Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler; Tuna nehri; Almanya’nın güneyinden doğuyor ve Karadeniz’e  dökülüyor.

Uzunluğu: 2779 km. Toplam: 10 ülkenin sınırları içinden geçiyor.

Nehir taşımacılığına çok uygundur. Hollanda’dan Ren nehrinden başlayan seyahat kanalları geçişleri ile, Tuna üzerinden Karadeniz’e kadar seyahat ediliyor.

Yazın buharlaşma ve kuraklık arttığında, suları azalır. Kışın ve ilkbaharda ise suyu fazlalaşır. Nehir yatağından çevreye yayılır.

Bu durumda, bir deniz görüntüsü alır. Nehrin ortalama genişliği: 400-500 metre olmasına rağmen, bazı yerlerde, 1200 metreye ulaşır.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

Tuna nehri üzerinde: Budapeşte şehrinde, üç tane ada bulunuyor. Bunlar: Tuna nehrinin en büyük adası: Csepel-sziget (Csepel adası), Hajoyari-sziget ve Lupa-sziget adalarıdır.

Tuna nehri konusunda burada size bazı bilgiler vermek istiyorum. Hani, bir türkü var, “Tuna nehri akmam diyor” şeklinde dizeleri olan. Burada elbette Tuna nehri akıyor, ama uzaktan baktığınızda, nehrin aktığını fark edemiyorsunuz, Tuna’nın bu güzel şehri terk etmek istemediğini düşünüyorsunuz bir an.

Diğer konu

Mavi Tuna. Evet, Tuna nehrine baktığınızda, mavi renk görmek mümkün değil, alenen kahverengimsi bir rengi var. Bunu Macarlara sorduğunuzda, çok ilginç bir yanıt veriyorlar. Macarlar diyorlar ki “Tuna nehri, yalnızca aşık olanlara mavi görünür”

Yanınızda, eşiniz, sevgiliniz varsa, buyurun bu cevabı değerlendirin, siz Tuna nehrini mavi görmüyorsanız, demek ki aşık değilsiniz, yanınızdakine bunu nasıl izah edeceksiniz.

İşte böyle, Tuna nehri. Bu nehir üzerinde, 9 tane köprü var. Bunlardan: 7 tanesi trafiğe açık. Diğer 2 tanesi ise kapalı.

Bu köprülerden en ünlüsü: Lanc Hid yani Zincirli köprüdür. Bir diğer adı: Aslanlı köprü. Bu köprüde bazen, özellikle Cumartesi akşamları, trafiğe kapatılıyor.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler Szecsenyi Lanchid

SZECSENYİ LANCHİD (ZİNCİRLİ KÖPRÜ)

Köprü: şehrin ilk köprüsü. Aslanlı köprü de deniliyor. Zincir köprü ismini ise: birer gerdanlığı andıran asma zincirlerinden alıyor. Uzunluğu: 380 metre. Genişliği ise; 16 metre.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

1839-1849 yılları arasında yapılmıştır. Ancak: Tuna nehri üzerindeki tüm köprüler gibi, bu köprü de,  II. Dünya Savaşı sonrasında yıkılmış, ancak 1949 yılında, eski planlarına sadık bir şekilde tekrar inşa edilmiştir.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

Buda tarafına geçen, en eski ve en ünlü köprü, zincirli köprüdür. Buda kalesinin üzerinde bulunduğu tepenin (Varhegy) altında biter. Köprü, yaz döneminde hafta sonlarında trafiğe kapatılır ve çevresinde etkinlikler düzenlenir.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

İki başında da, her bir ayağın üzerinde, aslan heykelleri var. Peşte yakasında: günümüzde “Four Seasons Hotel” olarak hizmet veren “Gresham Sarayı”na, Buda yakasında da, tepeden aşağı mağrur bakan “Kraliyet Sarayı”na açılıyor.

Gündüz hantal bir görüntü verse de, gece karanlık olup ta ışıklandırıldığında muhteşem bir manzara ortaya çıkıyor. Bu yüzden: şehri tanıdan tüm broşürlerde, bu köprünün gece ışıklandırılmış görüntüsünün resmi kullanılıyor.

Köprü ilk yapıldığında

Mimarı İngiliz William Clark : eğer köprü bittiğinde bir hata olursa, kendini öldüreceğini söyler. Bu sözünün ağırlığı ile, köprüyü hatasız yapmaya gayret eder. Gün gelir, köprü biter ve tüm halk tarafından incelendiğinde, köprüde hiçbir mimari ve statik hata bulunmaz.

Ancak, bir çocuk, en büyük hatayı, daha doğrusu eksikliği görür ve kendi üslubu ile söyler. Aslan heykellerini yapan bir heykeltıraş, aslanların dillerini yapmayı unutmuş. Köprüyü süsleyen aslanların dili yoktur.

Çocuk, aslanların dillerini yutup yutmadıklarını sorar. Bunun üzerine, aslan heykellerinin dillerinin bulunmadığı görülür ve bunun üzerine, köprüyü yapan mimarın sözlerini hatırlayan heykeltıraş, Tuna nehrine atlayarak, intihar eder.

Bu köprü: bazen, araç trafiğine kapatılıyor. (benim zamanımda, Cumartesi günü akşamı idi) Bu akşamlarda, köprünün üzeri panayır yeri gibi oluyor. Köprünün iki tarafından konserler, köprü üzerinde yiyecek-içecek ve hediyelik eşya satıcıları doluşuyor. Caddenin kenarına konulan masalara oturup bir şeyler yiyip içebiliyorsunuz. Bu da size yorgunluğunuzu unutturacaktır.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler Liberty Bridge

 LİBERTY BRİDGE

1894 yılında inşa edilmiştir. 1896 yılında, İmparator Franz Joseph tarafından açılmıştır. Köprünün inşaatı: çelik bir kemer kombinasyonudur. Asma köprü gibi görünür.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler Petöfi Köprüsü

PETÖFİ KÖPRÜSÜ

Köprü: ismini: ünlü Macar Şairi ve İhtilalcisi Sandor Petöfi’den almıştır. 1933 yılında yapımına başlanan köprü 1937 tarihinde bitirilmiştir. Ancak, şehirdeki diğer köprüler gibi, bu köprüde, II. Dünya Savaşı sonunda, Alman askerleri tarafından, geri çekilirken bombalanarak imha edildi.

Bunun üzerine, Sovyet ordusu, buraya geçici bir köprü kurdu. Daha sonra ise, 1950-1952 yılları arasında, köprü yeniden inşa edildi. Köprünün yeni açılışı: 1952 yılına rastlar.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

Köprünün Buda tarafındaki ayağına kurulmuş “Zöld”: Avrupa’nın önde gelen açık hava diskolarındandır. Burada: her gece canlı pop, rock ve elektronik müzik dinleyebilirsiniz. Ancak, yaz aylarında açık.

Burada, 2 katlı bir dans pisti de var. Köprünün yine Buda tarafında, Cafe Del Rio isimli bir eğlence mekanı var. Burası da, genç ve kalabalık ziyaretçileri buraya çeker. Dans, içki, yemek sunuluyor. Her gece, binlerce insan kulübe geliyor.

Buranın müşterilerinin çoğu üniversite öğrencileridir. Çünkü: köprünün Goldman György ter denilen ayağında: Budapeşte Teknoloji ve Ekonomi Üniversitesi kampüsü var. Uzunluğu: 514 metre ve genişliği ise: 25.6 metredir.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler Elizabet Köprüsü

 ELIZABET KÖPRÜSÜ

1897-1903 yılları arasında yapılmış. Tamamlandığında, dünyanın en uzun asma köprüsü imiş. Adını: İmparator Franz Joseph’in eşi Macaristan’ın kraliçesi Elizabeth’den almış. Çok sevilen bu kraliçe, trajik şekilde suikaste kurban gitmiş. Köprünün, Buda tarafındaki küçük bir bahçenin ortasında kraliçenin bronz heykeli bulunuyor.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler

II. Dünya Savaşında, diğer köprüler gibi yıkılmış ve 1964 yılında yeniden inşa edilmiş. Sonuçta: Budapeşte’nin en yeni ve en zarif köprüsü olarak öne çıkıyor.

Tuna nehrinin en dar kısmında yapılmış.

Uzunluğu: 290 metre. Bu köprünün özel aydınlatması: ünlü Japon aydınlatma tasarımcısı Motoko İshii tarafından yapılmış, maliyetler ise Japonya tarafından karşılanmıştır.

Kar beyaz rengi nedeniyle, Budapeşte’nin en zarif köprüsü olarak biliniyor.

Macaristan Budapeşte Tuna nehri ve köprüler Margitsziget Adası

MARGİTSZİGET ADASI (MAGRİT ADASI)

Peşte yakasından, Magrit köprüsü ile karaya bağlanan bir ada konumunda. Magrit ve Arpad köprüleri arasında kalıyor. Yürüyerek, 20 dakikada gitmek mümkün. Tuna nehrinin kenarındadır.

Günümüzde, burada, bir spor tesisi, ilköğretim okulu, olimpik yüzme havuzu, bol sinek üremesine neden olan nilüfer çiçekleri ile bezeli Japon bahçesi ve otel bulunuyor. Bu otel: Grand Danibius Oteli. Bütçesi uygun olanların kalması için, şiddetle tavsiye ederim.

Tüm bunların yanında: bir de yüksek su kulesi var. Bu kule: 1911 yılında yapılmış ve UNESCO tarafından koruma altına alınmış.

Adanın bir bölümünde: gezinmek için ilginç bir araç var. Carriage, bringo coach denilen Açıkhava, araba modeli bir tür bisiklet. Newyork, Central Park’daki gezinti bisikletleri gibi.

Halka açık bir ada. Uzunluğu: 2.5 km. Ada boyunca: bisiklet kiralayıp, bir gezinti yapabilirsiniz. Bu adada: bol ağaçlı bir park var. Yeşillikler içinde bir yer. Burada: hafta sonları piknik yapılabiliyor.

Macar halkı spor yapmaya düşkün. Özellikle parklarda, koşu yapan insanlar göreceksiniz. Magrit adasının koşu parkutu: 5 km. uzunluğunda.

Budapeşte’de bulunduğunuz dönem

Yaz mevsimi ise: adanın ortasındaki devasa havuza girebilirsiniz. Şehir halkı, burada havuz kenarında güneşleniyor. Sere serpe çimlere uzanıyorlar, güneşleniyorlar.

Hatta:  sonbahar mevsiminde ; adada, meşhur Sziget Müzik Festivaline gidebilirsiniz. Evet, bu adada, her yıl, Doğu Avrupa’nın en büyük rock-elektronik müzik festivallerinden biri düzenleniyormuş.

Ada hakkında bir söylenti var. “ Kral IV.Bela, ülkesinin işgal edilmesinden usanmış ve işgal biterse, ilk doğan çocuğunu, bu adada bir manastır yaptırarak din işlerine adayacağına dair, kendi kendine söz verir.

Ülkesi işgalden kurtulduğunda, kralın, Margit isimli bir kızı olur. Ve söz verdiği gibi, manastır yaptırıp, kızını buraya kapatır.

Ancak: Margit, çok genç yaşta, bu manastırda ölür. O günden sonra: adanın ismi Margit adası olarak anılmaya başlanır. Sonraki yıllarda: Osmanlı işgali sırasında, buradaki manastır yıkılır.

Avusturya Viyana Genel

Avusturya Viyana Genel

Avusturya Viyana Genel:

Sakin bir insanım, huzur ve güven arıyorum diyorsanız, Viyana şehri, tam size uygun bir yer. Eğlenmeyi, hareketli bir yaşamı severim, geceleri uyumayan bir şehir istiyorum diyorsanız, Viyana’dan hoşnut kalmayacaksınız.

Şehrin adı: Almanca “Wien” olarak okunuyor. Bunun dışında, tarihi süreç içinde; şehre verilen diğer isimler şunlar: Venia, Wienne, Vedunia. Bu kelimelerin anlamı: orman akışı. Habsburg hanedanlığı: Osmanlının en güçlü olduğu dönemde: Osmanlıya kafa tutan ve defalarca kuşatılmasına rağmen, düşmeyen bir şehri yüzyıllarca yönetmiş. Bu nedenle: hanedanlık “Bütün Dünya Egemenliği Avusturya’ya Aittir” sözünün Latince karşılığının baş harflerini “armasına” yazmıştır.

Şehir: 16.yüzyıldan günümüze, Avrupa’nın müzik başkenti olarak biliniyor. Müzik, bu şehirde, günümüzde de önemini koruyor. Johann Strauss’un valslerini, şehirdeki gezinizde, birçok yerde duyabileceksiniz.

Viyana: birçok yıl, dünyanın yaşanılacak en iyi şehirlerinin başında seçilmiştir. Tabii bu sözlerimi Viyana’ya gittiğinizde hatırlayıp ta, nerden uydurduğumu düşüneceksiniz. Ama, unutmamak gerekir ki, bu söylediklerim, Avrupa basınındaki ciddi yayın organlarının yaptıkları araştırmalar sonucu elde edilen veriler.

Zaten: dünyanın yaşanılacak en iyi şehri seçiminde, belli kriterler ön plana çıkıyor. Bu kriterler: güvenli, düzenli, ulaşımı rahat, eğitim ve sağlık sistemi gelişmiş, konumu özel olmak. Viyana; tüm bu kriterler değerlendirildiğinde, rakiplerinden öne çıkıyor. Özellikle: bu şehirdeki güven duygusu had safhada.

İnsanlar, birbirlerine o kadar güveniyorlar ki, şaşırmamak elde değil.

Evet, şehir güvenli bir yer. Burada: bir şeyiniz çalınmaz, ancak, siz bir şeylerinizi düşürüp kaybedebilirsiniz. Özellikle: pasaport öne çıkıyor. Bu yüzden, değerli eşyalarınızı ve özellikle pasaportunuzu yanınızda taşımamanız önerilir.

Benden size bir öneri: ülkeden ayrılmadan önce pasaportunuzun ilgili sayfalarının bir fotokopisini çektirin ve pasaportunuzu yanınızda gezdirmekten se, bu fotokopi sureti yanınızda bulundurun. Hatta, tüm yurtdışı seyahatlerinizde, bu iyi bir yöntemdir. Yoksa, pasaport kaybolduğunda, çok büyük sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız.

Mimarisi

Muhteşem bir şehir. Tarih ve sanatın muhteşem eserlerini görebilirsiniz. Görkemli heykelleri, düzenli yaşamı, az ama kültürlü nüfusu ile, Avrupa’nın kalbinde, ziyaretçilerin ilgisini çeken bir şehir.

Avusturya ülkesinin toplam 8 milyonluk nüfusunun, yaklaşık 2.5 milyon kişisi, burada yaşıyor. Bu şehir nüfusunun, büyük bölümü ise, öğrencilerden oluşuyor. Bir zamanlar: 50 milyon nüfuslu ve Habsburg hanedanlığı tarafından yönetilen Avusturya-Macaristan imparatorluğunun başkentliğini yapmıştır.

Yüzölçümü açısından düşünüldüğünde ise

Şehir 414 kilometrekarelik yüzölçümü ile, Avusturya’nın en küçük eyaletinin başşehri durumundadır. Kaplamış olduğu alanın, % 30’u yeşil alan.

Şehir meydanlarının birçoğunda: saatler var ve bunlar çalışır durumda ve zamanı doğru olarak gösteriyorlar.

Sokaklar ve caddeler çok temiz. Avrupa’nın en temiz suyu: Avusturya’daymış. Sular: Alplerden geliyor ve musluklardan akan sular içilebiliyor.

Şehirde: her şeyin olumlu olmasının yanında, bazı olumsuzluklar da yok değil. Örneğin: yazın bolca bulunan sivrisinekler. Özellikle, bir parkta otururken, gökyüzüne baktığınızda, sivrisinek bulutlarını görebiliyorsunuz. Bunun sonucunda, elbette ki, sivrisinekler tarafından ısırılıyorsunuz ve kaşıntılarınız başlıyor.

Viyana’da bulunduğunuzda: yaşadığınız yerin pencerelerini açtığınızda: muhteşem bir uğultu duyuyorsunuz. Sanırım: sokakların darlığı, apartmanların yüksekliği nedeniyle, böyle bir akustik oluşmuş. Sokakta olup biten her şey, bulunduğunuz yüksek katlara kadar, büyük bir uğultu halinde ulaşıyor.

2001 yılında, Innere Stadt (İç kent) bölgesi

UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmış. Ancak, burası listeye alınan tek yer değil. 1996 yılında, Schloss Schönbrunn bölgesi de, Dünya Mirası Listesine alınmıştır.

Avusturya Viyana Genel

ULAŞIM

İstanbul-Viyana arasındaki uçak yolculuğu, yaklaşık 2 saat sürüyor. Ama, ülkemizden hareket eden turların çoğunluğunda olduğu gibi, Prag-Viyana şehirlerinin birlikte bulunduğu bir tur paketi seçerseniz veya kendi başınıza giderseniz, bilin ki, Prag-Viyana arası, karayolu yaklaşık 4 saatlik bir zaman gerektiriyor ve bence bu yolu, kesinlikle gece yapın.

Çünkü, gündüz zaman kaybetmeye değecek bir yol değildir. Öte yandan, tura katıldınız, seçme hakkınız yok, gündüz saatlerine denk gelirse uyuyarak gidersiniz, çünkü yol keyifli değil, otobandır.

HAVAALANI

Viyana şehir havaalanı ismi: Wien-Schwechat. Havaalanı şehir merkezine, 20 km. uzaklıktadır. Modern olanaklara sahip bölgede, gelen yolcu katında: Turizm Danışma Bürosu da bulunuyor.

Bu ofisten: Viyana şehrine ait: broşür ve harita temin edebilirsiniz. Havaalanı düzenli, polisler sıkıntı yaratmıyor, pasaport kontrolünden çabuk geçiliyor ve hemen ardından bagaj alım bölümüne ulaşılıyor ve kapıdan çıkınca, dışarıda araçların park yeri vardır. Yani, düzenli bir havaalanıdır.

Bu arada, havaalanında bulunan satış mağazalarına yani free shop mağazalarına aldanmamanızı öneririm, çünkü: hava alanında satılan ürünleri, şehir merkezinde daha ucuza bulma şansınız var. Ancak, bu hava alanında diğer birçok yerde görmediğim bir özellik gördüm.

Bu hava alanında iki tane süpermarket var. Spar ve Billa olarak isimlendirilen bu süpermarketlerden özellikle Spar çok büyük, çeşit bol, fiyatlar uygun ve hemen merkeze yakın, yani zaman kaybetmezsiniz. Bence Viyana’dan almayı düşündüğünüz birçok şeyi, giderken yani geri dönerken hava alanındaki bu süpermarketlerden alın, fiyatlar uygun, hatta et ürünleri bile var ve uçak için gayet iyi paketliyorlar.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım bağlantıları için çeşitli alternatifler var. Bu alternatifler: ulaşım süresine ve ücretine bağlı olarak değişiyor. Tercih sizindir.

İlk seçenek

CAT (City Airport Train) denilen bir ulaşım aracı. Bu araç, her 30 dakikada bir hareket ediyor ve 16 dakikada şehir merkezine varıyor. Ücreti: 10 Euro. İkinci seçenek: Şehir hatları treni. Bu araç: 25-30 dakikalık bir yolculuktan sonra, şehir merkezine ulaşıyor. Ücreti:  3 Euro. Diğer bir seçenek: otobüs. Havaalanından şehir merkezine giderken, toplam: 3.40 Euro’luk bilet kullanmanız gerekiyor.

Çünkü: şehir merkezi ve havaalanı bölgeleri, birbirinden farklı ve bu nedenle, yani aynı bölgede bulunmadıklarından, çift bilet kullanılması gerekiyor. Ancak: şehir içi ulaşımı yazısında belirttiğim gibi, 72 saat boyunca tüm ulaşım araçlarından ücretsiz yararlanmanızı sağlayacak “Wienne Card” denilen pasoyu kullanırsanız, böyle bir sıkıntı yaşamanızın gereği kalmayacak. Bu kart: havaalanındaki Turizm Ofisinde satılıyor.

TURİZM

Evet, daha önce söylediğim gibi: Viyana şehrine gidenler, genellikle: Prag-Budapeşte-Viyana paket tur programını satın alıp ta, buraya uğrayan ziyaretçilerden oluşuyor. Prag ve Budapeşte: tarihi süreç içinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun iki şehri ve Viyana bu imparatorluğun başşehri olmasına rağmen: günümüzde Prag ve Budapeşte: mimari yapılarının bozulmaması, doğa ve tarihin uyum içinde olması ile, Viyana’nın önüne geçmiş durumdalar.

Yani: Prag ve Budapeşte şehirlerini gören ziyaretçiler, Viyana şehrine gelince, bu şehri önceleri pek beğenmiyorlar. Viyana, daha çok yeni bir görüntü sergiliyor ve turizm açısından pahalı bir şehirdir. Prag ve Budapeşte ise daha çok tarihi binaların bulunduğu, tarihin daha çok egemen olduğu ve özellikle alışverişlerin ucuz olması açısından Viyana’dan üstündür. Ama, Viyana şehri de kendine has kültürü ve yapısı ile insanların ilgisini çekiyor, burada sadece gezin gezin gezin, sakın alışveriş yapmayın.

İKLİM

Şehir: nemli bir karasal iklime sahiptir. Kış mevsimi ve özellikle, Mart ayları: genellikle kar yağışlı geçiyor. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri: hafif serin geçiyor. Yaz sıcakları: genellikle 22 derece civarında seyrediyor. Bu şehri gezmek için: kış aylarını tercih etmeyin. Kışın şehrin havası, muhteşem şekilde dondurucu.

Kışın bu şehre giderseniz, beş dakika gezersiniz, beş dakika bir kafede oturup ısınmanız gerekir ve bu şekilde, zamanınız geçer. Hani derler ya, “ayaz” yani “soğuk doğu rüzgarları”; havayı iyice soğutuyor.

Hani, kendinize güvenip de, “soğuk bana işlemez “ gibisinden düşünür ve kışın giderseniz, büyük olasılıkla pişman olacaksınız. Şehirdeki en güzel mevsim: ilkbahar. Yani: bu şehri görmek için, seçmeniz gereken en güzel zaman: Mayıs-Ekim ayları arasındaki dönem. Bu dönemde: özellikle, ilkbaharda: kestane ağaçları, beyaz leylaklar ve rengarenk açan çiçekler görebilirsiniz.

Ama: ilkbahar ve yaz başlarında, yine de, havanın kesin bir garantisi yok. Soğuk olmasa da, gündüzleri yağmur görülebiliyor ve akşamları, serinlik etkiliyor.

Bir bakıyorsunuz güneş açıyor, bir bakıyorsunuz yağmur ve yine güneş, sonra yine yağmur. Bu şehirde: Temmuz ve Ağustos ayların dışında, mutlaka yanınızda yağmurluk ve kalın giysiler bulundurmanız şart.

Kışın elbette yünlü giysiler şart ama bunun dışındaki zamanlarda, şehir gezinizde; sizi, akşam serinliğinden koruyacak bir kısım giysiyi yanınızda bulundurmanız şart. Sıkça yağmur yağıyor ve yağmur yağdığında, her yeriniz sırılsıklam olsa da, yerlerde asla su birikintisi oluşmuyor.

Çünkü: şehrin alt yapısı mükemmeldir. Temmuz ve Ağustos aylarında ise; Viyanalılar, şehirlerini, geçici olarak ziyaretçilere terk ediyorlar ve kendileri, tatile çıkıyorlar. Zaten: Temmuz ve Ağustos aylarında, şehir iyice ısınıyor ve muhteşem sıcak oluyor. Özellikle: merkezi bölgelerde bulunan bina, taş ve asfalt: sanırım şehrin aşırı sıcak olmasına neden oluyor.

GİYİM

Viyana şehrinde: doğu rüzgarları çok etkin. Bunlar: kışın ayaz şeklinde ve aşırı dondurucu olabiliyorlar. Bu yüzden, kışın bu şehre gidecek olanların, sıkı giysiler götürmelerini öneririm. Bunun dışında ise: gündüzleri sıcak olsa da, akşamları serinlik çıkıyor ve bu nedenle, akşam gezilerinizde, yanınızda mutlaka ilave bir üst giysisi bulundurmalısınız.

Ayrıca: çok ve belirsiz zamanlarda yağmur yağan bu şehre giderken, mümkünse, yanınızda mutlaka yağmurluk bulundurun. Bu arada: giyimden söz ederken, eğer bu şehirde: opera, tiyatro ve konser gibi sanat etkinliklerine mutlaka katılmayı düşünüyorsanız ki ben kesinlikle önermiyorum, giderken, yanınızda koyu renk bir takım elbise ve kıyafet götürmenizi öneririm. Çünkü, bu tür etkinlikler için, kıyafet zorunluluğu var.

DİL

Şehirde: “Almanca” resmi dil olarak kullanılıyor. Bunun  dışında ise, en yaygın dil “İngilizce” Şehirde, herkes İngilizce anlayabiliyor. Adres sorduğunuzda, insanlar size yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ama yine de İngilizcenin yaygın konuşulduğunu sanmayın, örneğin bir süpermarkete girdiğinizde eleman İngilizce den hiç anlamıyor.

DİN

Şehirde yaşayanların, çoğunluğu: % 50 kadarı: Katolik’tir ki hem de koyu Katolik’tir. Bunun dışında: % 8 Müslüman, % 6 Ortodoks bulunuyor.

Avusturya Viyana Genel

İNSANLAR

Yapılan bir araştırmaya göre: bu şehirde yaşayanların % 44’ü yabancı kökenliymiş. Üstelik bu araştırmaya, 1960’lı yıllardan sonra, bu ülkeye çalışmaya gelenlerin torunları, yani üçüncü nesil dahil edilmemiştir. Tabii, ortaya büyük bir göçmen nüfus çıkıyor. Ama: bunlar, Viyanalılar tarafından sevilmiyorlar. Viyanalılar; genellikle çok sakin ve kibar insanlar. “Merhaba” ve “Hoşça kalın” anlamında kullanılan “Servus” sözcüğünün anlamı; bu ülke insanları tarafından “hizmetkarınızım” gibi kabul ediliyor.

Yani: bu derece kibar insanlar. Siz de, bu şehirdeki gezinizde, bu kelimeyi yani “Servus” sözcüğünü kullanmaktan kaçınmayın. Yani: Viyanalılar yardımsever insanlar. Şehirde: birçok Türk ile karşılaşmak mümkün. Bunların çalıştırdıkları yerlerde ise, ülkemizden getirtilen birçok gıda ürününü bulabiliyorsunuz. Ancak, elbette fiyatları çok yüksek. Bunun yanında: metro istasyonlarında “tezgahtar aranıyor” türünden, Türkçe yazılı ilanlar görürseniz, şaşırmayın. Hatta: metrodan çıktığınızda, karşınıza “Denizbank” ve  “Vakıfbank” çıkabiliyor.

Bu iki banka şubesinin arasında ise “Topkapı Kebap Salonu”. Yani: bu derece yoğun Türk etkisi görülen bir şehir. 1529 yılındaki kuşatmada yapılamayanı, günümüzde göçmen işçilerimiz ve devam eden nesilleri sanırım yapmışlar ve şehirde yaşayan büyük bir Türk nüfusu ortaya çıkmış. Ama, bunlar yaşayış tarzı bakımından, yerel kültürlerinden asla vazgeçmiyorlar, yaşam tarzlarından taviz vermiyorlar ve yerli Viyanalılara değişik geliyor ve göçmenleri sevmiyorlar.

Özellikle: zenciler ve Hintliler, akşam saatlerinden yani saat: 19.00’dan sonra şehri ele geçiriyorlar. Şehirde yaşayan özellikle genç kesim, oldukça yardımsever ve İngilizce konuşma konusunda sorun çıkarmıyorlar. Ama, orta yaş ve üstü kesim, “Almanca” konuşma konusunda kararlılar. Çok da yardımsever değiller. Kısa ve net cevaplar vererek, başlarından savmayı tercih ediyorlar. Ben şehirde kaldığım sürede, Viyanalılarla ilgili bir problem yaşamadım, yani genelde sessiz ve sakin insanlar, herkes kendi ayarında, kimse kimseye sataşmıyor.

BAHŞİŞ

Oteller ve restoranlarda, hesap pusulasına dahil edildiğinde, bahşiş vermek zorunlu değil. Ama, yine de hesabın % 10 kadarı, bahşiş olarak verilebilir. Bir yerde yemek yediğinizde hesap fişine bakın, en altında bahşiş yani tip hesaba eklenmiş ise belirtilir, aksi halde hesabın % 10’u kadar bahşiş vermek gerekir.

ELEKTRİK

Şehirde ve otellerde: 230 volt elektrik akımı kullanılıyor. Fişler ise: yuvarlak-delikli. Tıraş makinası prizleri, genellikle çift voltajlıdır.

TUVALETLER (TOİLETTEN)

Şehirde, halka açık tuvaletler: genellikle, önemli cadde veya meydanların yakınlarında ve yaya alt geçitlerinde bulunuyor. Bunun dışında, acil durumlarda, kafelerdeki tuvaletleri de kullanabilirsiniz. Ancak genel yerlerde bulunan tuvaletlerin hepsi paralıdır.

Ya bir görevli oturur ve sizden 0.5 Euro para ister ya da tuvaletin kapısı şifrelidir veya tuvaletin kapısı, yine 0.5 Euro atılarak açılan bir düzenekle korunmuştur.

Yani, tuvalete girmek için yanınızda sürekli olarak 0.5 Euro bulundurmanızı öneririm. Bu arada, fast food restoranlarının tuvaletlerini ücretsiz olarak kullanmayı düşünenlere de, bu tuvaletler de ücretli, yine 0.5 Euro veya görevli tarafından para verilerek kullanılıyor. Bunu değerlendirirken, bir kafeye oturup birkaç Euro vererek bir şeyler içmek ve ardından ücretsiz tuvaleti kullanmak da bir alternatif olabilir.

Avusturya Viyana Genel

TUNA NEHRİ

Tuna, şehrin merkezinin kuzeyinden yani bir anlamda ortasından geçiyor, ama şehirle tam uyumlu bir yapısı yok. Özellikle: Tuna nehri üzerindeki köprüler, güzel veya mimari özellikleri yansıtan köprüler değil. Bunun yanında: Tuna nehri kıyısına: “Donaustadt” yani “Tuna şehri” isimli bir ilçe yapmışlar. Tarih kokan bir nehir yanında, tarihle pek ilgisi olmayan bir ilçe.

Hatta, bazı söylentilere göre: bu Avusturyalılar, şehirlerinin mimarisine o kadar güveniyorlarmış ki, şehrin içinden geçen Tuna nehrine, sırtlarını çevirmişler. Yoksa, koca nehir, niye öyle kendi başına salına salına akıyor, anlamak veya bunu herhangi bir şeyle izah etmek mümkün değil diye düşünüyorum.

Tuna nehri boyunca gezmek isterseniz, gezinti teknelerine binebiliyorsunuz.

VALS (DANS)

Vals, bir Alman dansı olarak biliniyor. Ancak, Viyanalılar tarafından, canlı bir dönüş hareketine dönüştürülmüştür. İlk kez: 1819 yılında görülüyor. Küçük bir müzik gurubu yöneten: Joseph Lanner, vals dansını, dans salonlarına taşıyor. Özellikle: Johann Strauss isimli kemancı, bu guruba katıldıktan ve gurup bir orkestraya dönüştükten sonra: vals, büyük bir gelişim ve değişim gösterir. Ancak, takip eden süreçte, Strauss, guruptan ayrılır ve kendi orkestrasını kurar. Bu gelişme üzerine: Lanner (Ayrılık Valsi)’i besteler.

Daha sonra: Lanner ve Strauss, şehrin kafelerinde, halk önünde, uzun yıllar vals müziği savaşları sergilerler. Özellikle: Strauss tarafından, Lanner’in cenaze töreninde bile vals çalınması, ilginç bir anı olarak tarihe geçer.

Avusturya Viyana Genel

MOZART

Aslında, Almanya-Salzburg doğumlu olan Mozart: burada en geniş şekilde kullanılıyor. Çeşit çeşit Mozart çikolataları, konserleri, restoranları, evi, cd’leri. Bunların tümünün, Avusturya ekonomisine üst düzey katkı sağladığı kesin. Hatta ve hatta, ünlü sanatçının, Osmanlı Mehter Marşından etkilenerek bestelediği, “Türk Marşı”, günümüzde bizim bile gururumuz olmuş. Ülke, tanıtımında kullanıyoruz. Sağlığında yeteri kadar değer bulamamış bu ünlü müzik adamının isminden, günümüzde, Viyanalılar had safhada yararlanıyorlar.

Macaristan Budapeşte tekne gezisi

 

Macaristan Budapeşte tekne gezisi

Budapeşte şehrine gittiğinizde, bu muhteşem şehri gündüz gördüğünüzden çok farklı olarak, gece de görmek mümkündür.

Özellikle, şehrin, dünyanın en iyi ışıklandırılan 3’ncü şehri olarak seçildiğini söylediğimde eminim ki, siz de mutlaka bir gece vakti, Tuna nehri üzerinde bir tekne turu yapmayı düşüneceksiniz ki, öneririm, yapmalısınız.

20160809_221144
Macaristan Budapeşte tekne gezisi
20160809_220746
Macaristan Budapeşte tekne gezisi
20160809_220152
Macaristan Budapeşte tekne gezisi
20160809_214418
Macaristan Budapeşte tekne gezisi

 

Tekne turu, yaklaşık 60 dakika sürüyor. 20-25 dakika Tuna nehrinin sağ kıyısından gidiş ve 35-40 dakika, Tuna nehrinin sol kıyısından yavaşça geri dönüş şeklinde tur devam ediyor. Ücret kişi başı 15 Euro.

Tekne belli sayıda yolcu alınca hareket ediyor, ödeyeceğiniz ücretin içinde, teknede ikram edilecek bir adet içki de var. İçki, bira veya meşrubat olabilir. Ancak, garsona siparişi verdikten sonra, bulunduğunuz yerden fotoğraf çekmek veya çeşitli nedenlerle kalkarsanız, garson sizi bulamıyor ve sipariş boş oluyor.

20160809_214206
Macaristan Budapeşte tekne gezisi
20160809_214107
Macaristan Budapeşte tekne gezisi
20160809_213849
Macaristan Budapeşte tekne gezisi
20160809_213558
Macaristan Budapeşte tekne gezisi

 

Teknede açık ve kapalı bölümler var, bence kapalı bölüme geçin ve kaydırmalı camları açın, daha rahat edersiniz çünkü bazen dışarısı soğuk oluyor ve üşüyebilirsiniz.

20160809_213528
Macaristan Budapeşte tekne gezisi

 

Evet, daha uzun anlatmıyorum, tekne gezisinde, Tuna kıyısındaki şehrin bütün önemli yerlerinin muhteşem güzel ışıklandırılmış halini görebiliyorsunuz, özellikle köprülerin görüntüsü ilgi çekiyor.