Mudanya’ya 11 km. uzaklıktadır. Marmara Denizi kıyısındadır. Mudanya’dan batıya doğru, sahil yolunu takip ettiğinizde, 7 km sonra karşınıza eski bir Rum köyü olan: Kumkaya (Siye) çıkacak. Kumyaka’dan 11 km. sonra, Zeytinbağı (Tirilye) na varacaksınız.
Ancak unutmayınız, bu yol oldukça sıkıntılı bir yol, sürekli virajlar ve iniş-çıkışlar var, ayrıca tek şeritten hem gidiş, hem geliş var. Ayrıca yol boyunca bulunan siteler nedeniyle yol oldukça kalabalık.
Yalova-Trilye arası uzaklık: 110 km. Bursa-Trilye arası uzaklık: 40 km.
GENEL ÖZELLİKLERİ
GENEL
Şirin ve tarihi bir beldedir. Antik çağlardan itibaren tarih sahnesinde bulunmuştur. Bizans-Rum mimarisini yansıtan evleri ve tarihi kiliseleriyle dikkat çeker.
Nüfus mübadelesinden önce, köy nüfusu ağırlıklı olarak, Rumlardan oluşmaktaydı. Mübadeleden sonra, köye Girit ve Bulgaristan göçmenleri yerleştirildi. Adı resmen Zeytinbağ olarak değiştirilse de, Tirilye adı yaygın olarak kullanılmaya devam edildi.
Deniz kıyısı oldukça güzel, merkez meydanda çeşitli restoranlar ve kafeler var. Ayrıca, hemen meydanın ilerisinde küçük bir kamp alanı ve denize girenler için plaj var. Trilye’ye giderseniz, bence meydandan yerleşimin iç bölümlerine giden caddede yürüyün, çeşitli ürünlerin (özellikle meyve-sebze) satılan yerler var, zeytin ve zeytin ürünleri satılan dükkanlar var, bunları gezebilirsiniz.
ZEYTİN
Tirilye’nin, orta boyda, küçük çekirdekli, çekirdeği zeytine yapışmayan, sofralık zeytinleri: salamura yöntemiyle, 3-4 yıl saklanabiliyor. Son yıllarda, yöre turistik bir önem kazandığından, kasaba halkı topladıkları zeytini, kendi yaptıkları zeytin yağını, evlerinin ve dükkanlarının önünde, gelen turistlere satıyorlar.
ŞARAPÇILIK
Tirilye’de, şarapçılık da yapılıyor. Kurtuluş Savaşı başlarına kadar üzüm yetiştirilen ve Amerika’ya şarap sattığı bilinen Tirilye’de, artık üzüm yetiştirilmiyor ama başka yerlerden gelen üzümler, burada şarap yapılıyor. Baküs şarapçılık.
BALIKÇILIK
Tirilye barbunya balığının anavatanı olarak biliniyor. Eskiden, dere ağzında bol barbunya bulunduğu ve Doğu Roma İmparatorlarına, buradan barbunya balığı gittiği rivayet edilir. Günümüzde, sahildeki balık lokantaları, özellikle, hafta sonları, deniz kenarında balık yemek isteyen Bursalılar ile doluyor.
SİT ALANI
Tirilye: Bizans, Rum ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşıdığı için, 1980’lerden bu yana, birinci derece SİT alanıdır. Burada bulunan 7 kiliseden, üçü günümüze kadar gelebilmiştir.
İPEK BÖCEĞİ
Zeytinbağı’nda, eskiden ipek böceği yetiştirilirmiş. Zeytinlerin ilaçlanması nedeniyle, zamanla ipek böceği olayı tarihe karışmış.
EVLER
Bölge SİT alanı ilan edildiği için, Tirilye’nin dar sokaklarında dolaşırken, eski ahşap cumbalı, kagir evlere rastlayacaksınız.
TARİHİ
Köyün antik dönemdeki adı: Caesareia veya Briyllios olarak geçmektedir. Trilye adı: Briyllius’tan gelmiş olmalı.
Bizans kasabası Tirilye, 1330’larda, Osmanlı kasabası olmuş ve Tokat, Kütahya, Kastamonu’dan gelen Müslümanlar, kasabaya yerleştirilmişler. 1900’lerin başlarında, Mahmut Şevket Paşa Kasabası adını almıştır.
1924 yıllarındaki mübadele sonrası ise, Girit ve Selanik göçmenleri kasabaya yerleştirilmiş, kiliseler dahi, gelen göçmenlere mülk olarak verilmiştir.
Kasabanın Rum halkı ise, Atina yakınlarındaki Rafine ve Neon kasabalarına gitmişlerdir. Daha önceki yıllarda Tirilye’de oturanlar: turistik amaçla, sıkça beldeye geliyorlar. Zaten, Yunanistan’daki Tirilye ile, Türkiye’deki kardeş şehir ilan edilmişler.
Tirilye, 1963 yılında, Zeytinbağı adını almıştır. Zeytinbağ adı, kasabadaki zeytincilik uğraşısından gelir.
TİRİLYE ADININ KAYNAĞI
Tri (üç), ilya (papaz)’dan meydana geldiği söyleniyor. Hıristiyanlığın ilk konsili toplantısında, muhalif üç din adamı; Aya Yani, Aya Yorgi ve Aya Sotiri aforoz edilirler. Müritleriyle birlikte, Tirilye’nin bulunduğu yere yerleşirler.
GEZİLECEK YERLER
FARUK ÇELİK KÜLTÜR MERKEZİ
Tirilye’de, 1878 yılında kilise olarak yapılmıştır. Diğer tüm kiliselerde olduğu gibi, üç dikey sıradan oluşur. Dikey sıralar, birbirlerinden sütunlar ile ayrılır. Kilisenin apsisi yıkılmış ve buradan binaya giriş verilmiştir. Girişin üstü, yanlara göre daha yüksektir.
Yemekhane binası, Ekim 1923 tarihinde, Taş Mektepte açılan “Darü-l –eytam adlı fakir ve kimsesiz çocukların okuduğu okulun, sanat bölümünün (marangozhane, demirci gibi) atölye binası olarak kullanılmıştır.
Yatılı bölge okulu olan burada okuyan 400 öğrenci, okul yemekhanesinin çok küçük olması nedeniyle, yemeklerini üç posta halinde, sırayla yedikleri okula tayin olan yeni müdür, yemekhane binasındaki atölyeleri “Dündar Evi” olarak bilinen, eski kiliseye taşıtmış ve yemekhane binası, bu tarihten sonra 400 öğrencinin rahatlıkla yemek yediği, okulun yemekhanesi olarak 1927 yılının Eylül ayında, okul kapanıncaya kadar kullanılmıştır.
Evet, burası günümüzde restore edilerek, Faruk Çelik Kültür Merkezi haline getirilmiş. Bu mekanda: ayin yapılıyor.
FATİH CAMİİ-ST STEPHANOS KİLİSESİ- BÜYÜK KİLİSE (KENOLAKKOS-TRİGLEİA)
Eski bir Bizans kilisesidir. Adı: Aya Tadori’dir. Kilisenin ilk yapılışı: 720 li yıllara kadar iner. 19 metre yüksekliğinde kubbesi bulunuyor.
Buraya: 4 adet başlıkları madenden yapılmış, motiflerle süslü sütunların taşıdığı ahşap beşik bir çatı ile kapalı bir revaktan giriliyor. Kilise olarak yapılan binada: mevcut mihrabın üzeri, yarım kubbe ile örtülü. Çift kademeli kasnağa oturan konik kubbe, hakim elemandır.
Bu kilise: Mudanya’nın alınması ile birlikte, camiye çevrilip, Fatih Camii adını almıştır. Ancak: 1918 yılında, Rumlar, kasabaya tekrar gelince, cami yeniden kiliseye dönüştürülür. 1922 yılında, Kurtuluş Savaşının ardından, yeniden camiye dönüştürülür. Eski kilise, yeni cami çok iyi onarım görmüş ve eski heybetinden bir şey kaybetmemiş.
YUANNES KİLİSESİ
Rumların bölgeyi terk etmesinden sonra, özel mülkiyetin olmuştur. Bugün, halen konut olarak kiralanıyor ve ev olarak kullanılıyor. İçinde: 3 aile oturuyor. Dündar Evi olarak biliniyor. Ana giriş: kemerli taş bir kapıdandır. Giriş bölümü: 3 katlıdır. Giriş katında: pencereler küçük ve karedir.
İkinci katta, pencereler daha büyüktür ve dikdörtgendir. Üçüncü katta ise pencere üstleri kemerle tamamlanmıştır. Şaşırmamak elde değil. Eski bir kilise, nasıl bir mesken olarak kullanılır, akıl alır gibi değil.
RESİMLİ KİLİSE-KEMERLİ KİLİSE (PANAGİA PANTOBALİSSA KİLİSESİ)
1676 yılında, Dr.J.Covel tarafından hazırlanan el yazması bir belgede: kilisenin Panagia Pantobasillissa’ya (Meryem’e) adandığı belirtiliyor. İlk yapının: duvar tekniği ve başka özellikleri göz önünde bulundurularak, 13’ncü yüzyıl sonlarında yapıldığı kabul edilmektedir. İlk tabaka fireskoları: 14’ncü yüzyıl başlarına, ikinci tabaka fireskoları ise, 18’nci yüzyıla (1723) tarihlenir.
İlk yapıldığında: kilisenin sütunlarının, İskenderiye’den getirtildiği ve tarihte duvarına ilk resim yapılan kilise olduğu söyleniyor. Kemerli kilise de denilen bu kilise: kasabanın denize yukarıdan bakan bir mahallesinde bulunuyor. Ama, maalesef, o ününü veren duvar resimlerini görmek, içeri bile giremeyebilirsiniz.
Bugün terk edilmiş durumda. Kapısı kapalı, ancak duvar deliklerinden belki resimlerin bir kısmını görebilirsiniz. Zaten: buranın kilitlenmesinin sebebini de, bu resimleri görünce anlayacaksınız. Çünkü, resimlerin üzeri, çeşitli şekilde kazınmış, isim ve yazılarla dolu, yani resimler bozulmuş.
AYA YANİ MANASTIRI (TAŞ MEKTEP)
İskele caddesinin batısındaki tepede bulunmaktadır. Yapının üzerindeki bir taş oymadaki yazıda: “M.MYPIDHS APXITEKTWN 1909” ifadesinden, mimarı ve yapım yılı anlaşılabilir.
1909 yılında, Papaz Okulu olarak Neo-klasik tarzda inşa edilen, 1988 yılına kadar, İlkokul olarak kullanılan Taş Mektep adını almış, görkemli bir yapıdır. Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un, bu okulda eğitim aldığı ifade edilmektedir.
Bu okulun müdürü, sonradan İzmir Metropoliteni olan Chrisostomos’tur. Bu bina: 1924 yılında: şehit, öksüz ve yetim çocukların okudukları “Darel Eytam Okulu” olarak, Kazım Karabekir Paşa tarafından açılmıştır.
Günümüzde: Uludağ Üniversitesine aittir. Restorasyonu tamamlanarak, Meslek Yüksek Okulu olarak kullanılmaktadır.
TARİHİ ÇAMLI KAHVE
Taş Mektep yanından yukarı çıkıldığında, Tirilye’nin balkonu olarak tabir edilen buraya varacaksınız. Tirilye’de bulunup da, çamlı kahvede çay-kahve içmeden ayrılmak olmaz. Yorgunluğunuzu burada gidermeyi deneyin.
Burada: asırlık çınarların altında, denize ve zeytin bahçelerine bakarak çay içebilirsiniz. Daha önce kullanılmaz durumda olan bu alan, şimdi pırıl pırıl bir çay bahçesi. Püfür püfür esiyor ve manzara şahane.
Tam bir tepe olduğu için çevredeki yöreler kuş bakışı görülebiliyor. Bir tek, kahvenin karşısında, önce otel olarak inşa edilen, ama şimdi site olarak kullanılan bina, göz zevkini bozuyor.
KAPANCA LİMANI
Tirilye’de, Roma döneminden kalan Kapanca bölgesindeki antik liman; her tarih döneminde, en önemli kıyı ulaşımının stratejik odak noktası olmuştur.
Tarihsel kaynaklarda: 9’ncu yüzyıldan 14’ncü yüzyıla kadar Tirilye ve çevresinin ne durumda olduğu hakkında fazlaca bilgi yok.
Ancak, 1261 yılında, Nimpheaum Antlaşması ile Mikhael Palaiologos tarafından, Cenevizlilere Marmara sahillerinde ticaret garantisi verilince, Cenevizlilerin Appolonia Gölü kuzeyinden elde edilen tuz madeni ihracında, Tirilye ve Apomeia (Mudanya) limanlarını kullandıkları belirlenmiş.
Bu tarihlerde, Tirilye’nin önemli bir liman kenti olduğu varsayılıyor. Burası, ayrıca, bereketli topraklarından elde edilen ürünleri: Bizans imparatorluğunun merkezine aktaran, kendi ticareti açısından da işlevsel önemi büyük olan bir liman kentidir.