Tai şehrinin kuzeyinde: Pekin-Şanghay arasındaki demiryolu hattı üzerindedir.
Bu park bölgesine giriş ücretli. Ücretler: dönemlere göre, 100-125 yuan arasında değişmektedir.
Ziyaret saatleri ise, yaz döneminde: 05.00 iken, kış döneminde 07.00 de başlamaktadır.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
Tarihi ve kültürel öneme sahiptir. Taoculuk felsefesinde, bu tepe “Doğunun Kutsal Tepesi” olarak da bilinmektedir ve yaklaşık 3000 yıl boyunca, bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Burayı kutsal bir tapınma yeri olarak gören hacılar tarafından ziyaret edilmektedir. Yani, dünyanın en çok tırmanılan bir tepesi de denilebilir.
Antik dönemde, bir Çin imparatoru tahta çıkmadan önce, Taishan dağına tırmanır ve göklerin ve yerin tanrıları ve ataları için dualar edermiş. Daha doğrusu “hac” yaparmış. Bu özel tören ve adaklar, dağ’a yaygın bir ün kazandırmıştır. Bunlara ek olarak, bir çok ünlü edebiyatçı yazar ve şair, bu dağı ziyaret etmişlerdir.
Özellikle: gün doğumu, doğum ve yenilenme ile ilgili olarak, genellikle en önde gelen “beş” olarak kabul edilir. Yaklaşık 3000 yıl boyunca, bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Çin ülkesinin en önemli tören merkezlerinden biridir. Toplamda: 22 tapınak, 97 nispeten harap olmuş yapı, 819 taş tablet, 1018 taş yazıt bulunuyor.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
1987 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.
Tepenin yüksekliği: 1545 metredir. Ancak, yükseklik pek fazla olmamasına rağmen, yine de tırmanılması zor bir tepedir. Merdivenler üzerindeki tırmanış, birkaç saat sürmektedir. Tepenin hemen eteklerinde ise: birçok tapınak ve kayalara oyulmuş, 1000 civarında kitabe bulunmaktadır.
Ayrıca, burada 1000 çeşit bitki örtüsü bulunuyor. Yani, dağ bölgesinin yaklaşık % 80’lik bölümü bitkilerle kaplıdır. Hatta, bölgedeki bazı ağaçların ve özellikle selvi ağaçlarının, han hanedanı döneminde dikildiği söylenmektedir.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
Tepenin hemen eteklerinde bir köy var. Tai’an köyü. Bu köy: şehir merkezinin güneyinde ve 66 km. uzaklıktadır. Köyde: çevresi surlarla çevrili alanda: Dai Tapınağı (Daimiao) ve yüzlerce binadan oluşan yapılar topluluğu bulunuyor.
Burası, bölgenin en büyük ve eksiksiz eski bina kompleksidir. Tapınak: MÖ.206 ile MS.220 yılları arasında hüküm süren, Qin ve Han hanedanlıkları döneminde inşa edilmiştir. Tapınakta: 5 ana salon ve çok sayıda küçük bina görülüyor. Tapınağın çevresi ise, yaklaşık 2000 yaşındaki Han hanedanlığı döneminde dikilen selvi ağaçlarıyla çevrilidir.
Eski dönemlerde:
İmparatorlar, tepeye çıkmadan önce, bu tapınakta dinlenip, ibadet ediyorlarmış. Tapınakta: tepenin kutsandığını ifade eden ve tarihi değeri yüksek, taş bir tablet var. Ancak, tapınakta bulunan taş tabletler içinde en öne çıkanı: MÖ.220 yılında, Çin İmparatoru Qinshi Huangdi’nin, tepeye çıkması onuruna hazırlanan “Qin Tableti” dir. Tapınakta bir de: Tai dağının ölüler yargıcı tanrısı Taishanwang’ın heykeli, dikkati çekiyor.
Tapınağın hemen kuzeyinde: hac yolu (Panlu) var. Bu yol: ziyaretçileri, dağın girişi olan “Cennetin ilk kapısı” bölgesine götürmektedir. Yolun bundan sonraki kısmı ise, taş basamaklar yani merdivenler şeklinde uzanıyor. Bu merdivenler: ülkede ayakta kalan en eski merdivenler olup, 6000 granit basamaktan oluşmaktadır.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
5 kilometrelik bu yolun sonunda ise, Cennetin Orta Kapısı bölgesi bulunuyor. Cennetin orta kapısı bölgesi ile, tepenin zirvesi arasındaki mesafe ise, muhtemelen 3 km. civarındadır. Ancak, zirveye yaklaştıkça yükseklik arttığından, basamakların dikliği de sürekli artmakta ve çıkış zorlu olmaya başlamaktadır. Yani, zirveye yürüyerek ulaşmak isteyenlerin 7200 adımlık merdivenleri çıkmaları gerekiyor. Bu yolculuk sırasında: 11 kapı, 14 kemer ve 4 pavyon geçiliyor.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
Tüm bu zorlukların yanında, özellikle yaşlı ziyaretçiler için:
Orta kapıya kadar otobüs ile gitmek ve daha sonra teleferik ile zirveye ulaşmak ta mümkündür. Yürüyerek gitmeyi düşünenler için, yürüme zamanı muhtemelen 3 ile 6 saat arasında sürmektedir. Yürüyüş yolu boyunca, birçok satıcı göreceksiniz.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
Zirvede neler var? Öncelikle, Tian Jie yani Cennet yolunu gezin ve burada, dükkanlar ve restoranların bulunduğu bölümde, küçük bir mola verin. Sonra, zirveye ulaşın ve buradaki kalıntıları ziyaret edin.
Bu arada: binlerce kişi gibi, sizde geceyi burada geçirip, gün doğumunun muhteşem güzelliğini izleyebilirsiniz. Burası: Konfiçyusun “dünyanın ne kadar küçük olduğunu anladığı” yer olarak önem kazanıyor.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
KAYA YAZITLARI (MOYABEİ)
Bunlar, Tang hanedanı döneminden kalma, altın varaklı yazıtlardır. Yazıtlarda: İmparator Xuanzong’un, 727 yılında buraya yaptığı hac ziyareti sırasında hazırlanmıştır. Ayrıca, üzerinde yazı bulunmayan bir dikilitaş var. Bu dikilitaşın, günümüzden 2000 yıl önce, burayı ziyaret eden imparator onuruna buraya yerleştirildiği söyleniyor. Bu taşa, dokunmak uğur getirir, sizde denemelisiniz.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
DAĞ BÖLGESİNDE BULUNAN TAPINAKLAR VE DOĞAL GÜZELLİKLER
Çin Tai Shan ve Tai dağı
YEŞİM İMPARATOR TAPINAĞI-YU HUANG MİAO
Tapınak önünde: bir yazıt var. Efsaneye göre: buraya dikilmek üzere bir dikilitaş yaptıran imparator, yazıtı görünce dikilitaşı diktirmemiş ve yazıtı buraya koydurmuştur. Tapınağın önünde bir kaya var ve bu kaya: Taishan dağının en yüksek noktasını işaret etmektedir. Biraz önce sözünü ettiğim yazıt ise, kayanın hemen kuzeybatısındadır.
Tapınak: ana tepe üstündedir. Burası, Taishan dağının en yüksek noktasındadır. Günümüzde görülen tapınak yapısının: Ming hanedanı döneminde inşa edildiği biliniyor. Tapınağın imparator salonunda: yeşim imparator bronz heykeli var.
Sunak üzerinde: imparator, dağların tanrılarına dua edermiş ve odun yakarlarmış. Odun yakmak: ülkenin korunması için tanrılara yapılan bir tür dua olarak kabul edilmektedir.
Tapınağın doğu pavillon bölümü, güneşin doğuşunu izlemek için en uygun yer olarak görülüyor. Batı pavillon bölümünden ise, sarı nehir muhteşem görülüyor.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
GUAN YU TAPINAĞI
Guan Yu ismi: Çin ülkesinde “kuvveti, sadakat ve adaleti” sembolize etmektedir. Bu tapınak: dağ blokunun kuzeyinde bulunmaktadır. Ancak, ne zaman inşa edildiği hakkında bilgi bulunmamaktadır. Ming ve Qing hanedanları döneminde, birçok onarımdan geçtiği bilinmektedir.
Tapınak, yüzey şekillerine göre dizayn edilmiştir. Duvarının kırmızı olması ve çevresindeki yeşil tabaka ile bağlantılı siyah fayansları bu güzel dizaynı ortaya koymaktadır. Tapınak bahçesinde, 60 metrekarelik bir alanı kaplayan, servi ağacı bulunuyor.
Çin Tai Shan ve Tai dağı
MOR ŞAFAK TAPINAĞI (BİXİACİ)
Zirvedeki tapınaklardan en ünlü olanıdır. Burası: dağın tanrısının kızı Yeşim Tanrıçasının tapınağıdır. Şifa arayanlarla dolup taşmaktadır. Söylentilere göre: burada dua edenlerden, çocuğu olmayanların çocuğu olduğu ve hatta, körlerin gözlerinin gördüğü söylenmektedir.
Tai Shan ve Tai dağı
HEAVEN MUM TEPESİ
Dağ blokunun kuzeydoğu eteklerinde, zirveye kadar uzanan zikzaklı yolun bulunduğu yerdedir. Bu yol boyunca, Taishan dağının uçurumlarından olan ünlü: Heaven Mum Tepesi bölgesini, yani burayı görebilirsiniz. Burada, muhteşem uçurumlar ve mum şeklindeki dağ-kaya oluşumları görülüyor.
Zanzibar hakkındaki yazıma başlamadan önce, şunu bilmenizde yarar var.
Buraya gitmeyi düşünürseniz: beş yıldızlı otel konforu, lüks bir yaşantı aramamanız gerekiyor.
Bunlardan öte, maalesef burada hijyen de büyük sorun.
Yani: burayı ziyaret edecekler, muhteşem bir doğa, harika bir deniz, kumsallar ve baharatlar ile karşılaşacak olsalar da, kesinlikle burada özellikle yiyecek meyve dışında, hijyen nedeniyle, pek yenecek bir şey bulunmadığını göreceklerdir.
Yine de, adada yaşam çok ucuz, doğası henüz bozulmamış, bu yüzden, burası ziyaret edilebilir.
Ancak: Müslüman bir ülkede bulunduğunuzu unutmayın ve özellikle kıyafetlerinize dikkat edin.
Bu ülkenin en büyük özelliklerinden birisi de, size hizmet eden her türlü kişinin “bahşiş” beklemesidir.
Bunlara, küçük bir miktar bahşiş vermeyi ihmal etmeyin.
Bu arada: “Jambo my brother” diye yanınıza yaklaşan yerel halktan insanlara sakın güvenmeyin, sizi alakasız yerlere götürecekler ve uğraştıracaklardır.
Son zamanların gözde “balayı” mekanı olan bu ada “Maldivler” den daha yakın ve aynı özellikleri barındırıyor, yani deniz, güneş, kumsallar muhteşem güzel, ama ada halkının tamamen Müslüman olduğunu ve İslam dinine aykırı gelecek davranışlardan kaçınmanız gerektiğini (özellikle alkol konusunda) unutmamanız gerekiyor.
Ada cumhuriyeti: Hint okyanusunda bulunuyor. Ada: Tanzanya’ya bağlı olmasına rağmen, kendi içişlerinde özgürdür ve yerel hükümet tarafından yönetilmektedir ve iki adadan oluşmaktadır.
Ada: bir kanal ile, Afrika ana karasından ayrılmış olup, bu kanalın en dar yeri: 36.5 km. dir. Adanın uzunluğu 85 km. ve genişliği 39 kilometredir. En yüksek nokta: Unguja olarak isimlendirilen 120 metre yükseklikteki tepedir. Esas adaya zaten “Unguja” ismi verilir.
Pembe ada olarak isimlendirilen ikinci yani diğer ada ise: esas adanın güney ucundadır. Bu ada da bir kanal ile Tanzanya ana karadan ayrılmış olup, kanalın en geniş yeri 35 kilometredir. Adanın büyüklüğü 980 km. karedir. Uzunluğu yaklaşık 68 km. ve genişliği 22 kilometredir. En yüksek noktası, 95 metredir.
Adanın başkenti “Stone Town” şehridir.
Adanın en büyük özellikleri: turkuaz mavisi denizi, bembeyaz kumsalları, tropik meyveleri, birçok baharat çeşitleridir.
Adanın tarihi süreç içindeki gelişimi incelendiğinde:
ilk yerleşimcilerinin İran’dan gelen göçmenler olduğu görülür. Adı: “zencilerin sahili” anlamında, Farsça “Zangi bar” kelimesinden türemiştir.
1502-1700 yılları arasındaki yaklaşık 200 yıllık süreçte ise, burası Portekiz tarafından sömürge olarak kullanılmıştır.
1700 yılında ise Umman Sultanlığının denetimine girmiştir. 1840 yılında, Umman Sultanlığının başkenti, adadaki “Stone Town” şehrine taşınmıştır.
1861 yılında ise, Umman Sultanlığı, iktidar çatışmaları nedeniyle ikiye bölününce, ada sultanlığı, 1890-1963 yılları arasında, Birleşik Krallık tarafından atanan valiler tarafından yönetilmiştir.
19 Aralık 1963 tarihinde ise, ada bağımsızlığını kazanmıştır. 26 Nisan 1964 tarihinde ise, ada, Tanzanya’ya bağlanmıştır.
Ancak, adanın tarihi geçmişinde en öne çıkan konu: buranın bir köle ticareti merkezi olarak kullanılmasıdır. Söylenenlere göre: Afrika’nın çeşitli yerlerinden toplanan köleler, satılmak üzere buraya getirilirlermiş.
Burada: küçük hücrelere tıkılan kölelerin büyük bölümü ölür, ölmeyenler ise ağaca bağlanıp kırbaçlanırlar, bağırmayanlar ve ağlamayanlar yüksek ücretlerle satılırlarmış.
Uzun yıllar devam eden bu acımasız etkinlik: Nil nehrinin kaynağını aramak için bölgede dolaşan bir İngiliz misyoner tarafından görülür ve kendisi tarafından başlatılan büyük bir kampanya sonucunda, 1964 yılında, bölgedeki “köle ticareti” yasaklanır.
Gelelim günümüze:
Günümüzde ada halkının yani yerli halkın aşırı yoksul olduğu görülüyor. Çok küçük bir bahşiş verdiğinizde, bu insanların çok mutlu olduklarını görebiliyorsunuz. Fakir yerli halk: kıyılarda deniz çekildiğinde, para kazanmak için uğraş vermeye başlıyorlar ki, bu uğraşlar: sıradan balık tutmak.
Halkın çoğu Müslüman demiştim ya, Afrika’nın kuzeyindeki Müslüman ülkelerde olduğu gibi, bunlar fotoğraflarının çekilmesinden veya birlikte fotoğraf çekilmekten sıkılmıyorlar.
Çünkü, bunun karşılığında küçük te olsa bir bahşiş alma şanslarının bulunduğunu biliyorlar ki, inanın küçük bir bahşiş verdiğinizde çok mutlu olduklarını gördüğünüzde, zaten siz isteyerek bahşişi veriyorsunuz.
Tanzanya Zanzibar
İKLİM
Adayı ziyaret ederseniz, iklim olarak bilmeniz gereken ilk özellik: kuzey yarımküredeki iklimin tam karşıtı bir iklimle karşılaşacak olmanızı bilmenizdir. Yani, ülkemizde kış varken, burada yaz hüküm sürer. Ekvator’a yakın olması nedeniyle, adalarda, yıl boyunca sıcaklık yaşanır. Mart-Nisan-Mayıs aylarında ise, bölgede muson yağmurları görülür.
Sıcaklık ortalamaları yıllara göre: Ocak ayı: 32, Şubat ayı: 33, Mart ayı: 33, Nisan ayı: 30, Mayıs ayı: 29, Haziran ayı: 28, Temmuz ayı: 28, Ağustos ayı: 28, Eylül ayı: 29, Ekim ayı: 30, Kasım ayı: 32, Aralık ayı: 32.
Tanzanya Zanzibar
EKONOMİ
Zanzibar’da ekonomik etkinliklerin başında, özellikle Pemba adasında üretilen “karanfil” üretimi gelmektedir. Burası, bir zamanlar dünyanın önde gelen karanfil üreticisi olmuştur. Ancak, karanfil satışları, son yıllarda düşmüştür. Bunun yanında, ülkenin diğer en önemli ekonomik etkinliklerinin başında, yine baharat üretimi gelmektedir.
Özellikle: çeşitli baharatlar ve yosun ihraç edilir. Balıkçılık için kano üretimi yaygındır. Turizm ise, son yılların en gözde gelir kaynağıdır.
Evet: 1800’lü yılların başında gelen baharat: ada iklimine uyum gösterince, verimli topraklarda uzun süre baharat üretimi ve ihracatı yapılmış ve adanın kaderi değişmiştir.
Tanzanya Zanzibar
DİN
Ada nüfusunun çoğunluğu Müslümandır. % 97’lik Müslüman çoğunluğun yanında, geriye kalan % 3’lük bölüm Hıristiyan’dır.
Tanzanya Zanzibar
DİL
Adalıların büyük bölümü İngilizceyi gayet güzel konuşuyorlar. Ancak, yerel dil “Kiswahili” dilidir. Doğu Afrika’da zaten bu dil, yaygın olarak konuşuluyor. Ancak, söylediğim gibi, ada halkının birçok kişisi “İngilizce, Fransızca ve İtalyanca” konuşabiliyor.
Tanzanya Zanzibar
ULAŞIM
Adaya ulaşmak için, Dar-es Salam şehrinden sonra yeniden uçağa binmeniz gerekiyor. Zanzibar havaalanına ulaştığınızda ise: pasaport ile birlikte “sarı humma” aşısı olduğunuza dair belge ibraz etmeniz isteniyor.
Buraya ulaşmak için, İstanbul-Tanzanya/Dar es Salaam havaalanı ve sonrasında 15 dakikalık bir uçuştan sonra, adanın havaalanına iniyorsunuz. Bu uçuş süresi, uçaklara göre değişiyor.
Yalnız Tanzanya’dan adaya kalkan uçaklar genellikle, sabah saatlerinde kalkıyor ve Tanzanya’ya gece saatlerinde ulaşırsanız, havaalanında, uzunca bir süre beklemeniz gerekiyor. Buraya ulaşım için feribot ta bulunuyor.
Tanzanya Zanzibar
TURİZM
Ada: doğal güzelliklerine ziyaretçilerine cömertçe sunuyor. Yerleşim yerlerinde, halkın çok fakir olduğundan yukarıda da söz etmiştim. Bu insanlar, küçük bir miktar bahşiş karşılığında size her türlü yardımı yapmaya hazırlar.
Bu arada, yerleşim yerlerinde sokak lambalarının bulunmadığını bilmelisiniz. Hava, saat 19.00 gibi kararmaya başladığında, sıkıntı çıkıyor. Çünkü, otellerde bile elektrikler sık sık kesiliyor. Burada geçen gecelerinizde, ay ışığının ne kadar güçlü olduğunu hissedeceksiniz.
Turizm ile ilgili, bu bölümle ilgili son not: 2012 yılı sonlarına doğru: burada, özellikle şehir merkezinde yani Stonetown denilen yerde, isyanvari halk hareketleri olmuştur.
Bu hareketlerde: şehrin yağmalandığı, dükkanların tamamen kapandığı, turistlere sokağa çıkma yasağı konulduğu, insanların barlar ve alkol satan dükkanları talan ettiği, özgün Zanzibar İslam Cumhuriyeti kurulmasını istedikleri gündeme gelmiştir.
Yani: burasının tamamen Müslümanlar tarafından yaşanılan bir yer olduğunu unutmamak gerekir ve elbette buna göre davranmak ve özellikle alkol ve alkol alınan yerlerden kaçınmak gerekiyor ki, ziyaretçiler bunu unutmamalıdırlar.
Evet Zanzibar, herkesin koşa koşa gittiği “Maldivler” den daha güzel deniz ve kumsallara sahip ama, adanın bu özelliğini unutmamak gerekir.
YEME-İÇME
Adada yeme-içme çok ucuzdur. Ancak: hijyen bulunmadığını bilmeniz gerekir. Yani: kesinlikle açıkta satılan yiyecek ve içecekleri kullanmamanızı şiddetle öneririm.
Zaten: bu ülkeye giderken “sarı humma” aşısı olmak zorunlu. Adada, özellikle: harika kokulu “papaya” ve “mango” yiyebilirsiniz. İçki konusunda yani alkol konusunda ise, kesinlikle dikkatli olmakta yarar var, çünkü ada halkının büyük bölümü Müslüman ve alkol kullanımı pek hoş karşılanmıyor.
NE SATIN ALINIR
Burayı ziyaret ederseniz: genellikle Hint ve Çin malları bulacaksınız. Dükkanlarda “safari” ve “Afrika” temalı ürünler bulup satın alabilirsiniz.
Taş şehirde: “Memories” isimli, 2 katlı bir alışveriş mağazası bulunuyor. Burada: fiyatlar oldukça uygun ve ürünlerin üzerinde fiyat etiketleri var, yani pazarlık yapılmıyor.
Buradan: kahve, çay ve baharatlar ve yerel özellik taşıyan hediyelikler satın alabilirsiniz. Özellikle, muz kabuklarından yapılan tablolar tercih edilebilir.
Ayrıca “tanzanit” taşından yapılmış mücevherler ve takılar da satın alabilirsiniz.
Tanzanya Zanzibar
DENİZ
Adanın kuzey sahillerinde günde 2 kere muhteşem bir doğa olayı yaşanıyor. Evet: gel-git veya diğer adı ile med-cezir. Bu olay sırasında, sabah denizin bulunduğu yer, öğlen saatlerinde, bulunduğu yerden yaklaşık 250-300 metre kadar geriye çekiliyor ve birkaç saat öncesinde denizin bulunduğu yerde: şimdi her türlü deniz kabuklusu, deniz yıldızı, deniz kestanesi, ahtapot vs. bulunuyor ve yerli kadınlar, bunları topluyorlar.
Ziyaretçiler ise, bu muhteşem manzaranın fotoğraflarını çekiyorlar. Öğleden sonra, saat 14.00-14.30 gibi ise, uzaktan denizin sesini duyuyorsunuz ve deniz, yine eski yerine kadar kıyıya geliyor.
Tabii bu durumun en büyük tehlikesi: denize girmek için niyetlendiğinizde, bir bakıyorsunuz, deniz geriye gitmiş, bir süre yürüyorsunuz denize ulaşmak için, ancak denize ulaştığınızda, derinlik ancak dizlerinize kadar geliyor, daha da kötüsü, denizin geriye gelmesi sırasında ileride yakalanırsanız, bu kez, kıyıya dönmeniz sorun yaratıyor.
Bu nedenle: yerel halk ve ziyaretçiler kıyıdan kiraladıkları, düz altlı teknelerle denize ulaşıyorlar ve tekne yanlarında bulunduğu için yüzerken tehlike yaşamıyorlar.
Aksi halde, burada denize girip yüzmek isterseniz, çok dikkatli olmanız gerekiyor, çünkü denizin gel-gitlerine dikkat etmeseniz sorunla karşılaşabilirsiniz.
Tanzanya Zanzibar
UNGUJA ADASI
Ada ismini: bir zamanlar isyancı kölelerin getirilip zincirlendiği bir zindanın kalıntılarından almaktadır.
Burada, özellikle “Zanzibar Kırmızı Colobus” ları olarak isimlendirilen ve günümüzde sayıları yaklaşık 1500 civarında olan, bir tür nadir Afrika maymunları görülür.
Bunların, yaklaşık 1000 yıldır, yani son buz devrinden bu yana adada yaşadıkları bilinmektedir. Bunların üçte birlik bölümü “Jozani Ormanı” denilen yerde yaşıyorlar.
Bunların yanında, adada yine yerli hayvan türü olarak Zanzibar Leoparı yaşıyor olması gerekiyor ancak bunun soyunun tükenmiş olduğu söyleniyor. Yani, leopar görmek mümkün değil deniliyor.
Jozani ormanında: aslında o kadar yeşillik ki, insan ürküyor, maymun, domuz, küçük antilop, misk kedisi gibi hayvanlar görülebiliyor. Ama dediğim gibi çok yeşillik ve her an sanki bir vahşi orman canlısı çıkacak gibi bir his yaratılıyor.
Tanzanya Zanzibar
Stone Town- Taş Şehir
Burası, Zanzibar adasının başkentidir ve Afrika ile Arap kültürünü buluşturan bir açık hava müzesi gibidir. Şehir: Doğu Afrika’daki eski kıyı ticaret şehirlerinin en güzel örneklerinden birisidir.
Günümüze kadar olan süreçte, şehir dokusunu ve el değmemiş doğasını korurken, Afrika, Arap, Hint ve Avrupa kültürlerinin farklı bölümlerini, bin yıldan uzun bir süre harmanlayarak, oluşturduğu kendisine has “shawili” kültürünü yansıtan muhteşem yapılarla doludur.
Şehir, 12’nci yüzyılda ilk kurulduğunda, aslında bir balıkçı köyü imiş. Kentleşme faaliyetleri ise, 1530’lu yıllarda başlamıştır. Bu dönemden, 17’nci yüzyılın sonuna kadar geçen sürede Portekiz yönetimi altında kalan şehir, swahili yöneticilerinin denetimindeki küçük bir şehir devleti olarak varlığını sürdürmüştür.
Ayrıca: yine bu şehir UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: şehir inanılmaz eski ve bakımsız binalarla doludur ve bu binaların bulunduğu sokaklarda gezerken, güzel ve renkli fotoğraflar çekebilirsiniz.
Şehirde en meşhur ve popüler cadde kır caddesidir. Bu cadde, eski Zanzibar ile yeni ve modern Zanzibar şehrinin bulunduğu bölgeleri ikiye ayırıyor.
Şehir içi ulaşımında “dala dala” denilen bir araç kullanılıyor. Bu araç, kamyonetin arkasına oturak koymuşlar, ne cam, ne kapı var, bir tür ilkel ulaşım aracıdır. Ama, fiyatı gayet uygundur, bu araç ile şehirde bir yerden bir yere gitmek, bizim paramız ile, 30 kuruş.
Taş şehir: adanın Afrika ana karasına bakan tarafında bulunuyor. Şehirde: genellikle, belli bir düzen bulunmadığından, gecenin ilerleyen saatlerinde, dışarıda bulunulmasını pek tavsiye etmiyorlar.
Şehir gezinizde: sahilde liman, House of Wonders ve her akşam kurulan tezgahlardan oluşan Pazar yerini ziyaret etmelisiniz. Bu tezgahların bulunduğu bölgede, ayrıca, her gün yüzlerce çeşit meyvenin satıldığı “Frodhan Bahçesi” bölgesini görebilirsiniz.
Burası: meyveler yanında yerel yemekleri de tatmak isteyenler için uygun bir ortam yaratıyor ama daha önce de söylediğim gibi, hijyen yok. Karanlık çökünce burada birçok yemek tezgahı kuruluyor.
Tanzanya Zanzibar
Şehrin sokaklarında gezerken: bir statü sembolü olarak, muhteşem ahşap oymalar şeklinde yapılmış ev kapıları mutlaka ilginizi çekecektir. Bölgedeki evlerin çoğu: 19’ncu yüzyılda inşa edilmiştir. Dünya üzerinde ahşap oyma kapı örneklerinin en güzellerini burada görebilirsiniz. Kapıların tipine göre, evde oturanın Hintli mi Arap mı olduğunu anlamak mümkündür.
Özellikle: 1984 yılına kadar,
Zanzibar Sultanının annesinin oturduğu evin kapısı özel ilgi çekiyor. Bu kapının üzerinde, diğer statü kapılarında bulunduğu gibi, aslan, çift başlı kartal ve yılan kabartmaları, ahşaba işlenmiş olarak görülüyor.
Hintlilerin evlerinin önünde “baraza” denilen taştan banklar bulunuyor. Bu taştan banklar üzerine yatanlar, denizden gelen meltem rüzgarının getirdiği deniz kokuları ve okyanus dalgalarının hışırtısını dinleyerek, dinleniyorlar.
Zanzibar’da Hintliler, genellikle balkonlu binalar yapmışlar. Birkaç katlı evlerin alt katlarında dükkanlar, üst katlarında ise oturma yerleri bulunuyor. Arap kökenlilerin evlerinde ise, balkon bulunmuyor. Bu evlerde, serinlik yaratmak için avlu yapılmıştır.
Kadınlar ise:
Rengarenk ve ipekli kumaşlardan giysiler giyiyorlar. Özellikle: “pareo” denilen ve rengarenk ve birbirinden güzel desenlere sahip kumaşlar ile başlarını örtüyorlar ve üstlerine elbise yapıyorlar. Bu kumaşların her birinin üzerinde, birbirinden farklı “yazılar” var. Örneğin “evlilik hayatında mutlu ol” gibi. Kadınlar için, kıyafetlerinin allı-pullu ve renkli olması çok önemliymiş.
Taş şehri gezerken, bu güzellikler yanında: giriş bölümünde söz ettiğim üzere, burada uzun yıllar yapılan köle ticaretinin izlerini de görmek mümkündür.
Şehir merkezinde: Fredy Mercury ( Quinn gurubunun solisti, dünyaca ünlü, yakın bir zaman önce aids hastalığı nedeniyle öldü) nin evini de görebilirsiniz.
Fredy Mercury: hiç ölmemiş gibi adada yaşatılıyor, kendisi İngiliz sömürge döneminde, burada bir İranlı anne-babadan olmadır. Müzikleri, bizim Türk sanat müziğini anımsatan çalgı aletlerine ve benzer tınılara sahiptir.
Şehir merkezi ziyaretinizde, bir Hint restoranına uğrayıp, bol baharatlı ve acılı Hint yemeklerinin tadına bakmanızı öneririm.
Tanzanya Zanzibar
Hakunamatata Spice Tour-Baharat Turu
Şehirde, bir sürü baharat çiftliği bulunuyor.
Bu turda: baharat tarlalarında dolaşılıyor. Bu turda: ağaçlardan Hindistan cevizi düşürüp içebiliyorsunuz.
Hatta: yaklaşık 30 metrelik Hindistan cevizi ağaçlarına, tırmanan gençleri görebiliyorsunuz. Ayrıca yine birçok çeşit ve günlük hayatımızda kullandığımız baharatı: doğal yetiştikleri ortamda görebiliyorsunuz.
Hatta: ağaç yapraklarından yaptıkları çeşitli şeyleri (taç, yüzük, kolye gibi) size hediye ediyorlar. Bunların dışında: örneğin armut meyvesine benzeyen bir tür meyveleri bulunan ağacı sorduğunuzda, bunun bir tür baharat olduğu ve yöresel yemeklere katıldığı söyleniyor.
Burada en popüler bitki ise, karanfildir. Karanfil oldukça önemli bir yere sahiptir. Karabiber ise, ağaçta yetişiyor ve önceleri yeşil olan, sonra kırmızı olan ve toplanıp güneşte kurutulduktan sonra rengi kararan ve karabiber olarak sofralara gelen bir baharat türüdür.
Vanilya ise, bir ağacın çevresine dolanan bir sarmaşık gibi, yapraklar büyüyor ve vanilya oluyor. Tarçın ise, tarçın ağacının gövdesinden bıçakla kesilerek alınıyor, kurutularak toz haline geliyor.
Turun sonunda ise, tropik meyvelerden oluşan bir ikram faslı var. Evet, tura katıldığınızda, büyük bir baharat çiftliğine gideceğinizi hayal etmeyin, nisbeten basit bir baharat çiftliğine gidiyorsunuz.
Tanzanya Zanzibar
Jozani Forest
Kelebek merkezinin yakınındaki bu ormanlık alanda, özellikle “kırmızı colobus maymunları” görülebiliyor. Bunlar “kırmızı” sırtlı ve dört parmaklıdır. Ayrıca: Mangrove ağaçları da ilgi çekiyor.
Maymunlar: dünya üzerinde yalnızca Zanzibar adasında yaşamaları ile biliniyor, yani bunları dünyanın başkaca bir yerinde görme şansı yok. İnsanlara alışmışlar, yakınlarına kadar gidip fotoğraflarını çekmek mümkündür. Çünkü, bu maymunlar doğal ve vahşi ortamda yaşamalarına rağmen, nispeten elcilleşmiştir.
Ormanlık alanda gezerseniz hiç görmediğiniz ağaç türleri görebilirsiniz. Hatta: evlerimizde büyütmeye çalıştığınız “aşk merdiveni” isimli bitkinin, burada devasa boyutlarda, her yerde bulunduğuna şahit olacaksınız.
Öte yandan, bu ormandaki ağaçların çok sağlam olduğu ve bu yüzden balıkçı teknelerinin bu ağaçlarla yapıldığı ve uzun yıllar kullanıldığı söyleniyor.
Ormanın bir diğer özel yanı ise, burada bulunan büyük boyutlu karıncalardır. Bu karıncalar ormanda ölen ağaçların kalan köklerini yiyorlarmış ve bitince de üzerine yuvalarını kuruyorlarmış.
Tanzanya Zanzibar
Nungwi Plajı-Langi Langi Beach Bungalowsa
Burası, adanın kuzeybatı sahillerinde bir yerleşim yeridir. Burada sahil boyunca dizilmiş pek çok otel bulunuyor. İnsanlar buraya denize girmek için geliyorlar. Denizin rengi, tam turkuaz renktir. Burada muhteşem güzellikteki yani Maldivleri andıran kumsalları ve denizi görebiliyorsunuz.
Tanzanya Zanzibar
Kendwa Plajı
Burası: Nungwi plajına, yaklaşık 3 km. uzaklıktadır ve daha sessiz ve sakindir.
Tanzanya Zanzibar
Prison Island
Ana adaya 35-40 dakika uzaklıktaki bu şirin adaya gitmek isterseniz, deniz kenarındaki küçük tekne sürücüleriyle pazarlık yapabilir ve muhtemelen kişi başı 35 dolara gidebilirsiniz. Başkaları ile aynı tekneyi kullanmak isterseniz, kişi başı ödeyeceğiniz tutar, düşüyor. Ama, 25 dolardan aşağıya düşmez. Antik dönemden kaldığı sanılan bu ahşap tekneler ilk başta pek güven vermese de, gayet güzel bir yolculuk yapılıyor. Adaya vardığınızda: burada günübirlik güneşlenmek veya denize girmek mümkündür.
Masmavi deniz ve bembeyaz kumsallarda yürüyüş yapabilirsiniz. Ancak bu adanın başka bir özelliği daha var. Adada bulunan bir çevresi kapalı park alanında: 90-100 yaşında ve hatta daha fazla yaşlı kaplumbağaların bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor. Bu dev boyutlu kaplumbağaları: yapraklarla besleyebiliyorsunuz ve onları sevebiliyorsunuz. Bu kaplumbağalar, ilk olarak 1920 yılında buraya gelmişler ve daha sonra üreyip çoğalmışlardır. Burada: kaplumbağalar yanında, ceylanlar ve tavus kuşları da bulunuyor.
Bu adanın bir diğer özelliği: 1900’lü yıllar öncesinde, Afrika’dan toplanan zenci kölelerin, buradan Orta Doğu bölgesine transfer edilmeleriymiş. Yani, burası “karantina adası” olarak kullanılıyormuş. Daha sonraki yıllarda ise, burada bulunan köle hapishanesi, hastane olarak kullanılmıştır. Bugün, adayı ziyaret ederseniz, demir parmaklıkları ve hapishaneyi görebiliyorsunuz.
Dini Yapılar
Zanzibar’da bugün 48 tane cami bulunduğu söyleniyor. Az sayıdaki Hıristiyan ise, 1873 yılında yapılan Anglikan katedralinde dini ibadetlerini yerine getiriyorlarmış. İşin ilginci, bu katedralin hemen yanında bir cami bulunuyor, yani cami ve kilise bir arada, bu durum Zanzibar’daki hoşgörünün en büyük ifadesidir.
Tanzanya Zanzibar
Slave Market
Burası da, eskiden köle ticareti yapılan ve günümüzde kilise olarak kullanılan bir yerdir. Bu köle ticaretinin yapıldığı yerin üstünü kapatmak ve zenci kölelere yapılan işkenceleri gizlemek için, alanın tam üstüne daha sonradan kilise yapıldığı söyleniyor.
Kilisenin ismi Christ kilisesidir. Burada: yine de kölelerin tutulduğu, insanın tüylerini ürperten odalar görülüyor. Boyunlarından zincirle bağlanan 100 civarında, kadın ve çocuktan oluşan köleler, bu deliklerde bir süre tutulup, daha sonra Arap ülkelerine satılıyorlarmış. Erkek köleler ise, hadım edilip satılıyorlarmış.
Günümüzde, bu kölelerin satıldığı yer yani “köle pazarı”: o günlerin unutulmaması için bir anıt ile canlandırılıyor. Kölelerin satılmadan önce bekletildikleri hücreler görülüyor. Bu hücrelerde, ellerinden, kollarından, boyunlarından zincirlenen köleler, duvarlara bağlanıyorlarmış. Bu hücreleri gezebiliyorsunuz.
Forodhani Bahçesi
Taş şehirde, burayı da ziyaret etmelisiniz. Burası yerel bir pazardır. Ancak: ortaçağdan kalma bir görüntü sergiliyor. Özellikle: mahalli yemeklerin yapıldığı buradaki et ve tavuklar, sağlıksız ortam sunmaları nedeniyle, ziyaretçiye ilginç gelebiliyor. O kadar ilginç meyveler ve yiyecekler var ki, şaşıracaksınız. Çok büyük boyutlu muzlar var.
Yöre halkı bu muzları, fillere yediriyorlarmış, kendileri yiyecekleri zaman ise, şeker ve süt ilave ederek bu muzları kızartıyorlar ve sonra yiyorlarmış. Burada kırmızı kabuklu muz göreceksiniz ki, mutlaka tadın, tadı muhteşem güzeldir. Bir de dünya üzerinde sadece Zanzibar’da yetişen bir meyve türü bulunuyor. Portakala benzeyen bu meyvenin suyu sıkılarak içiliyor ve özellikle ağız yaralarına iyi geliyormuş.
Tüm bunların yanında, çarşıda, et pazarı, kötü görüntüler ile hafızalara kazınıyor. Bu et pazarında buzdolabı kültürü bulunmadığından, etler açıkta işleniyor ve satılıyor, tabii bunun sonucunda ortaya istenmeyen görüntüler çıkıyor.
Bu yöresel pazarlar: her gün saat: 06.00 da kuruluyor ve akşam saat 18.00 de kapanıyor.
House of Wonders
Burası bir müzedir. Müzede pek bir obje yok ve genellikle yazılar ve fotoğraflar sergileniyor.
Arap Kalesi
Burası, müzenin hemen yanındadır. Kalenin Portekizlilerden kaldığı da söyleniyor. Kale: gayet sağlam durumda, surların üstünde toplar bulunuyor. Ama, kalenin en ilginç yanı: gündüzleri kalenin iç avlusunda kurulan tezgahlar ve bu tezgahlarda, yöresel el sanatı örnekleri ziyaretçilere satılıyor. Ayrıca: kale, yörede yapılan festivallere, konserlere ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyormuş. Kalede bir de dövme-kına yapan kadınlar var.
Zanzibar’da, özellikle yeni evlenen kadınların ellerine ve kollarına, yöresel motifler bulunan kınalar yakılıyormuş. Kalenin içinde ve çevresinde bulunan bir kısım yöre kadını ise, gelen ziyaretçilerin ellerine ve kollarına, bu motiflerin bulunduğu kınaları yakmak ve para kazanmak için uğraşıyorlar. Gerekli hijyen olmadığı için, tercih etmemenizi öneririm.
ZBC-Butterfly Centre-Kelebek Merkezi
Taş şehrin dışındaki burada: sera şeklinde düzenlenmiş yerlerde, yöreye has kelebekleri görüp izleyebilirsiniz.
Kizimkazi-Yunuslar
Zanzibar adasının en güneyinde Kizimkazi denilen yerde: doğal ortamlarındaki yunus balıklarını izlemek mümkündür. Bu ada, merkeze yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. Bu ada halkının en büyük geçim kaynağı balıkçılıktır. Kıyıdaki tekneler eski ama yıllarca hiçbir şey olmuyor gibi sağlam ve çalışır durumdalar. Eğer buraya günün ilk ışıklarında gelirseniz, doğal ortamlarındaki yunus balıklarını görmek mümkündür.
Yunusları görmek için, kıyıdan bir tekne kiralıyorsunuz ve tekne ile masmavi sulara açıldığınızda, dalgaların arasından yunusları görebiliyorsunuz. Hatta: yine doğal ortamlarındaki yunus balıklarına dokunmak, onlarla birlikte yüzmek gerçekleşebiliyor.
Ancak: sabahın ilk ışıkları ile başlayan bu turda: bir tekneye biniyorsunuz, bu tekne ile yunusların yanına yaklaşıyorsunuz, denize atlıyorsunuz, ama yunuslar kaçtığında yeniden tekneye çıkıyorsunuz ve yine yunuslar takip edilmeye başlanıyor, yani biraz zahmetli bir tur. Bu arada yunuslara rastlar ve denize atlarsanız, kocaman bir yunus ile baş başa-göz göze gelebiliyorsunuz ve ürkmemeniz gerekiyor.
Tanzanya Zanzibar
PEMBA ADASI
Pemba adası: derin kanallar ile Unguja adası ve Afrika ana karasından ayrılmıştır. Pemba adası ile Afrika anakarası arasında kalan ve Pemba kanalı denilen derin çukur: dünyanın günümüzdeki en iyi dalış alanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Yumuşak ve sert mercan kayalıklarına sahip olan duvar ve resifler: özellikle Temmuz/Ağustos aylarında, güney denizlerine göç eden balina köpek balıklarının geçiş noktası olarak bilinir. Ayrıca, yine bu geçiş noktası: değişik cinsteki köpek balıklarının sıklıkla rastlandıkları yer olarak önem kazanır.
Ada: özellikle “fox” lara ve yunuslara ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor.
Ada: Zanzibar’ın yaklaşık 80 km. kuzeyinde bulunmaktadır. Düz ve kumluk olan Zanzibar’ın aksine, burada ormanlar ve verimli topraklar çoğunluktadır ve Zantibar’ın toplam baharat üretiminin % 75’lik bölümü burada yapılmaktadır.
18.yüzyılda düzenlenen, Petersburg kent planında: Donanma Binasının, kule külahını odak kabul eden noktadan, dışa doğru üç önemli cadde uzanır.
Nevski Prospekt: bu üçlü cadde gurubu içinde, en büyük ve önemlisi kabul edilir.
Neva caddesi olarak isimlendirilir.
Sovyetler döneminde olduğu gibi, bugünde kentin atardamarıdır.
En canlı, en kalabalık alışveriş merkezidir. Rusya’nın en ünlü, işlek caddelerinde biri olduğu gibi, dünyanın da en büyük caddelerinden biridir.
Bu caddede gezmek, insanın hayatına hayat katan bir gelenektir. Burada dolaşan insanlar, sürekli zarif, modern ve şıktır.
Rusya Petersburg Nevski Prospekt
Donanma Binasından; Aleksandr Nevski Manastırına kadar, 4.5 km. boyunca ilerleyen caddede: kiliseler, tarihi yapılar, güzel köprüler, alışveriş merkezleri ve restoranlar sıralanmıştır. Bu yerler: alışveriş yapanlar, memurlar, sokak sanatçıları, müzisyenler, öğrenciler ve turist gurupları ile dolup taşar.
En büyük müzeler, tiyatrolar, kütüphaneler, mağazalar ve restoranlar bu cadde ve caddenin yakınlarında bulunmaktadır.
Pek çok yerli ve yabancı tarihçi, gezgin, yazar ve şair, bu caddeyi anlatan eserler vermiştir. Neva caddesi üzerinde güzel bir köprü bulunuyor. Aniçkov köprüsü. Köprü: atı ehlileştirme heykelleriyle dolu olan fiskiyenin üzerinden geçiyor.
Rusya Petersburg Nevski Prospekt
Evet: gezimize başlıyoruz. Donanma Binası tarafından başlıyoruz.
Biraz ilerleyince: bir katedral göreceğiz.
KAZAN KATEDRALİ (KAZANSKİJ SOBOR)
İtalya-Roma’daki San Pietro Bazilikasından esinlenilerek yapılmıştır. Mimari yapısı, klasiszm özellikleri taşır. 1801-1811 yılları arasında Mimar Voronihin’in projesine göre yapılmıştır.
Neva caddesine bakan kuzey cephesinin yanında, yarım daire şeklinde sütunlar sıralanır. Oluklu süslemeleriyle, 96 sütundan oluşan bu kavisli yapının, her iki tarafında, askeri heykeller var.
Soldaki: Maraşal Kutuzov’un heykelidir.
Ayrıca: güzel bir bahçesi de var. Katedral binası: Sovyet döneminde, din karşıtı propagandalarla dolu “Din ve Ateizm Tarihi Müzesi” ne ev sahipliği yapmıştır. ( Karl Marx; dini “kitlelerin afyonu” olarak tanımlamıştır. )
1813 yılında, katedrale, Mareşal Kutuzov’un naaşı defnedilmiştir.
Yer altı mezarlığının yanında: ganimet olarak alınan onlarca bayrak ve kalenin anahtarı vardır.
DİN MÜZESİ
Şu andaki adıyla, “Din Müzesi”: Aziz İshak Katedralinden çok uzak olmayan; “Poçstamskaya Caddesi üzerindeki ayrı bir binada bulunmaktadır. Buradaki koleksiyon, dünyadaki en büyük dinsel sanat ve ayin nesneleri koleksiyonudur.
Buradan ilerlediğinizde: Griboyedov Kanalının üzerinden geçeceksiniz ve “Kanı Dökülen Kurtarıcı (spasna krovi) ”
olarak da bilinen “İsa’nın Yeniden Dirilişi Kilisesi”nin çok renkli kubbelerine varana dek, yol boyunca, hoş manzaralar göreceksiniz.
Yapı: Aziz Vasili Katedralinin bir benzeridir. Petersburg’un Barok ve Klasik ihtişamının ortasında, çevresiyle uyumsuz bir görüntü ortaya koymaktadır. 1881 yılında, Çar II. Aleksandr’ın bir saldırı sonucu, ölümcül yara aldığı yere inşa edilmiştir. Bu nedenle, dökülmüş kan üzerine inşa edilmiş kilise olarak da bilinir. Özellikle, renklerin ve değişik geometrik şekillerin kullanımı dikkat çekicidir.
Kilise ve Nevski Prospek arasında: bir meydan var.
SANAT MEYDANI (PLOSHCHAD İSKUSSTV)
Klasik üslubun ihtişamının güzel bir örneğidir.
Rusya Petersburg Nevski Prospekt
Meydanın kuzey ucunda: Rus Müzesi var.
MİHAYLOVSKİ SARAYI- RUS MÜZESİ (RUSSKİJ MUZEJ)
Sarı ve beyaz renkli bir yapıdır. 1819-1824 yılları arasında yapılmıştır. Büyüleyici Rus sanat koleksiyonunda: 12. yüzyıl dini ikonlarından, Kandinsky ve Rodçenko gibi sanatçılar tarafından yapılan 20. yüzyıl yağlıboya resimlerine kadar, geniş bir çeşit bulunuyor. Burada sergilenen: İlya Repin (1844-1930) eserleri “Volga Gemicileri” ile “Osmanlı Sultanına Mektup Yazan Zaporaj Kazakları”, Rusya’da yapılan resimlerin en ünlüleridir.
Rusya Petersburg Nevski Prospekt
Dünyanın en zengin resim ve heykel koleksiyonlarının yanı sıra, çarlık döneminin tüm hazinelerini de barındıran Kışlık Saray’dan önce Rus Müzesine gidin.
Grandük Mikhail Pavloviç’in sarayı: müzeye dönüştürülmeden önce, askeri mühendislik okulu imiş. Dostoyevski: babasının bir cinayete kurban gittiğini öğrenince, ilk sara nöbetini burada geçirmiş.
Burada, mutlaka görmenizi önereceğim bir tablo var. Yapıtlarında devrim öncesi Rusya’yı, genellikle de, yoksul halkla sert doğa koşullarını gerçekçi bir üslupla betimleyen İlya Repin’in “Zaparog Kazakları” adlı tablosu.
Ressam, bu tabloda: Osmanlı Padişahının mektubuna cevap yazan Rus kazaklarını çizmişti.
Çünkü: Ukrayna düzlüklerini, kuzeyden güneye akıp giden gümüş rengi Dinyeper’in suladığı toprakları, kendilerine yurt edinmiş Kazaklar, gelenek ve özgürlüklerine en az dinleri kadar bağlı, bu yiğit savaşçılar, sultanın tebaasına girmeyi reddetmekle kalmamış, Bab-ı Ali’ye hakaret dolu bir mektup da göndermişlerdi.
Sultana gönderdikleri mektubun içeriğini bilmiyordum ama neşeli ve sarhoş hallerinden, kahkahadan kırılırcasına göbek hoplatmalarından, Osmanlı tebaasına girip padişaha kul olma önerisini pek komik bulduklarını tahmin etmek mümkün.
Müzenin öyküsü: 1764 yılında, II. Katerina’nın, Berlin’den, 225 parçalık çok değerli bir resim koleksiyonu getirmesiyle başlıyor. Takip eden yıllarda, Saraya değerli tablo alımı devam ediyor.
Bu müzenin gezilmesi için, kendinize tam gün ayırın.
ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Rus Müzesinin hemen bitişiğindedir. Halk sanatlarına ve eski Sovyetler Birliğindeki çeşitli halkların el zanaatlarına yer verilmiştir.
Evet, ana caddeye geri dönün. Burada bir alışveriş merkezi var.
GOSTİNİ DVOR
Küçük dükkanlardan oluşan, iki katlı bir alışveriş merkezidir. Buranın galerileri kalabalık, çalışanları ise asık suratlıdır. Bu yüzden: İsa’nın Yeniden Dirilişi Kilisesinin gölgesinde, Moika ve Griboyedov kanallarının kesiştiği noktada, açık havada kurulan, bir pazar var. Oraya gitmeyi tercih edebilirsiniz.
SANAT ESERİ PAZARI
Açık havada kurulan bir pazar yeridir. Burada: portrenizi çizdirebilirsiniz. Petersburg manzarasının resimlerine göz atabilir ya da Hermitaj koleksiyonunun en iyilerinin röprodüksiyonlarını içeren sanat kitaplarını alabilirsiniz.
ROSSİ CADDESİ
Tiyatronun arkasındaki, Rossi Caddesi (ulitsa zodchego Rossi): adını hem Sanat Meydanından, hem de Genelkurmay Binasının tasarımını yapan mimardan almıştır. Carlo Rossi: ayrıca Puşkin Tiyatrosu’nun da tasarımını yapmış ve bu mükemmel orantılı caddeyi de, tiyatronun girişi olarak planlamıştır. Rossi caddesi: 22 metre genişliğinde ve 220 metre uzunluğundadır.
Rusya Petersburg Nevski Prospekt
Evet, ana caddede (Nevski Prospekt) ilerlemeye devam ediyoruz. Burada bir köprü karşımıza çıkıyor.
ANİÇKOV KÖPRÜSÜ (ANİCHKOV MOST)
Şaha kalkmış, dört bronz atla bezenmiş bir köprüdür. Fontanka Irmağının üzerinden geçer ve 2.5 km. daha devam ederek, Intourist’in Moskova Oteli’nin karşısındaki tarihi manastıra ulaşır.
ALEKSANDR NEVSKİ MANASTIRI (LAVRA ALEKSANDRA NEVSKOGO)
Burası: Rahip Manastırıdır ve en büyük mimari eserlerden biridir.
Manastır, Büyük Petro’nun İsveç ordularını yenilgiye uğrattığı yerde, 1713 yılında yaptırılmıştır. Petro, bu bölgenin, aynı zamanda, Novgorod Prensi Aleksandr’ın (1220-1263) 1240 yılında, İsveç ordusuna karşı, efsanevi zaferini kazandığı yer olduğuna inanılıyordu.
Prens Aleksandr: bu ünlü zaferden sonra, Aleksandr Nevksi (Nevalı Aleksandr) olarak tanınır olmuştur. 1547 yılında, Rus Ortodoks kilisesi tarafından, azizlik mertebesine yükseltilmiştir. Manastırdaki kutsal üçleme katedralinde, 12 Eylül’de Aziz Aleksandr Nevski Festivali kutlanıyor.
Burada: Petersburg ve Ladoga metropoliti Vladimir’in konağı ve bir dini akademi bulunmaktadır. Manastırın içindeki kiliselerde, tabutlarda ve mezarlarda: aralarında Moskova Üniversitesi’ne adı verilen bilim adamı ve yazar Lomonosov, Başkomutan Suvorov, bestekar Çaykovski ve yazar Dostoyevski’nin de bulunduğu pek çok önde gelen Rus vatandaşı defnedilmiştir.