SİDİ BOU SAİD
Tunus şehrinin, 20 km. kuzeyinde, ülkenin doğusundadır.
Buradaki ilk yerleşim: 13’ncü yüzyılda burada kurulan bir Arap ileri karakoludur. Tunus şehrine, yaklaşık 20 km. uzaklıktadır. Ulaşım için taksileri kullanabilirsiniz.
Şehrin adı: buraya yaşayan Müslüman bir şahsın adından gelmektedir. Bu şahsın adı: Beji oldu Ebu Said ibn Khalef ibn Yahya el Ettamini.
Günümüzde ise, tepe üzerinde, deniz fenerinden, kıyıya kadar olan bölümde kurulmuştur. Köydeki evler, bembeyaz renkleriyle dikkati çekerken, kapıları ve pencere güneşlikleri ise, mavi renge boyanmıştır.
Yakın geçmişte, yaklaşık 100 yıldan bu yana, ülkenin sanatçıları ve bölge sakinleri, dinlenmek üzere, bu köye gelirler. Köyün, taşlık ve dar sokaklarında, tur otobüsleri ve turistlerin oluşturduğu kalabalık hiç eksik olmuyor. Sokaklarda: el sanatları ve şeker satan satıcılar bolca var.
Köyde: bir müze veya başka değişle, kültür merkezi var. İsmi: Arap ve Akdeniz Müziğe Merkezi. Bu merkezin bulunduğu yapı: 1913 yılında, Rodolphe Erlanger tarafından yaptırılmıştır. Burada: müzik aletleri koleksiyonu var.
Bu köyü ziyaret ederseniz
Köyün: Cafe des Nattes isimli ünlü kafesinde, mükemmel deniz manzarası eşliğinde mutlaka küçük bir mola vermelisiniz. Veya, Cafe Sidi Chaabane de düşünebilirsiniz. Söylediğim gibi, buradan Tunus körfezinin mükemmel manzarasını izleyebilirsiniz.
TEL BÖLGESİ
Arapçada, “dağ” anlamına gelmektedir.
Buradaki Zaugan su kaynağının suları: Romalılar tarafından, MS.1.yüzyılda, su kemerleri yapılarak, Kartaca şehrine taşınmıştır.
THUBURBO MAJUS
Roma sit alanıdır. Tunus şehrinin, yaklaşık 60 km. güneyindedir. Bölge adını: eski bir Berberi yerleşim biriminden almıştır.
Geniş bir ovaya yayılmış kalıntılar arasında gezerken, yanınıza mutlaka eski sikke satıcıları ve yerel rehberler gelecektir. Bunlardan eski sikke satıcılarına itibar etmemeniz önemle belirtilir.
Kalıntılar arasında özellikle görmenizi önereceğim: MS.170-190 yılları arasında yapılmış olan, Capitolino Tapınağı kalıntılarını görmelisiniz. Tapınağın büyük sütunları var. Hatta, ilk yapıldığı dönemlerde, burada bir “Jupiter” heykeli bulunduğu söyleniyor. Heykelin başı ve ayağı, günümüzde Bardo Müzesinde görülüyor.
DOUGGA
Tunus şehrinin, yaklaşık 110 km. güneybatısındadır. Deniz kıyısında değil, iç bölümde kalıyor.
Burası, Afrika kıtasında, en iyi korunmuş Roma sit alanıdır. Muhteşem bir arkeoloji kentidir. Tarih ve özellikle Roma tarihi meraklılarının mutlaka görmelerini öneririm. Deniz seviyesinden: 550 metre yüksekliktedir.
Tunus iç dağlarında bulunmaktadır. Romalılar bölgeye ilk geldiklerinde: şehir, Kartaca’ya yakın olması nedeniyle stratejik öneme sahipti. Nüfusunun, o dönemlerde, yaklaşık 10.000 kişi olduğu söyleniyor.
Vandal işgali sonrasında, şehir terkedildi ve o zamandan bu yana, tepelerin diğer tarafında, ıssız bir köy olarak duruyor.
Gelelim, buradaki gezimize
Dugga şehri: MS.2.yüzyılda, Romalılar gelmeden önce, ovadan 600 metre yüksekte kurulmuş bir şehir. Ancak, esas zenginliğini Romalılar geldikten sonra yaşamıştır. Burada yapılan kazılarda elde edilen muhteşem güzel mozaikler, Bardo müzesinde sergileniyor.
Kalıntılar arasında: otopark bölümünde aracınızdan indikten sonra: hemen karşıdaki Roma Tiyatrosunu görebilirsiniz.
Tiyatro
19 katmanda, 3500 seyirci kapasitelidir. Sahne kısmı: zarif korint sütunları ile desteklenmiştir. İnşaat, bir tepeye yaslanmış olarak yapılmıştır.
Tiyatronun hemen arkasındaki yol: Capitolino Tapınağına gidiyor. Hemen ileri de ise, Rüzgargülü Meydanı var. Bu meydanda: yere işlenmiş “Rüzgargülü” ve 12 rüzgarın ismi, mutlaka görmenizi önereceğim güzellikte.
Capitolino bölgesinden,
Aşağı doğru inerken Licinius Hamamlarının kalıntılarını görebiliyorsunuz. MS.3. yüzyılda yapılan bu hamamlar: Licinii ailesi tarafından yaptırılmış ve kente hibe edilmiştir. Yapının iki ucunda, vadinin muhteşem manzarası görülen geniş pencereler bulunuyor.
Burada: günümüze kadar gayet iyi korunarak gelmiş olan: yüzme havuzları, salon, su kanalı şebekesi ve yer altı ısıtma sistemi var. Burada: köleler tarafından kullanılan, uzun bir tünel var. Bunu görün.
Hamam yapısının hemen altında ise, dar bir yoldan (yol üzerinde, Roma arabalarının tekerlek izlerini görebilirsiniz) ilerleyerek, Yonca Evine ulaşabilirsiniz.
Burası: bir genelev. Ana avlunun hemen yanında: küçük odalar ve yonca biçimli yemek odası var. Onun hemen yanında: yarım daire şeklindeki tuvaletleri bulunan: Kyklop hamamları görülüyor.
Tepenin eteğinde
Dugga antik şehrinin en ilginç kalıntısı görülüyor. Bu kalıntı: Numidya prensinin anıt mezarıdır. Lybico-Pön Mausoleum olarak isimlendirilmiştir. Mimarı bilinmemektedir. Ancak: Numidian Prensi Ateban’a adanmıştır.
Mezar yapısı
MS.3’nci yüzyılda yapılmıştır. Tunus ülkesinde, Roma dönemi öncesine ait az sayıdaki kalıntılardan biri olarak önem kazanmaktadır.
Bu yapı: Mısırdaki piramit mezarlar ve Helenistik dönemdeki Yunan Tapınaklarının mimarisinin bir karışımını andırıyor ve küçük piramit şeklindeki Roma mezarlarına örnek oluşturduğu sanılıyor.
Antik şehri gezerken, burayı atlayabilirsiniz, kesinlikle kaçırmayın, mutlaka görün.
Bu arada: anıtın üzerindeki bir yazıt: İngiliz konsolosu tarafından çalınarak, British Museum’a götürülmüş, böyle bir not var, okuduğunuzda bu not Anadolu’daki çalıntılar nedeniyle, eminim size pek te yabancı gelmeyecektir.
Capitol
Roma döneminden kalma, en etkileyici kalıntılardan biridir. Tüm şehir için, ana tapınak görevi üstlenmiştir. Jupiter, Juno ve Minerva isimli, üç tanrıya adanmıştır. Her üç tanrının, kendi nişi vardır. Burada bulunan, Jupiter’e ait, 6 metrelik mermer heykel, Bardo Müzesinde sergilenmektedir.
Evet, yapı: MS.166 yılında yapılmıştır. Duvarların yüksekliği: 10 metredir. Ama, ilginç olanı, sanki yapıldığı ilk günkü gibi durmalarıdır. Bu duvarlarda, büyük taşlar, küçük taşlarla güçlendirilerek, teknik kullanılmıştır. Kemer: 6 etkileyici sütun üzerine oturtulmuştur.
Forum
Roma kenti forumu, şehrin en merkezi yerindedir. Burada: resmi törenler yapılırdı. Forum alanı: MS.2. yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Çevresinde 35 sütun bulunduğu sanılıyor. Günümüze, bunların birkaçı gelmiştir.
Tapınaklar
Tellus Tapınağı
Romanın bereket tanrıçasına adanmış bir tapınaktır. Şehir kalıntıları arasında, günümüze ulaşan 11 tapınak görülmektedir. Cıva ve Tellus tapınakları, küçüktür.
Ancak, şehrin büyüklüğü ve Roma tanrılarının çokluğu göz önüne alındığında, daha çok sayıda tapınak bulunduğu tahmin edilmektedir. Ancak, günümüzde görülenler, Tellus ve Cıva tapınaklarıdır.
Caelestis Tapınağı
2. yüzyılın başlarında yapılmıştır. Geniş bir merdivenle, tapınağa girilmektedir. Kutsal alan: çevresi sütunlarla kaplı, dikdörtgen şeklindedir. Bu sütunların, birçoğu günümüze kadar ayakta gelmiştir. Tapınağın avlusu: yarım yuvarlak şekildedir.
Başsız Heykel
Şehirde bulunan mozaik ve heykellerin çoğu Bardo Müzesine taşınmış olmasına rağmen, kalıntılar içinde, Capitol bölgesine giden yolda, başsız bir heykel görülmektedir.
Minerva Tapınağı
MS.2.yüzyılda yapılmıştır. Günümüze kadar gelebilen, birkaç taş ve bazı sütunları görülmektedir.
Satürn Tapınağı
Günümüze, yapıdan yalnızca 6 sütun ulaşmış olsa da, ana platform ayaktadır. MS. 195 yılında yapılmıştır. Baal-Hammon isimli tanrıya adanmıştır. Çünkü, bu tanrının adı, aynı zamanda “Satürn” olarak da bilinmektedir.
Evet, Dougga kenti,
Gerçekten muhteşem bir kültür hazinesi olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Burada yapılan arkeolojik kazılarda ele geçirilen eserlerin bazıları: günümüzde Bardo Müzesinde sergileniyor. Yani, burayı ziyaret etmeden önce veya sonra, burada gördüklerinizi Bardo Müzesinde gördükleriniz ile bütünlemelisiniz.
Özellikle: Bardo Müzesinde, Dugga buluntuları olarak: Ulysses mozaiği ( bunun özelliği, dört at tarafından Odyssey’in çekiliyor olmasıdır) ve Capitol’de bulunan “Jupiter başlığı” dır. Bunları mutlaka görmelisiniz.
Tunus Kartaca şehri gezi yazım hakkında Kartaca