Karadağ Kotor

 

Karadağ Kotor

Adriyatik denizinde, dünyanın en güzel 25 koy’undan biri olarak kabul edilen Boka koyunun sonundaki Kotor körfezi: Adriyatik denizindeki, en girintili parçalardan birisidir. Akdeniz’in ve güney Avrupa’nın en büyük fiyord’u (yani derin ve kapalı körfezi) buradadır.

Zaten, bu yüzden yani derin ve kapalı bir körfez konumu nedeniyle, bir zamanlar bütün bölgeyi teslim almış Osmanlı denizcileri, burayı ele geçirememişlerdir.

Kotor şehri, Kotor körfezinde, Karadağ ülkesinin bir sahil şehridir. Ancak, Adriyatik denizinin en büyüleyici yerlerinden birisi olarak kabul edilir. Dubrovnik şehrinin bir boy küçüğü olarak benzetilir.

Şehre vardığınızda: muhteşem bir tarihi yapı olan ve günümüze kadar sağlam gelmiş surlar ve kale yapısı ile karşılaşacaksınız. Özellikle: bu surların hemen dışında, kara yönünde, yine büyük ve içi su dolu hendekler, gerçekten buranın teslim alınmasının olanaksız olduğu konusunda hemen fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır.

Karadağ Kotor

Tarihi

Efsaneye göre: şehir, Altın post peşinde olan Fenikeliler tarafından kurulmuştur. Ancak, Fenikeliler, Akdeniz’de ticareti idare ederken, burada yani yeni kurduklarını belirttikleri şehrin yerinde, daha önceleri de “Hotor” olarak isimlendirilen bir yerleşim yeri bulunduğunu belirtirler.

Yani, şehrin geçmişi çok eski dönemlere kadar gider. İlk yerleşimcilerin, MÖ 3 ve 2’nci yüzyıllarda, İliryalılar olduğu söylenir.

Fenikeliler tarafından kurulan şehir, başlangıçta “Katareo” olarak isimlendirilir. Romalılar, MÖ 168 yılı ile MS 476 yılları arasındaki 644 yıllık süreçte, burada egemen olurlar. Ardından gelen Bizanslılar, MS. 1185 yılına kadar şehirde kalırlar. Bizans döneminde şehrin ismi “Dekaderon” dur.

1185-1371 yılları arasında Sırplar görülür. Bu dönemde: şehir, Sırp Nermanjic hanedanı yönetiminde bir kıyı şehri olarak, ekonomik ve kültürel yönden oldukça zenginleşir.

1391-1420 yılları arasında, Kotor bağımsız bir cumhuriyet olur. Ancak, yörede, Osmanlı etkisi görülünce, Kotorlular, şehrin yönetimini Venedik Cumhuriyetine verirler. Venedik hükümranlığı, 1797 yılına kadar sürer. Osmanlı denizcileri, çevredeki tüm yerleri ele geçirmelerine rağmen, konumu nedeniyle, bu şehri alamazlar.

1813 yılında Karadağ hükümdarı Petar I Petroviç: Kotorluların Fransız monarşisine karşı olan direnişlerine yardım eder ve Karadağlılar ile Kotorlular arasında birliktelik kurulur. Ancak bu birliktelik kabul görmez ve Boka koyu ve çevresi, 1814-1918 yılları arasında yüz yıllık süreç için Avusturya tarafından ele geçirilir. 1918 yılında Kotorlular bağımsızlarını kazanırlar. 1944 yılında ise, şehirde Nazi işgali görülür.

kotor.genel.3
Karadağ Kotor

Şehrin önemi

Şehir, Ortaçağ d öneminde, Adriyatik denizi kıyısında, doğal limanı, surları ve yapılarıyla önemli bir sanat ve ticaret merkezi olur. Özellikle, hızlı şekilde 1500 metreye kadar yükselen dağlar, birbiriyle bağlantılı iki koy ve bunların yarattığı doğal koruma ve manzara ilgi çeker.

Günümüzde, şehirde mimari olarak öne çıkan yapılar: 4 Romaneks kilise ve şehir surlarıdır.

Kilise denince, burada ilginç bir husus var. Kotor şehri aslında uzun yıllar Venedik ve İtalyan etkisiyle Katolik olmasına rağmen, bir zamanlar Karadağlılar ayni Ortodokslar, Osmanlı korkusuyla kaçarak bu şehre o kadar çok gelmişlerdir ki, zengin Kotorlular, şehre bir Ortodoks kilisesi yaptırmışlardır.

Ancak, şehirdeki anıtların ve binaların birçoğu 1979 yılındaki depremde hasar görmüştür. Bunun üzerine, şehir UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmış ve tüm yapılar ve anıtlar yeniden yaptırılmış ve restore edilmiştir.

Şehirde İtalyan etkisi vardır. Çünkü, burası bir İtalyan şehri, bir Venedik şehri gibidir. O yüzden şehrin tüm yapıları, Venedik şehri özellikleri taşır. Ayrıca, burası uzun yıllar bir ticaret şehri, serbest ve bağımsız bir şehir olarak kalmıştır.

Günümüzde, eski şehirde yani surların içindeki şehirde yaklaşık 600-700 kişi yaşamaktadır. Şehrin kalan nüfusu (13 bin kişi civarında) ise, şehrin yeni bölümünde, surların dışında yaşamaktadır. Tito döneminde, surların içinde yani eski şehir bölümündeki yerler kamulaştırılmış, sahipleri başka yerlere göç etmiştir.

Tito dönemi bitince, surların içindeki bölümler, özellikle İtalyanlar tarafından iskan edilmeye başlanmış, eski sahipleri yıllar sonra buraya geldiklerinde ise, yeni iskan edenlerle karşılıklı anlaşma sağlanmış ve sonuçta, günümüzde burada yukarıda söz ettiğim gibi 600-700 kişi yaşamaktadır.

 

Ulaşım

Kotor şehrine ulaşmak için: Budva şehrinden buraya gitmek isterseniz, 3 Euro ücret ödenen otobüsleri kullanabilirsiniz. Ayrıca, buraya ulaşmak için Tivat, Podgorica ve Dubrovnik hava alanlarını kullanabilirsiniz. Titav hava alanı çok küçüktür, ancak şehre 15 dakika uzaklıktadır. Dubrovnik hava alanı ise, arada sınır geçişi olduğundan, şehre 2 saat uzaklıktadır.

Karadağ Kotor

Alışveriş

Eski Kotor’un iç kısmında, çok fazla sayıda mağaza ve butik bulunmaktadır. Hatta, bunların bir kısmının, Türkler tarafından işletildiğini göreceksiniz. Özellikle: deri ürünlerin satıldığı dükkanları Türkler işletiyor. Ayrıca: yine burada tanınmış Avrupalı ve dünya tasarımcılarının ayakkabı ve kıyafetlerini sunan küçük dükkanlar ve satıcılar bulabilirsiniz.

Ancak, tahmin ettiğiniz gibi, bu butiklerin ve diğer dükkan ve mağazaların ürünlerinin fiyatları çok yüksek, ben burada gezdiğim sürede hiç alışveriş yapmadım. Sanırım siz de sadece birkaç buzdolabı magnetinden başka satın alınacak bir şey bulamayacaksınız. Çünkü Kotor şehri alışveriş değil, turizm yönüyle öne çıkıyor. Buradan mutlaka satın alın diyebileceğim bir ürün yok.

Karadağ Kotor

Spor

Kotor’da, limana doğru yürüdüğünüzde, surların dışında, denizde açık bir su topu sahası göreceksiniz. Kotor şehrinde su topu çok ünlüdür. Çünkü uzun süre boyuncu, su topu okulu “Primorac” bu şehirde etkin olmuştur. Ayrıca, yine burayı ziyaret ettiğinizde, denize girmeyi düşünürseniz, bu su topu sahasının bulunduğu yerden denize girebilirsiniz.

Çünkü burada denize giren birçok insan göreceksiniz. Ancak, unutmayın, soyunma kabini, duş yok. Ayrıca yine bu bölgede: deniz kıyısında, birçok kano ve kürek sporcusu göreceksiniz. Çünkü çoğunlukla Rusya’dan gelen takımların kürekçiler, burada antreman yaparlar. Çünkü burada su sakindir.

kotor.genel.0
Karadağ Kotor
kotor.genel.1
Karadağ Kotor
kotor.genel.4
Karadağ Kotor
kotor.genel.7
Karadağ Kotor
kotor.genel.8
Karadağ Kotor

Şehir merkezinde gezilecek yerler

Evet: Adriyatik denizi kıyısındaki en ünlü ve güzel turizm ve cazibe merkezlerinden olan Kotor şehrinin turizm yönünü anlatıyorum.

Günümüzde: nakış gibi işlenmiş kalesi ve surlarıyla inanılmaz güzel ve etkili bir turizm merkezidir. Buna istinaden: her yıl buraya yaklaşık 800-900 tane büyük yolcu gemisi (Cruise) geldiği söyleniyor.

Zaten: şehri uzaktan gördüğünüzde, büyük gemileri de göreceksiniz. Bu gemilerin yüzlerce, binlerce yolcusu, yakın yerlerden (Makedonya, Sırbistan gibi) karayolu ile gelenlerle birlikte, surların içindeki dar şehir bölgesine giriyorlar.

Yani: öncelikle şehir gezinizde muhteşem bir kalabalıkla karşılaşacağınızı bilin. Ama, yine de ne kadar kalabalık olursa olsun, bu muhteşem güzel şehri görmenizi mutlaka öneriyorum.

Balkan turlarıyla buraya gidildiğinde, yerel uygulamalar gereği, yerel rehber almak gerekiyor. Ama, inanın alınan yerel rehber, sizin tur rehberiniz kadar bilgili değil, sadece fon teşkil ediyor.

Karadağ Kotor

Eski şehir kapısına geldiğinizde, muhteşem surlarla karşılaştığınızda: etkileneceksiniz. Bu surların yapımı, ilk olarak 9’ncu yüzyıla kadar dayanıyor. Sveti Ivan dağı tarafından çevrelenen görkemli surların toplum uzunluğu, yaklaşık olarak 5 km imiş. Günümüzde görülen surlar, Venedik döneminde yapılmıştır. Duvar kalınlıkları 10 metre, yükseklikleri ise 20 metredir.

Bunlar, Avrupa sur mimarisinin eşsiz örnekleri olarak tanımlanır. Surlar üzerinde, halkın giriş çıkış için kullandığı 3 kapı vardır. Yüzyıllarca, insanlar bu kapıları kullanarak şehre girip çıkmışlardır. Surların hemen dibinde ise, düşman saldırılarından korunmak için yapılmış, içi su dolu hendekler görülür.

Karadağ Kotor

Şehre girmeden sağ yanda: yüksekten aşağıya baktığınızda, surların dibinde kano ve küçük kürekçi teknelerini göreceksiniz. Bunlar yukarıda sözünü ettiğim gibi, kürek sporu ile ilgilenen sporcuların antreman tekneleri, birlikte denize açıldıklarında, surların çevresinde güzel bir görüntü oluşturuyorlar. Yine, sol yanda, surların dibinde, içi su dolu, büyük hendekleri göreceksiniz. Bunları görünce, şehrin neden ele geçirilemediği zaten hemen anlaşılıyor.

Karadağ Kotor

Sonra şehrin kapısına geliyoruz. Kapıda: rehber giriş ücreti için bilet satın alırken, jest olarak bir de şehrin tek sayfalık Türkçe haritası veriliyor. Ben kullanmadım, siz bu satırları okuyunca zaten bu haritaya ihtiyaç kalmayacak. Belki hatıra olarak saklayabilirsiniz.

İlk dikkatimi çeken, şehrin ana giriş kapısının üstünde, sur duvarlarındaki bir yazı oldu “HERKEZİN İYİLİĞİ”. İlk anda bu söz pek anlamlı gibi gelmiyor, anlamını sorduğunuz da ne kendi tur görevliniz ne de yerel rehber size bilgi vermiyor, zaten kapıda büyük bir kalabalık, karmaşa var.

Ben size bu sözün anlamını anlatmak istiyorum. Dünyayı dolaşan iki gezgin, gri denize yani Boka körfezine gelirler. Uzun yolculukları nedeniyle oldukça yorulmuşlardır. Dinlenmek için deniz kıyısında bir kayaya otururlar. Bir tanesi, biraz yana hareket ettiğinde, kayanın üstünde bir yazıt olduğunu görür.

Yazıtta “10 uzunluğu ölçün ve durun” yazar. Yazıyı okuyunca; bunun ne olduğunu bilemezler, merak ederler ve çeşitli tahminlerde bulunurlar.

Daha sonra, yazıtın bulunduğu plaketten gereken uzunluğu yani 10 uzunluğu ölçerler ve ölçtükleri yerde küçük bir delik bulurlar, bu delikte ise küçük bir sandık vardır. Sandığı açtıklarında ise, sandığın içinde “HERKEZİN İYİLİĞİ” yazısını görürler.

Yazıyı okuduktan sonra, uzun süre ne yapmaları gerektiğini düşünürler. Yolculuklarına devam mı etmek, yoksa burada mı kalmak konusunda kararsızdırlar. Yine de, bunun bir mesaj olduğuna karar verirler ve mesajın bulunduğu yerde kalmaya karar verirler.

Aynı yerde, hızla bir konut yaparlar ve akşam olunca bu konutta uyumaya giderler. Gece boyunca tuhaf şeyler olur. Tahta sandıkta, bazı yeni parlak harfler ışıldar. Yeni mesaj şöyle der “UYUMADAN ÖNCE, DİLEDİĞİNİZİ DİLEYİN”.

Her iki gezgin de, uyumadan önce, güzel taş evler ve güzel eş dilerler. Sabah uyandıklarında ise, pencereden denize baktıklarında, güzel taş ev ve güzel birer kadın görürler. Hemen yeni eve taşınırlar ve rahatça yaşamaya devam ederler.

Bundan sonra, her gece uyumadan önce, her sabah ortaya çıkan başka güzel evler dilerler ve böylece Kotor şehri yakınlarındaki Dubrota, bu şekilde kurulur. İşte, giriş kapısında gördüğünüz yazının anlamı budur.

Girişten önce, kapının sağ ve sol yanını gezdikten sonra, giriş ücretinin ödenmesinin ardından: surların içindeki şehre giriyoruz.

Karadağ Kotor

Hemen karşımıza bir meydan çıkıyor. Burası “Silahlar Meydanı” dır. “Trg Od Oruzja” olarak isimlendirilen bu meydan: Kotorlular için bir toplanma yeri imiş. Burada çeşitli toplantılar yapılıyormuş.

Meydanda: hemen arkanızda, eski “Muhafızlar Binası” (günümüzde Hırvat elçiliği) görülür. Bunun yanında ise yine meydana bakan, uzun balkonlu bina, şehirde Venedik şehrinin temsilcisinin oturduğu konuttur.

Konutun balkonu boydan boya uzanır, çünkü Venedik temsilcisi, şehrin içinde olup biteni bu balkondan gözetliyormuş, her şeyin yolunda olup olmadığını bu uzun balkondan izliyormuş.

 

Karadağ Kotor
Karadağ Kotor

Hemen karşıda, saat kulesi görülüyor. Bu saat kulesinin hemen altındaki meydan ise Kefaret Meydanıdır. Eskiden suçlular veya suçlananlar, bu meydanda zincire bağlanıyor ve yerel halk tarafından aşağılanıyorlarmış. İsim, bu yüzden verilmiş.

Yine bu meydanda çevreyi inceliğimizde, şehrin tek fırını görülüyor. Günümüzde oradan yöresel lezzette “börek” satın alabilirsiniz. Saat kulesinin hemen yanındaki yapı: 14’ncü yüzyılda yapılmış Palace Bizantidir.

Evet: Silahlar meydanından ayrılıyor, ana kapının sağındaki yolu takip ederek ilerliyoruz. Solda fırın kalıyor. Burada, arkada, bir villa yapısı görülüyor. Bu villa bir aileye aittir. Villanın özelliği: buradaki özel hayatın, kamusal hayata açıldığı görülür.

Yani, villada dışarıya yani sokağa açılan oldukça büyük bir balkon var. Bu villa, sokağa yani kamusal alana açılan balkonu olan ilk sivil yapıdır.

Yürümeye devam ettiğimizde, yol üstünde, bir İtalyan dil okulu (günümüzde Turizm okuludur) görülür. O dönemde burada bir dil okulu olmasının sebebi: burada yaşayan yerliler, çocuklarının çok iyi bir dil konuşmasını (İtalyanca) ve yüksekokul okumasını isterler.

Bu dil okulundan mezun olan öğrenciler, Roma şehrindeki Üniversitelere doğrudan kabul edilirlerdi. Yani, 16-17’nci yüzyıllarda, burada olağanüstü bir dil eğitimi veriliyordu.

Karadağ Kotor

Rotamızın devamında “Kilise Meydanı” vardır. Meydanda hemen karşıda görülen kilise “Aziz Tryphon” için adanmıştır.

Kendisi, buralı değil, Anadolu’dan Kapadokya’dandır. Cenevizliler, bir zamanlar Noel Babanın kemiklerini, Anadolu Myra şehrinden çalarak İtalya Bari şehrine kaçırırlar ve burada yani Bari şehrinde futbol stadyumunun hemen yanında kocaman “Sen Nicola” kilisesi yaparlar.

Venedikliler de, buna benzer şekilde, 3’ncü yüzyılda Roma imparatoru Decije döneminde şehit edilen (Hıristiyanlığın ilk şehididir) Aziz Tryphon’un kemiklerini, Kapadokya’dan çalarak Venedik şehrine götürmeye niyetlenirler.

Ancak, Kotor önlerinde fırtınaya yakalanırlar ve sahile çıkarlar. Kotorlu tüccarlar, Venedikli denizcilere ne taşıdıklarını sorarlar ve Aziz Tryphon’un kemiklerini taşıdıklarını öğrenince, Venedikli denizcilere büyük paralar vererek Aziz Tryphon’un kemiklerini satın alırlar ve burada kendisi için bu devasa kiliseyi yaptırırlar.

Evet, Aziz Tryphon, şehrin koruyucusu ve hamisidir. Burada ilk kilisenin, 809 yılında, İstanbul’dan gelip buraya yerleşen biri tarafından yaptırıldığı söyleniyor. Takip eden dönemde ise, 1166 yılında kilise kutsanmıştır.

1667 yılında depremde yıkılan kilise, daha sonra yeniden inşa edilmiştir. 1979 yılında depremde yine büyük hasar gören kilise, daha sonra restorasyon çalışmalarıyla yeniden ayağa kaldırılmıştır. Kilisenin iç bölümlerindeki restorasyon çalışmaları halen  devam etmektedir.

Katedral, günümüzde şehrin en iyi korunmuş ve en güzel Ortaçağ yapılarının başında gelir. Romaneks mimari stilin en eski ve en güzel örneklerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Dıştan giriş ve hemen yanında yükselen iki kule, girişin üstündeki balkon kısmı ve taç pencere görülmeye değerdir.

İç mekanda bulunan fresklerde, 14’ncü yüzyılda Aziz Tryphon’un hayatı tasvir edilmiştir. Ana sunak üzerindeki taş süslemeler ilgi çeker. Katedralin sanat eserleri koleksiyonunda ise, çeşitli gümüş süsler ve figürler ile haçlar görülmeye değerdir.

2016 yılında: kilisenin yapılışının 850 yılı anısına bir anma töreni düzenlenmiştir.

Karadağ Kotor
Gezimize devam ediyoruz.

Şimdi “Müze Meydanı” karşımıza çıkıyor. Meydanda bir “Deniz Müzesi” bulunuyor. Malum burada yaşayan insanların geçim kaynağı denizdir. Geçimini denizden ve deniz ticaretinden kazanan şehirde, bir deniz müzesi olması gayet doğaldır.

Müze, Barok tarzda yapılan “Grgurin Sarayı” ndadır. Barok saray, 18’nci yüzyıl başlarında inşa edilmiştir. Kotor şehrinde yelkencilik, Orta yüzyılda gelişmeye başladı ve Boka filosu, 9’ncü yüzyılda kuruldu.

Kotor müzesinde: ünlü Kotorlu denizcilerin, sanatçıların, gemi ustalarının, zanaatkarların, devlet adamlarının ve diplomatların, batı ve doğu arasında arabuluculuk yapanların başarıları, hatıralarının izleri görülür.

Ayrıca ünlü kaptanların portreleri, eski galeriler ve yelkenli tekneler, seyir araçları ve daha birçok denizcilikle ilgili obje bulunmaktadır. Müzede: 1168 yılından kalma, Boka bölgelerinde, Navigasyonla ilgili en eski belgenin kopyası da bulunmaktadır.

Yürümeye devam ettiğimizde, hemen solda “emme-basma tulumba” görülüyor. Bu çeşmenin ismi “dedikodu çeşmesi” dir. Şehrin kadınları, gündüzleri, burada, çeşmenin başında oturup dedikodu yapıyorlarmış.

Karadağ Kotor
Burada iki kilise görülüyor.

Sağda Aziz Nikola’ya adanmış bir kilise vardır. Giriş ücretlidir. (4 euro) Bu kilise, Kotor şehrindeki en önemli Ortodoks kilisesidir.

Yukarıda sözünü ettiğim gibi: Osmanlı korkusuyla kaçarak Kotor şehrine sığınan Karadağlılar için, Kotorlu zenginler tarafından yaptırılmış Katolik şehirdeki Ortodoks kilisesidir.

Yani, şehrin zenginliğini düşünün, 16’ncı yüzyılda, kendisine sığınan azınlık için kilise yaptırıyorlar. Kilise, 19’ncu yüzyıldaki bir yangında harap olur, 20’nci yüzyıl başlarında aslına sadık kalınarak yeniden inşa edilir. Kilisenin hazinesinde: çoğunluğu Kotorlu zenginler tarafından hediye edilen değerli eşyalar, ikonlar, el sanatı eserleri, belgeler ve çeşitli giysiler vardır.

Karadağ Kotor

Solda ise, İncil yazarlarından Aziz Luka’ya adanmış kilise vardır. Kilise, 12’nci yüzyıl başlarında Sırp hanedanı Nemanjic hükümdarlığı döneminde inşa edilmiş Katolik kilisesidir. 17’nci yüzyıl ortalarında ise Ortodoks kilisesine dönüştürülmüştür.

Çünkü o dönemde, Kotor şehrindeki Ortodoksların sayısı hızla artmış ve yeni bir kiliseye ihtiyaç duyulmuştur. Yine de, 19’ncu yüzyılın ilk yarısına kadar, bu kilisede Katoliklerin sunaklarının bulunduğu söylenir.

Rotayı takip ederek 85-90 metre yürüdüğümüzde, yine Silahlar Meydanına yani şehrin ana giriş kapısına ulaşıyoruz.

Evet, turla, birlikte gezi bitiyor. Ben size ısrarla şunu öneriyorum. Hemen doğru karşıya, deniz kıyısına doğru gidin, oradan sağa doğru, surların dış kenarından, deniz kıyısındaki yolu takip ederek ilerleyin. Bu sırada, solunuzda, kıyıya bağlı çok güzel tekneler göreceksiniz.

Surların dibinden yürümeye devam ettiğinizde ise, uç bölümde yani yaklaşık 200 metre sonra, daha güzel bir görüntüyle karşılaşacaksınız.

Burada: yerel halk, denizin kıyısına yapılmış su topu alanında spor yapıyor, kano ve kürek çekenler, denize girenler, muhteşem yüksek surların hemen dibinde, güneşlenenler, gezinenler çok güzel bir ortam, bu ortamı mutlaka görün.

Sonra geri dönün ve meydanlardaki kafelerde oturup bir şeyler için. Ben, meydanlardan birinde (Kefaret meydanı) restoranda pizza yemeyi tercih ettim, gayet büyük pizza, 6 euro idi, yani porsiyonları gayet büyük.

Restoranın tuvaletini ve wifi de kullanma şansınız olur. Alışveriş önereceğim bir şey yok, ara sokaklara girin, tarihi yapıların arasında gezin dolaşın, sokaklar o kadar dar ki inanamayacaksınız, yerel rehberin söylediğine göre, kendi evi için bir büyük eşya satın aldığında, dar ara sokaklardan eşyanın eve götürülmesi bayağı sorun yaratıyormuş. Şehirdeki en geniş sokak, un deposunun bulunduğu sokakmış.

Son bir not: bazı gezginler, kaleye de çıkmayı düşünebilirler. Kotor kalesi, orijinal ismiyle “St John kalesi”, deniz seviyesinden yaklaşık 400 metre yükseğe kadar çıkıyor. Kalede “Fortification” denen bir yer var.

Buraya ücret ödenerek giriliyor. (20 Euro) Ancak, sadece ücret ödemek değil, girişte bir süre sıra beklemek ve girişten sonra yaklaşık 500 basamak merdiven tırmanmak gerekiyor. Yani: özellikle tur yolcuları eğer kaleye çıkmak istiyorsa, buraya en az 2 saat zaman ayırmak zorundalar. Öte yandan, böyle bir zaman çoğu turda kalmıyor.

Yine de mutlaka kaleye çıkmayı düşünürseniz: daracık merdivenlerden tepeye tırmandığınızda, körfezin ve şehrin muhteşem manzarası, mutlaka ilginizi çekecek ve hatta sizi büyüleyecektir. Benden size öneri: öğlen sıcak saatleri haricinde çıkın ve ayağınızda spor ayakkabısı olsun.

ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER

Kotor şehrine, tur haricinde müstakil gidip, zamanı olanlar için şehir yakınlarında gezilmesini önereceğim diğer yerler şunlardır:

Perast

Burası minik bir köydür, körfezin kıyısına kadar sokulmuştur. Karadağ ülkesinin en şirin yerlerinden biridir.

Perast’ta, denize bakan Boka Kotorska körfezinde iki muhteşem güzel ada vardır. Kotordan her iki adaya turist mavnaları kullanılarak gitmek mümkündür.

Ada Gospa od Skrpjela: (Our Lady of the Rocks)

Efsaneye göre: bu ada Perast ve Kotor şehrinden yelkenli tekneleriyle büyük taşlar getiren bir denizci tarafından yapay olarak yapılmıştır. Adada bir kilise vardır.

Yine bir efsaneye göre: Perasttan gelen balıkçı, adanın yakınında, bir enkazından sonra, bir deniz kayası üzerinde: Meryem Ana ve İsa’nın ikonunu bulur.

Bunun üzerine, adada bir kilise inşa eder. 1630 yılında kilise yapılır. Denizci taşları getirmeye devam eder, böylece gelenek günümüzde de devam eder, adayı ziyaret edenler, taş getirirler. Kilisedeki anma etkinlikleri, her yıl “Fesinada” ismiyle 22 Temmuz günü yapılır.

Ada Sveti Djordje

Bu adaya “Ölü kaptanlar adası” da denir. Çünkü: bir Fransız askerinin efsanesine göre: “Perasttan, buraya bir Fransız askeri tarafından top ateşi yapıldığında, top mermisi askerin kızının evine isabet eder ve kızını öldürür. İsviçreli ressam Beklin, buranın resmini çizmiş ve “Ölüler adası” olarak isimlendirmiştir.

 

Çin Hongzhou

Çin Hongzhou

Çin ülkesinin en güzel şehirlerinden biri olarak bilinir. Tarihsel kalıntılar ve doğal güzellikleriyle ünlüdür.

Çin Hongzhou

Burada: Batı Gölü (Xihu) denilen bir göl var. Bu göl, her ne kadar bölgenin en büyük doğal özelliklerinden  biri olsa da, şehrin başkaca özellikleri de var. Qiantang nehri, şehrin ortasından geçmektedir. Nehir üzerindeki ilk köprü, 1930 yılında yapılmış, çelik köprüdür. Nehrin en büyük özelliği: dünyanın nehir çapında en büyük gel-git olaylarının yaşandığı nehri olmasıdır.

Bu gel-git olayları: saatte 40 km. hızla yaşanmakta ve yaklaşık 9 metrelik farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bu gel-git olayları nedeniyle, şehir limanında, yaklaşık 1.5 ile 4.6 metre yüksekliğinde su yükseklikleri farklılıkları oluşmakta ve bu da elbette şehir limanını ve yakın çevresini tehdit etmektedir. Bu gel-git olayları sırasında oluşan dalgalar ile, sörf yapanlar var. Ama, bu sörf yapanlar, yanlızca 11 saniye kadar su üzerinde kalabiliyorlarmış.

Çin Hongzhou

 

Evet, şehir: Şanghay’a 180 km. uzaklıkta olmasıdır. Nüfus, 8.7 milyon kişidir.

Çin Hongzhou

Ayrıca: Çin ülkesinin en önemli iki gelir kaynağından olan: ipek ve çayın üretim merkezidir.

Ayrıca: ülkenin belli-başlı eğitim kurumları da buradadır. Özellikle, Güzel Sanatlar Akademisi ve İlaç Sanayii, öne çıkmaktadır.

Çin Hongzhou

Şehirde, tatmanızı önereceğim yöresel lezzetler: gölden yakalanan taze bir balık cinsinin sirke kaplanarak yapılan yemeği “Source balık” ve kil de pişirilmiş bir tür tavuk yemeği çok meşhur. Ayrıca, kızarmış domuz etinden yapılan “Dongpo” dikkatinizi çekebilir ve kızarmış karides tatmalısınız. Elbette, tüm bunların yanında, yörenin en büyük içeceği, çaydır.

Çin Hongzhou

Alışveriş düşünürseniz, şehir merkezindeki “He Fang Sokak” olabilir. Burası, aynı zamanda tarihi bir caddedir. Buradan satın alabilecekleriniz: çay, ipek şemsiye olabilir. Buradaki antik binalar da dikkatinizi çekecektir.

 

BATI GÖLÜ- Xİ HU 

Gölün kapladığı alan, 5.68 km. karedir. Gölün peyzajı: 9. yüzyılda başlamış ve 13.yüzyıla kadar sürmüştür. Bu uzun yıllar boyunca, burası, daima Çin kültürünün seçkin şair ve edebiyatçılarını etkilemiştir. UNESCO tarafından, 2011 yılında, Dünya Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.

Göl: 5 ayrı bölümden oluşmaktadır. Ortalama derinlik, 5 metredir. Dış göl, en büyük kısımdır. Üç tarafı, dağlık doruklardan oluşmaktadır. Doğal ortamda, garip şekilli zirveler, sakin yaylalar ve ormanlık alanlar, yoğun bitki örtüsü ve özellikle bahar çiçekleri, çok sayıda heykel ve mimari özellikleri bulunan yapılar bulunmaktadır.

Şehrin en önemli özelliği: bu gölün kıyısında yürürken veya kiralamış olduğunuz bisiklete binerken, muhteşem manzarayı izleyebilmenizdir.

Evet: Batı gölünün güney kıyısındaki “Gök Gürültüsü Tepesi” ne çıkmalı ve buradaki 5 katlı pagoda yani “Akşam Güneşi Pavyonu (Leifeng Xizhao)” ndan,  şehri izleyebilirsiniz. Ayrıca: 1933 tarihinde yapılan, gölün kuzey kıyısındaki “Baochu Pagodası” da, manzara izlemek için en uygun yerlerin başında gelmektedir. Burası, Kıymetli Taş Tepesi üzerinde, Batı gölünün hemen kuzeyindedir.

Bunun dışında: göl kıyısında yürüyüş yapabilir veya tekne gezintisine de çıkabilirsiniz. Tekne gezintisinde: göl üzerinde bulunan 3 yapay adadan: en büyüğü olan “Santan Yinyeu” adasına çıkabilirsiniz. Bu ada üzerinde: yine küçük bir suni göl ve bu gölün ortasındaki yapay adacığa geçişi sağlayan bir köprü görülüyor.

Hongzhou LİNG YİN TAPINAĞI-TEMPLE OF SOUL RETREAT

LİNG YİN TAPINAĞI-TEMPLE OF SOUL RETREAT 

Gölün batı yakasında: 2 km. uzaklıkta bir tapınak var. Lingyin Tapınağı (Ruhların İnziva Yeri) Burası, ülkenin en tanınmış 10 Buda tapınaklarından biridir. Giriş ücreti, 30 yuandır.

Buradaki ilk tapınak: Jin hanedanı döneminde (317-420) yapılmıştır. En parlak dönemde, buradaki yapılar topluluğunda: tapınak, 9 bina, 18 pavyon, 77 saray ve yaklaşık 3000 rahibin konaklaması için, 300 den fazla oda bulunuyormuş. Ancak, aradan geçen zamanda, bu yapılarda büyük değişiklikler yaşanmıştır.

Günümüzde görülen ana tapınak, 1974 yılındaki Çin Kültür Devrimi sonrasında yapılmıştır. Günümüzde dini faaliyetler sürdürülmektedir.

Tapınağın ana salonunda: Buda’nın, lotus yaprağı üzerine otururken görülen, büyük bir heykeli var. Heykelin, boyutu yaklaşık 20 metredir.

GENERAL YUE FEİ MAUSOLEUM

Giriş ücretlidir. (25 yuandır)

General Yue Fei, 1103-1141 yılları arasında, Henan hanedanı zamanında yaşamıştır. Kendisi: gerek Song hanedanlığı ve Jin hanedanlığına karşı, büyük savaşlar yapmıştır. Ancak, sonunda Jin hanedanına yenildi ve teslim oldu ve hapishanede gizlice öldürüldü. Günümüzde, bu büyük general için, şehirde, büyük bir mezarlık kompleksi kurulmuştur. Çünkü, ulusal bir kahraman olarak kabul edilmektedir.

Günümüzde görülen mozole yapısı, Qing hanedanı döneminde, 1715 yılında yapılmış ve 1979 yılında büyük bir restorasyon geçirmiştir.

Hongzhou UZAKLARDAN GELEN TEPE (FEİLAİFENG)

 

UZAKLARDAN GELEN TEPE (FEİLAİFENG)

Tapınağın hemen yakınlarındadır. Burada: Yuan hanedanı döneminde yapılmış, 400 civarında, Budacı taş heykel var. Ayrıca, 4 tane de mağara bulunuyor. Bu mağaralar kutsal özellikler taşıyor. 400 civarındaki heykelden en öne çıkanı ise: Gülen Buda heykelidir. Bu heykel, yaklaşık 1000 yıllıktır. Heykel: sevimli, güler yüzlü ve koca göbekli olarak şirin bir görüntü sunuyor.

EJDERHA KUYUSU (LONGJİNG)

Burası, bölgenin dünyaca ün kazanan “Longjing” çayının üretildiği yerdir. Buranın köylüleri: bölgeye gelen ziyaretçilere, fincanlarla, çay ikram ediyorlar. Elbette, bu ikram sonucunda, bu değerli çay yaprakları size satılmaya çalışılıyor.

HANGZHOU İPEK BASKI VE BOYAMA KOMPLEKSİ (HANG Sİ LİAN)

Şehir, yazının başında belirttiği gibi, çay kadar ipek baskılarıyla da ün kazanmıştır. Bu tesis ise, ülkenin en ünlü ipek baskı  tesisidir.

ÇİN ULUSAL İPEK MÜZESİ

Batı gölümün güney kıyısındadır. Ülkenin, devlet düzeyinde ilk profesyonel ipek müzesidir. Ayrıca,  dünya çapında da, en büyük ipek müzesidir. 1992 yılında ziyarete açılmıştır. 2004 yılından bu yana, ücretsiz olarak gezilebilmektedir. Müzede, 8 sergi salonu bulunuyor. İlk salonda, Çin ipek kültürünün 5000 yıllık uzun bir geçmişi tanıtılıyor. Diğer salonlarda da ipek ağırlıklı temalar işleniyor. Müzenin bir de satış dükkanı var, buradan kendiniz ve yakınlarınız için ipek ürünlerden satın alabilirsiniz.

ULUSAL ÇAY MÜZESİ

1991 yılında açılmıştır. Yaklaşık 5.4 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Müzede, yalnızca Çin çayı teması işleniyor.

Müzede, çay tarihini ve gelişimini gösteren 4 bina var. Sergi binası ise, 6  salondan oluşmaktadır.

Ülkede bulunan 300 den fazla çay çeşidi, burada sergilenmektedir. Bu çay çeşitleri hakkında, ayrıntılı bilgiler veriliyor. Müzede, sakin ve sessiz bir yerde, çay performansını görmek ve çay içebilmeniz mümkün.

SOLİTARY TEPESİ

Batı gölünün, kuzeybatı köşesindedir. Tepenin yüksekliği, deniz seviyesinden 38 metredir. Yaklaşık 50 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Batı gölü çevresindeki diğer tepelere nazaran, zirvesi daha düşük olmasına rağmen, gölün en büyük ve tek  doğal adasıdır. Birçok doğal güzellik barındırmaktadır. Güney bölgesinde, Zhejiang müzesi, Wen Lan Pavilion ve Zhangshan Park bulunmaktadır. Park: Qin hanedanlığı döneminde yapılmıştır.

Hongzhou ALTI HARMONİES PAGODA, LİUHE PAGODA

 

ALTI HARMONİES PAGODA, LİUHE PAGODA

Pagodaya giriş ücreti: 30 yuandır.

Eski Çin mimarisinin başyapıtlarından biridir. Yuelun tepesi üzerindedir. Güneyinde, Batı gölü bulunuyor. Pagoda: başlangıçta, 386-581 yılları arasında hüküm süren, Song hanedanlığı döneminde yapılmıştır. Pagodanın yapılış amacının, Qiantang nehrinin gelgit sularını sakinleştirmek. Ancak, bu yapı, 1121 yılında yapılan bir savaşta tamamen yıkılmıştır.

Günümüzdeki ahşap ve tuğla kullanılarak yapılan pagoda ise, Song hanedanlığı döneminde yapılmış ve Ming hanedanı döneminde çeşitli eklentilerle güçlendirilmiştir. Pagodanın yüksekliği: 59.89 metredir. 13 katlıdır. En üst kata kadar giden, spiral bir merdiven bulunmaktadır. Tavan üzerinde ise: oyma ve figürler, hayvanlar, çiçekler, kuşlar görülüyor.

Pekin

Çin Hunan Eyaleti Changsha

Hong Kong Central District

Hong Kong Central District

Evet, Hong Hong adasının en etkileyici, bölümünden gezimize başlayacağız. Buraya ulaşmak için, en güzel yol: Victoria Harboor’dan “Star Ferry” (bunlar bir tür feribottur) ile geçerek, Central District denilen yere ulaşmaktır.

Bu ulaşım sırasında: yeşil ve beyaz renkli, çift katlı feribotlar kullanılır. Bu feribotlar, iskeleden ayrılmadan önce çanlar çalar, iskele yolcu biniş tahtası kaldırılır ve palamarlar çözülür. Yolculuk yaklaşık 8-9 dakika sürer ve bu esnada, büyüklü-küçüklü deniz araçlarından oluşan yoğun bir deniz trafiği aşılır ki, aynı İstanbul boğazı geçişi gibidir. Yolculuk ilerledikçe, yani Hong Hong adasına yaklaşıldıkça, şehrin, muhteşem güzel silüeti gözler önüne serilir.

“Star Ferry” filosunda: adını yıldızlardan alan feribotlar bulunmaktadır. Bunların en eskisi olan “Celestial Star” ise, 1956 yılında inşa edilmiştir. Star Ferry iskeleleri ise, denizden kazanılan alanlara inşa edilmişlerdir.

Bölgeyi tanıtmaya başlamadan önce, burada yapılan, dünya çapında ünlü bir etkinlikten söz etmek istiyorum. Bu etkinliğin adı Işıklar Senfonisidir.

Victoria Harbour bölgesinde yapılmaktadır ve limanın her iki tarafında, 40’dan fazla binada, gece, multimedya gösterisi yapılır. Gösteri: “Guiness Dünya Rekorları” kitabında: “Dünyanın en büyük, daimi ışık ve ses gösterisi” olarak tescil edilmiştir.

Gösteriye: renkli ışıklar, lazer ışıkları ve ışıldaklar katılır. Müzik ve ışık çeşitliliğinin yaratıldığı senkronize, unutulmaz görüntüler ortaya koymaktadır ki, bunu mutlaka izlemelisiniz. Gösteride sunulan  temalar: Uyanış, Enerji, Miras, Ortaklık, Final. Evet, kutlama 5 ana tema başlığı altında düzenleniyor.

Gösterinin müziklerini ve İngilizce anlatımını dinlemek isterseniz, her Pazartesi, Çarşamba ve Cuma gecesi “Tsim Sha Tsui” rıhtımında, limanın ön kısmında bulunmanız gerekir. Tropikal siklon uyarısı 3 veya yağmur fırtınası olasılığı olduğunda, gösteri askıya alınıyor.

 

Central District

Şehrin iş merkezi olan, çok uluslu finansal hizmetler şirketlerinin birçoğunun merkezinin bulunduğu, birçok konsolosluğun bulunduğu bölgede, ilk karşımıza çıkan, büyük bir gökdelendir.

Hong Kong Central District

Two IFC

Burası “Uluslar arası Finans Merkezi” binasıdır.
412 metre yükseklikteki bina, dünyanın en yüksek 7’nci binası olarak önem kazanmaktadır. En üst katın yüksekliği: 387 metredir. 88 kat bulunmaktadır. 1998 yılında başlanan inşaat, 1999 yılında bitirilmiştir. 18 tane yüksek hızlı asansör bulunuyor. Ancak, bina da, bir seyir platformu yoktur.

 

IFC Mall

Bu kompleks, yaklaşık 200 mağaza ile, uluslar arası önde gelen markaların ürünlerinin satıldığı bir yer olarak önem kazanmaktadır. Burada: alışveriş yanında ayrıca eğlence, gezi ve yemek yerleri de bulunuyor.

Hong Kong Central District

Bu binanın hemen yakınında “Four Seasons Hotel” binası var. Burası da, 2005 yılında tamamlanmış, 206 metre yüksekliğinde, 60 katlı, 400 odalı bir oteldir.

Bölgenin önemli binaları, kaldırımlar ve üst geçitler ile birbirlerine bağlanırlar. Şehrin şaşırtıcı özelliklerinden birisi olan, 800 metre uzunluğundaki açık hava yürüyen merdiveni “Central Mid-Levels Escalator” bölgesine gider.

 

 

Mid-Levels Escalator

Merdivenler, alttan üste doğru 135 metre kadar yükselir ve Guiness Rekorlar Kitabında belirtildiğine göre “Dünyanın en uzun yürüyen merdiven sistemi” olarak öne çıkar. 1993 yılında inşa edilmiştir. Toplam seyahat süresi, 20 dakikadır. Ancak: bunlarla katedilen mesafe, araba ile seyahat edilmesi halinde, birkaç kilometreye eşdeğerdir.

Her gün saat: 06.00-22.00 arasında çalışır. Ziyaretçilerini, apartman bloklarından aşağıya, Central bölgesine taşır ve bu sırada, Central bölgesindeki sokak yaşantısını, kuşbakışı izlemek mümkündür. Bu sırada: Cochrane Street üzerinden geçilir ve 140 yıllık canlı bir sokak pazarı olan “Gage Street” ve “Graham Street” boyunca ilerlenip, “Holywood Road” yoluna ulaşılır. Özellikle: bir sokak ağırlıklı Pazar olan “Gage Street” ilginçtir.

Daha sonra ise: SoHo denilen bölgeye ulaşılır ki, burada gayet güzel restoranlar ve barlar bulunur. Evet, bu yürüyen merdivenler günlük 55 bin kişiye hizmet vermektedir.

IFC’den çıktıktan sonra: Exchange Square denilen yeri geziyoruz. Hemen burada, yine ilginç bir yapı var.

Hong Kong Central District

Jardine House

Burası da bir ofis binasıdır. 1972 yılında tamamlandığında, şehirde ve Asya kıtasındaki en yüksek bina idi. 1980 yılında ise, bu özelliğini yitirmiştir. Bina: bir metal çerçeve ve yuvarlak pencereli bir perde duvar ile inşa edilmiştir. Pencerelerin dairesel tasarımı, ilgi çekmektedir.

Buradan, kaldırımları doğuya doğru takip ediyoruz ve “General Post Office” denilen yere ulaşıyoruz.

 

General Post Office

Deniz kıyısındaki bina: 1976 yılında yapılmıştır. Burada, pul meraklılarının ilgisini çekebilecek “pul sergileri” düzenleniyor.

Post Office binasının solundan, alt geçidi kullandığımızda: “Statue Square” denilen yere ulaşıyoruz.

Meydanın doğu bölümünde: Legco Building var.

Hong Kong Central District

Legco Building-Yasama Konseyi

1912 yılında yapılan bina, bölgedeki birkaç koloni dönemi yapısından birisidir ve 1985 yılına kadar Hong Kong Yasama Konseyine ev sahipliği yapmıştır. 2 katlı granit yapıdır. Neo klasik mimari tarz, İon sütunları ile desteklenmiştir. Hemen önünde ise; adaleti temsilen “Themis” heykeli bulunmaktadır. Yapı: II. Dünya savaşında, işgal edildiğinde, Japonlar tarafından karargah olarak kullanılmıştır. Günümüzde, burası “Yüksek Mahkeme Binası” olarak kullanılıyor.

Statue Square ve Chater Garden bölgesinde, modern mimarinin çarpıcı yapılarını görmek için gökyüzüne bakmalısınız.

Hong Kong Central District

Bank of China Tower

I.M. Pei tarafından tasarlanmıştır. 70 katlıdır. İki direklerinin yüksekliği 368 metredir. Bina: 1989-1992 yılları arasındaki süreçte, ABD dışında, 300 metreden yüksek bulunan tek bina olarak tarihe geçmiştir. Günümüzde ise, şehrin, dördüncü en yüksek binasıdır.

Sonuç olarak, bu tasarım, her ne kadar ödüllü bir mimar tarafından gerçekleştirilse de, bölgede yaşayanlar bu yapıyı sevmezler. Çünkü: yapının üçgen prizmaları ve keskin açıları, buradaki insanların yaygın olarak sahiplendikleri “fenk-shui” ilkelerine ters gelmektedir. Ayrıca, yapının radyo antenleri, bir böceğin antenlerini çağrıştırır. Son bir not: bu binanın 43. katında bulunan gözlem kulesi, ziyarete açıktır.

Rakip “HSBC Hong Hong Genel Merkez Binası”; Norman Foster tasarımıdır.

Hong Kong Central District
Hong Kong Central District

 

HSBC Hong Kong Genel Merkez Binası

Bina, 1933 yılında yıkılan “Hong Kong Belediye Binası” yerine inşa edilmiştir. Günümüzde görülen bina, 1985 yılında tamamlanmıştır. Tamamlandığında, dünyanın en pahalı binası ünvanını almıştır. Binanın tasarımında, askı çerçeve kullanılmıştır. Yani, iç destek yapısı yoktur. Ayrıca: güneş, binanın içindeki aydınlatmanın en önemli kaynağıdır. Doğal güneş ışığı kullanımı sayesinde, enerji tasarrufu yapılmaktadır. En büyük özelliği: üst katlara erişim kolaylığıdır. Zemindeki lobi, prestijli bir resepsiyon alanı yaratmaktadır.

Bu binanın bir diğer özelliği ise, hemen kapısında: yine “fenk-shui” ilkelerine uygun olarak “iki bronz aslan” heykelinin koruyuculuk görevini yerine getirmek üzere, bekliyor olmalarıdır.
Çünkü: Honk Kong şehrine yerleşen ilk İngiliz yerleşimcilerin “Fenk-Shui” ilkelerine ilgileri vardı. Bu yüzden, şehirde yapılan erken dönem yapılarının çoğu, Fenk-Shui felsefesine uygun olarak inşa edilmiştir. Bu ilkeye göre: bir vücut: su için, bir nehir ister, deniz yada okyanus ister.

Bu yüzden: HSBC binasının önünde, görünümü engelleyen başka bir bina yoktur ve büyük açık bir alan (Statue Square) bulunur ve buradan “Victoria Limanı” görülür.
Gelelim “aslan heykelleri” ne: HSBC şirketi, 1935 yılında, burada karargahını yaptırmaya karar verdiğinde, Şangay ofisinde görevli İngiliz heykeltıraş Wagstaff’a, 2 bronz aslan heykeli siparişi verilir.

Şanghay ofisindeki bu aslan heykelleri: oranın bir parçası haline geldi ve yayaların ilgisini-sevgisini çekti. Daha sonra bu aslanların benzerleri yaptırıldı ve 1982 yılında, bu binanın girişine taşındılar. Son bir not: binanın akıllı aydınlatma sistemi bulunmaktadır ve limanda yapılan toplu ışıklandırma gösterilerinde kullanılmaktadır.

Hong Kong Central District

Alexandra House

Hemen, HSBC bank binasının karşısındadır. 37 katlıdır. 1976 yılında tamamlanmıştır. Bu binada, bir restoranın yanı sıra, Prada, Burberry, Dolce Gabana, Ermenegildo Zegna gibi uluslar arası markaların satıldığı yerler var.

Hong Kong Central District

 

Landmark

Yine aynı yerde olan bu yapı: bir ofis ve alışveriş merkezidir. Genellikle, çok sayıda, prestijli uluslar arası markanın satış yerleri buradadır. Yapıdaki son restorasyon, yenileme çalışmaları 2006 yılında tamamlanmıştır. Evet ,burada fiyatlar yüksektir ama gezmekte, görmekte yarar var.

 

Des Voeux Road

Burada, Hong Kong şehrinin tarihi tramvaylarına binebilir ve “Central” bölgesinden “Causeway Bay” bölgesine seyahat edebilirsiniz. Tramvay hattı yolun ortasındadır ve dolambaçlı yollardan ilerler. Bu tarihi ve 2 katlı tramvaylar, 1904 yılında, kıyı boyunca çalışmak üzere düzenlenmişler, ancak denizin doldurulmasıyla bulundukları bölüm, denizden uzaklaşmıştır.

HSBC Genel Merkezinden: Quenn’s Road Central bölgesine geçiyoruz.

Buradan sonra ise: 1917 yılı yapımı French Mission Building binasına (günümüzde Temyiz Mahkemesi olarak kullanılmaktadır) gitmek üzere, “Battery Path” e yöneliyoruz.

St. John’s Cathedral, hemen yakınlardadır.

Hong Kong Central District

St. John’s Cathedral

Bu yapı: 1847-1849 yılları arasında inşa edilmiştir. Şehirdeki 5 katedralden biridir ancak en eskisidir. Hatta, Doğu Asya bölgesinin en eski Anglikan kilisesi olduğu söylenir. Mimari tarz: Neo-Gotik ve Norman karışıdır. II. Dünya savaşında, yapı, bölgeyi işgal eden Japon subaylar için, bir kulüp haline getirilmiştir. Bu dönemde, yapının orijinal parçalarının çoğu ve orijinal vitray pencereler tahrip edilmiştir.

Ancak, savaştan sonra restore edilmiştir. Burayı ziyaret ettiğinizde: yapının içinde “Quier Chapel” bölümünde, 1950’li yılların sonunda “Joseph Edward Nuttegens” tarafından tasarlanan “vitray pencereleri” ne dikkat etmenizi öneririm.

Katedralin hemen yanında: 1921 yılında, I. Dünya savaşında ölen askerlerin anısına dikilen “çapraz düz bir granit sütun” şeklinde anıt bulunmaktadır. Bu anıt: Japon işgali sırasında, yere düşürülmüştür. 1952 yılında anıt yeniden restore edilmiştir. Anıtın, I. Dünya savaşında ölen askerlerin isimleri yazılı orijinal bronz tableti: katedralin içinde görülebilir.

Katedrali geçiyoruz. Üst geçitten, Garden Road yolundan Citibank Plaza’ya gidiyoruz.

Hong Kong Central District

Citibank Plaza

Burası: modern bir cam ve çelik kompleksi olan kuledir. Yapıda, 10 bin civarında insan çalışmaktadır. Yani, şehrin en büyük ofis komplekslerinden birisidir. Yapının yüksekliği 205 metredir ve 50 katlıdır. 1992 yılında tamamlandığında, şehrin ilk ofis binası olarak öne çıkmıştır. 1994 yılında “Honk Kong Enstitüsünün Mimarlar Yüksek Ödülü” buraya verilmiştir.

Hong Kong Central District

Goverment House

Katedralin hemen karşısındadır. Bina, 1855 yılında inşa edilmiş ve koloni valisinin resmi ikametgahı olarak kullanılmıştır. Ancak, II. Dünya savaşında Japon işgali sırasında bina yıkılmış ve Japon mimari özellikleri kullanılarak yeniden yapılmıştır. Şehirde görev yapan, 28 koloni valisinden, 25 tanesi burada ikamet etmiştir.

Yapının ön ve arka tarafında çim bahçe görülür. Bahçede, muhteşem güzel bir düzenleme var, özellikle yaz döneminde, buradaki açelyalar görülmeye değerdir. Yapının içinde ise, resmi faaliyetlerin yürütüldüğü özel bölümler var.

Evet, burayı da gördükten sonra, yine yakınlardaki bir parkı geziyoruz.

 

HONK HONG PARK

Burası: manzaralı bahçeleri ve gölleri olan, 11 hektar büyüklüğünde bir park alanıdır. Mayıs 1991 tarihinde ziyarete açılmıştır. Park alanında, daha önceleri askeri kışla varmış ve kışla, 1979 yılında hükümete teslim edilmiş ve 1988 yılına kadar okul sitesi olarak kullanılmış ve daha sonra ise, günümüzdeki park haline getirilmiştir. 8 hektarlık bir alanı kapsamaktadır.

Ayrıca, eski bir kışla olması nedeniyle, park alanı içinde bazı tarihi binalar bulunmaktadır.

Parkın içinde, bir bina-müze dikkati çekiyor.

 

Flaggstaff House-Museum of Tea Ware

Park alanı içindeki “Flaggstaff House”: 1846 yılında yapılmıştır ve bölgenin en eski koloni dönemi yapısıdır.
Yapı: 2 katlıdır ve beyaz badanalıdır. Günümüzde burada: “Museum of Tea Ware” bulunuyor. Bu müzede: çayın, MÖ. Yıllardan günümüze kadar olan tarihi sürecini anlatan sergiler bulunuyor.

 

Cassels Blok

Bu bina: kışlada görevli, evli İngiliz subaylar için yapılmıştır. Günümüzde ise, 1992 yılından bu yana “Hong Kong Görsel Sanatlar Merkezi” olarak kullanılmaktadır.

 

Wavel House

Yine kışlada görevli, evli İngiliz subaylar için yapılan bu bina, 1991 yılından bu yana “kuşhane” olarak kullanılmaktadır. Burada, yöreye özgü “egzotik” kuşlar görebilirsiniz.

Parkın hemen bitişiğinde, büyük bir alışveriş merkezi var. Buranın en büyük özelliği, park alanına, yürüyen merdivenlerle bağlı olmasıdır.

Hong Kong Central District

 

Pacific Place

Şehrin en büyük ve en şık alışveriş merkezidir ve 2004 yılında tamamlanmıştır. 4 katlı alışveriş merkezi bölümünde: 130 mağaza ve butikler var. 2 butikte, lüks markaların çağdaş moda tasarım ürünleri satılıyor. Alt katlarda sıradan dükkanlar varken, üst katlarda, marka butikler ve tasarım mağazaları bulunuyor. Komplekste: ayrıca oteller, ofis kuleleri ve özel daireler bulunuyor. Uğramanızı öneririm.

 

HARCOURT GARDEN

Şehirdeki, küçük bir parktır. 1990’ların ortalarında yapılmıştır. Çok önemi ve özellikleri olan bir yer değil.

Parkın denize bakan tarafında: “HK Academy for Performing Arts” bulunur. Bu bölge aynı zamanda “Wan Chai” olarak da bilinir.

 

WAN CHAİ

Bölge: bir zamanlar salaş kulüpler ve barlarla doluydu. Vietnam savaşına katılan Amerikan askerlerinin, 1960’lı yıllarda, buradaki barlar ve kulüplerde, milyonlarca dolar harcadıkları söylenir. Ama, biraz önce de sözünü ettiğim gibi, bu kulüpler ve barların birçoğu kalitesizdir.

 

HK Academy for Performing Arts

Burada: dans, drama, film, televizyon, müzik ve tiyatro dallarında, eğitim veriliyor. 1984 yılında kurulmuştur. Asya kıtasında, yüksek düzeyde sanat eğitimi verilen önemli bir kurumdur. Eğitim politikası, Çin ve Batı gelenekleri ve disiplinleri esas alınarak belirlenmektedir. Yani, tam bir kültürel çeşitlilik yaratılıyor. Buraya, tam zamanlı programlar için, her yıl 700 civarında öğrenci kabul edildiği söyleniyor. Kompleksin içinde, çeşitli oturma kapasitelerine sahip, salonlar bulunmaktadır.

“Gloucester Road” yolundan ilerlemeye devam ediyoruz.

 

Revenue Tower

Burası, 181 metre yüksekliğinde, 49 katlı bir kuledir. Yapı, 1990 yılında tamamlanmıştır. Tamamen ofis alanlarından oluşmaktadır.

Deniz kıyısında: karşılıklı olarak bulunan iki tane şehrin en büyük kongre ve sergi merkezleri bulunuyor. Bunlar: Victoria Limanı boyunca inşa edilmişlerdir. Bu bölge: sahildeki oteller ve ticari binalar ile, kapalı yürüyüş yolları ile bağlantılıdır. 1988 yılında hizmete açılan binanın, cam perdesi, Victoria Limanına bakmaktadır.

Hong Kong Central District

Expo Dr Central

Wan Chai bölgesinde bulunan burası: Hong Kong şehrinin merkez kütüphanesidir. Aynı zamanda “Kongre ve Sergi Merkezi” olarak da kullanılmaktadır. Hong Kong adasının silüeti üzerinde etkin bir görüntü vermektedir.

Buradaki fuar merkezinde: kitap, elektronik, gıda, saat, oyuncak ve oyun, mücevher fuarları düzenlenmektedir. Bunlar, yıl boyunca planlı olarak düzenlenir. Şehir ziyaretçileri, fuar dönemlerinde burada yoğunlaşırlar. Elbette, uygun fiyatlı, en son teknolojik ürünlerin bulunması mümkündür.

Hong Kong Central District

HK Convention&Exhibition Centre

Burası da, diğerinin hemen karşısında, şehrin en büyük kongre ve sergi merkezlerinden birisidir. Burada: 6 sergi alanı, 2 kongre salonu, 2 tiyatro, 52 toplantı odası, 7 restoran ve büyük bir otopark alanı bulunmaktadır.

Kapasite: günlük, 140 bin ziyaretçidir. Yapının 40 bin. m. karelik Alüminyum çatısı bulunmaktadır. Hemen önünde ise “havaya doğru yükselen/uçan bir deniz kuşu” heykeli görülür. 2012 yılında: “bir kongre ve sergi merkezi” olarak, Asya kıtasının en iyisi ödülünü, dokuzuncu kez kazanmıştır. 1997 yılındaki devir-teslim töreni, buradaki sergi alanında yapılmıştır.

Golden Bauhinia Meydanı

Bauhinia “Hong Kong” şehrinin amblemidir. İsim “Expo Promenade” de yaygın olarak kullanılmıştır. Meydan: Haziran 1997 tarihinde, devir-teslim töreni için düzenlenmiştir. Meydanda bulunan “Golden Bauhinia” heykeli, 1997 yılındaki devir-teslim töreni anısına, Çin hükümeti tarafından hediye edilmiştir.

Heykel: Wan Chai sahiline bakan, Hong Kong Kongre ve Sergi Merkezi yakınındaki meydana yerleştirildi. Burası, günümüzde “Golden Bauhinia Meydanı” olarak biliniyor. Heykel: meydanın hemen köşesindedir. 20 metre yüksekliğinde ve 206 taş tabletten oluşmaktadır. Her tablet: yuvarlak şekilli ve hafif renkli granitten yapılmıştır.

Onlar Hong Kong tarihinin, altı önemli yıllarını temsil ederler. 1997 ise, dönüm yılı olarak olağanüstü bir tablet ile işaretlenmiştir. Anıtın gövdesi üzerinde ise, Merkezi Yönetim eski Başkanı Jiang Zemin tarafından yazılan, 9 ışıltılı Çince karakterler görülür.

Burayı ziyaret ederseniz: günlük bayrak törenini izlemenizi öneririm. Her ayın: ilk günü hariç, her gün saat: 07.50-08.03 arasında yapılan törende, tören üniforması içinde, Hong Kong polis memurları ve milli marş izlenir. Her ayın, ikinci pazar günü ise, tören farklı üniformalı gençlik gurupları tarafından düzenlenir.

Her ayın ilk günü ise, tüfekli ve üniformalı Hong Kong polis memurları, daha ayrıntılı bir bayrak töreni düzenlerler. Tören sonunda, Polis Bandosu tarafından, on dakikalık bir konser düzenlenir.

Maiden Rock

Burası “Aşıklar kayası” olarak bilinir. Bowen Road yolu üzerindedir. Burada: her yıl, geleneksel “Bakireler Festivali” yapılır. Çünkü, kaya, yerel geleneklerde önemli bir yer tutar. Her yıl “Ağustos” ayında, genç kızlar, burada tütsü yakarlar ve iyi bir talip bulmayı dilerler, bu  sırada da 9 metrelik kayaya tırmanırlar.

Evet: Gloucester Road üzerinde yürümeye devam ediyoruz ve “Causeway Bay” bölgesine giriyoruz.

Hong Kong Alışveriş

Hong Kong Gece Hayatı

Hong Kong, Yakın çevresi, Macau