerli kılıçlarından biri: kabzası mücevherlerle bezeli Devlet Kılıcının kını: som altından yapılmıştır.) birlikte diğer kraliyet mücevherlerini ve giysilerini kuşanan kral ya da kraliçe Westminster Abbey’ye gider.

Daha sonra ilahi onamanın simgesi olarak kutsal yağla ovulan kral veya kraliçe, süsler ve kraliyet elbiseleriyle donatılır. Mücevherlerin her biri: hükümdarın, devletin ve kilisenin başı olarak işlevini temsil eder.

Törenin doruk noktasında Edward tacı hükümdarın başına yerleştirilir ve “tanrı hükümdarı korusun” haykırışlarıyla trampetler çalar, kuleden top atışı yapılır. En son taç giyme töreni 1953 yılında II. Elizabeth için yapılmıştır.

 

Taçlar

Kulede 10 taç sergilenir. Bunların büyük kısmı yıllardır kullanılmamış olmasına karşın İmparatorluk tacı sık sık kullanılır. Bu taç üzerinde 2800’den fazla elmas, 275 inci ve pek çok değerli taş bulunmaktadır.

Kraliçe: bu tacı, Parlamentonun açılışında giyer. Kraliçe Victoria’nın tacını andıran bu taç VI George için 1937 yılında yapılmıştır. Haçın üzerinde bulunan safirlerin Dindar Edward’ın (dönemi 1042-1066) taktığı bir yüzükten alındığı söylenir.

Maalesef, en yeni taç kulede değildir. 1969 yılında Kuzey Galler’deki Caernarvon Kalesinde yapılan Prens Charles’in Galler Prensi ilan edildiği tören için yapılan taç: Cardiff’deki Galler Müzesinde saklanmaktadır.

Ana Kraliçenin tacı kocası VI George’un 1937 yılındaki taç giyme töreni için yapılmıştır. Platinyumdan yapılan tek taç budur. Kulede sergilenen diğer taçların hepsi altından yapılmıştır.

 

Diğer Kraliyet Mücevherleri

Taçların yanı sıra, taç giyme törenlerinde kullanılan başka taç mücevherleri de vardır. Bunların arasında, merhameti, dini ve dünyevi adaleti simgeleyen üç adet “Adaletin Kılıcı” dikkate değer.
Küre ise, 1.3 kg. ağırlığında mücevherlerle bezenmiş, içi boş altın bir toptur.

Haçlı asanın üzerinde, dünyadaki en büyük işlenmiş elmas olan 530 karatlık ilk Afrika yıldızı bulunmaktadır. Elmasın çıkarıldığı işlenmemiş taş 3160 karat ağırlığındadır. Haçlı asa: (1660): 1910 yılında ilk Afrika yıldızı elmasıyla yeniden yapılmıştır.

 

Tabak Koleksiyonu

Mücevher dairesi, gösterişli altın ve gümüş tabaklardan oluşan bir koleksiyonu da barındırır. Kutsal Perşembe Tabakları, önceden seçilmiş yaşlılara hükümdar tarafından para dağıtılan Kutsal Perşembelerde kullanılmaktadır.

Exeter Tuzluğu (tuzun değerli bir madde olduğu günlerden kalma büyük bir tuzluk), 1640’lardaki iç savaşta kral yanlılarının kalesi olan Exeter sakinlerince II. Charles’e armağan edilmiştir.

 

ROYAL MİNT MUSEUM. Paralar ve Krallar

Kulede, Mint caddesi üzerinde “Royal Mint” müzesi bulunuyor. Bu sergide: 1279-1812 yılları arasında darphanenin tarihini keşfedebilirsiniz. Bu darphanede yapılan sikkeler: minyatür sanat eseri olarak Nane görevlilerinin becerilerini sergilemektedirler.

Ayrıca: bu müzede: paranın nasıl yapıldığı ve Kraliyet Darphanesinin 1100 yıl boyunca nasıl geliştiğini görebilirsiniz. Müze koleksiyonu: William Wellesley Pole tarafından 1816 yılından itibaren toplanmaya başlamıştır.

Onun ana hedeflerinden biri: yeni para tasarımları hazırlanırken, bunlara başvurmak, hangi malzemenin kullanıldığını görmektir. 1818 yılında: 2000 den fazla sikke ve madalya: Sarah Sophia Bankasından buraya alındı.

Günümüzde, müzenin koleksiyonunda: yaklaşık 80.000 sikke bulunduğu söyleniyor. Ayrıca: madalya ve mühürler için: alçı modeller, dengeler, ağırlıklar ve orijinal çizimler görülüyor.

Tarihi değiştiren 5 sikke şunlardır

İngiltere Londra Tower of London I.Edward kabuksuz-1279
I.Edward kabuksuz-1279

1270’li yıllarda İngiltere’de paralar eski ve yıpranmıştı ve para krizi çıktı. Kral kararlı davrandı ve “Mint” i kulenin güvenli duvarları içine taşıdı ve tamamen yeniden yapılacak bir para emretti. Nane yetkilileri, birçok kuyumcu ve Yahudi toplumu ile görüştükten sonra, büyük maliyetli bu para hazırlandı.

İngiltere Londra Tower of London Elizabeth I Sixpence.1560
Elizabeth I Sixpence.1560

Kral Henry VIII, yabancı savaşları ve abartılı yaşamını finanse etmek için para içindeki gümüş ve altın saflığını azalttı ve bunun üzerine, insanların paraya karşı inancı yitirildi. Bunun üzerine, kızı Kraliçe I. Elizabeth: tüm eski paralar darphaneye geri getirildi ve eritilerek, onun portresi bulunan ve saf yeni paralar basıldı. Bu zor girişim sonucunda, yavaş yavaş paraya güven kazandırıldı.

İngiltere Londra Tower of London Charles II Dilekçe Taç-1663
Charles II Dilekçe Taç-1663

1660 yılına İngiltere tahtına geçen Kral Charles II döneminde, Avrupa’da çoğu para makine yapımı idi. Charls: baş oymacı Oliver Cronwell tarafından hazırlanan bu yeni para teknolojisini, tanıtmak istedi ve Thomas Simon denilen kişinin gravür becerileri, yeni ve güzel tasarlanmış sikkelerin hazırlanmasına neden oldu. Thomas: 3 yıl sonra vebadan öldü.

İngiltere Londra Tower of London William III.Gerçek ve Sahte Halfcrowns.1690
William III.Gerçek ve Sahte Halfcrowns.1690

1690’lara gelindiğinde, düz sikke: aşınmış ve boyutları kısalmıştı ve hatta sahteleri çıkarılmıştı. Hatta, yine aynı yıllarda tedavülde dolaşan paraların neredeyse yüzde onunun sahte olduğu söyleniyor. Sorunu çözmek için ilk girişim, Kral William III döneminde atıldı ve kral dolaşımda bulunan tüm eski gümüş sikkeleri toplattı ve Mint, bu dönemde birçok yeni para bastı.

İngiltere Londra Tower of London George III.İspanyol sekiz reales.1797
George III.İspanyol sekiz reales.1797

1797 yılında İngiltere’de mali kriz yaşandı. Fransa ile savaş sırasında, İngiltere altın stokları tükendi ve Merkez Bankası, para basımı için altın ödemesini durdurdu. İnsanlar banknot veya değeri yüksek gümüş sikke kullanmak zorunda kaldılar.

Bunun sonucunda, yabancı paralar George III portresi basılarak, İngiliz parası olarak kullanılmaya başlandı. Bunlar arasında, özellikle: Eight Pence olarak bilinen, İspanyol Sekiz Reales parası dikkat çekmektedir.

 

 

BEYAZ KULE

1070 yılında yapımına başlanan Beyaz Kule: 1100 yılından önce tamamlanmış ve Londra’nın asi vatandaşlarının korkusu olmuştur. Öte yandan: yabancı işgalcileri caydırma işlevi de görmüştür. Hatta: Londra ve İngiltere’nin ikonik bir sembolü olduğu söylenmektedir.

Kulenin uzunluğu 27.4 metredir ve duvarları 4.6 metre genişliğindedir. Kulenin dış cephesi: beyaz badanalı olarak yapıldığından “beyaz kule” olarak bilinir.

Binanın her köşesinde: dört kubbeli kule bulunur. Üçü kare şeklindedir ve içlerinde yuvarlak spiral merdivenler vardır. Yuvarlak taret kule: uzun süre gözlemevi olarak kullanılmıştır.

Dünyanın en önemli tarihi yapılarından biri olan kule; yüzyıllarca cephanelik olarak hizmet veren kule, ulusal silah ve zırh koleksiyonlarına ev sahipliği yapmıştır.

1990’larda sergilerin büyük kısmı Leeds ve Portsmouth’daki Kraliyet Cephaneliklerinin müzelerine nakledilmesine karşın, en eski yapıtlar ve özellikle kuleye ilişkin eserler burada bırakılmıştır.

Kulenin geniş mekanları daha etkileyici bir sergi düzenlemesine olanak tanır ve binanın mimari özelliklerini vurgular.

Günümüzde, beyaz kulenin 4 katını ziyaret edebilir ve Norman mimarisi ve Kraliyet Amouries koleksiyonlarını görebilirsiniz. İçinde St John Evangelist 11.yüzyıl yapımı eşsiz bir şapel bulunur. Beyaz kulenin üst katında: mahkumların öldürüldükleri bölüm vardır.

Son olarak 1747 yılında burada kafası balta ile kesilerek ölüm yaşanmıştır. Bodrum katta ise: mahkumların işkence ve sorgulama yeri bulunuyor.

 

İşkence

Wakefield kulesinin alt bölümünde tutuklulara yapılan işkencelerle ilgili bir sergi bulunmaktadır.

 

KİNGS HATTI

Burada: 300 yıllık süreçte krallar tarafından kullanılan zırhlar, gerçek boyutlu tahta atlar ve silahlar sergilenmektedir.

1660 yılında monarşinin restorasyonu sonrasında, bu sergi “Crown Jewels” gibi, kralın halkını teşvik etmesi için kullanılmıştır.
Serginin en muhteşem eserleri:

 

Atlar ve Kafaları

Sergide: yaklaşık 325 yaşında tahta atlar bulunmaktadır. Atların eşsiz kafa yapıları dikkat çekmektedir. Bunlar: aynı tarihteki krallara benzerliğinin gösterilmesi için oyulmuştur.

 

Muhteşem Zırhlar

Bu zırhlar arasında: Kral Henry VIII, King Charles I ve James II tarafından kullanılan zırhlar görülmektedir. Ayrıca, yine bir zamanlar soylular ve mızraklı piyadeler tarafından giyilen birçok mükemmel zırh da görülür.
Bunlar arasında öne çıkanlar şunlardır:

 

1515.Henry VIII.Kazınmış Zırh

Bu yaldızlı ve oyulmuş zırh: Aragonlu Katherine’nin Henry VIII ile evlilik kutlaması için hazırlanmıştır. Tüm zırh üzerinde: Tudor gül ve Aragon nar figürleri ile etek kenarına Henry ve Katherine harfleri kazınmıştır. Zırh: Kral Henry VIII aittir ve Londra’da Paul van Vrelant tarafından dekore edilmiştir.

 

Alan ve Henry VIII. 1540.Turnuva Zırhı

Bu zırh yapıldı zaman, Henry VIII: 49 yaşında idi. Ana zırh tek parçadan oluşur ve farklı turnuva etkinliklerinde farklı parçalar ilave edilerek kullanılmıştır.

 

Charles I. 1612. Yaldızlı Zırh

Bu muhteşem zırh: Galler prensi Charles’in abisi Henry için yapılmıştır. 1612 yılında Henry’nin ölümü üzerine, Charles onun zırhını miras olarak üzerine aldı. Zırhın yüzeyi oyulmuş ve delikli dekorasyonu ile altın varak kaplamalıdır.

 

Prens Henry Stuatrt. Çocuk Zırhı

Bu günümüze kadar gelebilen en eski Stuart kraliyet zırhıdır. Yaklaşık 13 yıllık genç bir prens için yapılmış, bir yetişkin zırhının minyatür versiyonudur. Zırh üzerinde: Büyük İskender’in yaşamından sahneler içeren yaldızlı görüntüler bulunmaktadır.

Müzede görebileceğiniz diğer objeler

 

Oyma Tahta Kafa

Kafa: King Charles II için, 1685 yılında yapılmıştır. Tahta kafa: muhtemelen seçkin woodcarver Grinling Gibbons atölyesinde oyulmuştur.

 

1690.Yılı.Tahta Ay Kafası Oyması

Bu eser: 1826-1827 yıllarında, krallardan birinin binmesi için yapılmıştır.

 

 

FUSİLİER MUSEUM

Bu müzede: 1685 yılından günümüze kadar olan süreçte: İngiliz Piyade Alayının hikayesi anlatılmaktadır. Kraliyet Piyade Alayı: Kral James II emriyle, 20 Haziran 1685 tarihinde kurulmuştur. Onların görevi Londra Silah Kulesini korumaktı.

Ama: daha sonra Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve ardından Belçika ve İspanya’da savaşlara katılmışlardır. Alayda görevli evli erkekler ve aileleri: kulenin içindeki evlerde yaşıyorlar.

Müzenin bulunduğu bina, hala: resmi akşam yemekleri ve törenler için kullanılmaktadır. Müze koleksiyonundaki en önemli obje: King George V Alayı tarafından Napolyon savaşları sırasında yakalanan Fransız Line 82.Alayının: Eagle Madalyasıdır.

 

Kraliyet Şatosu ve Cephanelik

İlk kattaki bu iki oda, orijinal Norman Şatosunun en önemli tören mekanıydı. Doğu tarafında bulunan ve muhtemelen önündeki ziyafet salonunun bekleme odası olan bu küçük odada Beyaz Kulenin tarihini anlatan sergiler bulunur.

Bu odanın bitişiğinde, hemen hiç bozulmamış iç tasarımıyla ve basit süslemeleriyle erken dönem bir Norman kilisesi bulunmaktadır.

İlk başta bu iki odanın yükseklikleri şimdikinin iki katıydı, ama çatı 1490 yılında yıkılarak yeni katlar eklendi. VIII Henry için yapılan üç tane zırhın da (biri atını da kapsamaktadır) içinde bulunduğu Tudor ve Stuart dönemi zırhlar burada sergilenmektedir.

I.Charles için Hollanda’da yapılmış bir başka zırh, altın varaklarla bezenmiştir.

 

Silahhane

Burası ve hemen yanındaki galeri 1490 yılında çatı yükseldiği zaman yapılmış odalardır. Genellikle ambar olarak kullanılan odalarda, 1603 yılında eklenen kat sayesinde barut depolamaya başlandı. 1667 yılında kulede 10.000 fıçı barut bulunuyordu. Burada sergilenen eserler arasında yaldızlı panolar ve 1700 yılında inşa edilen top mavnasının süslemeleri bulunmaktadır.

 

Küçük Silahhane

Bir zamanlar yaşam alanına ayrılmış olduğu sanılan giriş katının batısındaki bu oda: İngiltere’nin bilinen en eski şöminesinin izlerini taşımaktadır. Tabancalar, tüfekler, kılıçlar, mızraklar ve süngüler: 18. ve 19.yüzyıllarda kulenin cephaneliklerinde sergilendiği şekillere dayanılarak duvarlara ve panolara asılmıştır.

Bunlar: 1841 yılındaki yangında yıkılana kadar Büyük Ambarda sergileniyordu. 1696 yılında III William’a suikast planlayan isyancıların silahları burada görülebilir.

Yandaki odada, İngiltere’de halkın önünde gerçekleştirilen son idam töreninde başı kesilen Lord Lovat için yapılan idam sehpası bulunur. Mezar odasında (kripta) bugün bir dükkan bulunmaktadır.

 

Krallar Soyu

Zırh kuşanmış ve at üzerindeki 10 İngiliz kralının gerçek boyutlardaki heykellerinden oluşan koleksiyon, sekiz figürün Greenwich’deki kraliyet sarayında sergilendiği Tudor döneminden kalmadır. II. Charles’in yeniden tahta çıkışında iki figür daha eklenerek1660 yılında buraya taşınmıştır. 1688 yılında, bazıları büyük sanatçı Grinling Gibbons tarafından yapılan (soldan üçüncünün onun eseri olduğu söylenir), 17 yeni at ve baş ısmarlanmıştır.

 

Kuledeki Prensler-Kanlı Kule

Kulenin en karanlık gizemlerinden biri “IV Edward’ın oğulları ve varisleri olan iki genç prensin öyküsü” bugün Bloody Tower’da yer alan bir sergide anlatılmaktadır.

Babaları 1483 yılında ölünce amcaları Gloucesterlı Richard tarafından kuleye kapatılan prensler bir daha gün yüzüne çıkamadılar. Richard aynı yıl tahta çıktı ve 1674 yılında yakınlarda iki çocuğun iskeleti bulundu.

 

Yozgat Boğazlıyan

Yozgat Boğazlıyan

İlçe: Yozgat-Kayseri kara yolu üzerindedir. İl merkezi Yozgat’a uzaklığı Sorgun ilçesi üzerinden 125 kilometredir. Atatürk yolu olarak isimlendirilen yol kullanıldığında ise, Boğazlıyan-Yozgat arası 90 kilometredir. Kayseri-Ankara demiryolu üzerinde bulunan Yeni Fakıllı istasyonu, ilçeye 23 km uzaklıktadır. Boğazlıyan, Kayseri arası uzaklık: 83 km.

TARİHİ

İlçe Boğazlıyanoğulları oymağı tarafından kurulmuştur. Boğazlıyanoğulları, günümüzde de varlıklarını sürdürmektedir. Diğer Bozok Türkmenleri gibi buraya gelerek yerleşmişlerdir. İlçenin ismi de buradan gelir. 1402 yılındaki Ankara savaşının ardından, Timur, Orta Anadolu’da bulunan Kara Tatarları, tekrar Orta Asya’ya sürünce, onların bıraktığı boşluklara Bozoklar yerleşmişler ve bu bölgeye Bozok Yaylası ismi verilmiştir. Bozoklar: genellikle Oğuzların Bayat boyundan gelmedirler. 1773 yılında ilçe Derebeyi olan Mustafa Bey’in çiftliği durumundadır.

Boğazlıyan Kaymakamı Akif Bey, ilçenin bataklık olması nedeniyle, yaz ayları için Uzunlu’ya nakli için Saraydan ferman almış, Askerlik Şubesi Boğazlıyan’da kalmak üzere diğer hükümet erkanının Uzunlu’ya nakletmiştir. Ancak daha sonra, ilçe tekrar Boğazlıyan merkeze taşınmıştır.

Boğazlıyan’da ilk belediye teşkilatı 1879 yılında kurulmuştur. Ancak aynı dönemde, ilçe merkezinde bulunan bataklıktan ve olumsuz çevre koşullarından dolayı, kaza merkezi Boğazlıyan’dan Uzunlu’ya taşınmıştır. 1900 yılında, ilçe merkezi yeniden Uzunlu’dan Boğazlıyan’a taşınmıştır.

1908 yılında ilçede Bidayet Mahkemesi kurulmuştur.

1’nci Dünya Savaşı yıllarında, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey: Ermenilere karşı yapılan tehcir uygulamasında, katliam yapıldığı bahisle, İngilizler tarafından yapılan ısrarları sonucu İstanbul Hükümeti tarafından tutuklanarak, 1919 yılında idam edilir. Ancak hemen 2 yıl sonra, Ankara Hükümeti tarafından kendisi “Milli Şehit” olarak ilan edilmiştir. Tabii burada olayın derinliklerine inmek ve bu idamın ne kadar haksız olduğunu anlamak gerekir.

Balkan ve 1’nci Dünya Savaşı sırasında, Boğazlıyan ilçesinden birçok cepheye eli silah tutanlar gönderilmiş, bunun üzerine köyler savunmasız kalmış ve Ermeni çetelerinin saldırılarına maruz kalmışlardır. Olay, Yozgat Jandarma Taburu tarafından bastırılmış ve Ermeni çeteleri etkisiz hale getirilmiştir. 1915 yılında çıkarılan tehcir kanunu ile, ilçede yaşayan Ermenilerin bir kısmı Suriye’ye göç ettirilmişlerdir.

Bu emir, o sırada Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgaz Mutasarrıf Vekili Mehmet Kemal Bey tarafından yerine getirilmiş, nakiller sırasında kolluk kuvvetlerinin aldığı tedbirlere rağmen, iklim şartlarının olumsuzluğu, eşkıya saldırıları, hastalıklar ve Ermeniler tarafından yakınları katledilenlerin intikam düşünceleri nedeniyle, Ermenilere karşı bir takım ferdi olaylar yaşanmıştır. Bu olaylar, İngilizlerin de şişirmesiyle, Kaymakam Mehmet Kemal Bey’e maledilmiştir.

10 Nisan 1919 tarihinde “Türk Adalet Tarihine Kara bir leke olarak geçen” karar gereği, İstanbul’da idam edilen Kemal Bey’in cenazesi, Kadıköy Kuşdili çayırında bulunan kabristana defnedilmiştir. Boğazlıyanlılar, Kaymakam Kemal Bey’e sahip çıkmışlar, Hükümet konağının önünde, Cumhuriyetin 50’nci yılında anıtını dikmişlerdir.

Kurtuluş Savaşı yıllarında, Boğazlıyan Kuvay-ı Milliye ve TBMM yanında yer almıştır. Ayrıca yine Yozgat yöresinde Çapanoğulları ve diğer isyanlar sırasında da Boğazlıyan halkı isyancıların yanında yer almamıştır. İsyancıların Boğazlıyan’a sokulmaması için silahlı müdahalede bulunulmuş ve 20 Haziran 1920 tarihinde, Boğazlıyan ilçesinden şehitler verilmiştir.

Yozgat Boğazlıyan

GENEL

Boğazlıyan ilçesi, il merkezi Yozgat’ın güneyindedir. Bir ova üzerine kurulmuştur. Bozok yaylası üzerindedir. Bu yüzden, ilçe topraklarının büyük bölümünde tarım yapılır. Deniz seviyesinden yükseklik 1050 metredir. İç Anadolu ile birlikte, ilçenin büyük bölümü, Erciyes volkanının etkisinde kalmıştır. İlçe sınırları içinde bulunan Kozan özü deresi üzerine Uzunlu Barajı kurulmuştur.

Uzunlu barajı sulamada kullanılır. Yörede: karasal iklim görülür. Buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kuru, kışlar ise soğuk ve yağışlı geçer. Sıcaklıklar arasında büyük fark olur. Doğal bitki örtüsü bozkırdır. Dağların üzerleri ise çıplaktır. Ağaç toplulukları gelişmemiştir.

Yozgat Boğazlıyan

GEZİLECEK YERLER

Yozgat Boğazlıyan Bahariye Cavlak Kaplıcaları

BAHARİYE CAVLAK KAPLICALARI VE ARKEOLOJİK SİT ALANI

İlçe merkezine 4 km uzaklıkta bulunan Bahariye köyünün güneyindedir. .3 jeotermal kuyudan çıkan kaplıca suyunun sıcaklığı 30-60 derece arasındadır. Su: bikarbonatlı, klorürlü, sülfatlı sular gurubuna girer. Yani oldukça kaliteli bir sudur. Kaplıca sularının iyi geldiği söylenen hastalıklar şunlardır: romatizma, kalp ve kan dolaşımı, sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme, beslenme bozukluklarıdır. Kaplıcadan çıkan sular, iki gölcükte toplanır.

Merkezde 3 tesis bulunmaktadır. Bir tanesi: açık yüzme havuzudur. Diğer iki tesis ise: müteşebbisler tarafından yapılmıştır. Biri: 50 oda kapasiteli, Apart termal tesistir. Gölcüklerin güneyinde, 30-40 metre yükseklikte, kayalar vardır. Bu kayaların kuzeye bakan cephelerinde tabii oyuklar görülür. Ancak bu oyukların anlamı bilinmez.

Kayalıkların doğusunda, iki Tümülüs (yayvan tepe) bulunur. Doğudaki büyük tepe: 15 x 20 metre ebatlarındadır. Batıdaki diğer tepe, 80 metre uzaktadır. Bu tepenin ölçüleri de aynıdır. Küçük tepe üzerinde nirengi işareti bulunur. Bu Tümülüslerin doğusundaki büyük tepede, Roma dönemi seramiği bulunmuştur.

Yozgat Boğazlıyan Yazıkışla Tapınağıı

YAZIKIŞLA TAPINAĞI

İlçe merkezine bağlı Yazıkışla sınırları içindedir. Bu bölgede: Hitit ve Roma dönemlerinde yerleşim bulunduğu tahmin ediliyor. Tapınak bölgeye hakim bir tepe üzerindedir. Buranın eski bir yerleşim yeri olduğu düşünülmektedir.

Burada halen bulunan tapınak yapısının ise, 1 veya 2’nci yüzyıldan kaldığı tahmin edilir. Kesme taştan yapılmış yapı: dikdörtgen planlı, üçgen alınlıklı ve geniş saçaklıdır.

Yozgat Boğazlıyan Osmanlı Arması

OSMANLI ARMASI

İlçe merkezinde bulunan eski Askerlik Şubesi giriş kısmındadır. Eski Askerlik Şubesi binası yıkıldıktan sonra, arma uzun yıllar yeni Askerlik Şubesi bahçesinde sergilenmiş, daha sonra Yozgat Müzesine gönderilmiştir. Arma: kahverengi taş üzerine, kabartma olarak yapılmış motif işlemelidir. Üzerinde 1900 tarihi yazılıdır. Eski yani yıkılmış olan Askerlik Şubesi, Sultan Abdülhamit döneminde yapılmıştır.

Yozgat Boğazlıyan Akköprü

AKKÖPRÜ

İlçe merkezine 30 km uzaklıkta bulunan Aşağısarıkaya köyünde, Yozgat yolu kenarındadır. Köprü: Aşağısarıkaya özü yani deresi üzerine kurulmuştur. Günümüzde anılan dere suyu: çok az akmaktadır, köprü yüksek otlar ile kaplanmıştır. Köprünün hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Ancak oldukça estetik bir görüntüye sahiptir. Uzunluğu 17 metredir. İki gözlü ve basık yuvarlak kemerlidir. Gözlerin kemer açıklığı 4 metredir.

Yozgat Boğazlıyan Özler Yeraltı Şehri

ÖZLER YERALTI ŞEHRİ

İlçe merkezine bağlı Özler köyündedir. Yeraltı şehrinin girişini kapatan evlerin 2017 yılında kamulaştırılmasıyla, yeraltı şehrinin girişi açılmıştır. Buranın: MS 300’lü yıllarda yani erken Hıristiyanlık döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir.

Yapılan incelemede, yeraltı şehrinin 218 metre uzunlukta ve 10 odalı olduğu, içerideki havanın solunabileceği tespit edilmiştir. Kazı çalışmaları sonucu 8 odalık bölümü ve bağlantı tünelleri temizlenmiştir. Bu odalar ve tüneller, yöre köylüleri tarafından ağıl ve depo olarak kullanılıyormuş.

KARAKOÇ YERALTI ŞEHRİ

İlçe merkezine bağlı Karakoç köyü girişindeki köprüyü geçtikten sonra, solda, köyün kuzey ucundadır. Yeraltı şehrinin yan yana dizilmiş 3 ayrı girişi vardır. Ancak bunlar giriş kapıları değildir. Çünkü giriş kapıları çökmüştür. Ağız kısımları dolgu olan bu girişlerden, sadece Sabri Gayyur isimli bir vatandaşın evinin altındaki girişten, yeraltı şehrine girilebilmektedir. Bu girişten sonra, dar ve alçak galerilerden sürünerek 10 metre ilerlenir ve sonra ayağa kalkılır.

İlk girilen kısımda küçük bir oda, sonra kısa bir galeri ile salon ve salona açılan batı kısmında iki oda, kuzeyde ise iki galeri vardır. Bu galerilerden birinde 30 metrelik bir mesafeden sonra bir kuyu bulunur. Diğer galeri ise, dolanır ve ilk girilen küçük odaya ulaşır. Tavan kısımları düz kesilmiş, duvarlarda irili ufaklı nişler bulunur. Evet, bunu sizlere anlattım, ama burası henüz turizme ve ziyarete açık değil, umalım bir süre sonra gerekli çalışmalar yapılır ve bu ilginç yer altı şehri turizme açılır.

AŞAĞIHASİNLİ YERALTI ŞEHRİ

İlçe merkezine bağlı Aşağıhasinli köyündedir. Köy üç mahalleden oluşur. Yukarı Mahalle bölümü, kayalık bir arazi üzerindedir. Bu yüzden, yeraltı şehri, Yukarı mahalle denen bölümün altını tamamen kaplamaktadır. Mahallenin altındaki yeraltı şehrine, evlerin altından, üç ayrı bölümden girilir. Ancak bu girişler günümüzde çökmüş durumdadır.

Sadece kuzeybatı bölümünde, bir şahsın evinin altından yeraltı şehrine girilebiliyor ve yaklaşık 100 metre gidilebiliyor. Bu 100 metrelik galeride, 10 metre ara ile iki sürgü taşı bulunuyor. Diğer kısımda ise birkaç galeri ağzı bulunuyor. Bunlar da kısmen kapanmıştır. Evet, diğer yeraltı şehrinde olduğu gibi, burası da turizme yani ziyarete açık değildir, umarım ileride bir gün burayı ziyarete açarlar.

Yozgat Yerköy gezi yazım için Yerköy